Allah CC razı olsun sohbetlerin devamını diliyorum Özellikle siyer-i tek taraflı aktarıp tarihsel güncellemesini hesap etmeden bugünün gözü ile hüküm veren ehli sünnete saldırmayı kendilerine paye çıkaranlara ses olsun
Ettehiyyetü duasını okuyorum bereket oluyor çok faydası var çok okumak lazım paraya gıda maddelerine 3 kere okunur ayrıca her gün 100 kere okunursa çok faydası var
Hadis-i Şerifte Buyuruldu ki: Hazreti Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "Size, uyduğunuz takdirde benden sonra asla sapıtmayacağınız iki şey bırakıyorum. Bunlardan biri diğerinden daha büyüktür. Bu, Allah'ın Kitabı'dır. Semadan arza uzatılmış bir ip durumundadır. (Diğeri de) kendi neslim, Ehl-i Beytim'dir. Bu iki şey, cennette Kevser havuzunun basında bana gelip (hakkınızda bilgi verinceye kadar) birbirlerinden ayrılmayacaklardır. Öyleyse bunlar hakkında, ardımdan bana nasıl bir halef olacağınızı siz düşünün." Kaynak : Tirmizi, Menakıb 77, (3790)
Nasr ibn Abdul Rahman el Kufi - Zeyd ibn el Hasan - Cafer ibn Muhammed - babası ( el Bakır ) - Cabir ibn Abdullah'tan şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i Veda Haccı sırasında devesi Kasva üzerinde hutbe okurken gördüm . Onun, "Ey insanlar, gerçekten ben size, sımsıkı sarılırsanız yoldan sapmayacağınız bir şey emanet ediyorum, Allah'ın Kitabı ve Ehl-i beytim olan itretim" dediğini işittim.(El Tirmizi cilt. 2 sayfa 219 - Ehl-i Beyt'in faziletleri ile ilgili bölüm.) Saygıdeğer okuyucularımızdan, bu rivayetin, Hakim el Tirmizî'den Cabir ibn Abdullah'tan rivayet edilen rivayetle tamamen aynı olduğunu dikkate almaları rica olunur. Tek fark, bu rivayette isnadın atlanmış olmasıdır. Râvilerle ilgili kitaplar incelendiğinde bu zincirin, Hakim el Tirmizî'nin birinci rivayetinde durumu netleşen Zeyd ibn el Hasan adında bir şahsı içerdiği öğrenildi . Sanki bu anlatım onun 'cömertliğinin' bir sonucu. Bu zat, muhaddisler tarafından güvenilmez sayılır ve münker rivayetleri nakleder. Ma'ruf Mekki'nin (kötü şöhretli bir Şii anlatıcı) rivayetlerini kitleler arasında yaymaktan sorumludur. Bu şahıs, Şiiler tarafından sahih bir rivayet kaynağı olarak alınmıştır. O bir Şii ve hatta altıncı İmam olan İmam Cafer el Sadık'ın yakın arkadaşı olarak tasvir ediliyor. Yukarıda belirtilen çelişkiler ışığında, bu rivayet Ehl-i Sünnet'e göre kabul edilemez.
Ali ibn el Munzir el Kufi - Muhammed ibn el Fudayl - el A'meş - Attiye el Aufi - Ebu Sa'id ve el A'meş (ayrıca naklettiler) - Habib ibn Sabit - Zeyd ibn Erkam'dan, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem dedi ki: Gerçekten ben size, tutunursanız asla sapmayacağınız bir şey bırakıyorum. Biri diğerinden daha büyüktür, gökten yere uzatılmış bir ip olan Allah'ın kitabı ve Ehl-i beytim olan itrahım . Benimle Kevser'de buluşana kadar asla ayrılmayacaklar, o halde onlar hakkında nasıl benim yerime geçeceğine dikkat et." Ehl-i Sünnet'e göre Ali ibn el Munzir 1. İbn Hacer şöyle yazar: على بن المنذر الطريقى الكوفى يتشيع من العاشرة Ali ibn el Munzir el Tarıki el Kufi onuncu kategoriden bir Şia.(Takrib el Tehzib sf. 376.) 2. El Zehebi şunları söyledi: قال النسائى شيعى محض مات سنة 256 El Nesa'i dedi ki “O tam bir Şii . Hicrî 256 yılında vefat etti” (Mizan el İtidal cilt. 2 sayfa 239 (Mısır baskısı)) 3. İbn Hacer, el-Tehzib'de şöyle nakleder : على بن المنذر بن زيد الاودى ابو الحسن الكوفى الطريقى قال النسائى شيعى محض …قال مسلمة بن قاسم لا بأس به وكايني Ali ibn el Munzir ibn Zeyd el Avdi Ebu el Hasan el Kufi el Tarıki: Ell Nesa'i dedi ki “Tam bir Şii…" dedi Mesleme ibn el Kasım, “O bir Şii idi" dedi.(Tehzib cilt. 47 sayfa 386)
Ehl-i Sünnet'e göre Muhammed ibn Fudayl İkinci sorunlu ravi Muhammed ibn Fudayl'dır. 1. İbn Hacer Takrib'te şöyle der : محمد بن فضيل بن غزوان الضبى الكوفى … رمى بالتشيع Muhammed ibn Fudayl ibn Ğazvan al Dabbi el Kufi… Şii olduğundan şüpheleniliyor.(Takrib sf. 467) 2. El Zehebi ve İbn Hacer şunları yazıyor: Ebu Davud, "O düşmanca bir Şii idi (yani ilk üç halifeye karşı büyük bir düşmanlık besliyordu). Bazıları onun delil olarak kullanılamayacağını söyledi…” İbn Hibban, “O aşırılık yanlısı bir Şii idi ” dedi. El Darekutni, "'Osman'a karşı hep tiksindi" dedi. (Mizan el İtidal cilt. 3 sayfa 123, Tehzib cilt. 9 sayfa 406, Kitab el Cerh ve el Ta'dil cilt. 4 sayfa 57.)
