Hocaların birbirine bağırmadan, çağırmadan saygıyla dinlemeleri, katılmadıklari noktaları hoş bir şekilde ifade etmeleri takdire şayan.İki ilim adamını da tebrik ediyorum.
Mustafa hoca ıyı bır bılım ınsanı, takdır edıyom, keske butun ıslam dusunurlerı Mustafa hoca gıbı aydın olsa, ıslamıyete cok daha faydalı olur dıye dusunuyom
Necm suresini çalışırken tanıdım sizi mealleri taradigimda en mantıkli sözler hocamın meali olmuştu ..kendisini ilk orada okudum ve tanıdım.Rabbim sağlık sıhhat versin..
@@mustafagul8611 Hocam madem böyle dediniz. Beni en zayıf yerimden vurdunuz. Lütuf gösterip cevap verirseniz sevinirim. Birinci sualim; Fiili Cihat kapısı peygamber ve devamında 4 Halife, Emevi, Abbasi, Memlük son olarak Osmanlı’dan sonra kapanmış mıdır? Yok kapanmadıysa; ganimet olarak kölelik; kanuni olarak değil de gerçekten uygulamalarla Osmanlı’da ne zaman son buldu? Hangi tarihlere kadar Sultanahmet pazarında kadın köle satıldı? Ya da şöyle sorayım. İstanbul İngiliz işgaline girmeden önce köle pazarı kapatıldı mı? Yoksa İngiliz postalı geldi de anca mı artık o devir bitti, tarihe karıştı? Tarihe karışmışsa da nolmuş, öyle bir gaza durumunda tekrar uygulanacaktır diye düşünüyorum. Sonuçta Allah Resulünün yasaklamadığı sadece sınırlarını çizdiği bir uygulamayı kim ne cüret le kaldırabilir diye de düşünmeden edemiyorum. Böyle bir durumda biz ne gibi bir sünnete uymalıyız değerli hocam? Hanefi mezhebine göre; pazara kadın köle almak için çıktıysam, avret yerleri dışında kalan bölgelere özellikle de göğüslere hileli mal mı yoksa değil mi diye şöyle bir test babından dokunmam, yumuşaklığını test etmem mıncıklamam caiz midir? Bi de hocam şeyi soracam; misal gaza sonra ganimet olarak hisseme kocası savaşta ölen bir kadın köle düştü, ben de iddet süresi sonuna kadar el sürmedim bekledim. Sonrasında ise Onun aslında (eski) kocasından hamile olduğunu gördüm. Bir kız çocuk doğdu. Doğan bu kız çocuğunun statüsü nedir? Annesi ve kızının (bluğ sonrası) bedeni üzerinde benim ne derece hakkım vardır? Ne kadar ileriye gidebilirim. Misal sünnet sınırları dahilinde ne kadar yakınlaşabilirim? Hani sünnet dairesi keyfe kafi, o bakımdan soruyorum, siz de konunun uzmanısınız. Affınıza sığınarak bi de son olarak şu suali soracağım; Mondros antlaşması ile 1. Dünya savaşında yenildiğimizi Halifemiz efendimiz de imza ederek tasdik ettikten sonra; Anadolu’nun işgali keyfiyet kazanınca, vatanımın bağrına doğru ilerleyen galip taraf kuvvetlerinden Yunan küffarının ninelerimizi ganimet olarak değerlendirmesi, karşı çıkan erkekleri de öldürmesi kısas ve anlaşmaya riayet ilkeleri gereğince dedelerimizin yaptığı bir yanlış ve haksız kalkışma mıdır? Bu noktada dedelerimiz de Beni Kureyza ile aynı yanlışa düşüp padişahımız efendimizin imzaladığı akte riayet etmeyerek ne derece günaha girmişlerdir, fıkhen katilleri vacib olmuş mudur? Hürmetlerimi sunar, cevaplarınızı dört gözle beklerim saygı değer hocam.
Gerçekten herseyi birbirine karistirmışsiniz fıkıhta bogulmuşsunuz bunları öğrenip ne yapacaksın işe yaramayan bilginin peşine düşme seni Allah'a yaklaştıracak ,imanını kuvvetlendirecek şeylerin peşine dusmeni tavsiye ederim
Necm Necm, 1.. Ayet: Yemin olsun inip çıktığı zaman yıldıza/fışkırıp çıktığı zaman çimene/süzülüp aktığı zaman Ülker Yıldızı'na/aşağı indiği zaman o parçalar halinde ağır ağır gelene, Necm, 2.. Ayet: Ki arkadaşınız ne saptı ne de azdı. Necm, 3.. Ayet: O; kuruntudan, keyfinden konuşmuyor. Necm, 4.. Ayet: İndirilmiş bir vahiyden başkası değildir o. Necm, 5.. Ayet: Kuvvetleri çok müthiş olan belletip öğretti onu ona. Necm, 6.. Ayet: Akıl, güzellik ve güç sahibidir. Doğrulup dikildi. Necm, 7.. Ayet: En yüksek ufuktadır o. Necm, 8.. Ayet: Sonra iyice yaklaştı ve sarktı, Necm, 9.. Ayet: İki yayın beraberliği gibi, belki ondan da yakındı. Necm, 10.. Ayet: Böylece vahyetti kuluna vahyettiğini. (Oku) Necm, 11.. Ayet: Kalp yalanlamadı gördüğünü. Necm, 12.. Ayet: Onun gördüğü şey hakkında kuşkuya düşüp onunla çekişiyor musunuz? Necm, 13.. Ayet: Yemin olsun ki onu bir başka inişte de görmüştü. Necm, 14.. Ayet: Son sınır ağacı, Sidretül Münteha yanında. Necm, 15.. Ayet: O ağacın yanındadır sığınılacak bahçe. Necm, 16.. Ayet: O vakit kuşatıp sarıyordu Sidre'yi kuşatıp saran, Necm, 17.. Ayet: Göz ne kayıp şaştı ne azıp haddi aştı. Necm, 18.. Ayet: Yemin olsun ki Rabbinin en büyük ayetlerinden bir kısmını gördü. (Cibriil)
Sn.Pelin Çift hanım,Programınızı Yeni izledim,ve yapılan yorumlara bende bir kaç söz katkıda bulunmak istiyorum,ve ileriki programlarınızda ,bu konuyuda işlemenizi rica ediyorum. Hadisler peygamer sözü mü ,yoksa vahyi gayri metlüv mü olup olmadığını,yüce Allah Hakka suresinde zaten ayırmış.Sünnetler gayri metlüv olamaz, Hakka Suresi 44 - Peygamber bize isnâden bazı sözler uydurmaya kalkışsaydı, 45 - Elbette biz onu bundan dolayı kuvvetle yakalardık. 46 - Sonra da onun şah damarını keser atardık. 47 - O vakit sizden hiçbiriniz ona siper de olamazdınız. Demekki peygamberimizin sözü ayrıdır, vahiy ayrıdır nitekim tarihi kaynaklar, İlk zamanlar Hadislerin de ayet gibi yazmaya kalkan bazı sahabeler olduğundan,bunu Resülüllah görünce yada duyunca yasaklaması,işte bu ayetin ikazıylan olduğunu düşünüyorum. Vahiy ile Hadislerin birbirine jarışmaması için ,Öyle ise hiçbir hadisi kurana bir tutamayız bu ayet ikazına binaen. İslam aleminin en çok yanlış yorumladığı ayet bu necm suresinin 3-4 ayetleridir. "O, kendi heva ve hevesinden(kendi kafasından ) hiçbir şey konuşmaz, Onun konuşması ancak, bildirilen bir vahy iledir." Bu ayetten anlayacağımız gerçek anlam şudur; Allah resülü,İnsanlara dini anlatırken,Vahyi okur ve onu anlatır,onun anlattıkları vahiydir, veya onun tefsiridir. Ona ilave yapamaz ondan birşeyde gizleyemez,eğer gizlese yada kendi hevasından bir söz katcak olsa Allah celle şanuhu onun candamarını koparıp alırım buyurarak , İlahi ikazda bulunuyor, ve bu ikaza muhatap olan bir Resul nasıl kendi hevasından ,Allah adına konuşabilsin ki, asla konuşmaz ve konuşmamıştır da, Şimdi bu iki suredeki ayetlerden şu dersi çıkarıyorum , Resülüllah hayatta iken ,onun konuşmasından bahsediyor allah,Reülüllah hayata gözlerini yumduktan sonraki aradan en az 60-70 yılgeçen hadislerin resülüllahınbşrebir ağzından çıkmış gibi değerlendirmek,Hem akla hem bilime hem de Kurana terstir. İsteyen bir hadis metnini. Bir günde telefonlar sıraylan on kişi birbirine aktarsın bakalım sonuncunda nasıl bir anlam kayması veya sapması yaşandığını görsünler. Bir de bu kadar kopuk olan hadisleri siz vahyi gayri metlüv sayacaksınız ve ayet gibi yorumlayacaksınız,Bir de kuran eksiktir,iması doğuracaksınız,bunu da kılıfına uydurmak için vahyi gayri metlüv gibi bir anlam yükliyeceğiz. Necm suresindeki ayeti de yanlış delil sayarak. Reülüllahın hayatta iken vahiy harici konuşmalar,hemen yazıya geçirildi mi ağzından çıkarçıkmaz !Hayır, Resülüllah hayatta iken 23 yıl boyunca ufak tefek hadisler hariç,(mütevatir uygulama,Namazın rekatı,kılınış şekli,zekatın kaçta kaç olacağı ,bunları peygamberimizi uygulamış,4 büyük sahabe uygulamış ,bunlarda asla problem yok, asıl problem kütübü sittede geçen tüm hadisler ,Resülüllah zamanında kayda gerilmemiş, Hz.Ebubekir zamanında,Hz.