Melih Cevdet'in atıfta bulunduğu Karacaoğlan şiiri muhtemelen bu şiir: KALK GİDELİM ATIM HARAPHANE'DEN Kalk gidelim atım Haraphane'den Kısmetimiz versin Mevla'm yaratan Eğrikol'da yemleyeyim ben seni Gece Eğrikol'da yatalım atım Atıma bineyim edeyim sökün Sağına soluna hamayıl takın Ağyar ırak derler Kefendiz yakın Gece Kefendiz'de yatalım atım At ile Kırım'ı aştıktan geri Dizgini boynuna düştükten geri Aksu köprüsünü geçtikten geri Bu gece Maraş'ta yatalım atım Maraş'tan ötesi uzak bir yoldur Tatar deresinde dizginin kaldır Öğle namazını Göksun'da kıldır Bu gece Göksun'da yatalım atım İyi derler Elbistan'ın ovasın Yaz getirir ılık ılık havasın Koca Binboğa'da şahan yuvasın Gece Binboğa'da yatalım atım Atım Öğrek'te dokudum çulunu Üç güzele öldüreyim palanı Som gümüşten döktüreyim nalını Bu gece Öğrek'te yatalım atım Karac'oğlan der ki yârin yâr ise Ağyar ile muhabbeti yoğ ise Atım sende küheylanlık var ise Gece yâr koynunda yatalım atım
Daha önce hiç gitmediğim bir diyarda yalnız kalmışım, pusulam dizelerimin ışığıdır. Dizelerimin sahibi ise Melih Cevdet Anday'dır. Okumaktan ve dinlemekten kendimi alamıyorum. İyi ki yaşamış ve Türkçe yazmış.
Merhum babam Ziya Şav’ın en sevdiği arkadaşı idi Melih Amca. Her zaman huzurunda olduğumda diksiyonunun mükemmelliğine hayran kalırdım. Zaten zannedersem TRT’de de spikerlere diksiyon dersi vermiş kendisi zamanında.
Atımla yola çıkıyoruz seherde Sabah, büyük bir kuş uyanıyor, Ağırlaşmış ay gibi susuyorum, Yaşı bilinmeyen yağmur önümde, Bin yıl ötedeki ufak çiçekler. Dün gece, dün gece gördüm düşümde Kömür gözlümden ayrı düşmüşüm Sevdamın avucunu bastırıyorum geceye Yağıyor dağlara kar benim için Güz ağaçları ile karıştırıyorum sisleri Beni yola bırakan ırmağa dönüp bakıyorum Uzaklıkların sınanmış bıçağı Bir şey demek gelmiyor içimden Kanımın buğdayını savuruyorum. Atımla, atımla yola çıktım seherde Lale sümbüller içinde hüma kuşları ötüyor, Avcılar yolu tutmuşlar dağlara erken erken, Dar sokaklardan geçiyorlar, Sağlarına sollarına gümüşlü hamayıl asmışlar Al atlarının, Mücevherli tüfekler asmışlar omuzlarına, Yeterince şarapları var günbatımı için İnsan gibi bakan kartalları gördüklerinde. II Kısmetse bu akşam Eğrikol’da yatarız, Yürümeyen geleceği üzüntümün, Uzaklara kar gibi yağıyor bilmediğim yıllar, Saklanmış sabahın akpak anısı. Bir kuyu görmüştüm orda, ağzı kapalı, Geçmişin fazlalığını sınadı yüreğim, Güzeller suyundan içip kanarmış. Dizimde derman kalmamıştı, çöktüm oturdum, Ağzı kapalı kuyuya baktım, akşamın başkenti, Konuşmaya başlamamış bir buzağı gibi, Yazmalar gibi alaca bulaca baktım, Bir söğüt, bir söğüt de baktı benimle, Kuşların arasında dal konuşuyordu. Kırılmamış taş gibiydi gün, Karanlık toprağı karıştırıyordu, Gizdi soyluluk veren yaşama. Hiç güzel sevmedik mi yalan dünyada. Gelinin ibrişimdi saçı, sustum kaldım, Yatmadı benimle unutmam, ay toprağa değiyordu, Üstüne dört libas giymişti Bir kara, bir yeşil, bir al, bir beyaz, Göğsünde dört