“Ben bu yazıları daha önce de yazdım.” Ne kadar ızdırap çekiyor bunu söylerken ne kadar acı içinde kıvranıyor. Değişmediğini, hâlâ aynı Martin Eden olduğunu haykırırcasına diyor: “Daha önce nerdeydiniz?” Kalbimin bi parçasını bu kitapta bırakarak gidiyorum. Çok güzeldi, çok güzel.
Kitapta bana en çok dokunan şey Martin Eden'in eline geçen her parayı kendisinden önce sevdiklerinin hayallerini gerçekleştirmek için harcamasıydı. Kendisi bireyci olduğunu söyleyen bir karakterdi ama o kadar büyük bir yüreği vardı ki, oraya dünyaları sığdırmıştı. Ve ne yazık ki sonunu getiren de yüreğine aldığı insanlar yüzünden yaşadığı hayalkırıklığıydı.
Son derece bireyci bir karakterdi. Been de yeni okumuş oldum bu arada. Bireyci olmak kötü bir şey değil. Bireyci insan daha insandır sürü ahlakından ziyade kendi değerlerini yaratmıştır. Ki kitapta nietzche kısımları vardı onu seviyordu.
Martin Eden'i en çok üzen şey insanların kötülüğüydü sanırım. Bunlar benim yoksulluk içinde çırpınırken yazdığım yazılardı, o zaman bana kimse inanmadı açtım kimse yemek vermedi. Şimdi şanım şöhretim için benim yanımda olmak istiyorsunuz. İnsanlığın bu kötülüğünü kabullenemedi, anlayamadı ve çekip gitti...
seytan oltaya bir yem takmıs yemı yutanda kendını kopya yapmıs bu sistemin oyununu gorün ama gormek ıcın frekansınızı degıstırmenız gerekıyor tabı bu medıtasyonla falan olacak ıs degıl baska seyler var bırıncısı samimiyet lazım kalp lazım cesaret lazım ve en önemlısı teslım olmak lazım evet teslım olmak demek herseyı bırakmak degıldır ama teslım oldugunuzda egonuzu oldurup gerceklerle yuzlesıyorsunuz
Ruht Martin ‘i bir oyun hamuru gibi görüyordu istediği şekle sokabileceğini sanıyordu onu asıl benliğinden uzaklaştırmaya onu o yapan değerleri durmadan sarsmaya çalışan bir karakterdi
Ben Ruth'u sevip, Ruth un martini gerçekten sevdiğine ikna olmuştum, taa kii Martin çok uzun süre yoksulluk çektikten sonra anca o zengin olduğunda kapısına gelene kadar orayı anlamlandıramadım hiç (Ama Ruth, Martin'i fakir olduğu için değil adının örgüte karıştığını duyduğu için terk ettiğini düşünüyorum çok haksızlık yaptı diyemem bilemezdi)
Brinsendenin martine hali fakirken bile yardım etmesi onu yedirmesi icirmesi ona saygı duyması, bunu ünlü olmadan önce kimsenin bu nezaketi göstermemesi çok iyi bir ayrıntıydi bence dostluğu çok güzel anlatmış...
Brissenden fazlasıyla önemli bir karakter bana kalırsa. Bir nevi Martinin yaşama aşkını, yaşam hevesini, ruhunu simgeliyordu. Brissenden intihat ettikten sonra Martinin tüm enerjisini ve mutluluğunu kaybetmesi bir nevi ruhunu kaybettiğini gösterdi bize. Tüm istediklerine kavusmasına rağmen asla mutlu olamadı hiçbir heyecan yaşamadı. Tabi ki bu benim düşüncem ama Brissendenin intihar etmesi Martinin ruhunun ölmesiydi bir nevi
Aslında sebebi onun gibi insanların gerçekten hayatdan bıkıb kendini öldüre bileceyi gerçeği ile üzleşmesi. Belki de kendi sonunu o oldukden sonra tahmin etmişdir. Redaktorların aşşağılık olduğunu defalarca söylemesine karşın Martin umudunu kaybetmedi. Ama Bressendenin ölümü, kitabının gülünç hale gelmesi onun o umudunu suya atmış oldu
Ben Yüksek Denizcilik Okulu mezunu, uzakyol gemi kaptanıyım. Bu kitabı alıp yanımda gemiye götürdüğüm sene 2015, ben ise daha güverte stajyeriydim. Kitabın konusundan ve yoğunluğundan pek de haberdar olmadan belki de okunması en tehlikeli ortamda, kamaramda gelecekte olacaklardan habersiz okumaya başlamıştım. Günün yorgunluğunu atamadan, akşam yemeğinden sonra yatmadan önce kamaradaki loş ışıkta birkaç sayfa okuyabilir hemen uykuya teslim olurdum. Okudukça daha da yakın hissederdim Martin'e, gençtik, denizciydik hayallerimiz vardı ve ne olursa olsun yorulmadan yılmadan bu hayallere ulaşmak için çalışıyorduk. Aşık olduk, terk edildik, reddedildik, "yapamazsın,olmaz" dediler, yıldırmak istediler yine de kendimize olan inancımız tamdı. Tam da hayallerimize ulaşıp, bu uğurda inanılmaz şahsi mücadeleler verip elde ettiğimizde gelmesi beklenen o coşku, duygu patlaması, müthiş tatminlik hissi gelmeyince ben de affalladım. Sanki benim de dünyam başıma yıkıldı. Oysaki çok mutlu olacaktık, bir daha hiçbir engelle karşılaşmayacaktık öyle değil mi? Maalesef ki bende, birçoğumuz gibi, Martin Eden gibi, kandırılmıştım; kendi düşlerim, beklentilerim ve ulaşılması çok güç hedeflerim tarafından. Ehliyetimi alıp ilk seferime çıktıktan sonra, madalyonun diğer yüzünü görmüş, parçalanmış ve Martin gibi amacımı yitirmiştim. Martin'in sonu benim sonum olmadı, nihayetinde kariyerimi değiştirdim. Her insanın okuduğundan anladığı, çıkarımları farklıdır, bireyseldir ve çevresel faktörlere bağlıdır nitekim Martin'in hikayesi benim için ilham verici olmaktan ziyade hayatı ve geleceği sorgulatan, biraz karamsar biraz realistik bir bakış açısıyla değerlendirmemi sağlayan çarpıcı bir baş yapıt olmuştur. Sebebi neydi bilemiyorum, belki kitabı yanımda götürme cesaretim yoktu, bilmem, Martin Eden'i o gemide, arkamda bıraktım. Benden sonra okuyan oldu mu, nasıl hissetti, kitap şimdi nerede bilemem. Belki de biri okuduktan sonra lumbuzundan karanlık geceye bırakıvermiştir.
Suç ve Ceza romanında Marmeladov Raskolnikov'a bakarak "Merhaba bayım, ben 9. dereceden memur Marmeladov ve bilginin içselleştirilmiş formuna saygı duyarım." diyerek bütün hayat hikayesini meyhanede herkese anlatır. Yorumunuz kitabın bu pasajını hatırlattı bana. Öyle bir yorum yazmışsınız ki 2015 yılına 17 yaşıma dönüp bir erkek çocuğu olarak gemiye sizin yanınıza geldim. Yüreğinize sağlık!
kitabı yeni bitirdim, martin eden beni de yaraladı, sonunda şaşırttı.Oysa ki başlarda hayallerine ulaşmş, mutlu bir genç bekliyordum. Sonu da o kadar gerçekçi olmuş ki, arkada yer alan çevirmenin belirtiği yazıyı okumasam, Jack London da aynı şeyi yaptı sanardım. Fakat kitap bana motivasyon vermedi diğer insanların aksine. Snki hayallerimize ulaşsak da mutlu olmak mümkün değil gibi.
Bana da kitap çok koydu ama baştan beri zaten intihar etmesini diğer hikayelerde gördüğümüz şekilde bitmesini istemedim.Martin zaten hayata artık doyduğunu söylüyordu.Onceki yaşadığı şeylere önem verdiğini ama artık doyduğu için yapılması gerekeni yaptı bence.Brissenden in asıl pislikler dediği gruptaki adama 1000 doları verirken önceki felsefi tartışmanın onu sanki cennette hissettirdiğini ama artık o duyguyu bidaha yaşayamayacağını söylüyordu.
"En yorulmuş deniz bile dinlenmez Denize ulaşmadan salimen." "Hayat acı veren bir bezginlige dönüşünce, ebedi uykusuyla ölüm teselliye hazırdı. O zaman ne bekliyordu?Artık gitme vaktiydi."
Bak mesela bu sözde özgürlükçü rahat kesim hep sey der:" birini ne kadar baskilarsan o sonunda o kadar patlar.muhafazakar ailelerin kizlari daha beter daha com dağıtırlar iste üni ye gidince barlarda falan herkesle olurlar." bu kişiler hep muhafazakarlara bok atar cahil der baskıcı kadin dusmani der. Biri onlara benzemeye çalışsın,kendi siniflarindaki kizlarin bu yaptiklari onlarin gözlerine batmaz ama muhafazakar ailenin kızı yapinca bunlarin diline dolaşır.Hem muhafazakar kesimden tepki alırlar hem de birnevi benzemeye çalıştıkları kişilerden.Siniflar böyledir işte ya.
Biraz once bitirdim ben de kitabi. Beni kitapta en fazla etkileyen, Martin’in ahlak anlayisi oldu. Ne kadar puruzsuz bir kalp. Kesinlikle herkesin okumasi gerekli olan bir kitab.
Çaresizilik içinde kıvranıp açlıktan kırılırken hiç kimsenin onu yemeğe davet etmediği o günleri hatırladı. Yemeğe esas o zaman, boğazından lokma geçmediği için halsiz düştüğü, kıtlık çekip kilo kaybettiği dönemde ihtiyacı vardı. İşin içindeki paradoks da buydu. Yemeğe ihtiyacı olduğunda kimse yardımına yetişmemişti ve şimdi, yüz bin öğün yemek satın alabilecek durumdayken, iştahını yitirmişken sağdan soldan yağmur gibi yemek daveti yağıyordu. Ama neden? Bunun adaletli bir yanı olmadığı gibi, buna değer bir şey yaptığını da düşünmüyordu. O farklı biri olmamıştı. Yaptığı tüm işler o dönemde bile bitirilmiş yazılardan ibaretti.... İşte burası asıl mesaj 🙏
Kitapta Maria gibi onu sadece Martin Eden olduğu için seven diğer karakter Lizzy'di. Lizzy, Ruth'tan farklıydı:Ruth pişmanlığını ifade etmek için gittiği otel odasında bile hale burjuvanın, ailesinin tepkisini düşünüyordu ama Lizzy onun için her şeye razıydı.Canını feda etmeye dahi razıydı.O doktorun kıyamadığı teşhisi önceden koymuştu Martin'e söylemişti. Martin onun düşüncelerinin doğru olduğuna karar verdi ve kitabın sonunda beklenmedik bir sonla karşılaştık. Lizzy'den bahsetme sebebim, videoda Maria'dan bahsederken Lizzy'den bahsetmemiş olmanız. Lizzy hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kesinlikle haklısınız. Martin Eden'in gerçek problemini doktor değil Lizzy bulmuştur. Ancak Lizzy'i de Martin Eden entellektüel anlamda tam beğenmez. Haydi gidelim dediği anda kendisiyle hiç tereddüt etmeden geleceğini bilir, Onunla bir ömür bir adada yaşayabileceğini bilir, onun kendisini bir ömür sorgusuz seveceğini bilir,ancak onu yetersiz bulur Martin Eden. Bu da Martin'in başka bir trejedisi daha olur.
Lizzy ninki aşk diğildi bence,Lizzy Martine hayrandı,bağımlıydı.Nasıl desem,Bilinmeyen Bir Kadinin mektupu kitapindaki bilinmeyen kadinin bay R ye aşkı gibi.
İşte aradığım yorum. Bu kitapta (Martin dahil) sevmeyi bilen tek kişiydi Lizzie. Kitap boyunca hem okuyucu için hem de Martin için sıradan vasıfsız bir insan gibi görülen Lizzie yaşamıştı gerçek aşkı. Diğer bütün herşey tam bir hayal kırıklığıydı. Hayat gibi.
Bir sorgulama biçimidir Martin Eden . Kitapta bir sürü çarpıcı nokta var ama benim için en çarpıcı nokta sokakta yaptığı dövüşler ve orda anlatılanlar , yumruk yesede pes etmediği o inatçılığı beni en cok etkliyen nokta orası. İşte hayatta büyük sorunlar çıkacak karşımıza gücümüzün yetmediğini düşünsek bile mücadele etmek pes etmemek kitap o sahneyi o kadar güzel anlatıyor ki huzursuzluğuma ne kadar huzursuzluk katsada pes etmemek ideallerimin peşinden gitmemi daha çok teşvik etti. Özgün bir yapınız var neye inanırsanız onu başarırsınız ....
