131. A NATION OF PET-LOVERS abandon: terk etmek, bırakmak alarming: alarm verici, endişelendirici (fiilimsi) allow: izin vermek alone: yalnız amount: miktar, tutar animal: hayvan average: ortalama best: en iyi better: daha iyi bring: getirmek (brought-brought) carelessness: dikkatsizlik, ilgisizlik caring for : -ile ilgilenme ( fiilimsi, “for” preposition’u ile birlikte fiile yakın kullanımı) cat: kedi cause: sebep olmak certainly: kesinlikle (zarf) city: şehir clearly: açıkça (zarf) cost: mal olmak, masraf, maliyet (cost- cost) cure: tedavi, çare, tedavi etmek discuss: ele almak, tartışmak disease: hastalık dislike: hoşlanmamak, hoşlanmama do: yapmak (did-done) dog: köpek especially: özellikle (zarf) = particularly = specially example: örnek family: aile farmer: çiftçi feel: hissetmek (felt-felt) first of all: her şeyden öte (paralellik bağlacı) food: yiyecek free: serbest, özgür, ücretsiz funny: eğlenceli get rid of: -den kurtulmak (çekim eki/ zincir) home: ev, ülke information: bilgi, haber killed: öldürülen (fiilimsi) large: büyük last: geçen, son, sürmek(süre) leave: bırakmak, ayrılmak (left-left) little: küçük, az look at: -e bakmak (çekim eki/ zincir) lose: kaybetmek (lost-lost) love: sevmek, sevgi, aşk major: büyük, önemli measure: ölçüm, tedbir, ölçmek mess: kirlilik, pis nation: ulus, millet often: sık sık, sıklıkla (zarf) old: yaşlı, büyük, eski, yetişkin only: sadece (zarf) personally: kişisel olarak(zarf) pet: evcil hayvan pet-lover: evcil hayvan sever physical: bedensel, fiziksel poor: fakir possible: mümkün pound: para birimi, kilo rabies: kuduz rather: oldukça (zarf) read about: -yı okumak (çekim eki/ zincir) realize: fark etmek, gerçekleştirmek reason: sebep recent: son restrict: sınırlamak run: koşmak, çalıştırmak (ran-run) sad: kötü see: görmek (saw-seen) sheep: koyun shock: şok, şok etmek show: göstermek (showed-shown/showed) spend: harcamak (spent-spent) statistic: istatistik street: cadde suggest: önermek, ele almak, iddia ermek survey: araştırma, araştırmak sweet little thing: küçük tatlı şey sweet: tatlı, şeker take care of: -ile ilgilenmek (çekim eki/ zincir) than: -den,-dan (kıyaslama, en az iki unsuru kıyaslar.) think: düşünmek (thought-thought) threat: tehdit too: çok, aşırı true: doğru, gerçek, hakiki unique: tek, eşsiz variety: çeşit, çeşitlilik want: istemek
hocam 1 sorum daha olacak, at all kalıbına bir yerde artık dediniz son cümlede ise hiç dedinz. 25. paragraftaki başıboş hayvanlarda artık diye cevirdiniz bu kalıp iki anlamı da kapsar mı?
