İnsanlar geminin ilk geldiğinde ona atfettikleri ve biçtikleri değer geminin konuşlandırıldığı yerin değişmemesi geometrik formunun korunmasından dolayı hala Thesus'un gemisi olarak düşünülebilir. Bütün parçaların değişmesi bana insanın ölümünü düşündürüyor tüm atomlarımızı doğayla değiştiriyoruz fakat hayatta bizi tanıyanlar için hala aynı kişiyiz. Yani anlamımızı ve değerimizi başkalarının bizim üst üste eklenmiş eylemlerimizin ve geometrik forumumuzun bilinçlerdeki anısından elde ediyoruz. Olmayan bir şeyden korkmayı ele alırsak gerçekte var olmaması korkumuza engel değildir var olduğu düşüncesi beyindedir. Benim yorumum böyle kısaca.
Bir şey ne zaman kendisi olmaktan çikar? - ölüm, yok olma, çürüme bu cevap çoğaltılabilir ama bir sey kendisi olmaktan değişim ile çıkmaz. Değişimle şekillenir ve bu onu her zaman mekaninda var olmasını sağlayacak. Atinali abimizin gemisi 3 şekilde ayni şeydir bence bunun nedenu de şöyle; biz o gemiye bir anlam yükledik yani bir ruh, gemi ne kadar değişim gecirsede o kralin gemisidir tipki insandaki ruh gibi. Kesin olarak bilmiyoruz ama var oldugunu kabul ediyoruz bir şekilde ya da etmeye calisiyoruz. Biz de ne kadar buyusek de zayiflasak da kilo alsakda kel olsak da genel olarak ayni kişiyiz. Aslında ayni kisi dedigimjz ruh diye açıkladığımız kavramdir bana göre. Geminin de yaşanmış bir ruhu var. Sergilendiği zamanda gidip ziyaret etsek ve aradan bin yil gecsin degismeyen parca kalmasa bile bizde uyandiracagi etki benzer ve uyandiracagi düşünce ayni olacak. Hepimiz onun kralin gemisi oldunu dusunecek denizlerde mucadele ettiğini hayal edeceğiz ve onun ruhu olur. Ve çürüyüp yok olana kadar ayni gemi olur. Bana göre
Çok ilgiç. Ben Ahıskalı Türküm. Rusya'da yaşıyorum. Bir yandan felsefei'yi öğreniyorum bir yandan da Türkçemi geliştiriyorum. Молодец. Продолжай в том же духе!
@@eastwind125 küfür etmelisin çünkü madde birer cevherin damarlardaki asil kandır ve kurtuluş savaşı falan diyormuşum ssjsjjsjsjsjssj hahaha kuzen şaka yapıyorum ama bilseydim gerçekten de küfür ederdimhahha yani bence komik olurdu bilmiyorum
Bence küçük Dilara ile şimdiki Dilara'nın aynı Dilara olmasının sebebi bazı değişmez özelliklerinin olması, anne ve babasının kim olduğu gibi. Theseus'un gemisini o yapan şey o anki tahta değil Theseus'un o gemiyi simgelemesi.
Anlattığın gemili paradoks bu sene üniversite sınavında cıktı. Ve ben bu videoyu izlemiştim. Kendimi çok şanslı hissettim. Normalde orada görüp okusam belki anlamicaktim ama iyi ki önceden bu videoyu izlemisim. Teskkurler.
Bir şeyi o şey yapan bizim için ifade ettiği anlamdır. Örneğin Theseus için gemi onu denizde yüzdüren araç ise değil denizde iken çoğu parçasının değişmesi, bir sonraki seyahatine farklı gemi ile çıksa halen Theseus'un gemisidir. Aynı Dilara'nın RUclips Kanalı gibi. Onlarca video eklendiğinde de İlk günkü gibi Dilara'nın RUclips Kanalı olacaktır.
Bence şeyler, öznelde kimliklerini kendi kendilerine belirleyemezler. Şeyler kendileri için "kim/ne" sorusunu soramazlar. Çünkü "kim-ne" sorusunun yanıtı varlıklarını değiştirmez, herhangi bir değişime neden olamazlar. Değişen yada etkilenen tek şey "bakış açısı" veya "seçimli davranışlar" olur. Bu soruyu soranlar şeyden bağımsız, ikincil yada üçüncül şeylerdir demek daha doğrudur. Örneğin "ben kimim/neyim" sorusuna vereceğim cevap yine benden, özden olacaktır. ve sadece farkındalığımda oluşacak olan değişim dışsal değil, içsel etkidir. İçsel bilgi dışa aktarılamaz. Ama öznede yani referansta başka bir şey varsa örneğin; "ben şeye göre kimim/neyim" sorusuna cevap aldığımda, elde edilen bilgi dışsal olur. Tüm bu çerçevelerden yola çıkarak, gemi referans alınan şeye göre; a- Theseus' un yaşadığı dönem referans alındığında gemi iki ada (kimliğe) sahiptir. Theseus'un gemisi ve Theseus'un anıtsal gemisi. b- Geminin tadilatta olduğu süreye tanıklık edenler referans olarak alındığında gemini sadece bir adı (kimliği) vardır. Theseus'un anıtsal gemisi. Ve değişen parçalar eski kimliklerini yitirmiş hurdalardır. c- Eski, orjinal, yani savaşı görmüş geminin tüm parçaları bir araya getirildiği dönem referans alındığında her iki geminin de bir adı vardır. Eski ve savaş görmüş gemi Theseus'un gemisi, diğeri ise Theseus'un anıtsal gemisidir. Peki son referansta Eski ve savaş görmüş gemi Theseus'un gemisi neden "Theseus'un anıtsal gemisi" değildir. Çünkü Theseus dönemi "Theseus'un gemisi" ile hurdaların tümü ile birleştirildiği dönem arasında geçen süreler referans alındığında değişen parçalar için anıtın parçası denilmemiş yani değiştirilen her eski parçanın kimliği anıtsallıktan çıkarılmıştır. Bu düşünceler bana aittir. Ne yerilmek nede yücelmek istemem. Sabırla bu yazılarımı okuduğunuz için teşekkürler. :)
bro ne diyon ?? bira mı içtinde böyle konuşuyorsun
4 года назад
Uzay-zaman bütünlüğünün sezgisel olarak mantıklı geldiğinin bir kanıtı daha var: Işınlama cihazı problemi. Eğer ışınlama cihazları bizim bütün atomsal yapımızı belirleyip parçalıyor, sonra da ışınlanacağımız yerde temel materyalleri benzer bir düzenle birleştiriyorsa, pratikte aynı kişiyiz dememiz lazım (anılar aynı, vücut yapısı aynı, hatta öteki yerden çıkan kişi aynı kişi olduğunu söyler vs.). Ama kendi adıma ışınlanma makinesine girip toz olduktan sonra "ben" için her şeyin biteceği korkusunu kafamdan atamadığımdan öyle bir cihaza hayatta girmem... Dipnot olarak intro ve geçişlerdeki müziğe bayıldım!
Şimdiyi düşünürsek, geçmiş ve geleceğin olmadığını daha iyi anlarız. Sadece an vardır. Değişim de her geçen an oluşur (eğer geçmişi, şimdiden en ufak önceyi, hayal edersek) ya da hiç oluşmaz (çünkü sadece bulunduğumuz an var olduğu için geçmişten de bahsedemeyiz ve değişim kelimesinden de bahsedemeyiz, bir bakıma her an her şey yeni bir şeydir) Yani 'değişimi' 'zamanla' birlikte değerlendirmeliyiz. Bence bir şeyi tanımlarken zaman parametresini dahil ederek tanımlamalıyız.
Maddesel olarak bakıldığında uzay-zaman sürekliliğini ele alan kuram iyi bir çözüm sunuyor gibi görünüyor. Ancak bana, uğranan değişime yalnızca maddesel süreklilik içerisindeki değişim olarak bakmamalıyız gibi geliyor. Nihayetinde maddelere de maddelerin değişimlerine de biz anlam yüklüyoruz. Bu yüzden bir şeyin kendisi olmaktan çıktığını veya çıkmadığını belirlerken, yine bizim maddelere verdiğimiz anlamın değişikliğine odaklanmalıyız. Elbette bu anlamların da hangi noktada değiştiği, hangi noktada sabit kaldığı konusu yine bir paradoks doğuruyor. Bu paradoksa çözüm ise nesnel bir yargı aramaktan çok, bireylerin yargısı bazında anlamlandırılarak çözümlenebilir. Bu yüzden bir maddenin kendisi olmaktan çıkmasına bireyler bazında karar verilmelidir. Ve elbette anlamın bireyde hangi noktada değişeceği de bir paradoks oluşturabilir ancak paradoksu 'maddeye atfedilen anlam ve birey' basamağına indirgemek değişiklik noktasını tespit etmeyi birinci durumda olandan çok daha basit bir duruma getirmiş olur diye düşünüyorum.
uzay-zamansal sürekliliği bir başka şekilde ele almamız gerekirse değişim süreci boyunca konumlanması gözlemciler tarafından es geçilmezse kimlik kaybına uğramayacağını düşünüyorum. yani bir gemiye theseus'un gemisi diyen insanlar olmasa geminin kimlik kaybına uğrayacağını düşünüyorum. bu durumda konumlanması zamansal açıdan insanlarca sabit tutulduğu sürece gemi her daim theseus'un gemisi olmaya devam edecektir. şeylerin kimliği isimlendirmeyle alakalıdır ve isimlendirme de gözlemci etkisiyle oluşur. gözlemci gözlemini belli bir süreliğine keserse ve eğer geçen sürenin ardından gemiler arasında bir fark kalmazsa, hepsi ayrım yapılamayacak kadar hurda olursa ve dalgalar sayesinde yerleri değişirse, hangi geminin theseus'un gemisi olduğu bilinemez ve dolayısıyla gemi theseus'un gemisi olmaktan çıkar. toplamam gerekirse gözlemci gözlemine devam ettiği sürece isimlendirme gerçekleşecek ve bu sebeple gemi de theseus'un gemisi olarak kalacaktır.
merhaba peki ya örneği insan olarak düşünecek olursak ne olur? hepimiz yaşamışızdır uzun zamandır görmediğimiz bir tanıdık bizi gördüğünde ''aaa ne kadar da değişmişsin!'' der. bu duruma bakacak olursak: 1-isimlendirmemiz var (adımız) 2-sürekliliğe sahip bir değişim var ama sürekli gözlem yok o zaman biz hala isimlendirmemize yaraşır şekilde biz olmaya devam eder miyiz? ve olayı daha da katmanlaştıracak olursak, bu süreç içerisinde bize yakın olup sürekli değişimize şahit olan insanlar da olsa o zaman sürekli izleyicilerine karşı aynı; sürekli izleyici olmayanlara karşı farklı olmuş olur muyuz?
3 года назад
Ben de uzay zamandaki değişimlerin tarafındayım. Sebebi ise uzay zaman kuvvetine maruz kalıp değişimine uğrayan şeylerin düzgün bir değişim frekansı olması. Değişim frekansı öyle düzenlidir ki, değişimin kendisi de kimliğin bir parçası haline gelir. Ama bu yaklaşımla Theseus'un gemisine aynı gemi diyemeyiz, çünkü değişim frekansı çok düzensiz. Geminin çürüyüp yok olması veya korunması gerekiyordu. Ama kel bir insanın yavaş yavaş kel olmayan birine dönüştüğü bir senaryo bu teoriye uyar. Bebekler mesela, kel doğarlar, saçları böyle birer ikişer çıkar.
