Videoda namazı bozuyor demişim efendimiz (s.a.v) için. Namazdan hemen sonra aceleyle gidiyor. Yanlış hatırlamışım. "Bir gün Peygamber Efendimiz ikindi namazını henüz kıldırmıştı. Selam verir vermez yerinden kalktı, safları yararak süratle arkaya doğru gitti ve evine girdi. Onun sakin, yumuşak ve ağır başlı haline alışık olan sahabiler, Efendimizi böylesine telaşlı görünce derin bir hayrete düştüler. Acaba hangi önemli şey Rasülullah’ı telaşlandırdı, diye endişeyle beklediler. Allah’ın Rasülü çok geçmeden geri döndü. Ashabının merakla kendisine baktığını görünce, onlara durumu şöyle açıkladı:" 'Sadaka olarak dağıtılmak üzere eve bir miktar altın (veya) gümüş bırakmıştım. Namazda onu hatırladım. Bu malın beni hayırda acele etmekten alıkoymasını istemedim ve hemen dağıtılmasını emrettim.'" (Buhari, Ezan 158, Zekat 20, el-Amel fi’s-salat 18; Nesâî, Sehv 104)
Tasavvufun en buyuk vartasini soyle ozetleyebilir miyiz oyleyse: resulu (senin hayatinda risalet gorevi yapan kisiyi) ilahlastirmak. Cok guzel bir konusma idi. Aro!
Hocam öncelikle bir kaç şey sormak istiyorum. Sen tasavvufu kendi nazarında Allah dostu olarak düşündüğün kişilerin hayatlarından kitaplardan vs öğrenmiş olabilirsin. Bizzat uzun süre içlerinde bulunan bir insan olarak sana sormak istiyorum. Cezbe hali Kuran ve Sünnet'de mevcut mudur? Hangi sahabe efendimiz kendinden geçip köpek gibi havlamış ya da bağırmıştır? İkincisi madem haller kişinin şahsını bağlar, neye göre kalp,ruh,sırf, vs gibi kavramlar var? Üçüncüsü Mevlana Halidi Bağdadi hangi dergahtan rabıtanın icazetini almıştır ve bu dergah hangi bölgede bulunmakta,hangi kültür ve inançları içermektedir? Dördüncüsü Fenafillah kavramı sünnetde mevcut muydu? Nirvana'dan farkı nedir? Beşincisi müşrikler putları Allah'a götrüen aracı olarak kullanıyorlardı, şimdiki tasavvuf anlayışından farkı ne?
Enes kardeşim bir İnsan sadece kitap okumak ve kadri takatince amel etmek ile nefsini tezkiye edebilir mi ? Mutekaddimûn yada muteahhirûnda böyle bir örnek var mıdır ? Her ilimin kaidesi ve bu kaidenin semeresi vardır. Nasıl ki Usul ilimlerinde ulemamızın koyduğu Usul kaideleri varsa tasavvuftada vardır.' Ílim ile kişi kendini tezkiye edebilir. Mürşid, iradesi zayıf olanlar için ' gibi bir önerme hemen benim aklıma peki Taceddin subki ,Takiyuddin subki , Suyuti ,İmam gazali , Abdulkadir Geylani,imam rabbani, Imam Razi, vb alimlerin iradeleri zayıf olduğundan dolayı mı mürşide ihtiyaç duydular ? Bu görüş sahiplerinden biride Ebu gudde idi lakin esat coşan hocanın bu husutaki konuşmasını bir dinlemeni isterim. Salih Ekinci hocanın rabıta hususundaki görüşleri kendini bağlar. Önceki ulemaya muhalefet ediyor. Içtihad yapıyor ne kadar kendisinde tasavvufta içtihad yapma yetkisi vardír(?) oda ayrı bir konu. Bir ilim dalinda alim olmak başka bir ilim dalında ictihad yapmanı gerektirmez.
Böyle örnekler vardır ve var. Zaten ister istemez salihlerle beraber oluyor bunun illa mürşid olmasına gerek yok. Bir şeyin efdal olması diğerinin batıl olmasını gerektirmez. Onlar efdal olduğu için mürşide bağlanmışlar. Razinin, Suyutinin vs pek bugünki gibi bir mürşide bağlandığını bilmiyorum, biraz bu mürşide bağlanmayan âlim yok sözü tasavvuf ehlinin abartmasi. Selefte bu şekilde bir mürşid olayı yoktu. İlim mürşidi vardı...
