Hocam videonun sonundaki kuranı algılama üzerine açıklamanız müthiş gerçekten daha önce hiç böyle düşünmemiştim kendi adıma ayrıca teşekkürlerimi sunarım
Hiç kimse Said Nursi'yi kimyager yada fizikçi olduğunu söylemiyor. Sadece fizik ve kimya biliminin tevhid inancına hizmet ettiğini isbat ettiğini yazıyor. Siz okuduğunuzu bile anlamıyorsunuz, yada kasten çarpıtıyorsunuz Yazıklar olsun.
25 yıldır Niyazi Balin 'in talebesi olmaya çalışıyorum. Gençlik rehberini 15 yaşımdayken Osmanlıca (eski Türkçe) harfler ile yazmış bir insan olarak diyorum ki ; biraz edep biraz sabır ile dinleyiniz. En azından ciddi olunuz.
Said Nursi gibi günümüz alimleri ile Albert Einstein'ın ortak yanılgıları ... Sual ; -- Albert Einstein gibi Said Nursi gibi dehalar , kuantum fiziğinin ezber bozan kurallarını neden göremedi Görseler bile neden kabullenemediler ve kainatin özündeki çalışma sistemini anlayamadan vefat ettiler..! 🌺🌺🌺 1. **Deterministik Evren Anlayışı** Einstein, klasik fiziğin bir ürünü olarak deterministik bir evren anlayışını benimsemişti. Ona göre, fiziksel olaylar kesin neden-sonuç ilişkilerine dayanmalıydı. Newton mekaniği ve klasik elektrodinamik gibi alanlarda bu deterministik ilke geçerliydi. Einstein, evrenin bu temel düzendeki yapısının kaotik ve belirsiz olamayacağına inanıyordu. Kuantum fiziği ise doğası gereği olasılıklara ve belirsizliklere dayanıyordu. Bu, Einstein'ın evrene dair derin inancına ters düşüyordu. 2. **Kuantum Fiziğinin Rastgeleliği** Kuantum mekaniğinde, özellikle Heisenberg’in Belirsizlik İlkesi gibi olgular, parçacıkların pozisyonu ve momentumunun tam olarak belirlenemeyeceğini, sadece olasılıklarla ifade edilebileceğini öne sürüyordu. Einstein, “Tanrı zar atmaz” diyerek, evrenin temel yapısının bu kadar rastgele ve belirsizlik içeren bir yapıda olmasını kabul edemedi. O, evrenin kesin, düzenli ve ölçülebilir bir düzen içerisinde olduğuna inanıyordu. 3. **Kuantum Dolanıklığın "Uzaktan Etkileşim" Problemi** Kuantum dolanıklık, Einstein’ın meşhur “spooky action at a distance” (uzaktan garip etkileşim) olarak tanımladığı bir olguydu. Kuantum dolanıklık, iki parçacığın birbirlerinden ne kadar uzak olurlarsa olsunlar, birinin durumunun diğerini anında etkilediğini öne sürüyordu. Bu, Einstein’ın Özel Görelilik Teorisi'ne aykırıydı çünkü bilgi, ışık hızından daha hızlı hareket edemezdi. Dolanıklık fenomeni, Einstein'ın ışık hızı sınırını aşan bir etkileşim gibi görünüyordu ve bu, onun gözünde bir çelişkiydi. 4. **Yerel Gerçekçilik İnancı** Einstein, "yerel gerçekçilik" denilen bir inancı savunuyordu. Bu görüş, fiziksel olayların sadece yerel etkenlerle (yani, o bölgedeki fiziksel koşullar) açıklanabileceğini ve dışsal, anında etkileşimlerin olamayacağını savunur. Kuantum dolanıklık, yerel gerçekçilik ilkesini ihlal ediyordu. Einstein bu yüzden, kuantum mekaniğinin eksik olduğunu ve daha derin bir teoriye ihtiyaç duyulduğunu düşünüyordu. 5. **Kuantum Mekaniğinin Eksikliği** Einstein, kuantum mekaniğinin başarılı tahminler yapabilmesine rağmen, "tam" bir teori olmadığını düşünüyordu. O, kuantum fiziğinin altında yatan, henüz keşfedilmemiş bir deterministik mekanizma olduğuna inanıyordu. Dolayısıyla, kuantum mekaniği, doğanın gerçek düzenini değil, eksik bir modelini sunuyordu ona göre. Einstein, kuantum fiziğinin eksik olduğunu düşündüğü için kuantum dolanıklığı çürütmeye çalıştı. 