Ömer, Hz.Osman ve Hz.Ali Zamanında kayda yazıya deftere geçirilmemiş, Yaklaşıj 4 halife dönemi 27-28 yıl sürmüş,yazıya geçirrilmemiş,ama bazı sahaberler ağızdan ağıza söylerek amel etmişler,güvendiklerinden dolayı,bu sahabeler daha sonra hicret etmiş,vefat etmiş ve ,en az 60 yıl gibi bir kayıp var hadislerin resmi kayda geçişinde, İşte biz necm suresindeki bu ayete bakarak,Asıl eleme yapmamız gereken hadislerin süzgecini bu ayete göre yapmalıyız yani, Temel kaynak,Anayasa Kuranı Kerim se,Resülüllah sav de ona aykırı bir cümle hayatta söylememişse,Öyle ise Diyanet yada islam alimleri,ilahiyatçılar bir araya gelerek,Kuranı temel referans alarak,Kuranla örüşen hadisleri, bir araya toplanmalı ve bastırılmalı,Kuranda geçmiyrn hadisleri de ayrıca değelendirilerek,ahlaki yönden,Akla ve bilime aykırı olmamak yönünden tasnif edilerek yeniden hadis kitapları güncellenmeli ve "Cumhurbaşkanımızın da bir konferansta dile getirip benide topa koyacaklar ama Allah cc beni topakoymasın dediği " bir toplantıda söylediği gibi,1400 yıllık fıkhi görüşler de güncellenip yeniden gelecek nesillere doğru islam anlaşılır islamı anlatırsak,inanın,Tüm dünya bu çalışmadan sonra ,Hrisitiyanlar başta olmak üzere oluk oluk islama girecek ve Nasr suresinin mucizesi tecelli bulacağına inanıyorum,buna sizde bizde öncülük edersek,ahirette bizi kurtarcak yegane amelimiz bu olacağına inancım tamdır. Selamlar.
Ekrem kardeş yorumunuz iyi . Katılıyorum. KESİN ihtiyaç var.Lakin Yukarıdaki arkadaşın yazdığı gibi İznik Konsulü gibi anlaşılır. 👆🏻😁Radikal İslamcılar El Kaide DEAŞ IŞİD EL NUSRA BOKO HARAM TALİBAN vb. Terör örgütleri YOK EDİLMEDEN BU DEDİĞİNİZİ YAPMAK İMKANSIZ. Hz Ademden günümüze her insan MÜSLÜMANL DIR iddiası SAÇMADIR. Peygambere NAMAZ REKAT SAYISI-- VEYA ZEKAT MİKTARI AYET OLARAK GELMİŞ AMA KURANA GEÇİRİLMEMİŞ HADİS OLARAK Saklanmıştır. Diye İDDİA ETMEK ŞİRKTİR.👆🏻👆🏻🤔😡😡😡 ZİRA CUMA namazı dünyanın HER TARAFINDAKİ MÜSLÜMAN ÜLKELERDE 2 REKAT OLARAK KABUL EDİLİP KILINIRKEN. BİZDE 2+4+4+2+4 = 16 HALİNE GETİRİLMİŞTİR . BU İLAVELERİ YAPANLAR ŞİRKTEDİR. 👆🏻👆🏻🤔😡
Bir bilim adami olarak bu konuyu irdelemek sakincali demek, bana cok abes geliyor. Bir konuya aciklik getiremeyen bilim adami: bilmiyorum diyebilmeli! Bilim adami her soruya cevap bilen degil, her soruyu arastirandir!
Kuran okuyan bilir ki ,Allah namazın kılınış şeklini hac suresi 26 ayette açıkça bildirmiştir:Hatırla o zamanı ki biz Beytin yerini İbrâhîme: «Bana hiç bir şey'i eş tutma, Beytini tavaaf edenler, kıyam edenler, rükû' ve sücûd edenler için iyice temizle» diye merci' yapmışdık. Bakın kıyam,rüku, secde diyor ayette.
Hocam bir soru.Kuran da tövbe edilmesi gerektiğinden bahsediliyor.Rasulullah S.A.V günde 70 defa tövbe ettiği söyleniyor fakat günde en az 70 defa tövbe etmek müslümanlara farz kılınmamış.Hikmeti nedir acaba?
bu gün ki namaz şekli a raf 55 56 zümer 9 zahiyat 16 19 bakara 45 46 bakara 186 al i imran15 17 ayetlerine uygundur ayrıca cuma namazı yani haftalık toplantı ve sonrasında namaz bakara 238 ayetine uygundur.
İsr@ildeki ilahiyat fakültesinden veya isræiliyat medreselerinden hoca kılığında😵💫 mezun olanlar -nerelerde görev alıyor? -görevleri ne oluyor? -hangi yöntemleri kullanıyor? -en çok kimleri kandırıyor? -aslında kimin,hangi projesine hizmet(!) ediyor?😵💫 -bunlara kim makam veriyor?
Sekilcilik yok mu yani. Şekil demek hareket ivme demek... Sen bunu nereden uydurdun... İhlâslı şekilden bahsediyoruz biz de zaten. Yoksa ihlahsız olan sekili şükuli biz ve ya Allah ne yapacak....
@@davidnyman1036 merak etme bir öğretmen olarak hatta din Kültürü öğretmeni ve bir TM çıkışlı bir eğitmen olduğum için sıkıntı etme bildiğimi tekrar bilmeme gerek Yok sen adamı hiç sorgulamadan irdelemeden yazdığı yoruma okey diyorsun onaylıyorsun. Ben ona itiraz ediyorum sende. Adam bak orada kendi kendine bir inanış din tarzı üretti iki dakikada sende onay çekiyorsun yani adam hümanizmi bir dakikada İslam'la eşitledi. Hiç mi şekil yok namazı orucu bilmem nesi... Biz şekile itiraz etmiyoruz şekilde ihlassiz samimiyetsiz olmaya itiraz ediyoruz her cümleye okey çekecek halimiz Yok
1. B • Nisa Suresi, 7. ayet: Anne ve baba ile akrabaların bıraktıklarından erkekler için bir pay vardır; anne ve baba ile akrabanın bıraktıklarından kadınlar için de bir pay vardır. Bunun azından ve çoğundan farz kılınmış bir pay vardır. • Nisa Suresi, 11. ayet: Çocuklarınız konusunda Allah, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder. Eğer onlar ikiden çok kadın ise (ölünün) geride bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Kadın (veya kız) bir tek ise, bu durumda yarısı onundur. (Ölenin) Bir çocuğu varsa, geriye bıraktığından anne ve babadan her biri için altıda bir, çocuğu olmayıp da anne ve baba ona mirasçı ise, bu durumda annesi için üçte bir vardır. Onun kardeşleri varsa o zaman annesi için altıda bir'dir. (Ancak bu hükümler, ölenin) Ettiği vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden sonradır. Babalarınız, oğullarınız, siz onların hangilerinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. (Bunlar) Allah'tan bir farzdır. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır. • Nisa Suresi, 12. ayet: Eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, geride bıraktıklarının yarısı sizindir. Şayet çocukları varsa, -onunla yapacakları vasiyetten ya da (ayıracakları) borçtan sonra- bu durumda bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Sizin çocuğunuz yoksa, geriye bıraktıklarınızdan dörtte biri onların (kadınlarınızın)dır. Eğer sizin çocuğunuz varsa geriye bıraktıklarınızdan sekizde biri onların (kadınlarınızın)dır. (Yine bu hükümler,) Edeceğiniz vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden sonradır. Mirası aranan erkek ya da kadın, çocuğu ve babası olmayan bir kimse olup erkek veya kız kardeşi bulunursa onlardan her biri için altıda bir vardır. Eğer bundan fazla iseler, bu durumda -kendisiyle yapılan vasiyette ya da (varsa) borçtan sonra- üçte bir'de -zarara uğratılmaksızın onlara ortaktırlar. (Bu size) Allah'tan bir vasiyettir, Allah, bilendir, (kullara) yumuşak olandır. • Nisa Suresi, 15. ayet: Kadınlarınızdan fuhuş yapanların aleyhinde olmak üzere içinizden dört şahid tutun. Eğer şehadet ederlerse, onları, ölüm alıp götürünceye veya Allah onlara bir yol kılıncaya kadar evlerde alıkoyun. • Nisa Suresi, 19. ayet: Ey iman edenler, kadınlara zorla mirasçı olmaya kalkışmanız helal değildir. Apaçık olan 'çirkin bir hayasızlık' yapmadıkları sürece, onlara verdiklerinizin bir kısmını gidermeniz (kendinize almanız) için onlara baskı yapmanız da (helal değildir.) Onlarla güzellikle geçinin. Şayet onlardan hoşlanmadınızsa, belki, bir şey hoşunuza gitmez, ama Allah onda çok hayır kılar. • Nisa Suresi, 20. ayet: Bir eşi bırakıp yerine bir başka eşi almak isterseniz, onlardan birine (öncekine) yüklerle (mal ve para) vermişseniz bile ondan hiçbir şey almayın. Ona iftira ederek ve apaçık bir günaha girerek verdiğinizi alacak mısınız? • Nisa Suresi, 21. ayet: Onu nasıl alırsınız ki, birbirinize katılmış (birleşerek içli-dışlı olmuş)tınız. Onlar sizden kesin bir güvence (kuvvetli bir ahid) de almışlardı. • Nisa Suresi, 22. ayet: Kadınlardan babalarınızın nikahladıklarını nikahlamayın. Ancak (cahiliyede) geçen geçmiştir. Çünkü bu, 'çirkin bir hayasızlık' ve 'öfke duyulan bir iğrençliktir.' Ne kötü bir yoldu o!..