@@ergoktasenes mürşide bağlanmadan nefisini tezkiye etmiş bir kimsenin varlığı usûl veya alet ilimlerini okumadan bu alanda konuşurum diyen kimse gibidir kaanatimce. Ehli, tasavvufta ıslahı yapar lakin Yeniden amerikayı keşfetmeye çalışıyoruz. Bu yargıya (mürşidsiz nefis tezkiyesine) seni götüren okuduğun bir eser varsa (musterşidîn dışında) istifade etmek isterim. Konu Salihler ile beraber olmak değil. Nefsin tezkiyesi ki tasavvufun ana gayesi ve amacı da budur. İmam suyutinin Şazeliyye bağlı olduğu Ebu Abbas el Mursîden bahsederken efendimiz, Şeyhimiz diye bahsetmesi İmam razi'nin Necmeddin Kübra hazret ile olan ilişkilerinden hareketle ehli tasavvuftan olduğu söylenir.' Mürşide bağlanmayan alim yoktur' sözüne bende katılmıyorum. Vardır. Lakin tasavvuf ehlinin istilahlaştırmış olduğu makmatları aşar mı orası mubhem? İlmel yakın bir yakınlık kesb eder aynel ve hakkel yakîne vasıl olur mu ? Vakıada olmuş mudur ? Selefte olmaması bir şeyin olmadığına delil mi oluyor? Bizim Usul ve alet ilimlerinin hangisi selefden ziyade sahabe efendimiz zamanında ta'lim ediliyordu? Eskiden hepsini bir alim bünyesinde Cem' ediyordu sonradan mustakilleşti .
@@ergoktasenes mürşide bağlanmadan nefisini tezkiye etmiş bir kimsenin varlığı usûl veya alet ilimlerini okumadan bu alanda konuşurum diyen kimse gibidir kaanatimce. Bu yargıya (mürşidsiz nefis tezkiyesine) seni götüren okuduğun bir eser varsa istifade etmek isterim. Konu Salihler ile beraber olmak değil. Nefsin tezkiyesi ki tasavvufun ana gayesi ve amacı budur. İmam suyutinin Şazeliyye bağlı olduğu Ebu Abbas el Mursîden bahsederken efendimiz, Şeyhimiz diye bahsetmesi İmam razi'nin Necmeddin Kübra hazret ile olan ilişkilerinden hareketle ehli tasavvuftan olduğu söyleniyor.
@@ergoktasenesHocam, mürşidin hâliyle hemhal olmak diye bir durum var ya(doğru mu kullandım bilmiyorum), insanın ulaşabileceği maksimum mertebe bu hallenmeyle çıkmaz mı? Malum ilim, bir öğretenle daha iyi kemale erer
@@ergoktasenesmürşide bağlanmadan nefisini tezkiye etmiş bir kimsenin varlığı usûl veya alet ilimlerini okumadan bu alanda konuşurum diyen kimse gibidir kaanatimce. Bu yargıya (mürşidsiz nefis tezkiyesine) seni götüren okuduğun bir eser varsa (musterşidîn dışında) istifade etmek isterim. Konu Salihler ile beraber olmak değil. Nefsin tezkiyesi ki tasavvufun ana gayesi ve amacı budur. İmam suyutinin Şazeliyye bağlı olduğu Ebu Abbas el Mursîden bahsederken efendimiz, Şeyhimiz diye bahsetmesi İmam razi'nin Necmeddin Kübra hazret ile olan ilişkilerinden hareketle ehli tasavvuftan olduğu söylenir. Selefte bugün okuduğumuz sekliyle usûl , fıkıh, makasıd ilimleri de yoktu. O zaman bu ilimlerin olmadığını mı söyleyeceğiz? tabikide hayır. Cünkü gerek bu saydığım ilimler gerekse mürşid dedigimiz kavramlarin hepsi ilk asırlarda Cem' idi. Mesela İmam azam efendimiz ta'lim ve tedris yaptırırken gerek halkı gerekte talebelerini irsad etmemiş midir " selefteki bir ilim mürşidi" olarak ? Etmiştir. Halkasında Meshur fakihlerden İmam muhammed ve imam ebu Yusuf olduğu gibi meshûr tarikat silsilelerinde adı zikrolunan Dâvûd tâi de vardır. 'Mürşide bağlanmayan alim yoktur' sözüne bende katılmıyorum. Vardır niye olmasın ki her ilmin kulvarı , amacı, semeresi farklıdır. Her alimlik vasfını taşıyan kimsenin okumadığı, fehmetmediği bir ilmin olması mümkündür. Asıl mevzu 'ilim' bizim için amaç mı yoksa marifetullaha vasıl olmaya bir 'araç' mı ? sadece ilim ile vasıl olurum tezkiye ederim diyen olsa olsa ilmel yakînlik kesb eder. Aynel yakîn hakkel yakîn bir yakınlık kesb edemez. Çünkü Tezkiyetün- nefs ,kurbiyyet ,marifetullahta mutehassıs olan ehli tasavvuftur. her ilmi kendi havzasında değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. Biri 'ben ilim okumak ile yetiniyor ve gücüm nisbetince amel yapıyorum. bir Mürşide de bağlı değilim' dese hiç bir sözümüz yoktur hatta ilmî olarak da destekleriz.Bu sekilde yapılan yorumların ekserisi bu psikolojide söylenen yorumlar olduğunu düşünüyorum.
Abi lütfen tevhidi (Uluhiyet, Rububiyet ve Allah’ın esma ve sıfatlarını) araştırın. Bizim Rabbimiz olan Allah tek İlah, tek Rab ve en güzel isim ve sıfatlara sahip olandır. Bazı tasavvufi anlayışlar sebebiyle niceleri şirk koşmaya başladılar farkında olmadan. Şeyhlerini aracı kılarak Allah’a yakınlaşmak istediler Mekke döneminde putlarla yapıldığı gibi. Allah ile kul arasında bir aracı yoktur. Asla da olmamıştır. Resulullah (sav) dahi ashabına kendisini Allah’a şirk koşmamayı öğretmiştir (‘Sen ve Allah dilerseniz’ diyen bir sahabeye ‘Sen beni Allah’a eş mi koşuyorsun’ diyerek). Dinin aslını ve güzel ahlakı bizler Kur’andan ve Rasulullah’ın (sav) sünnetinden öğreniyoruz. Allah’a yakınlaşmak için bizim bir aracıya ihtiyacımız yoktur! Bu İslamiyette yoktur! Lütfen hak ile batılı birbirine karıştırmayın. Gerçekten samimiyetle Allah’a yalvarın hidayet için doğru yolu göstermesi için. Tevhid kadar elzem bir şey yoktur. Sudan havdan daha önemlidir. Allah’ın tek affetmediği en büyük günahtır şirk. Allah bizleri şirkten, küfürden, nifaktan korusun. Kalplerimizi tertemiz kılsın, bizlere hidayet etsin, bidatlerden uzak Kur’an ve Sünnetten öğrendiğimiz şekilde yaşamayı nasip etsin ve bizi İslam dini üzere sabit kılsın. Allahumme amin.
