Yedinci soruya cevap verirken dil sürçmesi sonucunda (C) ile (A) arasında 20.000 TL karşılığında ekipmanın satışına dair sözleşmenin kurulduğu ifade edilmiş. (C) ile (S) arasında olacaktı. Hatayı fark edip emaille uyaran Ramazan Atıcı'ya teşekkür ederim.
Ne demek. Insanlara değerli olduklarını hissettirmek gerekir. Öğretmek dünyanın en güzel şeyidir bence. Insanların hayatına dokunabilirsem ne mutlu bana.
Hocam belki aktif katılıp soru sorabilirdik size ancak sizin de çok vaktiniz yok akademik çalışmalarınız mevcut siz nasıl uygun görürseniz artık bu haliyle de emin olun taleplerimizi fazlasıyla karşılıyor
Hocam o zaman naçizane fikrim ben sizi sosyal medyadan da sıkı takip ediyorum bir duyuru yaparsanız zoomdan gerçekleştirebiliriz bir dahaki çalışmamızı tabi size en uygunu nasıl olur
@@sinemsinem895 sorun şu ki bunu RUclips'da canlı yayinlayamiyorsun. Ve asıl sorun 40 dk lik oturum siz konusu canlı yayın yapılmazsa videolar birleştirilebilir elbette.
@@ozcangunergok Hocam musaitseniz birde birşey sormak istiyorum. Bugün izlediğim bir kanalda , X youtube kanalını yeni açan kişi youtube kanalının duyurulması için youtube kanalında fazla takipçisi olan Y ile Y nin kendi youtube kanalında X in kanalının tanıtımının yapılması hususunda anlaşıyorlar . Hatta bu anlaşmada detaylara kadar tanıtım nasıl yapılacak konuşuluyor . Ancak tanıtımın ne zaman yapılacağı hakkında belirli bir süre verilmiyor. X ise yakın zamanda gerçekleşecek olduğundan anlaştıkları ücreti önceden Y nin hesabına aktarıyor . Ancak aradan 2 hafta geçmesine rağmen bu tanıtım yapılmıyor hatta uzun süre X in mesajlarına cevap bile vermiyor ve sonra en sonunda Y parayı geri verebilirim diyor. Burada zaman unsurunun olmaması sözleşmenin esaslı unsuru mudur ? Bu anlaşma kurulmuşmudur yani geçerlimidir ? Sözleşmelerde belirlenmeyen zaman olduğunda ihtilaf halinde anlaşma iptal mi edilir yada süre neye göre belirlenir ? ( Zamanınız olursa cevap verirseniz çok makbule geçer hocam şimdiden teşekkür ederim )
@@klcarslan2395 Bu muacceliyete ilişkin bir sorun. TBK.m.90 hükmünü okuyun. Ifa zamanı taraflarca kararlastirilmadikca ya da işin niteliğinden anlaşılmadikca her borç doğumu anında muaccel olur.
@@ozcangunergok Teşekkürler hocam daha yeni başladığım için borçlar genele bu basit sorumla zamanınızı aldım değer verip cevaplandırdığınız için tekrar teşekkürler başarılar . Takipteyim
Hocam internette satışta 1 a sikkinda . Soruda , belli bir kişiye yapılmamış olduğundan ben oneriye davet demiştim. Yanlış mıyım siz oneridir dediniz . Örneğin emlak sitesinde yada camına evin fiyatını yazıp satılıktır denildiğinde öneri mi oluyor oneriye davet mi hocam .
Fiyatını belirtip satılık yazan taşınmazda oneriye davet vardır. Çünkü sözleşme resmi şekle tâbidir. Bu halde öneri de resmi şekle tâbidir. Kira sözleşmesi de öneriye davet olarak görülebilir. Sürekli borç iliskisi olan kira sözleşmesinde kira bedelinin dışında kiracının güvenilir olup olmadığı da önemlidir. Ancak bir taşınır satışında durum aynı değildir. Öncelikle brlirtjek gerekir ki, bu olayda bu ilanı öneriye davet olarak görenler de olabilir. Benim görüşüm bu halde stoktan satış değil, bir parça satışı söz konusudur ve genele yapılan bir öneri olarak görmek daha doğru olacaktır. Tekrar ifade edeyim ki bu konu tartışmaya açıktır.