Necm suresinin meali bana da çok farklı gelmişti. diğer surelerden bağımsız gibi. Konusu , içeriği diğerlerine göre çok farklı. Arapça okunuşu bile bana diğer surelerden zor gelmişti.
Kuran'da kadın tanımının temelde yanlış anlaşıldığını ispat eden vahiy dışı ayetler - 2 - • Nur Suresi, 31. ayet: Mü'min kadınlara da söyle: "Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Baş örtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar. Süslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Hep birlikte Allah'a tevbe edin ey mü'minler, umulur ki felah bulursunuz." • Nur Suresi, 32. ayet: İçinizde evli olmayanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden salih olanları evlendirin. Eğer fakir iseler Allah, Kendi fazlından onları zengin eder. Allah geniş (nimet sahibi)dir, bilendir. • Nur Suresi, 33. ayet: Nikah (imkanı) bulamayanlar, Allah onları Kendi fazlından zenginleştirinceye kadar iffetli davransınlar. Sağ ellerinizin malik olduğu (köle ve cariyelerden) mükatebe isteyenlere -eğer onlarda bir hayır görüyorsanız- mükatebe yapın. Ve Allah'ın size verdiği malından onlara verin. Dünya hayatının geçici metaını elde etmek için -ırzlarını korumak istiyorlarsa- cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları (fuhşa) zorlarsa, şüphesiz, onların (fuhşa) zorlanmalarından sonra Allah (onları) bağışlayandır, esirgeyendir. • Nur Suresi, 60. ayet: Kadınlardan evliliği ummayıp da oturmakta olanlar, süslerini açığa vurmaksızın (dış) elbiselerini çıkarmalarında kendileri için bir sakınca yoktur. Yine de iffetli davranmaları kendileri için daha hayırlıdır. Allah, işitendir, bilendir. • Ahzab Suresi, 49. ayet: Ey iman edenler, mü'min kadınları nikahlayıp sonra onlara dokunmadan boşarsanız, bu durumda sizin için üzerlerine sayacağınız bir iddet yoktur. Artık (hemen) onları yararlandırın (onlara yetecek bir miktar verin) ve güzel bir salma tarzıyla onları salıverin. • Ahzab Suresi, 50. ayet: Ey Peygamber, gerçekten Biz sana ücretlerini (mehirlerini) verdiğin eşlerini ve Allah'ın sana ganimet olarak verdikleri (savaş esirleri)nden sağ elinin malik olduğu (cariyeler) ile seninle birlikte hicret eden amcanın kızlarını, halanın kızlarını, dayının kızlarını ve teyzenin kızlarını helal kıldık; bir de, kendisini peygambere hibe eden ve peygamberin kendisini almak istediği mü'min bir kadını da, -mü'minler için olmaksızın yalnızca sana has olmak üzere- (senin için helal kıldık). Biz, kendi eşleri ve sağ ellerinin malik olduğu (cariyeleri) konusunda onlar (mü'minler) üzerine neyi farz kıldığımızı bildik (size bildirdik). Böylelikle senin için hiçbir güçlük olmasın. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. • Ahzab Suresi, 51. ayet: Onlardan dilediğini geri bırakır, dilediğini de yanına alıp-barındırabilirsin; ayrıldıklarından, istek duyduklarına (dönmende) senin için bir sakınca yoktur. Onların gözlerinin aydınlanıp hüzne kapılmamalarına ve kendilerine verdiğinle hepsinin hoşnut olmalarına en yakın (en uygun) olan budur. Allah, kalplerinizde olanı bilir. Allah bilendir, halimdir. • Ahzab Suresi, 52. ayet: Bundan sonra (başka) kadınlar ve bunları başka eşlerle değiştirmek -güzellikleri senin hoşuna gitse bile- sana helal olmaz; ancak sağ elinin malik olduğu (cariyeler) başka. Allah herşeyi gözetleyip denetleyendir. • Ahzab Suresi, 55. ayet: Onlar için babaları, oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kadınları ve sağ ellerinin malik olduğu (cariyeleri) hakkında bir sakınca yoktur. (Ey Müslüman kadınlar) Allah'tan sakının. Şüphesiz Allah, herşeye şahid olandır. • Mümtehine Suresi, 11. ayet: Ve eğer eşlerinizden (kafirlere kaçmalarından dolayı) herhangi bir şey kafirlere geçer, böylece siz de (savaşta onları yenip) ganimete kavuşursanız, eşleri (kaçıp) gidenlere (mehir olarak) harcama yaptıklarının bir mislini verin. Kendisi'ne iman ettiğiniz Allah'tan sakının. • Talak Suresi, 1. ayet: Ey Peygamber, kadınları boşadığınız zaman, iddetleri süresinde (temizlendiklerinde) boşayın ve iddeti sayın. Rabbiniz Allah'tan korkun. Onları evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar; ancak açık 'çirkin bir hayasızlık' göstermeleri durumu başka. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını çiğnerse, gerçekte o, kendi nefsine zulmetmiş olur. Sen bilmezsin; olabilir ki Allah, bunun arkasından bir iş (durum) oluşturur. • Talak Suresi, 2. ayet: Sonra (üç iddet bekleme) sürelerine ulaştıkları zaman, artık onları maruf (bilinen güzel bir tarz) üzere tutun, ya da maruf üzere onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahid tutun. Şahidliği Allah için dosdoğru yerine getirin. İşte bununla, Allah'a ve ahiret gününe iman edenlere öğüt verilir. Kim Allah'tan korkup-sakınırsa, (Allah) ona bir çıkış yolu gösterir; • Talak Suresi, 4. ayet: Kadınlarınızdan artık adetten kesilmiş olanlarla henüz adet görmemiş bulunanların iddet (bekleme süre)leri, -eğer şüpheye düşecek olursanız (bilin ki- |üç aydır. Hamile kadınların bekleme-süresi ise, yüklerini bırakmaları (ile biter). Kim Allah'tan korkup-sakınırsa (Allah) ona işinde bir kolaylık gösterir. • Talak Suresi, 6. ayet: (Boşadığınız) Kadınları, gücünüz oranında oturmakta olduğunuz yerin bir yanında oturtun, onlara 'darlık ve sıkıntıya düşürmek amacıyla' zarar vermeyin. Eğer onlar hamile iseler, yüklerini bırakıncaya (doğumlarını yapıncaya) kadar onlara nafaka verin. Şayet sizler için (çocuğu) emzirirlerse, onlara ücretlerini ödeyin. (Durum ve ilişkilerinizi) Kendi aranızda maruf (güzellikle ve İslam'a uygun bir tarz) üzere görüşüp-konuşun. Eğer güçlük içine girerseniz, bu durumda (çocuğu) onun (babası) için bir başkası emzirebilir. • Talak Suresi, 7. ayet: Geniş-imkanları olan, nafakayı geniş imkanlarına göre versin. Rızkı kısıtlı tutulan da, artık Allah'ın kendisine verdiği kadarıyla versin. Allah, hiçbir nefse ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz. Allah, bir güçlüğün ardından bir kolaylığı kılıp-verecektir.