Martin'in en büyük hatası kendini keşfetmek için değil, Ruth'a layık olmak için 20 saat çalışıp ruhunu itaatkar bir hayvana dönüştürmesiydi. Önünü aydınlatan ışığın kendisi olduğunun farkına varmayarak sebebini yokluğuyla her anlamda sonunu getirmesine sebep olacak aşkına bağlamasıydı. Hayallerine ulaştıktan sonra her şeye rağmen sevdiklerini öncelemesi bunca hissizliğine rağmen merhametinden bir şey kaybetmediğini de gösterdi bizlere. Beni en çok yaralayan şey ise kendisine yaşam enerjisi veren dostunu kaybettiğinde tepki veremeyecek kadar hissizleşmiş olmasıydı. Bitmesin diye sonlara doğru yavaş yavaş azar azar okuduğum bir eserdi. Zaten Jack London diline ve Levent Cinemre çevirisine hayranım fakat bu eser ara ara kendimi de gördüğüm bi eser olduğu için yeri ayrı olacak diyebilirim.. Harun hocamdan her zamanki gibi dinlemek ayrı bi zevk. Teşekkürler hocam 🌷
Maneviyat haricinde bu hayattaki bütün zevkler geçici ve sönük. Hiç enerjin bitmeyecekmiş gibi peşinden koştuğun şeyler gün geliyor senin ölümüne sebep oluyor. Çok güzel ve sarsıcı bir romandı. Sonda yaptığı şeyi Jack London 'ın da onaylamamış olması, eleştiri için yazmış olması da ayrıca hoşuma gitti.
Eser elimde 1 yìldan uzun suredir mevcuttu . Sizlerden dinledikten sonra okuma sirasina aldim ve eseri 2 gunden kìsa bir surede okudum ve bitirdim . suan bitirdim ve sevgili harun celik hocamdan tekrar dinlemek uzere tekrar geldim ve eseri zihnimin derinliklerinde yìllarda yankìlanmasini ve hep var olmasini istiyorum . Daha guzel gunlerde gorusmek dilegiyle . Insanlarin ikiyuzlulugu oylesini gùnyùzùne cìkìyorki gercekten okumanìn ne kadar zararlì , insanì dùsùnceler deryasìna itip bogdugunu hissediyorum. ve hayatın artık yasanası bir halden uzak kıyılara yolculuk ettigini birdaha yasamak icin kıyıya ugramayıp oylece yol alacagını keskin bir ifadeyle insanın huzursuzlukla kaybolan gülüslerini sakladıgı yüzünü teker teker vuruyor.
"Yukarıda kimse Martin Eden'ı kendisi olarak istemiyor ; aşağıdaysa geçmişte onu olduğu gibi kabul eden sınıfına dönemiyordu".Bu sözler bana Martin Eden'ın henüz olgunlaşmamış zamanında sahip olduğu hayat konumunu kaybettikten sonra , yani kendini geliştirip daha keskin hatlı bir bakış açısı kazanması ve insanların ona karşı takındığı sahte samimiyetle artık hayatta hiçbir yere ait olmadığını görmesi , böylesine bir yalnızlığın hayat içerisinde bir anlamı olmadığını anlamasıyla kaçınılmaz sonun yaklaştığını gösterdi. Hayatta kendimizi bir yere ait hissettiğimiz kadar varız galiba.
Kitabı okudum ve bende derin bir iz bıraktı başından sonuna kadar sizi sürükleyecek bir kitap. Kitaba başlayıp martinin başarısını beklerken sonunda hayatın, insanların sevimsizliğini ve yapmacıklığını anlatır ve kitabı bitirdiğinizde içinizde bir burukluk kalacak
Bence Martin güzelliğe ve aşka o kadar yüce anlamlar yüklemişti ki onun para,mevki,çıkar gibi bayağı kavramlar için nasıl hiç edildiğini görmesi, onun gibi hassas,duygusal ve iyiyi arayan yüreğe sahip bir insanın kaldıramıyacağı bir yüktü.Bence dayanamadığı,onu intihara sürükleyen asıl sebep buydu.
Hocam... Kitapları bitirip hemen size koşuyorum. Görüyorum ki beni en iyi anlatan insansınız. 17 dakikalık videonun tamamını aynı şekilde düşünüyorum. Sizin de söylediğiniz gibi arkadaşlarıma şöyle söyledim " seni okudum, kendimi okudum tanıdığım tanımadığım herkes vardı bu kitapta". Bu kitabı okumayan herkes kendine en büyük kötülüğü yapar. Hani zevk göreceli bir kavram diye söylenir ya bu söz bu kitap için saçmalıktan ibaret. Herkesin okuması gereken bir kitaptı. Her şey bir yana çevirmenin arka notlar bölümünü resmen sözlük gibi kullandım kitabı okurken, cevap anahtarına bakar gibi bir elim daima notlar bölümündeydi. Bu kitap bittiğinde sanki sosyoloji, psikoloji, felsefe kitaplarımın hepsini kaybettim. Gerçekten boşluğu çok derin ve yerini ancak kendisinin doldurabilecegi bir kitaptı. Hayallerinize ortak olacak, sizi anlayacak insanlar sevin. İmkansızın peşinden bile koşsanız bu arzuyu yok etmeyecek, el uzatacak insanlarla kurun hayatınızı. Şöhret insanın kalbindedir. Gözle gördüğünüz de değildir. Arada kalmışların, kalanların, kalacak olanların bir örneğidir bu kitap. Geriye gidemeyenlerin oraya ait olmayanların, ileriye giderken kendin gibi insanlarla hayatlarla, rastlasmayacaginin gerçekliği ile yüz yüze kalanların kitabı. Gerçek bir okur, bu kitabın en ufak detayına sayfalar dolusu yazılar yazabilir anlamlar çıkarabilir. Bu kitabı okuyan ve benimle aynı yerden yaralanan, boğulan, herkesi kucaklıyorum. ✨ Ve tekrardan hislerime ortak olduğunuz için sayın hocam teşekkürlerimi sunuyorum...
12 yaşındayım bugün martin eden okudum Herşeyi anladım çok derin mesajlar var En açığı ise tabaka farkı bu kitap bir harika Watty kitapları gibi bir aşk kitabı değil Aşkı martin'den öğrendim "Aynasıza bak sarhoş sandı beni gerçi sarhoştu bir kadının yüzüne bakıpta sarhoş olacağını hiç sanmazdı" Jack london-Martin eden
İçimdeki boşluğu doldurmak kafa dağıtmak için okuduğum kitapda daha da karanlığa gömüldüm ama bi çok şeyi anlamamı sağladı acı gerçekler tokat etkisi yarattı mükemmeldi Herkesin okuması gereken bir kitap
Öyle bir kitap ki Nitzche felsefesinden, Albert Camus'un varoluşçuluk kuramından izler bulacaksınız, sonu ile insanı çok ama çok derinden sarsan, insanı düşündürmeye iten muazzam bir yapıt.Nitzche'nin üst insan felsefesinin kağıda bürünmüş halidir adeta. Ne büyük bir yazarsın Jack London. Harun hocam nefesiniz sağlık yine harika bir anlatım olmuş, eyvallah
Harun bey önceki tavsiye videonuz üzerine alıp okudum. Sizinde dediginiz gibi yazılmış en iyi kişisel gelişim kitabı, hayata dair birçok konunun işlenmiş olduğu müthiş bir eser. O yikilmaz inancın sağlamlığı, maddiyata ve zamana bakışı aman Allahım. Okunması gereken kitablarin başında olmalı kesinlikle. Anlatımızla bir kez daha tüğlerim dikenleşti. Bu eser ile tanışmama vesile olduğunuz için çok TEŞEKKÜR EDER İYİ ÇALIŞMALAR DILERIM.
Çok doğru, çok çok doğru. Kitabın efsane oluşunun yegane sebebi her kesime hitap etmesidir. Çünkü tek kelimeyle yok yok. Psikoloji, kişisel gelişim, kültür, felsefe, aşk, kavga, şiddet, taparcasına bağlılık, psikolojik saplantilar, ensest ilişki, kadın psikolojisi, Elektra sendromuna gönderme, intihar... Efsane dünyanın en iyi kitabı.
Harun Bey kitabı samimi bir şekilde yorumlamanız çok hoşuma gitti. Martin Eden'ı dün bitirdim ve çok etkileyici buldum. Martin'in tüm eksiklerine rağmen kendine kimse inanmıyorken o içindeki yazma tutkusuna inandı. Tüm yoksulluğuna, her parası bittiğinde rehinciye uğramasında, eline geçen parayla ilk işinin pul alıp dergilere yazılarını göndermesi ve bu süreç o kadar sık tekrarlandıki ama Martin'in kendine olan inancını değiştirmedi. Ben burda insanın kendine inanmasının ve sevdiği işin peşinden koşmasının önemini anladım. Ayrıca tüm yoksulluklarına rağmen Getrude ve Maria'nın Martin'e inanmadıkları halde yardım etmeleri çok güzeldi. Martin'in ünlü bir yazar olarak ilan edildikten sonra kendine yapılan iyilikleri unutmaması ve herkesin iyiliğini ve samimiyetini mükafatlandırması bence ders niteliğindeydi. Jack London'un Ruth karakterinin karşısına Lizzie karakterini çıkarmış ve gerçekten seven kişinin toplumsal kaygı gütmeden sevdiği kişinin yanında olabileceğini göstermek istemiş diye düşündüm. Ayrıca Lizzie'ye saygı duymakla beraber ona aşık olmadığı için onunla birlikte olmak istememesi de mesaj veriyor gibiydi. Herkes kitabın sonunu eleştirmiş ama bu sonu yazar anlatmak istediği düşüncenin sonucu olarak oluşturmuştur. Sosyalist olan yazar sadece kendi kurtuluşu için çalışan Martin'in burjuva toplumunun iç yüzünü anlamasıyla yaşamak için nedeni kalmayacağını anlatmıştır. Son olarak aşırı beğendiğim bir kitaptı.Bence alınması gereken çok ders vardı. Kitabın notlarla birlikte okunması daha anlaşılır kılıyor. Size de yorumunuz için teşekkür ediyorum...
Bende bir Martin Eden'im. Aynı zamanda Ruht da olmuşum. El alem ne der diye kendimi yormuşum. Bu iki zıt karakteri içimde var edip savaştırmışım. Martin hep ağır bastı ama o yüzden gitmek istediğim her gittiğim yerden o yüzden yalnız hissettim her kalabalıkta. Hayatta farklı bir anlam olduğunu idrak ettim ama değiştiremedim ayak uydurdum bu güne kadar. İnsanlar genellikle işe yaradıkları için seviliyor derdim bu kitabı okuyunca hayatımdaki Birisenden i lizz i marian ı fark ettim. Bu kişileri kaybetmeyelim.
Hocam şimdi Martin Eden isimli eseri bitirdim. Martin Eden intihar edince Jack London da mı aynı şeyi yaptı diye düşündüm çünkü kitabın arkasında 40 yaşında vefat ettiği yazıyordu. Bölümün son sayı açıklamasında öyle bir şey yapmadığını görünce içim biraz rahatladı. Hocam ne sırlı bir Dünyada yaşıyoruz değil mi bu sırrı en iyi kitaplar aralıyor okudukça sanki perdeler bir bir kalkıyor. Kitabımızın ilk ayeti de "Oku" sanki bu sırra işaret eder gibi... Hocam sizin tavsiyenizle okudum çok beğendim bazı yerlerinde tempom düştü ama genel olarak ve son bölümleri çok sürükleyici geçti. Martin Eden in her türlü kırıcı söz ve davranışa maruz kalmasına rağmen kendisinin bunu asla yapmaması temiz yüreğini bana unutturmayacak. Teşekkür ederim hocam kalbinize ve değerli kitap dostlarının kalbine en ufak bir hüzün girmesin.
Böyle güzel bir kitabı bana önerip okumamı sağladığın için teşekkür ederim hanımefendi. Seninle tanışalı çok olmadı ama tüm yaşamım boyunca sizi bekliyormuş gibiydim. Ne yazık ki siz bunu anlamadınız, anlamak istemediniz... Her şeye rağmen teşekkür ederim.
Gözyaşları içinde gecenin bir yarısı bitirmiş kapağı kapatırken,arka kapaktaki yazıyı okumurken ölüm tarihini görmüş ve kitabı bitirdiğim o anın tarihiyle örtüştüğünü görünce çok şaşırmış içimin acısı katlanmış hıçkırıklara boğulmuştum o gece ..😢😢😢 Seni hiç unutmayacağım Martin Eden 😢
Martin Ruth’da aşkı gördü, hissetti. Peşine düştü bu aşkın. O yaşına kadar hiçbir şey için göstermediği özveriyi aşkı için gösterdi. Ancak peşine düştüğü aşkın yolunda verdiği savaşlar, ona tahmin edemediği çok başka zaferler ve büyük bir yenilgi bıraktı. Onun aşkı, güzellikti. İnsanların içinde görmek isteği, ulaşılması gereken bir mevki idi.Bunu ancak, zincirlenmiş olduğu bu aşk en zayıf yerinden kırılınca tam manasıyla anladı. Gerçek güzelliğin, gerçeğin peşinde olup sabahladığı o muharebelerde, zaten bunun başından beri apacık ortada olduğunu görüyordu. Ruth’un o son mektubunda başından beri bildiği -Martin gerçekçi bir adamdı. Ruth’un ona layık olmadığını ona şiirlerini okumaya başladığından beri biliyordu bence- hisleri Martin’i sandığı kadar çok etkilememişti. Zira o daha yüce bir varlıktı. Ancak onu etkisine alan düşünceler, o yıllardır peşine düştüğü sade gerçeklerin ne kadar acı olduğunu bir bir yüzüne vurmasıyla, o şairane yaptığı tasvirlerin onu topyekün avlamasıyla, o son zaferinin yalnız kaybedeniydi. Zira bu beni şaşırttı. Bu kadar büyük bir farkındalık içinde olan Martin, aynı zamanda nasıl bu kadar kör olabiliyordu. Bütün gerçekleri insanlar yüzüne vururken hiç mi düşebileceği bu durumu tahmin edemiyordu. Kendini buna içten içe hazırlamıyordu. Belki de hazırlamıştı ancak hazırlığı bu yapmacık Amerikan rüyasında onu en fazla 2 ay tutabilmişti. En sonunda farkındalığı denizin dibini boylamıştı. Zira gerçekler acıydı ve bence Martin’in yufka yüreği buna dayanamamıştı. **** “Deniz sakin ve derin; Koynuna aldığı her şey uykuda. Bir tek adım ve her şey bitecek. Bir atılış, bir kabarcık ve sonsuzluk.” ***
Harika bir kitap. Ne söylenilebilir ki bu kitap için, Martin'in aşkı ona herşeyi yapmasını sağladı ki bence her insan böyledir.Bir insan bir varlığa bir canlıya veya bir kitaba aşık olur.İnsanı hedefine götüren şey somut yada soyut bir şeyi sevmesidir.Ama hedefe giden yolda o hedefi kafamızda çok büyütmemek lazım.Kitabı okurken aklıma Nietzsche'nin şu sözü geldi: Şüphesiz umut en son kötülüktür.Anlatımınız da harikaydı hocam, saygılarımı sunarım.
