Yusuf Hayaloğlu / Yağmur İçen Kız'''

Поделиться
HTML-код
  • Опубликовано: 7 ноя 2024

Комментарии • 9

  • @ruzgarbey9050
    @ruzgarbey9050 2 года назад +4

    Şiirlerin ile büyüdük. Alemci Abilerin ortamlarında yetişdik. Lisede ortamcıydık. Sende öldün. Bizde 40 ında perişanız.

  • @ozer1529
    @ozer1529 4 года назад +6

    Baldırı çıplak bir akşamüstüydü
    Kime selam verdiysem yüzüme küstüydü.
    Yalnızlığa susmuştum, yağmura üşümüştüm..
    Belli belirsiz ve hiçbir makamsız,
    Hiçbir kelimesiz ve hiçbir anlamsız,
    Kırılgan bir şarkıydı, tılsımına düşmüştüm..
    Ve ben sanki ömrümde yaşamadığım
    Ve yaşamadan yaşlandığım bütün aşkları
    Bu ilk defa karşılaştığım, bu ilk defa yabancı,
    Ve bu son defa tutunduğum kızla bölüşmüştüm..
    Yağmur içen kız.. gece kuşu
    Atmacaya benzer duruşu..
    Bir omuzu el-ense çekerken azraile
    Bir omuzu sokak lambasından da biçare..
    Kimliğini sorarsan;
    Barbar sokakların en barbar kızı,
    Ve hortumlu karakolların en arsızı..
    O destursuz yağmur, taş gibi iniyordu,
    O fütursuz cadde, pür-telaş deviniyordu.
    Başını çevirip bakıyordu ara sıra
    Hiçbir şey sormadan gidiyordum ardı sıra..
    Bir karyola, bir sobadan ibaret 102 nolu odada
    Buluştu gözlerimiz, sırları dökülmüş tozlu aynada..
    Cebimdeki şişeyi yudumlarken sessizce
    Saçlarını okşadım yavaşça ve teklifsizce..
    Azıcık huylanmıştı, söylemedi ama şaşırmıştı.
    Sanırım ki o, hep değişen tiplere
    Ve fakat hiç değişmeyen triplere alışmıştı..
    Yağmur içen kız.. vahşi kısrak
    Göğsü falçata krizi, öfkesi tavlı bıçak..
    Soluğunda ıslak çimenlerin buğusu
    Soluduğunda kundaklanmış ormanların yalazı.
    Güzelliğini sorarsan;
    Dişleri kar kuşundan da beyaz
    Dudakları vampirden de kırmızı..
    Alışkın bir otel odasıydı, kenarda soba yanıyordu,
    Tutkunun tasma koparan köpekleri
    Arsız bir çarşaf gibi üstümüze abanıyordu..
    Küçücük ama çok küçücük bir ağzı vardı,
    Küçücük ama çok küçücük bir öpüşte bile
    Bir vişne ısırığı gibi kanıyordu..
    Çaparinin çengelinde çırpınan çipuranın
    Yakaran gözlerindeki o tarifsiz kederle,
    Bu küçücük ömründe, belki de ilk defa
    Birisinin gözlerine bakmaktan utanıyordu..
    Yağmur içen kız.. kaldırım meleği
    Hüznün yirmidört saatlik beyhude kelebeği..
    Her akşam sunarak kendini hoyrat ağızlara
    Ve her sabah yunarak bedenini yağmurla
    Ve boğarak o narin göğsünde hıçkırıklarını
    Bir çalpara gibi yeniledi kopan yanlarını..
    Yağmur içen kız.. çılgın kedi
    Komalara girdi, jiletler yedi, ölmedi..
    Hiç sormadım adını, kendisi de söylemedi.
    Ben şişeyi boşalttım, o ağzını sürmedi.
    Gitme vakti gelince uzatıp küçücük elini
    Hoşça kal, dedi, almadan o malum bedelini..
    Boş bir şişeden daha aptalca ne olabilirdi hediye?
    Uzun uzun bakakaldı, bu adam deli mi ne, diye..
    İyi ama bu şişe boş be arkadaş, dedi, bu şişe boş!
    Her şey boş güzelim, dedim, her şey boş!
    Sen de yağmur koyarsın belki bu şişenin içine,
    Ve güneşin ışırsa bir gün, bir yerlerde, bir ihtimal,
    Düşlerini yudumlarsın artık yağmurun yerine...
    Yağmur içen kız.. gönül hırsızı
    Hiç kimseler bilmeyecek sırrımızı..
    Sen tutunmaya çalışırken gecenin eteklerine
    Yine acıtacak güzelliğini, o çirkin maça papazı..
    Ve yine kıyacaksın belki, o incecik bileklerine..
    Yağmur içen kız.. sahipsiz bebek
    Elbette bir gün herkes bir şekilde gidecek.
    Ama bu yağmur var ya, bu yağmur, inan ki
    Nereye gidersen git, hep ardından gelecek..
    Ne zaman tokatlasa yağmurlar penceremi,
    NE zaman sersem ve buruşuk bir pardösü gibi
    Dökülsem kaldırımlarına bu duman karası kentin;
    Hep o kıza rastlarım, aynı kuytu köşede.
    Gözyaşlarını biriktirir usanmadan
    Düşleriyle aynı şişede..
    Hatırını sorarım, sessizce kaldırır yüzünü,
    Tablolardan çalınmış gizemli bir gülücüktür.
    Yağmur içer yudum-yudum, kanasıya.
    Mezesi, eski bir geceden, vişne yarığı kırmızı
    Ve hala kanayan o vişne ısırığı öpücüktür..
    Yağmur içen kız.. mağrur yürek
    Bu yağmurlar yalan ama ölüm gerçek..
    Sen yine avucunda sakla, çaldırma cevherini.
    Ve sakın gösterme kimseye, o yağmur incilerini
    Hep şarkını söyle; hiçbir kelimesiz ve makamsız,
    Hep orda bekle; bir akşam belki apansız,
    Gelir de alırım şişemi senden geriye:
    O biriken yaşlarını içmek için damla-damla
    Ve geciken bedelini ödemek için kendi hayatımla...

  • @meltemaart
    @meltemaart 4 года назад +3

    Şairimm ressamımm🖤

  • @metinemre5400
    @metinemre5400 3 года назад +1

    Fon müziği paylaşabilir misiniz

    • @meltemaart
      @meltemaart 2 года назад +1

      orhan osman /reminiscing/maziden