Namık Kemal Zeybek'in bu türden (ihtiyar kelimesinin manası) vahim yanlışları çoktur. Kubbealtı'nın Misalli Büyük Türkçe Sözlük'ünden aynen aşağıya aktarıyorum ihtiyar kelimesinin manasını: (ﺍﺧﺘﻴﺎﺭ) i. (Ar. ḫiyer “tercih etmek, seçip ayırmak”tan iḫtiyār) 1. Seçme, intihap etme, tercih etme: “İhtiyâr-ı sükût: Susmayı tercih etme.” Ben bugün bunlar tarafından iki ihtimâlin birini ihtiyar mecbûriyetinde konulacağımdan emin idim (Hâlit Z. Uşaklıgil). 2. Katlanma, kabul etme, râzı olma: “İhtiyâr-ı külfet.” “İhtiyâr-ı zahmet.” Sana karşı her bir tezellülü ihtiyâra hazırım, tecrübe edebilirsin (Hüseyin R. Gürpınar). 3. Kendi isteğiyle hareket etme, irâdesini kullanma: Cihâna gelmekte gitmekte ihtiyârım yok / Benim benim diyecek elde bir medârım yok (Nâbî). İhtiyârım hâricinde vâki olan bu hareket… (Hüseyin R. Gürpınar). İstanbul’daki refah ve saâdetlerini bırakarak kendi ihtiyarlarıyle Anadolu’yu uyandırmaya geliyorlar (Reşat N. Güntekin). ѻ İhtiyar (İhtiyârı) elden gitmek: İrâdesi üzerindeki kontrolünü kaybetmek, kendine hâkim olamayacak duruma gelmek: Bir gün gāyet kıymettar bir kumaş keserken ihtiyârı elden gidip bir parçasını çalmaya kalkışır (Fâik Reşat). İhtiyar etmek (eylemek): 1. Seçmek, tercih etmek: Gam-ı dünyâyı gönülden çıkarıp âzâd ol / İhtiyâr eyle gönül fakr u fenâyı şâd ol (Rûhî-i Bağdâdî). İhtiyâr eyle yerin gāyet ile olsun güzel / Her melek-manzar ile kılma Nedîmâ ihtilât (Nedim). Bursa’da inzivâyı ihtiyar etmiş garip bir sanat mecnûnu… (Ahmet Hâşim). 2. Katlanmak, râzı olmak: “Bu kadar zahmeti neden ihtiyar eylediniz?”
İhtiyar heyeti; seçme ve irade gücüne sahip insanlar...
he he he inan
@@Beratkartal1220DOĞRU SÖYLÜYOR BEN AHMET KAYHAN DEDEMİN MÂNEVİ EVLÂDIYIM
@@idilvarol2883 hmm garip olaylar
İhtiyar ike yaşlı farklıdır ve ihtiyar karar demektir
HACI AHMET KAYHAN EFENDİNİN ANKARA,DA TÜRBESİ VARDIR
Nasıl bir masal anlatıyor adam yahu?
HAYIR ASLA YALAN DEĞİL HACI AHMET KAYHAN HAZRETLERİNİN ELİNİ ÖPTÜM SOHBETİNDE BULUNDUK
Namık Kemal Zeybek'in bu türden (ihtiyar kelimesinin manası) vahim yanlışları çoktur. Kubbealtı'nın Misalli Büyük Türkçe Sözlük'ünden aynen aşağıya aktarıyorum ihtiyar kelimesinin manasını:
(ﺍﺧﺘﻴﺎﺭ) i. (Ar. ḫiyer “tercih etmek, seçip ayırmak”tan iḫtiyār)
1. Seçme, intihap etme, tercih etme: “İhtiyâr-ı sükût: Susmayı tercih etme.” Ben bugün bunlar tarafından iki ihtimâlin birini ihtiyar mecbûriyetinde konulacağımdan emin idim (Hâlit Z. Uşaklıgil).
2. Katlanma, kabul etme, râzı olma: “İhtiyâr-ı külfet.” “İhtiyâr-ı zahmet.” Sana karşı her bir tezellülü ihtiyâra hazırım, tecrübe edebilirsin (Hüseyin R. Gürpınar).
3. Kendi isteğiyle hareket etme, irâdesini kullanma: Cihâna gelmekte gitmekte ihtiyârım yok / Benim benim diyecek elde bir medârım yok (Nâbî). İhtiyârım hâricinde vâki olan bu hareket… (Hüseyin R. Gürpınar). İstanbul’daki refah ve saâdetlerini bırakarak kendi ihtiyarlarıyle Anadolu’yu uyandırmaya geliyorlar (Reşat N. Güntekin).
ѻ İhtiyar (İhtiyârı) elden gitmek: İrâdesi üzerindeki kontrolünü kaybetmek, kendine hâkim olamayacak duruma gelmek: Bir gün gāyet kıymettar bir kumaş keserken ihtiyârı elden gidip bir parçasını çalmaya kalkışır (Fâik Reşat). İhtiyar etmek (eylemek):
1. Seçmek, tercih etmek: Gam-ı dünyâyı gönülden çıkarıp âzâd ol / İhtiyâr eyle gönül fakr u fenâyı şâd ol (Rûhî-i Bağdâdî). İhtiyâr eyle yerin gāyet ile olsun güzel / Her melek-manzar ile kılma Nedîmâ ihtilât (Nedim). Bursa’da inzivâyı ihtiyar etmiş garip bir sanat mecnûnu… (Ahmet Hâşim).
2. Katlanmak, râzı olmak: “Bu kadar zahmeti neden ihtiyar eylediniz?”