nişan gördüm Bir elma, bir ayva, bir nar, bir kiraz, Cerenlerin yolundan koştu gitti. III Iraktır derler Kefendiz’in yolunu, Yaşlanmış bir yağmur gibi kararıyorum, Kısmetse bu gece Kefendiz’de yatarız Akşam, uyardığım yolların kutsallığı, Doğunun sütündeki haşhaş, amansız ot. Al benekli keten giyer kızları, Kar gibi parlaşırlar çiçeklerin sessizliğinde Filiz veren söğütlerin yanında türkü söylerler, Sevdamın şamdanı yanar gözlerinin ucunda, Bakışımın iki avucunda yunar kederim. Al yeşil konakları var, al çuhalı Yiğitler iner ufacık meşeli yollara, Uçar beyaz kazlar, gergin kumrular konar İnci mercandan dallara, Mevsimidir büyüyen taşın, arada bir öten Badem ağacının, büyülerle uyutulmuş toprakta. Ah elin ve gökyüzünün çaresizliği… Çok çekti gönlüm, gönlüm, ayrılıktan küçük bir kuş, Uzaklıkların kırağı düşmüş camı, Sevdaya düşen yorulmaz derler. Yedi türlü çiçek vardı başında Dökmüş ince bele tel karmakarış. Akşamdan soyunup girdim koynuna Seher yıldızını gördüm, ülkeleri gördüm, Garipçe garipçe öten ibibik uyandırdı beni Tekir’e gidecektim, ağır yağmurla yanyana, Suyu dalgalı köprüden geçip. IV Gençliğimin karını serpiyorum ocağa, Atımla Kırım’ı aştıktan sonra Boynuna bırakırım dizgini düşsün, Aksu’yun köprüsünü geçerim konuşkan bir arı ile, Yağmur yağarken hendeğe, soyluluk getiren tan, Şebboyların içinde saçını tarar havai sabah, Ulu kuşlar semah kurar yukarda, Orman ve cırcırla büyümüş çılgınlık. Güneşin kara dikenleri bölüyor yorgunluğumu, Akarsuyun tüyleri birikmiş sesini incelten acıma, Kuş sürüleriyle türkü çağrıyor yaşamın egemen otu. Kısmetimiz varsa bu gece Maraş’ta yatarız, Bir han gördüm üç yüz altmış kapılı, Kimini açtık, kimini ördük, çekik kaşlı yıldız, Altın kafeslerde öter bülbülleri düşümdeki zamandan, Tazıları gökboncukludur, seslenelim diye gök, Yeşil ördek yayılmıştır çemenin şaşkın seline. Bir buğday benizli, zülfü dolaşık Gitme kal dedi, oyaladı beni ateşböceği evinde, Perdelerin çiçeklerini topluyordu elma ağacı, Saçındaki gülü koparmıştı bahçe. Şarabı çam testilerden içtikti, dokunulmamış gün, Toros’tan göç ediyor gibi, Sonra batı rüzgârı girdi uykumuza, Güvercinler girdi, kuğu kuşları, turnalar, Uyuyup uykuya kanamaz oldum, Uyandım ağladım, Sarhoştum daha.
Şiir beni yoruyor… Yolculuğun başlangıcından menziline kadar onunla gidiyorum. Sırtımda geçmişin hüznü, kalbimde sevdası Tek başıma yürüyorum. Bu şiir beni yoruyor, üzüyor, yürütüyor…
@@muhammettopal7292 merhaba, şair hangi anlamda yazmıştır onun duygularına erişemediğim için bilemiyorum ancak benzetme çok hoşuma gitmişti. bu yüzden belirttim. (:
@@undine8107 Teşekkür ederim cevabınız için. Maalesef ben de anlayamıyorum ama dinlemek çok hoşuma gidiyor :)) inşallah bir gün anlayabilecek, yorumlayabilcek mevkiye geliriz. Hayırlı bayramlar şimdiden.
Neyi anlatmak isterseniz içinde birazda ondan barındıran bir eser. Diyorum ya biraz ben biraz sen biraz sevda, çokça ayrılık barındırıyor. Zor geçiyor geceler melihim geceler zor.