Hayır bunlar paradoks değil. Bu durum tamamen düşünme şeklimizden kaynaklanıyor. Biz insanlar, şeyleri fonksiyonel olarak algılıyoruz. Kum yığını örneği üzerinden anlatayım; Kum yığınına biz 1. kum yığını diyelim. Bu kum yığınından bir parça alırsak artık 1. kum yığını olmaktan çıkacaktır. Bizim ona hala kum yığını dememiz, onun artık 1. kum yığını olmadığı gerçeğini değiştirmez. Bu tıpkı iki insanın isminin aynı olması gibidir. Ahmetler amacımıza bağlı olarak fonksiyonel olarak insandır ve ikisini de algoritmamızda insan olarak kodlamamızın zararı yoktur. Tabi ikisinden birinin annesi değilseniz. O zaman önemli olan karakterleri, kişilikleri ve hatıraları olur ve farklı olurlar. Kumlar da buna benzer. İki durumda da kum yığını dememizin sebebi fonksiyonel olarak aynı olmasından kaynaklanır. Fonksiyonel olarak ikisi de çimento yapabilir ve aradaki fark görmezden gelinebilir. Ancak kimse o yığına artık 1. kum yığını diyemez. Aynı şey gemi için de geçerlidir ta ki fonksiyonelliğini yitirene kadar. Bu her ne kadar muğlak görünse de aslında 2.2=4 kadar kesindir. 1000 parçalı gemi ne zaman artık o eski gemi olmaktan çıkar sorusu sizin gördüğünüzle alakalıdır. Gerçekle değil. Gerçeği öğrenmek istiyorsanız onun artık o gemi olmadığını anlamanız gerekmektedir. Ayrıca gemiden çıkan parçalar da artık o gemi değildir çünkü konumu değişmiştir. Belki fonksiyonel olabilir ama bu onun değiştiği gerçeğini değiştirmez. 5 yaşındaki biz, fonksiyonel olarak şimdiki halimizi bize çağrıştırabilir ama şimdiki bizin, 5 yaşındaki biz olmadığımız açıktır. Bir bilgisayar aynı yazıyı iki farklı kağıda basarsa o iki yazı da bilgisayardaki bilginin aynısı değildir ama fonksiyoneldirler. Okunabilirler ve bilgisayara tekrar okuttuğunuzda aynı fonksiyonu sağlarlar ama hiç bir zaman aynı değildirler. Kısaca mesele bizim düşünme tarzımızdan kaynaklanmaktadır. Tabi ki hepimiz aslında aynı olmadığını biliyoruz ama bunu vurgulamanın veya bilmenin gündelik hayatta bir anlamı yok. Biliyorum çok fazla analoji yaptım ama umarım anlatabilmişimdir.
"Theseusun gemisi" olgusu hep ayni kalmistir. Theseus´un gemisine degil de "o gemi"ye bakiyorsak özünü hangi noktada yitirdigini sorgulayabiliriz. Pratik hayatta da genelde soru sormaktan ziyade istedigimiz cevaba hangi soruyla ulasiriza bakariz. Hangi cevabi istiyorsak o cevabi getirecek soruyu sorariz. Cevap olarak bir paradoks istiyorsak da soruyu bir cok anlama gelebilecek sekilde tasarlariz bu yüzden de hic bir cevap ötekini yanlis yapmaz.
Sevgili Dilozof ben de naçizane bir şey söylemek istiyorum. Aslında gemi de insan da sürekli bir değişim içerisinde olup en sonunda ilk örnekten bambaşka hale gelmesi, onu ilk önce olduğunun yeni bir sürümü olmaktan kurtarmaz. Örneğin arabalarda sürekli model değişse de aracın markasının isminin aynı kalması gibi. Bunu evrimsel süreçte insan için bile diyebiliriz en başta ki atamız Homo Erectustan ne kadar daha farklı ne kadar daha gelişmiş olsak da bizim onun devamı olduğumuz bir şekilde hakikatin kendisi. Gemi tamamen değişse de aynı geminin devamı olarak kalacaktır. İnsan algısı, kavramlaştırdığı şeyin sürekli değişim geçirmesine rağmen onu, onun bir üst modeli olarak kabul etme de gecikmeyecektir. Zaten dünyaya bakışımız, araştırmalarımız bu algılarımızın bir sonucu bir de gemi ve kişi söz konusu olduğunda anlamlandırma çabamızda var. Örneğin Theseus'un gemisini diğer sıradan gemilerden ayıran şeyin(tabii bu da insan algısı) Theseus'un kahramanlıkları ve epik zaferleri o yüzden nasıl ki Çifte Minareli Medrese her restorasyon da değişime uğrayıp belki de tamamen farklılaşsa da yine de zihinlerimizde o, Çifte Minareli Medrese olarak kalmaya devam edecektir. Video da gerçekten güzel olmuş eline sağlık.
Eski takipçi yeni öğrenciniz olarak ölçü gemi/yığın/olay vs gibi kavramlar ın azlığı ve çokluğundan ziyade tanım ölçüsü ile algılamak daha makul geliyor örneklerle gemiyi anlatmaktan ise gemi olmanın vasif ve unsurları üzerine dusunmek daha haz verici. Bu dusunce tarzi estetiğe girse de ölçü vasıf olmalı
Bence burada asıl yoğunlaşılması gereken konu anlam. Yani madde entropi gereği daima devingen haldedir ve bizim fark edemediğimiz ölçülerde değişir. Ancak insan bir şeyleri tanımlarken bu kadar küçük şeyleri kâle almaz. Yani biz gemilerden birine 'BU' diyelim burada kast etmek istediğimi şey Theseus'un gemisi yani gemi olan madde ile zihnimizde oluşturduğumuz anlam birleştirdik yani madde + anlam şeklinde oluşturduk. Dolayısı ile maddenin tamamen veya bir kısmının değişmesi ve anlamın tamamen değişmesi oradaki anlamlılığı değiştirmez. Yani geminin parçaları tamamen değiştiğinde zihnimizde halada o Theseus'un gemisini anımsatıyorsa o anlama sahipsek bizim için o aynı gemidir. Ancak bu tarz anlamlılıklar insan için geçerlidir. Madde anlamdan ıraktır. Bilmiyorum ne kadar ifade edebildim veya akıl yürütebildim ancak aklımda oluşan fikirleri paylaşmak istedim.
Merhabalar Dilara Hanım... uzay zaman sürekliliğinde kesintiler vardır. Buna rağmen zamanı sürekli olarak algılarız. Planck zamanı denilen bu kesitlerin ard arda gelmesiyle zaman kavramı oluşur. Asıl önemlisi zaman kesitlerden oluştuğu için aralarında boşluklar vardır. Yani zaman çok kısa anlardan oluşur. Yani Meriolojik kurama benzer bir durum... İşte bu zamanın en küçük parçacıklarında var olan her şey tekrar tekrar adeta film şeridindeki kareler gibidirler. Bundan sonrasını anlamak biraz zor fakat anlatmak bir o kadar daha zor. Şimdi buraya dikkat e!!! Her bir kısa andaki her şey bir öncekinden farklı ama aynıdır, bir sonraki entropiye uğramıştır , yaşlanmıştır tamamen değişmiştir, yenilenmiş ama yaşlanmıştır ,vardır ama aynı zamanda da yoktur ve bir sona doğru yaklaşmaktadır ama Aynı zamanda da bir başlangıca yaklaşmıştır.. Buraya kadar anlattıklarım hiç de anlaşılmaz değil gibi geliyor değil mi? Çünkü Bunlar daha filmin "fragmanı" da o yüzden 😅 filmi tamamen Tabii ki anlatmayacağım... Özeti bir cümleyle söyleyip bitiriyorum. Her Şey vardır ama aynı zamanda da yoktur!
Yani uzay-zaman sürekliliğinde her şey her an değişir... bütünlük olarak kimliğini koruduğu sürece en küçük parçası da yine kendisidir. Kimlik dediğimiz şey canlılarda Hücrenin içindeki çekirdekte DNA da cansız dediğimiz şeylerin kimliği de atom altı parçacıklarına yatar. mesela elektron sayısı gibi ... Yığın teorisinde ise bütünlük bozmadıkça ya da yüzde olarak aklın kestirdiği bir ölçü aşılmadıkça ki bu da göreceli olabilir , o şey aynıdır. Ben öyle düşünüyorum...
Bence bu paradoksun cevabı bir kavram; özdeşlik. Gemilerin koşulları, durumları değişse de -ki gemilerde hiçbir değişim olmasa ama Theseus değişmiş olsa da durum aynıdır- aynı kalma yani kendine kendine eşit olmaktır.
Uzay zamansal teori bana en makul teori gibi geldi. Bende zihnimiz(bilincimiz) sanal bi aleme aleme aktarılırsa o kişinin biz olamayacagını , kişiliğimizin bedenimize haps olduğunu düşünüyodum fakat vücudumuzu azar azar mekanik parçalarla yer değiştirsek (beynimiz dahil) belkide benliğimizi kaybetmeden ölümsüzlüge ulaşabiliriz.
Kavram olan "Gemi" değişmemekte. Gemiyi var eden parçaların değişmesi, "Kavramı" etkilemiyor. Ancak kavramın donanımı etkileniyor. Bir "kavramı" değiştirmek istersek, o kavramı işler hale getiren özellikler dönüştürülebilir. Örnek vermek gerekirse, dinazor ile kuş bağıntısı. Bu örneği "sizce kendiniz olmaktan çıkmanız mümkün mü?" sorusuyla pekiştirebiliriz.
Bir şeyi o şey yapan "yaşanmışlık derecesi" olabilir mi? Mesela geminin parçaları tek tek değişirken her yeni parçanın o an değişmemiş olan parçalarla aynı anı paylaşması ortak bir yaşanmışlık oluşturur ve gemi belki o yüzden aynı gemi sayılabilir. Veya geçmişteki ben her an değişiyorum ama değişme sürecimde o eskide kalan benden parçalarla etkileşim halinde değişiyorum bu da benim ben olmamı sürdürüyor. Ama bunu kum veya kellik örneğiyle düsünürsek... Gestalt kuramından yardım alabilir miyiz diye düsündüm bir an. Kel adamın saçları ne zaman bize bir bütün halinde görünmeye baslarsa veya kumlar bütünlüğünü gözümüzde kaybederse o zaman aynı şey olmaktan cıkarlar diyebiliriz belki. Düşünmeli.
Bizi biz yapan kesinlikle ruhumuz. Ya da bilincimiz. Değişen tek şey düşünce tarzları ve fikirler. Theseus'u önemli yapan o gemisi ise, o gemiyle bir deneyim kazanması. Aynısını da aynı usta yapsa da aynı gemi olamaz. Çünkü adaya o gemi gitmedi. Sonuç ruhumuz ve değişmeyen savlarımız..
Bence B şıkkı >Dilara. Zira bir örnek verirsek: Estetik ameliyatlar yapan birini düşünelim. O kadar çok yapmış ki, epey değişime uğramıştır. Ama yine de o kendisidir. Şahıs olarak verirsek: Ajda Pekkan. Gençliğinden bu yana yaptığı estetik sayısı hatırlanmayacak kadar çoktur. Ama o hala Ajda'dır. Dolayısıyla kralın gemisi de o kadar değişikliğe rağmen hala gemi onun gemisidir. Gemi de yine o gemidir.
@@justsomeone8624 hayır kuzen öylesine yazdım şakamı anlarsın diye düşündüm adınla ilgili şaka yaptım yorumun le ilgili değil. seni üzecek bir şey söylediysem kusura bakma ve özür dilerim
Uzay zaman sürekliliği baştan iyi bir çözüm gibi görünüyor, ancak burada zamanın olduğu ve lineer aktığı ön kabulünü yapmak gerekiyor. Zamanın var olup olmadığı ayrı bir felsefe konusu ayrıca zamanın doğrusal ve tek yönlü aktığıda ayrı bir felsefik soru. Ben burada en azından zamanın lineer olmadığını ve ortada uzay zamansal bir süreklilik olmadığını düşünüyorum. Bu süreklilik olayları anlamak veya daha doğrusu olayları ortaya çıkarmak için bilincin izlediği bir yol diye düşünüyorum.
Felsefe gerçekten eğlenceliymiş.Düşünmek kavramına hiç bu boyuttan bakmamıştım.Şahsi fikrimdir mantıklıdır yada değildir bilemem ama bence sonluluk düşüncesiyle ilgili hayatımız boyunca başımıza gelen olayın başlangıcı ve sonu var ve sonu ve başlangıcı olan herşey kendi içinde mikro olaylar örgüsü bulunduruyor.Bu örgü içinde öyle değişkenler var ki! Herşey zıttıyla vardır düşüncesini içeriyor işin doğası gereği böyle anlamsal açıdan birbirine zıt değişkenler olay örgüsü içinde karşı karşıya geldiğinde sorunlar oluşmaya başlıyor.Gemi örneği için konuşucak olursam kimimiz gemi aynı gemi ama parçaları değişik diyor.Kimisi de parçalar değişsede değişmesede sonuç olarak gemi :D der :D bence bir "şey" adı herneyse onun özünün değişik olması gerekir.İnsanın farklı bir insan olabilmesi için genotik ve fenotip farklılıklar göstermesi gerekir gibi ama bu da sınırlılık içerir yinede sizi farklı biri olarak kılar kanımca...Nacizane fikrimdir saçmaysa aşağılamayın lütfen :D burdaki asıl sorun bence sınırlılık yada sonluluk kavramına nasıl baktığımızla ilgili diye düşünüyorum.Saygılar.Bu arada mükemmelsiniz sizi dinlemek büyük bir zevk...
bir şeye değerini ve anlamını veren biz canlılarız. her varlığın anlamı bizden gelir. bir şeye ne anlam verirsek onu o yaparız. biz diyorum ama aslında ortada ortak bir anlam birliği yok. her canlı kendisi, kendi için geçerli olan bir anlam katar karşılaştığı varlığa. yani herhangi bir varlığın anlamı her hisseden ve algılayan varlık için farklıdır, yani görecelidir. bu bize, varlığın ve yokluğun, iyinin ve kötünün, kısacası herşeyin aslında anlamsız olduğunu ve o anlamı bizim verdiğimizi söyler, bu hayatın aslında anlamsız olduğunu bize anlatır. canlı diyorum, canlıdan kasıt; hissedebilen ve az da olsa bilinç sahibi olan varlıktır. canlı ile cansızı daha iyi ayırt edebilecek bir tanım bilmiyorum.
