✰ 𝐼𝑑𝑜𝑙𝑙𝑒𝑟𝑖 𝑘𝑜̈𝑡𝑢̈𝑙𝑒𝑚𝑒𝑘 𝑔𝑖𝑏𝑖 𝑏𝑖𝑟 𝑎𝑚𝑎𝑐𝚤𝑚 𝑦𝑜𝑘𝑡𝑢𝑟 ✰ 𝐹𝑖𝑘𝑖𝑟𝑙𝑒𝑟 𝑜̈𝑧𝑔𝑢̈𝑛𝑑𝑢̈𝑟 ✒️ 𝑂𝑘𝑢𝑙𝑢𝑛 𝑝𝑜𝑝𝑢̈𝑙𝑒𝑟 𝑐̧𝑜𝑐𝑢𝑔̆𝑢𝑦𝑙𝑎 𝑔𝑒𝑐̧𝑖𝑟𝑑𝑖𝑔̆𝑖𝑛 𝑒𝑔̆𝑙𝑒𝑛𝑐𝑒𝑙𝑖 𝑔𝑢̈𝑛𝑢̈𝑛 𝑎𝑟𝑑𝚤𝑛𝑑𝑎𝑛 𝑠𝑎𝑛𝑎 𝑎𝑠̧𝑘𝚤𝑛𝚤 𝑖𝑡𝑖𝑟𝑎𝑓 𝑒𝑑𝑒𝑟 ✰✰✰ ☘︎ 𝐾𝑖𝑚 𝑇𝑎𝑒ℎ𝑦𝑢𝑛𝑔 ~ 19 ☘︎ 𝐾𝑖𝑚 𝐻𝑒𝑒𝑠𝑜 ~ 18 🧸 𝐵𝑒𝑔̆𝑒𝑛𝑚𝑒𝑛𝑖𝑧 𝑑𝑖𝑙𝑒𝑔̆𝑖𝑦𝑙𝑒... 🪄𝐾𝑒𝑦𝑖𝑓𝑙𝑖 𝑜𝑘𝑢𝑚𝑎𝑙𝑎𝑟... 𝐻𝑖𝑘𝑎𝑦𝑒: Tae: HEESO-YA! ~Tanrım! Yine başlıyoruz...Sabahın köründe, okul binasına adımımı daha atmamışken deli gibi adımı bağırıyordu. Her sabah aynı şeyi yapmasına artık alışmıştım. Omzumun üzerine koyulan kolla sağıma dönerek her zamanki gibi enerjik olan ve gülümsemesi yüzünden asla solmayan Taehyung'a baktım. Onun en çok bu yönünü seviyordum. Zalımın oğlu ne güzel gülümsüyordu. Kalbim eridi... ( pin.it/3yVfN9BbB ). Gözlerimin ona dalmasından yararlanarak yaptığı ima yüzünden utanmış, aynı zamanda egosunun da asla düşmediğini anlamıştım.~ Tae: Her zamanki gibi çok yakışıklıyım, değil mi? "Yaa, ne demezsin!" Tae: Sen de her zamanki gibi çok güzelsin Heeso-ya. "Teşekkür ederim Taetae." Tae: Taetae'n ölsün sana kızım. "Tanrı korusun! Neden kötü konuşuyorsun?" Tae: Ölmemden korkacak kadar çok mu seviyorsun beni? "Off, saçmalama Taehyung. Ben içeri giriyorum. Üşüdüm dışarda kalmaktan." ~Taehyung'un kolunun altından çıkmış hızlı adımlarla okul binasına giriş yapmıştım. Ahmak çocuk. Bir gün gerçekten kalpten gitmeme sebep olacaktı. Kim Taehyung, okul sahibi olan Kim Taeyang ve okul müdürümüz Kim Hyejin'in oğlu. Okulumuzun popüler çocuğu, aynı zamanda okul başkanı ve en iyi öğrencisiydi. Taehyung iyi çocuktu. Bana asla bir kötülüğü olmamıştı. Benimle sadece uğraşırdı, o kadar. Ama bu uğraşmalar sadece iyi niyetliydi. Beni zorbaladığı falan yoktu. Okulun bazı çokbilmişleri Taehyung'un zorba olduğunu iddia ederek onun adına bir çok yalan-yanlış şeyler çıkarmış, okuldaki küçük yaştaki ve yeni gelen öğrencilerin Taehyung'u yanlış anlamasına sebep olmuşlardı. Neyseki müdürümüz bu sorunu daha fazla büyümeden çözmüştü. Sevdiğim çocuğun yapmadığı şeyler yüzünden suçlanması en son isteyeceğim şey bile değildi. Oh, sevdiğim çocuk demiştim, değil mi? Evet, sevdiğim çocuk. Son 6 aydır Taehyung'a olan hisslerim yoğunlaşmıştı. Önceden benimle uğraştığında ondan sürekli kaçmak isterdim. Onunla karşılaşmak ve onu görmek istemezdim. Ama son 6 aydır gözlerim hep onu arıyordu. Onu gördüğümde benden mutlusu olmuyordu. Onun benimle uğraşmasını çok seviyordum. Ne de olsa, ona böyle yakın olabiliyordum. Onunlayken kendimi güvende hissediyordum... Zilin sesini duymamla düşüncelerimden ayrılmış sınıfa göz gezdirmiştim. Sınıf çoktan dolmuş, herkes yerine yerleşmişti. Taehyung'a baktığımda onun da bana baktığını gördüm. Bana gülümseyerek göz kırpmasıyla utanmış tekrar önüme dönmüştüm. Öğretmenin sınıfa girmesiyle ders başlamıştı bile... ( pin.it/7L6FgLRql ) ... ~Okulun bahçesindeki banklardan birinde oturmuş, kulağımdaki kulaklıklarla şarkı dinleyerek, aynı zamanda çilekli sütümü yudumluyordum. Bu sırada yanımda bir hareketlilik hissetmemle yanıma dönmüştüm. Taehyung her zaman olduğu gibi, yine dibimde bitmişti. Şikayetçi değildim. Yüzüne her zamanki gülümsemesini takınmış gözlerini kırpmadan bana bakıyordu. Kulaklıklarımı çıkarmış, tamamen ona dönmüştüm.