Şu anda herhangi bir uygulama veya site vs ile bireylerin kullanabileceği bir platform var mi. Örneğin ben mesela dilekçe yazdırabilir miyim? Elbette dilekçe yazmasını biliyorum .
Programdan kalite akiyor, Can Oz Bey in oldugu her programi keyifle takip ediyorum , Umit Bey de cok donanimli bir isim bu program sayesinde tanidim keyifle izliyoruz
İdeal yönetim biçimini de belki getirir dünyaya. Örneğin kullanıcılar geçmiş verileri analiz ederek yöneticilerini, başbakan, başkan, Cumhurbaşkanlarını da bu uygulamalar sayesinde iyi değerlendirip değiştirir, daha iyi olanlarını seçme şansı elde edebilir.
Sondaki "ChatGPT, Ümit Alan gibi yazabilir mi?" deneyiyle ilgili şunu öneriyorum Ümit Alan'ın izniyle. ChatGPT'ye yazdırılmak istenen yeni konu, Ümit Alan'ın henüz herhangi bir platformda yayınlamadığı hazır bir yazının konusuyla aynı olsun. Karşılaştırmayı sağlıklılaştırır.
Yapay zekayı sanata uyarlamak zordur her hal. Örneğin türkü söyletemezsınız, duygu katamaz, sanatsal performansları yerine getiremez .Ya da ihtiyaç duyulan alanlarda kullanılabilmesi daha cazip duruyor.
Bölümden iki kısımla ilgili vurgu yapmak istiyorum. 19:26 Ümit Alan: Size yapay zekanın yazdığı yayınlar da gelicek muhtemelen. Can Öz: Bir roman iyiyse, o roman iyidir. Bitti. Ümit Alan: Bunun telifi nolucak peki? Bütün dünyadaki kitaplardan öğreniyor bunu, bütün dünyadaki internetin bilgisinden öğreniyor. 39:58 Can Öz: Bilince sahip olabilir mi yoksa bilince sahip olmayı taklit edebilir mi? Bu biraz da felsefi bir soru. Ümit Alan: Bence ikinci Can Öz: Hakkaten ne farkı var ki? Can Öz'le aynı fikirde olmakla birlikte şunu söylemek isterim. "Dünyadaki bütün kitapları okuyan robotun yazdığı kitabın telifi" Peki biz napıyoruz ki? Doğup dünyayla hiçbir sosyal bağımız olmadan mı yazıyoruz romanları? Bizim anlam dediğimiz, bilinç dediğimiz, yaratıcılık ve yeni üretim şeklinde isimlendirdiğimiz fikirler bizim zihnimizde nasıl oluşuyor? Aynı süreçlerle, çok daha fazla zamana ihtiyaç duyarak değil mi? Şimdilik sadece veri kabul etme spektrumumuz daha geniş. Bu yüzden mevcut duruma "robotlar 'bilinç'lenecek mi" yerine, "insanlar 'bilinç'li mi" tarafından bakmayı doğru buluyorum. Naçizane fikrim, gelişimi milyonlarca yıl süren biyolojik kuklalarız bizler de. Genetiğimiz, tarihimiz ve kültürel birikimimiz olduğu için bu gerçeği "anlayan varlıklar" tanımıyla üst bir noktada saklıyoruz. Milyon yıllık insanlık gelişimini 50 yılda birçok alanda geçen, kalan alanlarda da yakalayıp geçmek üzere olan Elektronik Kuklalar'a birtakım yetersizlikler atfediyoruz bilinç ve anlam kavramları üzerinden. Bu elektronik kuklalar, biyolojik kuklaların devamı olarak da değerlendirilebilir. Farklı bir tür olarak da değerlendirilebilir. Bir romanı insan mı yazdı, robot mu yazdı üzerinden gelişecek yaklaşım farklılığının -şimdilik- iyi niyetli ama hesaplanamamış bir türcülük olduğunu düşünüyorum.
Yine aktı gitti bu bölüm de.
Bu program hic bitmesin. Bu kalite de muadili yok.
Benim de keyifle takip ettiğim programlardan biri bu ancak genelde yoldayken podcast olarak tüketmek daha keyifli geliyor.
