🌃Jeon Jungkook Ile Hayal Et|Sana Aşık Olan Düşmanınla İşbirliği Yaparsın| 3/1 🌃 Jeon Jungkook × Jung Aera 🌃 Aurora'nın Kaleminden 🌃 Şarkıyla okumanızı tavsiye ederim. 🌃 Keyifli Okumalar! 📌📌 ONEMLI!!!!!!📌📌 Normalde kurgu 2 part olacaktı. Ama Sonu cok açık uçlu bitti diye fikrimi değiştirdim. 3 part yapmaya karar verdim. 2. partın sonunu 3'e ekledim. 3. part uzun olacak ama olsun. Beklemede kalın! En kısa sürede sizlerle! "Bu elbiseyle bana ilk seviştiğimiz zamanı hatırlattın. Üstelik şuan da aynı otele gidiyoruz." Benim duyabileceğim bir şekilde fısıldadıktan sonra geriye çekilerek gözlerime baktı. Gözlerinden okunan özlem ve hüzün bedenimi ürpertirken yutkunarak gözlerimi gözlerinden çektim. "Geçmiş geçmişte kaldı Jeon." Dedim gözlerim ondan başka her yeri turluyorken. Kalbimde hissetmeye başladığım sızı gözlerimin dolmasına sebep olmaya başladığı için makyajımın akmaması adına gözlerimi kırpıştırarak tavana diktim. " Evet. Geçmiş geçmişte kaldı Aera. Ama bu yeni bir gelecek kurmamız için bir engel değil." Gözlerindeki hüzün ve özlem sesine de işlemişti. Peki ya kalbi? Kalbinde de hüzün ve özlem var mıydı? Gözlerine bakarak kalbini anlayabilir miydim? Bedenime yaklaştığını attığı adımdan anlamamla yüzümü tavandan onun yüzüne çevirdim. Sert görüntüsünün aksine gözleri yumuşacıktı. Dolan gözlerime takılı kalan gözleri öyle bir baktı ki gözlerime, nefes alamadığımı hisettim. Ama buna böyle çabuk yenilmemem gerekiyordu. "Sen benim geçmişimle birlikte geleceğimide öldürdün. Benden bunu istemen bencillik olmaz mı?" Diye sordum titreyen sesimle. Yıllar önce yaşanmış bu olayı geçmişinden silmek mümkün bile değilken bana yeni bir gelecekten bahsedemezdi. Hemde bu kendi sebep olduğu bir durumsa bencillik olmaz mıydı? Gözlerimde gezinen gözleri hafifçe doldu. "Ben senin geçmişini öldürdüm Aera. Ama bunu geleceğinin yaşaması için yaptım. O geleceğini benimle kurmanı istemem benim hakkım değil mi?" "Neden bu konuyu tekrardan açarak daha fazla canımı yakıyorsun Jeon?" "Çünkü artık yoruldum Aera. Senin bana yıllardır kurduğun bu düşmanlığa sırf canın yanmasın diye ayak uydurmaktan yoruldum. Senden tam tamına 3 yıl boyunca uzak kaldım. Sana düşman gibi davrandım. Sevdiğim kadının benim karşımda olması canımı çok yaktı. Ama bana en çok koyan senin gerçeğe inanmak istemeyip beni suçlamaya devam etmek istemendi." "Benim bu hayattaki tek varlığımı, babamı gözlerimin önünde öldürdün Jeon." Dedim içim acırken. Göz yaşlarım kendini artık tutamayarak bıraktığında gözlerimi kırpıştırmaya çalıştım. Kurduğum cümle geçmişin yaralarına tuz basarak tekrardan acıtmaya başlamıştı. Duyduğum Kin ve öfke bedenime yeniden yerleştiğinde sakin kalmak için derin bir nefes aldım. Karşımda kaskatı kesilen bedeni duyduklarıyla sarsıldı bu sefer. "Sen 3 yıl önce o gecede benim babamı gözlerimin önünde öldürdün. Onu korumak yerine onu öldürdün. O tabancadan çıkan kurşun sadece babamın kalbine değil benimde kalbime isabet etti. Ve sen kendinin katili oldun." O gün gözlerimin önünden geçerken kalbimde aynı kasılmayı hisettim. Dolu gözlerimden süzülen yaşta takılı kaldı gözleri. Ve daha sonra tekrar gözlerime kenetlendi. O gözlerde başka şeyler aradım ama yoktu. Onun gözlerinde özlem ve aşktan başka artık hiçbir duygu yoktu. "Ben sevdiğim kadının ölümünü göze alamazdım. Ben senin gidişini göze alamazdım." Dediğinde gözlerinde aradığım duyguyu sesinde hissettim. Pişmanlık. Bedenime bir adım daha yaklaştığında nefesi yüzüme çarptı. "Ben o telefon konuşmasını duyduktan sonra delirdim. O depoyu yakmak istedim. Her şeyi göze alacak kadar kendimi kaybettim." "Sana hâlâ da inanmıyorum Jeon. İnanmıyorum da güvenmiyorumda." "Yıllardır sana kendimi inandırmaya çalışıyorum. Neden bunda ısrarcı olmaya devam ediyorsun? Babanın sana olan ihanetini kabullenmek istemiyorsun. O gece çatışmaya çıkmamızdan 10 dakika kadar önce babana arabayı hazırlatmak adına soru sormaya gittiğimde babanı telefonla konuşurken duydum. 