Ehl-i Sünnet'e göre Attiye el 'Aufi 1. Takribü'l Tehzib'de şöyle geçmektedir: عطية بن سعد العوفى الجدلى الكوفى ابو الحسن…يخطى كثيرا كان شيعيا مدلسا Attiye ibn Sa'd el 'Aufi el Cedeli el Kufi Ebu el Hasan: Rivayetlerinde birçok hata işleyen ve rivayet ettiği kişinin adını gizleyen bir Şii idi.(Takrib el Tehzib sf. 363) 2. Tahir el Fettani,Kanun el Mevdu'at'ta şöyle diyor: عطية العوفى ضعيف و موضع لا يحل كتب حديثه الا على جهة التعجب يدلس فى الكلبى بابى سعيد فيظن الخدرى Attiyah el-'Aufi:Zayıf bir râvi ve uydurmacı, hadislerini gerçekten tuhaf bir şey olarak not etme amacı dışında yazmak caiz değildir. Muhammed ibn el Sa'ib el Kelbi'nin adını, Ebu Sa'id mahlasını kullanarak ona atıfta bulunarak gizler ve böylece insanları, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in sahabesi, Ebu Sa'id el Hudri radiyallahu anhu'dan rivayet ettiğine inandırarak kandırırdı.(Kanun el Mewdu'at ve el Du'afa' , Tahir el Fettani el Hindi'nin eseri sf. 278) 3. İbnü'l Hacer, el Tehzib'de şöyle yazar: مسلم بن الحجاج ذكر عطية العوفى فقال هو ضعيف الحديث ثم قال باغنى ان عطية كان ياتى الكلبى و يسئله عن التفسير و كان يكنيه بابي سعيد فيقول قال ابو سعيد و كان هشيم يضعف حديث عطية…قال الجوزجانى مائل و قال النسائى ضعيف…وكان يعده ابن عدى مع شيعة اهل الكوفة قال ابن حبان وكناه ابو سعيد و يروى عنه فاذا قيل له من حدثك بهذا؟ فيقول حدثنى ابو سعيد فيتوهممن انه يريد ابا سعيد الخدرى و انما اراد الكلبي لا يحل كتب حديثه الا على جهة التعجب قال ابو بكر البزار كان يعده فى التشيع …وقال الساجى ليس بحجة وكان يقدم عليا على الكل Müslim ibn el Haccac Attiye el 'Aufi'den, "Onun rivayetleri güvenilmezdir" diyerek bahsetmiştir.Sonra şöyle dedi: “Öyle oldu ki Attiye, el Kelbi'yi ziyaret edecek ve ona tefsir soracaktı. Ona kendisi Ebu Said lakabını vermişti. Daha sonra insanlara 'Ebu Sa'id dedi' diye rivayet ederdi. Hüseym, onun rivayetlerini da'if (zayıf) kabul ederdi . Cüzcani, "Şiiliğe meylediyordu" dedi. Nesa'i, "O da'iftir" dedi. İbn Adi, onu Kûfe Şiileri arasında sayardı . İbn Hibban, kendisinin el Kelbi'ye Ebu Sa'id lakabını verdiğini söylüyor. Bundan sonra biri ona, "Bunu sana kim rivayet etti?" diye sorsa “Ebu Sa'id” diye cevap verirdi. Bu, insanları onun sahabe Ebu Sa'id radiyallahu anhu'dan rivayet ettiğini düşünmelerine yol açardı., Halbuki o aslında el Kelbi'yi kastediyordu. Onun anlattıklarını, gerçekten özel bir şey olarak not etmek dışında yazmak caiz değildir. Ayrıca Ebu Bekir el Bezzar onu Şiilerden saydığını söylüyor. El Saci, "O güvenilir bir ravi değildir ve Ali'nin en büyük rütbeye sahip olduğuna inanırdı" dedi.(Tehzib el Tehzib cilt. 6 sayfa 225-226, Kitab el Mecruhin cilt. 2 sayfa 166) 4. El Zehebi,el Mizan'da şöyle diyor : عطية بن سعد العوفى الكوفى تابعى شهير ضعيف…قال سالم المرادى كان عطية يتشيع…كان يكنيه بابى سعيد فيقول قال ابو سعيد قلت يعنى يوهم انه الخدرى قال النسائى و جماعة ضعيف Attiye ibn Sa'd el 'Aufi el Kufi- zaif olan ünlü Tabi'i ... Salim el Muradi, “'Attiye bir Şii idi.Hocasına Ebu Said lakabını verdi ve o da ondan Ebu Sa'id dedi' şeklinde rivayet ederek Ebu Said el-Hudri'den rivayet ediyor izlenimi yarattı.”Nesa'i ve diğer bir grup, onun za'if olduğunu söylediler.(Mizan el İtidal cilt. 2 sayfa 201, Mısır baskısı.) Yukarıda belirtilen ayrıntılar ışığında Attiye el 'Aufi'nin konumu oldukça açıktır. Kendisiyle aynı inançlara sahip olan hocası Muhammed ibn el Sa'ib'in adını gizlemek için yaptığı hile de açığa çıktı. Böyle bir şahsın rivayetlerinin asla kabul edilmesi mümkün değildir.Onun hocası Muhammed ibn el Sa'ib el Kelbi'nin rezil bir yalancı olduğunu burada belirtmekte fayda var. O sadece Sebe'iyye'nin (İbn Sebe'nin takipçileri) bir üyesi değil, aynı zamanda liderlerinden biriydi.El Kelbi'nin durumu için,Mulahas el Makal fi Tahkik Ahval el Rical kitabına bakmak,bir kişinin tatmin olması için yeterlidir.
İki hadis var aşağıda onları çarpıtmadan okuyan anlar aslında. Sizin söylediğiniz hadisede baktım zeyb erkama soruyorlar resullahın saa hanımları ehlibeyten mi diye hayır diyor. Ama siz hadisi okurken evet dediniz maşallah
Ebubekir Sifil hocaefendi "Müslümanca bir hayat için" sayfa 204-205: Gerek tarih içinde, gerekse günümüzde Şia, Ehl-i Beyt'i sahiplenme görüntüsü altında yoğun bir propaganda yürütmüştür, yürütmektedir. Bunu yaparken de "Abâ Hadisi" diye bilinen rivayetten hareket ederek "Ehl-i Beyt" kavramını alabildiğine daralttıkları ve "12 İmam" dışında kalan Evlad-1 Resul (s.a.v)'i ve Âl-i Ali (r.a)'ı Ehl-i Beyt ve Itre'den kabul etmediklerini görüyoruz. Yazının başında mealini zikrettiğimiz 33/Ahzâb Sûresi'nin 33. ayeti nazil olduğu zaman Efendimiz (s.a.v), Hz. Ali, Hz. Fâtima, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i (r.anhum) abasının altında toplayarak, "Allahım! Bunlar benim ehl-i beytim ve en yakınlarım. Onlardan (her türlü) kiri gider ve onları temizle" buyurmuştur.(210) Bu rivayette anlatılan olayın Ümm Seleme (r.anha) validemizin odasında cereyan ettiğini ve Ümmü Seleme (r.anha) validemizin, "Ey Allah'ın Resulü! Ben onlarla beraber (senin ehl-i beytinden) değil miyim?" diye sorması üzerine Efendimiz (s.a.v)'in, "Sen yerinde dur Sen zaten hayırla birliktesin" diye cevap verdiği nakledilmiştir. Efendimiz (s.a.v)'in, Hz. Ali, Hz. Fâtima, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i (r.anhum) abasının altında toplayarak yukarıdaki gibi dua ettiği sahih olarak başka kaynaklar tarafından da nakledilmiştir.(211) Ancak hemen belirtelim ki, bu rivayeti nakleden Tirmizî dışındaki kaynaklar arasında Ümm seleme (r.anha) validemizin "Ehl-i Beyt" mefhumunun dışında tutulduğunu gösteren bir ifade yer almamaktadır. Şunu da zikretmeden geçmeyelim: Bu rivayet Vâsile b. Eskâ (r.a) tarafından da nakledilmiştir. Tahâvî, Hâkim ve Beyhakî tarafından nakledilen bu rivayette Vâsile (r.a), "Ya Resulallah! Ben de senin ehli (beyti)nden miyim?" diye sordum. "Sen de ehli beyti)mdensin" buyurdu." Dolayısıyla Şia'nın, bu konuda sadece Tirmizî rivayetine dayanarak Ezvac-1 Tahirat'ı Ehl-i Beyt dışında tutması dayanaktan yoksun, indî bir davranıştır... Kaynaklar: 210 - Tirmizî, "Menâkib", 33. 211 - Müslim, "Fedailu's-Sahâbe", 44; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 4/107.
@@Gunel_Verdiyeva dur güzel kardeşim 2 tane de ben nakil atayım da bu rafızi zındıklar daha da kudursun Ifk hadisesinde hz.Peygamber(s) hanımını “Ehlibeyt” olarak çağırmışdır: وهو على المنبر: (يامعشر المسلمين، من يعذرني من رجل قد بلغني أذاه في أهل بيتي، فوالله ما علمت على أهلي إلا خيرا Sahih buhari (cilt 6 hadis 274)…“Resülallah(s.a.s) minberdeyken dedi:, “Ey Müslümanlar! Ehli Beytime iftira atarak bana eziyyet eden adama karşı bana kim yardım eder? Vallahi,ailem hakkında hayırdan başka birşey bilmiyorum…” Sahih Müslimde diğer bir rivayette hz.Peygamber(s) hanımlarına “Ehli beyt” diye hitap etmişdir: قال أنس: وشهدت وليمة زينب. فأشبع الناس خبزا ولحما. وكان يبعثني فأدعوا الناس. فلما فرغ قام وتبعته. فتخلف رجلان استأنس بهما الحديث. لم يخرجا. فجعل يمر على نسائه. فيسلم على كل واحدة منهن “سلام عليكم. كيف أنتم يا أهل البيت؟” فيقولون: بخير. يا رسول الله ! كيف وجدت أهلك ؟ فيقول “بخير “Enes (r.a.) şöyle rivayet etmiştir: Ben Zeynep’in düğün yemeğinde hazır bulundum. Resulüllah (a.s.) halkı ekmek ve etle doyurmuştu. Beni insanları düğüne çağırmak için gönderiyordu. Düğün ziyafeti sona erince Resulüllah kalktı, ben de kendisini takip ettim. Davetlilerden iki kişi konuşmaya dalmış, dışarı çıkmamışlardı. Resulüllah diğer kadınlarının yanına gidip gelmeğe ve onlardan her birine ayrı ayrı: “Selam size! Nasılsınız ey ehl-i beyt? diyerek hâl ve hatırlarını sormaya başladı. Onlar da: “İyiyiz Ey Allah’ın Resulü! Aileni nasıl buldun? diye karşılık veriyorlardı.Hz. Peygamber de: “İyi buldum” diyordu. [Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 2565]
Allah razı olsun, sizle bazı noktalarda anlaşamazsam da genel olarak ilmi duruş sergilemeniz takdire şayan. Ahmed el-Katib de İmamiyye'nin usulünü ve inancını Şeyh Müfid'in kurduğunu belirtiyor. Aşırı ihbari sapık Abdurrahim Gazzi de bazen ilgi çekici açıklamalar yapıyor, hadis ve fıkıh usulünün muhaliflerden yani Ehli Sünnet'ten alındığını ifade ediyor.