~ "Yine ne istiyorsun Taetae?" Tae: Seninle vakit geçirmek. "Sürekli dibimdesin zaten." Tae: Öyle değil. "Hm, nasıl peki?" Tae: Bir yerlere gidip eğlenceli bir şeyler mi yapsak diyorum? "Hm, bilmiyorum." Tae: Neden ama? "Ne yapmak istiyorsun?" Tae: Seni lunaparka götürmek istiyorum. "Gerçekten mi?!" Tae: Şaka yapar gibi bir halim mi var kızım? Gerçekten tabii. "Yah! Bu harika Taetae!" Tae: Harika olan sensin... "Ahh, lütfen Taehyung. Romantik moduna geçme." Tae: Neden? Bu yönümü sevmiyormusun? "Romantiklik sevmem pek. Ama bu sen olunca değişiyor. Ayrıca senin daha çok tatlı hallerini seviyorum." Tae: Ya öyle mi? "Hm-hm." Tae: Heeso-ya... "Evet?" Tae: Bu akşam gidelim mi? "Lunaparka mı?" Tae: Evet. "Olur!" Tae: O zaman tamamdır. Bunu söylememe gerek yok ama, akşam güzel giyin. "Kkkk...tamam." ~Taehyung'a mesaj gelmesiyle telefonu açıp baktı. Telefonda her ne gördüyse gülen yüzünün yerini kızgın bir yüz ifadesi aldı ve aynı zamanda telefonu sıkıyordu. Ne olmuşdu birden? Elimi telefon tutan elinin üzerine koyup bana bakmasını sağladım.~ "Taehyung? İyimisin? Ne oldu birden?" Tae: Ha? Yok bir şey. Benim şimdi gitmem gerek. Daha sonra tekrar geleceğim minik prensesim. "Oh, tamam."
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-1 ~Hızlı adımlarla yanımdan ayrılmış gitmişti. Umarım kötü bir şey olmamıştır. Çünkü Taehyung kolay sinirlenen biri değildi. Fazla düşünmeyerek kulaklıklarımı tekrar takıp, şarkıyı açmıştım ve yarım kalan sütümü içmeye devam etmiştim. Ahh...Taehyung yanımdan gidince boşluğa düşüyordum sanki. Onun yanımda olmasına çok alışmıştım.~ ... 𝑇𝑎𝑒ℎ𝑦𝑢𝑛𝑔'𝑑𝑎𝑛 ~Karşımda duran üçlüye bakıyordum. En çok da ortada durup, bana pis-pis sırıtan pisliğe...Yaptığı şeyin cezasını bugün çekecekti pislik.~ Dowoo: Kim Taehyung! Sevdiğin kızı koruyamıyormuşsun. Gördün mü? Her an onun yanında olmuyormuşsun. Onun hiçbir şeyinden haberin yokmuş. Onun hakkında hiçbir şey bilmiyorsun. "Yanılıyorsun Kim Dowoo. Aksine onun hakkında herşeyi biliyorum. Hatta öyle şeyler biliyorum ki, kendisi bile bunları bildiğimi bilmiyor. Konuyu değiştirip bu işten kurtulacağını düşünüyorsan, yanlış düşünüyorsun. Sevdiğim kızı, onun rahatsız olduğunu bile-bile nasıl taciz edersin pislik?!" Dowoo: Orda dur! Taciz mi? Ahahaha...Aşık olduğum kızla vakit geçirmek istemek, onun yanında olmak, elini tutmak tacize mi giriyor? "O kız seni istemiyorsa, sevmiyorsa, dokunuşlarından ve konuşmalarından rahatsız oluyorsa, evet...tacize girer." Dowoo: Saçmalıklarını daha fazla dinlemeyeceğim Kim. ~Son söylediği cümleden sonra yanımdan geçip gidecekken kolundan tutup yüzüne yaklaştım ve fısıltıyla konuşmaya başladım.~ "Benim kızıma istemediği halde yakınlaşmakla çok büyük hata yaptın Kim Dowoo." ... 𝐻𝑒𝑒𝑠𝑜'𝑑𝑎𝑛 ~Ders zili çoktan çalmış herkes sınıftaydı. Gözlerim etrafta Taehyung'u arıyordu. Neredeydi bu çocuk? En garibi de Jimin'le Jungkook'un da burada olmamasıydı. Üçü de burada olmadığına göre kesin bir şey olmuştur. Hoca daha gelmediğinden sıramdan kalkıp sınıftan çıkmıştım. Koşar adımlarla çıkış kapısına doğru ilerliyordum ki, arkamdan birinin bana seslenmesiyle durdum. Arkamı dönmüş kimin seslendiğine bakmıştım. Bu bir alt sınıflardan Taehyung'un kuzeniydi. Nefes-nefese konuşmaya başlaması iyi bir şeylerin olmadığının kanıtıydı.~ Aesa: Unnie! Taehyung oppa...o yukarda. Çatıda kavga ediyorlar. Kim Dowoo ile. "Ne?! Ne diyorsun Aesa? Hemen gidelim." ~Hızlı adımlarla merdivenlere doğru ilerlemiştim. Çatının kapısını açacakken biri kapıyı açmış içeri girmişti. Bu Kim Dowoo'du. Yüzü-gözü morarmış ve patlamıştı. Kavga çok ciddi olmuş anlaşılan. Dowoo bir-iki saniye yüzüme kızgınlıkla baktıktan sonra yanımdan ayrılmıştı. Onun peşinden de arkadaşları çıkmıştı. Aesa ve ben kapıyı açmış hemen dışarı çıkmıştık. Taehyung, Jungkook ve Jimin yerde uzanmış kahkaha atıyorlardı. Ben hemen Taehyung'un yanına koşarken, Aesa da Jungkook'un yanına gitmişti. Yere eğilmiş yukardan ona bakmaya başlamıştım. Beni görünce kahkaha atmayı durdurmuş ve zorla gülümseyerek yüzüme bakmaya başlamıştı. Gözünün altı morarmış, dudağı patlamıştı. Alnı yaralanmıştı.