Arkadaşlar öncelikle belirtmek istiyorum ki YTÜ Endüstri Mühendisliği 3. sınıf öğrencisiyim. Yazacağım şeyleri gerçekten önemli bulduğumdan dolayı yazıyorum. Okulumdan ve yakından tanıdığım, annemin ve babamın mezun olduğu İTÜ'den bahsedeceğim. Okullarımız müfredat ve genel eğitim anlayışı bakımından tamamen atıl bırakılmış, çürümeye terk edilmiş bir vaziyettedir. Bildiğimiz üzere hızla değişen ve gelişen dünyada çok farklı teknolojiler ve sistemler kuruluyor, bunlara örnek vererek yazımı uzatmak istemiyorum lakin durum şu ki okullarımız 30 40 senedir 1'e 1 aynı müfredatı hatta ve hatta sınavlarda aynı soru tipini kullanıyor. Artık 1. dünya ülkelerinde üniversiteler tamamen proje bazlı çalışıyor, bizde ise taş devrinden kalma 1-2 vize 1 final uygulaması yürürlükte. Endüstri mühendisliği adına konuşursak x 1. dünya ülkesinde öğrenciler aldıkları derslerde proje bazlı çalışıp konuyu pratikte öğreniyor, sahayı öğreniyor, sosyal yeteneklerini geliştiriyor ve network kazanıyor, biz ise gerizekalı gibi kapanıp kahve sigara eşliğinde 2 hafta finallere inekliyoruz. Onlar teknolojileri takip ediyor, yönetmeyi ve değiştirmeyi öğreniyor, biz ise gerizekalı gibi yaptığımız atölye stajından sonra artık bayağılaşmış, hiç bir katma değer sağlaması mümkün olmayan planyalama(ki bu resmen 2. dünya savaşından kalma bir üretim metodudur) freze, torna, talaşsız imalat vs yüz yıllık yöntemleri teorik ve teknik olarak açıklıyoruz. Hiç bir öğretim görevlimiz staj yönergesine bakıp "bu ne amk?" demiyor, sınavlara bakıp oğlum biz bunları soruyoruz da bu bizim mühendise ne gibi bir vizyon katıyor demiyor, mal gibi aynı soruları soruyor. Durum yukarıda özetlediğim gibidir, arzu eden olursa örnekler verebilirim. Çağın çok gerisindeyiz arkadaşlar, en iyi okullarımız bile çok çok geride. Liselere girmiyorum bile, liseleri komple kapatıp yerine dikiş nakış kursu açsak daha iyi. Bizim gençlerimizin kapasite bakımından 1. dünya ülkelerinden hiç bir farkı yok, beyinleri sistem tarafından köreltilip işlemez hale getiriliyor, hiç bir inovasyon üretemez hale getiriliyor. Bir yere gelen insanlarımız ise yalnızca kendi emekleri ve insanüstü çalışmaları sayesinde bir yere gelmişlerdir.
@Nabi Boyraz endustri muhendisliginin puanlari yuksek iyi bir yerde okumasamda olur dersen zaten hic okuma daha iyi. Ama ileride yurtdisinda isler yapabilirsin tek tavsiyem olur bu konuda is isten gecmis. Mezuna kal. Tabi eger yapabilecegine guveniyorsan. Meslek lisesi cikisli olup sayisalda ilk 20 bine giren var. Gercenten yapabileceksen. Kal kardesim. Korkma. Iyi yerlere gelen insanlar hep buyuk riskler almislardir. Fakat basarmislardir.
Ağzına sağlık bu kadar kaliteli bir yorum görmedim 20 yaşındayım sınavdan sınava koşturuldum hep elimize 1 2 tablet bilgisayar sonra çalış saçma sapan konulara sonra ne olcak memur ol aylık belli maaş ben bunu hak etmedim.
1 - Uygulamaya yönelik eğitim olmayışı; Bir çok problemler, denklemler çözülür. Fakat, karşılığında çıkan sonucun (Genelde sayı) neyi ifade ettiğinin, nerelerde nasıl kullanılacağının anlatılmaması, daha da önemlisi bir örnek uygulama (Matematikte en azından bir bilgisayar programlama dili kullanılarak bir analog saat yapımında trigonometrinin nasıl kullanıldığının uygulayarak gösterilmesi, Kimyada formüller kullanılarak bir temizlik maddesi, bir diş macunu... vb yapılması, Yabancı dil dersinde öğretilenlerin bir turistik yerde yabancılarla konuşarak uygulama yapılması gibi) yapılmaması. 2 - Herkese her şeyi öğretme çabası; Bir insan tarihçi olacaksa sadece o alanda dersler (% 20 - 25 Teori, % 75 - 80 uygulama ve geliştirme şeklinde), verilmesi ki bu insana fizik, kimya, biyoloji, müzik... vb derslerin verilmesi (ki bir insanın bu kadar çok alanda ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın yeterli bilgiye sahip olması imkansızdır, sadece ezberlenir ve unutulur) tamamen gereksizdir. Ki illa da ileriki iş yaşamında bu alanlardaki bilgiye ihtiyaç duyulursa da sadece o ihtiyaca yönelik bilginin sadece o alanlarda uzmanlaşmış kişilerden uygulama sırasında destek alabilir. Bir insan bütün alanlarda uzman olamaz. Gerçek güç gerektiğinde ayrı ayrı alanlarda uzmanlaşmış kişilerin bir araya gelip birbirlerine destek olarak bir iş üzerinde çalışmasıyla oluşur 3 - Yüksek öğretime veya işe alınacak kişilerin o alanda geçmiş yaşamında yaptığı, çalışmalara, geliştirdiği ürün ya da fikirlere, yeteneklerine ... vb bakılmaksızın. Sadece % 80 olasılıkla ezberleyip, ezberlediklerini de bir kağıt üzerinde A) , B), C) şıklarını işaretleterek seçilmeye çalışılması. (Stratejik, bilimsel , teknolojik, endüstriyel ..vb bir ürün üretmeye veya geliştirmeye dökülmeyen her şey ezberdir)
Teşekkür ederim... Türkiyedeki birçok sorunun kaynağının uygulamaya değilde sadece varsayıma, hayallere, kalıplara dayalı bir anlayışın olduğuna inanıyorum. Oysaki sadece hedefe yönelik, yapılacak işin gerektirdiği kadar bilgi ve bunun bolca uygulaması olduğunda hem öğrenciler derse daha fazla ilgi duyacaklar disiplin sorunu ortadan kalkacak, kısa sürede çok fazla üretim olacak gençler onlarca yıl yerine sadece birkaç yılda çalışmalarının karşılığını alacak, hayatın diğer gerekliliklerine daha erken ulaşabilecek (Evlilik, iş kurma ..vb) böylece düzenli bir hayat, belirsizliğin ortadan kalkması, cinsel manadaki oluşan suçların azalması, hırsızlık, psikolojik bunalımların azalması ..vb. Ülke için de üretim olduğunda ürünlerin daha ucuz ve güvenli oluşu, dışa bağımlılığın azalmasıyla döviz fiyatlarındaki artış, enflasyon ..vb ortadan kalkması ve ülke olarak güçlü olunduğunda dış güçlerinde herhangi bir saldırıya cesaret edememeleri gibi hemen hemen her problem ortadan kalkacaktır.
Tarışılmadan, içselleştirilmeden kabul edilen her ders, ezberdir. Unutulur gider. "Kavramlara dayalı eğitim" diye bir avuç hoca kıçını yırtıyor senelerdir. Zihinde "kavram" ancak bir "tasarım" ve bir dizi "çağrışım" ile kök salar. Tasarım kavramın görsel hatırasıdır. Çağrışımlar ise onun ilşkide olduğu diğer kavramlardır. Ne kadar çok ilişki üretilirse, kavram o kadar kök salıp yer bulur. Test çözmek bir eğitim aracı değildir. Tartışılan, itiraz edilen, itirazları çürütülen, haklı noktaları not edilen, yararı zararı, varsayımsal yönü iyi irdelenen ve günün birinde değişebileceği baştan kabul edilen fikirler öğrenilebilir ancak. Okullarda geçirilen zaman inanılmaz boyutlarda. Mezun olduğunda bir lise öğrencisinin sahip olduğu içselleştirilmiş, davranışa dönüşmüş bilgi acınası düzeyde. Bir hukuk fakültesinden mezun olanların yüzde 60'ı, miras hukuku işlemlerindeki basit yüzde ve kesirli hesapları yapamayacak kadar aciz durumda. Bunları ilkokulda öğrenmiş oldukları varsayıldığından, Hukuk Fakültesi bunu öğretecek değil elbette. Ama sonuç: Öğrenememiş olarak diplomayı alıyorlar. Derdini eczasını biz müvekkilleri çekiyoruz.
