BBC'nin Birleşmiş Milletler Deniz Hukuğundan bahsedip ama iki ülke arasında Deniz sınırlarını ve kıta sahanlığını belirleyen BM Deniz Hukuğunun 15 maddesinden hiç bahsetmemesi de çok tuhaf!!! 15 Maddeye göre hiçbir ülke deniz sınırlarını tek başına belirleyemez, bunun için komşu ülkeyle konuşup anlaşması gerekir. Eğer bu sınırlar daha önceden herhangi bir Anlaşmayla belirlenmişse sadece o anlaşma geçerlidir ki Yunanistab'la aramızdaki sınırlar 1923 yılında Lozan Anlaşmasıyla belirlenmiştir. Ayrıca Yunanistan İyon denizindeki sınırlarını belirlemek için BM D. H.'nun 15. maddesinde olduğu gibi İtalya ve Arnavutluk'la konuşup anlaşmış ve Kıtasahanlığını Ege denizinde olduğu gibi adalardan değil Anakaradan başlatmıştır. Bu durum Yunanistan'ın tüm bu davranışlarında tezat bir duruma düştüğünü gösteriyor. BBC Türkçe tüm bu ayrıntıları bilmiyor olamaz. Ama neden bu konulara değinmediğini de çok merak ediyorum doğrusu.
Have read this article? "Where the coasts of two States are opposite or adjacent to each other, neither of two states is entitled, failing agreement between them to be contrary, to extent its territorial sea BEYOND THE MEDIAN LINE EVERY POINT OF WHICH IS EQUIDISTANT FROM THE NEAREST POINTS ON THE BASELINES from which the breadth of the territorial seas of each of the two states is measured." And according to UN, the coasts are the baselines. And Greece DOES NOT extent their territorial sea FURTHER than the middle line. Because according to UNCLOS, any coast, including islands, have terrritorial sea. So again, Greece does not go further the middle line between the Greek and Turkish coasts, so no agreement is needed according to the Article 15 you mentioned.
Doğu Akdeniz'de Yunanistan'ın en büyük destekçisi Fransa, adaların kıta sahanlığı konusundaki tutumuyla şaşırtıyor. Türkiye ile Yunanistan arasındaki anlaşmazlığın bir benzerini 1970'lerde İngiltere ile yaşayan Fransa, Manş Adaları olarak bilinen, Fransa'ya yakın ancak İngiltere'ye ait adaların kıta sahanlığının 3 milden daha fazla olamayacağını savundu. Fransa kıyılarındaki İngiliz adaları Jersey, Guernsey, Alderney, Sark, Herm ve Jethou Adaları ile bazı kayalıklardan oluşan yaklaşık 170 bin nüfuslu Manş Adaları, 1066'dan beri İngiltere'nin kontrolünde. İngiltere'ye en yakını 87 mil uzaklıkta olan adaların Fransa ile arasındaki mesafe ise Alderney'de 8 mile kadar düşüyor. Bölgede bulunan petrol yatakları nedeniyle Fransa ve İngiltere'yi karşı karşıya getiren adaların kıta sahanlığıyla ilgili sorun ancak mahkemede çözülebildi. Tarafların iddiaları Mahkemede İngiltere, aynen bugün Yunanistan'ın yaptığı gibi adaların büyüklüklerinin önemi olmadığını, Fransa ile deniz sınırının bu husus dikkate alınarak belirlenmesi gerektiğini savundu. Fransa ise, İngiltere'nin adaları da esas alan eşit mesafeli sınır talebinin, Fransa kıta sahanlığını İngiltere lehine azaltacağını, üstelik bu iddianın adaların büyüklüğü ve kıyılarının uzunluğu ile tamamen orantısız olduğunu belirtti. Eşit mesafeli sınırın, kendi kıta sahanlığını 2 ayrı bölgeye ayıracağını da savunan Fransa, Manş Adalarının sınırlarının, kara suları ile kıta sahanlığının 3'er mil olmak olmak üzere 6 mil olarak belirlenmesi gerektiğini öne sürdü. Adaların kıta sahanlığı 12 mille sınırlandırıldı Kararını 30 Haziran 1977'de açıklayan mahkeme ise, büyük ölçüde Fransa lehine hükmetti. İki taraf arasındaki çizginin ana karalardan itibaren Manş Denizi'nin ortasından çekilmesi gerektiğine karar veren mahkeme, Manş Adalarının kıta sahanlığını 12 mille sınırlandırdı. Mahkeme, böylece adaların 12 milden daha büyük bir kıta sahanlığı olmayacağı sonucuna varmış olurken, Fransa da kıta sahanlığını koruyabildi. Fransa'nın, lehine olan bu karara rağmen bugün Türkiye'ye 2, Yunanistan'a ise 582 kilometre uzaklıktaki Meis adasının büyüklüğüyle orantısız bir kıta sahanlığına sahip olduğunu öne süren Atina'yı desteklemesi, yıllarca İngiltere'ye karşı savunduğu ve uluslararası mahkemede büyük ölçüde kabul edilen tezlerle çelişiyor.
Doğu Akdeniz’de çözüm ne? |Prof. MEHMET EFE ÇAMAN PhD. Daha önceki yazılarımda Türkiye’nin doğu Akdeniz ve Ege Denizi’ndeki yaklaşımlarını kaleme almış, analiz etmiştim. Çok tepki alsam da bunları yazmak, tarihe not düşmek önemlidir kanımca. Esas olarak Türkiye’de yönetime gelmiş bulunan Avrasyacı derin devlet unsurlarının nasıl bir dış politika anlayışında olduklarını bugünkü haşin ve agresif Türkiye pozisyonlarından anlamak mümkün. Belirttiğim üzere, Türkiye Lausanne düzenine aykırı işler peşinde görünüyor. Bugün sosyal medyaya düşen bir videoda Doğu Perinçek, Ahmet Hakan’la olan bir programda doğu Akdeniz’de sorunların hukukla ve müzakerelerle değil, askeri güçle, hatta savaşla çözülebileceğini söylüyor. Perinçek İslamcı tayfanın ahmak meczuplarından biri değil. Öyle olsa yanıt da vermezdim zaten. Fakat bilindiği üzere rejimin derinleri, özellikle de donanmadaki askeri kanat, Mavi Vatan denen yayılmacı ve Lausanne Antlaşması’nın altını oyan bir pozisyonu Erdoğan ve çevresine dayatmış durumdalar. Her ne kadar Erdoğan Karadeniz’de doğalgaz bulundu şovu yaparak gaz da almaya çalışsa, “tanrılar kurban istiyor”. Derinlerden gelen sese kulak verdiğimizde, gelen ritmin savaş tamtamları olduğunu fark ediyoruz. Erdoğan da tabanının bu tür bir ortamda ekonomik sorunları, geçim sıkıntısını, işsizliği, çürümeyi falan düşünmeyeceğinin, neo-Osmanlı hayallere dalacağının farkında. Hatta muhalefet denen rejim partileri de, hararetle bu yayılmacı Mavi Vatan diskuruna sahip çıkıyor, onu kullanıyor. Dediğim gibi, ben yazılarımda gerçekleri yazdım ve uluslararası hukuk metinlerine göre - temel olarak Lausanne olmak üzere - Türkiye’nin söylem ve tezlerinin statükodan sapma olduğunu ve makul çizginin çok ama çok dışında olduğunu izah ettim. Bana sosyal medyadan yanıt yetiştirenlerin çoğu da Türkiye’yi korumaya çalışan, bugünkü yayılmacı yönelimi destekleyen kişiler. Ortak argümanlardan biri, Yunanistan’ın doğu Ege adalarını - Lausanne Antlaşması’na aykırı olarak - silahlandırmış olması. Bu konular çok teknik olmakla beraber, insanların bilgilendirilmesi için özetlenmeleri şart. Fakat ne kadar derine girersek o kadar daha fazla bilgi gerekiyor. Hak ve haksızlık ekseninden yaklaşıp, “Yahu Ege kocaman bir deniz! İki eşit parçaya bölsek ya!” türü bir yaklaşım, gerçeklerden kopuk! Dahası hakkaniyetli de değil. Devletlerin egemenlik hakları ve sınırları uluslararası ilişkiler ve uluslararası hukukun en önemli konularından biridir. Yunanistan’ın Ege adaları üzerindeki egemenlik hakları tartışılamaz. Türkiye’nin sorun olarak algıladığı şey, bazı Yunan adalarının Anadolu kıyı şeridine olan yakınlığıdır. Fakat bu, olan gerçekleri değiştirmiyor. Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan Adaları ile Anadolu’ya 3 deniz milinden daha yakın ada, adacık ve kayalıklar hariç olmak üzere, Ege denizindeki bütün ada, adacık ve kayalıklar Yunanistan’a aittir. “Yahu bu da çok fazla ama!” türü kahvehane muhabbetini ciddiye almak mümkün değil. Sahip olunmayan toprak, ister anakara isterse ada olsun, fark etmez; size ait değildir. Nokta! Bu adaların Yunanistan’a intikali, uluslararası antlaşmalara göre gerçekleşti. Ayrıca dünün hadisesi de değil. 1923’te Lausanne Antlaşması imzalandı ve adalar Yunanistan’a kaldı. On İki Ada İtalya’nındı, İtalya savaşı kaybedince İkinci Dünya Savaşı ertesinde Paris Konferansı’nda bu adalar da Yunanistan’a geçti. Türkiye buna itiraz etmedi, zaten edecek uluslararası hukuk zemini de yoktu. Türkiye bu nedenle Paris’e delegasyon göndermeye bile gerek duymadı. Şimdi şunu tespit edelim. Adaların da anakaralar gibi kıta sahanlığı, karasuları ve münhasır ekonomik bölge hakları vardır. Bunu Türkiye kabul etmiyor. İyi de, bunun bir önemi yok. Ortada bir uluslararası hukuk kuralı var. Bu 1983 Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde yazıyor. Evet, Ankara bu sözleşmeyi imzalamadı, dolayısıyla kendisi için bağlayıcı değil. Fakat bu aynı zamanda bir sözlü uluslararası hukuk kaidesidir. Dahası, adaların bu statülerini tanımamak, pratikte bir şeyi değiştirmez. Statüko budur. Statüko değişimini Yunanistan hiçbir zaman kabul etmeyecek. Durum 1945 sonrası Sovyetler’in Boğazlarda üs talep etmesi ve Kars ve Ardahan’ı istemelerine benziyor. Neden Türkiye bu talepleri kabul etmedi? Çünkü haklıydı! Bugün de Yunanistan bu Ege adalarının statüleri ve hakları konusunda haklı. Gelelim Ege adalarının silahlandırılması sorununa. Şimdi Yunanistan bunu ne zaman yaptı? Türkiye Ege Ordusu’nu kurduktan sonra! Türkiye’nin NATO kapsamı dışında tuttuğu Ege Ordusunu kurma nedeni nedir? Tümüyle Yunanistan’a yöneliktir bu ordu. Bu bir. İkincisi, Yunanistan’ın Ege adalarını silahlandırmasının diğer bir nedeni, 1974 Kıbrıs çıkartması sonrasında, tıpkı Kıbrıs gibi, Ege konularının da bir anda damdan düşer gibi gündeme getirilmeye başlanmasıdır. Oysa Ege sorunları denen şey, 1950 öncesinde yoktu. 1950’lerden sonra, özellikle Demokrat Parti, giderek daha pro-aktif bir dış politika izlemeye başladı. Kıbrıs bu nedenle Türk dış politikasının en temel mücadele alanlarından biri oldu. Yunanistan 1974 sonrasında Türkiye Kıbrıs’tan askeri varlığını çekmeyince ve adada eski Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasının gereği olan nizamı yeniden kurdurtmayınca tedirgin oldu. Dahası Türkiye KKTC’yi 1980’lerin başında, darbeci generallerin arzusu istikametinde kurdurunca, Türkiye uluslararası hukuk bakımından tümüyle işgalci konumuna düştü. Bugün Kırım’a olan Rus işgal ve ilhakını kınıyoruz, değil mi? İşte Türkiye’nin Kıbrıs’taki konumu budur. 1974 müdahalesini garantör devlet sıfatıyla gerçekleştiren Türkiye, kendisine o statüyü veren Londra ve Zürih Antlaşmalarının gereğini yapmadı. Oysa müdahalenin resmi amacı, Nikos Sampson’un EOKA’cılarla beraber yaptığı darbeyi etkisiz kılmaktı. Gerekçe buydu. Yani Kıbrıs anayasasını yeniden geçerli kılmak! Adada anayasal düzeni sağlamak! Yoksa o antlaşmalar kendisine adayı işgal etme ve Kıbrıs’ı bölme (taksim) olanağını Ankara’ya vermiyordu. Bu koşullarda Yunanistan Türkiye’nin Ege’de de benzeri bir tutum içine gireceğinden korktu. Ve adaları asgari savunmalarını sağlamak için silahlandırdı. Silahlandırma ne demektir? Yunan askerinin kendi adasını korumak için orada bulunmasıdır. Bugünkü yayılmacı Ankara rejimi tutumuna bakınca, Yunanistan’ın bu hamlesi gereksizdi diyebilir misiniz? Türkiye bugün alenen komşusunun egemenlik alanını tanımadığını ilan ediyor. Yunanistan bu koşullarda adalarını savunamayacak durumda olsa sizce bu Yunanistan’ın toprak bütünlüğü bakımından bir tehdit olmaz mıydı? Bakın, uluslararası politika aksiyon ve reaksiyon üzerinde ilerliyor. Türkiye aksiyon yaptı, şimdi bunun bir reaksiyona sebep olması kaçınılmaz. 1974 sonrası Kıbrıs’tan askerini çekmeyerek Türkiye statüko değişikliği yapmıştır. Bu aksiyondur. Yunanistan ise reaksiyon olarak Ege adalarını silahlandırmıştır. Türkiye 1974’ten beri bir başka ülkenin topraklarının yüzde kırkını askeri işgal altında tutuyor. Bunu söylememden rahatsız mı olunuyor? Üzgünüm ama gerçek budur. Ve bunu Annan Planı ile (adadan askeri çekmek ve Kıbrıs’ı yeniden birleştirmek) Ankara’daki bugünkü iktidar mümessilleri de zımnen kabul etmişlerdir. Şimdi Perinçek, sözcüsü olduğu grubun arzularını açıklıkla dile getirmiş. Ne diyor? Bu işi savaş çözer diyor! Buna katılıyor musunuz? Yanıt evetse, size kötü bir haberim var. Bu vatanseverlik falan değil. Bunun adına yayılmacılık derler. Meselenin temeli, iyi ve kötü arasındaki ince çizgidir. Türkiye bugün Lausanne düzeninin temellerini dinamitliyor. Bunu velev ki Yunanistan yapsa bile, Ankara’nın Lausanne Antlaşması’na tüm gücüyle sahip çıkması gerekirdi. Neden mi? Lausanne Sèvres Antlaşması’nı geçersiz kılan metindi de ondan! Lausanne olmazsa, Sèvres geçerlidir. Türkiye kendi varlık garantisi olan Lausanne metninden sıkılmışa benziyor. Fakat bu metnin alternatifi ne, hiç düşünmüyor. Kimse kusura bakmasın ama bu çok zekice bir pozisyon değildir. Dahası, bu hukuken ve ahlaken de zayıf bir pozisyondur. Daha da önemlisi bu pozisyon tehlikelidir. Ne için? Türkiye’nin o çok değer verdiğini söylediği toprak bütünlüğü için. Umarım Ankara’daki meczuplar ve bir avuç ikinci sınıf maceracı Enver Paşa profili subay ülkeyi ateşe atmaz
Anlaşmada "disarmament" denmiyor, "demilitarised" deniyor. Yani "silahsızlandırma" değil, "askerden arındırılmış" demek. Arada çok büyük bir fark var. Koskoca BBC bunun farkını bilmiyor olamaz, gel de şimdi kötü niyet arama! Ayrıca Türkiye'nin karasuyu diye bir sorunu da yoktur, Yunan talepleri vardır. Lozan'da iki ülkenin de karasuyunun üç deniz mili olduğu yazar, bunun uygulanması gerekir. Bunun müzakere edilmesini savunan ve inadına "silahsızlandırma" diyen emekli "büyükelçi"lerin aidiyetinin nereye olduğu da soru işaretidir.
Türkiye bilincli oarak gerilim cikariyor, düsman imgeler, korkular ve komplexler üzerinden icerde milliyetci-soven histeri ve nefreti körükleyerek fasist, saldirgan, irkci, soykirimci devletin varligini garantiye almak istiyor. Türk insnai demokratiklestikce, sag duyulu oldukca, normallestikce, insnaligin bir parcasi oldugu gercegini kavradikca bu katliamci, baskici fasist mefya devlet de zayfilayacak, onu kontrol eden faist cete de saltanatindan olacak. Gerilim ve düsmanlik TC'yi yönetenlerin can simididir.
@@Can-iu3sg Gayri askeri statü silahsızlandırmayı da içine alır, daha geniş bir şemsiyedir. Mesela bir tugay asker getirirsiniz, bir savaş gemisi gelir adayı ziyaret eder, bir savaş uçağı adanın üzerinde tur atar, bu silahsızlandırılmayı bozmaz bu gayri askeri statüyü bozar. Silahsızlandırma dediğin zaman bunları yapabilir. Gayri askeri statü çok daha sıkı bir statüdür. Sadece bir müfreze jandarma askeri bulundurmak ile sınırlıdır.
@@lordgibiyim6918 Her neyse. Ben şahsen zaten Türkiye'nin ileride Kıbrıs adasına yaptığı gibi bu yunan adalarına da bir operasyon çekeceğini düşünüyordum bir ara. Son zamanlarda bu hava biraz duruldu ama vazgeçtiklerini pek sanmıyorum. Vardır beklenilen bir zaman.
Kardeşim çok safsın kusura bakma. Uluslar arası mahkemeler ne zaman Türkiyeye hakkını teslim etmiş ? Uluslar arası mahkeme dediğin kendi mahkemeleri kendi yargıçları zaten.. ayrıca seçim malzemesi yaptığı yok kimsenin. Yunanistan saldırmak için seçim mi bekliyor sanki
@mustafa yücel Sonraki nesil Türk olmak yerine bizden " küfrü " öğrenecek MAZALLAH Küfür denen aşağılık bir batı pisliği ağızlara yerleşmiş, pkk bile bu kadar zarar vermedi. Ahlak, Türk ün en büyük karakteristik özelliğidir halbuki
Kardeşim siz Salakmısınız şu sosyal medya gerçekten CAHİL çöp insanlarla dolu anlaşmayı imzalayan taraflar belli Ege ve Akdeniz'deki adaların silahsızlandırılması konusunda ilgili anlaşmalardan doğan yükümlülüklerini yerine getirmiyor BM ye kaçtane şikayet dilekçesi gitti. Tarih İnstagramda twitterda 15 saniyelik videolarla ögrenilmiyo Siz asla ATATÜRK'ün TÜRK Gençliği diye bahsettiği gençlik olamazsınız
Ne kadar da safsınız Azerbaycan Dağlık Karabağ için diplomasi yoluyla meseleyi halletmek için 30 yıl bekledi bi halt olmadı sahada gücünü göstermezsen uluslararası mahkemeler hava cıva
@@medyakasifi4948 devletin süresi kağıt üstünde hiç bir anlam ifade etmiyor aslında. azerbaycan 20 yillik ülke . TC de 100 yillik ama çok uzun bir geçmişi var. Karadağ slovakya slovenya 10 yillik ülkeler .
@@izachu904 Türkiye Cunhuriyeti kağıt üzerinde anlam ifade etmiyor 100 yıllık ülke demişin. Türkiye Cunhuriyeti Osmanlı döneminden kalan tüm borçları hepsini istedi tüm ülkeler, hepsini de verdik. Osmanlı döneminde yapılan anlaşmalar a da uyulmasını istedilrr ( sevr vs hariç) Şimdi biz 100 yıllık devlet oluyor ve belge ler bir şey ifade etmiyor muş öyle mi?! O vakit rusya da 91 de kuruldu. Bizim Osmanlı döneminden kalan kars vd anlaşma da işe yaramıyor öyle mi?! Rus bile sovyet öncesi Osmanlı ile yapılan anlaşmaları Türkiye ile yapmış olarak kabul ediyor Sen ne hikaye anlatıyorsyn?!
@@izachu904 kardeş bu arada Azərbaycan 1918 yılında kurulmuştur yani buda Türkiyeden daha önceye gidiyor 1923 yılı lakin sonradan Azərbaycan müstakilkiyini yitirmiştir.
Emekli büyükelçi ve bizim bakanlar hep saldırgan olarak gösterilmiş Yunan ise daha uzlaşmacı, haklı ve masum olarak gösterilmiş. Örneğin bizimki soru sorarak veya bir iddiada bulunuyor karşı tarafta cevap veriyor. Esraki Yalçınalpki iyi iş çıkarmış tebrik etmek lazım.
@@muhammeterdem6648 alakasi yok . Yaygın görüşleri konuşuyor. Adam ortalama Türk görüşünü temsil ediyor. karşi tarafda birleşmiş milletleri temsil ediyor. karşida Yunan milliyetçisini koysalar yorumlarda Türkler yıkardı burayı aga
@@medyakasifi4948 bbc nin tarihini araştırırsanız ingiliz istihbaratına çalıştığını görürsünüz. Algı yönetimi ters psikoloji dezenformasyon en iyi yaptıkları şeylerdir.
Sevgili BBC, Türkiye ve yunanistan arasında anlaşmazlık diye bir şey yoktur. Yunanistan'ın Türkiye'den bitmek tükenmek bilmeyen talepleri vardır. Anlatabildik mi? Anlayabilmeniz için İngilizce olarak da yazıyorum: Dear BBC, There is no such thing as disagreement between Türkiye and Greece. Greece has endless demands from Turkey. Could we explain?
Bu mesele artık çözülmeli yeter. Kozların paylaşılması gerekli. Bu iş sürekli birilerinin çıkarı olmaktan çıkmalı. Yunanistan sürekli Fransa'dan destek almayı kesmeli. Dişe diş göze göz.
@@Karapence0 Savaş Hoi4 değil evet. Sana bunu çok iyi öğretebilirim. Psikolojik harekat yaptığını sanan Yunan cakkalları siz, en önden ben gelecem siz yeterki adres verin. Size Hoi4 nasıl ögretecem merak etmeyin. Yunan dönmelerine fazla yaşam hakkı tanınıyor bu ülkede.
@@notfoundwin Sulh birileri senin olanı çalmaya çalışırken olmaz. İngiltere ve Fransa arasındaki anlaşmaya bak. Jersey Adası nerede aç bir bak. Fransa'nın MEB alanına aç bir bak. Bu Yunanlılar yapmaya çalıştıkları bu hırsızlıkların bedelini ödeyecekler. Çok çirkin hareketler yapıyorlar bu hareketleri kin ve nefret tohumları ekiyor. Uluslararası hukuktan dem vuruyorlar yaptıkları hiçbir şey uluslararası hukuka uymuyor. Bizden de kimse uymamızı beklemesin. İhlal eden onlar.
İyide senin ülkenin dibinde adaları var adamlarin 12 mili kabul edersek biz T.C olarak Ege de denize bile giremeyiz değil tekne ile gezmek o hakkı bir kere verdinmi bir daha unut insanlarimiz niye uğraşıyor 100 yıl önce İtalyanlar daymış İtalya savaştan sonra bize vermesi gerekirken Yunanistana vermişler oda 100 yıllığına
Aynen 6 lı masadan güzel lider çıkar. Hatta kemal kilicdaroglu falan ne yapması gerektiğini bilir. Gider boyun eğer. Suriyede ırakta gereğini hangi lider yapıyor ?? utanmadan lider yok diyorsun ?