Hadis-i Şerifte Buyuruldu ki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "Ben havzın başına sizden önce geleceğim. Bana sizden bazı kimseler yükseltilip (gösterilecek). O kadar ki, eğilsem onları tutarım. Ama hemen geri çekilecekler. "Ey Rabbim! bunlar benim ashabım!" derim. Ama bana: "Senden sonra bunların ne bid'alar yaptıklarını sen bilmezsin!" denilir. Ben de: "Dini benden sonra değiştirenler rahmetten uzak olsun, rahmetten uzak olsun!" derim." Kaynak : Buhari, Rikak 53, Fiten 1, Müslim, Fezail 32, (2297)
Hadislerin bazı rivayetlerinde “dinden dönenler” için “ashabım / sahabelerim” ifadesi kullanılırken, bazı rivayetlerde “ümmetimden olanlar / bazı kimseler / bazı insanlar” ifadesi kullanılmıştır. Bu husus açıkça gösteriyor ki, hadiste söz konusu edilen “sahabeler”den maksat geniş anlamıyla Hz. Peygamber (a.s.m)’in hayatında iman eden bütün insanlardır. Resulullah (a.s.m)’ın vefatından sonra dinden dönenler bu topluluklar arasında bulunanlardır. O dönemdeki dinden dönme hareketinin “İrtidat” hareketi olarak adlandırılması da, söz konusu hadislerde ifade buyurulan kimselerin de bunlar olduğunu göstermektedir. Nitekim Hattabi: "Ashabı kiram içinden dinden dönen yoktur.İrtidad edenler çöl Araplarıdır.” demiştir.
Söz konusu hadisi şerif Efendimiz'in (s.a.v.) vefatından sonra Hz.Ebubekir (r.a.) zamanında oluşan ridde olaylarını anlatıyor. Zira onlar zekat vermeyi reddettiler, "zekat sadece Efendimiz'in (s.a.v.) zamanında ona verilirdi. Şimdi O vefat etti zekat hükmü bitti, biz sana zekat vermeyiz" dediler. Bu sebeple pek çok kimse dininden döndü ve Hz.Ebubekir (r.a.) onlarla bu sebeple savaştı
@@Gunel_Verdiyeva aynen öyle güzel kardeşim,dinden dönenler bedevilerdendi,Mekke Medine ve Taif'ten kimse dinden dönmedi,Yemen'den de bir miktar müslüman kalanlar oldu,dinden dönenlerin olduğu beldelerde müslüman kalan kesim azınlıkta kaldı,bunlar hani diuor ya Ebu Süfyan radıyallahu anh güya münafıkmış zorla müslüman olmuş,bunların iddia ettiği gibi olsaydı ridde savaşlarında neden kafirlere karşı savaşırdı Ebu Süfyan efendimiz
@@muharremtulay9176 Alakası şu ki, Resulullah (s.a.v.) zamanında bu insanlar müslümandı. Efendimiz (s.a.v.) onları mümin olarak tanıdı. Vefat ettiğinde onlar hala mümindiler. Daha sonra irtidat ettiler. Bazısı yalancı peygambere inanmakla, bazısı zekatı reddetmekle dinden çıktılar. Ama Efendimiz (s.a.v.) bunları görmediği için onları mümin olarak hatırlıyor. O insanlar havza yaklaştırılmayınca, Efendimiz (s.a.v.) "onlar benim ashabım" buyuruyor, bırakılmaları için. Ama melekler diyor ki sen onların senden sonra dinde neler icat ettiklerini bilmiyorsun. Onlar irtidat ettiler
@@sakinsakin7572 bilim olmasın diyemeyiz tabi burada kalacak olmasıda hatırımızda olmalıdır ahirette bize faydası olacak olan müslüman olmuş olup her türlü iyiliktir müslüman olmayanlar için orada iyilikleri kurtarmaz
ehli sünnet itikadının genel görüşü olarak dendi ki ayeti kerimenin tefsiri olarak; ehlibeyt 4 kişidir. peki tamam ama daha sonra deniyor ki "biz ehli beytin yoluna tabiyiz". şimdi benim anlamadığım olay şu ehli beytin yolu diye bir şey mi var. ehli beytin yolu ne demek. o zaman ehli beytin temsilcisi olan yani ehli beytten olanlar bu yolun temsilcisi demek manası çıkmıyor mu. o zaman ehli beyt 4 kişi nasıl oluyor.
Mehmet bey sia imamlara agir misyonlar yukluyor.Allah dururken imamlardan medet umuluyor bu sirke giriyor sizin alimlerinizi hep izliyorum.Kimin cennete cehenneme gidecegine Hz.Ali karar verecek deniliyor.Yetmiyor sirat koprusunden Hz. Alinin rizasi olmadan gecemeyeceksin diyorlar.Medet Ali medet Huseyin deniliyor.Daha bir suru sacmaliklar var hangi birini yazayim bence sia ehli sunnete kurban olsun.
@@Sibel-jf3np Sen rafizi ahmaklardan bahsetmişsin ama şunu kesin olarak bil, Hz.Ali ve ehlibeyt sevgisi herkese nasip olmaz ben şimdi sana ehli sünnet kaynaklarından Hz.Ali ve ehlibeyt ile alakalı hadisler yazacağım ki niye biz şia larin bu kadar bu konuya ehemmiyet verdiğini anla...
@@Sibel-jf3np İmam Ahmed dedi ki: EbûSaîd el-Hudrî’den şöyle rivayet edilmiştir: Bizler Ensar’ın münafıklarını Ali’ye düşmanlıklarından tanırdık. Aynı rivayet Fazâilü’s-Sahâbe’nin bir başka yerinde (s. 792) geçer. Rivayet şöyledir: Cabir b. Abdullah’tan şöyle rivayet edilmiştir: Biz Ensar topluluğu münafıklarımızı ancak Ali’ye buğzetmelerinden tanırdık. Bu rivayet Câmiü’t-Tirmizî’de de geçer.” “Ümmü Seleme’nin huzuruna vardım. Bana ‘Aranızda Hz. Resûlullah’a (s.a.a.) sövülmekte midir?’ diye sorunca ben ‘Allah’a sığınırız, Allah bütün kusurlardan münezzehtir! ’veya buna yakın birşey söyledim. Bunun üzerine Ümmü Seleme şöyle dedi: Resûlullah’ın (s.a.a.) şöyle buyurduğunu işittim: Kim Ali’ye (a.s.) söverse bana sövmüş olur.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned) “Bizler Arafat'ta İbn Abbas ile beraberdik. İbn Abbas ‘Ey Saîd, niçin insanların telbiye getirdiklerini duymuyorum?’ dedi. Ben de ‘Muâviye'den korktukları için!’dedim. Bunun üzerine İbn Abbas çadırından çıkarak ‘Lebbeyk Allahümme lebbeyk! Emret Allah'ım ermine hazırım! Diye telbiye getirmeye başladı. ‘Muâviye'nin burnu yerde sürtülse de!’ ve ‘Allah'ım onlara lanet et! Ali'ye (a.s.) kızgınlıkları yüzünden sünneti terkettiler!’ dedi.” (Beyhakî, Sünenü’l-Kübrâ) “Uley b. Rebah; imam vesikadır. Tâbiûnun ileri gelenlerindendir. Ebû Abdurrahmân el-Mukri şöyle der: Ümeyyeoğulları adı Ali olanları öldürmekteydi. Bu durum Rebah’a ulaştırılınca oğlunun ismini değiştirerek ismi tasğir şeklinde ‘Uley’ yaptı. Evet, İmam Ali’ni dostu ve O’nun izinde yürüyenlerin öldürülmesinden değil, ismi Ali olanların öldürülmesinden bahsediyoruz! Bunu Zehebî söylüyor.”