Ama aşırı uzmanlaşan bireyler, bu kadar dinamik bir dünyada, sektör ve iş değiştirmeleri gerektiğinde ne yapacaklar? Veya kullandıkları teknolojik arayüz, yöntem, iş tanımı farklılaşınca ne yapacaklar? Mesela endüstri ve tasarım mühendisi, veya ar-ge mühendisi yetiştiriyorsan, alabildiğine geniş bir genel kültür havuzu gerekiyor. Tarih, ekonomi, felsefe, sosyoloji, müzik ve resim de görmek zorunda. Yaratıcı olacak, sosyal olacak, esnek olacak, girişimci olacak. lider olacak, uyumlu olacak, işbirliğine yatkın olacak, takım oyuncusu olacak ve en önemlisi ne yapıyorsa, insanların kullanımı ve konforu için yaptığını bilecek ki bu da insanı tüm boyutlarıyla tanımayı gerektirir. Eğer bütün işi belli sayıda formülü hesaplayıp bir tezgaha değer girmekten ibaret olacak olsaydı, haklısın diğer dersleri boş ver ama o zaman da okula gerek yoktu ki zaten. Üstelik işin o kısmı gittikçe daha çok makine tarafından otomasyonla yapılır hale de geliyor. Bunun dışında söylediklerine yüzde yüz katılıyorum. Bir de şu eksik var, ÖĞRENCİNİN SÖZ HAKKI. İnsan, itiraz etmediği ve üstünde tartışmadığı hiçbir şeyi gerçekten öğrenemez. Bir dersi unutulmaz kılan, itirazlar ve bunların cevaplanmasıdır. Ya iyi bir itiraz olarak not edilir, ya da çürütülür, önemli değil. Ama 5 yaşında bile olsa, bir öğrenciyi adam yerine koyup öğretilen konu hakkındaki düşünce ve duygularını açıklama zamanı ve fırsatı vermezseniz gerçek bir öğrenme sağlayamazsınız. Bu teknik konuda atölye ve uygulama derslerinde de olabilir, teorik konuda sınıfta da olabilir. Ama 1 saatlik dersin en az 1 saatlik yorum ve tartışması da olmak zorunda. Kavramın zihindeki tasavvuru bir tek görselle sağlanabilir. İster profesör olun ister çoban, bir nesnenin zihninizdeki tasarımı (sembolik resmi) hemen hemen aynıdır. Ama kavramın zenginleşmesi çağrışımların artması ile mümkündür. Eğitimli profesörle eğitimsiz çobanın farkı bundan kaynaklanır: Profesör o nesne ile başka nesneler arasında bir sürü olası ve gerçek ilişkinin farkındayken, çobanın durumu bu değildir. Oysa değerli bilgi tam da bu ilişkilerde gizlidir. Eğitimde asıl kaldıraç, bir nesnenin ilişkiler ağını zenginleştirmekle sağlanır. Bu da görünüşte boş ve anlamsız bile olsa, o nesne hakkında tartışmak, ilişkiler önermek, bunlara itiraz etmek, ve sonrasında sahada sınanacak, yanlışlanacak veya doğrulanacak bir teorik söylem edinmekle mümkündür. İnsan zekası böyle çalışır. Bu yüzden ar-ge üreten ekipler toplantı yapar, beyin fırtınası yapar, analiz yapar, kayzen yapar. Öğrenme sürecinin öğrenilmesi de kendi içinde bir öğrenme sürecidir ve aslında eldeki en güçlü entellektüel kaldıraç budur. Okullar bu bilgisayar ve otomasyon çağında esasen artık bunu vermek için var.
Bir balığa ağaca tırmanmasıyla yargılarsanız, o balık ömrü boyu aptal olduğunu düşünür... Albert Einstein! Ama gel görki bizim balıklar bile aptalmıyım diye sorgulamakta ama bu balığı yargılananlar halinden memnun.😃
En büyük sorunumuz zorluk ve ders zorunluluğu. Bizim 5-6. sınıfta gördüğümüzü adamlar lise 3'te falan görüyor. Adam istediği dersleri görüyor. Kimseye her boku ezberletmiyorlar. Benim beynim almıyor artık. Lise 3'üm ve sonum hayır değil. Sabah girdiğim online dersi akşam olmadan unutuyorum. Beynim iflas etti. Hafızam çok zayıfladı son yıllarda. Elimden bir şey gelmiyor. Allah sonumuzu hayır etsin.
Kızmayın cahillere bu kadar. Cahil de lazım bu ülkeye. Her ne kadar sayıları yüksekte olsa... Cahil insan mutludur. Etrafında olup bitenden haberi yoktur çünkü, uyutulmuştur. Boşverin mutlu insana da ihtiyaç var.
Talat Gunes aynen Türkiye senin gibi yorum yapan canilerle yöneltiliyor .Bu eleştiriyi yapıyorsun da sen niye okumadın. Bu eleştiri yaparken sen niye meb başına geçmedın bu kafayla bi b'k olamazsın.ne yaziki
1) İyi bir gelecek için 12 sene okuyorsun, senin geleceğini 3 saatlik bir sınav belirliyor. 2) Liseye geçtiğinde ilk iki sene boyunca sonraki iki seneki eğitminde karşına çıkmayacak dersleri görüyorsun. Ki o dersler ünversite de karşına çıkmayacak. İngilizce öğretmeni olacak olan bir insan meslek hayatı boyunca bir daha görmeyeceği aminoasiti öğrenmek zorunda değil! Bu bilgi kirliliğidir. 3) 10 sene boyunca öğretilen tek ingilizce 'I play football' ken dil seçtiğinde bir haftaya 12 zaman sıkıştırılıyor. Her karne günü, yıl boyunca 'Oğlum, kızım dersler nasıl gidiyor?' demeyen ebeveynlerin kıyametler koparması yobazlıktır. Alanlaşmaya erken yaşta başlanmadığı için iki sene alanım olmayan dersleri gördüm. 9'da ve 10'da beş dersten kaldım. ÇÜNKÜ BİLMEM NE BÖLGESİNDEKİ BİLMEM NE HAYVANIN YAYGIN OLDUĞU, KROMOZOM SAYISI UMRUMDA DEĞİL! 11. Sınıf dil öğrencisiyim ve yazılılarımı oldum. Ortalamam şimdi kaç mı? 91. :D Ve ben üniversite sınavına girdiğimde, hayatım boyunca bir daha görmeyeceğim derslerden kaldığım için Yıl sonu başarı puanım bir sayısalcıdan daha düşük olacak. Ben Alanım Olmayan Bir Dersten Kaldığım İçin Sıralamalarda Düşeceğim. Girdiğim ve sorumlu olmamın gerekli olduğu dersten ful de çeksem, 10. sınıfta fizik yapan bir dilci benden öne geçecek. Benden daha düşük YDS neti olsa da. Ama her şarta rağmen yapacağım. Yapacağım çünkü ileride çocuklarımı dört senede bir adını değiştirip 'Sistem değişti' diyen bu ülkede eğitim görmesine izin vermeyeceğim. Bu ülkede yaşamasına da izin vermeyeceğim. Her konuda yetersiz bu ülkeden ve çok mükemmel gibi kendilerini yüceltip, hatasını kabullenmeyi bile bilmeyen geri kafalı halkından nefret ediyorum. 'Çocuğum fen lisesine gitsin, doktor olsun' diyen zihniyetlerin teknoloji tasarım derslerine, bölümlerine kınar gözle bakıp sonra da 'Neden bu ülke gelişmiyor' demeleri de oldukça komik ve cehaletlerinin kanıtı. Ve bu insanların nesli tükenmedikçe bu ülke de kendileri de başarısızlığa ve merdivenin dibinden zirvedeki Almanya gibi diğer ülkelere ağzının suyu aka aka izlemeye mahkumlar. Gelişmemeye mahkumlar. Ah, unutmuşum. Ben doğduğumdan beri Türkiye gelişiyor zaten, öyle değil mi? :D
Üniversite sınavında başarısız olanlar öğretmen oluyor ne bekliyorsunuz bu sistemden ! Eğitim fakülteleri mutlaka yüksek puanla , zeki oğrenci almalı ve öğretmen maaşı da talep görecek şekilde yüksek olmalı.
Ben günde 8 saat ders görüyorumki bunların nerdeyse yarısı gereksız dersler oluyor yok bilişim dersi yok tasarım dersi yok uzay dersi falan yani gün coğunlukla boşa geçıyor. Zaten 2 saatde yollarda geçiyor eve gelince ise yorgun oluyor 1 saat falan dinleniyorum.Eee ne oldu benim tüm günüm bitti toplam ise adam akıllı 1 yada 2 saat ders işlemişimdir. Müfredat dediğiniz şey zaten başından beri şaçma her şeyi ezberliyoruz.Sınavlar öğrencilerin kabusu oluyor. Devlet kitap dağıtıyor ama-Kitap denilebilirse- kitapların yüzünü açmıyoruz hocalar kitaptan işlemiyor zaten.Parayla almak zorundayız ama bir test kitabı olmuş 50 60 lira. Yani kısacası bana bu eğitim sisteminde olumlu bir şey bulamassınız.Böyle sistemin allah belasını versin.