Sen yunansın galiba başınızda doğrudur lider yok maşa var Türkiye Devletini biliyon başında dünya lideri Recep Tayyip Erdoğan var yunanların korkulu rüyası
Osmanlı da dahil olmak üzere Türkiye tarihinde maalesef denizler konusunda hep başarısız olduğumuzu gözlüyorum. Umarım sert yöntemler yerine barışçıl ve müzakereci yöntemler kullanılır.
yunanistan, bu konuların müzakeresi başlayacağı zaman, iddialarını en uç noktalardan başlatıp, lehine en yüksek sonuçlar almak için bu günden bir kamuoyu oluşturmayı amaçlıyor. biz de kendi iddialarımıza odaklanmak, çevre ülkelerle, iddialarımızı destekleyecek anlaşmalar yapmaya çalışmak durumundayız. mısır'ı ve israil'i kendimizden uzaklaştırıcı söylemlerde bulunmanın bize hiçbir faydası olmadığı gibi, birçok zararı olduğunu da yaşayarak gördük
Doğu Akdeniz’de çözüm ne? |Prof. MEHMET EFE ÇAMAN PhD. Daha önceki yazılarımda Türkiye’nin doğu Akdeniz ve Ege Denizi’ndeki yaklaşımlarını kaleme almış, analiz etmiştim. Çok tepki alsam da bunları yazmak, tarihe not düşmek önemlidir kanımca. Esas olarak Türkiye’de yönetime gelmiş bulunan Avrasyacı derin devlet unsurlarının nasıl bir dış politika anlayışında olduklarını bugünkü haşin ve agresif Türkiye pozisyonlarından anlamak mümkün. Belirttiğim üzere, Türkiye Lausanne düzenine aykırı işler peşinde görünüyor. Bugün sosyal medyaya düşen bir videoda Doğu Perinçek, Ahmet Hakan’la olan bir programda doğu Akdeniz’de sorunların hukukla ve müzakerelerle değil, askeri güçle, hatta savaşla çözülebileceğini söylüyor. Perinçek İslamcı tayfanın ahmak meczuplarından biri değil. Öyle olsa yanıt da vermezdim zaten. Fakat bilindiği üzere rejimin derinleri, özellikle de donanmadaki askeri kanat, Mavi Vatan denen yayılmacı ve Lausanne Antlaşması’nın altını oyan bir pozisyonu Erdoğan ve çevresine dayatmış durumdalar. Her ne kadar Erdoğan Karadeniz’de doğalgaz bulundu şovu yaparak gaz da almaya çalışsa, “tanrılar kurban istiyor”. Derinlerden gelen sese kulak verdiğimizde, gelen ritmin savaş tamtamları olduğunu fark ediyoruz. Erdoğan da tabanının bu tür bir ortamda ekonomik sorunları, geçim sıkıntısını, işsizliği, çürümeyi falan düşünmeyeceğinin, neo-Osmanlı hayallere dalacağının farkında. Hatta muhalefet denen rejim partileri de, hararetle bu yayılmacı Mavi Vatan diskuruna sahip çıkıyor, onu kullanıyor. Dediğim gibi, ben yazılarımda gerçekleri yazdım ve uluslararası hukuk metinlerine göre - temel olarak Lausanne olmak üzere - Türkiye’nin söylem ve tezlerinin statükodan sapma olduğunu ve makul çizginin çok ama çok dışında olduğunu izah ettim. Bana sosyal medyadan yanıt yetiştirenlerin çoğu da Türkiye’yi korumaya çalışan, bugünkü yayılmacı yönelimi destekleyen kişiler. Ortak argümanlardan biri, Yunanistan’ın doğu Ege adalarını - Lausanne Antlaşması’na aykırı olarak - silahlandırmış olması. Bu konular çok teknik olmakla beraber, insanların bilgilendirilmesi için özetlenmeleri şart. Fakat ne kadar derine girersek o kadar daha fazla bilgi gerekiyor. Hak ve haksızlık ekseninden yaklaşıp, “Yahu Ege kocaman bir deniz! İki eşit parçaya bölsek ya!” türü bir yaklaşım, gerçeklerden kopuk! Dahası hakkaniyetli de değil. Devletlerin egemenlik hakları ve sınırları uluslararası ilişkiler ve uluslararası hukukun en önemli konularından biridir. Yunanistan’ın Ege adaları üzerindeki egemenlik hakları tartışılamaz. Türkiye’nin sorun olarak algıladığı şey, bazı Yunan adalarının Anadolu kıyı şeridine olan yakınlığıdır. Fakat bu, olan gerçekleri değiştirmiyor. Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan Adaları ile Anadolu’ya 3 deniz milinden daha yakın ada, adacık ve kayalıklar hariç olmak üzere, Ege denizindeki bütün ada, adacık ve kayalıklar Yunanistan’a aittir. “Yahu bu da çok fazla ama!” türü kahvehane muhabbetini ciddiye almak mümkün değil. Sahip olunmayan toprak, ister anakara isterse ada olsun, fark etmez; size ait değildir. Nokta! Bu adaların Yunanistan’a intikali, uluslararası antlaşmalara göre gerçekleşti. Ayrıca dünün hadisesi de değil. 1923’te Lausanne Antlaşması imzalandı ve adalar Yunanistan’a kaldı. On İki Ada İtalya’nındı, İtalya savaşı kaybedince İkinci Dünya Savaşı ertesinde Paris Konferansı’nda bu adalar da Yunanistan’a geçti. Türkiye buna itiraz etmedi, zaten edecek uluslararası hukuk zemini de yoktu. Türkiye bu nedenle Paris’e delegasyon göndermeye bile gerek duymadı. Şimdi şunu tespit edelim. Adaların da anakaralar gibi kıta sahanlığı, karasuları ve münhasır ekonomik bölge hakları vardır. Bunu Türkiye kabul etmiyor. İyi de, bunun bir önemi yok. Ortada bir uluslararası hukuk kuralı var. Bu 1983 Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde yazıyor. Evet, Ankara bu sözleşmeyi imzalamadı, dolayısıyla kendisi için bağlayıcı değil. Fakat bu aynı zamanda bir sözlü uluslararası hukuk kaidesidir. Dahası, adaların bu statülerini tanımamak, pratikte bir şeyi değiştirmez. Statüko budur. Statüko değişimini Yunanistan hiçbir zaman kabul etmeyecek. Durum 1945 sonrası Sovyetler’in Boğazlarda üs talep etmesi ve Kars ve Ardahan’ı istemelerine benziyor. Neden Türkiye bu talepleri kabul etmedi? Çünkü haklıydı! Bugün de Yunanistan bu Ege adalarının statüleri ve hakları konusunda haklı. Gelelim Ege adalarının silahlandırılması sorununa. Şimdi Yunanistan bunu ne zaman yaptı? Türkiye Ege Ordusu’nu kurduktan sonra! Türkiye’nin NATO kapsamı dışında tuttuğu Ege Ordusunu kurma nedeni nedir? Tümüyle Yunanistan’a yöneliktir bu ordu. Bu bir. İkincisi, Yunanistan’ın Ege adalarını silahlandırmasının diğer bir nedeni, 1974 Kıbrıs çıkartması sonrasında, tıpkı Kıbrıs gibi, Ege konularının da bir anda damdan düşer gibi gündeme getirilmeye başlanmasıdır. Oysa Ege sorunları denen şey, 1950 öncesinde yoktu. 1950’lerden sonra, özellikle Demokrat Parti, giderek daha pro-aktif bir dış politika izlemeye başladı. Kıbrıs bu nedenle Türk dış politikasının en temel mücadele alanlarından biri oldu. Yunanistan 1974 sonrasında Türkiye Kıbrıs’tan askeri varlığını çekmeyince ve adada eski Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasının gereği olan nizamı yeniden kurdurtmayınca tedirgin oldu. Dahası Türkiye KKTC’yi 1980’lerin başında, darbeci generallerin arzusu istikametinde kurdurunca, Türkiye uluslararası hukuk bakımından tümüyle işgalci konumuna düştü. Bugün Kırım’a olan Rus işgal ve ilhakını kınıyoruz, değil mi? İşte Türkiye’nin Kıbrıs’taki konumu budur. 1974 müdahalesini garantör devlet sıfatıyla gerçekleştiren Türkiye, kendisine o statüyü veren Londra ve Zürih Antlaşmalarının gereğini yapmadı. Oysa müdahalenin resmi amacı, Nikos Sampson’un EOKA’cılarla beraber yaptığı darbeyi etkisiz kılmaktı. Gerekçe buydu. Yani Kıbrıs anayasasını yeniden geçerli kılmak! Adada anayasal düzeni sağlamak! Yoksa o antlaşmalar kendisine adayı işgal etme ve Kıbrıs’ı bölme (taksim) olanağını Ankara’ya vermiyordu. Bu koşullarda Yunanistan Türkiye’nin Ege’de de benzeri bir tutum içine gireceğinden korktu. Ve adaları asgari savunmalarını sağlamak için silahlandırdı. Silahlandırma ne demektir? Yunan askerinin kendi adasını korumak için orada bulunmasıdır. Bugünkü yayılmacı Ankara rejimi tutumuna bakınca, Yunanistan’ın bu hamlesi gereksizdi diyebilir misiniz? Türkiye bugün alenen komşusunun egemenlik alanını tanımadığını ilan ediyor. Yunanistan bu koşullarda adalarını savunamayacak durumda olsa sizce bu Yunanistan’ın toprak bütünlüğü bakımından bir tehdit olmaz mıydı? Bakın, uluslararası politika aksiyon ve reaksiyon üzerinde ilerliyor. Türkiye aksiyon yaptı, şimdi bunun bir reaksiyona sebep olması kaçınılmaz. 1974 sonrası Kıbrıs’tan askerini çekmeyerek Türkiye statüko değişikliği yapmıştır. Bu aksiyondur. Yunanistan ise reaksiyon olarak Ege adalarını silahlandırmıştır. Türkiye 1974’ten beri bir başka ülkenin topraklarının yüzde kırkını askeri işgal altında tutuyor. Bunu söylememden rahatsız mı olunuyor? Üzgünüm ama gerçek budur. Ve bunu Annan Planı ile (adadan askeri çekmek ve Kıbrıs’ı yeniden birleştirmek) Ankara’daki bugünkü iktidar mümessilleri de zımnen kabul etmişlerdir. Şimdi Perinçek, sözcüsü olduğu grubun arzularını açıklıkla dile getirmiş. Ne diyor? Bu işi savaş çözer diyor! Buna katılıyor musunuz? Yanıt evetse, size kötü bir haberim var. Bu vatanseverlik falan değil. Bunun adına yayılmacılık derler. Meselenin temeli, iyi ve kötü arasındaki ince çizgidir. Türkiye bugün Lausanne düzeninin temellerini dinamitliyor. Bunu velev ki Yunanistan yapsa bile, Ankara’nın Lausanne Antlaşması’na tüm gücüyle sahip çıkması gerekirdi. Neden mi? Lausanne Sèvres Antlaşması’nı geçersiz kılan metindi de ondan! Lausanne olmazsa, Sèvres geçerlidir. Türkiye kendi varlık garantisi olan Lausanne metninden sıkılmışa benziyor. Fakat bu metnin alternatifi ne, hiç düşünmüyor. Kimse kusura bakmasın ama bu çok zekice bir pozisyon değildir. Dahası, bu hukuken ve ahlaken de zayıf bir pozisyondur. Daha da önemlisi bu pozisyon tehlikelidir. Ne için? Türkiye’nin o çok değer verdiğini söylediği toprak bütünlüğü için. Umarım Ankara’daki meczuplar ve bir avuç ikinci sınıf maceracı Enver Paşa profili subay ülkeyi ateşe atmaz.
Yunanistan'ın, UNCLOS anlaşmasında öngörülen hesaplamaları basitçe uygulayan pozisyonunda aşırı bir şey yok. Öte yandan Türkiye, Libya geçici hükümeti ile Yunanistan yokmuş gibi davranan bir MEB paylaşımına imza attı. Bu aşırı. Ayrıca Libya parlamentosu ve AB, geçiş hükümetinin yetkilerini aşan bu imzayı kınadı.
O değil de, videoda aşırı emek var ve çok özenli hazırlanmış; bir ton animasyon, geçiş efekti, görseller, videolar derken güzel bir derleme çıkmış ortaya. Emeğinize sağlık.
Yunanistan kurulduğundan bu güne Garnizon Devlet seviyesini aşamadı.. Ege'nin Kızıldenizden Odeseya uzanan bir deniz yolunun parçası olduğunu , Ege'de kara suları konusunun tüm Karadeniz üikelerini ilgilendirdiğini görmemeleri, akıl tutulması gibi. İngilizler bunu onlara anlatmalı. Uluslararası ticaret yollarında sınırsız egemenlik mantıklımıdır.
Bu deniz yolunun Türk sularından geçmesine aldırmayın. Yunan sularından geçmesini neden sorun ediyorsunuz? Yunanistan navigasyonu yasaklamak niyetinde değil. Aksi takdirde, Yunanistan ve Kıbrıs, kuruluşundan bu yana Avrupa Birliği'ne üye olmayı başarmışlardır. Türkiye başarısız oldu. Ne söylediğini düşün.
BBC News Türkçe nin bir önceki haberine bir göz atmalısın ondan sonra aptalca kıyaslamara kalkış. Önce insanlık stajı alsınlar sonra kaliteli haber stajı verirler.
@@Aiden.Caldwell gayet güzel haberleri olması (taraflı olduklarını değiştirmez), ekrana kendilerinin uygun gördükleri iki kişinin çıkarılması ile farklı bakış açıları sunulmaz ve sana her kesimin fikirlerini sunduğunu hissettiriyorlarsa bu durum sadece senin konu hakkında ne kadar boş olduğunu gösterir çünkü konuyu yorumlayacak tartacak bilgiden yoksunsun. Önüne atılan her kemiğe (inanma) havlama yani benim üsteki yanıtımın muhattabıda sen değilsin. Nitekim yorum yanıtı alabilmek için önce kendin (gerçek ismini yazacak kadar cesaretli) olmalısın sonra da insan! ucuz toplum siyaseti yapanları insan yerine pek koymuyorum kişisel algılama..
@@giganotosaurus5826 Tam olarak neresi taraflı hem Türkiye'den hemde Yunanistan'dan konuk almış söylediklerini yayınlamış gerçekten anlamadığım icin soruyorum hangi nokta taraflı idi
2 года назад+17
Falkland adaları için ingiltere ve arjantin arasında bir savaş çıktıgını unutmayın. O savaş gelecek
Aman savaş istemez. Adalar Yunan'ın olsun. Kimsenin toprağında gözüm yok şahsen.Bu mevzular da çözülmeyecek mevzular değil , iki tarafta seçim malzemesi olarak kullanıyor , umarım bir şey çıkmaz.
Yunanistan ile 12 mil sorunun çözmek için Macaristan, Kazakistan, Endonezya gibi ülkelere arabuluculuk yaptırarak sorunları savaşmadan çözmeliyiz. Arabulucu ülkeler, Ege'de, Türk kara suları 6 milde kalarak, Yunan adalarında kara suları 6 milde kalarak, yalnızca Yunan ana karasının bize uzak bölümlerinde kara sularını 8-9 mile çıkartılmasını içeren kalıcı barışı içeren öneriler sunabilirler.
BBC News Türkçe nin gerçekten tarafsız gözle yapacağı bir ege sorunu videosunu (gelmeyeceğini bile bile) dört gözle bekliyorum. Konuk olarak konuyla ilgilenen Cihat Yaycı paşayı çağıramamak bile konuya yaklaşımınızı açıklıyor. İnsan soruyor insan düşünüyor BBC News Türkçe de bir tane ülkesini seven türk insanı yok mu? Yoksa bu tür kanallara girebilmenin ön şartı vicdanınızı satmak mı?
Girenler gelenikle turk olmayan ama turkce bilip turkiyede yasiyanlardir misal turkiyede yasiyan rumlar veya gurculer onlar turkiyenin menfaati umrunda deyil
adamların hukuksal argümanları efsane ama neymiş silahsızlanma sözleşmesi değiller böyle inceleme yaparsak anlaşma denen şeyler bambaşka şeyler olur. barış anlaşması denen sevr bir imparatorluğu parçalama anlaşmasıdır örneğin vs vs
28/7/2022 CNN'e verdiği bir röportajda Mitsotakis, "Erdoğan için Osmanlı İmparatorluğu'ndansa Türk ekonomisini canlandırmaya çalışması daha iyidir" dedi. Bir şüphem var: Miçotakis'in bu röportajda söylediklerini Türk televizyonu yayınlamayacak.....😁😛
Türkiye bu konuda haklı, kimse nefes borusunun kesilmesini istemez, ben Türkiye nin yerinde olsam karasularını Lozan sözleşmesi gereği 3 mil yapar idim, ayrıca muvazalı 200 yakın ada, adacık vede kayalık var, Osmanlı nın devamı olan Türkiye, anlaşmalar dışında kalan adalar ve kayalıklara doğal olarak sahiptir. Umarım yunanlı dostlar aklını başına alır, yoksa azalan nüfusu ve AB ye güvenerek bir çılgınlık yapmaz, yapar ise KKTC örnek olur.
@@bulentkoyuncu4736 Sen jeologmusun? Neye göre Yunanlıların? Lozanda silah ve asker bulunmayacak şartı ile Yunanlılara bırakıldı ama anlaşmayı ihlal ettiniz. Adalar artık tartışmalıdır. Türkiye adalar üzerinde söz sahibidir. Her türlü saldırı ve müdafaa hakkı vardır. Yerin altından tüneller kazarak gene çıkarız biz adalara şimdi siz Yunan dönmeleri düşünsün. Dibimizde zaten hepsi. 😂
@@serhat7924 Helenizim 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul'da defnedildi. Mezar tasınada R.İ.P yazdık. Helenizim huzur içinde uyuyor. Pantürkizm ve Neo Osmanlı var artık. Helenizim 🇬🇷👈🖕
Sorunun temeli 12 ada ve tr yakın adaların tr egemenliğinde olmaması. Yunanistan bu ada ve adacıkların hepsini tr ye devrettiği takdirde adil ve eşit bir paylaşım olacak ve sorun ortadan kalkacaktır.
Doğu Akdeniz’de çözüm ne? |Prof. MEHMET EFE ÇAMAN PhD. Daha önceki yazılarımda Türkiye’nin doğu Akdeniz ve Ege Denizi’ndeki yaklaşımlarını kaleme almış, analiz etmiştim. Çok tepki alsam da bunları yazmak, tarihe not düşmek önemlidir kanımca. Esas olarak Türkiye’de yönetime gelmiş bulunan Avrasyacı derin devlet unsurlarının nasıl bir dış politika anlayışında olduklarını bugünkü haşin ve agresif Türkiye pozisyonlarından anlamak mümkün. Belirttiğim üzere, Türkiye Lausanne düzenine aykırı işler peşinde görünüyor. Bugün sosyal medyaya düşen bir videoda Doğu Perinçek, Ahmet Hakan’la olan bir programda doğu Akdeniz’de sorunların hukukla ve müzakerelerle değil, askeri güçle, hatta savaşla çözülebileceğini söylüyor. Perinçek İslamcı tayfanın ahmak meczuplarından biri değil. Öyle olsa yanıt da vermezdim zaten. Fakat bilindiği üzere rejimin derinleri, özellikle de donanmadaki askeri kanat, Mavi Vatan denen yayılmacı ve Lausanne Antlaşması’nın altını oyan bir pozisyonu Erdoğan ve çevresine dayatmış durumdalar. Her ne kadar Erdoğan Karadeniz’de doğalgaz bulundu şovu yaparak gaz da almaya çalışsa, “tanrılar kurban istiyor”. Derinlerden gelen sese kulak verdiğimizde, gelen ritmin savaş tamtamları olduğunu fark ediyoruz. Erdoğan da tabanının bu tür bir ortamda ekonomik sorunları, geçim sıkıntısını, işsizliği, çürümeyi falan düşünmeyeceğinin, neo-Osmanlı hayallere dalacağının farkında. Hatta muhalefet denen rejim partileri de, hararetle bu yayılmacı Mavi Vatan diskuruna sahip çıkıyor, onu kullanıyor. Dediğim gibi, ben yazılarımda gerçekleri yazdım ve uluslararası hukuk metinlerine göre - temel olarak Lausanne olmak üzere - Türkiye’nin söylem ve tezlerinin statükodan sapma olduğunu ve makul çizginin çok ama çok dışında olduğunu izah ettim. Bana sosyal medyadan yanıt yetiştirenlerin çoğu da Türkiye’yi korumaya çalışan, bugünkü yayılmacı yönelimi destekleyen kişiler. Ortak argümanlardan biri, Yunanistan’ın doğu Ege adalarını - Lausanne Antlaşması’na aykırı olarak - silahlandırmış olması. Bu konular çok teknik olmakla beraber, insanların bilgilendirilmesi için özetlenmeleri şart. Fakat ne kadar derine girersek o kadar daha fazla bilgi gerekiyor. Hak ve haksızlık ekseninden yaklaşıp, “Yahu Ege kocaman bir deniz! İki eşit parçaya bölsek ya!” türü bir yaklaşım, gerçeklerden kopuk! Dahası hakkaniyetli de değil. Devletlerin egemenlik hakları ve sınırları uluslararası ilişkiler ve uluslararası hukukun en önemli konularından biridir. Yunanistan’ın Ege adaları üzerindeki egemenlik hakları tartışılamaz. Türkiye’nin sorun olarak algıladığı şey, bazı Yunan adalarının Anadolu kıyı şeridine olan yakınlığıdır. Fakat bu, olan gerçekleri değiştirmiyor. Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan Adaları ile Anadolu’ya 3 deniz milinden daha yakın ada, adacık ve kayalıklar hariç olmak üzere, Ege denizindeki bütün ada, adacık ve kayalıklar Yunanistan’a aittir. “Yahu bu da çok fazla ama!” türü kahvehane muhabbetini ciddiye almak mümkün değil. Sahip olunmayan toprak, ister anakara isterse ada olsun, fark etmez; size ait değildir. Nokta! Bu adaların Yunanistan’a intikali, uluslararası antlaşmalara göre gerçekleşti. Ayrıca dünün hadisesi de değil. 1923’te Lausanne Antlaşması imzalandı ve adalar Yunanistan’a kaldı. On İki Ada İtalya’nındı, İtalya savaşı kaybedince İkinci Dünya Savaşı ertesinde Paris Konferansı’nda bu adalar da Yunanistan’a geçti. Türkiye buna itiraz etmedi, zaten edecek uluslararası hukuk zemini de yoktu. Türkiye bu nedenle Paris’e delegasyon göndermeye bile gerek duymadı. Şimdi şunu tespit edelim. Adaların da anakaralar gibi kıta sahanlığı, karasuları ve münhasır ekonomik bölge hakları vardır. Bunu Türkiye kabul etmiyor. İyi de, bunun bir önemi yok. Ortada bir uluslararası hukuk kuralı var. Bu 1983 Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde yazıyor. Evet, Ankara bu sözleşmeyi imzalamadı, dolayısıyla kendisi için bağlayıcı değil. Fakat bu aynı zamanda bir sözlü uluslararası hukuk kaidesidir. Dahası, adaların bu statülerini tanımamak, pratikte bir şeyi değiştirmez. Statüko budur. Statüko değişimini Yunanistan hiçbir zaman kabul etmeyecek. Durum 1945 sonrası Sovyetler’in Boğazlarda üs talep etmesi ve Kars ve Ardahan’ı istemelerine benziyor. Neden Türkiye bu talepleri kabul etmedi? Çünkü haklıydı! Bugün de Yunanistan bu Ege adalarının statüleri ve hakları konusunda haklı. Gelelim Ege adalarının silahlandırılması sorununa. Şimdi Yunanistan bunu ne zaman yaptı? Türkiye Ege Ordusu’nu kurduktan sonra! Türkiye’nin NATO kapsamı dışında tuttuğu Ege Ordusunu kurma nedeni nedir? Tümüyle Yunanistan’a yöneliktir bu ordu. Bu bir. İkincisi, Yunanistan’ın Ege adalarını silahlandırmasının diğer bir nedeni, 1974 Kıbrıs çıkartması sonrasında, tıpkı Kıbrıs gibi, Ege konularının da bir anda damdan düşer gibi gündeme getirilmeye başlanmasıdır. Oysa Ege sorunları denen şey, 1950 öncesinde yoktu. 1950’lerden sonra, özellikle Demokrat Parti, giderek daha pro-aktif bir dış politika izlemeye başladı. Kıbrıs bu nedenle Türk dış politikasının en temel mücadele alanlarından biri oldu. Yunanistan 1974 sonrasında Türkiye Kıbrıs’tan askeri varlığını çekmeyince ve adada eski Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasının gereği olan nizamı yeniden kurdurtmayınca tedirgin oldu. Dahası Türkiye KKTC’yi 1980’lerin başında, darbeci generallerin arzusu istikametinde kurdurunca, Türkiye uluslararası hukuk bakımından tümüyle işgalci konumuna düştü. Bugün Kırım’a olan Rus işgal ve ilhakını kınıyoruz, değil mi? İşte Türkiye’nin Kıbrıs’taki konumu budur. 1974 müdahalesini garantör devlet sıfatıyla gerçekleştiren Türkiye, kendisine o statüyü veren Londra ve Zürih Antlaşmalarının gereğini yapmadı. Oysa müdahalenin resmi amacı, Nikos Sampson’un EOKA’cılarla beraber yaptığı darbeyi etkisiz kılmaktı. Gerekçe buydu. Yani Kıbrıs anayasasını yeniden geçerli kılmak! Adada anayasal düzeni sağlamak! Yoksa o antlaşmalar kendisine adayı işgal etme ve Kıbrıs’ı bölme (taksim) olanağını Ankara’ya vermiyordu. Bu koşullarda Yunanistan Türkiye’nin Ege’de de benzeri bir tutum içine gireceğinden korktu. Ve adaları asgari savunmalarını sağlamak için silahlandırdı. Silahlandırma ne demektir? Yunan askerinin kendi adasını korumak için orada bulunmasıdır. Bugünkü yayılmacı Ankara rejimi tutumuna bakınca, Yunanistan’ın bu hamlesi gereksizdi diyebilir misiniz? Türkiye bugün alenen komşusunun egemenlik alanını tanımadığını ilan ediyor. Yunanistan bu koşullarda adalarını savunamayacak durumda olsa sizce bu Yunanistan’ın toprak bütünlüğü bakımından bir tehdit olmaz mıydı? Bakın, uluslararası politika aksiyon ve reaksiyon üzerinde ilerliyor. Türkiye aksiyon yaptı, şimdi bunun bir reaksiyona sebep olması kaçınılmaz. 1974 sonrası Kıbrıs’tan askerini çekmeyerek Türkiye statüko değişikliği yapmıştır. Bu aksiyondur. Yunanistan ise reaksiyon olarak Ege adalarını silahlandırmıştır. Türkiye 1974’ten beri bir başka ülkenin topraklarının yüzde kırkını askeri işgal altında tutuyor. Bunu söylememden rahatsız mı olunuyor? Üzgünüm ama gerçek budur. Ve bunu Annan Planı ile (adadan askeri çekmek ve Kıbrıs’ı yeniden birleştirmek) Ankara’daki bugünkü iktidar mümessilleri de zımnen kabul etmişlerdir. Şimdi Perinçek, sözcüsü olduğu grubun arzularını açıklıkla dile getirmiş. Ne diyor? Bu işi savaş çözer diyor! Buna katılıyor musunuz? Yanıt evetse, size kötü bir haberim var. Bu vatanseverlik falan değil. Bunun adına yayılmacılık derler. Meselenin temeli, iyi ve kötü arasındaki ince çizgidir. Türkiye bugün Lausanne düzeninin temellerini dinamitliyor. Bunu velev ki Yunanistan yapsa bile, Ankara’nın Lausanne Antlaşması’na tüm gücüyle sahip çıkması gerekirdi. Neden mi? Lausanne Sèvres Antlaşması’nı geçersiz kılan metindi de ondan! Lausanne olmazsa, Sèvres geçerlidir. Türkiye kendi varlık garantisi olan Lausanne metninden sıkılmışa benziyor. Fakat bu metnin alternatifi ne, hiç düşünmüyor. Kimse kusura bakmasın ama bu çok zekice bir pozisyon değildir. Dahası, bu hukuken ve ahlaken de zayıf bir pozisyondur. Daha da önemlisi bu pozisyon tehlikelidir. Ne için? Türkiye’nin o çok değer verdiğini söylediği toprak bütünlüğü için. Umarım Ankara’daki meczuplar ve bir avuç ikinci sınıf maceracı Enver Paşa profili subay ülkeyi ateşe atmaz.
