Hocam artık hiç kimseyi dinlemiyorum, en doğru yol; kimseye rahatsızlık vermeden seni en rahatlatan, seninle rabbinin arasını en çabuk kısaltan yoldur felsefesindeyim.
"Sen bu dünya için, iman edenler için faydalı bir iş yaptın mı, ya bırak tek bir çivi çaktın mı? Mesele budur.." Mustafa Öztürk ... Hoca harika bir ilim insanı. Çok zeki bir adam
mustafa öztürk değişik bir yaklaşım tarzı ile yaklaşıyor ama ilmini de konuşturuyor adam okumuş felsefe tarih kelam ilim kuran hadis .....yutmuş ve bilgi fışkırıyor....maşallah hocammmmmmm seviyoruz seni....urfadan yazıyorum....
Allah sabır ve gönül genişliği versin Mustafa hocam size. Böyle düzeysiz insanların yaşadığı hatta insan bile demek zor insansıların yaşadığı bir memlekette bir şeyleri anlatmaya çalışıyorsunuz. Allah yardımcın olsun Hocam çok yürekten söyliyorum. Bazı tv programlarında yüz ifadelerinize bakıyorum o çaresizliği ve üzüntünüzü bende kalben hissediyorum...
Helal olsun, ismin onundeki sifati layiki ile almissiniz, ve kimseden cekinmeden fikirlerinizi soyleyebiliyorsunuz, bu toplum icin fevkalade guzel bir deger.
Ali Sahin: KAPAT PIS AGZII APTAL ZINDIK! KURAANI HIC OKUMADIMMI VE KAVRANADIMMI APTAL AHMAK:- سُوۡرَةُ الاٴنعَام Surah Al-Anaam O, göklerde ve yerde tek Allah`tır. Gizlinizi, açığınızı bilir. (Hayır ve şerden) ne kazanacağınızı da bilir. (3) وَهُوَ ٱللَّهُ فِى ٱلسَّمَـٰوَٲتِ وَفِى ٱلۡأَرۡضِۖ يَعۡلَمُ سِرَّكُمۡ وَجَهۡرَكُمۡ وَيَعۡلَمُ مَا تَكۡسِبُونَ (٣) ------------ سُوۡرَةُ الزّخرُف وَهُوَ ٱلَّذِى فِى ٱلسَّمَآءِ إِلَـٰهٌ۬ وَفِى ٱلۡأَرۡضِ إِلَـٰهٌ۬ۚ وَهُوَ ٱلۡحَكِيمُ ٱلۡعَلِيمُ (٨٤) Surah Az-Zukhruf Gökteki İlâh da, yerdeki İlâh da O`dur. O, hakîmdir, her şeyi bilendir. (84) * TFOOOO SENIN CIRKEF YUZUNE APTAL
Mustafa Öztürk Hocamı gece gündüz bıkmadan, usanmadan öldürmek yerine bir kere önyargısız dinleyelim. Dinledikten sonra karar verelim dinlemeden karar vermek acımasızca.
RABBİMİZ,Yaraddığı Mevcudatın,Dünya Evrimi ve İmtihanı verip Hakiki İnsan olması Yaradılış Gayesi.Hakiki İnsan olanlar,Vahtet-i Vücut ilk yaratılan varlıkları ile Rabsal-Ruhsal-Teknoloji eşit olurlar.Yaradılış indinde mükemmellik arz ederler.,Akıl ile Öz güzelilgi eşit olması,Sonsuz boyutların tüm imkanlarından müstefit olurlar.RABBİMİZİN'4.DÜZEN BİLGİ KİTABI
murat tastan: KAPAT PIS AGZII APTAL ZINDIK! KURAANI HIC OKUMADIMMI VE KAVRANADIMMI APTAL AHMAK:- سُوۡرَةُ الاٴنعَام Surah Al-Anaam O, göklerde ve yerde tek Allah`tır. Gizlinizi, açığınızı bilir. (Hayır ve şerden) ne kazanacağınızı da bilir. (3) وَهُوَ ٱللَّهُ فِى ٱلسَّمَـٰوَٲتِ وَفِى ٱلۡأَرۡضِۖ يَعۡلَمُ سِرَّكُمۡ وَجَهۡرَكُمۡ وَيَعۡلَمُ مَا تَكۡسِبُونَ (٣) ------------ سُوۡرَةُ الزّخرُف وَهُوَ ٱلَّذِى فِى ٱلسَّمَآءِ إِلَـٰهٌ۬ وَفِى ٱلۡأَرۡضِ إِلَـٰهٌ۬ۚ وَهُوَ ٱلۡحَكِيمُ ٱلۡعَلِيمُ (٨٤) Surah Az-Zukhruf Gökteki İlâh da, yerdeki İlâh da O`dur. O, hakîmdir, her şeyi bilendir. (84) * TFOOOO SENIN CIRKEF YUZUNE APTAL
@@mahmoud2202 ya güzel kardeşim Allahın ayetlerinin yanında bari etmeyin şu küfürlerinizi. Eğer güzel konuşmayı öğrenememişsen kurana bakış açını, yaklaşımını değiştir lütfen. Çünkü kuran iyiliği ve güzelliği emreder. Yazdıkların itici olmaktan öteye gidemiyor maalesef. Rabbimiz peygamberimize ne diyor, eğer kaba ve katı olsaydın, mutlaka yanından ayrılıp giderlerdi. Böyle örnek alın kuranı ve peygamberi. Tartışma ve hakaret etme aracı olarak kullanmayın lütfen.
@@kbr3998 : 1- KURAN DIĞIL, KURAAN YAZILIR VE SÖYLENIR. 2- KURAANI SAPTIRANA TÖKURMEK VE KIZILAY MEDANINDA KIRPAÇLAMAK LAZIM! * SEN BENIM YAZDIĞIM KURAANIN AYATLERI ANLADIMMI VE KAVRADIMMI? * AYER ANLADISAN, SENDE O APTAL HOCANIN YUZUNE TÖKURMEN LAZIM! ONA OYLE YAKIŞIR. SELAM SANA
Bir MObesa kamarasından şehrin her yerini gözetleyen bir görevli şehrin her yerinde olmaz mı?
6 лет назад+8
Herkesin bakış açısı farklı o nedenle toptan tasavvufu çöpe atmak veya tasavvufçular sapmış demek yerine ben onlara katılmıyorum demek daha doğrudur, diyen Mustafa Hoca ile aynı fikirdeyim.
SAYIN HOCAM KÌMSE ALLAH ÌLE KUL ARASINA GÌREMEZ TARTAMAZ ÖLCEMEZ..... BU ÖZELLÌK SADECE YARADANA AÌTTÌR KESÌNLÌKLE HAKLISINIZ... ANLATIM NET ÌZAHAT NET. TSK EDERÌM SÌZE........ BU DÌNÌ KALIBLARA SOKAN KÖHNELEŞMÌŞ ZÌHNÌYETÌ RABBÌME HAVALE EDÌYORUM......
BURADA ANLATILMAK ÌSTENEN KONU DÌNÌN KENDÌ NORMLARI HATLARI YADA YAŞAM BÌÇÌMÌ DEYÌLDÌR...... YORUMLARIN VE BAKIŞ ACISININ SANKÌ ANA HATLARI GÌBÌ SUNULMASI DÌKTE ETTÌRÌLMESÌDÌR...... YOKSA ÌSLAMIN KAPALI ANLAŞILMAZ BÌR YANI YOK HARAM BELLÌ HELAL BELLÌ........
ŞURA SURƏSİ 11 ..-- ONA BƏNZƏR HEC BİR ŞEY YOXDUR ƏS SAMƏD - Ehtiyacsızdır Səmalardan enməyə, hərəkətə ehtiyacı yoxdur . Hz.Peygəmbər(s)-- Ya Əli(ə) ALLAHI Sən və Məndən başqa, Məni Sən və Alllahdan başqa , Səni Allah və Məndən başqa hec kəs layiqincə tanımadı.
Hocam yorumları okumuyorum artık, en doğru yol; kimseye rahatsızlık vermeden seni en rahatlatan, seninle rabbinin arasını en çabuk kısaltan yoldur felsefesindeyim.
Ben dünyada tümbabaların aynı oldugunu sanardım hergün içkiiçen akşam hergün kavgaederdi annemle banada kuranokudiyebaskıyapardı eçelişiki böyleyaşadım 20yaşınakadar
Sorulan sorulara, verilen cevaplar çok güzel olsada "sınırlı" kardeşim.. yani daha çok yol alınması gerekir ki "insanî olan sorunlarda müşterek olarak" buluşa bilelim!.. Hoca çok güzel konuların tabiri caizse DİBİNE İNMİŞ ama YETERLİ değil.. Daha YORUMA MUHTAÇ çok tararları ve eksikleri var.. Örneğin: "Vahdet-i vucudu" anlatırken yani açılımını yaparken "Allah'a mekan" İZAATI tam karşılamadı!.. Bu konu üzerinden giderek şöyle bir soru sorsak Mustafa hocaya; mesela: Kuran'an da (yuvarlak hesap) 6666 ayet =114 süre oda = 114 sevinç ve 114 üzüntü "terimi" EŞİTTİR GİZLİ OLMASI/BULUNMASI NE ANLAMA GELİYOR!?!? (Bunu mustafa islamoğlu'nun "Esma-i hüsnası videosu ve kitabında" kayıtı var/ mevcut ordanda "bu 114 sevinç/üzüntü" TERİMİNİ bulabilirsiniz.) Ben bunun üzerinden 'kendi bilgi dağarcığım içerisinde' biraz düşündüm! ( bu benim bakış açım ve düşüncem ) Evet evet "inanan insanla- inanmayan adam(!)" çıktı karşıma!.. öyle ya AMEL-İ SALİHADA VE AMELİ KESİRDE ARTI-EKSİ "iki insan" ve CENNET ve CEHENNEM de "ikiz" OLDUĞUNA GÖRE! O HALDE bu "114 /114 ikiz terimi" Kuranda GİZLİ olmasa bile "gizli gibi" EŞİT olması ve BULUNMASI NE ANLAMA gelir!?!? Evet evet: Tekrar edelim. Kur'an'da 114 süre mevcut olduğuna göre "ameli saliha ve ameli kesir" ARTI/EKSİ ameli olanlar üzerinden DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ zaman; ALLAH,PEYGAMBER, İNSANLAR VE KUR-AN= 6666+114=114/114 LER NE ANLAMA GELİYOR??? VE BUNU TERSİNDENDE DÜŞÜNSEK FARK ETMEZ VE HATTA DAHA DOĞRU OLUR) İŞTE BUNA MUSTAFA ÖZTÜRK HOCA VE İSLAM ÜLEMASINDAN (-Kİ AHKAM KESENLER BİR ADIM ÖNE ÇIKSIN DİYORUM) VE ACİL BİR CEVAP BEKLİYORUM!.. VE SİZEDE KOLAYLIK OLSUN DİYE FATR/10.AYETİDE ÖNEREREK BAKIN VE ONA GÖRE BİR KARAR VERİN DİYORUM!.. İŞTE BUNLAR İNCEDEN İNCEYE DÜŞÜNÜLMEDEN VE ARAŞTIRILMASI YAPILMADAN "VAHDET-İ VUCUT VE LEDÜNNİİ İLİM HAKKINDA" KONUŞMAK "ATE VARÎ BİR CEVAP VERMEKLE" "EŞ ANLAMLI BİR CEVAP OLACAĞI İÇİN" BİRAZ DÜŞÜNÜLMEDEN VERİLMİŞ BİR CEVAP OLUR Kİ BU İNANDIĞIN DİNİN İÇERİĞİNİDE "HOCADA OLSA/ALLAMEDE OLSAN" BİLMİYORSUN DEMEKTİR!.. ( DEDİM YA "ATEİST VARÎ BİR CEVAP!") MUSTAFA ÖZTÜRK HOCAYI DİNLEDİM VE (BU VİDEOSUNDA;) "LAİK,DEMOKRATİK BİR YORUMLA" "İNANANI DA İNANMAYANI DA "BAYRAM ETTİRDİ" DESEK YERİDİR!.. EVET EVET BU EVREN'İN BU DÜNYA NIN VE BU ÜLKE NİN "YAŞAM SİSTEMİNİ" HIZIR(as)IN "ÖLDÜRDÜĞÜ BİR ÇOCUK" ÜZERİNDEN DÜŞÜNÜLDÜĞÜ ZAMAN "SIĞ" DÜŞÜNMEMEMİZ GEREKTİĞİNİ GÖSTERİYOR!.. YANİ HOCANIN YORUMUNUN ÇOK ÖTESİNDE!..) İŞTE 6666 AYET DE 114 SURE DE VE EŞİTTİR "114 İKİZLER" DE KU'RAN' DA ALLAH,PEGAMBER,İNSANLAR VE "HIZIR/MUSA VE ALGILAMA" DA HEPİSİ BİR ANLAM İFADE EDER!... ( YANLIŞ BİR SORU VE ÖNERİ VARSA O BANA AİT..) SAYGILAR. NOKTA. DEDE FİKRİ. [NOT: BİR ATEİST BANA "İNANDIĞINIZ BU DİN /İSLAM YERLERDE SÜRÜNÜYOR BAK VE GÖR! NE HALLERE DÜŞÜRDÜLER VE SEN BU DİNE VE BU " DİN YOBAZLARINA/ HOCALARINA HALA İNANIYORMUSUN!?" DEMİŞTİ!!!; DEMİŞTİ DE VE BENDE SİZİN HAKKINIZI İSLAM ADINA KORUYARAK "PEH/ YUH OLSUN SANA"VE BENİ BU ÖRNEKLERLEMİ KANDIRACAKSIN DEMİŞTİM. DEĞİL 6666= 114 SURE 1 SURE VE 1 AYET BİLE OLSA BANA YİNE YETER. AMA SANA YEDİ DERYA/ DENİZ LAF OLSA YİNE YETMEZ" DİYEREK KONUYU BAĞLAMIŞTIM VE CEVABINI ALMADAN KARŞISINDAN AYRILMIŞTIM!.. EVET EVET BUNLAR İYİ DÜŞÜNÜLECEK Kİ "BERABER YAŞAMIN VE BERABER FİKİR TATİSİNİN" BİR ANLAMI OLSUN!.. NOKTA.]