Hocam video için çok tesekkur ederim.Aklıma takılan bir soru var .1.sorunun b şıkkı hukuki niteliği tartışmalı dediniz yargitayin bu konu hakkında verdigi karar var mi teşekkür ederim
Araştırdıklarıma göre bu sorunun esas temeli; stoğa bağlı yapılan internet ilanlarının bazı yazarlar tarafından 818 sayılı eski Borçlar Kanunu’nun 7. maddesinin 2. fıkrasındaki tarife, fiyat listesi ve benzerlerinin gönderilmesine benzetilmesidir. Kimi yazarlar ise eBK m.7 f.3’e dayanarak bu ilanları öneri olarak kabul ediyordu. Yeni Borçlar Kanunu’nda aynı konuyu düzenleyen 8. maddede tarife, fiyat listesi ve benzerlerinin gönderilmesine ilişkin herhangi bir ifade yoktur. 2. sorun ise stoğa bağlı yapılan satışlarda eski web sitelerinin niteliği gereği stok bilgisinin anlık yansıtılamaması ve müşterilerin mağdur olmasıdır. Bu ilanları öneriye davet olarak yorumlayan yazarların bir dayanak noktası da budur. Ancak yeni web siteleri böyle sorunlara yol açmayacak şekilde tasarlanmakta ve stoklar gerçek zamanlı olarak yansıtılabilmektedir. Yani günümüz koşullarında satıcının bireysel ilanı ile stoğa bağlı kalarak yaptığı satışlar arasındaki farklar anlamlı derecede azalmıştır. Tüm bu sebeplerden ve TBK.m.8’den dolayı ben b şıkkının “öneri” olduğunu düşünüyorum. Ancak konu hakkında bir Yargıtay kararı bulamadım. Bu konu hakkında daha ileri okuma için tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2015-119-1498 (28. sayfadan itibaren) tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2011-95-728 (29. sayfadan itibaren)
Bu konuyu düşüneceğim. Ancak bunu yaptığım takdirde videolar izlenmez. Hoca hazırlıyor ama izlenmiyor görüntüsü oluşur. Hoş, zaten çok da beklenen kadar izlendiği söylenemez. Bu yayınlara başlamakla ne kadar doğru yaptığımı sorgulamıyor değilim. Bu kanala içerik yetiştirmek için harcadığım mesai ve yorgunluğun karşılığını alabildiğimi düşünmüyorum. Karşılık dediğim şey, videoların izlenmesi ve bir ihtiyaca cevap verildiği düşüncesinin bende oluşmasıdır.
@@ozcangunergok hocam kendi adıma soylemek gerekirse benım için inanılmaz faydalı oldu bu pratikler canlı dersımızde sadece teorık işlenıyor uzaktan olması dolayısıyla ve edinilen bilgiler yerıne oturmuyor . Sizin 1 ve 2.pratıgınızı dinledım az once ve edindiğim ama havada kalan tüm bilgiler yerıne oturdu sayenızde . Çok tesekkur ederım lütfen pratik çalısmalarına devam ederseniz çok mutlu olurum 🙏🏻
@@erhansert6324 Topluluk sekmesindeki anket de pratik çalışmaların devam edilmesinin tercih edildiği yönünde. Bu pratik çalışmalar herhangi bir yerden alınmıyor. Tamamen bu kanal için sıfırdan yazılıyor. Normal koşullarda çözüm metinlerini pratik kitabımın ikinci basısında kullanmayı düşünüyorum. Ancak daha önce de yazdığım gibi bu konuyu düşüneceğim. Belirli sayıda izlenmeden sonra pdf çözümlerinin paylaşımı düşünülebilir.
@@ozcangunergok Hocam 40 yaşında üniversite sınavına girip hukuk kazanmış biri olarak, üniversiteye hazırlanma sürecim bir kaç yıl sürdü malum yaştan ötürü iş eş çoluk çocuk , o zamanlarda üniversiteye hazırlık videolarını izlediğim bir matematik hocam vardı aynı sizin veryansınızı oda yapıyordu bu işe başladığı zamanlarda, şimdi olukça izlenen ve abonesi olan bir kanala sahip oldu. Demek istediğim youtube da bir süreç var emek ve zaman neticesinde izlenme sayıları artıyor. Eminim sizde hakkettiğiniz izlenme görüntülerini elde edersiniz. Kendi okuduğum üniversiteden örnek verecek olursam devam etmiyorum fakat devam etme durumum olsa da sınıflar çok kalabalık en önlerde yer kapamazsan arkalarda vaktin boşa gidiyor, daha önce kimya okumuş biri olarak sınıfların bu kadar kalabalık olmasına anlam veremedim, o yüzden bu tarz platformlar sizlerin öncülüğünde hukuk öğrenmek isteyenlerin bir noktadan sonra buluşma yeri olacaktır. Emeğiniz için teşekkür ederim.
