Sen hep şiir oku eser abi senin sesin hep kulağımda olsun Bi kuş sesi bi araba sesi yani gündelik hayattan duyduğum tüm sesler gibi senin sesin olsun yazan ayrı bir güzel yazmış okuyan ayrı bir güzel nasıl bir tondur nasıl güzel kelimeler 🦋 🦋 🦋
İlk defa bu kadar güzel bir şiir sesi duydum.. Bazen şiiri okuyanlar yüzünden seslendirilen şiirlere sağır kalıyorum.. Müşfik Kenter gibi adeta mükemmel seslendirmiş.. Şiirin kendisi de çok güzel elbette..
sonbaharların kralı gelirmiş meğer istanbul'a ciğerlerimin filmini çektiler ciğerlerim artiz oldular icabında akut alevlenmiş kronik bir sonbahar gibi bakıyordu sigara figüran falan. ben kırmızı bir yaprağı oynuyordum esas kız olarak uçuşuyordum, uçuşmakmış meğer benim anlamım ben bunu geç anladım. senin için şiir yazacaktım istanbul ismini ağrı koyacaktım. oysa bir şiir niyeydi sanki yer içer sevişir miydi sanki bir şiir hamsi ısmarlar mıydı mesela bir şiir insana? fotoğraf çektirebilir miydi mesela hipodromda atlarla? rakı içebilir miydi samatya'da bir şiir uyur muydu kuş gibi başını alıp da kanatlarının altına? oysa bir şiir neydi sanki ben seni ciğerimin köşesindeki arıza kadar sevdim bir şiir seni bu kadar sever miydi sanıyorsun istanbul? bağırdım sokaklarına kartondan postlar sermiş ayyaşlara bana kerametinizi gösterin keramatenizi gösterin bana! bir dikişte içtim bir şişe geceni yıldız komasına girmek istiyordum, istiyordum dolunay çarpsındı beni kurt adamlarım serbest kalsındı icabında kimim fazladan puştluğu varsa bir sigara sarsındı bana kin kusulsundu, öç alınsın icabında modern kadındım, ne zaman şişmanlasa ruhum hemen yarın yeni bir intihara başladım. ben fazla yemesem diyorum baylar yani bu kadar hınç bana fazla. icabında bir allah bir allah daha çok tanrılı bir din ederdi bırak müridin olayım istanbul sen beni hep bir şiir sanıyordun istanbul oysa çakmaktaşları gibi kıvılcımlıydı gözyaşlarım ağlamaktan kızaran bir örnek burnum ve gözaltlarımla bu şiiri ben yaralı bir panda vaziyetinde yazdım canım yandı bu şiiri ben bir yangın vaziyetinde yazdım şimdi bırak sana kedilerime süt getiren eski günlerimi anlatayım kapıma gül bırakan adamları ben de icabında bir hafıza mağduruyum cumartesi günleri gayri annemlerle birlikte sokaklarında eylemler yapayım. benim ne sakal yanığı günlerim oldu guruba bak ve beni an öpüşmekten yorgun ve kızıl bir şiir sana bunları söyler miydi sanıyorsun? yağmurlarında yıkanan kırmızı banklarına baktım bütün allar bir gün solarmış ben bunu geç anladım yağmur meğer tanrının zulmüymüş istanbul. ağrı neydi, neremdeydi, neresiydi ağrı kim bana kalbimin menzilini soracaksa sorsun artık ağrıdurmadanağrıdurmadanağrıdurmadan ağrı benim durmadan doruğuna tırmandığım meğer yüksek bir dağmış. üstümü ara cebimdeki şiiri usulca kaydırayım senden tarafa ellerimi de kaldırdım bak hazırım tutkumu tutukla. şiirsizim bu şiir senin ismini ağrı koyar mıydı sanıyorsun istanbul ben bu şiiri kusarak yazdım. ekim 2002, yakında kasımpatları da çıkacaktı. Didem Madak
O nöbet tutuğum gece yarısına dönsek tekrar...tekrar... bugune gelmeden hep başa sarsak.ben senin için sonbaharda yere dökülen yaprakları tepeleyip videosunu çekip sana atsam sende umarsızca mutlu olsan...önceden mutlu olmak çok kolaymış bizim için meğer...herşeyi biz zorlaştırdık.bugune kadar nefret ve sevgi hep eşitti bende sana karşı.hem nefret ettim hem seni sevdim.ilk defa Nefret ettiğim bir insana aşık oldum.bundandır sana olan sevgimi yansıtamamış olmam.bu satırları yazarken nöbet tuttuğum güne gittim yine, fonda çalan “ne senden öncesi ne senden sonrası...” seninde dediğin gibi sevdiğim, güzel ğözlüm Biz seninle ancak Rezil oluruz...Şimdi senden kalan şiirleri şarkıları dinleyip seni anıyorum.umarım beni kötü hatırlamazsın.
