Nihat Abi. Ben 95 lerde lise yıllarında önce yancı, sonra esas alıcısı olarak Leman okumaya başladım. Yıllar yılı, her hafta tekrar tekrar okuduğum o sayfalarda bir tek senin yazılarını pas geçerdim. Uzun gelirdi, başlayamazdım. Üniversitede Leman almaya devam ettim, artık yürüme mesafesinde değil, şehrin bir ucundaydı okulum. Sirkeci garından banliyöye binerken büfeden Leman ı ve bir gün sayfaları okumaya başladım. Türkan dı o yazının başlığı ve ben o tasvir gücünün, anlatının etkisinden çıkamadım abi. Sonraki her büfe ziyaretim sonrası dergiye göz atmaya, yolculuğun belli ve rahat geçecek süresini yazılarına ayırdım hep. Sonra Leman alışlarım seyrekleşti, ayrıldın oradan, daha sonra sen nereye ben oraya. Ötesi uzun hikaye ama bil ki ayak seslerini duymadığın takipçilerin bir fazlaysa hikâyelerinin gücündendir abi. Artık yeri geldi paylaşmak istedim.
harika bir gözlem yeteneği, anlatım ile manzarayı kafanda betimliyor, sade - anlaşılır, resim gibi adeta hikaye çiziliyor kafana. diyaloglara geçiyor, karakterleri izliyorsun, sonra diyalogdan çıkıp iç sesine dönüyor, kesinlikle haklı bulduğun bir tespit-kanı yapıyor, sonra anlatmaya devam ediyor . yoksulluk ve toplum çatışmasını o kadar iyi anlatmış ki, yoksulluktan çalışması zorunlu hale gelen ama kocası duyarda döver diye kocasından gizli çalışan bir kadının hikayesi. böyle insanlar var, sen de biliyorsun. Bu insanlar aramızda, belki haberimiz yok. Çıplaklık var hikayelerinde. Hep ötelediğimiz, görmek istemediğimiz tarafını anlatıyor halkın.
Bu seri müthiş, sakın bırakmayın. Eski filimleri izlediğimde, eski şarkıları dinlerken ve şimdi de sizi dinleyince Türkiye'de siyasal İslam iktidarının nasıl bir yokluk nasıl bir ruh ölümü gerçekleştirdiğini daha derinden hissediyorum. Ayak bastıkları yerler çöle dönmüş ve bu çöle zamanla aşina olunca sizi sadece geçmişin gerçeği uyandırabiliyor. Aklınıza, ağzınıza sağlık.
Nihat Bey! Selam olsun size güzel insan. Canlı tanışmayı çok istediğim bir insansınız. Umarım birgün kısmet olur. Bu hikayeyi de lezzetle dinledik. Ağzınıza sağlık. Yumuşacık solucanlar, sert kayaların altında yaşarlar ve hiçbir zaman zıplayamazlar.
Kargo ile orijinal kitaplarını satın alabileceğim bir Web sitesi var mı? Yolculuk ederken metroda telefon çekmediği için kitap okuyorum. Kağıt israfı olmasını istemezdim ama kitabın kağıdının kokusu bile beni ayrı bir havaya sokuyor.
Nihat abinin yüreğine sağlık.. Özümüzün kelimeleri sözcükleri...
Bağımlılık yapacak türden hikayeler. Okumak güzel ama Nihat Abiden dinlemek bir başka güzel.
Nihat Abi. Ben 95 lerde lise yıllarında önce yancı, sonra esas alıcısı olarak Leman okumaya başladım. Yıllar yılı, her hafta tekrar tekrar okuduğum o sayfalarda bir tek senin yazılarını pas geçerdim. Uzun gelirdi, başlayamazdım. Üniversitede Leman almaya devam ettim, artık yürüme mesafesinde değil, şehrin bir ucundaydı okulum. Sirkeci garından banliyöye binerken büfeden Leman ı ve bir gün sayfaları okumaya başladım. Türkan dı o yazının başlığı ve ben o tasvir gücünün, anlatının etkisinden çıkamadım abi. Sonraki her büfe ziyaretim sonrası dergiye göz atmaya, yolculuğun belli ve rahat geçecek süresini yazılarına ayırdım hep. Sonra Leman alışlarım seyrekleşti, ayrıldın oradan, daha sonra sen nereye ben oraya. Ötesi uzun hikaye ama bil ki ayak seslerini duymadığın takipçilerin bir fazlaysa hikâyelerinin gücündendir abi. Artık yeri geldi paylaşmak istedim.