B = dA/dt yaklasimi Teseus'un gemisi paradoxunu aciklayabilir. Yani bir sey ayni zamanda hem kendisi hem de turevi olabilir. Daha acik bir ifade ile gosterecek olursak, Teseus'un A gemisinin A = [ A(0)exp-( t/T) ] olarak ifade edilmesi halinde, "T" A gemisinin iskartaya cikana kadar gecirdigi sureyi, "t" ise zaman parametresini gostermekte olup ifadenin negative deger almasini onlemek icin mutlak deger olarak ifade edilmistir. A gemisinin ilk tamirat gecirdikten sonraki ifadesi B = dA/dt olarak yani B = [1/T x A] olarak ifade edilebilir.Bu formulde goruldugu gibi A hem kendisi hem de 1/T kati kadar B 'ye esit olacaktir. Geminin 2,3,4 ve "n" sayida Tamir gecirmesi halinde A'nin "n" inci dereceden turevini almak gerekir. Bu durumda A(n)= (1/T)^n x A olarak ifade edilebilir. Goruldugu gibi "A" her defasinda hem kendisi hem de (1/T)^n defa baska bir deger olabilmektedir.
uzay zaman sürekliliğinde bir sorun var maalesef. Şimdi 100 tane demir ve 10 cm capında halkadan oluşan bir zincir düşünelm. Buna bir halka ekleyelim ama bu halka demir değil bakır olsun. sonra bir tane daha demir ekleyelim. SOnra 20. cm çapında bir demir ekleyelim, sonra bir tane daha 10 cm demir ve sonra bir plastik. Eğer ben aralara (her zaman değil arada bir, ) zincirin orjinal halkasının dışında bir halka eklersem sorun yok gibi gözükebilir. Yine 100 halkalı ve her bir halkası 10 cm demir olan bir zincir. Peki ama ben farklı halkaların sayısını arttırırsam hangi aşamadan sonra bu zincir artık farklı bir zincir olmuş olur. ( bir süre sonra çok renkli çok farklı boyutlu ve çok farklı malzemelerden yapılmış orjinal zincirle biçimsel ve işlevsel olarak hiç alakası olmayan bir zincir de elde etmiş olabilirim bunu dikkatli düşünmek lazım) Ek not: Bu konunun aritonun dört nedensellik ilkesi ile de alakalı olduğunu düşünüyorum. Yani maddesel neden değişiyor ama formsal ve ereksel neden aynı mesela. bu şekilde de düşünülebilir.
Bence gemi işlevini aynen yerine getirdiği sürece kimliği değişmemiştir. Yani denizdeyken onarılsaydı hâlâ Teseus'un gemisi diyebilirdik. Oysa karaya çıkıp ilk değişiklik yapıldığında değişti. Sonunda önlenemez şekilde tamamen bambaşka bir gemi oldu. Keşke mumyalar gibi, bozulmasını önleyen bir şekilde anıtlaştırsalardı... Öte yandan Dilara'nın 6 yaş hâliyle 28 yaşı arasında büyük fark/gelişme/değişiklik olmasına rağmen kimliği değişmez. Çünkü tüm insanlar gibi Dilara da ölümlü ve büyümesi, yaş alması onun kimliğinin bir parçası. Üstelik varoluş amacına uygun olarak, istenen şekilde (hâttâ fazlası) gelişmiş ilerlemiş bir Dilara mevcut. Saçını boyaması, gözlük takması gibi onu oluşturan parçalar değişse de takipçilerini bilgilendiren sofist kimliğinde hergün ilerliyor ;-)
12:46 benim fikrimi sorarsanız bence onu onun gemisi yaoan şey aslında nesnelikten ötedir.Yani o o gemiyle çıktığı için onun gemisi oldu başka nitelikte bir gemiyle çıksaydı bu sefer yeni gemi onun olurdu parçalar değişse de o onun maneviyatında hâla onun gemisidir onu onun gemisi yapan nesnellik değil manevi duygulardır
Theseus, yolculuğu esnasındakı gemi, thteseusun asıl gercek gemisidir. Theseusla bırlıkte hateket eden , Onu alıp, varış noktasına kadar götüren gemi.... yani değişen parçaların yada o eski parçaların birleştirilerek bir araya getirilen gemi, theseusa maalesef eşlik etmemiştr yol boyunca. ADI üstünde,” theseus” un gemisi” diyebilmemiz için, ayrılmazlığını koruması gerekir
Bizim değişen parçalarımız da var değişmeyen parçalarımız da var.Vücudumuz,hücrelerimiz,derimiz vb. değişiyor.Her gün milyonlarca hücremiz ölüyor ve milyonlarca hücremizde oluşuyor.Ama mesela zihnimiz,düşüncelerimizin bazıları,ruhumuz ve vücudumuzun yıllar geçse de değişmeyen parçaları da değişmiyor.6 yaşındaki Dilara ile şuanki Dilara'ya aynı kişi diyebilmemizin sebebi senin değişmeyen parçalarındır.Değişmeyen,aynı kalan her şey seni sen yapar. Eğer her şeyin,ama her şeyin değişseydi artık sen 6 yaşındaki senle aynı olamazdın. Theseus'un gemisine gelecek olursak.Bir gemi 1 parçası bile hala eskiyse aynı gemidir.Ama geminin 1 parçası bile aynı değilse, artık farklı bir gemidir.Artık Theseus'un gemisi değil yeni bir gemi olur. Eğer o çıkartılan eski parçalarla(sadece o parçalarla) bir gemi yapılsaydı o gemi Theseus'un gemisi olurdu.
Theseus'un Gemisi Paradoksuna ben de birkaç şekilde yaklaşıyorum. düz mantık, bahriyeli kafası Ortada bir gemi var. İnsanlar bu geminin Atina Kralı Theseus'tan kaldığına inanılan geminin değişen parçalarından bir tane daha gemi yapmış eğer buna bahriyeli bir kafayla bakarsak 2.gemi ilk geminin kardeş gemisi(sister ship) olur. Çünkü ilk gemiyle aynı proje ve malzemeden yapıldığı gibi muhtemelen geminin tüm kapasitesi aynıdır. Tabi asıl soru gemiyi ıskalayıp felsefî fikre odaklanmak. Theseus'un Gemisi bir isimlendirme öznelerden bağımsız olarak bir gemi asla Theseus'un Gemisi olamaz tıpkı gemi'nin Theseus'un gemisi olabilmesi için birinin buna Theseus'un Gemisi demesi gerektiği gibi bunlar tamamen öznel yargılar aslında. Bu paradoks'un içinde asıl cevaplandırılmayı bekleyen cevap tabiat ve özneyi birbiriyle uzlaştırmak.
Dilara aynı Dilara çünkü zaman değişse de çevresindeki insanlar tarafından hep Dilara diye seslenilmiş ona. Bir beden olarak tümüyle değişmiş olsa da dna'sında yatan bilgiye göre dış görünüşü değişmiş olduğu için Dilarayı dış görünüşünden ayırt edebiliyoruz. Ama benim odaklandığım mesele şu Dilara onu tanıyan insanlar için Dilaradır başkaları için herhangi biri. Gemi de böyle aslında herhangi bir gemi olabilirdi fakat insanlar buna Theseus'un gemisi demeyi seçmiş çünkü isimlendirmeler asla nesne'nin özünü karşılamaz tıpkı ilk isimlendirmelerin tamamen gelişi güzel olduğu gibi.
ah beeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee ne kadar yazıkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk
Paradoks genelde dillerin genişliğinde anlam kazanır ve çoğu paradoksun sebebi dildeki çıkmaz sokak mantığında yatar. Oysa nasıl ki bir şehirde bazı çıkmaz sokakların olması o şehirde gezmemize engel değilse düşüncede de bazı çıkmazlara sahip olmak düşünce üretmeye engel değildir. Yeter ki iyi felsefe yapalım ve felsefeye eski değerini verelim
Eğer sahibi adına anıtlaştırılan bir gemi Zamanla restore edilirse ve en sonunda farklı parçalar ile sona ulaşırsa o gemi hala kısmen aynıdır. Zamansal olarak kullanılması onu aynı yapar. Aynı parçalar ile aynı gemi sonra yapılırsa o gemi aynı değildir. Sahibinin ruhu, parmak izleri parçaların üzerinde gezse bile sahibinin yaşarken yeni bir gemi yapmasına eşdeğerdir. Gemi B = Gemi A ≠ Gemi C * her şey her en küçük olmasa da küçük zaman dilimlerinde değişir, gerçeklik diye düşünürsek hiçbir şeyin değişiminin anlamı kalmaz. o yüzden daha manevi bakmak daha iyi olabilir. :) Diğer kum olayı ise bence algısaldır. İki tane kum tanesine gerçekten yığın diyecekler vardır. Sadece genel algı onun yığın olmadığını söyler. Ben de sorarım ki, neden yığın değil? 🌟
ilk defa yorumlarda görüp de (barış özcan'ın yorumlarında) "hadi bir bakayım" diye girdiğim kanalın bu kadar iyi yerlere gelmesine şahit oluyorum. inanılmaz bir şey benim için bile, yürekten tebrik ediyorum seni :))
Bayrak yarışında ki bayrak zamana göre değişir tamam ama yarış boyunca dikkate alınmasına gerek yoktur bence.belirlenmiş bir zaman oranında mutabık kalınmışsa sorun yok :)
Kendimiz,Ben... dediğimizde dilin dışında bir Benden bahsedemeyeceğimiz için ne yaparsak yapalım mevcut olan benden dışarı çıkamayacağız.Ne yaparsak yapalım kendimizin içinde farklılaşacak özellikler yükleyeceğiz en fazla.Dilin içindeki benin yine bize yetmiyor olması gibi bir algının bu durumu bile değiştirecek gücü olamaz.Ben, değişen deforme olup yeniden kurulan ama başka bir uzama sabitleyemeyeceğimiz "şey".Algımız bunu kaldıramıyor olması bunu değiştirmez.
madde ölmez..! özdek yada maddenin en küçük birimi atom...evrim geçirebilir yada değişebilir. 6 yaşındaki dilo 28 yaşına geldiğinde vucüdunda ki H2o molekülleri biyolojik olarak zaman ile değişiyor..günümüzde bunlar bilimsel olarak deneyi yapılmış konular
hahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahah ne kadar komikk
Videoda bahsi geçen teseis un gemisi kuramını günümüzdeki transhumanizme uygularsak cevabınız ne olur Dilara hanım? Bir kesim bilincimizi bir yapay zekaya yerlestirsek yine de biz olarak kalırız diyor kimisi de mümkün değil diyor.
Bence bunu atomik boyutta düşünelim. Bizi biz yapan, hücrelerimizin sürekli eski bilgileri depolayıp yeni bilgiler eklemesidir. Ve ölen hücrelerin yerine gelen yeni hücre ölenin yerine geldiği için hala eski parçamızdır. Yani yeni hücre eşittir eski bilgiler artı yeni bilgiler. Maddelerde durum pek de farklı değildir sadece yeni bilgi yoktur fakat hepsi aynı bilgiye sahip atomlar ve atomaltı parçacıklardan oluşur ve elbette bunlar. sürekli hareket halindedir. Öyleyse zamansal süreçte yavaş yavaş değişim geçiren bir madde eski atomlardan iz taşır sonuçta çok yüksek hızda hareket ediyorlar ve böylece değişen binde dokuz yüz doksan dokuzluk parça dışında kalan binde birlik eski parça bile o şeyin hala o şey olmasını sağlar.