Kıymetli hocam, Müstakbel bir hukuk fakültesi mezunu olarak hukukun kendisi hakkında bir aydınlatmaya muhtacım. Hukuk Fakültesinde 4. Sınıf olmama rağmen herhangi bir dersimizin herhangi bir kitabını elime alır almaz dünyam başıma yıkılıyor. Hukuk hakkında en ufacık bir motivasyondan acizim ve bununla ilgili kendimce haklı sebeplerim de bulunmakta. Bunlardan ilki hukukun çok abartıldığını; aslında insanlıktan aldığı büyük teşekkür, minnet ve saygının zerresini bile haketmediğini düşünüyor olmamdır. Bu düşüncemin kaynağı sanayideki tornacının, yerleri süpüren temizlik görevlisinin, bakkaliye işleten esnafın, pişmaniye satan seyyar satıcının insanlığa ve memlekete gözle görülür bir faidesi ( tornacı insanları arzulanan parçaya ulaştırır, temizlik görevlisi yerlerin temiz olmasını sağlar, bakkaliye esnafı ihtiyaçlarımıza yönelik opsiyonel bir depo sahibidir, seyyar satıcı bir lezzeti ayağımıza kadar getirir) olmasına rağmen, hukukçular ne yapmaktadır? İnsanlar neden bir yere bir savcı geldiğinde korkma ve ayağa kalkma zorunluluğu hisseder? Bir başka neden olarak hukuk alemi, ortaçağ kiliselerine çok benzemektedir. Anlaşılabilecek konuları, anlaşılmayacak şekilde yazarak halktan ve hukukçular dışında bilumum kişilerden soyutlamaktadır. Bu bana yüce bir amaç gibi gelmemekte, hatta hukuku gözümde alçaltmakta, hukuka duyduğum saygıyı azaltmaktadır. Bir başka nedenim ise, her ne hikmetse üstünde binlerce yıldır milyonlarca hukukçunun çalıştığı hukukun adaleti neredeyse hiçbir zaman sağlayamamasıdır. İnsanlar bazı hastalıkları tıp bilimi sayesinde etkisiz hale getirmiştir, fizik sayesinde atomu parçalamıştır, matematik sayesinde akılalmaz hesaplamalar yapılabilmiştir. Ancak bu bilim dallarıyla paralel olarak geliştiğine inanılan ancak idamı ömür boyu hapis cezasına çevirmekten ileri gidemeyen bu bilim demeye ağzımın dilimin vurmadığı hukuk neyi başarmıştır? Bunca başarısızlığa rağmen insanlık nasıl olur da hukuka ve hukukçulara bu denli saygı duyar anlamak için zihnimi patlatsam da, ya bilgi eksikliğimden ya da gerçekten kafam çalışmadığından bunu anlamlandırmaktan son derece acizim. Bir başka nedenim güçler ayrılığındaki son erk olan yargının sanki, yargı üzülmesin diye güçlerden biri sayılması muhtemel oluşudur. Yürütme ve yasama gözle görülür elle tutulur, gerçekten de çok önemli görevler üstlenir ve bu görevlerden dolayı saygıyı hak edebilir ancak yargı; yürütme ya da yasamanın gölgesi kadar bile saygın olmaya layık mıdır? Bu kafamdaki sorular gerçekten kafamı çok meşgul etmekte, hukuk için çalışma azmimi günden günde öldürmekte, gelecek yaşantıma dair umutlarımı söndürmektedir. Fikirlerimin hiçbir tanesini bir suç yahut kabahat işlemek; devletimize, milletimize, okullarımıza, hukukçulara, yüce hukuk bilimine ve şahsınıza haddimin sınırlarını aşarak en ufacık bir saygısızlık yapma amacı gütmediğimi belirtmek isterim. Eğer bu söylediklerimden bir suç veya saygısızlık olarak yorumlanabilecekse bu benim kalemimin kötülüğünden, kendi cahilliğimden, niyetimi anlatma beceriksizliğimden kaynaklanmaktadır. Kesinlikle ve kesinlikle saydığım değerlere hiç bir hakaret ve saygısızlık amacı taşımamakta aksine bu değerlerden ve kıymetli şahsınızdan yardım istemekteyim. Lütfen bana yardım eder misiniz?
Merhaba, ben hukuk 2. Sınıf öğrencisiyim. İlgimi çektiği için yorumunuzun tamamını okudum. Geleceğe dair nasıl bir yol izlemeyi düşündüğünüzü ve şu an neler yaptığınızı merak ediyorum. Ben 2. Sınıfım ve bölüm hakkında kafam çok karışık. Açıkçası kendimi bir türlü ait hissedemiyorum. Hukuk okumak bir sistemin parçası olmak gibi geliyor. Bir ağırlığı var ve üstüme bu ağırlığı almak hiç mi hiç istemiyorum. Bana kalırsa da bir sistemin parçası olmak ve onun arzularına göre işleyen bir makine olmak hoş değil. Ama sanki yapılacak başka bir şey de yok gibi. Yani bu değiştirilebilecek bir şey gibi gelmiyor. Başta benim de çok ilgimi çekiyordu. Belki söz sahibi olabilme düşüncesiyle,belki de toplumun gözünde bir noktaya ulaşabilmiş görülmek düşüncesiyle... Sanırım ikisi de bir noktada adaleti yerine getirme düşüncesinden farklılaştığı için kendimi bir türlü ait hissedemedim. Çünkü bu sadece dıştan gözüken bir taraf ve bu meslekte yapılması gereken bu mu? Yapmak istediğim bu mu? Düşünceler silsilesi insanı pek bırakmıyor anlayacağınız. İlerisi için farklı fikirleriniz ya da bölüm hakkında düşünceleriniz varsa dinlemeyi çok isterim. Bana farklı bir bakış açısı kazandıracağınızı düşünüyorum. Düşüncelerimi biraz karmaşık ifade etmiş olabilirim,bunun için üzgünüm. Şimdiden teşekkür ederim :,-)