'Kızın bu gece işi bitecek emaneti getir' dediğinde ben kendimi hissedemedim. O an tüm sesler kesildi benim için. Ben sadece 'Kızın işi bitecek' laflarına kesildim. Ben sadece o cümlenin beynimde defalarca kez yankılanmasını hissettim ve o tetiğe bastım. İnan bana Aera. Artık inan bana. O seni öldürecekti. Senin çok güvendiğin baban senin canına kıyacaktı. Senin çok sevdiğin baban, varlığın dediğin baban bir gemi uğruna, mal uğruna sana kıyacaktı. Sen bana her ne kadar inanmak istemesende bu bir gerçek." Kurduğu cümlelerle tekrar ve tekrar beynimden vurulmuşa döndüm. Dediği her kelime beynime kurşun gibi tekrar tekrar saplanarak beni tekrardan mahvetti. Buna inanmak istemediğim için ısrarla başımı sağa sola salladım. Buna inanmak istemiyordum. Babamın bana ihanet ettiğine inanmak istemiyordum. Babam... Dünyanın en soylu mafyalarından, Jung Han. Tüm mafya alemi onu dürüstlüğü ve fedakarlığıyla tanırdı. Masumların kılına zarar vermemek için kendini tehlikeye atan babam nasıl da olur kendi öz kızına kıymak isterdi ki? Benim için yeri geldiğinde kendinden vazgeçen babam beni nasıl öldürmek isterdi ki? 3 yıl önceydi... O zamanlar babamın ortağı Jeon Bey'in isteği üzerine ben ve Jungkook babamın yanında eğitiliyorduk. Gelecekte onların yerini alabilmek için onların adını yaşatabilmek için mafyalık eğitimleri alıyorduk. Ta ki o gün gelene kadar. Babam ben ve Jungkook'a aceleyle hazırlanmamız gerektiğini bir operasyona katılacağımızı söylemişti. İkimizde ne yapacağımızı bilmiyorduk. Babam böylesine tedirgin ve aceleciyken nasıl hareket edeceğimizi bilmiyorduk. Hazırlanarak dışarıda beklerken Jungkook arabanın ne zaman hazır olacağını öğrenmek adına babamın yanına gitmişti. Dakikalar sonra tek hissettiğim ve duyduğum şey patlayan silahtı. Sonrası benim için tamamen felaketten farksızdı. Jungkook'un silahından çıkan o kurşundan sonra ben kendimi kaybettim. Ben kendimi o zamandan bu yana kadar Jungkook'a karşı hep kaybettim. Onu öldürmek istedim. Ona işkence etmek istedim. Babamı öldürme sebebine inanmak istemedim. Babamın beni öldürmesine inanmak istemedim. Yıllardır ona kin öfke ve nefret taşıdım. Ondan tek başıma intikam almak için herkese sözleşmeyi fes ettiğine dair yalan söyledim. Babamın çatışmada öldüğünü söyleyerek yıllarca içimdeki tüm öfkeyi kapattım. Jeon'la ayrılan yollarımız bugün tamamen birleşti. Jeon'a duyduğum intikam ve öfke bugün yine gömüldüğü yerden dirildi. Ve ben bugün yıllardır ettiğim intikam yeminini Jeon Jungkook'tan alacaktım. Hemde hiç acımadan. Akan gözlerimi kırpıştırarak sakinleşmek adına derin bir nefes aldım. Onun da dolu dolu olan gözleri akmamak için direniyordu. Sakinleşmeli ve yılların acısına artık son vermeliydim. Kapıya adımlamadan önce son kez fısıldadım. "Benim aşkımı ihanet gömdü Jeon. Onu tekrar diriltecek olan intikamımdır." ...
Devam 1 Çok dikkatli olun. Çocuk gibi didişerek kendinizi tehlikeye atmayın. Sizi yönlendireceğim. Bu sebeple dikkatiniz hep bende olsun. Ayrıca beni dinlediğinizi belli etmezseniz iyi olur. Sonra yakalanmak istemeyiz." Jack'ın defalarca kez dile getirdiklerine oflayarak başımı salladım. Jeon'unda bu durumda benden farkı yoktu. İkimizde son kez onaylayarak Lüks mekana doğru ilerlemeye başladık. Bu otele gelerek tekrardan anılarım canlanmıştı. Onunla geçirdiğim güzel vakitler tebessüm etmeme sebep oldu kendi kendime. Kolum kolunda olan Jeon istifini bozmadan karşıya odaklıyken ben aklımdaki düşüncelerle boğuşuyordum. Bugün her şey son bulacaktı. Onun içinde benim içinde. Buna odaklanmalıydım. Bu gecenin doluluğuna ve yoğunluğuna inanmalıydım. Düşüncelerimden şimdilik sıyrılarak bende onun gibi karşıya odaklandım. İçeriye geçen konuklara yol gösteren korumalarda takılı kaldı gözlerim. Yavaş yavaş kapıya vardığımızda kulaklıklarımızdan ses duyuldu. "Sakin ol Aera. Park Byeol demen yeterli. Aynı şekilde sende Jeon. Park Kai demen yeterli. Belli etmeyin. İstifinizi bozmadan devam edin." Dedikleriyle kaşlarım çatılırken kısık bir şekilde fısıldadım. "Park Byeol mu?" "Evet Park Byeol. Park Kai'nin müstakbel karısı." Dalgayla karışık söylediği bu cümle gözlerimin fal taşı gibi açılmasına sebep olmuştu. Sıkıntıyla soluyarak cevap vereceğim sırada Jeon'un sesini işittim. "Ben Park Kai ve müstakbel eşim Park Byeol." Korumaya karşı yaptığı açıklamayı sabırla karşılayarak sustum. Tek bir mimiğim her şeyi bozabilirdi. Koruma başını sallayarak elindeki rezervasyon defterinde göz gezdirdiğinde başını salladı. "Evet. Buyrun Efendim. Masanız ortadaki en büyük masa. Arkadaşlar eşlik edecektir." Diyerek Jeon'u cevapladığında Jeon başını sallayarak içeriye doğru adımlarken bende ona ayak uydurdum. Mekana giriş yapmamızla bakışlarım içerde gezinmeye başladı. Her