1. Tâ Hâ. 2,3. (Ey Muhammed!) Biz, Kur'an'ı sana sıkıntı çekesin diye değil, ancak (Allah'ın azabından) korkacaklara bir öğüt (bir uyarı) olsun diye indirdik.(2) (2) Rivayete göre, Hz.Peygamberin çok ibadet ettiğini gören Kureyş müşrikleri, "Allah, bu Kur'an'ı Muhammed'e sıkıntı çeksin diye indirdi" demeleri üzerine bu âyet inmiştir. 4. (O) yüksek gökleri yaratanın katından peyderpey indirilmiştir. 5. Rahmân, Arş'a(3) kurulmuştur. (3) Arş, kudret ve hâkimiyet tahtı, sınırsız kudret makamı demektir. 6. Göklerdeki, yerdeki bu ikisi arasındaki ve toprağın altındaki her şey, yalnızca O'nundur. 7. Sen sözü açığa vursan da, gizlesen de Allah için birdir. Çünkü O, gizliyi de bilir, ondan daha gizli olanı da. 8. Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayandır. En güzel isimler O'nundur. 9. Mûsâ'nın haberi sana ulaştı mı? 10. Hani bir ateş görmüştü de ailesine, "Siz burada kalın, ben bir ateş gördüm (oraya gidiyorum). Umarım ondan size bir kor ateş getiririm, yahut ateşin başında, yol gösterecek birini bulurum" demişti.(4) (4) Mısır'da Firavun'un gözetimi altında yetişen Hz. Mûsâ, orada istemeyerek bir kişiyi öldürünce, Medyen'e kaçmak zorunda kalmış, orada Hz. Şu'ayb ile karşılaşmış ve kendisine sekiz yıl -arzu ettiği takdirde on yıl- çobanlık yapmak karşılığında kızlarından biriyle evlenmişti. Müddeti tamamlayan Hz. Mûsâ, bir kış gecesi, doğup büyüdüğü Mısır'a doğru giderken yolunu kaybetmişti. Burada sadece bir kısmı gündeme getirilen ve Hz.Mûsâ'nın Mısır'da Medyen'de ve tekrar Mısır'da yaşadığı olaylar zinciri, Kasas sûresinde (3-42. âyetler) genişçe anlatılmaktadır. 11. Ateşin yanına varınca, ona şöyle seslenildi: "Ey Mûsâ!" 12. "Şüphe yok ki, ben senin Rabbinim. Hemen ayakkabılarını çıkar. Çünkü sen mukaddes vadi Tuvâ'dasın." 13. "Ben seni (peygamber olarak) seçtim. Şimdi vahyolunacak şeyleri dinle." 14. "Şüphe yok ki ben Allah'ım. Benden başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl." 15. "Kıyamet mutlaka gelecektir. Herkes işlediğinin karşılığını görsün diye, neredeyse onu gizleyecek (geleceğinden hiç söz etmeyecek)tim." 16. "Buna inanmayan ve nefsinin arzusuna uyan kimseler, seni ondan (ona hazırlanmaktan) sakın alıkoymasın, sonra helâk olursun!" 17. "Şu sağ elindeki nedir ey Mûsâ?" 18. Mûsâ dedi ki: "O benim değneğimdir. Ona dayanırım, onunla koyunlarıma yaprak silkelerim. Onunla başka işlerimi de görürüm." 19. Allah, "Onu yere at ey Mûsâ!" dedi. 20. Mûsâ da onu attı. Bir de ne görsün o, hızla akan bir yılan olmuş! 21. Allah, şöyle dedi: "Tut onu. Korkma! Biz, onu yine eski durumuna döndüreceğiz." 22,23. "Sana büyük mucizelerimizden birini daha göstermemiz için elini koynuna sok ki bir başka mucize olarak, (alaca hastalığı gibi) bir hastalık sebebiyle olmaksızın bembeyaz bir hâlde çıksın."(5) (5) Bu mucize ile ilgili olarak ayrıca bakınız: Neml sûresi, âyet,12. 24. "Firavun'a git, çünkü o azmıştır." 