@@Titiiiuu merhaba, ben bu sorumu Türkiyedeki hemen hemen tüm profesörlere mail yoluyla sordum. Çeşitli cevaplar aldım ama bende rek etki bırakan cevap şöyle oldu. "Hukuk adaleti tesis etmeye çalışmaz, adaleti tesis etmeye yakın bile değildir ve böyle bir amacı da yoktur. Hukuk toplumsal düzeni sağlamayı amaçlar." Hukukun adaleti değil de toplumsal düzeni sağlamayı amaçladığını farkettiğimde için bir nebze olsun soğusa da asla yeterli olmadığını söylemeliyim. En azından bunu kabullenmek bende çok az da olsa işe yaradı. İlerisi için ise inanılmaz derece karamsar olduğumu söylemeliyim. Gerçekten hukuk okumanın çekilen eza ve cefayı ve dahi gösterilen emeği azıcık bile karşılamadığını düşünüyorum. Hiçbir hayalim de olduğunu söyleyemem. Arkadaşlarım 19-20 li yaşlarında kısa yoldan memur olup 4-5 sene içinde arabalarını evlerini aldılar. Bense şuan ciddi manada açım. Evet karnım aç ve üşüyorum. Fareli bir evde yaşıyorum ne kadar fare zehri alsam da evden bir türlü gitmiyorlar. (Ben 14 yaşından beri her türlü işte çalışmış birisiyim aynı zamanda okul hayatım boyunca da daima tam zamanlı olarak çalıştım.) Ve bu sürünme düzeninin mezun olduğumda bitmeyeceğinin de farkındayım. Okul 2. Si arkadaşım şuan 4bin₺ maaşla stajını yapıyor staj bittiğinde de 20-25 alacağını söyledi. Kendi büromuzu açmaya kalksak yine en azından 4-5 sene tutturana kadar açlık ve sefalet içinde yaşamaya devam edecek olmamız çok acı. Savcı-Hakim olma kısmına gelince de zaten 3 sene hakim-savcı yardımcısı olarak çalışacağız ve aldıkları maaş da 40bin lira civarında. Benim memur arkadaşlarım zaten tam şuan 35bin lira alıyorlar. 5bin lira fazla maaş (hakim savcılık için) ve yıllarca sefalet sonucu ne olacağı belli olmayan bir meslek için hayatımın 17 yılını hiç ettim. Gerçekten ileri seviyede karamsarım ve mutsuzluğum gerçekten hadsafhada. Hadi hakim savcılık bakımından vatana millete hizmet etmek için her türlü cefaya katlanma arzusu taşıdık, ben bunu asker olarak da yapabilirdim ve bu kadar sürünmezdim. -5 derecede dağda hayvanlarla yatmak benim için çok da zor olmazdı zaten şuanda -5 derecede hayvanlarla yaşıyorum. İş avukatlığa gelince de karamsarlığım daha da büyüyor. Öyle büyük bir seviyeye geliyor ki anlatmak mümkün değil. Özetle herkesin söylediği gibi hayatımızın en iyi dönemi bu öğrencilik ve çocukluk yıllarıysa tüm dürüstlüğümle devamını yaşamak istemediğimi söyleyebilirim. Keşke kpss çalışıp memur olup bir yandan da karımın anamın babanın üstünden ticaret yapıp yolumu bulsaydım diyorum. Size yardım edecek kişi ben değilim, zaten yardımın kendisine en çok ben muhtacım.
Hocam, C , S ve A arasındaki ilişkiden önceden haberi olsaydı ve bunu bilerek satın alsaydı. C nin A ile yapmış olduğu satış sözleşmesi geçersiz olur muydu? Yani iyinetli olup olmamanın bu duruma bir etkisi var mıdır ? Çekmiş olduğunuz videolar içinde çok teşekkür ediyoruz ve devamını da bekliyoruz hocam.
Kötüniyetli de olsa sözleşme geçerli olurdu. Ancak kasten sırf bA)'ya zarar verme kastıyla (C) araya girip (S) ike sözleşme kurmuş olsaydı ahlaka aykırı olarak başkasına zarar verme söz konusu olurdu. TBK.m.49, f. 2 kapsamında haksız fiil olurdu. Bu durumda (C) tazminat ödemekle yükümlü olurdu. Hakimin zararın giderilmesi kapsamında fotoğraf makinesinin (A)'ya verilmesi şeklinde ayni tazminata hükmetmesi de teorik olarak mümkündür.
@@ozcangunergok hocam peki zarar vermek kastıyla sözleşme kuran kişiye hakim ayni tazminata hükmetmesi durumunda kişi ödediği parayı aynen geri mi alır, hiç mi alamaz yoksa satın almak için fazladan verdiği parası yanar A'nın ödediği kısmını mı iade alır? Teşekkürler
Yedinci soruya cevap verirken dil sürçmesi sonucunda (C) ile (A) arasında 20.000 TL karşılığında ekipmanın satışına dair sözleşmenin kurulduğu ifade edilmiş. (C) ile (S) arasında olacaktı. Hatayı fark edip emaille uyaran Ramazan Atıcı'ya teşekkür ederim.
Rica ederim Hocam. Pratikler için ben size teşekkür ederim..
Zaman ayırmanız ve öğrencilere önem vermeniz takdire şayan hocam. Çok sağolun... Çok teşekkür ederiz...
Ne demek. Insanlara değerli olduklarını hissettirmek gerekir. Öğretmek dünyanın en güzel şeyidir bence. Insanların hayatına dokunabilirsem ne mutlu bana.
Hocam büyük hayır işliyorsunuz Allah razı olsun
İşte bu cümle tüm yorgunluğumu almaya yeter bile. Allah sizden de razı olsun.
emeklerinize sağlık hocam çok teşekkür ederiz böyle güzel bir video çektiğiniz için.
Emeğiniz için teşekkür ederiz hocam bize çok faydalı oluyor. Devamını da temenni ediyorum saygılar..
İlgi gördüğü ve ihtiyacı karşıladığı sürece yenileri gelir. Selamlar.
Hocam ağzınızı sağlık, emeğiniz için çok teşekkür ederim.
Hocam maşallah yüz yüzeyken bile bu kadar önemsenmiyor pratik çalışma çok teşekkür ederiz
Canlı yayın oksa daha mi iyi olurdu bilmiyorum.
Hocam belki aktif katılıp soru sorabilirdik size ancak sizin de çok vaktiniz yok akademik çalışmalarınız mevcut siz nasıl uygun görürseniz artık bu haliyle de emin olun taleplerimizi fazlasıyla karşılıyor
@@sinemsinem895 aksine vudeo daha fazla zamanımı alıyor.