~ "İyimisin Taehyung?" Tae: O güzel yüzünü gördüm iyi oldum prensesim. "Şirinlik yapmanın sırası değil Taehyung. Çok kötü yaralanmışsın. Neden kavga ettin ki?" Tae: Senin için değerdi. "Neyse...Hadi kalk. Revire gidelim. Pansuman yapalım yüzüne." Tae: Ah, tamam. ... "Dikkatli ol Taehyung." Tae: Sen de dikkat et kendine. Akşam 20:00 gibi alırım seni. "Bugün dinlen istersen. Gitmek zorunda değiliz." Tae: Hayır, bugün gideceğiz. "Ama yüzün..." Tae: Sorun değil. "Krem sürmeyi unutma." Tae: Emredersiniz prensesim. ~Taehyung arabasıyla evden uzaklaştıktan sonra ben de kapıyı açmış içeri girmiştim. Salona doğru adımlamış ve etrafa bakınmıştım yiğenimi görmek umuduyla. Burada yoktu. Sanırım yukardalardı. Adımlarımı merdivenlere doğru yöneltmiş yiğenimin uyuma ihtimaline karşı odasına yavaş bir şekilde girmiştim. Evet, uyuyordu. Ses çıkarmamak adına odadan çıkmış kapıyı tekrar yavaşca kapatmıştım. Arkamı döndüğümde gördüğüm bedenle çığlık atmamak için elimle ağzımı kapatmıştım. Tanrım! Abimin bu saatte evde ne işi vardı?~ "Neden bu saatte evdesin abi?" Jin: İşlerim erken bitti güzelim. Günün nasıldı? "İyiydi." Jin: Akşam ailecek yemeğe çıkalım diyorum. Ne dersin? "Ya öyle mi?" Jin: Evet. Yoksa bir işin mi var? "Aslında...Taehyung beni lunaparka götürecekti de bu akşam..." Jin: Gidin siz o zaman güzelim. Dördümüz birlikte başka zaman gideriz. "Teşekkür ederim abi." Jin: Rica ederim güzelim. Ben salondayım o zaman. "Tamam. Ben de duşa gireceğim." Jin: Tamam. ~Abim aşağıya indikten sonra ben de odama gelmiş çantamı odamın bir köşesine fırlatarak dolaptan havlu alıp banyoya girmiştim. Saat daha 17:00'dı. Hazırlanmak için daha 3 saatim vardı. 20 dakikalık duşun ardından banyodan çıkarak dolabın önüne gelmiş kapağı açıp içine göz gezdirmeye başlamıştım. Bu gece güzel giyinmek istiyordum. Ama bu soğukta etek ya da elbise giyemezdim ki... Neyse...bir kereden bir şey olmaz.~ ...
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-2 ~Çok güzel olmuştum. Ohh, neredeyse 2 saattir hazırlanıyordum. Çantamı ve telefonumu makyaj masasının üzerinden alarak aşağıya indim. Yengem işten hala gelmemişti. Minik yiğenim uyanmış salondaki oyun alanında kendi halinde oynuyordu. Mutfak kapısından içeri giren abim beni görünce ıslık çalmaya başladı. ( pin.it/4I2fzbJXr ) ~ Jin: Prensesim, ne kadar güzel olmuşsun? Bir lunapark için bu kadar şık giyinmen abartı değil mi? "Teşekkür ederim abi. Ama...bilmem ki. Çok kararsız kalmıştım. Bunu giyindim. Değişeyim mi?" Jin: Hayır bebeğim. Şaka yapıyorum. Harikasın. "Ya abi. Üzülmüştüm ama." Jin: Kkkk...Taehyung geldi mi? "Hayır, daha değil. Zaten bir saat var. Ben o zamana kadar Soojin'le oynayayım." Jin: Tamam. Mutfaktayım ben. "Hm-hm." ~Oyun alanında her şeyden habersiz bir şekilde oynayan yiğenimin yanına gitmiştim. Eğilip onu kucağıma aldım ve sevmeye başladım.~ "Güzelim...bebeğim...ne kadar tatlısın sen...biricik güzelim benim." Jin: Sanırım Taehyung geldi güzelim! "Oh! Bu kadar erken mi?" ~Soojin'i oyun alanına geri bırakarak abimin yanına gittim. Mutfaktan çıkmış kapıyı açmaya gidiyordu. Kapıyı açmış ve Taehyung'u karşılamıştı. Elinde bir büyük buket ve bir de küçük buket vardı. İkisi de güldü. Çok güzellerdi...