şey büyük bir titizlikle hazırlanmış görünüyordu. Konuklar yavaş yavaş yerlerine geçiyordu. Bize eşlik eden görevli ortada ki büyük masayı işaret ettiğinde bakışlarım masada gezindi ve en baş noktada durdu. O an her şey durdu. O an tüm zaman durdu. O an kalbim durdu. Tüm herkes tüm her şey sustu. Adımlarım yavaş yavaş dururken bedenim kaskatı kesildi. Jeon'un adımları da benim gibi durdu. Dudaklarım titremeye başladı. "B-bu..." Dedim ama dilim devamını getirmeye varmadı. Jeon Jeongsan tüm benliğiyle karşımdaydı. "J-jeon." Diyebildim sadece. Sesin gitmesini umursamayarak sadece adını seslenebildim. Tam o anda kulaklığımı kulağımdan çıkaran soğuk bir el hissettim. "Baban." Dedim kekeleyerek. Bunun şokuyla kaskatı kesilen bedenimi bir ürperti ele geçirdi. Gözlerimi yavaşça o yönden çekerek Jeon'a yönelttim. Dolu dolu gözleri karşıdan beni buldu. "Babam." Dedi duraksadı. Benim gibi şokta değildi aksine daha sakindi. Bunu önceden yaşanmışlığın verdiği sakinlik vardı üzerinde. "Babam. Namı değer Chan Min. Jeon Jeongsan değil. Namı değer Chan Min. Yıllarca ölü taklidi yapıp, kayıtlara Chan Min diye geçen babam. Babanla iş birliği yapıp önce seni sonra beni öldürecek olan ama baban ölünce ülkeden kaçan Chan min. Sonra hafızasını kaybedip bizi ve geçmişini tamamiyle unutan Chan Min." Dedikleriyle omuzlarım çöktü ve kalbim hızlandı. Gözlerim inanmak istemezcesine bir o tarafta bir bu tarafta geziniyordu. Aklım artık doluluktan firarın eşiğindeydi. Neydi bu böyle? Bedenimle birlikte tutulan dilimi zar zor aralamaya çalıştım. "J-jeon...Bu..." Dedim ve tekrar duraksadım. Elindeki kulaklıklarımızın ucunu parmağıyla daha çok tıkadı.
Devam 2 "Evet Aera. Babam...Ölmemiş ben bunu öğreneli haftalar oluyor. Baban ile işbirliği yaptıktan sonra yurtdışına kaçmış. Hafızasını kaybettikten sonra yani öyle söyleniyor birkaç ay önce buraya dönmüş ve Su-ho denilen piçle işbirliği yaparak kendini onun abisi olarak tanıtmış. Su-ho'yu öldürdü. Bunun sebebini bilmiyorum. Ama Su-ho'yu öldürmüş ve bu bilinmiyor. Hafızası yerinde mi değil mi bu belli değil." Dedikleri yutkunmama sebep oldu. Bize Chan Min diye tanıttığı kendi öz babası mıydı yani? En başından beri her şeyi biliyordu. Çıkmaz sokağa girmiştim. Ne yapacağımı bilmiyordum. Şuan karşımda babamın eski dostu olan Jeon Jeongsan duruyordu ve ben nasıl hareket edeceğimi bilmiyordum. Jeon Jeongsan öldü diyen çıkan haberler yalandı. Peki şuan neden kimse onun yaşadığına takılmıyordu? Aklımı okumuş gibi bana baktı. "Kimse onun neden yaşadığını veya nesen yalan söylediğini soruşturmuyor. Daha doğrusu bilmiyor. O buraya kaçak gelmiş durumda. Kimliğini korumayı bildiği gibi yüzünü de korumayı biliyor. Seninle konuştuğum her şeyin çoğunluğu yalandı. Bu sabah seninle kurduğum o planların hepsi yalandı. Her şeyin farkındaydım. Sırf sen benimle gel diye yalan söyledim. Çünkü bu gece her şey son bulmalı. Artık bana inanmalı ve hayatımıza beraber devam etmeliyiz. Güvendiğimiz insanların bizi bozup bitirmesine izin vermemeli o bozulan parçaları tekrardan birleştirmeliyiz." Yaşadığım şaşkınlıklar üst üste gelerek beni sarsmak için elinden gelen her şeyi yapıyorlardı. Bir yanımı korku bir yanımı intikam korkusu sardı. Korku dediklerinin doğruluğuyla büyürken intikam yalan söylemenin dedikleriyle büyüdü. Ama korkum daha çok ağır bastı çünkü Jeon Jeongsan tam karşımdaydı ve bu daha çok soru işareti getiriyordu karşıma. Bakışlarım gözlerinin en derininde duraksadı. Gözlerimde ne gördü bilmiyordum ama yüzünde buruk bir tebessüm oluştu bana odaklıyken. "Dediğin gibi aşkımı öldüren ihanetti. Ama bu benim değil bize gelen ihanetti. Evet bunu diriltecek olan intikam. Ama bizim alacağımız intikam. Senin benden alacağın intikam değil." Diye fısıldadı. Gözlerimde dedikleriyle istemsizce dolduğunda gözlerimi kırpıştırdım. "Biliyorum aklında çok fazla soru var. Hepsinin cevabına ulaşacağına söz veriyorum. Şimdi önceliğimiz birbirimize güvenmemiz ve omuz omuza vermemiz. Eğer Jeon Jeongsan hafızasını dedikleri gibi kaybettiyse ekip bize yardımcı olacak. Ama aksi olursa ekiple birlikte ikimiz halledeceğiz. Ikimizin meselesi bu. Biliyorum bana güvenmiyorsun. İnanmıyorsun. Eğer günün sonunda dediklerim doğru çıkmazsa silahı beni tam kalbimden vurman için kendim eline vereceğim. Ama lütfen bana bir şans ver ve inan. İkimizinde pişman