Evren sonludur yaradan sonsuzdur... Evren yaratilmistir.allah doğmamıştır dogurulmamistir.. Evrenin sura uflenmesi devam ederken genişleme artık dayanılmaz duruma gelip higs bozonu yirtilacaktır ve evren büyük çöküşe girecek dürülüp toplancaktir..2. Sur uflendiginde bukez ahiret evrenleri yaratilacaktir...benzer nimetleri cennete görecegimiz haber verilmiştir...allahin eşi benzeri yoktur...evreni yaratıcı kabul ederek evrenlerden yani alemlerden aşkın olan bir varlığı yok saymaktır... Kısaca senin tez hatalı bro
Rabbimiz allah kendini kuranda nasıl Tanıtmışsa öyle tanımak zorundayız Bana göre sana ğöre ona ğöre allah tanımı olmaz olursa hindistandaki inek haşa yaratıcı olur
ALLAH - RAB - KUL ALLAH benim neremde, veya ben allahın neresindeyim sorusu saçmadır. allahdan gayrısı yoktur. allah ; rab ile kulun cemidir. kul rabbının zuhurdaki nefsinin ismidir. rab da kul denen nefsin özündeki varlığıdır. bir sayısız dalgalı deniz vardır, ismi allah denizidir. dalga denizin, deniz dalganın neresindedir ? deniz dalganın rabbi, dalga da denizin kuludur. kulun kendi öz varlığından gayrı bir rabbı, rabbın da kendi tecellisinden gayrı bir kulu yoktur. Allah; hak ve halk denen mertebelerin cemiyle vahid olan zattır.. Allah hak olması itibariyle , halk denen isim ve sıfatlarının zuhurunun rabbıdır. yani her nefsin rabbı vardır. çünkü: her nefs kendi özü olan rabbının varlığının zuhura gelmiş sıfatının ismidir. bu nedenle Allah ; alemler denen kendi zuhur mahallerindeki nefslerin özü olmak itibariyle o mazharların rabıdır (aslıdır). hakkın (mevsufun) zuhura geldiği haliyle (sıfat) aldığı isim halk ismi, rabbın esmasıyla zuhura geldiği halin ismi ise kuludur. kul denen esmanın müsemması, halk denen sıfatın mevsufu olan haktır. hak, halk ismiyle, rab da kul ismiyle zahir olandır. ya rabbi ; bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan senin KENDİ varlığındır. bende ve benden gayrılarının nefsi (m) ise , senin kendi sıfat tecellindir. bizim öz varlığımıza senin kendi varlığın ve, senin kendi teceline de bizim nefsimiz denir. Allah allahlığını kimseye vermez. çünkü: ondan gayrısı yoktur. gaye; onda, onun ondan gayrı olmayan kulu olmaktır. ben kendi özüme ''sen'' der ; fenafillah olurum. senin tecelline ''ben''der, bekabillah olurum. bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan sensin. ben hayalde ve zandaki birşeye değil, kendi öz varlığıma sen derim. ayniyet ; gayriyet olmaması anlamına gelir ama, ''fark'' olmaması anlamına gelmez. deniz ile dalganın aynı olmasının manası ''gayrı'' olmamasıdır ama, sonradan hasıl olmaklık dalgayı gayrı olmadığı denizden farklı kılar ve denize rab denirken, dalgaya da kul denir. KENDİ'miz den ''gayrı'' kimsemiz yok. sonradan zuhura gelmiş sayısız dalgasıyla bir denizdir biz olan ! her nefs , rabbülalemin denizinin bir dalgasıdır. marifet ; hak ile halk mertebeleri arasında istiklal (gayriyet) olmadan bir ''farkın'' söz konusu olduğunun idrakidir. o senin öncesi olmayan (kadim) özün, sen de o'nun sonrdan bir tecelli ile zuhura geldiği haliyle nefsisin. böylece; sen kendin için onun cüzi ve hadis olan nefsi olmaklığınla kulluğunu, onun için de vacib ve kadim oluşuyla rabblığını seç. hadis (halk) olan ile kadim olan mertebe arasında bir ''fark'' olmalı değil mi ? ene'l hak demek ; marifet değil...marifet ; ente'l hak ( sen benim hak olan özümsün, ben de senin kendinden bir tecellinden ibaret olarak halk olan kulunum ) demektir. marifet ; sonradan bir tecelli ile halk edilmiş bir nefs olarak beka zevk etmektir. ne benden gayrı sen, ne senden gayrı ben var. ben, senin kendinden bir tecelli ile sonradan halk ettiğin kulunum ve, sen de benim öncesi olmayan özümsün. bende ve benden gayrılarının özü olan. bizzat bende ben olan ( vucudun mevcudu ) ; bende ve benden gayrılarında da vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olan ve, sıfat tecellisiyle zuhura geldiği hali üzre kulunun nefsini halk etmiş olan değil mi ? bizzatihi kendi vacib ve kadim olan özümün, sonradan tecellisi ile zuhura gelerek halk olmuş nefsiyim. kendisi olan O'nun , kendi(o)'m(nefs)olan durumuyum. senin ve senden gayrılarının nefsi ; sende ve senden gayrılarında ''vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu'' olan öz varlığın, sıfat tecellisi ile zuhura çıkmış halinin ifadesidir. rabbın kendisinden gayrı olmadan, kendi tecellisinden ibaret olan senin rabbın olduğu için; sen de, kendi özünden gayrı olmayan rabbının kulusun. alemlerin rabbı ; sende ve senden gayrılarında vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olandır. sen ve senden gayrı olan nefsler ise ; rabbülalemin olan mevsufun, hadis olan sıfat tecellisiyle zuhura geldiği halin isimleridir. ene'l hak diyen ; bekayı ruh zevkeder ( hak zahir, halk batındır). ente'l hak diyen ( kendi özüne) bekayı nefs zevk eder ( halk zahir hak batındır.) sen zahiri ve batınının cemiyle bakisin. nefs aynı ruh olarak. DENİZİN DALGASI-ERDOĞAN YILDIRIM.GOOGLE.SİTES FAKRU GANİ DR. ERDOĞAN YILDIRIM
Hocam sufi inancındaki vahdet-i vücut felsefesi (ki bu iddiadaki bir çok sufi de nedense yine "müslümanım" diyenler tarafından katledildiler) Türklerin öz inancımız olan (panteistik) Tengri inancımızdaki (Altaylardaki ismiyle: Tengri cang-Tanrı inancı) Tanrı = Doğa = İnsan (buradaki doğa; makro ve mikro evrenin tamamıdır) anlayışıyla birebir örtüşmekte değilmidir?
Değildir. Panteizm tüm doğayı tanrı ilan ederken, gerçek sufi anlatımında ZAT TEMEL alınarak alemlere bakılır. Varlık birliği demek kullisi tanrı demek değildir. Kanalım Hakkında kısmında ki ilk eseri ve diğer eserleri okuyunuz. İyi günler iyi seyirler
ALLAH - RAB - KUL ALLAH benim neremde, veya ben allahın neresindeyim sorusu saçmadır. allahdan gayrısı yoktur. allah ; rab ile kulun cemidir. kul rabbının zuhurdaki nefsinin ismidir. rab da kul denen nefsin özündeki varlığıdır. bir sayısız dalgalı deniz vardır, ismi allah denizidir. dalga denizin, deniz dalganın neresindedir ? deniz dalganın rabbi, dalga da denizin kuludur. kulun kendi öz varlığından gayrı bir rabbı, rabbın da kendi tecellisinden gayrı bir kulu yoktur. Allah; hak ve halk denen mertebelerin cemiyle vahid olan zattır.. Allah hak olması itibariyle , halk denen isim ve sıfatlarının zuhurunun rabbıdır. yani her nefsin rabbı vardır. çünkü: her nefs kendi özü olan rabbının varlığının zuhura gelmiş sıfatının ismidir. bu nedenle Allah ; alemler denen kendi zuhur mahallerindeki nefslerin özü olmak itibariyle o mazharların rabıdır (aslıdır). hakkın (mevsufun) zuhura geldiği haliyle (sıfat) aldığı isim halk ismi, rabbın esmasıyla zuhura geldiği halin ismi ise kuludur. kul denen esmanın müsemması, halk denen sıfatın mevsufu olan haktır. hak, halk ismiyle, rab da kul ismiyle zahir olandır. ya rabbi ; bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan senin KENDİ varlığındır. bende ve benden gayrılarının nefsi (m) ise , senin kendi sıfat tecellindir. bizim öz varlığımıza senin kendi varlığın ve, senin kendi teceline de bizim nefsimiz denir. Allah allahlığını kimseye vermez. çünkü: ondan gayrısı yoktur. gaye; onda, onun ondan gayrı olmayan kulu olmaktır. ben kendi özüme ''sen'' der ; fenafillah olurum. senin tecelline ''ben''der, bekabillah olurum. bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan sensin. ben hayalde ve zandaki birşeye değil, kendi öz varlığıma sen derim. ayniyet ; gayriyet olmaması anlamına gelir ama, ''fark'' olmaması anlamına gelmez. deniz ile dalganın aynı olmasının manası ''gayrı'' olmamasıdır ama, sonradan hasıl olmaklık dalgayı gayrı olmadığı denizden farklı kılar ve denize rab denirken, dalgaya da kul denir. KENDİ'miz den ''gayrı'' kimsemiz yok. sonradan zuhura gelmiş sayısız dalgasıyla bir denizdir biz olan ! her nefs , rabbülalemin denizinin bir dalgasıdır. marifet ; hak ile halk mertebeleri arasında istiklal (gayriyet) olmadan bir ''farkın'' söz konusu olduğunun idrakidir. o senin öncesi olmayan (kadim) özün, sen de o'nun sonrdan bir tecelli ile zuhura geldiği haliyle nefsisin. böylece; sen kendin için onun cüzi ve hadis olan nefsi olmaklığınla kulluğunu, onun için de vacib ve kadim oluşuyla rabblığını seç. hadis (halk) olan ile kadim olan mertebe arasında bir ''fark'' olmalı değil mi ? ene'l hak demek ; marifet değil...marifet ; ente'l hak ( sen benim hak olan özümsün, ben de senin kendinden bir tecellinden ibaret olarak halk olan kulunum ) demektir. marifet ; sonradan bir tecelli ile halk edilmiş bir nefs olarak beka zevk etmektir. ne benden gayrı sen, ne senden gayrı ben var. ben, senin kendinden bir tecelli ile sonradan halk ettiğin kulunum ve, sen de benim öncesi olmayan özümsün. bende ve benden gayrılarının özü olan. bizzat bende ben olan ( vucudun mevcudu ) ; bende ve benden gayrılarında da vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olan ve, sıfat tecellisiyle zuhura geldiği hali üzre kulunun nefsini halk etmiş olan değil mi ? bizzatihi kendi vacib ve kadim olan özümün, sonradan tecellisi ile zuhura gelerek halk olmuş nefsiyim. kendisi olan O'nun , kendi(o)'m(nefs)olan durumuyum. senin ve senden gayrılarının nefsi ; sende ve senden gayrılarında ''vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu'' olan öz varlığın, sıfat tecellisi ile zuhura çıkmış halinin ifadesidir. rabbın kendisinden gayrı olmadan, kendi tecellisinden ibaret olan senin rabbın olduğu için; sen de, kendi özünden gayrı olmayan rabbının kulusun. alemlerin rabbı ; sende ve senden gayrılarında vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olandır. sen ve senden gayrı olan nefsler ise ; rabbülalemin olan mevsufun, hadis olan sıfat tecellisiyle zuhura geldiği halin isimleridir. ene'l hak diyen ; bekayı ruh zevkeder ( hak zahir, halk batındır). ente'l hak diyen ( kendi özüne) bekayı nefs zevk eder ( halk zahir hak batındır.) sen zahiri ve batınının cemiyle bakisin. nefs aynı ruh olarak. DENİZİN DALGASI-ERDOĞAN YILDIRIM.GOOGLE.SİTES FAKRU GANİ DR. ERDOĞAN YILDIRIM
@@chomolungma-8848 Sezgilerimiz bizi yanıltmadı. Size yazmanın gereksizliği gönlümüze aksetmişti. İlim isteyen ama bir yazıyı bile tam okumayan biri. Yazı Melami mürşidi hekim-dr. Erdoğan yıldırım a ait. Kendisi ile zahiren bağlantım yoktur. Bu kainat ve mahlukat ( suret bulmuş şeyler) hep varmıydı? Sonradan mı vucud ( varlık) buldu? Bu alemin temeli Nedir? İlahi varlığı temel almayan görüş herşeyi tanrılaştırır. Size 2 yazı attim. Birini anlayacak kapasite yok belli. Biri de ciddi bir açlık sukut zikir ibadet ve tefekkür ile manevi terbiyesini yapmış müşahade ehli birinin eseri tavsiyesiydi. Fizik hocalarına iletilen bir eser. Okuyun kim kaal ehli, kim en azından ilmi müşahidliğe kendisini taşımış bilin. Kanalım Hakkında kısmında ki ilk eser. Sorunuz güzel. Ama soruda kalır inadi ben bildiğimi okurum davası güderseniz yazık. İyi günler iyi seyirler
@@sinnuribu nedir isayı şirk koştular diye atanlar her sıradan insanı şirk koşmuş da haberimiz yok, Bakınız Tevrat yaradılış kısmında Bize yaşam soluğu veriliyor o kadar, yaşam soluğu hepsi bu, karıştırma kendini tanrıyla filan biraz ayaklar yere bassın uçmayın o kadar riyazat çile aç kalarak bir halta girmiyorsunuz beyin error veriyor, hepsi bu... öyle keşiflere yükselişlere gerek yok sana yaşam soluğunu verene, gündelik ekmeğini verene ve bağışlamayı öğretene ve kötülüğü iyilikle savarlar ilkelerine takıl ha ölüler diyarı ha arifler diyarı var mı bir önemi nedir bu illaki ilah olmak merakı şu insanın, eskiden ilah edinerek eş koşan zihniyet şimdi kendini ilah etmiş eş koşuyor eş tanrı yoktur...
Vahdet-i Vücud görüşü ile yeni yeni bilimin olmazsa olmazı haline gelen Kuantum Fiziği arasında bir bağlantı olabilir mi? Birbiriyle irtibatlı olduğu söylenen evrendeki toplam bilinçli ve sonsuz enerji bizzat Allah'ın zatı olarak düşünülebilir mi? Belki de bilim gelecekte Yaratıcı'nın varlığını bulacak...
Yani ben müslümanım demiyorsanız kabul edin. Isterseniz lata mata tapın. Cehennemi boylarsınız mesela! Ama müslümansanız dikkat etmelisiniz! Müslüman ne demek? Islam'ı kabul eden, İslam dininde olan değil mi? E o zaman bu vahded-i vücudun Islam'da olması lazım değil mi? Bu vahded-i vücud İslam'ın neresinde var!? Yoksa o zaman konuşmanın ne gerekçesi var?
Mustafa hoca çocuk gibi davranmış burada. Anlaşılan dolu gelmiş. Sen beni bir daha çağırmazsın , çağırsan da gelmem diyor. Bu alimler hep böyle mi olacak? Hepsi bir birine atıp tutuyor.
Hocam ayetel kürside vesia kürsüyühü fissemmeveti vel ard diyo kürsi arapçada sandalye demek oturak demek onun kürsüsü yerden ve gökten daha geniştir diyo sadece gökten bahsetmiyor
@@CehennemiKapattim kemal (k.k) yada başka biri gelirde toptan kapatırsa ssk yi al işte ortada kaldın...) Yada gittin bu ülkeden ssk geçmiyor başka ülkede ne b.. yicen.iyi oldu kafana göre kapat şimdi
Onlar, kendilerine meleklerin gelmesini mi, ya da Rabbinin gelmesini mi veya Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin ayetlerinden bazılarının geleceği gün, daha önce iman etmemişse veya imanıyla bir hayır kazanmamışsa hiç kimseye imanı yarar sağlamaz. De ki: 'Bekleyin, biz de elbette beklemekteyiz.'(6:158) Ayetin neresinde Allahın ineceği yazılıb? - "Rabbinin ayetlerinden bazılarının geleceği gün," -diye geçiyor. Burada da geçen ayet, ölümle ilgili, firavunun imanı gibi.