Merhabalar fonun ismi "Ripple- anoice" elbette seve seve buldum fakat daha sonraları için bulmak istediğiniz bir parça için shazam uygulamasını kullanabilirsiniz. Zaten basit bir uygulama youtubeda nasıl kullanıldığını ayrıntılarıyla açıklayan videolar var... Güzel dinlemeler
Melih Cevdet'in atıfta bulunduğu Karacaoğlan şiiri muhtemelen bu şiir:
KALK GİDELİM ATIM HARAPHANE'DEN
Kalk gidelim atım Haraphane'den
Kısmetimiz versin Mevla'm yaratan
Eğrikol'da yemleyeyim ben seni
Gece Eğrikol'da yatalım atım
Atıma bineyim edeyim sökün
Sağına soluna hamayıl takın
Ağyar ırak derler Kefendiz yakın
Gece Kefendiz'de yatalım atım
At ile Kırım'ı aştıktan geri
Dizgini boynuna düştükten geri
Aksu köprüsünü geçtikten geri
Bu gece Maraş'ta yatalım atım
Maraş'tan ötesi uzak bir yoldur
Tatar deresinde dizginin kaldır
Öğle namazını Göksun'da kıldır
Bu gece Göksun'da yatalım atım
İyi derler Elbistan'ın ovasın
Yaz getirir ılık ılık havasın
Koca Binboğa'da şahan yuvasın
Gece Binboğa'da yatalım atım
Atım Öğrek'te dokudum çulunu
Üç güzele öldüreyim palanı
Som gümüşten döktüreyim nalını
Bu gece Öğrek'te yatalım atım
Karac'oğlan der ki yârin yâr ise
Ağyar ile muhabbeti yoğ ise
Atım sende küheylanlık var ise
Gece yâr koynunda yatalım atım
Ne şiir ama ❤️
merhaba, bu şiiri hangi kaynaktan okudunuz?
Müjgan Cumbur’un derlediği ‘Karacac’oğlan Şiirler’ Meb yayınlarından okunmuş olabilme olasılığı yüksek. Başucu kitabı sayılacak türdendir.
Tam isabet ,o
Daha önce hiç gitmediğim bir diyarda yalnız kalmışım, pusulam dizelerimin ışığıdır. Dizelerimin sahibi ise Melih Cevdet Anday'dır. Okumaktan ve dinlemekten kendimi alamıyorum. İyi ki yaşamış ve Türkçe yazmış.
Her dinlediğimde kalbimin atışı hızlanıyor nasıl güzel bi seslendirme… nasıl içten…
Merhum babam Ziya Şav’ın en sevdiği arkadaşı idi Melih Amca. Her zaman huzurunda olduğumda diksiyonunun mükemmelliğine hayran kalırdım. Zaten zannedersem TRT’de de spikerlere diksiyon dersi vermiş kendisi zamanında.
👏👍
hala hızlanıyor mu?
@@hakangulhank evet hala hızlanıyo
Melih Cevdet, şiirini tahrikkâr bir tavırla değil gücüyle hissettirir insana. Melih Cevdet, insanlığını yitirmemiş bir şair idi.
her gece bir melih cevdet anday şiiriyle uyumak... huzurla uyumak bu huzursuz bir güne daha uyanmak için...
Kömür gözlümden ayrı düşmüşüm.
Sevdamın avucunu bastırıyorum geceye...
Ruyamda Melih Cevdet anday edebiyat ogretmenimdi o kadar mutluydum ki ve dedeme de brnzetmiştim.
Sen ne kadar guzel bir insansın. ❤
Sizler ne güzel insanlarsınız…
Nasıl birseyy bu sanki bu dünyadan değilmiş gibii
Bunu dinleyip kayısız kalacak insan da ne bileyim!
Atımla yola çıkıyoruz seherde
Sabah, büyük bir kuş uyanıyor,
Ağırlaşmış ay gibi susuyorum,
Yaşı bilinmeyen yağmur önümde,
Bin yıl ötedeki ufak çiçekler.
Dün gece, dün gece gördüm düşümde
Kömür gözlümden ayrı düşmüşüm
Sevdamın avucunu bastırıyorum geceye
Yağıyor dağlara kar benim için
Güz ağaçları ile karıştırıyorum sisleri
Beni yola bırakan ırmağa dönüp bakıyorum
Uzaklıkların sınanmış bıçağı
Bir şey demek gelmiyor içimden
Kanımın buğdayını savuruyorum.
Atımla, atımla yola çıktım seherde
Lale sümbüller içinde hüma kuşları ötüyor,
Avcılar yolu tutmuşlar dağlara erken erken,
Dar sokaklardan geçiyorlar,
Sağlarına sollarına gümüşlü hamayıl asmışlar
Al atlarının,
Mücevherli tüfekler asmışlar omuzlarına,
Yeterince şarapları var günbatımı için
İnsan gibi bakan kartalları gördüklerinde.
II
Kısmetse bu akşam Eğrikol’da yatarız,
Yürümeyen geleceği üzüntümün,
Uzaklara kar gibi yağıyor bilmediğim yıllar,
Saklanmış sabahın akpak anısı.
