Okullar Neden Sıkıcıdır? - Ali Koç - Aydaki Adam B11
HTML-код
- Опубликовано: 13 сен 2024
- Aydaki Adam serimizin diğer videolarını izlemek için:
➡aydaki.flutv.on...
- #OkullarNedenSıkıcıdır #AliKoç #AydakiAdam
TÜM BÖLÜMLER İÇİN: aydaki.flutv.on...
Aydaki Adam'ın bu haftaki konuğu egitimpedia.com'un ve Fide Okullarının kurucusu eğitimci Ali Koç.
İlker Canikligil soruyor, Ali Koç da eğitim konusundaki "işin aslı"nı anlatıyor.
PISA nedir? Türkiye'de okul açmak kârlı bir yatırım mı? Atanamayan öğretmenler neden atanamıyor? Eğitim eşitsizliği gittikçe artıyor mu? Öğrenmeye çok mu zaman ayırıyoruz?
FluTV "Dünyanın En Otantik İçeriklerini Sunan" yepyeni bir dijital platformdur. Videolardan haberdar olmak için lütfen abone olun.
Destek için Patreon sayfamız: flutv.me
Kanal: flutv.online
Twitter: / flutivi
Instagram: / flutv.online .
. . . .
FluTV Discord: discord.flutv.me -- Kripto Destekleri için: 0x87a9538Af8f5f80371233951438b7faf9570B82C
![Baby Kia - GLOVES & DRACS (BLACK AF1s) [Official Music Video]](http://i.ytimg.com/vi/ajm8LeB0qQk/mqdefault.jpg)
“Eğitimime, okul yüzünden uzunca bir süre ara vermek zorunda kaldım.”
-Bernard Shaw
Türkiye'de son yıllarda en güzel giden şey: Flu TV... Teşekkürler emeğiniz için...
Ailemde 6-7 farklı dalda öğretmen var. Babam Emekli Öğretim görevlisi, Ablam Özelde Beden eğitimi öğretmeni, Ben son sınıfta Beden eğitimi öğretmenliği okuyorum. Babam, Ablam ve ben milli sporcuyuz. Herkes yapamadığı için değil, bazen şartların ne kadar yetersiz kaldığını görüp daha iyisini yapacağım diyerek öğretmenlik seçiyor. Buna örnek gösterebileceğim bir çok arkadaşım, öğretmenim var. Herkes doktor, mühendis veya iş adamı olmak isterken ben Sporcu ve Öğretmen olacağım diye gururla söylüyordum. Hala da söylüyorum. Ülkede Öğretmen olmak isteyenlere, garantici kafasıyla bakılıyor. Halbuki binlerce idealist öğretmen var. Asıl sorunumuza gelince, artık öğretmenlik idealist insanlara göre değil, tüccarlara göre bir meslek oldu. Özel okulların hiç bir denetime tabii tutulamaması, Öğrencilerinden yıllık 30-40 bin ortalama ücret alıp, öğretmenine zamanında para verememesi normal oldu. Ben bir öğretmen adayıyım, ideallerim var ancak bunlar değer görmüyor. Bu ortamda Öğretmene gösterilen değer değişmedikçe, iyi öğrenciler yetiştirmek sadece rastlantı eseri olacaktır. Ya tutarsa mantığıyla yeni nesil yetiştirmeye devam edeceğiz. Öğrencilere suç bulmaya devam edebiliriz, sorunu görmezden gelebiliriz. Karsın köyünde okula gitmek için saatlerce yürüyen çocukla, Fransız lisesinde okuyan çocuğu aynı sınava sokmaya devam edebiliriz. Sonra da haberlere çıkartır övünürüz, ''Köyden geldi birinci oldu.'' Ne mutlu...
Ben daha idealist olduğunu iddia etmeyen öğretmen görmedim. Bütün öğretmenler aşırı idealistmiş de hepsi 3 yaşından beri öğretmen olmak istermiş de hiçbir öğretmen hiçbir bölümü tutturamadığı için öğretmen olmamış.
Ses kayıtlarını podcast olarak da yüklerseniz, örneğin arabada ekran kapalıyken de dinleyebiliriz. Hem de podcast severleri de çekmiş olursunuz
Suat Bey sizin kanalı takip ediyorum. Videolara ara verdiniz sanirim. Ilgi ile bekliyorum. Tesekkurler.
@@mustafaozin9066 bir içerik üreticisi olarak, bunu okumak beni podcast için daha da teşfik eder, zira takipçinin başka platformda olması tercih edilmez
Premium hesaba geçerseniz bu dediginiz mümkün olur
premium olmadan da olabilir
giderken bağlan arabanın blututuna veya normal telefon sesine
aç youtube'u
tıkla dinle istediğini basit
@@montajsss9655 öyle yapıyorum zaten ama açık ekran pil yiyor, sürdürülebilir değil
Hocam, Isaac Asimov "İnsanlar eğitimi bitirebilecekleri bir şey sanıyor" diye sevdiğim bir sözü var. Bizim sorunumuz maalesef burada. Okulların vermesi gereken en önemli konu öğrenmeyi öğretmek olmalı.
İki okulculuk oynayınca artis artist konuşuyor
*Okullar Neden Sıkıcıdır?*
"Bu retorik soru ama..."
- ESG
Herkes clickbait demiş yakışmıyor bu kitleye :d ortada teknik olarak bir clickbait yok
hocam şuan üniversite 2.sınıftayım ziraat mühendisiyim elime şu ana kadar ne mikroskop ne teleskop nede bir deney tüpü değdi sadece pamukta fasülye
hangi üni?