Mekkeliler putlara Allah'a yaklaştırsın diye ibadet etti hiçbir ehli sünnet hak tarikatta haşa şeyhe ibadet yoktur Allah Celle Celalühü ayette kendi Allah' a yaklaştıracak vesileler arayın buyuruyor sadıklarla beraber olun Kimdir bu sadıklar Allah' Resulüne tam ittiba edenler Görülünce Allah'ı hatırlatanlar dünyalık bir menfaat istemeden hizmet edenler Bir insanın rabıta yapması demek Sadıklarla birlikte olun emrine uymasıdır kişi sevdiğine benzer bu yerçekimi kanunu gibi bir kuraldır benzenilcek kişi sünnete uyan Allah'ın emirlerini yerine getiren Hadisde belirtilen Peygamber varisi Alimler yani efendimizin hem şeriat hem maneviyat ilmine varis olanlar (bu manevi ilimm de çölden bir bedevi gelse Efendimizin muhabbetinde bulunsa yıllarca okumaya ibadetle edemeyeceği makamı kazanıp sahabe olması ) yapılıp ondaki ahlakla ahlanmak amaçlıdır ki istenilen seviyeye gelince artıp rabıtaya gerek olmaz Kişinin gidip şeyhin elinin tutup biat etmesi tövbe etmesi Sahabilerin efendimizin elini tutup bazı günahları işlememe Allah'ın emirlerine uymaya söz vermesi uygulamasından gelirki mürşit hem müridle beraber kendi de Allah'a tövbe eder Nice Alkoliğin uyuşturucu bağımlısının hastane hastane gezip halislere düşüp kurtulamadı kötü alışkanlıklardan kurtulup namaza Allah'a zikir etmeye başladığı çokça şahidi olan bir gerçektir bir şeyin sahtesinin olması o şeyin değerinin çok olduğunu gösterir elbette bazı yanlış örnekler uygulamalar vardır ama nasıl ki piyasada sahte para var diye para tedavülden kalmıyor ise bu hakikat mektepleri de Allah'ın izniyle devam edecektir
Abi lütfen tevhidi (Uluhiyet, Rububiyet ve Allah’ın esma ve sıfatlarını) araştırın. Bizim Rabbimiz olan Allah tek İlah, tek Rab ve en güzel isim ve sıfatlara sahip olandır. Bazı tasavvufi anlayışlar sebebiyle niceleri şirk koşmaya başladılar farkında olmadan. Şeyhlerini aracı kılarak Allah’a yakınlaşmak istediler Mekke döneminde putlarla yapıldığı gibi. Allah ile kul arasında bir aracı yoktur. Asla da olmamıştır. Resulullah (sav) dahi ashabına kendisini Allah’a şirk koşmamayı öğretmiştir (‘Sen ve Allah dilerseniz’ diyen bir sahabeye ‘Sen beni Allah’a eş mi koşuyorsun’ diyerek). Dinin aslını ve güzel ahlakı bizler Kur’andan ve Rasulullah’ın (sav) sünnetinden öğreniyoruz. Allah’a yakınlaşmak için bizim bir aracıya ihtiyacımız yoktur! Bu İslamiyette yoktur! Lütfen hak ile batılı birbirine karıştırmayın. Gerçekten samimiyetle Allah’a yalvarın hidayet için doğru yolu göstermesi için. Tevhid kadar elzem bir şey yoktur. Sudan havdan daha önemlidir. Allah’ın tek affetmediği en büyük günahtır şirk. Allah bizleri şirkten, küfürden, nifaktan korusun. Kalplerimizi tertemiz kılsın, bizlere hidayet etsin, bidatlerden uzak Kur’an ve Sünnetten öğrendiğimiz şekilde yaşamayı nasip etsin ve bizi İslam dini üzere sabit kılsın. Allahumme amin.
Allah ile kul arasında aracı yoktur demişsiniz. Bunu neye dayanarak söylüyorsunuz. Zira Allah ile kul arasındaki en birinci aracı Efendimiz(sav) dir. Bizler aciz kullar kendi başımıza Allaha nasıl ulaşabiliriz. Bu yolu bilen birinin bize öncü olması gerekir. Şirk dediğiniz konu apayrı bir şey. Önce şirk ne demek onu iyice öğrenin lütfen. Kendine bir Mürşidi Kamil edinenler şirk koşmuş olmuyorlar. Aksine Allahı daha yakından tanımak, bilmek için bu yola giriyorlar. Lütfen önce kendiniz araştırın. Anlamını tam bilmediğiniz kelimelerle yanlış konuları bağdaştırmayın. Rabbim cahillikten, bilmemekten, yanlış yollara sapmaktan bizleri muhafaza eylesin. Amin..
Videoda namazı bozuyor demişim efendimiz (s.a.v) için. Namazdan hemen sonra aceleyle gidiyor. Yanlış hatırlamışım.