Vahdetı vücut : sonunda O na döndürüleceksınız. Nurun tamamlanması. --------------------------------- Parcalanma bölünme konusu kuranda gecer hal böyle olunca parcalanmak bölünmek kurana aykırı olmuyormu? Şu doğru dınde zorlama yoktur pekı bır tarafdan bölünmeyı parçalanmayın der kuran öbür tarafda dınde zorlama yoktur bu çelışkı değılmı? Lütfen yanlış anlaşılmasın ben sadece bunun çelışkı olup olmadığını soruyorum daha ıyı anlamak çın acıklarsanız memnun olurum kalın ssğlıcakla
İHLAS 1-4 * De ki: O Allah birdir! * Allah Samed'dir. (Hiç bir şeye muhtaçlığı yoktur, her şey varolabilmek ve varlığını devam ettirebilmek için her an ve daima O'na muhtaçtır.) * O doğurmamış (hiç bir şey/mahluk, O'nun parçası/cüzü değildir) ve doğmamıştır. (O hiç bir şeyin cüz'ünden değildir.) * O'nun hiçbir eşi/benzeri/dengi yoktur. (O yarattıklarına asla benzemez!)
Dinde zorlamak yoktur kişi inanip inanmama konusunda serbestir. Bölünüp parçalanmayın gruplara Fırklara ayrılmayın ayeti iman eden müslümanlara uyması gereken ayetlerdir
kurandan hadis yolundan ayrılınca insan allah ğökte oturuyor yere iniyor yada. vahdeti vucut dogru diyebiliyor yada bilimi din zannediyor. demekki istikametten kuran hadisden ayrılmamak asıl olan
YILDO CAN: ISPAT ETTIN KENDINI APTAL VE FASIK VE CAHIL! GIT ALLAHIN KURAANI IYICE OGREN VE NEKADAR APTAL OLDUGUNU ALE ELMELE YAYME! BOYUK OOOOH SANA AHMAK CAHIL!
Muhammed'in kendisi elinde olan Allah'a yemin ederim ki, eğer sizler bir iple en aşağıdaki arza bir insan sarkıtsanız hiç şüphesiz o gene (orada da) Allah'a inip gider." dedi. Arkasından da "O (Allah) hem ilktir, hem sondur, hem zahirdir (açıkta) hem batın (gizlide)dır. O, her şeyi tam olarak bilendir." mealindeki Hadid sûresi 3. ayeti okudu. (Tirmizî, Tefsir, 58; Taberi, XXVII/I24; Kurtubi, 1/259)
Allah kesretteki vahdettir. Kainat içindeki kesreti teşkil eden varlıklardan biri değildir. Mekan içindeki, mekana bağımlı varlıklardan biri olma bakımından onların bir benzeri değildir. Bütün yaratılmışlardan yukarıda eşi ve benzeri olmayandır. Kainat (cümle mevcudat), vahdetteki (Allah'taki) kesrettir. Allah, kainat ağacını var eden ve kainatı ihata eden, muhit olan çekirdektir. Çekirdek ağacın cüzlerinden bir cüz değildir. Çekirdek ağacın bütün cüzlerini ihata eder. Çekirdek bütün cüzlerin üzerindedir ve sonradan açığa çıkan (südur eden) bütün cüzlerin varlığının sebebidir. Varlığın sebebi olan, var edilenlerin benzeri değildir. Var edilenlerin dünyasının her yerinde olmakla beraber onlardan ayrı ve yukarıdadır. Allah mekanın her yerinde olmakla beraber mekâna tabi değildir, mekandan münezzehtir. Biz mekan içinde ne kadar uzağa bakarsak, zamanda o kadar geriye gitmiş oluruz. Ay'a baktığımızda yaklaşık 1,5 saniye geçmişe, Güneş'e baktığımızda 8,5 dakika geçmişe bakmış oluruz. Göğe baktığımızda gözümüzün önünde bir engel olmadığı için (odanın duvarı, bahçenin duvarı gibi) nazarlarımızı en uzak noktaya, zamanın ve mekanın başlangıcına yöneltmiş oluruz. Orada zaman ve mekandan münezzeh olan nokta (Arş-ı ala, Allah) vardır. Diğer taraftan kainat devamlı surette genişlediği için geçmişe gittikçe her adımda kâinatın daha fazla daraldığı zamana gitmiş oluruz. Zamanın başlangıcında ise bütün kâinat bir noktanın içinde toplanır. Resimdeki perspektif olayı da uzağa gittikçe mekanın daralıp herşeyin noktada toplanmaya doğru gittiğini gösteriyor.
Maddi alemde nokta hiçliktir. Ancak bu nokta bütün kâinatın (madde aleminin) çekirdeğidir ve bütün kâinat ağacını içine alan nokta-yı kübradır. Nokta-yı kübra sonsuzluktur. Bu dünyada ölen ahirette sonsuzluğa uyanır. Nokta-yı kübra manevi alemdir (a'yan-ı sabite, idealar alemi, ilmi ilahi). Maddeden başkasını bilmeyen akıllar sadece kesreti görürler. Maneviyatta zirveye (miraca) çıkan insan-ı kamiller ise herşeyi ihata eden vahdeti görürler. "Varlık birdir (vahdet-i vücud), bütün diğer var görünenler hakiki varlık değildir, onlar hakiki varlıkta eriyen hiçliktir" derler. Filibeli Ahmet Hilmi de bu hususu romanında Aynalı Baba'nın lisanından ifade ediyor. Bütün sayılar sonsuzla kıyaslanınca sıfır olur. Sayıların büyük veya küçük olmaları birbirleriyle kıyaslandıklarında söz konusu olur. Büyük, küçük bütün sayılar sonsuza bölündüklerinde ise netice sıfırdır. Kara delik (nokta-yı kübra, Allah) bütün maddi büyüklükleri sıfırlar. Kıyamet maddi varlıkların (kâinatın) sıfırlanması, kaynağına dönmesidir. (aslına rücu) Bu durum Kur'an'da şöyle ifade ediliyor: "O gün göğü ilk yaratmaya başladığımız gibi aynen iade ederiz." Kıyamet hadisesı Kur'an'da şu şekillerde de ifade ediliyor: "O gün göğü kitap sayfalarını Dürer gibi düreriz" "Bugün mülk kimin, Vahid ve Kahhar olan Allah'ın" Kainat kitaptır. Çekirdekteki bilgi aşama aşama kainatı meydana getirdi. Çoğaltılıp kitap sayfalarını dolduran bilginin aslı noktadadır. Hz Ali'nin ifadesiyle ilim bir noktadır. Kainat kitabı Kur'an -ı Kerim'deki bütün ilim de Kur'an'ın bir noktasındadır. Hz Ali ben de o noktayım demişti. Hz Ali ayrıca"Ezelde yalnız Allah vardı, onunla beraber başka bir şey yoktu" hadisini işitince"Şimdi dahi öyledir" demişti. Evliyalar rehberi, hülasa-yı mevcudat Hz Muhammed (sav) ilmin şehri Hz Ali (ks) ise onun kapısıdır. Kapı da şehre ait olduğu için Hz Ali kainatı var eden Nur-u Muhammedi'nin mazharı oluyor. Hz Ali Şah-ı velayet olarak, kendisinden sonra gelen ve arşı seyran eden velilerin, haklkat alimlerinin önderidir.
Bakın sayın hocam Google de Amerika’da ama aynı zamanda dünyanın her yerinde bu nu da anlamıyorsunuz da niye çıkıp Allah’ın kitabını anlatıyorsunuz sizden bu sözleri duyduğuma çok üzüldüm
ALLAH - RAB - KUL ALLAH benim neremde, veya ben allahın neresindeyim sorusu saçmadır. allahdan gayrısı yoktur. allah ; rab ile kulun cemidir. kul rabbının zuhurdaki nefsinin ismidir. rab da kul denen nefsin özündeki varlığıdır. bir sayısız dalgalı deniz vardır, ismi allah denizidir. dalga denizin, deniz dalganın neresindedir ? deniz dalganın rabbi, dalga da denizin kuludur. kulun kendi öz varlığından gayrı bir rabbı, rabbın da kendi tecellisinden gayrı bir kulu yoktur. Allah; hak ve halk denen mertebelerin cemiyle vahid olan zattır.. Allah hak olması itibariyle , halk denen isim ve sıfatlarının zuhurunun rabbıdır. yani her nefsin rabbı vardır. çünkü: her nefs kendi özü olan rabbının varlığının zuhura gelmiş sıfatının ismidir. bu nedenle Allah ; alemler denen kendi zuhur mahallerindeki nefslerin özü olmak itibariyle o mazharların rabıdır (aslıdır). hakkın (mevsufun) zuhura geldiği haliyle (sıfat) aldığı isim halk ismi, rabbın esmasıyla zuhura geldiği halin ismi ise kuludur. kul denen esmanın müsemması, halk denen sıfatın mevsufu olan haktır. hak, halk ismiyle, rab da kul ismiyle zahir olandır. ya rabbi ; bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan senin KENDİ varlığındır. bende ve benden gayrılarının nefsi (m) ise , senin kendi sıfat tecellindir. bizim öz varlığımıza senin kendi varlığın ve, senin kendi teceline de bizim nefsimiz denir. Allah allahlığını kimseye vermez. çünkü: ondan gayrısı yoktur. gaye; onda, onun ondan gayrı olmayan kulu olmaktır. ben kendi özüme ''sen'' der ; fenafillah olurum. senin tecelline ''ben''der, bekabillah olurum. bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan sensin. ben hayalde ve zandaki birşeye değil, kendi öz varlığıma sen derim. ayniyet ; gayriyet olmaması anlamına gelir ama, ''fark'' olmaması anlamına gelmez. deniz ile dalganın aynı olmasının manası ''gayrı'' olmamasıdır ama, sonradan hasıl olmaklık dalgayı gayrı olmadığı denizden farklı kılar ve denize rab denirken, dalgaya da kul denir. KENDİ'miz den ''gayrı'' kimsemiz yok. sonradan zuhura gelmiş sayısız dalgasıyla bir denizdir biz olan ! her nefs , rabbülalemin denizinin bir dalgasıdır. marifet ; hak ile halk mertebeleri arasında istiklal (gayriyet) olmadan bir ''farkın'' söz konusu olduğunun idrakidir. o senin öncesi olmayan (kadim) özün, sen de o'nun sonrdan bir tecelli ile zuhura geldiği haliyle nefsisin. böylece; sen kendin için onun cüzi ve hadis olan nefsi olmaklığınla kulluğunu, onun için de vacib ve kadim oluşuyla rabblığını seç. hadis (halk) olan ile kadim olan mertebe arasında bir ''fark'' olmalı değil mi ? ene'l hak demek ; marifet değil...marifet ; ente'l hak ( sen benim hak olan özümsün, ben de senin kendinden bir tecellinden ibaret olarak halk olan kulunum ) demektir. marifet ; sonradan bir tecelli ile halk edilmiş bir nefs olarak beka zevk etmektir. ne benden gayrı sen, ne senden gayrı ben var. ben, senin kendinden bir tecelli ile sonradan halk ettiğin kulunum ve, sen de benim öncesi olmayan özümsün. bende ve benden gayrılarının özü olan. bizzat bende ben olan ( vucudun mevcudu ) ; bende ve benden gayrılarında da vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olan ve, sıfat tecellisiyle zuhura geldiği hali üzre kulunun nefsini halk etmiş olan değil mi ? bizzatihi kendi vacib ve kadim olan özümün, sonradan tecellisi ile zuhura gelerek halk olmuş nefsiyim. kendisi olan O'nun , kendi(o)'m(nefs)olan durumuyum. senin ve senden gayrılarının nefsi ; sende ve senden gayrılarında ''vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu'' olan öz varlığın, sıfat tecellisi ile zuhura çıkmış halinin ifadesidir. rabbın kendisinden gayrı olmadan, kendi tecellisinden ibaret olan senin rabbın olduğu için; sen de, kendi özünden gayrı olmayan rabbının kulusun. alemlerin rabbı ; sende ve senden gayrılarında vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olandır. sen ve senden gayrı olan nefsler ise ; rabbülalemin olan mevsufun, hadis olan sıfat tecellisiyle zuhura geldiği halin isimleridir. ene'l hak diyen ; bekayı ruh zevkeder ( hak zahir, halk batındır). ente'l hak diyen ( kendi özüne) bekayı nefs zevk eder ( halk zahir hak batındır.) sen zahiri ve batınının cemiyle bakisin. nefs aynı ruh olarak. DENİZİN DALGASI-ERDOĞAN YILDIRIM.GOOGLE.SİTES FAKRU GANİ DR. ERDOĞAN YILDIRIM
ben profösyönelleşen herşeye karşiyim diyorsün.Niye profösör oldün.Maaş aliyorsün, bü da profösyönellik değilmi bre hocam. ALLAH şah damarimizdan yakin.Allahin gökten inmesi demek, kalbimize temas etmesi demek.
Zibidi? :) etme hocam. İbni Arabî ve Rabbani nin görüşleri bu kadar masum mu hocam. iki kalem bi şey söylediniz ama gerisi çok sıkıntılı rahmetlilerin. Bir de tarihselciliğe getirilen eleştiri sizin dediklerinizden çok farklı. Bu anlamda dediklerinize çok itiraz gelmez ama "o görüş, uygulama falanca tarihte yapıldı, düşünüldü artık çöp" dersek bu kabul edilemez. Hepsini birleştirme gerek.