Bir kuyu görmüştüm orda, ağzı kapalı,
Geçmişin fazlalığını sınadı yüreğim,
Güzeller suyundan içip kanarmış.
Dizimde derman kalmamıştı, çöktüm oturdum,
Ağzı kapalı kuyuya baktım, akşamın başkenti,
Konuşmaya başlamamış bir buzağı gibi,
Yazmalar gibi alaca bulaca baktım,
Bir söğüt, bir söğüt de baktı benimle,
Kuşların arasında dal konuşuyordu.
Kırılmamış taş gibiydi gün,
Karanlık toprağı karıştırıyordu,
Gizdi soyluluk veren yaşama.
Hiç güzel sevmedik mi yalan dünyada.
Gelinin ibrişimdi saçı, sustum kaldım,
Yatmadı benimle unutmam, ay toprağa değiyordu,
Üstüne dört libas giymişti
Bir kara, bir yeşil, bir al, bir beyaz,
Göğsünde dört nişan gördüm
Bir elma, bir ayva, bir nar, bir kiraz,
Cerenlerin yolundan koştu gitti.
III
Iraktır derler Kefendiz’in yolunu,
Yaşlanmış bir yağmur gibi kararıyorum,
Kısmetse bu gece Kefendiz’de yatarız
Akşam, uyardığım yolların kutsallığı,
Doğunun sütündeki haşhaş, amansız ot.
Al benekli keten giyer kızları,
Kar gibi parlaşırlar çiçeklerin sessizliğinde
Filiz veren söğütlerin yanında türkü söylerler,
Sevdamın şamdanı yanar gözlerinin ucunda,
Bakışımın iki avucunda yunar kederim.
Al yeşil konakları var, al çuhalı
Yiğitler iner ufacık meşeli yollara,
Uçar beyaz kazlar, gergin kumrular konar
İnci mercandan dallara,
Mevsimidir büyüyen taşın, arada bir öten
Badem ağacının, büyülerle uyutulmuş toprakta.
Ah elin ve gökyüzünün çaresizliği…
Çok çekti gönlüm, gönlüm, ayrılıktan küçük bir kuş,
Uzaklıkların kırağı düşmüş camı,
Sevdaya düşen yorulmaz derler.
Yedi türlü çiçek vardı başında
Dökmüş ince bele tel karmakarış.
Akşamdan soyunup girdim koynuna
Seher yıldızını gördüm, ülkeleri gördüm,
Garipçe garipçe öten ibibik uyandırdı beni
Tekir’e gidecektim, ağır yağmurla yanyana,
Suyu dalgalı köprüden geçip.
IV
Gençliğimin karını serpiyorum ocağa,
Atımla Kırım’ı aştıktan sonra
Boynuna bırakırım dizgini düşsün,
Aksu’yun köprüsünü geçerim konuşkan bir arı ile,
Yağmur yağarken hendeğe, soyluluk getiren tan,
Şebboyların içinde saçını tarar havai sabah,
Ulu kuşlar semah kurar yukarda,
Orman ve cırcırla büyümüş çılgınlık.
Güneşin kara dikenleri bölüyor yorgunluğumu,
Akarsuyun tüyleri birikmiş sesini incelten acıma,
Kuş sürüleriyle türkü çağrıyor yaşamın egemen otu.
Kısmetimiz varsa bu gece Maraş’ta yatarız,
Bir han gördüm üç yüz altmış kapılı,
Kimini açtık, kimini ördük, çekik kaşlı yıldız,
Altın kafeslerde öter bülbülleri düşümdeki zamandan,
Tazıları gökboncukludur, seslenelim diye gök,
Yeşil ördek yayılmıştır çemenin şaşkın seline.
Bir buğday benizli, zülfü dolaşık
Gitme kal dedi, oyaladı beni ateşböceği evinde,
Perdelerin çiçeklerini topluyordu elma ağacı,
Saçındaki gülü koparmıştı bahçe.
Şarabı çam testilerden içtikti, dokunulmamış gün,
Toros’tan göç ediyor gibi,
Sonra batı rüzgârı girdi uykumuza,
Güvercinler girdi, kuğu kuşları, turnalar,
Uyuyup uykuya kanamaz oldum,
Uyandım ağladım,
Sarhoştum daha.
Göksun'da öğle namazını kılmayı unutmuş
hem Karacaoğlan'ın hem de Melih Cevdet'in şiirini okuyorum, birbirinden hisli... ne büyük bir eser bu...
Birşey demek gelmiyor içimden
Kanımın buğdayını savuruyorum...