"Bir gün Peygamber Efendimiz ikindi namazını henüz kıldırmıştı. Selam verir vermez yerinden kalktı, safları yararak süratle arkaya doğru gitti ve evine girdi. Onun sakin, yumuşak ve ağır başlı haline alışık olan sahabiler, Efendimizi böylesine telaşlı görünce derin bir hayrete düştüler. Acaba hangi önemli şey Rasülullah’ı telaşlandırdı, diye endişeyle beklediler. Allah’ın Rasülü çok geçmeden geri döndü. Ashabının merakla kendisine baktığını görünce, onlara durumu şöyle açıkladı:"
'Sadaka olarak dağıtılmak üzere eve bir miktar altın (veya) gümüş bırakmıştım. Namazda onu hatırladım. Bu malın beni hayırda acele etmekten alıkoymasını istemedim ve hemen dağıtılmasını emrettim.'" (Buhari, Ezan 158, Zekat 20, el-Amel fi’s-salat 18; Nesâî, Sehv 104)
Bediuzzaman hz. 29. Mektubunu bi okumanizi tavsiye ederim
Ağzına sağlık videolarını severek dinliyorum kardeşim.
Allah razı olsun abi, fikirlerin ufkumu açıyor
Risaletü'l-Müsterşidin "sehven" Abdülfettah Ebu Gudde'ye nisbet edilmiş :) Onun haricinde güzel bir sohbet olmuş. Allah razı olsun.
Risaletul müsterşidin şerhinde demek istemiştim aslında sehiv olmuş:) Teşekkür ederim üstad
ve aleyküm selam.
Tasavvufun en buyuk vartasini soyle ozetleyebilir miyiz oyleyse: resulu (senin hayatinda risalet gorevi yapan kisiyi) ilahlastirmak. Cok guzel bir konusma idi. Aro!
Hocam öncelikle bir kaç şey sormak istiyorum. Sen tasavvufu kendi nazarında Allah dostu olarak düşündüğün kişilerin hayatlarından kitaplardan vs öğrenmiş olabilirsin. Bizzat uzun süre içlerinde bulunan bir insan olarak sana sormak istiyorum. Cezbe hali Kuran ve Sünnet'de mevcut mudur? Hangi sahabe efendimiz kendinden geçip köpek gibi havlamış ya da bağırmıştır? İkincisi madem haller kişinin şahsını bağlar, neye göre kalp,ruh,sırf, vs gibi kavramlar var? Üçüncüsü Mevlana Halidi Bağdadi hangi dergahtan rabıtanın icazetini almıştır ve bu dergah hangi bölgede bulunmakta,hangi kültür ve inançları içermektedir? Dördüncüsü Fenafillah kavramı sünnetde mevcut muydu? Nirvana'dan farkı nedir? Beşincisi müşrikler putları Allah'a götrüen aracı olarak kullanıyorlardı, şimdiki tasavvuf anlayışından farkı ne?
Enes kardeşim bir İnsan sadece kitap okumak ve kadri takatince amel etmek ile nefsini tezkiye edebilir mi ? Mutekaddimûn yada muteahhirûnda böyle bir örnek var mıdır ? Her ilimin kaidesi ve bu kaidenin semeresi vardır. Nasıl ki Usul ilimlerinde ulemamızın koyduğu Usul kaideleri varsa tasavvuftada vardır.' Ílim ile kişi kendini tezkiye edebilir. Mürşid, iradesi zayıf olanlar için ' gibi bir önerme hemen benim aklıma peki Taceddin subki ,Takiyuddin subki , Suyuti ,İmam gazali , Abdulkadir Geylani,imam rabbani, Imam Razi, vb alimlerin iradeleri zayıf olduğundan dolayı mı mürşide ihtiyaç duydular ? Bu görüş sahiplerinden biride Ebu gudde idi lakin esat coşan hocanın bu husutaki konuşmasını bir dinlemeni isterim. Salih Ekinci hocanın rabıta hususundaki görüşleri kendini bağlar. Önceki ulemaya muhalefet ediyor. Içtihad yapıyor ne kadar kendisinde tasavvufta içtihad yapma yetkisi vardír(?) oda ayrı bir konu. Bir ilim dalinda alim olmak başka bir ilim dalında ictihad yapmanı gerektirmez.