Yine kuran okuyanlar iyi bilir ler ki namazın rekatları da ayetle sabittir nisa 102: İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, Seninle birlikte dursun ve silahlarını alsınlar; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip Seninle namaz kılsınlar, onlar da ’korunma araçlarını’ ve silahlarını yanlarına alsınlar. Çünkü kâfirler , size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve eşyanızdan ayrılmış olmanızı isteyip (fırsat kollarlar. eğer yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma ve savunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz Allah, kâfirler için aşağılatıcı bir azap hazırlamıştır. Burda savaş ortamı olduğu için bir kısaltma ruhsatı da verilmiş ,lakin cemaate veriliyor kısaltma imam yani o anda peygamber tam kılıyor.
﴾Ahzab 53﴿ Ey iman edenler! Size izin verilmedikçe Peygamberin evlerine girip de yemeğin hazırlanmasını beklemeyin; fakat yemeye çağırıldığınızda girin; yemeğinizi yiyince de hemen dağılın, söze dalıp oturmayın. Bu davranışınız peygamberi rahatsız ediyor, size söylemeye çekiniyor, oysa Allah hak olanı açıklamaktan çekinmez. Peygamber hanımlarından bir şey istediğinizde, onlar perde arkasında iken isteyin; bu sizin kalplerinizin de onların kalplerinin de temiz kalması için en uygunudur. Resûlullah’ı üzmeye hakkınız yoktur, kendisinden sonra ebedî olarak eşleriyle de evlenemezsiniz, sizin bunu yapmanız Allah katında büyük bir günahtır. İşte kuran mucizesi, bundan daha iyi kim ayet yazabilirki. Bu ayeti duyguğumda hep burnumu karıştırırım.Birde işemek gelir içimden
Mustafa Öztürk'e bir soru daha soracam ! Prygamber Aleyhisselam Efendimiz Sahabilerden Abdullah İbn Amr İbn Âs’'a “Yaz! Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki, buradan haktan başka bir şey çıkmaz...” buyurmuştur. Bu Hadis-i Şerifi de Necm Suresi 3. ayeti celilesi de adeta teyid eder : ."""O, nefis arzusu ile konuşmaz.""" Bu hakikatler bağlamında Kuran-ı Kerim'in haricinde neden "Vahy-i gayr-ımetluv" olmasın ? Ve böyle bir durum nasıl oluyor da KAOS oluyor ? Hele bi açıkla bize ! Asıl, kaos ne biliyor musun ? Sizin kendi bumyenizde yaşadığınız Hadis Munkerliği kaos'tur ! Kaosu başka yerde aramayın !
Bu ilahiyatçıları dinlemeyin, he dinleyecekseniz de önce 5 vakit namazınızı kılın hatta cemaatle kılın, gece namazınızı kılın, zikrinizi yapın, gözünüzü haramdan koruyun, işlerinizde dosdoğru müslüman olun, k. kerimi açıp önce arapça sonra meal sonrada çeşitli tefsir kitaplarından açın bakın anlamaya çalışın, bir müddet sonra fikir üçgeniniz oturuyor. Rahmet yağmurlarını haleti ruhiyenizi huzurunuzu kalp inşirahınızı zevki görüyorsunuz rüyalarınız bile farklılaşıyor mutlu oluyorsunuz mutluuu. Bu koca koca laflar eden isminin önünde şu bu yazanlara takılmayın hiç dinlemeyin bile size sadece vakit israfı yaptırırlar. O yok bu var derken kısacık vaktiniz biter anlamassınız, rahmetsiz kalır, amelsiz gidersiniz. Allah muhafaza birde örnekleri var, hadisleri ayıklamayla başlayıp bugün o yok bu yok şu yok haşa peygamber sadece bi postacıydı dicek kadar aptallaşan biri de olabilir, en sonun kuran ayetlerini haşa peygamber uydurdu bu ayet yok bu ayet vara kadar gidip iki cihanınıza da s.çarsınız. Oryantalistler küresel şeytan şebekesi islamın yaşanılmaz hale gelmesi için harıl harıl fitne üretiyor koca koca pro doço bilmem ne önümüze koyuyor çünkü islam yaşanmazsa işleri kolaylaşacak insanları istedikleri gibi güdecekler, kendileri dışında herkes goyim olacak.
Hocam madem böyle dediniz. Beni en zayıf yerimden vurdunuz. Lütuf gösterip cevap verirseniz sevinirim. Birinci sualim; Fiili Cihat kapısı peygamber ve devamında 4 Halife, Emevi, Abbasi, Memlük son olarak Osmanlı’dan sonra kapanmış mıdır? Yok kapanmadıysa; ganimet olarak kölelik; kanuni olarak değil de gerçekten uygulamalarla Osmanlı’da ne zaman son buldu? Hangi tarihlere kadar Sultanahmet pazarında kadın köle satıldı? Ya da şöyle sorayım. İstanbul İngiliz işgaline girmeden önce köle pazarı kapatıldı mı? Yoksa İngiliz postalı geldi de anca mı artık o devir bitti, tarihe karıştı? Tarihe karışmışsa da nolmuş, öyle bir gaza durumunda tekrar uygulanacaktır diye düşünüyorum. Sonuçta Allah Resulünün yasaklamadığı sadece sınırlarını çizdiği bir uygulamayı kim ne cüret le kaldırabilir diye de düşünmeden edemiyorum. Böyle bir durumda biz ne gibi bir sünnete uymalıyız değerli hocam? Hanefi mezhebine göre; pazara kadın köle almak için çıktıysam, avret yerleri dışında kalan bölgelere özellikle de göğüslere hileli mal mı yoksa değil mi diye şöyle bir test babından dokunmam, yumuşaklığını test etmem mıncıklamam caiz midir? Bi de hocam şeyi soracam; misal gaza sonra ganimet olarak hisseme kocası savaşta ölen bir kadın köle düştü, ben de iddet süresi sonuna kadar el sürmedim bekledim. Sonrasında ise Onun aslında (eski) kocasından hamile olduğunu gördüm. Bir kız çocuk doğdu. Doğan bu kız çocuğunun statüsü nedir? Annesi ve kızının (bluğ sonrası) bedeni üzerinde benim ne derece hakkım vardır? Ne kadar ileriye gidebilirim. Misal sünnet sınırları dahilinde ne kadar yakınlaşabilirim? Hani sünnet dairesi keyfe kafi, o bakımdan soruyorum, siz de konunun uzmanısınız. Affınıza sığınarak bi de son olarak şu suali soracağım; Mondros antlaşması ile 1. Dünya savaşında yenildiğimizi Halifemiz efendimiz de imza ederek tasdik ettikten sonra; Anadolu’nun işgali keyfiyet kazanınca, vatanımın bağrına doğru ilerleyen galip taraf kuvvetlerinden Yunan küffarının ninelerimizi ganimet olarak değerlendirmesi, karşı çıkan erkekleri de öldürmesi kısas ve anlaşmaya riayet ilkeleri gereğince dedelerimizin yaptığı bir yanlış ve haksız kalkışma mıdır? Bu noktada dedelerimiz de Beni Kureyza ile aynı yanlışa düşüp padişahımız efendimizin imzaladığı akte riayet etmeyerek ne derece günaha girmişlerdir, fıkhen katilleri vacib olmuş mudur? Hürmetlerimi sunar, cevaplarınızı dört gözle beklerim saygı değer hocam.