@@pinarkaraoglu3938 It is difficult find the truth of Turkey Leaders. I suggest you Reading alone International Law. I am Yunnan, And You don't trust me.
1-türkiye de uluslararası hukuka göre karasularını 12 deniz miline çıkarabilir. Ama en iyisi iki ülkenin de lozan anlaşmasındaki gibi 3 deniz miline dönmesi. Lozan Anlaşması iki ülkeyi de bağlayıcı. Bu nedenle türkiye öncelikle lozan anlaşmasına uyarak karasularında tek taraflı olarak 3 mile çekilmeli ve lozan anlaşmasına uyması için yunanistanı da zorlamalıdır. 2-Lozan anlaşması hala yürürlükte olduğu için türk hava sahası da karasuları hakkı ile eşit mesafede olması gerektiği için 3mile çekilelim ve yunanistanı da lozana uyması için zorlayalım. 3- lozan anlaşmasına ve paris anlaşmasına uyulması ve adaların silahsızlandırılması konusunda yunanistanı zorlayalım. 4-elbette ege denizinde ve akdenizde kıta sahanlığı hem türkiye hem yunanistan için 200km. Üçüncü bir ülkenin kıta sahanlığıyla çakışıyor ise akdenizde ayreten o iki ülke arasında uzlaşma yapılabilir. NOT: Benim 15 Ağustostan itibaren Lozan Anlaşmasın'a aykırı ne 3 mili geçen pilotum olur ne amiralim.
Bence tek yol var evet biraz ütopik ama inonu'nun lozandaki teklifini tekrarlamak. Yani Anadolu'ya yakın adaların kendi icislerinde bağımsız olması şartıyla Türkiye'ye bırakılması. Bunlar Rodos, istankoy, susam, sakız, midilli, Kızılhisar, sömbeki ve birkac küçük ada daha.
Aslında bu iki taraf için de kötü bir durum. Türkiye tarafından bakarsan her gelen siyasi parti oradan gelen turizm gelirlerini önemsemiş. Şuan turizm bakanı bizzat kendisi adalara turist taşımakta. Keza Süleyman demirel hükümeti zamanında da bu tarz bir durum vardı. Hatta 1974 de dahi bu durumlar ve harekat tartışılırken bölgede turistik faaliyetlerin devam etmesi önemsenmiş. Bu adaları türkiyeye vermek Türkiye'ye ekonomik olarak hem yük getirir hem de gelir kaybetmesini sağlar. Ayrıca tekrar altyapıların kurulması, Türkiye topraklarından su ve elektrik boruları döşenmesi, insanların gidip gelmesi için turistik olan tekne seferleri yerine daha ulaşım odaklı vapur seferleri düzenlenmesi vs. Şuan Türkiye hükümeti buna sıcak bakmaz. Yunanistan tarafından olaya bakarsan da aynı. Adamlar bu kadar alt yapı yapmışlar oralara. Sen adaları adamlardan alırsan demezler mi hocam biz buraları kalkındırdık, halkına iyi baktık, alt yapı yaptık. Üstüne oradaki halk da Avrupa vatandaşlığı varken bu durumda Türkiye'ye bağlanmayı tercih etmez. Tabiki söylediğin şey doğru ve mantıklı. Ama işler maalesef öyle yürümüyor.
@@yusufaydn1075 ekonomik açıdan Türkiye'ye aşırı büyük bir yük getireceğini sanmıyorum. Buradaki temel kazanç adaları almak değil, Ege meselesinin sona ermesi. İki ülke eğer bir konuda anlaşırsa gerilim biter, Ege'de iş birliği, ortak projeler vesaire artar. Ha, Yunanistan böyle bir anlaşmaya sıcak bakmaz diye düşünüyorum. Fakat zaman zaman adalar parayla alınamaz mı diye düşünmedim değil. Daha birkaç sene önce Trump, Danimarka'dan Grönland'ı alma teklifinde bulunmuştu mesela, reddettiler o ayrı.
2 года назад+2
@@atakanpayman Alaska yi da satmislardi. Fakat zamâninda. Şu an kimse satmaz ki bize asla satmaz.
“Bir yerde iki kişi tartışıyorsa oradan bir İngiliz geçmiştir” diye bir deyim varmış. Emperyalist güçler bilerek veya bilmeyerek haritalara öyle sınırlar çizmişler ki, sürekli çatışma potansiyeli ve silah satma imkanı olsun demişler sanki. Dünyanın her yerinde böyle tartışmalı alanlar var. En çoğu da Osmanlı’nın hakim olduğu bölgelerde. Zengezur, Ortadoğu, Ege, Balkanlar, Bosna vs.
Şimdi kara ve denizde sınır anlayışı değişmez.1 km ötede olsada.Yunanistan ayrı bir devlet Türkiye Cumhuriyeti ayrı bir devlet.Lozan net...Hukuk bunu net olarak çizmiş.Ancak ihlâl edilen durumlar savaş nedeni değil müzakere sebebidir.İtalya,Yunanistan ve Türkiye Cumhuriyeti devletleri arasında.
Türkiye'yi Asya'nın en batısı ilan ederken Ukrayna ve Rusya'nın bir kısmını Avrupa'nın içine almak bende doğu ile batı neye göre belirleniyor sorusunun ortaya çıkmasına neden oluyor
UNCLOS 82 Sözleşmesinde belirtilen ters tarafta kalan adaların karasuları ve kıta sahanlığı tanımlamaları ile zaten bu bölgelerdeki adalar sorununun ortadan kalkması gerekiyor. Bu sözleşmeye taraf olan Yunanistan bunu gözardı ederken biz daha bu sözleşmeye taraf olmadığımızdan dolayı da buna karşı bir savunma yapamıyoruz. BBC objektif olmak istiyorsa öncelikle UNCLOS’daki ters tarafta kalan adaların tanımlamalarını da bu videoya eklemeli ve ayrıca Yunanistanın bu maddeleri gözardı ettiğini ve kendi taraf oldukları sözleşmeye karşı hukuksuz şekilde davrandıklarını belirtmeliydi. Yine Yunanistan tarafının belirttiği silahlandırma ile ilgili savunmaları da hukuk normlarına terstir. Çünkü hukuki açıdan uluslararası sözleşmelerin geçerliliği tüm açıklamaların ve kanunların üzerindedir. Ancak bu konuda da kendi işlerine geldikleri gibi davranıp anca bölgedeki gerginliği arttırmaya çalışıyorlar.
UNCLOS Bölüm 8 Madde 121.2 (...) bir adanın karasuları, bitişik bölgesi, münhasır ekonomik bölgesi ve kıta sahanlığı, Sözleşmenin diğer kara topraklarına uygulanan hükümlerine göre sınırlandırılmıştır. Yunanistan'ın pozisyonu tamamen meşru. Bu nedenle Türkiye mahkemeye gitmiyor ve askeri tehditler savuruyor.
@@srfrg9707yunanın meşru olan birşeyi yok. Paris anlaşmasını Türkiye tanımıyor. 12 adalar Osmanlı Uşi ile italyanlara (geçici) verildi. Lozanda da bu geçici verilme işlemi devam etti. Paris anlaşmasına 12 adaların asıl sahibi olan Türkiye'yi çağıracaklarına çağırmıyorlar 12 ada gasp ediliyor.
Yunanlılar 3000 yıldır bu adalarda yaşıyor. Birkaç faşist Türk'ün isim değiştirmesinin bir fark yaratacağını düşünüyor musunuz? Hitler ve Mussolini de Avrupa'da birkaç yerin adını değiştirdi. Sonuç neydi?
@@nevameclup5251 Biraz uzunca bir konu detaylı araştırman gerek ama en kaba tabirle katil Yunanlıların kullandığı bir isim ataturkte katiller ile aynı safta olmamamız için bunu önermiştir
@@history_repeats8201 Öyle bir fark eder ki aklın bile almaz. Bugün Hindistan'da küçük yaşlarda olan kesim bile iyi seviyede İngilizce konuşuyor. Türk devletine Hitler ve türevleri gibi faşist benzetmelerini yapmaman için son kez uyarıyorum.
Tarafsız diyen dangozlar haritada bile yunanistan tüm avrupa ile maviye boyanmışken , türkiye sarıya , orta doğuda kırmızı ve bence yunanistanin tüm avrupa ile maviye boyanması bile bir taraflılık
@@Portalozzy0703 kapak için demiştim videoda rusyada varmış avrupa kıtasındaki ülkeler mavi asya ülkeleri için kırmızı renk kullanılmış videoya özel ise türkiye ve yunanistanın renklerini daha açık hale getirmişler daha önce kullanılan hazır bir grafiği video için kullanmış editör arkadaş algı yapacak olsalar rusyayı mavi göstermezler emin olun
14:17 bu adam videonun başında yunanistanın 12 mile çıkarma hakkı var diyordu(deniz mil bu arada) yunanistan 12 mil yaparsa Türkiye nasıl 12 mil yapsın?
@@davidaxelos4678 yes the best way is this but the agean sea is nearly 17 mile and If greece makes its maritime jurisdiction area 12 nautical miles, 70% of the sea belongs to greece and less area is left for turkey, but the man in this video says greece can do it
Demilitarisations kelimesinin Türkçe çevirisi askerden arındırılmıştır , silahsızlandırmak değil , BBC Türkçe servisinin bunu bilmemesi mümkün değildir. Lütfen haberlerinizi yaparken daha dikkatli olmanız gerektiğini hatırlatmak isterim
Videoyu izlemedim. Ana sayfam da ismine takılıp yorum yazma gereği duydum. Yunanistan anlaşamıyor. Türkiye'yi de içine katıp biraz algı oyunu gibi geldi. Aslında başlık şu şekilde olmalıydı.... " Ege sorunu : Yunanistan Neden Anlaşmayı Bozuyor ve Adaları Silahlandırıyor ? " Doğru başlık bu olmalıydı. Ama maalesef ki tarafsız medyacılığı BBC de yapamıyor. Bu başlık altındaki videonuzu izlememe gerek dahi duymadım.
Birincisi, Lozan Antlaşması askersizleştirmeden bahsetmiyor. İkincisi, Birleşmiş Milletler Şartı, meşru müdafaa hakkının devredilemez bir hak olduğunu söylüyor. Kıbrıs silahsızlandırıldı. Türkiye 1974'te işgal etti ve BM kararlarına rağmen işgal etmeye devam ediyor. Bu, Yunanistan'a adalarını savunması için tüm hakları verir. Üçüncüsü, Türk parlamentosu bir Cassus Belli'yi kabul etti ve son zamanlarda Türk cumhurbaşkanı resmen "geceleri aniden gelmek" tehdidinde bulundu. Komşusu tarafından resmen tehdit edilen bir devlet, savaşa hazırlanmak zorundadır. Askeri gerilimin tek sorumlusu Türkiye'dir. Dünyanın bütün başkentleri Yunanlılarla aynı fikirde.
Yunanlılar 3000 yıldır bu adalarda yaşıyor. Birkaç faşist Türk'ün isim değiştirmesinin bir fark yaratacağını düşünüyor musunuz? Hitler ve Mussolini de Avrupa'da birkaç yerin adını değiştirdi. Sonuç neydi?
2 года назад+28
@@history_repeats8201 amerika'da binlerce yıldır kızılderililere aitti. ancak birkaç yüzyıl içinde bak bakalım hiçbir eser kaldı mı her şeyini değiştirdiler. toprağı kim kazandıysa o hükmeder ve değiştirir yol al
@@history_repeats8201 validen faşist. Türkiye istese 50'lerden beri dibindeki adaları yunanın kafasına vura vura alır, Kıbrıs'ta hakkı olarak yaptığı gibi. eğer dediğin gibi foşik olsaydı yapardı bunu
@@history_repeats8201 3000 yıldır adalar'da yaşadıkları filan yok. Hint-Avrupa toplulukları o dönem anca ayrışmaya başlıyordu. O dönemler Mikenler yeni yeni ana kara'ya iniyordu.
Adalar denizinde sorun yoktur , Yunanistan’ın talepleri vardır. Türkiye’de bu konu üzerine kitap yazmış ve defaatle açıklamalar yapmış Cem Gürdeniz varken mevcut “sorunlar” hakkında daha önce nedense hiç bir açıklamasını görmediğimiz emekli büyükelçimizin konuşturulmasını da anlamış değilim BBC Türkçe servisinin yaptığı haberleri titizlik ile incelemesi gerekli eğer Türk halkının hassasiyetlerini yeter ölçüde değerlendirmiyorlarsa böyle haberler yapmamaları daha hayırlı olur
Turkey-Greece maritime border has been deliberately drawn with problems. Turkish territorial waters have been tried to be restricted with islands, which cannot be considered contrary to reason and science.
Doğu Akdeniz’de çözüm ne? |Prof. MEHMET EFE ÇAMAN PhD. Daha önceki yazılarımda Türkiye’nin doğu Akdeniz ve Ege Denizi’ndeki yaklaşımlarını kaleme almış, analiz etmiştim. Çok tepki alsam da bunları yazmak, tarihe not düşmek önemlidir kanımca. Esas olarak Türkiye’de yönetime gelmiş bulunan Avrasyacı derin devlet unsurlarının nasıl bir dış politika anlayışında olduklarını bugünkü haşin ve agresif Türkiye pozisyonlarından anlamak mümkün. Belirttiğim üzere, Türkiye Lausanne düzenine aykırı işler peşinde görünüyor. Bugün sosyal medyaya düşen bir videoda Doğu Perinçek, Ahmet Hakan’la olan bir programda doğu Akdeniz’de sorunların hukukla ve müzakerelerle değil, askeri güçle, hatta savaşla çözülebileceğini söylüyor. Perinçek İslamcı tayfanın ahmak meczuplarından biri değil. Öyle olsa yanıt da vermezdim zaten. Fakat bilindiği üzere rejimin derinleri, özellikle de donanmadaki askeri kanat, Mavi Vatan denen yayılmacı ve Lausanne Antlaşması’nın altını oyan bir pozisyonu Erdoğan ve çevresine dayatmış durumdalar. Her ne kadar Erdoğan Karadeniz’de doğalgaz bulundu şovu yaparak gaz da almaya çalışsa, “tanrılar kurban istiyor”. Derinlerden gelen sese kulak verdiğimizde, gelen ritmin savaş tamtamları olduğunu fark ediyoruz. Erdoğan da tabanının bu tür bir ortamda ekonomik sorunları, geçim sıkıntısını, işsizliği, çürümeyi falan düşünmeyeceğinin, neo-Osmanlı hayallere dalacağının farkında. Hatta muhalefet denen rejim partileri de, hararetle bu yayılmacı Mavi Vatan diskuruna sahip çıkıyor, onu kullanıyor. Dediğim gibi, ben yazılarımda gerçekleri yazdım ve uluslararası hukuk metinlerine göre - temel olarak Lausanne olmak üzere - Türkiye’nin söylem ve tezlerinin statükodan sapma olduğunu ve makul çizginin çok ama çok dışında olduğunu izah ettim. Bana sosyal medyadan yanıt yetiştirenlerin çoğu da Türkiye’yi korumaya çalışan, bugünkü yayılmacı yönelimi destekleyen kişiler. Ortak argümanlardan biri, Yunanistan’ın doğu Ege adalarını - Lausanne Antlaşması’na aykırı olarak - silahlandırmış olması. Bu konular çok teknik olmakla beraber, insanların bilgilendirilmesi için özetlenmeleri şart. Fakat ne kadar derine girersek o kadar daha fazla bilgi gerekiyor. Hak ve haksızlık ekseninden yaklaşıp, “Yahu Ege kocaman bir deniz! İki eşit parçaya bölsek ya!” türü bir yaklaşım, gerçeklerden kopuk! Dahası hakkaniyetli de değil. Devletlerin egemenlik hakları ve sınırları uluslararası ilişkiler ve uluslararası hukukun en önemli konularından biridir. Yunanistan’ın Ege adaları üzerindeki egemenlik hakları tartışılamaz. Türkiye’nin sorun olarak algıladığı şey, bazı Yunan adalarının Anadolu kıyı şeridine olan yakınlığıdır. Fakat bu, olan gerçekleri değiştirmiyor. Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan Adaları ile Anadolu’ya 3 deniz milinden daha yakın ada, adacık ve kayalıklar hariç olmak üzere, Ege denizindeki bütün ada, adacık ve kayalıklar Yunanistan’a aittir. “Yahu bu da çok fazla ama!” türü kahvehane muhabbetini ciddiye almak mümkün değil. Sahip olunmayan toprak, ister anakara isterse ada olsun, fark etmez; size ait değildir. Nokta! Bu adaların Yunanistan’a intikali, uluslararası antlaşmalara göre gerçekleşti. Ayrıca dünün hadisesi de değil. 1923’te Lausanne Antlaşması imzalandı ve adalar Yunanistan’a kaldı. On İki Ada İtalya’nındı, İtalya savaşı kaybedince İkinci Dünya Savaşı ertesinde Paris Konferansı’nda bu adalar da Yunanistan’a geçti. Türkiye buna itiraz etmedi, zaten edecek uluslararası hukuk zemini de yoktu. Türkiye bu nedenle Paris’e delegasyon göndermeye bile gerek duymadı. Şimdi şunu tespit edelim. Adaların da anakaralar gibi kıta sahanlığı, karasuları ve münhasır ekonomik bölge hakları vardır. Bunu Türkiye kabul etmiyor. İyi de, bunun bir önemi yok. Ortada bir uluslararası hukuk kuralı var. Bu 1983 Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde yazıyor. Evet, Ankara bu sözleşmeyi imzalamadı, dolayısıyla kendisi için bağlayıcı değil. Fakat bu aynı zamanda bir sözlü uluslararası hukuk kaidesidir. Dahası, adaların bu statülerini tanımamak, pratikte bir şeyi değiştirmez. Statüko budur. Statüko değişimini Yunanistan hiçbir zaman kabul etmeyecek. Durum 1945 sonrası Sovyetler’in Boğazlarda üs talep etmesi ve Kars ve Ardahan’ı istemelerine benziyor. Neden Türkiye bu talepleri kabul etmedi? Çünkü haklıydı! Bugün de Yunanistan bu Ege adalarının statüleri ve hakları konusunda haklı. Gelelim Ege adalarının silahlandırılması sorununa. Şimdi Yunanistan bunu ne zaman yaptı? Türkiye Ege Ordusu’nu kurduktan sonra! Türkiye’nin NATO kapsamı dışında tuttuğu Ege Ordusunu kurma nedeni nedir? Tümüyle Yunanistan’a yöneliktir bu ordu. Bu bir. İkincisi, Yunanistan’ın Ege adalarını silahlandırmasının diğer bir nedeni, 1974 Kıbrıs çıkartması sonrasında, tıpkı Kıbrıs gibi, Ege konularının da bir anda damdan düşer gibi gündeme getirilmeye başlanmasıdır. Oysa Ege sorunları denen şey, 1950 öncesinde yoktu. 1950’lerden sonra, özellikle Demokrat Parti, giderek daha pro-aktif bir dış politika izlemeye başladı. Kıbrıs bu nedenle Türk dış politikasının en temel mücadele alanlarından biri oldu. Yunanistan 1974 sonrasında Türkiye Kıbrıs’tan askeri varlığını çekmeyince ve adada eski Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasının gereği olan nizamı yeniden kurdurtmayınca tedirgin oldu. Dahası Türkiye KKTC’yi 1980’lerin başında, darbeci generallerin arzusu istikametinde kurdurunca, Türkiye uluslararası hukuk bakımından tümüyle işgalci konumuna düştü. Bugün Kırım’a olan Rus işgal ve ilhakını kınıyoruz, değil mi? İşte Türkiye’nin Kıbrıs’taki konumu budur. 1974 müdahalesini garantör devlet sıfatıyla gerçekleştiren Türkiye, kendisine o statüyü veren Londra ve Zürih Antlaşmalarının gereğini yapmadı. Oysa müdahalenin resmi amacı, Nikos Sampson’un EOKA’cılarla beraber yaptığı darbeyi etkisiz kılmaktı. Gerekçe buydu. Yani Kıbrıs anayasasını yeniden geçerli kılmak! Adada anayasal düzeni sağlamak! Yoksa o antlaşmalar kendisine adayı işgal etme ve Kıbrıs’ı bölme (taksim) olanağını Ankara’ya vermiyordu. Bu koşullarda Yunanistan Türkiye’nin Ege’de de benzeri bir tutum içine gireceğinden korktu. Ve adaları asgari savunmalarını sağlamak için silahlandırdı. Silahlandırma ne demektir? Yunan askerinin kendi adasını korumak için orada bulunmasıdır. Bugünkü yayılmacı Ankara rejimi tutumuna bakınca, Yunanistan’ın bu hamlesi gereksizdi diyebilir misiniz? Türkiye bugün alenen komşusunun egemenlik alanını tanımadığını ilan ediyor. Yunanistan bu koşullarda adalarını savunamayacak durumda olsa sizce bu Yunanistan’ın toprak bütünlüğü bakımından bir tehdit olmaz mıydı? Bakın, uluslararası politika aksiyon ve reaksiyon üzerinde ilerliyor. Türkiye aksiyon yaptı, şimdi bunun bir reaksiyona sebep olması kaçınılmaz. 1974 sonrası Kıbrıs’tan askerini çekmeyerek Türkiye statüko değişikliği yapmıştır. Bu aksiyondur. Yunanistan ise reaksiyon olarak Ege adalarını silahlandırmıştır. Türkiye 1974’ten beri bir başka ülkenin topraklarının yüzde kırkını askeri işgal altında tutuyor. Bunu söylememden rahatsız mı olunuyor? Üzgünüm ama gerçek budur. Ve bunu Annan Planı ile (adadan askeri çekmek ve Kıbrıs’ı yeniden birleştirmek) Ankara’daki bugünkü iktidar mümessilleri de zımnen kabul etmişlerdir. Şimdi Perinçek, sözcüsü olduğu grubun arzularını açıklıkla dile getirmiş. Ne diyor? Bu işi savaş çözer diyor! Buna katılıyor musunuz? Yanıt evetse, size kötü bir haberim var. Bu vatanseverlik falan değil. Bunun adına yayılmacılık derler. Meselenin temeli, iyi ve kötü arasındaki ince çizgidir. Türkiye bugün Lausanne düzeninin temellerini dinamitliyor. Bunu velev ki Yunanistan yapsa bile, Ankara’nın Lausanne Antlaşması’na tüm gücüyle sahip çıkması gerekirdi. Neden mi? Lausanne Sèvres Antlaşması’nı geçersiz kılan metindi de ondan! Lausanne olmazsa, Sèvres geçerlidir. Türkiye kendi varlık garantisi olan Lausanne metninden sıkılmışa benziyor. Fakat bu metnin alternatifi ne, hiç düşünmüyor. Kimse kusura bakmasın ama bu çok zekice bir pozisyon değildir. Dahası, bu hukuken ve ahlaken de zayıf bir pozisyondur. Daha da önemlisi bu pozisyon tehlikelidir. Ne için? Türkiye’nin o çok değer verdiğini söylediği toprak bütünlüğü için. Umarım Ankara’daki meczuplar ve bir avuç ikinci sınıf maceracı Enver Paşa profili subay ülkeyi ateşe atmaz.
@@ysti6552 Yunanistan'ın o adalar konusunda hakimiyete sahip olduğu doğrudur fakat Türkiye bu sahipliği tanımama gibi bir şey yapmıyor. adaların silahsızlandirilmasi, savunduğunuz Lozan antlaşması'nda geçer ve bunun gerekçe olarak gösterdiğiniz Kıbrıs Barış harekatı ile hiçbir ilgisi alakası yoktur. Kıbrıs harekatının yapılması adaların silahlandirilmasina hiçbir gerekçe göstermez çünkü lozanda böyle bir madde yoktur. Şimdi de Kıbrıs'ın birleşme konusuna geliyoruz. Kıbrıs ile Kırım arasında hiçbir ortak nokta yoktur Kıbrıs orada Türklere karşı olan soykırımlar ve Yunanistan ile birleşmek isteyenlerin sonucunda olmuş bir harekattır. Kısacası Kıbrıs'ın tek bir ülke olarak birleşme fikrinin saçmalığı, Kıbrıs'ta ki olaylardan yola çıkarak kanıtlanmıştır. Kırım ise buradaki "Kıbrıs adasını Yunanistan geçirirse" alternatifi gibi düşünülebilir çünkü Rusya Kırım'da ki Ruslara karşı hiçbir saldırı girişimi olmamasına rağmen sadece hükümete güvensizliğinden dolayı kırımı ayrılıkçı *milisler* yardımı ile ele geçirmiştir. Yayılmacı politika kısmına gelirsek Türkiye asla Yunanistan'ı adaları işgal etmekle tehdit etmedi. Türkiye Yunanistan'ı adaların silahlandirilmasi konusunda defalarca uyarmasina ve elinde antlaşma olmasına rağmen Yunanistan adaları silahlandırmaya devam etti (İngiltere ve Fransa'nın adaların silahlandirilmasi konusunda kesin kararları var.).