sonbaharların kralı gelirmiş meğer istanbul'a ciğerlerimin filmini çektiler ciğerlerim artiz oldular icabında akut alevlenmiş kronik bir sonbahar gibi bakıyordu sigara figüran falan. ben kırmızı bir yaprağı oynuyordum esas kız olarak uçuşuyordum, uçuşmakmış meğer benim anlamım ben bunu geç anladım. senin için şiir yazacaktım istanbul ismini ağrı koyacaktım. oysa bir şiir niyeydi sanki yer içer sevişir miydi sanki bir şiir hamsi ısmarlar mıydı mesela bir şiir insana? fotoğraf çektirebilir miydi mesela hipodromda atlarla? rakı içebilir miydi samatya'da bir şiir uyur muydu kuş gibi başını alıp da kanatlarının altına? oysa bir şiir neydi sanki ben seni ciğerimin köşesindeki arıza kadar sevdim bir şiir seni bu kadar sever miydi sanıyorsun istanbul? bağırdım sokaklarına kartondan postlar sermiş ayyaşlara bana kerametinizi gösterin keramatenizi gösterin bana! bir dikişte içtim bir şişe geceni yıldız komasına girmek istiyordum, istiyordum dolunay çarpsındı beni kurt adamlarım serbest kalsındı icabında kimim fazladan puştluğu varsa bir sigara sarsındı bana kin kusulsundu, öç alınsın icabında modern kadındım, ne zaman şişmanlasa ruhum hemen yarın yeni bir intihara başladım. ben fazla yemesem diyorum baylar yani bu kadar hınç bana fazla. icabında bir allah bir allah daha çok tanrılı bir din ederdi bırak müridin olayım istanbul sen beni hep bir şiir sanıyordun istanbul oysa çakmaktaşları gibi kıvılcımlıydı gözyaşlarım ağlamaktan kızaran bir örnek burnum ve gözaltlarımla bu şiiri ben yaralı bir panda vaziyetinde yazdım canım yandı bu şiiri ben bir yangın vaziyetinde yazdım şimdi bırak sana kedilerime süt getiren eski günlerimi anlatayım kapıma gül bırakan adamları ben de icabında bir hafıza mağduruyum cumartesi günleri gayri annemlerle birlikte sokaklarında eylemler yapayım. benim ne sakal yanığı günlerim oldu guruba bak ve beni an öpüşmekten yorgun ve kızıl bir şiir sana bunları söyler miydi sanıyorsun? yağmurlarında yıkanan kırmızı banklarına baktım bütün allar bir gün solarmış ben bunu geç anladım yağmur meğer tanrının zulmüymüş istanbul. ağrı neydi, neremdeydi, neresiydi ağrı kim bana kalbimin menzilini soracaksa sorsun artık ağrıdurmadanağrıdurmadanağrıdurmadan ağrı benim durmadan doruğuna tırmandığım meğer yüksek bir dağmış. üstümü ara cebimdeki şiiri usulca kaydırayım senden tarafa ellerimi de kaldırdım bak hazırım tutkumu tutukla. şiirsizim bu şiir senin ismini ağrı koyar mıydı sanıyorsun istanbul ben bu şiiri kusarak yazdım.
Işıklar içinde uyu Füsun’ un annesi ve evladı :( Gene gel rüyalarıma ..
Bir insan seni bu kadar sever miydi, bırak müridin olayım Didem Madak ❤️
Güzel Kadın, *Didem Madak* 🌹
Ne güzel kalemin varmış
Ben seni ciğerimin köşesindeki ağrıza kadar sevdim
Bi şiir seni bu kadar severmiydi istanbul.
Ne senden öncesi ne senden sonrası yok istanbul.
Ciğerlerimin filmini çektiler,
Ciğerlerim artiz oldular icabında.
Sen hep şiir oku eser abi senin sesin hep kulağımda olsun Bi kuş sesi bi araba sesi yani gündelik hayattan duyduğum tüm sesler gibi senin sesin olsun yazan ayrı bir güzel yazmış okuyan ayrı bir güzel nasıl bir tondur nasıl güzel kelimeler 🦋 🦋 🦋
İlk defa bu kadar güzel bir şiir sesi duydum.. Bazen şiiri okuyanlar yüzünden seslendirilen şiirlere sağır kalıyorum.. Müşfik Kenter gibi adeta mükemmel seslendirmiş.. Şiirin kendisi de çok güzel elbette..
D Gul06 youtube kanalinda bir cok siir mevcut. Her siiri guzel okuyor.
Bu fon müziği nerden bulabilirim acaba?