Eğitim sistemi insanlara memur ol diyor küçük bir çocuğa sor hayalinde ne olmak var de sana 1 saat anlatır birde gel 20 yaşındaki ne sor onun da hayali var tabi ama maalesef ülkesinde okusan ne fark edecek diyecek memurluk ister neden mi çünkü rahat edeceği tek yer daha doğrusu rahat geçinecek ben tarihçi olmak isterdim ama iş imkanı var mı bu gibi insanlar çok var okuyupta işsiz kalan yani bizim ülkede hayal 2. Sırada gelir 1. Sırada gerçek var çünkü ama herkesin umudu var birgün gerçekleşecek
17 Nisan 1940'da bu çalışmadan yıllar sonra Büyük Millet Meclisi Hasan Ali Yücel'in Milli Eğitim Bakanı olduğu dönemde Köy Enstitüleri projesini kabul etmiştir. Enstitüler 1957 yılında ne yazık ki bir kesimin toplumsal baskısı ve siyasi nedenler ile kapatılmıştır! ve batı bizden esinlendiği eğitim sistemini daha geliştirerek daha uygun hale getirip halkını yetiştiriyor bizde Afganistan olma yolunda ilerliyoruz.
Keşke öğrencilerin de okumak istediklerini anlayıp sadece bizlere birer aptal gibi davranmamalarını istemediğimizi anlasalar bizim de onlar gibi insan olup ne kadr bizi çocuk olarak görseler de bziim de bir eğlence hayatımızın olduğunu anlasalar
Geçen günlerde Almanyada okuduğum üniversitede bir sempozyum düzenlendi. Başlık olarak son 100 yıldaki alman türk ilişkileri işlenecekti güya. Bende bir Türk olarak bu proğrama elimden geldiğince destek vermek için görev aldım. Ne yazıkki o 3 günlük proğramda avrupanın bize neden yukarıdan baktığını çok bariz bir şekilde gördüm. Türkiyedeki üniversitelerin (misafirler ağırlıklı olarak antalya akdeniz üniversitesi ve konya selçuk üniversitesinden gelmişti) durumu yürek burkuyor. Profesörlük ve doçentlik gibi yüce titreleri kullanmaktan utanmayan, burnundan kıl aldırmayan, her şansda akademik kariyerini dile getiren bu soytarılar burdaki akademisyenlerin geyik konusu oldu. Gelenler ağırlıkla beleşe tatil yapmaya bunun yanında bide öz geçmişine “uluslararası bilim konferansına katıldım” yazabilmek için gelmiş. Anlatılanlar hem içeriksiz hemde alakasızdı. (Örnek: sempozyumu büzük göstermek için kalabalık gelenler sigorta hukuku gibi aşırı alakasız konuları dile aldılar) ayrıca konuşmalara sadece konuşmacılar ve onların ekibi (görevleri fotoğraf çekmek olan gereksiz varlıklar) katıldı, hatta bazen konuşmacılar dahi katılmadı. Bütün proğram tam anlamıyla bir kepazelikti. Bizim gibi vatanını elinden geldiğince yurt sışında desteklemeye çalışan insanların hevesini kırıyor bu sözüm ona akademisyenler. Emin olunki yurt dışında kimse türk akademisyenleri ciddiye almıyor ve ne yazıkki haklılar. Resmen esnaf lokantasında etli ekmek satan dayıyı almış üniversiteye rektör yapmışlar. Bu insanlarda az biraz haysiyet ve namus olsa akademik ünvanlarından vaz geçip adam akıllı bişeyler yaparlar. Çalışan milletimin vergi parasını böyle yarak yaral işlere harcıyorlar bakalım bunun hesabını nasıl verecek sayın (yarakcılık) profesör doçent doktor amccccıııııkkkkoğullları. Türkiyeden bu gidişte (ne yazıkki) bir bok olmaz. Hiç bişey bilmeyen insanlar herşeyi biliyormuş gibi davranırken bide kendilerindende cahil olan ayak-tabanı-yalayıcıları tarafından şişirile şişirile ileri seviye göt kalkması yüzünden amuda kalkıp yürüyorlar. Türkiye her yıl bi on sene daha geriye gidiyor. Hey yavrum hey biri çıkar 2023 der ama görmez ki memleket olmuş üçüncü dünya devleti. Vesaelaaam
şu zamana kadar kompozisyon yazarken ayıp bir şey yapıyormuş gibi hisse kapılıyordum, kendini ifade etmek vs. artık okullarda aşağılanacak ve zorbalık yapılacak bir duruma gerilemiş. öğretmenler kültürle paralel yaşıyor ve yanlışlarının olduğu inkar ediyorlar
Biz universiteye gitmeyi köpek gibi istiyoruz ama Türkiyenini Eğtim sistemi saolsun her yıl mutlaka yeni bir bok çıkartıyor 12.sınıf ögrencısiyım saolsunlar bu ayın Ekimin 15 ine yeniden eğitim sıstemını yeni müfredatı açıklayacaklarmış dur bakalım gene bizi ne bekliyor ALLAHIM adam gibi birisi gelsin artık şu Ülkenin eğitim sistemi artık yükslsin lütfennnn
ülkemizin eğitim sisteminden nefret ediyorum o kadar bunaldım ki hocalar desen okuldayken açıyor videoyu oturuyor masaya telefonla ilgileniyor veya konuya geçmeden örnekleme yapıyorlar okulla en alakasız insanları atama yapıyorlar ne kadar üzücü ülkenin öğrencilere verdiği değer ortada bravo
Klasik olacak ama Eğitim de temelleri sağlam köklü bir şekilde toplumun manevi dinamikleri ve yapısına uygun, geçmişe, günümüze ve geleceğe ışık tutacak çok ciddi çalışmalar yapılmalıdır. Şimdiki eğitim sistemi ile zaten 12 yıl eğitim alan öğrenciler, okul hayatına doyuyor. Başarılı bir öğrenci değil ise... Karnı doyan bir kişi yemek yiyemeyeceği gibi üniversitede de başarısız bir eğitim hayatı.... Üniversitelerin hâli ortada alanın da kendisini geliştirmediği sürece heba olan yıllar. Mecburi 12 yıl okuyan kişi istemese de okula gidiyor, başarısız bir okul hayatı. Mezun olup meslek öğrenmek için sanayiye gitse, 20 yaşına gelmiş birini işe almazlar. Sebep ustanın, çırak tan Dayak yeme İhtimali çok yüksek... 20 yaşına gelmiş birine usta nasıl iş yaptırsın.. İş öğrenmeden askere gidip geliyor. SONUÇ KOCA BİR İŞSİZ ORDUSU. SEBEB....!!!!!?????? Mecburi eğitim en azından 8 yıla düşürülmeli Zaten okuyacak olan Gözünden belli olur. Okul hayatına devam eder Okumak istemeyen de kendisini Bir ustanın yanında yetiştirir. Meslek sahibi olur... Umarım daha fazla gecikmeden Güzel ülkemizin, gelecek nesillerine Biran önce sahip çıkılır. Gençlerini kaybetmiş bir millet Yok olmaya mahkumdur.... Vesselam.......
Çocuğa liseye kadar ne istediğini neye yeteneği olduğunu bulmalı lisede de boş dersleri kafasına doldurup ezberleticeğine yeteneği ve isteği olduğu bölüm/meslek üzerine çalışıp tecrübe ve bilgi edinmeli ardından isterse üniversiteye gitmeli bu kadar basit
Eğitim sadece okulda olan birşey değildir.Türkiyenin komple algısının değişmesi gerekli.En baita aileden başlamalı ki artık ailelerin sosyal hayatı olmadığı için çocuklar tabletlere gömülüyor haliyle.Çünkü çocuğa o dünya eğlenceli geliyor.Ama oyun namına oynadıkları,dizi namına izledikleri şeyler çocuğu ilerletmeyi bırak geriletiyor.O yüzden aile içi eğitim en başta ihlal edilmiş oluyor.Okula giden çocuk dersleri dinliyor ama bunun günlük hayatta ona bir getirisi olmuyor.fenden matematiğe,edebiyattan tarihe uygulama olmazsa bunlar salt bilgi olur ve yakında unutulur.Ve haliyle bir işe yaramadıkları için unutulur.Edebiyatta Yaşar Kemalin İnce Memedi yazdığını değil,bu İnce Memedi gençlere okutmanız ve sevdirmeniz gerekli.Salt matematik sonuçların bulunmasından sonra neler yapılabilir bunlar öğretilmeli.Ve daha birçok yerde hatalar var herşeyi sayarsak ömrümüz yetmez.Kısaca gençliğimiz kurban ediliyor ve kimsenin buna dur diyeceği de yok.
Yaşlı aslana bak hele , Yüzü Erkek aslanın suratını andırıyor fıtratına da oturmuş dili keskin kellesini verir bildiğinden dönmez, zekatını vermekten çekinmez alim dediğin böyle olur. Allah başımızdan eksik etmesin böyle insanları.