~ Tae: Oh! Merhaba hyung! Nasılsın? Jin: Teşekkür ederim Taehyung. Sen nasılsın? Tae: İyiyim ben de hyung. Bunlar sizin. Yani büyük olan Minseo nunanın, küçüğü de Soojin'in. Jin: Ne gerek vardı? Teşekkürler. İçeri gelsene. Tae: Ben Heeso'u alıp gitsem? Jin: Kkkk...Tamam. Gidin siz. Size iyi eğlenceler. Tae: Teşekkür ederim. "Çok geç kalmam abi." Jin: İstediğin kadar eğlen güzelim. Taehyung'a güveniyorum. "Teşekkür ederim. Görüşürüz." ~Abime el sallamış Taehyung'un arabasına doğru ilerlemiştik. Benim için kapıyı açmış binmemi beklemişti. Ben bindikten sonra kendisi de sürücü koltuğuna oturmuş ve bana dönmüştü.~ Tae: Seni unuttuğu mu düşünüyorsun, değil mi? "Neden?" Tae: Senin gibi minik bir prensese kendisi gibi güzel çiçekler hediye edilmeli. "Taehyung..." ~Taehyung arka koltuğa uzanmış büyük buketteki benim en sevdiğim çiçekleri bana uzatmıştı. Şaşkınca ona bakıyordum. ( pin.it/36X89HPOn ) ~ "Taehyung...Teşekkür ederim." Tae: Rica ederim prenses. Sen daha güzellerine layıksın. "Çok güzeller." Tae: Aynı senin gibiler. "Beni utandırıyorsun." Tae: Ben gerçekleri söylüyorum. "Ah, yeter artık. Hadi gidelim." Tae: Emrededsiniz prenses. ... Tae: Önce neye binelim? "Hmm...bilmiyorum ki. Çoğu alet yükseğe çıkıyor. Benim de biliyorsun ki, yükseklik korkum var." Tae: Benim de var. Ama birlikteysek tüm korkularımızı yenebiliriz, hm? "Ama..." Tae: Hadi. Birlikteysek hiç bir sorun yoktur. "Ahh, tamam." Tae: Önce gondola binelim. Ne dersin? "Benim için farketmez." Tae: Hadi gidelim. ... Tae: AAAAAA! LANET OLSUN! "AHAHAHA! TAEHYUNG ÇOK EĞLENCELİ!" Tae: ÖLMEK ÜZEREYİM! BU ŞEY NEDEN DURMUYOR?! "AHAHAHA! BEN ÇOK EĞLENİYORUM TAEHYUNG! SEN DE EĞLEN!" Tae: İNMEK İSTİYORUM! ... Tae: Midem çok kötü. "Kkkk...Birlikteyken tüm korkularımızı yeniceğiz. Kkkkk.." Tae: Çok mu komik? "Çok tatlısın Taetae." Tae: Hah! Tatlıymış! Bunu sakın okulda da söyleme. Tüm karizmam bozulur yoksa. "Hadi diğerlerine de binelim. Çok eğlenceli." Tae: Bence pamuk şeker yiyerek yürüyüş yapalım. En güvenlisi. "Sence ben buna evet dermiyim?" Tae: Hayır ya... ... ~Taehyung'la neredeyse tüm aletleri denemiştik. Geriye sadece dönme dolap kalmıştı. Dönme dolaba doğru ilerlerken önümüze çıkan pamuk şekerciyle Taehyung bana pamuk şeker almıştı. Daha sonra tekrar yürümeye devam etmiştik. Dönme dolabın önüne varınca ikimizde oturmuş ve haraket etmesini beklemiştik. Donme dolap en tepeye varana kadar ikimiz de konuşmamıştık. Tepede aniden durunca biraz korkmuştum. Ben şehrin manzarasına dalmışken elimde hissettiğim yumuşak ve kemikli ellerle yanıma dönüp Taehyung'a bakmaya başlamıştım. Yine ve yine gülümseyerek bakıyordu. Gözlerinin içi parlıyordu. Birer yıldız gibi...Çok güzellerdi.~ Tae: Heeso-ya... "Hm?" Tae: Biliyorsun...uzun zamandır aynı sınıftayız ve çoğu zaman birlikte vakit geçiriyoruz. "Evet..." Tae: Bizim okula geldiğinden beri...4 yıl oluyor neredeyse...İçimde bir yerlerde hep sana karşı küçük de olsa, bazı hissler vardı. Tam 4 yıl. Hala çocuktuk...Ama ben sana hep yakın olmak istemiştim. Hissettiklerimi de söylemeye cesaretim olmadığı için çözümü seninle uğraşmakta buldum. Belki seninle sürekli uğraşıp, vakit geçirirsem, sana açılmam kolay olur diye düşünmüştüm. Ama aksi oldu. Bir türlü yapamadım. Son zamanlar artık içimde tutamadığım için bazı şeyleri dışa vuruyorum. "Bunu farkediyordum." Tae: Oh...içimde şey her neyse artık tutamıyorum kendimi. Dolup-taşıyor sanki. Herşeyi açıp söylemek istiyorum. Bas-bas bağırmak istiyorum. 'Ben Heeso'u seviyorum' diye... "Taehyung..." Tae: Sevgilim olurmusun Heeso? "Seni çok seviyorum Taehyung." Tae: Güzelim... "İlk aşkımsın..." Tae: İlk ve tek aşkımsın. "Son aşkım kalacaksın." Tae: Seninle yaşadığım bir anı dünyalara değişmem. Seninle geçirdiğim her an, her saniye benim için en özel ve en güzelidir. Gözlerine, kalbine, iyi niyetliliyine, masumluğuna aşığım. "Bana en sevdiğin renk diye sorsan, dönüp 'gözlerin benim en sevdiğim renk' diye cevap veririm. Ben senin en çok gözlerine, bir de hiç solmayan gülüşüne aşığım." Tae: Seni seviyorum minik prensesim. "Seni seviyorum Taehyung'um." ~𝑆𝑂𝑁~