Eser gökayın sesi şiir kiri yeni sayfası
@@necipuysal1725 süper bir seslendirmedir büyün seslendiren şiirlerini dinlemişim
Eser Gökay seslendiren brow :)
sonbaharların kralı gelirmiş meğer istanbul'a
ciğerlerimin filmini çektiler
ciğerlerim artiz oldular icabında
akut alevlenmiş kronik bir sonbahar gibi bakıyordu
sigara figüran falan.
ben kırmızı bir yaprağı oynuyordum esas kız olarak
uçuşuyordum, uçuşmakmış meğer benim anlamım
ben bunu geç anladım.
senin için şiir yazacaktım istanbul
ismini ağrı koyacaktım.
oysa bir şiir niyeydi sanki
yer içer sevişir miydi sanki bir şiir
hamsi ısmarlar mıydı mesela bir şiir insana?
fotoğraf çektirebilir miydi mesela hipodromda atlarla?
rakı içebilir miydi samatya'da
bir şiir uyur muydu kuş gibi
başını alıp da kanatlarının altına?
oysa bir şiir neydi sanki
ben seni ciğerimin köşesindeki arıza kadar sevdim
bir şiir seni bu kadar sever miydi sanıyorsun istanbul?
bağırdım sokaklarına kartondan postlar sermiş ayyaşlara
bana kerametinizi gösterin
keramatenizi gösterin bana!
bir dikişte içtim bir şişe geceni
yıldız komasına girmek istiyordum,
istiyordum dolunay çarpsındı beni
kurt adamlarım serbest kalsındı icabında
kimim fazladan puştluğu varsa bir sigara sarsındı bana
kin kusulsundu, öç alınsın
icabında modern kadındım, ne zaman şişmanlasa ruhum
hemen yarın yeni bir intihara başladım.
ben fazla yemesem diyorum baylar yani
bu kadar hınç bana fazla.
icabında bir allah bir allah daha
çok tanrılı bir din ederdi
bırak müridin olayım istanbul
sen beni hep bir şiir sanıyordun istanbul
oysa çakmaktaşları gibi kıvılcımlıydı gözyaşlarım
ağlamaktan kızaran bir örnek burnum ve gözaltlarımla
bu şiiri ben yaralı bir panda vaziyetinde yazdım
canım yandı
bu şiiri ben bir yangın vaziyetinde yazdım
şimdi bırak sana kedilerime süt getiren eski günlerimi anlatayım
kapıma gül bırakan adamları
ben de icabında bir hafıza mağduruyum
cumartesi günleri gayri annemlerle birlikte
sokaklarında eylemler yapayım.
benim ne sakal yanığı günlerim oldu
guruba bak ve beni an
öpüşmekten yorgun ve kızıl
bir şiir sana bunları söyler miydi sanıyorsun?
yağmurlarında yıkanan kırmızı banklarına baktım
bütün allar bir gün solarmış
ben bunu geç anladım
yağmur meğer tanrının zulmüymüş istanbul.
ağrı neydi, neremdeydi, neresiydi ağrı
kim bana kalbimin menzilini soracaksa sorsun artık
ağrıdurmadanağrıdurmadanağrıdurmadan
ağrı benim durmadan doruğuna tırmandığım
meğer yüksek bir dağmış.
üstümü ara
cebimdeki şiiri usulca kaydırayım senden tarafa
ellerimi de kaldırdım bak
hazırım tutkumu tutukla.
şiirsizim
bu şiir senin ismini ağrı koyar mıydı sanıyorsun istanbul
ben bu şiiri kusarak yazdım.
ekim 2002, yakında kasımpatları da çıkacaktı.
Didem Madak
Keramet Istanbulda değildi. Keramet senin hassas kalbinin anlamlandirdiği dünyada idi.
Seni benim kadar anlayabilir miydi bir insan
Ağrı,ruhun ıstırabıydı
O nöbet tutuğum gece yarısına dönsek tekrar...tekrar... bugune gelmeden hep başa sarsak.ben senin için sonbaharda yere dökülen yaprakları tepeleyip videosunu çekip sana atsam sende umarsızca mutlu olsan...önceden mutlu olmak çok kolaymış bizim için meğer...herşeyi biz zorlaştırdık.bugune kadar nefret ve sevgi hep eşitti bende sana karşı.hem nefret ettim hem seni sevdim.ilk defa Nefret ettiğim bir insana aşık oldum.bundandır sana olan sevgimi yansıtamamış olmam.bu satırları yazarken nöbet tuttuğum güne gittim yine, fonda çalan “ne senden öncesi ne senden sonrası...” seninde dediğin gibi sevdiğim, güzel ğözlüm Biz seninle ancak Rezil oluruz...Şimdi senden kalan şiirleri şarkıları dinleyip seni anıyorum.umarım beni kötü hatırlamazsın.