Öncelikle öğrenmeyi öğrenmek sonra öğrenmekte devamlı olmak gerekir Eğitim sistemi kötü evet fakat öğrenciliğe devam ediyorsanız yapmanız gereken en önemli şey derse gitmeden konunuzu okuyun üzerine küçük notlar çıkarıp hocalarınıza sorular sorun dersten sonra da tekrar edin sizin dersinize gelen eğitmenler sizden korksunlar gelişimin sınırı yok sınav odaklı olmayın güzel günler görmek Ümit ve duasıyla
İlber hoca :"Bir kaç dilde tarih kitabı okusunlar" deyince şöyle bir düşündüm' de biz bu sistemin zincirini kıramayız. Çünkü o kalitede birisi aklıma gelmedi.
Ya ben şunu merak ediyorum finlandiya veya singapur gibi ülkelerin eğitim sistemi ni niye alamıyoruz bu kadar zormu türkiye bitti artık ya valla kurtarilmaz
Bu adam ölmeden kıymetini bilin. Artık sorgulamaya ve düşünmeye başlayın kendi fikrinizi söyleyin he pardon Türkiyedeyiz ben burda fikrimi söylersem dayak yerim yada küfür ederek kendi akıllı sanan insanlarla karşılaşırım. Bizim millette ben ne söylersem doğrudur karşı tarafın düşüncesine önem vermek yok gibi bir düşünce var sadece kendisi akıllı veya düşünebiliyor sanki. Herkesi tek bir düşünce yapısında kısıtlarsan sonuç böyle olur.
İlber Ortaylı ve Celal Şengör gibi değerli hocaların önderliğinde eğitim sistemimiz acilen düzeltilmeli. Adamlar gözümüzün önünde yaşlandılar hiç faydalanamadık bir öğretmen olarak o kadar üzülüyorum ki müthiş katkıları olabilir ama biz onları tabiri caizse görmezden geliyoruz.
Çok haklı ancak bu suçu devlete atmak ayrı bir cahillik.çocuklara 5 dakikalık dersi 35 dk sohbet ederek anlatan öğretmenlerinde suçu var.bu durumu değiştirmeye çalışan yok.herkes eleştiriyor
MÜHENDİSLİĞİN ne kadar önemli olduğunu; Savunma sanayisinde Uçan arabamızı, füzelerimizi, İHA'larimizi, binalarımızı, yolarimizi, sağlık sektöründe kullanılan emg, emar, tomografi Eğitim camiasında kullanılan akılı tahtalar, mebbis, mebcbs vb. kullandığımız sistemleri görünce bir daha anlıyorum ki MÜHENDİSLİĞİN ülke için en önemli meslek olduğunu tekrar hatırlıyorum
Türkiyede maalesef mühendislik eğitimi yok.Universitelerden mezun çocuklar bomboş yetişiyor.Bu yüzden de Türk toplumunun biz ürettik sandığı bir çok ürün maalesef yurtdışından ithal edilerek Türkiyede montajlanıyor.Işte bunların sonucunu da Türk insanı son yıllarda yaşadığı ekonomik buhran ile acı çekerek yaşıyor ve yaşamaya devam edecektir.
Konuş adam konuş Türk öğrencilerini düşünen bir adam olarak konuş bunun nasıl düzeleceğini anlat ama unutma her an silivriyi ziyarete gidebilir yada kafanda bir boşluk hissedebilirsin.
Kaliteli Eğitim ,Öğretim Evvela iyi yetişmiş., dünyadaki geliş.melerden haberi olan,kaliteli ekiple ve bunların sorumluluk duygusu ile hazırladıkları programla olur. Yetmez uygulayıcılarında kaliteli nitelikte olması gerekir. Gerisi denetimdir. Başarılı okullar devletçe ödüllendirilmelidir. Çocuklar Kabiliyetlerine göre tasnife tabi tutulmalıdır.Asla taviz verilmemelidir.
Çok kötü egtim sistemimiz var ABD deki öğrenciler hiç sınava girmiyor biz giriyoruz gece 2 3 e kadar çalışıyoruz ziya selcuk istifa çok iyidir bakan gelsin milli egtim bakani adam olsun vallaha bana katılarak haklısın de egtim sistemini yapanın Allah cezasını versin inşallah hakkımı hiç birine helal etmiyorum ya 2 . Sınıfta çok zor sınav yaptılar 53 aldım herkes çok kötü diye dalga geçtiler öğretmenim bir soru bilemedim diye çok iyi den iyi ye indirdi bakanların hiçbirine hakkımı helal etmiyorum bana katılanlar ben diye yazsin yoruma
ilber hocayi milli egitimin basinda gormek isteriz
nerde o günleeeeeeeeeeeeeeer
Hasanhuseyin.0 Kılıç Kılıç keşke ya dhshshs
Bim Broşürü aynen
@Tivep Partisi başkanım tanıştığıma memnun oldum
@Tivep Partisi çok katı bunların çoğunu sunamazsın bile, imkanı yok. göçmenleri konuşmuyorum bile ayrı kafayla yazmışsın.
İlber hoca çok haklı.
Türkiye'de eğitim sisteminin iki önemli zaafı
1. Eğitim
2. Sistem
aga eğitim var ama sistem yok öğretiyorlar ama ne öğretiklerini kendileri de bilmiyor iğrenç bir durumdayız maalesef
@@enver9058 eğitimin e si yok be knk
400 . Likede benden olsun
Arkadaşlar öncelikle belirtmek istiyorum ki YTÜ Endüstri Mühendisliği 3. sınıf öğrencisiyim. Yazacağım şeyleri gerçekten önemli bulduğumdan dolayı yazıyorum. Okulumdan ve yakından tanıdığım, annemin ve babamın mezun olduğu İTÜ'den bahsedeceğim.
Okullarımız müfredat ve genel eğitim anlayışı bakımından tamamen atıl bırakılmış, çürümeye terk edilmiş bir vaziyettedir. Bildiğimiz üzere hızla değişen ve gelişen dünyada çok farklı teknolojiler ve sistemler kuruluyor, bunlara örnek vererek yazımı uzatmak istemiyorum lakin durum şu ki okullarımız 30 40 senedir 1'e 1 aynı müfredatı hatta ve hatta sınavlarda aynı soru tipini kullanıyor.
Artık 1. dünya ülkelerinde üniversiteler tamamen proje bazlı çalışıyor, bizde ise taş devrinden kalma 1-2 vize 1 final uygulaması yürürlükte. Endüstri mühendisliği adına konuşursak x 1. dünya ülkesinde öğrenciler aldıkları derslerde proje bazlı çalışıp konuyu pratikte öğreniyor, sahayı öğreniyor, sosyal yeteneklerini geliştiriyor ve network kazanıyor, biz ise gerizekalı gibi kapanıp kahve sigara eşliğinde 2 hafta finallere inekliyoruz. Onlar teknolojileri takip ediyor, yönetmeyi ve değiştirmeyi öğreniyor, biz ise gerizekalı gibi yaptığımız atölye stajından sonra artık bayağılaşmış, hiç bir katma değer sağlaması mümkün olmayan planyalama(ki bu resmen 2. dünya savaşından kalma bir üretim metodudur) freze, torna, talaşsız imalat vs yüz yıllık yöntemleri teorik ve teknik olarak açıklıyoruz. Hiç bir öğretim görevlimiz staj yönergesine bakıp "bu ne amk?" demiyor, sınavlara bakıp oğlum biz bunları soruyoruz da bu bizim mühendise ne gibi bir vizyon katıyor demiyor, mal gibi aynı soruları soruyor.
Durum yukarıda özetlediğim gibidir, arzu eden olursa örnekler verebilirim. Çağın çok gerisindeyiz arkadaşlar, en iyi okullarımız bile çok çok geride. Liselere girmiyorum bile, liseleri komple kapatıp yerine dikiş nakış kursu açsak daha iyi. Bizim gençlerimizin kapasite bakımından 1. dünya ülkelerinden hiç bir farkı yok, beyinleri sistem tarafından köreltilip işlemez hale getiriliyor, hiç bir inovasyon üretemez hale getiriliyor. Bir yere gelen insanlarımız ise yalnızca kendi emekleri ve insanüstü çalışmaları sayesinde bir yere gelmişlerdir.
@Nabi Boyraz işin zor :(
@Nabi Boyraz endustri muhendisliginin puanlari yuksek iyi bir yerde okumasamda olur dersen zaten hic okuma daha iyi. Ama ileride yurtdisinda isler yapabilirsin tek tavsiyem olur bu konuda is isten gecmis. Mezuna kal. Tabi eger yapabilecegine guveniyorsan. Meslek lisesi cikisli olup sayisalda ilk 20 bine giren var. Gercenten yapabileceksen. Kal kardesim. Korkma. Iyi yerlere gelen insanlar hep buyuk riskler almislardir. Fakat basarmislardir.
Devlet i sorumlu tutmak aptallıktır Siyonist Yahudiler diyim anlatayim
Ağzına sağlık bu kadar kaliteli bir yorum görmedim 20 yaşındayım sınavdan sınava koşturuldum hep elimize 1 2 tablet bilgisayar sonra çalış saçma sapan konulara sonra ne olcak memur ol aylık belli maaş ben bunu hak etmedim.