Kitapın sonu çok etkileyiciydi. Okurken hiç tahmin edememiştim. O sonu okuyunca kitapa başka bir son düşünemiyorsunuz. Gerçekten kitapı tamamlıyordu...
@@seymanurozkan8978 kimi yazar kimi yazmaz diye yazmıştım çoğuna buda öyle kaldı sakıncası olacağını düşünmüyorum niye negatifliginizi yansitiyorsunuz yani takilmaniza gerek yok
Okumak için geç kalmışım dediğim,bu yıl Ocak ayında okuduğum müthiş kitap. Siz de güzel yorumladınız teşekkürler. Mücadelenin,azmin,zorluklardan zaferle çıkmanın romanıdır benim için.
Üstad 20 yaşındayım kitabı yeni bitirir bitirmez sizi izledim boşluktaydım şimdi boşluk kat be kat daha daha derinleşti belki ama bundan büyük zevk aldım sizi çok seviyorum.
Sayın Hocam,ben videonun başında bahsettiğiniz,kitabı klasik koyu arabesk bir tarzda yazılmış Yeşilçam senaryolarına benzetenlerdenim çünkü olay örgüsü özellikle Ümit Besen'in Nikah Masası filmine ve o tarzda çekilmiş onlarca filmin olay örgüsüne ciddi oranda benziyor ve bence bunu inkar edemeyiz. Cahiller cahil olduklarını bilmezler genelde,dolayısıyla ben de kendi eksikliğimden dolayı kitabın zengin iceriğinden nasiplenemediysem bunu mazur görmenizi rica ederim. Kitabın altyapısının sosyolojik ve psikolojik anlamda çok zengin olduğunu söylüyorsunuz fakat ben bu zenginliğin derinlemesine incelenmediğini sadece isimlerinden bahsedildiğini düşünüyorum. Ve bu isimler kitabın en sonunda listelenmiştir şayet aynı noktaya dikkat çekiyorsak. Ruth'un dar bir vizyona sahip olduğu noktasında mutabıkız fakat Martin ile gönül ilişkisi kurması sınıfsal farklar ve ayrımlar noktasında gayet esnek olduğunu gösterir. Ayrıca Martin'den istediği hayatlarını belirli standarta uygun şekilde idame ettirecek ekonomik güçtür,bir kadının hele ki bir asır öncesinin kadınının bu talebi gayet makuldür. Ruth doyumsuz,maddeci,sınırsız arzuları olan bir karakter değildir. Martin'in iddiası zaten gerçekçi değildir,geçim telaşının her şeyin üstünde olduğu bir sınıftan gelip,o sınıfın ortalama bir örneği olan Martin'in dilbigisi öğrenip,diksiyonunu geliştirip kısa bir süre içinde büyük bir yazar olma iddiası evleneceği erkeğe ekenomik anlamda da güvenmek isteyen Ruth için inandırıcı olsaydı tabiri caizse bir romantizm zehirlenmesi yaşayacaktık.Elbette istisnalar mevcuttur fakat sanat doğuştan gelen yetenekler dışında teorik ve pratik bir birikim ister,Martin'in yazarlığın,kabul gören edebi eserlerin anatomisini incelerken izlediği yolu doğru bulmakla birlikte Ruth'un bu hayale inanamasını haklı buluyorum. Ruth'un edebiyat mezunu olması belki Martin'in içindeki ışığı görmesini sağlayabilirdi ama Ruth'u yetenek avcısı olamamakla suçlamak doğru olmaz. Ailenin kaygılarındaki haklılık da kabul edilmeli bence,kızınızla evlenmeyi düşünen bir damat adayına ne iş yaptığını sorduğunuzu ve karşılığında hali hazırda ıslık bile çalamazken kısa sürede,kendi kendini eğiterek ünlü bir besteci olup çok para kazanacağını dolayısıyla endişeye mahal olmadığı cevabını aldığınızı düşünün. Bu durumda tepkiniz ne olurdu. Bu örneği samimi olarak düşünmenizi rica ederim. Kitapta Martin'in başarıyı yakalaması zekice bir örgüyle temellendirilebilirdi fakat Jack London kitabın başından sonuna sayfalarca,yüzlerce kere eserlerinin reddedildiğini yazmış olmasına rağmen bir noktadan sonra birden bire işlerin yoluna girmesini peş peşe başarı merdivenlerinin tırmanilmasini kitapta açıkça kaderin bir cilvesi olarak niteleyerek kolaya kaçmıştır.Şahsen eserlerin reddedilmesini bıktıracak kadar tekrar ettikten sonra başarı kapisinin açilmasına şaşırtici bir sebep oluşturmasini tercih ederdim.Burjuva sınıfının ahlaki anlamda gelişkin olmadığı aşikardır fakat Martin'in dahil olduğu sınıf da Martin ile bir yoldaşlık bilinci icerisinde degildir,Maria ve Gertrude karakteri haricinde kalan coğu karakter için maddi çıkar ön plandadir. Martin basariyi yakaladiktan sonra yalakalık yapmak için onu yemege davet edenler arasında kendi sınıfından da insanlar bulunmaktadır,ve sayilari hiç de az değildir. Parasız kaldiği günlerde veresiye alışveris yapma imkanini vermeyen kendi sınıfıdır. Martin'i odasina gelen ziyaretçilerin statüsüne gore degerlendiren,itibarinı yukseltip dusuren yine mahalle halkıdır. Hatta Maria bile Martin kendisine çamaşır işinde yardım ederken onun bu konudaki pratikliğini görünce Martin'in eski bir çamaşırcı oldugunu anlayarak hayal kırıklığına uğrar. Bu noktada işçi sınıfı insanlari maddiyati ön planda tutarak yüzeysel kriterlere göre değerlendirmek noktasında aynı tutumu göstermektedir. Kitapta ağır şartlarta çalışan işçilerin daha çok içki ictiklerini,daha insani şartlarda bir yaşam süren insanlarin makul miktarda içki içtiklerinden bahsetmesini kapitalizme karsı yapilmiş büyük bir elestiri olarak tanımladınız,ben şahsen kitapta geçen "hayvan gibi çalışan hayvan gibi içer"cümlesini güçlü ve net bulmakla birlikte,bu düşüncenin emsalsiz,insani mest eden bir düşünce olduguna kesinlikle inanmıyor ve bu düşünceden büyük bir şekilde etkilenen insanlarin kitabi bir dünyaya sahip olmalarindan,bir mahalle kahvesinde,dar gelirli mahallesinde,ucuz bir birahanede bulunmamalarından ötürü gözlem imkani bulamadıklarinı dusunuyorum naçizane. Martin'in hayal kırıklığını kaldıramayıp intihar etmesini arabesk karakterlere özgü vakarını,cömertliğini koruyarak krizi yönetememe,cani pahasına da olsa melakoliden kurtulamama hali olarak gördüm.Temel amaci bu olmasa da Martin basariya ulastiktan sonra intihar ederek toplumla hesaplaşmış,asil bir katarsis hali yaşamıştır. Fakat bu katarsis hali sınıfına dahil olmak için ugruna büyük çabalar gösterdiği entelektüellere özgu değil,cehaletten beslenen gururun mahkumu olmuş amiyane tabirle ayak takimı uyelerine özgüdür. Martin kitapta fiziksel ve ruhsal anlamda çok güçlü tasvir edilmesine ragmen kendi adaptasyon sürecini olgunlukla yönetememiş, soyoloji ve psikoloji alaninda çokça kitap okumuş olmasina rağmen bu konuda sınıfta kalmiştır. Çok kisa sürede kurtuluşu ölümde bulmuştur. Büyük hayallerle,büyük bir azimle çalışıp okuyup başarılı bir cerrah olan,meslegini kendi memleketinde ailesinin yaninda yapan fakat doktor camiasinın hayallerindeki kadar parlak olmadigini anlayan ve ilkokul mezunu anne babasi ile zihinsel anlamda baglanti kuramayan bir insanin kisacik bir surede intihar etmesini nasil degerlendirirsiniz. Bu ornegi de dikatinize arz ediyorum. Samimi olarak kitabı begenmedim,Martin'in kitapta edebiyat dünyasinin kaliplasmis yargilarindan sıkça mustarip olmasini da kitabin bana bir destegi olarak aliyorum çünkü bu eserin aynı kalip yargılar ve entelektuel sürü psikolojisi ile hareket edilerek hakkından fazla yüceltildiğini düşünüyorum. Hatalarim ve üslubum affola. Saygı ve selamlarimla.
Bu zamana kadar aldığım en güzel eleştiri yazısı, bence harika bir kitap eleştirisi, çok güzel bir makale kaleme almışsınız. Size tüm samimiyetimle, yürekten teşekkür ediyorum. Yazınızın içeriğine dair düşüncelerimi de ifade edeceğim, lakin bu yazıyı kaleme alan kişinin ifade gücünü, birikimini ve samimiyetini takdir etmek istiyorum. Okurken kendimi zenginleşmiş hissettiğim bir yorum olmuş. Teşekkür ediyorum. Selamlar, sevgiler.
Çıkarımlarınız taktire şayan, sizden kitap tavsiyesi almak isterim. (Bu bahsettiğiniz detayların çoğunda hemfikir olmamıza rağmen Martin Eden'i bağrıma bastım bu arada, tavsiyelerinizi etkilerse diye not düşmek istedim)
RUclips da bir videonun altına ilk defa bu kadar medeni ve saygı çerçevesinde yazılan bir eleştiri okudum. Estetiğe, güzelliğe ve hatta nazik olmaya dahi o kadar yabancılaşmışız ki bu eleştiriyi okuyunca nedensiz yere içime bir sevinç doldu. Ayrıca yaptığınız yorum kitap hakkındaki düşüncelerimi de çok iyi ifade ediyor. Genel anlamda kitabı sevmeme rağmen karakterlerle olan bağım söylediğiniz sebeplerden ötürü gelişemedi. Düşüncelerinizi ve hatta benim düşüncelerimi de bu şekilde medeni ve nazik bir şekilde dile getirdiginiz için teşekkür ederim. Bir konu hakkında tartışmayı kendi düşüncesini dayatmak ve bağırıp küfretmek zanneden insanlara karşı bile hala bir ümit olduğunu görmüş oldum.
Yalniz yazan abim surada bir yanlislik var siz umit besenin filmine Martin Eden i benzetip klise demek istemissiniz fakat unuttugunuz sry Film Martin Eden e benzeyebilir cunku bu kitap 100 yil once yazilmis bir kitap o yuzden elestriler martin eden e degil filme olmali
Eleştirinize %90 katılmıyorum.Bu kitap için "beğenmedim" kelimesi çok ağır.Kitabın tek yanlışı son sayfasıdır.Ama nitelikli bir okur bunu bile kendi lehine çevirir.Bu kitaptan çıkarmamız gereken çok büyük dersler var.
Dar zihniyetlerin bolca fazla olduğu bir ortamda Harun Çelik hocamızın yazarların düşünce dünyasına girerek onlarin yaşadıkları duyguları onların gözüyle hissedercesine idrak etmeye çalışması ve bizimle paylaşması bizim için fevkalâde önemli. Sizin gibi insanlara ihtiyaç var.
Ömrüm boyunca büyük bir keyifle bahsedeceğim, her fırsatta kusursuzluğunu, edebi yönünü, estetik güzelliğini dile getireceğim bir eseri bitirmenin burukluğu içerisindeyim. Bu güzel incelemeniz için teşekkür ederim hocam.
Bu kitabı ikinci kez okuyorum ,Martinin Ruth a olan aşkını kitapta en iyi ifade : Onu gerçekten sevmediğini şimdi anlamışti . Sevdiği şey Ruth değildi .idealize ettiği kendi kafasında yarattığı uhrevi bir şeydi ,kendi aşk şiirlerindeki ışık saçan ruhtu.