@@Sibel-jf3np Hz. Ali, Hz. Fatıma Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in Ehl-i Beyt'ten oldukları hadis-i şeriflerle sabittir. Bu hadis-i şerifleri rivayet eden sahabiler şunlardır: Hz. Aişe, Ümmü Seleme, Ebu Said el-Hudri,Vesiletubnu'l-Aska', Enes b. Malik, Ömer b. Ebi Seleme. 'Bir sabah vakti Peygamber evden çıktı. Üzerinde keçi kılından dokunmuş nakışlı bir mırtı bulunuyordu. Hasan geldi, onu içine aldı, Hüseyin geldi, onu da içine aldı, daha sonra Fatıma geldi, onu da içine aldı, en son Ali geldi, onu da mırtısının içine alarak şu ayeti okudu: Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, (Rics'i) sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor. (El-Ahzab suresi: 33)" Hz. Aişe diyor ki;'Bir sabah vakti Peygamber evden çıktı. Üzerinde keçi kılından dokunmuş nakışlı bir mırtı bulunuyordu. Hasan geldi, onu içine aldı, Hüseyin geldi, onu da içine aldı, daha sonra Fatıma geldi, onu da içine aldı, en son Ali geldi, onu da mırtısının içine alarak şu ayeti okudu: Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, (Rics'i) sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor. (El-Ahzab suresi: 33)" (2) Bu hadis-i şerifi Hz. Aişe'den başka Ümmü Seleme, Ebu Said el-Hudri, Vesiletubnu'l Aska', Enes b. Malik ve Ümmü Seleme'nin oğlu Ömer ibn Ebi Seleme rivayet etmektedirler. İmam Tirmizi'nin es-Sünen kitabında (3806 numara ile) Ümmü Seleme'den rivayet ettiği hadis-i şerif de şöyledir: "Hz. Peygamber, Hasan, Hüseyin, Ali ve Fatıma'yı - kendisi de onlarla beraber olmak üzere - bir örtü ile örterek: "Ey Allahım, Ehl-i Beytim ve öz yakınlarım bunlardır , onlardan ricsi (murdarlığı) giderip onları tertemiz kıl". Ümmü Seleme: "Ben de onlarla beraber miyim ya Rasûlullah?" dedim. Buyurdular ki: "Sen hayır üzeresin.'(3)
@@Sibel-jf3np Mesela: Beyhaki’nin verdiği bilgiye göre, İmam Şafii şöyle demiştir: “Emiru’l-Müminin Ali b. Ebi Talib’e karşı münakaşa eden herkes haksızdır.” (Beyhaki, el-İtikad ve’l-hidaye li Sebili’r-reşad, 248) Abdulkahir el-Cürcani’nin “el-İmame” adlı eserinde verdiği bilgiye göre, Hz. Ali yaptığı savaşlarda isabetlidir, ona karşı savaşanlar ise bâği ve zalimdirler. Ancak onları tekfir etmek caiz değildir. Bu hüküm, Ehl-i sünnet ve’l-cemaatin ittifakıyla sabittir. İbn Kesir de aynı görüşü paylaşmış, Hz. Ali’nin haklı, Muaviye’nin ise bâği olduğunu belirtmiştir. (bk. el-Bidaye, 7/2
Bana mezhepleri savunan tek bir tane ayet gösterin. Bırakın artık müslümanları fırkalara ayırmayı. Yüce Allah bölünmeyi yasaklamıştır. Açıkça belirtmiştir bu Kur'an da. Herkes gözünü açsın Allah rızası için.
Bana gözlük takmayı emreden bir ayet gösterin gibi bişey bu mezhep dini bir gereklilik değil ki fıtratın gereğidir. Yaradılışın gereğidir. Konuşmak , düşünmek , anlamak gibi
@@donmezsedat8148 neyi akladelim mesela? Mezhepleri kabul etmeyip namazın kaç rekat olduğunu bile tartışan hadis inkarcılarını mı dinleyelim? Namaz kaç vakittir sualine bile binlerce kafadan zırvalar çıkaran mezhep inkarcılarını bu millet aklı ferasetiyle takip etmiyor. Yine de siz bilirsiniz 😏
@@kumandanhalid6353 namaz hz.ibrahim den beri gelen ibadettir. Muhammed peygamberde başlamadı. Zinayı ayetini okuduğunda bana zinayı göster diye bir soru neden sorulmuyor. Allah insanları tek bir ümmet olarak yarattığını bir çok ayette vurgulamıştır. Hadislerden namazın rekatını nasıl öğreneceksiniz. Abdestin farzları bile mezheplere göre farklıdır. Akletme konusuna gelince "İnsanlara bir olmayı buyuruyorsunuz da kendinizi mi unutuyorsunuz. Oysa kitabı okuyup duruyorsunuz. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz?" Bakara suresi: 44
@@donmezsedat8148 demek namaz Hz ibrahimden gelen bir ibadet. O zaman siz bir ibadetin eskiden ataların geldiği şekliyle yapılmasında beis görmüyorsunuz. Hac ibadetinin çıplak bir şekilde müşrikler tarafından tavaf edilmesine de herhalde bir şey demezsiniz. Tarihte sizin gibi tahammuk ettirilmiş bir cemiyet daha yoktur ki hem İbrahim'in as. yolundan gidiyoruz desin hem de Muhammed'in sas. sünnetini reddediyoruz desinler ! Aklınızı RUclips vaizlerine teslim etmişsiniz!
Ehli beyt ve sahabe sevgisi ehli sunnettedir..gerisi sapkınlık
Başka sırati mustakim yokki sapık olmasın .
Çok doyurucu bilgiler...
Allah razı olsun hocam.
Allah razı olsun kardeş
Hak Teala Hazretleri Ebubekir Hocamıza afiyetli ömürler versin. Doğrusu emekleri pek kıymetli. Devletlûlarımızı da bu dertlere Mevlam uyandırsın.
Allah CC razı olsun sohbetlerin devamını diliyorum Özellikle siyer-i tek taraflı aktarıp tarihsel güncellemesini hesap etmeden bugünün gözü ile hüküm veren ehli sünnete saldırmayı kendilerine paye çıkaranlara ses olsun
Allah razı olsun hocam
Allah razı olsun
Allah CC ebeden razı olsun hocamızdan dünya ve ahiret afiyet versin
Rabbim ilminizi ömrünüzü müzdad eylesin üstad
Salam Aleykum hocam Allah sizden razi olsun bu bilgiler cox deyerli ve önemlidir 🇦🇿🇹🇷♥️
şah smeil zulmünden kurtulan Azerbaycan Müslümanlarına selam olsun !
iki cihanda aziz olasın kıymetli hocam
Nureddin Yıldız'a özellikle dinletilmesi gereken seminer
Adam peygamber efendimize kamil değildi diyor ehli beyt'e mi saygı gösterecek
@@manofsteel12 okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkmış nurettin yıldız
@@omertanrkulu8450 öyle de demeyelim belki tövbe etmiştir bilemeyiz
@@omertanrkulu8450 senden başka bu sehvine göre kim nüretdini tekfir etmişdir?