Elin Amerikalısı da gitsin part time işte çalışşsın güzel para kazansın böyle hayatın da düzenin de ...
Ölümsüzlük iksirini bulsam İlber Hoca'ya verirdim. Sen çok yaşa hocam!
Fathmaeh Asln Hahahaa
onu bulup üstüne zaman makinesi bulup Atatürke verirdim
@@salchacik ben direk hz adem e verirdim o olmazsa olamazdık 😂
@@umutcanyldz9803 O yok zaten. Evrim'i incele.
@@Eren-wk2uw kardeş olmadığını kanıtlasana bana
1 - Uygulamaya yönelik eğitim olmayışı; Bir çok problemler, denklemler çözülür. Fakat, karşılığında çıkan sonucun (Genelde sayı) neyi ifade ettiğinin, nerelerde nasıl kullanılacağının anlatılmaması, daha da önemlisi bir örnek uygulama (Matematikte en azından bir bilgisayar programlama dili kullanılarak bir analog saat yapımında trigonometrinin nasıl kullanıldığının uygulayarak gösterilmesi, Kimyada formüller kullanılarak bir temizlik maddesi, bir diş macunu... vb yapılması, Yabancı dil dersinde öğretilenlerin bir turistik yerde yabancılarla konuşarak uygulama yapılması gibi) yapılmaması.
2 - Herkese her şeyi öğretme çabası;
Bir insan tarihçi olacaksa sadece o alanda dersler (% 20 - 25 Teori, % 75 - 80 uygulama ve geliştirme şeklinde), verilmesi ki bu insana fizik, kimya, biyoloji, müzik... vb derslerin verilmesi (ki bir insanın bu kadar çok alanda ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın yeterli bilgiye sahip olması imkansızdır, sadece ezberlenir ve unutulur) tamamen gereksizdir. Ki illa da ileriki iş yaşamında bu alanlardaki bilgiye ihtiyaç duyulursa da sadece o ihtiyaca yönelik bilginin sadece o alanlarda uzmanlaşmış kişilerden uygulama sırasında destek alabilir.
Bir insan bütün alanlarda uzman olamaz. Gerçek güç gerektiğinde ayrı ayrı alanlarda uzmanlaşmış kişilerin bir araya gelip birbirlerine destek olarak bir iş üzerinde çalışmasıyla oluşur
3 - Yüksek öğretime veya işe alınacak kişilerin o alanda geçmiş yaşamında yaptığı, çalışmalara, geliştirdiği ürün ya da fikirlere, yeteneklerine ... vb bakılmaksızın. Sadece
% 80 olasılıkla ezberleyip, ezberlediklerini de bir kağıt üzerinde A) , B), C) şıklarını işaretleterek seçilmeye çalışılması. (Stratejik, bilimsel , teknolojik, endüstriyel ..vb bir ürün üretmeye veya geliştirmeye dökülmeyen her şey ezberdir)
Teşekkür ederim... Türkiyedeki birçok sorunun kaynağının uygulamaya değilde sadece varsayıma, hayallere, kalıplara dayalı bir anlayışın olduğuna inanıyorum. Oysaki sadece hedefe yönelik, yapılacak işin gerektirdiği kadar bilgi ve bunun bolca uygulaması olduğunda hem öğrenciler derse daha fazla ilgi duyacaklar disiplin sorunu ortadan kalkacak, kısa sürede çok fazla üretim olacak gençler onlarca yıl yerine sadece birkaç yılda çalışmalarının karşılığını alacak, hayatın diğer gerekliliklerine daha erken ulaşabilecek (Evlilik, iş kurma ..vb) böylece düzenli bir hayat, belirsizliğin ortadan kalkması, cinsel manadaki oluşan suçların azalması, hırsızlık, psikolojik bunalımların azalması ..vb. Ülke için de üretim olduğunda ürünlerin daha ucuz ve güvenli oluşu, dışa bağımlılığın azalmasıyla döviz fiyatlarındaki artış, enflasyon ..vb ortadan kalkması ve ülke olarak güçlü olunduğunda
dış güçlerinde herhangi bir saldırıya cesaret edememeleri gibi hemen hemen her problem ortadan kalkacaktır.
Çok doğru demişsin.
Tarışılmadan, içselleştirilmeden kabul edilen her ders, ezberdir. Unutulur gider. "Kavramlara dayalı eğitim" diye bir avuç hoca kıçını yırtıyor senelerdir. Zihinde "kavram" ancak bir "tasarım" ve bir dizi "çağrışım" ile kök salar. Tasarım kavramın görsel hatırasıdır. Çağrışımlar ise onun ilşkide olduğu diğer kavramlardır. Ne kadar çok ilişki üretilirse, kavram o kadar kök salıp yer bulur. Test çözmek bir eğitim aracı değildir. Tartışılan, itiraz edilen, itirazları çürütülen, haklı noktaları not edilen, yararı zararı, varsayımsal yönü iyi irdelenen ve günün birinde değişebileceği baştan kabul edilen fikirler öğrenilebilir ancak. Okullarda geçirilen zaman inanılmaz boyutlarda. Mezun olduğunda bir lise öğrencisinin sahip olduğu içselleştirilmiş, davranışa dönüşmüş bilgi acınası düzeyde. Bir hukuk fakültesinden mezun olanların yüzde 60'ı, miras hukuku işlemlerindeki basit yüzde ve kesirli hesapları yapamayacak kadar aciz durumda. Bunları ilkokulda öğrenmiş oldukları varsayıldığından, Hukuk Fakültesi bunu öğretecek değil elbette. Ama sonuç: Öğrenememiş olarak diplomayı alıyorlar. Derdini eczasını biz müvekkilleri çekiyoruz.
Ama aşırı uzmanlaşan bireyler, bu kadar dinamik bir dünyada, sektör ve iş değiştirmeleri gerektiğinde ne yapacaklar? Veya kullandıkları teknolojik arayüz, yöntem, iş tanımı farklılaşınca ne yapacaklar? Mesela endüstri ve tasarım mühendisi, veya ar-ge mühendisi yetiştiriyorsan, alabildiğine geniş bir genel kültür havuzu gerekiyor. Tarih, ekonomi, felsefe, sosyoloji, müzik ve resim de görmek zorunda. Yaratıcı olacak, sosyal olacak, esnek olacak, girişimci olacak. lider olacak, uyumlu olacak, işbirliğine yatkın olacak, takım oyuncusu olacak ve en önemlisi ne yapıyorsa, insanların kullanımı ve konforu için yaptığını bilecek ki bu da insanı tüm boyutlarıyla tanımayı gerektirir. Eğer bütün işi belli sayıda formülü hesaplayıp bir tezgaha değer girmekten ibaret olacak olsaydı, haklısın diğer dersleri boş ver ama o zaman da okula gerek yoktu ki zaten. Üstelik işin o kısmı gittikçe daha çok makine tarafından otomasyonla yapılır hale de geliyor. Bunun dışında söylediklerine yüzde yüz katılıyorum. Bir de şu eksik var, ÖĞRENCİNİN SÖZ HAKKI. İnsan, itiraz etmediği ve üstünde tartışmadığı hiçbir şeyi gerçekten öğrenemez. Bir dersi unutulmaz kılan, itirazlar ve bunların cevaplanmasıdır. Ya iyi bir itiraz olarak not edilir, ya da çürütülür, önemli değil. Ama 5 yaşında bile olsa, bir öğrenciyi adam yerine koyup öğretilen konu hakkındaki düşünce ve duygularını açıklama zamanı ve fırsatı vermezseniz gerçek bir öğrenme sağlayamazsınız. Bu teknik konuda atölye ve uygulama derslerinde de olabilir, teorik konuda sınıfta da olabilir. Ama 1 saatlik dersin en az 1 saatlik yorum ve tartışması da olmak zorunda. Kavramın zihindeki tasavvuru bir tek görselle sağlanabilir. İster profesör olun ister çoban, bir nesnenin zihninizdeki tasarımı (sembolik resmi) hemen hemen aynıdır. Ama kavramın zenginleşmesi çağrışımların artması ile mümkündür. Eğitimli profesörle eğitimsiz çobanın farkı bundan kaynaklanır: Profesör o nesne ile başka nesneler arasında bir sürü olası ve gerçek ilişkinin farkındayken, çobanın durumu bu değildir. Oysa değerli bilgi tam da bu ilişkilerde gizlidir. Eğitimde asıl kaldıraç, bir nesnenin ilişkiler ağını zenginleştirmekle sağlanır. Bu da görünüşte boş ve anlamsız bile olsa, o nesne hakkında tartışmak, ilişkiler önermek, bunlara itiraz etmek, ve sonrasında sahada sınanacak, yanlışlanacak veya doğrulanacak bir teorik söylem edinmekle mümkündür. İnsan zekası böyle çalışır. Bu yüzden ar-ge üreten ekipler toplantı yapar, beyin fırtınası yapar, analiz yapar, kayzen yapar. Öğrenme sürecinin öğrenilmesi de kendi içinde bir öğrenme sürecidir ve aslında eldeki en güçlü entellektüel kaldıraç budur. Okullar bu bilgisayar ve otomasyon çağında esasen artık bunu vermek için var.