Martin hayatımın çok acı bir zamanında yardımıma koştu. Ne yapsam hakkını ödeyemem. Bende açtım ve o ona yapılanın tersine açken beni doyurdu. Kitabın son sayfasını okurken ona küfürler savurdum yinede ama o beni affedecektir inanıyorum ki. Çünkü ben onu affettim. O bir dosttan fazlası benim için artık onu özlemle anacağım ve hep müteşekkir kalacağım. Teşekkür ederim Martin.
Okumuştum 3 defa okudum ilk defa 6 da okumuştum o zamandan beridir benim idolum oldu Martin Eden az çok benziyor durumumuz şu anda lisedeyim tşkler özetiniz için sizin gibi kanallar çok değerli maalesef kıymetini bilmiyoruz
Ben de kitabı bu vidyo yüklendiği sıralarda yeni okuyup bitirdim. Zamanlama açısından güzel bir tevafuk olmuş, Hocam çok güzel bir anlatımınız var teşekkür ederim.
kitabı dün bitirdim benide aynı sizin gibi etkiledi. ilginç bir şekilde bazı insanlar kitabı sıkıcı bulmuş, sanırım bu insanlar gerçek aşkı , parasızlığı vs. doğru düzgün yaşamamışlar.
Yorumunuza sağlık hocam❤ Kitap gerçekten etkileyiciydi Ve azim aşk sefalet tutku arkadaşlık gibi konuları çok güzel işlenmiş olup. Sonda martin eden’ın o ruhsal boşluğu mükemmeldi ya kitap Brissenden olan kısmı en beğendiğim bölümlerdendi.
Ruth'a neden bu kadar sert çıkılmış anlayamadım. O zamanın şartlarına baktığınız zaman insanlar hayaller peşinde koşacak pek rahatlığı yoktu. Nasıl ki günümüzde "Ben girişimci olacağım ve çok zengin olacağım" diyenlerin bir çoğunun sonu hüsran olmuş ise o dönemlerde Martin Eden gibi bir sürü kişinin sonu da hüsran olmuştur. Ruth biraz daha olayları rasyonel biçimde ele alan birisi. Benim en çok beğendiğim nokta kitabın gerçekleri yüzümüze sert biçimde vurmasıydı. Hırslarımızın olması güzeldir fakat bir çok insanın atladığı nokta hepimizin bir gün öleceği ve bu hayatta önemli olan kendini ait hissettiğin yerde yaşatmaktır. İnanın şu an zengin olsanız belki refah içinde yaşayacaksınız ama mental sağlığınız vb. şeyler istediğiniz gibi olmayabilir. Çok güzel bir kitaptır Martin Eden ve o sonu beni benden almıştır. Çok az cesur yazar bir kitabın sonunu böyle bitirir ve Jack London bu cesareti göstermiş. Genelde gördüğüm kadarıyla insanlar Martin Eden'i anlıyor ve hissediyor. Ben şahsen kitabı okurken onun bütün hislerini hissetmiştim. Hatta o ilk eve girerken bütün olayları kafamda canlandırarak okumuştum. Herkese Martin Eden'i tavsiye ederim.
Ruth'un aşkı aşk değildi. O, hamuruna şekil vermeyi sevdi. Martin'i aşkına göre değil para, güç ve mevkisine göre değerlendirdi tabii sonra hamuruna istediği şekli veremeyince nasıl da terk etti? Ayrıca Martin'i her yönden küçük gördü, o haliyle onunla anılmaktan korktu. Sözde sevdiği adamdan utanan bir aşık, sence de çok tezat değil mi?
Aslında Ruth Martine aşık falan değildi sadece gördüğü tanıdığı diğer hiç kimsede görmediği şeyi onda gördü ve bir nevi merak duydu diye biliriz ve bu hissettiği şeyin aşk olduğunu sandı ...
Kitabı daha yeni bitirdim.İçimde garip ve acı bir boşluk oluştu.İçimdeki bu boşluğu bir nebze doldurabilmek için bu kitabı okumuş insanların düşüncelerini dinlemek istedim, bu videoya denk geldim ve şunu söyleyebilirim ki bir kitap ancak bu kadar güzel bit şekilde ifade edilebilirdi.Söyledikleriniz bende bir şok etkisi yarattı çünkü bende sizin gibi düşünüyordum.Tek kelimeyle mükemmel bir video olmuş.Tebrik ederim.Lütfen bu tarz kitap incelemelerine çok sık yer verin🙏🙏
Martin Eden' in bende yeri hep ayrıdır. İşçi sınıfının burjuvalar tarafından nasıl hor görüldüğü nasıl küçümsendiğini bize anlatıyor Martin Edende. Jack London o günlerin ve içinde bulunduğu toplumdaki sınıflar farklılığını harika işlemiştir. İşçilerin emeğinin alın terinin dili olmuştur. Aslında bir seyi çok istedigimizde önümüzdeki imkansızlıkların bize engel olamayacağını eninde sonunda bunu başarabileceğimizi harika bir sekilde romana dökmüştür Jack London. İyi ki alırken yanında demir ökçeyi de almışım şimdi sıra onda en yakın zamanda bütün eserlerini okuyacağım.
Hocam şimdi bitirdim kitabı ve aynı duyguları fazlasıyla hissettim. Bu boşluğu doldurmak amacıyla video arattım karşıma çıktınız. Kesinlikle yerini doldurmayacagım ve her eserde Martin'i arayacağım bir eser.
Benim canımı sıkan şu oldu Ruth o kadar zenginken neden Martine yardım etmedi adam günlerce aç susuz kaldı sadece geldi sarıldı gitti ne biliyim bi para ver karnını doyur sevgilin o senin. İşte burada zenginliği aynı zamanda halden anlamamayı ruhsuzluğu da görüyoruz. Çok güzel bir kitaptı.
Martin Eden bir kitaptı şu an tekrar okumuş, bir filmdi şu an izlemiş, bir tiyatro oyunuydu şu an görmüş gibi oldum. Hattâ Martin Eden'i şu an yaşadım diyeyim, bu nasıl güçlü bir anlatımdır ağabey. 🙏👏 Hele şu Oğuz Atay sözü: "Kimsenin yaşantısını beğenmedim. Kendime uygun bir yaşantı da bulamadım." Sabah sabah bayağı bir sarsıldığımı hissediyorum şu an. İyi bir okur, İyi bir insan olmak yolunun başındaki ben, sana minnettarım ağabey. İyi ki varsın iyi ki tanıdım seni, çok teşekkürler.. 🙏
Ben de bu kitabı dün bitirdim hocamızın bahsini ettiği boşluk hâlâ içimde ben de doldurabilmek için bari bir kitabın yorumunu izleyim dedim ahh Martin ahh insan heyecanını hiçbir zaman kaybetmemeli Hocamızın ağzına sağlık 👏🏻
"Yazamadım duygularımı . Belki de hissedemedim yeterince. Fakat oradaydı hislerim . Karanlık bulutların ardında gözümü alan ışık oradaydı. Belki de düştüğü yeri parçalayan bir yıldırımdan ibaret olan o ışık . İnancımı , umudumu parçalayan . Bir anda gözüküp , kaybolan o ışık . Yıldızlar da mı küstü bana ? Hayat ne kadar aydınlanırsa karanlığı o kadar siyah . Karanlığın ışıltısı kör etti beni sonunda . Sevgiye , iyiliğe ... " "Tanrı'dan başka kimse beni duymuyor mu ?" diyerek çığlıklar atarken beni duyan eski dostum Martin Eden ... Daha doğrusu içimde yaşayan benden bir parça . Martin Eden eski bir dost gibi . Sanki düşüncelerimi ve hislerimi uzay kadar sessiz bir karanlıkta izleyip , dinleyip elçilik yapmaya karar vermiş bir savaşçı. Üstte belki de içinden geçen birkaç cümleyi armağan ediyorum ona ...
Hocam öyle güzel tasvir ettiniz ki inanın bu videoyu izledikten sonra kitap gözümde farklı bir boyut kazandı. Böyle güzel bir eser üzerine sizin yorumunuzu dinleyince çok ayrı bir tat bıraktı bende. Bu güzel video için teşekkürler.
Ruth için acımasız eleştiri olmuş zira genç bir kız olarak gelecek planları yaptığı erkeğin elinin ekmek tuttuğunu görmek ve yuvasını kurmak gibi samimi duyguları vardı.. Evet sonunu ben de böyle beklemiyordum. Üzücü bağlanmış. Jack London ın güçlü bir anlatım tarzı var. Okurken bilgi ve keyif veriyor.
“Ben bu yazıları daha önce de yazdım.”
Ne kadar ızdırap çekiyor bunu söylerken ne kadar acı içinde kıvranıyor. Değişmediğini, hâlâ aynı Martin Eden olduğunu haykırırcasına diyor: “Daha önce nerdeydiniz?”
Kalbimin bi parçasını bu kitapta bırakarak gidiyorum. Çok güzeldi, çok güzel.
Kitapta bana en çok dokunan şey Martin Eden'in eline geçen her parayı kendisinden önce sevdiklerinin hayallerini gerçekleştirmek için harcamasıydı. Kendisi bireyci olduğunu söyleyen bir karakterdi ama o kadar büyük bir yüreği vardı ki, oraya dünyaları sığdırmıştı. Ve ne yazık ki sonunu getiren de yüreğine aldığı insanlar yüzünden yaşadığı hayalkırıklığıydı.
Ya evet bana da bireyci gelmiyordu kesinlikle katılıyorum 👏🏼
Son derece bireyci bir karakterdi. Been de yeni okumuş oldum bu arada. Bireyci olmak kötü bir şey değil. Bireyci insan daha insandır sürü ahlakından ziyade kendi değerlerini yaratmıştır. Ki kitapta nietzche kısımları vardı onu seviyordu.
Arkadaşlar kendisi zaten sosyalistti. Kitapta bilerek bireyciliği ele alıp, eleştirel yaklaşıyordu.
Martin Eden'i en çok üzen şey insanların kötülüğüydü sanırım. Bunlar benim yoksulluk içinde çırpınırken yazdığım yazılardı, o zaman bana kimse inanmadı açtım kimse yemek vermedi. Şimdi şanım şöhretim için benim yanımda olmak istiyorsunuz. İnsanlığın bu kötülüğünü kabullenemedi, anlayamadı ve çekip gitti...
@Ramazan Özer bro kitaptaki olney karakteri kim oluyor ve ruth neyi oluyor
@@EyupG-G31 Ruth sevgisiydi.
seytan oltaya bir yem takmıs yemı yutanda kendını kopya yapmıs bu sistemin oyununu gorün ama gormek ıcın frekansınızı degıstırmenız gerekıyor tabı bu medıtasyonla falan olacak ıs degıl baska seyler var bırıncısı samimiyet lazım kalp lazım cesaret lazım ve en önemlısı teslım olmak lazım evet teslım olmak demek herseyı bırakmak degıldır ama teslım oldugunuzda egonuzu oldurup gerceklerle yuzlesıyorsunuz
Tutsaklar şehri'ni de muhakkak okumanızı tavsiye ediyorum.uzun süre etkisinden çıkamayacaginiz mükemmel sıradışı bir eser ❤
@@zeynepalya101Tutsaklar şehri okudum ve harikaydı
Ruht Martin ‘i bir oyun hamuru gibi görüyordu istediği şekle sokabileceğini sanıyordu onu asıl benliğinden uzaklaştırmaya onu o yapan değerleri durmadan sarsmaya çalışan bir karakterdi
Ben Ruth'u sevip, Ruth un martini gerçekten sevdiğine ikna olmuştum, taa kii Martin çok uzun süre yoksulluk çektikten sonra anca o zengin olduğunda kapısına gelene kadar orayı anlamlandıramadım hiç (Ama Ruth, Martin'i fakir olduğu için değil adının örgüte karıştığını duyduğu için terk ettiğini düşünüyorum çok haksızlık yaptı diyemem bilemezdi)
@levent karaca knka kitaptaki olney karakteri kim ve ruth nesi oluyor bilgilendirebilir misin
@@EyupG-G31 Ruth sevgilisi.
@@Hly_04741 norman ve arthur arkadaşı değil mi ruth sevmiyor hatta olney nasıl sevgilisi oluyor ileri sayfalardamı
@@EyupG-G31 Ruth Martinin sevgilisi. Norman ve Artur Ruthun kardeşleri. Onley de onların arkadaşı.
Brinsendenin martine hali fakirken bile yardım etmesi onu yedirmesi icirmesi ona saygı duyması, bunu ünlü olmadan önce kimsenin bu nezaketi göstermemesi çok iyi bir ayrıntıydi bence dostluğu çok güzel anlatmış...
Brissenden fazlasıyla önemli bir karakter bana kalırsa. Bir nevi Martinin yaşama aşkını, yaşam hevesini, ruhunu simgeliyordu. Brissenden intihat ettikten sonra Martinin tüm enerjisini ve mutluluğunu kaybetmesi bir nevi ruhunu kaybettiğini gösterdi bize. Tüm istediklerine kavusmasına rağmen asla mutlu olamadı hiçbir heyecan yaşamadı. Tabi ki bu benim düşüncem ama Brissendenin intihar etmesi Martinin ruhunun ölmesiydi bir nevi
Tutsaklar şehri'ni de muhakkak okumanızı tavsiye ediyorum.uzun süre etkisinden çıkamayacaginiz mükemmel sıradışı bir eser ❤
@@zeynepalya101Tutsaklar şehri ni ben de çok severek okumuştum.bayağı güzeldi
Spoiler yedim senin yüzünden
Haklısınız.