Bir gemiye gemi dediğimizde, çeşitli olabiliritelere sahip bir küme belirliyoruz. Bir gemiye Theseus'un Gemisi dediğimizde bir varlığı tanımlıyoruz. Bu tanımı yaparken varlığın olduğu ve olabileceği kendisine dair her şeyi kapsayamıyoruz. Bir bütüne verdiğimiz isim bütünden var olabilecek farklı tekillikleri kapsamıyor. Bütün bozulduğunda varlık da değişmesi gerekir gibi geliyor. Belki okuyup hatamı düzelten olur diye yazmak istedim.
Burada önemli olan eylemin kendisidir. Eylemin nasıl yapıldığı ya da hangi araçla yapıldığı bir önem arz etmez. Gemi örneğinde de olduğu gibi gemi sadece tarihsel eylemlere araç olmuştur. eylemin kendisi tarih sayfalarındaki yerini çoktan almıştır. Geminin ya da parçalarının değişmesi bunu değiştirmez. Soru aslında şu şekilde olmalı : 'Theseusun gemisi' nin değişimi yapılmış olan eylemleri değiştirebilir mi ?
Ruhu geçmişi olan aynı kalır taklit kendinin zamanını başlatır bebek yaşlansada ruhu aynı olduğundan şekil değişmesi ile beden aynı olmasada o kişiyi başka biri yapmaz gemi taklit ruhu ve zamanı sıfırlanmış kopya olmuş
Bence bu bı paradoks değil. Gemi insan kum yığını ne kadar tamir edilselerde zaman nehri üzerlerinden geçtikçe başlangıçtaki asıllarından sadece isimleri miras kalır.
Bence genel bakış açısına göre değişir b gemisini yunan halkı halen daha anıt olarak görüyorsa A=B görmüyorsa değil söz konusu yığın olunca sadece bakış açısı çözümler meseleyi.
Değişimin sürekli var olduğu gerçekliğini kabul ettiğimizde, ‘aynı olma, kalma durumu’ ortadan kalkıyor ve soru olmaktan çıkıyor. Bir şeyi ifade ederken bizim için içerdiği anlamı ve gördüğümüz şeyi ifade ediyoruz. Ama tanımladığımız yapısı tanımladığımız anda olduğu gibi kalmıyor elbette. Zaman içinde değişime uğruyor. Bu nedenle soru; nesneleri, kişileri ya da herhangi bir şeyi algılama ve tanımlama şeklimiz ve nasıl kodladığımızla ilgili esneklik gösteriyor. Ör. 6 yaşında tanıştığım Dilarayla yıllar sonra tekrar karşılaşsam benim için yine Dilaradır. Burada geçen zamanı, değişimi zaten kabul etmiş bir şekilde onu Dilara olarak tanımlıyorum. Varlık olarak değişime uğramış olsa da teknik olarak iki farklı Dilara yok. Bu da değişimin kısıtlı kaldığını tam anlamıyla bir değişim olmayacağını gösteriyor. Yani tüm parçaları değişmiş bir gemi kesinlikle eski gemi değildir. Ama bir parçası bile hala varlığını sürdürüyorsa, o zaman değişime uğramış eski gemiden söz edebiliriz.
Konu nesnelerden çıkıp insanlara gelince durum daha da zorlaşıyor. Biçimsel değişiklikler kimliğimizi daha az etkiliyor. Ama zihinsel yetilerimizi kısmen veya tümüyle yitirsek, yine biz olmaya devam eder miydik? Bunasam veya hafızamı yitirsem ben yine aynı kişi miyimdir? Artık adını bile bilmeyen birisi o kişi midir halen?
Bizi biz yapan şey değişimden gelen aynılık denilen şey bence gözlemci sayısındaki artış arttıkça aynısın değişim seni aynı yapar azaldıkça değişim seni farklılaştırır :) Yalnızlık Teorisi
Theseus'un Gemisi olarak anılan gemi tek seferde atılıp bastan inşaa edilmiyor. Bence aidiyet/sahiplik ön plana çıkıyor. Çürüyen bir kısmı değişse de değişen yeni parça o gemiye ait oluyor artık. Yani yeni parcalar da eski parcalar gibi Theseus'un gemisidir. Bununla beraber çıkan parça aitlik/sahiplik unvanını tek başına koruyamiyor. Tek başına bir gemi degil, bir parça o ve asıl gemi unvanı yeni parçalarıyla birlikte eski gemide hala. Ve degisen parçalarla tamamen yenilenmiş olsa da gemiye ait unvan hala bir bütün olarak bulunan yeni gemide. O hala Theseus'un Gemisi. Çıkan parçalar teker teker o bütüne ait olma vasfını kaybettikleri için yeni bir hurda gemi insaa edilse de o Theseus'un Gemisi degil yeni bir gemidir artik. İnşaa ettirene aittir ve yeni bir ada sahiptir. Diye düşünüyorum.
Temayı biraz sürükleyecem: Varlığın,metanın varoluştaki görevi ve kimliği eskirse, iflas ederse yani bir görev teşkilinde azalma, yokolma ,deformasyon ve hatta Israr etmiyorum ama doğal yenilenme veya otomlarda hareketlilik oluyor dolayısıyla o bir değişikliktir, bilimsel-gerçektir ve kademelendirilir , bu değişiklik bir kalıntıdır diyorum.Ama birde varlığın görevi ve kimliği değişmedende ona addedilen fiziki ve manevi kimlik değiştirilirse, üstelikte birde "devinim" değişirse buda bir değişikliktir.Zannederim bu paradoxlar içinde dikkate almamız gereken "esas veya ilke" varoluştaki r o l' l e r i n devam edip etmediğidir.
Şimdi bu Atina'lı güzel insanlar işi gücü bırakıp düşünmeye başlayınca bunların eşi, çocuğu ile olan ilişkileri nasıl oluyordu acaba? Aklıma deli mizahi görüntüler geliyor 😀 kendimize uyarlarsak hayatın anlamını bulmaya çalışan bir adam, Anadolu şivesiyle "bizi aç bıraktın boyun devrilsin herif.. Vs" diye yakınan bir kadın ve hiç durmadan onu, istiyorum diye ağlayan bir çocuk mesela...
Şunu farketmiştim. Bir soruyu kimse çözemiyorsa genelde sorunun kendisi yanlış ve hiç araştırılmaya değmez. ( bi deli kuyuya taş atmış ) ... Neden gemi aynı kalmak ya da theseus un gemisi olmak zorunda ya da farklı gemi olmak zorunda????? ... Burada aynılıktan ziyade benzerlik kavramı getirilebilir. Üç gemi aynı değildir, benzerdir.
Bence Bu üç kuramda olaya maddesel olarak yaklaşıyor. Theseus un gemisini anıt olarak koymaktaki amaç Theseus un kahramanlığını yüceltmek değil mi? Fikir Theseus un kahramanlığı olduğu sürece geminin parçasının değişmesinin bir önemi yok. Gemi kahramanlığı hatırlatıyor ve gemiyi diğer gemilerden ayıran bu fikir. Fikir değişmedikçe gemi değişmez. Çünkü gemiyi biz Theseus u anmak için obje olarak kullanıyoruz. Önemli olan fikirdir.
uzay zaman sürekliliğinde verdiğiniz zincir örneği üstünden gidecek olursak, zincir parçaları tek tek çıkarılıp eklendiğinde sorun yok gibi ama tek seferde 1000 parçanın, 999 u çıkarılıp 999 yeni parça eklenirse ne olacak?
6 yaşındaki Dilara'yla 28 yaşındaki Dilara'yı aynı yapan şey algoritmadır. İkisinin de çekirdek kodları aynıdır. Ancak bu aynılık sadece toplumsal kabule dayalı kimlik olarak olabilir. Zira zaman görecelidir ve 6 yaşındali Dilara da 28 yaşındaki Dilara da birbirinden bağımsız olarak mevcuttur. Dolayısıyla fiziksel olarak aynı değillerdir. Yani dokunduğun 2 masa da birbirinden farklıdır. :)
Hanımefendi tarzınızı ve anlatımızı çok beğeniyorum. Ama geniş kitlelere hitap edememeniz beni üzüyor. Sizin gibi youtubeun dibinde birçok cevher var onlarla ortak video çalışması yapmanız çok güzel olabilir ki geçen hafta yaptınız zaten. Şahsen fizik ve felsefe, evren kavramları çok ilgimi çekiyor. Ayhan tarakcı ya da kar saçlı adam gibi kanallarla ortak video yapsanız saatlerce izlerim valla.
ya fizik tedavi merkezine gitsene beyahu adam kadını şimdi niye yoruyorsun ki anlayamıyorum seni yauuvvv . bu arada kuzen çok fazla geniş kitleye anlatım yaparsa bizim için kötü olur. bu sefer kavramları çok basitleştirmek zorudna kalcak
Keşke spotify a podcast olarak yüklesen de yolda ya da iş yaparken dinleyebilsek. 🥺🥺🥺
İndirirseniz offline izleye bilirsiniz
kuzen myt müzikten indir tamammı :) sonra dinle tammmamımmımıımımımım:)))))))
Myt müzikten RUclips videolarını indirip çevrimdışı ortam da izleyebilirsin
Helal olsun valla keşke spotify da olsa dediğine iyi niyetinizle pişman ettiniz 😀👏
@@asil9935 bizim millette çözümler bitmez ahshjajans
İnsanlar geminin ilk geldiğinde ona atfettikleri ve biçtikleri değer geminin konuşlandırıldığı yerin değişmemesi geometrik formunun korunmasından dolayı hala Thesus'un gemisi olarak düşünülebilir. Bütün parçaların değişmesi bana insanın ölümünü düşündürüyor tüm atomlarımızı doğayla değiştiriyoruz fakat hayatta bizi tanıyanlar için hala aynı kişiyiz. Yani anlamımızı ve değerimizi başkalarının bizim üst üste eklenmiş eylemlerimizin ve geometrik forumumuzun bilinçlerdeki anısından elde ediyoruz. Olmayan bir şeyden korkmayı ele alırsak gerçekte var olmaması korkumuza engel değildir var olduğu düşüncesi beyindedir. Benim yorumum böyle kısaca.
Bir şey ne zaman kendisi olmaktan çikar?
- ölüm, yok olma, çürüme bu cevap çoğaltılabilir ama bir sey kendisi olmaktan değişim ile çıkmaz. Değişimle şekillenir ve bu onu her zaman mekaninda var olmasını sağlayacak. Atinali abimizin gemisi 3 şekilde ayni şeydir bence bunun nedenu de şöyle; biz o gemiye bir anlam yükledik yani bir ruh, gemi ne kadar değişim gecirsede o kralin gemisidir tipki insandaki ruh gibi. Kesin olarak bilmiyoruz ama var oldugunu kabul ediyoruz bir şekilde ya da etmeye calisiyoruz. Biz de ne kadar buyusek de zayiflasak da kilo alsakda kel olsak da genel olarak ayni kişiyiz. Aslında ayni kisi dedigimjz ruh diye açıkladığımız kavramdir bana göre. Geminin de yaşanmış bir ruhu var. Sergilendiği zamanda gidip ziyaret etsek ve aradan bin yil gecsin degismeyen parca kalmasa bile bizde uyandiracagi etki benzer ve uyandiracagi düşünce ayni olacak. Hepimiz onun kralin gemisi oldunu dusunecek denizlerde mucadele ettiğini hayal edeceğiz ve onun ruhu olur. Ve çürüyüp yok olana kadar ayni gemi olur. Bana göre
Uzay/Zaman sürekliliğine benzer bir "fazlar" çözümüm var. "İsimler ve Zaman" isimli videomda anlatmaya çalıştım ^_^
Takip ettiğimiz iki insanı aynı yorumda görmek beni şimdiden heyecanlandırdı.
2 si 1 arada güzeell
Olaya gel paşam yorumdasın:) kardeşimi görmüş kadar sevindim
Bence burda zamansal değişimin etkilemediği şeyler değil , kimlik değil gözlemci sayısıdır.
Gözlemci sayısı arttıkça doğru azaldıkça ters orantılı kolerasyon gerceklesir
Çok ilgiç. Ben Ahıskalı Türküm. Rusya'da yaşıyorum. Bir yandan felsefei'yi öğreniyorum bir yandan da Türkçemi geliştiriyorum.
Молодец. Продолжай в том же духе!
küfür mü ettin lannnnjnsjsjsjsjsjs
bak benim de almancam çok iyididir
@@samkahya9574 hayır, küfür etmedim)
@@eastwind125 ben rusça bilseydim küfür ederdim hahahaha bence sende etmelisin
@@samkahya9574 neden?