olmaması için." Gözleri gözlerime yalvarırcasına baktı. Gözlerimde ki gözleri gözlerimde yalvarırcasına gezindi. Peki ben ne yapmalıydım? Ona inanmalı mıydım? "Aera...Sana olan aşkım üzerine yemin ederim ki seni hayal kırıklığına uğrattığım an vur beni. Bu gece benden alacağın intikamını ben kendi ellerimle sana veriyorum." Boğazıma oturan yumruyu umursamayarak dudaklarımı aralamaya çalıştım. "Neden beni tekrar elde etmek istiyorsun?" Diye sordum gözlerine bakarken. Aralık olan dudakları titrek bir nefes verdi ve gözleri donuklaştı. Bu soruyu sormayı bende beklemiyordum. Ama kalbimden geçen buydu. "Sen neden intikamı yıllardır almayıp bugün alıyorsun peki? Bunu bugün için planladığını biliyorum." Dedikleriyle kalbimin durduğunu hisettim. Gözlerimde ki gözleri daha da karardı. Bunu anladığını biliyordum peki kalbim neden zorluyordu beni? Neden bu soruya cevap vermemek için tutulmuştu dilim? Sessizliğimi koruduğumda o benim yerime araladı dudaklarını. "Parmağın tetiğe gitmedi beni tam kalbimden vurman için. Aynı şekilde benimde kalbim kapatamadı seni. Hala birbirimize çok aşıkken bize yarım kalmış bir son yakışır mı? İnkar edemezsin. Gözlerin her şeyi söylüyor bana dudakların söylemese bile." "Ya gözlerim yalan söylüyorsa Jeon?" "Gözler yalan söylemez. Bana o kadar güzel bakıyorken yalan söyleyemeye kıyamaz." Gözleri tekrardan gözlerimin en derinine kilitlendiğinde bir cevap vermem gerektiğini biliyordum. Vaktimiz daralıyordu. "Sana ayak uyduracağım Jeon." Dedim. Gözleri parladığında tebessüm etti. "Teşekkür ederim." Elindeki kulaklığı aceleyle tekrar kulağımıza yerleştirdiğinde Jack'ın bağırış sesleri yükseldi. "TANRIM SİZ DELIRDINIZ MI?! NEDEN CEVAP VERMİYORSUNUZ?! BAŞINIZA BIR SEY GELDIK SANDIK! ORAYA GELMEMIZE SANİYELER VARDI! Bağırmasıyla yüzümü buruşturmamla Jeon onun aksine daha sakin bir şekilde fısıldadı. "Bağırmayı kes. İyiyiz. Garsonun dikkatini çektik diye çıkardık. Şimdi masaya geçeceğiz. Eğer ses kesilirse endişe etmeyin. Halledeceğiz. Biz talimat verdiğimizde harekete geçin." "Jeon! Sen-" Jack konuşamadan Jungkook sesi kapattığında tekrardan bana döndü. "Öncelikle A planı ve B planı oluşturmalıyız. Çok dikkat çektik. Bir an önce masaya geçmeliyiz. A planı, eğer Jeon Jeongsan'ın hafızası dedikleri gibi gitmişse devreye girecek. Yapacağımız tek şey önceden yaptığımız planı uygulamak. Eğerki Hafızası gerçekten de yerindeyse B planına geçeceğiz. Burada işimiz daha da zorlaşacak ama üstesinden geleceğiz." "B planı nedir?" Diye sordum. "B planı şöyle. Eğer ki hafızası yerindeyse davetin bozulmaması için ilk başta sessiz kalacaktır. Sen odaya çıkana kadar bize ayak uydurup daha sonra bize saldırmaya çalışacaktır. Çünkü ne amaçla geldiğimizin farkında. Onunla bir şekilde duruma göre başa çıkmamamız gerekiyor. Bunu o ana göre karar vereceğiz. Şimdiki önceliğimiz hafızasının yerinde olup olmadığını anlamak." Dedikleriyle başımı onaylarcasına salladım. Gözlerimde gezinen gözleri daha da derinleştiğinde daha fazla dikkat çekmemek için masaya adımlamadan önce son kez fısıldadı. "Her ne kadar yanında olsamda dikkatli ol. Bir kez daha seni kaybetmeyi göze alamam." Devam Edecek...
O kadar cabuk geldimki hikaye yok ama her zaman ki gibi gözüm kapalı sana güvendiğim için mükemmel olduğunu biliyorum like attim baglanti kopyalandi ve yorum yaizldi eline sağlık tek kelimeyle mükemmel olmuş güzellim benimm🤍🌟
Diyecek söz bulamıyorum cidden atarlı mükemmel olduğu için ne diye bilirim ki, jeon um konuşmaları deyişim şekilleri cidden akıyor kısası şaşırdımı Harika Yazarın Kalemi ellerin dert görmesin aynı zamanda kalbinde 🌺❤️
🌃Jeon Jungkook Ile Hayal Et|Sana Aşık Olan Düşmanınla İşbirliği Yaparsın| 3/1
🌃 Jeon Jungkook × Jung Aera
🌃 Aurora'nın Kaleminden
🌃 Şarkıyla okumanızı tavsiye ederim.
🌃 Keyifli Okumalar!
📌📌 ONEMLI!!!!!!📌📌
Normalde kurgu 2 part olacaktı. Ama Sonu cok açık uçlu bitti diye fikrimi değiştirdim. 3 part yapmaya karar verdim. 2. partın sonunu 3'e ekledim. 3. part uzun olacak ama olsun. Beklemede kalın! En kısa sürede sizlerle!
"Bu elbiseyle bana ilk seviştiğimiz zamanı hatırlattın. Üstelik şuan da aynı otele gidiyoruz."
Benim duyabileceğim bir şekilde fısıldadıktan sonra geriye çekilerek gözlerime baktı. Gözlerinden okunan özlem ve hüzün bedenimi ürpertirken yutkunarak gözlerimi gözlerinden çektim.
"Geçmiş geçmişte kaldı Jeon."