Çok güzel olmuş❤❤❤
AĞAĞAĞAĞAĞAĞAĞAĞA MÜKEMMEL 😍🌟
Yaaaaa bayıldımmmm çileğimmmm ellerine sağlık 💋❤️
Teşekkür ederimm güzelimm🌹❤️
@winterrbeaar yerimmm 💋❤️
Çok tatlı ve soft olmuştu ellerine sağlık güzelim 😊❤
Teşekkür ederimm😻
Yetiştim gı hemen okuyom 🤦♀️
Okuyorum şimdiğğ☄️
Çok güzel olmuşşş🫶🏻🪷
Teşekkür ederimmm💖@@Zoe-12-k6p
@@winterrbeaar 🩷
✰ 𝐼𝑑𝑜𝑙𝑙𝑒𝑟𝑖 𝑘𝑜̈𝑡𝑢̈𝑙𝑒𝑚𝑒𝑘 𝑔𝑖𝑏𝑖 𝑏𝑖𝑟 𝑎𝑚𝑎𝑐𝚤𝑚 𝑦𝑜𝑘𝑡𝑢𝑟
✰ 𝐹𝑖𝑘𝑖𝑟𝑙𝑒𝑟 𝑜̈𝑧𝑔𝑢̈𝑛𝑑𝑢̈𝑟
✒️ 𝑂𝑘𝑢𝑙𝑢𝑛 𝑝𝑜𝑝𝑢̈𝑙𝑒𝑟 𝑐̧𝑜𝑐𝑢𝑔̆𝑢𝑦𝑙𝑎 𝑔𝑒𝑐̧𝑖𝑟𝑑𝑖𝑔̆𝑖𝑛 𝑒𝑔̆𝑙𝑒𝑛𝑐𝑒𝑙𝑖 𝑔𝑢̈𝑛𝑢̈𝑛 𝑎𝑟𝑑𝚤𝑛𝑑𝑎𝑛 𝑠𝑎𝑛𝑎 𝑎𝑠̧𝑘𝚤𝑛𝚤 𝑖𝑡𝑖𝑟𝑎𝑓 𝑒𝑑𝑒𝑟
✰✰✰
☘︎ 𝐾𝑖𝑚 𝑇𝑎𝑒ℎ𝑦𝑢𝑛𝑔 ~ 19
☘︎ 𝐾𝑖𝑚 𝐻𝑒𝑒𝑠𝑜 ~ 18
🧸 𝐵𝑒𝑔̆𝑒𝑛𝑚𝑒𝑛𝑖𝑧 𝑑𝑖𝑙𝑒𝑔̆𝑖𝑦𝑙𝑒...
🪄𝐾𝑒𝑦𝑖𝑓𝑙𝑖 𝑜𝑘𝑢𝑚𝑎𝑙𝑎𝑟...
𝐻𝑖𝑘𝑎𝑦𝑒:
Tae: HEESO-YA!
~Tanrım! Yine başlıyoruz...Sabahın köründe, okul binasına adımımı daha atmamışken deli gibi adımı bağırıyordu. Her sabah aynı şeyi yapmasına artık alışmıştım. Omzumun üzerine koyulan kolla sağıma dönerek her zamanki gibi enerjik olan ve gülümsemesi yüzünden asla solmayan Taehyung'a baktım. Onun en çok bu yönünü seviyordum. Zalımın oğlu ne güzel gülümsüyordu. Kalbim eridi...
( pin.it/3yVfN9BbB ). Gözlerimin ona dalmasından yararlanarak yaptığı ima yüzünden utanmış, aynı zamanda egosunun da asla düşmediğini anlamıştım.~
Tae: Her zamanki gibi çok yakışıklıyım, değil mi?
"Yaa, ne demezsin!"
Tae: Sen de her zamanki gibi çok güzelsin Heeso-ya.
"Teşekkür ederim Taetae."
Tae: Taetae'n ölsün sana kızım.
"Tanrı korusun! Neden kötü konuşuyorsun?"
Tae: Ölmemden korkacak kadar çok mu seviyorsun beni?
"Off, saçmalama Taehyung. Ben içeri giriyorum. Üşüdüm dışarda kalmaktan."
~Taehyung'un kolunun altından çıkmış hızlı adımlarla okul binasına giriş yapmıştım. Ahmak çocuk. Bir gün gerçekten kalpten gitmeme sebep olacaktı. Kim Taehyung, okul sahibi olan Kim Taeyang ve okul müdürümüz Kim Hyejin'in oğlu. Okulumuzun popüler çocuğu, aynı zamanda okul başkanı ve en iyi öğrencisiydi. Taehyung iyi çocuktu. Bana asla bir kötülüğü olmamıştı. Benimle sadece uğraşırdı, o kadar. Ama bu uğraşmalar sadece iyi niyetliydi. Beni zorbaladığı falan yoktu. Okulun bazı çokbilmişleri Taehyung'un zorba olduğunu iddia ederek onun adına bir çok yalan-yanlış şeyler çıkarmış, okuldaki küçük yaştaki ve yeni gelen öğrencilerin Taehyung'u yanlış anlamasına sebep olmuşlardı. Neyseki müdürümüz bu sorunu daha fazla büyümeden çözmüştü. Sevdiğim çocuğun yapmadığı şeyler yüzünden suçlanması en son isteyeceğim şey bile değildi. Oh, sevdiğim çocuk demiştim, değil mi? Evet, sevdiğim çocuk. Son 6 aydır Taehyung'a olan hisslerim yoğunlaşmıştı. Önceden benimle uğraştığında ondan sürekli kaçmak isterdim. Onunla karşılaşmak ve onu görmek istemezdim. Ama son 6 aydır gözlerim hep onu arıyordu. Onu gördüğümde benden mutlusu olmuyordu. Onun benimle uğraşmasını çok seviyordum. Ne de olsa, ona böyle yakın olabiliyordum. Onunlayken kendimi güvende hissediyordum...
Zilin sesini duymamla düşüncelerimden ayrılmış sınıfa göz gezdirmiştim. Sınıf çoktan dolmuş, herkes yerine yerleşmişti. Taehyung'a baktığımda onun da bana baktığını gördüm. Bana gülümseyerek göz kırpmasıyla utanmış tekrar önüme dönmüştüm. Öğretmenin sınıfa girmesiyle ders başlamıştı bile...
( pin.it/7L6FgLRql )
...