Aslında sebebi onun gibi insanların gerçekten hayatdan bıkıb kendini öldüre bileceyi gerçeği ile üzleşmesi. Belki de kendi sonunu o oldukden sonra tahmin etmişdir. Redaktorların aşşağılık olduğunu defalarca söylemesine karşın Martin umudunu kaybetmedi. Ama Bressendenin ölümü, kitabının gülünç hale gelmesi onun o umudunu suya atmış oldu
"Kitaplar yazılmıştı"
Ah Martin bee :(
Yazılar tamamlanmıştı...
Ben Yüksek Denizcilik Okulu mezunu, uzakyol gemi kaptanıyım. Bu kitabı alıp yanımda gemiye götürdüğüm sene 2015, ben ise daha güverte stajyeriydim. Kitabın konusundan ve yoğunluğundan pek de haberdar olmadan belki de okunması en tehlikeli ortamda, kamaramda gelecekte olacaklardan habersiz okumaya başlamıştım. Günün yorgunluğunu atamadan, akşam yemeğinden sonra yatmadan önce kamaradaki loş ışıkta birkaç sayfa okuyabilir hemen uykuya teslim olurdum. Okudukça daha da yakın hissederdim Martin'e, gençtik, denizciydik hayallerimiz vardı ve ne olursa olsun yorulmadan yılmadan bu hayallere ulaşmak için çalışıyorduk. Aşık olduk, terk edildik, reddedildik, "yapamazsın,olmaz" dediler, yıldırmak istediler yine de kendimize olan inancımız tamdı. Tam da hayallerimize ulaşıp, bu uğurda inanılmaz şahsi mücadeleler verip elde ettiğimizde gelmesi beklenen o coşku, duygu patlaması, müthiş tatminlik hissi gelmeyince ben de affalladım. Sanki benim de dünyam başıma yıkıldı. Oysaki çok mutlu olacaktık, bir daha hiçbir engelle karşılaşmayacaktık öyle değil mi? Maalesef ki bende, birçoğumuz gibi, Martin Eden gibi, kandırılmıştım; kendi düşlerim, beklentilerim ve ulaşılması çok güç hedeflerim tarafından. Ehliyetimi alıp ilk seferime çıktıktan sonra, madalyonun diğer yüzünü görmüş, parçalanmış ve Martin gibi amacımı yitirmiştim. Martin'in sonu benim sonum olmadı, nihayetinde kariyerimi değiştirdim. Her insanın okuduğundan anladığı, çıkarımları farklıdır, bireyseldir ve çevresel faktörlere bağlıdır nitekim Martin'in hikayesi benim için ilham verici olmaktan ziyade hayatı ve geleceği sorgulatan, biraz karamsar biraz realistik bir bakış açısıyla değerlendirmemi sağlayan çarpıcı bir baş yapıt olmuştur. Sebebi neydi bilemiyorum, belki kitabı yanımda götürme cesaretim yoktu, bilmem, Martin Eden'i o gemide, arkamda bıraktım. Benden sonra okuyan oldu mu, nasıl hissetti, kitap şimdi nerede bilemem. Belki de biri okuduktan sonra lumbuzundan karanlık geceye bırakıvermiştir.
Yorumunuzdan etkilendiğimi söylemek isterim.
Suç ve Ceza romanında Marmeladov Raskolnikov'a bakarak "Merhaba bayım, ben 9. dereceden memur Marmeladov ve bilginin içselleştirilmiş formuna saygı duyarım." diyerek bütün hayat hikayesini meyhanede herkese anlatır. Yorumunuz kitabın bu pasajını hatırlattı bana.
Öyle bir yorum yazmışsınız ki 2015 yılına 17 yaşıma dönüp bir erkek çocuğu olarak gemiye sizin yanınıza geldim. Yüreğinize sağlık!
kitabı yeni bitirdim, martin eden beni de yaraladı, sonunda şaşırttı.Oysa ki başlarda hayallerine ulaşmş, mutlu bir genç bekliyordum. Sonu da o kadar gerçekçi olmuş ki, arkada yer alan çevirmenin belirtiği yazıyı okumasam, Jack London da aynı şeyi yaptı sanardım. Fakat kitap bana motivasyon vermedi diğer insanların aksine. Snki hayallerimize ulaşsak da mutlu olmak mümkün değil gibi.
Ben de tam 11 dakika önce bitirdim son bölümü acıyla okudum böylesine hayat dolu yaşama hevesi olan bir aşığın intihar etmesi çok koydu
Bana da kitap çok koydu ama baştan beri zaten intihar etmesini diğer hikayelerde gördüğümüz şekilde bitmesini istemedim.Martin zaten hayata artık doyduğunu söylüyordu.Onceki yaşadığı şeylere önem verdiğini ama artık doyduğu için yapılması gerekeni yaptı bence.Brissenden in asıl pislikler dediği gruptaki adama 1000 doları verirken önceki felsefi tartışmanın onu sanki cennette hissettirdiğini ama artık o duyguyu bidaha yaşayamayacağını söylüyordu.
"En yorulmuş deniz bile dinlenmez
Denize ulaşmadan salimen."
"Hayat acı veren bir bezginlige dönüşünce, ebedi uykusuyla ölüm teselliye hazırdı. O zaman ne bekliyordu?Artık gitme vaktiydi."
Martin boşlukta biriydi.Ne tam işçi sınıfına aitti ne burjuvaya.Sosyal cevremiz kadar varız.Hicbie yere ait degildi martin.
Bak mesela bu sözde özgürlükçü rahat kesim hep sey der:" birini ne kadar baskilarsan o sonunda o kadar patlar.muhafazakar ailelerin kizlari daha beter daha com dağıtırlar iste üni ye gidince barlarda falan herkesle olurlar." bu kişiler hep muhafazakarlara bok atar cahil der baskıcı kadin dusmani der. Biri onlara benzemeye çalışsın,kendi siniflarindaki kizlarin bu yaptiklari onlarin gözlerine batmaz ama muhafazakar ailenin kızı yapinca bunlarin diline dolaşır.Hem muhafazakar kesimden tepki alırlar hem de birnevi benzemeye çalıştıkları kişilerden.Siniflar böyledir işte ya.
an itibariyle bitirdim. Hayatımın her noktasında Martin Eden ı arıyorum. güzel anlatımınız için de ayrıca teşekkürler
Yeni alışkanlığım; kitapları okuyup bitirdikten sonra kitabı bir de Harun hocadan dinlemek…
Emeğinize sağlık hocam. Teşekkür ederim.
Biraz once bitirdim ben de kitabi. Beni kitapta en fazla etkileyen, Martin’in ahlak anlayisi oldu. Ne kadar puruzsuz bir kalp. Kesinlikle herkesin okumasi gerekli olan bir kitab.
Çaresizilik içinde kıvranıp açlıktan kırılırken hiç kimsenin onu yemeğe davet etmediği o günleri hatırladı. Yemeğe esas o zaman, boğazından lokma geçmediği için halsiz düştüğü, kıtlık çekip kilo kaybettiği dönemde ihtiyacı vardı. İşin içindeki paradoks da buydu. Yemeğe ihtiyacı olduğunda kimse yardımına yetişmemişti ve şimdi, yüz bin öğün yemek satın alabilecek durumdayken, iştahını yitirmişken sağdan soldan yağmur gibi yemek daveti yağıyordu. Ama neden? Bunun adaletli bir yanı olmadığı gibi, buna değer bir şey yaptığını da düşünmüyordu. O farklı biri olmamıştı. Yaptığı tüm işler o dönemde bile bitirilmiş yazılardan ibaretti....
İşte burası asıl mesaj 🙏
Kitapta Maria gibi onu sadece Martin Eden olduğu için seven diğer karakter Lizzy'di. Lizzy, Ruth'tan farklıydı:Ruth pişmanlığını ifade etmek için gittiği otel odasında bile hale burjuvanın, ailesinin tepkisini düşünüyordu ama Lizzy onun için her şeye razıydı.Canını feda etmeye dahi razıydı.O doktorun kıyamadığı teşhisi önceden koymuştu Martin'e söylemişti. Martin onun düşüncelerinin doğru olduğuna karar verdi ve kitabın sonunda beklenmedik bir sonla karşılaştık.
Lizzy'den bahsetme sebebim, videoda Maria'dan bahsederken Lizzy'den bahsetmemiş olmanız. Lizzy hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kesinlikle haklısınız. Martin Eden'in gerçek problemini doktor değil Lizzy bulmuştur. Ancak Lizzy'i de Martin Eden entellektüel anlamda tam beğenmez. Haydi gidelim dediği anda kendisiyle hiç tereddüt etmeden geleceğini bilir, Onunla bir ömür bir adada yaşayabileceğini bilir, onun kendisini bir ömür sorgusuz seveceğini bilir,ancak onu yetersiz bulur Martin Eden. Bu da Martin'in başka bir trejedisi daha olur.
Lizzy ninki aşk diğildi bence,Lizzy Martine hayrandı,bağımlıydı.Nasıl desem,Bilinmeyen Bir Kadinin mektupu kitapindaki bilinmeyen kadinin bay R ye aşkı gibi.
İşte aradığım yorum. Bu kitapta (Martin dahil) sevmeyi bilen tek kişiydi Lizzie. Kitap boyunca hem okuyucu için hem de Martin için sıradan vasıfsız bir insan gibi görülen Lizzie yaşamıştı gerçek aşkı. Diğer bütün herşey tam bir hayal kırıklığıydı. Hayat gibi.
Okuduğum en güzel kitaplardan birini sizden dinlemek büyük keyif. Martin Eden muhteşem bir eser.
Bir sorgulama biçimidir Martin Eden . Kitapta bir sürü çarpıcı nokta var ama benim için en çarpıcı nokta sokakta yaptığı dövüşler ve orda anlatılanlar , yumruk yesede pes etmediği o inatçılığı beni en cok etkliyen nokta orası. İşte hayatta büyük sorunlar çıkacak karşımıza gücümüzün yetmediğini düşünsek bile mücadele etmek pes etmemek kitap o sahneyi o kadar güzel anlatıyor ki huzursuzluğuma ne kadar huzursuzluk katsada pes etmemek ideallerimin peşinden gitmemi daha çok teşvik etti. Özgün bir yapınız var neye inanırsanız onu başarırsınız ....
Martin'in en büyük hatası kendini keşfetmek için değil, Ruth'a layık olmak için 20 saat çalışıp ruhunu itaatkar bir hayvana dönüştürmesiydi. Önünü aydınlatan ışığın kendisi olduğunun farkına varmayarak sebebini yokluğuyla her anlamda sonunu getirmesine sebep olacak aşkına bağlamasıydı.
Hayallerine ulaştıktan sonra her şeye rağmen sevdiklerini öncelemesi bunca hissizliğine rağmen merhametinden bir şey kaybetmediğini de gösterdi bizlere.
Beni en çok yaralayan şey ise kendisine yaşam enerjisi veren dostunu kaybettiğinde tepki veremeyecek kadar hissizleşmiş olmasıydı. Bitmesin diye sonlara doğru yavaş yavaş azar azar okuduğum bir eserdi. Zaten Jack London diline ve Levent Cinemre çevirisine hayranım fakat bu eser ara ara kendimi de gördüğüm bi eser olduğu için yeri ayrı olacak diyebilirim..
Harun hocamdan her zamanki gibi dinlemek ayrı bi zevk. Teşekkürler hocam 🌷
Maneviyat haricinde bu hayattaki bütün zevkler geçici ve sönük. Hiç enerjin bitmeyecekmiş gibi peşinden koştuğun şeyler gün geliyor senin ölümüne sebep oluyor. Çok güzel ve sarsıcı bir romandı. Sonda yaptığı şeyi Jack London 'ın da onaylamamış olması, eleştiri için yazmış olması da ayrıca hoşuma gitti.
Eser elimde 1 yìldan uzun suredir mevcuttu . Sizlerden dinledikten sonra okuma sirasina aldim ve eseri 2 gunden kìsa bir surede okudum ve bitirdim . suan bitirdim ve sevgili harun celik hocamdan tekrar dinlemek uzere tekrar geldim ve eseri zihnimin derinliklerinde yìllarda yankìlanmasini ve hep var olmasini istiyorum . Daha guzel gunlerde gorusmek dilegiyle . Insanlarin ikiyuzlulugu oylesini gùnyùzùne cìkìyorki gercekten okumanìn ne kadar zararlì , insanì dùsùnceler deryasìna itip bogdugunu hissediyorum. ve hayatın artık yasanası bir halden uzak kıyılara yolculuk ettigini birdaha yasamak icin kıyıya ugramayıp oylece yol alacagını keskin bir ifadeyle insanın huzursuzlukla kaybolan gülüslerini sakladıgı yüzünü teker teker vuruyor.
Bende 3 günde bitirdim bilerek kalemle cizmedim hiç biryeri
Fakat pişman olmamak elde değil çok yoğun duygulu bir eser
Ah Martin Ah!!!
Seni anlayamadılar ...
