Sinema Atölyesi - Sinepolitik / Sinema Tarihi ve Akımlar / İtalyan Yeni Gerçekçiliği

Поделиться
HTML-код
  • Опубликовано: 2 май 2020
  • Fransa'dan #EnginSustam ile birlikte, "sinepolitik" kapsamında yürüttüğümüz "sinema tarihi ve akımlar" tartışmasının ikinci oturumunda "İtalyan Yeni Gerçekçiliği"ni irdeledik. (Gelecek bölümde, "üzerinde uzlaşılmamış bir iddia" olarak yıllardır tartışılıp duran Kürt Sineması'nı ele alacağız.)
    Yeni Gerçekçilik akımının senarist, yönetmen ve oyuncuları ile politik atmosferini analiz etmeye çalıştığımız bu bölümün referans notlarını (izlenmesini önerdiğim filmlerle birlikte) aşağıya iliştiriyorum.
    Bana göre listenin başında, döneme öncülük ettiği ve Yeni Gerçekçilik akımına ruh kazandıran en önemli filmleri kaleme aldığı için #CesareZavattini yer alıyor.
    Ayrıca elbette Yeni Gerçekçi Yönemenler'in peşi sıra gelen (ve kendileri de bir şekilde "Yeni Gerçekçi Yönetmen" kategorisinde yer alan) genç sinema dehaları, yani Fellini, Passolini ve çok sayıda önemli yönetmen de sayılabilir, fakat burada sadece üç kritik isme yer veriyorum, bununla birlikte dileyen ve ilgilenen herkes için söylüyorum, bana kalırsa bilgisayarın tuşları kadar size yakın olan diğer yönetmen ve senaristleri de takip edip filmlerini izlemelisiniz, iyi de edersiniz, zira internette bulunamayan film neredeyse yok gibi...
    Yönetmenler:
    #VittorioDeSica
    #RobertoRossellini
    #LuchinoVisconti
    Belli başlı filmler:
    -Roma, Açık Şehir (Roma, Città Aperta, Roberto Rossellini, (1945)
    -Sciuscià Vittorio De Sica, (1946)
    -Paisà Roberto Rossellini, (1946)
    -Germania Anno Zero Roberto Rossellini, (1948)
    -Bisiklet Hırsızları (Ladri di biciclette) Vittorio De Sica, (1948)
    -La terra trema Luchino Visconti, (1948)
    -Riso amaro (Bitter Rice) (Giuseppe De Santis, (1949)
    -Stromboli (Roberto Rossellini, (1950)
    -Miracolo a Milano (Miracle in Milan) Vittorio De Sica, (1951)
    -Umberto D. Vittorio De Sica, (1952)
    -Sonsuz Sokaklar (La Strada) Federico Fellini, (1954)
  • КиноКино