6. **Zihinsel Paradigma** Einstein’ın zihinsel paradigması, rasyonel ve deterministik bir evren üzerine kuruluydu. Kuantum mekaniği ise, sezgisel olarak bu paradigmanın tamamen dışında kalan bir alandı. Einstein, bir deha olmasına rağmen, kuantum fiziğinin sezgisel olarak kavranması zor olan doğası karşısında, kendi bilimsel ilkelerine ve sezgilerine bağlı kaldı. Sonuç: Einstein’ın kuantum fiziğine karşı olan eleştirisi, onun bilimsel felsefesi ve evren anlayışından kaynaklanıyordu. Deterministik ve yerel gerçekçi bir evren anlayışını benimsemişti ve bu anlayış, kuantum mekaniği ile uyuşmuyordu. Einstein, evrenin temel yapısının kaotik ve belirsiz olamayacağına inanıyordu ve bu nedenle kuantum fiziğinin "eksik" olduğuna inanarak, ona karşı bir duruş sergiledi.
Nurcunun inanç ve ateistin inkâr konusundaki ortak hatalarını ele alırsak, her ikisi de duyumsama ve gözlemlemedeki algıya fazla güveniyorlar. Ancak, bu yaklaşımın eksikliği, duyuların doğası gereği sınırlı olması ve gerçekliği tam anlamıyla yansıtamamasıdır. **Duyumsama ve Gerçeklik Arasındaki Ayrım** Kuantum fizik, bilişsel bilim ve nörobilim bize duyuların, dış dünyayı yalnızca sınırlı bir şekilde algılayabildiğini gösterdi. İnsan zihni, beş duyudan gelen verileri işler ve bu verilere dayanarak bir gerçeklik inşa eder. Ancak bu inşa edilmiş gerçeklik, evrenin tam anlamıyla nasıl olduğunu yansıtmaz; sadece beynin oluşturduğu bir simülasyondur. Tıpkı bir TV ekranındaki görüntülerin, aslında bilgi yüklü frekansların tezahürü olması gibi, duyusal gerçeklik de dış dünyada olup bitenlerin bir yorumudur. **Gözlemlemenin Yanıltıcı Doğası** Arkadaşlarının her ikisi de duyusal gözlemleri gerçekliğin bir ölçütü olarak kabul ediyorlar. Ateist arkadaşın "Neden Yaratıcıyı göremiyoruz?" sorusu, fiziksel varlığın gözlemlenebilirliğini kesin bir şart olarak görüyor. Buna karşın inançlı arkadaşın ise, yaratılanların varlığını Yaratıcı'nın mutlak bir ispatı olarak kabul etmesi, fiziksel dünyanın gözlemlenen kısmına dayanıyor. Ancak her iki pozisyon da gözlemleme kapasitemizin sınırlı olduğunu göz ardı ediyor. **Görünmeyenin Varlığı** Tıpkı bir TV ekranında gördüğümüz görüntülerin arkasında görünmeyen bilgi yüklü frekanslar olduğu gibi, maddi gerçeklik de görünmeyen boyutlar ve olasılıklar içerebilir. Frekanslar, gözle görünmese bile bir gerçekliğin temelini oluşturuyor. Aynı şekilde, Yaratıcı’nın da gözle görülebilir olmaması, O'nun var olmadığı anlamına gelmez. Duyularımız sadece tezahür edeni algılayabiliyor, ama bu tezahürlerin kaynağı gözden kaçıyor. **Sonuç Olarak: İkisi de Aynı Hatanın İçinde** Nurcular ve ateistler inançlarını gözlemlenebilir gerçeklik üzerine inşa ederken, aslında duyusal algının sınırlarını aşamamışlar. Oysa gerçeklik, duyularla algılayabildiğimizin ötesinde, bilinç, frekanslar ve soyut prensipler tarafından şekilleniyor olabilir. Bu yüzden, ikisinin de hatası, duyularını mutlak bir gerçeklik aracı olarak kabul etmeleridir. Gerçekliği anlamanın yolu, bu duyusal sınırlamaların ötesine geçmek ve bilincin derin katmanlarına inmektir.