Kuran'da kadınla ilgili ayetlerden... Allah'ın kadın-erkek-çocuk terimlerini ne manada kullandığını açıklayan ayetlerden bir kısmı, hepsini yazarak uzatmıyoruz • Bakara Suresi, 35. ayet: Ve dedik ki: "Ey Adem, sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz." • Bakara Suresi, 49. ayet: Sizi, dayanılmaz işkencelere uğrattıklarında, Firavun ailesinin elinden kurtardığımızı hatırlayın. Onlar, kadınlarınızı diri bırakıp, erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir imtihan vardı. • Al-i İmran Suresi, 35. ayet: Hani İmran'ın karısı: "Rabbim, karnımda olanı, 'her türlü bağımlılıktan özgürlüğe kavuşturulmuş olarak' Sana adadım, benden kabul et. Şüphesiz işiten bilen Sensin Sen" demişti. • Al-i İmran Suresi, 36. ayet: Fakat onu doğurduğunda -Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bilirken- dedi ki: "Rabbim, doğrusu bir kız (çocuğu) doğurdum. Erkek ise, kız gibi değildir. Ona Meryem adını koydum. Ben onu ve soyunu o taşa tutulmuş (kovulmuş) şeytandan Sana sığındırırım." • Al-i İmran Suresi, 37. ayet: Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi. Zekeriya'yı ondan sorumlu kıldı. Zekeriya her ne zaman mihraba girdiyse, yanında bir yiyecek buldu: "Meryem, bu sana nereden geldi?" deyince, "Bu, Allah Katındandır. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verendir" dedi. • Al-i İmran Suresi, 42. ayet: Hani melekler: "Meryem, şüphesiz Allah seni seçti, seni arındırdı ve alemlerin kadınlarına üstün kıldı," demişti. • Al-i İmran Suresi, 43. ayet: "Meryem, Rabbine gönülden itaatte bulun, secde et ve rüku edenlerle birlikte rüku et." • Al-i İmran Suresi, 44. ayet: Bunlar, gayb haberlerindendir; bunları sana vahyediyoruz. Onlardan hangisi Meryem'i sorumluluğuna alacak diye kalemleriyle kur'a atarlarken sen yanlarında değildin; çekişirlerken de yanlarında değildin. • Al-i İmran Suresi, 47. ayet: "Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken, nasıl bir çocuğum olabilir?" dedi. (Fakat) Allah neyi dilerse yaratır. Bir işin olmasına karar verirse, yalnızca ona "ol" der, o da hemen oluverir." • Al-i İmran Suresi, 61. ayet: Artık sana gelen bunca ilimden sonra, onun hakkında seninle 'çekişip-tartışmalara girişirlerse' de ki: "Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım; sonra karşılıklı lanetleşelim de Allah'ın lanetini yalan söyleyenlerin üstüne kılalım." • Nisa Suresi, 1. ayet: Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup-sakının. Ve (yine) kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Allah'tan ve akrabalık (bağlarını koparmak)tan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir. • Nisa Suresi, 124. ayet: Erkek olsun, kadın olsun inanmış olarak kim salih bir amelde bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir 'çekirdeğin sırtındaki tomurcuk kadar' bile haksızlığa uğramayacaklardır. • En'am Suresi, 100. ayet: Cinleri Allah'a ortak koştular. Oysa onları O yaratmıştır. Bir de hiçbir bilgiye dayanmaksızın O'na oğullar ve kızlar yakıştırıp-uydurdular. O ise nitelendiregeldikleri şeylerden Yücedir, uzaktır. • En'am Suresi, 101. ayet: Gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin yaratandır. O'nun nasıl bir çocuğu olabilir? O'nun bir eşi (zevcesi) yoktur. O, herşeyi yaratmıştır. O, herşeyi bilendir. • Araf Suresi, 81. ayet: "Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz, ölçüyü aşan (azgın) bir kavimsiniz." • Araf Suresi, 189. ayet: O, sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup-yatışması için ondan eşini var etti. Onu (eşini) örtüp-bürüyünce, o da bir yük yüklendi de bununla (bir süre) gezindi. Nitekim ağırlaşınca, ikisi Rableri olan Allah'a dua ettiler: "Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız." • Tevbe Suresi, 71. ayet: Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. • Hud Suresi, 72. ayet: "Vay bana" dedi (kadın). "Ben kocamış bir kadın iken ve şu kocam da bir ihtiyar iken doğuracak mıyım? Gerçekten bu, şaşırtıcı bir şey!.." • Yusuf Suresi, 23. ayet: Evinde kalmakta olduğu kadın, ondan murad almak istedi ve kapıları sımsıkı kapatarak: "İsteklerim senin içindir, gelsene" dedi. (Yusuf) Dedi ki: "Allah'a sığınırım. Çünkü o benim Efendimdir, yerimi güzel tutmuştur. Gerçek şu ki, zalimler kurtuluşa ermez." • Nahl Suresi, 57. ayet: Ve Allah'a kızlar isnad ediyorlar, (haşa) O Yücedir. Hoşlandıkları (erkek çocuklar) da kendilerinindir. • Nahl Suresi, 58. ayet: Onlardan birine kız (çocuk) müjdelendiği zaman içi öfkeyle-taşarak yüzü simsiyah kesilir. • Nahl Suresi, 72. ayet: Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı ve size eşlerinizden çocuklar ve torunlar yarattı ve sizi güzel şeylerden rızıklandırdı. Şimdi onlar, batıla mı inanıyorlar ve Allah'ın nimetini inkar mı ediyorlar? • Meryem Suresi, 19. ayet: Demişti ki: "Ben, yalnızca Rabbinden (gelen) bir elçiyim; sana tertemiz bir erkek çocuk armağan etmek için (buradayım)." • Meryem Suresi, 20. ayet: O: "Benim nasıl bir erkek çocuğum olabilir? Bana hiçbir beşer dokunmamışken ve ben azgın utanmaz (bir kadın) değilken" dedi. • Taha Suresi, 117. ayet: Bunun üzerine dedik ki: "Ey Adem, bu gerçekten sana ve eşine düşmandır; sakın sizi cennetten sürüp çıkarmasın, sonra mutsuz olursun." • Taha Suresi, 121. ayet: Böylece ikisi ondan yediler, hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açılıverdi, üzerlerini cennet yapraklarından yamayıp-örtmeye başladılar. Adem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp-kaldı.
Kuran'da kadınla ilgili ayetlerden... Allah'ın kadın-erkek-çocuk terimlerini gerçekte ne manada kullandığını açıklayan ayetlerden bir kısmı, hepsini yazarak uzatmıyoruz • Bakara Suresi, 35. ayet: Ve dedik ki: "Ey Adem, sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz." • Bakara Suresi, 49. ayet: Sizi, dayanılmaz işkencelere uğrattıklarında, Firavun ailesinin elinden kurtardığımızı hatırlayın. Onlar, kadınlarınızı diri bırakıp, erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir imtihan vardı. • Al-i İmran Suresi, 35. ayet: Hani İmran'ın karısı: "Rabbim, karnımda olanı, 'her türlü bağımlılıktan özgürlüğe kavuşturulmuş olarak' Sana adadım, benden kabul et. Şüphesiz işiten bilen Sensin Sen" demişti. • Al-i İmran Suresi, 36. ayet: Fakat onu doğurduğunda -Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bilirken- dedi ki: "Rabbim, doğrusu bir kız (çocuğu) doğurdum. Erkek ise, kız gibi değildir. Ona Meryem adını koydum. Ben onu ve soyunu o taşa tutulmuş (kovulmuş) şeytandan Sana sığındırırım." • Al-i İmran Suresi, 37. ayet: Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi. Zekeriya'yı ondan sorumlu kıldı. Zekeriya her ne zaman mihraba girdiyse, yanında bir yiyecek buldu: "Meryem, bu sana nereden geldi?" deyince, "Bu, Allah Katındandır. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verendir" dedi. • Al-i İmran Suresi, 42. ayet: Hani melekler: "Meryem, şüphesiz Allah seni seçti, seni arındırdı ve alemlerin kadınlarına üstün kıldı," demişti. • Al-i İmran Suresi, 43. ayet: "Meryem, Rabbine gönülden itaatte bulun, secde et ve rüku edenlerle birlikte rüku et." • Al-i İmran Suresi, 44. ayet: Bunlar, gayb haberlerindendir; bunları sana vahyediyoruz. Onlardan hangisi Meryem'i sorumluluğuna alacak diye kalemleriyle kur'a atarlarken sen yanlarında değildin; çekişirlerken de yanlarında değildin. • Al-i İmran Suresi, 47. ayet: "Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken, nasıl bir çocuğum olabilir?" dedi. (Fakat) Allah neyi dilerse yaratır. Bir işin olmasına karar verirse, yalnızca ona "ol" der, o da hemen oluverir." • Al-i İmran Suresi, 61. ayet: Artık sana gelen bunca ilimden sonra, onun hakkında seninle 'çekişip-tartışmalara girişirlerse' de ki: "Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım; sonra karşılıklı lanetleşelim de Allah'ın lanetini yalan söyleyenlerin üstüne kılalım." • Nisa Suresi, 1. ayet: Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup-sakının. Ve (yine) kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Allah'tan ve akrabalık (bağlarını koparmak)tan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir. • Nisa Suresi, 124. ayet: Erkek olsun, kadın olsun inanmış olarak kim salih bir amelde bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir 'çekirdeğin sırtındaki tomurcuk kadar' bile haksızlığa uğramayacaklardır. • En'am Suresi, 100. ayet: Cinleri Allah'a ortak koştular. Oysa onları O yaratmıştır. Bir de hiçbir bilgiye dayanmaksızın O'na oğullar ve kızlar yakıştırıp-uydurdular. O ise nitelendiregeldikleri şeylerden Yücedir, uzaktır. • En'am Suresi, 101. ayet: Gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin yaratandır. O'nun nasıl bir çocuğu olabilir? O'nun bir eşi (zevcesi) yoktur. O, herşeyi yaratmıştır. O, herşeyi bilendir. • Araf Suresi, 81. ayet: "Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz, ölçüyü aşan (azgın) bir kavimsiniz." • Araf Suresi, 189. ayet: O, sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup-yatışması için ondan eşini var etti. Onu (eşini) örtüp-bürüyünce, o da bir yük yüklendi de bununla (bir süre) gezindi. Nitekim ağırlaşınca, ikisi Rableri olan Allah'a dua ettiler: "Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız." • Tevbe Suresi, 71. ayet: Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. • Hud Suresi, 72. ayet: "Vay bana" dedi (kadın). "Ben kocamış bir kadın iken ve şu kocam da bir ihtiyar iken doğuracak mıyım? Gerçekten bu, şaşırtıcı bir şey!.." • Yusuf Suresi, 23. ayet: Evinde kalmakta olduğu kadın, ondan murad almak istedi ve kapıları sımsıkı kapatarak: "İsteklerim senin içindir, gelsene" dedi. (Yusuf) Dedi ki: "Allah'a sığınırım. Çünkü o benim Efendimdir, yerimi güzel tutmuştur. Gerçek şu ki, zalimler kurtuluşa ermez." • Nahl Suresi, 57. ayet: Ve Allah'a kızlar isnad ediyorlar, (haşa) O Yücedir. Hoşlandıkları (erkek çocuklar) da kendilerinindir. • Nahl Suresi, 58. ayet: Onlardan birine kız (çocuk) müjdelendiği zaman içi öfkeyle-taşarak yüzü simsiyah kesilir. • Nahl Suresi, 72. ayet: Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı ve size eşlerinizden çocuklar ve torunlar yarattı ve sizi güzel şeylerden rızıklandırdı. Şimdi onlar, batıla mı inanıyorlar ve Allah'ın nimetini inkar mı ediyorlar? • Meryem Suresi, 19. ayet: Demişti ki: "Ben, yalnızca Rabbinden (gelen) bir elçiyim; sana tertemiz bir erkek çocuk armağan etmek için (buradayım)." • Meryem Suresi, 20. ayet: O: "Benim nasıl bir erkek çocuğum olabilir? Bana hiçbir beşer dokunmamışken ve ben azgın utanmaz (bir kadın) değilken" dedi. • Taha Suresi, 117. ayet: Bunun üzerine dedik ki: "Ey Adem, bu gerçekten sana ve eşine düşmandır; sakın sizi cennetten sürüp çıkarmasın, sonra mutsuz olursun." • Taha Suresi, 121. ayet: Böylece ikisi ondan yediler, hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açılıverdi, üzerlerini cennet yapraklarından yamayıp-örtmeye başladılar. Adem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp-kaldı.