Arabiye falan demiyor Allahı varlığını sorgulayan günümüz hocalarına diyor peygamber efendimiz demiştir Allahı zarını düşünmeyin tafif etmeyin helak olursunuz demiş
ALLAH - RAB - KUL ALLAH benim neremde, veya ben allahın neresindeyim sorusu saçmadır. allahdan gayrısı yoktur. allah ; rab ile kulun cemidir. kul rabbının zuhurdaki nefsinin ismidir. rab da kul denen nefsin özündeki varlığıdır. bir sayısız dalgalı deniz vardır, ismi allah denizidir. dalga denizin, deniz dalganın neresindedir ? deniz dalganın rabbi, dalga da denizin kuludur. kulun kendi öz varlığından gayrı bir rabbı, rabbın da kendi tecellisinden gayrı bir kulu yoktur. Allah; hak ve halk denen mertebelerin cemiyle vahid olan zattır.. Allah hak olması itibariyle , halk denen isim ve sıfatlarının zuhurunun rabbıdır. yani her nefsin rabbı vardır. çünkü: her nefs kendi özü olan rabbının varlığının zuhura gelmiş sıfatının ismidir. bu nedenle Allah ; alemler denen kendi zuhur mahallerindeki nefslerin özü olmak itibariyle o mazharların rabıdır (aslıdır). hakkın (mevsufun) zuhura geldiği haliyle (sıfat) aldığı isim halk ismi, rabbın esmasıyla zuhura geldiği halin ismi ise kuludur. kul denen esmanın müsemması, halk denen sıfatın mevsufu olan haktır. hak, halk ismiyle, rab da kul ismiyle zahir olandır. ya rabbi ; bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan senin KENDİ varlığındır. bende ve benden gayrılarının nefsi (m) ise , senin kendi sıfat tecellindir. bizim öz varlığımıza senin kendi varlığın ve, senin kendi teceline de bizim nefsimiz denir. Allah allahlığını kimseye vermez. çünkü: ondan gayrısı yoktur. gaye; onda, onun ondan gayrı olmayan kulu olmaktır. ben kendi özüme ''sen'' der ; fenafillah olurum. senin tecelline ''ben''der, bekabillah olurum. bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan sensin. ben hayalde ve zandaki birşeye değil, kendi öz varlığıma sen derim. ayniyet ; gayriyet olmaması anlamına gelir ama, ''fark'' olmaması anlamına gelmez. deniz ile dalganın aynı olmasının manası ''gayrı'' olmamasıdır ama, sonradan hasıl olmaklık dalgayı gayrı olmadığı denizden farklı kılar ve denize rab denirken, dalgaya da kul denir. KENDİ'miz den ''gayrı'' kimsemiz yok. sonradan zuhura gelmiş sayısız dalgasıyla bir denizdir biz olan ! her nefs , rabbülalemin denizinin bir dalgasıdır. marifet ; hak ile halk mertebeleri arasında istiklal (gayriyet) olmadan bir ''farkın'' söz konusu olduğunun idrakidir. o senin öncesi olmayan (kadim) özün, sen de o'nun sonrdan bir tecelli ile zuhura geldiği haliyle nefsisin. böylece; sen kendin için onun cüzi ve hadis olan nefsi olmaklığınla kulluğunu, onun için de vacib ve kadim oluşuyla rabblığını seç. hadis (halk) olan ile kadim olan mertebe arasında bir ''fark'' olmalı değil mi ? ene'l hak demek ; marifet değil...marifet ; ente'l hak ( sen benim hak olan özümsün, ben de senin kendinden bir tecellinden ibaret olarak halk olan kulunum ) demektir. marifet ; sonradan bir tecelli ile halk edilmiş bir nefs olarak beka zevk etmektir. ne benden gayrı sen, ne senden gayrı ben var. ben, senin kendinden bir tecelli ile sonradan halk ettiğin kulunum ve, sen de benim öncesi olmayan özümsün. bende ve benden gayrılarının özü olan. bizzat bende ben olan ( vucudun mevcudu ) ; bende ve benden gayrılarında da vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olan ve, sıfat tecellisiyle zuhura geldiği hali üzre kulunun nefsini halk etmiş olan değil mi ? bizzatihi kendi vacib ve kadim olan özümün, sonradan tecellisi ile zuhura gelerek halk olmuş nefsiyim. kendisi olan O'nun , kendi(o)'m(nefs)olan durumuyum. senin ve senden gayrılarının nefsi ; sende ve senden gayrılarında ''vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu'' olan öz varlığın, sıfat tecellisi ile zuhura çıkmış halinin ifadesidir. rabbın kendisinden gayrı olmadan, kendi tecellisinden ibaret olan senin rabbın olduğu için; sen de, kendi özünden gayrı olmayan rabbının kulusun. alemlerin rabbı ; sende ve senden gayrılarında vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olandır. sen ve senden gayrı olan nefsler ise ; rabbülalemin olan mevsufun, hadis olan sıfat tecellisiyle zuhura geldiği halin isimleridir. ene'l hak diyen ; bekayı ruh zevkeder ( hak zahir, halk batındır). ente'l hak diyen ( kendi özüne) bekayı nefs zevk eder ( halk zahir hak batındır.) sen zahiri ve batınının cemiyle bakisin. nefs aynı ruh olarak. DENİZİN DALGASI-ERDOĞAN YILDIRIM.GOOGLE.SİTES FAKRU GANİ DR. ERDOĞAN YILDIRIM
Diri,canli ve akil sahibi olan sadece Allah c.c. dir. Bu ozellikleri kimde ve nerde goruyorsaniz, Allah ruhundan uflemistir. Vahdedi vucud budur. Allah gok yuzunde derseniz kuslar Allah a daha yakin olur. Oysa O ben size sah damarinizdan daha yakinim diyor. Allah in verdigi akli kullanmayan, insan suretinde kaldi hayvan.
Cerbeze bir zeka. Ramazan Koyuncunun itiraz ettiği noktayı esastan uzaklaştırıp kendi düşüncesini temellendirerek karşısındakine olumlatan ve soruyu güme atan bir akıl!...İnned dine indallen İslam...buraya hiç uğramıyor! malesef...
YAHU ÖFKESİYLE KİNLE KENDİ KENDİNİ İNKAR EDEN OKUYA OKUYA KAFAYI YİYEN KİMSELERİ TV LERE ÇAĞIRIP KAFA KARIŞTIRMAMNIN ALEMİ NE A BE YAPIMCI ARKADAŞ. EFENDİM O ÖYLE YAPMIŞ YANLIŞ BU NÖYLE YAPMIŞ YANLIŞ PEKİ SENİN YAPTIĞİĞININ DOĞRULUĞU NEREDEN GELİYO.
@ercan onge ALLAH - RAB - KUL ALLAH benim neremde, veya ben allahın neresindeyim sorusu saçmadır. allahdan gayrısı yoktur. allah ; rab ile kulun cemidir. kul rabbının zuhurdaki nefsinin ismidir. rab da kul denen nefsin özündeki varlığıdır. bir sayısız dalgalı deniz vardır, ismi allah denizidir. dalga denizin, deniz dalganın neresindedir ? deniz dalganın rabbi, dalga da denizin kuludur. kulun kendi öz varlığından gayrı bir rabbı, rabbın da kendi tecellisinden gayrı bir kulu yoktur. Allah; hak ve halk denen mertebelerin cemiyle vahid olan zattır.. Allah hak olması itibariyle , halk denen isim ve sıfatlarının zuhurunun rabbıdır. yani her nefsin rabbı vardır. çünkü: her nefs kendi özü olan rabbının varlığının zuhura gelmiş sıfatının ismidir. bu nedenle Allah ; alemler denen kendi zuhur mahallerindeki nefslerin özü olmak itibariyle o mazharların rabıdır (aslıdır). hakkın (mevsufun) zuhura geldiği haliyle (sıfat) aldığı isim halk ismi, rabbın esmasıyla zuhura geldiği halin ismi ise kuludur. kul denen esmanın müsemması, halk denen sıfatın mevsufu olan haktır. hak, halk ismiyle, rab da kul ismiyle zahir olandır. ya rabbi ; bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan senin KENDİ varlığındır. bende ve benden gayrılarının nefsi (m) ise , senin kendi sıfat tecellindir. bizim öz varlığımıza senin kendi varlığın ve, senin kendi teceline de bizim nefsimiz denir. Allah allahlığını kimseye vermez. çünkü: ondan gayrısı yoktur. gaye; onda, onun ondan gayrı olmayan kulu olmaktır. ben kendi özüme ''sen'' der ; fenafillah olurum. senin tecelline ''ben''der, bekabillah olurum. bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan sensin. ben hayalde ve zandaki birşeye değil, kendi öz varlığıma sen derim. ayniyet ; gayriyet olmaması anlamına gelir ama, ''fark'' olmaması anlamına gelmez. deniz ile dalganın aynı olmasının manası ''gayrı'' olmamasıdır ama, sonradan hasıl olmaklık dalgayı gayrı olmadığı denizden farklı kılar ve denize rab denirken, dalgaya da kul denir. KENDİ'miz den ''gayrı'' kimsemiz yok. sonradan zuhura gelmiş sayısız dalgasıyla bir denizdir biz olan ! her nefs , rabbülalemin denizinin bir dalgasıdır. marifet ; hak ile halk mertebeleri arasında istiklal (gayriyet) olmadan bir ''farkın'' söz konusu olduğunun idrakidir. o senin öncesi olmayan (kadim) özün, sen de o'nun sonrdan bir tecelli ile zuhura geldiği haliyle nefsisin. böylece; sen kendin için onun cüzi ve hadis olan nefsi olmaklığınla kulluğunu, onun için de vacib ve kadim oluşuyla rabblığını seç. hadis (halk) olan ile kadim olan mertebe arasında bir ''fark'' olmalı değil mi ? ene'l hak demek ; marifet değil...marifet ; ente'l hak ( sen benim hak olan özümsün, ben de senin kendinden bir tecellinden ibaret olarak halk olan kulunum ) demektir. marifet ; sonradan bir tecelli ile halk edilmiş bir nefs olarak beka zevk etmektir. ne benden gayrı sen, ne senden gayrı ben var. ben, senin kendinden bir tecelli ile sonradan halk ettiğin kulunum ve, sen de benim öncesi olmayan özümsün. bende ve benden gayrılarının özü olan. bizzat bende ben olan ( vucudun mevcudu ) ; bende ve benden gayrılarında da vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olan ve, sıfat tecellisiyle zuhura geldiği hali üzre kulunun nefsini halk etmiş olan değil mi ? bizzatihi kendi vacib ve kadim olan özümün, sonradan tecellisi ile zuhura gelerek halk olmuş nefsiyim. kendisi olan O'nun , kendi(o)'m(nefs)olan durumuyum. senin ve senden gayrılarının nefsi ; sende ve senden gayrılarında ''vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu'' olan öz varlığın, sıfat tecellisi ile zuhura çıkmış halinin ifadesidir. rabbın kendisinden gayrı olmadan, kendi tecellisinden ibaret olan senin rabbın olduğu için; sen de, kendi özünden gayrı olmayan rabbının kulusun. alemlerin rabbı ; sende ve senden gayrılarında vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olandır. sen ve senden gayrı olan nefsler ise ; rabbülalemin olan mevsufun, hadis olan sıfat tecellisiyle zuhura geldiği halin isimleridir. ene'l hak diyen ; bekayı ruh zevkeder ( hak zahir, halk batındır). ente'l hak diyen ( kendi özüne) bekayı nefs zevk eder ( halk zahir hak batındır.) sen zahiri ve batınının cemiyle bakisin. nefs aynı ruh olarak. DENİZİN DALGASI-ERDOĞAN YILDIRIM.GOOGLE.SİTES FAKRU GANİ DR. ERDOĞAN YILDIRIM
@Onur Aşık İncil ve Tevrat Allah'ın kitabı değil mi sizin kitaplarınızı da goruyoruz zannı din yapmışsınız çelişki içerisinde bir din Allah'ın farzinda bile birleşmeyen mezheblere iman ediyorsunuz kustahligin ne oldunu da gösterdin maşallah
@Onur Aşık kardeşim ben seni kardeş olarak görüyorum müslüman olarak mesela Sünni inanışa göre dört hak mezheb var Allah'ın farzinda değişiklik olurmu?ama bu hak mezheblerde Allah'ın farzinda bile anlaşamıyor kar mesela abdes meselesi birinde abdestin farzı 4 birinde 7 birinde 6 Sence Allah'ın dininde zam olurmu.Bu soruyu seni assalamak için ve ya kötü bir niyet ile sormuyorum sen bana soyleyebilirmisin hangi farz doğru
Hocam artık hiç kimseyi dinlemiyorum, en doğru yol; kimseye rahatsızlık vermeden seni en rahatlatan, seninle rabbinin arasını en çabuk kısaltan yoldur felsefesindeyim.
"Sen bu dünya için, iman edenler için faydalı bir iş yaptın mı, ya bırak tek bir çivi çaktın mı? Mesele budur.." Mustafa Öztürk ... Hoca harika bir ilim insanı. Çok zeki bir adam
hocam sen türkiye için en büyük değersin
mustafa öztürk değişik bir yaklaşım tarzı ile yaklaşıyor ama ilmini de konuşturuyor adam okumuş felsefe tarih kelam ilim kuran hadis .....yutmuş ve bilgi fışkırıyor....maşallah hocammmmmmm seviyoruz seni....urfadan yazıyorum....
Allah sabır ve gönül genişliği versin Mustafa hocam size. Böyle düzeysiz insanların yaşadığı hatta insan bile demek zor insansıların yaşadığı bir memlekette bir şeyleri anlatmaya çalışıyorsunuz. Allah yardımcın olsun Hocam çok yürekten söyliyorum. Bazı tv programlarında yüz ifadelerinize bakıyorum o çaresizliği ve üzüntünüzü bende kalben hissediyorum...
Seviyorum bu adamı akademisyenlerden böyle bi adam cıkmaz sanırdım konuşturuyor bilgisini hemde başkaldırarak
Ý678
Ne güzel bir adamsın hocam 🌷 Allah razı olsun. "Allah kalıplara sığmaz kimsenin Allah la bağını bir kalıba sokamazsınız. "
ALLAHU TEALA zamanı ve mekanı kendisine değil içinde barındırdığı cümle mahlukatı için yaratmıştır ve hepsinden zerresine kadar haberdardır ...
Helal olsun, ismin onundeki sifati layiki ile almissiniz, ve kimseden cekinmeden fikirlerinizi soyleyebiliyorsunuz, bu toplum icin fevkalade guzel bir deger.
Allah,senden ve senin gibi hakikati söylemekten korkmayan ,bu uğurda uğrayacağı zilleti göze alan alimlerimizi arttırsın inşallah !
Ali Sahin: KAPAT PIS AGZII APTAL ZINDIK!
KURAANI HIC OKUMADIMMI VE KAVRANADIMMI APTAL AHMAK:-
سُوۡرَةُ الاٴنعَام
Surah Al-Anaam
O, göklerde ve yerde tek Allah`tır. Gizlinizi, açığınızı bilir. (Hayır ve şerden) ne kazanacağınızı da bilir. (3)
وَهُوَ ٱللَّهُ فِى ٱلسَّمَـٰوَٲتِ وَفِى ٱلۡأَرۡضِۖ يَعۡلَمُ سِرَّكُمۡ وَجَهۡرَكُمۡ وَيَعۡلَمُ مَا تَكۡسِبُونَ (٣)
------------
سُوۡرَةُ الزّخرُف
وَهُوَ ٱلَّذِى فِى ٱلسَّمَآءِ إِلَـٰهٌ۬ وَفِى ٱلۡأَرۡضِ إِلَـٰهٌ۬ۚ وَهُوَ ٱلۡحَكِيمُ ٱلۡعَلِيمُ (٨٤)
Surah Az-Zukhruf
Gökteki İlâh da, yerdeki İlâh da O`dur. O, hakîmdir, her şeyi bilendir. (84)
* TFOOOO SENIN CIRKEF YUZUNE APTAL
@@mahmoud2202 Her şeyi bilen gazzalidir lan salak!
On üzerinden on,mükemmel izah ettin değerli hocam.
Mustafa Öztürk Hocamı gece gündüz bıkmadan, usanmadan öldürmek yerine bir kere önyargısız dinleyelim. Dinledikten sonra karar verelim dinlemeden karar vermek acımasızca.
"Hiç kimsenin, Allah'la hemhal olma durumumuza ipotek etme hakkı yoktur."