@@kediomer3517 ege üniversitesi
@@tier1turks türkiyedeki ziraat alanında en köklü ve en eski üniversitelerinden
Burada öğrencilerin de suçu var fon bulup cihaz alıyorsunuz öğrenci deniz kıyısında yeni açılan üniversiteye gidiyor cihazınızda bir kaç yıla eskimiş oluyor. Para zaten sıkıntılı birde bu tip maceralar hep elinde patlıyor üniversitenin. Dersi de kolay geçmek olarak görünce dananın kuyruğu kopuyor.
Dogru Ali Koc bu gencler!
Ezberlememiz gerektiği için sıkıcıdır. İnsanların yetenek ve yatkınlığına yönelik öğretim olmadığı için sıkıcıdır. Kendi ideolojilerini ezberlemiş bireylerin seri üretim hanesidir, fabrikalardır. Yine yeniden sıkıcıdır. Sıkıcı olduğu kadar da korkutucudur. Ögrenmeyi unutturur. Gelişmeyi unutturur. Araştırmayı unutturur. Hayallerini unutturur. Hayal kurmadığın farkında bile olmadan seri imalat ürünü programlanmış bir birey olmuşsun ölünce de farkında olmazsın yine sıkılırsın.
Öğretmene fazla para verince kişisel gelişimine harcayacağı konusundan ben de pek emin değilim. Şato da alabilir
ilker gibiy
kişisel gelişimi değil, kafasının rahat olması önemli. Adam 50 kişiye ders verdikten sonra eve gidip bir de, faturalar ne olacak, kredi ne olacak, akşam taksiye çıksam mı gibi şeyler düşünmemesi gerek.
Yine sıradışı, yine aydınlatıcı... Teşekkürler Flu TV
Eğitim olduğunu sandığımız şeyin aslında varolan düzene nitelikli ve itaatkar hizmetkar yetiştirme amacı güden ciddi bir akıl hastalığı olduğunu net olarak ortaya koydukları için programda emeği geçenlere çok teşekkür ederim.🖖
“Akıl hastalığı DA olduğunu” yazmalıydım...🙈 🙏🖖
Ilker hocam kafanızı çok seviyorum ya. Siz devam edin lütfen. (Ilk fırsatta patreon olacağım söz) 💜
21:35 Taze bir öğretmen adayı olarak (formasyon eğitimim bitmek üzere) daha birkaç hafta önce tamamladığım stajım İmam Hatip Lisesi'ndeydi. Hem Anadolu, hem de Kız Lisesi. 33 yaşındayım ve benim Lise dönemimde Kız Liselerinin bulunduğum ildeki karşılığı, Kız Meslek Liseleri'ydi. El becerisi kazanılan ve daha çok tekstil ve trikotaj işlerine eleman yetiştiren bir okul anlaşılırdı. Anadolu Lisesi 1997-98 dönemine kadar 3'tü, sonra 4'e çıktı. Şuan ibadullah neredeyse her mahallede bir Anadolu Lisesi var.
Geleyim, İmam Hatip'e. İslâmcı ve mütedeyyin kesimin standart orta okul ve liseye göndermeyi caiz bulamamasından mütevellit medrese ve ruhban okulu çorbası bir teşekkül meydana getirilmiş. Bilhassa 70'lerden sonra her ihtiyaca cevaz veren, her şeyi bildiğini sanan, politik hesapları olan ulemânın hükmettiği kurum olmuş ve de-net-len-me-mişler. Yani ne öğretildiği üzerinde çalışılmamış. Yeni staj yaptığım için yaşayarak gördüm. Tarih öğretmeni namzeti olarak Eski Türk sembollerinden gösterdim. Taşa kazınmış bir Davut Yıldızı meselâ Karamanoğullarında, Selçuklularda kullanılmış. İslâm döneminde "Süleyman mührü" şekline geçmiş. Öğrenci, illuminatiye bağlayabildi. Öğretmeninden öğrenmiş. İlahiyat dersinde... "Kıllı Munati" diyesim, geldi.
Öğretmen kadrosu, ekseriya işe yaramaz tipler. Çocuklara dikkat ettiğinizde, hangi ailelerin çocukları olduklarını anlıyorsunuz. Mecburi olarak gelen fakat okulun ve okulu idare edenlerin fikirlerini hiçbir şekilde kabul etmeyen ve etmeyecek olan ailelerin çocukları çoktu. Dersi o anlayışla işleyebiliyordum. Konularımı anlatırken kitabın dışına çok çıktım. Öğrencilere yeni ve farklı şeyleri görebilmeleri için slaytlar hazırladım, kitaplar getirip okuttum. Teneffüslerde not alanlar ve kitaplarla ilgili sorular sormaları, öğrenci potansiyelinin altında eğitildiğini gösterdi. Çünkü, "hocam, biz böyle işlemiyoruz, böyle görmedik" şeklinde itirazlar da oluyordu. Alışılmış bir cümle yapısı vardır: yapmak+yapmak. Eğitim almak fiili gibi. Harbiden bu böyle. Eğitim alınıyor, eğitilmiyorlar. İmam Hatip'teki stajım, ilk iki hafta seyirci, 10 hafta da öğretmen şeklindeydi. İzleyici olarak fark ettiğim şeylerin başında ders kitaplarının kalitesizliği geldi. (9-10-11-12. sınıflar) Bir sürü karman çorman bilgiyi eklemişler. Ders anlatılırken konuyu sınırlandırmanıza imkân yok. Çünkü ucu açık ve aşırı detay birtakım bilgiler var. Bir ders saatine sığmayacak şekilde hazırlanan eğitim programı da cabası. İyi ki bu dönem okumadım, dedim.