Dedim gözlerim ondan başka her yeri turluyorken. Kalbimde hissetmeye başladığım sızı gözlerimin dolmasına sebep olmaya başladığı için makyajımın akmaması adına gözlerimi kırpıştırarak tavana diktim.
" Evet. Geçmiş geçmişte kaldı Aera. Ama bu yeni bir gelecek kurmamız için bir engel değil."
Gözlerindeki hüzün ve özlem sesine de işlemişti. Peki ya kalbi? Kalbinde de hüzün ve özlem var mıydı? Gözlerine bakarak kalbini anlayabilir miydim? Bedenime yaklaştığını attığı adımdan anlamamla yüzümü tavandan onun yüzüne çevirdim. Sert görüntüsünün aksine gözleri yumuşacıktı. Dolan gözlerime takılı kalan gözleri öyle bir baktı ki gözlerime, nefes alamadığımı hisettim. Ama buna böyle çabuk yenilmemem gerekiyordu.
"Sen benim geçmişimle birlikte geleceğimide öldürdün. Benden bunu istemen bencillik olmaz mı?"
Diye sordum titreyen sesimle. Yıllar önce yaşanmış bu olayı geçmişinden silmek mümkün bile değilken bana yeni bir gelecekten bahsedemezdi. Hemde bu kendi sebep olduğu bir durumsa bencillik olmaz mıydı? Gözlerimde gezinen gözleri hafifçe doldu.
"Ben senin geçmişini öldürdüm Aera. Ama bunu geleceğinin yaşaması için yaptım. O geleceğini benimle kurmanı istemem benim hakkım değil mi?"
"Neden bu konuyu tekrardan açarak daha fazla canımı yakıyorsun Jeon?"
"Çünkü artık yoruldum Aera. Senin bana yıllardır kurduğun bu düşmanlığa sırf canın yanmasın diye ayak uydurmaktan yoruldum. Senden tam tamına 3 yıl boyunca uzak kaldım. Sana düşman gibi davrandım. Sevdiğim kadının benim karşımda olması canımı çok yaktı. Ama bana en çok koyan senin gerçeğe inanmak istemeyip beni suçlamaya devam etmek istemendi."
"Benim bu hayattaki tek varlığımı, babamı gözlerimin önünde öldürdün Jeon."
Dedim içim acırken. Göz yaşlarım kendini artık tutamayarak bıraktığında gözlerimi kırpıştırmaya çalıştım. Kurduğum cümle geçmişin yaralarına tuz basarak tekrardan acıtmaya başlamıştı. Duyduğum Kin ve öfke bedenime yeniden yerleştiğinde sakin kalmak için derin bir nefes aldım. Karşımda kaskatı kesilen bedeni duyduklarıyla sarsıldı bu sefer.
"Sen 3 yıl önce o gecede benim babamı gözlerimin önünde öldürdün. Onu korumak yerine onu öldürdün. O tabancadan çıkan kurşun sadece babamın kalbine değil benimde kalbime isabet etti. Ve sen kendinin katili oldun."
O gün gözlerimin önünden geçerken kalbimde aynı kasılmayı hisettim. Dolu gözlerimden süzülen yaşta takılı kaldı gözleri. Ve daha sonra tekrar gözlerime kenetlendi. O gözlerde başka şeyler aradım ama yoktu. Onun gözlerinde özlem ve aşktan başka artık hiçbir duygu yoktu.
"Ben sevdiğim kadının ölümünü göze alamazdım. Ben senin gidişini göze alamazdım."
Dediğinde gözlerinde aradığım duyguyu sesinde hissettim. Pişmanlık. Bedenime bir adım daha yaklaştığında nefesi yüzüme çarptı.
"Ben o telefon konuşmasını duyduktan sonra delirdim. O depoyu yakmak istedim. Her şeyi göze alacak kadar kendimi kaybettim."
"Sana hâlâ da inanmıyorum Jeon. İnanmıyorum da güvenmiyorumda."
"Yıllardır sana kendimi inandırmaya çalışıyorum. Neden bunda ısrarcı olmaya devam ediyorsun? Babanın sana olan ihanetini kabullenmek istemiyorsun. O gece çatışmaya çıkmamızdan 10 dakika kadar önce babana arabayı hazırlatmak adına soru sormaya gittiğimde babanı telefonla konuşurken duydum. 'Kızın bu gece işi bitecek emaneti getir' dediğinde ben kendimi hissedemedim. O an tüm sesler kesildi benim için. Ben sadece 'Kızın işi bitecek' laflarına kesildim. Ben sadece o cümlenin beynimde defalarca kez yankılanmasını hissettim ve o tetiğe bastım. İnan bana Aera. Artık inan bana. O seni öldürecekti. Senin çok güvendiğin baban senin canına kıyacaktı. Senin çok sevdiğin baban, varlığın dediğin baban bir gemi uğruna, mal uğruna sana kıyacaktı. Sen bana her ne kadar inanmak istemesende bu bir gerçek."
Kurduğu cümlelerle tekrar ve tekrar beynimden vurulmuşa döndüm. Dediği her kelime beynime kurşun gibi tekrar tekrar saplanarak beni tekrardan mahvetti. Buna inanmak istemediğim için ısrarla başımı sağa sola salladım. Buna inanmak istemiyordum. Babamın bana ihanet ettiğine inanmak istemiyordum.
Babam...
Dünyanın en soylu mafyalarından, Jung Han. Tüm mafya alemi onu dürüstlüğü ve fedakarlığıyla tanırdı. Masumların kılına zarar vermemek için kendini tehlikeye atan babam nasıl da olur kendi öz kızına kıymak isterdi ki? Benim için yeri geldiğinde kendinden vazgeçen babam beni nasıl öldürmek isterdi ki?
3 yıl önceydi...
O zamanlar babamın ortağı Jeon Bey'in isteği üzerine ben ve Jungkook babamın yanında eğitiliyorduk. Gelecekte onların yerini alabilmek için onların adını yaşatabilmek için mafyalık eğitimleri alıyorduk. Ta ki o gün gelene kadar.