25. Mûsâ, dedi ki: "Rabbim! Gönlüme ferahlık ver." 26. "İşimi bana kolaylaştır." 27,28. "Dilimdeki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar." 29. "Bana ailemden birini yardımcı yap," 30. "Kardeşim Hârûn'u." 31. "Onunla gücümü artır." 32. "Onu işime ortak et." 33. "Seni çok tespih edelim diye", 34. "Seni çok zikredelim diye." 35. "Çünkü sen bizi hakkıyla görmektesin." 36. Allah, şöyle dedi: "İstediğin sana verildi ey Mûsâ!" 37. "Andolsun, biz sana bir kere daha iyilikte bulunmuştuk." 38. "Hani annene ilham edilmesi gereken şeyleri ilham etmiştik:" 39. "Onu (bebek Mûsâ'yı) sandığın içine koy ve denize (Nil'e) bırak ki, deniz onu kıyıya atsın da kendisini, hem bana düşman, hem de ona düşman olan birisi (Firavun) alsın. Sana da, ey Mûsâ, sevilesin ve gözetimimizde yetiştirilesin diye tarafımızdan bir sevgi bırakmıştım." 40. "Hani kız kardeşin (Firavun ailesine) gidiyor ve "size onun bakımını üstlenecek kimseyi göstereyim mi?" diyordu. Derken, gözü aydın olsun, üzülmesin diye seni annene döndürdük.(6) (Sana baktı, büyüdün) ve (kazara) bir cana kıydın da biz seni kederden kurtardık, seni sıkı bir denemeden geçirdik (ve kaçıp Medyen'e gittin). Medyen halkı içinde yıllarca kaldın, sonra (peygamber olman için) takdir edilmiş bir zamanda (Tûr'a) geldin ey Mûsâ!"
اللّٰہ اکبر کبیرا ❤❤❤
Mashallah
❤❤❤
Bin maşallah
1. Tâ Hâ.
2,3. (Ey Muhammed!) Biz, Kur'an'ı sana sıkıntı çekesin diye değil, ancak (Allah'ın azabından) korkacaklara bir öğüt (bir uyarı) olsun diye indirdik.(2)
(2) Rivayete göre, Hz.Peygamberin çok ibadet ettiğini gören Kureyş müşrikleri, "Allah, bu Kur'an'ı Muhammed'e sıkıntı çeksin diye indirdi" demeleri üzerine bu âyet inmiştir.
4. (O) yüksek gökleri yaratanın katından peyderpey indirilmiştir.
5. Rahmân, Arş'a(3) kurulmuştur.
(3) Arş, kudret ve hâkimiyet tahtı, sınırsız kudret makamı demektir.
6. Göklerdeki, yerdeki bu ikisi arasındaki ve toprağın altındaki her şey, yalnızca O'nundur.
7. Sen sözü açığa vursan da, gizlesen de Allah için birdir. Çünkü O, gizliyi de bilir, ondan daha gizli olanı da.
8. Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayandır. En güzel isimler O'nundur.
9. Mûsâ'nın haberi sana ulaştı mı?
10. Hani bir ateş görmüştü de ailesine, "Siz burada kalın, ben bir ateş gördüm (oraya gidiyorum). Umarım ondan size bir kor ateş getiririm, yahut ateşin başında, yol gösterecek birini bulurum" demişti.(4)
(4) Mısır'da Firavun'un gözetimi altında yetişen Hz. Mûsâ, orada istemeyerek bir kişiyi öldürünce, Medyen'e kaçmak zorunda kalmış, orada Hz. Şu'ayb ile karşılaşmış ve kendisine sekiz yıl -arzu ettiği takdirde on yıl- çobanlık yapmak karşılığında kızlarından biriyle evlenmişti. Müddeti tamamlayan Hz. Mûsâ, bir kış gecesi, doğup büyüdüğü Mısır'a doğru giderken yolunu kaybetmişti. Burada sadece bir kısmı gündeme getirilen ve Hz.Mûsâ'nın Mısır'da Medyen'de ve tekrar Mısır'da yaşadığı olaylar zinciri, Kasas sûresinde (3-42. âyetler) genişçe anlatılmaktadır.