Böyle örnekler vardır ve var. Zaten ister istemez salihlerle beraber oluyor bunun illa mürşid olmasına gerek yok. Bir şeyin efdal olması diğerinin batıl olmasını gerektirmez. Onlar efdal olduğu için mürşide bağlanmışlar. Razinin, Suyutinin vs pek bugünki gibi bir mürşide bağlandığını bilmiyorum, biraz bu mürşide bağlanmayan âlim yok sözü tasavvuf ehlinin abartmasi. Selefte bu şekilde bir mürşid olayı yoktu. İlim mürşidi vardı...
@@ergoktasenes mürşide bağlanmadan nefisini tezkiye etmiş bir kimsenin varlığı usûl veya alet ilimlerini okumadan bu alanda konuşurum diyen kimse gibidir kaanatimce. Ehli, tasavvufta ıslahı yapar lakin Yeniden amerikayı keşfetmeye çalışıyoruz. Bu yargıya (mürşidsiz nefis tezkiyesine) seni götüren okuduğun bir eser varsa (musterşidîn dışında) istifade etmek isterim. Konu Salihler ile beraber olmak değil. Nefsin tezkiyesi ki tasavvufun ana gayesi ve amacı da budur. İmam suyutinin Şazeliyye bağlı olduğu Ebu Abbas el Mursîden bahsederken efendimiz, Şeyhimiz diye bahsetmesi İmam razi'nin Necmeddin Kübra hazret ile olan ilişkilerinden hareketle ehli tasavvuftan olduğu söylenir.' Mürşide bağlanmayan alim yoktur' sözüne bende katılmıyorum. Vardır. Lakin tasavvuf ehlinin istilahlaştırmış olduğu makmatları aşar mı orası mubhem? İlmel yakın bir yakınlık kesb eder aynel ve hakkel yakîne vasıl olur mu ? Vakıada olmuş mudur ? Selefte olmaması bir şeyin olmadığına delil mi oluyor? Bizim Usul ve alet ilimlerinin hangisi selefden ziyade sahabe efendimiz zamanında ta'lim ediliyordu? Eskiden hepsini bir alim bünyesinde Cem' ediyordu sonradan mustakilleşti .
@@ergoktasenes mürşide bağlanmadan nefisini tezkiye etmiş bir kimsenin varlığı usûl veya alet ilimlerini okumadan bu alanda konuşurum diyen kimse gibidir kaanatimce. Bu yargıya (mürşidsiz nefis tezkiyesine) seni götüren okuduğun bir eser varsa istifade etmek isterim. Konu Salihler ile beraber olmak değil. Nefsin tezkiyesi ki tasavvufun ana gayesi ve amacı budur. İmam suyutinin Şazeliyye bağlı olduğu Ebu Abbas el Mursîden bahsederken efendimiz, Şeyhimiz diye bahsetmesi İmam razi'nin Necmeddin Kübra hazret ile olan ilişkilerinden hareketle ehli tasavvuftan olduğu söyleniyor.
@@ergoktasenesHocam, mürşidin hâliyle hemhal olmak diye bir durum var ya(doğru mu kullandım bilmiyorum), insanın ulaşabileceği maksimum mertebe bu hallenmeyle çıkmaz mı? Malum ilim, bir öğretenle daha iyi kemale erer
@@ergoktasenesmürşide bağlanmadan nefisini tezkiye etmiş bir kimsenin varlığı usûl veya alet ilimlerini okumadan bu alanda konuşurum diyen kimse gibidir kaanatimce. Bu yargıya (mürşidsiz nefis tezkiyesine) seni götüren okuduğun bir eser varsa (musterşidîn dışında) istifade etmek isterim. Konu Salihler ile beraber olmak değil. Nefsin tezkiyesi ki tasavvufun ana gayesi ve amacı budur. İmam suyutinin Şazeliyye bağlı olduğu Ebu Abbas el Mursîden bahsederken efendimiz, Şeyhimiz diye bahsetmesi İmam razi'nin Necmeddin Kübra hazret ile olan ilişkilerinden hareketle ehli tasavvuftan olduğu söylenir. Selefte bugün okuduğumuz sekliyle usûl , fıkıh, makasıd ilimleri de yoktu. O zaman bu ilimlerin olmadığını mı söyleyeceğiz? tabikide hayır. Cünkü gerek bu saydığım ilimler gerekse mürşid dedigimiz kavramlarin hepsi ilk asırlarda Cem' idi. Mesela İmam azam efendimiz ta'lim ve tedris yaptırırken gerek halkı gerekte talebelerini irsad etmemiş midir " selefteki bir ilim mürşidi" olarak ? Etmiştir. Halkasında Meshur fakihlerden İmam muhammed ve imam ebu Yusuf olduğu gibi meshûr tarikat silsilelerinde adı zikrolunan Dâvûd tâi de vardır.