Eğitim kaliteli olursa insanlar baş kaldırır bi bok ogretmiyeceksin ki sermayesi olana köle olsun..taktik meselesi..bizi yönetenler Yahudi torunu
en büyük zulüm, işi ehline vermemektir.
Bu adam gerçekten işini yapıyor
Bir balığa ağaca tırmanmasıyla yargılarsanız, o balık ömrü boyu aptal olduğunu düşünür... Albert Einstein!
Ama gel görki bizim balıklar bile aptalmıyım diye sorgulamakta ama bu balığı yargılananlar halinden memnun.😃
En büyük sorunumuz zorluk ve ders zorunluluğu. Bizim 5-6. sınıfta gördüğümüzü adamlar lise 3'te falan görüyor. Adam istediği dersleri görüyor. Kimseye her boku ezberletmiyorlar. Benim beynim almıyor artık. Lise 3'üm ve sonum hayır değil. Sabah girdiğim online dersi akşam olmadan unutuyorum. Beynim iflas etti. Hafızam çok zayıfladı son yıllarda. Elimden bir şey gelmiyor. Allah sonumuzu hayır etsin.
İlber hoca kesinlikle idolümsünüz bu dünyadan cahilleri def edicez 😂
😃😃
Kızmayın cahillere bu kadar. Cahil de lazım bu ülkeye. Her ne kadar sayıları yüksekte olsa... Cahil insan mutludur. Etrafında olup bitenden haberi yoktur çünkü, uyutulmuştur. Boşverin mutlu insana da ihtiyaç var.
Talat Gunes aynen Türkiye senin gibi yorum yapan canilerle yöneltiliyor .Bu eleştiriyi yapıyorsun da sen niye okumadın. Bu eleştiri yaparken sen niye meb başına geçmedın bu kafayla bi b'k olamazsın.ne yaziki
@@teknogenc8768 ustune alindin mi sen :D
@@aureliusedit cahil lazımmış zihniyetine sokam, sence bu ülkeye mutlu insan mı lazım yoksa akıllı insan mı
müthiş konuşmuş
1) İyi bir gelecek için 12 sene okuyorsun, senin geleceğini 3 saatlik bir sınav belirliyor.
2) Liseye geçtiğinde ilk iki sene boyunca sonraki iki seneki eğitminde karşına çıkmayacak dersleri görüyorsun. Ki o dersler ünversite de karşına çıkmayacak. İngilizce öğretmeni olacak olan bir insan meslek hayatı boyunca bir daha görmeyeceği aminoasiti öğrenmek zorunda değil! Bu bilgi kirliliğidir.
3) 10 sene boyunca öğretilen tek ingilizce 'I play football' ken dil seçtiğinde bir haftaya 12 zaman sıkıştırılıyor.
Her karne günü, yıl boyunca 'Oğlum, kızım dersler nasıl gidiyor?' demeyen ebeveynlerin kıyametler koparması yobazlıktır.
Alanlaşmaya erken yaşta başlanmadığı için iki sene alanım olmayan dersleri gördüm. 9'da ve 10'da beş dersten kaldım. ÇÜNKÜ BİLMEM NE BÖLGESİNDEKİ BİLMEM NE HAYVANIN YAYGIN OLDUĞU, KROMOZOM SAYISI UMRUMDA DEĞİL! 11. Sınıf dil öğrencisiyim ve yazılılarımı oldum. Ortalamam şimdi kaç mı? 91. :D
Ve ben üniversite sınavına girdiğimde, hayatım boyunca bir daha görmeyeceğim derslerden kaldığım için Yıl sonu başarı puanım bir sayısalcıdan daha düşük olacak. Ben Alanım Olmayan Bir Dersten Kaldığım İçin Sıralamalarda Düşeceğim. Girdiğim ve sorumlu olmamın gerekli olduğu dersten ful de çeksem, 10. sınıfta fizik yapan bir dilci benden öne geçecek. Benden daha düşük YDS neti olsa da.
Ama her şarta rağmen yapacağım. Yapacağım çünkü ileride çocuklarımı dört senede bir adını değiştirip 'Sistem değişti' diyen bu ülkede eğitim görmesine izin vermeyeceğim. Bu ülkede yaşamasına da izin vermeyeceğim.
Her konuda yetersiz bu ülkeden ve çok mükemmel gibi kendilerini yüceltip, hatasını kabullenmeyi bile bilmeyen geri kafalı halkından nefret ediyorum.
'Çocuğum fen lisesine gitsin, doktor olsun' diyen zihniyetlerin teknoloji tasarım derslerine, bölümlerine kınar gözle bakıp sonra da 'Neden bu ülke gelişmiyor' demeleri de oldukça komik ve cehaletlerinin kanıtı. Ve bu insanların nesli tükenmedikçe bu ülke de kendileri de başarısızlığa ve merdivenin dibinden zirvedeki Almanya gibi diğer ülkelere ağzının suyu aka aka izlemeye mahkumlar.
Gelişmemeye mahkumlar.
Ah, unutmuşum. Ben doğduğumdan beri Türkiye gelişiyor zaten, öyle değil mi? :D
Üniversite sınavında başarısız olanlar öğretmen oluyor ne bekliyorsunuz bu sistemden !
Eğitim fakülteleri mutlaka yüksek puanla , zeki oğrenci almalı ve öğretmen maaşı da talep görecek şekilde yüksek olmalı.
Abi kısaca kaliteli öğreten yok ki kaliteli öğrenen olabilsin helal olsun İlber hocam
Keşke Eğitim Bakanımız olsa...
Türkiye 'ye yapılan en büyük yatırım olurdu.
Ben günde 8 saat ders görüyorumki bunların nerdeyse yarısı gereksız dersler oluyor yok bilişim dersi yok tasarım dersi yok uzay dersi falan yani gün coğunlukla boşa geçıyor. Zaten 2 saatde yollarda geçiyor eve gelince ise yorgun oluyor 1 saat falan dinleniyorum.Eee ne oldu benim tüm günüm bitti toplam ise adam akıllı 1 yada 2 saat ders işlemişimdir.
Müfredat dediğiniz şey zaten başından beri şaçma her şeyi ezberliyoruz.Sınavlar öğrencilerin kabusu oluyor.
Devlet kitap dağıtıyor ama-Kitap denilebilirse- kitapların yüzünü açmıyoruz hocalar kitaptan işlemiyor zaten.Parayla almak zorundayız ama bir test kitabı olmuş 50 60 lira.
Yani kısacası bana bu eğitim sisteminde olumlu bir şey bulamassınız.Böyle sistemin allah belasını versin.
Aslında bilişim vb. dersler gereksiz değil bana göre ama onlarda gerçekten birşeyler öğretecek şekilde işlenmiyor çoğu okulda ...
kanka anlattığın dersler kesinlikle iş hayatında işe yarıyor ama anlattıkların hariç yarısından çoğu dediğin gibi bir işe yaradığı yok
Eğitim sistemi insanlara memur ol diyor küçük bir çocuğa sor hayalinde ne olmak var de sana 1 saat anlatır birde gel 20 yaşındaki ne sor onun da hayali var tabi ama maalesef ülkesinde okusan ne fark edecek diyecek memurluk ister neden mi çünkü rahat edeceği tek yer daha doğrusu rahat geçinecek ben tarihçi olmak isterdim ama iş imkanı var mı bu gibi insanlar çok var okuyupta işsiz kalan yani bizim ülkede hayal 2. Sırada gelir 1. Sırada gerçek var çünkü ama herkesin umudu var birgün gerçekleşecek
Vay amk gerçekleri öyle bi vurguladın ki ağlayasım geldi... 😭
Aaa sen tatlı yiyip pişman olan çocuksun bir yorumunda yazılıydı seni burada da görmek güzel.
Bende tarihçi olmak istiyordum
"Eğitim programlarını hazırlayan insanlar düşük"
Türkiyedeki egitim seviyesi kasitli olarak bu duzeyde tutuluyor.Ögrenirse arastirma yapacak.Basarili olanlar da Silikon vadisine eleman
Başarılı gençler fazla olursa ülke gelişir bazılarının korkusu bu
@@futuristurist eğer akıllı olursa kendilerine oy vermez
Eğitim sistemi iyi olsa da, o kadar mezunu çalıştırabilecek; sahaları, sektörleri yok.
2:12 yarıldım :D
17 Nisan 1940'da bu çalışmadan yıllar sonra Büyük Millet Meclisi Hasan Ali Yücel'in Milli Eğitim Bakanı olduğu dönemde Köy Enstitüleri projesini kabul etmiştir. Enstitüler 1957 yılında ne yazık ki bir kesimin toplumsal baskısı ve siyasi nedenler ile kapatılmıştır! ve batı bizden esinlendiği eğitim sistemini daha geliştirerek daha uygun hale getirip halkını yetiştiriyor bizde Afganistan olma yolunda ilerliyoruz.