Babam ben ve Jungkook'a aceleyle hazırlanmamız gerektiğini bir operasyona katılacağımızı söylemişti. İkimizde ne yapacağımızı bilmiyorduk. Babam böylesine tedirgin ve aceleciyken nasıl hareket edeceğimizi bilmiyorduk. Hazırlanarak dışarıda beklerken Jungkook arabanın ne zaman hazır olacağını öğrenmek adına babamın yanına gitmişti. Dakikalar sonra tek hissettiğim ve duyduğum şey patlayan silahtı. Sonrası benim için tamamen felaketten farksızdı.
Jungkook'un silahından çıkan o kurşundan sonra ben kendimi kaybettim. Ben kendimi o zamandan bu yana kadar Jungkook'a karşı hep kaybettim. Onu öldürmek istedim. Ona işkence etmek istedim. Babamı öldürme sebebine inanmak istemedim. Babamın beni öldürmesine inanmak istemedim. Yıllardır ona kin öfke ve nefret taşıdım. Ondan tek başıma intikam almak için herkese sözleşmeyi fes ettiğine dair yalan söyledim. Babamın çatışmada öldüğünü söyleyerek yıllarca içimdeki tüm öfkeyi kapattım. Jeon'la ayrılan yollarımız bugün tamamen birleşti. Jeon'a duyduğum intikam ve öfke bugün yine gömüldüğü yerden dirildi.
Ve ben bugün yıllardır ettiğim intikam yeminini Jeon Jungkook'tan alacaktım. Hemde hiç acımadan.
Akan gözlerimi kırpıştırarak sakinleşmek adına derin bir nefes aldım. Onun da dolu dolu olan gözleri akmamak için direniyordu. Sakinleşmeli ve yılların acısına artık son vermeliydim. Kapıya adımlamadan önce son kez fısıldadım.
"Benim aşkımı ihanet gömdü Jeon. Onu tekrar diriltecek olan intikamımdır."
...
Devam 1
Çok dikkatli olun. Çocuk gibi didişerek kendinizi tehlikeye atmayın. Sizi yönlendireceğim. Bu sebeple dikkatiniz hep bende olsun. Ayrıca beni dinlediğinizi belli etmezseniz iyi olur. Sonra yakalanmak istemeyiz."
Jack'ın defalarca kez dile getirdiklerine oflayarak başımı salladım. Jeon'unda bu durumda benden farkı yoktu. İkimizde son kez onaylayarak Lüks mekana doğru ilerlemeye başladık. Bu otele gelerek tekrardan anılarım canlanmıştı. Onunla geçirdiğim güzel vakitler tebessüm etmeme sebep oldu kendi kendime. Kolum kolunda olan Jeon istifini bozmadan karşıya odaklıyken ben aklımdaki düşüncelerle boğuşuyordum. Bugün her şey son bulacaktı. Onun içinde benim içinde. Buna odaklanmalıydım. Bu gecenin doluluğuna ve yoğunluğuna inanmalıydım. Düşüncelerimden şimdilik sıyrılarak bende onun gibi karşıya odaklandım. İçeriye geçen konuklara yol gösteren korumalarda takılı kaldı gözlerim. Yavaş yavaş kapıya vardığımızda kulaklıklarımızdan ses duyuldu.
"Sakin ol Aera. Park Byeol demen yeterli. Aynı şekilde sende Jeon. Park Kai demen yeterli. Belli etmeyin. İstifinizi bozmadan devam edin."
Dedikleriyle kaşlarım çatılırken kısık bir şekilde fısıldadım.
"Park Byeol mu?"
"Evet Park Byeol. Park Kai'nin müstakbel karısı."
Dalgayla karışık söylediği bu cümle gözlerimin fal taşı gibi açılmasına sebep olmuştu. Sıkıntıyla soluyarak cevap vereceğim sırada Jeon'un sesini işittim.
"Ben Park Kai ve müstakbel eşim Park Byeol."
Korumaya karşı yaptığı açıklamayı sabırla karşılayarak sustum. Tek bir mimiğim her şeyi bozabilirdi. Koruma başını sallayarak elindeki rezervasyon defterinde göz gezdirdiğinde başını salladı.
"Evet. Buyrun Efendim. Masanız ortadaki en büyük masa. Arkadaşlar eşlik edecektir."
Diyerek Jeon'u cevapladığında Jeon başını sallayarak içeriye doğru adımlarken bende ona ayak uydurdum. Mekana giriş yapmamızla bakışlarım içerde gezinmeye başladı. Her şey büyük bir titizlikle hazırlanmış görünüyordu. Konuklar yavaş yavaş yerlerine geçiyordu. Bize eşlik eden görevli ortada ki büyük masayı işaret ettiğinde bakışlarım masada gezindi ve en baş noktada durdu.
O an her şey durdu.
O an tüm zaman durdu.
O an kalbim durdu.
Tüm herkes tüm her şey sustu.
Adımlarım yavaş yavaş dururken bedenim kaskatı kesildi. Jeon'un adımları da benim gibi durdu. Dudaklarım titremeye başladı.
"B-bu..."
Dedim ama dilim devamını getirmeye varmadı.
Jeon Jeongsan tüm benliğiyle karşımdaydı.
"J-jeon."
Diyebildim sadece. Sesin gitmesini umursamayarak sadece adını seslenebildim. Tam o anda kulaklığımı kulağımdan çıkaran soğuk bir el hissettim.
"Baban."
Dedim kekeleyerek. Bunun şokuyla kaskatı kesilen bedenimi bir ürperti ele geçirdi. Gözlerimi yavaşça o yönden çekerek Jeon'a yönelttim. Dolu dolu gözleri karşıdan beni buldu.
"Babam."
Dedi duraksadı. Benim gibi şokta değildi aksine daha sakindi. Bunu önceden yaşanmışlığın verdiği sakinlik vardı üzerinde.