131. A NATION OF PET-LOVERS
abandon: terk etmek, bırakmak
alarming: alarm verici, endişelendirici (fiilimsi)
allow: izin vermek
alone: yalnız
amount: miktar, tutar
animal: hayvan
average: ortalama
best: en iyi
better: daha iyi
bring: getirmek (brought-brought)
carelessness: dikkatsizlik, ilgisizlik
caring for : -ile ilgilenme ( fiilimsi, “for” preposition’u ile birlikte fiile yakın kullanımı)
cat: kedi
cause: sebep olmak
certainly: kesinlikle (zarf)
city: şehir
clearly: açıkça (zarf)
cost: mal olmak, masraf, maliyet (cost- cost)
cure: tedavi, çare, tedavi etmek
discuss: ele almak, tartışmak
disease: hastalık
dislike: hoşlanmamak, hoşlanmama
do: yapmak (did-done)
dog: köpek
especially: özellikle (zarf) = particularly = specially
example: örnek
family: aile
farmer: çiftçi
feel: hissetmek (felt-felt)
first of all: her şeyden öte (paralellik bağlacı)
food: yiyecek
free: serbest, özgür, ücretsiz
funny: eğlenceli
get rid of: -den kurtulmak (çekim eki/ zincir)
home: ev, ülke
information: bilgi, haber
killed: öldürülen (fiilimsi)
large: büyük
last: geçen, son, sürmek(süre)
leave: bırakmak, ayrılmak (left-left)
little: küçük, az
look at: -e bakmak (çekim eki/ zincir)
lose: kaybetmek (lost-lost)
love: sevmek, sevgi, aşk
major: büyük, önemli
measure: ölçüm, tedbir, ölçmek
mess: kirlilik, pis
nation: ulus, millet
often: sık sık, sıklıkla (zarf)
old: yaşlı, büyük, eski, yetişkin
only: sadece (zarf)
personally: kişisel olarak(zarf)
pet: evcil hayvan pet-lover: evcil hayvan sever
physical: bedensel, fiziksel
poor: fakir
possible: mümkün
pound: para birimi, kilo
rabies: kuduz
rather: oldukça (zarf)
read about: -yı okumak (çekim eki/ zincir)
realize: fark etmek, gerçekleştirmek
reason: sebep
recent: son
restrict: sınırlamak
run: koşmak, çalıştırmak (ran-run)
sad: kötü
see: görmek (saw-seen)
sheep: koyun
shock: şok, şok etmek
show: göstermek (showed-shown/showed)
spend: harcamak (spent-spent)
statistic: istatistik
street: cadde
suggest: önermek, ele almak, iddia ermek
survey: araştırma, araştırmak
sweet little thing: küçük tatlı şey
sweet: tatlı, şeker
take care of: -ile ilgilenmek (çekim eki/ zincir)
than: -den,-dan (kıyaslama, en az iki unsuru kıyaslar.)
think: düşünmek (thought-thought)
threat: tehdit
too: çok, aşırı
true: doğru, gerçek, hakiki
unique: tek, eşsiz
variety: çeşit, çeşitlilik
want: istemek
Emeklerinize sağlık, çok sağolun
agzınıza saglık hocam
Teşekkürler hocam eline, diline sağlık.
Rica ederim beni dinlemeye tahammül ettiğiniz için :D
Hocam emeğinize sağlık teşekkürler
teşekkürler
Hocam devamını bekliyoruz
teşşekürler
Teşekkürler hocam
İyi çalışmalar
Güzel çalışmalar yapıyorsunuz.Tebrik ediyorum.133’den sonraki metinlere devam edecekmisiniz ?
Tabiki devamı her hafta düzenli bir şekilde gelecek insallah
Hocam bu seriye devam 👏
Devam inşallah
son cümle: wouldn't it be better to be lovers of human beings?
son cümle : Wouldn't it be better to be lovers of human beings?
teşekkürler
hocam ellerinden gelen en iyi anlamını: best to take ifadesi mi veriyor? bu bir kalıp ifade mi?
hangi dakikada 00:00 şeklinde yazarmısınız
@@eneshoca 3:19 hocam. 5. Paragrafın son cumlesi
hocam 1 sorum daha olacak, at all kalıbına bir yerde artık dediniz son cümlede ise hiç dedinz. 25. paragraftaki başıboş hayvanlarda artık diye cevirdiniz bu kalıp iki anlamı da kapsar mı?
artık hiç demek istedi
@@sevvaluzunoz5985 Teşekkurler ☺️
Hocam merhaba emeğinize sağlık.10.cümledeki what the same amount money ifadesindeki "what" ın görevi ve çevirsi nedir? Saygılar hocam.
✅
.