'Mürşide bağlanmayan alim yoktur' sözüne bende katılmıyorum. Vardır niye olmasın ki her ilmin kulvarı , amacı, semeresi farklıdır. Her alimlik vasfını taşıyan kimsenin okumadığı, fehmetmediği bir ilmin olması mümkündür. Asıl mevzu 'ilim' bizim için amaç mı yoksa marifetullaha vasıl olmaya bir 'araç' mı ? sadece ilim ile vasıl olurum tezkiye ederim diyen olsa olsa ilmel yakînlik kesb eder. Aynel yakîn hakkel yakîn bir yakınlık kesb edemez. Çünkü Tezkiyetün- nefs ,kurbiyyet ,marifetullahta mutehassıs olan ehli tasavvuftur. her ilmi kendi havzasında değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. Biri 'ben ilim okumak ile yetiniyor ve gücüm nisbetince amel yapıyorum. bir Mürşide de bağlı değilim' dese hiç bir sözümüz yoktur hatta ilmî olarak da destekleriz.Bu sekilde yapılan yorumların ekserisi bu psikolojide söylenen yorumlar olduğunu düşünüyorum.
Abi lütfen tevhidi (Uluhiyet, Rububiyet ve Allah’ın esma ve sıfatlarını) araştırın. Bizim Rabbimiz olan Allah tek İlah, tek Rab ve en güzel isim ve sıfatlara sahip olandır. Bazı tasavvufi anlayışlar sebebiyle niceleri şirk koşmaya başladılar farkında olmadan. Şeyhlerini aracı kılarak Allah’a yakınlaşmak istediler Mekke döneminde putlarla yapıldığı gibi. Allah ile kul arasında bir aracı yoktur. Asla da olmamıştır. Resulullah (sav) dahi ashabına kendisini Allah’a şirk koşmamayı öğretmiştir (‘Sen ve Allah dilerseniz’ diyen bir sahabeye ‘Sen beni Allah’a eş mi koşuyorsun’ diyerek). Dinin aslını ve güzel ahlakı bizler Kur’andan ve Rasulullah’ın (sav) sünnetinden öğreniyoruz. Allah’a yakınlaşmak için bizim bir aracıya ihtiyacımız yoktur! Bu İslamiyette yoktur! Lütfen hak ile batılı birbirine karıştırmayın. Gerçekten samimiyetle Allah’a yalvarın hidayet için doğru yolu göstermesi için. Tevhid kadar elzem bir şey yoktur. Sudan havdan daha önemlidir. Allah’ın tek affetmediği en büyük günahtır şirk. Allah bizleri şirkten, küfürden, nifaktan korusun. Kalplerimizi tertemiz kılsın, bizlere hidayet etsin, bidatlerden uzak Kur’an ve Sünnetten öğrendiğimiz şekilde yaşamayı nasip etsin ve bizi İslam dini üzere sabit kılsın. Allahumme amin.
