Öyle Bir Geçer Zaman Ki 19. Bölüm - Full Bölüm

Поделиться
HTML-код
  • Опубликовано: 14 дек 2024

Комментарии • 1,7 тыс.

  • @oylebirgecerzamankiKanalD
    @oylebirgecerzamankiKanalD  7 месяцев назад +20

    20. Bölümü izlemek için: 👉 ruclips.net/video/VhXjAh4CspI/видео.html

  • @baharstinson8898
    @baharstinson8898 2 года назад +2154

    aylinin her seyi icinde tutup bir kere bile aglamayip bardagi kirinca kiyameti koparircasina aglamasi cok derin bi konu

    • @elayildiz9865
      @elayildiz9865 Год назад +31

      Ah ahh sadece çeken bilir

    • @esmaxxxx9871
      @esmaxxxx9871 8 месяцев назад +23

      Gerçekten öyle :') doluyorsun doluyorsun ve bir noktadan sonra insan olur olmadık şeye patlıyor :')

    • @n.i.s.a.r.m.y
      @n.i.s.a.r.m.y 8 месяцев назад +10

      İşte öfke patlaması, bilirim

    • @gulsenzeytin3019
      @gulsenzeytin3019 7 месяцев назад +24

      Bence çok sığ bir konu, kız şımarık zora gelemiyor. Yırtınmak için bahane.. ona gelene kadar kıyameti koparacak çok karakter var. Sizin bahsettiğiniz derinlik yaprak dökümü fikret sahnesinde işlenmişti. Kocası onu aldatıyordu ve kolu kapıya çarptı diye yere çöküp ağlamıştı..

    • @gulnargulnar5155
      @gulnargulnar5155 6 месяцев назад

      Evet❤

  • @fatmacelik1821
    @fatmacelik1821 3 года назад +2410

    Aliyi her şeye rağmen gerçekten seven bir tek aylindi.Ali, kalp krizi geçirdiğinde onu sokak sokak arayan evladını resmen kapı dışarı etti. Ali hiçbir evladını haketmedi özellikle de aylini

    • @islamhekaym7665
      @islamhekaym7665 3 года назад +18

      Aynen oyle

    • @kotusandklaramaozundeiyiol9853
      @kotusandklaramaozundeiyiol9853 2 года назад +11

      Son günlerde kimi zaman merakla kimi zamanda kızgınlıkla izlenen bir dizi var. Bahsedeceğim bu dizi; “Öyle Bir Geçer ki Zaman”.
      Dizinin içeriğinde birçok konu var. İzleyicileri, özellikle de bayanları haklı olarak en çok öfkelendiren konu dizide işlenen ilişkiler konusu.
      Konudan kısaca şöyle bahsedeyim:
      Güzel bir aile var ve bir gün bu ailenin babası gönlünü yabancı bir kadına kaptırır. Önce küçük kaçamaklarla başlayan bu ilişki Ali Kaptan’ın zaaflarıyla, Coroline’nin de maharetleriyle önü alınamaz bir ilişkiye dönüşür. Sonunda gizli başlayan bu ilişki diğer insanlar ve aile bireyleri tarafından da öğrenilir. Bu durumla birlikte Ali Kaptan’ın karısı olan Cemile için çileli günler başlar. Böyle bir olayda bir kadın ne hissederse Cemile’de bir bir o duyguları yaşamaya başlar. Öfke, nefret, çaresizlik, hayal kırıklığı, güvensizlik, değersizlik ve bunlarla birlikte yine birçok olumsuz duygu ortaya çıkar. Bu duygular Cemile’de birçok yaralara neden olur. Cemile tüm yaralarına rağmen ilişkisine sahip çıkarak eşini düştüğü durumdan kurtarmaya çalışır. Ama Cemile’nin her çabası boşa çıkar. Ali Kaptan iyice yoldan çıkarak eşini ve sevdiklerini daha da üzmeye başlar. Önü alınamaz bir aymazlıkla içine düştüğü bu durumun farkında olsa da Ali Kaptan basireti bağlanmış bir şekilde bir biri ardına hatalar yapmaya devam eder.
      İşler burada bitmez; acı, kızgınlık, hüzün ve ümitsizlik artarak devam eder. Sonunda olan olur ve Ali Kaptan Cemile’yi boşayarak Coroline ile evlilik yapar. Bu evlilik Ali Kaptana mutluluk getirmez. Huzursuzdur Ali Kaptan. Aklı ve kalbi sık sık Cemile’ye kayar. Evliliğini bitirmiştir. Ama hala kafasında Cemile’yi bitirememiştir. Coroline ve Cemile arasında gel git’ler yaşar. Artık Ali Kaptan da acılı ve yaralıdır. Kendi ettiği gibi kendi de bulmuştur tabi ki. Ama bu durum onda daha çok sancı yapmaktadır. Tüm duyguları keşmekeş bir haldedir.
      Yaşadığı hayal kırıklıklarıyla, çaresizlik içinde ayakta durmaya çalışan Cemile ise tam bir mağdurdur. Bir gün Cemile’nin karşısına da biri çıkar ve onunla ilgilenmeye başlar. Cemile’den kopamayan ve O’nu takip eden Ali Kaptan bu durumdan çok rahatsızdır. Öfkesi gittikçe artan Ali Kaptan’ın öfkesi aslında kendine duyduğu öfkedir. Dizide işler daha da karışır ve Cemile evlilik teklifi alır. Cemile bu teklifi kabul edince de Ali Kaptan çıldırır.
      Böylelikle bu süreçte Ali Kaptan’ın yaşadığı bu psikolojik durum “Ali Kaptan sendromunu” oluşturur.
      Ali Kaptan sendromu görüldüğü üzere pek de iç açıcı bir tablo değil. Bu tabloda ne istediğini bilememek var. Hüzün var. Doğrulardan kopma ve onları görememe var. Konuyu daha da irdelediğimizde iradeyi kullanamama, bunun sonucunda düşüncelerini yönetememe, böylelikle duygularını kontrol edememe ve son noktada davranış bozuklukları görülmekte.
      Bu sendromun bir özelliği de bu sendromu yaşayan kişiler kendilerini dünyanın merkezinde zannederler. Sanki her şey onların etrafında dönüyordur. Bundan dolayı da her konuda kendilerini haklı görürler. Yanlışları yoktur, eğer varsa da bunun kendilerine göre geçerli bir açıklaması vardır.
      Bir özgüven kabarması yaşanır Ali Kaptan Sendromu’nda. Ancak bu sahici bir özgüven değildir. İç dünyasında kendisine dair hissettiği değersizlik duygularına karşın, karşısındaki kişiyi değersizleştirerek içindeki değersizliği bastırmaya çalışır. Bu tabloya dışarıdan bakıldığında “özgüven şişmesi” olarak bir yanılsama içine böylelikle düşülebilir.
      Gerçekler Ali Kaptan’a acı verir. İçindeki o acıyı hissetmemek için her daim kendinden uzaklaşır. Bu adeta gerçeklerden bir kaçıştır. Bazen de gerçekleri reddediştir. Ancak bu durum, gerçekleri hiçbir zaman değiştirmez. Rasyonaliteden uzak fanteziler dünyası kurar kendine Ali Kaptan. Bu süreçte kendi içindeki mutsuzluk ile çatışırken çevresindekileri mutlu etmesi de beklenemez. Kendisiyle barışık olmadığı gibi çevresiyle de barışık olamaz. Aslında düşünüldüğünde bu ne büyük bir ızdıraptır…
      Ali Kaptan’ı belli değerlerden uzak olmakla da suçlayabilirsiniz. Ancak bunun çok da geçerli bir yaklaşım olmayacağını söylemek isterim. Ali Kaptan’ın kendine göre bir takım değerleri vardır. Namus, şeref, gurur ve haysiyet Ali Kaptan’ın önemsediği ve vazgeçemeyeceği değerler olabilir. Ama dediğim gibi bu değerler Ali Kaptan’ın kendine göredir. Çünkü, Ali Kaptan kendi yaptıklarına bakmaz. Bunun tam tersine başkalarının davranış ve tutumları söz konusu olduğunda bu değerler söz konusudur. Yani Ali Kaptan’ın değerleri vardır. Asıl sorun Ali Kaptan’ın benimsediği bu değerler karşısında tutarlı, samimi ve dürüst olamamasıdır. Uzaktan bakıldığında kalabalıklar içinde görünse bile Ali Kaptan öyle yalnızdır ki bu yalnızlık onu kendine daha da uzaklaştırır.
      Diziyi izlerken Ali Kaptan’a kızabilirsiniz. Ekran karşısında yerden göğe kadar haksız bulduğunuz bu adamı eleştirip öfkeden deliye de dönebilirsiniz. Ama şunu unutmayalım; bu ne toplumumuza ne de Ali Kaptan’a bir şey katmaz. Toplumumuzda Ali Kaptan yalnız değil. Çünkü aramızdaki Ali Kaptan’ların sayısı oldukça yüksek. Bu durumda onlar için bir şeyler yapmak isterseniz öncelikle onları anlayalım, anlayalım ki onlara yardımcı olalım. Onları anladığımızda onlar için yapılabilecek en büyük yardımın ve en büyük iyiliğin onları sevmek olduğunu görebiliriz. Çünkü Ali Kaptan’ların sevgiye ihtiyacı var. Sevilmek ve değerli olabilmek için oradan oraya savruluyorlar. Tüm bu bocalamaların ve iradesizliklerin altında kendini sevgisiz ve değersiz hissetmenin yatmakta olduğu aşikârdır. Sevgisizlik insanda yaralar bırakır. Geçmişten gelen bu yaralar kişinin tüm yaşantısı boyunca ne istediğini bilememe ve kararsızlık gibi semptomlar oluşturur. Bu semptomlar öncelikle kişiye büyük zararlar verir. Kendisiyle birlikte özellikle kol mesafesinden daha yakın olan anne, baba, eş ve çocuk gibi olan kişilere de bu sorun yansır. Dolayısıyla ilişkilerde ve evliliklerde Ali Kaptan vakasında olduğu gibi dramlar görülür.
      Sevgisizlik sonucunda oluşan yaraları ancak sevgi iyileştirir. Ali Kaptan sendromunda oluşan yaralar da sevgiyle iyileşir. Sevgi en büyük şifadır. Sevginin yolu anlamak ve kabullenmekten geçer. Sevgi öyle bir güçtür ki, sevgi karşısında donmuş ve katılaşmış kalıplar sevginin sıcaklığıyla çözülüverir. Ali Kaptan’ın kendine ve çevresine ördüğü buzdan kaleler de sevgiyle erir. Yeter ki içinizdeki sevgi eksilmesin. Eğer sevmek sizin için zor geliyorsa da lütfen Yunus Emre’yi hatırlayın; “Yaratılanı Severim Yaradandan Ötürü”

    • @medusa0757
      @medusa0757 2 года назад +56

      @@kotusandklaramaozundeiyiol9853 ne anlatıyon

    • @medusa0757
      @medusa0757 2 года назад +4

      @@herkosuldahaklolaninsan6633 okumadim ki

    • @zeynepglover
      @zeynepglover 2 года назад +2

      @@kotusandklaramaozundeiyiol9853 "bayanları"

  • @dilgesbinen3994
    @dilgesbinen3994 8 месяцев назад +114

    Eskiden aylini güçsüz bencil kendini düşünen biri olarak görürdüm meğersem gittikçe olgunlaşan ailesi için çabalayan ve osmanı içten seven Her şeyi kendi içinde yaşayan kaçırıldığını bile ailesine söyleyemeyecek kadar içinde yaşaması bazı şeyleri duygularının karmaşasında boğulurken bile güçlü durmaya çalışması Aylin çok özel bir karakterdi … 💜✨

  • @takvimzaman8861
    @takvimzaman8861 Год назад +740

    Sonerim teklifi olmasa aylin dayanırdı o zor şartlara ama verdiği vaatler dayanma gücünü kırdı aylinin.

    • @egeozdemir5094
      @egeozdemir5094 11 месяцев назад +59

      Bi hikaye vardı ya tam 2010 facebook hikayesi ama tam da bu durumun özeti:
      Kral, dondurucu soğukta nöbet tutan muhafıza sorar: “Üşümüyor musun?”
      Muhafız: “Ben alışığım kralım.”
      “Olsun sana sıcak elbise göndereceğim.”
      Ancak, emir vermeyi unutur.
      Ertesi gün donmuş muhafızın yanında bir not:
      “Kralım soğuğa alışkındım; fakat senin elbise vaadin beni öldürdü.”

  • @meraklbirarkadasmz1178
    @meraklbirarkadasmz1178 4 года назад +2867

    sen karını aldatırken iyi, eski karının biriyle konuşmasına bile izin verme. ne denir ki böylelerine. başına gelen her şeyi hak ediyorsun.

    • @nelerdusunmeliyim.5868
      @nelerdusunmeliyim.5868 4 года назад +5

      Karısı onun namusu çünkü. Ve de cemile gibi güzel bir kadın o fare suratlı balıkçıyla olmamalı.

    • @cagmznenonemliinsan3579
      @cagmznenonemliinsan3579 4 года назад +184

      @@nelerdusunmeliyim.5868 ona mı kaldı bu kararı vermek

    • @theyoungturd
      @theyoungturd 4 года назад +39

      @@nelerdusunmeliyim.5868 boşandılar farkında mısın? öyle olmasa bile buna hakkı yok. kafanıza tükürmek isterdim.

    • @merhnab3141
      @merhnab3141 4 года назад +193

      @@nelerdusunmeliyim.5868 nasıl insanlarsınız siz ya?ne biçim bir laf o karısı onun namusu?Boşandılar farkındaysan,boşanmasalar bile öyle yok namusu yok bilmemnesi diye bir şey yok taş devrinde yaşamıyoruz kendinize gelin artık

    • @nelerdusunmeliyim.5868
      @nelerdusunmeliyim.5868 4 года назад +2

      Namus herşeyden kıymetli. Siz namussuz olabilirsiniz. Bu sizin tercihiniz.

  • @sonsuzuyku8149
    @sonsuzuyku8149 4 года назад +1423

    Çıldıracam ya evliyken gidip Carolinle sevgili oluyor seviyorum diyor utanmadan . Cemilede balıkçıda bekar onlara şerefsizler diyor . Trajikomik resmen sinirden güldüm.

    • @angelinaroy8719
      @angelinaroy8719 3 года назад +2

      Ayn

    • @YagmurTekin22
      @YagmurTekin22 2 года назад +15

      Gurur, kiskanclik, can sıkıcı, çaresizlik...bir işe yaramamak (çalışmamak)...hepsi bir arada bu hale getirdi işte adamı...yolunu şaşırınca işte böyle oluyor

    • @kotusandklaramaozundeiyiol9853
      @kotusandklaramaozundeiyiol9853 2 года назад

      Son günlerde kimi zaman merakla kimi zamanda kızgınlıkla izlenen bir dizi var. Bahsedeceğim bu dizi; “Öyle Bir Geçer ki Zaman”.
      Dizinin içeriğinde birçok konu var. İzleyicileri, özellikle de bayanları haklı olarak en çok öfkelendiren konu dizide işlenen ilişkiler konusu.
      Konudan kısaca şöyle bahsedeyim:
      Güzel bir aile var ve bir gün bu ailenin babası gönlünü yabancı bir kadına kaptırır. Önce küçük kaçamaklarla başlayan bu ilişki Ali Kaptan’ın zaaflarıyla, Coroline’nin de maharetleriyle önü alınamaz bir ilişkiye dönüşür. Sonunda gizli başlayan bu ilişki diğer insanlar ve aile bireyleri tarafından da öğrenilir. Bu durumla birlikte Ali Kaptan’ın karısı olan Cemile için çileli günler başlar. Böyle bir olayda bir kadın ne hissederse Cemile’de bir bir o duyguları yaşamaya başlar. Öfke, nefret, çaresizlik, hayal kırıklığı, güvensizlik, değersizlik ve bunlarla birlikte yine birçok olumsuz duygu ortaya çıkar. Bu duygular Cemile’de birçok yaralara neden olur. Cemile tüm yaralarına rağmen ilişkisine sahip çıkarak eşini düştüğü durumdan kurtarmaya çalışır. Ama Cemile’nin her çabası boşa çıkar. Ali Kaptan iyice yoldan çıkarak eşini ve sevdiklerini daha da üzmeye başlar. Önü alınamaz bir aymazlıkla içine düştüğü bu durumun farkında olsa da Ali Kaptan basireti bağlanmış bir şekilde bir biri ardına hatalar yapmaya devam eder.
      İşler burada bitmez; acı, kızgınlık, hüzün ve ümitsizlik artarak devam eder. Sonunda olan olur ve Ali Kaptan Cemile’yi boşayarak Coroline ile evlilik yapar. Bu evlilik Ali Kaptana mutluluk getirmez. Huzursuzdur Ali Kaptan. Aklı ve kalbi sık sık Cemile’ye kayar. Evliliğini bitirmiştir. Ama hala kafasında Cemile’yi bitirememiştir. Coroline ve Cemile arasında gel git’ler yaşar. Artık Ali Kaptan da acılı ve yaralıdır. Kendi ettiği gibi kendi de bulmuştur tabi ki. Ama bu durum onda daha çok sancı yapmaktadır. Tüm duyguları keşmekeş bir haldedir.
      Yaşadığı hayal kırıklıklarıyla, çaresizlik içinde ayakta durmaya çalışan Cemile ise tam bir mağdurdur. Bir gün Cemile’nin karşısına da biri çıkar ve onunla ilgilenmeye başlar. Cemile’den kopamayan ve O’nu takip eden Ali Kaptan bu durumdan çok rahatsızdır. Öfkesi gittikçe artan Ali Kaptan’ın öfkesi aslında kendine duyduğu öfkedir. Dizide işler daha da karışır ve Cemile evlilik teklifi alır. Cemile bu teklifi kabul edince de Ali Kaptan çıldırır.
      Böylelikle bu süreçte Ali Kaptan’ın yaşadığı bu psikolojik durum “Ali Kaptan sendromunu” oluşturur.
      Ali Kaptan sendromu görüldüğü üzere pek de iç açıcı bir tablo değil. Bu tabloda ne istediğini bilememek var. Hüzün var. Doğrulardan kopma ve onları görememe var. Konuyu daha da irdelediğimizde iradeyi kullanamama, bunun sonucunda düşüncelerini yönetememe, böylelikle duygularını kontrol edememe ve son noktada davranış bozuklukları görülmekte.
      Bu sendromun bir özelliği de bu sendromu yaşayan kişiler kendilerini dünyanın merkezinde zannederler. Sanki her şey onların etrafında dönüyordur. Bundan dolayı da her konuda kendilerini haklı görürler. Yanlışları yoktur, eğer varsa da bunun kendilerine göre geçerli bir açıklaması vardır.
      Bir özgüven kabarması yaşanır Ali Kaptan Sendromu’nda. Ancak bu sahici bir özgüven değildir. İç dünyasında kendisine dair hissettiği değersizlik duygularına karşın, karşısındaki kişiyi değersizleştirerek içindeki değersizliği bastırmaya çalışır. Bu tabloya dışarıdan bakıldığında “özgüven şişmesi” olarak bir yanılsama içine böylelikle düşülebilir.
      Gerçekler Ali Kaptan’a acı verir. İçindeki o acıyı hissetmemek için her daim kendinden uzaklaşır. Bu adeta gerçeklerden bir kaçıştır. Bazen de gerçekleri reddediştir. Ancak bu durum, gerçekleri hiçbir zaman değiştirmez. Rasyonaliteden uzak fanteziler dünyası kurar kendine Ali Kaptan. Bu süreçte kendi içindeki mutsuzluk ile çatışırken çevresindekileri mutlu etmesi de beklenemez. Kendisiyle barışık olmadığı gibi çevresiyle de barışık olamaz. Aslında düşünüldüğünde bu ne büyük bir ızdıraptır…
      Ali Kaptan’ı belli değerlerden uzak olmakla da suçlayabilirsiniz. Ancak bunun çok da geçerli bir yaklaşım olmayacağını söylemek isterim. Ali Kaptan’ın kendine göre bir takım değerleri vardır. Namus, şeref, gurur ve haysiyet Ali Kaptan’ın önemsediği ve vazgeçemeyeceği değerler olabilir. Ama dediğim gibi bu değerler Ali Kaptan’ın kendine göredir. Çünkü, Ali Kaptan kendi yaptıklarına bakmaz. Bunun tam tersine başkalarının davranış ve tutumları söz konusu olduğunda bu değerler söz konusudur. Yani Ali Kaptan’ın değerleri vardır. Asıl sorun Ali Kaptan’ın benimsediği bu değerler karşısında tutarlı, samimi ve dürüst olamamasıdır. Uzaktan bakıldığında kalabalıklar içinde görünse bile Ali Kaptan öyle yalnızdır ki bu yalnızlık onu kendine daha da uzaklaştırır.
      Diziyi izlerken Ali Kaptan’a kızabilirsiniz. Ekran karşısında yerden göğe kadar haksız bulduğunuz bu adamı eleştirip öfkeden deliye de dönebilirsiniz. Ama şunu unutmayalım; bu ne toplumumuza ne de Ali Kaptan’a bir şey katmaz. Toplumumuzda Ali Kaptan yalnız değil. Çünkü aramızdaki Ali Kaptan’ların sayısı oldukça yüksek. Bu durumda onlar için bir şeyler yapmak isterseniz öncelikle onları anlayalım, anlayalım ki onlara yardımcı olalım. Onları anladığımızda onlar için yapılabilecek en büyük yardımın ve en büyük iyiliğin onları sevmek olduğunu görebiliriz. Çünkü Ali Kaptan’ların sevgiye ihtiyacı var. Sevilmek ve değerli olabilmek için oradan oraya savruluyorlar. Tüm bu bocalamaların ve iradesizliklerin altında kendini sevgisiz ve değersiz hissetmenin yatmakta olduğu aşikârdır. Sevgisizlik insanda yaralar bırakır. Geçmişten gelen bu yaralar kişinin tüm yaşantısı boyunca ne istediğini bilememe ve kararsızlık gibi semptomlar oluşturur. Bu semptomlar öncelikle kişiye büyük zararlar verir. Kendisiyle birlikte özellikle kol mesafesinden daha yakın olan anne, baba, eş ve çocuk gibi olan kişilere de bu sorun yansır. Dolayısıyla ilişkilerde ve evliliklerde Ali Kaptan vakasında olduğu gibi dramlar görülür.
      Sevgisizlik sonucunda oluşan yaraları ancak sevgi iyileştirir. Ali Kaptan sendromunda oluşan yaralar da sevgiyle iyileşir. Sevgi en büyük şifadır. Sevginin yolu anlamak ve kabullenmekten geçer. Sevgi öyle bir güçtür ki, sevgi karşısında donmuş ve katılaşmış kalıplar sevginin sıcaklığıyla çözülüverir. Ali Kaptan’ın kendine ve çevresine ördüğü buzdan kaleler de sevgiyle erir. Yeter ki içinizdeki sevgi eksilmesin. Eğer sevmek sizin için zor geliyorsa da lütfen Yunus Emre’yi hatırlayın; “Yaratılanı Severim Yaradandan Ötürü”

    • @cemrreates
      @cemrreates 2 года назад +9

      @@kotusandklaramaozundeiyiol9853 hiç üşenmedin mi?

    • @fatmakahraman5581
      @fatmakahraman5581 Год назад +1

      Gerçektende sinir bozucu

  • @mineltuncil9500
    @mineltuncil9500 2 года назад +1714

    Metenin, Alinin Aylin'i kabul etmeyeceğini bildiği için Alinin kapısının önünde onu beklemesi :(

    • @vickypetro4049
      @vickypetro4049 2 года назад +92

      Laf sokmak için bekliyo kabul etmiceni bildigi icin değil 😂

    • @mrvsucr
      @mrvsucr 2 года назад +1

      @@vickypetro4049 😂😂

    • @kotusandklaramaozundeiyiol9853
      @kotusandklaramaozundeiyiol9853 2 года назад +3

      Son günlerde kimi zaman merakla kimi zamanda kızgınlıkla izlenen bir dizi var. Bahsedeceğim bu dizi; “Öyle Bir Geçer ki Zaman”.
      Dizinin içeriğinde birçok konu var. İzleyicileri, özellikle de bayanları haklı olarak en çok öfkelendiren konu dizide işlenen ilişkiler konusu.
      Konudan kısaca şöyle bahsedeyim:
      Güzel bir aile var ve bir gün bu ailenin babası gönlünü yabancı bir kadına kaptırır. Önce küçük kaçamaklarla başlayan bu ilişki Ali Kaptan’ın zaaflarıyla, Coroline’nin de maharetleriyle önü alınamaz bir ilişkiye dönüşür. Sonunda gizli başlayan bu ilişki diğer insanlar ve aile bireyleri tarafından da öğrenilir. Bu durumla birlikte Ali Kaptan’ın karısı olan Cemile için çileli günler başlar. Böyle bir olayda bir kadın ne hissederse Cemile’de bir bir o duyguları yaşamaya başlar. Öfke, nefret, çaresizlik, hayal kırıklığı, güvensizlik, değersizlik ve bunlarla birlikte yine birçok olumsuz duygu ortaya çıkar. Bu duygular Cemile’de birçok yaralara neden olur. Cemile tüm yaralarına rağmen ilişkisine sahip çıkarak eşini düştüğü durumdan kurtarmaya çalışır. Ama Cemile’nin her çabası boşa çıkar. Ali Kaptan iyice yoldan çıkarak eşini ve sevdiklerini daha da üzmeye başlar. Önü alınamaz bir aymazlıkla içine düştüğü bu durumun farkında olsa da Ali Kaptan basireti bağlanmış bir şekilde bir biri ardına hatalar yapmaya devam eder.
      İşler burada bitmez; acı, kızgınlık, hüzün ve ümitsizlik artarak devam eder. Sonunda olan olur ve Ali Kaptan Cemile’yi boşayarak Coroline ile evlilik yapar. Bu evlilik Ali Kaptana mutluluk getirmez. Huzursuzdur Ali Kaptan. Aklı ve kalbi sık sık Cemile’ye kayar. Evliliğini bitirmiştir. Ama hala kafasında Cemile’yi bitirememiştir. Coroline ve Cemile arasında gel git’ler yaşar. Artık Ali Kaptan da acılı ve yaralıdır. Kendi ettiği gibi kendi de bulmuştur tabi ki. Ama bu durum onda daha çok sancı yapmaktadır. Tüm duyguları keşmekeş bir haldedir.
      Yaşadığı hayal kırıklıklarıyla, çaresizlik içinde ayakta durmaya çalışan Cemile ise tam bir mağdurdur. Bir gün Cemile’nin karşısına da biri çıkar ve onunla ilgilenmeye başlar. Cemile’den kopamayan ve O’nu takip eden Ali Kaptan bu durumdan çok rahatsızdır. Öfkesi gittikçe artan Ali Kaptan’ın öfkesi aslında kendine duyduğu öfkedir. Dizide işler daha da karışır ve Cemile evlilik teklifi alır. Cemile bu teklifi kabul edince de Ali Kaptan çıldırır.
      Böylelikle bu süreçte Ali Kaptan’ın yaşadığı bu psikolojik durum “Ali Kaptan sendromunu” oluşturur.
      Ali Kaptan sendromu görüldüğü üzere pek de iç açıcı bir tablo değil. Bu tabloda ne istediğini bilememek var. Hüzün var. Doğrulardan kopma ve onları görememe var. Konuyu daha da irdelediğimizde iradeyi kullanamama, bunun sonucunda düşüncelerini yönetememe, böylelikle duygularını kontrol edememe ve son noktada davranış bozuklukları görülmekte.
      Bu sendromun bir özelliği de bu sendromu yaşayan kişiler kendilerini dünyanın merkezinde zannederler. Sanki her şey onların etrafında dönüyordur. Bundan dolayı da her konuda kendilerini haklı görürler. Yanlışları yoktur, eğer varsa da bunun kendilerine göre geçerli bir açıklaması vardır.
      Bir özgüven kabarması yaşanır Ali Kaptan Sendromu’nda. Ancak bu sahici bir özgüven değildir. İç dünyasında kendisine dair hissettiği değersizlik duygularına karşın, karşısındaki kişiyi değersizleştirerek içindeki değersizliği bastırmaya çalışır. Bu tabloya dışarıdan bakıldığında “özgüven şişmesi” olarak bir yanılsama içine böylelikle düşülebilir.
      Gerçekler Ali Kaptan’a acı verir. İçindeki o acıyı hissetmemek için her daim kendinden uzaklaşır. Bu adeta gerçeklerden bir kaçıştır. Bazen de gerçekleri reddediştir. Ancak bu durum, gerçekleri hiçbir zaman değiştirmez. Rasyonaliteden uzak fanteziler dünyası kurar kendine Ali Kaptan. Bu süreçte kendi içindeki mutsuzluk ile çatışırken çevresindekileri mutlu etmesi de beklenemez. Kendisiyle barışık olmadığı gibi çevresiyle de barışık olamaz. Aslında düşünüldüğünde bu ne büyük bir ızdıraptır…
      Ali Kaptan’ı belli değerlerden uzak olmakla da suçlayabilirsiniz. Ancak bunun çok da geçerli bir yaklaşım olmayacağını söylemek isterim. Ali Kaptan’ın kendine göre bir takım değerleri vardır. Namus, şeref, gurur ve haysiyet Ali Kaptan’ın önemsediği ve vazgeçemeyeceği değerler olabilir. Ama dediğim gibi bu değerler Ali Kaptan’ın kendine göredir. Çünkü, Ali Kaptan kendi yaptıklarına bakmaz. Bunun tam tersine başkalarının davranış ve tutumları söz konusu olduğunda bu değerler söz konusudur. Yani Ali Kaptan’ın değerleri vardır. Asıl sorun Ali Kaptan’ın benimsediği bu değerler karşısında tutarlı, samimi ve dürüst olamamasıdır. Uzaktan bakıldığında kalabalıklar içinde görünse bile Ali Kaptan öyle yalnızdır ki bu yalnızlık onu kendine daha da uzaklaştırır.
      Diziyi izlerken Ali Kaptan’a kızabilirsiniz. Ekran karşısında yerden göğe kadar haksız bulduğunuz bu adamı eleştirip öfkeden deliye de dönebilirsiniz. Ama şunu unutmayalım; bu ne toplumumuza ne de Ali Kaptan’a bir şey katmaz. Toplumumuzda Ali Kaptan yalnız değil. Çünkü aramızdaki Ali Kaptan’ların sayısı oldukça yüksek. Bu durumda onlar için bir şeyler yapmak isterseniz öncelikle onları anlayalım, anlayalım ki onlara yardımcı olalım. Onları anladığımızda onlar için yapılabilecek en büyük yardımın ve en büyük iyiliğin onları sevmek olduğunu görebiliriz. Çünkü Ali Kaptan’ların sevgiye ihtiyacı var. Sevilmek ve değerli olabilmek için oradan oraya savruluyorlar. Tüm bu bocalamaların ve iradesizliklerin altında kendini sevgisiz ve değersiz hissetmenin yatmakta olduğu aşikârdır. Sevgisizlik insanda yaralar bırakır. Geçmişten gelen bu yaralar kişinin tüm yaşantısı boyunca ne istediğini bilememe ve kararsızlık gibi semptomlar oluşturur. Bu semptomlar öncelikle kişiye büyük zararlar verir. Kendisiyle birlikte özellikle kol mesafesinden daha yakın olan anne, baba, eş ve çocuk gibi olan kişilere de bu sorun yansır. Dolayısıyla ilişkilerde ve evliliklerde Ali Kaptan vakasında olduğu gibi dramlar görülür.
      Sevgisizlik sonucunda oluşan yaraları ancak sevgi iyileştirir. Ali Kaptan sendromunda oluşan yaralar da sevgiyle iyileşir. Sevgi en büyük şifadır. Sevginin yolu anlamak ve kabullenmekten geçer. Sevgi öyle bir güçtür ki, sevgi karşısında donmuş ve katılaşmış kalıplar sevginin sıcaklığıyla çözülüverir. Ali Kaptan’ın kendine ve çevresine ördüğü buzdan kaleler de sevgiyle erir. Yeter ki içinizdeki sevgi eksilmesin. Eğer sevmek sizin için zor geliyorsa da lütfen Yunus Emre’yi hatırlayın; “Yaratılanı Severim Yaradandan Ötürü”

    • @bitikanne155
      @bitikanne155 2 года назад +28

      @@kotusandklaramaozundeiyiol9853 sal artık

    • @sedab89
      @sedab89 Год назад +20

      ​@@kotusandklaramaozundeiyiol9853 kimse ali gibi bir deyyusu anlamak zorunda degil kaldi ki ali bunu sorunlari oldugu icin degil ayi oldugu icin yapiyor su sacma yaziyi paylasmayi birak

  • @rumeysa-8400
    @rumeysa-8400 2 года назад +731

    ayline cidden çok üzülüyorum ya özellikle kaçırmaya çalıştıkları yerde çok kötü olmuştum sonra kimseye söylemeden hayatına devam etti ya.. o anı düşündükçe çok kötü hissediyorum

    • @elayildiz9865
      @elayildiz9865 Год назад +9

      Bazen öyle gerekiyor biliyor musun ama kimse kıymetini bilmiyor

    • @elifbiton
      @elifbiton 11 месяцев назад +22

      Aslında çok yanlış. Kaçırıldığını annesine söylemeliydi bilmeye hakkı var. Tavuk kaçırmıyorlar insan kaçırıyorlar, bir daha başına gelebilir

    • @yalancnnmumu1734
      @yalancnnmumu1734 5 месяцев назад +4

      O zaman nasıl kurtarıldığını soneri anlatmalı o yüzden hepten susuyor

  • @madameferi4817
    @madameferi4817 4 года назад +2821

    Her bölümde Berrin in lafı dinlemeden koşarak kaçması çok sinir bozucu

    • @musacemil690
      @musacemil690 4 года назад +44

      Berrin mal zaten .