Şu anda herhangi bir uygulama veya site vs ile bireylerin kullanabileceği bir platform var mi. Örneğin ben mesela dilekçe yazdırabilir miyim? Elbette dilekçe yazmasını biliyorum .
Programdan kalite akiyor, Can Oz Bey in oldugu her programi keyifle takip ediyorum , Umit Bey de cok donanimli bir isim bu program sayesinde tanidim keyifle izliyoruz
Bence de Ümit Alan ın yazdığı gibi yazı yazamaz !
İdeal yönetim biçimini de belki getirir dünyaya. Örneğin kullanıcılar geçmiş verileri analiz ederek yöneticilerini, başbakan, başkan, Cumhurbaşkanlarını da bu uygulamalar sayesinde iyi değerlendirip değiştirir, daha iyi olanlarını seçme şansı elde edebilir.
Sondaki "ChatGPT, Ümit Alan gibi yazabilir mi?" deneyiyle ilgili şunu öneriyorum Ümit Alan'ın izniyle. ChatGPT'ye yazdırılmak istenen yeni konu, Ümit Alan'ın henüz herhangi bir platformda yayınlamadığı hazır bir yazının konusuyla aynı olsun. Karşılaştırmayı sağlıklılaştırır.
Yapay zekayı sanata uyarlamak zordur her hal. Örneğin türkü söyletemezsınız, duygu katamaz, sanatsal performansları yerine getiremez .Ya da ihtiyaç duyulan alanlarda kullanılabilmesi daha cazip duruyor.
Bölümden iki kısımla ilgili vurgu yapmak istiyorum.
19:26
Ümit Alan: Size yapay zekanın yazdığı yayınlar da gelicek muhtemelen.
Can Öz: Bir roman iyiyse, o roman iyidir. Bitti.
Ümit Alan: Bunun telifi nolucak peki? Bütün dünyadaki kitaplardan öğreniyor bunu, bütün dünyadaki internetin bilgisinden öğreniyor.
39:58
Can Öz: Bilince sahip olabilir mi yoksa bilince sahip olmayı taklit edebilir mi? Bu biraz da felsefi bir soru.
Ümit Alan: Bence ikinci
Can Öz: Hakkaten ne farkı var ki?
Can Öz'le aynı fikirde olmakla birlikte şunu söylemek isterim.
"Dünyadaki bütün kitapları okuyan robotun yazdığı kitabın telifi"
Peki biz napıyoruz ki? Doğup dünyayla hiçbir sosyal bağımız olmadan mı yazıyoruz romanları? Bizim anlam dediğimiz, bilinç dediğimiz, yaratıcılık ve yeni üretim şeklinde isimlendirdiğimiz fikirler bizim zihnimizde nasıl oluşuyor? Aynı süreçlerle, çok daha fazla zamana ihtiyaç duyarak değil mi? Şimdilik sadece veri kabul etme spektrumumuz daha geniş.
Bu yüzden mevcut duruma "robotlar 'bilinç'lenecek mi" yerine, "insanlar 'bilinç'li mi" tarafından bakmayı doğru buluyorum.
Naçizane fikrim, gelişimi milyonlarca yıl süren biyolojik kuklalarız bizler de. Genetiğimiz, tarihimiz ve kültürel birikimimiz olduğu için bu gerçeği "anlayan varlıklar" tanımıyla üst bir noktada saklıyoruz.
Milyon yıllık insanlık gelişimini 50 yılda birçok alanda geçen, kalan alanlarda da yakalayıp geçmek üzere olan Elektronik Kuklalar'a birtakım yetersizlikler atfediyoruz bilinç ve anlam kavramları üzerinden. Bu elektronik kuklalar, biyolojik kuklaların devamı olarak da değerlendirilebilir. Farklı bir tür olarak da değerlendirilebilir.
Bir romanı insan mı yazdı, robot mu yazdı üzerinden gelişecek yaklaşım farklılığının -şimdilik- iyi niyetli ama hesaplanamamış bir türcülük olduğunu düşünüyorum.
"Robotları ötekileştirince de türcü mü olacağız?" konusu münbit bir tartışma konusu. Teşekkürler.