@@eastwind125 küfür etmelisin çünkü madde birer cevherin damarlardaki asil kandır ve kurtuluş savaşı falan diyormuşum ssjsjjsjsjsjssj hahaha kuzen şaka yapıyorum ama bilseydim gerçekten de küfür ederdimhahha yani bence komik olurdu bilmiyorum
Bence küçük Dilara ile şimdiki Dilara'nın aynı Dilara olmasının sebebi bazı değişmez özelliklerinin olması, anne ve babasının kim olduğu gibi. Theseus'un gemisini o yapan şey o anki tahta değil Theseus'un o gemiyi simgelemesi.
Peki Dilara'nın anne babası aynı anne baba mı 😀😀
@@korayozer1 bana görev gibi geliyo biraz. Dilara'nın var olmasını sağlayan kişiler onlardı bu hep de öyle kalacak, gibi düşünüyorum.
Evet.Değişmeyen şeyler bizi biz yapar.
Bu bakış açısı güzelmiş...
Anlattığın gemili paradoks bu sene üniversite sınavında cıktı. Ve ben bu videoyu izlemiştim. Kendimi çok şanslı hissettim. Normalde orada görüp okusam belki anlamicaktim ama iyi ki önceden bu videoyu izlemisim. Teskkurler.
Belgesel gibi bir videoydu.Tek kelimeyle muazzam. Teşekkürler Dilozof
Bir şeyi o şey yapan bizim için ifade ettiği anlamdır. Örneğin Theseus için gemi onu denizde yüzdüren araç ise değil denizde iken çoğu parçasının değişmesi, bir sonraki seyahatine farklı gemi ile çıksa halen Theseus'un gemisidir. Aynı Dilara'nın RUclips Kanalı gibi. Onlarca video eklendiğinde de İlk günkü gibi Dilara'nın RUclips Kanalı olacaktır.
Bence şeyler, öznelde kimliklerini kendi kendilerine belirleyemezler. Şeyler kendileri için "kim/ne" sorusunu soramazlar. Çünkü "kim-ne" sorusunun yanıtı varlıklarını değiştirmez, herhangi bir değişime neden olamazlar. Değişen yada etkilenen tek şey "bakış açısı" veya "seçimli davranışlar" olur. Bu soruyu soranlar şeyden bağımsız, ikincil yada üçüncül şeylerdir demek daha doğrudur.
Örneğin "ben kimim/neyim" sorusuna vereceğim cevap yine benden, özden olacaktır. ve sadece farkındalığımda oluşacak olan değişim dışsal değil, içsel etkidir. İçsel bilgi dışa aktarılamaz. Ama öznede yani referansta başka bir şey varsa örneğin; "ben şeye göre kimim/neyim" sorusuna cevap aldığımda, elde edilen bilgi dışsal olur.
Tüm bu çerçevelerden yola çıkarak, gemi referans alınan şeye göre;
a- Theseus' un yaşadığı dönem referans alındığında gemi iki ada (kimliğe) sahiptir. Theseus'un gemisi ve Theseus'un anıtsal gemisi.
b- Geminin tadilatta olduğu süreye tanıklık edenler referans olarak alındığında gemini sadece bir adı (kimliği) vardır. Theseus'un anıtsal gemisi.
Ve değişen parçalar eski kimliklerini yitirmiş hurdalardır.
c- Eski, orjinal, yani savaşı görmüş geminin tüm parçaları bir araya getirildiği dönem referans alındığında her iki geminin de bir adı vardır. Eski ve savaş görmüş gemi Theseus'un gemisi, diğeri ise Theseus'un anıtsal gemisidir.
Peki son referansta Eski ve savaş görmüş gemi Theseus'un gemisi neden "Theseus'un anıtsal gemisi" değildir. Çünkü Theseus dönemi "Theseus'un gemisi" ile hurdaların tümü ile birleştirildiği dönem arasında geçen süreler referans alındığında değişen parçalar için anıtın parçası denilmemiş yani değiştirilen her eski parçanın kimliği anıtsallıktan çıkarılmıştır.
Bu düşünceler bana aittir. Ne yerilmek nede yücelmek istemem. Sabırla bu yazılarımı okuduğunuz için teşekkürler. :)
bro ne diyon ?? bira mı içtinde böyle konuşuyorsun
Uzay-zaman bütünlüğünün sezgisel olarak mantıklı geldiğinin bir kanıtı daha var: Işınlama cihazı problemi. Eğer ışınlama cihazları bizim bütün atomsal yapımızı belirleyip parçalıyor, sonra da ışınlanacağımız yerde temel materyalleri benzer bir düzenle birleştiriyorsa, pratikte aynı kişiyiz dememiz lazım (anılar aynı, vücut yapısı aynı, hatta öteki yerden çıkan kişi aynı kişi olduğunu söyler vs.). Ama kendi adıma ışınlanma makinesine girip toz olduktan sonra "ben" için her şeyin biteceği korkusunu kafamdan atamadığımdan öyle bir cihaza hayatta girmem...
Dipnot olarak intro ve geçişlerdeki müziğe bayıldım!
Şimdiyi düşünürsek, geçmiş ve geleceğin olmadığını daha iyi anlarız. Sadece an vardır. Değişim de her geçen an oluşur (eğer geçmişi, şimdiden en ufak önceyi, hayal edersek) ya da hiç oluşmaz (çünkü sadece bulunduğumuz an var olduğu için geçmişten de bahsedemeyiz ve değişim kelimesinden de bahsedemeyiz, bir bakıma her an her şey yeni bir şeydir) Yani 'değişimi' 'zamanla' birlikte değerlendirmeliyiz. Bence bir şeyi tanımlarken zaman parametresini dahil ederek tanımlamalıyız.
Maddesel olarak bakıldığında uzay-zaman sürekliliğini ele alan kuram iyi bir çözüm sunuyor gibi görünüyor. Ancak bana, uğranan değişime yalnızca maddesel süreklilik içerisindeki değişim olarak bakmamalıyız gibi geliyor. Nihayetinde maddelere de maddelerin değişimlerine de biz anlam yüklüyoruz. Bu yüzden bir şeyin kendisi olmaktan çıktığını veya çıkmadığını belirlerken, yine bizim maddelere verdiğimiz anlamın değişikliğine odaklanmalıyız. Elbette bu anlamların da hangi noktada değiştiği, hangi noktada sabit kaldığı konusu yine bir paradoks doğuruyor. Bu paradoksa çözüm ise nesnel bir yargı aramaktan çok, bireylerin yargısı bazında anlamlandırılarak çözümlenebilir. Bu yüzden bir maddenin kendisi olmaktan çıkmasına bireyler bazında karar verilmelidir. Ve elbette anlamın bireyde hangi noktada değişeceği de bir paradoks oluşturabilir ancak paradoksu 'maddeye atfedilen anlam ve birey' basamağına indirgemek değişiklik noktasını tespit etmeyi birinci durumda olandan çok daha basit bir duruma getirmiş olur diye düşünüyorum.
uzay-zamansal sürekliliği bir başka şekilde ele almamız gerekirse değişim süreci boyunca konumlanması gözlemciler tarafından es geçilmezse kimlik kaybına uğramayacağını düşünüyorum. yani bir gemiye theseus'un gemisi diyen insanlar olmasa geminin kimlik kaybına uğrayacağını düşünüyorum.
bu durumda konumlanması zamansal açıdan insanlarca sabit tutulduğu sürece gemi her daim theseus'un gemisi olmaya devam edecektir.
şeylerin kimliği isimlendirmeyle alakalıdır ve isimlendirme de gözlemci etkisiyle oluşur. gözlemci gözlemini belli bir süreliğine keserse ve eğer geçen sürenin ardından gemiler arasında bir fark kalmazsa, hepsi ayrım yapılamayacak kadar hurda olursa ve dalgalar sayesinde yerleri değişirse, hangi geminin theseus'un gemisi olduğu bilinemez ve dolayısıyla gemi theseus'un gemisi olmaktan çıkar.
toplamam gerekirse gözlemci gözlemine devam ettiği sürece isimlendirme gerçekleşecek ve bu sebeple gemi de theseus'un gemisi olarak kalacaktır.
merhaba peki ya örneği insan olarak düşünecek olursak ne olur?
hepimiz yaşamışızdır uzun zamandır görmediğimiz bir tanıdık bizi gördüğünde ''aaa ne kadar da değişmişsin!'' der.
bu duruma bakacak olursak:
1-isimlendirmemiz var (adımız)
2-sürekliliğe sahip bir değişim var ama sürekli gözlem yok
o zaman biz hala isimlendirmemize yaraşır şekilde biz olmaya devam eder miyiz?
ve olayı daha da katmanlaştıracak olursak, bu süreç içerisinde bize yakın olup sürekli değişimize şahit olan insanlar da olsa o zaman sürekli izleyicilerine karşı aynı; sürekli izleyici olmayanlara karşı farklı olmuş olur muyuz?
Ben de uzay zamandaki değişimlerin tarafındayım. Sebebi ise uzay zaman kuvvetine maruz kalıp değişimine uğrayan şeylerin düzgün bir değişim frekansı olması. Değişim frekansı öyle düzenlidir ki, değişimin kendisi de kimliğin bir parçası haline gelir. Ama bu yaklaşımla Theseus'un gemisine aynı gemi diyemeyiz, çünkü değişim frekansı çok düzensiz. Geminin çürüyüp yok olması veya korunması gerekiyordu. Ama kel bir insanın yavaş yavaş kel olmayan birine dönüştüğü bir senaryo bu teoriye uyar. Bebekler mesela, kel doğarlar, saçları böyle birer ikişer çıkar.
Hayır bunlar paradoks değil. Bu durum tamamen düşünme şeklimizden kaynaklanıyor. Biz insanlar, şeyleri fonksiyonel olarak algılıyoruz.
Kum yığını örneği üzerinden anlatayım;
Kum yığınına biz 1. kum yığını diyelim. Bu kum yığınından bir parça alırsak artık 1. kum yığını olmaktan çıkacaktır. Bizim ona hala kum yığını dememiz, onun artık 1. kum yığını olmadığı gerçeğini değiştirmez. Bu tıpkı iki insanın isminin aynı olması gibidir. Ahmetler amacımıza bağlı olarak fonksiyonel olarak insandır ve ikisini de algoritmamızda insan olarak kodlamamızın zararı yoktur. Tabi ikisinden birinin annesi değilseniz. O zaman önemli olan karakterleri, kişilikleri ve hatıraları olur ve farklı olurlar. Kumlar da buna benzer. İki durumda da kum yığını dememizin sebebi fonksiyonel olarak aynı olmasından kaynaklanır. Fonksiyonel olarak ikisi de çimento yapabilir ve aradaki fark görmezden gelinebilir. Ancak kimse o yığına artık 1. kum yığını diyemez. Aynı şey gemi için de geçerlidir ta ki fonksiyonelliğini yitirene kadar. Bu her ne kadar muğlak görünse de aslında 2.2=4 kadar kesindir. 1000 parçalı gemi ne zaman artık o eski gemi olmaktan çıkar sorusu sizin gördüğünüzle alakalıdır. Gerçekle değil. Gerçeği öğrenmek istiyorsanız onun artık o gemi olmadığını anlamanız gerekmektedir. Ayrıca gemiden çıkan parçalar da artık o gemi değildir çünkü konumu değişmiştir. Belki fonksiyonel olabilir ama bu onun değiştiği gerçeğini değiştirmez. 5 yaşındaki biz, fonksiyonel olarak şimdiki halimizi bize çağrıştırabilir ama şimdiki bizin, 5 yaşındaki biz olmadığımız açıktır. Bir bilgisayar aynı yazıyı iki farklı kağıda basarsa o iki yazı da bilgisayardaki bilginin aynısı değildir ama fonksiyoneldirler. Okunabilirler ve bilgisayara tekrar okuttuğunuzda aynı fonksiyonu sağlarlar ama hiç bir zaman aynı değildirler.
Kısaca mesele bizim düşünme tarzımızdan kaynaklanmaktadır. Tabi ki hepimiz aslında aynı olmadığını biliyoruz ama bunu vurgulamanın veya bilmenin gündelik hayatta bir anlamı yok. Biliyorum çok fazla analoji yaptım ama umarım anlatabilmişimdir.
Sorunun şıklığına yakışır zerafette bir yanıt olmuş hocam.