Hocam o zaman naçizane fikrim ben sizi sosyal medyadan da sıkı takip ediyorum bir duyuru yaparsanız zoomdan gerçekleştirebiliriz bir dahaki çalışmamızı tabi size en uygunu nasıl olur
@@sinemsinem895 sorun şu ki bunu RUclips'da canlı yayinlayamiyorsun. Ve asıl sorun 40 dk lik oturum siz konusu canlı yayın yapılmazsa videolar birleştirilebilir elbette.
Çok teşekkür ederim hocam. Emeğinize sağlık. Çok faydalı videolarınız..
çok çok güzel soru Ankara siyasaldayım böyle bir vize sorusu gelir muhtemelen teşekkürler..
Hocam çok teşekkür ederiz cok yararlı oluyor hakkınız ödenmez 🙏
çok faydalı oldu çok teşekkür ediyorum
Emeğiniz için teşekkürler sayın Özcan Hocam fakat bana biraz basit geldi bu sorular
Teşekkür ederim 🙏
Çok teşekkürler hocam.
Teşekkürler hocam
Rica ederim.
@@ozcangunergok Hocam musaitseniz birde birşey sormak istiyorum. Bugün izlediğim bir kanalda , X youtube kanalını yeni açan kişi youtube kanalının duyurulması için youtube kanalında fazla takipçisi olan Y ile Y nin kendi youtube kanalında X in kanalının tanıtımının yapılması hususunda anlaşıyorlar . Hatta bu anlaşmada detaylara kadar tanıtım nasıl yapılacak konuşuluyor . Ancak tanıtımın ne zaman yapılacağı hakkında belirli bir süre verilmiyor. X ise yakın zamanda gerçekleşecek olduğundan anlaştıkları ücreti önceden Y nin hesabına aktarıyor . Ancak aradan 2 hafta geçmesine rağmen bu tanıtım yapılmıyor hatta uzun süre X in mesajlarına cevap bile vermiyor ve sonra en sonunda Y parayı geri verebilirim diyor. Burada zaman unsurunun olmaması sözleşmenin esaslı unsuru mudur ? Bu anlaşma kurulmuşmudur yani geçerlimidir ? Sözleşmelerde belirlenmeyen zaman olduğunda ihtilaf halinde anlaşma iptal mi edilir yada süre neye göre belirlenir ? ( Zamanınız olursa cevap verirseniz çok makbule geçer hocam şimdiden teşekkür ederim )
@@klcarslan2395 Bu muacceliyete ilişkin bir sorun. TBK.m.90 hükmünü okuyun. Ifa zamanı taraflarca kararlastirilmadikca ya da işin niteliğinden anlaşılmadikca her borç doğumu anında muaccel olur.
@@ozcangunergok Teşekkürler hocam daha yeni başladığım için borçlar genele bu basit sorumla zamanınızı aldım değer verip cevaplandırdığınız için tekrar teşekkürler başarılar . Takipteyim
@@klcarslan2395 Yeni başladıysanız yoğun bir şekilde çalışmanız gerekir.
çok yararlı bir pratik hocam daha fazla pratik bekliyoruz 😊
Yolda. Daha fazlası gelecek.
Hocam sizi keşfettim Ankara yıldırım beyazittan katılıyorum vizelerden sonra yine sizi ziyaret edeceğim 😁
60 aldım hocam moraller yıkık finalde 100 alıp ba dusurmem dileğiyle 🙃🙃🙃🙃🙃🙃
Hocam internette satışta 1 a sikkinda . Soruda , belli bir kişiye yapılmamış olduğundan ben oneriye davet demiştim. Yanlış mıyım siz oneridir dediniz . Örneğin emlak sitesinde yada camına evin fiyatını yazıp satılıktır denildiğinde öneri mi oluyor oneriye davet mi hocam .
Fiyatını belirtip satılık yazan taşınmazda oneriye davet vardır. Çünkü sözleşme resmi şekle tâbidir. Bu halde öneri de resmi şekle tâbidir. Kira sözleşmesi de öneriye davet olarak görülebilir. Sürekli borç iliskisi olan kira sözleşmesinde kira bedelinin dışında kiracının güvenilir olup olmadığı da önemlidir. Ancak bir taşınır satışında durum aynı değildir. Öncelikle brlirtjek gerekir ki, bu olayda bu ilanı öneriye davet olarak görenler de olabilir. Benim görüşüm bu halde stoktan satış değil, bir parça satışı söz konusudur ve genele yapılan bir öneri olarak görmek daha doğru olacaktır. Tekrar ifade edeyim ki bu konu tartışmaya açıktır.
@@ozcangunergok teşekürler hocam tek o soruda takıldım sayenizde baya kendimizi geliştiriyoruz . Tekrardan emeklerinize sağlık.
@@fthhozc8485 yani sonuc itibariyle yanlış yapmış sayılmazsınız. Teşekkür ederim yorumunuz için.
hocam son soruda haksız fiil hükümlerine başvurulabilr mi?
Hocam video için çok tesekkur ederim.Aklıma takılan bir soru var .1.sorunun b şıkkı hukuki niteliği tartışmalı dediniz yargitayin bu konu hakkında verdigi karar var mi teşekkür ederim
Bilgim dahilinde olan bir karar yok. Rastlarsanız bana da bildirirseniz sevinirim.