"Yukarıda kimse Martin Eden'ı kendisi olarak istemiyor ; aşağıdaysa geçmişte onu olduğu gibi kabul eden sınıfına dönemiyordu".Bu sözler bana Martin Eden'ın henüz olgunlaşmamış zamanında sahip olduğu hayat konumunu kaybettikten sonra , yani kendini geliştirip daha keskin hatlı bir bakış açısı kazanması ve insanların ona karşı takındığı sahte samimiyetle artık hayatta hiçbir yere ait olmadığını görmesi , böylesine bir yalnızlığın hayat içerisinde bir anlamı olmadığını anlamasıyla kaçınılmaz sonun yaklaştığını gösterdi. Hayatta kendimizi bir yere ait hissettiğimiz kadar varız galiba.
Kitabı okudum ve bende derin bir iz bıraktı başından sonuna kadar sizi sürükleyecek bir kitap. Kitaba başlayıp martinin başarısını beklerken sonunda hayatın, insanların sevimsizliğini ve yapmacıklığını anlatır ve kitabı bitirdiğinizde içinizde bir burukluk kalacak
Bence Martin güzelliğe ve aşka o kadar yüce anlamlar yüklemişti ki onun para,mevki,çıkar gibi bayağı kavramlar için nasıl hiç edildiğini görmesi, onun gibi hassas,duygusal ve iyiyi arayan yüreğe sahip bir insanın kaldıramıyacağı bir yüktü.Bence dayanamadığı,onu intihara sürükleyen asıl sebep buydu.
Onlar Martin'in yoklukta varlığını, varlıkta ise yokluğunu anlayamadılar.
Yorumunuza bayıldım ❤
@@sna977 teşekkür ediyorum
Hocam... Kitapları bitirip hemen size koşuyorum. Görüyorum ki beni en iyi anlatan insansınız. 17 dakikalık videonun tamamını aynı şekilde düşünüyorum. Sizin de söylediğiniz gibi arkadaşlarıma şöyle söyledim " seni okudum, kendimi okudum tanıdığım tanımadığım herkes vardı bu kitapta". Bu kitabı okumayan herkes kendine en büyük kötülüğü yapar. Hani zevk göreceli bir kavram diye söylenir ya bu söz bu kitap için saçmalıktan ibaret. Herkesin okuması gereken bir kitaptı. Her şey bir yana çevirmenin arka notlar bölümünü resmen sözlük gibi kullandım kitabı okurken, cevap anahtarına bakar gibi bir elim daima notlar bölümündeydi. Bu kitap bittiğinde sanki sosyoloji, psikoloji, felsefe kitaplarımın hepsini kaybettim. Gerçekten boşluğu çok derin ve yerini ancak kendisinin doldurabilecegi bir kitaptı. Hayallerinize ortak olacak, sizi anlayacak insanlar sevin. İmkansızın peşinden bile koşsanız bu arzuyu yok etmeyecek, el uzatacak insanlarla kurun hayatınızı. Şöhret insanın kalbindedir. Gözle gördüğünüz de değildir. Arada kalmışların, kalanların, kalacak olanların bir örneğidir bu kitap. Geriye gidemeyenlerin oraya ait olmayanların, ileriye giderken kendin gibi insanlarla hayatlarla, rastlasmayacaginin gerçekliği ile yüz yüze kalanların kitabı. Gerçek bir okur, bu kitabın en ufak detayına sayfalar dolusu yazılar yazabilir anlamlar çıkarabilir. Bu kitabı okuyan ve benimle aynı yerden yaralanan, boğulan, herkesi kucaklıyorum. ✨ Ve tekrardan hislerime ortak olduğunuz için sayın hocam teşekkürlerimi sunuyorum...
İpek Hanım, ufuk açan ve aynı zamanda duygularımıza dokunan güzel yorumunuz için size çok teşekkür ediyorum 🌺🧿
Müthiş bir anlatım, kitabı okuduktan sonra gelip izledim. Tekrar sizden dinlemek çok hoşuma gitti. Ağzınıza sağlık👏🏻
Sitede onlarca bu kitabın anlatımı var. Ama en iyisi buydu tebrikler 👏🏻👏🏻 ayrıca bahsettiğimiz kitap evet Tutunamayanlar ..
Teşekkür ederim.
Çok yürekten hissederek anlatıyor çünkü :dd
@@haruncelikvideo Harun "abim" oğuz Atay Tutunamayanlar ve tehlikeli oyunlar incelemesi gelecek mi
@@haruncelikvideo Oğuz Atay lütfen
12 yaşındayım bugün martin eden okudum
Herşeyi anladım çok derin mesajlar var
En açığı ise tabaka farkı bu kitap bir harika
Watty kitapları gibi bir aşk kitabı değil
Aşkı martin'den öğrendim
"Aynasıza bak sarhoş sandı beni gerçi sarhoştu bir kadının yüzüne bakıpta sarhoş olacağını hiç sanmazdı"
Jack london-Martin eden
Şöyle kitqplarla dolu bir odam olsa ben kitaplarim ve kahvem orada hep birlikte yasasak
İçimdeki boşluğu doldurmak kafa dağıtmak için okuduğum kitapda daha da karanlığa gömüldüm ama bi çok şeyi anlamamı sağladı acı gerçekler tokat etkisi yarattı mükemmeldi
Herkesin okuması gereken bir kitap
Aynı şekil bende daha da gömüldüm
Ders niteliğinde bir şaheser ve müthiş bir inceleme. Ağzınıza, emeğinize sağlık.
Öyle bir kitap ki Nitzche felsefesinden, Albert Camus'un varoluşçuluk kuramından izler bulacaksınız, sonu ile insanı çok ama çok derinden sarsan, insanı düşündürmeye iten muazzam bir yapıt.Nitzche'nin üst insan felsefesinin kağıda bürünmüş halidir adeta. Ne büyük bir yazarsın Jack London. Harun hocam nefesiniz sağlık yine harika bir anlatım olmuş, eyvallah
"Bir beynin işi nedir? Onların yaptığını kendi de yapabilirdi", muhteşem bir bakış açısı.
İşte, hayatını kişilere bağlamayacaksın. Bir amacın olacak, kişilere takılıp kalmayacaksın.
O amacı gerçekleştirince hayata devam etmek için motivasyonumuz ne olacak?
Harun bey önceki tavsiye videonuz üzerine alıp okudum. Sizinde dediginiz gibi yazılmış en iyi kişisel gelişim kitabı, hayata dair birçok konunun işlenmiş olduğu müthiş bir eser. O yikilmaz inancın sağlamlığı, maddiyata ve zamana bakışı aman Allahım. Okunması gereken kitablarin başında olmalı kesinlikle. Anlatımızla bir kez daha tüğlerim dikenleşti. Bu eser ile tanışmama vesile olduğunuz için çok
TEŞEKKÜR EDER
İYİ ÇALIŞMALAR DILERIM.
Ben teşekkür ederim.
Martin İden...ilk kez 14 yaşımda okudum...ve ne zaman hatırlasam kalbim acır...😓
Harikasınız kitabı bitirince yorumlarınızı dinlemek istedim ve Rutha karşı olan duygularınızı o kadar güzel anlattınız ki hepimizin iç sesi oldunuz.
Geçen sene okuyup sizden dinlemeye gelmiştim tekrar dinleyim dedim favori kitabım:)
Çok doğru, çok çok doğru. Kitabın efsane oluşunun yegane sebebi her kesime hitap etmesidir. Çünkü tek kelimeyle yok yok. Psikoloji, kişisel gelişim, kültür, felsefe, aşk, kavga, şiddet, taparcasına bağlılık, psikolojik saplantilar, ensest ilişki, kadın psikolojisi, Elektra sendromuna gönderme, intihar... Efsane dünyanın en iyi kitabı.
Harun Bey kitabı samimi bir şekilde yorumlamanız çok hoşuma gitti. Martin Eden'ı dün bitirdim ve çok etkileyici buldum. Martin'in tüm eksiklerine rağmen kendine kimse inanmıyorken o içindeki yazma tutkusuna inandı. Tüm yoksulluğuna, her parası bittiğinde rehinciye uğramasında, eline geçen parayla ilk işinin pul alıp dergilere yazılarını göndermesi ve bu süreç o kadar sık tekrarlandıki ama Martin'in kendine olan inancını değiştirmedi. Ben burda insanın kendine inanmasının ve sevdiği işin peşinden koşmasının önemini anladım. Ayrıca tüm yoksulluklarına rağmen Getrude ve Maria'nın Martin'e inanmadıkları halde yardım etmeleri çok güzeldi. Martin'in ünlü bir yazar olarak ilan edildikten sonra kendine yapılan iyilikleri unutmaması ve herkesin iyiliğini ve samimiyetini mükafatlandırması bence ders niteliğindeydi. Jack London'un Ruth karakterinin karşısına Lizzie karakterini çıkarmış ve gerçekten seven kişinin toplumsal kaygı gütmeden sevdiği kişinin yanında olabileceğini göstermek istemiş diye düşündüm. Ayrıca Lizzie'ye saygı duymakla beraber ona aşık olmadığı için onunla birlikte olmak istememesi de mesaj veriyor gibiydi. Herkes kitabın sonunu eleştirmiş ama bu sonu yazar anlatmak istediği düşüncenin sonucu olarak oluşturmuştur. Sosyalist olan yazar sadece kendi kurtuluşu için çalışan Martin'in burjuva toplumunun iç yüzünü anlamasıyla yaşamak için nedeni kalmayacağını anlatmıştır.
Son olarak aşırı beğendiğim bir kitaptı.Bence alınması gereken çok ders vardı. Kitabın notlarla birlikte okunması daha anlaşılır kılıyor. Size de yorumunuz için teşekkür ediyorum...
Ben de bu güzel yorumunuz için size teşekkür ediyorum. ⚘⚘⚘
Kitaptaki olney kim oluyor bilgin var mı
@@EyupG-G31 ruth un kankisi
Ağzınıza sağlık hocam, sizi dikkatle ve keyifle izliyoruz. 👍👍👍
Teşekkür ederim.
Bende bir Martin Eden'im. Aynı zamanda Ruht da olmuşum. El alem ne der diye kendimi yormuşum. Bu iki zıt karakteri içimde var edip savaştırmışım. Martin hep ağır bastı ama o yüzden gitmek istediğim her gittiğim yerden o yüzden yalnız hissettim her kalabalıkta. Hayatta farklı bir anlam olduğunu idrak ettim ama değiştiremedim ayak uydurdum bu güne kadar. İnsanlar genellikle işe yaradıkları için seviliyor derdim bu kitabı okuyunca hayatımdaki Birisenden i lizz i marian ı fark ettim. Bu kişileri kaybetmeyelim.
Abi kitapları hissederek anlatıyorsun. Telaffuz ettiklerinden daha çok kitabın güzelliğini bana hissettiriyorsun.
Kitabı okumadan önce,beni anlatımınızla okumaya teşvik edip bu şaheseri hayatima yerr ettiğiniz için teşekkür ederim harun bey.
Hocam şimdi Martin Eden isimli eseri bitirdim. Martin Eden intihar edince Jack London da mı aynı şeyi yaptı diye düşündüm çünkü kitabın arkasında 40 yaşında vefat ettiği yazıyordu. Bölümün son sayı açıklamasında öyle bir şey yapmadığını görünce içim biraz rahatladı. Hocam ne sırlı bir Dünyada yaşıyoruz değil mi bu sırrı en iyi kitaplar aralıyor okudukça sanki perdeler bir bir kalkıyor. Kitabımızın ilk ayeti de "Oku" sanki bu sırra işaret eder gibi... Hocam sizin tavsiyenizle okudum çok beğendim bazı yerlerinde tempom düştü ama genel olarak ve son bölümleri çok sürükleyici geçti. Martin Eden in her türlü kırıcı söz ve davranışa maruz kalmasına rağmen kendisinin bunu asla yapmaması temiz yüreğini bana unutturmayacak. Teşekkür ederim hocam kalbinize ve değerli kitap dostlarının kalbine en ufak bir hüzün girmesin.
Sizin verdiğiniz bilgiler de bende kalıcı bir iz bıraktı.Teşekkürler.
Teşekkür ederim
Martin Eden'in Jack Landon eseri gerçekten bir şaheser.
Böyle güzel bir kitabı bana önerip okumamı sağladığın için teşekkür ederim hanımefendi. Seninle tanışalı çok olmadı ama tüm yaşamım boyunca sizi bekliyormuş gibiydim. Ne yazık ki siz bunu anlamadınız, anlamak istemediniz... Her şeye rağmen teşekkür ederim.
Çok sevdiğim ve çok etkilendiğim bir kitaptır... Anlatımınız çok iyi.👏🏻
Faydalı bir anlatım yapmışsınız sahiden 🎩
Teşekkürler 🙏
Kitabı okuyalı bir hayli zaman olmuştu. Ama öyle bir şekilde anlattınız ki, yeniden döndüm yeniden yaşadım romanı teşekkürler...