Çok bilgilendirici bi yanıt olmuş. Teşekkürler
ya ne alaka şimdi sende sıkıntı var verdiğn örneğe baksana töbe estağğğğfurullha ya töbe
Çok güzel açıkladınız.👍
"Theseusun gemisi" olgusu hep ayni kalmistir. Theseus´un gemisine degil de "o gemi"ye bakiyorsak özünü hangi noktada yitirdigini sorgulayabiliriz. Pratik hayatta da genelde soru sormaktan ziyade istedigimiz cevaba hangi soruyla ulasiriza bakariz. Hangi cevabi istiyorsak o cevabi getirecek soruyu sorariz. Cevap olarak bir paradoks istiyorsak da soruyu bir cok anlama gelebilecek sekilde tasarlariz bu yüzden de hic bir cevap ötekini yanlis yapmaz.
Felsefe insanı başka bir dünyaya, gerçekliğe götürüyor sanki çok keyifli ama bir o kadar zorlayıcı. Harika video olmuş seviliyorsun
Üstteki yorumu yazanla bu yorumu yazan aynı ben miyim acaba yoksa ikisini de okuyan aynı sen misin Dilara abla çok komplikee
Şeylerin kendisi, kendisi olmadan da zihnimizde var olabilir. O halde şeyler bazen sadece bir algıdan ibarettir
ya böyle bir şey olabilir mi sen neyden bahsediyorsun islamda kuranda bçyle şeyler harammmmdddıırrrr eeyyy eyyy gençlik bitmiş ahali
Sevgili Dilozof ben de naçizane bir şey söylemek istiyorum. Aslında gemi de insan da sürekli bir değişim içerisinde olup en sonunda ilk örnekten bambaşka hale gelmesi, onu ilk önce olduğunun yeni bir sürümü olmaktan kurtarmaz. Örneğin arabalarda sürekli model değişse de aracın markasının isminin aynı kalması gibi. Bunu evrimsel süreçte insan için bile diyebiliriz en başta ki atamız Homo Erectustan ne kadar daha farklı ne kadar daha gelişmiş olsak da bizim onun devamı olduğumuz bir şekilde hakikatin kendisi. Gemi tamamen değişse de aynı geminin devamı olarak kalacaktır. İnsan algısı, kavramlaştırdığı şeyin sürekli değişim geçirmesine rağmen onu, onun bir üst modeli olarak kabul etme de gecikmeyecektir. Zaten dünyaya bakışımız, araştırmalarımız bu algılarımızın bir sonucu bir de gemi ve kişi söz konusu olduğunda anlamlandırma çabamızda var. Örneğin Theseus'un gemisini diğer sıradan gemilerden ayıran şeyin(tabii bu da insan algısı) Theseus'un kahramanlıkları ve epik zaferleri o yüzden nasıl ki Çifte Minareli Medrese her restorasyon da değişime uğrayıp belki de tamamen farklılaşsa da yine de zihinlerimizde o, Çifte Minareli Medrese olarak kalmaya devam edecektir. Video da gerçekten güzel olmuş eline sağlık.
Eski takipçi yeni öğrenciniz olarak ölçü gemi/yığın/olay vs gibi kavramlar ın azlığı ve çokluğundan ziyade tanım ölçüsü ile algılamak daha makul geliyor örneklerle gemiyi anlatmaktan ise gemi olmanın vasif ve unsurları üzerine dusunmek daha haz verici. Bu dusunce tarzi estetiğe girse de ölçü vasıf olmalı
Bir şey an dışında hiçbir zaman kendisi olmaz. Hasanius paradoksu🙂
Çok eğlenceli, hiç yormadan , çok güzel bir şekilde sunum yapılmış. Çok beğendim 👍👍
Bence burada asıl yoğunlaşılması gereken konu anlam. Yani madde entropi gereği daima devingen haldedir ve bizim fark edemediğimiz ölçülerde değişir. Ancak insan bir şeyleri tanımlarken bu kadar küçük şeyleri kâle almaz. Yani biz gemilerden birine 'BU' diyelim burada kast etmek istediğimi şey Theseus'un gemisi yani gemi olan madde ile zihnimizde oluşturduğumuz anlam birleştirdik yani madde + anlam şeklinde oluşturduk. Dolayısı ile maddenin tamamen veya bir kısmının değişmesi ve anlamın tamamen değişmesi oradaki anlamlılığı değiştirmez. Yani geminin parçaları tamamen değiştiğinde zihnimizde halada o Theseus'un gemisini anımsatıyorsa o anlama sahipsek bizim için o aynı gemidir. Ancak bu tarz anlamlılıklar insan için geçerlidir. Madde anlamdan ıraktır. Bilmiyorum ne kadar ifade edebildim veya akıl yürütebildim ancak aklımda oluşan fikirleri paylaşmak istedim.
kralice sesini geri kazanmis....ozlemisiz be 💚💚💚💚
Merhabalar Dilara Hanım... uzay zaman sürekliliğinde kesintiler vardır.
Buna rağmen zamanı sürekli olarak algılarız. Planck zamanı denilen bu kesitlerin ard arda gelmesiyle zaman kavramı oluşur.
Asıl önemlisi zaman kesitlerden oluştuğu için aralarında boşluklar vardır.
Yani zaman çok kısa anlardan oluşur. Yani Meriolojik kurama benzer bir durum... İşte bu zamanın en küçük parçacıklarında var olan her şey tekrar tekrar adeta film şeridindeki kareler gibidirler. Bundan sonrasını anlamak biraz zor fakat anlatmak bir o kadar daha zor.
Şimdi buraya dikkat e!!! Her bir kısa andaki her şey bir öncekinden farklı ama aynıdır,
bir sonraki entropiye uğramıştır , yaşlanmıştır tamamen değişmiştir, yenilenmiş ama yaşlanmıştır ,vardır ama aynı zamanda da yoktur ve bir sona doğru yaklaşmaktadır ama Aynı zamanda da bir başlangıca yaklaşmıştır.. Buraya kadar anlattıklarım hiç de anlaşılmaz değil gibi geliyor değil mi?
Çünkü Bunlar daha filmin "fragmanı" da o yüzden 😅 filmi tamamen Tabii ki anlatmayacağım...
Özeti bir cümleyle söyleyip bitiriyorum.
Her Şey vardır ama aynı zamanda da yoktur!
Yani uzay-zaman sürekliliğinde her şey her an değişir... bütünlük olarak kimliğini koruduğu sürece en küçük parçası da yine kendisidir. Kimlik dediğimiz şey canlılarda Hücrenin içindeki çekirdekte DNA da cansız dediğimiz şeylerin kimliği de atom altı parçacıklarına yatar. mesela elektron sayısı gibi ...
Yığın teorisinde ise bütünlük bozmadıkça ya da yüzde olarak aklın kestirdiği bir ölçü aşılmadıkça ki bu da göreceli olabilir , o şey aynıdır.
Ben öyle düşünüyorum...
Kant'ın "kendinde şey" kavramı.
Algının fenomenolojisi vs algının numenolojisi.
Hiçbir zaman aynı olmuyacağız 1saniye geçtikten sonra bile değişiyoruz aslında. Ama farkına varamıyoruz.
Bence bu paradoksun cevabı bir kavram; özdeşlik. Gemilerin koşulları, durumları değişse de -ki gemilerde hiçbir değişim olmasa ama Theseus değişmiş olsa da durum aynıdır- aynı kalma yani kendine kendine eşit olmaktır.
Uzay zamansal teori bana en makul teori gibi geldi. Bende zihnimiz(bilincimiz) sanal bi aleme aleme aktarılırsa o kişinin biz olamayacagını , kişiliğimizin bedenimize haps olduğunu düşünüyodum fakat vücudumuzu azar azar mekanik parçalarla yer değiştirsek (beynimiz dahil) belkide benliğimizi kaybetmeden ölümsüzlüge ulaşabiliriz.
Kavram olan "Gemi" değişmemekte. Gemiyi var eden parçaların değişmesi, "Kavramı" etkilemiyor. Ancak kavramın donanımı etkileniyor. Bir "kavramı" değiştirmek istersek, o kavramı işler hale getiren özellikler dönüştürülebilir. Örnek vermek gerekirse, dinazor ile kuş bağıntısı. Bu örneği "sizce kendiniz olmaktan çıkmanız mümkün mü?" sorusuyla pekiştirebiliriz.
En çok seni izlerken reklam çıkmasına sinir oluyorum.❤
Bir şeyi o şey yapan "yaşanmışlık derecesi" olabilir mi? Mesela geminin parçaları tek tek değişirken her yeni parçanın o an değişmemiş olan parçalarla aynı anı paylaşması ortak bir yaşanmışlık oluşturur ve gemi belki o yüzden aynı gemi sayılabilir. Veya geçmişteki ben her an değişiyorum ama değişme sürecimde o eskide kalan benden parçalarla etkileşim halinde değişiyorum bu da benim ben olmamı sürdürüyor. Ama bunu kum veya kellik örneğiyle düsünürsek... Gestalt kuramından yardım alabilir miyiz diye düsündüm bir an. Kel adamın saçları ne zaman bize bir bütün halinde görünmeye baslarsa veya kumlar bütünlüğünü gözümüzde kaybederse o zaman aynı şey olmaktan cıkarlar diyebiliriz belki. Düşünmeli.
Bizi biz yapan kesinlikle ruhumuz. Ya da bilincimiz. Değişen tek şey düşünce tarzları ve fikirler. Theseus'u önemli yapan o gemisi ise, o gemiyle bir deneyim kazanması. Aynısını da aynı usta yapsa da aynı gemi olamaz. Çünkü adaya o gemi gitmedi. Sonuç ruhumuz ve değişmeyen savlarımız..
Bence B şıkkı >Dilara. Zira bir örnek verirsek: Estetik ameliyatlar yapan birini düşünelim. O kadar çok yapmış ki, epey değişime uğramıştır. Ama yine de o kendisidir. Şahıs olarak verirsek: Ajda Pekkan. Gençliğinden bu yana yaptığı estetik sayısı hatırlanmayacak kadar çoktur. Ama o hala Ajda'dır. Dolayısıyla kralın gemisi de o kadar değişikliğe rağmen hala gemi onun gemisidir. Gemi de yine o gemidir.
Bu bir gözlemci meselesidir. Gözlemcinin yorumu herşeyi değiştirebilir...
Acaba Theseus aynı Theseus muydu? 😀😀
😀😀😀
bunlar yalanlandı ve bir teori ey cahil sen hangi devirde yaşıyorsunnn ey eyyy ;-D
@@justsomeone8624 maşallah maşallah seni nüfüsuma almaya çaışsam nüfüs müdürlüğü isyan ederaqqqaqaqaq :=D
@@samkahya9574 Neden bahs etdiyinizi anlayamadım.Sizden beni nüfusunuza almanızı ne zaman istedim?Komik bir şey yazdığınızımı sanıyorsunuz?
@@justsomeone8624 hayır kuzen öylesine yazdım şakamı anlarsın diye düşündüm adınla ilgili şaka yaptım yorumun le ilgili değil. seni üzecek bir şey söylediysem kusura bakma ve özür dilerim
Ne Theseusun gemisi tamamen o eski gemi, ne biz tamamen o eski biziz. Ne eski gemi tamamen değişti, ne de eski biz.
Uzay zaman sürekliliği baştan iyi bir çözüm gibi görünüyor, ancak burada zamanın olduğu ve lineer aktığı ön kabulünü yapmak gerekiyor. Zamanın var olup olmadığı ayrı bir felsefe konusu ayrıca zamanın doğrusal ve tek yönlü aktığıda ayrı bir felsefik soru. Ben burada en azından zamanın lineer olmadığını ve ortada uzay zamansal bir süreklilik olmadığını düşünüyorum. Bu süreklilik olayları anlamak veya daha doğrusu olayları ortaya çıkarmak için bilincin izlediği bir yol diye düşünüyorum.