Araştırdıklarıma göre bu sorunun esas temeli; stoğa bağlı yapılan internet ilanlarının bazı yazarlar tarafından 818 sayılı eski Borçlar Kanunu’nun 7. maddesinin 2. fıkrasındaki tarife, fiyat listesi ve benzerlerinin gönderilmesine benzetilmesidir. Kimi yazarlar ise eBK m.7 f.3’e dayanarak bu ilanları öneri olarak kabul ediyordu. Yeni Borçlar Kanunu’nda aynı konuyu düzenleyen 8. maddede tarife, fiyat listesi ve benzerlerinin gönderilmesine ilişkin herhangi bir ifade yoktur.
2. sorun ise stoğa bağlı yapılan satışlarda eski web sitelerinin niteliği gereği stok bilgisinin anlık yansıtılamaması ve müşterilerin mağdur olmasıdır. Bu ilanları öneriye davet olarak yorumlayan yazarların bir dayanak noktası da budur. Ancak yeni web siteleri böyle sorunlara yol açmayacak şekilde tasarlanmakta ve stoklar gerçek zamanlı olarak yansıtılabilmektedir. Yani günümüz koşullarında satıcının bireysel ilanı ile stoğa bağlı kalarak yaptığı satışlar arasındaki farklar anlamlı derecede azalmıştır.
Tüm bu sebeplerden ve TBK.m.8’den dolayı ben b şıkkının “öneri” olduğunu düşünüyorum. Ancak konu hakkında bir Yargıtay kararı bulamadım.
Bu konu hakkında daha ileri okuma için
tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2015-119-1498 (28. sayfadan itibaren)
tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2011-95-728 (29. sayfadan itibaren)
Buna düşünceyle sattığınız daire de 1 tanedir fakat satılık ilanı verdiğinizde bir öneriye davettir araştırma güzel ama dar yorumlamışsınız
hocam inş gecerim
Hocam roma borçlar hukuku pratik izlemek isteyenler de bu videoları izleyebilir değil mi?
HOCAM VİDEO 60 sonrasi için pratik yükleyecek misiniz :)
Hocam çözdüğünüz pratiği pdf olarak eklerseniz çıktı alıp not alma şansımız olur ve boylece daha kalıcı bir öğrenme saglayabılırız 🙏🏻
Bu konuyu düşüneceğim. Ancak bunu yaptığım takdirde videolar izlenmez. Hoca hazırlıyor ama izlenmiyor görüntüsü oluşur. Hoş, zaten çok da beklenen kadar izlendiği söylenemez. Bu yayınlara başlamakla ne kadar doğru yaptığımı sorgulamıyor değilim. Bu kanala içerik yetiştirmek için harcadığım mesai ve yorgunluğun karşılığını alabildiğimi düşünmüyorum. Karşılık dediğim şey, videoların izlenmesi ve bir ihtiyaca cevap verildiği düşüncesinin bende oluşmasıdır.
@@ozcangunergok hocam kendi adıma soylemek gerekirse benım için inanılmaz faydalı oldu bu pratikler canlı dersımızde sadece teorık işlenıyor uzaktan olması dolayısıyla ve edinilen bilgiler yerıne oturmuyor . Sizin 1 ve 2.pratıgınızı dinledım az once ve edindiğim ama havada kalan tüm bilgiler yerıne oturdu sayenızde . Çok tesekkur ederım lütfen pratik çalısmalarına devam ederseniz çok mutlu olurum 🙏🏻
@@erhansert6324 Topluluk sekmesindeki anket de pratik çalışmaların devam edilmesinin tercih edildiği yönünde. Bu pratik çalışmalar herhangi bir yerden alınmıyor. Tamamen bu kanal için sıfırdan yazılıyor. Normal koşullarda çözüm metinlerini pratik kitabımın ikinci basısında kullanmayı düşünüyorum. Ancak daha önce de yazdığım gibi bu konuyu düşüneceğim. Belirli sayıda izlenmeden sonra pdf çözümlerinin paylaşımı düşünülebilir.
@@ozcangunergok Hocam 40 yaşında üniversite sınavına girip hukuk kazanmış biri olarak, üniversiteye hazırlanma sürecim bir kaç yıl sürdü malum yaştan ötürü iş eş çoluk çocuk , o zamanlarda üniversiteye hazırlık videolarını izlediğim bir matematik hocam vardı aynı sizin veryansınızı oda yapıyordu bu işe başladığı zamanlarda, şimdi olukça izlenen ve abonesi olan bir kanala sahip oldu. Demek istediğim youtube da bir süreç var emek ve zaman neticesinde izlenme sayıları artıyor. Eminim sizde hakkettiğiniz izlenme görüntülerini elde edersiniz. Kendi okuduğum üniversiteden örnek verecek olursam devam etmiyorum fakat devam etme durumum olsa da sınıflar çok kalabalık en önlerde yer kapamazsan arkalarda vaktin boşa gidiyor, daha önce kimya okumuş biri olarak sınıfların bu kadar kalabalık olmasına anlam veremedim, o yüzden bu tarz platformlar sizlerin öncülüğünde hukuk öğrenmek isteyenlerin bir noktadan sonra buluşma yeri olacaktır. Emeğiniz için teşekkür ederim.
@@tolgaaksit9644 teşekkür ederim
Kıymetli hocam,
Müstakbel bir hukuk fakültesi mezunu olarak hukukun kendisi hakkında bir aydınlatmaya muhtacım. Hukuk Fakültesinde 4. Sınıf olmama rağmen herhangi bir dersimizin herhangi bir kitabını elime alır almaz dünyam başıma yıkılıyor. Hukuk hakkında en ufacık bir motivasyondan acizim ve bununla ilgili kendimce haklı sebeplerim de bulunmakta.