    • @sevdimsevilmedim7796
      @sevdimsevilmedim7796 4 года назад +64

      Keşke cemile dövse

    • @sonsuzuyku8149
      @sonsuzuyku8149 4 года назад +65

      Cemilenin gücüde Berrine yetiyor Ayline laf etmiyor

    • @zehraileomermasal9593
      @zehraileomermasal9593 3 года назад +37

      Berrin kendisi zaten çok sinir bozucu

    • @matmazelinhayalkrklg4604
      @matmazelinhayalkrklg4604 3 года назад +51

      @@zehraileomermasal9593 knk başlarda gayet iyiydi. Seviyeliydi. Şimdi hakana durduk yere cephe almalar falan. Saçmalamaya başladı gibi hissediyorum hadi hayırlısı

  • @yesilgözlüsaadet
    @yesilgözlüsaadet 2 года назад +896

    Aylin'i bu hale getiren Sonerin duyguları ile oynaması oldu. Soner aslında hiç af edilcek gibi değil

    • @kotusandklaramaozundeiyiol9853
      @kotusandklaramaozundeiyiol9853 2 года назад +3

      Son günlerde kimi zaman merakla kimi zamanda kızgınlıkla izlenen bir dizi var. Bahsedeceğim bu dizi; “Öyle Bir Geçer ki Zaman”.
      Dizinin içeriğinde birçok konu var. İzleyicileri, özellikle de bayanları haklı olarak en çok öfkelendiren konu dizide işlenen ilişkiler konusu.
      Konudan kısaca şöyle bahsedeyim:
      Güzel bir aile var ve bir gün bu ailenin babası gönlünü yabancı bir kadına kaptırır. Önce küçük kaçamaklarla başlayan bu ilişki Ali Kaptan’ın zaaflarıyla, Coroline’nin de maharetleriyle önü alınamaz bir ilişkiye dönüşür. Sonunda gizli başlayan bu ilişki diğer insanlar ve aile bireyleri tarafından da öğrenilir. Bu durumla birlikte Ali Kaptan’ın karısı olan Cemile için çileli günler başlar. Böyle bir olayda bir kadın ne hissederse Cemile’de bir bir o duyguları yaşamaya başlar. Öfke, nefret, çaresizlik, hayal kırıklığı, güvensizlik, değersizlik ve bunlarla birlikte yine birçok olumsuz duygu ortaya çıkar. Bu duygular Cemile’de birçok yaralara neden olur. Cemile tüm yaralarına rağmen ilişkisine sahip çıkarak eşini düştüğü durumdan kurtarmaya çalışır. Ama Cemile’nin her çabası boşa çıkar. Ali Kaptan iyice yoldan çıkarak eşini ve sevdiklerini daha da üzmeye başlar. Önü alınamaz bir aymazlıkla içine düştüğü bu durumun farkında olsa da Ali Kaptan basireti bağlanmış bir şekilde bir biri ardına hatalar yapmaya devam eder.
      İşler burada bitmez; acı, kızgınlık, hüzün ve ümitsizlik artarak devam eder. Sonunda olan olur ve Ali Kaptan Cemile’yi boşayarak Coroline ile evlilik yapar. Bu evlilik Ali Kaptana mutluluk getirmez. Huzursuzdur Ali Kaptan. Aklı ve kalbi sık sık Cemile’ye kayar. Evliliğini bitirmiştir. Ama hala kafasında Cemile’yi bitirememiştir. Coroline ve Cemile arasında gel git’ler yaşar. Artık Ali Kaptan da acılı ve yaralıdır. Kendi ettiği gibi kendi de bulmuştur tabi ki. Ama bu durum onda daha çok sancı yapmaktadır. Tüm duyguları keşmekeş bir haldedir.
      Yaşadığı hayal kırıklıklarıyla, çaresizlik içinde ayakta durmaya çalışan Cemile ise tam bir mağdurdur. Bir gün Cemile’nin karşısına da biri çıkar ve onunla ilgilenmeye başlar. Cemile’den kopamayan ve O’nu takip eden Ali Kaptan bu durumdan çok rahatsızdır. Öfkesi gittikçe artan Ali Kaptan’ın öfkesi aslında kendine duyduğu öfkedir. Dizide işler daha da karışır ve Cemile evlilik teklifi alır. Cemile bu teklifi kabul edince de Ali Kaptan çıldırır.
      Böylelikle bu süreçte Ali Kaptan’ın yaşadığı bu psikolojik durum “Ali Kaptan sendromunu” oluşturur.
      Ali Kaptan sendromu görüldüğü üzere pek de iç açıcı bir tablo değil. Bu tabloda ne istediğini bilememek var. Hüzün var. Doğrulardan kopma ve onları görememe var. Konuyu daha da irdelediğimizde iradeyi kullanamama, bunun sonucunda düşüncelerini yönetememe, böylelikle duygularını kontrol edememe ve son noktada davranış bozuklukları görülmekte.
      Bu sendromun bir özelliği de bu sendromu yaşayan kişiler kendilerini dünyanın merkezinde zannederler. Sanki her şey onların etrafında dönüyordur. Bundan dolayı da her konuda kendilerini haklı görürler. Yanlışları yoktur, eğer varsa da bunun kendilerine göre geçerli bir açıklaması vardır.
      Bir özgüven kabarması yaşanır Ali Kaptan Sendromu’nda. Ancak bu sahici bir özgüven değildir. İç dünyasında kendisine dair hissettiği değersizlik duygularına karşın, karşısındaki kişiyi değersizleştirerek içindeki değersizliği bastırmaya çalışır. Bu tabloya dışarıdan bakıldığında “özgüven şişmesi” olarak bir yanılsama içine böylelikle düşülebilir.
      Gerçekler Ali Kaptan’a acı verir. İçindeki o acıyı hissetmemek için her daim kendinden uzaklaşır. Bu adeta gerçeklerden bir kaçıştır. Bazen de gerçekleri reddediştir. Ancak bu durum, gerçekleri hiçbir zaman değiştirmez. Rasyonaliteden uzak fanteziler dünyası kurar kendine Ali Kaptan. Bu süreçte kendi içindeki mutsuzluk ile çatışırken çevresindekileri mutlu etmesi de beklenemez. Kendisiyle barışık olmadığı gibi çevresiyle de barışık olamaz. Aslında düşünüldüğünde bu ne büyük bir ızdıraptır…
      Ali Kaptan’ı belli değerlerden uzak olmakla da suçlayabilirsiniz. Ancak bunun çok da geçerli bir yaklaşım olmayacağını söylemek isterim. Ali Kaptan’ın kendine göre bir takım değerleri vardır. Namus, şeref, gurur ve haysiyet Ali Kaptan’ın önemsediği ve vazgeçemeyeceği değerler olabilir. Ama dediğim gibi bu değerler Ali Kaptan’ın kendine göredir. Çünkü, Ali Kaptan kendi yaptıklarına bakmaz. Bunun tam tersine başkalarının davranış ve tutumları söz konusu olduğunda bu değerler söz konusudur. Yani Ali Kaptan’ın değerleri vardır. Asıl sorun Ali Kaptan’ın benimsediği bu değerler karşısında tutarlı, samimi ve dürüst olamamasıdır. Uzaktan bakıldığında kalabalıklar içinde görünse bile Ali Kaptan öyle yalnızdır ki bu yalnızlık onu kendine daha da uzaklaştırır.
      Diziyi izlerken Ali Kaptan’a kızabilirsiniz. Ekran karşısında yerden göğe kadar haksız bulduğunuz bu adamı eleştirip öfkeden deliye de dönebilirsiniz. Ama şunu unutmayalım; bu ne toplumumuza ne de Ali Kaptan’a bir şey katmaz. Toplumumuzda Ali Kaptan yalnız değil. Çünkü aramızdaki Ali Kaptan’ların sayısı oldukça yüksek. Bu durumda onlar için bir şeyler yapmak isterseniz öncelikle onları anlayalım, anlayalım ki onlara yardımcı olalım. Onları anladığımızda onlar için yapılabilecek en büyük yardımın ve en büyük iyiliğin onları sevmek olduğunu görebiliriz. Çünkü Ali Kaptan’ların sevgiye ihtiyacı var. Sevilmek ve değerli olabilmek için oradan oraya savruluyorlar. Tüm bu bocalamaların ve iradesizliklerin altında kendini sevgisiz ve değersiz hissetmenin yatmakta olduğu aşikârdır. Sevgisizlik insanda yaralar bırakır. Geçmişten gelen bu yaralar kişinin tüm yaşantısı boyunca ne istediğini bilememe ve kararsızlık gibi semptomlar oluşturur. Bu semptomlar öncelikle kişiye büyük zararlar verir. Kendisiyle birlikte özellikle kol mesafesinden daha yakın olan anne, baba, eş ve çocuk gibi olan kişilere de bu sorun yansır. Dolayısıyla ilişkilerde ve evliliklerde Ali Kaptan vakasında olduğu gibi dramlar görülür.
      Sevgisizlik sonucunda oluşan yaraları ancak sevgi iyileştirir. Ali Kaptan sendromunda oluşan yaralar da sevgiyle iyileşir. Sevgi en büyük şifadır. Sevginin yolu anlamak ve kabullenmekten geçer. Sevgi öyle bir güçtür ki, sevgi karşısında donmuş ve katılaşmış kalıplar sevginin sıcaklığıyla çözülüverir. Ali Kaptan’ın kendine ve çevresine ördüğü buzdan kaleler de sevgiyle erir. Yeter ki içinizdeki sevgi eksilmesin. Eğer sevmek sizin için zor geliyorsa da lütfen Yunus Emre’yi hatırlayın; “Yaratılanı Severim Yaradandan Ötürü”

    • @zehra.uysall
      @zehra.uysall 2 года назад +55

      @@kotusandklaramaozundeiyiol9853 abi sen niye her yorumun altına destan yazıyorsun djxjjs

    • @kotusandklaramaozundeiyiol9853
      @kotusandklaramaozundeiyiol9853 2 года назад

      @@zehra.uysall
      Fatma Zehra abla ne olur beni dövme! 😭

    • @zehra.uysall
      @zehra.uysall 2 года назад +1

      @@kotusandklaramaozundeiyiol9853 ne alaka döveyim be

    • @yesilgözlüsaadet
      @yesilgözlüsaadet 2 года назад +4

      @@zehra.uysall hobisi yok. Okumadım bile

  • @sinemtasdemir1411
    @sinemtasdemir1411 2 года назад +803

    Cemile'nin boşanmış olmasına rağmen hala anne demesi Neriman'ın hala evli olmasına rağmen kayınvalidesine Hasefe hanım demesi. Demek ki neymiş insan olmak ayrı bir erdemmiş.

    • @novruzovaaleman
      @novruzovaaleman Год назад +12

      Gördüyüm en güzel yorumlardan

    • @elab06
      @elab06 7 месяцев назад +16

      yani nerimani sevmiyorum ama anne demek zorunda degil kaynanasina

    • @LARA..Trabzon
      @LARA..Trabzon 6 месяцев назад +3

      Anne demek cidden başta zor oluyor. Ama kayınvalidede Anne gibi insan öz Annesi bu kadar olur ancak. Saygı duyuyorum ellerinden öperim başımın tacı yaparım öyle kayınvalideleri💯💯🧡🧡.

    • @gulsumardut8111
      @gulsumardut8111 6 месяцев назад +5

      Neriman kötü bir karakter ama anne demesinin insanlıkla bir alakası yok

    • @milkshake7487
      @milkshake7487 Месяц назад

      Nerimanı sevmem ama en iyi yaptığı şey onu tebrik ediyorum kimse kaynanasına anne demek zorunda değil onun annesi değil çünkü bitek bizde var bu saçmalık yabancılar ne güzel konuşuyor

  • @slanurtosun1035
    @slanurtosun1035 2 года назад +1210

    ali kaptan isterse ileriki bölümlerde dünyanın en iyi insanı olsun şerefsiz olduğunu gerçeğini değiştirmez

    • @kotusandklaramaozundeiyiol9853
      @kotusandklaramaozundeiyiol9853 2 года назад +1

      Son günlerde kimi zaman merakla kimi zamanda kızgınlıkla izlenen bir dizi var. Bahsedeceğim bu dizi; “Öyle Bir Geçer ki Zaman”.
      Dizinin içeriğinde birçok konu var. İzleyicileri, özellikle de bayanları haklı olarak en çok öfkelendiren konu dizide işlenen ilişkiler konusu.
      Konudan kısaca şöyle bahsedeyim:
      Güzel bir aile var ve bir gün bu ailenin babası gönlünü yabancı bir kadına kaptırır. Önce küçük kaçamaklarla başlayan bu ilişki Ali Kaptan’ın zaaflarıyla, Coroline’nin de maharetleriyle önü alınamaz bir ilişkiye dönüşür. Sonunda gizli başlayan bu ilişki diğer insanlar ve aile bireyleri tarafından da öğrenilir. Bu durumla birlikte Ali Kaptan’ın karısı olan Cemile için çileli günler başlar. Böyle bir olayda bir kadın ne hissederse Cemile’de bir bir o duyguları yaşamaya başlar. Öfke, nefret, çaresizlik, hayal kırıklığı, güvensizlik, değersizlik ve bunlarla birlikte yine birçok olumsuz duygu ortaya çıkar. Bu duygular Cemile’de birçok yaralara neden olur. Cemile tüm yaralarına rağmen ilişkisine sahip çıkarak eşini düştüğü durumdan kurtarmaya çalışır. Ama Cemile’nin her çabası boşa çıkar. Ali Kaptan iyice yoldan çıkarak eşini ve sevdiklerini daha da üzmeye başlar. Önü alınamaz bir aymazlıkla içine düştüğü bu durumun farkında olsa da Ali Kaptan basireti bağlanmış bir şekilde bir biri ardına hatalar yapmaya devam eder.
      İşler burada bitmez; acı, kızgınlık, hüzün ve ümitsizlik artarak devam eder. Sonunda olan olur ve Ali Kaptan Cemile’yi boşayarak Coroline ile evlilik yapar. Bu evlilik Ali Kaptana mutluluk getirmez. Huzursuzdur Ali Kaptan. Aklı ve kalbi sık sık Cemile’ye kayar. Evliliğini bitirmiştir. Ama hala kafasında Cemile’yi bitirememiştir. Coroline ve Cemile arasında gel git’ler yaşar. Artık Ali Kaptan da acılı ve yaralıdır. Kendi ettiği gibi kendi de bulmuştur tabi ki. Ama bu durum onda daha çok sancı yapmaktadır. Tüm duyguları keşmekeş bir haldedir.
      Yaşadığı hayal kırıklıklarıyla, çaresizlik içinde ayakta durmaya çalışan Cemile ise tam bir mağdurdur. Bir gün Cemile’nin karşısına da biri çıkar ve onunla ilgilenmeye başlar. Cemile’den kopamayan ve O’nu takip eden Ali Kaptan bu durumdan çok rahatsızdır. Öfkesi gittikçe artan Ali Kaptan’ın öfkesi aslında kendine duyduğu öfkedir. Dizide işler daha da karışır ve Cemile evlilik teklifi alır. Cemile bu teklifi kabul edince de Ali Kaptan çıldırır.
      Böylelikle bu süreçte Ali Kaptan’ın yaşadığı bu psikolojik durum “Ali Kaptan sendromunu” oluşturur.
      Ali Kaptan sendromu görüldüğü üzere pek de iç açıcı bir tablo değil. Bu tabloda ne istediğini bilememek var. Hüzün var. Doğrulardan kopma ve onları görememe var. Konuyu daha da irdelediğimizde iradeyi kullanamama, bunun sonucunda düşüncelerini yönetememe, böylelikle duygularını kontrol edememe ve son noktada davranış bozuklukları görülmekte.
      Bu sendromun bir özelliği de bu sendromu yaşayan kişiler kendilerini dünyanın merkezinde zannederler. Sanki her şey onların etrafında dönüyordur. Bundan dolayı da her konuda kendilerini haklı görürler. Yanlışları yoktur, eğer varsa da bunun kendilerine göre geçerli bir açıklaması vardır.
      Bir özgüven kabarması yaşanır Ali Kaptan Sendromu’nda. Ancak bu sahici bir özgüven değildir. İç dünyasında kendisine dair hissettiği değersizlik duygularına karşın, karşısındaki kişiyi değersizleştirerek içindeki değersizliği bastırmaya çalışır. Bu tabloya dışarıdan bakıldığında “özgüven şişmesi” olarak bir yanılsama içine böylelikle düşülebilir.
      Gerçekler Ali Kaptan’a acı verir. İçindeki o acıyı hissetmemek için her daim kendinden uzaklaşır. Bu adeta gerçeklerden bir kaçıştır. Bazen de gerçekleri reddediştir. Ancak bu durum, gerçekleri hiçbir zaman değiştirmez. Rasyonaliteden uzak fanteziler dünyası kurar kendine Ali Kaptan. Bu süreçte kendi içindeki mutsuzluk ile çatışırken çevresindekileri mutlu etmesi de beklenemez. Kendisiyle barışık olmadığı gibi çevresiyle de barışık olamaz. Aslında düşünüldüğünde bu ne büyük bir ızdıraptır…
      Ali Kaptan’ı belli değerlerden uzak olmakla da suçlayabilirsiniz. Ancak bunun çok da geçerli bir yaklaşım olmayacağını söylemek isterim. Ali Kaptan’ın kendine göre bir takım değerleri vardır. Namus, şeref, gurur ve haysiyet Ali Kaptan’ın önemsediği ve vazgeçemeyeceği değerler olabilir. Ama dediğim gibi bu değerler Ali Kaptan’ın kendine göredir. Çünkü, Ali Kaptan kendi yaptıklarına bakmaz. Bunun tam tersine başkalarının davranış ve tutumları söz konusu olduğunda bu değerler söz konusudur. Yani Ali Kaptan’ın değerleri vardır. Asıl sorun Ali Kaptan’ın benimsediği bu değerler karşısında tutarlı, samimi ve dürüst olamamasıdır. Uzaktan bakıldığında kalabalıklar içinde görünse bile Ali Kaptan öyle yalnızdır ki bu yalnızlık onu kendine daha da uzaklaştırır.
      Diziyi izlerken Ali Kaptan’a kızabilirsiniz. Ekran karşısında yerden göğe kadar haksız bulduğunuz bu adamı eleştirip öfkeden deliye de dönebilirsiniz. Ama şunu unutmayalım; bu ne toplumumuza ne de Ali Kaptan’a bir şey katmaz. Toplumumuzda Ali Kaptan yalnız değil. Çünkü aramızdaki Ali Kaptan’ların sayısı oldukça yüksek. Bu durumda onlar için bir şeyler yapmak isterseniz öncelikle onları anlayalım, anlayalım ki onlara yardımcı olalım. Onları anladığımızda onlar için yapılabilecek en büyük yardımın ve en büyük iyiliğin onları sevmek olduğunu görebiliriz. Çünkü Ali Kaptan’ların sevgiye ihtiyacı var. Sevilmek ve değerli olabilmek için oradan oraya savruluyorlar. Tüm bu bocalamaların ve iradesizliklerin altında kendini sevgisiz ve değersiz hissetmenin yatmakta olduğu aşikârdır. Sevgisizlik insanda yaralar bırakır. Geçmişten gelen bu yaralar kişinin tüm yaşantısı boyunca ne istediğini bilememe ve kararsızlık gibi semptomlar oluşturur. Bu semptomlar öncelikle kişiye büyük zararlar verir. Kendisiyle birlikte özellikle kol mesafesinden daha yakın olan anne, baba, eş ve çocuk gibi olan kişilere de bu sorun yansır. Dolayısıyla ilişkilerde ve evliliklerde Ali Kaptan vakasında olduğu gibi dramlar görülür.
      Sevgisizlik sonucunda oluşan yaraları ancak sevgi iyileştirir. Ali Kaptan sendromunda oluşan yaralar da sevgiyle iyileşir. Sevgi en büyük şifadır. Sevginin yolu anlamak ve kabullenmekten geçer. Sevgi öyle bir güçtür ki, sevgi karşısında donmuş ve katılaşmış kalıplar sevginin sıcaklığıyla çözülüverir. Ali Kaptan’ın kendine ve çevresine ördüğü buzdan kaleler de sevgiyle erir. Yeter ki içinizdeki sevgi eksilmesin. Eğer sevmek sizin için zor geliyorsa da lütfen Yunus Emre’yi hatırlayın; “Yaratılanı Severim Yaradandan Ötürü”

    • @d3tester
      @d3tester 2 года назад +35

      @@kotusandklaramaozundeiyiol9853 knk sen manyak mısın

    • @uzakdamogran0
      @uzakdamogran0 2 года назад +9

      @@kotusandklaramaozundeiyiol9853 öncelikle daha ikinci paragraftan fikirlerinize hiçbir şekilde katılmıyorum mantıksız , taraflı , geri kafalı düşünceler olduğunu düşünüyorum. buna rağmen yazınızın tamamını okudum çünkü bir şeyi savunduğunu sanan ama aslında hiçbiri fikri olmayan bir yazı sahibisiniz.

    • @uzakdamogran0
      @uzakdamogran0 2 года назад +8

      @@kotusandklaramaozundeiyiol9853
      " güzel bir aile var " tabirini kullanmışsınız. her şeyin kötüye dönüşmesini sağlayan "Ali Kaptanın düştüğü durum " da değil.bu aile güzel , sağlıklı bir aile değil. " Ali Kaptanın düştüğü durum " diye de bir tabir kullanmışsınız. sizin aklınız fikriniz yerindedir umarım. Ali kaptan bi duruma düşmüyor, bu durumu kendisi yaratıyor. eşini aldatması ne Caroline'in ne Cemile'nin suçu. Sadık bir eş olmamak Ali'nin sorumluluğunda. Cemile karakteri de Caroline karakteri de aptal. onlar da kendilerini bu konuma düşürdükleri için. Cemile kendisini aldatan eşine yalvarıyor ve Caroline karakterini aldatan eşinden daha kötü biri olarak düşünüyor. Bu aile zaten mutlu değil, çocuklar o kadın bir günde bu duruma gelmedi. biraz , biraz olsun mantıklı düşünün

    • @uzakdamogran0
      @uzakdamogran0 2 года назад +7

      @@kotusandklaramaozundeiyiol9853 ve dilerseniz siz her insanı severek iyileştirebilirsiniz. şahsen ben bir bağım olmayan bir insanı sevmek zorunda değilim ki bu ne kadar gerçekçi olsa da tamamen kurmaca bir karakter. bir bağım olsa dahi kimse bu şekilde aldatılmayı hak etmez. bazen sevilmek yerine hatalarla yüzleşmek gerek.

  • @yusufeskiin
    @yusufeskiin 4 года назад +2092

    Hasefe nine niye 3 aylığını her ay alıyo slalslşamslalslaks

    • @xmehmedovicx
      @xmehmedovicx 4 года назад +81

      Çünkü o Hasefe nine 👵🏻😅

    • @hainkostok2173
      @hainkostok2173 4 года назад +88

      Devletten kıyaklı herhalde

    • @sekerkz3831
      @sekerkz3831 4 года назад +42

      O zm lar ay başına 3 aylgım diyor lardi.

    • @SimayTuana
      @SimayTuana 4 года назад +60

      @@sekerkz3831 hayir o zamanlar maaslar 3 ayda bir alindigi icin 3 aylik deniliyordu.

    • @zekiyedemir7623
      @zekiyedemir7623 4 года назад +2

      Ne aylık ama

  • @beyzaates5798
    @beyzaates5798 2 года назад +548

    Şu Osman’ı da Nerimana bırakırken iki oyuncak götürmüyorlar çocuğa devamlı sıkılıyor çocuk kdkkdkd

  • @sr-qw4wu
    @sr-qw4wu 4 года назад +1346

    Şu dikkatimi çekti ;mete ve aylinde ortanca cocuk sendromu var.ikisi de ilgiye ve şefkate aç. kendilerinden yaşca buyukleri sevmeleri bu yuzden.biri annesine digeri babasina yaranmak icin kendini paraliyo ama nafile.cemile anlik da olsa meteyi degil de osmani secmisti.ali de aylini istemedi.mantiken dogru olsa da seçilmeyen cocuk olmak üzücü ve ikisinin de yanlış karar almasına neden oluyo.mete o anki acıyla polise teslim olmuştu.aylinse yanlış bi evlilik yapacak.tam ortanca çocuk dramı.

    • @vusalememmedeliyeva6060
      @vusalememmedeliyeva6060 4 года назад +3

      çedi ortancil usaglar sevgiye ac olurki??🤔

    • @sr-qw4wu
      @sr-qw4wu 4 года назад +78

      @@vusalememmedeliyeva6060 insanın karakteri bebekken oluşmaya başlar.hatirlayip hatirlamamak onemli degil bebekken sevgi ilgi onemlidir.genelde en ilgisiz buyutulenler hep ortancadir o yuzden degersizlik aile içinde rol bulamama gibi durumlar olur.cevrenize baktiginizda bile aile icinde sorunlular hep ortancalardan çıkar

    • @aydogduemine9966
      @aydogduemine9966 4 года назад +8

      İyi analiz 👏👏👏

    • @nutellagachatr9030
      @nutellagachatr9030 4 года назад +3

      Çok haklısın👏 kimse senin gibi düşünmüyor yorumlarda

    • @Gülsümgüvenir
      @Gülsümgüvenir 4 года назад +5

      Çok doğru. Ortanca olmak bunu gerektiriyor 😞

  • @gizem2488
    @gizem2488 3 года назад +392

    aylinin ne yaşadığından ailesindeki kimsenin haberi yok cemile hiç sormadı o gün ne oldu soner ne yaptı da üzfü diye

    • @gizem2488
      @gizem2488 3 года назад +63

      sonerin aylinin düştüğü durumu kullanarak teklifinde ısrarcı olması çok aşağılıkça

  • @mavininhertonuu
    @mavininhertonuu 4 года назад +1032

    Necatinin şu şarkıyı ve söyleyiş şekline gülüyorum yaaa

  • @aleyna7107
    @aleyna7107 Год назад +321

    bu cemile niye alinin nafaka vermesini istemiyo aw vermek zorunda bu sadaka gibi bisey degil ki ihtiyaci var cemilenin de kendine aci cektiriyo senin 4 tane cocugun var hic degilse onlar icin almaliydin

    • @heather8698
      @heather8698 Год назад +16

      Kesinlikle sonucta Cemile babasının evinden getirmedi 4 tane cocugu

    • @purrigami
      @purrigami Год назад +29

      Caroline'i öğrenince Ali kendini seçerse affetmeye hazırdı ama şimdi nafakayı gurur yapması...cidden fedakar anneyim deyip duruyor ama çocukları için gurur yapmayıp parayı almalı. İsterse kendine harcamasın o parayı, sadece çocuklarına harcasın en azından.