Nihat Gencin siyasi yorumlarını ,halkın kalemi olarak başarılı buluyor ve kutluyorum.
harika bir gözlem yeteneği, anlatım ile manzarayı kafanda betimliyor, sade - anlaşılır, resim gibi adeta hikaye çiziliyor kafana. diyaloglara geçiyor, karakterleri izliyorsun, sonra diyalogdan çıkıp iç sesine dönüyor, kesinlikle haklı bulduğun bir tespit-kanı yapıyor, sonra anlatmaya devam ediyor
.
yoksulluk ve toplum çatışmasını o kadar iyi anlatmış ki, yoksulluktan çalışması zorunlu hale gelen ama kocası duyarda döver diye kocasından gizli çalışan bir kadının hikayesi.
böyle insanlar var, sen de biliyorsun. Bu insanlar aramızda, belki haberimiz yok. Çıplaklık var hikayelerinde. Hep ötelediğimiz, görmek istemediğimiz tarafını anlatıyor halkın.
üstadım azizim hikayelerinin, söyleşilerinin, yazılarının hastasıyım. kalemine sağlık.
Kaleminize nefesinize sağlık sizden dinlemek ayrı bir güzellik bizi hikayenin içine alıveriyorsunuz
Nihat bey, teşekkürler.
Nihat Abi'nin tuhaf bir kalemi var, tuhaf bir üslubu? Ama seviyorum, çünkü içinde bizden, bizim bildiğimiz şeyler var.
Bu seri müthiş, sakın bırakmayın. Eski filimleri izlediğimde, eski şarkıları dinlerken ve şimdi de sizi dinleyince Türkiye'de siyasal İslam iktidarının nasıl bir yokluk nasıl bir ruh ölümü gerçekleştirdiğini daha derinden hissediyorum. Ayak bastıkları yerler çöle dönmüş ve bu çöle zamanla aşina olunca sizi sadece geçmişin gerçeği uyandırabiliyor. Aklınıza, ağzınıza sağlık.
Tesekkurler Usta !
Nihat Bey! Selam olsun size güzel insan. Canlı tanışmayı çok istediğim bir insansınız. Umarım birgün kısmet olur. Bu hikayeyi de lezzetle dinledik. Ağzınıza sağlık. Yumuşacık solucanlar, sert kayaların altında yaşarlar ve hiçbir zaman zıplayamazlar.
Ellerin dert görmesin çok etkileyici .benim gibi 60 yaş üstü için hiç yabancı olmayan bir hikaye
8:15 bizde yurttaşlık kavramı ıslah olmak anlamına gelir.
🇹🇷👨👩👦💐
Kargo ile orijinal kitaplarını satın alabileceğim bir Web sitesi var mı? Yolculuk ederken metroda telefon çekmediği için kitap okuyorum. Kağıt israfı olmasını istemezdim ama kitabın kağıdının kokusu bile beni ayrı bir havaya sokuyor.
'Elma var, yılan var, cennetten kovulma var, aşkın kalıntıları yok.' Siz "aşkın kalıntıları var" diye okudunuz, biraz dikkat lütfen. :)
Kelimeler insanın yüreğine bir ok gibi sağlanıyor gerçekten. Sesinize soluğunuza beyninize sağlık. İnsanoğlu işte, yazacak fazla bir şey yok.
Lütfen hikayeleri bırakınız biz gündem değerlendirmeleri bekliyoruz