Bunlardan ilki hukukun çok abartıldığını; aslında insanlıktan aldığı büyük teşekkür, minnet ve saygının zerresini bile haketmediğini düşünüyor olmamdır.
Bu düşüncemin kaynağı sanayideki tornacının, yerleri süpüren temizlik görevlisinin, bakkaliye işleten esnafın, pişmaniye satan seyyar satıcının insanlığa ve memlekete gözle görülür bir faidesi ( tornacı insanları arzulanan parçaya ulaştırır, temizlik görevlisi yerlerin temiz olmasını sağlar, bakkaliye esnafı ihtiyaçlarımıza yönelik opsiyonel bir depo sahibidir, seyyar satıcı bir lezzeti ayağımıza kadar getirir) olmasına rağmen, hukukçular ne yapmaktadır?
İnsanlar neden bir yere bir savcı geldiğinde korkma ve ayağa kalkma zorunluluğu hisseder?
Bir başka neden olarak hukuk alemi, ortaçağ kiliselerine çok benzemektedir. Anlaşılabilecek konuları, anlaşılmayacak şekilde yazarak halktan ve hukukçular dışında bilumum kişilerden soyutlamaktadır. Bu bana yüce bir amaç gibi gelmemekte, hatta hukuku gözümde alçaltmakta, hukuka duyduğum saygıyı azaltmaktadır.
Bir başka nedenim ise, her ne hikmetse üstünde binlerce yıldır milyonlarca hukukçunun çalıştığı hukukun adaleti neredeyse hiçbir zaman sağlayamamasıdır. İnsanlar bazı hastalıkları tıp bilimi sayesinde etkisiz hale getirmiştir, fizik sayesinde atomu parçalamıştır, matematik sayesinde akılalmaz hesaplamalar yapılabilmiştir. Ancak bu bilim dallarıyla paralel olarak geliştiğine inanılan ancak idamı ömür boyu hapis cezasına çevirmekten ileri gidemeyen bu bilim demeye ağzımın dilimin vurmadığı hukuk neyi başarmıştır? Bunca başarısızlığa rağmen insanlık nasıl olur da hukuka ve hukukçulara bu denli saygı duyar anlamak için zihnimi patlatsam da, ya bilgi eksikliğimden ya da gerçekten kafam çalışmadığından bunu anlamlandırmaktan son derece acizim.
Bir başka nedenim güçler ayrılığındaki son erk olan yargının sanki, yargı üzülmesin diye güçlerden biri sayılması muhtemel oluşudur. Yürütme ve yasama gözle görülür elle tutulur, gerçekten de çok önemli görevler üstlenir ve bu görevlerden dolayı saygıyı hak edebilir ancak yargı; yürütme ya da yasamanın gölgesi kadar bile saygın olmaya layık mıdır?
Bu kafamdaki sorular gerçekten kafamı çok meşgul etmekte, hukuk için çalışma azmimi günden günde öldürmekte, gelecek yaşantıma dair umutlarımı söndürmektedir.
Fikirlerimin hiçbir tanesini bir suç yahut kabahat işlemek; devletimize, milletimize, okullarımıza, hukukçulara, yüce hukuk bilimine ve şahsınıza haddimin sınırlarını aşarak en ufacık bir saygısızlık yapma amacı gütmediğimi belirtmek isterim. Eğer bu söylediklerimden bir suç veya saygısızlık olarak yorumlanabilecekse bu benim kalemimin kötülüğünden, kendi cahilliğimden, niyetimi anlatma beceriksizliğimden kaynaklanmaktadır. Kesinlikle ve kesinlikle saydığım değerlere hiç bir hakaret ve saygısızlık amacı taşımamakta aksine bu değerlerden ve kıymetli şahsınızdan yardım istemekteyim.
Lütfen bana yardım eder misiniz?
Merhaba, ben hukuk 2. Sınıf öğrencisiyim. İlgimi çektiği için yorumunuzun tamamını okudum. Geleceğe dair nasıl bir yol izlemeyi düşündüğünüzü ve şu an neler yaptığınızı merak ediyorum. Ben 2. Sınıfım ve bölüm hakkında kafam çok karışık. Açıkçası kendimi bir türlü ait hissedemiyorum. Hukuk okumak bir sistemin parçası olmak gibi geliyor. Bir ağırlığı var ve üstüme bu ağırlığı almak hiç mi hiç istemiyorum. Bana kalırsa da bir sistemin parçası olmak ve onun arzularına göre işleyen bir makine olmak hoş değil. Ama sanki yapılacak başka bir şey de yok gibi. Yani bu değiştirilebilecek bir şey gibi gelmiyor. Başta benim de çok ilgimi çekiyordu. Belki söz sahibi olabilme düşüncesiyle,belki de toplumun gözünde bir noktaya ulaşabilmiş görülmek düşüncesiyle... Sanırım ikisi de bir noktada adaleti yerine getirme düşüncesinden farklılaştığı için kendimi bir türlü ait hissedemedim. Çünkü bu sadece dıştan gözüken bir taraf ve bu meslekte yapılması gereken bu mu? Yapmak istediğim bu mu? Düşünceler silsilesi insanı pek bırakmıyor anlayacağınız.
İlerisi için farklı fikirleriniz ya da bölüm hakkında düşünceleriniz varsa dinlemeyi çok isterim. Bana farklı bir bakış açısı kazandıracağınızı düşünüyorum.