Mekkeliler putlara Allah'a yaklaştırsın diye ibadet etti hiçbir ehli sünnet hak tarikatta haşa şeyhe ibadet yoktur Allah Celle Celalühü ayette kendi Allah' a yaklaştıracak vesileler arayın buyuruyor sadıklarla beraber olun Kimdir bu sadıklar Allah' Resulüne tam ittiba edenler Görülünce Allah'ı hatırlatanlar dünyalık bir menfaat istemeden hizmet edenler Bir insanın rabıta yapması demek Sadıklarla birlikte olun emrine uymasıdır kişi sevdiğine benzer bu yerçekimi kanunu gibi bir kuraldır benzenilcek kişi sünnete uyan Allah'ın emirlerini yerine getiren Hadisde belirtilen Peygamber varisi Alimler yani efendimizin hem şeriat hem maneviyat ilmine varis olanlar (bu manevi ilimm de çölden bir bedevi gelse Efendimizin muhabbetinde bulunsa yıllarca okumaya ibadetle edemeyeceği makamı kazanıp sahabe olması ) yapılıp ondaki ahlakla ahlanmak amaçlıdır ki istenilen seviyeye gelince artıp rabıtaya gerek olmaz Kişinin gidip şeyhin elinin tutup biat etmesi tövbe etmesi Sahabilerin efendimizin elini tutup bazı günahları işlememe Allah'ın emirlerine uymaya söz vermesi uygulamasından gelirki mürşit hem müridle beraber kendi de Allah'a tövbe eder Nice Alkoliğin uyuşturucu bağımlısının hastane hastane gezip halislere düşüp kurtulamadı kötü alışkanlıklardan kurtulup namaza Allah'a zikir etmeye başladığı çokça şahidi olan bir gerçektir bir şeyin sahtesinin olması o şeyin değerinin çok olduğunu gösterir elbette bazı yanlış örnekler uygulamalar vardır ama nasıl ki piyasada sahte para var diye para tedavülden kalmıyor ise bu hakikat mektepleri de Allah'ın izniyle devam edecektir
Sizde tasaffufu araştırın
Abi lütfen tevhidi (Uluhiyet, Rububiyet ve Allah’ın esma ve sıfatlarını) araştırın. Bizim Rabbimiz olan Allah tek İlah, tek Rab ve en güzel isim ve sıfatlara sahip olandır. Bazı tasavvufi anlayışlar sebebiyle niceleri şirk koşmaya başladılar farkında olmadan. Şeyhlerini aracı kılarak Allah’a yakınlaşmak istediler Mekke döneminde putlarla yapıldığı gibi. Allah ile kul arasında bir aracı yoktur. Asla da olmamıştır. Resulullah (sav) dahi ashabına kendisini Allah’a şirk koşmamayı öğretmiştir (‘Sen ve Allah dilerseniz’ diyen bir sahabeye ‘Sen beni Allah’a eş mi koşuyorsun’ diyerek). Dinin aslını ve güzel ahlakı bizler Kur’andan ve Rasulullah’ın (sav) sünnetinden öğreniyoruz. Allah’a yakınlaşmak için bizim bir aracıya ihtiyacımız yoktur! Bu İslamiyette yoktur! Lütfen hak ile batılı birbirine karıştırmayın. Gerçekten samimiyetle Allah’a yalvarın hidayet için doğru yolu göstermesi için. Tevhid kadar elzem bir şey yoktur. Sudan havdan daha önemlidir. Allah’ın tek affetmediği en büyük günahtır şirk. Allah bizleri şirkten, küfürden, nifaktan korusun. Kalplerimizi tertemiz kılsın, bizlere hidayet etsin, bidatlerden uzak Kur’an ve Sünnetten öğrendiğimiz şekilde yaşamayı nasip etsin ve bizi İslam dini üzere sabit kılsın. Allahumme amin.
Allah ile kul arasında aracı yoktur demişsiniz. Bunu neye dayanarak söylüyorsunuz. Zira Allah ile kul arasındaki en birinci aracı Efendimiz(sav) dir. Bizler aciz kullar kendi başımıza Allaha nasıl ulaşabiliriz. Bu yolu bilen birinin bize öncü olması gerekir. Şirk dediğiniz konu apayrı bir şey. Önce şirk ne demek onu iyice öğrenin lütfen. Kendine bir Mürşidi Kamil edinenler şirk koşmuş olmuyorlar. Aksine Allahı daha yakından tanımak, bilmek için bu yola giriyorlar. Lütfen önce kendiniz araştırın. Anlamını tam bilmediğiniz kelimelerle yanlış konuları bağdaştırmayın. Rabbim cahillikten, bilmemekten, yanlış yollara sapmaktan bizleri muhafaza eylesin. Amin..