Senin çapın ne bee said Nursi’nin dünyanın tüm ülkelerinde medreseleri ve talebeleri var onun kadar hizmet et sonra çamur atma haddsizliğini göster komiksin 😹
25 yıldır Niyazi Balin 'in talebesi olmaya çalışıyorum. Gençlik rehberini 15 yaşımdayken Osmanlıca (eski Türkçe) harfler ile yazmış bir insan olarak diyorum ki ; biraz edep biraz sabır ile dinleyiniz. En azından ciddi olunuz.
@@keremaslcan3412 adam gibi okuyamamışsın sen laf atmaya çalışıyorsun ondan dolayı saygı göremezsin diğer videolarınızda izledim senin yok Kürt bilmem ne ben kürdüm diyor ama nerde Said Nursi kürtçülükten bahsediyor ha şeyh Said isyanında en büyük barış rolünü üstlenen kişidir kör Hüseyin paşa Haydaran aşiret reisi vanı kuşatırken mesele uzun onu vazgeçirip geri gönderiyor objektif tarafsız eleştir.
Evet bir insana peygamberlik iddia ediyor demek ne kadar bir akıl tutulmasıdır ve bunu da kendi kitaplarında hiçbir yere dayandıramadığınız halde kendi anladığınız ve yüklediğiniz manalar ile birisini Bu şekilde bir kafirlik isnadında bulunmak nasıl bir akıl tutulmasıdır hezeyandır sizin notunuzu veremedim
Merak ediyorum bu kadar tribünleri oynamanın iftiralar sallamanın okuduğunuzu anlamadığınızı ifade etmek için böyle bir video çekmenizi sebebi nedir hakikaten
25 yıldır Niyazi Balin 'in talebesi olmaya çalışıyorum. Gençlik rehberini 15 yaşımdayken Osmanlıca (eski Türkçe) harfler ile yazmış bir insan olarak diyorum ki ; biraz edep biraz sabır ile dinleyiniz. En azından ciddi olunuz.
Bu adam ne diyor baştan sona kadar saçmalamış örnek verilen kısımları okuyup burada yanılmış diyor. Kendisi hiçbir şey anlamadan anlamış gibi eleştiriyor. Cehli mürekkep. Hüve nüktesini hiç anlamamış okumamış , hiç bir yerde mehdi olduğunu kutup olduğunu iddia etmiyor. Tarihi söylemleri yanlış , ayetlere yanlış mana veriyor. Allah ıslah etsin böylelerini
Tamam amca sen cemaat kur bari muridin olalım bugün dunyada boyle bir tane alim adam kalmismi Allah size Hidayet etsin laf söylediniz insanlarla belki ayni cennete bile gitmeyeceksiniz
25 yıldır Niyazi Balin 'in talebesi olmaya çalışıyorum. Gençlik rehberini 15 yaşımdayken Osmanlıca (eski Türkçe) harfler ile yazmış bir insan olarak diyorum ki ; biraz edep ,biraz sabır ile dinleyiniz. En azından ciddi olunuz.
Sana ancak gülerim
Eyvallah hocam bu 3 seriyi çok beğenerek izledik. Sağolun.
Hocam videonun sonundaki kuranı algılama üzerine açıklamanız müthiş gerçekten daha önce hiç böyle düşünmemiştim kendi adıma ayrıca teşekkürlerimi sunarım
Allah hidayet nasip etsin
Hiç kimse Said Nursi'yi kimyager yada fizikçi olduğunu söylemiyor. Sadece fizik ve kimya biliminin tevhid inancına hizmet ettiğini isbat ettiğini yazıyor. Siz okuduğunuzu bile anlamıyorsunuz, yada kasten çarpıtıyorsunuz Yazıklar olsun.