Hiç güzel sevmedik mi yalan dünyada
Şiir yaşıyor hayat var içinde
dinledikçe insanın seyyah olası geliyor. ormanda, dağlarda, kırlarda gezesi geliyor insanın. kadehimi melih cevdet ağabey'e kaldırıyorum.
Sancıyan gecelerin ilacı.
"Uzaklara kar gibi yağıyor bilmediğim yıllar.."
Şairin iyisi okuduğu şiirden etkilenip başka bir şiir yazarmış bunu görmüş olduk.
Böyle çöp dolu bir mecrâ da böyle şeylerin bulunması hoş bir şey.
Uyuyup uykuya kanamaz oldum,
Uyandım ağladım.
Şiir beni yoruyor…
Yolculuğun başlangıcından menziline kadar onunla gidiyorum.
Sırtımda geçmişin hüznü, kalbimde sevdası
Tek başıma yürüyorum.
Bu şiir beni yoruyor, üzüyor, yürütüyor…
nasıl, nasıl böyle muhteşem olabilir?..
Sevdaya düşen yorulmaz derler…
Her şey zora girdiğinde,bütün umutların yeniden dirilişine imkan verilmediği zamanlarda ilacı oluyor bu şiir bedenimdeki her hücrenin
"Gizdi soyluluk veren yaşama
Hiç güzel sevmedik mi yalan dünyada?"
Uyandım ağladım, sarhoştum daha.
" yaşlanmış bir yağmur gibi kararıyorum. "
Merhaba. Ne anlama geliyor açıklar mısınız rica etsem
@@muhammettopal7292 merhaba, şair hangi anlamda yazmıştır onun duygularına erişemediğim için bilemiyorum ancak benzetme çok hoşuma gitmişti. bu yüzden belirttim. (:
@@undine8107 Teşekkür ederim cevabınız için. Maalesef ben de anlayamıyorum ama dinlemek çok hoşuma gidiyor :)) inşallah bir gün anlayabilecek, yorumlayabilcek mevkiye geliriz. Hayırlı bayramlar şimdiden.
@@muhammettopal7292 rica ederim.hayırlı bayramlar. (:
kurgular Arapça bir söz var : “ el-Ma'nâ fî batnı'ş-şâir” yani Mânâ şairin karnındadır :) Kim bilir ne demek istedi :)
Gizdi soyluluk veren yaşama ...
ah, melih cevdet, ahh.
Çarptı bu şiir beni..
Teşekkürler.
Şiir, yüzünün izini getiriyor.
Neyi anlatmak isterseniz içinde birazda ondan barındıran bir eser.
Diyorum ya biraz ben biraz sen biraz sevda, çokça ayrılık barındırıyor.
Zor geçiyor geceler melihim geceler zor.
Kısmetimiz varsa bu gece Maraş’ta yatarız...
Çok güzel ve çok etkileyici
Neden, neden, neden farklı alemlerde yaşıyorum. Zaman gibi akıyor her mısra...
Birşey demek gelmiyor içimden..
cok güzel teşekkürler hocam
çok güzel allah'ım
üstadsın be
Atımla yola çıkasım var ırak yola benim de gidesim geliyor.
Kendimi yine burda buldum…
Kanımın buğdaylarını savuruyorum.
Şuraya yorum yapanların birçoğu daha şey'i ayrı yazmazken eleştirmenler nasıl şiir teknik işi diyor ? Şiir duyguların esiridir. Kim ne derse desin.
Bu şiir olayını kim bulduysa derin bir hüznü varmış belli ki.
🖤
❤️
korkunç bir şiir...
fon muzik ne bilen varsa soylesin lutfen
Merhabalar fonun ismi "Ripple- anoice" elbette seve seve buldum fakat daha sonraları için bulmak istediğiniz bir parça için shazam uygulamasını kullanabilirsiniz. Zaten basit bir uygulama youtubeda nasıl kullanıldığını ayrıntılarıyla açıklayan videolar var... Güzel dinlemeler
@@merv4232 Fon müziğini istediğine pişman olmuştur galiba 😂
@@bayc28 2.5 satır yazı okuyamıyorsa başta yaşadığı için olmak üzere birsuru seye pişman olması lazım...
@@merv4232 dalginligina gelmiştir herkes bakmıyor oraya bı şey yaptın ve bitti bu kadar
@@zozan4778 aynen
görüntüdeki gravür kimin?
Rembrandt
@@dusselkomedya teşekkür ederim efendimiz
Müziği biraz daha açsaydınız ya🤨