    • @audience8107
      @audience8107 6 месяцев назад +16

      Kadın ayakları üstünde durmak istiyor artik Aliye muhtaç olmak istemiyor, herhangi bir şeyle onu tehdit edip şart koşmasın istiyor

    • @Tablet-p4n
      @Tablet-p4n 3 месяца назад

      Alinin nasıl bir pislik olduğu elli kadın kendi ayakları üstünde durmaya çalışıyor

    • @turansenel5812
      @turansenel5812 3 месяца назад

      Evde nafaka bekler se
      Balıkçıyı bulamaz.

  • @cemre1991
    @cemre1991 Год назад +348

    ahmet bırak berrin’i 40 yılın başı ders calışası tutmus

  • @buraksrma5681
    @buraksrma5681 4 года назад +834

    Mete'ye tokat atmayın artık, gelen geçen dövüyor. Çok çektin be METE

    • @yalnzveyorgun8609
      @yalnzveyorgun8609 4 года назад +9

      Evet ya yazık hiç suçu yok.

    • @kotusandklaramaozundeiyiol9853
      @kotusandklaramaozundeiyiol9853 2 года назад +1

      bence hakediyor Mete serserinin teki çünkü

    • @ayselbykl5575
      @ayselbykl5575 2 года назад

      Daha çekeceği geride metenin hapishane işkence tuğrul abooo daha iyi günleri

    • @eminesurasafak7615
      @eminesurasafak7615 2 года назад +7

      Çocuğun yüzü nasır bağladı resmen

    • @cemalettinoren
      @cemalettinoren Год назад +15

      @@kotusandklaramaozundeiyiol9853 Sen Katip Çelebi Lisesi'nin müdür müsün ?

  • @rabiabozdemir8882
    @rabiabozdemir8882 4 года назад +774

    Bir şu metenin birde ahmetin yediği dayaklarin haddi hesabı yok tüm boyalar bunlara gidiyor djdmdmdm

    • @nrc47
      @nrc47 2 года назад +21

      Necati'yi unutma xdkmsnjhqw

    • @Atibaba13
      @Atibaba13 8 месяцев назад +2

      1 kişiye 5-10 kişi birden girerse öyle olur tabi napsınlar oğlum Vandam'mı bunlar

  • @artvinlitavsan2
    @artvinlitavsan2 4 года назад +685

    Balıkçının oğluna vurduğu için oğlunun intihar etmesi, bu yüzden balıkçının şerefsiz Ali ona vururken hareket etmemesi, vazoyu ben kırmadım baba hoşçakal ,ayrıntısı beni çok yaraladı

    • @angelinaroy8719
      @angelinaroy8719 3 года назад

      Ayn

    • @kotusandklaramaozundeiyiol9853
      @kotusandklaramaozundeiyiol9853 2 года назад +3

      Son günlerde kimi zaman merakla kimi zamanda kızgınlıkla izlenen bir dizi var. Bahsedeceğim bu dizi; “Öyle Bir Geçer ki Zaman”.
      Dizinin içeriğinde birçok konu var. İzleyicileri, özellikle de bayanları haklı olarak en çok öfkelendiren konu dizide işlenen ilişkiler konusu.
      Konudan kısaca şöyle bahsedeyim:
      Güzel bir aile var ve bir gün bu ailenin babası gönlünü yabancı bir kadına kaptırır. Önce küçük kaçamaklarla başlayan bu ilişki Ali Kaptan’ın zaaflarıyla, Coroline’nin de maharetleriyle önü alınamaz bir ilişkiye dönüşür. Sonunda gizli başlayan bu ilişki diğer insanlar ve aile bireyleri tarafından da öğrenilir. Bu durumla birlikte Ali Kaptan’ın karısı olan Cemile için çileli günler başlar. Böyle bir olayda bir kadın ne hissederse Cemile’de bir bir o duyguları yaşamaya başlar. Öfke, nefret, çaresizlik, hayal kırıklığı, güvensizlik, değersizlik ve bunlarla birlikte yine birçok olumsuz duygu ortaya çıkar. Bu duygular Cemile’de birçok yaralara neden olur. Cemile tüm yaralarına rağmen ilişkisine sahip çıkarak eşini düştüğü durumdan kurtarmaya çalışır. Ama Cemile’nin her çabası boşa çıkar. Ali Kaptan iyice yoldan çıkarak eşini ve sevdiklerini daha da üzmeye başlar. Önü alınamaz bir aymazlıkla içine düştüğü bu durumun farkında olsa da Ali Kaptan basireti bağlanmış bir şekilde bir biri ardına hatalar yapmaya devam eder.
      İşler burada bitmez; acı, kızgınlık, hüzün ve ümitsizlik artarak devam eder. Sonunda olan olur ve Ali Kaptan Cemile’yi boşayarak Coroline ile evlilik yapar. Bu evlilik Ali Kaptana mutluluk getirmez. Huzursuzdur Ali Kaptan. Aklı ve kalbi sık sık Cemile’ye kayar. Evliliğini bitirmiştir. Ama hala kafasında Cemile’yi bitirememiştir. Coroline ve Cemile arasında gel git’ler yaşar. Artık Ali Kaptan da acılı ve yaralıdır. Kendi ettiği gibi kendi de bulmuştur tabi ki. Ama bu durum onda daha çok sancı yapmaktadır. Tüm duyguları keşmekeş bir haldedir.
      Yaşadığı hayal kırıklıklarıyla, çaresizlik içinde ayakta durmaya çalışan Cemile ise tam bir mağdurdur. Bir gün Cemile’nin karşısına da biri çıkar ve onunla ilgilenmeye başlar. Cemile’den kopamayan ve O’nu takip eden Ali Kaptan bu durumdan çok rahatsızdır. Öfkesi gittikçe artan Ali Kaptan’ın öfkesi aslında kendine duyduğu öfkedir. Dizide işler daha da karışır ve Cemile evlilik teklifi alır. Cemile bu teklifi kabul edince de Ali Kaptan çıldırır.
      Böylelikle bu süreçte Ali Kaptan’ın yaşadığı bu psikolojik durum “Ali Kaptan sendromunu” oluşturur.
      Ali Kaptan sendromu görüldüğü üzere pek de iç açıcı bir tablo değil. Bu tabloda ne istediğini bilememek var. Hüzün var. Doğrulardan kopma ve onları görememe var. Konuyu daha da irdelediğimizde iradeyi kullanamama, bunun sonucunda düşüncelerini yönetememe, böylelikle duygularını kontrol edememe ve son noktada davranış bozuklukları görülmekte.
      Bu sendromun bir özelliği de bu sendromu yaşayan kişiler kendilerini dünyanın merkezinde zannederler. Sanki her şey onların etrafında dönüyordur. Bundan dolayı da her konuda kendilerini haklı görürler. Yanlışları yoktur, eğer varsa da bunun kendilerine göre geçerli bir açıklaması vardır.
      Bir özgüven kabarması yaşanır Ali Kaptan Sendromu’nda. Ancak bu sahici bir özgüven değildir. İç dünyasında kendisine dair hissettiği değersizlik duygularına karşın, karşısındaki kişiyi değersizleştirerek içindeki değersizliği bastırmaya çalışır. Bu tabloya dışarıdan bakıldığında “özgüven şişmesi” olarak bir yanılsama içine böylelikle düşülebilir.
      Gerçekler Ali Kaptan’a acı verir. İçindeki o acıyı hissetmemek için her daim kendinden uzaklaşır. Bu adeta gerçeklerden bir kaçıştır. Bazen de gerçekleri reddediştir. Ancak bu durum, gerçekleri hiçbir zaman değiştirmez. Rasyonaliteden uzak fanteziler dünyası kurar kendine Ali Kaptan. Bu süreçte kendi içindeki mutsuzluk ile çatışırken çevresindekileri mutlu etmesi de beklenemez. Kendisiyle barışık olmadığı gibi çevresiyle de barışık olamaz. Aslında düşünüldüğünde bu ne büyük bir ızdıraptır…
      Ali Kaptan’ı belli değerlerden uzak olmakla da suçlayabilirsiniz. Ancak bunun çok da geçerli bir yaklaşım olmayacağını söylemek isterim. Ali Kaptan’ın kendine göre bir takım değerleri vardır. Namus, şeref, gurur ve haysiyet Ali Kaptan’ın önemsediği ve vazgeçemeyeceği değerler olabilir. Ama dediğim gibi bu değerler Ali Kaptan’ın kendine göredir. Çünkü, Ali Kaptan kendi yaptıklarına bakmaz. Bunun tam tersine başkalarının davranış ve tutumları söz konusu olduğunda bu değerler söz konusudur. Yani Ali Kaptan’ın değerleri vardır. Asıl sorun Ali Kaptan’ın benimsediği bu değerler karşısında tutarlı, samimi ve dürüst olamamasıdır. Uzaktan bakıldığında kalabalıklar içinde görünse bile Ali Kaptan öyle yalnızdır ki bu yalnızlık onu kendine daha da uzaklaştırır.
      Diziyi izlerken Ali Kaptan’a kızabilirsiniz. Ekran karşısında yerden göğe kadar haksız bulduğunuz bu adamı eleştirip öfkeden deliye de dönebilirsiniz. Ama şunu unutmayalım; bu ne toplumumuza ne de Ali Kaptan’a bir şey katmaz. Toplumumuzda Ali Kaptan yalnız değil. Çünkü aramızdaki Ali Kaptan’ların sayısı oldukça yüksek. Bu durumda onlar için bir şeyler yapmak isterseniz öncelikle onları anlayalım, anlayalım ki onlara yardımcı olalım. Onları anladığımızda onlar için yapılabilecek en büyük yardımın ve en büyük iyiliğin onları sevmek olduğunu görebiliriz. Çünkü Ali Kaptan’ların sevgiye ihtiyacı var. Sevilmek ve değerli olabilmek için oradan oraya savruluyorlar. Tüm bu bocalamaların ve iradesizliklerin altında kendini sevgisiz ve değersiz hissetmenin yatmakta olduğu aşikârdır. Sevgisizlik insanda yaralar bırakır. Geçmişten gelen bu yaralar kişinin tüm yaşantısı boyunca ne istediğini bilememe ve kararsızlık gibi semptomlar oluşturur. Bu semptomlar öncelikle kişiye büyük zararlar verir. Kendisiyle birlikte özellikle kol mesafesinden daha yakın olan anne, baba, eş ve çocuk gibi olan kişilere de bu sorun yansır. Dolayısıyla ilişkilerde ve evliliklerde Ali Kaptan vakasında olduğu gibi dramlar görülür.
      Sevgisizlik sonucunda oluşan yaraları ancak sevgi iyileştirir. Ali Kaptan sendromunda oluşan yaralar da sevgiyle iyileşir. Sevgi en büyük şifadır. Sevginin yolu anlamak ve kabullenmekten geçer. Sevgi öyle bir güçtür ki, sevgi karşısında donmuş ve katılaşmış kalıplar sevginin sıcaklığıyla çözülüverir. Ali Kaptan’ın kendine ve çevresine ördüğü buzdan kaleler de sevgiyle erir. Yeter ki içinizdeki sevgi eksilmesin. Eğer sevmek sizin için zor geliyorsa da lütfen Yunus Emre’yi hatırlayın; “Yaratılanı Severim Yaradandan Ötürü”

    • @askokuskog
      @askokuskog 7 месяцев назад +1

      Ama o baba bu adam değil ki

    • @sevvalkopuz
      @sevvalkopuz 4 месяца назад

      Suya atlayıp da babasının hasan diye bağırdığı balıkçı değil mi? Sudaki yani​@@askokuskog

    • @ayseguloz3618
      @ayseguloz3618 3 месяца назад +1

      @@sevvalkopuzbalıkçı o gençliği oğlu intihar etti vurdu diye babası

  • @nur4388
    @nur4388 4 года назад +379

    Aylin in bu hayatı seçmesi onlara yaradı bence
    Babasından en iyi şekilde intikamını aldı,
    Annesinin evini geri aldı
    Bence değdi be, Soner le kısada olsa mutlu oldular, dünyaya bir Aylin daha bıraktı,
    Çok iyi oldu

    • @fatmacelik1821
      @fatmacelik1821 3 года назад +17

      Kocasının kardeşiyle yasak aşk yaşadı iğrençlik resmen nesi iyi aklınızı mı yitirdiniz

    • @nur4388
      @nur4388 3 года назад +12

      @@fatmacelik1821 Çok takılma sadece film bu😂😂
      Ki zaten Soner ede yakın olmak için yaptı
      İntikam soğuk yenen bir yemektir

    • @mavisensoy4316
      @mavisensoy4316 2 года назад +42

      Dizinin kilit karakteri net Aylindi zaten. Pek çok düğüm onun yaşadığı aşk ile çözüldü

    • @kotusandklaramaozundeiyiol9853
      @kotusandklaramaozundeiyiol9853 2 года назад

      Son günlerde kimi zaman merakla kimi zamanda kızgınlıkla izlenen bir dizi var. Bahsedeceğim bu dizi; “Öyle Bir Geçer ki Zaman”.
      Dizinin içeriğinde birçok konu var. İzleyicileri, özellikle de bayanları haklı olarak en çok öfkelendiren konu dizide işlenen ilişkiler konusu.
      Konudan kısaca şöyle bahsedeyim:
      Güzel bir aile var ve bir gün bu ailenin babası gönlünü yabancı bir kadına kaptırır. Önce küçük kaçamaklarla başlayan bu ilişki Ali Kaptan’ın zaaflarıyla, Coroline’nin de maharetleriyle önü alınamaz bir ilişkiye dönüşür. Sonunda gizli başlayan bu ilişki diğer insanlar ve aile bireyleri tarafından da öğrenilir. Bu durumla birlikte Ali Kaptan’ın karısı olan Cemile için çileli günler başlar. Böyle bir olayda bir kadın ne hissederse Cemile’de bir bir o duyguları yaşamaya başlar. Öfke, nefret, çaresizlik, hayal kırıklığı, güvensizlik, değersizlik ve bunlarla birlikte yine birçok olumsuz duygu ortaya çıkar. Bu duygular Cemile’de birçok yaralara neden olur. Cemile tüm yaralarına rağmen ilişkisine sahip çıkarak eşini düştüğü durumdan kurtarmaya çalışır. Ama Cemile’nin her çabası boşa çıkar. Ali Kaptan iyice yoldan çıkarak eşini ve sevdiklerini daha da üzmeye başlar. Önü alınamaz bir aymazlıkla içine düştüğü bu durumun farkında olsa da Ali Kaptan basireti bağlanmış bir şekilde bir biri ardına hatalar yapmaya devam eder.
      İşler burada bitmez; acı, kızgınlık, hüzün ve ümitsizlik artarak devam eder. Sonunda olan olur ve Ali Kaptan Cemile’yi boşayarak Coroline ile evlilik yapar. Bu evlilik Ali Kaptana mutluluk getirmez. Huzursuzdur Ali Kaptan. Aklı ve kalbi sık sık Cemile’ye kayar. Evliliğini bitirmiştir. Ama hala kafasında Cemile’yi bitirememiştir. Coroline ve Cemile arasında gel git’ler yaşar. Artık Ali Kaptan da acılı ve yaralıdır. Kendi ettiği gibi kendi de bulmuştur tabi ki. Ama bu durum onda daha çok sancı yapmaktadır. Tüm duyguları keşmekeş bir haldedir.
      Yaşadığı hayal kırıklıklarıyla, çaresizlik içinde ayakta durmaya çalışan Cemile ise tam bir mağdurdur. Bir gün Cemile’nin karşısına da biri çıkar ve onunla ilgilenmeye başlar. Cemile’den kopamayan ve O’nu takip eden Ali Kaptan bu durumdan çok rahatsızdır. Öfkesi gittikçe artan Ali Kaptan’ın öfkesi aslında kendine duyduğu öfkedir. Dizide işler daha da karışır ve Cemile evlilik teklifi alır. Cemile bu teklifi kabul edince de Ali Kaptan çıldırır.
      Böylelikle bu süreçte Ali Kaptan’ın yaşadığı bu psikolojik durum “Ali Kaptan sendromunu” oluşturur.
      Ali Kaptan sendromu görüldüğü üzere pek de iç açıcı bir tablo değil. Bu tabloda ne istediğini bilememek var. Hüzün var. Doğrulardan kopma ve onları görememe var. Konuyu daha da irdelediğimizde iradeyi kullanamama, bunun sonucunda düşüncelerini yönetememe, böylelikle duygularını kontrol edememe ve son noktada davranış bozuklukları görülmekte.
      Bu sendromun bir özelliği de bu sendromu yaşayan kişiler kendilerini dünyanın merkezinde zannederler. Sanki her şey onların etrafında dönüyordur. Bundan dolayı da her konuda kendilerini haklı görürler. Yanlışları yoktur, eğer varsa da bunun kendilerine göre geçerli bir açıklaması vardır.
      Bir özgüven kabarması yaşanır Ali Kaptan Sendromu’nda. Ancak bu sahici bir özgüven değildir. İç dünyasında kendisine dair hissettiği değersizlik duygularına karşın, karşısındaki kişiyi değersizleştirerek içindeki değersizliği bastırmaya çalışır. Bu tabloya dışarıdan bakıldığında “özgüven şişmesi” olarak bir yanılsama içine böylelikle düşülebilir.
      Gerçekler Ali Kaptan’a acı verir. İçindeki o acıyı hissetmemek için her daim kendinden uzaklaşır. Bu adeta gerçeklerden bir kaçıştır. Bazen de gerçekleri reddediştir. Ancak bu durum, gerçekleri hiçbir zaman değiştirmez. Rasyonaliteden uzak fanteziler dünyası kurar kendine Ali Kaptan. Bu süreçte kendi içindeki mutsuzluk ile çatışırken çevresindekileri mutlu etmesi de beklenemez. Kendisiyle barışık olmadığı gibi çevresiyle de barışık olamaz. Aslında düşünüldüğünde bu ne büyük bir ızdıraptır…
      Ali Kaptan’ı belli değerlerden uzak olmakla da suçlayabilirsiniz. Ancak bunun çok da geçerli bir yaklaşım olmayacağını söylemek isterim. Ali Kaptan’ın kendine göre bir takım değerleri vardır. Namus, şeref, gurur ve haysiyet Ali Kaptan’ın önemsediği ve vazgeçemeyeceği değerler olabilir. Ama dediğim gibi bu değerler Ali Kaptan’ın kendine göredir. Çünkü, Ali Kaptan kendi yaptıklarına bakmaz. Bunun tam tersine başkalarının davranış ve tutumları söz konusu olduğunda bu değerler söz konusudur. Yani Ali Kaptan’ın değerleri vardır. Asıl sorun Ali Kaptan’ın benimsediği bu değerler karşısında tutarlı, samimi ve dürüst olamamasıdır. Uzaktan bakıldığında kalabalıklar içinde görünse bile Ali Kaptan öyle yalnızdır ki bu yalnızlık onu kendine daha da uzaklaştırır.
      Diziyi izlerken Ali Kaptan’a kızabilirsiniz. Ekran karşısında yerden göğe kadar haksız bulduğunuz bu adamı eleştirip öfkeden deliye de dönebilirsiniz. Ama şunu unutmayalım; bu ne toplumumuza ne de Ali Kaptan’a bir şey katmaz. Toplumumuzda Ali Kaptan yalnız değil. Çünkü aramızdaki Ali Kaptan’ların sayısı oldukça yüksek. Bu durumda onlar için bir şeyler yapmak isterseniz öncelikle onları anlayalım, anlayalım ki onlara yardımcı olalım. Onları anladığımızda onlar için yapılabilecek en büyük yardımın ve en büyük iyiliğin onları sevmek olduğunu görebiliriz. Çünkü Ali Kaptan’ların sevgiye ihtiyacı var. Sevilmek ve değerli olabilmek için oradan oraya savruluyorlar. Tüm bu bocalamaların ve iradesizliklerin altında kendini sevgisiz ve değersiz hissetmenin yatmakta olduğu aşikârdır. Sevgisizlik insanda yaralar bırakır. Geçmişten gelen bu yaralar kişinin tüm yaşantısı boyunca ne istediğini bilememe ve kararsızlık gibi semptomlar oluşturur. Bu semptomlar öncelikle kişiye büyük zararlar verir. Kendisiyle birlikte özellikle kol mesafesinden daha yakın olan anne, baba, eş ve çocuk gibi olan kişilere de bu sorun yansır. Dolayısıyla ilişkilerde ve evliliklerde Ali Kaptan vakasında olduğu gibi dramlar görülür.
      Sevgisizlik sonucunda oluşan yaraları ancak sevgi iyileştirir. Ali Kaptan sendromunda oluşan yaralar da sevgiyle iyileşir. Sevgi en büyük şifadır. Sevginin yolu anlamak ve kabullenmekten geçer. Sevgi öyle bir güçtür ki, sevgi karşısında donmuş ve katılaşmış kalıplar sevginin sıcaklığıyla çözülüverir. Ali Kaptan’ın kendine ve çevresine ördüğü buzdan kaleler de sevgiyle erir. Yeter ki içinizdeki sevgi eksilmesin. Eğer sevmek sizin için zor geliyorsa da lütfen Yunus Emre’yi hatırlayın; “Yaratılanı Severim Yaradandan Ötürü”

    • @BurcuDurgut-ti9gb
      @BurcuDurgut-ti9gb 5 месяцев назад +1

      @@fatmacelik1821 gerçekten saçma bir yorum olmuş zaten başta Soner ve aylin birbirini tanıdı aşık da oldular kardeşi hasta ve ölümcül olduğu için ve ayline aşık da olduğundan dolayı abisi anlaşmalı evlilik talebinde bulundu Ayline diziyi nasıl izlemiş nasıl bir bakış açısı geliştirmişsiniz pes doğrusu yazmadan edemedim

  • @ozlemalev1530
    @ozlemalev1530 4 года назад +804

    Balıkçı: çekiniyor musun ?
    Cemile : biraz, burda benden başka kadın yok
    Balıkçı : alışırsın
    ( Makine mühendisiligi 1. Sınıf )
    (Bölümümün bana kattığı tek şey su an bu yorumu attiracak potanesiyelde olmam ve yorumun tutmuş olmasi sanırım ahajaj)

  • @gamebilgi
    @gamebilgi 4 года назад +803

    Berrin konusmak yerine her sıkıntıda tazı gibi koşup gidiyo 😂

    • @ilaydabarutcu1267
      @ilaydabarutcu1267 4 года назад +20

      O dizideki herkeste var maalesef sjxjxnxjzn

    • @ulkersehirlioglu3488
      @ulkersehirlioglu3488 4 года назад +6

      Bir hukuk öğrencisi degil sanki ilkokul cocugu

    • @kotusandklaramaozundeiyiol9853
      @kotusandklaramaozundeiyiol9853 2 года назад

      Son günlerde kimi zaman merakla kimi zamanda kızgınlıkla izlenen bir dizi var. Bahsedeceğim bu dizi; “Öyle Bir Geçer ki Zaman”.
      Dizinin içeriğinde birçok konu var. İzleyicileri, özellikle de bayanları haklı olarak en çok öfkelendiren konu dizide işlenen ilişkiler konusu.
      Konudan kısaca şöyle bahsedeyim:
      Güzel bir aile var ve bir gün bu ailenin babası gönlünü yabancı bir kadına kaptırır. Önce küçük kaçamaklarla başlayan bu ilişki Ali Kaptan’ın zaaflarıyla, Coroline’nin de maharetleriyle önü alınamaz bir ilişkiye dönüşür. Sonunda gizli başlayan bu ilişki diğer insanlar ve aile bireyleri tarafından da öğrenilir. Bu durumla birlikte Ali Kaptan’ın karısı olan Cemile için çileli günler başlar. Böyle bir olayda bir kadın ne hissederse Cemile’de bir bir o duyguları yaşamaya başlar. Öfke, nefret, çaresizlik, hayal kırıklığı, güvensizlik, değersizlik ve bunlarla birlikte yine birçok olumsuz duygu ortaya çıkar. Bu duygular Cemile’de birçok yaralara neden olur. Cemile tüm yaralarına rağmen ilişkisine sahip çıkarak eşini düştüğü durumdan kurtarmaya çalışır. Ama Cemile’nin her çabası boşa çıkar. Ali Kaptan iyice yoldan çıkarak eşini ve sevdiklerini daha da üzmeye başlar. Önü alınamaz bir aymazlıkla içine düştüğü bu durumun farkında olsa da Ali Kaptan basireti bağlanmış bir şekilde bir biri ardına hatalar yapmaya devam eder.
      İşler burada bitmez; acı, kızgınlık, hüzün ve ümitsizlik artarak devam eder. Sonunda olan olur ve Ali Kaptan Cemile’yi boşayarak Coroline ile evlilik yapar. Bu evlilik Ali Kaptana mutluluk getirmez. Huzursuzdur Ali Kaptan. Aklı ve kalbi sık sık Cemile’ye kayar. Evliliğini bitirmiştir. Ama hala kafasında Cemile’yi bitirememiştir. Coroline ve Cemile arasında gel git’ler yaşar. Artık Ali Kaptan da acılı ve yaralıdır. Kendi ettiği gibi kendi de bulmuştur tabi ki. Ama bu durum onda daha çok sancı yapmaktadır. Tüm duyguları keşmekeş bir haldedir.
      Yaşadığı hayal kırıklıklarıyla, çaresizlik içinde ayakta durmaya çalışan Cemile ise tam bir mağdurdur. Bir gün Cemile’nin karşısına da biri çıkar ve onunla ilgilenmeye başlar. Cemile’den kopamayan ve O’nu takip eden Ali Kaptan bu durumdan çok rahatsızdır. Öfkesi gittikçe artan Ali Kaptan’ın öfkesi aslında kendine duyduğu öfkedir. Dizide işler daha da karışır ve Cemile evlilik teklifi alır. Cemile bu teklifi kabul edince de Ali Kaptan çıldırır.
      Böylelikle bu süreçte Ali Kaptan’ın yaşadığı bu psikolojik durum “Ali Kaptan sendromunu” oluşturur.
      Ali Kaptan sendromu görüldüğü üzere pek de iç açıcı bir tablo değil. Bu tabloda ne istediğini bilememek var. Hüzün var. Doğrulardan kopma ve onları görememe var. Konuyu daha da irdelediğimizde iradeyi kullanamama, bunun sonucunda düşüncelerini yönetememe, böylelikle duygularını kontrol edememe ve son noktada davranış bozuklukları görülmekte.
      Bu sendromun bir özelliği de bu sendromu yaşayan kişiler kendilerini dünyanın merkezinde zannederler. Sanki her şey onların etrafında dönüyordur. Bundan dolayı da her konuda kendilerini haklı görürler. Yanlışları yoktur, eğer varsa da bunun kendilerine göre geçerli bir açıklaması vardır.
      Bir özgüven kabarması yaşanır Ali Kaptan Sendromu’nda. Ancak bu sahici bir özgüven değildir. İç dünyasında kendisine dair hissettiği değersizlik duygularına karşın, karşısındaki kişiyi değersizleştirerek içindeki değersizliği bastırmaya çalışır. Bu tabloya dışarıdan bakıldığında “özgüven şişmesi” olarak bir yanılsama içine böylelikle düşülebilir.
      Gerçekler Ali Kaptan’a acı verir. İçindeki o acıyı hissetmemek için her daim kendinden uzaklaşır. Bu adeta gerçeklerden bir kaçıştır. Bazen de gerçekleri reddediştir. Ancak bu durum, gerçekleri hiçbir zaman değiştirmez. Rasyonaliteden uzak fanteziler dünyası kurar kendine Ali Kaptan. Bu süreçte kendi içindeki mutsuzluk ile çatışırken çevresindekileri mutlu etmesi de beklenemez. Kendisiyle barışık olmadığı gibi çevresiyle de barışık olamaz. Aslında düşünüldüğünde bu ne büyük bir ızdıraptır…
      Ali Kaptan’ı belli değerlerden uzak olmakla da suçlayabilirsiniz. Ancak bunun çok da geçerli bir yaklaşım olmayacağını söylemek isterim. Ali Kaptan’ın kendine göre bir takım değerleri vardır. Namus, şeref, gurur ve haysiyet Ali Kaptan’ın önemsediği ve vazgeçemeyeceği değerler olabilir. Ama dediğim gibi bu değerler Ali Kaptan’ın kendine göredir. Çünkü, Ali Kaptan kendi yaptıklarına bakmaz. Bunun tam tersine başkalarının davranış ve tutumları söz konusu olduğunda bu değerler söz konusudur. Yani Ali Kaptan’ın değerleri vardır. Asıl sorun Ali Kaptan’ın benimsediği bu değerler karşısında tutarlı, samimi ve dürüst olamamasıdır. Uzaktan bakıldığında kalabalıklar içinde görünse bile Ali Kaptan öyle yalnızdır ki bu yalnızlık onu kendine daha da uzaklaştırır.
      Diziyi izlerken Ali Kaptan’a kızabilirsiniz. Ekran karşısında yerden göğe kadar haksız bulduğunuz bu adamı eleştirip öfkeden deliye de dönebilirsiniz. Ama şunu unutmayalım; bu ne toplumumuza ne de Ali Kaptan’a bir şey katmaz. Toplumumuzda Ali Kaptan yalnız değil. Çünkü aramızdaki Ali Kaptan’ların sayısı oldukça yüksek. Bu durumda onlar için bir şeyler yapmak isterseniz öncelikle onları anlayalım, anlayalım ki onlara yardımcı olalım. Onları anladığımızda onlar için yapılabilecek en büyük yardımın ve en büyük iyiliğin onları sevmek olduğunu görebiliriz. Çünkü Ali Kaptan’ların sevgiye ihtiyacı var. Sevilmek ve değerli olabilmek için oradan oraya savruluyorlar. Tüm bu bocalamaların ve iradesizliklerin altında kendini sevgisiz ve değersiz hissetmenin yatmakta olduğu aşikârdır. Sevgisizlik insanda yaralar bırakır. Geçmişten gelen bu yaralar kişinin tüm yaşantısı boyunca ne istediğini bilememe ve kararsızlık gibi semptomlar oluşturur. Bu semptomlar öncelikle kişiye büyük zararlar verir. Kendisiyle birlikte özellikle kol mesafesinden daha yakın olan anne, baba, eş ve çocuk gibi olan kişilere de bu sorun yansır. Dolayısıyla ilişkilerde ve evliliklerde Ali Kaptan vakasında olduğu gibi dramlar görülür.
      Sevgisizlik sonucunda oluşan yaraları ancak sevgi iyileştirir. Ali Kaptan sendromunda oluşan yaralar da sevgiyle iyileşir. Sevgi en büyük şifadır. Sevginin yolu anlamak ve kabullenmekten geçer. Sevgi öyle bir güçtür ki, sevgi karşısında donmuş ve katılaşmış kalıplar sevginin sıcaklığıyla çözülüverir. Ali Kaptan’ın kendine ve çevresine ördüğü buzdan kaleler de sevgiyle erir. Yeter ki içinizdeki sevgi eksilmesin. Eğer sevmek sizin için zor geliyorsa da lütfen Yunus Emre’yi hatırlayın; “Yaratılanı Severim Yaradandan Ötürü”

    • @duru_2710
      @duru_2710 Год назад +1

      Valla her olayda kosmaktan bacak kası yaptı kız

    • @Alwaysonmymind7
      @Alwaysonmymind7 3 месяца назад

      😂😂

  • @umut2426
    @umut2426 4 года назад +748

    Ulan bizim burdaki esnaflar olsa Ali ye meydan dayağı atarlardı

    • @hainkostok2173
      @hainkostok2173 4 года назад +21

      Aynen ya o adamlar hiçbir b*k yapmadı

    • @sevgiozhan9865
      @sevgiozhan9865 3 года назад +10

      ali kaptan ın ağırlığı var ondan ellemediler herhalde..