Felsefe gerçekten eğlenceliymiş.Düşünmek kavramına hiç bu boyuttan bakmamıştım.Şahsi fikrimdir mantıklıdır yada değildir bilemem ama bence sonluluk düşüncesiyle ilgili hayatımız boyunca başımıza gelen olayın başlangıcı ve sonu var ve sonu ve başlangıcı olan herşey kendi içinde mikro olaylar örgüsü bulunduruyor.Bu örgü içinde öyle değişkenler var ki! Herşey zıttıyla vardır düşüncesini içeriyor işin doğası gereği böyle anlamsal açıdan birbirine zıt değişkenler olay örgüsü içinde karşı karşıya geldiğinde sorunlar oluşmaya başlıyor.Gemi örneği için konuşucak olursam kimimiz gemi aynı gemi ama parçaları değişik diyor.Kimisi de parçalar değişsede değişmesede sonuç olarak gemi :D der :D bence bir "şey" adı herneyse onun özünün değişik olması gerekir.İnsanın farklı bir insan olabilmesi için genotik ve fenotip farklılıklar göstermesi gerekir gibi ama bu da sınırlılık içerir yinede sizi farklı biri olarak kılar kanımca...Nacizane fikrimdir saçmaysa aşağılamayın lütfen :D burdaki asıl sorun bence sınırlılık yada sonluluk kavramına nasıl baktığımızla ilgili diye düşünüyorum.Saygılar.Bu arada mükemmelsiniz sizi dinlemek büyük bir zevk...
bir şeye değerini ve anlamını veren biz canlılarız. her varlığın anlamı bizden gelir. bir şeye ne anlam verirsek onu o yaparız. biz diyorum ama aslında ortada ortak bir anlam birliği yok. her canlı kendisi, kendi için geçerli olan bir anlam katar karşılaştığı varlığa. yani herhangi bir varlığın anlamı her hisseden ve algılayan varlık için farklıdır, yani görecelidir. bu bize, varlığın ve yokluğun, iyinin ve kötünün, kısacası herşeyin aslında anlamsız olduğunu ve o anlamı bizim verdiğimizi söyler, bu hayatın aslında anlamsız olduğunu bize anlatır.
canlı diyorum, canlıdan kasıt; hissedebilen ve az da olsa bilinç sahibi olan varlıktır. canlı ile cansızı daha iyi ayırt edebilecek bir tanım bilmiyorum.
B = dA/dt yaklasimi Teseus'un gemisi paradoxunu aciklayabilir. Yani bir sey ayni zamanda hem kendisi hem de turevi olabilir. Daha acik bir ifade ile gosterecek olursak,
Teseus'un A gemisinin
A = [ A(0)exp-( t/T) ]
olarak ifade edilmesi halinde,
"T" A gemisinin iskartaya cikana kadar gecirdigi sureyi, "t" ise zaman parametresini gostermekte olup ifadenin negative deger almasini onlemek icin mutlak deger olarak ifade edilmistir.
A gemisinin ilk tamirat gecirdikten sonraki ifadesi B = dA/dt olarak yani
B = [1/T x A] olarak ifade edilebilir.Bu formulde goruldugu gibi A hem kendisi hem de 1/T kati kadar B 'ye esit olacaktir.
Geminin 2,3,4 ve "n" sayida Tamir gecirmesi halinde A'nin "n" inci dereceden turevini almak gerekir.
Bu durumda
A(n)= (1/T)^n x A
olarak ifade edilebilir. Goruldugu gibi "A" her defasinda hem kendisi hem de
(1/T)^n defa baska bir deger olabilmektedir.
Sizi Robert videosundaki yorumda da görmüştüm.
Sana katılıyorum. Ayrıca bence bu konudaki en önemli etmen de ALGI.
uzay zaman sürekliliğinde bir sorun var maalesef. Şimdi 100 tane demir ve 10 cm capında halkadan oluşan bir zincir düşünelm. Buna bir halka ekleyelim ama bu halka demir değil bakır olsun. sonra bir tane daha demir ekleyelim. SOnra 20. cm çapında bir demir ekleyelim, sonra bir tane daha 10 cm demir ve sonra bir plastik.
Eğer ben aralara (her zaman değil arada bir, ) zincirin orjinal halkasının dışında bir halka eklersem sorun yok gibi gözükebilir. Yine 100 halkalı ve her bir halkası 10 cm demir olan bir zincir. Peki ama ben farklı halkaların sayısını arttırırsam hangi aşamadan sonra bu zincir artık farklı bir zincir olmuş olur. ( bir süre sonra çok renkli çok farklı boyutlu ve çok farklı malzemelerden yapılmış orjinal zincirle biçimsel ve işlevsel olarak hiç alakası olmayan bir zincir de elde etmiş olabilirim bunu dikkatli düşünmek lazım)
Ek not: Bu konunun aritonun dört nedensellik ilkesi ile de alakalı olduğunu düşünüyorum. Yani maddesel neden değişiyor ama formsal ve ereksel neden aynı mesela. bu şekilde de düşünülebilir.
Evet mümkün aslında kendimizden Çıkmayı düşünmemiz bile yeterli çıkmaya çalışırken Bile aslından kendimizden çıkıyoruz.
Bence gemi işlevini aynen yerine getirdiği sürece kimliği değişmemiştir. Yani denizdeyken onarılsaydı hâlâ Teseus'un gemisi diyebilirdik. Oysa karaya çıkıp ilk değişiklik yapıldığında değişti. Sonunda önlenemez şekilde tamamen bambaşka bir gemi oldu. Keşke mumyalar gibi, bozulmasını önleyen bir şekilde anıtlaştırsalardı... Öte yandan Dilara'nın 6 yaş hâliyle 28 yaşı arasında büyük fark/gelişme/değişiklik olmasına rağmen kimliği değişmez. Çünkü tüm insanlar gibi Dilara da ölümlü ve büyümesi, yaş alması onun kimliğinin bir parçası. Üstelik varoluş amacına uygun olarak, istenen şekilde (hâttâ fazlası) gelişmiş ilerlemiş bir Dilara mevcut. Saçını boyaması, gözlük takması gibi onu oluşturan parçalar değişse de takipçilerini bilgilendiren sofist kimliğinde hergün ilerliyor ;-)
Yalnız Dilara'nın büyümesi değişim değil gelişimdir :)
12:46 benim fikrimi sorarsanız bence onu onun gemisi yaoan şey aslında nesnelikten ötedir.Yani o o gemiyle çıktığı için onun gemisi oldu başka nitelikte bir gemiyle çıksaydı bu sefer yeni gemi onun olurdu parçalar değişse de o onun maneviyatında hâla onun gemisidir onu onun gemisi yapan nesnellik değil manevi duygulardır
Theseus, yolculuğu esnasındakı gemi, thteseusun asıl gercek gemisidir. Theseusla bırlıkte hateket eden , Onu alıp, varış noktasına kadar götüren gemi.... yani değişen parçaların yada o eski parçaların birleştirilerek bir araya getirilen gemi, theseusa maalesef eşlik etmemiştr yol boyunca. ADI üstünde,” theseus” un gemisi” diyebilmemiz için, ayrılmazlığını koruması gerekir
Çok güzel bi video olmuş keşke bitmeseydi değişmeyen şey değişimin kendisidir
Merhaba! Aynı konuyu büyük bir başka kanaldan daha dinlemiştim. Açıkçası senin anlatımını daha çok beğendim. Başarılar
Bizim değişen parçalarımız da var değişmeyen parçalarımız da var.Vücudumuz,hücrelerimiz,derimiz vb. değişiyor.Her gün milyonlarca hücremiz ölüyor ve milyonlarca hücremizde oluşuyor.Ama mesela zihnimiz,düşüncelerimizin bazıları,ruhumuz ve vücudumuzun yıllar geçse de değişmeyen parçaları da değişmiyor.6 yaşındaki Dilara ile şuanki Dilara'ya aynı kişi diyebilmemizin sebebi senin değişmeyen parçalarındır.Değişmeyen,aynı kalan her şey seni sen yapar.
Eğer her şeyin,ama her şeyin değişseydi artık sen 6 yaşındaki senle aynı olamazdın.
Theseus'un gemisine gelecek olursak.Bir gemi 1 parçası bile hala eskiyse aynı gemidir.Ama geminin 1 parçası bile aynı değilse, artık farklı bir gemidir.Artık Theseus'un gemisi değil yeni bir gemi olur.
Eğer o çıkartılan eski parçalarla(sadece o parçalarla) bir gemi yapılsaydı o gemi Theseus'un gemisi olurdu.
Theseus'un Gemisi Paradoksuna ben de birkaç şekilde yaklaşıyorum.
düz mantık, bahriyeli kafası
Ortada bir gemi var. İnsanlar bu geminin Atina Kralı Theseus'tan kaldığına inanılan geminin değişen parçalarından bir tane daha gemi yapmış eğer buna bahriyeli bir kafayla bakarsak 2.gemi ilk geminin kardeş gemisi(sister ship) olur. Çünkü ilk gemiyle aynı proje ve malzemeden yapıldığı gibi muhtemelen geminin tüm kapasitesi aynıdır.
Tabi asıl soru gemiyi ıskalayıp felsefî fikre odaklanmak.
Theseus'un Gemisi bir isimlendirme öznelerden bağımsız olarak bir gemi asla Theseus'un Gemisi olamaz tıpkı gemi'nin Theseus'un gemisi olabilmesi için birinin buna Theseus'un Gemisi demesi gerektiği gibi bunlar tamamen öznel yargılar aslında.
Bu paradoks'un içinde asıl cevaplandırılmayı bekleyen cevap tabiat ve özneyi birbiriyle uzlaştırmak.
Dilara aynı Dilara çünkü zaman değişse de çevresindeki insanlar tarafından hep Dilara diye seslenilmiş ona. Bir beden olarak tümüyle değişmiş olsa da dna'sında yatan bilgiye göre dış görünüşü değişmiş olduğu için Dilarayı dış görünüşünden ayırt edebiliyoruz. Ama benim odaklandığım mesele şu Dilara onu tanıyan insanlar için Dilaradır başkaları için herhangi biri. Gemi de böyle aslında herhangi bir gemi olabilirdi fakat insanlar buna Theseus'un gemisi demeyi seçmiş çünkü isimlendirmeler asla nesne'nin özünü karşılamaz tıpkı ilk isimlendirmelerin tamamen gelişi güzel olduğu gibi.
Yığın kuramını daha ilkokula başlamadan önce kendi kendime düşünüyordum ama felsefeci olmadım ilerleyen yıllarda.
Ne saçma, olmalıymışım aslında...
ah beeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee ne kadar yazıkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk
Paradoks genelde dillerin genişliğinde anlam kazanır ve çoğu paradoksun sebebi dildeki çıkmaz sokak mantığında yatar. Oysa nasıl ki bir şehirde bazı çıkmaz sokakların olması o şehirde gezmemize engel değilse düşüncede de bazı çıkmazlara sahip olmak düşünce üretmeye engel değildir. Yeter ki iyi felsefe yapalım ve felsefeye eski değerini verelim
Ben de "Uzay-zaman sürekliliği" düşüncesini benimsedim. Daha mantikli geliyor
ya heheh inandım tamma hehehehehhahahahuuuhuauauauauauhaua eeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee
Eğer sahibi adına anıtlaştırılan bir gemi Zamanla restore edilirse ve en sonunda farklı parçalar ile sona ulaşırsa o gemi hala kısmen aynıdır. Zamansal olarak kullanılması onu aynı yapar. Aynı parçalar ile aynı gemi sonra yapılırsa o gemi aynı değildir. Sahibinin ruhu, parmak izleri parçaların üzerinde gezse bile sahibinin yaşarken yeni bir gemi yapmasına eşdeğerdir. Gemi B = Gemi A ≠ Gemi C
* her şey her en küçük olmasa da küçük zaman dilimlerinde değişir, gerçeklik diye düşünürsek hiçbir şeyin değişiminin anlamı kalmaz. o yüzden daha manevi bakmak daha iyi olabilir. :)
Diğer kum olayı ise bence algısaldır. İki tane kum tanesine gerçekten yığın diyecekler vardır. Sadece genel algı onun yığın olmadığını söyler. Ben de sorarım ki, neden yığın değil? 🌟
Merhaba lütfen zamansal paradoksu da işler misin ? Güzel şeyler yapıyorsun teşekkürler
?? hangisi o?
şu bendersnatch ı çekmeselerdi de sen de şu gözlüğü takmasaydın.
Elinize emeğinize sağlık hocam :)
Very beautiful 😍👍
Sizce kendiniz olmaktan çıkmanız mümkün mü? :)=Katranı ezsen olurmu şeker cinsini sevdiğim cinsine çeker :)
What the hell is that ?
Eğer her varlığın bir özü varsa ve öz kavramı kesin açıklığa kavuşturulursa bu sorunun cevabı verilebilir diye düşünüyorum.
Teşekkürler.
Genelde videolarda reklamları atlarım ama senin videolarında atlamıyorum reklam gelirin düşmesin diye
ilk defa yorumlarda görüp de (barış özcan'ın yorumlarında) "hadi bir bakayım" diye girdiğim kanalın bu kadar iyi yerlere gelmesine şahit oluyorum. inanılmaz bir şey benim için bile, yürekten tebrik ediyorum seni :))
Eski ile yeni arasında bir bağ, süreklilik, illiyet, iletişim var ise o bağ kadar kendisidir, bağ koptu ise, süreklilik yok ise kendisi değildir.