@@omertanrkulu8450 yaw bos yapma
Ettehiyyetü duasını okuyorum bereket oluyor çok faydası var çok okumak lazım paraya gıda maddelerine 3 kere okunur ayrıca her gün 100 kere okunursa çok faydası var
Hadis-i Şerifte Buyuruldu ki:
Hazreti Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "Size, uyduğunuz takdirde benden sonra asla sapıtmayacağınız iki şey bırakıyorum. Bunlardan biri diğerinden daha büyüktür. Bu, Allah'ın Kitabı'dır. Semadan arza uzatılmış bir ip durumundadır. (Diğeri de) kendi neslim, Ehl-i Beytim'dir. Bu iki şey, cennette Kevser havuzunun basında bana gelip (hakkınızda bilgi verinceye kadar) birbirlerinden ayrılmayacaklardır. Öyleyse bunlar hakkında, ardımdan bana nasıl bir halef olacağınızı siz düşünün."
Kaynak : Tirmizi, Menakıb 77, (3790)
Nasr ibn Abdul Rahman el Kufi - Zeyd ibn el Hasan - Cafer ibn Muhammed - babası ( el Bakır ) - Cabir ibn Abdullah'tan şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i Veda Haccı sırasında devesi Kasva üzerinde hutbe okurken gördüm . Onun, "Ey insanlar, gerçekten ben size, sımsıkı sarılırsanız yoldan sapmayacağınız bir şey emanet ediyorum, Allah'ın Kitabı ve Ehl-i beytim olan itretim" dediğini işittim.(El Tirmizi cilt. 2 sayfa 219 - Ehl-i Beyt'in faziletleri ile ilgili bölüm.)
Saygıdeğer okuyucularımızdan, bu rivayetin, Hakim el Tirmizî'den Cabir ibn Abdullah'tan rivayet edilen rivayetle tamamen aynı olduğunu dikkate almaları rica olunur. Tek fark, bu rivayette isnadın atlanmış olmasıdır. Râvilerle ilgili kitaplar incelendiğinde bu zincirin, Hakim el Tirmizî'nin birinci rivayetinde durumu netleşen Zeyd ibn el Hasan adında bir şahsı içerdiği öğrenildi . Sanki bu anlatım onun 'cömertliğinin' bir sonucu. Bu zat, muhaddisler tarafından güvenilmez sayılır ve münker rivayetleri nakleder. Ma'ruf Mekki'nin (kötü şöhretli bir Şii anlatıcı) rivayetlerini kitleler arasında yaymaktan sorumludur. Bu şahıs, Şiiler tarafından sahih bir rivayet kaynağı olarak alınmıştır. O bir Şii ve hatta altıncı İmam olan İmam Cafer el Sadık'ın yakın arkadaşı olarak tasvir ediliyor. Yukarıda belirtilen çelişkiler ışığında, bu rivayet Ehl-i Sünnet'e göre kabul edilemez.
Ali ibn el Munzir el Kufi - Muhammed ibn el Fudayl - el A'meş - Attiye el Aufi - Ebu Sa'id ve el A'meş (ayrıca naklettiler) - Habib ibn Sabit - Zeyd ibn Erkam'dan, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem dedi ki:
Gerçekten ben size, tutunursanız asla sapmayacağınız bir şey bırakıyorum. Biri diğerinden daha büyüktür, gökten yere uzatılmış bir ip olan Allah'ın kitabı ve Ehl-i beytim olan itrahım . Benimle Kevser'de buluşana kadar asla ayrılmayacaklar, o halde onlar hakkında nasıl benim yerime geçeceğine dikkat et."
Ehl-i Sünnet'e göre Ali ibn el Munzir
1. İbn Hacer şöyle yazar:
على بن المنذر الطريقى الكوفى يتشيع من العاشرة
Ali ibn el Munzir el Tarıki el Kufi onuncu kategoriden bir Şia.(Takrib el Tehzib sf. 376.)
2. El Zehebi şunları söyledi:
قال النسائى شيعى محض مات سنة 256
El Nesa'i dedi ki “O tam bir Şii . Hicrî 256 yılında vefat etti” (Mizan el İtidal cilt. 2 sayfa 239 (Mısır baskısı))
3. İbn Hacer, el-Tehzib'de şöyle nakleder :
على بن المنذر بن زيد الاودى ابو الحسن الكوفى الطريقى قال النسائى شيعى محض …قال مسلمة بن قاسم لا بأس به وكايني
Ali ibn el Munzir ibn Zeyd el Avdi Ebu el Hasan el Kufi el Tarıki: Ell Nesa'i dedi ki “Tam bir Şii…" dedi Mesleme ibn el Kasım, “O bir Şii idi" dedi.(Tehzib cilt. 47 sayfa 386)
Ehl-i Sünnet'e göre Muhammed ibn Fudayl
İkinci sorunlu ravi Muhammed ibn Fudayl'dır.
1. İbn Hacer Takrib'te şöyle der :
محمد بن فضيل بن غزوان الضبى الكوفى … رمى بالتشيع
Muhammed ibn Fudayl ibn Ğazvan al Dabbi el Kufi… Şii olduğundan şüpheleniliyor.(Takrib sf. 467)
2. El Zehebi ve İbn Hacer şunları yazıyor:
Ebu Davud, "O düşmanca bir Şii idi (yani ilk üç halifeye karşı büyük bir düşmanlık besliyordu). Bazıları onun delil olarak kullanılamayacağını söyledi…” İbn Hibban, “O aşırılık yanlısı bir Şii idi ” dedi. El Darekutni, "'Osman'a karşı hep tiksindi" dedi. (Mizan el İtidal cilt. 3 sayfa 123, Tehzib cilt. 9 sayfa 406, Kitab el Cerh ve el Ta'dil cilt. 4 sayfa 57.)
Ehl-i Sünnet'e göre Attiye el 'Aufi
1. Takribü'l Tehzib'de şöyle geçmektedir:
عطية بن سعد العوفى الجدلى الكوفى ابو الحسن…يخطى كثيرا كان شيعيا مدلسا
Attiye ibn Sa'd el 'Aufi el Cedeli el Kufi Ebu el Hasan: Rivayetlerinde birçok hata işleyen ve rivayet ettiği kişinin adını gizleyen bir Şii idi.(Takrib el Tehzib sf. 363)
2. Tahir el Fettani,Kanun el Mevdu'at'ta şöyle diyor:
عطية العوفى ضعيف و موضع لا يحل كتب حديثه الا على جهة التعجب يدلس فى الكلبى بابى سعيد فيظن الخدرى
Attiyah el-'Aufi:Zayıf bir râvi ve uydurmacı, hadislerini gerçekten tuhaf bir şey olarak not etme amacı dışında yazmak caiz değildir. Muhammed ibn el Sa'ib el Kelbi'nin adını, Ebu Sa'id mahlasını kullanarak ona atıfta bulunarak gizler ve böylece insanları, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in sahabesi, Ebu Sa'id el Hudri radiyallahu anhu'dan rivayet ettiğine inandırarak kandırırdı.(Kanun el Mewdu'at ve el Du'afa' , Tahir el Fettani el Hindi'nin eseri sf. 278)
3. İbnü'l Hacer, el Tehzib'de şöyle yazar:
مسلم بن الحجاج ذكر عطية العوفى فقال هو ضعيف الحديث ثم قال باغنى ان عطية كان ياتى الكلبى و يسئله عن التفسير و كان يكنيه بابي سعيد فيقول قال ابو سعيد و كان هشيم يضعف حديث عطية…قال الجوزجانى مائل و قال النسائى ضعيف…وكان يعده ابن عدى مع شيعة اهل الكوفة قال ابن حبان وكناه ابو سعيد و يروى عنه فاذا قيل له من حدثك بهذا؟ فيقول حدثنى ابو سعيد فيتوهممن انه يريد ابا سعيد الخدرى و انما اراد الكلبي لا يحل كتب حديثه الا على جهة التعجب قال ابو بكر البزار كان يعده فى التشيع …وقال الساجى ليس بحجة وكان يقدم عليا على الكل
Müslim ibn el Haccac Attiye el 'Aufi'den, "Onun rivayetleri güvenilmezdir" diyerek bahsetmiştir.Sonra şöyle dedi: “Öyle oldu ki Attiye, el Kelbi'yi ziyaret edecek ve ona tefsir soracaktı. Ona kendisi Ebu Said lakabını vermişti. Daha sonra insanlara 'Ebu Sa'id dedi' diye rivayet ederdi. Hüseym, onun rivayetlerini da'if (zayıf) kabul ederdi . Cüzcani, "Şiiliğe meylediyordu" dedi. Nesa'i, "O da'iftir" dedi. İbn Adi, onu Kûfe Şiileri arasında sayardı . İbn Hibban, kendisinin el Kelbi'ye Ebu Sa'id lakabını verdiğini söylüyor. Bundan sonra biri ona, "Bunu sana kim rivayet etti?" diye sorsa “Ebu Sa'id” diye cevap verirdi. Bu, insanları onun sahabe Ebu Sa'id radiyallahu anhu'dan rivayet ettiğini düşünmelerine yol açardı., Halbuki o aslında el Kelbi'yi kastediyordu. Onun anlattıklarını, gerçekten özel bir şey olarak not etmek dışında yazmak caiz değildir. Ayrıca Ebu Bekir el Bezzar onu Şiilerden saydığını söylüyor. El Saci, "O güvenilir bir ravi değildir ve Ali'nin en büyük rütbeye sahip olduğuna inanırdı" dedi.(Tehzib el Tehzib cilt. 6 sayfa 225-226, Kitab el Mecruhin cilt. 2 sayfa 166)
4. El Zehebi,el Mizan'da şöyle diyor :
عطية بن سعد العوفى الكوفى تابعى شهير ضعيف…قال سالم المرادى كان عطية يتشيع…كان يكنيه بابى سعيد فيقول قال ابو سعيد قلت يعنى يوهم انه الخدرى قال النسائى و جماعة ضعيف
Attiye ibn Sa'd el 'Aufi el Kufi- zaif olan ünlü Tabi'i ... Salim el Muradi, “'Attiye bir Şii idi.Hocasına Ebu Said lakabını verdi ve o da ondan Ebu Sa'id dedi' şeklinde rivayet ederek Ebu Said el-Hudri'den rivayet ediyor izlenimi yarattı.”Nesa'i ve diğer bir grup, onun za'if olduğunu söylediler.(Mizan el İtidal cilt. 2 sayfa 201, Mısır baskısı.)