    • @nurcanismayilzade4792
      @nurcanismayilzade4792 2 года назад +1

      @@hainkostok2173 haha pp mükemmel

    • @kotusandklaramaozundeiyiol9853
      @kotusandklaramaozundeiyiol9853 2 года назад +1

      Son günlerde kimi zaman merakla kimi zamanda kızgınlıkla izlenen bir dizi var. Bahsedeceğim bu dizi; “Öyle Bir Geçer ki Zaman”.
      Dizinin içeriğinde birçok konu var. İzleyicileri, özellikle de bayanları haklı olarak en çok öfkelendiren konu dizide işlenen ilişkiler konusu.
      Konudan kısaca şöyle bahsedeyim:
      Güzel bir aile var ve bir gün bu ailenin babası gönlünü yabancı bir kadına kaptırır. Önce küçük kaçamaklarla başlayan bu ilişki Ali Kaptan’ın zaaflarıyla, Coroline’nin de maharetleriyle önü alınamaz bir ilişkiye dönüşür. Sonunda gizli başlayan bu ilişki diğer insanlar ve aile bireyleri tarafından da öğrenilir. Bu durumla birlikte Ali Kaptan’ın karısı olan Cemile için çileli günler başlar. Böyle bir olayda bir kadın ne hissederse Cemile’de bir bir o duyguları yaşamaya başlar. Öfke, nefret, çaresizlik, hayal kırıklığı, güvensizlik, değersizlik ve bunlarla birlikte yine birçok olumsuz duygu ortaya çıkar. Bu duygular Cemile’de birçok yaralara neden olur. Cemile tüm yaralarına rağmen ilişkisine sahip çıkarak eşini düştüğü durumdan kurtarmaya çalışır. Ama Cemile’nin her çabası boşa çıkar. Ali Kaptan iyice yoldan çıkarak eşini ve sevdiklerini daha da üzmeye başlar. Önü alınamaz bir aymazlıkla içine düştüğü bu durumun farkında olsa da Ali Kaptan basireti bağlanmış bir şekilde bir biri ardına hatalar yapmaya devam eder.
      İşler burada bitmez; acı, kızgınlık, hüzün ve ümitsizlik artarak devam eder. Sonunda olan olur ve Ali Kaptan Cemile’yi boşayarak Coroline ile evlilik yapar. Bu evlilik Ali Kaptana mutluluk getirmez. Huzursuzdur Ali Kaptan. Aklı ve kalbi sık sık Cemile’ye kayar. Evliliğini bitirmiştir. Ama hala kafasında Cemile’yi bitirememiştir. Coroline ve Cemile arasında gel git’ler yaşar. Artık Ali Kaptan da acılı ve yaralıdır. Kendi ettiği gibi kendi de bulmuştur tabi ki. Ama bu durum onda daha çok sancı yapmaktadır. Tüm duyguları keşmekeş bir haldedir.
      Yaşadığı hayal kırıklıklarıyla, çaresizlik içinde ayakta durmaya çalışan Cemile ise tam bir mağdurdur. Bir gün Cemile’nin karşısına da biri çıkar ve onunla ilgilenmeye başlar. Cemile’den kopamayan ve O’nu takip eden Ali Kaptan bu durumdan çok rahatsızdır. Öfkesi gittikçe artan Ali Kaptan’ın öfkesi aslında kendine duyduğu öfkedir. Dizide işler daha da karışır ve Cemile evlilik teklifi alır. Cemile bu teklifi kabul edince de Ali Kaptan çıldırır.
      Böylelikle bu süreçte Ali Kaptan’ın yaşadığı bu psikolojik durum “Ali Kaptan sendromunu” oluşturur.
      Ali Kaptan sendromu görüldüğü üzere pek de iç açıcı bir tablo değil. Bu tabloda ne istediğini bilememek var. Hüzün var. Doğrulardan kopma ve onları görememe var. Konuyu daha da irdelediğimizde iradeyi kullanamama, bunun sonucunda düşüncelerini yönetememe, böylelikle duygularını kontrol edememe ve son noktada davranış bozuklukları görülmekte.
      Bu sendromun bir özelliği de bu sendromu yaşayan kişiler kendilerini dünyanın merkezinde zannederler. Sanki her şey onların etrafında dönüyordur. Bundan dolayı da her konuda kendilerini haklı görürler. Yanlışları yoktur, eğer varsa da bunun kendilerine göre geçerli bir açıklaması vardır.
      Bir özgüven kabarması yaşanır Ali Kaptan Sendromu’nda. Ancak bu sahici bir özgüven değildir. İç dünyasında kendisine dair hissettiği değersizlik duygularına karşın, karşısındaki kişiyi değersizleştirerek içindeki değersizliği bastırmaya çalışır. Bu tabloya dışarıdan bakıldığında “özgüven şişmesi” olarak bir yanılsama içine böylelikle düşülebilir.
      Gerçekler Ali Kaptan’a acı verir. İçindeki o acıyı hissetmemek için her daim kendinden uzaklaşır. Bu adeta gerçeklerden bir kaçıştır. Bazen de gerçekleri reddediştir. Ancak bu durum, gerçekleri hiçbir zaman değiştirmez. Rasyonaliteden uzak fanteziler dünyası kurar kendine Ali Kaptan. Bu süreçte kendi içindeki mutsuzluk ile çatışırken çevresindekileri mutlu etmesi de beklenemez. Kendisiyle barışık olmadığı gibi çevresiyle de barışık olamaz. Aslında düşünüldüğünde bu ne büyük bir ızdıraptır…
      Ali Kaptan’ı belli değerlerden uzak olmakla da suçlayabilirsiniz. Ancak bunun çok da geçerli bir yaklaşım olmayacağını söylemek isterim. Ali Kaptan’ın kendine göre bir takım değerleri vardır. Namus, şeref, gurur ve haysiyet Ali Kaptan’ın önemsediği ve vazgeçemeyeceği değerler olabilir. Ama dediğim gibi bu değerler Ali Kaptan’ın kendine göredir. Çünkü, Ali Kaptan kendi yaptıklarına bakmaz. Bunun tam tersine başkalarının davranış ve tutumları söz konusu olduğunda bu değerler söz konusudur. Yani Ali Kaptan’ın değerleri vardır. Asıl sorun Ali Kaptan’ın benimsediği bu değerler karşısında tutarlı, samimi ve dürüst olamamasıdır. Uzaktan bakıldığında kalabalıklar içinde görünse bile Ali Kaptan öyle yalnızdır ki bu yalnızlık onu kendine daha da uzaklaştırır.
      Diziyi izlerken Ali Kaptan’a kızabilirsiniz. Ekran karşısında yerden göğe kadar haksız bulduğunuz bu adamı eleştirip öfkeden deliye de dönebilirsiniz. Ama şunu unutmayalım; bu ne toplumumuza ne de Ali Kaptan’a bir şey katmaz. Toplumumuzda Ali Kaptan yalnız değil. Çünkü aramızdaki Ali Kaptan’ların sayısı oldukça yüksek. Bu durumda onlar için bir şeyler yapmak isterseniz öncelikle onları anlayalım, anlayalım ki onlara yardımcı olalım. Onları anladığımızda onlar için yapılabilecek en büyük yardımın ve en büyük iyiliğin onları sevmek olduğunu görebiliriz. Çünkü Ali Kaptan’ların sevgiye ihtiyacı var. Sevilmek ve değerli olabilmek için oradan oraya savruluyorlar. Tüm bu bocalamaların ve iradesizliklerin altında kendini sevgisiz ve değersiz hissetmenin yatmakta olduğu aşikârdır. Sevgisizlik insanda yaralar bırakır. Geçmişten gelen bu yaralar kişinin tüm yaşantısı boyunca ne istediğini bilememe ve kararsızlık gibi semptomlar oluşturur. Bu semptomlar öncelikle kişiye büyük zararlar verir. Kendisiyle birlikte özellikle kol mesafesinden daha yakın olan anne, baba, eş ve çocuk gibi olan kişilere de bu sorun yansır. Dolayısıyla ilişkilerde ve evliliklerde Ali Kaptan vakasında olduğu gibi dramlar görülür.
      Sevgisizlik sonucunda oluşan yaraları ancak sevgi iyileştirir. Ali Kaptan sendromunda oluşan yaralar da sevgiyle iyileşir. Sevgi en büyük şifadır. Sevginin yolu anlamak ve kabullenmekten geçer. Sevgi öyle bir güçtür ki, sevgi karşısında donmuş ve katılaşmış kalıplar sevginin sıcaklığıyla çözülüverir. Ali Kaptan’ın kendine ve çevresine ördüğü buzdan kaleler de sevgiyle erir. Yeter ki içinizdeki sevgi eksilmesin. Eğer sevmek sizin için zor geliyorsa da lütfen Yunus Emre’yi hatırlayın; “Yaratılanı Severim Yaradandan Ötürü”

    • @emre1594
      @emre1594 3 месяца назад

      Biz bu ailenin komşusu ya da akrabası olsak onları kapısız bacasız eve yollamazdık küçücük evimizde kişi yaşardık ama asla dışarıda koymazdık

  • @dancingqueen4802
    @dancingqueen4802 4 года назад +700

    "Çürüyecek olan her yerde çürür"🦋

    • @kotusandklaramaozundeiyiol9853
      @kotusandklaramaozundeiyiol9853 2 года назад +1

      Son günlerde kimi zaman merakla kimi zamanda kızgınlıkla izlenen bir dizi var. Bahsedeceğim bu dizi; “Öyle Bir Geçer ki Zaman”.
      Dizinin içeriğinde birçok konu var. İzleyicileri, özellikle de bayanları haklı olarak en çok öfkelendiren konu dizide işlenen ilişkiler konusu.
      Konudan kısaca şöyle bahsedeyim:
      Güzel bir aile var ve bir gün bu ailenin babası gönlünü yabancı bir kadına kaptırır. Önce küçük kaçamaklarla başlayan bu ilişki Ali Kaptan’ın zaaflarıyla, Coroline’nin de maharetleriyle önü alınamaz bir ilişkiye dönüşür. Sonunda gizli başlayan bu ilişki diğer insanlar ve aile bireyleri tarafından da öğrenilir. Bu durumla birlikte Ali Kaptan’ın karısı olan Cemile için çileli günler başlar. Böyle bir olayda bir kadın ne hissederse Cemile’de bir bir o duyguları yaşamaya başlar. Öfke, nefret, çaresizlik, hayal kırıklığı, güvensizlik, değersizlik ve bunlarla birlikte yine birçok olumsuz duygu ortaya çıkar. Bu duygular Cemile’de birçok yaralara neden olur. Cemile tüm yaralarına rağmen ilişkisine sahip çıkarak eşini düştüğü durumdan kurtarmaya çalışır. Ama Cemile’nin her çabası boşa çıkar. Ali Kaptan iyice yoldan çıkarak eşini ve sevdiklerini daha da üzmeye başlar. Önü alınamaz bir aymazlıkla içine düştüğü bu durumun farkında olsa da Ali Kaptan basireti bağlanmış bir şekilde bir biri ardına hatalar yapmaya devam eder.
      İşler burada bitmez; acı, kızgınlık, hüzün ve ümitsizlik artarak devam eder. Sonunda olan olur ve Ali Kaptan Cemile’yi boşayarak Coroline ile evlilik yapar. Bu evlilik Ali Kaptana mutluluk getirmez. Huzursuzdur Ali Kaptan. Aklı ve kalbi sık sık Cemile’ye kayar. Evliliğini bitirmiştir. Ama hala kafasında Cemile’yi bitirememiştir. Coroline ve Cemile arasında gel git’ler yaşar. Artık Ali Kaptan da acılı ve yaralıdır. Kendi ettiği gibi kendi de bulmuştur tabi ki. Ama bu durum onda daha çok sancı yapmaktadır. Tüm duyguları keşmekeş bir haldedir.
      Yaşadığı hayal kırıklıklarıyla, çaresizlik içinde ayakta durmaya çalışan Cemile ise tam bir mağdurdur. Bir gün Cemile’nin karşısına da biri çıkar ve onunla ilgilenmeye başlar. Cemile’den kopamayan ve O’nu takip eden Ali Kaptan bu durumdan çok rahatsızdır. Öfkesi gittikçe artan Ali Kaptan’ın öfkesi aslında kendine duyduğu öfkedir. Dizide işler daha da karışır ve Cemile evlilik teklifi alır. Cemile bu teklifi kabul edince de Ali Kaptan çıldırır.
      Böylelikle bu süreçte Ali Kaptan’ın yaşadığı bu psikolojik durum “Ali Kaptan sendromunu” oluşturur.
      Ali Kaptan sendromu görüldüğü üzere pek de iç açıcı bir tablo değil. Bu tabloda ne istediğini bilememek var. Hüzün var. Doğrulardan kopma ve onları görememe var. Konuyu daha da irdelediğimizde iradeyi kullanamama, bunun sonucunda düşüncelerini yönetememe, böylelikle duygularını kontrol edememe ve son noktada davranış bozuklukları görülmekte.
      Bu sendromun bir özelliği de bu sendromu yaşayan kişiler kendilerini dünyanın merkezinde zannederler. Sanki her şey onların etrafında dönüyordur. Bundan dolayı da her konuda kendilerini haklı görürler. Yanlışları yoktur, eğer varsa da bunun kendilerine göre geçerli bir açıklaması vardır.
      Bir özgüven kabarması yaşanır Ali Kaptan Sendromu’nda. Ancak bu sahici bir özgüven değildir. İç dünyasında kendisine dair hissettiği değersizlik duygularına karşın, karşısındaki kişiyi değersizleştirerek içindeki değersizliği bastırmaya çalışır. Bu tabloya dışarıdan bakıldığında “özgüven şişmesi” olarak bir yanılsama içine böylelikle düşülebilir.
      Gerçekler Ali Kaptan’a acı verir. İçindeki o acıyı hissetmemek için her daim kendinden uzaklaşır. Bu adeta gerçeklerden bir kaçıştır. Bazen de gerçekleri reddediştir. Ancak bu durum, gerçekleri hiçbir zaman değiştirmez. Rasyonaliteden uzak fanteziler dünyası kurar kendine Ali Kaptan. Bu süreçte kendi içindeki mutsuzluk ile çatışırken çevresindekileri mutlu etmesi de beklenemez. Kendisiyle barışık olmadığı gibi çevresiyle de barışık olamaz. Aslında düşünüldüğünde bu ne büyük bir ızdıraptır…
      Ali Kaptan’ı belli değerlerden uzak olmakla da suçlayabilirsiniz. Ancak bunun çok da geçerli bir yaklaşım olmayacağını söylemek isterim. Ali Kaptan’ın kendine göre bir takım değerleri vardır. Namus, şeref, gurur ve haysiyet Ali Kaptan’ın önemsediği ve vazgeçemeyeceği değerler olabilir. Ama dediğim gibi bu değerler Ali Kaptan’ın kendine göredir. Çünkü, Ali Kaptan kendi yaptıklarına bakmaz. Bunun tam tersine başkalarının davranış ve tutumları söz konusu olduğunda bu değerler söz konusudur. Yani Ali Kaptan’ın değerleri vardır. Asıl sorun Ali Kaptan’ın benimsediği bu değerler karşısında tutarlı, samimi ve dürüst olamamasıdır. Uzaktan bakıldığında kalabalıklar içinde görünse bile Ali Kaptan öyle yalnızdır ki bu yalnızlık onu kendine daha da uzaklaştırır.
      Diziyi izlerken Ali Kaptan’a kızabilirsiniz. Ekran karşısında yerden göğe kadar haksız bulduğunuz bu adamı eleştirip öfkeden deliye de dönebilirsiniz. Ama şunu unutmayalım; bu ne toplumumuza ne de Ali Kaptan’a bir şey katmaz. Toplumumuzda Ali Kaptan yalnız değil. Çünkü aramızdaki Ali Kaptan’ların sayısı oldukça yüksek. Bu durumda onlar için bir şeyler yapmak isterseniz öncelikle onları anlayalım, anlayalım ki onlara yardımcı olalım. Onları anladığımızda onlar için yapılabilecek en büyük yardımın ve en büyük iyiliğin onları sevmek olduğunu görebiliriz. Çünkü Ali Kaptan’ların sevgiye ihtiyacı var. Sevilmek ve değerli olabilmek için oradan oraya savruluyorlar. Tüm bu bocalamaların ve iradesizliklerin altında kendini sevgisiz ve değersiz hissetmenin yatmakta olduğu aşikârdır. Sevgisizlik insanda yaralar bırakır. Geçmişten gelen bu yaralar kişinin tüm yaşantısı boyunca ne istediğini bilememe ve kararsızlık gibi semptomlar oluşturur. Bu semptomlar öncelikle kişiye büyük zararlar verir. Kendisiyle birlikte özellikle kol mesafesinden daha yakın olan anne, baba, eş ve çocuk gibi olan kişilere de bu sorun yansır. Dolayısıyla ilişkilerde ve evliliklerde Ali Kaptan vakasında olduğu gibi dramlar görülür.
      Sevgisizlik sonucunda oluşan yaraları ancak sevgi iyileştirir. Ali Kaptan sendromunda oluşan yaralar da sevgiyle iyileşir. Sevgi en büyük şifadır. Sevginin yolu anlamak ve kabullenmekten geçer. Sevgi öyle bir güçtür ki, sevgi karşısında donmuş ve katılaşmış kalıplar sevginin sıcaklığıyla çözülüverir. Ali Kaptan’ın kendine ve çevresine ördüğü buzdan kaleler de sevgiyle erir. Yeter ki içinizdeki sevgi eksilmesin. Eğer sevmek sizin için zor geliyorsa da lütfen Yunus Emre’yi hatırlayın; “Yaratılanı Severim Yaradandan Ötürü”

  • @halecark2865
    @halecark2865 3 года назад +449

    Osmana gösterilen sevginin 2/5 i diğer çocuklara verilseydi çok farklı olabilirdi.

    • @suzaaan37
      @suzaaan37 2 года назад +16

      Niye 2/5 lehxkebxkdbxjdbxj

    • @Nazenin_Maryam
      @Nazenin_Maryam 3 месяца назад

      Cemile hepsine sevgi gösteriyor. Dk başı sarılıp öpüşüp duruyorlar

    • @halecark2865
      @halecark2865 3 месяца назад

      @@suzaaan37 spesifik bir oran

  • @mervee6523
    @mervee6523 4 года назад +646

    Ben gerçekten Aylini o kadar iyi anlıyorum ki. kızın yaşadığı seyler o kadar zor ki hele o yaşta . Hepimiz bazen her seyden bıkıyoruz. Kız ne zorluklar geçiriyor böyle olması çok normal. Sevdiği adam onu sevmediğini söylüyor. Sanki satılıkmıs gibi rüşvet teklif ediyor. Tabiki Soneri çok seviyorum orası ayrıda aylinin gözünden bu böyle. Ayrıca aylin naparsa yapsın pnu çok seviyorum malum farah zeynep abdullah...

    • @nutellagachatr9030
      @nutellagachatr9030 4 года назад +17

      Evt haklısın ama keşke sinirini ailesinden çıkarmasaydı onlara her şeyi anlatsaydı😢

    • @belladonna3219
      @belladonna3219 4 года назад +14

      O kadar haklısın ki... Mete fiziksel ve psikolojik olarak hemen adapte olabilir ki bu çok doğal çünkü taşın toprağın arasında yaşamayı en çok kaldırabilecek kişi zaten Mete o beşli arasında. Kaldı ki Ali şerefsizine olan nefreti de onu her türlü zorluğa karşı dayanıklı kılar çünkü nefret insanı güçlü kılar zannımca. Berrin desen kız güya her şeyle ilgileniyor ama aslında hiçbir şey umrunda değil. Güya hukuk okuyor ama daha Ali piçine karşı annesinin hukuki haklarını savunmaktan bile aciz. Mesela Ali şerrosu Mete'ye karşı Osman'ı aldığında aslında öyle olmadığı halde "Ali Akarsu çocuğu kaçırdı" diye savcılığa suç duyurusunda bulunabilirdi çünkü velayet zaten Cemile'ye ait ve Ali direkt olarak suçlu olurdu hem cezai yaptırım uygulanırdı hem de Osman tüm bunları yaşamak zorunda kalmadan göz açıp kapayıncaya kadar eve dönmüş olurdu. Ve Ali istediği kadar "yalan anlaşma yaptık Cemile isteyerek verdi çocuğu" dese de kanıtlayamazdı hiçbir şekilde. Böylece bugüne kadar yaşattıklarının da intikamını alırlardı o şerefsizden. Tıpkı Cemile gibi o da hapislere düşerdi 😏 yine aynı şekilde o beton yığınını ev diye kakaladığı için de nafaka vermediği için de Ali'nin ağzına sıçabilirdi ama o anca lafa gelince "sindin nifrit ediyirim hiyvin hirif" diye zırlamayı becerebiliyor o bet sesiyle! 😒 Aklı fikri Ahmet de yaptı kendine sevgiliyi tuzu kuru olunca da "betonda da yatarım taş da yerim" kafasında Pollyana'yı oynuyor tabii ki!😒😡😡😡
      Osman desen zavallı masuma annesinin olduğu her yer, oyun oynayabildiği her yer cennet zaten! Mete gelmiş Aylin'i Osman ile kıyaslıyor çocuk Coroline'in annesini üzen "kötü kadın" olduğunun farkında bir tek! Gerisini nereden bilsin ki! Onun da aklı yetse onun da okulu, arkadaşları olsa o da istemezdi o Allah'ın unuttuğu yerde yaşamayı. (Ki zaten ilerleyen bölümlerde Osman'ın da beklentileri artıyor çünkü yavaş yavaş bir çevre edinip büyümeye etrafında olup biteni "gerçekten" anlamaya başlıyor hatırlıyorum) Cemile desen Mete ile bir olmuş o nafakayı sike sike alması gerekirken 'sindin hiç bi siy istimiyiriim!" Diyor! Kusura bakmayın da o evde gerçekten Aylin yokmuş gibi davranılıyor. Cemile bile böyle davranıyor! O dört çocuktan biri bile farklı düşünüyor ve farklı ihtiyaçlara meylediyorsa Cemile de ona göre davranmak ZORUNDA! Mete efendi ve Berrin hanım istemiyor olabilir içine düştükleri bu sefaleti kanıksamış olabilir! Kendisi de sözüm ona gurur yapıp Ali'den bir şey istemeyebilir ( ki o da nasıl bir gurursa artık Coroline'i ilk öğrendiği zaman "dön bana diye yalvarıp ilerleyen bölümlerde de kendisine bunca şeyi yaşatan bir de üstüne tecavüz eden adamla ilerleyen bölümlerde liseli aşıklar gibi oynaşacak hiçbir şey olmamış gibi!😒😣😤😤) Ama Aylin daha iyi şartlarda yaşamak istiyorsa bunu sağlamak zorunda! Onun ve biricik evlatlarının yersiz gururunun ceremesini Aylin çekmek zorunda değil! O zaman alacak nafakayı paşa paşa istemiyorlarsa Cemile Berrin ve Mete üçlüsü kullanmayacaklar bu kadar basit! Orada iyi şartlar altında yaşamayı hak eden iki insan var Aylin ve Osman. Ki Osman büyüme çağında onun da iyi bir bakıma ve çocukluğunu çocuk gibi yaşamaya hakkı var ve bu Cemile'nin balık satarak alacağı iki kuruşla olamaz! Ki zaten her şeyi geçti o Ali pezevengini rahat ettirmemek için İNADINA alması gerekiyor nafakayı O pezevenk de SİKE SİKE verecek! Hal böyleyken bu neyin gururu!? Hangi gurur!?🤦😒😡😡
      Ayrıca her şeyden öte Aylin az kalsın kaçırılıyordu Süleyman olmasa! Daha ötesi var mı! O Allah'ın unuttuğu yerde kızı az kalsın dağa kaldırıp tecavüz edecekti o sapık çingene! 😱😱 Daha kızın başına neler geldiğinden/gelebileceğinden haberleri yok ama geçmişler kızın karşısına fakir edebiyatı yapıyorlar! Bence Aylin'in daha o olay yaşandıktan sonra topuklaması lazımdı o pis dağ başından! Aylin'in yerinde ben olsam bir saniye bile durmazdım başıma öyle bir felaket gelseydi...
      Bu şartlar altında Aylin Soner'in teklifine "evet" demek için çok bile bekledi. Çok bile sabırlı ve gururlu davranıp mücadele etti kendisiyle. Ben belki de anında kabul ederdim itiraf ediyorum 🤷
      Yani herkes Aylin'e şımarık ve bencil diyor ama burada asıl bencil ve şımarık olan CEMİLE! Ve Aylin'i Murat ile evlenmek zorunda bırakan da Cemile! Çünkü onun için varsa yoksa Mete Osman Berrin.. Aylin'i şımarık bir kız çocuğu gözüyle gördüğü için asla kızının gerçekten ne yaşadığını ne halde olduğunu GÖREMEDİ! Aylin'in verecek olduğu yanlış kararın tüm sorumlusu Cemile'dir! Kendi bencilliği yüzünden kızını, hastalığını bahane ederek pazardan elma alır gibi bir kadın satın alabileceğini ve "kendisi elmayı seviyor diye, elmanın da onu sevmesi gerektiğini" düşünen saplantılı bir ruh hastasına mecbur etti! O yüzden kimse Aylin'i suçlamasın!..😒🤦😣😣😣

    • @hainkostok2173
      @hainkostok2173 4 года назад +31

      Ben de o sıkıntılara gelemezdim ama babasının yanına gitmesi yüzsüzlük bence, ben annem o haldeyken asla onu bırakmazdım hele babam Ali Kaptan gibi bir şerefsizse. Öyle bir evde yaşamak istememesi çok normal ama babasının huyunu önceden bilmeliydi. Herkes lüks ister iyi yaşamak ister, parayı sever ama Caroline'i çekemez ya.

    • @hesenliferid9027
      @hesenliferid9027 4 года назад +18

      @@belladonna3219 Aylin gozu yukseklerde,para pul duskunu birisi.annesini,kardeslerini paraya satiyo .iyi insan kotu durumda da iyi durumda da ailesinin yaninda durmayi becermeli.hele onlari sogukda polis zoruyla disari atan sozdə babasina gitmesi qurursuzluq ve yuzsuzlukdur.

    • @mavisensoy4316
      @mavisensoy4316 2 года назад +10

      @@hesenliferid9027 Aylin söylediğin gibi birisi olsaydı anlaşmayı kendi elleriyle yırtıp hakkı olan tüm mal varlığından vazgeçmezdi. Aylın her şeye sonere olan aşkı İçin katlandı Soner Aylini hep manipüle etti

  • @edaaaykurt
    @edaaaykurt Год назад +266

    berrin çok zeki ve iyi bir kız ama aşık hali aşırı cringe maalesef. sürekli koşuyor deli ediyor insanı

  • @busra679
    @busra679 2 года назад +365

    Hakan berrini gercekten sevdi diyenler.. abi saka misiniz bu sevgi degil sapiklik takinti resmen seven insan boyle davranmaz

    • @Mina_m-l8j
      @Mina_m-l8j Год назад +7

      Defalarca kendini feda edecek ve ispat edecek hakan

    • @calamity93.
      @calamity93. 10 месяцев назад +14

      @@Mina_m-l8jay bırakmaya istediğimi yapsın neyi ispat edecek Hakan asla öyle güzel bir sonu hak etmedi. Olan Ahmet’e oldu sadece. Dizinin sonunda da sırf Berrin tek kalmasın diye Hakan güzellemesi yapıp saçmaladılar.