31:26 School, Eski Yunanca'dan ödünç σχολή:sıholi'den türemiş σχολεῖον:sıholyon'dan yani zaman ayırma, boş zaman ayırma fiilinden zaman ayrılan yer, bir nevi bir şey yapmak için vakit geçirilen yer olarak çevirebilirsiniz. Latince'ye scola:skola olarak geçmiş. Dini okul denilecek tarzda rahip ve rahibe yetiştirmek için kullanılan yerler için kullanılmış. Hristiyanlığın Avrupa'da yerleşmesinden sonra yani takriben VII-VIII. yy. Ruhban okullarının faaliyetleri başlamış. Okul demek Ruhban Okulu manasında kullanılmış. Skolastik derken de o kurumun hakimi olduğu sistemden, düşünce biçiminden bahsediliyor; fakat aslında bilgi kaynağının, doğru ve yanlışa karar verenlerin kilise babaları olmasından dolayı öyle. Aslında ruhban sınıfı arasında kalan ve o kurumun elindeki ayrıcalık. Nedir bu ayrıcalık? Bilgiye ulaşmak. Bilgi sahibi olmak. Yazmak.
Yeni bir öğretmenlik tecrübesi olunca ve tecrübe taze olunca fazla yazdım. Özür dilerim...
"İlker serseri olmuş!"
Öğretmelere daha fazla para vermek değil de, onlara eğitim ve kişisel gelişim alanlarında imkan vermek mantıklı olabilir. Atıyorum, hangileri şuan yapılıyor bilmeden söylüyorum ama, dergi abonelikleri, global bilgi kaynaklarına erişim imkanı, yüksek internet hızları, kendi alanlarında kendilerine ayrılan fakat serbest kullanımlarına bırakılmadan beyan usülü harcama yapma imkanı vermek öğretmenlerin okulda daha fazla vakit geçirmelerine imkan sağlayacak alan gibi... bir sürü şey sayılabilir. Verme o kadar para ama kendini kişisel ve toplumsal gelişim konularına odaklanmasını sağlayacak geliştirmeler yapılabilir.
Devlet hizmetiçi eğitimi belirleyecek, 1. yıldan 10. yıla kadar. O eğitimleri alanlar rütbe, kademe, maaş ödüllendirme yapacak o kadar basit. Her gelenin ideolojisinin seri üretimhanesi olmayacak o kadar basit. 4+4+4 sistemine geçildiği yılda 2 sene kalmıştı tekli eğitime geçmeye, 10 senenin emeği çöpe atıldı. 1 gecede bir adamın rüyasında gördüğünü sabah uygulamasıyla, sonuç önümüzdeki 10 senede tekli eğitime geçmek hayal oldu.
İlker hoca sisteme o kadar uzak o kadar unutmuşki kafası karman çorman olmuş hsdahsv
Ülkedeki şu anda en güzel şey: flu tv. Teşekkkürler emeği olan herkese, iyi ki varsınız...
Ortaokula kadar karnem zayıflarla dolu hiperaktif bir çocuktum. Lgsden en düşük puanı aldığım için meslek lisesine yazılmak zorunda kaldım. Sonradan öğrendim ki disleksiyim neden anlamadığımı anladıktan sonra hayat çok değişti meslek lisesinde okuduğum seramik bölümünde önlisans lisans yükseklisans okudum. Şimdi de doktoroya hazırlanıyorum. Ve hala okuldaki hiç birşeyi anlamıyorum 😄 Ama mesleğimle alakalı birçok şeyi biliyorum. Önemli olan çocukta merak uyandırmak. Merak etmiyorsa gerisi boş.
Değerli hocam zorunlu egitimin başarıyı çok aşagı indirmedigini ifade ediyor. Bunun böyle olmadıgını çok net görmeniz için herhangi bir endüstri meslek lisesine gitmenizi şiddetle tavsiye ederim. Asıl sorun istemedigini açıkça belli eden öğrenciyi zorla(yasa veya aile) günde 8-9 ders saati okulda tutmamızdır. Bu ögrenci tipi severek okula gelen ögrenciyi dahi yolundan çıkarıyor. Zorunlu olarak 12 yıl cok fazla.
1977 yılında çekilen Hababam Sınıfı Tatilde filminde Mahmut Hoca dedi ki: "Okul sadece dört yanı duvarlarla çevrili tepesinde dam olan yer değildir. Okul her yerdir. Sıradan bir orman sıradan dağ başı. Öğrenmenin bilginin var olduğu her yer okuldur." Dikkat çekerim 1977. O yıllarda çekilen filmlerin birçoğu sosyolojik alt yapıya sahip.
32:00 Artık sınavlardan önce arkadaşlarla hocanın ders anlattıkları üzerinden değil de youtube'da hangi kanaldan çalışmamızın üzerinden tartışıyoruz. Mezun olunca RUclips Üniversitesi'nden mezun oldum diyeceğim
super bir bölümdü
Ali Hocayla bir olmaz öyle saçma eğitim gelse güzel olmaz mı?
Verimli bir konu ve konuk olmuş. Devamını isteriz sayın Canikligil.
Tek kelimeyle harikaydı teşekkürler
Türkiye'de genelde niteliksiz, başka bir şeyi becerecek kapasitesi olmayan insanların öğretmenliği seçtiğine katılıyorum. Üniversite sınavını kazanma puanının düşük olması, şahsi olarak çok aşırı niteliksiz değilse eğer en azından bi özel okulda çalışabiliyor olması, olmadı özel ders verme imkanı... Yani garanti meslek. Tabii nitelikli olup öğretmenliği tercih eden değerli insanlar var ama bunlar bir elin parmaklarını geçmez. Mesela ben eğitim hayatımda sadece bir kez böyle nitelikli bi hocaya denk geldim. Bu kişiyle şahsi bi muhabbetim olmadı. Sadece branşını ve dersi nasıl anlatması gerektiğini biliyordu. Yani kriterlerim bu kadar düşük olmasına rağmen bir kez denk geldim nitelikli bi hocaya. Türkiye için genellemenize katılıyorum. Ama dünya için durum aynı değil. Finlandiya'nın eğitim sistemini incelediğinizi söylediniz. O zaman bilmeniz lazım ki orada öğretmenlik klas meslek. Herkes öğretmen olamıyor. Öğretmenler en az yüksek lisans mezunu. Ve kişisel olarak nitelikli olan kişilerin öğretmen olmasına izin veriyorlar. Birçok mülakattan geçip öğretmen olunuyor. Oradaki öğretmenlerle yapılan röportajı izlemiştim de filozof gibi insanlar, hayran kaldım. Maaşları da çok iyi.