RABBİMİZ,Yaraddığı Mevcudatın,Dünya Evrimi ve İmtihanı verip Hakiki İnsan olması Yaradılış Gayesi.Hakiki İnsan olanlar,Vahtet-i Vücut ilk yaratılan varlıkları ile Rabsal-Ruhsal-Teknoloji eşit olurlar.Yaradılış indinde mükemmellik arz ederler.,Akıl ile Öz güzelilgi eşit olması,Sonsuz boyutların tüm imkanlarından müstefit olurlar.RABBİMİZİN'4.DÜZEN BİLGİ KİTABI
Her zerre koptuğu bütünün bilgisini taşır ....
işte bugunün dilini her zamanın dininden konuşan hoca. keşke ülkemizde bikaç tane daha olsaydı kendisinden
murat tastan: KAPAT PIS AGZII APTAL ZINDIK!
KURAANI HIC OKUMADIMMI VE KAVRANADIMMI APTAL AHMAK:-
سُوۡرَةُ الاٴنعَام
Surah Al-Anaam
O, göklerde ve yerde tek Allah`tır. Gizlinizi, açığınızı bilir. (Hayır ve şerden) ne kazanacağınızı da bilir. (3)
وَهُوَ ٱللَّهُ فِى ٱلسَّمَـٰوَٲتِ وَفِى ٱلۡأَرۡضِۖ يَعۡلَمُ سِرَّكُمۡ وَجَهۡرَكُمۡ وَيَعۡلَمُ مَا تَكۡسِبُونَ (٣)
------------
سُوۡرَةُ الزّخرُف
وَهُوَ ٱلَّذِى فِى ٱلسَّمَآءِ إِلَـٰهٌ۬ وَفِى ٱلۡأَرۡضِ إِلَـٰهٌ۬ۚ وَهُوَ ٱلۡحَكِيمُ ٱلۡعَلِيمُ (٨٤)
Surah Az-Zukhruf
Gökteki İlâh da, yerdeki İlâh da O`dur. O, hakîmdir, her şeyi bilendir. (84)
* TFOOOO SENIN CIRKEF YUZUNE APTAL
@@mahmoud2202 ya güzel kardeşim Allahın ayetlerinin yanında bari etmeyin şu küfürlerinizi. Eğer güzel konuşmayı öğrenememişsen kurana bakış açını, yaklaşımını değiştir lütfen. Çünkü kuran iyiliği ve güzelliği emreder. Yazdıkların itici olmaktan öteye gidemiyor maalesef. Rabbimiz peygamberimize ne diyor, eğer kaba ve katı olsaydın, mutlaka yanından ayrılıp giderlerdi. Böyle örnek alın kuranı ve peygamberi. Tartışma ve hakaret etme aracı olarak kullanmayın lütfen.
@@kbr3998 : 1- KURAN DIĞIL, KURAAN YAZILIR VE SÖYLENIR.
2- KURAANI SAPTIRANA TÖKURMEK VE KIZILAY MEDANINDA KIRPAÇLAMAK LAZIM!
* SEN BENIM YAZDIĞIM KURAANIN AYATLERI ANLADIMMI VE KAVRADIMMI?
* AYER ANLADISAN, SENDE O APTAL HOCANIN YUZUNE TÖKURMEN LAZIM!
ONA OYLE YAKIŞIR.
SELAM SANA
@@kbr3998 DEVALI SENIN BIRINCI ONCELIK ALLAH OLSUN, GUZEL KARDEŞ.
SELAM SENA
Cenab-ı Allah'ın görüneceği, mekanı, şunu bunu değil benim iyi olmam önemli olan. Ona layık olmam.
mustafa hoca ellerinden öptüm .
Mustafa Öztürk hocaya helal olsun herşeyi olduğu gbi anlatiyo Kuran'da ne yazarsa kivirmiyo başkaları gbi vlla helal olsun
Ramazan bey ne kadar kibar bir insan
Bu hoca bir harika ya 😎
Allah'ın kainattan ayrı aşkın zatı var gerisi boş laf
Mustafa doğan Allah kainatı neyden yarattı ?
Bu dunyada ama olanlar ahirette de anadır allahi uzayda kozmazda arayanlar şirkin içindedir
Gayet yerinde ve doğru tespitler.
adamsın adammmmm helal olsun sana hocam beee.
Helal olsun bu hocayı ilk defa dinledim bugün vlla biravo herşeyi olduğu gbi anltiyo
Bir MObesa kamarasından şehrin her yerini gözetleyen bir görevli şehrin her yerinde olmaz mı?
Herkesin bakış açısı farklı o nedenle toptan tasavvufu çöpe atmak veya tasavvufçular sapmış demek yerine ben onlara katılmıyorum demek daha doğrudur, diyen Mustafa Hoca ile aynı fikirdeyim.
İlahiyat imanlı girersin ama M. Öztürk gibi hocalar sayesinde bidat ehli olarak çıkarsın. Bunun gibileri dinleyerek imanımızı tehlikeye atmayiniz
Cennet müminler için, cehennem inkarcılar için, kıyamet günü senden davacıyım
Cahil misin
Cidden konuyu anlamak önemli. Gerisi ancak bilgi süsüne girer.
Sünü'lük bu kadar birbirinden farklı yollara ayrılmışsa bir araya gelemezler,başkalarına yol öneremez durumdalar.
Saygılar sunuyorum hocam
Arkadaşlar, Vahdet'i şuhud ile Vahdet'i şuhud u karşılaştıran kaynak kitap arıyorum. Bu konuyla ilgili En sağlam kaynaklar nelerdir? 🤔 Yazar misiniz?
SAYIN HOCAM
KÌMSE ALLAH ÌLE KUL ARASINA GÌREMEZ
TARTAMAZ ÖLCEMEZ.....
BU ÖZELLÌK SADECE YARADANA AÌTTÌR
KESÌNLÌKLE HAKLISINIZ...
ANLATIM NET ÌZAHAT NET.
TSK EDERÌM SÌZE........
BU DÌNÌ KALIBLARA SOKAN KÖHNELEŞMÌŞ ZÌHNÌYETÌ RABBÌME HAVALE EDÌYORUM......
Kalıplaşmayan bir dinin tanımını yaparmısın!?" Yada şöyle soralım: inanılan bir din "geniş meşrepli" ve KALIPSIZ nasıl olacak!?!?(...)
BURADA ANLATILMAK ÌSTENEN KONU DÌNÌN KENDÌ NORMLARI HATLARI YADA YAŞAM BÌÇÌMÌ DEYÌLDÌR......
YORUMLARIN VE BAKIŞ ACISININ SANKÌ ANA HATLARI GÌBÌ SUNULMASI DÌKTE ETTÌRÌLMESÌDÌR......
YOKSA ÌSLAMIN KAPALI ANLAŞILMAZ BÌR YANI YOK
HARAM BELLÌ
HELAL BELLÌ........
İnsanın inancı, Allah ile birey arasında.
Kaf sueesi 16.ayette Allah ben size şah damarınızdan daha yakınım ifadesini nasıl yorumluyorsunuz hocam
ŞURA SURƏSİ 11 ..-- ONA BƏNZƏR HEC BİR ŞEY YOXDUR
ƏS SAMƏD - Ehtiyacsızdır
Səmalardan enməyə, hərəkətə ehtiyacı yoxdur .
Hz.Peygəmbər(s)-- Ya Əli(ə) ALLAHI Sən və Məndən başqa, Məni Sən və Alllahdan başqa , Səni Allah və Məndən başqa
hec kəs layiqincə tanımadı.
Yorumları okudum, içim sıkıldı. Ne kadar farklı farklı inanışlar var yahu. Sorsan hepsi doğru.
Hocam yorumları okumuyorum artık, en doğru yol; kimseye rahatsızlık vermeden seni en rahatlatan, seninle rabbinin arasını en çabuk kısaltan yoldur felsefesindeyim.
Ben dünyada tümbabaların aynı oldugunu sanardım hergün içkiiçen akşam hergün kavgaederdi annemle banada kuranokudiyebaskıyapardı eçelişiki böyleyaşadım 20yaşınakadar
Sorulan sorulara, verilen cevaplar çok güzel olsada "sınırlı" kardeşim.. yani daha çok yol alınması gerekir ki "insanî olan sorunlarda müşterek olarak" buluşa bilelim!.. Hoca çok güzel konuların tabiri caizse DİBİNE İNMİŞ ama YETERLİ değil.. Daha YORUMA MUHTAÇ çok tararları ve eksikleri var.. Örneğin: "Vahdet-i vucudu" anlatırken yani açılımını yaparken "Allah'a mekan" İZAATI tam karşılamadı!.. Bu konu üzerinden giderek şöyle bir soru sorsak Mustafa hocaya; mesela: Kuran'an da (yuvarlak hesap) 6666 ayet =114 süre oda = 114 sevinç ve 114 üzüntü "terimi" EŞİTTİR GİZLİ OLMASI/BULUNMASI NE ANLAMA GELİYOR!?!?
(Bunu mustafa islamoğlu'nun "Esma-i hüsnası videosu ve kitabında" kayıtı var/ mevcut ordanda "bu 114 sevinç/üzüntü" TERİMİNİ bulabilirsiniz.)
Ben bunun üzerinden 'kendi bilgi dağarcığım içerisinde' biraz düşündüm! ( bu benim bakış açım ve düşüncem ) Evet evet "inanan insanla- inanmayan adam(!)" çıktı karşıma!.. öyle ya AMEL-İ SALİHADA VE AMELİ KESİRDE ARTI-EKSİ "iki insan" ve CENNET ve CEHENNEM de "ikiz" OLDUĞUNA GÖRE! O HALDE bu "114 /114 ikiz terimi" Kuranda GİZLİ olmasa bile "gizli gibi" EŞİT olması ve BULUNMASI NE ANLAMA gelir!?!?
Evet evet: Tekrar edelim. Kur'an'da 114 süre mevcut olduğuna göre "ameli saliha ve ameli kesir" ARTI/EKSİ ameli olanlar üzerinden DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ zaman; ALLAH,PEYGAMBER, İNSANLAR VE KUR-AN= 6666+114=114/114 LER NE ANLAMA GELİYOR??? VE BUNU TERSİNDENDE DÜŞÜNSEK FARK ETMEZ VE HATTA DAHA DOĞRU OLUR) İŞTE BUNA MUSTAFA ÖZTÜRK HOCA VE İSLAM ÜLEMASINDAN (-Kİ AHKAM KESENLER BİR ADIM ÖNE ÇIKSIN DİYORUM) VE ACİL BİR CEVAP BEKLİYORUM!.. VE SİZEDE KOLAYLIK OLSUN DİYE FATR/10.AYETİDE ÖNEREREK BAKIN VE ONA GÖRE BİR KARAR VERİN DİYORUM!..
İŞTE BUNLAR İNCEDEN İNCEYE DÜŞÜNÜLMEDEN VE ARAŞTIRILMASI YAPILMADAN "VAHDET-İ VUCUT VE LEDÜNNİİ İLİM HAKKINDA" KONUŞMAK "ATE VARÎ BİR CEVAP VERMEKLE" "EŞ ANLAMLI BİR CEVAP OLACAĞI İÇİN" BİRAZ DÜŞÜNÜLMEDEN VERİLMİŞ BİR CEVAP OLUR Kİ BU İNANDIĞIN DİNİN İÇERİĞİNİDE "HOCADA OLSA/ALLAMEDE OLSAN" BİLMİYORSUN DEMEKTİR!.. ( DEDİM YA "ATEİST VARÎ BİR CEVAP!")
MUSTAFA ÖZTÜRK HOCAYI DİNLEDİM VE (BU VİDEOSUNDA;) "LAİK,DEMOKRATİK BİR YORUMLA" "İNANANI DA İNANMAYANI DA "BAYRAM ETTİRDİ" DESEK YERİDİR!..
EVET EVET BU EVREN'İN BU DÜNYA NIN VE BU ÜLKE NİN "YAŞAM SİSTEMİNİ" HIZIR(as)IN "ÖLDÜRDÜĞÜ BİR ÇOCUK" ÜZERİNDEN DÜŞÜNÜLDÜĞÜ ZAMAN "SIĞ" DÜŞÜNMEMEMİZ GEREKTİĞİNİ GÖSTERİYOR!.. YANİ HOCANIN YORUMUNUN ÇOK ÖTESİNDE!..)
İŞTE 6666 AYET DE 114 SURE DE VE EŞİTTİR "114 İKİZLER" DE KU'RAN' DA ALLAH,PEGAMBER,İNSANLAR VE "HIZIR/MUSA VE ALGILAMA" DA HEPİSİ BİR ANLAM İFADE EDER!... ( YANLIŞ BİR SORU VE ÖNERİ VARSA O BANA AİT..) SAYGILAR. NOKTA. DEDE FİKRİ.
[NOT: BİR ATEİST BANA "İNANDIĞINIZ BU DİN /İSLAM YERLERDE SÜRÜNÜYOR BAK VE GÖR! NE HALLERE DÜŞÜRDÜLER VE SEN BU DİNE VE BU " DİN YOBAZLARINA/ HOCALARINA HALA İNANIYORMUSUN!?" DEMİŞTİ!!!; DEMİŞTİ DE VE BENDE SİZİN HAKKINIZI İSLAM ADINA KORUYARAK "PEH/ YUH OLSUN SANA"VE BENİ BU ÖRNEKLERLEMİ KANDIRACAKSIN DEMİŞTİM. DEĞİL 6666= 114 SURE 1 SURE VE 1 AYET BİLE OLSA BANA YİNE YETER. AMA SANA YEDİ DERYA/ DENİZ LAF OLSA YİNE YETMEZ" DİYEREK KONUYU BAĞLAMIŞTIM VE CEVABINI ALMADAN KARŞISINDAN AYRILMIŞTIM!.. EVET EVET BUNLAR İYİ DÜŞÜNÜLECEK Kİ "BERABER YAŞAMIN VE BERABER FİKİR TATİSİNİN" BİR ANLAMI OLSUN!.. NOKTA.]
Onnumara besyildizsiniz
Hocam ellerinden öperim
Allah evrendir evren Allahtır.. Evren diye bildiğimiz bi nesne varlık yoktur
Evren sonludur yaradan sonsuzdur...
Evren yaratilmistir.allah doğmamıştır dogurulmamistir..
Evrenin sura uflenmesi devam ederken genişleme artık dayanılmaz duruma gelip higs bozonu yirtilacaktır ve evren büyük çöküşe girecek dürülüp toplancaktir..2. Sur uflendiginde bukez ahiret evrenleri yaratilacaktir...benzer nimetleri cennete görecegimiz haber verilmiştir...allahin eşi benzeri yoktur...evreni yaratıcı kabul ederek evrenlerden yani alemlerden aşkın olan bir varlığı yok saymaktır...
Kısaca senin tez hatalı bro
Rabbimiz allah kendini kuranda nasıl
Tanıtmışsa öyle tanımak zorundayız
Bana göre sana ğöre ona ğöre allah tanımı olmaz olursa hindistandaki inek haşa yaratıcı olur
ALLAH - RAB - KUL
ALLAH benim neremde, veya ben allahın neresindeyim sorusu saçmadır. allahdan gayrısı yoktur. allah ; rab ile kulun cemidir. kul rabbının zuhurdaki nefsinin ismidir. rab da kul denen nefsin özündeki varlığıdır. bir sayısız dalgalı deniz vardır, ismi allah denizidir. dalga denizin, deniz dalganın neresindedir ? deniz dalganın rabbi, dalga da denizin kuludur. kulun kendi öz varlığından gayrı bir rabbı, rabbın da kendi tecellisinden gayrı bir kulu yoktur.