Комментарии • 2

  • @mazdekgursel4572
    @mazdekgursel4572 4 года назад +2

    Sinemanın politikliği meselesine yeniden gelecek olursak; insanın zihinsel edimlerini yapılageldiği gibi kategorik olarak bilim, sanat ve felsefe şeklinde 3 ana unsura ayırmak mümkün. Ve bu 3 unsur insan zihninin ürünleri olarak, bir birileri ile ve toplumsal yaşamla sürekli etkileşerek “var olma/kendilerini yeniden üretme” seyri içindedirler.
    İki videodaki söylemlerinizden sinemanın politik olması/politik sinema kavramı, politik ve ideolojik olanın sinemada hakim ve belirleyici olması şeklinde tarifleniyor. Ve yani politik olanın sinemayı belirlediği doğrudan bir birini var eden, birbirini belirleyen, nedensellik ilişkisi içinde olan bir birine zorunlu olarak bağlı iki uçlu zorunlu bir yapı ortaya konuyor. Belki de bunu hiç arzu etmeseniz de kurulan bu düzlem ikinci videoda da devam ediyor ve oldukça problemli görünüyor.
    Şöyle ki;
    Sinema bilimsel olamaz, fakat sanat(mevzu bahis olduğu için sinema) bilim üzerinde belirli bir etki oluşturabilir, ondan etkilenebilir, onun üzerine kendi meşrebince/kendi dilinde söz söyleyebilir. Fakat Bilim yapamayacağı için bilimsel olamaz, bilimsel olması beklenemez, talep edilemez;
    Sinema felsefi olamaz, fakat sanat(mevzu bahis olduğu için sinema) felsefe üzerinde belirli bir oluşturabilir, onu etkileyebilir onun üzerine kendi meşrebince/kendi dilinde söz söyleyebilir. Fakat Felsefe yapamayacağı için felsefi olamaz, felsefi olması beklenemez, talep edilemez;
    Sinema politik olamaz, fakat sanat(mevzu bahis olduğu için sinema) politika üzerinde bir etkiye sahip olabilir, onu etkileyebilir onun üzerine kendi meşrebince/kendi dilinde söz söyleyebilir. Fakat politika yapamayacağı için politik olamaz, politik olması beklenemez, politik olması talep edilemez ve dahası politik olması sinema için bir özellik/ölçüt oluşturamaz.
    Bu edimler (felsefe, bilim, sanat ve toplumsal yaşam( var olduğu biçimiyle etkileşim ölçülebilir olamayacağından sosyolojik yorumu) bir birini belirler, biri diğerinin üstüne kelam eder fakat biri diğerinin nesnesi haline gelemez…
    Yani sinema bunları kendisinin konusu yapabilir, nesnesi haline getirebilir fakat bizzat o’na dönüşemez.
    Bir sinema filmi politika üzerine söz söyleyebilir, politikayı konusu/nesnesi haline de getirebilir fakat politik olduğunda artık sinema olamaz, çünkü neye dönüşmüşse artık “o” olur…
    Aynı şeyleri tekrar tekrar söylememin nedeni problemli ve yanılgıya açık olan bu meselenin altını çizmektir.

  • @mazdekgursel4572
    @mazdekgursel4572 4 года назад +1

    Sinemanın(yani sanatın) belirgin bir şekilde politik olan üzerinden yani politik olanın belirleyiciliği üzerinden/ölçeğinde kritik edilmesinin eksik ve dahası hatalı olacağı kanaatindeyim.
    1940 ların ikinci yarısında “ne olduğu” meselesi; kuşkusuz ki 2. Dünya savaşının ve özelde de İtalya için Musollini sonrasına denk gelmiş olması nedeniyle majör bir bağlam olarak, “olanı” bunun üzerinden tarif etmeye götürse de; tarih, pek çok bağlamın/parametrenin oluştuğu yer değiştirdiği pek çok şeyin alt/üst oluşunun gerçekleştiği multi kompleks/dinamik bir sahnedir. Sanat da bütün bu çoklu etkileşimlerden, belirleyen ve belirlenen olarak apaçık veya örtük olarak sahne alacaktır.
    Dolayısıyla bir dönemi, o döneme ait olan sanatı ve o sanatın değişimlerini değerlendirirken belirli/tek parametre ile(siyaset sosyolojisi çerçevesinde) yani siyasal dönüşüm ve etkileşim mekanizmaları ile yetinmek, (video da olan açısından bakıldığında) en azından sakat olacaktır.
    Bir şeyin ne olduğunu bilmek/anlamak aslında genetik/morfolojik olarak nasıl türe-til-diğini sorgulamak/anlamak/bilmektir. Ve dolayısı ile şeylerin bir özelliğini söylemek o şeyi tarif eden bir şey olamayacak, sadece o şeye ait bir özelliğe işaret edilmiş olacaktır. Kaldı ki bir şeyi doğuran yada onu değiştiren şey kendinden nedenlerle de olabilir. Ya da bir şey değişirken sadece aşkın/dış kontekstlerle değişim/belirlenim gerçekleşmez, bu değişim/farklılaşım içkin de olabilir.
    Görebildiğim ve anlayabildiğim kadarıyla resmi bir tarih okuması üzerinden ve salt politik olanın himayesinde bir sinema kritiği ortaya çıkmıştır. Ve nihayetinde konuşulan şey; sinemada İtalyan Yeni Gerçekçiliği değil, dönemin politik olanıyla “bu sinemanın” etkileşimi olmuştur.