~Okulun bahçesindeki banklardan birinde oturmuş, kulağımdaki kulaklıklarla şarkı dinleyerek, aynı zamanda çilekli sütümü yudumluyordum. Bu sırada yanımda bir hareketlilik hissetmemle yanıma dönmüştüm. Taehyung her zaman olduğu gibi, yine dibimde bitmişti. Şikayetçi değildim. Yüzüne her zamanki gülümsemesini takınmış gözlerini kırpmadan bana bakıyordu. Kulaklıklarımı çıkarmış, tamamen ona dönmüştüm.~
"Yine ne istiyorsun Taetae?"
Tae: Seninle vakit geçirmek.
"Sürekli dibimdesin zaten."
Tae: Öyle değil.
"Hm, nasıl peki?"
Tae: Bir yerlere gidip eğlenceli bir şeyler mi yapsak diyorum?
"Hm, bilmiyorum."
Tae: Neden ama?
"Ne yapmak istiyorsun?"
Tae: Seni lunaparka götürmek istiyorum.
"Gerçekten mi?!"
Tae: Şaka yapar gibi bir halim mi var kızım? Gerçekten tabii.
"Yah! Bu harika Taetae!"
Tae: Harika olan sensin...
"Ahh, lütfen Taehyung. Romantik moduna geçme."
Tae: Neden? Bu yönümü sevmiyormusun?
"Romantiklik sevmem pek. Ama bu sen olunca değişiyor. Ayrıca senin daha çok tatlı hallerini seviyorum."
Tae: Ya öyle mi?
"Hm-hm."
Tae: Heeso-ya...
"Evet?"
Tae: Bu akşam gidelim mi?
"Lunaparka mı?"
Tae: Evet.
"Olur!"
Tae: O zaman tamamdır. Bunu söylememe gerek yok ama, akşam güzel giyin.
"Kkkk...tamam."
~Taehyung'a mesaj gelmesiyle telefonu açıp baktı. Telefonda her ne gördüyse gülen yüzünün yerini kızgın bir yüz ifadesi aldı ve aynı zamanda telefonu sıkıyordu. Ne olmuşdu birden? Elimi telefon tutan elinin üzerine koyup bana bakmasını sağladım.~
"Taehyung? İyimisin? Ne oldu birden?"
Tae: Ha? Yok bir şey. Benim şimdi gitmem gerek. Daha sonra tekrar geleceğim minik prensesim.
"Oh, tamam."
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-1
~Hızlı adımlarla yanımdan ayrılmış gitmişti. Umarım kötü bir şey olmamıştır. Çünkü Taehyung kolay sinirlenen biri değildi. Fazla düşünmeyerek kulaklıklarımı tekrar takıp, şarkıyı açmıştım ve yarım kalan sütümü içmeye devam etmiştim. Ahh...Taehyung yanımdan gidince boşluğa düşüyordum sanki. Onun yanımda olmasına çok alışmıştım.~
...
𝑇𝑎𝑒ℎ𝑦𝑢𝑛𝑔'𝑑𝑎𝑛
~Karşımda duran üçlüye bakıyordum. En çok da ortada durup, bana pis-pis sırıtan pisliğe...Yaptığı şeyin cezasını bugün çekecekti pislik.~
Dowoo: Kim Taehyung! Sevdiğin kızı koruyamıyormuşsun. Gördün mü? Her an onun yanında olmuyormuşsun. Onun hiçbir şeyinden haberin yokmuş. Onun hakkında hiçbir şey bilmiyorsun.
"Yanılıyorsun Kim Dowoo. Aksine onun hakkında herşeyi biliyorum. Hatta öyle şeyler biliyorum ki, kendisi bile bunları bildiğimi bilmiyor. Konuyu değiştirip bu işten kurtulacağını düşünüyorsan, yanlış düşünüyorsun. Sevdiğim kızı, onun rahatsız olduğunu bile-bile nasıl taciz edersin pislik?!"
Dowoo: Orda dur! Taciz mi? Ahahaha...Aşık olduğum kızla vakit geçirmek istemek, onun yanında olmak, elini tutmak tacize mi giriyor?
"O kız seni istemiyorsa, sevmiyorsa, dokunuşlarından ve konuşmalarından rahatsız oluyorsa, evet...tacize girer."
Dowoo: Saçmalıklarını daha fazla dinlemeyeceğim Kim.
~Son söylediği cümleden sonra yanımdan geçip gidecekken kolundan tutup yüzüne yaklaştım ve fısıltıyla konuşmaya başladım.~
"Benim kızıma istemediği halde yakınlaşmakla çok büyük hata yaptın Kim Dowoo."
...
𝐻𝑒𝑒𝑠𝑜'𝑑𝑎𝑛
~Ders zili çoktan çalmış herkes sınıftaydı. Gözlerim etrafta Taehyung'u arıyordu. Neredeydi bu çocuk? En garibi de Jimin'le Jungkook'un da burada olmamasıydı. Üçü de burada olmadığına göre kesin bir şey olmuştur. Hoca daha gelmediğinden sıramdan kalkıp sınıftan çıkmıştım. Koşar adımlarla çıkış kapısına doğru ilerliyordum ki, arkamdan birinin bana seslenmesiyle durdum. Arkamı dönmüş kimin seslendiğine bakmıştım. Bu bir alt sınıflardan Taehyung'un kuzeniydi. Nefes-nefese konuşmaya başlaması iyi bir şeylerin olmadığının kanıtıydı.~
Aesa: Unnie! Taehyung oppa...o yukarda. Çatıda kavga ediyorlar. Kim Dowoo ile.
"Ne?! Ne diyorsun Aesa? Hemen gidelim."