  • @idilosko2
    @idilosko2 4 года назад +200

    Ali türk erkeğinin özeti resmen o kadar iyi kurgulanmış ki.cevrenizde mutlaka böyle birini tanırsınız birinden bi iz bulursunuz

    • @zehra3091
      @zehra3091 3 года назад +12

      bizim evde de var bir tane🙂

  • @mavi3356
    @mavi3356 4 года назад +916

    Aylin bu hikayede en gerçekçi yazılmış karakterdi! Kimse eleştirmesin iki yüzlülük çünkü eleştirenlerin yaptığı. Annesinin yanına gitse dağa kaçırılacak tecavüze uğrayacaktı belki öldürülecekti babasının yanına gitti babası kabul etmedi kıza başka çaremi mi kaldı muratla evlenmeye onu hem ailesi hem sevdiği adam itti! Sonra da el birliği ile hasta edip ölümüne sebep oldular! Aylin bu hikayede herkesin mutluluğu içim kendisini feda etti

    • @matmazelinhayalkrklg4604
      @matmazelinhayalkrklg4604 3 года назад +143

      Doğru fakat o kaçırılma olayını ailesine anlatsaydı ailesi seve seve gönderirlerdi belki de. Sonerin Ayline yaklasımı hiç hoşuma gitmiyor. Aylinin söylediği gibi 'satılık' gibi davranıyor kıza. Sevgili gibi yaklaşıyor ve kardeşiyle evlenmesini istiyor. Ali kaptanı saymaya gerek bile yok

    • @simolika6022
      @simolika6022 3 года назад +43

      Ben spoiler yedim.

    • @oquzhanakar
      @oquzhanakar 2 года назад +1

      Çıkarıma bak aq

    • @ebrardiyebiri610
      @ebrardiyebiri610 2 года назад +17

      Bazı yerler doğru ama genel kanın yanlış. Evet aylin gerçekçi yazılmış bir karakter ama bencilliğiyle gerçekçi. Aylin kimsenin mutluluğu için kendini feda etmedi. Kendi mutluluğu için kendini feda etti. Annesini aldatıp döven ailesini sokağa atan kardeşlerini defalarca döven babasına tek bir laf bile söylemeyen karaktersizlikte bir kız. Hatta tüm bunlara rağmen çıkarı için babasına sevimlilik bile yapan, yıllarca ona emek veren annesini bir gün bile savunmayan aşağılıkta bir kız. Şimdi nasıl başkasının mutluluğu için kendimi feda eden kız oldu amk

    • @umutc.8501
      @umutc.8501 2 года назад +1

      @@ebrardiyebiri610👍👍

  • @holickei6240
    @holickei6240 4 года назад +669

    Evde su yok elektrik yok dağ başı atlılar var sen bizim neyimizi beğenmiyorsun Aylin

    • @cicekcicek1570
      @cicekcicek1570 4 года назад +63

      Holic Kei hepsi aynı şartlarda yaşamak zorunda aile olarak kalmak istiyorlarsa birlikte kalmak istiyorlarsa buna mecburlar Cemile istermiydi çocuklarını bu şartlarda büyütmeye Aylin de babası gibi bencilin teki

    • @holickei6240
      @holickei6240 4 года назад +41

      Çiçek Çiçek
      Aylinin yaptıklarına hak vermedim ama o çağlarda genç kızlar en iyisini hak ettiklerini düşünürler Aylin maalesef acı ama en gerçeğe yakın bi karakter bu yüzden ailesini beğenmemesi olağan

    • @holickei6240
      @holickei6240 4 года назад +3

      pollack
      Geneli Aylin gibi oluyor maalesef yoksa bende öyle değildim ergenlikte aşk zenginlik lüks peşinde koşuyorlar erkeklerde bu şekil

    • @belladonna3219
      @belladonna3219 4 года назад +6

      O kadar haklısın ki... Mete fiziksel ve psikolojik olarak hemen adapte olabilir ki bu çok doğal çünkü taşın toprağın arasında yaşamayı en çok kaldırabilecek kişi zaten Mete o beşli arasında. Kaldı ki Ali şerefsizine olan nefreti de onu her türlü zorluğa karşı dayanıklı kılar çünkü nefret insanı güçlü kılar zannımca. Berrin desen kız güya her şeyle ilgileniyor ama aslında hiçbir şey umrunda değil. Güya hukuk okuyor ama daha Ali piçine karşı annesinin hukuki haklarını savunmaktan bile aciz. Mesela Ali şerrosu Mete'ye karşı Osman'ı aldığında aslında öyle olmadığı halde "Ali Akarsu çocuğu kaçırdı" diye savcılığa suç duyurusunda bulunabilirdi çünkü velayet zaten Cemile'ye ait ve Ali direkt olarak suçlu olurdu hem cezai yaptırım uygulanırdı hem de Osman tüm bunları yaşamak zorunda kalmadan göz açıp kapayıncaya kadar eve dönmüş olurdu. Ve Ali istediği kadar "yalan anlaşma yaptık Cemile isteyerek verdi çocuğu" dese de kanıtlayamazdı hiçbir şekilde. Böylece bugüne kadar yaşattıklarının da intikamını alırlardı o şerefsizden. Tıpkı Cemile gibi o da hapislere düşerdi 😏 yine aynı şekilde o beton yığınını ev diye kakaladığı için de nafaka vermediği için de Ali'nin ağzına sıçabilirdi ama o anca lafa gelince "sindin nifrit ediyirim hiyvin hirif" diye zırlamayı becerebiliyor o bet sesiyle! 😒 Aklı fikri Ahmet de yaptı kendine sevgiliyi tuzu kuru olunca da "betonda da yatarım taş da yerim" kafasında Pollyana'yı oynuyor tabii ki!😒😡😡😡
      Osman desen zavallı masuma annesinin olduğu her yer, oyun oynayabildiği her yer cennet zaten! Mete gelmiş Aylin'i Osman ile kıyaslıyor çocuk Coroline'in annesini üzen "kötü kadın" olduğunun farkında bir tek! Gerisini nereden bilsin ki! Onun da aklı yetse onun da okulu, arkadaşları olsa o da istemezdi o Allah'ın unuttuğu yerde yaşamayı. (Ki zaten ilerleyen bölümlerde Osman'ın da beklentileri artıyor çünkü yavaş yavaş bir çevre edinip büyümeye etrafında olup biteni "gerçekten" anlamaya başlıyor hatırlıyorum) Cemile desen Mete ile bir olmuş o nafakayı sike sike alması gerekirken 'sindin hiç bi siy istimiyiriim!" Diyor! Kusura bakmayın da o evde gerçekten Aylin yokmuş gibi davranılıyor. Cemile bile böyle davranıyor! O dört çocuktan biri bile farklı düşünüyor ve farklı ihtiyaçlara meylediyorsa Cemile de ona göre davranmak ZORUNDA! Mete efendi ve Berrin hanım istemiyor olabilir içine düştükleri bu sefaleti kanıksamış olabilir! Kendisi de sözüm ona gurur yapıp Ali'den bir şey istemeyebilir ( ki o da nasıl bir gurursa artık Coroline'i ilk öğrendiği zaman "dön bana diye yalvarıp ilerleyen bölümlerde de kendisine bunca şeyi yaşatan bir de üstüne tecavüz eden adamla ilerleyen bölümlerde liseli aşıklar gibi oynaşacak hiçbir şey olmamış gibi!😒😣😤😤) Ama Aylin daha iyi şartlarda yaşamak istiyorsa bunu sağlamak zorunda! Onun ve biricik evlatlarının yersiz gururunun ceremesini Aylin çekmek zorunda değil! O zaman alacak nafakayı paşa paşa istemiyorlarsa Cemile Berrin ve Mete üçlüsü kullanmayacaklar bu kadar basit! Orada iyi şartlar altında yaşamayı hak eden iki insan var Aylin ve Osman. Ki Osman büyüme çağında onun da iyi bir bakıma ve çocukluğunu çocuk gibi yaşamaya hakkı var ve bu Cemile'nin balık satarak alacağı iki kuruşla olamaz! Ki zaten her şeyi geçti o Ali pezevengini rahat ettirmemek için İNADINA alması gerekiyor nafakayı O pezevenk de SİKE SİKE verecek! Hal böyleyken bu neyin gururu!? Hangi gurur!?🤦😒😡😡
      Ayrıca her şeyden öte Aylin az kalsın kaçırılıyordu Süleyman olmasa! Daha ötesi var mı! O Allah'ın unuttuğu yerde kızı az kalsın dağa kaldırıp tecavüz edecekti o sapık çingene! 😱😱 Daha kızın başına neler geldiğinden/gelebileceğinden haberleri yok ama geçmişler kızın karşısına fakir edebiyatı yapıyorlar! Bence Aylin'in daha o olay yaşandıktan sonra topuklaması lazımdı o pis dağ başından! Aylin'in yerinde ben olsam bir saniye bile durmazdım başıma öyle bir felaket gelseydi...
      Bu şartlar altında Aylin Soner'in teklifine "evet" demek için çok bile bekledi. Çok bile sabırlı ve gururlu davranıp mücadele etti kendisiyle. Ben belki de anında kabul ederdim itiraf ediyorum 🤷
      Yani herkes Aylin'e şımarık ve bencil diyor ama burada asıl bencil ve şımarık olan CEMİLE! Ve Aylin'i Murat ile evlenmek zorunda bırakan da Cemile! Çünkü onun için varsa yoksa Mete Osman Berrin.. Aylin'i şımarık bir kız çocuğu gözüyle gördüğü için asla kızının gerçekten ne yaşadığını ne halde olduğunu GÖREMEDİ! Aylin'in verecek olduğu yanlış kararın tüm sorumlusu Cemile'dir! Kendi bencilliği yüzünden kızını, hastalığını bahane ederek pazardan elma alır gibi bir kadın satın alabileceğini ve "kendisi elmayı seviyor diye, elmanın da onu sevmesi gerektiğini" düşünen saplantılı bir ruh hastasına mecbur etti! O yüzden kimse Aylin'i suçlamasın!..😒🤦😣😣😣

    • @kainat918
      @kainat918 4 года назад +2

      @@holickei6240 Aylin gibiyken ablalarıma ben bakıyordum.. 90 lı yıllarda..

  • @Aylin-lt4rr
    @Aylin-lt4rr Год назад +219

    Aylin ben sizin gibi değilim dediğinde içim parçalandı. Anlaşılmamak çok zor bir şey. Seni anlamayan insanlara ben sizin gibi değilim demek istiyorum.

    • @007meow
      @007meow Год назад +15

      Aylin bencil ve gold digger. Aylin'in çektiği zorlukları hepsi çekiyor ama bu kadar şikayet etmiyorlar bir şekilde üstesinden gelmeye çalışıyorlar

    • @ebrardogan1345
      @ebrardogan1345 Год назад +8

      ​@@007meowbuna karakter farkı deniyor. her insan aza tâmâ edemiyor. ama bu onu kötü bi insan yapmaz.

    • @egeozdemir5094
      @egeozdemir5094 11 месяцев назад +3

      ⁠@@ebrardogan1345 konu aza tamah etmek değil ki, babasının annesine kardeşlerine kendisine çektirdiği her şeyden sonra kabul etse yanına yerleşecek kadar gurursuz kemiksiz olması. Aylin’in bugüne kadar Ali’den bir tokat bile yememesinin sebebi de gurursuzluğu, Berrin’le Mete’nin yemesi de hep gururlarından. Caroline’i getirdiğinde herkesi dışarı atarken Aylin’i ayırmadı Ali. Neler çektiler Ali yüzünden, götü iki sıkıya gelince onursuz gurursuz bi şekilde gitti Ali’ye sığınmaya çalıştı. İleriki bölümlerde evrildiği karakterden dolayı seviyor olabilirsiniz ancak bu bölümlerdeki durum tamamen bundan ibaret aslında

  • @nursenacayan3354
    @nursenacayan3354 8 месяцев назад +56

    Hakan Berrin'e vurduu. Artık tamamen anladık. Onunki aşk değilmiş takıntıymış

  • @handanturan510
    @handanturan510 4 года назад +476

    Şu cemileyi hiç hak etmiyosunuz be

  • @di5177
    @di5177 2 года назад +2688

    Berrinle Ahmet’in mide bulandıran ilişkisini televizyonun başında atlamadan izlemek zorunda kalanlar için 1 dakikalık saygı duruşu

    • @nidasaglam8970
      @nidasaglam8970 2 года назад +361

      Harbiden abi ikisi yakışıyorlar ama sürekli berrinin çocuk çocuk hareketleri sürekli kaçıp gitmesi falan aşırı komik

    • @havixa665
      @havixa665 2 года назад +371

      Başta çok masum ve tatlılardı sahnelerini severek izliyordum. Şu an atlaya atlaya. Görmeye dayanamıyorum berrinin çocukça hareketlerini, asla karşısındakini dinlememesini

    • @golgefs1557
      @golgefs1557 2 года назад +40

      @@havixa665 gerçekten ya direkt atlıyorum hepsini...

    • @kotusandklaramaozundeiyiol9853
      @kotusandklaramaozundeiyiol9853 2 года назад +19

      Son günlerde kimi zaman merakla kimi zamanda kızgınlıkla izlenen bir dizi var. Bahsedeceğim bu dizi; “Öyle Bir Geçer ki Zaman”.
      Dizinin içeriğinde birçok konu var. İzleyicileri, özellikle de bayanları haklı olarak en çok öfkelendiren konu dizide işlenen ilişkiler konusu.
      Konudan kısaca şöyle bahsedeyim:
      Güzel bir aile var ve bir gün bu ailenin babası gönlünü yabancı bir kadına kaptırır. Önce küçük kaçamaklarla başlayan bu ilişki Ali Kaptan’ın zaaflarıyla, Coroline’nin de maharetleriyle önü alınamaz bir ilişkiye dönüşür. Sonunda gizli başlayan bu ilişki diğer insanlar ve aile bireyleri tarafından da öğrenilir. Bu durumla birlikte Ali Kaptan’ın karısı olan Cemile için çileli günler başlar. Böyle bir olayda bir kadın ne hissederse Cemile’de bir bir o duyguları yaşamaya başlar. Öfke, nefret, çaresizlik, hayal kırıklığı, güvensizlik, değersizlik ve bunlarla birlikte yine birçok olumsuz duygu ortaya çıkar. Bu duygular Cemile’de birçok yaralara neden olur. Cemile tüm yaralarına rağmen ilişkisine sahip çıkarak eşini düştüğü durumdan kurtarmaya çalışır. Ama Cemile’nin her çabası boşa çıkar. Ali Kaptan iyice yoldan çıkarak eşini ve sevdiklerini daha da üzmeye başlar. Önü alınamaz bir aymazlıkla içine düştüğü bu durumun farkında olsa da Ali Kaptan basireti bağlanmış bir şekilde bir biri ardına hatalar yapmaya devam eder.
      İşler burada bitmez; acı, kızgınlık, hüzün ve ümitsizlik artarak devam eder. Sonunda olan olur ve Ali Kaptan Cemile’yi boşayarak Coroline ile evlilik yapar. Bu evlilik Ali Kaptana mutluluk getirmez. Huzursuzdur Ali Kaptan. Aklı ve kalbi sık sık Cemile’ye kayar. Evliliğini bitirmiştir. Ama hala kafasında Cemile’yi bitirememiştir. Coroline ve Cemile arasında gel git’ler yaşar. Artık Ali Kaptan da acılı ve yaralıdır. Kendi ettiği gibi kendi de bulmuştur tabi ki. Ama bu durum onda daha çok sancı yapmaktadır. Tüm duyguları keşmekeş bir haldedir.
      Yaşadığı hayal kırıklıklarıyla, çaresizlik içinde ayakta durmaya çalışan Cemile ise tam bir mağdurdur. Bir gün Cemile’nin karşısına da biri çıkar ve onunla ilgilenmeye başlar. Cemile’den kopamayan ve O’nu takip eden Ali Kaptan bu durumdan çok rahatsızdır. Öfkesi gittikçe artan Ali Kaptan’ın öfkesi aslında kendine duyduğu öfkedir. Dizide işler daha da karışır ve Cemile evlilik teklifi alır. Cemile bu teklifi kabul edince de Ali Kaptan çıldırır.
      Böylelikle bu süreçte Ali Kaptan’ın yaşadığı bu psikolojik durum “Ali Kaptan sendromunu” oluşturur.
      Ali Kaptan sendromu görüldüğü üzere pek de iç açıcı bir tablo değil. Bu tabloda ne istediğini bilememek var. Hüzün var. Doğrulardan kopma ve onları görememe var. Konuyu daha da irdelediğimizde iradeyi kullanamama, bunun sonucunda düşüncelerini yönetememe, böylelikle duygularını kontrol edememe ve son noktada davranış bozuklukları görülmekte.
      Bu sendromun bir özelliği de bu sendromu yaşayan kişiler kendilerini dünyanın merkezinde zannederler. Sanki her şey onların etrafında dönüyordur. Bundan dolayı da her konuda kendilerini haklı görürler. Yanlışları yoktur, eğer varsa da bunun kendilerine göre geçerli bir açıklaması vardır.
      Bir özgüven kabarması yaşanır Ali Kaptan Sendromu’nda. Ancak bu sahici bir özgüven değildir. İç dünyasında kendisine dair hissettiği değersizlik duygularına karşın, karşısındaki kişiyi değersizleştirerek içindeki değersizliği bastırmaya çalışır. Bu tabloya dışarıdan bakıldığında “özgüven şişmesi” olarak bir yanılsama içine böylelikle düşülebilir.
      Gerçekler Ali Kaptan’a acı verir. İçindeki o acıyı hissetmemek için her daim kendinden uzaklaşır. Bu adeta gerçeklerden bir kaçıştır. Bazen de gerçekleri reddediştir. Ancak bu durum, gerçekleri hiçbir zaman değiştirmez. Rasyonaliteden uzak fanteziler dünyası kurar kendine Ali Kaptan. Bu süreçte kendi içindeki mutsuzluk ile çatışırken çevresindekileri mutlu etmesi de beklenemez. Kendisiyle barışık olmadığı gibi çevresiyle de barışık olamaz. Aslında düşünüldüğünde bu ne büyük bir ızdıraptır…
      Ali Kaptan’ı belli değerlerden uzak olmakla da suçlayabilirsiniz. Ancak bunun çok da geçerli bir yaklaşım olmayacağını söylemek isterim. Ali Kaptan’ın kendine göre bir takım değerleri vardır. Namus, şeref, gurur ve haysiyet Ali Kaptan’ın önemsediği ve vazgeçemeyeceği değerler olabilir. Ama dediğim gibi bu değerler Ali Kaptan’ın kendine göredir. Çünkü, Ali Kaptan kendi yaptıklarına bakmaz. Bunun tam tersine başkalarının davranış ve tutumları söz konusu olduğunda bu değerler söz konusudur. Yani Ali Kaptan’ın değerleri vardır. Asıl sorun Ali Kaptan’ın benimsediği bu değerler karşısında tutarlı, samimi ve dürüst olamamasıdır. Uzaktan bakıldığında kalabalıklar içinde görünse bile Ali Kaptan öyle yalnızdır ki bu yalnızlık onu kendine daha da uzaklaştırır.
      Diziyi izlerken Ali Kaptan’a kızabilirsiniz. Ekran karşısında yerden göğe kadar haksız bulduğunuz bu adamı eleştirip öfkeden deliye de dönebilirsiniz. Ama şunu unutmayalım; bu ne toplumumuza ne de Ali Kaptan’a bir şey katmaz. Toplumumuzda Ali Kaptan yalnız değil. Çünkü aramızdaki Ali Kaptan’ların sayısı oldukça yüksek. Bu durumda onlar için bir şeyler yapmak isterseniz öncelikle onları anlayalım, anlayalım ki onlara yardımcı olalım. Onları anladığımızda onlar için yapılabilecek en büyük yardımın ve en büyük iyiliğin onları sevmek olduğunu görebiliriz. Çünkü Ali Kaptan’ların sevgiye ihtiyacı var. Sevilmek ve değerli olabilmek için oradan oraya savruluyorlar. Tüm bu bocalamaların ve iradesizliklerin altında kendini sevgisiz ve değersiz hissetmenin yatmakta olduğu aşikârdır. Sevgisizlik insanda yaralar bırakır. Geçmişten gelen bu yaralar kişinin tüm yaşantısı boyunca ne istediğini bilememe ve kararsızlık gibi semptomlar oluşturur. Bu semptomlar öncelikle kişiye büyük zararlar verir. Kendisiyle birlikte özellikle kol mesafesinden daha yakın olan anne, baba, eş ve çocuk gibi olan kişilere de bu sorun yansır. Dolayısıyla ilişkilerde ve evliliklerde Ali Kaptan vakasında olduğu gibi dramlar görülür.
      Sevgisizlik sonucunda oluşan yaraları ancak sevgi iyileştirir. Ali Kaptan sendromunda oluşan yaralar da sevgiyle iyileşir. Sevgi en büyük şifadır. Sevginin yolu anlamak ve kabullenmekten geçer. Sevgi öyle bir güçtür ki, sevgi karşısında donmuş ve katılaşmış kalıplar sevginin sıcaklığıyla çözülüverir. Ali Kaptan’ın kendine ve çevresine ördüğü buzdan kaleler de sevgiyle erir. Yeter ki içinizdeki sevgi eksilmesin. Eğer sevmek sizin için zor geliyorsa da lütfen Yunus Emre’yi hatırlayın; “Yaratılanı Severim Yaradandan Ötürü”

    • @suzican7133
      @suzican7133 Год назад +18

      Kesinlikle katılıyorum Ahmet ve berinin mide bulandırıcı sahnelerini izlememek için atlaya atlaya izliyorum

  • @followingthelightindarkness
    @followingthelightindarkness 4 года назад +403

    Bana katılmayanlar olacaktır ama yine de ben Aylin'e o kadar kızamıyorum, tamamen gurursuz diyemiyorum. Evet babasına hiç tavır göstermemekte haklıydi diyemem ama her zaman tekrar aile olabileceklerine dair bir umudu vardı sanki. Babasının bir anda küçüklüğündekş kahramanı olmaktan çıkıp kötü bir adam olmasını kabullenememişti belki de. Ama bu bölüm o da anladı babasının ne mal olduğunu.

    • @ilhanakkaya4312
      @ilhanakkaya4312 2 года назад +2

      Katılıyorum

    • @jenniequuen6815
      @jenniequuen6815 2 года назад +5

      Smksjs babasının ne mal olduğu ama sana katılıyorum ne de olsa babası

    • @atakangok19
      @atakangok19 2 года назад +8

      Ne ailesi be skdhsjhdkshdjshd dağ başında yaşamamak için yaptı biraz gösteriş meraklısı birisi bildiğin polyanacı

    • @kotusandklaramaozundeiyiol9853
      @kotusandklaramaozundeiyiol9853 2 года назад

      Son günlerde kimi zaman merakla kimi zamanda kızgınlıkla izlenen bir dizi var. Bahsedeceğim bu dizi; “Öyle Bir Geçer ki Zaman”.
      Dizinin içeriğinde birçok konu var. İzleyicileri, özellikle de bayanları haklı olarak en çok öfkelendiren konu dizide işlenen ilişkiler konusu.
      Konudan kısaca şöyle bahsedeyim:
      Güzel bir aile var ve bir gün bu ailenin babası gönlünü yabancı bir kadına kaptırır. Önce küçük kaçamaklarla başlayan bu ilişki Ali Kaptan’ın zaaflarıyla, Coroline’nin de maharetleriyle önü alınamaz bir ilişkiye dönüşür. Sonunda gizli başlayan bu ilişki diğer insanlar ve aile bireyleri tarafından da öğrenilir. Bu durumla birlikte Ali Kaptan’ın karısı olan Cemile için çileli günler başlar. Böyle bir olayda bir kadın ne hissederse Cemile’de bir bir o duyguları yaşamaya başlar. Öfke, nefret, çaresizlik, hayal kırıklığı, güvensizlik, değersizlik ve bunlarla birlikte yine birçok olumsuz duygu ortaya çıkar. Bu duygular Cemile’de birçok yaralara neden olur. Cemile tüm yaralarına rağmen ilişkisine sahip çıkarak eşini düştüğü durumdan kurtarmaya çalışır. Ama Cemile’nin her çabası boşa çıkar. Ali Kaptan iyice yoldan çıkarak eşini ve sevdiklerini daha da üzmeye başlar. Önü alınamaz bir aymazlıkla içine düştüğü bu durumun farkında olsa da Ali Kaptan basireti bağlanmış bir şekilde bir biri ardına hatalar yapmaya devam eder.
      İşler burada bitmez; acı, kızgınlık, hüzün ve ümitsizlik artarak devam eder. Sonunda olan olur ve Ali Kaptan Cemile’yi boşayarak Coroline ile evlilik yapar. Bu evlilik Ali Kaptana mutluluk getirmez. Huzursuzdur Ali Kaptan. Aklı ve kalbi sık sık Cemile’ye kayar. Evliliğini bitirmiştir. Ama hala kafasında Cemile’yi bitirememiştir. Coroline ve Cemile arasında gel git’ler yaşar. Artık Ali Kaptan da acılı ve yaralıdır. Kendi ettiği gibi kendi de bulmuştur tabi ki. Ama bu durum onda daha çok sancı yapmaktadır. Tüm duyguları keşmekeş bir haldedir.
      Yaşadığı hayal kırıklıklarıyla, çaresizlik içinde ayakta durmaya çalışan Cemile ise tam bir mağdurdur. Bir gün Cemile’nin karşısına da biri çıkar ve onunla ilgilenmeye başlar. Cemile’den kopamayan ve O’nu takip eden Ali Kaptan bu durumdan çok rahatsızdır. Öfkesi gittikçe artan Ali Kaptan’ın öfkesi aslında kendine duyduğu öfkedir. Dizide işler daha da karışır ve Cemile evlilik teklifi alır. Cemile bu teklifi kabul edince de Ali Kaptan çıldırır.
      Böylelikle bu süreçte Ali Kaptan’ın yaşadığı bu psikolojik durum “Ali Kaptan sendromunu” oluşturur.
      Ali Kaptan sendromu görüldüğü üzere pek de iç açıcı bir tablo değil. Bu tabloda ne istediğini bilememek var. Hüzün var. Doğrulardan kopma ve onları görememe var. Konuyu daha da irdelediğimizde iradeyi kullanamama, bunun sonucunda düşüncelerini yönetememe, böylelikle duygularını kontrol edememe ve son noktada davranış bozuklukları görülmekte.
      Bu sendromun bir özelliği de bu sendromu yaşayan kişiler kendilerini dünyanın merkezinde zannederler. Sanki her şey onların etrafında dönüyordur. Bundan dolayı da her konuda kendilerini haklı görürler. Yanlışları yoktur, eğer varsa da bunun kendilerine göre geçerli bir açıklaması vardır.
      Bir özgüven kabarması yaşanır Ali Kaptan Sendromu’nda. Ancak bu sahici bir özgüven değildir. İç dünyasında kendisine dair hissettiği değersizlik duygularına karşın, karşısındaki kişiyi değersizleştirerek içindeki değersizliği bastırmaya çalışır. Bu tabloya dışarıdan bakıldığında “özgüven şişmesi” olarak bir yanılsama içine böylelikle düşülebilir.
      Gerçekler Ali Kaptan’a acı verir. İçindeki o acıyı hissetmemek için her daim kendinden uzaklaşır. Bu adeta gerçeklerden bir kaçıştır. Bazen de gerçekleri reddediştir. Ancak bu durum, gerçekleri hiçbir zaman değiştirmez. Rasyonaliteden uzak fanteziler dünyası kurar kendine Ali Kaptan. Bu süreçte kendi içindeki mutsuzluk ile çatışırken çevresindekileri mutlu etmesi de beklenemez. Kendisiyle barışık olmadığı gibi çevresiyle de barışık olamaz. Aslında düşünüldüğünde bu ne büyük bir ızdıraptır…
      Ali Kaptan’ı belli değerlerden uzak olmakla da suçlayabilirsiniz. Ancak bunun çok da geçerli bir yaklaşım olmayacağını söylemek isterim. Ali Kaptan’ın kendine göre bir takım değerleri vardır. Namus, şeref, gurur ve haysiyet Ali Kaptan’ın önemsediği ve vazgeçemeyeceği değerler olabilir. Ama dediğim gibi bu değerler Ali Kaptan’ın kendine göredir. Çünkü, Ali Kaptan kendi yaptıklarına bakmaz. Bunun tam tersine başkalarının davranış ve tutumları söz konusu olduğunda bu değerler söz konusudur. Yani Ali Kaptan’ın değerleri vardır. Asıl sorun Ali Kaptan’ın benimsediği bu değerler karşısında tutarlı, samimi ve dürüst olamamasıdır. Uzaktan bakıldığında kalabalıklar içinde görünse bile Ali Kaptan öyle yalnızdır ki bu yalnızlık onu kendine daha da uzaklaştırır.
      Diziyi izlerken Ali Kaptan’a kızabilirsiniz. Ekran karşısında yerden göğe kadar haksız bulduğunuz bu adamı eleştirip öfkeden deliye de dönebilirsiniz. Ama şunu unutmayalım; bu ne toplumumuza ne de Ali Kaptan’a bir şey katmaz. Toplumumuzda Ali Kaptan yalnız değil. Çünkü aramızdaki Ali Kaptan’ların sayısı oldukça yüksek. Bu durumda onlar için bir şeyler yapmak isterseniz öncelikle onları anlayalım, anlayalım ki onlara yardımcı olalım. Onları anladığımızda onlar için yapılabilecek en büyük yardımın ve en büyük iyiliğin onları sevmek olduğunu görebiliriz. Çünkü Ali Kaptan’ların sevgiye ihtiyacı var. Sevilmek ve değerli olabilmek için oradan oraya savruluyorlar. Tüm bu bocalamaların ve iradesizliklerin altında kendini sevgisiz ve değersiz hissetmenin yatmakta olduğu aşikârdır. Sevgisizlik insanda yaralar bırakır. Geçmişten gelen bu yaralar kişinin tüm yaşantısı boyunca ne istediğini bilememe ve kararsızlık gibi semptomlar oluşturur. Bu semptomlar öncelikle kişiye büyük zararlar verir. Kendisiyle birlikte özellikle kol mesafesinden daha yakın olan anne, baba, eş ve çocuk gibi olan kişilere de bu sorun yansır. Dolayısıyla ilişkilerde ve evliliklerde Ali Kaptan vakasında olduğu gibi dramlar görülür.
      Sevgisizlik sonucunda oluşan yaraları ancak sevgi iyileştirir. Ali Kaptan sendromunda oluşan yaralar da sevgiyle iyileşir. Sevgi en büyük şifadır. Sevginin yolu anlamak ve kabullenmekten geçer. Sevgi öyle bir güçtür ki, sevgi karşısında donmuş ve katılaşmış kalıplar sevginin sıcaklığıyla çözülüverir. Ali Kaptan’ın kendine ve çevresine ördüğü buzdan kaleler de sevgiyle erir. Yeter ki içinizdeki sevgi eksilmesin. Eğer sevmek sizin için zor geliyorsa da lütfen Yunus Emre’yi hatırlayın; “Yaratılanı Severim Yaradandan Ötürü”

    • @GamerFatih
      @GamerFatih 7 месяцев назад

      Yaşamayı o seçmedi, doğmayı, varolmayı, iyi ve rahat yaşamak hakkıdır, helal olsun Aylin'e.