Düşüncelerimi biraz karmaşık ifade etmiş olabilirim,bunun için üzgünüm. Şimdiden teşekkür ederim :,-)
@@Titiiiuu merhaba, ben bu sorumu Türkiyedeki hemen hemen tüm profesörlere mail yoluyla sordum. Çeşitli cevaplar aldım ama bende rek etki bırakan cevap şöyle oldu.
"Hukuk adaleti tesis etmeye çalışmaz, adaleti tesis etmeye yakın bile değildir ve böyle bir amacı da yoktur. Hukuk toplumsal düzeni sağlamayı amaçlar."
Hukukun adaleti değil de toplumsal düzeni sağlamayı amaçladığını farkettiğimde için bir nebze olsun soğusa da asla yeterli olmadığını söylemeliyim. En azından bunu kabullenmek bende çok az da olsa işe yaradı.
İlerisi için ise inanılmaz derece karamsar olduğumu söylemeliyim. Gerçekten hukuk okumanın çekilen eza ve cefayı ve dahi gösterilen emeği azıcık bile karşılamadığını düşünüyorum. Hiçbir hayalim de olduğunu söyleyemem. Arkadaşlarım 19-20 li yaşlarında kısa yoldan memur olup 4-5 sene içinde arabalarını evlerini aldılar. Bense şuan ciddi manada açım. Evet karnım aç ve üşüyorum. Fareli bir evde yaşıyorum ne kadar fare zehri alsam da evden bir türlü gitmiyorlar. (Ben 14 yaşından beri her türlü işte çalışmış birisiyim aynı zamanda okul hayatım boyunca da daima tam zamanlı olarak çalıştım.) Ve bu sürünme düzeninin mezun olduğumda bitmeyeceğinin de farkındayım. Okul 2. Si arkadaşım şuan 4bin₺ maaşla stajını yapıyor staj bittiğinde de 20-25 alacağını söyledi. Kendi büromuzu açmaya kalksak yine en azından 4-5 sene tutturana kadar açlık ve sefalet içinde yaşamaya devam edecek olmamız çok acı. Savcı-Hakim olma kısmına gelince de zaten 3 sene hakim-savcı yardımcısı olarak çalışacağız ve aldıkları maaş da 40bin lira civarında. Benim memur arkadaşlarım zaten tam şuan 35bin lira alıyorlar. 5bin lira fazla maaş (hakim savcılık için) ve yıllarca sefalet sonucu ne olacağı belli olmayan bir meslek için hayatımın 17 yılını hiç ettim. Gerçekten ileri seviyede karamsarım ve mutsuzluğum gerçekten hadsafhada.
Hadi hakim savcılık bakımından vatana millete hizmet etmek için her türlü cefaya katlanma arzusu taşıdık, ben bunu asker olarak da yapabilirdim ve bu kadar sürünmezdim. -5 derecede dağda hayvanlarla yatmak benim için çok da zor olmazdı zaten şuanda -5 derecede hayvanlarla yaşıyorum.
İş avukatlığa gelince de karamsarlığım daha da büyüyor. Öyle büyük bir seviyeye geliyor ki anlatmak mümkün değil.
Özetle herkesin söylediği gibi hayatımızın en iyi dönemi bu öğrencilik ve çocukluk yıllarıysa tüm dürüstlüğümle devamını yaşamak istemediğimi söyleyebilirim.
Keşke kpss çalışıp memur olup bir yandan da karımın anamın babanın üstünden ticaret yapıp yolumu bulsaydım diyorum.
Size yardım edecek kişi ben değilim, zaten yardımın kendisine en çok ben muhtacım.
Hocam, C , S ve A arasındaki ilişkiden önceden haberi olsaydı ve bunu bilerek satın alsaydı. C nin A ile yapmış olduğu satış sözleşmesi geçersiz olur muydu? Yani iyinetli olup olmamanın bu duruma bir etkisi var mıdır ?
Çekmiş olduğunuz videolar içinde çok teşekkür ediyoruz ve devamını da bekliyoruz hocam.
Kötüniyetli de olsa sözleşme geçerli olurdu. Ancak kasten sırf bA)'ya zarar verme kastıyla (C) araya girip (S) ike sözleşme kurmuş olsaydı ahlaka aykırı olarak başkasına zarar verme söz konusu olurdu. TBK.m.49, f. 2 kapsamında haksız fiil olurdu. Bu durumda (C) tazminat ödemekle yükümlü olurdu. Hakimin zararın giderilmesi kapsamında fotoğraf makinesinin (A)'ya verilmesi şeklinde ayni tazminata hükmetmesi de teorik olarak mümkündür.
@@ozcangunergok çok teşekkür ederim hocam.
Bu güzel soru için teşekkür ederim.
@@ozcangunergok hocam peki zarar vermek kastıyla sözleşme kuran kişiye hakim ayni tazminata hükmetmesi durumunda kişi ödediği parayı aynen geri mi alır, hiç mi alamaz yoksa satın almak için fazladan verdiği parası yanar A'nın ödediği kısmını mı iade alır?
Teşekkürler
@@enesakyol2605 para nakdi tazminattır. Ayni tazminattan kasıt sözleşme konusu eşyanın aynen geri verilmesidir.
Elif hanımın sorusunu cevaplayacaktım. Ancak silmiş sanırım.
👏👏👏👏⚖️⚖️⚖️⚖️
Ah be iühf