Keşke öğrencilerin de okumak istediklerini anlayıp sadece bizlere birer aptal gibi davranmamalarını istemediğimizi anlasalar bizim de onlar gibi insan olup ne kadr bizi çocuk olarak görseler de bziim de bir eğlence hayatımızın olduğunu anlasalar
Geçen günlerde Almanyada okuduğum üniversitede bir sempozyum düzenlendi. Başlık olarak son 100 yıldaki alman türk ilişkileri işlenecekti güya. Bende bir Türk olarak bu proğrama elimden geldiğince destek vermek için görev aldım. Ne yazıkki o 3 günlük proğramda avrupanın bize neden yukarıdan baktığını çok bariz bir şekilde gördüm. Türkiyedeki üniversitelerin (misafirler ağırlıklı olarak antalya akdeniz üniversitesi ve konya selçuk üniversitesinden gelmişti) durumu yürek burkuyor. Profesörlük ve doçentlik gibi yüce titreleri kullanmaktan utanmayan, burnundan kıl aldırmayan, her şansda akademik kariyerini dile getiren bu soytarılar burdaki akademisyenlerin geyik konusu oldu. Gelenler ağırlıkla beleşe tatil yapmaya bunun yanında bide öz geçmişine “uluslararası bilim konferansına katıldım” yazabilmek için gelmiş. Anlatılanlar hem içeriksiz hemde alakasızdı. (Örnek: sempozyumu büzük göstermek için kalabalık gelenler sigorta hukuku gibi aşırı alakasız konuları dile aldılar) ayrıca konuşmalara sadece konuşmacılar ve onların ekibi (görevleri fotoğraf çekmek olan gereksiz varlıklar) katıldı, hatta bazen konuşmacılar dahi katılmadı. Bütün proğram tam anlamıyla bir kepazelikti. Bizim gibi vatanını elinden geldiğince yurt sışında desteklemeye çalışan insanların hevesini kırıyor bu sözüm ona akademisyenler. Emin olunki yurt dışında kimse türk akademisyenleri ciddiye almıyor ve ne yazıkki haklılar. Resmen esnaf lokantasında etli ekmek satan dayıyı almış üniversiteye rektör yapmışlar. Bu insanlarda az biraz haysiyet ve namus olsa akademik ünvanlarından vaz geçip adam akıllı bişeyler yaparlar. Çalışan milletimin vergi parasını böyle yarak yaral işlere harcıyorlar bakalım bunun hesabını nasıl verecek sayın (yarakcılık) profesör doçent doktor amccccıııııkkkkoğullları. Türkiyeden bu gidişte (ne yazıkki) bir bok olmaz. Hiç bişey bilmeyen insanlar herşeyi biliyormuş gibi davranırken bide kendilerindende cahil olan ayak-tabanı-yalayıcıları tarafından şişirile şişirile ileri seviye göt kalkması yüzünden amuda kalkıp yürüyorlar. Türkiye her yıl bi on sene daha geriye gidiyor. Hey yavrum hey biri çıkar 2023 der ama görmez ki memleket olmuş üçüncü dünya devleti. Vesaelaaam
özgeçmişte yalan atarlar bide.
İlber Ortaylıya kültür veya eğitim bakanı yapmaklazım.
Bayılıyorum Ilber Ortayliya hep sağlıklı güzel yaşayın hocam benimm❣
Bizim egitim sistemi çöp aga bu zamana kadar duzelmemisse dahada duzelmez bosuna cirpinmayalim :(
İlber Ortaylının kitabını okuyorum gerçekten çok yararlı
Hangi kitablarını okudunuz?
keşke ilber hoca milli eğitim bankanı olsa
Reçete hazırlayın
Bakan makan değil
Yapılması gerekenlerin listesini hazırlayın
Bizimde var hazırlıklarımız
SELAMİ OKUYUCU ne hazırlığı
Meb battı gitti adam olmaz
Biz bu adamın değerini, kıymetini bilemedik yaa...adam vefat etmedi ama faydalanamadık şu adamdan yazık...
Ana ilber abimle aynı düşüncedeymişiz .
Bizim okula daha akıllı tahta gelmedi
Knk ben bir İHO da okuyorum bırak akıllı tahtayı projeksiyon bile yok düz tahta var
Acı
@@nova-he7nk ayn dream abi bu arada abi bişi sorcam geargoe ile sew misin
@@Aytkn110 maalesef açıklayamam 20 milyonda belki
@@nova-he7nk dream abe ben sizi evlendiricem tam altın takcam
şu zamana kadar kompozisyon yazarken ayıp bir şey yapıyormuş gibi hisse kapılıyordum, kendini ifade etmek vs. artık okullarda aşağılanacak ve zorbalık yapılacak bir duruma gerilemiş. öğretmenler kültürle paralel yaşıyor ve yanlışlarının olduğu inkar ediyorlar
Doğru söylüyor. Ben Türkçe öğretmenliği okuyorum, ders kitaplarını ve müfredatı inceliyoruz akılalmaz hatalar görüyoruz. Hep rant.
İspat edebilirim hocam harikasınız ya❤️🙏
Mükemmel bir insansınız Ilber Ortaylı!
Çok doğru konuşuyor hocam herzaman.💖💖💖
lütfen bizi kurtar
Acilen ilber ortaylı Mili eğtim bakanlığına katılmalııı 👌👌👌👌👌
Helal Olsun Cok Dogru ve Real bırsıı şu ılber hoca
Türkiye eğitim sistemindeki iki eksiklik
1 = Eğitim
2 = Sistem
Bu mükemmel konuşmayı "kusursuz" yapmak için hızı 1,25 yapabilirsiniz
Biz universiteye gitmeyi köpek gibi istiyoruz ama Türkiyenini Eğtim sistemi saolsun her yıl mutlaka yeni bir bok çıkartıyor 12.sınıf ögrencısiyım saolsunlar bu ayın Ekimin 15 ine yeniden eğitim sıstemını yeni müfredatı açıklayacaklarmış dur bakalım gene bizi ne bekliyor ALLAHIM adam gibi birisi gelsin artık şu Ülkenin eğitim sistemi artık yükslsin lütfennnn
Naptın müdür yapabildin mi üni işini ?
Bittimi üniversite
ülkemizin eğitim sisteminden nefret ediyorum o kadar bunaldım ki hocalar desen okuldayken açıyor videoyu oturuyor masaya telefonla ilgileniyor veya konuya geçmeden örnekleme yapıyorlar okulla en alakasız insanları atama yapıyorlar ne kadar üzücü ülkenin öğrencilere verdiği değer ortada bravo
Aynen knl
İyi olan öğretmenlerde atanmayı bekliyor
@@omerakn15ylonce77 evet
Allah'ım inşallah yaradığın bu bilgili kuluna daha çok ömür verirsin de bizim eğitimimizi de düzeltsin inşallah
👏👏👏👏👏👏Ağzına sağlık hocam duy yusuf tekin
Klasik olacak ama
Eğitim de temelleri sağlam
köklü bir şekilde
toplumun manevi dinamikleri
ve yapısına uygun, geçmişe,
günümüze ve geleceğe
ışık tutacak çok ciddi
çalışmalar yapılmalıdır.
Şimdiki eğitim sistemi ile
zaten 12 yıl eğitim alan öğrenciler,
okul hayatına doyuyor.
Başarılı bir öğrenci değil ise...
Karnı doyan bir kişi
yemek yiyemeyeceği gibi
üniversitede de başarısız bir
eğitim hayatı....
Üniversitelerin hâli ortada
alanın da kendisini geliştirmediği
sürece heba olan yıllar.
Mecburi 12 yıl okuyan kişi
istemese de okula gidiyor,
başarısız bir okul hayatı.
Mezun olup
meslek öğrenmek için
sanayiye gitse,
20 yaşına gelmiş birini işe almazlar.
Sebep ustanın, çırak tan
Dayak yeme
İhtimali çok yüksek...
20 yaşına gelmiş birine usta
nasıl iş yaptırsın..
İş öğrenmeden
askere gidip geliyor.
SONUÇ KOCA BİR İŞSİZ ORDUSU.
SEBEB....!!!!!??????
Mecburi eğitim en azından
8 yıla düşürülmeli
Zaten okuyacak olan
Gözünden belli olur.
Okul hayatına devam eder
Okumak istemeyen de kendisini
Bir ustanın yanında yetiştirir.
Meslek sahibi olur...
Umarım daha fazla gecikmeden
Güzel ülkemizin, gelecek nesillerine
Biran önce sahip çıkılır.
Gençlerini kaybetmiş bir millet
Yok olmaya mahkumdur....
Vesselam.......
İlber Hoca müfredatı hazırlasın diyenler beğenin görsünler.