  • @esraertekin1229
    @esraertekin1229 4 года назад +232

    Aylin’i o kadar iyi anlıyorum ki empati kurunca. İlk bölümden beri Aylin hep bencildi, sadece kendisini düşünüyordu ki haklı da. O da bir genç kız ister ki tüm imkanlara sahip olsun, her şey elinin altında olsun. Annesinde sağlayamadı, e babası da kabul etmedi. Kıza son çare kaldı Murat’la evlenmek ki evlenmemek için direndi. Başkası olsa belki de anında kabul ederdi.

    • @metintekeli8201
      @metintekeli8201 3 года назад +3

      Denize düşen yılana sarılırmış😊

    • @kotusandklaramaozundeiyiol9853
      @kotusandklaramaozundeiyiol9853 2 года назад +1

      Son günlerde kimi zaman merakla kimi zamanda kızgınlıkla izlenen bir dizi var. Bahsedeceğim bu dizi; “Öyle Bir Geçer ki Zaman”.
      Dizinin içeriğinde birçok konu var. İzleyicileri, özellikle de bayanları haklı olarak en çok öfkelendiren konu dizide işlenen ilişkiler konusu.
      Konudan kısaca şöyle bahsedeyim:
      Güzel bir aile var ve bir gün bu ailenin babası gönlünü yabancı bir kadına kaptırır. Önce küçük kaçamaklarla başlayan bu ilişki Ali Kaptan’ın zaaflarıyla, Coroline’nin de maharetleriyle önü alınamaz bir ilişkiye dönüşür. Sonunda gizli başlayan bu ilişki diğer insanlar ve aile bireyleri tarafından da öğrenilir. Bu durumla birlikte Ali Kaptan’ın karısı olan Cemile için çileli günler başlar. Böyle bir olayda bir kadın ne hissederse Cemile’de bir bir o duyguları yaşamaya başlar. Öfke, nefret, çaresizlik, hayal kırıklığı, güvensizlik, değersizlik ve bunlarla birlikte yine birçok olumsuz duygu ortaya çıkar. Bu duygular Cemile’de birçok yaralara neden olur. Cemile tüm yaralarına rağmen ilişkisine sahip çıkarak eşini düştüğü durumdan kurtarmaya çalışır. Ama Cemile’nin her çabası boşa çıkar. Ali Kaptan iyice yoldan çıkarak eşini ve sevdiklerini daha da üzmeye başlar. Önü alınamaz bir aymazlıkla içine düştüğü bu durumun farkında olsa da Ali Kaptan basireti bağlanmış bir şekilde bir biri ardına hatalar yapmaya devam eder.
      İşler burada bitmez; acı, kızgınlık, hüzün ve ümitsizlik artarak devam eder. Sonunda olan olur ve Ali Kaptan Cemile’yi boşayarak Coroline ile evlilik yapar. Bu evlilik Ali Kaptana mutluluk getirmez. Huzursuzdur Ali Kaptan. Aklı ve kalbi sık sık Cemile’ye kayar. Evliliğini bitirmiştir. Ama hala kafasında Cemile’yi bitirememiştir. Coroline ve Cemile arasında gel git’ler yaşar. Artık Ali Kaptan da acılı ve yaralıdır. Kendi ettiği gibi kendi de bulmuştur tabi ki. Ama bu durum onda daha çok sancı yapmaktadır. Tüm duyguları keşmekeş bir haldedir.
      Yaşadığı hayal kırıklıklarıyla, çaresizlik içinde ayakta durmaya çalışan Cemile ise tam bir mağdurdur. Bir gün Cemile’nin karşısına da biri çıkar ve onunla ilgilenmeye başlar. Cemile’den kopamayan ve O’nu takip eden Ali Kaptan bu durumdan çok rahatsızdır. Öfkesi gittikçe artan Ali Kaptan’ın öfkesi aslında kendine duyduğu öfkedir. Dizide işler daha da karışır ve Cemile evlilik teklifi alır. Cemile bu teklifi kabul edince de Ali Kaptan çıldırır.
      Böylelikle bu süreçte Ali Kaptan’ın yaşadığı bu psikolojik durum “Ali Kaptan sendromunu” oluşturur.
      Ali Kaptan sendromu görüldüğü üzere pek de iç açıcı bir tablo değil. Bu tabloda ne istediğini bilememek var. Hüzün var. Doğrulardan kopma ve onları görememe var. Konuyu daha da irdelediğimizde iradeyi kullanamama, bunun sonucunda düşüncelerini yönetememe, böylelikle duygularını kontrol edememe ve son noktada davranış bozuklukları görülmekte.
      Bu sendromun bir özelliği de bu sendromu yaşayan kişiler kendilerini dünyanın merkezinde zannederler. Sanki her şey onların etrafında dönüyordur. Bundan dolayı da her konuda kendilerini haklı görürler. Yanlışları yoktur, eğer varsa da bunun kendilerine göre geçerli bir açıklaması vardır.
      Bir özgüven kabarması yaşanır Ali Kaptan Sendromu’nda. Ancak bu sahici bir özgüven değildir. İç dünyasında kendisine dair hissettiği değersizlik duygularına karşın, karşısındaki kişiyi değersizleştirerek içindeki değersizliği bastırmaya çalışır. Bu tabloya dışarıdan bakıldığında “özgüven şişmesi” olarak bir yanılsama içine böylelikle düşülebilir.
      Gerçekler Ali Kaptan’a acı verir. İçindeki o acıyı hissetmemek için her daim kendinden uzaklaşır. Bu adeta gerçeklerden bir kaçıştır. Bazen de gerçekleri reddediştir. Ancak bu durum, gerçekleri hiçbir zaman değiştirmez. Rasyonaliteden uzak fanteziler dünyası kurar kendine Ali Kaptan. Bu süreçte kendi içindeki mutsuzluk ile çatışırken çevresindekileri mutlu etmesi de beklenemez. Kendisiyle barışık olmadığı gibi çevresiyle de barışık olamaz. Aslında düşünüldüğünde bu ne büyük bir ızdıraptır…
      Ali Kaptan’ı belli değerlerden uzak olmakla da suçlayabilirsiniz. Ancak bunun çok da geçerli bir yaklaşım olmayacağını söylemek isterim. Ali Kaptan’ın kendine göre bir takım değerleri vardır. Namus, şeref, gurur ve haysiyet Ali Kaptan’ın önemsediği ve vazgeçemeyeceği değerler olabilir. Ama dediğim gibi bu değerler Ali Kaptan’ın kendine göredir. Çünkü, Ali Kaptan kendi yaptıklarına bakmaz. Bunun tam tersine başkalarının davranış ve tutumları söz konusu olduğunda bu değerler söz konusudur. Yani Ali Kaptan’ın değerleri vardır. Asıl sorun Ali Kaptan’ın benimsediği bu değerler karşısında tutarlı, samimi ve dürüst olamamasıdır. Uzaktan bakıldığında kalabalıklar içinde görünse bile Ali Kaptan öyle yalnızdır ki bu yalnızlık onu kendine daha da uzaklaştırır.
      Diziyi izlerken Ali Kaptan’a kızabilirsiniz. Ekran karşısında yerden göğe kadar haksız bulduğunuz bu adamı eleştirip öfkeden deliye de dönebilirsiniz. Ama şunu unutmayalım; bu ne toplumumuza ne de Ali Kaptan’a bir şey katmaz. Toplumumuzda Ali Kaptan yalnız değil. Çünkü aramızdaki Ali Kaptan’ların sayısı oldukça yüksek. Bu durumda onlar için bir şeyler yapmak isterseniz öncelikle onları anlayalım, anlayalım ki onlara yardımcı olalım. Onları anladığımızda onlar için yapılabilecek en büyük yardımın ve en büyük iyiliğin onları sevmek olduğunu görebiliriz. Çünkü Ali Kaptan’ların sevgiye ihtiyacı var. Sevilmek ve değerli olabilmek için oradan oraya savruluyorlar. Tüm bu bocalamaların ve iradesizliklerin altında kendini sevgisiz ve değersiz hissetmenin yatmakta olduğu aşikârdır. Sevgisizlik insanda yaralar bırakır. Geçmişten gelen bu yaralar kişinin tüm yaşantısı boyunca ne istediğini bilememe ve kararsızlık gibi semptomlar oluşturur. Bu semptomlar öncelikle kişiye büyük zararlar verir. Kendisiyle birlikte özellikle kol mesafesinden daha yakın olan anne, baba, eş ve çocuk gibi olan kişilere de bu sorun yansır. Dolayısıyla ilişkilerde ve evliliklerde Ali Kaptan vakasında olduğu gibi dramlar görülür.
      Sevgisizlik sonucunda oluşan yaraları ancak sevgi iyileştirir. Ali Kaptan sendromunda oluşan yaralar da sevgiyle iyileşir. Sevgi en büyük şifadır. Sevginin yolu anlamak ve kabullenmekten geçer. Sevgi öyle bir güçtür ki, sevgi karşısında donmuş ve katılaşmış kalıplar sevginin sıcaklığıyla çözülüverir. Ali Kaptan’ın kendine ve çevresine ördüğü buzdan kaleler de sevgiyle erir. Yeter ki içinizdeki sevgi eksilmesin. Eğer sevmek sizin için zor geliyorsa da lütfen Yunus Emre’yi hatırlayın; “Yaratılanı Severim Yaradandan Ötürü”

    • @songulcnar1464
      @songulcnar1464 4 месяца назад

      ​@@kotusandklaramaozundeiyiol9853kk niye her yorumun altında varsın 2sene önce bile yorumun vr

  • @aysenurcakir3875
    @aysenurcakir3875 4 года назад +403

    Hangi evde çürümek istiyorsun?
    Aylinin kaderinin gizli olduğu soru

  • @OmerFarukTemel
    @OmerFarukTemel 4 года назад +373

    Cemile çok doğru bir şey söyledi:
    " Çürüyecek olan her yerde çürür."

    • @angelinaroy8719
      @angelinaroy8719 3 года назад

      evt

    • @ozlemjoker3769
      @ozlemjoker3769 2 года назад +5

      Ki çürüdü de zaten.

    • @kotusandklaramaozundeiyiol9853
      @kotusandklaramaozundeiyiol9853 2 года назад

      Son günlerde kimi zaman merakla kimi zamanda kızgınlıkla izlenen bir dizi var. Bahsedeceğim bu dizi; “Öyle Bir Geçer ki Zaman”.
      Dizinin içeriğinde birçok konu var. İzleyicileri, özellikle de bayanları haklı olarak en çok öfkelendiren konu dizide işlenen ilişkiler konusu.
      Konudan kısaca şöyle bahsedeyim:
      Güzel bir aile var ve bir gün bu ailenin babası gönlünü yabancı bir kadına kaptırır. Önce küçük kaçamaklarla başlayan bu ilişki Ali Kaptan’ın zaaflarıyla, Coroline’nin de maharetleriyle önü alınamaz bir ilişkiye dönüşür. Sonunda gizli başlayan bu ilişki diğer insanlar ve aile bireyleri tarafından da öğrenilir. Bu durumla birlikte Ali Kaptan’ın karısı olan Cemile için çileli günler başlar. Böyle bir olayda bir kadın ne hissederse Cemile’de bir bir o duyguları yaşamaya başlar. Öfke, nefret, çaresizlik, hayal kırıklığı, güvensizlik, değersizlik ve bunlarla birlikte yine birçok olumsuz duygu ortaya çıkar. Bu duygular Cemile’de birçok yaralara neden olur. Cemile tüm yaralarına rağmen ilişkisine sahip çıkarak eşini düştüğü durumdan kurtarmaya çalışır. Ama Cemile’nin her çabası boşa çıkar. Ali Kaptan iyice yoldan çıkarak eşini ve sevdiklerini daha da üzmeye başlar. Önü alınamaz bir aymazlıkla içine düştüğü bu durumun farkında olsa da Ali Kaptan basireti bağlanmış bir şekilde bir biri ardına hatalar yapmaya devam eder.
      İşler burada bitmez; acı, kızgınlık, hüzün ve ümitsizlik artarak devam eder. Sonunda olan olur ve Ali Kaptan Cemile’yi boşayarak Coroline ile evlilik yapar. Bu evlilik Ali Kaptana mutluluk getirmez. Huzursuzdur Ali Kaptan. Aklı ve kalbi sık sık Cemile’ye kayar. Evliliğini bitirmiştir. Ama hala kafasında Cemile’yi bitirememiştir. Coroline ve Cemile arasında gel git’ler yaşar. Artık Ali Kaptan da acılı ve yaralıdır. Kendi ettiği gibi kendi de bulmuştur tabi ki. Ama bu durum onda daha çok sancı yapmaktadır. Tüm duyguları keşmekeş bir haldedir.
      Yaşadığı hayal kırıklıklarıyla, çaresizlik içinde ayakta durmaya çalışan Cemile ise tam bir mağdurdur. Bir gün Cemile’nin karşısına da biri çıkar ve onunla ilgilenmeye başlar. Cemile’den kopamayan ve O’nu takip eden Ali Kaptan bu durumdan çok rahatsızdır. Öfkesi gittikçe artan Ali Kaptan’ın öfkesi aslında kendine duyduğu öfkedir. Dizide işler daha da karışır ve Cemile evlilik teklifi alır. Cemile bu teklifi kabul edince de Ali Kaptan çıldırır.
      Böylelikle bu süreçte Ali Kaptan’ın yaşadığı bu psikolojik durum “Ali Kaptan sendromunu” oluşturur.
      Ali Kaptan sendromu görüldüğü üzere pek de iç açıcı bir tablo değil. Bu tabloda ne istediğini bilememek var. Hüzün var. Doğrulardan kopma ve onları görememe var. Konuyu daha da irdelediğimizde iradeyi kullanamama, bunun sonucunda düşüncelerini yönetememe, böylelikle duygularını kontrol edememe ve son noktada davranış bozuklukları görülmekte.
      Bu sendromun bir özelliği de bu sendromu yaşayan kişiler kendilerini dünyanın merkezinde zannederler. Sanki her şey onların etrafında dönüyordur. Bundan dolayı da her konuda kendilerini haklı görürler. Yanlışları yoktur, eğer varsa da bunun kendilerine göre geçerli bir açıklaması vardır.
      Bir özgüven kabarması yaşanır Ali Kaptan Sendromu’nda. Ancak bu sahici bir özgüven değildir. İç dünyasında kendisine dair hissettiği değersizlik duygularına karşın, karşısındaki kişiyi değersizleştirerek içindeki değersizliği bastırmaya çalışır. Bu tabloya dışarıdan bakıldığında “özgüven şişmesi” olarak bir yanılsama içine böylelikle düşülebilir.
      Gerçekler Ali Kaptan’a acı verir. İçindeki o acıyı hissetmemek için her daim kendinden uzaklaşır. Bu adeta gerçeklerden bir kaçıştır. Bazen de gerçekleri reddediştir. Ancak bu durum, gerçekleri hiçbir zaman değiştirmez. Rasyonaliteden uzak fanteziler dünyası kurar kendine Ali Kaptan. Bu süreçte kendi içindeki mutsuzluk ile çatışırken çevresindekileri mutlu etmesi de beklenemez. Kendisiyle barışık olmadığı gibi çevresiyle de barışık olamaz. Aslında düşünüldüğünde bu ne büyük bir ızdıraptır…
      Ali Kaptan’ı belli değerlerden uzak olmakla da suçlayabilirsiniz. Ancak bunun çok da geçerli bir yaklaşım olmayacağını söylemek isterim. Ali Kaptan’ın kendine göre bir takım değerleri vardır. Namus, şeref, gurur ve haysiyet Ali Kaptan’ın önemsediği ve vazgeçemeyeceği değerler olabilir. Ama dediğim gibi bu değerler Ali Kaptan’ın kendine göredir. Çünkü, Ali Kaptan kendi yaptıklarına bakmaz. Bunun tam tersine başkalarının davranış ve tutumları söz konusu olduğunda bu değerler söz konusudur. Yani Ali Kaptan’ın değerleri vardır. Asıl sorun Ali Kaptan’ın benimsediği bu değerler karşısında tutarlı, samimi ve dürüst olamamasıdır. Uzaktan bakıldığında kalabalıklar içinde görünse bile Ali Kaptan öyle yalnızdır ki bu yalnızlık onu kendine daha da uzaklaştırır.
      Diziyi izlerken Ali Kaptan’a kızabilirsiniz. Ekran karşısında yerden göğe kadar haksız bulduğunuz bu adamı eleştirip öfkeden deliye de dönebilirsiniz. Ama şunu unutmayalım; bu ne toplumumuza ne de Ali Kaptan’a bir şey katmaz. Toplumumuzda Ali Kaptan yalnız değil. Çünkü aramızdaki Ali Kaptan’ların sayısı oldukça yüksek. Bu durumda onlar için bir şeyler yapmak isterseniz öncelikle onları anlayalım, anlayalım ki onlara yardımcı olalım. Onları anladığımızda onlar için yapılabilecek en büyük yardımın ve en büyük iyiliğin onları sevmek olduğunu görebiliriz. Çünkü Ali Kaptan’ların sevgiye ihtiyacı var. Sevilmek ve değerli olabilmek için oradan oraya savruluyorlar. Tüm bu bocalamaların ve iradesizliklerin altında kendini sevgisiz ve değersiz hissetmenin yatmakta olduğu aşikârdır. Sevgisizlik insanda yaralar bırakır. Geçmişten gelen bu yaralar kişinin tüm yaşantısı boyunca ne istediğini bilememe ve kararsızlık gibi semptomlar oluşturur. Bu semptomlar öncelikle kişiye büyük zararlar verir. Kendisiyle birlikte özellikle kol mesafesinden daha yakın olan anne, baba, eş ve çocuk gibi olan kişilere de bu sorun yansır. Dolayısıyla ilişkilerde ve evliliklerde Ali Kaptan vakasında olduğu gibi dramlar görülür.
      Sevgisizlik sonucunda oluşan yaraları ancak sevgi iyileştirir. Ali Kaptan sendromunda oluşan yaralar da sevgiyle iyileşir. Sevgi en büyük şifadır. Sevginin yolu anlamak ve kabullenmekten geçer. Sevgi öyle bir güçtür ki, sevgi karşısında donmuş ve katılaşmış kalıplar sevginin sıcaklığıyla çözülüverir. Ali Kaptan’ın kendine ve çevresine ördüğü buzdan kaleler de sevgiyle erir. Yeter ki içinizdeki sevgi eksilmesin. Eğer sevmek sizin için zor geliyorsa da lütfen Yunus Emre’yi hatırlayın; “Yaratılanı Severim Yaradandan Ötürü”

    • @Elif-zb3yg
      @Elif-zb3yg 5 месяцев назад

      ​@@kotusandklaramaozundeiyiol9853 Dizi seni pek sarmiyo sanırım

  • @kerimetisgen8411
    @kerimetisgen8411 4 года назад +575

    Berrine zamanında baya iyi nazar degdirmisler cilde bak

    • @emrecan4793
      @emrecan4793 3 года назад +18

      @@artvinlitavsan2 çok çekti ama sonradan düzeldi. Haberlere filan konu olduydu o dönem hatırlıyorum .d

    • @Avrasyamt2
      @Avrasyamt2 3 года назад +1

      @@emrecan4793 neden konu olmuştu?

    • @emrecan4793
      @emrecan4793 3 года назад +15

      @@Avrasyamt2 berrinin sivilceleri haberlere konu olmuştu, sonra pembe maske ile kurtulmuş öyle diyordu

    • @Avrasyamt2
      @Avrasyamt2 3 года назад

      @@emrecan4793 sağol

    • @alibalkan7898
      @alibalkan7898 2 года назад

      ​@@artvinlitavsan2

  • @eliza1151
    @eliza1151 4 года назад +238

    O kadar adam bi Alinin ağzını yüzünü kiramiyorlar mi

  • @mervesahin555
    @mervesahin555 2 года назад +163

    bu dizide insanların hayatlarını bir valize toplayıp gitmeleri bana hep çok üzücü gelmiştir.

  • @zeliskalan
    @zeliskalan 3 года назад +156

    Aylini anlayan tek kişi hasefe nene. Bütün yaşananların ağırlığını kaldıramadı çocuk o daha dedi. Belki biri gidip ayline böyle söylese herşey çok farklı olacak.

    • @emineylmaz2023
      @emineylmaz2023 3 года назад

      40 yaşındaki adamla aşk yaşarken çocuk değil,liseyi bile bitirmeden koca arayan azgın kız.

    • @007meow
      @007meow Год назад +1

      18 yaşında çocuk değil

    • @oylesine8573
      @oylesine8573 Год назад +16

      ​@@007meowgayette cocuk, cocuklugunu dahi yasayamamis bir cocuk. kavga gurultu icinde buyuyen bir cocuk, amaaannn siz ne anlarsiniz?

    • @007meow
      @007meow Год назад +1

      @@oylesine8573 ben de kavga gürültü içinde büyüdüm, kocaya kaçmadım ve benim gibi binlerce kişi var. Aylin çocuk değil sadece mal

  • @İlaykhaleesi
    @İlaykhaleesi 4 года назад +277

    Allah kimseyi gördüğünden mahrum etmesin. Aylini bu yüzden anlıyorum zaten kendi hayatı gayet güzeldi kendine göre huzurluydu bir anda bu duruma düşünce Soner’i yine de kabul etmemek için babasına gitti. “Ben satılık değilim derken bunu kastediyordu” Babası kabul etmeyince mecbur kaldı , bu hayatın içine doğsaydı Aylin böyle tepkiler vermezdi ama önceki hayatı gayet iyiydi .

    • @kotusandklaramaozundeiyiol9853
      @kotusandklaramaozundeiyiol9853 2 года назад

      Son günlerde kimi zaman merakla kimi zamanda kızgınlıkla izlenen bir dizi var. Bahsedeceğim bu dizi; “Öyle Bir Geçer ki Zaman”.
      Dizinin içeriğinde birçok konu var. İzleyicileri, özellikle de bayanları haklı olarak en çok öfkelendiren konu dizide işlenen ilişkiler konusu.
      Konudan kısaca şöyle bahsedeyim:
      Güzel bir aile var ve bir gün bu ailenin babası gönlünü yabancı bir kadına kaptırır. Önce küçük kaçamaklarla başlayan bu ilişki Ali Kaptan’ın zaaflarıyla, Coroline’nin de maharetleriyle önü alınamaz bir ilişkiye dönüşür. Sonunda gizli başlayan bu ilişki diğer insanlar ve aile bireyleri tarafından da öğrenilir. Bu durumla birlikte Ali Kaptan’ın karısı olan Cemile için çileli günler başlar. Böyle bir olayda bir kadın ne hissederse Cemile’de bir bir o duyguları yaşamaya başlar. Öfke, nefret, çaresizlik, hayal kırıklığı, güvensizlik, değersizlik ve bunlarla birlikte yine birçok olumsuz duygu ortaya çıkar. Bu duygular Cemile’de birçok yaralara neden olur. Cemile tüm yaralarına rağmen ilişkisine sahip çıkarak eşini düştüğü durumdan kurtarmaya çalışır. Ama Cemile’nin her çabası boşa çıkar. Ali Kaptan iyice yoldan çıkarak eşini ve sevdiklerini daha da üzmeye başlar. Önü alınamaz bir aymazlıkla içine düştüğü bu durumun farkında olsa da Ali Kaptan basireti bağlanmış bir şekilde bir biri ardına hatalar yapmaya devam eder.
      İşler burada bitmez; acı, kızgınlık, hüzün ve ümitsizlik artarak devam eder. Sonunda olan olur ve Ali Kaptan Cemile’yi boşayarak Coroline ile evlilik yapar. Bu evlilik Ali Kaptana mutluluk getirmez. Huzursuzdur Ali Kaptan. Aklı ve kalbi sık sık Cemile’ye kayar. Evliliğini bitirmiştir. Ama hala kafasında Cemile’yi bitirememiştir. Coroline ve Cemile arasında gel git’ler yaşar. Artık Ali Kaptan da acılı ve yaralıdır. Kendi ettiği gibi kendi de bulmuştur tabi ki. Ama bu durum onda daha çok sancı yapmaktadır. Tüm duyguları keşmekeş bir haldedir.
      Yaşadığı hayal kırıklıklarıyla, çaresizlik içinde ayakta durmaya çalışan Cemile ise tam bir mağdurdur. Bir gün Cemile’nin karşısına da biri çıkar ve onunla ilgilenmeye başlar. Cemile’den kopamayan ve O’nu takip eden Ali Kaptan bu durumdan çok rahatsızdır. Öfkesi gittikçe artan Ali Kaptan’ın öfkesi aslında kendine duyduğu öfkedir. Dizide işler daha da karışır ve Cemile evlilik teklifi alır. Cemile bu teklifi kabul edince de Ali Kaptan çıldırır.
      Böylelikle bu süreçte Ali Kaptan’ın yaşadığı bu psikolojik durum “Ali Kaptan sendromunu” oluşturur.
      Ali Kaptan sendromu görüldüğü üzere pek de iç açıcı bir tablo değil. Bu tabloda ne istediğini bilememek var. Hüzün var. Doğrulardan kopma ve onları görememe var. Konuyu daha da irdelediğimizde iradeyi kullanamama, bunun sonucunda düşüncelerini yönetememe, böylelikle duygularını kontrol edememe ve son noktada davranış bozuklukları görülmekte.
      Bu sendromun bir özelliği de bu sendromu yaşayan kişiler kendilerini dünyanın merkezinde zannederler. Sanki her şey onların etrafında dönüyordur. Bundan dolayı da her konuda kendilerini haklı görürler. Yanlışları yoktur, eğer varsa da bunun kendilerine göre geçerli bir açıklaması vardır.
      Bir özgüven kabarması yaşanır Ali Kaptan Sendromu’nda. Ancak bu sahici bir özgüven değildir. İç dünyasında kendisine dair hissettiği değersizlik duygularına karşın, karşısındaki kişiyi değersizleştirerek içindeki değersizliği bastırmaya çalışır. Bu tabloya dışarıdan bakıldığında “özgüven şişmesi” olarak bir yanılsama içine böylelikle düşülebilir.
      Gerçekler Ali Kaptan’a acı verir. İçindeki o acıyı hissetmemek için her daim kendinden uzaklaşır. Bu adeta gerçeklerden bir kaçıştır. Bazen de gerçekleri reddediştir. Ancak bu durum, gerçekleri hiçbir zaman değiştirmez. Rasyonaliteden uzak fanteziler dünyası kurar kendine Ali Kaptan. Bu süreçte kendi içindeki mutsuzluk ile çatışırken çevresindekileri mutlu etmesi de beklenemez. Kendisiyle barışık olmadığı gibi çevresiyle de barışık olamaz. Aslında düşünüldüğünde bu ne büyük bir ızdıraptır…
      Ali Kaptan’ı belli değerlerden uzak olmakla da suçlayabilirsiniz. Ancak bunun çok da geçerli bir yaklaşım olmayacağını söylemek isterim. Ali Kaptan’ın kendine göre bir takım değerleri vardır. Namus, şeref, gurur ve haysiyet Ali Kaptan’ın önemsediği ve vazgeçemeyeceği değerler olabilir. Ama dediğim gibi bu değerler Ali Kaptan’ın kendine göredir. Çünkü, Ali Kaptan kendi yaptıklarına bakmaz. Bunun tam tersine başkalarının davranış ve tutumları söz konusu olduğunda bu değerler söz konusudur. Yani Ali Kaptan’ın değerleri vardır. Asıl sorun Ali Kaptan’ın benimsediği bu değerler karşısında tutarlı, samimi ve dürüst olamamasıdır. Uzaktan bakıldığında kalabalıklar içinde görünse bile Ali Kaptan öyle yalnızdır ki bu yalnızlık onu kendine daha da uzaklaştırır.
      Diziyi izlerken Ali Kaptan’a kızabilirsiniz. Ekran karşısında yerden göğe kadar haksız bulduğunuz bu adamı eleştirip öfkeden deliye de dönebilirsiniz. Ama şunu unutmayalım; bu ne toplumumuza ne de Ali Kaptan’a bir şey katmaz. Toplumumuzda Ali Kaptan yalnız değil. Çünkü aramızdaki Ali Kaptan’ların sayısı oldukça yüksek. Bu durumda onlar için bir şeyler yapmak isterseniz öncelikle onları anlayalım, anlayalım ki onlara yardımcı olalım. Onları anladığımızda onlar için yapılabilecek en büyük yardımın ve en büyük iyiliğin onları sevmek olduğunu görebiliriz. Çünkü Ali Kaptan’ların sevgiye ihtiyacı var. Sevilmek ve değerli olabilmek için oradan oraya savruluyorlar. Tüm bu bocalamaların ve iradesizliklerin altında kendini sevgisiz ve değersiz hissetmenin yatmakta olduğu aşikârdır. Sevgisizlik insanda yaralar bırakır. Geçmişten gelen bu yaralar kişinin tüm yaşantısı boyunca ne istediğini bilememe ve kararsızlık gibi semptomlar oluşturur. Bu semptomlar öncelikle kişiye büyük zararlar verir. Kendisiyle birlikte özellikle kol mesafesinden daha yakın olan anne, baba, eş ve çocuk gibi olan kişilere de bu sorun yansır. Dolayısıyla ilişkilerde ve evliliklerde Ali Kaptan vakasında olduğu gibi dramlar görülür.
      Sevgisizlik sonucunda oluşan yaraları ancak sevgi iyileştirir. Ali Kaptan sendromunda oluşan yaralar da sevgiyle iyileşir. Sevgi en büyük şifadır. Sevginin yolu anlamak ve kabullenmekten geçer. Sevgi öyle bir güçtür ki, sevgi karşısında donmuş ve katılaşmış kalıplar sevginin sıcaklığıyla çözülüverir. Ali Kaptan’ın kendine ve çevresine ördüğü buzdan kaleler de sevgiyle erir. Yeter ki içinizdeki sevgi eksilmesin. Eğer sevmek sizin için zor geliyorsa da lütfen Yunus Emre’yi hatırlayın; “Yaratılanı Severim Yaradandan Ötürü”

    • @İlaykhaleesi
      @İlaykhaleesi 2 года назад +15

      @@kotusandklaramaozundeiyiol9853 kanka manas destanı mı bu

    • @suleymancakir3131
      @suleymancakir3131 Год назад +14

      ​@@kotusandklaramaozundeiyiol9853 olm ne cins bi varlıksın la sen

  • @balporsugu9296
    @balporsugu9296 4 года назад +355

    herkes aylin için nankör para köpeği diyo ama bence aylin sadece olanları olgun karşılayamıyor bu bölümde kızın istediği tek şey insan gibi daha rahat yaşamak en azından musluktan su akan bi eve sahip olmak ama bulunduğu şart ve durumun farkına varamıycak kadar çocuk sadece

    • @rslnmhydnv5725
      @rslnmhydnv5725 4 года назад +11

      Dogru. Sanki kendileri bu durumda uzun sure yasaya bilirlerdi...