Tanrı zamandan ve mekandan münezzeh ise namazı güneşin hareketlerine göre ayarlamak niye çünkü namaz ibadetinin güneşe tapınma kültünden geldiği söyleniyor
Rahmetli kaynanam zaman zaman Allah ile konuştuğunu anlatırdı (Ailede şizofreni var), dikkatimi çekmezdi... Bir zamanlar Fetö de Allah ile irtibata geçtiğini söylemiş, Allahtan bu sözleri Recebimden Tayyibimden Erdoğanımdan henüz duymadım 😊. Yaşım ilerledikçe Hz. Muhammedin Allah ile irtibata geçtiğini uzun uzun düşünür oldum ... 😅😅😅😅
@@Terkedis İLLET (!) BANA KARIŞMADIKTAN SONRA BEN KİMSEYE KARIŞMAM....!!!! PEYGAMBER BİLE BİR İNSANIN KALBİNE İMAN YERLEŞTİRME GÜCÜNE SAHİP DEĞİLKEN SÜZME KEFERELERİ BEN NASIL MÜSLÜMAN EDEYİM...??? NASIL OLSA AK DÖT KARA DÖT BELLİ OLACAK .. O ZAMAN SANA DA BİR ORTA PARMAK GÖSTERMEK BOYNUMA BORÇ OLSUN....!!!
@@Terkedis BİR ŞİKAYETİMİZ YOK....!!! BİRİLERİNE KENDİMİZİ BEĞENDİRMEK İÇİN 1400 YILLIK LİTERATÜRÜN DİBİNE ASİT DÖKEN VE BUNU MODERNİST İSLAM ANLAYIŞI DİYE KAKALAMAYA ÇALIŞAN MÜNAFIKLARLA ELBETTE BİR FARKIMIZ OLACAK....
Yarasanın, baykuşun, yılanın, örümceğin faydalarından bahsetmek Dünya için daha yararlıdır diye düşünüyorum. İlk okul birinci sınıf kitabı okuyun daha net bilgiler bulursunuz.
BU KADAR ÇOK SAYIDA MEZHEP VE TARİKATIN BULUNMASI İSLAM'IN ANLAŞILAMADIĞININ İSPATIDIR. 👆🏻İSLAMDA GÜNCELLEME ŞARTTIR. LAKİN 👆🏻😁Radikal İslamcılar El Kaide DEAŞ IŞİD EL NUSRA BOKO HARAM TALİBAN vb. Terör örgütleri YOK EDİLMEDEN BUNU YAPMAK İMKANSIZ. Hz Ademden günümüze her insan MÜSLÜMANL DIR iddiası SAÇMADIR. Peygambere NAMAZ REKAT SAYISI-- VEYA ZEKAT MİKTARI AYET OLARAK GELMİŞ AMA KURANA GEÇİRİLMEMİŞ HADİS OLARAK Saklanmıştır. Diye İDDİA ETMEK ŞİRKTİR.👆🏻👆🏻🤔😡😡😡 ZİRA CUMA namazı dünyanın HER TARAFINDAKİ MÜSLÜMAN ÜLKELERDE 2 REKAT OLARAK KABUL EDİLİP KILINIRKEN. BİZDE 2+4+4+2+4 = 16 HALİNE GETİRİLMİŞTİR . BU İLAVELERİ YAPANLAR ŞİRKTEDİR. 👆🏻👆🏻🤔😡
Mustafa Öztürk, Sonradan mı önceden mi bilmiyorum, Kuranı kerimi peygamber efendimizin sözü olduğunu Allah kelamı olmayacağını , zira içerisinde müşriklere küfür ifade eden ifadeler olduğunu Söylüyor
Mustafa hocam gerçekten alim, fakat gel gelelim konuya, yaa arkadaş bu kuranda namazdan başka bir şey yok mu, oysa ben biraz araştırdım bölüşüm paylaşım daha çok geçiyor, namaz 30-60 yerde başörtüsü 2 yerde içki 1 yerde zina bir kaç yerde, oruç tam 4 yerde, eee topu topu 1 sayfa, oysa kuranda sayfalar dolusu din adamlarından, yığma yapanlar hak yiyenler, lütfen asıl konuyu konuşalım, din bumu ayrıca kuran sosyal adalet kitabı yerin yüzüyle alakalı yerin altı için fazla bahsetmez 6032 ayet hep yeryüzü ile alakalı, teşekkür ederim.
Kitab malesef senin menfi beklentilerine göre ayarlanmadi dünyalık menfaatin için değil Allah rızası ile donatılmış bir bakış açın olsun... Heryeri her konusu önemli öyle hafifletme ..