@@yagizz5421 Doğu Akdeniz’de çözüm ne? |Prof. MEHMET EFE ÇAMAN PhD. Daha önceki yazılarımda Türkiye’nin doğu Akdeniz ve Ege Denizi’ndeki yaklaşımlarını kaleme almış, analiz etmiştim. Çok tepki alsam da bunları yazmak, tarihe not düşmek önemlidir kanımca. Esas olarak Türkiye’de yönetime gelmiş bulunan Avrasyacı derin devlet unsurlarının nasıl bir dış politika anlayışında olduklarını bugünkü haşin ve agresif Türkiye pozisyonlarından anlamak mümkün. Belirttiğim üzere, Türkiye Lausanne düzenine aykırı işler peşinde görünüyor. Bugün sosyal medyaya düşen bir videoda Doğu Perinçek, Ahmet Hakan’la olan bir programda doğu Akdeniz’de sorunların hukukla ve müzakerelerle değil, askeri güçle, hatta savaşla çözülebileceğini söylüyor. Perinçek İslamcı tayfanın ahmak meczuplarından biri değil. Öyle olsa yanıt da vermezdim zaten. Fakat bilindiği üzere rejimin derinleri, özellikle de donanmadaki askeri kanat, Mavi Vatan denen yayılmacı ve Lausanne Antlaşması’nın altını oyan bir pozisyonu Erdoğan ve çevresine dayatmış durumdalar. Her ne kadar Erdoğan Karadeniz’de doğalgaz bulundu şovu yaparak gaz da almaya çalışsa, “tanrılar kurban istiyor”. Derinlerden gelen sese kulak verdiğimizde, gelen ritmin savaş tamtamları olduğunu fark ediyoruz. Erdoğan da tabanının bu tür bir ortamda ekonomik sorunları, geçim sıkıntısını, işsizliği, çürümeyi falan düşünmeyeceğinin, neo-Osmanlı hayallere dalacağının farkında. Hatta muhalefet denen rejim partileri de, hararetle bu yayılmacı Mavi Vatan diskuruna sahip çıkıyor, onu kullanıyor. Dediğim gibi, ben yazılarımda gerçekleri yazdım ve uluslararası hukuk metinlerine göre - temel olarak Lausanne olmak üzere - Türkiye’nin söylem ve tezlerinin statükodan sapma olduğunu ve makul çizginin çok ama çok dışında olduğunu izah ettim. Bana sosyal medyadan yanıt yetiştirenlerin çoğu da Türkiye’yi korumaya çalışan, bugünkü yayılmacı yönelimi destekleyen kişiler. Ortak argümanlardan biri, Yunanistan’ın doğu Ege adalarını - Lausanne Antlaşması’na aykırı olarak - silahlandırmış olması. Bu konular çok teknik olmakla beraber, insanların bilgilendirilmesi için özetlenmeleri şart. Fakat ne kadar derine girersek o kadar daha fazla bilgi gerekiyor. Hak ve haksızlık ekseninden yaklaşıp, “Yahu Ege kocaman bir deniz! İki eşit parçaya bölsek ya!” türü bir yaklaşım, gerçeklerden kopuk! Dahası hakkaniyetli de değil. Devletlerin egemenlik hakları ve sınırları uluslararası ilişkiler ve uluslararası hukukun en önemli konularından biridir. Yunanistan’ın Ege adaları üzerindeki egemenlik hakları tartışılamaz. Türkiye’nin sorun olarak algıladığı şey, bazı Yunan adalarının Anadolu kıyı şeridine olan yakınlığıdır. Fakat bu, olan gerçekleri değiştirmiyor. Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan Adaları ile Anadolu’ya 3 deniz milinden daha yakın ada, adacık ve kayalıklar hariç olmak üzere, Ege denizindeki bütün ada, adacık ve kayalıklar Yunanistan’a aittir. “Yahu bu da çok fazla ama!” türü kahvehane muhabbetini ciddiye almak mümkün değil. Sahip olunmayan toprak, ister anakara isterse ada olsun, fark etmez; size ait değildir. Nokta! Bu adaların Yunanistan’a intikali, uluslararası antlaşmalara göre gerçekleşti. Ayrıca dünün hadisesi de değil. 1923’te Lausanne Antlaşması imzalandı ve adalar Yunanistan’a kaldı. On İki Ada İtalya’nındı, İtalya savaşı kaybedince İkinci Dünya Savaşı ertesinde Paris Konferansı’nda bu adalar da Yunanistan’a geçti. Türkiye buna itiraz etmedi, zaten edecek uluslararası hukuk zemini de yoktu. Türkiye bu nedenle Paris’e delegasyon göndermeye bile gerek duymadı. Şimdi şunu tespit edelim. Adaların da anakaralar gibi kıta sahanlığı, karasuları ve münhasır ekonomik bölge hakları vardır. Bunu Türkiye kabul etmiyor. İyi de, bunun bir önemi yok. Ortada bir uluslararası hukuk kuralı var. Bu 1983 Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde yazıyor. Evet, Ankara bu sözleşmeyi imzalamadı, dolayısıyla kendisi için bağlayıcı değil. Fakat bu aynı zamanda bir sözlü uluslararası hukuk kaidesidir. Dahası, adaların bu statülerini tanımamak, pratikte bir şeyi değiştirmez. Statüko budur. Statüko değişimini Yunanistan hiçbir zaman kabul etmeyecek. Durum 1945 sonrası Sovyetler’in Boğazlarda üs talep etmesi ve Kars ve Ardahan’ı istemelerine benziyor. Neden Türkiye bu talepleri kabul etmedi? Çünkü haklıydı! Bugün de Yunanistan bu Ege adalarının statüleri ve hakları konusunda haklı. Gelelim Ege adalarının silahlandırılması sorununa. Şimdi Yunanistan bunu ne zaman yaptı? Türkiye Ege Ordusu’nu kurduktan sonra! Türkiye’nin NATO kapsamı dışında tuttuğu Ege Ordusunu kurma nedeni nedir? Tümüyle Yunanistan’a yöneliktir bu ordu. Bu bir. İkincisi, Yunanistan’ın Ege adalarını silahlandırmasının diğer bir nedeni, 1974 Kıbrıs çıkartması sonrasında, tıpkı Kıbrıs gibi, Ege konularının da bir anda damdan düşer gibi gündeme getirilmeye başlanmasıdır. Oysa Ege sorunları denen şey, 1950 öncesinde yoktu. 1950’lerden sonra, özellikle Demokrat Parti, giderek daha pro-aktif bir dış politika izlemeye başladı. Kıbrıs bu nedenle Türk dış politikasının en temel mücadele alanlarından biri oldu. Yunanistan 1974 sonrasında Türkiye Kıbrıs’tan askeri varlığını çekmeyince ve adada eski Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasının gereği olan nizamı yeniden kurdurtmayınca tedirgin oldu. Dahası Türkiye KKTC’yi 1980’lerin başında, darbeci generallerin arzusu istikametinde kurdurunca, Türkiye uluslararası hukuk bakımından tümüyle işgalci konumuna düştü. Bugün Kırım’a olan Rus işgal ve ilhakını kınıyoruz, değil mi? İşte Türkiye’nin Kıbrıs’taki konumu budur. 1974 müdahalesini garantör devlet sıfatıyla gerçekleştiren Türkiye, kendisine o statüyü veren Londra ve Zürih Antlaşmalarının gereğini yapmadı. Oysa müdahalenin resmi amacı, Nikos Sampson’un EOKA’cılarla beraber yaptığı darbeyi etkisiz kılmaktı. Gerekçe buydu. Yani Kıbrıs anayasasını yeniden geçerli kılmak! Adada anayasal düzeni sağlamak! Yoksa o antlaşmalar kendisine adayı işgal etme ve Kıbrıs’ı bölme (taksim) olanağını Ankara’ya vermiyordu. Bu koşullarda Yunanistan Türkiye’nin Ege’de de benzeri bir tutum içine gireceğinden korktu. Ve adaları asgari savunmalarını sağlamak için silahlandırdı. Silahlandırma ne demektir? Yunan askerinin kendi adasını korumak için orada bulunmasıdır. Bugünkü yayılmacı Ankara rejimi tutumuna bakınca, Yunanistan’ın bu hamlesi gereksizdi diyebilir misiniz? Türkiye bugün alenen komşusunun egemenlik alanını tanımadığını ilan ediyor. Yunanistan bu koşullarda adalarını savunamayacak durumda olsa sizce bu Yunanistan’ın toprak bütünlüğü bakımından bir tehdit olmaz mıydı? Bakın, uluslararası politika aksiyon ve reaksiyon üzerinde ilerliyor. Türkiye aksiyon yaptı, şimdi bunun bir reaksiyona sebep olması kaçınılmaz. 1974 sonrası Kıbrıs’tan askerini çekmeyerek Türkiye statüko değişikliği yapmıştır. Bu aksiyondur. Yunanistan ise reaksiyon olarak Ege adalarını silahlandırmıştır. Türkiye 1974’ten beri bir başka ülkenin topraklarının yüzde kırkını askeri işgal altında tutuyor. Bunu söylememden rahatsız mı olunuyor? Üzgünüm ama gerçek budur. Ve bunu Annan Planı ile (adadan askeri çekmek ve Kıbrıs’ı yeniden birleştirmek) Ankara’daki bugünkü iktidar mümessilleri de zımnen kabul etmişlerdir. Şimdi Perinçek, sözcüsü olduğu grubun arzularını açıklıkla dile getirmiş. Ne diyor? Bu işi savaş çözer diyor! Buna katılıyor musunuz? Yanıt evetse, size kötü bir haberim var. Bu vatanseverlik falan değil. Bunun adına yayılmacılık derler. Meselenin temeli, iyi ve kötü arasındaki ince çizgidir. Türkiye bugün Lausanne düzeninin temellerini dinamitliyor. Bunu velev ki Yunanistan yapsa bile, Ankara’nın Lausanne Antlaşması’na tüm gücüyle sahip çıkması gerekirdi. Neden mi? Lausanne Sèvres Antlaşması’nı geçersiz kılan metindi de ondan! Lausanne olmazsa, Sèvres geçerlidir. Türkiye kendi varlık garantisi olan Lausanne metninden sıkılmışa benziyor. Fakat bu metnin alternatifi ne, hiç düşünmüyor. Kimse kusura bakmasın ama bu çok zekice bir pozisyon değildir. Dahası, bu hukuken ve ahlaken de zayıf bir pozisyondur. Daha da önemlisi bu pozisyon tehlikelidir. Ne için? Türkiye’nin o çok değer verdiğini söylediği toprak bütünlüğü için. Umarım Ankara’daki meczuplar ve bir avuç ikinci sınıf maceracı Enver Paşa profili subay ülkeyi ateşe atmaz.
@@yagizz5421 Sen deli misin. İsrail Mısır'a ordusunu nereye koyacağını soracak. Suudi Arabistan, Katar'a ordusunu nereye koyacağını soracak. Devlet ve uluslararası hukukun ne olduğunu bilmeyen psikopatlarsınız. Kaç yaşındasın;
Bu videonun İngilizcesi ya da Almancası var mı acaba? Yani... bu sorun Avrupa'daki insanlar da anlasa iyi olur. Orda media hep Türkiye durup dururken huzursuzluk cıkartıyor gibi gösteriyor da....en az İngilizce altyazılar yapsanız iyi olur.
the things are very easy and clear… turkey in war: 1. 1974 Cyprus 2. since 1992 war in northern iraq 3. since 2016 war in syria 4. 2020 war in libya Yunanistan in war: 0 the islands of Greece have been militirized for self defense guys!!! this is allowed in the treaty of lausanne!! greece would never beginn a war against turkey, this is impossible. compare the military power!! Greece wants to take the case on the international court. why doesn‘t turkey want??? make peace not war
Adalar en azindan müteahhitlere peşkeş çekilmiyor, tarihi dokular tahrip edilmiyor. Bizde olsaydi seni seviyorum yazilirdi tarihi yerlere, bütün adalarda toki evleri olurdu 😂
@@havakuvvetleri2.anajetussu534 noldu makarnacımı bekliodun ha..yalanmı gaz la vaadlerle atıp tutan eey abd eey rusya deyip kuyruğunu kıstıran tükürdüğünü yalayan bi kafa var
@@mehmettanr7591 Karabağ'da krizi çıkaran da bir nevi çözen de Ruslar oldu. Rusya'dan uzaklaşmanın bedelini ödediler. Putin izin vermese Aliyev biraz zor girerdi. Gizli kapılar ardında neler yapılabileceğini hafife almayın. Son tahlilde olay masada, anlaşmayla bitiyor. Savaşta kazanıp masada kaybettikten sonra, kan dökmenin ne anlamı var?
Türkiye istediği kadar deniz miline sahip olsun, gene denizlerini kullanamayacak çünkü 3 tarafımız denizlerle çevrili olmasına rağmen denizlerimizi kullanmayı bilmiyoruz.
BBC'nin Birleşmiş Milletler Deniz Hukuğundan bahsedip ama iki ülke arasında Deniz sınırlarını ve kıta sahanlığını belirleyen BM Deniz Hukuğunun 15 maddesinden hiç bahsetmemesi de çok tuhaf!!!
15 Maddeye göre hiçbir ülke deniz sınırlarını tek başına belirleyemez, bunun için komşu ülkeyle konuşup anlaşması gerekir. Eğer bu sınırlar daha önceden herhangi bir Anlaşmayla belirlenmişse sadece o anlaşma geçerlidir ki Yunanistab'la aramızdaki sınırlar 1923 yılında Lozan Anlaşmasıyla belirlenmiştir.
Ayrıca Yunanistan İyon denizindeki sınırlarını belirlemek için BM D. H.'nun 15. maddesinde olduğu gibi İtalya ve Arnavutluk'la konuşup anlaşmış ve Kıtasahanlığını Ege denizinde olduğu gibi adalardan değil Anakaradan başlatmıştır. Bu durum Yunanistan'ın tüm bu davranışlarında tezat bir duruma düştüğünü gösteriyor.
BBC Türkçe tüm bu ayrıntıları bilmiyor olamaz. Ama neden bu konulara değinmediğini de çok merak ediyorum doğrusu.
BBC: tmm.
Bunların dile getirilmesi gerekir. Neden Arnavutluk ve İtalya için öyle de , Ege'de böyle demek gerekir.
BBC' nin işne gelmiyor izlediğim bütün haberlerinde Türkiye aleyhine dair her zaman söylemleri mevcut.
bbc ek bir yorum yapmıyor fark ettiysen. İki tarafın argümanlarını savunan birer kişiyi servis etmiş. BBC ile ne alakası var?
Have read this article?
"Where the coasts of two States are opposite or adjacent to each other, neither of two states is entitled, failing agreement between them to be contrary, to extent its territorial sea BEYOND THE MEDIAN LINE EVERY POINT OF WHICH IS EQUIDISTANT FROM THE NEAREST POINTS ON THE BASELINES from which the breadth of the territorial seas of each of the two states is measured."
And according to UN, the coasts are the baselines. And Greece DOES NOT extent their territorial sea FURTHER than the middle line. Because according to UNCLOS, any coast, including islands, have terrritorial sea.
So again, Greece does not go further the middle line between the Greek and Turkish coasts, so no agreement is needed according to the Article 15 you mentioned.
Doğu Akdeniz'de Yunanistan'ın en büyük destekçisi Fransa, adaların kıta sahanlığı konusundaki tutumuyla şaşırtıyor. Türkiye ile Yunanistan arasındaki anlaşmazlığın bir benzerini 1970'lerde İngiltere ile yaşayan Fransa, Manş Adaları olarak bilinen, Fransa'ya yakın ancak İngiltere'ye ait adaların kıta sahanlığının 3 milden daha fazla olamayacağını savundu.
Fransa kıyılarındaki İngiliz adaları Jersey, Guernsey, Alderney, Sark, Herm ve Jethou Adaları ile bazı kayalıklardan oluşan yaklaşık 170 bin nüfuslu Manş Adaları, 1066'dan beri İngiltere'nin kontrolünde. İngiltere'ye en yakını 87 mil uzaklıkta olan adaların Fransa ile arasındaki mesafe ise Alderney'de 8 mile kadar düşüyor.
Bölgede bulunan petrol yatakları nedeniyle Fransa ve İngiltere'yi karşı karşıya getiren adaların kıta sahanlığıyla ilgili sorun ancak mahkemede çözülebildi.
Tarafların iddiaları
Mahkemede İngiltere, aynen bugün Yunanistan'ın yaptığı gibi adaların büyüklüklerinin önemi olmadığını, Fransa ile deniz sınırının bu husus dikkate alınarak belirlenmesi gerektiğini savundu.
Fransa ise, İngiltere'nin adaları da esas alan eşit mesafeli sınır talebinin, Fransa kıta sahanlığını İngiltere lehine azaltacağını, üstelik bu iddianın adaların büyüklüğü ve kıyılarının uzunluğu ile tamamen orantısız olduğunu belirtti.
Eşit mesafeli sınırın, kendi kıta sahanlığını 2 ayrı bölgeye ayıracağını da savunan Fransa, Manş Adalarının sınırlarının, kara suları ile kıta sahanlığının 3'er mil olmak olmak üzere 6 mil olarak belirlenmesi gerektiğini öne sürdü.
Adaların kıta sahanlığı 12 mille sınırlandırıldı
Kararını 30 Haziran 1977'de açıklayan mahkeme ise, büyük ölçüde Fransa lehine hükmetti. İki taraf arasındaki çizginin ana karalardan itibaren Manş Denizi'nin ortasından çekilmesi gerektiğine karar veren mahkeme, Manş Adalarının kıta sahanlığını 12 mille sınırlandırdı. Mahkeme, böylece adaların 12 milden daha büyük bir kıta sahanlığı olmayacağı sonucuna varmış olurken, Fransa da kıta sahanlığını koruyabildi.
Fransa'nın, lehine olan bu karara rağmen bugün Türkiye'ye 2, Yunanistan'a ise 582 kilometre uzaklıktaki Meis adasının büyüklüğüyle orantısız bir kıta sahanlığına sahip olduğunu öne süren Atina'yı desteklemesi, yıllarca İngiltere'ye karşı savunduğu ve uluslararası mahkemede büyük ölçüde kabul edilen tezlerle çelişiyor.
The island of Meis is Greece.not 600 miles from Greece.
İşte Fransa ağzını açınca bizim de bu İngiliz adalarının kıta sahanlığı ile ilgili ağzımızı açmamız gerekiyor.
@@tassiek2450 sizi denize dökmek bizim için zor olmıcak
Doğu Akdeniz’de çözüm ne? |Prof. MEHMET EFE ÇAMAN PhD. Daha önceki yazılarımda Türkiye’nin doğu Akdeniz ve Ege Denizi’ndeki yaklaşımlarını kaleme almış, analiz etmiştim. Çok tepki alsam da bunları yazmak, tarihe not düşmek önemlidir kanımca. Esas olarak Türkiye’de yönetime gelmiş bulunan Avrasyacı derin devlet unsurlarının nasıl bir dış politika anlayışında olduklarını bugünkü haşin ve agresif Türkiye pozisyonlarından anlamak mümkün. Belirttiğim üzere, Türkiye Lausanne düzenine aykırı işler peşinde görünüyor. Bugün sosyal medyaya düşen bir videoda Doğu Perinçek, Ahmet Hakan’la olan bir programda doğu Akdeniz’de sorunların hukukla ve müzakerelerle değil, askeri güçle, hatta savaşla çözülebileceğini söylüyor. Perinçek İslamcı tayfanın ahmak meczuplarından biri değil. Öyle olsa yanıt da vermezdim zaten. Fakat bilindiği üzere rejimin derinleri, özellikle de donanmadaki askeri kanat, Mavi Vatan denen yayılmacı ve Lausanne Antlaşması’nın altını oyan bir pozisyonu Erdoğan ve çevresine dayatmış durumdalar. Her ne kadar Erdoğan Karadeniz’de doğalgaz bulundu şovu yaparak gaz da almaya çalışsa, “tanrılar kurban istiyor”. Derinlerden gelen sese kulak verdiğimizde, gelen ritmin savaş tamtamları olduğunu fark ediyoruz. Erdoğan da tabanının bu tür bir ortamda ekonomik sorunları, geçim sıkıntısını, işsizliği, çürümeyi falan düşünmeyeceğinin, neo-Osmanlı hayallere dalacağının farkında. Hatta muhalefet denen rejim partileri de, hararetle bu yayılmacı Mavi Vatan diskuruna sahip çıkıyor, onu kullanıyor. Dediğim gibi, ben yazılarımda gerçekleri yazdım ve uluslararası hukuk metinlerine göre - temel olarak Lausanne olmak üzere - Türkiye’nin söylem ve tezlerinin statükodan sapma olduğunu ve makul çizginin çok ama çok dışında olduğunu izah ettim. Bana sosyal medyadan yanıt yetiştirenlerin çoğu da Türkiye’yi korumaya çalışan, bugünkü yayılmacı yönelimi destekleyen kişiler. Ortak argümanlardan biri, Yunanistan’ın doğu Ege adalarını - Lausanne Antlaşması’na aykırı olarak - silahlandırmış olması. Bu konular çok teknik olmakla beraber, insanların bilgilendirilmesi için özetlenmeleri şart. Fakat ne kadar derine girersek o kadar daha fazla bilgi gerekiyor. Hak ve haksızlık ekseninden yaklaşıp, “Yahu Ege kocaman bir deniz! İki eşit parçaya bölsek ya!” türü bir yaklaşım, gerçeklerden kopuk! Dahası hakkaniyetli de değil. Devletlerin egemenlik hakları ve sınırları uluslararası ilişkiler ve uluslararası hukukun en önemli konularından biridir. Yunanistan’ın Ege adaları üzerindeki egemenlik hakları tartışılamaz. Türkiye’nin sorun olarak algıladığı şey, bazı Yunan adalarının Anadolu kıyı şeridine olan yakınlığıdır. Fakat bu, olan gerçekleri değiştirmiyor. Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan Adaları ile Anadolu’ya 3 deniz milinden daha yakın ada, adacık ve kayalıklar hariç olmak üzere, Ege denizindeki bütün ada, adacık ve kayalıklar Yunanistan’a aittir. “Yahu bu da çok fazla ama!” türü kahvehane muhabbetini ciddiye almak mümkün değil. Sahip olunmayan toprak, ister anakara isterse ada olsun, fark etmez; size ait değildir. Nokta! Bu adaların Yunanistan’a intikali, uluslararası antlaşmalara göre gerçekleşti. Ayrıca dünün hadisesi de değil. 1923’te Lausanne Antlaşması imzalandı ve adalar Yunanistan’a kaldı. On İki Ada İtalya’nındı, İtalya savaşı kaybedince İkinci Dünya Savaşı ertesinde Paris Konferansı’nda bu adalar da Yunanistan’a geçti. Türkiye buna itiraz etmedi, zaten edecek uluslararası hukuk zemini de yoktu. Türkiye bu nedenle Paris’e delegasyon göndermeye bile gerek duymadı. Şimdi şunu tespit edelim. Adaların da anakaralar gibi kıta sahanlığı, karasuları ve münhasır ekonomik bölge hakları vardır. Bunu Türkiye kabul etmiyor. İyi de, bunun bir önemi yok. Ortada bir uluslararası hukuk kuralı var. Bu 1983 Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde yazıyor. Evet, Ankara bu sözleşmeyi imzalamadı, dolayısıyla kendisi için bağlayıcı değil. Fakat bu aynı zamanda bir sözlü uluslararası hukuk kaidesidir. Dahası, adaların bu statülerini tanımamak, pratikte bir şeyi değiştirmez. Statüko budur. Statüko değişimini Yunanistan hiçbir zaman kabul etmeyecek. Durum 1945 sonrası Sovyetler’in Boğazlarda üs talep etmesi ve Kars ve Ardahan’ı istemelerine benziyor. Neden Türkiye bu talepleri kabul etmedi? Çünkü haklıydı! Bugün de Yunanistan bu Ege adalarının statüleri ve hakları konusunda haklı. Gelelim Ege adalarının silahlandırılması sorununa. Şimdi Yunanistan bunu ne zaman yaptı? Türkiye Ege Ordusu’nu kurduktan sonra! Türkiye’nin NATO kapsamı dışında tuttuğu Ege Ordusunu kurma nedeni nedir? Tümüyle Yunanistan’a yöneliktir bu ordu. Bu bir. İkincisi, Yunanistan’ın Ege adalarını silahlandırmasının diğer bir nedeni, 1974 Kıbrıs çıkartması sonrasında, tıpkı Kıbrıs gibi, Ege konularının da bir anda damdan düşer gibi gündeme getirilmeye başlanmasıdır. Oysa Ege sorunları denen şey, 1950 öncesinde yoktu. 1950’lerden sonra, özellikle Demokrat Parti, giderek daha pro-aktif bir dış politika izlemeye başladı. Kıbrıs bu nedenle Türk dış politikasının en temel mücadele alanlarından biri oldu. Yunanistan 1974 sonrasında Türkiye Kıbrıs’tan askeri varlığını çekmeyince ve adada eski Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasının gereği olan nizamı yeniden kurdurtmayınca tedirgin oldu. Dahası Türkiye KKTC’yi 1980’lerin başında, darbeci generallerin arzusu istikametinde kurdurunca, Türkiye uluslararası hukuk bakımından tümüyle işgalci konumuna düştü. Bugün Kırım’a olan Rus işgal ve ilhakını kınıyoruz, değil mi? İşte Türkiye’nin Kıbrıs’taki konumu budur. 1974 müdahalesini garantör devlet sıfatıyla gerçekleştiren Türkiye, kendisine o statüyü veren Londra ve Zürih Antlaşmalarının gereğini yapmadı. Oysa müdahalenin resmi amacı, Nikos Sampson’un EOKA’cılarla beraber yaptığı darbeyi etkisiz kılmaktı. Gerekçe buydu. Yani Kıbrıs anayasasını yeniden geçerli kılmak! Adada anayasal düzeni sağlamak! Yoksa o antlaşmalar kendisine adayı işgal etme ve Kıbrıs’ı bölme (taksim) olanağını Ankara’ya vermiyordu. Bu koşullarda Yunanistan Türkiye’nin Ege’de de benzeri bir tutum içine gireceğinden korktu. Ve adaları asgari savunmalarını sağlamak için silahlandırdı. Silahlandırma ne demektir? Yunan askerinin kendi adasını korumak için orada bulunmasıdır. Bugünkü yayılmacı Ankara rejimi tutumuna bakınca, Yunanistan’ın bu hamlesi gereksizdi diyebilir misiniz? Türkiye bugün alenen komşusunun egemenlik alanını tanımadığını ilan ediyor. Yunanistan bu koşullarda adalarını savunamayacak durumda olsa sizce bu Yunanistan’ın toprak bütünlüğü bakımından bir tehdit olmaz mıydı? Bakın, uluslararası politika aksiyon ve reaksiyon üzerinde ilerliyor. Türkiye aksiyon yaptı, şimdi bunun bir reaksiyona sebep olması kaçınılmaz. 1974 sonrası Kıbrıs’tan askerini çekmeyerek Türkiye statüko değişikliği yapmıştır. Bu aksiyondur. Yunanistan ise reaksiyon olarak Ege adalarını silahlandırmıştır. Türkiye 1974’ten beri bir başka ülkenin topraklarının yüzde kırkını askeri işgal altında tutuyor. Bunu söylememden rahatsız mı olunuyor? Üzgünüm ama gerçek budur. Ve bunu Annan Planı ile (adadan askeri çekmek ve Kıbrıs’ı yeniden birleştirmek) Ankara’daki bugünkü iktidar mümessilleri de zımnen kabul etmişlerdir. Şimdi Perinçek, sözcüsü olduğu grubun arzularını açıklıkla dile getirmiş. Ne diyor? Bu işi savaş çözer diyor! Buna katılıyor musunuz? Yanıt evetse, size kötü bir haberim var. Bu vatanseverlik falan değil. Bunun adına yayılmacılık derler. Meselenin temeli, iyi ve kötü arasındaki ince çizgidir. Türkiye bugün Lausanne düzeninin temellerini dinamitliyor. Bunu velev ki Yunanistan yapsa bile, Ankara’nın Lausanne Antlaşması’na tüm gücüyle sahip çıkması gerekirdi. Neden mi? Lausanne Sèvres Antlaşması’nı geçersiz kılan metindi de ondan! Lausanne olmazsa, Sèvres geçerlidir. Türkiye kendi varlık garantisi olan Lausanne metninden sıkılmışa benziyor. Fakat bu metnin alternatifi ne, hiç düşünmüyor. Kimse kusura bakmasın ama bu çok zekice bir pozisyon değildir. Dahası, bu hukuken ve ahlaken de zayıf bir pozisyondur. Daha da önemlisi bu pozisyon tehlikelidir. Ne için? Türkiye’nin o çok değer verdiğini söylediği toprak bütünlüğü için. Umarım Ankara’daki meczuplar ve bir avuç ikinci sınıf maceracı Enver Paşa profili subay ülkeyi ateşe atmaz
@@ysti6552 friend ,could you please write your replay in English or have Google translate attached.thenyou are going to have a replay.thanks.