    • @RTK0234
      @RTK0234 4 года назад +4

      @@rslnmhydnv5725 bu durumda yaşamak gerçekten zor ama başka çareleri yok katlanmak zorunda

    • @munevverbozdagkaplan2547
      @munevverbozdagkaplan2547 4 года назад +2

      Herkes cektigini bilir.ayline hak veriyorm

    • @miralaylacin
      @miralaylacin 4 года назад +27

      @@RTK0234 Aylin'in çaresi buydu işte. Hem kendisini kanıtlamak istiyordu zaten hem de Soner'i üzmek, bahane oldu inadına evlendi. Herkes hazır eleştirmeye ama aslında ağır şeyler yaşadı ve gittiğinde anladı zaten malla mülkle bir yere varılmayacağını. Dizinin en mağdur ikinci kadınıdır Aylin. Hem Murat çok eziyet etti, Soner korkaktı kaçtı, sürekli satılık muamelesi gördü, ailesinin gözünde favori değildi. Üzülüyorum hep bu kıza... Kardeşlerinin yanında farklı oluşu onu hep ezdi. İspatlamak istiyordu kendini. Soner'de ona bunu aşılamıştı. Belki de bu yüzden aşık oldu ona. Yine de mağdurdu işte. Yazık...

    • @belladonna3219
      @belladonna3219 4 года назад +3

      @@miralaylacin O kadar haklısın ki... Mete fiziksel ve psikolojik olarak hemen adapte olabilir ki bu çok doğal çünkü taşın toprağın arasında yaşamayı en çok kaldırabilecek kişi zaten Mete o beşli arasında. Kaldı ki Ali şerefsizine olan nefreti de onu her türlü zorluğa karşı dayanıklı kılar çünkü nefret insanı güçlü kılar zannımca. Berrin desen kız güya her şeyle ilgileniyor ama aslında hiçbir şey umrunda değil. Güya hukuk okuyor ama daha Ali piçine karşı annesinin hukuki haklarını savunmaktan bile aciz. Mesela Ali şerrosu Mete'ye karşı Osman'ı aldığında aslında öyle olmadığı halde "Ali Akarsu çocuğu kaçırdı" diye savcılığa suç duyurusunda bulunabilirdi çünkü velayet zaten Cemile'ye ait ve Ali direkt olarak suçlu olurdu hem cezai yaptırım uygulanırdı hem de Osman tüm bunları yaşamak zorunda kalmadan göz açıp kapayıncaya kadar eve dönmüş olurdu. Ve Ali istediği kadar "yalan anlaşma yaptık Cemile isteyerek verdi çocuğu" dese de kanıtlayamazdı hiçbir şekilde. Böylece bugüne kadar yaşattıklarının da intikamını alırlardı o şerefsizden. Tıpkı Cemile gibi o da hapislere düşerdi 😏 yine aynı şekilde o beton yığınını ev diye kakaladığı için de nafaka vermediği için de Ali'nin ağzına sıçabilirdi ama o anca lafa gelince "sindin nifrit ediyirim hiyvin hirif" diye zırlamayı becerebiliyor o bet sesiyle! 😒 Aklı fikri Ahmet de yaptı kendine sevgiliyi tuzu kuru olunca da "betonda da yatarım taş da yerim" kafasında Pollyana'yı oynuyor tabii ki!😒😡😡😡
      Osman desen zavallı masuma annesinin olduğu her yer, oyun oynayabildiği her yer cennet zaten! Mete gelmiş Aylin'i Osman ile kıyaslıyor çocuk Coroline'in annesini üzen "kötü kadın" olduğunun farkında bir tek! Gerisini nereden bilsin ki! Onun da aklı yetse onun da okulu, arkadaşları olsa o da istemezdi o Allah'ın unuttuğu yerde yaşamayı. (Ki zaten ilerleyen bölümlerde Osman'ın da beklentileri artıyor çünkü yavaş yavaş bir çevre edinip büyümeye etrafında olup biteni "gerçekten" anlamaya başlıyor hatırlıyorum) Cemile desen Mete ile bir olmuş o nafakayı sike sike alması gerekirken 'sindin hiç bi siy istimiyiriim!" Diyor! Kusura bakmayın da o evde gerçekten Aylin yokmuş gibi davranılıyor. Cemile bile böyle davranıyor! O dört çocuktan biri bile farklı düşünüyor ve farklı ihtiyaçlara meylediyorsa Cemile de ona göre davranmak ZORUNDA! Mete efendi ve Berrin hanım istemiyor olabilir içine düştükleri bu sefaleti kanıksamış olabilir! Kendisi de sözüm ona gurur yapıp Ali'den bir şey istemeyebilir ( ki o da nasıl bir gurursa artık Coroline'i ilk öğrendiği zaman "dön bana diye yalvarıp ilerleyen bölümlerde de kendisine bunca şeyi yaşatan bir de üstüne tecavüz eden adamla ilerleyen bölümlerde liseli aşıklar gibi oynaşacak hiçbir şey olmamış gibi!😒😣😤😤) Ama Aylin daha iyi şartlarda yaşamak istiyorsa bunu sağlamak zorunda! Onun ve biricik evlatlarının yersiz gururunun ceremesini Aylin çekmek zorunda değil! O zaman alacak nafakayı paşa paşa istemiyorlarsa Cemile Berrin ve Mete üçlüsü kullanmayacaklar bu kadar basit! Orada iyi şartlar altında yaşamayı hak eden iki insan var Aylin ve Osman. Ki Osman büyüme çağında onun da iyi bir bakıma ve çocukluğunu çocuk gibi yaşamaya hakkı var ve bu Cemile'nin balık satarak alacağı iki kuruşla olamaz! Ki zaten her şeyi geçti o Ali pezevengini rahat ettirmemek için İNADINA alması gerekiyor nafakayı O pezevenk de SİKE SİKE verecek! Hal böyleyken bu neyin gururu!? Hangi gurur!?🤦😒😡😡
      Ayrıca her şeyden öte Aylin az kalsın kaçırılıyordu Süleyman olmasa! Daha ötesi var mı! O Allah'ın unuttuğu yerde kızı az kalsın dağa kaldırıp tecavüz edecekti o sapık çingene! 😱😱 Daha kızın başına neler geldiğinden/gelebileceğinden haberleri yok ama geçmişler kızın karşısına fakir edebiyatı yapıyorlar! Bence Aylin'in daha o olay yaşandıktan sonra topuklaması lazımdı o pis dağ başından! Aylin'in yerinde ben olsam bir saniye bile durmazdım başıma öyle bir felaket gelseydi...
      Bu şartlar altında Aylin Soner'in teklifine "evet" demek için çok bile bekledi. Çok bile sabırlı ve gururlu davranıp mücadele etti kendisiyle. Ben belki de anında kabul ederdim itiraf ediyorum 🤷
      Yani herkes Aylin'e şımarık ve bencil diyor ama burada asıl bencil ve şımarık olan CEMİLE! Ve Aylin'i Murat ile evlenmek zorunda bırakan da Cemile! Çünkü onun için varsa yoksa Mete Osman Berrin.. Aylin'i şımarık bir kız çocuğu gözüyle gördüğü için asla kızının gerçekten ne yaşadığını ne halde olduğunu GÖREMEDİ! Aylin'in verecek olduğu yanlış kararın tüm sorumlusu Cemile'dir! Kendi bencilliği yüzünden kızını, hastalığını bahane ederek pazardan elma alır gibi bir kadın satın alabileceğini ve "kendisi elmayı seviyor diye, elmanın da onu sevmesi gerektiğini" düşünen saplantılı bir ruh hastasına mecbur etti! O yüzden kimse Aylin'i suçlamasın!..😒🤦😣😣😣

  • @ecitahkoroglu8589
    @ecitahkoroglu8589 2 года назад +97

    Ayça bingöl'ün güzelliği gözlerinin rengi cok güzel ya kadınların hepsi çok güzel dopdogal tabiri caizse :)

    • @yesilgözlüsaadet
      @yesilgözlüsaadet 2 года назад +12

      Ayça hanımı bende çok beğeniyorum. Kadının başka bir albenisi var :)

    • @idealyatrm9287
      @idealyatrm9287 3 месяца назад

      Ayca bingol dizide kimm ?

  • @sumleyna
    @sumleyna 4 года назад +198

    Ali Akarsu, sözlük karşılığı: İnsan müsveddesi

  • @followingthelightindarkness
    @followingthelightindarkness 4 года назад +141

    Meteyle Aylinin ilişkisine bayıldığımı her bölüm söyleyeceğim sjdldjdgs

  • @hcyl622
    @hcyl622 Год назад +64

    Berrin'le Ahmet'in birbirini sevmesinden midesi bulanan güruh Hakan 'in Berrin 'i bileklerinden sıkıştırıp "sen bana emir veremezsin ben sana veririm"deyip tokat atmasini romantik bulmuş olmalilar ki hiç mideleri bulanmamis ,nasıl bir mideyse artık!

  • @dilararh2811
    @dilararh2811 2 года назад +85

    Berrin ve üniversite sahnelerini direkt geciyom sarmiyo

  • @alors1769
    @alors1769 3 года назад +163

    Mete, Berrin ve Osman ile uğraşmaktan Aylin'i çok yapayalnız bıraktılar

    • @zehra78972
      @zehra78972 2 года назад +7

      Allah için sizde Berrinle kim uğraştı annesi uğraştı o kadar tam tersi en başta hepsiyle Berrin ugrasiyordu aylincisiniz diye her bölümde berrine sallamasaniz djwjdjwd

  • @Elifintariflerii1
    @Elifintariflerii1 4 года назад +293

    Balıkçıyla alinin arasında fark yoktu aslında. Sadece biri hatasının bedelini çok ağır ödemişti, birisi de ödemek üzereydi.

    • @kotusandklaramaozundeiyiol9853
      @kotusandklaramaozundeiyiol9853 2 года назад +3

      Son günlerde kimi zaman merakla kimi zamanda kızgınlıkla izlenen bir dizi var. Bahsedeceğim bu dizi; “Öyle Bir Geçer ki Zaman”.
      Dizinin içeriğinde birçok konu var. İzleyicileri, özellikle de bayanları haklı olarak en çok öfkelendiren konu dizide işlenen ilişkiler konusu.
      Konudan kısaca şöyle bahsedeyim:
      Güzel bir aile var ve bir gün bu ailenin babası gönlünü yabancı bir kadına kaptırır. Önce küçük kaçamaklarla başlayan bu ilişki Ali Kaptan’ın zaaflarıyla, Coroline’nin de maharetleriyle önü alınamaz bir ilişkiye dönüşür. Sonunda gizli başlayan bu ilişki diğer insanlar ve aile bireyleri tarafından da öğrenilir. Bu durumla birlikte Ali Kaptan’ın karısı olan Cemile için çileli günler başlar. Böyle bir olayda bir kadın ne hissederse Cemile’de bir bir o duyguları yaşamaya başlar. Öfke, nefret, çaresizlik, hayal kırıklığı, güvensizlik, değersizlik ve bunlarla birlikte yine birçok olumsuz duygu ortaya çıkar. Bu duygular Cemile’de birçok yaralara neden olur. Cemile tüm yaralarına rağmen ilişkisine sahip çıkarak eşini düştüğü durumdan kurtarmaya çalışır. Ama Cemile’nin her çabası boşa çıkar. Ali Kaptan iyice yoldan çıkarak eşini ve sevdiklerini daha da üzmeye başlar. Önü alınamaz bir aymazlıkla içine düştüğü bu durumun farkında olsa da Ali Kaptan basireti bağlanmış bir şekilde bir biri ardına hatalar yapmaya devam eder.
      İşler burada bitmez; acı, kızgınlık, hüzün ve ümitsizlik artarak devam eder. Sonunda olan olur ve Ali Kaptan Cemile’yi boşayarak Coroline ile evlilik yapar. Bu evlilik Ali Kaptana mutluluk getirmez. Huzursuzdur Ali Kaptan. Aklı ve kalbi sık sık Cemile’ye kayar. Evliliğini bitirmiştir. Ama hala kafasında Cemile’yi bitirememiştir. Coroline ve Cemile arasında gel git’ler yaşar. Artık Ali Kaptan da acılı ve yaralıdır. Kendi ettiği gibi kendi de bulmuştur tabi ki. Ama bu durum onda daha çok sancı yapmaktadır. Tüm duyguları keşmekeş bir haldedir.
      Yaşadığı hayal kırıklıklarıyla, çaresizlik içinde ayakta durmaya çalışan Cemile ise tam bir mağdurdur. Bir gün Cemile’nin karşısına da biri çıkar ve onunla ilgilenmeye başlar. Cemile’den kopamayan ve O’nu takip eden Ali Kaptan bu durumdan çok rahatsızdır. Öfkesi gittikçe artan Ali Kaptan’ın öfkesi aslında kendine duyduğu öfkedir. Dizide işler daha da karışır ve Cemile evlilik teklifi alır. Cemile bu teklifi kabul edince de Ali Kaptan çıldırır.
      Böylelikle bu süreçte Ali Kaptan’ın yaşadığı bu psikolojik durum “Ali Kaptan sendromunu” oluşturur.
      Ali Kaptan sendromu görüldüğü üzere pek de iç açıcı bir tablo değil. Bu tabloda ne istediğini bilememek var. Hüzün var. Doğrulardan kopma ve onları görememe var. Konuyu daha da irdelediğimizde iradeyi kullanamama, bunun sonucunda düşüncelerini yönetememe, böylelikle duygularını kontrol edememe ve son noktada davranış bozuklukları görülmekte.
      Bu sendromun bir özelliği de bu sendromu yaşayan kişiler kendilerini dünyanın merkezinde zannederler. Sanki her şey onların etrafında dönüyordur. Bundan dolayı da her konuda kendilerini haklı görürler. Yanlışları yoktur, eğer varsa da bunun kendilerine göre geçerli bir açıklaması vardır.
      Bir özgüven kabarması yaşanır Ali Kaptan Sendromu’nda. Ancak bu sahici bir özgüven değildir. İç dünyasında kendisine dair hissettiği değersizlik duygularına karşın, karşısındaki kişiyi değersizleştirerek içindeki değersizliği bastırmaya çalışır. Bu tabloya dışarıdan bakıldığında “özgüven şişmesi” olarak bir yanılsama içine böylelikle düşülebilir.
      Gerçekler Ali Kaptan’a acı verir. İçindeki o acıyı hissetmemek için her daim kendinden uzaklaşır. Bu adeta gerçeklerden bir kaçıştır. Bazen de gerçekleri reddediştir. Ancak bu durum, gerçekleri hiçbir zaman değiştirmez. Rasyonaliteden uzak fanteziler dünyası kurar kendine Ali Kaptan. Bu süreçte kendi içindeki mutsuzluk ile çatışırken çevresindekileri mutlu etmesi de beklenemez. Kendisiyle barışık olmadığı gibi çevresiyle de barışık olamaz. Aslında düşünüldüğünde bu ne büyük bir ızdıraptır…
      Ali Kaptan’ı belli değerlerden uzak olmakla da suçlayabilirsiniz. Ancak bunun çok da geçerli bir yaklaşım olmayacağını söylemek isterim. Ali Kaptan’ın kendine göre bir takım değerleri vardır. Namus, şeref, gurur ve haysiyet Ali Kaptan’ın önemsediği ve vazgeçemeyeceği değerler olabilir. Ama dediğim gibi bu değerler Ali Kaptan’ın kendine göredir. Çünkü, Ali Kaptan kendi yaptıklarına bakmaz. Bunun tam tersine başkalarının davranış ve tutumları söz konusu olduğunda bu değerler söz konusudur. Yani Ali Kaptan’ın değerleri vardır. Asıl sorun Ali Kaptan’ın benimsediği bu değerler karşısında tutarlı, samimi ve dürüst olamamasıdır. Uzaktan bakıldığında kalabalıklar içinde görünse bile Ali Kaptan öyle yalnızdır ki bu yalnızlık onu kendine daha da uzaklaştırır.
      Diziyi izlerken Ali Kaptan’a kızabilirsiniz. Ekran karşısında yerden göğe kadar haksız bulduğunuz bu adamı eleştirip öfkeden deliye de dönebilirsiniz. Ama şunu unutmayalım; bu ne toplumumuza ne de Ali Kaptan’a bir şey katmaz. Toplumumuzda Ali Kaptan yalnız değil. Çünkü aramızdaki Ali Kaptan’ların sayısı oldukça yüksek. Bu durumda onlar için bir şeyler yapmak isterseniz öncelikle onları anlayalım, anlayalım ki onlara yardımcı olalım. Onları anladığımızda onlar için yapılabilecek en büyük yardımın ve en büyük iyiliğin onları sevmek olduğunu görebiliriz. Çünkü Ali Kaptan’ların sevgiye ihtiyacı var. Sevilmek ve değerli olabilmek için oradan oraya savruluyorlar. Tüm bu bocalamaların ve iradesizliklerin altında kendini sevgisiz ve değersiz hissetmenin yatmakta olduğu aşikârdır. Sevgisizlik insanda yaralar bırakır. Geçmişten gelen bu yaralar kişinin tüm yaşantısı boyunca ne istediğini bilememe ve kararsızlık gibi semptomlar oluşturur. Bu semptomlar öncelikle kişiye büyük zararlar verir. Kendisiyle birlikte özellikle kol mesafesinden daha yakın olan anne, baba, eş ve çocuk gibi olan kişilere de bu sorun yansır. Dolayısıyla ilişkilerde ve evliliklerde Ali Kaptan vakasında olduğu gibi dramlar görülür.
      Sevgisizlik sonucunda oluşan yaraları ancak sevgi iyileştirir. Ali Kaptan sendromunda oluşan yaralar da sevgiyle iyileşir. Sevgi en büyük şifadır. Sevginin yolu anlamak ve kabullenmekten geçer. Sevgi öyle bir güçtür ki, sevgi karşısında donmuş ve katılaşmış kalıplar sevginin sıcaklığıyla çözülüverir. Ali Kaptan’ın kendine ve çevresine ördüğü buzdan kaleler de sevgiyle erir. Yeter ki içinizdeki sevgi eksilmesin. Eğer sevmek sizin için zor geliyorsa da lütfen Yunus Emre’yi hatırlayın; “Yaratılanı Severim Yaradandan Ötürü”

    • @gulnaztuzak
      @gulnaztuzak 2 года назад +54

      @@kotusandklaramaozundeiyiol9853 niye her yorumun altına aynı şeyi kopyalayıp yapıştırmışsın? Sinir bozucu açıkçası

    • @hvfhbfb
      @hvfhbfb Год назад

      ​@@gulnaztuzakaynenn

    • @elifbiton
      @elifbiton 11 месяцев назад +16

      Ama balıkçı bir kez hata yaptı ve sonra tövbe etti, Ali ise hiçbir zaman usanmadı marifetmiş gibi devam etti

  • @bihterziyagil5513
    @bihterziyagil5513 4 года назад +256

    Aylin niye kaçırılmaya çalıştığını soylemiyo

    • @miralaylacin
      @miralaylacin 4 года назад +84

      Aylin'in karakteri daha farklı çünkü. Kendi içinde yaşıyor her şeyi. Ne anlaşma ne Murat'ın yaptıkları, başına gelen her kötü şeyi kalbine gömüp susmayı seçiyor her defasında. Başa çıkamayacağını bildiği mevzularla bile tek başına mücadele ediyordu. Soner'in hayranlığının ve olgun olduğundan bahsetmesinin yegâne sebebi buydu. Soner her defasında kaçarken Aylin tek başına göğüs geriyordu her zorluğa.

    • @ezgia500
      @ezgia500 Год назад +4

      Kısıtlanmak istemiyor söylese hiçbi yere tek başına yollamazlar

  • @furkantemur97
    @furkantemur97 Год назад +41

    Aylin ne kimsenin anlamadığı birisi ne de herkesten farklı birisi. Sadece Mete ve Berrin babalarının ne olduğunu en başından beri biliyordu ama Aylin yeni farketti. Aslında farkındaydı ama kabul etmek için babasından darbe yemesi gerekiyordu. Bazı insanlar kötülüğü sezer bazısı da başına gelmeden anlamaz.

  • @mehmetakifgungor5718
    @mehmetakifgungor5718 4 года назад +185

    Öyle bir yerde esnafın birine dayak atacak da bakacak diğerleri, bu tarz detaylarda çok eksiklik yanlışlık var dizide

    • @emreulukaya4068
      @emreulukaya4068 4 года назад +13

      tam aynısını düşündüm delerler adamı

  • @jimin7056
    @jimin7056 Год назад +75

    Aylin‘in ölümüne imza atılan bölüm bu bölümdür aslında. Aylin karakterinin tamamıyla dönüm noktasıydı. Eğer ali aylin’i kabul etseydi aylin muratla evlenmezdi ve hasta olup ölmezdi. Ancak aksi halde eğer ali aylin’i kabul etseydi aylin soner’le aşkını yaşamazdı fakat yaşamaya devam ederdi. Aylin karakterine bu yüzden üzülüyorum. Ali ise fark etmeden bir evladının canına kıydı..

    • @aliettokadi
      @aliettokadi 6 месяцев назад +3

      vay allahım ya yedik spoileri

    • @lizgeecemgultekin3709
      @lizgeecemgultekin3709 4 месяца назад

      Hastalığı ne alaka ki

    • @sheilamess
      @sheilamess 4 месяца назад +1

      Yazın üste spoiler diye YAZIN

    • @turan7392
      @turan7392 4 месяца назад +1

      yaw spoiler verince elinize ne geçiyor burada ağız tadıyla bir dizi izliyoruz siz gelip bilmem kaç bölüm sonrasından spoiler veriyorsunuz küfür yemekten zevkmi alıyorsunuz anlamıyorumki

    • @milkshake7487
      @milkshake7487 Месяц назад

      Aylin diziden ni şekilde çıkacaktı ama bunlarla alakalı değil yani bu Farah hangi diziye girdiyse yarım bırakma huyuna bu dizide başlamış

  • @ozgursoz7168
    @ozgursoz7168 4 года назад +121

    Ah be Mete her bölümde sana hayran oluyorum

  • @busrasahin1685
    @busrasahin1685 4 года назад +347

    Caroline caroline diye diye geberip gittin bir şam şeytanı için yapmadığın kalmadı ali kaptan caroline kadar başına taş düşsün

    • @sinirsey1324
      @sinirsey1324 4 года назад

      Amin

    • @nonamenosurname6103
      @nonamenosurname6103 3 года назад

      Aynen tam şam şeytanı

    • @kotusandklaramaozundeiyiol9853
      @kotusandklaramaozundeiyiol9853 2 года назад

      Son günlerde kimi zaman merakla kimi zamanda kızgınlıkla izlenen bir dizi var. Bahsedeceğim bu dizi; “Öyle Bir Geçer ki Zaman”.
      Dizinin içeriğinde birçok konu var. İzleyicileri, özellikle de bayanları haklı olarak en çok öfkelendiren konu dizide işlenen ilişkiler konusu.
      Konudan kısaca şöyle bahsedeyim:
      Güzel bir aile var ve bir gün bu ailenin babası gönlünü yabancı bir kadına kaptırır. Önce küçük kaçamaklarla başlayan bu ilişki Ali Kaptan’ın zaaflarıyla, Coroline’nin de maharetleriyle önü alınamaz bir ilişkiye dönüşür. Sonunda gizli başlayan bu ilişki diğer insanlar ve aile bireyleri tarafından da öğrenilir. Bu durumla birlikte Ali Kaptan’ın karısı olan Cemile için çileli günler başlar. Böyle bir olayda bir kadın ne hissederse Cemile’de bir bir o duyguları yaşamaya başlar. Öfke, nefret, çaresizlik, hayal kırıklığı, güvensizlik, değersizlik ve bunlarla birlikte yine birçok olumsuz duygu ortaya çıkar. Bu duygular Cemile’de birçok yaralara neden olur. Cemile tüm yaralarına rağmen ilişkisine sahip çıkarak eşini düştüğü durumdan kurtarmaya çalışır. Ama Cemile’nin her çabası boşa çıkar. Ali Kaptan iyice yoldan çıkarak eşini ve sevdiklerini daha da üzmeye başlar. Önü alınamaz bir aymazlıkla içine düştüğü bu durumun farkında olsa da Ali Kaptan basireti bağlanmış bir şekilde bir biri ardına hatalar yapmaya devam eder.
      İşler burada bitmez; acı, kızgınlık, hüzün ve ümitsizlik artarak devam eder. Sonunda olan olur ve Ali Kaptan Cemile’yi boşayarak Coroline ile evlilik yapar. Bu evlilik Ali Kaptana mutluluk getirmez. Huzursuzdur Ali Kaptan. Aklı ve kalbi sık sık Cemile’ye kayar. Evliliğini bitirmiştir. Ama hala kafasında Cemile’yi bitirememiştir. Coroline ve Cemile arasında gel git’ler yaşar. Artık Ali Kaptan da acılı ve yaralıdır. Kendi ettiği gibi kendi de bulmuştur tabi ki. Ama bu durum onda daha çok sancı yapmaktadır. Tüm duyguları keşmekeş bir haldedir.
      Yaşadığı hayal kırıklıklarıyla, çaresizlik içinde ayakta durmaya çalışan Cemile ise tam bir mağdurdur. Bir gün Cemile’nin karşısına da biri çıkar ve onunla ilgilenmeye başlar. Cemile’den kopamayan ve O’nu takip eden Ali Kaptan bu durumdan çok rahatsızdır. Öfkesi gittikçe artan Ali Kaptan’ın öfkesi aslında kendine duyduğu öfkedir. Dizide işler daha da karışır ve Cemile evlilik teklifi alır. Cemile bu teklifi kabul edince de Ali Kaptan çıldırır.
      Böylelikle bu süreçte Ali Kaptan’ın yaşadığı bu psikolojik durum “Ali Kaptan sendromunu” oluşturur.
      Ali Kaptan sendromu görüldüğü üzere pek de iç açıcı bir tablo değil. Bu tabloda ne istediğini bilememek var. Hüzün var. Doğrulardan kopma ve onları görememe var. Konuyu daha da irdelediğimizde iradeyi kullanamama, bunun sonucunda düşüncelerini yönetememe, böylelikle duygularını kontrol edememe ve son noktada davranış bozuklukları görülmekte.
      Bu sendromun bir özelliği de bu sendromu yaşayan kişiler kendilerini dünyanın merkezinde zannederler. Sanki her şey onların etrafında dönüyordur. Bundan dolayı da her konuda kendilerini haklı görürler. Yanlışları yoktur, eğer varsa da bunun kendilerine göre geçerli bir açıklaması vardır.
      Bir özgüven kabarması yaşanır Ali Kaptan Sendromu’nda. Ancak bu sahici bir özgüven değildir. İç dünyasında kendisine dair hissettiği değersizlik duygularına karşın, karşısındaki kişiyi değersizleştirerek içindeki değersizliği bastırmaya çalışır. Bu tabloya dışarıdan bakıldığında “özgüven şişmesi” olarak bir yanılsama içine böylelikle düşülebilir.
      Gerçekler Ali Kaptan’a acı verir. İçindeki o acıyı hissetmemek için her daim kendinden uzaklaşır. Bu adeta gerçeklerden bir kaçıştır. Bazen de gerçekleri reddediştir. Ancak bu durum, gerçekleri hiçbir zaman değiştirmez. Rasyonaliteden uzak fanteziler dünyası kurar kendine Ali Kaptan. Bu süreçte kendi içindeki mutsuzluk ile çatışırken çevresindekileri mutlu etmesi de beklenemez. Kendisiyle barışık olmadığı gibi çevresiyle de barışık olamaz. Aslında düşünüldüğünde bu ne büyük bir ızdıraptır…
      Ali Kaptan’ı belli değerlerden uzak olmakla da suçlayabilirsiniz. Ancak bunun çok da geçerli bir yaklaşım olmayacağını söylemek isterim. Ali Kaptan’ın kendine göre bir takım değerleri vardır. Namus, şeref, gurur ve haysiyet Ali Kaptan’ın önemsediği ve vazgeçemeyeceği değerler olabilir. Ama dediğim gibi bu değerler Ali Kaptan’ın kendine göredir. Çünkü, Ali Kaptan kendi yaptıklarına bakmaz. Bunun tam tersine başkalarının davranış ve tutumları söz konusu olduğunda bu değerler söz konusudur. Yani Ali Kaptan’ın değerleri vardır. Asıl sorun Ali Kaptan’ın benimsediği bu değerler karşısında tutarlı, samimi ve dürüst olamamasıdır. Uzaktan bakıldığında kalabalıklar içinde görünse bile Ali Kaptan öyle yalnızdır ki bu yalnızlık onu kendine daha da uzaklaştırır.
      Diziyi izlerken Ali Kaptan’a kızabilirsiniz. Ekran karşısında yerden göğe kadar haksız bulduğunuz bu adamı eleştirip öfkeden deliye de dönebilirsiniz. Ama şunu unutmayalım; bu ne toplumumuza ne de Ali Kaptan’a bir şey katmaz. Toplumumuzda Ali Kaptan yalnız değil. Çünkü aramızdaki Ali Kaptan’ların sayısı oldukça yüksek. Bu durumda onlar için bir şeyler yapmak isterseniz öncelikle onları anlayalım, anlayalım ki onlara yardımcı olalım. Onları anladığımızda onlar için yapılabilecek en büyük yardımın ve en büyük iyiliğin onları sevmek olduğunu görebiliriz. Çünkü Ali Kaptan’ların sevgiye ihtiyacı var. Sevilmek ve değerli olabilmek için oradan oraya savruluyorlar. Tüm bu bocalamaların ve iradesizliklerin altında kendini sevgisiz ve değersiz hissetmenin yatmakta olduğu aşikârdır. Sevgisizlik insanda yaralar bırakır. Geçmişten gelen bu yaralar kişinin tüm yaşantısı boyunca ne istediğini bilememe ve kararsızlık gibi semptomlar oluşturur. Bu semptomlar öncelikle kişiye büyük zararlar verir. Kendisiyle birlikte özellikle kol mesafesinden daha yakın olan anne, baba, eş ve çocuk gibi olan kişilere de bu sorun yansır. Dolayısıyla ilişkilerde ve evliliklerde Ali Kaptan vakasında olduğu gibi dramlar görülür.
      Sevgisizlik sonucunda oluşan yaraları ancak sevgi iyileştirir. Ali Kaptan sendromunda oluşan yaralar da sevgiyle iyileşir. Sevgi en büyük şifadır. Sevginin yolu anlamak ve kabullenmekten geçer. Sevgi öyle bir güçtür ki, sevgi karşısında donmuş ve katılaşmış kalıplar sevginin sıcaklığıyla çözülüverir. Ali Kaptan’ın kendine ve çevresine ördüğü buzdan kaleler de sevgiyle erir. Yeter ki içinizdeki sevgi eksilmesin. Eğer sevmek sizin için zor geliyorsa da lütfen Yunus Emre’yi hatırlayın; “Yaratılanı Severim Yaradandan Ötürü”

  • @mavimelek9511
    @mavimelek9511 2 года назад +89

    Osman şuanki tüm oyunculara taş çıkartır helal olsun

  • @gizem_
    @gizem_ 4 года назад +159

    Ah cemile şu carolinenın yanına gidip saç baş yolayamadınya senin çocuguna vurdu diye püh sana

    • @zeybkr777
      @zeybkr777 3 года назад +1

      Harbi

    • @elifyasar512
      @elifyasar512 3 года назад +1

      Hiç sorma ya biri benim çocuğuma vuracak ağzını yüzünü yırtarım

  • @111seima
    @111seima Год назад +99

    Hiçkimse
    Berrin her bölüm: 🏃🏻‍♀️🏃🏻‍♀️🏃🏻‍♀️🏃🏻‍♀️🏃🏻‍♀️

  • @guzeste6530
    @guzeste6530 4 года назад +143

    1. Bölümü izlerken Berrin'i sevmeyenleri anlamıyodum şimdi ben de sevmiyorum artık

    • @seckin8187
      @seckin8187 3 года назад +11

      Bide koşarak kaçması yok mu tam gıcık

    • @metintekeli8201
      @metintekeli8201 3 года назад +13

      @@seckin8187 ama Ahmet ona yalan söyledi...ondan beklemiyordu o hareketi

  • @selinbasarn4975
    @selinbasarn4975 2 года назад +87

    Aylin bu dizide ki açık ara en reel karakter. Kim olsa onun gibi bocalar. Onun verdiği kararlara yönelirdi. ❤ Olan hersey iyi ki oldu... Onu çok seviyorum.