@@serhatduman67 Hocam madem böyle dediniz. Beni en zayıf yerimden vurdunuz. Lütuf gösterip cevap verirseniz sevinirim. Birinci sualim; Fiili Cihat kapısı peygamber ve devamında 4 Halife, Emevi, Abbasi, Memlük son olarak Osmanlı’dan sonra kapanmış mıdır? Yok kapanmadıysa; ganimet olarak kölelik; kanuni olarak değil de gerçekten uygulamalarla Osmanlı’da ne zaman son buldu? Hangi tarihlere kadar Sultanahmet pazarında kadın köle satıldı? Ya da şöyle sorayım. İstanbul İngiliz işgaline girmeden önce köle pazarı kapatıldı mı? Yoksa İngiliz postalı geldi de anca mı artık o devir bitti, tarihe karıştı? Tarihe karışmışsa da nolmuş, öyle bir gaza durumunda tekrar uygulanacaktır diye düşünüyorum. Sonuçta Allah Resulünün yasaklamadığı sadece sınırlarını çizdiği bir uygulamayı kim ne cüret le kaldırabilir diye de düşünmeden edemiyorum. Böyle bir durumda biz ne gibi bir sünnete uymalıyız değerli hocam? Hanefi mezhebine göre; pazara kadın köle almak için çıktıysam, avret yerleri dışında kalan bölgelere özellikle de göğüslere hileli mal mı yoksa değil mi diye şöyle bir test babından dokunmam, yumuşaklığını test etmem mıncıklamam caiz midir? Bi de hocam şeyi soracam; misal gaza sonra ganimet olarak hisseme kocası savaşta ölen bir kadın köle düştü, ben de iddet süresi sonuna kadar el sürmedim bekledim. Sonrasında ise Onun aslında (eski) kocasından hamile olduğunu gördüm. Bir kız çocuk doğdu. Doğan bu kız çocuğunun statüsü nedir? Annesi ve kızının (bluğ sonrası) bedeni üzerinde benim ne derece hakkım vardır? Ne kadar ileriye gidebilirim. Misal sünnet sınırları dahilinde ne kadar yakınlaşabilirim? Hani sünnet dairesi keyfe kafi, o bakımdan soruyorum, siz de konunun uzmanısınız. Affınıza sığınarak bi de son olarak şu suali soracağım; Mondros antlaşması ile 1. Dünya savaşında yenildiğimizi Halifemiz efendimiz de imza ederek tasdik ettikten sonra; Anadolu’nun işgali keyfiyet kazanınca, vatanımın bağrına doğru ilerleyen galip taraf kuvvetlerinden Yunan küffarının ninelerimizi ganimet olarak değerlendirmesi, karşı çıkan erkekleri de öldürmesi kısas ve anlaşmaya riayet ilkeleri gereğince dedelerimizin yaptığı bir yanlış ve haksız kalkışma mıdır? Bu noktada dedelerimiz de Beni Kureyza ile aynı yanlışa düşüp padişahımız efendimizin imzaladığı akte riayet etmeyerek ne derece günaha girmişlerdir, fıkhen katilleri vacib olmuş mudur? Hürmetlerimi sunar, cevaplarınızı dört gözle beklerim saygı değer hocam
Yorumların hepsi maalesef yayınlanmıyor. Konunun özü; Kuran'da kadınla ilgili ayetleri aradığımızda, evlilik, miras, boşanma gibi dünyevi konuları alakadar eden konularla ilgili ayetlerin Kuran'da Allah'ın anlattığı kadının gerçek manasının anlaşılmadığı, yanlış anlaşıldığı ve vahiydışı olduklarını ispat ederken, Adem Havva ile ilgili kıssalar, Firavun ile ilgili, Meryem ve Hz Yusuf ile ilgili kıssalarda kadının gerçek manada anlamı açığa çıkıyor, Allah'tan gelen vahiylerle
Namazın kuranda detaylı anlatılmama sebebi müşriklerin de namaz kılması. Yani o dönemde o toplumdaki herkes namazın ne olduğunu nasıl kılındığını biliyordu. Ebu Cehil de namaz kılardı Ebu Lehep de
Hz. Adem bir tek kişi değildir. Bu konuda birçok din araştırmacısı hemfikir. En başından beri bu proje Adem ile insanlara iletilen İslam ise ve bunca peygamber yeryüzüne dağıldı ise neden ortadoğu dışında hiçbir yerde bunun izi yok?
Ayrıca kuran da Necm süresine göre, göğe çıkma değil, gökten yeryüzüne eğilen melek ifadesi geçer:5,6,7. (Kur'an'ı) ona, üstün güçlere sahip, muhteşem görünümlü (Cebrail) öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken doğruldu. 8. Sonra (ona) yaklaştı derken sarkıp daha da yakın oldu. 9. (Peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar, yahut daha az oldu. 10. Böylece Allah kuluna vahyedeceğini vahyetti. 11. Kalp, (gözün) gördüğünü yalanlamadı. 12. (Şimdi siz) gördüğü şey hakkında onunla tartışıyor musunuz? 13. Andolsun ki, o, Cebrail'i bir başka inişte daha (aslî suretiyle) görmüştü. Çok net olarak belirtilmiş ki, peygamber göğe çıkma mış,Cebrail yeryüzüne inmiş.
Hocam madem böyle dediniz. Beni en zayıf yerimden vurdunuz. Lütuf gösterip cevap verirseniz sevinirim. Birinci sualim; Fiili Cihat kapısı peygamber ve devamında 4 Halife, Emevi, Abbasi, Memlük son olarak Osmanlı’dan sonra kapanmış mıdır? Yok kapanmadıysa; ganimet olarak kölelik; kanuni olarak değil de gerçekten uygulamalarla Osmanlı’da ne zaman son buldu? Hangi tarihlere kadar Sultanahmet pazarında kadın köle satıldı? Ya da şöyle sorayım. İstanbul İngiliz işgaline girmeden önce köle pazarı kapatıldı mı? Yoksa İngiliz postalı geldi de anca mı artık o devir bitti, tarihe karıştı? Tarihe karışmışsa da nolmuş, öyle bir gaza durumunda tekrar uygulanacaktır diye düşünüyorum. Sonuçta Allah Resulünün yasaklamadığı sadece sınırlarını çizdiği bir uygulamayı kim ne cüret le kaldırabilir diye de düşünmeden edemiyorum. Böyle bir durumda biz ne gibi bir sünnete uymalıyız değerli hocam? Hanefi mezhebine göre; pazara kadın köle almak için çıktıysam, avret yerleri dışında kalan bölgelere özellikle de göğüslere hileli mal mı yoksa değil mi diye şöyle bir test babından dokunmam, yumuşaklığını test etmem mıncıklamam caiz midir? Bi de hocam şeyi soracam; misal gaza sonra ganimet olarak hisseme kocası savaşta ölen bir kadın köle düştü, ben de iddet süresi sonuna kadar el sürmedim bekledim. Sonrasında ise Onun aslında (eski) kocasından hamile olduğunu gördüm. Bir kız çocuk doğdu. Doğan bu kız çocuğunun statüsü nedir? Annesi ve kızının (bluğ sonrası) bedeni üzerinde benim ne derece hakkım vardır? Ne kadar ileriye gidebilirim. Misal sünnet sınırları dahilinde ne kadar yakınlaşabilirim? Hani sünnet dairesi keyfe kafi, o bakımdan soruyorum, siz de konunun uzmanısınız. Affınıza sığınarak bi de son olarak şu suali soracağım; Mondros antlaşması ile 1. Dünya savaşında yenildiğimizi Halifemiz efendimiz de imza ederek tasdik ettikten sonra; Anadolu’nun işgali keyfiyet kazanınca, vatanımın bağrına doğru ilerleyen galip taraf kuvvetlerinden Yunan küffarının ninelerimizi ganimet olarak değerlendirmesi, karşı çıkan erkekleri de öldürmesi kısas ve anlaşmaya riayet ilkeleri gereğince dedelerimizin yaptığı bir yanlış ve haksız kalkışma mıdır? Bu noktada dedelerimiz de Beni Kureyza ile aynı yanlışa düşüp padişahımız efendimizin imzaladığı akte riayet etmeyerek ne derece günaha girmişlerdir, fıkhen katilleri vacib olmuş mudur? Hürmetlerimi sunar, cevaplarınızı dört gözle beklerim saygı değer hocam
Hocam madem böyle dediniz. Beni en zayıf yerimden vurdunuz. Lütuf gösterip cevap verirseniz sevinirim. Birinci sualim; Fiili Cihat kapısı peygamber ve devamında 4 Halife, Emevi, Abbasi, Memlük son olarak Osmanlı’dan sonra kapanmış mıdır? Yok kapanmadıysa; ganimet olarak kölelik; kanuni olarak değil de gerçekten uygulamalarla Osmanlı’da ne zaman son buldu? Hangi tarihlere kadar Sultanahmet pazarında kadın köle satıldı? Ya da şöyle sorayım. İstanbul İngiliz işgaline girmeden önce köle pazarı kapatıldı mı? Yoksa İngiliz postalı geldi de anca mı artık o devir bitti, tarihe karıştı? Tarihe karışmışsa da nolmuş, öyle bir gaza durumunda tekrar uygulanacaktır diye düşünüyorum. Sonuçta Allah Resulünün yasaklamadığı sadece sınırlarını çizdiği bir uygulamayı kim ne cüret le kaldırabilir diye de düşünmeden edemiyorum. Böyle bir durumda biz ne gibi bir sünnete uymalıyız değerli hocam? Hanefi mezhebine göre; pazara kadın köle almak için çıktıysam, avret yerleri dışında kalan bölgelere özellikle de göğüslere hileli mal mı yoksa değil mi diye şöyle bir test babından dokunmam, yumuşaklığını test etmem mıncıklamam caiz midir? Bi de hocam şeyi soracam; misal gaza sonra ganimet olarak hisseme kocası savaşta ölen bir kadın köle düştü, ben de iddet süresi sonuna kadar el sürmedim bekledim. Sonrasında ise Onun aslında (eski) kocasından hamile olduğunu gördüm. Bir kız çocuk doğdu. Doğan bu kız çocuğunun statüsü nedir? Annesi ve kızının (bluğ sonrası) bedeni üzerinde benim ne derece hakkım vardır? Ne kadar ileriye gidebilirim. Misal sünnet sınırları dahilinde ne kadar yakınlaşabilirim? Hani sünnet dairesi keyfe kafi, o bakımdan soruyorum, siz de konunun uzmanısınız. Affınıza sığınarak bi de son olarak şu suali soracağım; Mondros antlaşması ile 1. Dünya savaşında yenildiğimizi Halifemiz efendimiz de imza ederek tasdik ettikten sonra; Anadolu’nun işgali keyfiyet kazanınca, vatanımın bağrına doğru ilerleyen galip taraf kuvvetlerinden Yunan küffarının ninelerimizi ganimet olarak değerlendirmesi, karşı çıkan erkekleri de öldürmesi kısas ve anlaşmaya riayet ilkeleri gereğince dedelerimizin yaptığı bir yanlış ve haksız kalkışma mıdır? Bu noktada dedelerimiz de Beni Kureyza ile aynı yanlışa düşüp padişahımız efendimizin imzaladığı akte riayet etmeyerek ne derece günaha girmişlerdir, fıkhen katilleri vacib olmuş mudur? Hürmetlerimi sunar, cevaplarınızı dört gözle beklerim saygı değer hocam
Sayın Msutafa Öztrük'e soruyorum...Kuran-ı Kerimde 14 veya 15 ayet- celilede Peygamberimize itaatten bahsediliyor ! Madema ki siz hadis-i şeriflere şüphe ile yaklaşıyor ve tereddüt hali yaşıyorsunuz şu halde peygambere nasıl itaat edeceksiniz ? Buyrun söyleyin de istifade edelim!