Allah; hak ve halk denen mertebelerin cemiyle vahid olan zattır..
Allah hak olması itibariyle , halk denen isim ve sıfatlarının zuhurunun rabbıdır. yani her nefsin rabbı vardır. çünkü: her nefs kendi özü olan rabbının varlığının zuhura gelmiş sıfatının ismidir. bu nedenle Allah ; alemler denen kendi zuhur mahallerindeki nefslerin özü olmak itibariyle o mazharların rabıdır (aslıdır).
hakkın (mevsufun) zuhura geldiği haliyle (sıfat) aldığı isim halk ismi, rabbın esmasıyla zuhura geldiği halin ismi ise kuludur. kul denen esmanın müsemması, halk denen sıfatın mevsufu olan haktır.
hak, halk ismiyle, rab da kul ismiyle zahir olandır.
ya rabbi ; bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan senin KENDİ varlığındır. bende ve benden gayrılarının nefsi (m) ise , senin kendi sıfat tecellindir. bizim öz varlığımıza senin kendi varlığın ve, senin kendi teceline de bizim nefsimiz denir.
Allah allahlığını kimseye vermez. çünkü: ondan gayrısı yoktur. gaye; onda, onun ondan gayrı olmayan kulu olmaktır.
ben kendi özüme ''sen'' der ; fenafillah olurum. senin tecelline ''ben''der, bekabillah olurum.
bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan sensin. ben hayalde ve zandaki birşeye değil, kendi öz varlığıma sen derim.
ayniyet ; gayriyet olmaması anlamına gelir ama, ''fark'' olmaması anlamına gelmez.
deniz ile dalganın aynı olmasının manası ''gayrı'' olmamasıdır ama, sonradan hasıl olmaklık dalgayı gayrı olmadığı denizden farklı kılar ve denize rab denirken, dalgaya da kul denir.
KENDİ'miz den ''gayrı'' kimsemiz yok. sonradan zuhura gelmiş sayısız dalgasıyla bir denizdir biz olan ! her nefs , rabbülalemin denizinin bir dalgasıdır.
marifet ; hak ile halk mertebeleri arasında istiklal (gayriyet) olmadan bir ''farkın'' söz konusu olduğunun idrakidir.
o senin öncesi olmayan (kadim) özün, sen de o'nun sonrdan bir tecelli ile zuhura geldiği haliyle nefsisin. böylece; sen kendin için onun cüzi ve hadis olan nefsi olmaklığınla kulluğunu, onun için de vacib ve kadim oluşuyla rabblığını seç. hadis (halk) olan ile kadim olan mertebe arasında bir ''fark'' olmalı değil mi ?
ene'l hak demek ; marifet değil...marifet ; ente'l hak ( sen benim hak olan özümsün, ben de senin kendinden bir tecellinden ibaret olarak halk olan kulunum ) demektir.
marifet ; sonradan bir tecelli ile halk edilmiş bir nefs olarak beka zevk etmektir.
ne benden gayrı sen, ne senden gayrı ben var. ben, senin kendinden bir tecelli ile sonradan halk ettiğin kulunum ve, sen de benim öncesi olmayan özümsün. bende ve benden gayrılarının özü olan.
bizzat bende ben olan ( vucudun mevcudu ) ; bende ve benden gayrılarında da vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olan ve, sıfat tecellisiyle zuhura geldiği hali üzre kulunun nefsini halk etmiş olan değil mi ?
bizzatihi kendi vacib ve kadim olan özümün, sonradan tecellisi ile zuhura gelerek halk olmuş nefsiyim. kendisi olan O'nun , kendi(o)'m(nefs)olan durumuyum.
senin ve senden gayrılarının nefsi ; sende ve senden gayrılarında ''vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu'' olan öz varlığın, sıfat tecellisi ile zuhura çıkmış halinin ifadesidir.
rabbın kendisinden gayrı olmadan, kendi tecellisinden ibaret olan senin rabbın olduğu için; sen de, kendi özünden gayrı olmayan rabbının kulusun. alemlerin rabbı ; sende ve senden gayrılarında vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olandır. sen ve senden gayrı olan nefsler ise ; rabbülalemin olan mevsufun, hadis olan sıfat tecellisiyle zuhura geldiği halin isimleridir.
ene'l hak diyen ; bekayı ruh zevkeder ( hak zahir, halk batındır). ente'l hak diyen ( kendi özüne) bekayı nefs zevk eder ( halk zahir hak batındır.) sen zahiri ve batınının cemiyle bakisin. nefs aynı ruh olarak.
DENİZİN DALGASI-ERDOĞAN YILDIRIM.GOOGLE.SİTES
FAKRU GANİ DR. ERDOĞAN YILDIRIM
Hocam sufi inancındaki vahdet-i vücut felsefesi (ki bu iddiadaki bir çok sufi de nedense yine "müslümanım" diyenler tarafından katledildiler) Türklerin öz inancımız olan (panteistik) Tengri inancımızdaki (Altaylardaki ismiyle: Tengri cang-Tanrı inancı) Tanrı = Doğa = İnsan (buradaki doğa; makro ve mikro evrenin tamamıdır) anlayışıyla birebir örtüşmekte değilmidir?
Değildir. Panteizm tüm doğayı tanrı ilan ederken, gerçek sufi anlatımında ZAT TEMEL alınarak alemlere bakılır. Varlık birliği demek kullisi tanrı demek değildir. Kanalım Hakkında kısmında ki ilk eseri ve diğer eserleri okuyunuz. İyi günler iyi seyirler
ALLAH - RAB - KUL
ALLAH benim neremde, veya ben allahın neresindeyim sorusu saçmadır. allahdan gayrısı yoktur. allah ; rab ile kulun cemidir. kul rabbının zuhurdaki nefsinin ismidir. rab da kul denen nefsin özündeki varlığıdır. bir sayısız dalgalı deniz vardır, ismi allah denizidir. dalga denizin, deniz dalganın neresindedir ? deniz dalganın rabbi, dalga da denizin kuludur. kulun kendi öz varlığından gayrı bir rabbı, rabbın da kendi tecellisinden gayrı bir kulu yoktur.
Allah; hak ve halk denen mertebelerin cemiyle vahid olan zattır..
Allah hak olması itibariyle , halk denen isim ve sıfatlarının zuhurunun rabbıdır. yani her nefsin rabbı vardır. çünkü: her nefs kendi özü olan rabbının varlığının zuhura gelmiş sıfatının ismidir. bu nedenle Allah ; alemler denen kendi zuhur mahallerindeki nefslerin özü olmak itibariyle o mazharların rabıdır (aslıdır).
hakkın (mevsufun) zuhura geldiği haliyle (sıfat) aldığı isim halk ismi, rabbın esmasıyla zuhura geldiği halin ismi ise kuludur. kul denen esmanın müsemması, halk denen sıfatın mevsufu olan haktır.
hak, halk ismiyle, rab da kul ismiyle zahir olandır.
ya rabbi ; bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan senin KENDİ varlığındır. bende ve benden gayrılarının nefsi (m) ise , senin kendi sıfat tecellindir. bizim öz varlığımıza senin kendi varlığın ve, senin kendi teceline de bizim nefsimiz denir.
Allah allahlığını kimseye vermez. çünkü: ondan gayrısı yoktur. gaye; onda, onun ondan gayrı olmayan kulu olmaktır.
ben kendi özüme ''sen'' der ; fenafillah olurum. senin tecelline ''ben''der, bekabillah olurum.
bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan sensin. ben hayalde ve zandaki birşeye değil, kendi öz varlığıma sen derim.
ayniyet ; gayriyet olmaması anlamına gelir ama, ''fark'' olmaması anlamına gelmez.
deniz ile dalganın aynı olmasının manası ''gayrı'' olmamasıdır ama, sonradan hasıl olmaklık dalgayı gayrı olmadığı denizden farklı kılar ve denize rab denirken, dalgaya da kul denir.
KENDİ'miz den ''gayrı'' kimsemiz yok. sonradan zuhura gelmiş sayısız dalgasıyla bir denizdir biz olan ! her nefs , rabbülalemin denizinin bir dalgasıdır.
marifet ; hak ile halk mertebeleri arasında istiklal (gayriyet) olmadan bir ''farkın'' söz konusu olduğunun idrakidir.
o senin öncesi olmayan (kadim) özün, sen de o'nun sonrdan bir tecelli ile zuhura geldiği haliyle nefsisin. böylece; sen kendin için onun cüzi ve hadis olan nefsi olmaklığınla kulluğunu, onun için de vacib ve kadim oluşuyla rabblığını seç. hadis (halk) olan ile kadim olan mertebe arasında bir ''fark'' olmalı değil mi ?
ene'l hak demek ; marifet değil...marifet ; ente'l hak ( sen benim hak olan özümsün, ben de senin kendinden bir tecellinden ibaret olarak halk olan kulunum ) demektir.
marifet ; sonradan bir tecelli ile halk edilmiş bir nefs olarak beka zevk etmektir.
ne benden gayrı sen, ne senden gayrı ben var. ben, senin kendinden bir tecelli ile sonradan halk ettiğin kulunum ve, sen de benim öncesi olmayan özümsün. bende ve benden gayrılarının özü olan.
bizzat bende ben olan ( vucudun mevcudu ) ; bende ve benden gayrılarında da vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olan ve, sıfat tecellisiyle zuhura geldiği hali üzre kulunun nefsini halk etmiş olan değil mi ?
bizzatihi kendi vacib ve kadim olan özümün, sonradan tecellisi ile zuhura gelerek halk olmuş nefsiyim. kendisi olan O'nun , kendi(o)'m(nefs)olan durumuyum.
senin ve senden gayrılarının nefsi ; sende ve senden gayrılarında ''vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu'' olan öz varlığın, sıfat tecellisi ile zuhura çıkmış halinin ifadesidir.
rabbın kendisinden gayrı olmadan, kendi tecellisinden ibaret olan senin rabbın olduğu için; sen de, kendi özünden gayrı olmayan rabbının kulusun. alemlerin rabbı ; sende ve senden gayrılarında vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olandır. sen ve senden gayrı olan nefsler ise ; rabbülalemin olan mevsufun, hadis olan sıfat tecellisiyle zuhura geldiği halin isimleridir.
ene'l hak diyen ; bekayı ruh zevkeder ( hak zahir, halk batındır). ente'l hak diyen ( kendi özüne) bekayı nefs zevk eder ( halk zahir hak batındır.) sen zahiri ve batınının cemiyle bakisin. nefs aynı ruh olarak.
DENİZİN DALGASI-ERDOĞAN YILDIRIM.GOOGLE.SİTES
FAKRU GANİ DR. ERDOĞAN YILDIRIM
@@sinnuri kal ehli olduğunuz belli, hiç olup da hal'e geçebilseydiniz bu yazdığınız kalabalık kelimeler yığınının anlamsızlığını yaşayacaktınız.
@@chomolungma-8848
Sezgilerimiz bizi yanıltmadı. Size yazmanın gereksizliği gönlümüze aksetmişti. İlim isteyen ama bir yazıyı bile tam okumayan biri. Yazı Melami mürşidi hekim-dr. Erdoğan yıldırım a ait. Kendisi ile zahiren bağlantım yoktur. Bu kainat ve mahlukat ( suret bulmuş şeyler) hep varmıydı? Sonradan mı vucud ( varlık) buldu? Bu alemin temeli Nedir?
İlahi varlığı temel almayan görüş herşeyi tanrılaştırır.
Size 2 yazı attim. Birini anlayacak kapasite yok belli. Biri de ciddi bir açlık sukut zikir ibadet ve tefekkür ile manevi terbiyesini yapmış müşahade ehli birinin eseri tavsiyesiydi. Fizik hocalarına iletilen bir eser. Okuyun kim kaal ehli, kim en azından ilmi müşahidliğe kendisini taşımış bilin. Kanalım Hakkında kısmında ki ilk eser.
Sorunuz güzel. Ama soruda kalır inadi ben bildiğimi okurum davası güderseniz yazık. İyi günler iyi seyirler
@@sinnuribu nedir isayı şirk koştular diye atanlar her sıradan insanı şirk koşmuş da haberimiz yok, Bakınız Tevrat yaradılış kısmında Bize yaşam soluğu veriliyor o kadar, yaşam soluğu hepsi bu, karıştırma kendini tanrıyla filan biraz ayaklar yere bassın uçmayın o kadar riyazat çile aç kalarak bir halta girmiyorsunuz beyin error veriyor, hepsi bu... öyle keşiflere yükselişlere gerek yok sana yaşam soluğunu verene, gündelik ekmeğini verene ve bağışlamayı öğretene ve kötülüğü iyilikle savarlar ilkelerine takıl ha ölüler diyarı ha arifler diyarı var mı bir önemi nedir bu illaki ilah olmak merakı şu insanın, eskiden ilah edinerek eş koşan zihniyet şimdi kendini ilah etmiş eş koşuyor eş tanrı yoktur...
neden bu videoların sesi yok sadece ben mi dinleyemiyorum
ses sağ tarafta.
Vahdet-i Vücud görüşü ile yeni yeni bilimin olmazsa olmazı haline gelen Kuantum Fiziği arasında bir bağlantı olabilir mi? Birbiriyle irtibatlı olduğu söylenen evrendeki toplam bilinçli ve sonsuz enerji bizzat Allah'ın zatı olarak düşünülebilir mi?
Belki de bilim gelecekte Yaratıcı'nın varlığını bulacak...
Ahahahahahahahah komiksiniznya sonsuzlugu yaratan bir Allah i nasil gorebilirsiniz, SONSUZ
Yani ben müslümanım demiyorsanız kabul edin. Isterseniz lata mata tapın. Cehennemi boylarsınız mesela! Ama müslümansanız dikkat etmelisiniz! Müslüman ne demek? Islam'ı kabul eden, İslam dininde olan değil mi? E o zaman bu vahded-i vücudun Islam'da olması lazım değil mi? Bu vahded-i vücud İslam'ın neresinde var!? Yoksa o zaman konuşmanın ne gerekçesi var?
Mustafa hoca çocuk gibi davranmış burada. Anlaşılan dolu gelmiş. Sen beni bir daha çağırmazsın , çağırsan da gelmem diyor. Bu alimler hep böyle mi olacak? Hepsi bir birine atıp tutuyor.