aynen dünyada en fazla maaş kazanan ülkeyi sıradan gösterdi, isviçre bütçe fazlasını öğretmenlere veriyor, Ülke gelirinden belli bir pay öğretmenlere döner sermaye gibi veriliyor. iskandinav ülkeleri kendi milli gelirlerine göre değil, tüm dünyada dolar bazlı en yüksek maaş veren yerlerden.
Yine güzel, bilgilendirici bir bölümdü. Teşekkürler flu tv.
çok faydalı bir program olmuş. teşekkür ederiz
"Hiç birşeyi tam yapamayan öğretmen olur." Çok doğru. ÖYS tercihi sınav gecesi gizlice değiştirilip öğretmen yapılmış biri olarak bile bu tanıma katılıyorum. Bir şeyi tutkuyla yapmak isteseydim böyle olmazdı. Neyse ki çocukları çok seviyorum. Okulu değil.
Hocam kendinize mi dublaj yaptınız?
Evet
Mikrofon sesini yakalamadığı için mecburen kendine dublaj yapmış.
@@Gokhandikici 4- 5 cumlede
Gozlerden kacmamis😅
@@flu 4-5 mi 😅😆 ama başarılı olmuş
Harika bir program olmuş. Teşekkürler. Anaokulundan başlayarak toplam 20sene okudum. İngilizce speaking dersi ve Almanca dersi dışında tek bir zevkli ders hatırlamıyorum. Ne zamanki öğrencilikten mezun oldum o zaman öğrenmenin keyifli bir şey olduğuna aydım.🤯
İlker hocam gerçekten çok güzel sohbetti ama ilk defa bir konuyla aranızın bu kadar kötü olduğunu gördüm :))
Yaşam boyu sürekli eğitim
Güzel sohbetti, teşekkürler
Bitmesin istedim izlerken. Saatlerce sürse izlenip dinlenir😌
Bu programım konukları çok iyi ya
Yapı teknolojileri öğretmeniyim aslında istemedim bina tasarlamak hayalimdi ama kendimi 10 saat bir atölyede iskarpela ile ağaç oyarken buldum ..ağaç nedir diye
Ağaç nedir diye ezberledim utanıyorum inanin
ilk defa duydum işin güzel mi?
Hiç alakası olmayan ama baba mesleği olan bir is yapıyorum fırın isletiyorum..
emeğinize sağlık. yine çok güzel bir bölüm olmuş
kesmeden, kırpmadan, efekt vermeden ( flash cut mıdır nedir ) olması şahane, sohbet harika... #fevkalade böyle yazılıyor dimi hocam...
34:40 - 34:50 olay bu sanki. Buna rağmen "Yapamayanlar öğretmen olur" demenin üzerine bir kat daha utanma (shaming) sürmek olduğunu düşünüyorum. Ha yapamayandan kasıt sevdiğinin peşinden gidememekse, bunda ailenin veremediği bilinç, aile ve okulun çocuğu soktuğu kalıplar (strereotipik sınıflandırmalar: "senin matematiğin kötü!"), eğitim sisteminin çarpıklıkları-sürekli son dakika değişiklikleri, ve son olarak da o yapmak istediği iş ve kendisi arasındakileri aşabilme becerisini, gücünü, tutkusunu, her neyse yoksayması, kendisinde görememesi, bulamaması olabilir.
Hocam biraz daha gri renk kullanabilir miyiz videoda, mümkün müdür? :)
Ali Koç'u dinlemek çok keyifliydi. Teşekkürler Flu TV.
notlar:
- güzel bir program olmuş. eğitim konusunda işini severek, hevesle yapan insanlar olduğunu görmek cidden ülkenin geleceği açısından ümit verici
- montaigne'in "Okullar gençlerin hapishanesidir" lafı ilginçmiş. Michel Foucault'un bu konuda çok ilginç saptamaları var. Surveiller et Punir kitabında hapishane, okul, hastane, askeriye gibi kurumların hep insanı önce ölçülebilir, sıralanabilir hale getirip, sonra da ıslah, eğitim, disiplin vs den yani 'geliştirme süreci'nden geçirdiğini, dolayısıyla bu kurumların her ne kadar farklı şeyler olsalar da ortak birer ökçeklenebilir yani ülke geneline yayılabilir, standardı olan gözlem ve geliştirme merkezleri olduğunu söylüyor. konuyla ilgilenen herkesin okumasını tavsiye ederim (yalnız baştan söyleyeyim öyle roman gibi bir gece sabaha kadar bitmiyor, yavaş yavaş okuyun, benim bir ayımı aldı :) İngilizce çevirileri fena değil). En güzel yanı da taraf tutup siyasi gündeme dönük propaganda yapmadan, sadece tarihsel silsilede aydınlanmadan sonra aristokrasinin ve monarşinin ortadan kalkmasıyla bireyselliğin ortaya çıkmasını, bu durumda herkesin kaydının tutulmaya başlamasıyla sıralanabilir, ölçülebilir bireyler haline geldiğini, bunun arkasından da bu kurumların ortaya çıktığını, kavramların nasıl ve neden değişip hangi tarihsel arkaplanla ortaya çıktığını anlatıyor. Çözüm önerisini de işin uzmanlarına bırakıyor.