Yukarıda belirtilen ayrıntılar ışığında Attiye el 'Aufi'nin konumu oldukça açıktır. Kendisiyle aynı inançlara sahip olan hocası Muhammed ibn el Sa'ib'in adını gizlemek için yaptığı hile de açığa çıktı. Böyle bir şahsın rivayetlerinin asla kabul edilmesi mümkün değildir.Onun hocası Muhammed ibn el Sa'ib el Kelbi'nin rezil bir yalancı olduğunu burada belirtmekte fayda var. O sadece Sebe'iyye'nin (İbn Sebe'nin takipçileri) bir üyesi değil, aynı zamanda liderlerinden biriydi.El Kelbi'nin durumu için,Mulahas el Makal fi Tahkik Ahval el Rical kitabına bakmak,bir kişinin tatmin olması için yeterlidir.
Yani anlayacağın aktaran raviler aşırı uydurukçu şiiler olduğu için rivayet çöp oğlu çöptür
Cannn ehli sunnet elhamdulullah❤️❤️❤️
İki hadis var aşağıda onları çarpıtmadan okuyan anlar aslında. Sizin söylediğiniz hadisede baktım zeyb erkama soruyorlar resullahın saa hanımları ehlibeyten mi diye hayır diyor. Ama siz hadisi okurken evet dediniz maşallah
Ebubekir Sifil hocaefendi "Müslümanca bir hayat için" sayfa 204-205:
Gerek tarih içinde, gerekse günümüzde Şia, Ehl-i Beyt'i
sahiplenme görüntüsü altında yoğun bir propaganda yürütmüştür, yürütmektedir. Bunu yaparken de "Abâ Hadisi" diye bilinen rivayetten hareket ederek "Ehl-i Beyt" kavramını alabildiğine daralttıkları ve "12 İmam" dışında kalan Evlad-1 Resul
(s.a.v)'i ve Âl-i Ali (r.a)'ı Ehl-i Beyt ve Itre'den kabul etmediklerini görüyoruz.
Yazının başında mealini zikrettiğimiz 33/Ahzâb Sûresi'nin 33. ayeti nazil olduğu zaman Efendimiz (s.a.v), Hz. Ali, Hz. Fâtima, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i (r.anhum) abasının altında toplayarak, "Allahım! Bunlar benim ehl-i beytim ve en yakınlarım. Onlardan
(her türlü) kiri gider ve onları temizle" buyurmuştur.(210)
Bu rivayette
anlatılan olayın Ümm Seleme (r.anha) validemizin odasında cereyan ettiğini ve Ümmü Seleme (r.anha) validemizin, "Ey Allah'ın Resulü! Ben onlarla beraber (senin ehl-i beytinden) değil miyim?" diye sorması üzerine Efendimiz (s.a.v)'in, "Sen yerinde dur
Sen zaten hayırla birliktesin" diye cevap verdiği nakledilmiştir. Efendimiz (s.a.v)'in, Hz. Ali, Hz. Fâtima, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i (r.anhum) abasının altında toplayarak yukarıdaki
gibi dua ettiği sahih olarak başka kaynaklar tarafından da nakledilmiştir.(211)
Ancak hemen belirtelim ki, bu rivayeti nakleden Tirmizî dışındaki kaynaklar arasında Ümm seleme (r.anha) validemizin "Ehl-i Beyt" mefhumunun dışında tutulduğunu gösteren bir ifade yer almamaktadır.
Şunu da zikretmeden geçmeyelim: Bu rivayet Vâsile b. Eskâ (r.a) tarafından da nakledilmiştir. Tahâvî, Hâkim ve Beyhakî tarafından nakledilen bu rivayette Vâsile (r.a), "Ya Resulallah!
Ben de senin ehli (beyti)nden miyim?" diye sordum. "Sen de ehli beyti)mdensin" buyurdu." Dolayısıyla Şia'nın, bu konuda sadece Tirmizî rivayetine dayanarak Ezvac-1 Tahirat'ı Ehl-i Beyt
dışında tutması dayanaktan yoksun, indî bir davranıştır...
Kaynaklar:
210 - Tirmizî, "Menâkib", 33.
211 - Müslim, "Fedailu's-Sahâbe", 44; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 4/107.
@@Gunel_Verdiyeva dur güzel kardeşim 2 tane de ben nakil atayım da bu rafızi zındıklar daha da kudursun
Ifk hadisesinde hz.Peygamber(s) hanımını “Ehlibeyt” olarak çağırmışdır:
وهو على المنبر: (يامعشر المسلمين، من يعذرني من رجل قد بلغني أذاه في أهل بيتي، فوالله ما علمت على أهلي إلا خيرا
Sahih buhari (cilt 6 hadis 274)…“Resülallah(s.a.s) minberdeyken dedi:, “Ey Müslümanlar! Ehli Beytime iftira atarak bana eziyyet eden adama karşı bana kim yardım eder? Vallahi,ailem hakkında hayırdan başka birşey bilmiyorum…”
Sahih Müslimde diğer bir rivayette hz.Peygamber(s) hanımlarına “Ehli beyt” diye hitap etmişdir:
قال أنس: وشهدت وليمة زينب. فأشبع الناس خبزا ولحما. وكان يبعثني فأدعوا الناس. فلما فرغ قام وتبعته. فتخلف رجلان استأنس بهما الحديث. لم يخرجا. فجعل يمر على نسائه. فيسلم على كل واحدة منهن “سلام عليكم. كيف أنتم يا أهل البيت؟” فيقولون: بخير. يا رسول الله ! كيف وجدت أهلك ؟ فيقول “بخير
“Enes (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Ben Zeynep’in düğün yemeğinde hazır bulundum. Resulüllah (a.s.) halkı ekmek ve etle doyurmuştu. Beni insanları düğüne çağırmak için gönderiyordu. Düğün ziyafeti sona erince Resulüllah kalktı, ben de kendisini takip ettim. Davetlilerden iki kişi konuşmaya dalmış, dışarı çıkmamışlardı. Resulüllah diğer kadınlarının yanına gidip gelmeğe ve onlardan her birine ayrı ayrı: “Selam size! Nasılsınız ey ehl-i beyt? diyerek hâl ve hatırlarını sormaya başladı. Onlar da: “İyiyiz Ey Allah’ın Resulü! Aileni nasıl buldun? diye karşılık veriyorlardı.Hz. Peygamber de: “İyi buldum” diyordu.
[Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 2565]
Cümleten Selamlar❤
Allah cc razı olsun
Allah razı olsun, sizle bazı noktalarda anlaşamazsam da genel olarak ilmi duruş sergilemeniz takdire şayan.
Ahmed el-Katib de İmamiyye'nin usulünü ve inancını Şeyh Müfid'in kurduğunu belirtiyor. Aşırı ihbari sapık Abdurrahim Gazzi de bazen ilgi çekici açıklamalar yapıyor, hadis ve fıkıh usulünün muhaliflerden yani Ehli Sünnet'ten alındığını ifade ediyor.
Hadis-i Şerifte Buyuruldu ki:
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "Ben havzın başına sizden önce geleceğim. Bana sizden bazı kimseler yükseltilip (gösterilecek). O kadar ki, eğilsem onları tutarım. Ama hemen geri çekilecekler. "Ey Rabbim! bunlar benim ashabım!" derim. Ama bana: "Senden sonra bunların ne bid'alar yaptıklarını sen bilmezsin!" denilir. Ben de: "Dini benden sonra değiştirenler rahmetten uzak olsun, rahmetten uzak olsun!" derim."
Kaynak : Buhari, Rikak 53, Fiten 1, Müslim, Fezail 32, (2297)
Hadislerin bazı rivayetlerinde “dinden dönenler” için “ashabım / sahabelerim” ifadesi kullanılırken, bazı rivayetlerde “ümmetimden olanlar / bazı kimseler / bazı insanlar” ifadesi kullanılmıştır. Bu husus açıkça gösteriyor ki, hadiste söz konusu edilen “sahabeler”den maksat geniş anlamıyla Hz. Peygamber (a.s.m)’in hayatında iman eden bütün insanlardır. Resulullah (a.s.m)’ın vefatından sonra dinden dönenler bu topluluklar arasında bulunanlardır. O dönemdeki dinden dönme hareketinin “İrtidat” hareketi olarak adlandırılması da, söz konusu hadislerde ifade buyurulan kimselerin de bunlar olduğunu göstermektedir. Nitekim Hattabi: "Ashabı kiram içinden dinden dönen yoktur.İrtidad edenler çöl Araplarıdır.” demiştir.
Söz konusu hadisi şerif Efendimiz'in (s.a.v.) vefatından sonra Hz.Ebubekir (r.a.) zamanında oluşan ridde olaylarını anlatıyor. Zira onlar zekat vermeyi reddettiler, "zekat sadece Efendimiz'in (s.a.v.) zamanında ona verilirdi. Şimdi O vefat etti zekat hükmü bitti, biz sana zekat vermeyiz" dediler. Bu sebeple pek çok kimse dininden döndü ve Hz.Ebubekir (r.a.) onlarla bu sebeple savaştı
@@Gunel_Verdiyeva aynen öyle güzel kardeşim,dinden dönenler bedevilerdendi,Mekke Medine ve Taif'ten kimse dinden dönmedi,Yemen'den de bir miktar müslüman kalanlar oldu,dinden dönenlerin olduğu beldelerde müslüman kalan kesim azınlıkta kaldı,bunlar hani diuor ya Ebu Süfyan radıyallahu anh güya münafıkmış zorla müslüman olmuş,bunların iddia ettiği gibi olsaydı ridde savaşlarında neden kafirlere karşı savaşırdı Ebu Süfyan efendimiz
@@Gunel_Verdiyevahadisin bu olayla ne alakası var?
@@muharremtulay9176 Alakası şu ki, Resulullah (s.a.v.) zamanında bu insanlar müslümandı. Efendimiz (s.a.v.) onları mümin olarak tanıdı. Vefat ettiğinde onlar hala mümindiler. Daha sonra irtidat ettiler. Bazısı yalancı peygambere inanmakla, bazısı zekatı reddetmekle dinden çıktılar. Ama Efendimiz (s.a.v.) bunları görmediği için onları mümin olarak hatırlıyor. O insanlar havza yaklaştırılmayınca, Efendimiz (s.a.v.) "onlar benim ashabım" buyuruyor, bırakılmaları için. Ama melekler diyor ki sen onların senden sonra dinde neler icat ettiklerini bilmiyorsun. Onlar irtidat ettiler
Bizi rahatlattın Sifil. Bilim buradan çıkacak.
Ne demek istediniz açıklarmısınız lütfen
@@sakinsakin7572 bilim olmasın diyemeyiz tabi burada kalacak olmasıda hatırımızda olmalıdır ahirette bize faydası olacak olan müslüman olmuş olup her türlü iyiliktir müslüman olmayanlar için orada iyilikleri kurtarmaz
Hocam bu hadis hakkında ne düşünüyorsunuz
1,5 oynatma hızına ayarlayın harika oluyor 😊
Bunlar yeni sohbet dimi
ehli sünnet itikadının genel görüşü olarak dendi ki ayeti kerimenin tefsiri olarak; ehlibeyt 4 kişidir. peki tamam ama daha sonra deniyor ki "biz ehli beytin yoluna tabiyiz". şimdi benim anlamadığım olay şu ehli beytin yolu diye bir şey mi var. ehli beytin yolu ne demek. o zaman ehli beytin temsilcisi olan yani ehli beytten olanlar bu yolun temsilcisi demek manası çıkmıyor mu. o zaman ehli beyt 4 kişi nasıl oluyor.
selamünaleyküm hocam nasilsiniz۔
Allah müslümanları sizin gibi mufrit, küfür ve bidat ehli İnsanlardan muhafaza etsin.
Tüm bunları ebu bekir hocaya mı saydın?????
@@serpilarslan2182 Saymadım. Söyledim. Saymak, bidat ve cahil insanların amelidir.
@@rugesoremari2472 müfrit küfür ve bidat ehli ha ??????
IFTİRA değil mi bu??????????
Karşındaki bu söylediğin özellikleri taşımıyorsa sen o ifade ettiklerin olmuş oluyorsun
@@serpilarslan2182 İftiradan Allah'a sığınırım. Çok iyi tanıdığım için bunları dedim. Allah'a sığınırız bu adamın akidesinden
Selamün aleyküm. Konu dışı bir sorum olacak Ebubekir hocama. Bu promosyon paraların hükmü nedir?? Bu konuda bizleri aydınlatırsanız sevinirim.
Ismail ağa RUclips KANALINDA anlatılıyor
Kim ne derse desin, Ehli Sünnetin içinde ne yazık ki nasibiler de mevcuttur...
Şia ya kurban olun...
Mehmet bey sia imamlara agir misyonlar yukluyor.Allah dururken imamlardan medet umuluyor bu sirke giriyor sizin alimlerinizi hep izliyorum.Kimin cennete cehenneme gidecegine Hz.Ali karar verecek deniliyor.Yetmiyor sirat koprusunden Hz. Alinin rizasi olmadan gecemeyeceksin diyorlar.Medet Ali medet Huseyin deniliyor.Daha bir suru sacmaliklar var hangi birini yazayim bence sia ehli sunnete kurban olsun.
@@Sibel-jf3np Sen rafizi ahmaklardan bahsetmişsin ama şunu kesin olarak bil, Hz.Ali ve ehlibeyt sevgisi herkese nasip olmaz ben şimdi sana ehli sünnet kaynaklarından Hz.Ali ve ehlibeyt ile alakalı hadisler yazacağım ki niye biz şia larin bu kadar bu konuya ehemmiyet verdiğini anla...