Ulen tecelli etmez inerse niye kimse gormemis madem
Hocam ayetel kürside vesia kürsüyühü fissemmeveti vel ard diyo kürsi arapçada sandalye demek oturak demek onun kürsüsü yerden ve gökten daha geniştir diyo sadece gökten bahsetmiyor
Kardeş allaha bagkur kimseye takmaa
Süreyyaemiş Akalın SSK olmaz mı
@@CehennemiKapattim kemal (k.k) yada başka biri gelirde toptan kapatırsa ssk yi al işte ortada kaldın...) Yada gittin bu ülkeden ssk geçmiyor başka ülkede ne b.. yicen.iyi oldu kafana göre kapat şimdi
Onlar, kendilerine meleklerin gelmesini mi, ya da Rabbinin gelmesini mi veya Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin ayetlerinden bazılarının geleceği gün, daha önce iman etmemişse veya imanıyla bir hayır kazanmamışsa hiç kimseye imanı yarar sağlamaz. De ki: 'Bekleyin, biz de elbette beklemekteyiz.'(6:158)
Ayetin neresinde Allahın ineceği yazılıb? - "Rabbinin ayetlerinden bazılarının geleceği gün," -diye geçiyor. Burada da geçen ayet, ölümle ilgili, firavunun imanı gibi.
Allahana kurban hocam
Vahdetı vücut : sonunda O na döndürüleceksınız. Nurun tamamlanması.
---------------------------------
Parcalanma bölünme konusu kuranda gecer hal böyle olunca parcalanmak bölünmek kurana aykırı olmuyormu? Şu doğru dınde zorlama yoktur pekı bır tarafdan bölünmeyı parçalanmayın der kuran öbür tarafda dınde zorlama yoktur bu çelışkı değılmı? Lütfen yanlış anlaşılmasın ben sadece bunun çelışkı olup olmadığını soruyorum daha ıyı anlamak çın acıklarsanız memnun olurum kalın ssğlıcakla
İHLAS 1-4
* De ki: O Allah birdir!
* Allah Samed'dir. (Hiç bir şeye muhtaçlığı yoktur, her şey varolabilmek ve varlığını devam ettirebilmek için her an ve daima O'na muhtaçtır.)
* O doğurmamış (hiç bir şey/mahluk, O'nun parçası/cüzü değildir) ve doğmamıştır. (O hiç bir şeyin cüz'ünden değildir.)
* O'nun hiçbir eşi/benzeri/dengi yoktur. (O yarattıklarına asla benzemez!)
Dinde zorlamak yoktur kişi inanip inanmama konusunda serbestir.
Bölünüp parçalanmayın gruplara
Fırklara ayrılmayın ayeti iman eden müslümanlara uyması gereken ayetlerdir
Vallahi bravo!👏
Şu adamın gözlerine bakan ne görüyor. Allah bizi böyle insanlara mecbur etmesin. Bakışları bakış değil, halleri hal değil.
Her nefis canlı ölümü tadacaktır
işte bu! helal sana
Herkesin mezhebi farklı aslında. Algılayış bicimlerimiz parmak izlerimiz gibi.
kurandan hadis yolundan ayrılınca insan allah ğökte oturuyor yere iniyor yada. vahdeti vucut dogru diyebiliyor yada bilimi din zannediyor.
demekki istikametten kuran hadisden ayrılmamak asıl olan
yanlış bir tümevarım olmuş
vizyon işte bu! herkes böyle anlayamaz işte.
YILDO CAN: ISPAT ETTIN KENDINI APTAL VE FASIK VE CAHIL!
GIT ALLAHIN KURAANI IYICE OGREN VE NEKADAR APTAL OLDUGUNU ALE ELMELE YAYME!
BOYUK OOOOH SANA AHMAK CAHIL!
Hocam senin derdin ne ? Ne yapmaya çalışıyorsun ?
mezhep üzerinden insanlar birbirini kesmesin. gayri müslimin ekmeğine yağ sürmesin diye uğraşıyor sanırım. ben öyle anlıyorum.
DEVELERE HENDEK ATLATMAYA ÇALIŞİY
Harbi iyi âlim
ALLAH razı olsun afiyet versin
Muhammed'in kendisi elinde olan Allah'a yemin ederim ki, eğer sizler bir iple en aşağıdaki arza bir insan sarkıtsanız hiç şüphesiz o gene (orada da) Allah'a inip gider." dedi. Arkasından da "O (Allah) hem ilktir, hem sondur, hem zahirdir (açıkta) hem batın (gizlide)dır. O, her şeyi tam olarak bilendir." mealindeki Hadid sûresi 3. ayeti okudu. (Tirmizî, Tefsir, 58; Taberi, XXVII/I24; Kurtubi, 1/259)
Allah kesretteki vahdettir.
Kainat içindeki kesreti teşkil eden varlıklardan biri değildir.
Mekan içindeki, mekana bağımlı varlıklardan biri olma bakımından onların bir benzeri değildir.
Bütün yaratılmışlardan yukarıda eşi ve benzeri olmayandır.
Kainat (cümle mevcudat), vahdetteki (Allah'taki) kesrettir.
Allah, kainat ağacını var eden ve kainatı ihata eden, muhit olan çekirdektir.
Çekirdek ağacın cüzlerinden bir cüz değildir.
Çekirdek ağacın bütün cüzlerini ihata eder.
Çekirdek bütün cüzlerin üzerindedir ve sonradan açığa çıkan (südur eden) bütün cüzlerin varlığının sebebidir.
Varlığın sebebi olan, var edilenlerin benzeri değildir.
Var edilenlerin dünyasının her yerinde olmakla beraber onlardan ayrı ve yukarıdadır.
Allah mekanın her yerinde olmakla beraber mekâna tabi değildir, mekandan münezzehtir.
Biz mekan içinde ne kadar uzağa bakarsak, zamanda o kadar geriye gitmiş oluruz.
Ay'a baktığımızda yaklaşık 1,5 saniye geçmişe, Güneş'e baktığımızda 8,5 dakika geçmişe bakmış oluruz.
Göğe baktığımızda gözümüzün önünde bir engel olmadığı için (odanın duvarı, bahçenin duvarı gibi)
nazarlarımızı en uzak noktaya, zamanın ve mekanın başlangıcına yöneltmiş oluruz.
Orada zaman ve mekandan münezzeh olan nokta (Arş-ı ala, Allah)
vardır.
Diğer taraftan kainat devamlı surette genişlediği için geçmişe gittikçe her adımda kâinatın daha fazla daraldığı zamana gitmiş oluruz.
Zamanın başlangıcında ise bütün kâinat bir noktanın içinde toplanır.
Resimdeki perspektif olayı da uzağa gittikçe mekanın daralıp herşeyin noktada toplanmaya doğru gittiğini gösteriyor.
Maddi alemde nokta hiçliktir.
Ancak bu nokta bütün kâinatın (madde aleminin) çekirdeğidir ve bütün kâinat ağacını içine alan nokta-yı kübradır.
Nokta-yı kübra sonsuzluktur.
Bu dünyada ölen ahirette sonsuzluğa uyanır.
Nokta-yı kübra manevi alemdir (a'yan-ı sabite, idealar alemi, ilmi ilahi).
Maddeden başkasını bilmeyen akıllar sadece kesreti görürler.
Maneviyatta zirveye (miraca) çıkan insan-ı kamiller ise herşeyi ihata eden vahdeti görürler.
"Varlık birdir (vahdet-i vücud), bütün diğer var görünenler hakiki varlık değildir, onlar hakiki varlıkta eriyen hiçliktir" derler.
Filibeli Ahmet Hilmi de bu hususu romanında Aynalı Baba'nın lisanından
ifade ediyor.
Bütün sayılar sonsuzla kıyaslanınca sıfır olur.
Sayıların büyük veya küçük olmaları birbirleriyle kıyaslandıklarında söz konusu olur.
Büyük, küçük bütün sayılar sonsuza bölündüklerinde ise netice sıfırdır.
Kara delik (nokta-yı kübra, Allah) bütün maddi büyüklükleri sıfırlar.
Kıyamet maddi varlıkların (kâinatın) sıfırlanması, kaynağına dönmesidir. (aslına rücu)
Bu durum Kur'an'da şöyle ifade ediliyor:
"O gün göğü ilk yaratmaya başladığımız gibi aynen iade ederiz."
Kıyamet hadisesı Kur'an'da şu şekillerde de ifade ediliyor:
"O gün göğü kitap sayfalarını Dürer gibi düreriz"
"Bugün mülk kimin, Vahid ve Kahhar olan Allah'ın"
Kainat kitaptır.
Çekirdekteki bilgi aşama aşama kainatı meydana getirdi.
Çoğaltılıp kitap sayfalarını dolduran bilginin aslı noktadadır.
Hz Ali'nin ifadesiyle ilim bir noktadır.
Kainat kitabı Kur'an -ı Kerim'deki bütün ilim de Kur'an'ın bir noktasındadır.
Hz Ali ben de o noktayım demişti.
Hz Ali ayrıca"Ezelde yalnız Allah vardı, onunla beraber başka bir şey yoktu" hadisini işitince"Şimdi dahi öyledir" demişti.
Evliyalar rehberi, hülasa-yı mevcudat Hz Muhammed (sav) ilmin şehri Hz Ali (ks) ise onun kapısıdır.
Kapı da şehre ait olduğu için Hz Ali kainatı var eden Nur-u Muhammedi'nin mazharı oluyor.
Hz Ali Şah-ı velayet olarak, kendisinden sonra gelen ve arşı seyran eden velilerin, haklkat alimlerinin önderidir.
Bakın sayın hocam Google de Amerika’da ama aynı zamanda dünyanın her yerinde bu nu da anlamıyorsunuz da niye çıkıp Allah’ın kitabını anlatıyorsunuz sizden bu sözleri duyduğuma çok üzüldüm
Birayetallahademikendisuretindenyarattıademdenkasıthempygamberademhemdeinsanlarıntümüdürsuretörnekkopyademektircennetteasılhayatyaratıcıallahbirlikteyaratılmlşsurethayatinsanebedülebed
ALLAH - RAB - KUL
ALLAH benim neremde, veya ben allahın neresindeyim sorusu saçmadır. allahdan gayrısı yoktur. allah ; rab ile kulun cemidir. kul rabbının zuhurdaki nefsinin ismidir. rab da kul denen nefsin özündeki varlığıdır. bir sayısız dalgalı deniz vardır, ismi allah denizidir. dalga denizin, deniz dalganın neresindedir ? deniz dalganın rabbi, dalga da denizin kuludur. kulun kendi öz varlığından gayrı bir rabbı, rabbın da kendi tecellisinden gayrı bir kulu yoktur.
Allah; hak ve halk denen mertebelerin cemiyle vahid olan zattır..
Allah hak olması itibariyle , halk denen isim ve sıfatlarının zuhurunun rabbıdır. yani her nefsin rabbı vardır. çünkü: her nefs kendi özü olan rabbının varlığının zuhura gelmiş sıfatının ismidir. bu nedenle Allah ; alemler denen kendi zuhur mahallerindeki nefslerin özü olmak itibariyle o mazharların rabıdır (aslıdır).
hakkın (mevsufun) zuhura geldiği haliyle (sıfat) aldığı isim halk ismi, rabbın esmasıyla zuhura geldiği halin ismi ise kuludur. kul denen esmanın müsemması, halk denen sıfatın mevsufu olan haktır.
hak, halk ismiyle, rab da kul ismiyle zahir olandır.
ya rabbi ; bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan senin KENDİ varlığındır. bende ve benden gayrılarının nefsi (m) ise , senin kendi sıfat tecellindir. bizim öz varlığımıza senin kendi varlığın ve, senin kendi teceline de bizim nefsimiz denir.
Allah allahlığını kimseye vermez. çünkü: ondan gayrısı yoktur. gaye; onda, onun ondan gayrı olmayan kulu olmaktır.
ben kendi özüme ''sen'' der ; fenafillah olurum. senin tecelline ''ben''der, bekabillah olurum.
bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan sensin. ben hayalde ve zandaki birşeye değil, kendi öz varlığıma sen derim.
ayniyet ; gayriyet olmaması anlamına gelir ama, ''fark'' olmaması anlamına gelmez.
deniz ile dalganın aynı olmasının manası ''gayrı'' olmamasıdır ama, sonradan hasıl olmaklık dalgayı gayrı olmadığı denizden farklı kılar ve denize rab denirken, dalgaya da kul denir.
KENDİ'miz den ''gayrı'' kimsemiz yok. sonradan zuhura gelmiş sayısız dalgasıyla bir denizdir biz olan ! her nefs , rabbülalemin denizinin bir dalgasıdır.
marifet ; hak ile halk mertebeleri arasında istiklal (gayriyet) olmadan bir ''farkın'' söz konusu olduğunun idrakidir.
o senin öncesi olmayan (kadim) özün, sen de o'nun sonrdan bir tecelli ile zuhura geldiği haliyle nefsisin. böylece; sen kendin için onun cüzi ve hadis olan nefsi olmaklığınla kulluğunu, onun için de vacib ve kadim oluşuyla rabblığını seç. hadis (halk) olan ile kadim olan mertebe arasında bir ''fark'' olmalı değil mi ?
ene'l hak demek ; marifet değil...marifet ; ente'l hak ( sen benim hak olan özümsün, ben de senin kendinden bir tecellinden ibaret olarak halk olan kulunum ) demektir.
marifet ; sonradan bir tecelli ile halk edilmiş bir nefs olarak beka zevk etmektir.
ne benden gayrı sen, ne senden gayrı ben var. ben, senin kendinden bir tecelli ile sonradan halk ettiğin kulunum ve, sen de benim öncesi olmayan özümsün. bende ve benden gayrılarının özü olan.
bizzat bende ben olan ( vucudun mevcudu ) ; bende ve benden gayrılarında da vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olan ve, sıfat tecellisiyle zuhura geldiği hali üzre kulunun nefsini halk etmiş olan değil mi ?
bizzatihi kendi vacib ve kadim olan özümün, sonradan tecellisi ile zuhura gelerek halk olmuş nefsiyim. kendisi olan O'nun , kendi(o)'m(nefs)olan durumuyum.
senin ve senden gayrılarının nefsi ; sende ve senden gayrılarında ''vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu'' olan öz varlığın, sıfat tecellisi ile zuhura çıkmış halinin ifadesidir.
rabbın kendisinden gayrı olmadan, kendi tecellisinden ibaret olan senin rabbın olduğu için; sen de, kendi özünden gayrı olmayan rabbının kulusun. alemlerin rabbı ; sende ve senden gayrılarında vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olandır. sen ve senden gayrı olan nefsler ise ; rabbülalemin olan mevsufun, hadis olan sıfat tecellisiyle zuhura geldiği halin isimleridir.
ene'l hak diyen ; bekayı ruh zevkeder ( hak zahir, halk batındır). ente'l hak diyen ( kendi özüne) bekayı nefs zevk eder ( halk zahir hak batındır.) sen zahiri ve batınının cemiyle bakisin. nefs aynı ruh olarak.
DENİZİN DALGASI-ERDOĞAN YILDIRIM.GOOGLE.SİTES
FAKRU GANİ DR. ERDOĞAN YILDIRIM
Mezhebinizi sevdim hocam
ben profösyönelleşen herşeye karşiyim diyorsün.Niye profösör oldün.Maaş aliyorsün, bü da profösyönellik değilmi bre hocam. ALLAH şah damarimizdan yakin.Allahin gökten inmesi demek, kalbimize temas etmesi demek.
Ebuhanifiye kurbanolsunlar adam kılıkırkyarmış üstüne ilimtanımam
Zibidi? :) etme hocam.