- Öğretmenlerin iletişim becerisinin mülakatla ölçülmesi kısmı ne yazık ki devlet okullarında işe yarayacak birşey değil. Türkiye'de bunu yaptığınız zaman mülakatı yapan memur özel olarak seçilir, mülakatta size okuduğunuz gazeteler sorulur. kaş yapayım derken göz çıkarırsınız. özel sektörde işe yarar tabi, çünkü orada veli verdiği para karşılığında eğitim değil de siyasi propaganda yapıldığını gördüğünde okul yönetiminin canına okur : ) Türkiye'nin bence avantajlı olduğu en önemli noktalardan biri merkezi sınavlar. Birbirimize güvenmediğimiz için liseye üniversiteye merkezi, yoruma açık olmayan sınavlarla adam sokuyoruz. Onlar da yurtdışına gittikleri zaman oranın tozunu dumanını attırıyorlar. Almanya'daki sistem çok ilgimi çekmişti eskiden. Ya diyordum bu kadar yoruma açık bir sistemde nasıl hak eden üniversiteye gidiyor hoca referansıyla diye hayret içerisindeydim. Sonra baktım ki meğerse örneğin azınlıklara baya ayrımcılık yapılıyormuş. İnsan her yerde insan. (not: metro da hep dakikası dakikasına gelmiyor)
- Türkiye gelişmekte olan bir ülke. O yüzden halen eleştiri kültürü çok yoğun. Hemen vicious cycle'a girmeyelim, bunu geliştirilebilecek bir alan olarak görmemiz lazım, batsın bu dünya gözü kimsenin işine yaramıyor. Dünyada belli bir sıralamamız var, düzenli olarak bu sıralamada mesafe kaydetmemiz, hiç olmadı yerimizi korumamız lazım. Bunun için de sürekli olarak kendimizi ölçmemiz (self-examination) ve iyiye mi kötüye mi gittiğimizi anlamamızı sağlayacak objektif metrikler üretmemiz gerekiyor. Bir de tabi devamlı sahadan yani okullardan geri besleme almamız. Bu arada ileri besleme (feed forward) diye bir kavram daha çıktı. sadece eleştiri almıyorsunuz, nasıl iyileştirebiliriz diye soruyorsunuz ki yapıcı fikirler gelsin.
Bence eğitimin birincil hedefi gelişmekte olan ülkelere ait 'eleştiri kültürü' yerine gelişmiş ülkelerin 'tanıma kültürü'nün (recognition) yerleştirilmesi olmalı. Yani biri gidip bir konuyu araştırıp sunum yaptığında 'O neymiş öyle ya, daha iyi bir şey bulamadın mı' demek yerine insanların 'Ooo güzelmiş, peki şu konuda ne düşünüyorsun?' veya 'Güzel çalışmışsın, ben de şu konuda araştırmayı düşünüyordum, sonra tartışalım buradan güzel şeyler çıkar' demesini sağlamak olmalı. Yani başarının tanınmasının, alkışlamasının, hatta mümkünse karşılıklı başarıların basamak olarak kullanılabilmesinin öğretilmesi. Bir başka örnek de birisi bir fikir ile geldiğinde 'o ne ya öyle fikir mi olur' demek yerine 'aaa iyi ya. Bak bizim bir arkadaş var o konuda bir şeyler yapmıştı, sana fikir verebilir. Başka bir arkadaş da yanına bu tarz bir proje için çalışma arkadaşı arıyordu' denilmesinin öğretilmesi. Yani insanlar birbirine köstek olmamalı, yol göstermeli, birlikte bir şeyler başarmaya çalışmalı. Zero sum game yerine positive sum game algısıyla hareket etmeli (bu iki kavram da çok önemli, liseyi bitirip bunları bilmeyen adam olmamalı, derinlemesine değil, kavramsal olarak ne anlama geldiğini bilsinler yeter). Daha ilkokul 1 den itibaren insanlar yetenekli insanları görünce 'ben bu adamı nasıl alt ederim' demek yerine, 'Ben bu adamı nasıl kafalayıp grubuma katarım, birlikte iş yaparım' demeyi öğrenmeli. Sadece bu başarılsa inanılmaz atılım olur. Ne yazık ki önemli olan küçük şeyleri kaçırıyor eğitim sistemimiz.
İkinci önemli şey de, işin matematiğine GİRMEDEN daha ilkokul birden itibaren GÖRSEL veriyi anlama, analiz etme, veri GÖRSELLEŞTİRME ve NEDENSELLİK ilişkilerini TARTIŞABİLME yeteneği kazanmalı insanlar. Bu, analitik kabiliyete çağ atlatır. İşin en güzel tarafı da aslında bu çok az bir çaba vererek başarılabilecek bir şey. İnsan beyni zaten doğumdan itibaren bu konuda donanımlı, çok az itmek gerekiyor. Devamlı görselleştirilmiş verilere yani grafiklere maruz kalıyoruz ama kimse nasıl kullanacağını bilemiyor. Sadece görselleştirilmiş verileri, yani grafikleri verip alın tartışın, rapor yazın sunun deseniz bu bile seneler içinde insanları çok daha mantıklı bireylere dönüştürecektir. Bu da yönetimsel hatalar olarak bize dönüyor. Dünya olarak da çok gerideyiz şu an bu konuda. Bunu ilk yapan ülke çok büyük atılım yapacak.