~Hızlı adımlarla merdivenlere doğru ilerlemiştim. Çatının kapısını açacakken biri kapıyı açmış içeri girmişti. Bu Kim Dowoo'du. Yüzü-gözü morarmış ve patlamıştı. Kavga çok ciddi olmuş anlaşılan. Dowoo bir-iki saniye yüzüme kızgınlıkla baktıktan sonra yanımdan ayrılmıştı. Onun peşinden de arkadaşları çıkmıştı. Aesa ve ben kapıyı açmış hemen dışarı çıkmıştık. Taehyung, Jungkook ve Jimin yerde uzanmış kahkaha atıyorlardı. Ben hemen Taehyung'un yanına koşarken, Aesa da Jungkook'un yanına gitmişti. Yere eğilmiş yukardan ona bakmaya başlamıştım. Beni görünce kahkaha atmayı durdurmuş ve zorla gülümseyerek yüzüme bakmaya başlamıştı. Gözünün altı morarmış, dudağı patlamıştı. Alnı yaralanmıştı.~
"İyimisin Taehyung?"
Tae: O güzel yüzünü gördüm iyi oldum prensesim.
"Şirinlik yapmanın sırası değil Taehyung. Çok kötü yaralanmışsın. Neden kavga ettin ki?"
Tae: Senin için değerdi.
"Neyse...Hadi kalk. Revire gidelim. Pansuman yapalım yüzüne."
Tae: Ah, tamam.
...
"Dikkatli ol Taehyung."
Tae: Sen de dikkat et kendine. Akşam 20:00 gibi alırım seni.
"Bugün dinlen istersen. Gitmek zorunda değiliz."
Tae: Hayır, bugün gideceğiz.
"Ama yüzün..."
Tae: Sorun değil.
"Krem sürmeyi unutma."
Tae: Emredersiniz prensesim.
~Taehyung arabasıyla evden uzaklaştıktan sonra ben de kapıyı açmış içeri girmiştim. Salona doğru adımlamış ve etrafa bakınmıştım yiğenimi görmek umuduyla. Burada yoktu. Sanırım yukardalardı. Adımlarımı merdivenlere doğru yöneltmiş yiğenimin uyuma ihtimaline karşı odasına yavaş bir şekilde girmiştim. Evet, uyuyordu. Ses çıkarmamak adına odadan çıkmış kapıyı tekrar yavaşca kapatmıştım. Arkamı döndüğümde gördüğüm bedenle çığlık atmamak için elimle ağzımı kapatmıştım. Tanrım! Abimin bu saatte evde ne işi vardı?~
"Neden bu saatte evdesin abi?"
Jin: İşlerim erken bitti güzelim. Günün nasıldı?
"İyiydi."
Jin: Akşam ailecek yemeğe çıkalım diyorum. Ne dersin?
"Ya öyle mi?"
Jin: Evet. Yoksa bir işin mi var?
"Aslında...Taehyung beni lunaparka götürecekti de bu akşam..."
Jin: Gidin siz o zaman güzelim. Dördümüz birlikte başka zaman gideriz.
"Teşekkür ederim abi."
Jin: Rica ederim güzelim.
Ben salondayım o zaman.
"Tamam. Ben de duşa gireceğim."
Jin: Tamam.
~Abim aşağıya indikten sonra ben de odama gelmiş çantamı odamın bir köşesine fırlatarak dolaptan havlu alıp banyoya girmiştim. Saat daha 17:00'dı. Hazırlanmak için daha 3 saatim vardı.
20 dakikalık duşun ardından banyodan çıkarak dolabın önüne gelmiş kapağı açıp içine göz gezdirmeye başlamıştım. Bu gece güzel giyinmek istiyordum. Ama bu soğukta etek ya da elbise giyemezdim ki...
Neyse...bir kereden bir şey olmaz.~
...
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-2
~Çok güzel olmuştum. Ohh, neredeyse 2 saattir hazırlanıyordum. Çantamı ve telefonumu makyaj masasının üzerinden alarak aşağıya indim. Yengem işten hala gelmemişti. Minik yiğenim uyanmış salondaki oyun alanında kendi halinde oynuyordu. Mutfak kapısından içeri giren abim beni görünce ıslık çalmaya başladı.
( pin.it/4I2fzbJXr ) ~
Jin: Prensesim, ne kadar güzel olmuşsun? Bir lunapark için bu kadar şık giyinmen abartı değil mi?
"Teşekkür ederim abi. Ama...bilmem ki. Çok kararsız kalmıştım. Bunu giyindim. Değişeyim mi?"
Jin: Hayır bebeğim. Şaka yapıyorum. Harikasın.
"Ya abi. Üzülmüştüm ama."
Jin: Kkkk...Taehyung geldi mi?
"Hayır, daha değil. Zaten bir saat var. Ben o zamana kadar Soojin'le oynayayım."
Jin: Tamam. Mutfaktayım ben.
"Hm-hm."
~Oyun alanında her şeyden habersiz bir şekilde oynayan yiğenimin yanına gitmiştim. Eğilip onu kucağıma aldım ve sevmeye başladım.~
"Güzelim...bebeğim...ne kadar tatlısın sen...biricik güzelim benim."
Jin: Sanırım Taehyung geldi güzelim!
"Oh! Bu kadar erken mi?"
~Soojin'i oyun alanına geri bırakarak abimin yanına gittim. Mutfaktan çıkmış kapıyı açmaya gidiyordu. Kapıyı açmış ve Taehyung'u karşılamıştı. Elinde bir büyük buket ve bir de küçük buket vardı. İkisi de güldü. Çok güzellerdi...~
Tae: Oh! Merhaba hyung! Nasılsın?
Jin: Teşekkür ederim Taehyung. Sen nasılsın?
Tae: İyiyim ben de hyung. Bunlar sizin. Yani büyük olan Minseo nunanın, küçüğü de Soojin'in.
Jin: Ne gerek vardı? Teşekkürler. İçeri gelsene.
Tae: Ben Heeso'u alıp gitsem?
Jin: Kkkk...Tamam. Gidin siz. Size iyi eğlenceler.