İbni Arabî ve Rabbani nin görüşleri bu kadar masum mu hocam. iki kalem bi şey söylediniz ama gerisi çok sıkıntılı rahmetlilerin.
Bir de tarihselciliğe getirilen eleştiri sizin dediklerinizden çok farklı. Bu anlamda dediklerinize çok itiraz gelmez ama "o görüş, uygulama falanca tarihte yapıldı, düşünüldü artık çöp" dersek bu kabul edilemez. Hepsini birleştirme gerek.
Arabiye falan demiyor Allahı varlığını sorgulayan günümüz hocalarına diyor peygamber efendimiz demiştir Allahı zarını düşünmeyin tafif etmeyin helak olursunuz demiş
ALLAH - RAB - KUL
ALLAH benim neremde, veya ben allahın neresindeyim sorusu saçmadır. allahdan gayrısı yoktur. allah ; rab ile kulun cemidir. kul rabbının zuhurdaki nefsinin ismidir. rab da kul denen nefsin özündeki varlığıdır. bir sayısız dalgalı deniz vardır, ismi allah denizidir. dalga denizin, deniz dalganın neresindedir ? deniz dalganın rabbi, dalga da denizin kuludur. kulun kendi öz varlığından gayrı bir rabbı, rabbın da kendi tecellisinden gayrı bir kulu yoktur.
Allah; hak ve halk denen mertebelerin cemiyle vahid olan zattır..
Allah hak olması itibariyle , halk denen isim ve sıfatlarının zuhurunun rabbıdır. yani her nefsin rabbı vardır. çünkü: her nefs kendi özü olan rabbının varlığının zuhura gelmiş sıfatının ismidir. bu nedenle Allah ; alemler denen kendi zuhur mahallerindeki nefslerin özü olmak itibariyle o mazharların rabıdır (aslıdır).
hakkın (mevsufun) zuhura geldiği haliyle (sıfat) aldığı isim halk ismi, rabbın esmasıyla zuhura geldiği halin ismi ise kuludur. kul denen esmanın müsemması, halk denen sıfatın mevsufu olan haktır.
hak, halk ismiyle, rab da kul ismiyle zahir olandır.
ya rabbi ; bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan senin KENDİ varlığındır. bende ve benden gayrılarının nefsi (m) ise , senin kendi sıfat tecellindir. bizim öz varlığımıza senin kendi varlığın ve, senin kendi teceline de bizim nefsimiz denir.
Allah allahlığını kimseye vermez. çünkü: ondan gayrısı yoktur. gaye; onda, onun ondan gayrı olmayan kulu olmaktır.
ben kendi özüme ''sen'' der ; fenafillah olurum. senin tecelline ''ben''der, bekabillah olurum.
bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan sensin. ben hayalde ve zandaki birşeye değil, kendi öz varlığıma sen derim.
ayniyet ; gayriyet olmaması anlamına gelir ama, ''fark'' olmaması anlamına gelmez.
deniz ile dalganın aynı olmasının manası ''gayrı'' olmamasıdır ama, sonradan hasıl olmaklık dalgayı gayrı olmadığı denizden farklı kılar ve denize rab denirken, dalgaya da kul denir.
KENDİ'miz den ''gayrı'' kimsemiz yok. sonradan zuhura gelmiş sayısız dalgasıyla bir denizdir biz olan ! her nefs , rabbülalemin denizinin bir dalgasıdır.
marifet ; hak ile halk mertebeleri arasında istiklal (gayriyet) olmadan bir ''farkın'' söz konusu olduğunun idrakidir.
o senin öncesi olmayan (kadim) özün, sen de o'nun sonrdan bir tecelli ile zuhura geldiği haliyle nefsisin. böylece; sen kendin için onun cüzi ve hadis olan nefsi olmaklığınla kulluğunu, onun için de vacib ve kadim oluşuyla rabblığını seç. hadis (halk) olan ile kadim olan mertebe arasında bir ''fark'' olmalı değil mi ?
ene'l hak demek ; marifet değil...marifet ; ente'l hak ( sen benim hak olan özümsün, ben de senin kendinden bir tecellinden ibaret olarak halk olan kulunum ) demektir.
marifet ; sonradan bir tecelli ile halk edilmiş bir nefs olarak beka zevk etmektir.
ne benden gayrı sen, ne senden gayrı ben var. ben, senin kendinden bir tecelli ile sonradan halk ettiğin kulunum ve, sen de benim öncesi olmayan özümsün. bende ve benden gayrılarının özü olan.
bizzat bende ben olan ( vucudun mevcudu ) ; bende ve benden gayrılarında da vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olan ve, sıfat tecellisiyle zuhura geldiği hali üzre kulunun nefsini halk etmiş olan değil mi ?
bizzatihi kendi vacib ve kadim olan özümün, sonradan tecellisi ile zuhura gelerek halk olmuş nefsiyim. kendisi olan O'nun , kendi(o)'m(nefs)olan durumuyum.
senin ve senden gayrılarının nefsi ; sende ve senden gayrılarında ''vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu'' olan öz varlığın, sıfat tecellisi ile zuhura çıkmış halinin ifadesidir.
rabbın kendisinden gayrı olmadan, kendi tecellisinden ibaret olan senin rabbın olduğu için; sen de, kendi özünden gayrı olmayan rabbının kulusun. alemlerin rabbı ; sende ve senden gayrılarında vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olandır. sen ve senden gayrı olan nefsler ise ; rabbülalemin olan mevsufun, hadis olan sıfat tecellisiyle zuhura geldiği halin isimleridir.
ene'l hak diyen ; bekayı ruh zevkeder ( hak zahir, halk batındır). ente'l hak diyen ( kendi özüne) bekayı nefs zevk eder ( halk zahir hak batındır.) sen zahiri ve batınının cemiyle bakisin. nefs aynı ruh olarak.
DENİZİN DALGASI-ERDOĞAN YILDIRIM.GOOGLE.SİTES
FAKRU GANİ DR. ERDOĞAN YILDIRIM
Süper 👍
Limon Limett
Allah kâdim değilmi nasıl inip kalkıyo
ayette derki misli ve benzeri yoktur
Diri,canli ve akil sahibi olan sadece Allah c.c. dir. Bu ozellikleri kimde ve nerde goruyorsaniz, Allah ruhundan uflemistir. Vahdedi vucud budur. Allah gok yuzunde derseniz kuslar Allah a daha yakin olur. Oysa O ben size sah damarinizdan daha yakinim diyor. Allah in verdigi akli kullanmayan, insan suretinde kaldi hayvan.
Cerbeze bir zeka. Ramazan Koyuncunun itiraz ettiği noktayı esastan uzaklaştırıp kendi düşüncesini temellendirerek karşısındakine olumlatan ve soruyu güme atan bir akıl!...İnned dine indallen İslam...buraya hiç uğramıyor! malesef...
YAHU ÖFKESİYLE KİNLE KENDİ KENDİNİ İNKAR EDEN OKUYA OKUYA KAFAYI YİYEN KİMSELERİ TV LERE ÇAĞIRIP KAFA KARIŞTIRMAMNIN ALEMİ NE A BE YAPIMCI ARKADAŞ.
EFENDİM O ÖYLE YAPMIŞ YANLIŞ BU NÖYLE YAPMIŞ YANLIŞ PEKİ SENİN YAPTIĞİĞININ DOĞRULUĞU NEREDEN GELİYO.
Ya inanda neye inanırsan inan hesabı yoksa Sıkıntı🤬
Çok tutarsız.
🤝
Kurandaki çelişkileri gör hocam her sayfası çelişkili.
04:18 hoca illuminatinin tek göz işaretini yapıyor. Hayret bişiy.
Sünni olmanız beni kırdı hocam sizin gibi aklıselim bir Âlim ?
Bu adam Vehhabi galiba!
Vahdeti vucut meselesi ahseni takvim esfali safilin durumudur
HELAL OLSUN SANA AGAM
Allah Arsin uzerinde oturiyo ve Milleti seyrediyor. Bu ne Sacma bi Algi.
Vahdeti vucut haktır
@ercan onge
ALLAH - RAB - KUL
ALLAH benim neremde, veya ben allahın neresindeyim sorusu saçmadır. allahdan gayrısı yoktur. allah ; rab ile kulun cemidir. kul rabbının zuhurdaki nefsinin ismidir. rab da kul denen nefsin özündeki varlığıdır. bir sayısız dalgalı deniz vardır, ismi allah denizidir. dalga denizin, deniz dalganın neresindedir ? deniz dalganın rabbi, dalga da denizin kuludur. kulun kendi öz varlığından gayrı bir rabbı, rabbın da kendi tecellisinden gayrı bir kulu yoktur.
Allah; hak ve halk denen mertebelerin cemiyle vahid olan zattır..
Allah hak olması itibariyle , halk denen isim ve sıfatlarının zuhurunun rabbıdır. yani her nefsin rabbı vardır. çünkü: her nefs kendi özü olan rabbının varlığının zuhura gelmiş sıfatının ismidir. bu nedenle Allah ; alemler denen kendi zuhur mahallerindeki nefslerin özü olmak itibariyle o mazharların rabıdır (aslıdır).
hakkın (mevsufun) zuhura geldiği haliyle (sıfat) aldığı isim halk ismi, rabbın esmasıyla zuhura geldiği halin ismi ise kuludur. kul denen esmanın müsemması, halk denen sıfatın mevsufu olan haktır.
hak, halk ismiyle, rab da kul ismiyle zahir olandır.
ya rabbi ; bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan senin KENDİ varlığındır. bende ve benden gayrılarının nefsi (m) ise , senin kendi sıfat tecellindir. bizim öz varlığımıza senin kendi varlığın ve, senin kendi teceline de bizim nefsimiz denir.
Allah allahlığını kimseye vermez. çünkü: ondan gayrısı yoktur. gaye; onda, onun ondan gayrı olmayan kulu olmaktır.
ben kendi özüme ''sen'' der ; fenafillah olurum. senin tecelline ''ben''der, bekabillah olurum.
bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan sensin. ben hayalde ve zandaki birşeye değil, kendi öz varlığıma sen derim.
ayniyet ; gayriyet olmaması anlamına gelir ama, ''fark'' olmaması anlamına gelmez.
deniz ile dalganın aynı olmasının manası ''gayrı'' olmamasıdır ama, sonradan hasıl olmaklık dalgayı gayrı olmadığı denizden farklı kılar ve denize rab denirken, dalgaya da kul denir.
KENDİ'miz den ''gayrı'' kimsemiz yok. sonradan zuhura gelmiş sayısız dalgasıyla bir denizdir biz olan ! her nefs , rabbülalemin denizinin bir dalgasıdır.
marifet ; hak ile halk mertebeleri arasında istiklal (gayriyet) olmadan bir ''farkın'' söz konusu olduğunun idrakidir.
o senin öncesi olmayan (kadim) özün, sen de o'nun sonrdan bir tecelli ile zuhura geldiği haliyle nefsisin. böylece; sen kendin için onun cüzi ve hadis olan nefsi olmaklığınla kulluğunu, onun için de vacib ve kadim oluşuyla rabblığını seç. hadis (halk) olan ile kadim olan mertebe arasında bir ''fark'' olmalı değil mi ?
ene'l hak demek ; marifet değil...marifet ; ente'l hak ( sen benim hak olan özümsün, ben de senin kendinden bir tecellinden ibaret olarak halk olan kulunum ) demektir.
marifet ; sonradan bir tecelli ile halk edilmiş bir nefs olarak beka zevk etmektir.
ne benden gayrı sen, ne senden gayrı ben var. ben, senin kendinden bir tecelli ile sonradan halk ettiğin kulunum ve, sen de benim öncesi olmayan özümsün. bende ve benden gayrılarının özü olan.
bizzat bende ben olan ( vucudun mevcudu ) ; bende ve benden gayrılarında da vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olan ve, sıfat tecellisiyle zuhura geldiği hali üzre kulunun nefsini halk etmiş olan değil mi ?
bizzatihi kendi vacib ve kadim olan özümün, sonradan tecellisi ile zuhura gelerek halk olmuş nefsiyim. kendisi olan O'nun , kendi(o)'m(nefs)olan durumuyum.
senin ve senden gayrılarının nefsi ; sende ve senden gayrılarında ''vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu'' olan öz varlığın, sıfat tecellisi ile zuhura çıkmış halinin ifadesidir.
rabbın kendisinden gayrı olmadan, kendi tecellisinden ibaret olan senin rabbın olduğu için; sen de, kendi özünden gayrı olmayan rabbının kulusun. alemlerin rabbı ; sende ve senden gayrılarında vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olandır. sen ve senden gayrı olan nefsler ise ; rabbülalemin olan mevsufun, hadis olan sıfat tecellisiyle zuhura geldiği halin isimleridir.
ene'l hak diyen ; bekayı ruh zevkeder ( hak zahir, halk batındır). ente'l hak diyen ( kendi özüne) bekayı nefs zevk eder ( halk zahir hak batındır.) sen zahiri ve batınının cemiyle bakisin. nefs aynı ruh olarak.
DENİZİN DALGASI-ERDOĞAN YILDIRIM.GOOGLE.SİTES
FAKRU GANİ DR. ERDOĞAN YILDIRIM
Mustafabi sı.saydın daha iyidi yani vahdet miş vucut muş yaban mış atmayalmmış.emrin olur mus. Paşam
Helal olsun
İnme Şaban ayında sık görmek 😀
Vahdeti vücud şirktir ben onu bilir onu söylerim kardeşim
O zaman dünyanın yastı olması teoriso doğrudur.Bur Ebu Hanzala hoca böyle diyor bir de Mustafa hoca
Kuran diyemeyenler nekadar karışık insanlar bu bir yaşıyan ornek
@Onur Aşık İncil ve Tevrat Allah'ın kitabı değil mi sizin kitaplarınızı da goruyoruz zannı din yapmışsınız çelişki içerisinde bir din Allah'ın farzinda bile birleşmeyen mezheblere iman ediyorsunuz kustahligin ne oldunu da gösterdin maşallah
@Onur Aşık amennaa ve saddekna biz iman ettik
@Onur Aşık kardeşim Allah dinini aciklamada kimseye ihtiyaç duymaz benim hocam kuran bir insan değil
@Onur Aşık ben bir soru sorabilirmiyim sana
@Onur Aşık kardeşim ben seni kardeş olarak görüyorum müslüman olarak mesela Sünni inanışa göre dört hak mezheb var Allah'ın farzinda değişiklik olurmu?ama bu hak mezheblerde Allah'ın farzinda bile anlaşamıyor kar mesela abdes meselesi birinde abdestin farzı 4 birinde 7 birinde 6 Sence Allah'ın dininde zam olurmu.Bu soruyu seni assalamak için ve ya kötü bir niyet ile sormuyorum sen bana soyleyebilirmisin hangi farz doğru
Boş yapıyorsun Mustafa. Allah tasavvuru tarihsel değildir, Kuran'da birçok ayette belirlenmiştir.
Adam tarihselliğini anlatıyor, beyinsizsen anlarsın.
Mustafa Öztürk'ün çoklukla saçmaladığı bir video.
Alla
Allah yoktur
hoca çok sıkıntılı
Adam saçmalamış feci halde,hatta biraz da kasıtlı yapmış sanki,....