"Babam. Namı değer Chan Min. Jeon Jeongsan değil. Namı değer Chan Min. Yıllarca ölü taklidi yapıp, kayıtlara Chan Min diye geçen babam. Babanla iş birliği yapıp önce seni sonra beni öldürecek olan ama baban ölünce ülkeden kaçan Chan min. Sonra hafızasını kaybedip bizi ve geçmişini tamamiyle unutan Chan Min."
Dedikleriyle omuzlarım çöktü ve kalbim hızlandı. Gözlerim inanmak istemezcesine bir o tarafta bir bu tarafta geziniyordu. Aklım artık doluluktan firarın eşiğindeydi. Neydi bu böyle?
Bedenimle birlikte tutulan dilimi zar zor aralamaya çalıştım.
"J-jeon...Bu..."
Dedim ve tekrar duraksadım. Elindeki kulaklıklarımızın ucunu parmağıyla daha çok tıkadı.
Devam 2
"Evet Aera. Babam...Ölmemiş ben bunu öğreneli haftalar oluyor. Baban ile işbirliği yaptıktan sonra yurtdışına kaçmış. Hafızasını kaybettikten sonra yani öyle söyleniyor birkaç ay önce buraya dönmüş ve Su-ho denilen piçle işbirliği yaparak kendini onun abisi olarak tanıtmış. Su-ho'yu öldürdü. Bunun sebebini bilmiyorum. Ama Su-ho'yu öldürmüş ve bu bilinmiyor. Hafızası yerinde mi değil mi bu belli değil."
Dedikleri yutkunmama sebep oldu. Bize Chan Min diye tanıttığı kendi öz babası mıydı yani? En başından beri her şeyi biliyordu. Çıkmaz sokağa girmiştim. Ne yapacağımı bilmiyordum. Şuan karşımda babamın eski dostu olan Jeon Jeongsan duruyordu ve ben nasıl hareket edeceğimi bilmiyordum. Jeon Jeongsan öldü diyen çıkan haberler yalandı. Peki şuan neden kimse onun yaşadığına takılmıyordu? Aklımı okumuş gibi bana baktı.
"Kimse onun neden yaşadığını veya nesen yalan söylediğini soruşturmuyor. Daha doğrusu bilmiyor. O buraya kaçak gelmiş durumda. Kimliğini korumayı bildiği gibi yüzünü de korumayı biliyor. Seninle konuştuğum her şeyin çoğunluğu yalandı. Bu sabah seninle kurduğum o planların hepsi yalandı. Her şeyin farkındaydım. Sırf sen benimle gel diye yalan söyledim. Çünkü bu gece her şey son bulmalı. Artık bana inanmalı ve hayatımıza beraber devam etmeliyiz. Güvendiğimiz insanların bizi bozup bitirmesine izin vermemeli o bozulan parçaları tekrardan birleştirmeliyiz."
Yaşadığım şaşkınlıklar üst üste gelerek beni sarsmak için elinden gelen her şeyi yapıyorlardı.
Bir yanımı korku bir yanımı intikam korkusu sardı.
Korku dediklerinin doğruluğuyla büyürken intikam yalan söylemenin dedikleriyle büyüdü. Ama korkum daha çok ağır bastı çünkü Jeon Jeongsan tam karşımdaydı ve bu daha çok soru işareti getiriyordu karşıma. Bakışlarım gözlerinin en derininde duraksadı. Gözlerimde ne gördü bilmiyordum ama yüzünde buruk bir tebessüm oluştu bana odaklıyken.
"Dediğin gibi aşkımı öldüren ihanetti. Ama bu benim değil bize gelen ihanetti. Evet bunu diriltecek olan intikam. Ama bizim alacağımız intikam. Senin benden alacağın intikam değil."
Diye fısıldadı. Gözlerimde dedikleriyle istemsizce dolduğunda gözlerimi kırpıştırdım.
"Biliyorum aklında çok fazla soru var. Hepsinin cevabına ulaşacağına söz veriyorum. Şimdi önceliğimiz birbirimize güvenmemiz ve omuz omuza vermemiz. Eğer Jeon Jeongsan hafızasını dedikleri gibi kaybettiyse ekip bize yardımcı olacak. Ama aksi olursa ekiple birlikte ikimiz halledeceğiz. Ikimizin meselesi bu. Biliyorum bana güvenmiyorsun. İnanmıyorsun. Eğer günün sonunda dediklerim doğru çıkmazsa silahı beni tam kalbimden vurman için kendim eline vereceğim. Ama lütfen bana bir şans ver ve inan. İkimizinde pişman olmaması için."
Gözleri gözlerime yalvarırcasına baktı. Gözlerimde ki gözleri gözlerimde yalvarırcasına gezindi.
Peki ben ne yapmalıydım? Ona inanmalı mıydım?
"Aera...Sana olan aşkım üzerine yemin ederim ki seni hayal kırıklığına uğrattığım an vur beni. Bu gece benden alacağın intikamını ben kendi ellerimle sana veriyorum."
Boğazıma oturan yumruyu umursamayarak dudaklarımı aralamaya çalıştım.
"Neden beni tekrar elde etmek istiyorsun?"
Diye sordum gözlerine bakarken. Aralık olan dudakları titrek bir nefes verdi ve gözleri donuklaştı. Bu soruyu sormayı bende beklemiyordum. Ama kalbimden geçen buydu.
"Sen neden intikamı yıllardır almayıp bugün alıyorsun peki? Bunu bugün için planladığını biliyorum."
Dedikleriyle kalbimin durduğunu hisettim. Gözlerimde ki gözleri daha da karardı. Bunu anladığını biliyordum peki kalbim neden zorluyordu beni? Neden bu soruya cevap vermemek için tutulmuştu dilim? Sessizliğimi koruduğumda o benim yerime araladı dudaklarını.