- Bir başka şey de şu, eğitim sistemimiz artık çok şey anlatmayı değil de, AZ anlatıp İYİ anlatmayı, kritik, unutulmayacak, öze dair bilgiyi kalıcı olarak vermeyi hedef edinmeli. Müfredatlar çok ağır, ama öğrenci bitirdiğinde kendi başına çalışarak öğrenebileceği hale gelemiyor. Çünkü işin özünü anlayacak vakti olmuyor, formül ezberleyip geçiyor. Ya da yorum yapmayı öğrenemiyor. Deneme yanılma yöntemiyle, her yerde sokratik method, yani öğrenciye soru sorup cevap gelmedikçe konuyu ilerletmeyerek müfredatta ne kadar ilerlenebileceğini bulup, ona göre makaslama yapmak, yıllar geçtikçe öğretmenler uzmanlaştıkça ya da daha iyi yöntemlerle öğrencinin ilerleyebilmesi sağlandıkça tekrar arttırılarak ilerlenmeli. Tabi bunu yaparken ÇOK konuyu KÖTÜ öğretmek yerine AZ konuyu KÖTÜ öğretmek tuzağına düşmemek lazım. Öğrencinin kendi başına öğrenebilecek, öğrenecek isteğe de sahip olacağı, öğretmenin de işin özünü anlayacak kapasiteye gelmesi lazım ki bir anlamı olsun sistemin. Özgürlüğü nasıl konsensus arayan çoğulluk yönünde kullanacağını bilecek duruma gelmemiş adama, daha siz bile özgürlüğün nasıl verimli bir delegasyonla sonuçlanması gerektiğini bilecek kapasiteye gelmeden sınırsız özgürlük verirseniz ortaya kaos çıkar, bu da çöküşe neden olur ve durumu toparlamak için eskisinden daha despot bir sisteme dönmek zorunda kalırsınız (örnek vermeyeyim ama çok tanıdığınız büyük ölçekte bir örnek var. evet aklınıza ilk gelen. evet o) Bunun adı da başarı değil, amatörlükten doğan despotizm olur.
Lütfen spotify podcast listeniz her program için ayrı ayrı olsun işe geliş gidişlerim şenlik olur
Milli eğitim bakanı olmak ile ilgili soru çok anlamlıydı, zira şu anda mevcut bakandan beklenti çok. Anladığım kadarıyla yapmak istediği şeyler var(bakanın) ama aşması gereken engeller çok fazla:(
Çok iyi program.
selam İlker hocam, keyifle izlerken 17. dakika civarlarında yaptığınız şehir üniversitesi yorumuyla bir anda tadım kaçıverdi. iyi bir sıralamayla,ki benden çok daha iyi sıralamayla yerleşenler de var, eğitimine ve kadrosuna güvenerek ve tercih ederek yerleştiğim,asla pişman olmadığım, üniversitemin sadece kuruluşuna atıfta bulunarak ön yargıyla yaklaşmanız akademisyenlik de yapmış olmanız sebebiyle bence yakışıksız kaçtı. görece yeni kurulmuş bir üniversiteye göre oturmuş ve özgün bir yapısı olan şehir üniversitesinin o bahsedilen 200 üniversitenin çoğunluğu gibi olmadığını biraz incelerseniz göreceksiniz. şuanda zaten sizin de görüşlerinizi şekillendirmenizi sağlayan o kurucu üyelerle ilgili cezalandırılırken, sizin de yargısız infaz, hatta daha ziyade hiçbir bilginizin olmadığını düşünüyorum, yapmanız keyfimi epey kaçırdı. selamlar.
Lütfen Spotify podcast yapın lütfen!
tüm videoyu izledim ama adamı yolda görsem tanımam. çünkü yüzünü göremedik. yolda tanımam için yandan görmem lazım.
harikasınız.. ülkede sizin gibi açık fikirli insanların sayısı daha fazla olsaydı, ülke şuan farklı bi eşikte olurdu.
bu kanalın varlığı gerçekten de youtube türkiye için bulunmaz nimet.
işte bu kadar büyük heveslerle girilmeyen bir iş işte bu kadar ayakta alkışlıyorum çok akıllı bir adam bu belliki
Seni seviyorum Ali Koç! Çok doğru tespitlerin var.
COVID-19'un en büyük faydası okula gitmemek oldu. Üniversiteler sektöre şirket kapılarında bekleyen hazır asker yetiştirme politikasından vazgeçip toplumun önüne geçmek gibi bir misyone sahip olmak istiyorlarsa internetten 10 saatte öğrenip 90+ notlar alabildiğimiz bir dersi 14 hafta 42 saat boyunca vermeyi bırakmaları gerekiyor. Yer kaybı zaman kaybı hem öğrenciler hem de akademisyenler için. Üniversitelerin laboratuvar gibi çalışması gerekiyor ama şu an derslikten ibaretler.
böyle içerikler görübilmek ülkem adına umut verici
Su an podcast gibi cebime koydum kulakliktan idnliyorum. 👌🏼
Niteliksiz insanların öğretmen olduğu söylenir ancak üniversite döneminde öğretmenlik tercih edenlerle dalga geçen arkadaşlar şimdi ağlıyor. Uluslararası ilişkiler, iktisat vs okuyup kasiyer oldum, bankacılık çok yorucu sizin ne güzel yarım gün... Öğretmenlik süper meslek ancak para göz değilsen ve çocukları seviyorsan. Bu gözler tıp okuyanlar dışında işinden memnun olan görmedi. Öğretmen olun gençler size ihtiyacımız var.
En güzel içerik ödülü 🎬
20:58 ahahaha süper ya :) yemin ederim bunu düşünmüştüm. İlker hoca dedim her şeyi milimetrik hesaplayan birisi, kesin çocuk yaparsa maliyeti ne olur diye hesaplamıştır demiştim en azından eğitim konusunda yanılmamışım. Gerçi tüm masrafları da hesapladığına eminim ama... :))
” Öğretmenler! Yeni Nesil Sizin Eseriniz Olacaktır." Kesinlikle haklı bir söz. Dolayısıyla bana göre en önemli , en hasas meslektir. meslekten öte bir şeydir. Ülkü sahibi olmayı gerektirir.