@Nazım Can Karaaslan ama niyeyse ben senin yorumuna güldüm
Ne kadar da ironik
Çocuğa liseye kadar ne istediğini neye yeteneği olduğunu bulmalı lisede de boş dersleri kafasına doldurup ezberleticeğine yeteneği ve isteği olduğu bölüm/meslek üzerine çalışıp tecrübe ve bilgi edinmeli ardından isterse üniversiteye gitmeli bu kadar basit
HELALL ya bu kadar haklı bi insan görmedim
Örnek Yusuf TEKİN
Eğitim sadece okulda olan birşey değildir.Türkiyenin komple algısının değişmesi gerekli.En baita aileden başlamalı ki artık ailelerin sosyal hayatı olmadığı için çocuklar tabletlere gömülüyor haliyle.Çünkü çocuğa o dünya eğlenceli geliyor.Ama oyun namına oynadıkları,dizi namına izledikleri şeyler çocuğu ilerletmeyi bırak geriletiyor.O yüzden aile içi eğitim en başta ihlal edilmiş oluyor.Okula giden çocuk dersleri dinliyor ama bunun günlük hayatta ona bir getirisi olmuyor.fenden matematiğe,edebiyattan tarihe uygulama olmazsa bunlar salt bilgi olur ve yakında unutulur.Ve haliyle bir işe yaramadıkları için unutulur.Edebiyatta Yaşar Kemalin İnce Memedi yazdığını değil,bu İnce Memedi gençlere okutmanız ve sevdirmeniz gerekli.Salt matematik sonuçların bulunmasından sonra neler yapılabilir bunlar öğretilmeli.Ve daha birçok yerde hatalar var herşeyi sayarsak ömrümüz yetmez.Kısaca gençliğimiz kurban ediliyor ve kimsenin buna dur diyeceği de yok.
Yaşlı aslana bak hele , Yüzü Erkek aslanın suratını andırıyor fıtratına da oturmuş dili keskin kellesini verir bildiğinden dönmez, zekatını vermekten çekinmez alim dediğin böyle olur. Allah başımızdan eksik etmesin böyle insanları.
Yeni eğitim bakanımız mühendis ne güzel
Öncelikle öğrenmeyi öğrenmek sonra öğrenmekte devamlı olmak gerekir
Eğitim sistemi kötü evet fakat öğrenciliğe devam ediyorsanız yapmanız gereken en önemli şey derse gitmeden konunuzu okuyun üzerine küçük notlar çıkarıp hocalarınıza sorular sorun dersten sonra da tekrar edin sizin dersinize gelen eğitmenler sizden korksunlar gelişimin sınırı yok sınav odaklı olmayın güzel günler görmek Ümit ve duasıyla
Müfredatı İlber ORTAYLI hazırlasaydı mükemmel bir seviyede olabilirdik...
Bu adam keşke meb bakanı olsa
İlber hoca :"Bir kaç dilde tarih kitabı okusunlar" deyince şöyle bir düşündüm' de biz bu sistemin zincirini kıramayız. Çünkü o kalitede birisi aklıma gelmedi.
Ya ben şunu merak ediyorum finlandiya veya singapur gibi ülkelerin eğitim sistemi ni niye alamıyoruz bu kadar zormu türkiye bitti artık ya valla kurtarilmaz
işte birileri vatanseverliği hocamdan öğrensinler.
Bu adam ölmeden kıymetini bilin. Artık sorgulamaya ve düşünmeye başlayın kendi fikrinizi söyleyin he pardon Türkiyedeyiz ben burda fikrimi söylersem dayak yerim yada küfür ederek kendi akıllı sanan insanlarla karşılaşırım. Bizim millette ben ne söylersem doğrudur karşı tarafın düşüncesine önem vermek yok gibi bir düşünce var sadece kendisi akıllı veya düşünebiliyor sanki. Herkesi tek bir düşünce yapısında kısıtlarsan sonuç böyle olur.
he used the word "Saskatchewan" -- Proud to be Canadian! :P
Keşke İlber hoca MEB başkanı olsa
İlber Ortaylı ve Celal Şengör gibi değerli hocaların önderliğinde eğitim sistemimiz acilen düzeltilmeli. Adamlar gözümüzün önünde yaşlandılar hiç faydalanamadık bir öğretmen olarak o kadar üzülüyorum ki müthiş katkıları olabilir ama biz onları tabiri caizse görmezden geliyoruz.
O kadar haklısın ki hocam
şu moderatorun ilk kez düzgün lafı uzatmadan bir sorduğunu gördüm
Ya harcanıyorsunuz adeta yemin ederim ya
Şu adamı Milli eğitim bakanı yapacaksın işte.
0:10 "Türk eğitim programlarını hazırlayan insanlar çok cahil !" diyecek sandım :)
böyle tarihi iyi aklı basında adaletli hak hukuk bilen adamlar lazım ülkemize
Antalya Anadolu Liselilere selam olsun
Çok haklı ancak bu suçu devlete atmak ayrı bir cahillik.çocuklara 5 dakikalık dersi 35 dk sohbet ederek anlatan öğretmenlerinde suçu var.bu durumu değiştirmeye çalışan yok.herkes eleştiriyor
2:58 😂😂 Allah göndermiş
Kral Parti kur oy verek yeterki şu eğitim sistemini düzelt.
2-3 sene de bir değişen eğitim sistemimiz var. Ne bekleriz ki...
How did it all go wrong? (Her şey nasıl böyle kötü gitti ?) İngilizce öğrenmek isteyen herkesi kanalımıza bekliyoruz.
Bir celal şengör bir ilber hoca değerini bilin böyle insanların lütfen.
Her gün sınavlara sokup bi beklenti içinde olmak sistemin nasıl da sıkıntılı olduğu görülür .
eğitim kökünden değiştirilmeli yoksa eğitim sistemi hiç iyiye gitmiyor
Şu adam milli eğitim bakanı olsa daha iyi
Bu videoyu izleyenler anlamış olayı
MÜHENDİSLİĞİN ne kadar önemli olduğunu; Savunma sanayisinde Uçan arabamızı, füzelerimizi, İHA'larimizi, binalarımızı, yolarimizi, sağlık sektöründe kullanılan emg, emar, tomografi Eğitim camiasında kullanılan akılı tahtalar, mebbis, mebcbs vb. kullandığımız sistemleri görünce bir daha anlıyorum ki MÜHENDİSLİĞİN ülke için en önemli meslek olduğunu tekrar hatırlıyorum
Türkiyede maalesef mühendislik eğitimi yok.Universitelerden mezun çocuklar bomboş yetişiyor.Bu yüzden de Türk toplumunun biz ürettik sandığı bir çok ürün maalesef yurtdışından ithal edilerek Türkiyede montajlanıyor.Işte bunların sonucunu da Türk insanı son yıllarda yaşadığı ekonomik buhran ile acı çekerek yaşıyor ve yaşamaya devam edecektir.
Türkiyede çoğu mühendis işsiz. Iş bulanlarda hakettigi maaşı alamıyor.
Ilber hocayi milli egitim bakani yapin ya 😭
Öğretmenler sürekli tatilde ne olcak bi sorumluluk hissetmiyorlar.
Antalya Anadolu Lisesi bir efsanedir!
Konuş adam konuş
Türk öğrencilerini düşünen bir adam olarak konuş bunun nasıl düzeleceğini anlat ama unutma her an silivriyi ziyarete gidebilir yada kafanda bir boşluk hissedebilirsin.
Antalya Anadolu lisesi 32.dönem
wow mükemmeldi
konuş reis
MILLI EGITIM BAKANI OLARAK GORMEK ISTEDIGIM BUYUK DEGERLERIMIZDEN. ANCAK COMARLARA AGIR GELIR.
Eğitimsiz sınav yaptılar daha ne olsun
2 Kelime
1-egitim
2-Sistem
Tabiki bunlari demeyecegim
EZBERCI SISTEMDEN BIR BOK OLMAZ
Kaliteli Eğitim ,Öğretim Evvela iyi yetişmiş., dünyadaki geliş.melerden haberi olan,kaliteli ekiple ve bunların sorumluluk duygusu ile hazırladıkları programla olur. Yetmez uygulayıcılarında kaliteli nitelikte olması gerekir. Gerisi denetimdir. Başarılı okullar devletçe ödüllendirilmelidir. Çocuklar Kabiliyetlerine göre tasnife tabi tutulmalıdır.Asla taviz verilmemelidir.
Çok kötü egtim sistemimiz var ABD deki öğrenciler hiç sınava girmiyor biz giriyoruz gece 2 3 e kadar çalışıyoruz ziya selcuk istifa çok iyidir bakan gelsin milli egtim bakani adam olsun vallaha bana katılarak haklısın de egtim sistemini yapanın Allah cezasını versin inşallah hakkımı hiç birine helal etmiyorum ya 2 . Sınıfta çok zor sınav yaptılar 53 aldım herkes çok kötü diye dalga geçtiler öğretmenim bir soru bilemedim diye çok iyi den iyi ye indirdi bakanların hiçbirine hakkımı helal etmiyorum bana katılanlar ben diye yazsin yoruma
Başkanlığa aday ol oy verelim
Ülke zaten Üretemiyor Ekonomi Batık Üretse Belki Ekonimi de iyi olurdu neden üretemiyor Eğtim Sistemi .Batıkk
Galatasaray lisesi Türkiye'deki tüm üniversitelerden iyi.
Gs liseside aynı bok knk
Aslan hocam.