Tae: Teşekkür ederim.
"Çok geç kalmam abi."
Jin: İstediğin kadar eğlen güzelim. Taehyung'a güveniyorum.
"Teşekkür ederim. Görüşürüz."
~Abime el sallamış Taehyung'un arabasına doğru ilerlemiştik. Benim için kapıyı açmış binmemi beklemişti. Ben bindikten sonra kendisi de sürücü koltuğuna oturmuş ve bana dönmüştü.~
Tae: Seni unuttuğu mu düşünüyorsun, değil mi?
"Neden?"
Tae: Senin gibi minik bir prensese kendisi gibi güzel çiçekler hediye edilmeli.
"Taehyung..."
~Taehyung arka koltuğa uzanmış büyük buketteki benim en sevdiğim çiçekleri bana uzatmıştı. Şaşkınca ona bakıyordum.
( pin.it/36X89HPOn ) ~
"Taehyung...Teşekkür ederim."
Tae: Rica ederim prenses. Sen daha güzellerine layıksın.
"Çok güzeller."
Tae: Aynı senin gibiler.
"Beni utandırıyorsun."
Tae: Ben gerçekleri söylüyorum.
"Ah, yeter artık. Hadi gidelim."
Tae: Emrededsiniz prenses.
...
Tae: Önce neye binelim?
"Hmm...bilmiyorum ki. Çoğu alet yükseğe çıkıyor. Benim de biliyorsun ki, yükseklik korkum var."
Tae: Benim de var. Ama birlikteysek tüm korkularımızı yenebiliriz, hm?
"Ama..."
Tae: Hadi. Birlikteysek hiç bir sorun yoktur.
"Ahh, tamam."
Tae: Önce gondola binelim. Ne dersin?
"Benim için farketmez."
Tae: Hadi gidelim.
...
Tae: AAAAAA! LANET OLSUN!
"AHAHAHA! TAEHYUNG ÇOK EĞLENCELİ!"
Tae: ÖLMEK ÜZEREYİM! BU ŞEY NEDEN DURMUYOR?!
"AHAHAHA! BEN ÇOK EĞLENİYORUM TAEHYUNG! SEN DE EĞLEN!"
Tae: İNMEK İSTİYORUM!
...
Tae: Midem çok kötü.
"Kkkk...Birlikteyken tüm korkularımızı yeniceğiz. Kkkkk.."
Tae: Çok mu komik?
"Çok tatlısın Taetae."
Tae: Hah! Tatlıymış! Bunu sakın okulda da söyleme. Tüm karizmam bozulur yoksa.
"Hadi diğerlerine de binelim. Çok eğlenceli."
Tae: Bence pamuk şeker yiyerek yürüyüş yapalım. En güvenlisi.
"Sence ben buna evet dermiyim?"
Tae: Hayır ya...
...
~Taehyung'la neredeyse tüm aletleri denemiştik. Geriye sadece dönme dolap kalmıştı. Dönme dolaba doğru ilerlerken önümüze çıkan pamuk şekerciyle Taehyung bana pamuk şeker almıştı. Daha sonra tekrar yürümeye devam etmiştik. Dönme dolabın önüne varınca ikimizde oturmuş ve haraket etmesini beklemiştik. Donme dolap en tepeye varana kadar ikimiz de konuşmamıştık. Tepede aniden durunca biraz korkmuştum. Ben şehrin manzarasına dalmışken elimde hissettiğim yumuşak ve kemikli ellerle yanıma dönüp Taehyung'a bakmaya başlamıştım. Yine ve yine gülümseyerek bakıyordu. Gözlerinin içi parlıyordu. Birer yıldız gibi...Çok güzellerdi.~
Tae: Heeso-ya...
"Hm?"
Tae: Biliyorsun...uzun zamandır aynı sınıftayız ve çoğu zaman birlikte vakit geçiriyoruz.
"Evet..."
Tae: Bizim okula geldiğinden beri...4 yıl oluyor neredeyse...İçimde bir yerlerde hep sana karşı küçük de olsa, bazı hissler vardı. Tam 4 yıl. Hala çocuktuk...Ama ben sana hep yakın olmak istemiştim. Hissettiklerimi de söylemeye cesaretim olmadığı için çözümü seninle uğraşmakta buldum. Belki seninle sürekli uğraşıp, vakit geçirirsem, sana açılmam kolay olur diye düşünmüştüm. Ama aksi oldu. Bir türlü yapamadım. Son zamanlar artık içimde tutamadığım için bazı şeyleri dışa vuruyorum.
"Bunu farkediyordum."
Tae: Oh...içimde şey her neyse artık tutamıyorum kendimi. Dolup-taşıyor sanki. Herşeyi açıp söylemek istiyorum. Bas-bas bağırmak istiyorum. 'Ben Heeso'u seviyorum' diye...
"Taehyung..."
Tae: Sevgilim olurmusun Heeso?
"Seni çok seviyorum Taehyung."
Tae: Güzelim...
"İlk aşkımsın..."
Tae: İlk ve tek aşkımsın.
"Son aşkım kalacaksın."
Tae: Seninle yaşadığım bir anı dünyalara değişmem. Seninle geçirdiğim her an, her saniye benim için en özel ve en güzelidir. Gözlerine, kalbine, iyi niyetliliyine, masumluğuna aşığım.
"Bana en sevdiğin renk diye sorsan, dönüp 'gözlerin benim en sevdiğim renk' diye cevap veririm. Ben senin en çok gözlerine, bir de hiç solmayan gülüşüne aşığım."
Tae: Seni seviyorum minik prensesim.
"Seni seviyorum Taehyung'um."
~𝑆𝑂𝑁~
Çok güzel olmuş 🥰 ellerine sağlık 😚💕
@@istudying438teşekkür ederimmm❤
8 dk önce
53 saniye önce