Hâlâ varmı aklımda iki yıl.gecmis
@@ebrua6966 ve gelen bir bildirim 2 yıl sonra bana bu şiire yorum yaptığımı hatırlatır :) tabiki hatırlıyorum hala..Kaç 2 yıl geçecek daha...
Ne güzeldir sevdiğin isminin İstanbul koymak
Derin bir şiir..
SESİNİZ ÇOK GÜZEL VE SİZİ BULMAK SOSYAL PLATFORMDA ÇOK ZOR .LÜTFEN BIZ BU SESİ DAHA FAZLA DUYMAK İSTIYORUZ....
instagramdan esergökay yazıp ulaşabilirsiniz ve mesajlara cevap veriyor.
Ben bu şiiri kusarak yazdım 😥😥
❤
❤☝️👈👍
🍃
Şiir severleri bekliyorum...
guzel kek
:)
mutsuza kim bakacak şiirini nereden bulabilirim acaba eser gokayin seslendirdiği tabi
bende arıyorum ama yok):
Şiir Kiri yazarsanız orada bulabilirsiniz
Fon müziği nedir acaba?
Fon müziği Aytekin Ataş - Tutuklu şiir kiri adıyla tekrar döndü eser abi orda tüm şiirleri mevcuttur
Çok duygusuz okumuşsunuz.
sonbaharların kralı gelirmiş meğer istanbul'a
ciğerlerimin filmini çektiler
ciğerlerim artiz oldular icabında
akut alevlenmiş kronik bir sonbahar gibi bakıyordu
sigara figüran falan.
ben kırmızı bir yaprağı oynuyordum esas kız olarak
uçuşuyordum, uçuşmakmış meğer benim anlamım
ben bunu geç anladım.
senin için şiir yazacaktım istanbul
ismini ağrı koyacaktım.
oysa bir şiir niyeydi sanki
yer içer sevişir miydi sanki bir şiir
hamsi ısmarlar mıydı mesela bir şiir insana?
fotoğraf çektirebilir miydi mesela hipodromda atlarla?
rakı içebilir miydi samatya'da
bir şiir uyur muydu kuş gibi
başını alıp da kanatlarının altına?
oysa bir şiir neydi sanki
ben seni ciğerimin köşesindeki arıza kadar sevdim
bir şiir seni bu kadar sever miydi sanıyorsun istanbul?
bağırdım sokaklarına kartondan postlar sermiş ayyaşlara
bana kerametinizi gösterin
keramatenizi gösterin bana!
bir dikişte içtim bir şişe geceni
yıldız komasına girmek istiyordum,
istiyordum dolunay çarpsındı beni
kurt adamlarım serbest kalsındı icabında
kimim fazladan puştluğu varsa bir sigara sarsındı bana
kin kusulsundu, öç alınsın
icabında modern kadındım, ne zaman şişmanlasa ruhum
hemen yarın yeni bir intihara başladım.
ben fazla yemesem diyorum baylar yani
bu kadar hınç bana fazla.
icabında bir allah bir allah daha
çok tanrılı bir din ederdi
bırak müridin olayım istanbul
sen beni hep bir şiir sanıyordun istanbul
oysa çakmaktaşları gibi kıvılcımlıydı gözyaşlarım
ağlamaktan kızaran bir örnek burnum ve gözaltlarımla
bu şiiri ben yaralı bir panda vaziyetinde yazdım
canım yandı
bu şiiri ben bir yangın vaziyetinde yazdım
şimdi bırak sana kedilerime süt getiren eski günlerimi anlatayım
kapıma gül bırakan adamları
ben de icabında bir hafıza mağduruyum
cumartesi günleri gayri annemlerle birlikte
sokaklarında eylemler yapayım.
benim ne sakal yanığı günlerim oldu
guruba bak ve beni an
öpüşmekten yorgun ve kızıl
bir şiir sana bunları söyler miydi sanıyorsun?
yağmurlarında yıkanan kırmızı banklarına baktım
bütün allar bir gün solarmış
ben bunu geç anladım
yağmur meğer tanrının zulmüymüş istanbul.
ağrı neydi, neremdeydi, neresiydi ağrı
kim bana kalbimin menzilini soracaksa sorsun artık
ağrıdurmadanağrıdurmadanağrıdurmadan
ağrı benim durmadan doruğuna tırmandığım
meğer yüksek bir dağmış.
üstümü ara
cebimdeki şiiri usulca kaydırayım senden tarafa
ellerimi de kaldırdım bak
hazırım tutkumu tutukla.
şiirsizim
bu şiir senin ismini ağrı koyar mıydı sanıyorsun istanbul
ben bu şiiri kusarak yazdım.