çok zevkli bir sohbet olmuş teşekkürler
ayda dokuzbin lira verip 5 yaşındaki çocuğumuzu okutmak harika bir seçenek. gerçekten fark yaratmışsınız evet !
ilker hocam kusura bakmayın sürekli gelip bir şeyler soruyorum ama neden sesiniz tuhaf ? :D hem sync hem de reverb mü desem ne desem daha tuhaf olmuş sizin ses kaydı :D
Lahavle vela
Üniversite hayatım daha iyiydi çünkü okula fazla gitmedim açıklaması ile ali bey güzleri güldürdü :)
Şu videoda edindiğim bilgiyi 17 senelik eğitim hayatımda edinemedim :))
Eğitime giriş 101 gibi oldu bu bölüm. Beğendim ama dahasını beklerdim, kesmedi beni. Bu konular daha geniş ve derinlemesine işlenebilirdi. 2 saat olsa hiç sıkılmadan izlerdim ve daha ufuk açıcı olurdu bence. Devamını beklerim, çünkü aslında bütün yaşadığımız problemlerin özü bu konuştuğunuz şeyler aslında.
Öğretmenlerin parası olunca kendini geliştiremeyeceğine canlı örnek ali bey
İlker hocam Ali Bey ile bir kaç program daha olsa hoş dururdu , kanalda.
Ulkeye faydasi unlu ve zengin olan Ali Koc’tan daha fazla olan Ali Koc🔥
37 dakika boyunca herşeyi eleştirdi Ali Koç, ama 10 bin TL yi bir türlü layık göremedi öğretmenlere, özel okulunda 2300 TL ye öğretmen çalıştırınca zam istenmesin diye Nisan ayı sözleşme yenileme toplantısında, 10 bin TL yi hiç bir zaman öğretmene yakıştıramayacak ta.
10 bin TL nin isverene maliyeti 15 bindir sanirim. Turkiye gibi bir ulkede zor.
Hocam ölmedin dimi? Sesin uhrevi Bi yerden geliyor 😳
Ülkemiz çoğu ülkede olduğu gibi halk en üst güç olduğunun farkında değil ya da unutmuş durumda bunun yeniden topluma entegre edilmesi gerekebilir.Toplumumuzun okuması,anlaması, düşünmesi ve harekete geçebilmesi gerekir. Halkın en üst denetleme mekanizması olduğunun farkına varabilmesi için sadece bunlar da yeterli kalmayabilir toplumsal davranışlarımızı da saygı çerçevesinde işleyebilmemiz gerekebilir.
Halkın kendinin gücünün farkında olması toplumun, insanlığın gelişimi için önemli bir faktör olabilir. Özgürlük, Adalet,hak,hukuk vb arayışlar halk en üst denetleme mekanizması olarak işlediğinde kaçınılmaz olarak siyaseti mecbur bırakmış olacak ve süreç içinde küçük değişimler insanlık ve dünya için kazanım haline gelebilecektir.
Örneğin halk kendi gelişim süreci içinde okulların insanlara yetemez hale gelip yeniden okulların etkin bilgi bankası olmak için kendini geliştirmeye mecbur hale gelmesi ve yükselmesi pasif eğitim devrimi sayılabilir
Yapılan en ufak yanlış, haksızlık vb karşısında bireylerin denetleme mekanizması olması olağan durumun düzeltilmesi ve gelişmesini sağlar. Bir örnek verecek olursak :Günümüzde İstanbul depremi sürekli konuşuluyor birilerinin bir şeyler yapması bekleniyor ancak bu durumda halk kendini var etmesi gerekiyor. En ufak istismar ve eksiklikte denetleme mekanizması olarak baskı oluşturması gerekiyor. Toplumun bilinçlenmesi mücadeleler için en büyük etkeni oluşturuyor. Üst denetim mekanizması olan halk bilincini yitirip işlevsiz hale gelince haksızlık da olur hırsızlık da olur istismar da olur afetin sonucunda yıkım da olur.
Gel gelelim sonuca Demagog liderlik gereğince okulların bireyleri geliştirmemesini istemeleri beklenilebilir bir şey değil mi ?
Eğitim ve öğretim sistemi ancak halkın kendi arayışı ile gelişebilir şahsi kanaatimce
Umarim bu bolum ilker hocayi daha fazla olmaz oyle sacma sey cekmek icin motive etmistir
Hocam ben de aöf'den halkla ilişkiler ve kamu yönetimi okudum aöf olmasina rağmen sınav sancılarıyla boğuştum ve öğrenmek istediğim her ek şey için de kursa gittim çoğu örgün öğrenciden daha fazla şey biliyorum bir de şunu farkettim diğer arkadaşlarımın fotoğrafları kıyafetleri aynı kalıptan çıkmış gibicesine aynı ve bazen nasıl konuşmaları gerektiğini bile bilmiyorlar
Şu komik öğretmen olayına tamamen katılıyorum. Hayatımda matematiği en çok anladığım zaman ortaokulda olduğum zamandı. Öğretmenimizin adını asla unutmuyorum(hepsini unuttuğum halde). Adil tanyaş.. öyle anliyordum ki hayatımda ilk defa arsızca parmak kaldırmaktan dayak yemiştim adil hocadan. Muhtemelen vefat etmiştir. İsiklar içinde uyu canım hocam.
Hocam İstanbul Şehir Üniversitesi hakkında biraz araştırma yapmanızı tavsiye ediyorum. İlk duyduğunuz bilgiyi doğrudan ulu orta söylemeniz sizi zayıf gösteriyor!!!!!