Bayrak yarışında ki bayrak zamana göre değişir tamam ama yarış boyunca dikkate alınmasına gerek yoktur bence.belirlenmiş bir zaman oranında mutabık kalınmışsa sorun yok :)
Kendimiz,Ben... dediğimizde dilin dışında bir Benden bahsedemeyeceğimiz için ne yaparsak yapalım mevcut olan benden dışarı çıkamayacağız.Ne yaparsak yapalım kendimizin içinde farklılaşacak özellikler yükleyeceğiz en fazla.Dilin içindeki benin yine bize yetmiyor olması gibi bir algının bu durumu bile değiştirecek gücü olamaz.Ben, değişen deforme olup yeniden kurulan ama başka bir uzama sabitleyemeyeceğimiz "şey".Algımız bunu kaldıramıyor olması bunu değiştirmez.
madde ölmez..! özdek yada maddenin en küçük birimi atom...evrim geçirebilir yada değişebilir. 6 yaşındaki dilo 28 yaşına geldiğinde vucüdunda ki H2o molekülleri biyolojik olarak zaman ile değişiyor..günümüzde bunlar bilimsel olarak deneyi yapılmış konular
kellik konusunu çok eşelemişin üstüme alındım, askerde 2 ayda saçlarım mortingen
hahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahahhahahahahahahahhahahahahahahahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahahahhahah ne kadar komikk
Uzay zaman sürekliliği diye birşey olmadığı uzun zamandır biliniyor. Planck uzunluğu ve planck anı kavramlarını incelemenizi öneririm.
mereolojik kimlik kuramını neden eledik? eledik demeyelim de neden o açıklamakta daha geri kaldı ?
Videoda bahsi geçen teseis un gemisi kuramını günümüzdeki transhumanizme uygularsak cevabınız ne olur Dilara hanım? Bir kesim bilincimizi bir yapay zekaya yerlestirsek yine de biz olarak kalırız diyor kimisi de mümkün değil diyor.
Bence bunu atomik boyutta düşünelim. Bizi biz yapan, hücrelerimizin sürekli eski bilgileri depolayıp yeni bilgiler eklemesidir. Ve ölen hücrelerin yerine gelen yeni hücre ölenin yerine geldiği için hala eski parçamızdır. Yani yeni hücre eşittir eski bilgiler artı yeni bilgiler. Maddelerde durum pek de farklı değildir sadece yeni bilgi yoktur fakat hepsi aynı bilgiye sahip atomlar ve atomaltı parçacıklardan oluşur ve elbette bunlar. sürekli hareket halindedir. Öyleyse zamansal süreçte yavaş yavaş değişim geçiren bir madde eski atomlardan iz taşır sonuçta çok yüksek hızda hareket ediyorlar ve böylece değişen binde dokuz yüz doksan dokuzluk parça dışında kalan binde birlik eski parça bile o şeyin hala o şey olmasını sağlar.
Bir gemiye gemi dediğimizde, çeşitli olabiliritelere sahip bir küme belirliyoruz. Bir gemiye Theseus'un Gemisi dediğimizde bir varlığı tanımlıyoruz. Bu tanımı yaparken varlığın olduğu ve olabileceği kendisine dair her şeyi kapsayamıyoruz. Bir bütüne verdiğimiz isim bütünden var olabilecek farklı tekillikleri kapsamıyor. Bütün bozulduğunda varlık da değişmesi gerekir gibi geliyor. Belki okuyup hatamı düzelten olur diye yazmak istedim.
yani??????
Burada önemli olan eylemin kendisidir. Eylemin nasıl yapıldığı ya da hangi araçla yapıldığı bir önem arz etmez. Gemi örneğinde de olduğu gibi gemi sadece tarihsel eylemlere araç olmuştur. eylemin kendisi tarih sayfalarındaki yerini çoktan almıştır. Geminin ya da parçalarının değişmesi bunu değiştirmez. Soru aslında şu şekilde olmalı : 'Theseusun gemisi' nin değişimi yapılmış olan eylemleri değiştirebilir mi ?
Diyalektiğin yasası aklıma gelen. Niceliksel değişim niteliğe ne zaman dönüşürse değişim o zaman olur.
Theseusun gemisi değişmez. Çünkü o Theseusun gemisi.
Ruhu geçmişi olan aynı kalır taklit kendinin zamanını başlatır bebek yaşlansada ruhu aynı olduğundan şekil değişmesi ile beden aynı olmasada o kişiyi başka biri yapmaz gemi taklit ruhu ve zamanı sıfırlanmış kopya olmuş
Kendimiz oldugumuz sandığımız ne kadar kendimiz veya kendimiz mi?
Bence bu bı paradoks değil. Gemi insan kum yığını ne kadar tamir edilselerde zaman nehri üzerlerinden geçtikçe başlangıçtaki asıllarından sadece isimleri miras kalır.
Bence genel bakış açısına göre değişir b gemisini yunan halkı halen daha anıt olarak görüyorsa A=B görmüyorsa değil söz konusu yığın olunca sadece bakış açısı çözümler meseleyi.
Değişimin sürekli var olduğu gerçekliğini kabul ettiğimizde, ‘aynı olma, kalma durumu’ ortadan kalkıyor ve soru olmaktan çıkıyor.
Bir şeyi ifade ederken bizim için içerdiği anlamı ve gördüğümüz şeyi ifade ediyoruz. Ama tanımladığımız yapısı tanımladığımız anda olduğu gibi kalmıyor elbette. Zaman içinde değişime uğruyor.
Bu nedenle soru; nesneleri, kişileri ya da herhangi bir şeyi algılama ve tanımlama şeklimiz ve nasıl kodladığımızla ilgili esneklik gösteriyor.
Ör. 6 yaşında tanıştığım Dilarayla yıllar sonra tekrar karşılaşsam benim için yine Dilaradır. Burada geçen zamanı, değişimi zaten kabul etmiş bir şekilde onu Dilara olarak tanımlıyorum. Varlık olarak değişime uğramış olsa da teknik olarak iki farklı Dilara yok. Bu da değişimin kısıtlı kaldığını tam anlamıyla bir değişim olmayacağını gösteriyor. Yani tüm parçaları değişmiş bir gemi kesinlikle eski gemi değildir. Ama bir parçası bile hala varlığını sürdürüyorsa, o zaman değişime uğramış eski gemiden söz edebiliriz.
Konu nesnelerden çıkıp insanlara gelince durum daha da zorlaşıyor. Biçimsel değişiklikler kimliğimizi daha az etkiliyor. Ama zihinsel yetilerimizi kısmen veya tümüyle yitirsek, yine biz olmaya devam eder miydik? Bunasam veya hafızamı yitirsem ben yine aynı kişi miyimdir? Artık adını bile bilmeyen birisi o kişi midir halen?
BİR ŞEY HİÇBİR ZAMAN KENDİSİ OLMAKTAN ÇIKMAZ O HER ZAMAN KENDİSİ OLMAYA DEVAM EDER.
Bizi biz yapan şey değişimden gelen aynılık denilen şey bence gözlemci sayısındaki artış arttıkça aynısın değişim seni aynı yapar azaldıkça değişim seni farklılaştırır :) Yalnızlık Teorisi
Theseus'un Gemisi olarak anılan gemi tek seferde atılıp bastan inşaa edilmiyor. Bence aidiyet/sahiplik ön plana çıkıyor. Çürüyen bir kısmı değişse de değişen yeni parça o gemiye ait oluyor artık. Yani yeni parcalar da eski parcalar gibi Theseus'un gemisidir. Bununla beraber çıkan parça aitlik/sahiplik unvanını tek başına koruyamiyor. Tek başına bir gemi degil, bir parça o ve asıl gemi unvanı yeni parçalarıyla birlikte eski gemide hala. Ve degisen parçalarla tamamen yenilenmiş olsa da gemiye ait unvan hala bir bütün olarak bulunan yeni gemide. O hala Theseus'un Gemisi. Çıkan parçalar teker teker o bütüne ait olma vasfını kaybettikleri için yeni bir hurda gemi insaa edilse de o Theseus'un Gemisi degil yeni bir gemidir artik. İnşaa ettirene aittir ve yeni bir ada sahiptir. Diye düşünüyorum.
Süreklilik maddenin bir özelliğidir özelliklerimiz kimliğimiz oluşturuyor ise biz değiğimşim içinde biziz yani bizi biz yapan değişimdir
Temayı biraz sürükleyecem: Varlığın,metanın varoluştaki görevi ve kimliği eskirse, iflas ederse yani bir görev teşkilinde azalma, yokolma ,deformasyon ve hatta Israr etmiyorum ama doğal yenilenme veya otomlarda hareketlilik oluyor dolayısıyla o bir değişikliktir, bilimsel-gerçektir ve kademelendirilir , bu değişiklik bir kalıntıdır diyorum.Ama birde varlığın görevi ve kimliği değişmedende ona addedilen fiziki ve manevi kimlik değiştirilirse, üstelikte birde "devinim" değişirse buda bir değişikliktir.Zannederim bu paradoxlar içinde dikkate almamız gereken "esas veya ilke" varoluştaki r o l' l e r i n devam edip etmediğidir.
Şimdi bu Atina'lı güzel insanlar işi gücü bırakıp düşünmeye başlayınca bunların eşi, çocuğu ile olan ilişkileri nasıl oluyordu acaba? Aklıma deli mizahi görüntüler geliyor 😀 kendimize uyarlarsak hayatın anlamını bulmaya çalışan bir adam, Anadolu şivesiyle "bizi aç bıraktın boyun devrilsin herif.. Vs" diye yakınan bir kadın ve hiç durmadan onu, istiyorum diye ağlayan bir çocuk mesela...
Şunu farketmiştim. Bir soruyu kimse çözemiyorsa genelde sorunun kendisi yanlış ve hiç araştırılmaya değmez. ( bi deli kuyuya taş atmış )
...
Neden gemi aynı kalmak ya da theseus un gemisi olmak zorunda ya da farklı gemi olmak zorunda?????
...
Burada aynılıktan ziyade benzerlik kavramı getirilebilir. Üç gemi aynı değildir, benzerdir.
Videonun başındaki müziğin adı nedir ❤
Bence Bu üç kuramda olaya maddesel olarak yaklaşıyor. Theseus un gemisini anıt olarak koymaktaki amaç Theseus un kahramanlığını yüceltmek değil mi? Fikir Theseus un kahramanlığı olduğu sürece geminin parçasının değişmesinin bir önemi yok. Gemi kahramanlığı hatırlatıyor ve gemiyi diğer gemilerden ayıran bu fikir. Fikir değişmedikçe gemi değişmez. Çünkü gemiyi biz Theseus u anmak için obje olarak kullanıyoruz. Önemli olan fikirdir.
uzay zaman sürekliliğinde verdiğiniz zincir örneği üstünden gidecek olursak, zincir parçaları tek tek çıkarılıp eklendiğinde sorun yok gibi ama tek seferde 1000 parçanın, 999 u çıkarılıp 999 yeni parça eklenirse ne olacak?
6 yaşındaki Dilara'yla 28 yaşındaki Dilara'yı aynı yapan şey algoritmadır. İkisinin de çekirdek kodları aynıdır. Ancak bu aynılık sadece toplumsal kabule dayalı kimlik olarak olabilir. Zira zaman görecelidir ve 6 yaşındali Dilara da 28 yaşındaki Dilara da birbirinden bağımsız olarak mevcuttur. Dolayısıyla fiziksel olarak aynı değillerdir. Yani dokunduğun 2 masa da birbirinden farklıdır. :)
Hanımefendi tarzınızı ve anlatımızı çok beğeniyorum. Ama geniş kitlelere hitap edememeniz beni üzüyor. Sizin gibi youtubeun dibinde birçok cevher var onlarla ortak video çalışması yapmanız çok güzel olabilir ki geçen hafta yaptınız zaten. Şahsen fizik ve felsefe, evren kavramları çok ilgimi çekiyor. Ayhan tarakcı ya da kar saçlı adam gibi kanallarla ortak video yapsanız saatlerce izlerim valla.
ya fizik tedavi merkezine gitsene beyahu adam kadını şimdi niye yoruyorsun ki anlayamıyorum seni yauuvvv . bu arada kuzen çok fazla geniş kitleye anlatım yaparsa bizim için kötü olur. bu sefer kavramları çok basitleştirmek zorudna kalcak
Süreklilik biraz daha somut geldi benim algıma
bizim milletimiz boyle felsefi sorgulamaların içine girmemek için araçlarını değişensiz arıyorlar