@@Sibel-jf3np İmam Ahmed dedi ki: EbûSaîd el-Hudrî’den şöyle rivayet edilmiştir: Bizler Ensar’ın münafıklarını Ali’ye düşmanlıklarından tanırdık. Aynı rivayet Fazâilü’s-Sahâbe’nin bir başka yerinde (s. 792) geçer. Rivayet şöyledir: Cabir b. Abdullah’tan şöyle rivayet edilmiştir: Biz Ensar topluluğu münafıklarımızı ancak Ali’ye buğzetmelerinden tanırdık. Bu rivayet Câmiü’t-Tirmizî’de de geçer.”
“Ümmü Seleme’nin huzuruna vardım. Bana ‘Aranızda Hz. Resûlullah’a (s.a.a.) sövülmekte midir?’ diye sorunca ben ‘Allah’a sığınırız, Allah bütün kusurlardan münezzehtir! ’veya buna yakın birşey söyledim. Bunun üzerine Ümmü Seleme şöyle dedi: Resûlullah’ın (s.a.a.) şöyle buyurduğunu işittim: Kim Ali’ye (a.s.) söverse bana sövmüş olur.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned)
“Bizler Arafat'ta İbn Abbas ile beraberdik. İbn Abbas ‘Ey Saîd, niçin insanların telbiye getirdiklerini duymuyorum?’ dedi. Ben de ‘Muâviye'den korktukları için!’dedim. Bunun üzerine İbn Abbas çadırından çıkarak ‘Lebbeyk Allahümme lebbeyk! Emret Allah'ım ermine hazırım! Diye telbiye getirmeye başladı. ‘Muâviye'nin burnu yerde sürtülse de!’ ve ‘Allah'ım onlara lanet et! Ali'ye (a.s.) kızgınlıkları yüzünden sünneti terkettiler!’ dedi.” (Beyhakî, Sünenü’l-Kübrâ)
“Uley b. Rebah; imam vesikadır. Tâbiûnun ileri gelenlerindendir. Ebû Abdurrahmân el-Mukri şöyle der: Ümeyyeoğulları adı Ali olanları öldürmekteydi. Bu durum Rebah’a ulaştırılınca oğlunun ismini değiştirerek ismi tasğir şeklinde ‘Uley’ yaptı. Evet, İmam Ali’ni dostu ve O’nun izinde yürüyenlerin öldürülmesinden değil, ismi Ali olanların öldürülmesinden bahsediyoruz! Bunu Zehebî söylüyor.”
@@Sibel-jf3np Hz. Ali, Hz. Fatıma Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in Ehl-i Beyt'ten oldukları hadis-i şeriflerle sabittir. Bu hadis-i şerifleri rivayet eden sahabiler şunlardır:
Hz. Aişe, Ümmü Seleme, Ebu Said el-Hudri,Vesiletubnu'l-Aska', Enes b. Malik, Ömer b. Ebi Seleme.
'Bir sabah vakti Peygamber evden çıktı. Üzerinde keçi kılından dokunmuş nakışlı bir mırtı bulunuyordu. Hasan geldi, onu içine aldı, Hüseyin geldi, onu da içine aldı, daha sonra Fatıma geldi, onu da içine aldı, en son Ali geldi, onu da mırtısının içine alarak şu ayeti okudu: Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, (Rics'i) sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor. (El-Ahzab suresi: 33)"
Hz. Aişe diyor ki;'Bir sabah vakti Peygamber evden çıktı. Üzerinde keçi kılından dokunmuş nakışlı bir mırtı bulunuyordu. Hasan geldi, onu içine aldı, Hüseyin geldi, onu da içine aldı, daha sonra Fatıma geldi, onu da içine aldı, en son Ali geldi, onu da mırtısının içine alarak şu ayeti okudu: Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, (Rics'i) sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor. (El-Ahzab suresi: 33)" (2)
Bu hadis-i şerifi Hz. Aişe'den başka Ümmü Seleme, Ebu Said el-Hudri, Vesiletubnu'l Aska', Enes b. Malik ve Ümmü Seleme'nin oğlu Ömer ibn Ebi Seleme rivayet etmektedirler.
İmam Tirmizi'nin es-Sünen kitabında (3806 numara ile) Ümmü Seleme'den rivayet ettiği hadis-i şerif de şöyledir: "Hz. Peygamber, Hasan, Hüseyin, Ali ve Fatıma'yı - kendisi de onlarla beraber olmak üzere - bir örtü ile örterek: "Ey Allahım, Ehl-i Beytim ve öz yakınlarım bunlardır , onlardan ricsi (murdarlığı) giderip onları tertemiz kıl". Ümmü Seleme: "Ben de onlarla beraber miyim ya Rasûlullah?" dedim. Buyurdular ki: "Sen hayır üzeresin.'(3)
@@Sibel-jf3np Mesela: Beyhaki’nin verdiği bilgiye göre, İmam Şafii şöyle demiştir: “Emiru’l-Müminin Ali b. Ebi Talib’e karşı münakaşa eden herkes haksızdır.” (Beyhaki, el-İtikad ve’l-hidaye li Sebili’r-reşad, 248)
Abdulkahir el-Cürcani’nin “el-İmame” adlı eserinde verdiği bilgiye göre, Hz. Ali yaptığı savaşlarda isabetlidir, ona karşı savaşanlar ise bâği ve zalimdirler. Ancak onları tekfir etmek caiz değildir. Bu hüküm, Ehl-i sünnet ve’l-cemaatin ittifakıyla sabittir.
İbn Kesir de aynı görüşü paylaşmış, Hz. Ali’nin haklı, Muaviye’nin ise bâği olduğunu belirtmiştir. (bk. el-Bidaye, 7/2
Bana mezhepleri savunan tek bir tane ayet gösterin. Bırakın artık müslümanları fırkalara ayırmayı. Yüce Allah bölünmeyi yasaklamıştır. Açıkça belirtmiştir bu Kur'an da. Herkes gözünü açsın Allah rızası için.
Bana gözlük takmayı emreden bir ayet gösterin gibi bişey bu mezhep dini bir gereklilik değil ki fıtratın gereğidir. Yaradılışın gereğidir. Konuşmak , düşünmek , anlamak gibi
@@TheSsertbas eee Allah mezheplere bölünenleri lanetliyor kardeş. Gözlük takanı değil. Biraz akledin
@@donmezsedat8148 neyi akladelim mesela? Mezhepleri kabul etmeyip namazın kaç rekat olduğunu bile tartışan hadis inkarcılarını mı dinleyelim?
Namaz kaç vakittir sualine bile binlerce kafadan zırvalar çıkaran mezhep inkarcılarını bu millet aklı ferasetiyle takip etmiyor. Yine de siz bilirsiniz 😏
@@kumandanhalid6353 namaz hz.ibrahim den beri gelen ibadettir. Muhammed peygamberde başlamadı. Zinayı ayetini okuduğunda bana zinayı göster diye bir soru neden sorulmuyor. Allah insanları tek bir ümmet olarak yarattığını bir çok ayette vurgulamıştır. Hadislerden namazın rekatını nasıl öğreneceksiniz. Abdestin farzları bile mezheplere göre farklıdır. Akletme konusuna gelince "İnsanlara bir olmayı buyuruyorsunuz da kendinizi mi unutuyorsunuz. Oysa kitabı okuyup duruyorsunuz. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz?" Bakara suresi: 44
@@donmezsedat8148 demek namaz Hz ibrahimden gelen bir ibadet. O zaman siz bir ibadetin eskiden ataların geldiği şekliyle yapılmasında beis görmüyorsunuz. Hac ibadetinin çıplak bir şekilde müşrikler tarafından tavaf edilmesine de herhalde bir şey demezsiniz.
Tarihte sizin gibi tahammuk ettirilmiş bir cemiyet daha yoktur ki hem İbrahim'in as. yolundan gidiyoruz desin hem de Muhammed'in sas. sünnetini reddediyoruz desinler ! Aklınızı RUclips vaizlerine teslim etmişsiniz!
Allah razı olsun
Allah razı olsun hocam
Allah razı olsun
Allah razı olsun hocam