Anlaşmada "disarmament" denmiyor, "demilitarised" deniyor. Yani "silahsızlandırma" değil, "askerden arındırılmış" demek. Arada çok büyük bir fark var. Koskoca BBC bunun farkını bilmiyor olamaz, gel de şimdi kötü niyet arama! Ayrıca Türkiye'nin karasuyu diye bir sorunu da yoktur, Yunan talepleri vardır. Lozan'da iki ülkenin de karasuyunun üç deniz mili olduğu yazar, bunun uygulanması gerekir. Bunun müzakere edilmesini savunan ve inadına "silahsızlandırma" diyen emekli "büyükelçi"lerin aidiyetinin nereye olduğu da soru işaretidir.
Tarafsız olduklarını göstererek halkımızdan destek alıyorlar. Herkes yorumda övmüş ama alttan alta yanlış bilgiler veriyorlar.
Aynı anlama geliyor aga. Askerin olmadığı yer silahsızlaştırılmış olur. Yani ne silahlı asker, ne de roket, tank, top vs. olmaması gerek.
Türkiye bilincli oarak gerilim cikariyor, düsman imgeler, korkular ve komplexler üzerinden icerde milliyetci-soven histeri ve nefreti körükleyerek fasist, saldirgan, irkci, soykirimci devletin varligini garantiye almak istiyor. Türk insnai demokratiklestikce, sag duyulu oldukca, normallestikce, insnaligin bir parcasi oldugu gercegini kavradikca bu katliamci, baskici fasist mefya devlet de zayfilayacak, onu kontrol eden faist cete de saltanatindan olacak. Gerilim ve düsmanlik TC'yi yönetenlerin can simididir.
@@Can-iu3sg Gayri askeri statü silahsızlandırmayı da içine alır, daha geniş bir şemsiyedir. Mesela bir tugay asker getirirsiniz, bir savaş gemisi gelir adayı ziyaret eder, bir savaş uçağı adanın üzerinde tur atar, bu silahsızlandırılmayı bozmaz bu gayri askeri statüyü bozar. Silahsızlandırma dediğin zaman bunları yapabilir. Gayri askeri statü çok daha sıkı bir statüdür. Sadece bir müfreze jandarma askeri bulundurmak ile sınırlıdır.
@@lordgibiyim6918 Her neyse. Ben şahsen zaten Türkiye'nin ileride Kıbrıs adasına yaptığı gibi bu yunan adalarına da bir operasyon çekeceğini düşünüyordum bir ara. Son zamanlarda bu hava biraz duruldu ama vazgeçtiklerini pek sanmıyorum. Vardır beklenilen bir zaman.
Türkiye’nin en büyük sıkıntısı hakkını uluslararası mahkemelerde aramak yerine sürekli seçim malzemesi yapıp haklıyken haksız konuma düşmesidir.
Kardeşim çok safsın kusura bakma. Uluslar arası mahkemeler ne zaman Türkiyeye hakkını teslim etmiş ? Uluslar arası mahkeme dediğin kendi mahkemeleri kendi yargıçları zaten.. ayrıca seçim malzemesi yaptığı yok kimsenin. Yunanistan saldırmak için seçim mi bekliyor sanki
Mitsotakis her yerde dile getiriyor, uluslararası mahkemeleri kabul etmiyoruz diye... Onu görmezler, duymazlar bunlar...
@mustafa yücel
Sonraki nesil Türk olmak yerine bizden " küfrü " öğrenecek MAZALLAH
Küfür denen aşağılık bir batı pisliği ağızlara yerleşmiş, pkk bile bu kadar zarar vermedi.
Ahlak, Türk ün en büyük karakteristik özelliğidir halbuki
Kardeşim siz Salakmısınız şu sosyal medya gerçekten CAHİL çöp insanlarla dolu anlaşmayı imzalayan taraflar belli Ege ve Akdeniz'deki adaların silahsızlandırılması konusunda ilgili anlaşmalardan doğan yükümlülüklerini yerine getirmiyor BM ye kaçtane şikayet dilekçesi gitti. Tarih İnstagramda twitterda 15 saniyelik videolarla ögrenilmiyo
Siz asla ATATÜRK'ün TÜRK Gençliği diye bahsettiği gençlik olamazsınız
Ne kadar da safsınız Azerbaycan Dağlık Karabağ için diplomasi yoluyla meseleyi halletmek için 30 yıl bekledi bi halt olmadı sahada gücünü göstermezsen uluslararası mahkemeler hava cıva
Fransa ve İngiltere arasındaki adalar için uluslararası mahkemelerin kararları var örnek olarak vermeliydiniz... Eksik ele almışsınız...
Kardesim bilmediğimden soruyorum yanlis anlamazsan mahkeme kararları neler?
@mustafa yücel suriye ürak harekatımızdan sonra oraya odaklanacaz ama bu hareket esnasında sırtımıza hançeri yiyecez gibime geliyor
@@festivalssenlik9328 ABD izin vermezse zor
12 deniz mili, jersey adasından bahsediyorsun sanırım
it iti ısırmaz.
Falkland Adalarınin Arjantin'e uzaklığı 400 km. Meis 2 km. Meis Türk karasularinda kalıyor, böyle bir ucubenin başka bir örneği yok.
dönemin şartlariyla o kadar alabilmis 50 sene sonra savaş sebebi yapmak saçma
@@izachu904 Devlet düzeyinde bakarsak 50 sene kısacık bir dönem. İnsani olarak uzun bir zaman olabilir. Fakat devlet düzeyinde çok kısa bir dönem.
@@medyakasifi4948 devletin süresi kağıt üstünde hiç bir anlam ifade etmiyor aslında. azerbaycan 20 yillik ülke . TC de 100 yillik ama çok uzun bir geçmişi var. Karadağ slovakya slovenya 10 yillik ülkeler .
@@izachu904
Türkiye Cunhuriyeti kağıt üzerinde anlam ifade etmiyor 100 yıllık ülke demişin.
Türkiye Cunhuriyeti Osmanlı döneminden kalan tüm borçları hepsini istedi tüm ülkeler, hepsini de verdik. Osmanlı döneminde yapılan anlaşmalar a da uyulmasını istedilrr ( sevr vs hariç)
Şimdi biz 100 yıllık devlet oluyor ve belge ler bir şey ifade etmiyor muş öyle mi?!
O vakit rusya da 91 de kuruldu. Bizim Osmanlı döneminden kalan kars vd anlaşma da işe yaramıyor öyle mi?!
Rus bile sovyet öncesi Osmanlı ile yapılan anlaşmaları Türkiye ile yapmış olarak kabul ediyor
Sen ne hikaye anlatıyorsyn?!
@@izachu904 kardeş bu arada Azərbaycan 1918 yılında kurulmuştur yani buda Türkiyeden daha önceye gidiyor 1923 yılı lakin sonradan Azərbaycan müstakilkiyini yitirmiştir.
Türkiye'nin öncelikli amacı ilk 10 ekonomiye girmek askeri olarak ilk 6-7 ye girmek olmalı ardından bu meseleleri çözmek çok daha kolay olur.
Keşke. Ama ekonomi sırasında giderek kötüye gidiyoruz. Hırsızlığın suyunu çıkardılar.
@@RealworldTr artık ilk 20 de bile değil. A haber dışında da bir şeyler izleyin
En mantıklı yorum 👍
@@bulentkoyuncu4736 13. askeri gucu turkiyenin ekonomide ilk 20de degiliz
zde tarih..... Orta Asyadan yakarak - yikarak - katlederek geldigimiz andan baslar ....!! Talkan ve Curcanda hosgoru... dinine !! kilic hakki cercevesinde gecmek icin binlerce soydasimizi katlettiler !!! Teferruattir....Onemsizdir.... Allahin emridir.... Kanimiz yerde kalmadi ... On misli fazla, gavur, dinsiz, agnostik, mecusi, sapkin, kadim halklari katlettik .... Etkisiz hale getirdik !! Onceki kulturler, kadim halklar, tarihler, uygarliklar yok hukmundedir ...Kadim halklari, sinemalarda, filimlerde asagilamak - karalamak, vatansever sanatcilarimizin gorevidir !! Kurtlar vadisi - pusu destanlari....ulkumuzu... yolumuzu gosteriyor.Her konuda, sadece biz daima hakliyiz..... ve magduruz....Butun komsularimiz zaten dogustan kotudur....haindir..... Dunyada sadece biz yedi duvele karsi, ozde...kahramanlik destanlari yazariz ....3000 yillik Ege denizi, simdi Adalar denizi oldu ...?? Uluslararasi hukuk, imzaladigimiz antlasmalar A IHM mahkemesi, adalet, demokrasi, insan haklari, bize viz gelir....Suriyeyi yikmak - bolmek icin karistirdik ... Esasinda saldirganligimizin amaci Suriyenin toprak butunlugunu saglamaktir... !! Uzmanlarimiz... yazarlarimiz hergun anlatiyor....Boyle ahlaksiz - vicdansiz - tiyatrocu - cifte standartci - ilkesiz - saldirgan - agresif - dis ve ic politikaya ender rastlanilir ... !! Suriyeden sonra simdilik yeni hedef Yunanistan. Pahalilik, issizlik, somuru, yagma ,talan, yolsuzluk, ganimet, adaletsizlik, baski ve zulum politikalarini unuturmak icin, daima bizden daha zayif bir komsu hedef olmali !! Din ve altin tuccarlari, militarisler, irkcilar, neoosmanlici emperyalistler, sahte laikciler, konu yagma - talan - saldirma olunca, vatan icin omuz omuzadir.... !!! Dusunmeden, sorgulamadan, arastirmadan, carpitmalara, yalanlara, devlet politikasina, kolayca inanan, buyuk bir cahil, fanatik, gorgusuz, saygisiz kitlenin olmasi, algi ive dezenformasyon isimizi, epeyce kolaylastiriyor ...!!
7:50 “bu adalar silahsızlandırılmalı” çeviriniz yanlış. “Askersizleştirilmeli” olacak doğrusu! “Unarmed” demiyor sözleşmede, “demilitarized” diyor!
bbc ye işini mi öğretiyosun abisi
@@aegontargaryenn3337 evet öğretiyorum, abisi.
Aynı anlam.
@@askosefamerve İngilizce bilemek de zor be…. 21. Yüzyılda…
@@cengizcolakoglu Evet bilmiyorum ne demezsin.
keşke haberde daha çok bilirkişiye danışsaydınız.2 kişi ile sınırlı kalmış.İnşallah devamı olur
Emekli büyükelçi ve bizim bakanlar hep saldırgan olarak gösterilmiş Yunan ise daha uzlaşmacı, haklı ve masum olarak gösterilmiş. Örneğin bizimki soru sorarak veya bir iddiada bulunuyor karşı tarafta cevap veriyor. Esraki Yalçınalpki iyi iş çıkarmış tebrik etmek lazım.
@@muhammeterdem6648 alakasi yok . Yaygın görüşleri konuşuyor. Adam ortalama Türk görüşünü temsil ediyor. karşi tarafda birleşmiş milletleri temsil ediyor.
karşida Yunan milliyetçisini koysalar yorumlarda Türkler yıkardı burayı aga
@@muhammeterdem6648 Çok saldırgan ve tehditkar gösterilmişiz. Özellikle savunma bakanımız. Haklıyken haksız duruma düşmüşüz.
@@medyakasifi4948 bbc nin tarihini araştırırsanız ingiliz istihbaratına çalıştığını görürsünüz. Algı yönetimi ters psikoloji dezenformasyon en iyi yaptıkları şeylerdir.
Sorunlar gayet net aciklanmis. Tebrikler...
3:17 o şartlar hiç oluşmayacak 😊
Sevgili BBC, Türkiye ve yunanistan arasında anlaşmazlık diye bir şey yoktur. Yunanistan'ın Türkiye'den bitmek tükenmek bilmeyen talepleri vardır. Anlatabildik mi? Anlayabilmeniz için İngilizce olarak da yazıyorum: Dear BBC, There is no such thing as disagreement between Türkiye and Greece. Greece has endless demands from Turkey. Could we explain?
Dear user, Turkey has demands to change Lausanne, not Greece.
Your BBC😂
Bu kanalında ülkesi olan İngiltere ve Fransa arasındaki Channel adaları problemi nasıl çözülmüş? Bu örneği neden atladınız?
Dua edin bu mesele yalnız adalar ile kalsın.
Hep tehtit hep tehtit.
😂😂😂
Bu mesele artık çözülmeli yeter. Kozların paylaşılması gerekli. Bu iş sürekli birilerinin çıkarı olmaktan çıkmalı. Yunanistan sürekli Fransa'dan destek almayı kesmeli. Dişe diş göze göz.
Önden buyur yiğidim, buradan klavye bordo bereliği yapma! Savaşın ne olduğunu bilmeden atıp tutma!
Gerçek dünyadaki savas hoi4 değil kardeşim. Arkada binlerce yetim bırakmak demek. Türkiye haklarını hukukla korumalıdır.
@@Karapence0 Savaş Hoi4 değil evet. Sana bunu çok iyi öğretebilirim. Psikolojik harekat yaptığını sanan Yunan cakkalları siz, en önden ben gelecem siz yeterki adres verin. Size Hoi4 nasıl ögretecem merak etmeyin. Yunan dönmelerine fazla yaşam hakkı tanınıyor bu ülkede.
@@notfoundwin Sulh birileri senin olanı çalmaya çalışırken olmaz. İngiltere ve Fransa arasındaki anlaşmaya bak. Jersey Adası nerede aç bir bak. Fransa'nın MEB alanına aç bir bak. Bu Yunanlılar yapmaya çalıştıkları bu hırsızlıkların bedelini ödeyecekler. Çok çirkin hareketler yapıyorlar bu hareketleri kin ve nefret tohumları ekiyor. Uluslararası hukuktan dem vuruyorlar yaptıkları hiçbir şey uluslararası hukuka uymuyor. Bizden de kimse uymamızı beklemesin. İhlal eden onlar.
Ozde tarih..... Orta Asyadan yakarak - yikarak - katlederek geldigimiz andan baslar ....!! Talkan ve Curcanda hosgoru... dinine !! kilic hakki cercevesinde gecmek icin binlerce soydasimizi katlettiler !!! Teferruattir....Onemsizdir.... Allahin emridir.... Kanimiz yerde kalmadi ... On misli fazla, gavur, dinsiz, agnostik, mecusi, sapkin, kadim halklari katlettik .... Etkisiz hale getirdik !! Onceki kulturler, kadim halklar, tarihler, uygarliklar yok hukmundedir ...Kadim halklari, sinemalarda, filimlerde asagilamak - karalamak, vatansever sanatcilarimizin gorevidir !! Kurtlar vadisi - pusu destanlari....ulkumuzu... yolumuzu gosteriyor.Her konuda, sadece biz daima hakliyiz..... ve magduruz....Butun komsularimiz zaten dogustan kotudur....haindir..... Dunyada sadece biz yedi duvele karsi, ozde...kahramanlik destanlari yazariz ....3000 yillik Ege denizi, simdi Adalar denizi oldu ...?? Uluslararasi hukuk, imzaladigimiz antlasmalar A IHM mahkemesi, adalet, demokrasi, insan haklari, bize viz gelir....Suriyeyi yikmak - bolmek icin karistirdik ... Esasinda saldirganligimizin amaci Suriyenin toprak butunlugunu saglamaktir... !! Uzmanlarimiz... yazarlarimiz hergun anlatiyor....Boyle ahlaksiz - vicdansiz - tiyatrocu - cifte standartci - ilkesiz - saldirgan - agresif - dis ve ic politikaya ender rastlanilir ... !! Suriyeden sonra simdilik yeni hedef Yunanistan. Pahalilik, issizlik, somuru, yagma ,talan, yolsuzluk, ganimet, adaletsizlik, baski ve zulum politikalarini unuturmak icin, daima bizden daha zayif bir komsu hedef olmali !! Din ve altin tuccarlari, militarisler, irkcilar, neoosmanlici emperyalistler, sahte laikciler, konu yagma - talan - saldirma olunca, vatan icin omuz omuzadir.... !!! Dusunmeden, sorgulamadan, arastirmadan, carpitmalara, yalanlara, devlet politikasina, kolayca inanan, buyuk bir cahil, fanatik, gorgusuz, saygisiz kitlenin olmasi, algi ive dezenformasyon isimizi, epeyce kolaylastiriyor ...!!
1982 BM sözleşmesi ülkeler anlaşmaları halinde 12 mile KADAR diyor... Yanlış anlatıyorsunuz...
Yunanistan dinlemiyor zaten onu söylemeseler fark etmez.
İyide senin ülkenin dibinde adaları var adamlarin 12 mili kabul edersek biz T.C olarak Ege de denize bile giremeyiz değil tekne ile gezmek o hakkı bir kere verdinmi bir daha unut insanlarimiz niye uğraşıyor 100 yıl önce İtalyanlar daymış İtalya savaştan sonra bize vermesi gerekirken Yunanistana vermişler oda 100 yıllığına
Çözüm ; iyi niyet ve diyalog :) Buna gülünür biz ne yapmamız gerektiğini biliyoruz ama başımızda lider yok.
Aynen 6 lı masadan güzel lider çıkar. Hatta kemal kilicdaroglu falan ne yapması gerektiğini bilir. Gider boyun eğer. Suriyede ırakta gereğini hangi lider yapıyor ?? utanmadan lider yok diyorsun ?
Sen yunansın galiba başınızda doğrudur lider yok maşa var Türkiye Devletini biliyon başında dünya lideri Recep Tayyip Erdoğan var yunanların korkulu rüyası
yunan diplomat dümenci , bizim yetkililer ise çok kabadayı bu üslupla devam edersek zor bu işler ...
Aynen neye güvenerek diyorlar muamma karşımızda yunanistan yok abd var ama anlayana tabi..
@@androidmacrodevices662 Amerika'daki Yunanlilar var .
this happens when you are within the limits of the law vs. when you are outside of the limits and try to invent things out of thin air.
Çözüm: iyi niyet ve diyalog. Tamamen zırva.
Yunanistan bundan anlamaz
Aynen kanka, Yunanistan'a diyeceğiz "anlaşmalara aykırı olarak silahlandırdığınız adalardan geri çekilin", onlar da diyecek "tamam".
sivil silahlanma ile bi adayı ele geçirip savaşı başlatmamız lazım gizli bir opersyon ile
Osmanlı da dahil olmak üzere Türkiye tarihinde maalesef denizler konusunda hep başarısız olduğumuzu gözlüyorum. Umarım sert yöntemler yerine barışçıl ve müzakereci yöntemler kullanılır.