25 yıldır Niyazi Balin 'in talebesi olmaya çalışıyorum. Gençlik rehberini 15 yaşımdayken Osmanlıca (eski Türkçe) harfler ile yazmış bir insan olarak diyorum ki ; biraz edep biraz sabır ile dinleyiniz. En azından ciddi olunuz.
Said Nursi gibi günümüz alimleri ile Albert Einstein'ın ortak yanılgıları ...
Sual ;
-- Albert Einstein gibi Said Nursi gibi dehalar , kuantum fiziğinin ezber bozan kurallarını neden göremedi
Görseler bile neden kabullenemediler ve kainatin özündeki çalışma sistemini anlayamadan vefat ettiler..!
🌺🌺🌺
1. **Deterministik Evren Anlayışı**
Einstein, klasik fiziğin bir ürünü olarak deterministik bir evren anlayışını benimsemişti.
Ona göre, fiziksel olaylar kesin neden-sonuç ilişkilerine dayanmalıydı.
Newton mekaniği ve klasik elektrodinamik gibi alanlarda bu deterministik ilke geçerliydi.
Einstein, evrenin bu temel düzendeki yapısının kaotik ve belirsiz olamayacağına inanıyordu.
Kuantum fiziği ise doğası gereği olasılıklara ve belirsizliklere dayanıyordu.
Bu, Einstein'ın evrene dair derin inancına ters düşüyordu.
2. **Kuantum Fiziğinin Rastgeleliği**
Kuantum mekaniğinde, özellikle Heisenberg’in Belirsizlik İlkesi gibi olgular, parçacıkların pozisyonu ve momentumunun tam olarak belirlenemeyeceğini, sadece olasılıklarla ifade edilebileceğini öne sürüyordu.
Einstein, “Tanrı zar atmaz” diyerek, evrenin temel yapısının bu kadar rastgele ve belirsizlik içeren bir yapıda olmasını kabul edemedi.
O, evrenin kesin, düzenli ve ölçülebilir bir düzen içerisinde olduğuna inanıyordu.
3. **Kuantum Dolanıklığın
"Uzaktan Etkileşim" Problemi**
Kuantum dolanıklık, Einstein’ın meşhur “spooky action at a distance” (uzaktan garip etkileşim) olarak tanımladığı bir olguydu.
Kuantum dolanıklık, iki parçacığın birbirlerinden ne kadar uzak olurlarsa olsunlar, birinin durumunun diğerini anında etkilediğini öne sürüyordu.
Bu, Einstein’ın Özel Görelilik Teorisi'ne aykırıydı çünkü bilgi, ışık hızından daha hızlı hareket edemezdi.
Dolanıklık fenomeni, Einstein'ın ışık hızı sınırını aşan bir etkileşim gibi görünüyordu ve bu, onun gözünde bir çelişkiydi.
4. **Yerel Gerçekçilik İnancı**
Einstein, "yerel gerçekçilik" denilen bir inancı savunuyordu.
Bu görüş, fiziksel olayların sadece yerel etkenlerle (yani, o bölgedeki fiziksel koşullar) açıklanabileceğini ve dışsal, anında etkileşimlerin olamayacağını savunur.
Kuantum dolanıklık, yerel gerçekçilik ilkesini ihlal ediyordu. Einstein bu yüzden, kuantum mekaniğinin eksik olduğunu ve daha derin bir teoriye ihtiyaç duyulduğunu düşünüyordu.
5. **Kuantum Mekaniğinin Eksikliği**
Einstein, kuantum mekaniğinin başarılı tahminler yapabilmesine rağmen, "tam" bir teori olmadığını düşünüyordu.
O, kuantum fiziğinin altında yatan, henüz keşfedilmemiş bir deterministik mekanizma olduğuna inanıyordu.