Kitabı az önce bitirdim ve şuan buradayım. Çok güzel açıklamışsınız dilinize, emeğinize sağlık
Kitap o kadar etkileyici ve sürükleyici ki insan bir an için kendi çaresizliğini hissediyor Rabbim artık yardım eyle diyesi geliyor insanın ve diyor
Gözyaşları içinde gecenin bir yarısı bitirmiş kapağı kapatırken,arka kapaktaki yazıyı okumurken ölüm tarihini görmüş ve kitabı bitirdiğim o anın tarihiyle örtüştüğünü görünce çok şaşırmış içimin acısı katlanmış hıçkırıklara boğulmuştum o gece ..😢😢😢
Seni hiç unutmayacağım Martin Eden 😢
Harika bir bakış açısıyla okumamı sağladınız çok teşekkür ederim.🌸
Martin Ruth’da aşkı gördü, hissetti. Peşine düştü bu aşkın. O yaşına kadar hiçbir şey için göstermediği özveriyi aşkı için gösterdi. Ancak peşine düştüğü aşkın yolunda verdiği savaşlar, ona tahmin edemediği çok başka zaferler ve büyük bir yenilgi bıraktı. Onun aşkı, güzellikti. İnsanların içinde görmek isteği, ulaşılması gereken bir mevki idi.Bunu ancak, zincirlenmiş olduğu bu aşk en zayıf yerinden kırılınca tam manasıyla anladı. Gerçek güzelliğin, gerçeğin peşinde olup sabahladığı o muharebelerde, zaten bunun başından beri apacık ortada olduğunu görüyordu. Ruth’un o son mektubunda başından beri bildiği -Martin gerçekçi bir adamdı. Ruth’un ona layık olmadığını ona şiirlerini okumaya başladığından beri biliyordu bence- hisleri Martin’i sandığı kadar çok etkilememişti. Zira o daha yüce bir varlıktı. Ancak onu etkisine alan düşünceler, o yıllardır peşine düştüğü sade gerçeklerin ne kadar acı olduğunu bir bir yüzüne vurmasıyla, o şairane yaptığı tasvirlerin onu topyekün avlamasıyla, o son zaferinin yalnız kaybedeniydi. Zira bu beni şaşırttı. Bu kadar büyük bir farkındalık içinde olan Martin, aynı zamanda nasıl bu kadar kör olabiliyordu. Bütün gerçekleri insanlar yüzüne vururken hiç mi düşebileceği bu durumu tahmin edemiyordu. Kendini buna içten içe hazırlamıyordu. Belki de hazırlamıştı ancak hazırlığı bu yapmacık Amerikan rüyasında onu en fazla 2 ay tutabilmişti. En sonunda farkındalığı denizin dibini boylamıştı. Zira gerçekler acıydı ve bence Martin’in yufka yüreği buna dayanamamıştı. ****
“Deniz sakin ve derin;
Koynuna aldığı her şey uykuda.
Bir tek adım ve her şey bitecek.
Bir atılış, bir kabarcık ve sonsuzluk.”
***
Sondaki kıta tam olarak nerde geçiyordu?
@@aminegunenkendi yazdığı bir şiir miydi acaba
Harika bir kitap.
Ne söylenilebilir ki bu kitap için, Martin'in aşkı ona herşeyi yapmasını sağladı ki bence her insan böyledir.Bir insan bir varlığa bir canlıya veya bir kitaba aşık olur.İnsanı hedefine götüren şey somut yada soyut bir şeyi sevmesidir.Ama hedefe giden yolda o hedefi kafamızda çok büyütmemek lazım.Kitabı okurken aklıma Nietzsche'nin şu sözü geldi:
Şüphesiz umut en son kötülüktür.Anlatımınız da harikaydı hocam, saygılarımı sunarım.
Hocam daha 2 3 gün önce bitirdim. Harika bir kitaptı. Anlatımınız çok iyi hocam .Teşekkürler.
Ben teşekkür ederim.
Bro kitaptaki olney kim bilgin var mı
Kitapın sonu çok etkileyiciydi. Okurken hiç tahmin edememiştim. O sonu okuyunca kitapa başka bir son düşünemiyorsunuz. Gerçekten kitapı tamamlıyordu...
Kitaptaki olney kim bilginiz var mı
@@EyupG-G31 ne olneymiş kardeşşm
@@seymanurozkan8978 yani ogrenmek istedim bi sıkıntı mı var istememde
@@EyupG-G31 her yorumun altında sana cevap verilmesine rağmen yazman saçma geldi
@@seymanurozkan8978 kimi yazar kimi yazmaz diye yazmıştım çoğuna buda öyle kaldı sakıncası olacağını düşünmüyorum niye negatifliginizi yansitiyorsunuz yani takilmaniza gerek yok
Paylaşdığınız biligiler için teşekkür ederiz.Azerbaycandan Selamlar🤚
Okumak için geç kalmışım dediğim,bu yıl Ocak ayında okuduğum müthiş kitap.
Siz de güzel yorumladınız teşekkürler.
Mücadelenin,azmin,zorluklardan zaferle çıkmanın romanıdır benim için.
Insanların ikiyüzlülüğünü bu kadar iyi anlatan bir kitap okumadım şimdiye kadar.
Martin Eden yıllar önce okuduğum her şeyi unutup unutamadigim bir hikaye finali de o karakter için muhteşem
Üstad 20 yaşındayım kitabı yeni bitirir bitirmez sizi izledim boşluktaydım şimdi boşluk kat be kat daha daha derinleşti belki ama bundan büyük zevk aldım sizi çok seviyorum.
Sayın Hocam,ben videonun başında bahsettiğiniz,kitabı klasik koyu arabesk bir tarzda yazılmış Yeşilçam senaryolarına benzetenlerdenim çünkü olay örgüsü özellikle Ümit Besen'in Nikah Masası filmine ve o tarzda çekilmiş onlarca filmin olay örgüsüne ciddi oranda benziyor ve bence bunu inkar edemeyiz. Cahiller cahil olduklarını bilmezler genelde,dolayısıyla ben de kendi eksikliğimden dolayı kitabın zengin iceriğinden nasiplenemediysem bunu mazur görmenizi rica ederim. Kitabın altyapısının sosyolojik ve psikolojik anlamda çok zengin olduğunu söylüyorsunuz fakat ben bu zenginliğin derinlemesine incelenmediğini sadece isimlerinden bahsedildiğini düşünüyorum. Ve bu isimler kitabın en sonunda listelenmiştir şayet aynı noktaya dikkat çekiyorsak. Ruth'un dar bir vizyona sahip olduğu noktasında mutabıkız fakat Martin ile gönül ilişkisi kurması sınıfsal farklar ve ayrımlar noktasında gayet esnek olduğunu gösterir. Ayrıca Martin'den istediği hayatlarını belirli standarta uygun şekilde idame ettirecek ekonomik güçtür,bir kadının hele ki bir asır öncesinin kadınının bu talebi gayet makuldür. Ruth doyumsuz,maddeci,sınırsız arzuları olan bir karakter değildir. Martin'in iddiası zaten gerçekçi değildir,geçim telaşının her şeyin üstünde olduğu bir sınıftan gelip,o sınıfın ortalama bir örneği olan Martin'in dilbigisi öğrenip,diksiyonunu geliştirip kısa bir süre içinde büyük bir yazar olma iddiası evleneceği erkeğe ekenomik anlamda da güvenmek isteyen Ruth için inandırıcı olsaydı tabiri caizse bir romantizm zehirlenmesi yaşayacaktık.Elbette istisnalar mevcuttur fakat sanat doğuştan gelen yetenekler dışında teorik ve pratik bir birikim ister,Martin'in yazarlığın,kabul gören edebi eserlerin anatomisini incelerken izlediği yolu doğru bulmakla birlikte Ruth'un bu hayale inanamasını haklı buluyorum. Ruth'un edebiyat mezunu olması belki Martin'in içindeki ışığı görmesini sağlayabilirdi ama Ruth'u yetenek avcısı olamamakla suçlamak doğru olmaz. Ailenin kaygılarındaki haklılık da kabul edilmeli bence,kızınızla evlenmeyi düşünen bir damat adayına ne iş yaptığını sorduğunuzu ve karşılığında hali hazırda ıslık bile çalamazken kısa sürede,kendi kendini eğiterek ünlü bir besteci olup çok para kazanacağını dolayısıyla endişeye mahal olmadığı cevabını aldığınızı düşünün. Bu durumda tepkiniz ne olurdu. Bu örneği samimi olarak düşünmenizi rica ederim. Kitapta Martin'in başarıyı yakalaması zekice bir örgüyle temellendirilebilirdi fakat Jack London kitabın başından sonuna sayfalarca,yüzlerce kere eserlerinin reddedildiğini yazmış olmasına rağmen bir noktadan sonra birden bire işlerin yoluna girmesini peş peşe başarı merdivenlerinin tırmanilmasini kitapta açıkça kaderin bir cilvesi olarak niteleyerek kolaya kaçmıştır.Şahsen eserlerin reddedilmesini bıktıracak kadar tekrar ettikten sonra başarı kapisinin açilmasına şaşırtici bir sebep oluşturmasini tercih ederdim.Burjuva sınıfının ahlaki anlamda gelişkin olmadığı aşikardır fakat Martin'in dahil olduğu sınıf da Martin ile bir yoldaşlık bilinci icerisinde degildir,Maria ve Gertrude karakteri haricinde kalan coğu karakter için maddi çıkar ön plandadir. Martin basariyi yakaladiktan sonra yalakalık yapmak için onu yemege davet edenler arasında kendi sınıfından da insanlar bulunmaktadır,ve sayilari hiç de az değildir. Parasız kaldiği günlerde veresiye alışveris yapma imkanini vermeyen kendi sınıfıdır. Martin'i odasina gelen ziyaretçilerin statüsüne gore degerlendiren,itibarinı yukseltip dusuren yine mahalle halkıdır. Hatta Maria bile Martin kendisine çamaşır işinde yardım ederken onun bu konudaki pratikliğini görünce Martin'in eski bir çamaşırcı oldugunu anlayarak hayal kırıklığına uğrar. Bu noktada işçi sınıfı insanlari maddiyati ön planda tutarak yüzeysel kriterlere göre değerlendirmek noktasında aynı tutumu göstermektedir. Kitapta ağır şartlarta çalışan işçilerin daha çok içki ictiklerini,daha insani şartlarda bir yaşam süren insanlarin makul miktarda içki içtiklerinden bahsetmesini kapitalizme karsı yapilmiş büyük bir elestiri olarak tanımladınız,ben şahsen kitapta geçen "hayvan gibi çalışan hayvan gibi içer"cümlesini güçlü ve net bulmakla birlikte,bu düşüncenin emsalsiz,insani mest eden bir düşünce olduguna kesinlikle inanmıyor ve bu düşünceden büyük bir şekilde etkilenen insanlarin kitabi bir dünyaya sahip olmalarindan,bir mahalle kahvesinde,dar gelirli mahallesinde,ucuz bir birahanede bulunmamalarından ötürü gözlem imkani bulamadıklarinı dusunuyorum naçizane. Martin'in hayal kırıklığını kaldıramayıp intihar etmesini arabesk karakterlere özgü vakarını,cömertliğini koruyarak krizi yönetememe,cani pahasına da olsa melakoliden kurtulamama hali olarak gördüm.Temel amaci bu olmasa da Martin basariya ulastiktan sonra intihar ederek toplumla hesaplaşmış,asil bir katarsis hali yaşamıştır. Fakat bu katarsis hali sınıfına dahil olmak için ugruna büyük çabalar gösterdiği entelektüellere özgu değil,cehaletten beslenen gururun mahkumu olmuş amiyane tabirle ayak takimı uyelerine özgüdür. Martin kitapta fiziksel ve ruhsal anlamda çok güçlü tasvir edilmesine ragmen kendi adaptasyon sürecini olgunlukla yönetememiş, soyoloji ve psikoloji alaninda çokça kitap okumuş olmasina rağmen bu konuda sınıfta kalmiştır. Çok kisa sürede kurtuluşu ölümde bulmuştur. Büyük hayallerle,büyük bir azimle çalışıp okuyup başarılı bir cerrah olan,meslegini kendi memleketinde ailesinin yaninda yapan fakat doktor camiasinın hayallerindeki kadar parlak olmadigini anlayan ve ilkokul mezunu anne babasi ile zihinsel anlamda baglanti kuramayan bir insanin kisacik bir surede intihar etmesini nasil degerlendirirsiniz. Bu ornegi de dikatinize arz ediyorum. Samimi olarak kitabı begenmedim,Martin'in kitapta edebiyat dünyasinin kaliplasmis yargilarindan sıkça mustarip olmasini da kitabin bana bir destegi olarak aliyorum çünkü bu eserin aynı kalip yargılar ve entelektuel sürü psikolojisi ile hareket edilerek hakkından fazla yüceltildiğini düşünüyorum. Hatalarim ve üslubum affola. Saygı ve selamlarimla.
Bu zamana kadar aldığım en güzel eleştiri yazısı, bence harika bir kitap eleştirisi, çok güzel bir makale kaleme almışsınız. Size tüm samimiyetimle, yürekten teşekkür ediyorum. Yazınızın içeriğine dair düşüncelerimi de ifade edeceğim, lakin bu yazıyı kaleme alan kişinin ifade gücünü, birikimini ve samimiyetini takdir etmek istiyorum. Okurken kendimi zenginleşmiş hissettiğim bir yorum olmuş. Teşekkür ediyorum. Selamlar, sevgiler.
Çıkarımlarınız taktire şayan, sizden kitap tavsiyesi almak isterim.