"Parmağın tetiğe gitmedi beni tam kalbimden vurman için. Aynı şekilde benimde kalbim kapatamadı seni. Hala birbirimize çok aşıkken bize yarım kalmış bir son yakışır mı? İnkar edemezsin. Gözlerin her şeyi söylüyor bana dudakların söylemese bile."
"Ya gözlerim yalan söylüyorsa Jeon?"
"Gözler yalan söylemez. Bana o kadar güzel bakıyorken yalan söyleyemeye kıyamaz."
Gözleri tekrardan gözlerimin en derinine kilitlendiğinde bir cevap vermem gerektiğini biliyordum. Vaktimiz daralıyordu.
"Sana ayak uyduracağım Jeon."
Dedim. Gözleri parladığında tebessüm etti.
"Teşekkür ederim."
Elindeki kulaklığı aceleyle tekrar kulağımıza yerleştirdiğinde Jack'ın bağırış sesleri yükseldi.
"TANRIM SİZ DELIRDINIZ MI?! NEDEN CEVAP VERMİYORSUNUZ?! BAŞINIZA BIR SEY GELDIK SANDIK! ORAYA GELMEMIZE SANİYELER VARDI!
Bağırmasıyla yüzümü buruşturmamla Jeon onun aksine daha sakin bir şekilde fısıldadı.
"Bağırmayı kes. İyiyiz. Garsonun dikkatini çektik diye çıkardık. Şimdi masaya geçeceğiz. Eğer ses kesilirse endişe etmeyin. Halledeceğiz. Biz talimat verdiğimizde harekete geçin."
"Jeon! Sen-"
Jack konuşamadan Jungkook sesi kapattığında tekrardan bana döndü.
"Öncelikle A planı ve B planı oluşturmalıyız. Çok dikkat çektik. Bir an önce masaya geçmeliyiz. A planı, eğer Jeon Jeongsan'ın hafızası dedikleri gibi gitmişse devreye girecek. Yapacağımız tek şey önceden yaptığımız planı uygulamak. Eğerki Hafızası gerçekten de yerindeyse B planına geçeceğiz. Burada işimiz daha da zorlaşacak ama üstesinden geleceğiz."
"B planı nedir?"
Diye sordum.
"B planı şöyle. Eğer ki hafızası yerindeyse davetin bozulmaması için ilk başta sessiz kalacaktır. Sen odaya çıkana kadar bize ayak uydurup daha sonra bize saldırmaya çalışacaktır. Çünkü ne amaçla geldiğimizin farkında. Onunla bir şekilde duruma göre başa çıkmamamız gerekiyor. Bunu o ana göre karar vereceğiz. Şimdiki önceliğimiz hafızasının yerinde olup olmadığını anlamak."
Dedikleriyle başımı onaylarcasına salladım. Gözlerimde gezinen gözleri daha da derinleştiğinde daha fazla dikkat çekmemek için masaya adımlamadan önce son kez fısıldadı.
"Her ne kadar yanında olsamda dikkatli ol. Bir kez daha seni kaybetmeyi göze alamam."
Devam Edecek...
O kadar cabuk geldimki hikaye yok ama her zaman ki gibi gözüm kapalı sana güvendiğim için mükemmel olduğunu biliyorum like attim baglanti kopyalandi ve yorum yaizldi eline sağlık tek kelimeyle mükemmel olmuş güzellim benimm🤍🌟
Wow wow Aurora'mın şaheseri geldi❤️🫶
Ayyy bomba gibi olmuşş çıldırıyorum çok güzeldii bayıldımm ellerine emeğine sağlık bebeğim💋💋
Kalbim hızlı hızlı çarptı bu hikayenin güzelliğinden
:)
Ay geldi Bismillahirrahmanirrahim 😭
Diyecek söz bulamıyorum cidden atarlı mükemmel olduğu için ne diye bilirim ki, jeon um konuşmaları deyişim şekilleri cidden akıyor kısası şaşırdımı Harika Yazarın Kalemi ellerin dert görmesin aynı zamanda kalbinde 🌺❤️
İLKKK
Çok güzel aşkm
Mükemmel olmuuuşş bayıldım bayıldıımm ellerine sağlık çok güzel ilerliyor yaa😻
Gec geldim yaaa diger bölüm acayip heycanli olucak kesinn
Çok heyecanlıııı.
Çok güzeldi her zamanki gibi😻♥️
Kahretsin çok geciktim ya! Ama varya şaşırmamışsın ve mükemmel olmuşş!! Zaman hızlı geçse de hemen okusak devamını. Eline emeğine sağlık cinımm!! >
Wow ilk defa bi gün iki gün sonra falan değilde bi saat sonra geldim slsjfmcmsk
Mükoooo olmuşşş 💫🔮
Eline sağlık çok güzel olmuş yine
ŞAHANEEE❤
Kitap yazsan yazar olursun o kadar güzel yani hayatımda okudugum en begendigim hikaye yemin ederim cok güzel
Şaheser yaratmişsiniz yine yazar hanim❤❤ellerinize saglikk
AGAGAGAGAG YENİ BÖLÜMMMM💞
Şarkı adı ne lütfen söyler misiniz hikaye müqqqq
❤Cox guzel olmuş aşk😊
işte geldi şaheserimizz🧸💗
Weuww
Aeranın babası aera nın dediği gibi biriyse neden onu öldürmek istesin ki? Jeon doğru mu soyluyor bilemedim.
Brwvo 😊😊😊😊
Devamı ne zaman gelir
En kısa sürede hayatim
.
???
@@AurorasssJ1 mukemmel
Devamı kim yedi yarım bu
Devam edecek yazmistimm
@@AurorasssJ1 biliyorum şakasına ironi olarak yazdım güzel kurgu oldu için dedim
Yine mükemmel olmus 💗♥️
Ne zaman gelir devamıı
Haber edeceğimm
Topluluk kısmında