Dolayısıyla, kuantum mekaniği, doğanın gerçek düzenini değil, eksik bir modelini sunuyordu ona göre.
Einstein, kuantum fiziğinin eksik olduğunu düşündüğü için kuantum dolanıklığı çürütmeye çalıştı.
6. **Zihinsel Paradigma**
Einstein’ın zihinsel paradigması, rasyonel ve deterministik bir evren üzerine kuruluydu. Kuantum mekaniği ise, sezgisel olarak bu paradigmanın tamamen dışında kalan bir alandı. Einstein, bir deha olmasına rağmen, kuantum fiziğinin sezgisel olarak kavranması zor olan doğası karşısında, kendi bilimsel ilkelerine ve sezgilerine bağlı kaldı.
Sonuç:
Einstein’ın kuantum fiziğine karşı olan eleştirisi, onun bilimsel felsefesi ve evren anlayışından kaynaklanıyordu.
Deterministik ve yerel gerçekçi bir evren anlayışını benimsemişti ve bu anlayış, kuantum mekaniği ile uyuşmuyordu.
Einstein, evrenin temel yapısının kaotik ve belirsiz olamayacağına inanıyordu ve bu nedenle kuantum fiziğinin "eksik" olduğuna inanarak, ona karşı bir duruş sergiledi.
Nurcunun inanç ve ateistin inkâr konusundaki ortak hatalarını ele alırsak, her ikisi de duyumsama ve gözlemlemedeki algıya fazla güveniyorlar.
Ancak, bu yaklaşımın eksikliği, duyuların doğası gereği sınırlı olması ve gerçekliği tam anlamıyla yansıtamamasıdır.
**Duyumsama ve Gerçeklik Arasındaki Ayrım**
Kuantum fizik, bilişsel bilim ve nörobilim bize duyuların, dış dünyayı yalnızca sınırlı bir şekilde algılayabildiğini gösterdi.
İnsan zihni, beş duyudan gelen verileri işler ve bu verilere dayanarak bir gerçeklik inşa eder.
Ancak bu inşa edilmiş gerçeklik, evrenin tam anlamıyla nasıl olduğunu yansıtmaz; sadece beynin oluşturduğu bir simülasyondur.
Tıpkı bir TV ekranındaki görüntülerin, aslında bilgi yüklü frekansların tezahürü olması gibi, duyusal gerçeklik de dış dünyada olup bitenlerin bir yorumudur.
**Gözlemlemenin Yanıltıcı Doğası**
Arkadaşlarının her ikisi de duyusal gözlemleri gerçekliğin bir ölçütü olarak kabul ediyorlar. Ateist arkadaşın "Neden Yaratıcıyı göremiyoruz?" sorusu, fiziksel varlığın gözlemlenebilirliğini kesin bir şart olarak görüyor.
Buna karşın inançlı arkadaşın ise, yaratılanların varlığını Yaratıcı'nın mutlak bir ispatı olarak kabul etmesi, fiziksel dünyanın gözlemlenen kısmına dayanıyor. Ancak her iki pozisyon da gözlemleme kapasitemizin sınırlı olduğunu göz ardı ediyor.
**Görünmeyenin Varlığı**
Tıpkı bir TV ekranında gördüğümüz görüntülerin arkasında görünmeyen bilgi yüklü frekanslar olduğu gibi, maddi gerçeklik de görünmeyen boyutlar ve olasılıklar içerebilir.
Frekanslar, gözle görünmese bile bir gerçekliğin temelini oluşturuyor.
Aynı şekilde, Yaratıcı’nın da gözle görülebilir olmaması, O'nun var olmadığı anlamına gelmez.
Duyularımız sadece tezahür edeni algılayabiliyor, ama bu tezahürlerin kaynağı gözden kaçıyor.
**Sonuç Olarak: İkisi de Aynı Hatanın İçinde**
Nurcular ve ateistler inançlarını gözlemlenebilir gerçeklik üzerine inşa ederken, aslında duyusal algının sınırlarını aşamamışlar.
Oysa gerçeklik, duyularla algılayabildiğimizin ötesinde, bilinç, frekanslar ve soyut prensipler tarafından şekilleniyor olabilir.