yunanistan, bu konuların müzakeresi başlayacağı zaman, iddialarını en uç noktalardan başlatıp, lehine en yüksek sonuçlar almak için bu günden bir kamuoyu oluşturmayı amaçlıyor. biz de kendi iddialarımıza odaklanmak, çevre ülkelerle, iddialarımızı destekleyecek anlaşmalar yapmaya çalışmak durumundayız. mısır'ı ve israil'i kendimizden uzaklaştırıcı söylemlerde bulunmanın bize hiçbir faydası olmadığı gibi, birçok zararı olduğunu da yaşayarak gördük
Doğu Akdeniz’de çözüm ne? |Prof. MEHMET EFE ÇAMAN PhD. Daha önceki yazılarımda Türkiye’nin doğu Akdeniz ve Ege Denizi’ndeki yaklaşımlarını kaleme almış, analiz etmiştim. Çok tepki alsam da bunları yazmak, tarihe not düşmek önemlidir kanımca. Esas olarak Türkiye’de yönetime gelmiş bulunan Avrasyacı derin devlet unsurlarının nasıl bir dış politika anlayışında olduklarını bugünkü haşin ve agresif Türkiye pozisyonlarından anlamak mümkün. Belirttiğim üzere, Türkiye Lausanne düzenine aykırı işler peşinde görünüyor. Bugün sosyal medyaya düşen bir videoda Doğu Perinçek, Ahmet Hakan’la olan bir programda doğu Akdeniz’de sorunların hukukla ve müzakerelerle değil, askeri güçle, hatta savaşla çözülebileceğini söylüyor. Perinçek İslamcı tayfanın ahmak meczuplarından biri değil. Öyle olsa yanıt da vermezdim zaten. Fakat bilindiği üzere rejimin derinleri, özellikle de donanmadaki askeri kanat, Mavi Vatan denen yayılmacı ve Lausanne Antlaşması’nın altını oyan bir pozisyonu Erdoğan ve çevresine dayatmış durumdalar. Her ne kadar Erdoğan Karadeniz’de doğalgaz bulundu şovu yaparak gaz da almaya çalışsa, “tanrılar kurban istiyor”. Derinlerden gelen sese kulak verdiğimizde, gelen ritmin savaş tamtamları olduğunu fark ediyoruz. Erdoğan da tabanının bu tür bir ortamda ekonomik sorunları, geçim sıkıntısını, işsizliği, çürümeyi falan düşünmeyeceğinin, neo-Osmanlı hayallere dalacağının farkında. Hatta muhalefet denen rejim partileri de, hararetle bu yayılmacı Mavi Vatan diskuruna sahip çıkıyor, onu kullanıyor. Dediğim gibi, ben yazılarımda gerçekleri yazdım ve uluslararası hukuk metinlerine göre - temel olarak Lausanne olmak üzere - Türkiye’nin söylem ve tezlerinin statükodan sapma olduğunu ve makul çizginin çok ama çok dışında olduğunu izah ettim. Bana sosyal medyadan yanıt yetiştirenlerin çoğu da Türkiye’yi korumaya çalışan, bugünkü yayılmacı yönelimi destekleyen kişiler. Ortak argümanlardan biri, Yunanistan’ın doğu Ege adalarını - Lausanne Antlaşması’na aykırı olarak - silahlandırmış olması. Bu konular çok teknik olmakla beraber, insanların bilgilendirilmesi için özetlenmeleri şart. Fakat ne kadar derine girersek o kadar daha fazla bilgi gerekiyor. Hak ve haksızlık ekseninden yaklaşıp, “Yahu Ege kocaman bir deniz! İki eşit parçaya bölsek ya!” türü bir yaklaşım, gerçeklerden kopuk! Dahası hakkaniyetli de değil. Devletlerin egemenlik hakları ve sınırları uluslararası ilişkiler ve uluslararası hukukun en önemli konularından biridir. Yunanistan’ın Ege adaları üzerindeki egemenlik hakları tartışılamaz. Türkiye’nin sorun olarak algıladığı şey, bazı Yunan adalarının Anadolu kıyı şeridine olan yakınlığıdır. Fakat bu, olan gerçekleri değiştirmiyor. Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan Adaları ile Anadolu’ya 3 deniz milinden daha yakın ada, adacık ve kayalıklar hariç olmak üzere, Ege denizindeki bütün ada, adacık ve kayalıklar Yunanistan’a aittir. “Yahu bu da çok fazla ama!” türü kahvehane muhabbetini ciddiye almak mümkün değil. Sahip olunmayan toprak, ister anakara isterse ada olsun, fark etmez; size ait değildir. Nokta! Bu adaların Yunanistan’a intikali, uluslararası antlaşmalara göre gerçekleşti. Ayrıca dünün hadisesi de değil. 1923’te Lausanne Antlaşması imzalandı ve adalar Yunanistan’a kaldı. On İki Ada İtalya’nındı, İtalya savaşı kaybedince İkinci Dünya Savaşı ertesinde Paris Konferansı’nda bu adalar da Yunanistan’a geçti. Türkiye buna itiraz etmedi, zaten edecek uluslararası hukuk zemini de yoktu. Türkiye bu nedenle Paris’e delegasyon göndermeye bile gerek duymadı. Şimdi şunu tespit edelim. Adaların da anakaralar gibi kıta sahanlığı, karasuları ve münhasır ekonomik bölge hakları vardır. Bunu Türkiye kabul etmiyor. İyi de, bunun bir önemi yok. Ortada bir uluslararası hukuk kuralı var. Bu 1983 Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde yazıyor. Evet, Ankara bu sözleşmeyi imzalamadı, dolayısıyla kendisi için bağlayıcı değil. Fakat bu aynı zamanda bir sözlü uluslararası hukuk kaidesidir. Dahası, adaların bu statülerini tanımamak, pratikte bir şeyi değiştirmez. Statüko budur. Statüko değişimini Yunanistan hiçbir zaman kabul etmeyecek. Durum 1945 sonrası Sovyetler’in Boğazlarda üs talep etmesi ve Kars ve Ardahan’ı istemelerine benziyor. Neden Türkiye bu talepleri kabul etmedi? Çünkü haklıydı! Bugün de Yunanistan bu Ege adalarının statüleri ve hakları konusunda haklı. Gelelim Ege adalarının silahlandırılması sorununa. Şimdi Yunanistan bunu ne zaman yaptı? Türkiye Ege Ordusu’nu kurduktan sonra! Türkiye’nin NATO kapsamı dışında tuttuğu Ege Ordusunu kurma nedeni nedir? Tümüyle Yunanistan’a yöneliktir bu ordu. Bu bir. İkincisi, Yunanistan’ın Ege adalarını silahlandırmasının diğer bir nedeni, 1974 Kıbrıs çıkartması sonrasında, tıpkı Kıbrıs gibi, Ege konularının da bir anda damdan düşer gibi gündeme getirilmeye başlanmasıdır. Oysa Ege sorunları denen şey, 1950 öncesinde yoktu. 1950’lerden sonra, özellikle Demokrat Parti, giderek daha pro-aktif bir dış politika izlemeye başladı. Kıbrıs bu nedenle Türk dış politikasının en temel mücadele alanlarından biri oldu. Yunanistan 1974 sonrasında Türkiye Kıbrıs’tan askeri varlığını çekmeyince ve adada eski Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasının gereği olan nizamı yeniden kurdurtmayınca tedirgin oldu. Dahası Türkiye KKTC’yi 1980’lerin başında, darbeci generallerin arzusu istikametinde kurdurunca, Türkiye uluslararası hukuk bakımından tümüyle işgalci konumuna düştü. Bugün Kırım’a olan Rus işgal ve ilhakını kınıyoruz, değil mi? İşte Türkiye’nin Kıbrıs’taki konumu budur. 1974 müdahalesini garantör devlet sıfatıyla gerçekleştiren Türkiye, kendisine o statüyü veren Londra ve Zürih Antlaşmalarının gereğini yapmadı. Oysa müdahalenin resmi amacı, Nikos Sampson’un EOKA’cılarla beraber yaptığı darbeyi etkisiz kılmaktı. Gerekçe buydu. Yani Kıbrıs anayasasını yeniden geçerli kılmak! Adada anayasal düzeni sağlamak! Yoksa o antlaşmalar kendisine adayı işgal etme ve Kıbrıs’ı bölme (taksim) olanağını Ankara’ya vermiyordu. Bu koşullarda Yunanistan Türkiye’nin Ege’de de benzeri bir tutum içine gireceğinden korktu. Ve adaları asgari savunmalarını sağlamak için silahlandırdı. Silahlandırma ne demektir? Yunan askerinin kendi adasını korumak için orada bulunmasıdır. Bugünkü yayılmacı Ankara rejimi tutumuna bakınca, Yunanistan’ın bu hamlesi gereksizdi diyebilir misiniz? Türkiye bugün alenen komşusunun egemenlik alanını tanımadığını ilan ediyor. Yunanistan bu koşullarda adalarını savunamayacak durumda olsa sizce bu Yunanistan’ın toprak bütünlüğü bakımından bir tehdit olmaz mıydı? Bakın, uluslararası politika aksiyon ve reaksiyon üzerinde ilerliyor. Türkiye aksiyon yaptı, şimdi bunun bir reaksiyona sebep olması kaçınılmaz. 1974 sonrası Kıbrıs’tan askerini çekmeyerek Türkiye statüko değişikliği yapmıştır. Bu aksiyondur. Yunanistan ise reaksiyon olarak Ege adalarını silahlandırmıştır. Türkiye 1974’ten beri bir başka ülkenin topraklarının yüzde kırkını askeri işgal altında tutuyor. Bunu söylememden rahatsız mı olunuyor? Üzgünüm ama gerçek budur. Ve bunu Annan Planı ile (adadan askeri çekmek ve Kıbrıs’ı yeniden birleştirmek) Ankara’daki bugünkü iktidar mümessilleri de zımnen kabul etmişlerdir. Şimdi Perinçek, sözcüsü olduğu grubun arzularını açıklıkla dile getirmiş. Ne diyor? Bu işi savaş çözer diyor! Buna katılıyor musunuz? Yanıt evetse, size kötü bir haberim var. Bu vatanseverlik falan değil. Bunun adına yayılmacılık derler. Meselenin temeli, iyi ve kötü arasındaki ince çizgidir. Türkiye bugün Lausanne düzeninin temellerini dinamitliyor. Bunu velev ki Yunanistan yapsa bile, Ankara’nın Lausanne Antlaşması’na tüm gücüyle sahip çıkması gerekirdi. Neden mi? Lausanne Sèvres Antlaşması’nı geçersiz kılan metindi de ondan! Lausanne olmazsa, Sèvres geçerlidir. Türkiye kendi varlık garantisi olan Lausanne metninden sıkılmışa benziyor. Fakat bu metnin alternatifi ne, hiç düşünmüyor. Kimse kusura bakmasın ama bu çok zekice bir pozisyon değildir. Dahası, bu hukuken ve ahlaken de zayıf bir pozisyondur. Daha da önemlisi bu pozisyon tehlikelidir. Ne için? Türkiye’nin o çok değer verdiğini söylediği toprak bütünlüğü için. Umarım Ankara’daki meczuplar ve bir avuç ikinci sınıf maceracı Enver Paşa profili subay ülkeyi ateşe atmaz.
Yunanistan'ın, UNCLOS anlaşmasında öngörülen hesaplamaları basitçe uygulayan pozisyonunda aşırı bir şey yok. Öte yandan Türkiye, Libya geçici hükümeti ile Yunanistan yokmuş gibi davranan bir MEB paylaşımına imza attı. Bu aşırı. Ayrıca Libya parlamentosu ve AB, geçiş hükümetinin yetkilerini aşan bu imzayı kınadı.
anlaşmada geçmeyen şeyleri geçerli saymaya kalkan anlayış
O değil de, videoda aşırı emek var ve çok özenli hazırlanmış; bir ton animasyon, geçiş efekti, görseller, videolar derken güzel bir derleme çıkmış ortaya. Emeğinize sağlık.
Para.
Vox Atlas'tan örnek almışlar, ingilizceniz varsa orayı da takip etmenizi öneririm.
Yunanistan kurulduğundan bu güne Garnizon Devlet seviyesini aşamadı.. Ege'nin Kızıldenizden Odeseya uzanan bir deniz yolunun parçası olduğunu , Ege'de kara suları konusunun tüm Karadeniz üikelerini ilgilendirdiğini görmemeleri, akıl tutulması gibi. İngilizler bunu onlara anlatmalı. Uluslararası ticaret yollarında sınırsız egemenlik mantıklımıdır.
Bu deniz yolunun Türk sularından geçmesine aldırmayın. Yunan sularından geçmesini neden sorun ediyorsunuz? Yunanistan navigasyonu yasaklamak niyetinde değil. Aksi takdirde, Yunanistan ve Kıbrıs, kuruluşundan bu yana Avrupa Birliği'ne üye olmayı başarmışlardır. Türkiye başarısız oldu. Ne söylediğini düşün.
Savunma için çok fazla, Türkiye için çok az. Bu cümle aklı başında olana yetiyor olması lazım ama anlayana
Türkiye kendine yakın adaları Yunanistandan almalıdır, net. Bu durumun başka çözümü yok.
😂😂😂😂😂
@@evangelosdrougos1534Birgün bu gülmenin yerini ağlama alacak o zamanda bu kahkahanı görmek isterim
@@evangelosdrougos1534 bence çok gülme. barışçıl davranmazsanız bu gerçekleşebilir.
😅😅😅😅
@@buraksahin2932hadi gel babayiğit..
Bu video BBC International'da da yayınlanacak mı?
sanmam
Sence international bir haber mi bu?
Türk haber medyasının BBC de staj yapması gerekiyor kaliteli haber için
BBC News Türkçe nin bir önceki haberine bir göz atmalısın ondan sonra aptalca kıyaslamara kalkış. Önce insanlık stajı alsınlar sonra kaliteli haber stajı verirler.
Türk medyasını ben çaycı bile yapmam sen stajdan bahsediyorsun
@@Aiden.Caldwell gayet güzel haberleri olması (taraflı olduklarını değiştirmez), ekrana kendilerinin uygun gördükleri iki kişinin çıkarılması ile farklı bakış açıları sunulmaz ve sana her kesimin fikirlerini sunduğunu hissettiriyorlarsa bu durum sadece senin konu hakkında ne kadar boş olduğunu gösterir çünkü konuyu yorumlayacak tartacak bilgiden yoksunsun. Önüne atılan her kemiğe (inanma) havlama yani benim üsteki yanıtımın muhattabıda sen değilsin. Nitekim yorum yanıtı alabilmek için önce kendin (gerçek ismini yazacak kadar cesaretli) olmalısın sonra da insan! ucuz toplum siyaseti yapanları insan yerine pek koymuyorum kişisel algılama..
Bencede böyle taraflı haberleri örnek almalıyız
@@giganotosaurus5826 Tam olarak neresi taraflı hem Türkiye'den hemde Yunanistan'dan konuk almış söylediklerini yayınlamış gerçekten anlamadığım icin soruyorum hangi nokta taraflı idi
Falkland adaları için ingiltere ve arjantin arasında bir savaş çıktıgını unutmayın.
O savaş gelecek
Aman savaş istemez. Adalar Yunan'ın olsun. Kimsenin toprağında gözüm yok şahsen.Bu mevzular da çözülmeyecek mevzular değil , iki tarafta seçim malzemesi olarak kullanıyor , umarım bir şey çıkmaz.
Yunanistan ile 12 mil sorunun çözmek için Macaristan, Kazakistan, Endonezya gibi ülkelere arabuluculuk yaptırarak sorunları savaşmadan çözmeliyiz. Arabulucu ülkeler, Ege'de, Türk kara suları 6 milde kalarak, Yunan adalarında kara suları 6 milde kalarak, yalnızca Yunan ana karasının bize uzak bölümlerinde kara sularını 8-9 mile çıkartılmasını içeren kalıcı barışı içeren öneriler sunabilirler.
"Eğer sınırlarınızda bir sorun varsa, bunu gidermenin tek yolu sınırlarınızı genişletmektir."
ATTİLA
Attila barbar bir vahsi
Evet cok dogru Istanbula kadar 😅
@@hlianakatsivelou9543Bekliyoruz buyrun 😉
İktisadi və harp gücüne bakar, olay bu. Sonra havlama değil, qıkı bile çıkamaz, kimsenin.🇹🇷🇦🇿
Zamanı geldiğinde anakaranızıda adalarımızıda sizden geri alacağız umarım halen o gün geldiğinde o konumda olursunuz 👍
ΧΑΧΑΧΑΧΑΧΑΧΑΧΑΑΧΑΧΧΑΑ 💦🔫🤣
Bana öyle geliyor ki Kürdistan ile beraber ege ve İstanbulu da kaybedeceksiniz.
😂😂😂😂😂 bek
BBC News Türkçe nin gerçekten tarafsız gözle yapacağı bir ege sorunu videosunu (gelmeyeceğini bile bile) dört gözle bekliyorum. Konuk olarak konuyla ilgilenen Cihat Yaycı paşayı çağıramamak bile konuya yaklaşımınızı açıklıyor. İnsan soruyor insan düşünüyor BBC News Türkçe de bir tane ülkesini seven türk insanı yok mu? Yoksa bu tür kanallara girebilmenin ön şartı vicdanınızı satmak mı?
Ön şart bilimum yabancı lise ve kolej mezunu olmak
Aynen kardesim a haber yayinciligi yapmaliydi
Girenler gelenikle turk olmayan ama turkce bilip turkiyede yasiyanlardir misal turkiyede yasiyan rumlar veya gurculer onlar turkiyenin menfaati umrunda deyil
Bu kanallarda çalışmanın şartı ecnebiden daha fazla Türkiye düşmanı olmalısın benim gördüğüm kadarıyla
Cem Gürdeniz paşa gelseydi eğer..
Çözüm: herkes anakarasına yakın olan adaları alsın olsun bitsin 😉
Γιατί ήρθε η Ελλάδα να πάρει το σπίτι σου;;; Γιατί θες να κλέψεις το δικό μας.τα νησιά είναι ΕΛΛΗΝΙΚΆ.
Arası?
@@askosefamerveuluslar arASI serbest bölge diye bişey var
cok iyi özetlenmis tesekkürler
Taraflı olduğu o kadar açıkki,Türkiye savaş yanlısıymış gibi Yunanlılar da savaş istemeyen barış yanlısı masumlar gibi göstermişsiniz.
If You could read, You would see who is pro wsr in the comments!😂
@@davidaxelos4678 Biz güçlüyüz savaş yanlısı değil, olayı çok yanlış anlamışsın 😂
@@Blueberry-hv7phakliniz fikriniz savas yık yak oldur.
Bravooo: Hulusi Akar: "Bu silahlamalar kime karsi? Yani normal savunma icin cok fazla Türkiye icin cok az"
Peki izmir de ege ordusu kime karsi?
zde tarih..... Orta Asyadan yakarak - yikarak - katlederek geldigimiz andan baslar ....!! Talkan ve Curcanda hosgoru... dinine !! kilic hakki cercevesinde gecmek icin binlerce soydasimizi katlettiler !!! Teferruattir....Onemsizdir.... Allahin emridir.... Kanimiz yerde kalmadi ... On misli fazla, gavur, dinsiz, agnostik, mecusi, sapkin, kadim halklari katlettik .... Etkisiz hale getirdik !! Onceki kulturler, kadim halklar, tarihler, uygarliklar yok hukmundedir ...Kadim halklari, sinemalarda, filimlerde asagilamak - karalamak, vatansever sanatcilarimizin gorevidir !! Kurtlar vadisi - pusu destanlari....ulkumuzu... yolumuzu gosteriyor.Her konuda, sadece biz daima hakliyiz..... ve magduruz....Butun komsularimiz zaten dogustan kotudur....haindir..... Dunyada sadece biz yedi duvele karsi, ozde...kahramanlik destanlari yazariz ....3000 yillik Ege denizi, simdi Adalar denizi oldu ...?? Uluslararasi hukuk, imzaladigimiz antlasmalar A IHM mahkemesi, adalet, demokrasi, insan haklari, bize viz gelir....Suriyeyi yikmak - bolmek icin karistirdik ... Esasinda saldirganligimizin amaci Suriyenin toprak butunlugunu saglamaktir... !! Uzmanlarimiz... yazarlarimiz hergun anlatiyor....Boyle ahlaksiz - vicdansiz - tiyatrocu - cifte standartci - ilkesiz - saldirgan - agresif - dis ve ic politikaya ender rastlanilir ... !! Suriyeden sonra simdilik yeni hedef Yunanistan. Pahalilik, issizlik, somuru, yagma ,talan, yolsuzluk, ganimet, adaletsizlik, baski ve zulum politikalarini unuturmak icin, daima bizden daha zayif bir komsu hedef olmali !! Din ve altin tuccarlari, militarisler, irkcilar, neoosmanlici emperyalistler, sahte laikciler, konu yagma - talan - saldirma olunca, vatan icin omuz omuzadir.... !!! Dusunmeden, sorgulamadan, arastirmadan, carpitmalara, yalanlara, devlet politikasina, kolayca inanan, buyuk bir cahil, fanatik, gorgusuz, saygisiz kitlenin olmasi, algi ive dezenformasyon isimizi, epeyce kolaylastiriyor ...!!
@@Γιάννης-γ6σ ya milleti kandıracaklarını sanıyorlar.
@@Γιάννης-γ6σ Ilaki savas mi istiyorsunuz siz yaa?? Hayde ree malaka....
@@Γιάννης-γ6σ AHAHHAHAHA Gamisou poutana güzel bir JOKE ;) siz devam edin öyle ;) yavas yavas - yani sika sika sizi halledecez.
Turkiyenin dusmeni Azerbaycanin dusmenidi bu savas Azerbaycaninda savasi saylir. Cun ki biz tek Devletik 🇦🇿❤️🇹🇷
Azerbaycan'a saldırmaya yeltenen herkes Türkiye'yi karşısında bulunur özellikle Rus itleri...
artık iki devletin birleşip tek çatı altında yaşama vakti gelmiştir.
@@ufukatesci9617 eynen dogru. Gucumuze guc qatmiw olacayiq. 💪👍
@@ufukatesci9617 boş konuşmak kolay . sor bakalim kardeş aliyev ailesi petrolu verecek mı
adamların hukuksal argümanları efsane ama neymiş silahsızlanma sözleşmesi değiller böyle inceleme yaparsak anlaşma denen şeyler bambaşka şeyler olur. barış anlaşması denen sevr bir imparatorluğu parçalama anlaşmasıdır örneğin vs vs
28/7/2022 CNN'e verdiği bir röportajda Mitsotakis, "Erdoğan için Osmanlı İmparatorluğu'ndansa Türk ekonomisini canlandırmaya çalışması daha iyidir" dedi. Bir şüphem var: Miçotakis'in bu röportajda söylediklerini Türk televizyonu yayınlamayacak.....😁😛
Ούτε εγώ το νομίζω
Evet.
whats the title of video on youtube?
İlk kez derli toplu bir bilgi gördüm. Elinize sağlık
Mükemmelsiniz
BBC: Konu'yu Türkiye'ye yarar sağlamayacak şekil de değindik mi, değindik. Yayınla geç.
Uluslararası Deniz hukukuna göre adaların kıta sahanlığı olmaz onu da duyamadım... Yani Türkiye tezlerinde sonuna kadar haklı...
Adalarinda kita sahanliĝi var..biraz geri galdin ,,,oku
Konuyu Falkland ile benzeterek aslında kimin tarafında olduğunuzu göstermiş oldunuz.
Biz saldırıp aldık siz de saldırın diyorlar galiba :D
güzel bir örnek
Art niyetli hazırlanmış bir program olduğu İngiltere adası ve Rusya topraklarını söylerken açıkça belli ediyor
Tbmmde dediysek silahlandırın bunu baz alıyırsanız şimdi de bırakın diyoruz.
Türkiye bu konuda haklı, kimse nefes borusunun kesilmesini istemez, ben Türkiye nin yerinde olsam karasularını Lozan sözleşmesi gereği 3 mil yapar idim, ayrıca muvazalı 200 yakın ada, adacık vede kayalık var, Osmanlı nın devamı olan Türkiye, anlaşmalar dışında kalan adalar ve kayalıklara doğal olarak sahiptir. Umarım yunanlı dostlar aklını başına alır, yoksa azalan nüfusu ve AB ye güvenerek bir çılgınlık yapmaz, yapar ise KKTC örnek olur.
Türkiye hakkını arayamıyır. Çok geç davranıyoruz. Çıkarın deniz. Milini 12 ye havayıda 10 a
Adalar denizindeki adalar anadolunun bir parçası yunanistanın değil.
Jeolog musunuz? Neye gore?
🇬🇷Yunan adaları Helenizmin ayrılmaz parçasıdır.
@@serhat7924içimizdeki yunanlarida gömecegiz.aşagilik yaratık
@@bulentkoyuncu4736 Sen jeologmusun? Neye göre Yunanlıların? Lozanda silah ve asker bulunmayacak şartı ile Yunanlılara bırakıldı ama anlaşmayı ihlal ettiniz. Adalar artık tartışmalıdır. Türkiye adalar üzerinde söz sahibidir. Her türlü saldırı ve müdafaa hakkı vardır. Yerin altından tüneller kazarak gene çıkarız biz adalara şimdi siz Yunan dönmeleri düşünsün. Dibimizde zaten hepsi. 😂
@@serhat7924 Helenizim 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul'da defnedildi. Mezar tasınada R.İ.P yazdık. Helenizim huzur içinde uyuyor. Pantürkizm ve Neo Osmanlı var artık. Helenizim 🇬🇷👈🖕
Sorunun temeli 12 ada ve tr yakın adaların tr egemenliğinde olmaması. Yunanistan bu ada ve adacıkların hepsini tr ye devrettiği takdirde adil ve eşit bir paylaşım olacak ve sorun ortadan kalkacaktır.