  • @onurseven9892
    @onurseven9892 8 месяцев назад +16

    28:18 Kurgu hatasının böylesi bir an Ali pencereleri gelip geri mi söktü dedim

    • @nopleasureinlife
      @nopleasureinlife 7 месяцев назад +5

      beğenmişler ya bir de HSHAGHGAYHSHAH

  • @mavisensoy4316
    @mavisensoy4316 2 года назад +318

    SPOİ / Ne Cemile, ne Berrin, ne de Mete... ben en çok Aylin’e üzülüyorum bu dizide. Herkes onun yaptıklarının şımarıklık olduğunu düşünüp kimse kızı kaale almadı onun yaşadıklarını göremediler kızda yapısı gereği her şeyi kabullenip içinde yaşadı Mete ve Berrin gibi dışa vurup öfkesini atamadı. Sonuç Aylin öldü herkes mutlu mesut yaşadı

    • @mrvsucr
      @mrvsucr 2 года назад +1

      yok artık

    • @mavimelek9511
      @mavimelek9511 2 года назад

      @@mrvsucr öldü mü?!

    • @semii.i
      @semii.i 2 года назад

      @@mavimelek9511 evet ölüyor ilerleyen bölümlerde

    • @imaginarymee
      @imaginarymee 2 года назад +7

      spoiler da yedik bi bu eksikti

    • @berkayyilmaz2911
      @berkayyilmaz2911 2 года назад +10

      ya allahın belası insan bi spoiler alert falan yazar

  • @demetacar6240
    @demetacar6240 3 года назад +106

    Mete ve Mert bu diziden sonra MUHTEŞEM YŪZYILA transfer olmuslar şehzade olarak😉

    • @firdevsaltayy
      @firdevsaltayy 2 года назад +16

      Küçük şehzade Mustafa da var az da olsa 😂☺️

  • @cherylady1102
    @cherylady1102 6 месяцев назад +17

    Erkan Petekkaya o kadar muazzam bi oyuncu ki gerçekten. Çoğu oyuncu gerçekten oyun oynadığını, bunun bi dizi olduğunu insana belli ediyo. Ama Erkan Petekkaya 'yı izlerken sanki bi sokağın ortasında durmuşumda aile içerisinde yaşanan gerçek bi kargaşayı canlı canlı izliyormuş gibiyim. Bi insan hiç mi es vermez rolünde. Jestler, mimikler, ses tonu, nefes alış verişi bile... Valla helal olsun

  • @xobasementeyes
    @xobasementeyes 3 года назад +96

    Ben galiba cemileye asik oldum. Kişiliği de dış görünüşü de karolinden bin kat daha iyi. Pırıl pırıl kadın. Çok yanlış yaptın be Ali odunu

  • @aysgul7037
    @aysgul7037 3 года назад +122

    53:16 Buradaki tespite imzamı atarım. ''Bir çocuğun elinden oyuncağını çekip almak onun hayallerini çalmak demektir. Hayalleri olmayan çocuklar hemen büyürler ve artık hiçbir zaman çocuk olamazlar. Hayalleri olan çocuklar büyüseler bile yüreklerinin bir kenarında saklarlar çocukluklarını.''

  • @followingthelightindarkness
    @followingthelightindarkness 4 года назад +69

    Karısını aldatıp boşanması ve sonra karısı başka bir adamın yanında görünce kavga çıarması...

  • @sinem1744
    @sinem1744 4 года назад +166

    kimle yaşarsan yaşa aklındakiyle ölürsün ali kaptaaan

    • @SairkadrCisilinci1462
      @SairkadrCisilinci1462 4 года назад +19

      Ama Ali kaptanın aklında Cemile değil carolin var Ali kaptan hasta ruhlu biri ve o sadece elinde tutmayı bilir sevmek ona uzak(seve bilse önce evlatlarını severdi)

    • @kotusandklaramaozundeiyiol9853
      @kotusandklaramaozundeiyiol9853 2 года назад

      Son günlerde kimi zaman merakla kimi zamanda kızgınlıkla izlenen bir dizi var. Bahsedeceğim bu dizi; “Öyle Bir Geçer ki Zaman”.
      Dizinin içeriğinde birçok konu var. İzleyicileri, özellikle de bayanları haklı olarak en çok öfkelendiren konu dizide işlenen ilişkiler konusu.
      Konudan kısaca şöyle bahsedeyim:
      Güzel bir aile var ve bir gün bu ailenin babası gönlünü yabancı bir kadına kaptırır. Önce küçük kaçamaklarla başlayan bu ilişki Ali Kaptan’ın zaaflarıyla, Coroline’nin de maharetleriyle önü alınamaz bir ilişkiye dönüşür. Sonunda gizli başlayan bu ilişki diğer insanlar ve aile bireyleri tarafından da öğrenilir. Bu durumla birlikte Ali Kaptan’ın karısı olan Cemile için çileli günler başlar. Böyle bir olayda bir kadın ne hissederse Cemile’de bir bir o duyguları yaşamaya başlar. Öfke, nefret, çaresizlik, hayal kırıklığı, güvensizlik, değersizlik ve bunlarla birlikte yine birçok olumsuz duygu ortaya çıkar. Bu duygular Cemile’de birçok yaralara neden olur. Cemile tüm yaralarına rağmen ilişkisine sahip çıkarak eşini düştüğü durumdan kurtarmaya çalışır. Ama Cemile’nin her çabası boşa çıkar. Ali Kaptan iyice yoldan çıkarak eşini ve sevdiklerini daha da üzmeye başlar. Önü alınamaz bir aymazlıkla içine düştüğü bu durumun farkında olsa da Ali Kaptan basireti bağlanmış bir şekilde bir biri ardına hatalar yapmaya devam eder.
      İşler burada bitmez; acı, kızgınlık, hüzün ve ümitsizlik artarak devam eder. Sonunda olan olur ve Ali Kaptan Cemile’yi boşayarak Coroline ile evlilik yapar. Bu evlilik Ali Kaptana mutluluk getirmez. Huzursuzdur Ali Kaptan. Aklı ve kalbi sık sık Cemile’ye kayar. Evliliğini bitirmiştir. Ama hala kafasında Cemile’yi bitirememiştir. Coroline ve Cemile arasında gel git’ler yaşar. Artık Ali Kaptan da acılı ve yaralıdır. Kendi ettiği gibi kendi de bulmuştur tabi ki. Ama bu durum onda daha çok sancı yapmaktadır. Tüm duyguları keşmekeş bir haldedir.
      Yaşadığı hayal kırıklıklarıyla, çaresizlik içinde ayakta durmaya çalışan Cemile ise tam bir mağdurdur. Bir gün Cemile’nin karşısına da biri çıkar ve onunla ilgilenmeye başlar. Cemile’den kopamayan ve O’nu takip eden Ali Kaptan bu durumdan çok rahatsızdır. Öfkesi gittikçe artan Ali Kaptan’ın öfkesi aslında kendine duyduğu öfkedir. Dizide işler daha da karışır ve Cemile evlilik teklifi alır. Cemile bu teklifi kabul edince de Ali Kaptan çıldırır.
      Böylelikle bu süreçte Ali Kaptan’ın yaşadığı bu psikolojik durum “Ali Kaptan sendromunu” oluşturur.
      Ali Kaptan sendromu görüldüğü üzere pek de iç açıcı bir tablo değil. Bu tabloda ne istediğini bilememek var. Hüzün var. Doğrulardan kopma ve onları görememe var. Konuyu daha da irdelediğimizde iradeyi kullanamama, bunun sonucunda düşüncelerini yönetememe, böylelikle duygularını kontrol edememe ve son noktada davranış bozuklukları görülmekte.
      Bu sendromun bir özelliği de bu sendromu yaşayan kişiler kendilerini dünyanın merkezinde zannederler. Sanki her şey onların etrafında dönüyordur. Bundan dolayı da her konuda kendilerini haklı görürler. Yanlışları yoktur, eğer varsa da bunun kendilerine göre geçerli bir açıklaması vardır.
      Bir özgüven kabarması yaşanır Ali Kaptan Sendromu’nda. Ancak bu sahici bir özgüven değildir. İç dünyasında kendisine dair hissettiği değersizlik duygularına karşın, karşısındaki kişiyi değersizleştirerek içindeki değersizliği bastırmaya çalışır. Bu tabloya dışarıdan bakıldığında “özgüven şişmesi” olarak bir yanılsama içine böylelikle düşülebilir.
      Gerçekler Ali Kaptan’a acı verir. İçindeki o acıyı hissetmemek için her daim kendinden uzaklaşır. Bu adeta gerçeklerden bir kaçıştır. Bazen de gerçekleri reddediştir. Ancak bu durum, gerçekleri hiçbir zaman değiştirmez. Rasyonaliteden uzak fanteziler dünyası kurar kendine Ali Kaptan. Bu süreçte kendi içindeki mutsuzluk ile çatışırken çevresindekileri mutlu etmesi de beklenemez. Kendisiyle barışık olmadığı gibi çevresiyle de barışık olamaz. Aslında düşünüldüğünde bu ne büyük bir ızdıraptır…
      Ali Kaptan’ı belli değerlerden uzak olmakla da suçlayabilirsiniz. Ancak bunun çok da geçerli bir yaklaşım olmayacağını söylemek isterim. Ali Kaptan’ın kendine göre bir takım değerleri vardır. Namus, şeref, gurur ve haysiyet Ali Kaptan’ın önemsediği ve vazgeçemeyeceği değerler olabilir. Ama dediğim gibi bu değerler Ali Kaptan’ın kendine göredir. Çünkü, Ali Kaptan kendi yaptıklarına bakmaz. Bunun tam tersine başkalarının davranış ve tutumları söz konusu olduğunda bu değerler söz konusudur. Yani Ali Kaptan’ın değerleri vardır. Asıl sorun Ali Kaptan’ın benimsediği bu değerler karşısında tutarlı, samimi ve dürüst olamamasıdır. Uzaktan bakıldığında kalabalıklar içinde görünse bile Ali Kaptan öyle yalnızdır ki bu yalnızlık onu kendine daha da uzaklaştırır.
      Diziyi izlerken Ali Kaptan’a kızabilirsiniz. Ekran karşısında yerden göğe kadar haksız bulduğunuz bu adamı eleştirip öfkeden deliye de dönebilirsiniz. Ama şunu unutmayalım; bu ne toplumumuza ne de Ali Kaptan’a bir şey katmaz. Toplumumuzda Ali Kaptan yalnız değil. Çünkü aramızdaki Ali Kaptan’ların sayısı oldukça yüksek. Bu durumda onlar için bir şeyler yapmak isterseniz öncelikle onları anlayalım, anlayalım ki onlara yardımcı olalım. Onları anladığımızda onlar için yapılabilecek en büyük yardımın ve en büyük iyiliğin onları sevmek olduğunu görebiliriz. Çünkü Ali Kaptan’ların sevgiye ihtiyacı var. Sevilmek ve değerli olabilmek için oradan oraya savruluyorlar. Tüm bu bocalamaların ve iradesizliklerin altında kendini sevgisiz ve değersiz hissetmenin yatmakta olduğu aşikârdır. Sevgisizlik insanda yaralar bırakır. Geçmişten gelen bu yaralar kişinin tüm yaşantısı boyunca ne istediğini bilememe ve kararsızlık gibi semptomlar oluşturur. Bu semptomlar öncelikle kişiye büyük zararlar verir. Kendisiyle birlikte özellikle kol mesafesinden daha yakın olan anne, baba, eş ve çocuk gibi olan kişilere de bu sorun yansır. Dolayısıyla ilişkilerde ve evliliklerde Ali Kaptan vakasında olduğu gibi dramlar görülür.
      Sevgisizlik sonucunda oluşan yaraları ancak sevgi iyileştirir. Ali Kaptan sendromunda oluşan yaralar da sevgiyle iyileşir. Sevgi en büyük şifadır. Sevginin yolu anlamak ve kabullenmekten geçer. Sevgi öyle bir güçtür ki, sevgi karşısında donmuş ve katılaşmış kalıplar sevginin sıcaklığıyla çözülüverir. Ali Kaptan’ın kendine ve çevresine ördüğü buzdan kaleler de sevgiyle erir. Yeter ki içinizdeki sevgi eksilmesin. Eğer sevmek sizin için zor geliyorsa da lütfen Yunus Emre’yi hatırlayın; “Yaratılanı Severim Yaradandan Ötürü”

  • @burcu6533
    @burcu6533 4 года назад +213

    İnsan anne babadan sadece sevgi ve değer ister. İkisini verdikten sonra ne önemi var ki çamurlu yolların akmayan suyun..

    • @AsFerSiyahBeyaz
      @AsFerSiyahBeyaz 4 года назад +14

      Burcu hay eline sağlık benim annem babam varlıklı deyildi evimizde hüzur ve sevgi vardı sonralar annemle babam birlike ticarete başladılar
      çok şükür Rabbime herseyimiz oldu ve en önemlisi evimizde hep sevgi saygı oldu,,,şimdi kendim bir anneyim keşke hep eskilerde kalsaydık,,şimdi para ev araba yemekler çeşit ama hüzur yok ailelerde,,saygı yok,guven yok,,

    • @burcu6533
      @burcu6533 4 года назад +3

      AsFer SiyahBeyaz aynen biz de öyle büyüdük. Bazen diyorum keşke akşama kadar yorulsak, kuru ekmek yeter.hep çocuk kalsak

    • @AsFerSiyahBeyaz
      @AsFerSiyahBeyaz 4 года назад +1

      Burcu aynennnn keskeeee

    • @munevverbozdagkaplan2547
      @munevverbozdagkaplan2547 4 года назад +3

      Bizde yiyecek sìkìntìsi yoktu ama baba sevgisine ac buyuduk

    • @burcu6533
      @burcu6533 4 года назад

      Mūnevver Kaplan her iki taraftan eksik büyüdük. Çocuk ebeveynlerin olgun çocukları olduk

  • @mutfaktanguzelkokular556
    @mutfaktanguzelkokular556 Год назад +68

    Aylinin yaşadıklarının tek sebebi soner,sonerin,aylinin duygularıyla oynaması,onu ailesinden ve yaşadığı yerden daha çok soğutması,zaten karışık düşünceler içindeyken sonerin sürekli ısrar etmesi aylini daha çok soğuttu.Özelliklede onu satılık gibi hissettirip duygusuzlaştırması.

    • @dililkbin
      @dililkbin 8 месяцев назад +5

      Aynen öyle üstelik geçen bölümde de sen yetişkinsin dedi küçücük kıza. İnsan bir kez büyür geri eski haline dönemez diye manipüle etti. Romantize ediliyor ama çok korkunç

    • @nopleasureinlife
      @nopleasureinlife 7 месяцев назад +4

      bu dizideki en bencil ikinci adam soner ya bu yüzden sempati beslenmez

  • @azizaydogdu5107
    @azizaydogdu5107 2 года назад +78

    Şehzade Mustafa burda da baba kurbanı

    • @ezgia500
      @ezgia500 Год назад +1

      😢😢😢😢

    • @cerenakdag1485
      @cerenakdag1485 Год назад +4

      Beyazıt*

    • @ozgeozkaradas4531
      @ozgeozkaradas4531 8 месяцев назад +1

      Şehzadeler karışmış😅

    • @nymph373
      @nymph373 6 месяцев назад

      Sehzade mustafa dedigi, balikcinin oglu.. Muhteşem yüzyılde bu cocuk şehzade Mustafaydi

    • @MirageMystic1
      @MirageMystic1 5 месяцев назад

      Aslında balıkçının oğlu şehzade Mustafa nın 12 13 yaşlarını oynayan çocuk ve balıkçı da önceden Ali gibi birisiymiş ilerleyen bölümlerde gösteriyor

  • @Bedrockman38
    @Bedrockman38 4 года назад +205

    Bu dizide kimse ne yaşadigini kimseye soylemiyo . Annene soylemedin ablana soyle kardesine soyle . Boyle aile var mi acaba biz ne oldu bitti illa birilerine anlatiriz

    • @deduivelwand
      @deduivelwand 4 года назад +13

      Kendi başına baş edebiliyorsan söylemezsin. İşte her şeyi söylemeye zaten gerek de yok

    • @niush1498
      @niush1498 2 года назад +7

      Herkes senin gibi değil ki insanlar farklı. Ben de yaşadıklarımı içimde atıyorum ve benim gibi olanlar az değil

    • @citir.peacock7732
      @citir.peacock7732 2 года назад +3

      Her aile bir degil ki her anne cemile gibi mi yada her kardes mete berrin gib8i mi herkes herkesi anlayamiyor maalesef

    • @eminesurasafak7615
      @eminesurasafak7615 2 года назад +3

      Bazen ailenin yanında olsan bile yapayalnız yaşayıp gidiyorsun. Herkes kahkahalara boğulurken sen tebessüm etmekle kalıyorsun. Hayat herkese eşit muamele göstermiyor. Ne yazık ki en kötüsü kalabalıklar içinde yalnız kalmak. Çünkü seni dinleyecek anlayacak sesini duyacak kimse yok...

    • @edanurylmaz2346
      @edanurylmaz2346 Год назад +1

      emin olun bu tarz dağılan ve aralarında bağ olmayan aile bireyleri hep böyle. İç sıkıntılar yaşanılanlar anlatılmaz, beraber yaşar herkes aynı çatıda aynı sofrada belki ama sadece fiziken. nereden biliyorsun diye sorma😢

  • @dogukand5296
    @dogukand5296 11 месяцев назад +23

    bu dizi on numara anlatıyor insana ne kötülük geliyorsa en yakınından geliyor şu yengeye kuzene bak bide komşulara bak aynı durumu yıllardır yaşıyorum

  • @Microblading999
    @Microblading999 4 года назад +306

    Hakancilari anlayamiyorum,Berrin ona yuz vermedi diye babasinin gucunu kullanarak yapmadigi serefsizlik kalmadi,insanin kendine saygisi olur be

    • @RTK0234
      @RTK0234 4 года назад +1

      +1

    • @sudeyilmaz7189
      @sudeyilmaz7189 4 года назад +1

      Aynen👏👏👏

    • @dusunuyorumoyleyseyokum2557
      @dusunuyorumoyleyseyokum2557 4 года назад +29

      Hakan kendine karaker oluşturamamış babası fırsat vermemiş. Ilerleyen bolumlerde cok uzuluyorum ben ona. Babasiyla yollari ayirdiktan sonra cok degisiyor.

    • @kensken8842
      @kensken8842 3 года назад +2

      @@tuanagd Soru: Mal mısınız?
      Şu hayırdan anlamayan, pislik insanlarla kurduğunuz empatiyi bir de mağdurlarla kursaydınız dünya güllük gülistanlık olurdu.
      1. Hakan'ın kötü ailede yetişmesi, onun yaptığı mide bulandırıcı şeyleri değiştirmez.
      2. Ahmet'le Berrin birbirini sevdi. "Ahmet'in yaptığı" diye bir şey yok. Kıza tecavüz etmedi. Birbirini seven iki insan, bilerek, isteyerek, beraber oldu. Tamam, kültürünüze göre bunu yanlış karşılaya bilirsiniz. Ama gerçek şu ki, burada bir kötülük, suç yok.
      3. Onu yazmaya değer görüyorsunuz ya, Hakan'ın resmen tehdit edip, kızla zorla evlenmesinin üstünden geçiyorsunuz. Sırf kendi şerefsizliğinden, bencilliğinden birbirini seven 2 insanın hayatını mahfetmesi konusunda hiç bir söz söylemiyorsunuz.
      4. Ahmet te, Berrin de defalarca birbirinin hayatını kurtardı. Hakan sırf Berrin'i etkilemek için bir iyilik yaptı, sonrasında kız yine yüz vermeyince Çirkinleşti. Ona gayet te iyi davranıyorlardı.

    • @kensken8842
      @kensken8842 3 года назад +16

      @@dusunuyorumoyleyseyokum2557 Bu yaptığı pislikleri, şerefsizlikleri değiştirmez. O iki insanın hayatını mahvetti.

  • @idm430
    @idm430 2 года назад +44

    Aylin iyi dayanıyor bu Mesude sinsisine ben olsam kafasında tek tel saç bırakmazdım

  • @betiibeyza4958
    @betiibeyza4958 3 года назад +141

    Şu ailede neden kimse kimseye ne yaşadığını anlatmıyor ya bu nasıl aile

  • @OmerFarukTemel
    @OmerFarukTemel 4 года назад +207

    Bence bu dizideki en duygulandırıcı sahnelerden birisi Aylin ve Cemile'nin vedalaşmasıydı.

    • @oyku5958
      @oyku5958 4 года назад +1

      Ömer Faruk Temel kesinlikle..

    • @nbnb4415
      @nbnb4415 4 года назад +4

      Ömer Faruk Temel aylinin ölmesi de var o daha üzücü bence

    • @lprn1212
      @lprn1212 4 года назад +8

      @@nbnb4415 spoiler yedim oley ._.

    • @aysenur6961
      @aysenur6961 4 года назад +3

      Nil Bayer offf sil şu yorumu ben gördüm bari başkaları görmesin

    • @helinkumcur3190
      @helinkumcur3190 4 года назад +2

      @@nbnb4415 ya böyle yorum yapılır mı azıcık saygı

  • @denizbayrakci1336
    @denizbayrakci1336 4 года назад +182

    70 li yıllarda liseyi bitiren herkes devlet dairelerinde bankalarda aninda kadrolu işe başliyorlardi.Mete ile aylin luseyi bitirseler paraya para demicekler ama okula bile gitmekten acizler

    • @cesimcetin9243
      @cesimcetin9243 4 года назад +23

      Reis o dönemler memur maaşları o kadar iyi değildi. Yeşilçam'da buna sık sık değinilmiştir. Memur maaşı son 20 senedir arttı. Dolara oranlayıp bakabilirsin

    • @kaderarslan8032
      @kaderarslan8032 4 года назад

      Tum bölümlere neden yorum yapıyorsunnn😂

    • @denizbayrakci1336
      @denizbayrakci1336 4 года назад

      @@kaderarslan8032 mahzuru mu var

    • @ruzgarbadur8519
      @ruzgarbadur8519 4 года назад

      Ne okuduğuna bagli düz liseden bir devlet dairesine nasil giriyosun

  • @dramaqueen5955
    @dramaqueen5955 2 года назад +53

    Aylin sonunda anladı babasının insan olmadığını

  • @sedinessa8609
    @sedinessa8609 4 года назад +105

    1:27:29 çoğu kişinin gözünden kaçan Ali'nin tamamen delirdiğini ifade eden o sahne cmdkkdldldld

  • @neslihaanaras
    @neslihaanaras 4 года назад +156

    Metenin bizim neyimizi begenmiyorsun deyişi

  • @Melissa521
    @Melissa521 2 года назад +52

    Bu zamana kadar aglamamistim ama Aylin'in mutfakta tabakları düşürdükten sonraki bağırmasında istemsizce göz yaslarim aktı

    • @audience8107
      @audience8107 6 месяцев назад

      Bu bölüme kadar ilk bölümlerde canım çıktı nası ağlamadan geldin ya helal olsun dkskflsld

  • @niran5399
    @niran5399 4 года назад +87

    O kadar adam bi aliyi tutup kurtaramadığınız balokçıyı yani

  • @birgaripyolcu2726
    @birgaripyolcu2726 6 месяцев назад +22

    Cemilenin ne yaşanmış olursa olsun buraya dönebilirsin demesi ne kadar erdemli bir davranış

  • @cherrymag
    @cherrymag Год назад +52

    bu ailede kimse aylini anlamaya çalışmadı. her zaman bencil olarak bilindi. yaşadığı şeyleri dışarı belli etmiyor kız, edemiyor. ama bir kere bile birisi gelipte iyi misin diye sormadı. bu ailedeki herkesin durumuna ayrı ayrı çok üzülüyorum. ama aylin çok ayrı bende.

  • @Mev1oz
    @Mev1oz 4 года назад +116

    "Vazoyu ben kırmadım baba. Hoşçakal"

  • @nilimerdogan54
    @nilimerdogan54 3 года назад +60

    Aylinin valizinin kenarı yanık. Detaya bak...

  • @hainkostok2173
    @hainkostok2173 4 года назад +78

    14:22 Aylin de kardeşi Mete gibi ağlayarak koşmaya başladı bulaşıcı herhalde sdfgh

  • @ertugruldemir7724
    @ertugruldemir7724 4 года назад +94

    27:07 metenin bizim neyimizi beğenmiyosun diyişi içimi parçaladı

  • @persephone993
    @persephone993 Год назад +21

    Yorumlarda hep Aylin’e çok üzülmüşsünüz ama annesine hep haksızlık eden annesinin alnının akıyla para kazanmasından utanan bir kız olduğunu unuttuğunuzu düşünüyorum babasına kıyamıyor evlat işte diyorsunuz ama cemilenin de evladı bu durumda

  • @heather8698
    @heather8698 4 года назад +119

    Neriman çocukken hiç mi sevgi görmedin be kocaman kadınlar niye osmanla kendini bir ediyor anlam veremiyorum

    • @denizyldz8867
      @denizyldz8867 4 года назад +7

      Böyle insanlar bedenleri büyük ama ruhları küçücük insanlardır

  • @hakanyldrm6759
    @hakanyldrm6759 2 года назад +37

    hangi evde çürümek istiyorsun? Babanın evinde mi? Yarın kocanın evinde mi? Çürüdükten sonra o evmiş bu evmiş ne farkeder? Mühim olan çürümemeyi başarabilmek....

  • @sudiyeag.6476
    @sudiyeag.6476 4 года назад +44

    Her şey kendinde başlıyor ve bitiyor aylin babasını da annasinide yargılamadı o kendi derdindeydi, ne zaman kendi derdini aşamaz oldu
    Dişlerini çok acı gösterdi anasına babasına öfkesini çıkarayım derken kendi basını yaktı
    Bu bi dizi ama bu durum gençlere bi örnek öfkesini yenebilmek önemli