(Bu bahsettiğiniz detayların çoğunda hemfikir olmamıza rağmen Martin Eden'i bağrıma bastım bu arada, tavsiyelerinizi etkilerse diye not düşmek istedim)
RUclips da bir videonun altına ilk defa bu kadar medeni ve saygı çerçevesinde yazılan bir eleştiri okudum. Estetiğe, güzelliğe ve hatta nazik olmaya dahi o kadar yabancılaşmışız ki bu eleştiriyi okuyunca nedensiz yere içime bir sevinç doldu. Ayrıca yaptığınız yorum kitap hakkındaki düşüncelerimi de çok iyi ifade ediyor. Genel anlamda kitabı sevmeme rağmen karakterlerle olan bağım söylediğiniz sebeplerden ötürü gelişemedi. Düşüncelerinizi ve hatta benim düşüncelerimi de bu şekilde medeni ve nazik bir şekilde dile getirdiginiz için teşekkür ederim. Bir konu hakkında tartışmayı kendi düşüncesini dayatmak ve bağırıp küfretmek zanneden insanlara karşı bile hala bir ümit olduğunu görmüş oldum.
Yalniz yazan abim surada bir yanlislik var siz umit besenin filmine Martin Eden i benzetip klise demek istemissiniz fakat unuttugunuz sry Film Martin Eden e benzeyebilir cunku bu kitap 100 yil once yazilmis bir kitap o yuzden elestriler martin eden e degil filme olmali
Eleştirinize %90 katılmıyorum.Bu kitap için "beğenmedim" kelimesi çok ağır.Kitabın tek yanlışı son sayfasıdır.Ama nitelikli bir okur bunu bile kendi lehine çevirir.Bu kitaptan çıkarmamız gereken çok büyük dersler var.
Dar zihniyetlerin bolca fazla olduğu bir ortamda Harun Çelik hocamızın yazarların düşünce dünyasına girerek onlarin yaşadıkları duyguları onların gözüyle hissedercesine idrak etmeye çalışması ve bizimle paylaşması bizim için fevkalâde önemli. Sizin gibi insanlara ihtiyaç var.
Muhtesem yorumlamissiniz. Teşekkürler
Ömrüm boyunca büyük bir keyifle bahsedeceğim, her fırsatta kusursuzluğunu, edebi yönünü, estetik güzelliğini dile getireceğim bir eseri bitirmenin burukluğu içerisindeyim. Bu güzel incelemeniz için teşekkür ederim hocam.
Bu kitabı ikinci kez okuyorum ,Martinin Ruth a olan aşkını kitapta en iyi ifade :
Onu gerçekten sevmediğini şimdi anlamışti . Sevdiği şey Ruth değildi .idealize ettiği kendi kafasında yarattığı uhrevi bir şeydi ,kendi aşk şiirlerindeki ışık saçan ruhtu.
İstediği her şeyi elde edince.. hayalleri bitmiş. !
Keyifle okudum. Sizde harika yorumlamışsınız. Teşekkürler :)
Martin hayatımın çok acı bir zamanında yardımıma koştu.
Ne yapsam hakkını ödeyemem.
Bende açtım ve o ona yapılanın tersine açken beni doyurdu.
Kitabın son sayfasını okurken ona küfürler savurdum yinede ama o beni affedecektir inanıyorum ki.
Çünkü ben onu affettim. O bir dosttan fazlası benim için artık onu özlemle anacağım ve hep müteşekkir kalacağım. Teşekkür ederim Martin.
Simdi bitirdim geldim muazzamdii😢😢😢 derin etki birakti.
Okumuştum 3 defa okudum ilk defa 6 da okumuştum o zamandan beridir benim idolum oldu Martin Eden az çok benziyor durumumuz şu anda lisedeyim tşkler özetiniz için sizin gibi kanallar çok değerli maalesef kıymetini bilmiyoruz
Sen de onun gibi azimli ol.Sakın pes etme!
Kitabı okudum herkez tavsiye ediyorum hocam mükemel bir eser yapıt👍👍👍
Ben de kitabı bu vidyo yüklendiği sıralarda yeni okuyup bitirdim. Zamanlama açısından güzel bir tevafuk olmuş, Hocam çok güzel bir anlatımınız var teşekkür ederim.
Ben teşekkür ederim.
kitabı dün bitirdim benide aynı sizin gibi etkiledi. ilginç bir şekilde bazı insanlar kitabı sıkıcı bulmuş, sanırım bu insanlar gerçek aşkı , parasızlığı vs. doğru düzgün yaşamamışlar.
Ağzınıza sağlık bukadar yürekten ve içtenlikle anlattiğiniz için 👍
Teşekkür ederim.
Eğer eskiden aşkıma ihanet ettiysem ; o ihanete neden olan ne varsa ; bu kez aşkım adına onlara ihanet edeceğim.syf 461
kitabı okuduktan sonra gelip bir de sizden dinlemek ayrı bi keyif veriyor
@eyupcan aşk hikayesinden çok daha fazlası kesinlikle oku
Yorumunuza sağlık hocam❤
Kitap gerçekten etkileyiciydi
Ve azim aşk sefalet tutku arkadaşlık gibi konuları çok güzel işlenmiş olup.
Sonda martin eden’ın o ruhsal boşluğu mükemmeldi ya kitap
Brissenden olan kısmı en beğendiğim bölümlerdendi.
Kitabı dün bitirdim ve belkide büyük konuşacağım ama okuduğum en iyi kitapların başında.Teşekkürler hocam
Hocam jest, mimikler öyle hoş ki anlatım da öyle ve kitabı yaşıyor yaşatıyorsunuz, teşekkürler 🌼✨
Ruth'a neden bu kadar sert çıkılmış anlayamadım. O zamanın şartlarına baktığınız zaman insanlar hayaller peşinde koşacak pek rahatlığı yoktu. Nasıl ki günümüzde "Ben girişimci olacağım ve çok zengin olacağım" diyenlerin bir çoğunun sonu hüsran olmuş ise o dönemlerde Martin Eden gibi bir sürü kişinin sonu da hüsran olmuştur. Ruth biraz daha olayları rasyonel biçimde ele alan birisi.
Benim en çok beğendiğim nokta kitabın gerçekleri yüzümüze sert biçimde vurmasıydı. Hırslarımızın olması güzeldir fakat bir çok insanın atladığı nokta hepimizin bir gün öleceği ve bu hayatta önemli olan kendini ait hissettiğin yerde yaşatmaktır. İnanın şu an zengin olsanız belki refah içinde yaşayacaksınız ama mental sağlığınız vb. şeyler istediğiniz gibi olmayabilir. Çok güzel bir kitaptır Martin Eden ve o sonu beni benden almıştır. Çok az cesur yazar bir kitabın sonunu böyle bitirir ve Jack London bu cesareti göstermiş. Genelde gördüğüm kadarıyla insanlar Martin Eden'i anlıyor ve hissediyor. Ben şahsen kitabı okurken onun bütün hislerini hissetmiştim. Hatta o ilk eve girerken bütün olayları kafamda canlandırarak okumuştum. Herkese Martin Eden'i tavsiye ederim.
Ruth'un aşkı aşk değildi. O, hamuruna şekil vermeyi sevdi.
Martin'i aşkına göre değil para, güç ve mevkisine göre değerlendirdi tabii sonra hamuruna istediği şekli veremeyince nasıl da terk etti? Ayrıca Martin'i her yönden küçük gördü, o haliyle onunla anılmaktan korktu. Sözde sevdiği adamdan utanan bir aşık, sence de çok tezat değil mi?
Aslında Ruth Martine aşık falan değildi sadece gördüğü tanıdığı diğer hiç kimsede görmediği şeyi onda gördü ve bir nevi merak duydu diye biliriz ve bu hissettiği şeyin aşk olduğunu sandı ...
Kitabı daha yeni bitirdim.İçimde garip ve acı bir boşluk oluştu.İçimdeki bu boşluğu bir nebze doldurabilmek için bu kitabı okumuş insanların düşüncelerini dinlemek istedim, bu videoya denk geldim ve şunu söyleyebilirim ki bir kitap ancak bu kadar güzel bit şekilde ifade edilebilirdi.Söyledikleriniz bende bir şok etkisi yarattı çünkü bende sizin gibi düşünüyordum.Tek kelimeyle mükemmel bir video olmuş.Tebrik ederim.Lütfen bu tarz kitap incelemelerine çok sık yer verin🙏🙏
Hocam bu muhteşem eseri çok güzel yorumladınız. Tekrar okumak istedim sizi dinleyince
Yine harika anlatım hocam. Bir kitabı okumadan önce kanalınızı ziyaret ederim :)
Martin Eden' in bende yeri hep ayrıdır. İşçi sınıfının burjuvalar tarafından nasıl hor görüldüğü nasıl küçümsendiğini bize anlatıyor Martin Edende. Jack London o günlerin ve içinde bulunduğu toplumdaki sınıflar farklılığını harika işlemiştir. İşçilerin emeğinin alın terinin dili olmuştur. Aslında bir seyi çok istedigimizde önümüzdeki imkansızlıkların bize engel olamayacağını eninde sonunda bunu başarabileceğimizi harika bir sekilde romana dökmüştür Jack London. İyi ki alırken yanında demir ökçeyi de almışım şimdi sıra onda en yakın zamanda bütün eserlerini okuyacağım.
Sayenizde kütüphaneme bir kült eser daha kazandırdım. Teşekkürler hocam
Hocam şimdi bitirdim kitabı ve aynı duyguları fazlasıyla hissettim. Bu boşluğu doldurmak amacıyla video arattım karşıma çıktınız. Kesinlikle yerini doldurmayacagım ve her eserde Martin'i arayacağım bir eser.
Benim canımı sıkan şu oldu Ruth o kadar zenginken neden Martine yardım etmedi adam günlerce aç susuz kaldı sadece geldi sarıldı gitti ne biliyim bi para ver karnını doyur sevgilin o senin. İşte burada zenginliği aynı zamanda halden anlamamayı ruhsuzluğu da görüyoruz. Çok güzel bir kitaptı.
Martin Eden bir kitaptı şu an tekrar okumuş, bir filmdi şu an izlemiş, bir tiyatro oyunuydu şu an görmüş gibi oldum. Hattâ Martin Eden'i şu an yaşadım diyeyim, bu nasıl güçlü bir anlatımdır ağabey. 🙏👏
Hele şu Oğuz Atay sözü: "Kimsenin yaşantısını beğenmedim. Kendime uygun bir yaşantı da bulamadım."
Sabah sabah bayağı bir sarsıldığımı hissediyorum şu an. İyi bir okur, İyi bir insan olmak yolunun başındaki ben, sana minnettarım ağabey. İyi ki varsın iyi ki tanıdım seni, çok teşekkürler.. 🙏
Sen de iyiki varsın canım 😊👍
İtalyanlar filmini yapmış geçenlerde izledim
Al benden de o kadar hocam Ruth Eden i değil Edenin olması gerektiği kişiyi sevdi
Ben de bu kitabı dün bitirdim hocamızın bahsini ettiği boşluk hâlâ içimde ben de doldurabilmek için bari bir kitabın yorumunu izleyim dedim ahh Martin ahh insan heyecanını hiçbir zaman kaybetmemeli
Hocamızın ağzına sağlık 👏🏻
Martin Eden'i az önce bitirdim. Şu an ayrı bir yerdeyim , Martin ile beraber benim de ruhum uçtu.
"Yazamadım duygularımı . Belki de hissedemedim yeterince. Fakat oradaydı hislerim . Karanlık bulutların ardında gözümü alan ışık oradaydı. Belki de düştüğü yeri parçalayan bir yıldırımdan ibaret olan o ışık . İnancımı , umudumu parçalayan . Bir anda gözüküp , kaybolan o ışık . Yıldızlar da mı küstü bana ? Hayat ne kadar aydınlanırsa karanlığı o kadar siyah . Karanlığın ışıltısı kör etti beni sonunda . Sevgiye , iyiliğe ... "
"Tanrı'dan başka kimse beni duymuyor mu ?" diyerek çığlıklar atarken beni duyan eski dostum Martin Eden ... Daha doğrusu içimde yaşayan benden bir parça . Martin Eden eski bir dost gibi . Sanki düşüncelerimi ve hislerimi uzay kadar sessiz bir karanlıkta izleyip , dinleyip elçilik yapmaya karar vermiş bir savaşçı. Üstte belki de içinden geçen birkaç cümleyi armağan ediyorum ona ...
Hocam öyle güzel tasvir ettiniz ki inanın bu videoyu izledikten sonra kitap gözümde farklı bir boyut kazandı. Böyle güzel bir eser üzerine sizin yorumunuzu dinleyince çok ayrı bir tat bıraktı bende. Bu güzel video için teşekkürler.
Ben kitap yorumlayan öneren anlatan gördüm ama bu kadar güzel anlatanı görmedim
Teşekkür ederim.
Çok samimi ve içten bir şekilde kitapları anlatıyorsun abi
Bu kitap benim favorim,sizden dinlerken bile gözlerimin dolduğunu hiss etdim bu kitap için:'(
Ruth için acımasız eleştiri olmuş zira genç bir kız olarak gelecek planları yaptığı erkeğin elinin ekmek tuttuğunu görmek ve yuvasını kurmak gibi samimi duyguları vardı.. Evet sonunu ben de böyle beklemiyordum. Üzücü bağlanmış. Jack London ın güçlü bir anlatım tarzı var. Okurken bilgi ve keyif veriyor.