😂😂😂
Doğu Akdeniz’de çözüm ne? |Prof. MEHMET EFE ÇAMAN PhD. Daha önceki yazılarımda Türkiye’nin doğu Akdeniz ve Ege Denizi’ndeki yaklaşımlarını kaleme almış, analiz etmiştim. Çok tepki alsam da bunları yazmak, tarihe not düşmek önemlidir kanımca. Esas olarak Türkiye’de yönetime gelmiş bulunan Avrasyacı derin devlet unsurlarının nasıl bir dış politika anlayışında olduklarını bugünkü haşin ve agresif Türkiye pozisyonlarından anlamak mümkün. Belirttiğim üzere, Türkiye Lausanne düzenine aykırı işler peşinde görünüyor. Bugün sosyal medyaya düşen bir videoda Doğu Perinçek, Ahmet Hakan’la olan bir programda doğu Akdeniz’de sorunların hukukla ve müzakerelerle değil, askeri güçle, hatta savaşla çözülebileceğini söylüyor. Perinçek İslamcı tayfanın ahmak meczuplarından biri değil. Öyle olsa yanıt da vermezdim zaten. Fakat bilindiği üzere rejimin derinleri, özellikle de donanmadaki askeri kanat, Mavi Vatan denen yayılmacı ve Lausanne Antlaşması’nın altını oyan bir pozisyonu Erdoğan ve çevresine dayatmış durumdalar. Her ne kadar Erdoğan Karadeniz’de doğalgaz bulundu şovu yaparak gaz da almaya çalışsa, “tanrılar kurban istiyor”. Derinlerden gelen sese kulak verdiğimizde, gelen ritmin savaş tamtamları olduğunu fark ediyoruz. Erdoğan da tabanının bu tür bir ortamda ekonomik sorunları, geçim sıkıntısını, işsizliği, çürümeyi falan düşünmeyeceğinin, neo-Osmanlı hayallere dalacağının farkında. Hatta muhalefet denen rejim partileri de, hararetle bu yayılmacı Mavi Vatan diskuruna sahip çıkıyor, onu kullanıyor. Dediğim gibi, ben yazılarımda gerçekleri yazdım ve uluslararası hukuk metinlerine göre - temel olarak Lausanne olmak üzere - Türkiye’nin söylem ve tezlerinin statükodan sapma olduğunu ve makul çizginin çok ama çok dışında olduğunu izah ettim. Bana sosyal medyadan yanıt yetiştirenlerin çoğu da Türkiye’yi korumaya çalışan, bugünkü yayılmacı yönelimi destekleyen kişiler. Ortak argümanlardan biri, Yunanistan’ın doğu Ege adalarını - Lausanne Antlaşması’na aykırı olarak - silahlandırmış olması. Bu konular çok teknik olmakla beraber, insanların bilgilendirilmesi için özetlenmeleri şart. Fakat ne kadar derine girersek o kadar daha fazla bilgi gerekiyor. Hak ve haksızlık ekseninden yaklaşıp, “Yahu Ege kocaman bir deniz! İki eşit parçaya bölsek ya!” türü bir yaklaşım, gerçeklerden kopuk! Dahası hakkaniyetli de değil. Devletlerin egemenlik hakları ve sınırları uluslararası ilişkiler ve uluslararası hukukun en önemli konularından biridir. Yunanistan’ın Ege adaları üzerindeki egemenlik hakları tartışılamaz. Türkiye’nin sorun olarak algıladığı şey, bazı Yunan adalarının Anadolu kıyı şeridine olan yakınlığıdır. Fakat bu, olan gerçekleri değiştirmiyor. Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan Adaları ile Anadolu’ya 3 deniz milinden daha yakın ada, adacık ve kayalıklar hariç olmak üzere, Ege denizindeki bütün ada, adacık ve kayalıklar Yunanistan’a aittir. “Yahu bu da çok fazla ama!” türü kahvehane muhabbetini ciddiye almak mümkün değil. Sahip olunmayan toprak, ister anakara isterse ada olsun, fark etmez; size ait değildir. Nokta! Bu adaların Yunanistan’a intikali, uluslararası antlaşmalara göre gerçekleşti. Ayrıca dünün hadisesi de değil. 1923’te Lausanne Antlaşması imzalandı ve adalar Yunanistan’a kaldı. On İki Ada İtalya’nındı, İtalya savaşı kaybedince İkinci Dünya Savaşı ertesinde Paris Konferansı’nda bu adalar da Yunanistan’a geçti. Türkiye buna itiraz etmedi, zaten edecek uluslararası hukuk zemini de yoktu. Türkiye bu nedenle Paris’e delegasyon göndermeye bile gerek duymadı. Şimdi şunu tespit edelim. Adaların da anakaralar gibi kıta sahanlığı, karasuları ve münhasır ekonomik bölge hakları vardır. Bunu Türkiye kabul etmiyor. İyi de, bunun bir önemi yok. Ortada bir uluslararası hukuk kuralı var. Bu 1983 Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde yazıyor. Evet, Ankara bu sözleşmeyi imzalamadı, dolayısıyla kendisi için bağlayıcı değil. Fakat bu aynı zamanda bir sözlü uluslararası hukuk kaidesidir. Dahası, adaların bu statülerini tanımamak, pratikte bir şeyi değiştirmez. Statüko budur. Statüko değişimini Yunanistan hiçbir zaman kabul etmeyecek. Durum 1945 sonrası Sovyetler’in Boğazlarda üs talep etmesi ve Kars ve Ardahan’ı istemelerine benziyor. Neden Türkiye bu talepleri kabul etmedi? Çünkü haklıydı! Bugün de Yunanistan bu Ege adalarının statüleri ve hakları konusunda haklı. Gelelim Ege adalarının silahlandırılması sorununa. Şimdi Yunanistan bunu ne zaman yaptı? Türkiye Ege Ordusu’nu kurduktan sonra! Türkiye’nin NATO kapsamı dışında tuttuğu Ege Ordusunu kurma nedeni nedir? Tümüyle Yunanistan’a yöneliktir bu ordu. Bu bir. İkincisi, Yunanistan’ın Ege adalarını silahlandırmasının diğer bir nedeni, 1974 Kıbrıs çıkartması sonrasında, tıpkı Kıbrıs gibi, Ege konularının da bir anda damdan düşer gibi gündeme getirilmeye başlanmasıdır. Oysa Ege sorunları denen şey, 1950 öncesinde yoktu. 1950’lerden sonra, özellikle Demokrat Parti, giderek daha pro-aktif bir dış politika izlemeye başladı. Kıbrıs bu nedenle Türk dış politikasının en temel mücadele alanlarından biri oldu. Yunanistan 1974 sonrasında Türkiye Kıbrıs’tan askeri varlığını çekmeyince ve adada eski Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasının gereği olan nizamı yeniden kurdurtmayınca tedirgin oldu. Dahası Türkiye KKTC’yi 1980’lerin başında, darbeci generallerin arzusu istikametinde kurdurunca, Türkiye uluslararası hukuk bakımından tümüyle işgalci konumuna düştü. Bugün Kırım’a olan Rus işgal ve ilhakını kınıyoruz, değil mi? İşte Türkiye’nin Kıbrıs’taki konumu budur. 1974 müdahalesini garantör devlet sıfatıyla gerçekleştiren Türkiye, kendisine o statüyü veren Londra ve Zürih Antlaşmalarının gereğini yapmadı. Oysa müdahalenin resmi amacı, Nikos Sampson’un EOKA’cılarla beraber yaptığı darbeyi etkisiz kılmaktı. Gerekçe buydu. Yani Kıbrıs anayasasını yeniden geçerli kılmak! Adada anayasal düzeni sağlamak! Yoksa o antlaşmalar kendisine adayı işgal etme ve Kıbrıs’ı bölme (taksim) olanağını Ankara’ya vermiyordu. Bu koşullarda Yunanistan Türkiye’nin Ege’de de benzeri bir tutum içine gireceğinden korktu. Ve adaları asgari savunmalarını sağlamak için silahlandırdı. Silahlandırma ne demektir? Yunan askerinin kendi adasını korumak için orada bulunmasıdır. Bugünkü yayılmacı Ankara rejimi tutumuna bakınca, Yunanistan’ın bu hamlesi gereksizdi diyebilir misiniz? Türkiye bugün alenen komşusunun egemenlik alanını tanımadığını ilan ediyor. Yunanistan bu koşullarda adalarını savunamayacak durumda olsa sizce bu Yunanistan’ın toprak bütünlüğü bakımından bir tehdit olmaz mıydı? Bakın, uluslararası politika aksiyon ve reaksiyon üzerinde ilerliyor. Türkiye aksiyon yaptı, şimdi bunun bir reaksiyona sebep olması kaçınılmaz. 1974 sonrası Kıbrıs’tan askerini çekmeyerek Türkiye statüko değişikliği yapmıştır. Bu aksiyondur. Yunanistan ise reaksiyon olarak Ege adalarını silahlandırmıştır. Türkiye 1974’ten beri bir başka ülkenin topraklarının yüzde kırkını askeri işgal altında tutuyor. Bunu söylememden rahatsız mı olunuyor? Üzgünüm ama gerçek budur. Ve bunu Annan Planı ile (adadan askeri çekmek ve Kıbrıs’ı yeniden birleştirmek) Ankara’daki bugünkü iktidar mümessilleri de zımnen kabul etmişlerdir. Şimdi Perinçek, sözcüsü olduğu grubun arzularını açıklıkla dile getirmiş. Ne diyor? Bu işi savaş çözer diyor! Buna katılıyor musunuz? Yanıt evetse, size kötü bir haberim var. Bu vatanseverlik falan değil. Bunun adına yayılmacılık derler. Meselenin temeli, iyi ve kötü arasındaki ince çizgidir. Türkiye bugün Lausanne düzeninin temellerini dinamitliyor. Bunu velev ki Yunanistan yapsa bile, Ankara’nın Lausanne Antlaşması’na tüm gücüyle sahip çıkması gerekirdi. Neden mi? Lausanne Sèvres Antlaşması’nı geçersiz kılan metindi de ondan! Lausanne olmazsa, Sèvres geçerlidir. Türkiye kendi varlık garantisi olan Lausanne metninden sıkılmışa benziyor. Fakat bu metnin alternatifi ne, hiç düşünmüyor. Kimse kusura bakmasın ama bu çok zekice bir pozisyon değildir. Dahası, bu hukuken ve ahlaken de zayıf bir pozisyondur. Daha da önemlisi bu pozisyon tehlikelidir. Ne için? Türkiye’nin o çok değer verdiğini söylediği toprak bütünlüğü için. Umarım Ankara’daki meczuplar ve bir avuç ikinci sınıf maceracı Enver Paşa profili subay ülkeyi ateşe atmaz.
Paylasim icin cok tesekkürler. Bu haberdeki kiskirtici sacmaliktan sonra konuyla ilgili düzgün bir bilgi edinebildigime sevindim acikcasi.
@@pinarkaraoglu3938 It is difficult find the truth of Turkey Leaders.
I suggest you Reading alone International Law.
I am Yunnan, And You don't trust me.
Tebrikler "okumak cehaleti alır, eşeklik baki kalır" ı ispat ettiniz .
@@kalepark2434 Sen de okumalısın.
Okumak sizi medeni yapar.
@@ysti6552 Demek istediğimi anladınız siz, gerisi laf-u güzaf.
1-türkiye de uluslararası hukuka göre karasularını 12 deniz miline çıkarabilir. Ama en iyisi iki ülkenin de lozan anlaşmasındaki gibi 3 deniz miline dönmesi. Lozan Anlaşması iki ülkeyi de bağlayıcı. Bu nedenle türkiye öncelikle lozan anlaşmasına uyarak karasularında tek taraflı olarak 3 mile çekilmeli ve lozan anlaşmasına uyması için yunanistanı da zorlamalıdır.
2-Lozan anlaşması hala yürürlükte olduğu için türk hava sahası da karasuları hakkı ile eşit mesafede olması gerektiği için 3mile çekilelim ve yunanistanı da lozana uyması için zorlayalım.
3- lozan anlaşmasına ve paris anlaşmasına uyulması ve adaların silahsızlandırılması konusunda yunanistanı zorlayalım.
4-elbette ege denizinde ve akdenizde kıta sahanlığı hem türkiye hem yunanistan için 200km. Üçüncü bir ülkenin kıta sahanlığıyla çakışıyor ise akdenizde ayreten o iki ülke arasında uzlaşma yapılabilir.
NOT: Benim 15 Ağustostan itibaren Lozan Anlaşmasın'a aykırı ne 3 mili geçen pilotum olur ne amiralim.
Bence tek yol var evet biraz ütopik ama inonu'nun lozandaki teklifini tekrarlamak. Yani Anadolu'ya yakın adaların kendi icislerinde bağımsız olması şartıyla Türkiye'ye bırakılması. Bunlar Rodos, istankoy, susam, sakız, midilli, Kızılhisar, sömbeki ve birkac küçük ada daha.
Aslında bu iki taraf için de kötü bir durum. Türkiye tarafından bakarsan her gelen siyasi parti oradan gelen turizm gelirlerini önemsemiş. Şuan turizm bakanı bizzat kendisi adalara turist taşımakta. Keza Süleyman demirel hükümeti zamanında da bu tarz bir durum vardı. Hatta 1974 de dahi bu durumlar ve harekat tartışılırken bölgede turistik faaliyetlerin devam etmesi önemsenmiş. Bu adaları türkiyeye vermek Türkiye'ye ekonomik olarak hem yük getirir hem de gelir kaybetmesini sağlar. Ayrıca tekrar altyapıların kurulması, Türkiye topraklarından su ve elektrik boruları döşenmesi, insanların gidip gelmesi için turistik olan tekne seferleri yerine daha ulaşım odaklı vapur seferleri düzenlenmesi vs. Şuan Türkiye hükümeti buna sıcak bakmaz. Yunanistan tarafından olaya bakarsan da aynı. Adamlar bu kadar alt yapı yapmışlar oralara. Sen adaları adamlardan alırsan demezler mi hocam biz buraları kalkındırdık, halkına iyi baktık, alt yapı yaptık. Üstüne oradaki halk da Avrupa vatandaşlığı varken bu durumda Türkiye'ye bağlanmayı tercih etmez. Tabiki söylediğin şey doğru ve mantıklı. Ama işler maalesef öyle yürümüyor.
he he bırakılır
@@yusufaydn1075 ekonomik açıdan Türkiye'ye aşırı büyük bir yük getireceğini sanmıyorum. Buradaki temel kazanç adaları almak değil, Ege meselesinin sona ermesi. İki ülke eğer bir konuda anlaşırsa gerilim biter, Ege'de iş birliği, ortak projeler vesaire artar. Ha, Yunanistan böyle bir anlaşmaya sıcak bakmaz diye düşünüyorum. Fakat zaman zaman adalar parayla alınamaz mı diye düşünmedim değil. Daha birkaç sene önce Trump, Danimarka'dan Grönland'ı alma teklifinde bulunmuştu mesela, reddettiler o ayrı.
@@atakanpayman Alaska yi da satmislardi.
Fakat zamâninda.
Şu an kimse satmaz ki bize asla satmaz.
Gokceada ve Bozcaada'ya noldu, adamlar mal mi?
“Bir yerde iki kişi tartışıyorsa oradan bir İngiliz geçmiştir” diye bir deyim varmış. Emperyalist güçler bilerek veya bilmeyerek haritalara öyle sınırlar çizmişler ki, sürekli çatışma potansiyeli ve silah satma imkanı olsun demişler sanki. Dünyanın her yerinde böyle tartışmalı alanlar var. En çoğu da Osmanlı’nın hakim olduğu bölgelerde. Zengezur, Ortadoğu, Ege, Balkanlar, Bosna vs.
Tek cözüm misaki millidir.
İşte o dediğin yani Türk milletinin menfaatine olan şey M. Kemal’in Lozanına ihanet demek
Şimdi kara ve denizde sınır anlayışı değişmez.1 km ötede olsada.Yunanistan ayrı bir devlet Türkiye Cumhuriyeti ayrı bir devlet.Lozan net...Hukuk bunu net olarak çizmiş.Ancak ihlâl edilen durumlar savaş nedeni değil müzakere sebebidir.İtalya,Yunanistan ve Türkiye Cumhuriyeti devletleri arasında.
Türkiye'yi Asya'nın en batısı ilan ederken Ukrayna ve Rusya'nın bir kısmını Avrupa'nın içine almak bende doğu ile batı neye göre belirleniyor sorusunun ortaya çıkmasına neden oluyor
Batı, eski Yunanlılar tarafından geliştirilen batı düşüncesinin kısa adıdır. Doğu, eski Çin'e atfedilir.
Jeoloji bilimine göre belirleniyor. Jeoloji de çok net bir şekilde Türkiye, Asya kıtasının uzantısıdır diyor. Ki böyle olmasında fayda da vardır.
@@enesdamanl3165 Edirne Tekirdağ Kırklareli İstanbul dörtlüsü de Asya'nın uzantısı mi oluyo o zaman
@@enesdamanl3165 İzmir'i zikretmiyorum bile anladın sen tarihi ve siyasi espriyi
@@enesdamanl3165 madem jeoloji diyorsun Ukrayna ve taaaaaaaaa Moskova'ya kadar mı uzanıyor Avrupa kıtası jeolojik olarak
Gözlüklü adam ne çok konuştu be
UNCLOS 82 Sözleşmesinde belirtilen ters tarafta kalan adaların karasuları ve kıta sahanlığı tanımlamaları ile zaten bu bölgelerdeki adalar sorununun ortadan kalkması gerekiyor. Bu sözleşmeye taraf olan Yunanistan bunu gözardı ederken biz daha bu sözleşmeye taraf olmadığımızdan dolayı da buna karşı bir savunma yapamıyoruz. BBC objektif olmak istiyorsa öncelikle UNCLOS’daki ters tarafta kalan adaların tanımlamalarını da bu videoya eklemeli ve ayrıca Yunanistanın bu maddeleri gözardı ettiğini ve kendi taraf oldukları sözleşmeye karşı hukuksuz şekilde davrandıklarını belirtmeliydi. Yine Yunanistan tarafının belirttiği silahlandırma ile ilgili savunmaları da hukuk normlarına terstir. Çünkü hukuki açıdan uluslararası sözleşmelerin geçerliliği tüm açıklamaların ve kanunların üzerindedir. Ancak bu konuda da kendi işlerine geldikleri gibi davranıp anca bölgedeki gerginliği arttırmaya çalışıyorlar.
UNCLOS Bölüm 8 Madde 121.2 (...) bir adanın karasuları, bitişik bölgesi, münhasır ekonomik bölgesi ve kıta sahanlığı, Sözleşmenin diğer kara topraklarına uygulanan hükümlerine göre sınırlandırılmıştır.
Yunanistan'ın pozisyonu tamamen meşru. Bu nedenle Türkiye mahkemeye gitmiyor ve askeri tehditler savuruyor.
@@srfrg9707yunanın meşru olan birşeyi yok. Paris anlaşmasını Türkiye tanımıyor. 12 adalar Osmanlı Uşi ile italyanlara (geçici) verildi. Lozanda da bu geçici verilme işlemi devam etti. Paris anlaşmasına 12 adaların asıl sahibi olan Türkiye'yi çağıracaklarına çağırmıyorlar 12 ada gasp ediliyor.
Seferogullari telli oğulları filmi vardi yesil vadi icin kavga ediyorlardı ama ikisinede yar olmamisti
Bu davanı kesinlikle Türkiye kazanacaktır ve Yunanistan haksızdır kaybedecektir.⭐⭐⭐.
Kastellorizo adası Yunanistan'a 600 km uzaklıkta değil. ama Yunanistan'dan sıfır km.
Ege denizi yerine adalar denizi cümlesini kullanın ege denizini kullanırsanız yunanistanın hakimiyetini kabul etmiş olursunuz.
Mustafa Kemal Atatürk
Ne demek oluyor bu ege demek neden aakımcalı
Yunanlılar 3000 yıldır bu adalarda yaşıyor. Birkaç faşist Türk'ün isim değiştirmesinin bir fark yaratacağını düşünüyor musunuz? Hitler ve Mussolini de Avrupa'da birkaç yerin adını değiştirdi. Sonuç neydi?
@@history_repeats8201 Dedelerini denize döken adam böyle söylüyorsa vardır bir bildiği şimdi kaybol
@@nevameclup5251 Biraz uzunca bir konu detaylı araştırman gerek ama en kaba tabirle katil Yunanlıların kullandığı bir isim ataturkte katiller ile aynı safta olmamamız için bunu önermiştir
@@history_repeats8201 Öyle bir fark eder ki aklın bile almaz. Bugün Hindistan'da küçük yaşlarda olan kesim bile iyi seviyede İngilizce konuşuyor. Türk devletine Hitler ve türevleri gibi faşist benzetmelerini yapmaman için son kez uyarıyorum.
3:09 denizin 15 mil genişliğinde olması dışında sıkıntı yok
Tarafsız diyen dangozlar haritada bile yunanistan tüm avrupa ile maviye boyanmışken , türkiye sarıya , orta doğuda kırmızı ve bence yunanistanin tüm avrupa ile maviye boyanması bile bir taraflılık
Avrupa birliğinde olduklari için olabilir mi knk
@@hasanalibildik8729 Rusya ne zaman Avrupa birliğine katıldı?
@@Portalozzy0703 kapak için demiştim videoda rusyada varmış avrupa kıtasındaki ülkeler mavi asya ülkeleri için kırmızı renk kullanılmış videoya özel ise türkiye ve yunanistanın renklerini daha açık hale getirmişler daha önce kullanılan hazır bir grafiği video için kullanmış editör arkadaş algı yapacak olsalar rusyayı mavi göstermezler emin olun
Yunanistan, Avrupa Birliği'nin bir parçasıdır. Bu bir gerçek.
Bu durumda ortalık her an karışabilir bu kadar yakın adalar karşı tarafa bırakılamaz vesselam.
14:17 bu adam videonun başında yunanistanın 12 mile çıkarma hakkı var diyordu(deniz mil bu arada) yunanistan 12 mil yaparsa Türkiye nasıl 12 mil yapsın?
Midline! If the distance is less than 24, divide it.
@@davidaxelos4678 yes the best way is this but the agean sea is nearly 17 mile and If greece makes its maritime jurisdiction area 12 nautical miles, 70% of the sea belongs to greece and less area is left for turkey, but the man in this video says greece can do it
@@davidaxelos4678 the true distance is nearly 8,571 428 57 but greece makes his area 12 mile
Demilitarisations kelimesinin Türkçe çevirisi askerden arındırılmıştır , silahsızlandırmak değil , BBC Türkçe servisinin bunu bilmemesi mümkün değildir. Lütfen haberlerinizi yaparken daha dikkatli olmanız gerektiğini hatırlatmak isterim
Çok kaliteli bir içerik için teşekkürler BBC Türkçe
Bu videoda kesinlikle Mavi Vatan kurucusu Amiral Cem Gürdeniz'e yer veilmeliydi.
Anadolunun kırıntıları yunanistanın olsa bile silahlanamaz çevre sınırları geçerli olabilir.
Â
Videoyu izlemedim. Ana sayfam da ismine takılıp yorum yazma gereği duydum. Yunanistan anlaşamıyor. Türkiye'yi de içine katıp biraz algı oyunu gibi geldi. Aslında başlık şu şekilde olmalıydı....
" Ege sorunu : Yunanistan Neden Anlaşmayı Bozuyor ve Adaları Silahlandırıyor ? " Doğru başlık bu olmalıydı.
Ama maalesef ki tarafsız medyacılığı BBC de yapamıyor. Bu başlık altındaki videonuzu izlememe gerek dahi duymadım.
Birincisi, Lozan Antlaşması askersizleştirmeden bahsetmiyor.
İkincisi, Birleşmiş Milletler Şartı, meşru müdafaa hakkının devredilemez bir hak olduğunu söylüyor. Kıbrıs silahsızlandırıldı. Türkiye 1974'te işgal etti ve BM kararlarına rağmen işgal etmeye devam ediyor. Bu, Yunanistan'a adalarını savunması için tüm hakları verir.
Üçüncüsü, Türk parlamentosu bir Cassus Belli'yi kabul etti ve son zamanlarda Türk cumhurbaşkanı resmen "geceleri aniden gelmek" tehdidinde bulundu. Komşusu tarafından resmen tehdit edilen bir devlet, savaşa hazırlanmak zorundadır. Askeri gerilimin tek sorumlusu Türkiye'dir. Dünyanın bütün başkentleri Yunanlılarla aynı fikirde.
EGE DENİZİ DEĞİL. !!! ADALAR DENİZİ
Maymunca konuşmayı bilmiyorlar sizler gibi.
Yunanlılar 3000 yıldır bu adalarda yaşıyor. Birkaç faşist Türk'ün isim değiştirmesinin bir fark yaratacağını düşünüyor musunuz? Hitler ve Mussolini de Avrupa'da birkaç yerin adını değiştirdi. Sonuç neydi?
@@history_repeats8201 amerika'da binlerce yıldır kızılderililere aitti. ancak birkaç yüzyıl içinde bak bakalım hiçbir eser kaldı mı her şeyini değiştirdiler. toprağı kim kazandıysa o hükmeder ve değiştirir yol al
@@history_repeats8201 validen faşist. Türkiye istese 50'lerden beri dibindeki adaları yunanın kafasına vura vura alır, Kıbrıs'ta hakkı olarak yaptığı gibi. eğer dediğin gibi foşik olsaydı yapardı bunu
@@history_repeats8201 3000 yıldır adalar'da yaşadıkları filan yok. Hint-Avrupa toplulukları o dönem anca ayrışmaya başlıyordu. O dönemler Mikenler yeni yeni ana kara'ya iniyordu.
Hava ve kara sahaları paraleldir
İnanılmaz taraflı habercilik
Adalar denizinde sorun yoktur , Yunanistan’ın talepleri vardır. Türkiye’de bu konu üzerine kitap yazmış ve defaatle açıklamalar yapmış Cem Gürdeniz varken mevcut “sorunlar” hakkında daha önce nedense hiç bir açıklamasını görmediğimiz emekli büyükelçimizin konuşturulmasını da anlamış değilim
BBC Türkçe servisinin yaptığı haberleri titizlik ile incelemesi gerekli eğer Türk halkının hassasiyetlerini yeter ölçüde değerlendirmiyorlarsa böyle haberler yapmamaları daha hayırlı olur
Türkiye'de İngilizlerin, Almanlardan daha iyi habercilik yapması hangi tarafın daha "doğru" olduğunu gösteriyor.
Güzel hazırlanmış ama çok dağınık anlatılmış daha iyi yalın olabilirdi
Bir Besim Tibuk vecizesi der ki; "Bu Rumlar anca sopadan anlar".
Besim the idiot really said thait?😂
Heyecan yaratmak, Oy toplamak, dikkatleri zamlardan enflasyondan kaydirmak için bahane yani... kayıkçı kavgası
Turkey-Greece maritime border has been deliberately drawn with problems. Turkish territorial waters have been tried to be restricted with islands, which cannot be considered contrary to reason and science.