Bu yüzden, ikisinin de hatası, duyularını mutlak bir gerçeklik aracı olarak kabul etmeleridir.
Gerçekliği anlamanın yolu, bu duyusal sınırlamaların ötesine geçmek ve bilincin derin katmanlarına inmektir.
Birde bu konuşan hic müslümana benzemiyor. .
Peki yaş ve Kuru herşey Kuran'da var ayeti nasıl yorumlayacaksiniz
Senin çapın ne bee said Nursi’nin dünyanın tüm ülkelerinde medreseleri ve talebeleri var onun kadar hizmet et sonra çamur atma haddsizliğini göster komiksin 😹
25 yıldır Niyazi Balin 'in talebesi olmaya çalışıyorum. Gençlik rehberini 15 yaşımdayken Osmanlıca (eski Türkçe) harfler ile yazmış bir insan olarak diyorum ki ; biraz edep biraz sabır ile dinleyiniz. En azından ciddi olunuz.
@@keremaslcan3412 adam gibi okuyamamışsın sen laf atmaya çalışıyorsun ondan dolayı saygı göremezsin diğer videolarınızda izledim senin yok Kürt bilmem ne ben kürdüm diyor ama nerde Said Nursi kürtçülükten bahsediyor ha şeyh Said isyanında en büyük barış rolünü üstlenen kişidir kör Hüseyin paşa Haydaran aşiret reisi vanı kuşatırken mesele uzun onu vazgeçirip geri gönderiyor objektif tarafsız eleştir.
Herkes aynı fikirde olmak zorunda değil. Hakaret etmeden tartışamıyorsak , konuşacak bir şey kalmıyor demektir@@Asdfghjklşibjıhnk
@@keremaslcan3412 videolarında hakaret eden sensin onu diyorum daha ne konuştuğunu bilmiyorsun seni muhatap alan bende hata
Evet bir insana peygamberlik iddia ediyor demek ne kadar bir akıl tutulmasıdır ve bunu da kendi kitaplarında hiçbir yere dayandıramadığınız halde kendi anladığınız ve yüklediğiniz manalar ile birisini Bu şekilde bir kafirlik isnadında bulunmak nasıl bir akıl tutulmasıdır hezeyandır sizin notunuzu veremedim
Merak ediyorum bu kadar tribünleri oynamanın iftiralar sallamanın okuduğunuzu anlamadığınızı ifade etmek için böyle bir video çekmenizi sebebi nedir hakikaten
Yalan söylemekten burnun uzamış😂😂
Siz ve sizin gibiler çamur atmaktan ileri gidemezsiniz.
25 yıldır Niyazi Balin 'in talebesi olmaya çalışıyorum. Gençlik rehberini 15 yaşımdayken Osmanlıca (eski Türkçe) harfler ile yazmış bir insan olarak diyorum ki ; biraz edep biraz sabır ile dinleyiniz. En azından ciddi olunuz.
Yalan konuşuyorsun
Bu adam ne diyor baştan sona kadar saçmalamış örnek verilen kısımları okuyup burada yanılmış diyor. Kendisi hiçbir şey anlamadan anlamış gibi eleştiriyor. Cehli mürekkep. Hüve nüktesini hiç anlamamış okumamış , hiç bir yerde mehdi olduğunu kutup olduğunu iddia etmiyor. Tarihi söylemleri yanlış , ayetlere yanlış mana veriyor. Allah ıslah etsin böylelerini
Tamam amca sen cemaat kur bari muridin olalım bugün dunyada boyle bir tane alim adam kalmismi Allah size Hidayet etsin laf söylediniz insanlarla belki ayni cennete bile gitmeyeceksiniz
25 yıldır Niyazi Balin 'in talebesi olmaya çalışıyorum. Gençlik rehberini 15 yaşımdayken Osmanlıca (eski Türkçe) harfler ile yazmış bir insan olarak diyorum ki ; biraz edep ,biraz sabır ile dinleyiniz. En azından ciddi olunuz.