Hocam hep ilerde bu üniversite sistemi kalmayacak diyip duruyorsunuz birazda gelecekte nasıl bi eğitim sistemi olacak bu konu hakkında da biraz konuşsanız güzel olurdu
Öğretmene daha fazla maaş verilirse, koşulları iyi olduğundan doktor-mühendis- avukat olmak isteyen kişiler buraya kayabilir ve daha başarılı öğrenciler bu yola girer. Böylelikle de öğretmenlerin gelecekte kalitesi her halükarda artacaktır. Ali Bey, okulundaki öğretmenler video sonrası zam istemesinler diye subjektif yorumlar yapmış. Herkesi eğitenlerin en iyilerden seçilmesi ile gelecek nesiller bilinçlenebilir.
Başlıkla ilintili kısım 31:00 da başlıyor...
6:21 de telefonun üstüne düşen şey ne?
elit youtube izleyicileri olunca tepki az olmuş :D
Haftada 5 gün 8 saat dersim var ve bence günde 8 saat çok fazla belli bi süre sonra nefes alamaz gibi oluyorum başım ağrıyor havasızlıktan boş boş oturmaktan
Ne bileyim dersler 4 saat Felan olsaydı yine haftada 5 gün olsaydı güzel olurdu çünkü gerçekten bıktırdı beni hayattan soğutuyor öğlen 1 den akşam 7 ye kadar ders var eve gelince çok yorgun oluyorum 8 saat sırada boş boş oturmaktan yoruluyorum ve hayat hevesim kalmıyor
Eğitim 12 yaşına kadar, çalışan ebeveynlerin çocuklarına bakmak sonrası işsizliği ötelemek için…
Düşünün, öğretmen lisesinde okuyorsunuz, idealiniz eğitimde ülkenize katkı yapmak. Size diyorlar ki " yaz tercihlerini, en alta da eğitim fakültesi yaz, hic birşey olamazsan öğretmen olursun"... Bu yaşandı...
Ben de hiçbirşey olamadım... ;)
Selam net ve sade mükemmel izah etti tşk
ooo bi Nilüfer Hatun'lu daha çıktı ehe İlker hocanın torunuymuşum
Değerli eğitimci Ali Koç hemşehrim. Ben de sizin Kırşehir'de sizin mezun olduğunuz ilk ve ortaokuldan mezun oldum. İlker hocanın sorduğu "bütün okullar imam hatip olacak diyenler ne demek istiyorlar?" sorusuna verdiğiniz yanıt bana çok mu çok alakasız geldi. Burada bahsedilen mesele, okulların tamamının imam hatip ortaokuluna ve lisesine fiziki olarak dönüştürülmesi değil ki! Eğitim sisteminin sunduğu tüm seçeneklerdeki okul türlerinde imam hatip tarzı din eksenli eğitim verilmesi meselesi kast ediliyor. Nitekim bu amaç büyük oranda hasıl oldu malesef. Güya seçmeli, uygulamada zorunlu dini içerikli derslerin tamamını alan öğrenciler, imam hatip okullarında verilen din derslerinden sadece 1-2 saat eksik din eğitimi almış oluyorlar. Eğitimin tam göbeğinde olan bir uzman olarak, eğitim sisteminde yapılan tüm dönüşümlerin yegane amacının, eğitimi din ekseni üzerine oturtmak olduğu gerçeğini görmüş olduğunuzu düşünüyorum. selamlarımla değerli hemşehrim. Not: www.dr.com.tr/Kitap/Egitimde-Cokus/Yusuf-Fidan/Egitim-Basvuru/Egitim/urunno=0001837127001 bu linkte verdiğim kitabın ilginizi çekmesini umuyorum.
Ali Hoca'yı ve Flu TV'yi ayrı ayrı seviyorduk. Bu yayın pek bir güzel oldu.
Eğitimle ilgili fikirler gayet özgürlükçü ama iş öğretmen maaşlarına gelince klasik özel okul sahibi kafası. Fide Okulları'nda öğretmenler ne kadar maaş alıyor acaba.
Yani doğru mu araştırıyorum bilmiyorum ama o kadar övülen finlandiya eğitiminin uluslararası camiada neyi başardığını hala bulamadım. Yani bu iyi yetişen öğrenciler hangi sektörde başarılılar şu an? Hangi sektöre hakimler, hangi markaları var? Avrupa'da, bu alanda finlandiyalı elemanlar çok iyi iş yapıyor denilen bir sektör görmedim.(eğitim hariç) Varsa bilmiyorum.
Mutlu insan yetiştiriyorlar.
filmin adı " Accepted "
Hocam kendinizi sonradan seslendirip aynı duyguları tekrar verebilmek çiçek hareket. Dublaj öyküleri uygulamalı devam ediyor djsakljd
Guzel bir program olmus.
Mükemmel bir bölümdü
Okul her zaman olan bir şey. Tarihin en eski devirlerinde bile vardı. Belki adı "okul" değildi. Okul kavramını son 200 yıla maaletmek bence yanlış olmus. Ancak tabii ki eğitimdeki yozlaşma kronik.
okul ile ogretimi bir tuttugunuz icin bir karisiklik oluyor bence. youtube- nihan kaya- modern egitimin tarihcesi'ne bakabilirsiniz. saygilar...
Tam da ihtiyacım olduğu anda .👍🏻👍🏻
Eyooo kötüye gidiş durdu. Çünkü dibi bulduk!
Harbiden ne olacağımızı bilemeden 17 yıl geçmiş gibi. Aghhh emotional damage
2. kez konuk olsa keşke
10 bin tl maaşı olsa öğretmenlerin hangi iktidar olursa olsun, her kimse iktidar, milletvekilinin ne kadar tanıdığı varsa öğretmen olup kpss puanına bakılmadan bir okula atanır. Okula gitmeden maaş alıp sosyal haktan yararlanır. Yerine asgari ücretli sözleşmeli öğretmenler işe alınır.