Doğu Akdeniz’de çözüm ne? |Prof. MEHMET EFE ÇAMAN PhD. Daha önceki yazılarımda Türkiye’nin doğu Akdeniz ve Ege Denizi’ndeki yaklaşımlarını kaleme almış, analiz etmiştim. Çok tepki alsam da bunları yazmak, tarihe not düşmek önemlidir kanımca. Esas olarak Türkiye’de yönetime gelmiş bulunan Avrasyacı derin devlet unsurlarının nasıl bir dış politika anlayışında olduklarını bugünkü haşin ve agresif Türkiye pozisyonlarından anlamak mümkün. Belirttiğim üzere, Türkiye Lausanne düzenine aykırı işler peşinde görünüyor. Bugün sosyal medyaya düşen bir videoda Doğu Perinçek, Ahmet Hakan’la olan bir programda doğu Akdeniz’de sorunların hukukla ve müzakerelerle değil, askeri güçle, hatta savaşla çözülebileceğini söylüyor. Perinçek İslamcı tayfanın ahmak meczuplarından biri değil. Öyle olsa yanıt da vermezdim zaten. Fakat bilindiği üzere rejimin derinleri, özellikle de donanmadaki askeri kanat, Mavi Vatan denen yayılmacı ve Lausanne Antlaşması’nın altını oyan bir pozisyonu Erdoğan ve çevresine dayatmış durumdalar. Her ne kadar Erdoğan Karadeniz’de doğalgaz bulundu şovu yaparak gaz da almaya çalışsa, “tanrılar kurban istiyor”. Derinlerden gelen sese kulak verdiğimizde, gelen ritmin savaş tamtamları olduğunu fark ediyoruz. Erdoğan da tabanının bu tür bir ortamda ekonomik sorunları, geçim sıkıntısını, işsizliği, çürümeyi falan düşünmeyeceğinin, neo-Osmanlı hayallere dalacağının farkında. Hatta muhalefet denen rejim partileri de, hararetle bu yayılmacı Mavi Vatan diskuruna sahip çıkıyor, onu kullanıyor. Dediğim gibi, ben yazılarımda gerçekleri yazdım ve uluslararası hukuk metinlerine göre - temel olarak Lausanne olmak üzere - Türkiye’nin söylem ve tezlerinin statükodan sapma olduğunu ve makul çizginin çok ama çok dışında olduğunu izah ettim. Bana sosyal medyadan yanıt yetiştirenlerin çoğu da Türkiye’yi korumaya çalışan, bugünkü yayılmacı yönelimi destekleyen kişiler. Ortak argümanlardan biri, Yunanistan’ın doğu Ege adalarını - Lausanne Antlaşması’na aykırı olarak - silahlandırmış olması. Bu konular çok teknik olmakla beraber, insanların bilgilendirilmesi için özetlenmeleri şart. Fakat ne kadar derine girersek o kadar daha fazla bilgi gerekiyor. Hak ve haksızlık ekseninden yaklaşıp, “Yahu Ege kocaman bir deniz! İki eşit parçaya bölsek ya!” türü bir yaklaşım, gerçeklerden kopuk! Dahası hakkaniyetli de değil. Devletlerin egemenlik hakları ve sınırları uluslararası ilişkiler ve uluslararası hukukun en önemli konularından biridir. Yunanistan’ın Ege adaları üzerindeki egemenlik hakları tartışılamaz. Türkiye’nin sorun olarak algıladığı şey, bazı Yunan adalarının Anadolu kıyı şeridine olan yakınlığıdır. Fakat bu, olan gerçekleri değiştirmiyor. Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan Adaları ile Anadolu’ya 3 deniz milinden daha yakın ada, adacık ve kayalıklar hariç olmak üzere, Ege denizindeki bütün ada, adacık ve kayalıklar Yunanistan’a aittir. “Yahu bu da çok fazla ama!” türü kahvehane muhabbetini ciddiye almak mümkün değil. Sahip olunmayan toprak, ister anakara isterse ada olsun, fark etmez; size ait değildir. Nokta! Bu adaların Yunanistan’a intikali, uluslararası antlaşmalara göre gerçekleşti. Ayrıca dünün hadisesi de değil. 1923’te Lausanne Antlaşması imzalandı ve adalar Yunanistan’a kaldı. On İki Ada İtalya’nındı, İtalya savaşı kaybedince İkinci Dünya Savaşı ertesinde Paris Konferansı’nda bu adalar da Yunanistan’a geçti. Türkiye buna itiraz etmedi, zaten edecek uluslararası hukuk zemini de yoktu. Türkiye bu nedenle Paris’e delegasyon göndermeye bile gerek duymadı. Şimdi şunu tespit edelim. Adaların da anakaralar gibi kıta sahanlığı, karasuları ve münhasır ekonomik bölge hakları vardır. Bunu Türkiye kabul etmiyor. İyi de, bunun bir önemi yok. Ortada bir uluslararası hukuk kuralı var. Bu 1983 Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde yazıyor. Evet, Ankara bu sözleşmeyi imzalamadı, dolayısıyla kendisi için bağlayıcı değil. Fakat bu aynı zamanda bir sözlü uluslararası hukuk kaidesidir. Dahası, adaların bu statülerini tanımamak, pratikte bir şeyi değiştirmez. Statüko budur. Statüko değişimini Yunanistan hiçbir zaman kabul etmeyecek. Durum 1945 sonrası Sovyetler’in Boğazlarda üs talep etmesi ve Kars ve Ardahan’ı istemelerine benziyor. Neden Türkiye bu talepleri kabul etmedi? Çünkü haklıydı! Bugün de Yunanistan bu Ege adalarının statüleri ve hakları konusunda haklı. Gelelim Ege adalarının silahlandırılması sorununa. Şimdi Yunanistan bunu ne zaman yaptı? Türkiye Ege Ordusu’nu kurduktan sonra! Türkiye’nin NATO kapsamı dışında tuttuğu Ege Ordusunu kurma nedeni nedir? Tümüyle Yunanistan’a yöneliktir bu ordu. Bu bir. İkincisi, Yunanistan’ın Ege adalarını silahlandırmasının diğer bir nedeni, 1974 Kıbrıs çıkartması sonrasında, tıpkı Kıbrıs gibi, Ege konularının da bir anda damdan düşer gibi gündeme getirilmeye başlanmasıdır. Oysa Ege sorunları denen şey, 1950 öncesinde yoktu. 1950’lerden sonra, özellikle Demokrat Parti, giderek daha pro-aktif bir dış politika izlemeye başladı. Kıbrıs bu nedenle Türk dış politikasının en temel mücadele alanlarından biri oldu. Yunanistan 1974 sonrasında Türkiye Kıbrıs’tan askeri varlığını çekmeyince ve adada eski Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasının gereği olan nizamı yeniden kurdurtmayınca tedirgin oldu. Dahası Türkiye KKTC’yi 1980’lerin başında, darbeci generallerin arzusu istikametinde kurdurunca, Türkiye uluslararası hukuk bakımından tümüyle işgalci konumuna düştü. Bugün Kırım’a olan Rus işgal ve ilhakını kınıyoruz, değil mi? İşte Türkiye’nin Kıbrıs’taki konumu budur. 1974 müdahalesini garantör devlet sıfatıyla gerçekleştiren Türkiye, kendisine o statüyü veren Londra ve Zürih Antlaşmalarının gereğini yapmadı. Oysa müdahalenin resmi amacı, Nikos Sampson’un EOKA’cılarla beraber yaptığı darbeyi etkisiz kılmaktı. Gerekçe buydu. Yani Kıbrıs anayasasını yeniden geçerli kılmak! Adada anayasal düzeni sağlamak! Yoksa o antlaşmalar kendisine adayı işgal etme ve Kıbrıs’ı bölme (taksim) olanağını Ankara’ya vermiyordu. Bu koşullarda Yunanistan Türkiye’nin Ege’de de benzeri bir tutum içine gireceğinden korktu. Ve adaları asgari savunmalarını sağlamak için silahlandırdı. Silahlandırma ne demektir? Yunan askerinin kendi adasını korumak için orada bulunmasıdır. Bugünkü yayılmacı Ankara rejimi tutumuna bakınca, Yunanistan’ın bu hamlesi gereksizdi diyebilir misiniz? Türkiye bugün alenen komşusunun egemenlik alanını tanımadığını ilan ediyor. Yunanistan bu koşullarda adalarını savunamayacak durumda olsa sizce bu Yunanistan’ın toprak bütünlüğü bakımından bir tehdit olmaz mıydı? Bakın, uluslararası politika aksiyon ve reaksiyon üzerinde ilerliyor. Türkiye aksiyon yaptı, şimdi bunun bir reaksiyona sebep olması kaçınılmaz. 1974 sonrası Kıbrıs’tan askerini çekmeyerek Türkiye statüko değişikliği yapmıştır. Bu aksiyondur. Yunanistan ise reaksiyon olarak Ege adalarını silahlandırmıştır. Türkiye 1974’ten beri bir başka ülkenin topraklarının yüzde kırkını askeri işgal altında tutuyor. Bunu söylememden rahatsız mı olunuyor? Üzgünüm ama gerçek budur. Ve bunu Annan Planı ile (adadan askeri çekmek ve Kıbrıs’ı yeniden birleştirmek) Ankara’daki bugünkü iktidar mümessilleri de zımnen kabul etmişlerdir. Şimdi Perinçek, sözcüsü olduğu grubun arzularını açıklıkla dile getirmiş. Ne diyor? Bu işi savaş çözer diyor! Buna katılıyor musunuz? Yanıt evetse, size kötü bir haberim var. Bu vatanseverlik falan değil. Bunun adına yayılmacılık derler. Meselenin temeli, iyi ve kötü arasındaki ince çizgidir. Türkiye bugün Lausanne düzeninin temellerini dinamitliyor. Bunu velev ki Yunanistan yapsa bile, Ankara’nın Lausanne Antlaşması’na tüm gücüyle sahip çıkması gerekirdi. Neden mi? Lausanne Sèvres Antlaşması’nı geçersiz kılan metindi de ondan! Lausanne olmazsa, Sèvres geçerlidir. Türkiye kendi varlık garantisi olan Lausanne metninden sıkılmışa benziyor. Fakat bu metnin alternatifi ne, hiç düşünmüyor. Kimse kusura bakmasın ama bu çok zekice bir pozisyon değildir. Dahası, bu hukuken ve ahlaken de zayıf bir pozisyondur. Daha da önemlisi bu pozisyon tehlikelidir. Ne için? Türkiye’nin o çok değer verdiğini söylediği toprak bütünlüğü için. Umarım Ankara’daki meczuplar ve bir avuç ikinci sınıf maceracı Enver Paşa profili subay ülkeyi ateşe atmaz.
@@ysti6552 Yunanistan'ın o adalar konusunda hakimiyete sahip olduğu doğrudur fakat Türkiye bu sahipliği tanımama gibi bir şey yapmıyor. adaların silahsızlandirilmasi, savunduğunuz Lozan antlaşması'nda geçer ve bunun gerekçe olarak gösterdiğiniz Kıbrıs Barış harekatı ile hiçbir ilgisi alakası yoktur. Kıbrıs harekatının yapılması adaların silahlandirilmasina hiçbir gerekçe göstermez çünkü lozanda böyle bir madde yoktur.
Şimdi de Kıbrıs'ın birleşme konusuna geliyoruz. Kıbrıs ile Kırım arasında hiçbir ortak nokta yoktur Kıbrıs orada Türklere karşı olan soykırımlar ve Yunanistan ile birleşmek isteyenlerin sonucunda olmuş bir harekattır. Kısacası Kıbrıs'ın tek bir ülke olarak birleşme fikrinin saçmalığı, Kıbrıs'ta ki olaylardan yola çıkarak kanıtlanmıştır. Kırım ise buradaki "Kıbrıs adasını Yunanistan geçirirse" alternatifi gibi düşünülebilir çünkü Rusya Kırım'da ki Ruslara karşı hiçbir saldırı girişimi olmamasına rağmen sadece hükümete güvensizliğinden dolayı kırımı ayrılıkçı *milisler* yardımı ile ele geçirmiştir.
Yayılmacı politika kısmına gelirsek Türkiye asla Yunanistan'ı adaları işgal etmekle tehdit etmedi. Türkiye Yunanistan'ı adaların silahlandirilmasi konusunda defalarca uyarmasina ve elinde antlaşma olmasına rağmen Yunanistan adaları silahlandırmaya devam etti (İngiltere ve Fransa'nın adaların silahlandirilmasi konusunda kesin kararları var.).
@@yagizz5421 Doğu Akdeniz’de çözüm ne? |Prof. MEHMET EFE ÇAMAN PhD. Daha önceki yazılarımda Türkiye’nin doğu Akdeniz ve Ege Denizi’ndeki yaklaşımlarını kaleme almış, analiz etmiştim. Çok tepki alsam da bunları yazmak, tarihe not düşmek önemlidir kanımca. Esas olarak Türkiye’de yönetime gelmiş bulunan Avrasyacı derin devlet unsurlarının nasıl bir dış politika anlayışında olduklarını bugünkü haşin ve agresif Türkiye pozisyonlarından anlamak mümkün. Belirttiğim üzere, Türkiye Lausanne düzenine aykırı işler peşinde görünüyor. Bugün sosyal medyaya düşen bir videoda Doğu Perinçek, Ahmet Hakan’la olan bir programda doğu Akdeniz’de sorunların hukukla ve müzakerelerle değil, askeri güçle, hatta savaşla çözülebileceğini söylüyor. Perinçek İslamcı tayfanın ahmak meczuplarından biri değil. Öyle olsa yanıt da vermezdim zaten. Fakat bilindiği üzere rejimin derinleri, özellikle de donanmadaki askeri kanat, Mavi Vatan denen yayılmacı ve Lausanne Antlaşması’nın altını oyan bir pozisyonu Erdoğan ve çevresine dayatmış durumdalar. Her ne kadar Erdoğan Karadeniz’de doğalgaz bulundu şovu yaparak gaz da almaya çalışsa, “tanrılar kurban istiyor”. Derinlerden gelen sese kulak verdiğimizde, gelen ritmin savaş tamtamları olduğunu fark ediyoruz. Erdoğan da tabanının bu tür bir ortamda ekonomik sorunları, geçim sıkıntısını, işsizliği, çürümeyi falan düşünmeyeceğinin, neo-Osmanlı hayallere dalacağının farkında. Hatta muhalefet denen rejim partileri de, hararetle bu yayılmacı Mavi Vatan diskuruna sahip çıkıyor, onu kullanıyor. Dediğim gibi, ben yazılarımda gerçekleri yazdım ve uluslararası hukuk metinlerine göre - temel olarak Lausanne olmak üzere - Türkiye’nin söylem ve tezlerinin statükodan sapma olduğunu ve makul çizginin çok ama çok dışında olduğunu izah ettim. Bana sosyal medyadan yanıt yetiştirenlerin çoğu da Türkiye’yi korumaya çalışan, bugünkü yayılmacı yönelimi destekleyen kişiler. Ortak argümanlardan biri, Yunanistan’ın doğu Ege adalarını - Lausanne Antlaşması’na aykırı olarak - silahlandırmış olması. Bu konular çok teknik olmakla beraber, insanların bilgilendirilmesi için özetlenmeleri şart. Fakat ne kadar derine girersek o kadar daha fazla bilgi gerekiyor. Hak ve haksızlık ekseninden yaklaşıp, “Yahu Ege kocaman bir deniz! İki eşit parçaya bölsek ya!” türü bir yaklaşım, gerçeklerden kopuk! Dahası hakkaniyetli de değil. Devletlerin egemenlik hakları ve sınırları uluslararası ilişkiler ve uluslararası hukukun en önemli konularından biridir. Yunanistan’ın Ege adaları üzerindeki egemenlik hakları tartışılamaz. Türkiye’nin sorun olarak algıladığı şey, bazı Yunan adalarının Anadolu kıyı şeridine olan yakınlığıdır. Fakat bu, olan gerçekleri değiştirmiyor. Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan Adaları ile Anadolu’ya 3 deniz milinden daha yakın ada, adacık ve kayalıklar hariç olmak üzere, Ege denizindeki bütün ada, adacık ve kayalıklar Yunanistan’a aittir. “Yahu bu da çok fazla ama!” türü kahvehane muhabbetini ciddiye almak mümkün değil. Sahip olunmayan toprak, ister anakara isterse ada olsun, fark etmez; size ait değildir. Nokta! Bu adaların Yunanistan’a intikali, uluslararası antlaşmalara göre gerçekleşti. Ayrıca dünün hadisesi de değil. 1923’te Lausanne Antlaşması imzalandı ve adalar Yunanistan’a kaldı. On İki Ada İtalya’nındı, İtalya savaşı kaybedince İkinci Dünya Savaşı ertesinde Paris Konferansı’nda bu adalar da Yunanistan’a geçti. Türkiye buna itiraz etmedi, zaten edecek uluslararası hukuk zemini de yoktu. Türkiye bu nedenle Paris’e delegasyon göndermeye bile gerek duymadı. Şimdi şunu tespit edelim. Adaların da anakaralar gibi kıta sahanlığı, karasuları ve münhasır ekonomik bölge hakları vardır. Bunu Türkiye kabul etmiyor. İyi de, bunun bir önemi yok. Ortada bir uluslararası hukuk kuralı var. Bu 1983 Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde yazıyor. Evet, Ankara bu sözleşmeyi imzalamadı, dolayısıyla kendisi için bağlayıcı değil. Fakat bu aynı zamanda bir sözlü uluslararası hukuk kaidesidir. Dahası, adaların bu statülerini tanımamak, pratikte bir şeyi değiştirmez. Statüko budur. Statüko değişimini Yunanistan hiçbir zaman kabul etmeyecek. Durum 1945 sonrası Sovyetler’in Boğazlarda üs talep etmesi ve Kars ve Ardahan’ı istemelerine benziyor. Neden Türkiye bu talepleri kabul etmedi? Çünkü haklıydı! Bugün de Yunanistan bu Ege adalarının statüleri ve hakları konusunda haklı. Gelelim Ege adalarının silahlandırılması sorununa. Şimdi Yunanistan bunu ne zaman yaptı? Türkiye Ege Ordusu’nu kurduktan sonra! Türkiye’nin NATO kapsamı dışında tuttuğu Ege Ordusunu kurma nedeni nedir? Tümüyle Yunanistan’a yöneliktir bu ordu. Bu bir. İkincisi, Yunanistan’ın Ege adalarını silahlandırmasının diğer bir nedeni, 1974 Kıbrıs çıkartması sonrasında, tıpkı Kıbrıs gibi, Ege konularının da bir anda damdan düşer gibi gündeme getirilmeye başlanmasıdır. Oysa Ege sorunları denen şey, 1950 öncesinde yoktu. 1950’lerden sonra, özellikle Demokrat Parti, giderek daha pro-aktif bir dış politika izlemeye başladı. Kıbrıs bu nedenle Türk dış politikasının en temel mücadele alanlarından biri oldu. Yunanistan 1974 sonrasında Türkiye Kıbrıs’tan askeri varlığını çekmeyince ve adada eski Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasının gereği olan nizamı yeniden kurdurtmayınca tedirgin oldu. Dahası Türkiye KKTC’yi 1980’lerin başında, darbeci generallerin arzusu istikametinde kurdurunca, Türkiye uluslararası hukuk bakımından tümüyle işgalci konumuna düştü. Bugün Kırım’a olan Rus işgal ve ilhakını kınıyoruz, değil mi? İşte Türkiye’nin Kıbrıs’taki konumu budur. 1974 müdahalesini garantör devlet sıfatıyla gerçekleştiren Türkiye, kendisine o statüyü veren Londra ve Zürih Antlaşmalarının gereğini yapmadı. Oysa müdahalenin resmi amacı, Nikos Sampson’un EOKA’cılarla beraber yaptığı darbeyi etkisiz kılmaktı. Gerekçe buydu. Yani Kıbrıs anayasasını yeniden geçerli kılmak! Adada anayasal düzeni sağlamak! Yoksa o antlaşmalar kendisine adayı işgal etme ve Kıbrıs’ı bölme (taksim) olanağını Ankara’ya vermiyordu. Bu koşullarda Yunanistan Türkiye’nin Ege’de de benzeri bir tutum içine gireceğinden korktu. Ve adaları asgari savunmalarını sağlamak için silahlandırdı. Silahlandırma ne demektir? Yunan askerinin kendi adasını korumak için orada bulunmasıdır. Bugünkü yayılmacı Ankara rejimi tutumuna bakınca, Yunanistan’ın bu hamlesi gereksizdi diyebilir misiniz? Türkiye bugün alenen komşusunun egemenlik alanını tanımadığını ilan ediyor. Yunanistan bu koşullarda adalarını savunamayacak durumda olsa sizce bu Yunanistan’ın toprak bütünlüğü bakımından bir tehdit olmaz mıydı? Bakın, uluslararası politika aksiyon ve reaksiyon üzerinde ilerliyor. Türkiye aksiyon yaptı, şimdi bunun bir reaksiyona sebep olması kaçınılmaz. 1974 sonrası Kıbrıs’tan askerini çekmeyerek Türkiye statüko değişikliği yapmıştır. Bu aksiyondur. Yunanistan ise reaksiyon olarak Ege adalarını silahlandırmıştır. Türkiye 1974’ten beri bir başka ülkenin topraklarının yüzde kırkını askeri işgal altında tutuyor. Bunu söylememden rahatsız mı olunuyor? Üzgünüm ama gerçek budur. Ve bunu Annan Planı ile (adadan askeri çekmek ve Kıbrıs’ı yeniden birleştirmek) Ankara’daki bugünkü iktidar mümessilleri de zımnen kabul etmişlerdir. Şimdi Perinçek, sözcüsü olduğu grubun arzularını açıklıkla dile getirmiş. Ne diyor? Bu işi savaş çözer diyor! Buna katılıyor musunuz? Yanıt evetse, size kötü bir haberim var. Bu vatanseverlik falan değil. Bunun adına yayılmacılık derler. Meselenin temeli, iyi ve kötü arasındaki ince çizgidir. Türkiye bugün Lausanne düzeninin temellerini dinamitliyor. Bunu velev ki Yunanistan yapsa bile, Ankara’nın Lausanne Antlaşması’na tüm gücüyle sahip çıkması gerekirdi. Neden mi? Lausanne Sèvres Antlaşması’nı geçersiz kılan metindi de ondan! Lausanne olmazsa, Sèvres geçerlidir. Türkiye kendi varlık garantisi olan Lausanne metninden sıkılmışa benziyor. Fakat bu metnin alternatifi ne, hiç düşünmüyor. Kimse kusura bakmasın ama bu çok zekice bir pozisyon değildir. Dahası, bu hukuken ve ahlaken de zayıf bir pozisyondur. Daha da önemlisi bu pozisyon tehlikelidir. Ne için? Türkiye’nin o çok değer verdiğini söylediği toprak bütünlüğü için. Umarım Ankara’daki meczuplar ve bir avuç ikinci sınıf maceracı Enver Paşa profili subay ülkeyi ateşe atmaz.
@@yagizz5421 Sen deli misin.
İsrail Mısır'a ordusunu nereye koyacağını soracak.
Suudi Arabistan, Katar'a ordusunu nereye koyacağını soracak.
Devlet ve uluslararası hukukun ne olduğunu bilmeyen psikopatlarsınız.
Kaç yaşındasın;
@@ysti6552 aynı yazıyı kopyala yapıştır yapmışsın. şaka mısın?
Bu videonun İngilizcesi ya da Almancası var mı acaba? Yani... bu sorun Avrupa'daki insanlar da anlasa iyi olur. Orda media hep Türkiye durup dururken huzursuzluk cıkartıyor gibi gösteriyor da....en az İngilizce altyazılar yapsanız iyi olur.
Türkiye yunanistanla savaşa girmeden bu sular durulmaz! bu savaş kaçınılmaz ama ne zaman
lozan anlaşması 2023 geri vermese bende en az 1-2 yıl türk-yunan ege deniz adalar, akdeniz ve kıbrıs sınır savaş çıkabilir.
Yunanistan tüm Rafale ve F-35'i aldıktan sonra
@@history_repeats8201 iyi Türkçe biliyorsun tebrik ederim baya militan gibi yorum yazıyorsun
@@Portalozzy0703 Arkadas kurt galiba yunan gibi davraniyor
@@history_repeats8201Yunanistan ucaklari aldığından beri Türkiye yaklaşımıyor😅😅
the things are very easy and clear…
turkey in war:
1. 1974 Cyprus
2. since 1992 war in northern iraq
3. since 2016 war in syria
4. 2020 war in libya
Yunanistan in war:
0
the islands of Greece have been militirized for self defense guys!!! this is allowed in the treaty of lausanne!!
greece would never beginn a war against turkey, this is impossible. compare the military power!!
Greece wants to take the case on the international court. why doesn‘t turkey want???
make peace not war
Bence sadece Ege denizi için geçerli olmak üzere kıta sahanlığı düzenlenmeli ve 12 mil yerine 6 mile izin verilmeli. Sadece Ege denizi için.
Lozanda'ki gibi 3 mil olmalı.
@ O da olabilir
Bizim tanımdaığımız anlaşma bizi bağlamaz. O yüzden başka bir düzenlemeye gerek yok. Bir müddet sonra ihtiyaç da olmayacak zaten.
@@cenkmuzuri3622 Ok bommer
6 mil falan değil 3 mil olmalı aksi hukuğa aykırıdır orta da anlaşma var.
Bbc türkçe Türkiye'de MAVİ VATAN isimlendirmesiyle kıta sahanlığımızı kamuoyuna duyuran Cem Gürdeniz ile neden röportaj yapmadı acaba.
Yunanlilar gene denizde yüzmek istiyorlar galiba
ADALAR SİLAHSIZ KALACAK.!!! Neyini anlamıyorsun evladım....
Adalar en azindan müteahhitlere peşkeş çekilmiyor, tarihi dokular tahrip edilmiyor. Bizde olsaydi seni seviyorum yazilirdi tarihi yerlere, bütün adalarda toki evleri olurdu 😂
Onlar bu kadar uçağı alırken bizimkiler ayakta uyuyor .
Biz de alacağız ama ABD vermiyor işte, bir kerede bizimkiler uyuyor demesen patlayacaksın değil mi
@@havakuvvetleri2.anajetussu534 noldu makarnacımı bekliodun ha..yalanmı gaz la vaadlerle atıp tutan eey abd eey rusya deyip kuyruğunu kıstıran tükürdüğünü yalayan bi kafa var
Tek çözüm diplomasi.
Karabağ için 30 sene diplomasi savaşı verildi ne çözüldü ?
@@mehmettanr7591 Karabağ'da krizi çıkaran da bir nevi çözen de Ruslar oldu. Rusya'dan uzaklaşmanın bedelini ödediler. Putin izin vermese Aliyev biraz zor girerdi. Gizli kapılar ardında neler yapılabileceğini hafife almayın. Son tahlilde olay masada, anlaşmayla bitiyor. Savaşta kazanıp masada kaybettikten sonra, kan dökmenin ne anlamı var?
WOW BU NİYE KİMSENİN AKLINA GELMEDİ ?
Hayır savaş
Resmen çocuk kavgası. "Kırmızı oyuncağı ben istiyordum, ama sen aldın." "Sen de benim mavi oyuncağımı aldın."
vay cahil vay
lol bu zekaya internet fazla
Baklavayı konuşmadınız
Ege denizi değil , Adalar denizi,
yav he he, ege bolgesinin adina adalar bolgesi yapalim o zaman🤣
@@e.v3832 Batı Anadolu bölgesi :)
@@e.v3832 orta okulda coğrafya derslerini ektin mi naptın
Nasıl ki bir savaş ile elimizden alındıysa, yeni bir savaşla netleşir merak etmeyin.
Farkland adaları ve kalıningrad örneği çok saçma olmuş
Karasulari 12 mil olursa Turkiye'ye 12 mil icinde yakin olan butun adalarda verilmesi gerekir...
Islands also get 12 miles
Türkiye istediği kadar deniz miline sahip olsun, gene denizlerini kullanamayacak çünkü 3 tarafımız denizlerle çevrili olmasına rağmen denizlerimizi kullanmayı bilmiyoruz.