11. Ateşin yanına varınca, ona şöyle seslenildi: "Ey Mûsâ!"
12. "Şüphe yok ki, ben senin Rabbinim. Hemen ayakkabılarını çıkar. Çünkü sen mukaddes vadi Tuvâ'dasın."
13. "Ben seni (peygamber olarak) seçtim. Şimdi vahyolunacak şeyleri dinle."
14. "Şüphe yok ki ben Allah'ım. Benden başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl."
15. "Kıyamet mutlaka gelecektir. Herkes işlediğinin karşılığını görsün diye, neredeyse onu gizleyecek (geleceğinden hiç söz etmeyecek)tim."
16. "Buna inanmayan ve nefsinin arzusuna uyan kimseler, seni ondan (ona hazırlanmaktan) sakın alıkoymasın, sonra helâk olursun!"
17. "Şu sağ elindeki nedir ey Mûsâ?"
18. Mûsâ dedi ki: "O benim değneğimdir. Ona dayanırım, onunla koyunlarıma yaprak silkelerim. Onunla başka işlerimi de görürüm."
19. Allah, "Onu yere at ey Mûsâ!" dedi.
20. Mûsâ da onu attı. Bir de ne görsün o, hızla akan bir yılan olmuş!
21. Allah, şöyle dedi: "Tut onu. Korkma! Biz, onu yine eski durumuna döndüreceğiz."
22,23. "Sana büyük mucizelerimizden birini daha göstermemiz için elini koynuna sok ki bir başka mucize olarak, (alaca hastalığı gibi) bir hastalık sebebiyle olmaksızın bembeyaz bir hâlde çıksın."(5)
(5) Bu mucize ile ilgili olarak ayrıca bakınız: Neml sûresi, âyet,12.
24. "Firavun'a git, çünkü o azmıştır."
25. Mûsâ, dedi ki: "Rabbim! Gönlüme ferahlık ver."
26. "İşimi bana kolaylaştır."
27,28. "Dilimdeki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar."
29. "Bana ailemden birini yardımcı yap,"
30. "Kardeşim Hârûn'u."
31. "Onunla gücümü artır."
32. "Onu işime ortak et."
33. "Seni çok tespih edelim diye",
34. "Seni çok zikredelim diye."
35. "Çünkü sen bizi hakkıyla görmektesin."
36. Allah, şöyle dedi: "İstediğin sana verildi ey Mûsâ!"
37. "Andolsun, biz sana bir kere daha iyilikte bulunmuştuk."
38. "Hani annene ilham edilmesi gereken şeyleri ilham etmiştik:"
39. "Onu (bebek Mûsâ'yı) sandığın içine koy ve denize (Nil'e) bırak ki, deniz onu kıyıya atsın da kendisini, hem bana düşman, hem de ona düşman olan birisi (Firavun) alsın. Sana da, ey Mûsâ, sevilesin ve gözetimimizde yetiştirilesin diye tarafımızdan bir sevgi bırakmıştım."
40. "Hani kız kardeşin (Firavun ailesine) gidiyor ve "size onun bakımını üstlenecek kimseyi göstereyim mi?" diyordu. Derken, gözü aydın olsun, üzülmesin diye seni annene döndürdük.(6) (Sana baktı, büyüdün) ve (kazara) bir cana kıydın da biz seni kederden kurtardık, seni sıkı bir denemeden geçirdik (ve kaçıp Medyen'e gittin). Medyen halkı içinde yıllarca kaldın, sonra (peygamber olman için) takdir edilmiş bir zamanda (Tûr'a) geldin ey Mûsâ!"