Hocaların birbirine bağırmadan, çağırmadan saygıyla dinlemeleri, katılmadıklari noktaları hoş bir şekilde ifade etmeleri takdire şayan.İki ilim adamını da tebrik ediyorum.
Prof. M. Öztürk bu ülkenin sayılı insanî değerlerinden biridir...özgürleşebilmiş bir Türkiye'de daha çok dinleyebilir günlerde görürüz inşallah
Hadi romaya , orada protestan kankilerinle bol bol özgürLEŞ
Karşında konuşanı dinlemek,araya girmemek ayrı bir kültür.
Mustafa hocam, Allah razı olsun.
Adam Kur'an'ı inkar ediyor, Allah sözü degildir diyor. Hey gidi bilgisizler!
Seviyeli ve aydınlatıcı yorumlarınız için değerli hocalarımıza teşekkürlerimizi iletiyoruz🌷
Mustafa hocayı seviyorum ve takip ediyorum...Ayrıca kendisine sağlıklı günler diliyorum..
Mustafa hocam Allah ömür versin başına birşey gelmesin inşallah.
Mustafa hoca ıyı bır bılım ınsanı, takdır edıyom, keske butun ıslam dusunurlerı Mustafa hoca gıbı aydın olsa, ıslamıyete cok daha faydalı olur dıye dusunuyom
Ne güzel iki hoca birbirini kırmadan karşılıklı saygıyla argümanlarını dile getiriyorlar
En az 3 yıllık bir yayın.Benzer bir program şimdi mümkün değil,bilenler bilir.
daha eskidirr bence
2014
Neden
@@sanalgezgin3851 Mustafa Öztürk hoca,bazı nedenlerle biraz tartışılıyor ilahiyat camiasında da ondan.Bir tür dışlanma gibi.
Gayet güzel bir konuya değinilmiş hocalarım ağzınıza sağlık ne kadar saygınca bir tartışma
Necm suresini çalışırken tanıdım sizi mealleri taradigimda en mantıkli sözler hocamın meali olmuştu ..kendisini ilk orada okudum ve tanıdım.Rabbim sağlık sıhhat versin..
Kuranı mantığa indirgeyen akıl Allah’ı neye indirgemez ki ?
@@mustafagul8611 Hocam madem böyle dediniz. Beni en zayıf yerimden vurdunuz.
Lütuf gösterip cevap verirseniz sevinirim.
Birinci sualim; Fiili Cihat kapısı peygamber ve devamında 4 Halife, Emevi, Abbasi, Memlük son olarak Osmanlı’dan sonra kapanmış mıdır?
Yok kapanmadıysa; ganimet olarak kölelik; kanuni olarak değil de gerçekten uygulamalarla Osmanlı’da ne zaman son buldu? Hangi tarihlere kadar Sultanahmet pazarında kadın köle satıldı? Ya da şöyle sorayım. İstanbul İngiliz işgaline girmeden önce köle pazarı kapatıldı mı? Yoksa İngiliz postalı geldi de anca mı artık o devir bitti, tarihe karıştı?
Tarihe karışmışsa da nolmuş, öyle bir gaza durumunda tekrar uygulanacaktır diye düşünüyorum. Sonuçta Allah Resulünün yasaklamadığı sadece sınırlarını çizdiği bir uygulamayı kim ne cüret le kaldırabilir diye de düşünmeden edemiyorum.
Böyle bir durumda biz ne gibi bir sünnete uymalıyız değerli hocam?
Hanefi mezhebine göre; pazara kadın köle almak için çıktıysam, avret yerleri dışında kalan bölgelere özellikle de göğüslere hileli mal mı yoksa değil mi diye şöyle bir test babından dokunmam, yumuşaklığını test etmem mıncıklamam caiz midir?
Bi de hocam şeyi soracam; misal gaza sonra ganimet olarak hisseme kocası savaşta ölen bir kadın köle düştü, ben de iddet süresi sonuna kadar el sürmedim bekledim. Sonrasında ise Onun aslında (eski) kocasından hamile olduğunu gördüm. Bir kız çocuk doğdu. Doğan bu kız çocuğunun statüsü nedir? Annesi ve kızının (bluğ sonrası) bedeni üzerinde benim ne derece hakkım vardır? Ne kadar ileriye gidebilirim. Misal sünnet sınırları dahilinde ne kadar yakınlaşabilirim?
Hani sünnet dairesi keyfe kafi, o bakımdan soruyorum, siz de konunun uzmanısınız.
Affınıza sığınarak bi de son olarak şu suali soracağım;
Mondros antlaşması ile 1. Dünya savaşında yenildiğimizi Halifemiz efendimiz de imza ederek tasdik ettikten sonra; Anadolu’nun işgali keyfiyet kazanınca, vatanımın bağrına doğru ilerleyen galip taraf kuvvetlerinden Yunan küffarının ninelerimizi ganimet olarak değerlendirmesi, karşı çıkan erkekleri de öldürmesi kısas ve anlaşmaya riayet ilkeleri gereğince dedelerimizin yaptığı bir yanlış ve haksız kalkışma mıdır?
Bu noktada dedelerimiz de Beni Kureyza ile aynı yanlışa düşüp padişahımız efendimizin imzaladığı akte riayet etmeyerek ne derece günaha girmişlerdir, fıkhen katilleri vacib olmuş mudur?
Hürmetlerimi sunar, cevaplarınızı dört gözle beklerim saygı değer hocam.
@@imblik5527Ne demeye calistiniz yani bunlari kastederek?
@@imblik5527bu ironik yazınız için teşekkürlerimi sunarım ve 'değerli din alimi hocalarımız' ne cevap verecekler acaba.
Gerçekten herseyi birbirine karistirmışsiniz fıkıhta bogulmuşsunuz bunları öğrenip ne yapacaksın işe yaramayan bilginin peşine düşme seni Allah'a yaklaştıracak ,imanını kuvvetlendirecek şeylerin peşine dusmeni tavsiye ederim
Maşallah Mustafa hocamın yorumlarının emsaliyoy. Allah kendisine şifalar versin? Çok değeri bir ilim ve bilim insanı..
Hocan şuan inkar ediyor
@@karamigfer inanirken aklı var da inkar ederken aklı yokmu.tercih birikim karar onun sanirsam
@@hijyenikmendil
Ben aklı yok mu dedim
Mustafa Öztürk hoca şu anda panteist ben dedi 🤔🤔
Zıvanadan çıktı artık Mustooo
Necm
Necm, 1.. Ayet: Yemin olsun inip çıktığı zaman yıldıza/fışkırıp çıktığı zaman çimene/süzülüp aktığı zaman Ülker Yıldızı'na/aşağı indiği zaman o parçalar halinde ağır ağır gelene,
Necm, 2.. Ayet: Ki arkadaşınız ne saptı ne de azdı.
Necm, 3.. Ayet: O; kuruntudan, keyfinden konuşmuyor.
Necm, 4.. Ayet: İndirilmiş bir vahiyden başkası değildir o.
Necm, 5.. Ayet: Kuvvetleri çok müthiş olan belletip öğretti onu ona.
Necm, 6.. Ayet: Akıl, güzellik ve güç sahibidir. Doğrulup dikildi.
Necm, 7.. Ayet: En yüksek ufuktadır o.
Necm, 8.. Ayet: Sonra iyice yaklaştı ve sarktı,
Necm, 9.. Ayet: İki yayın beraberliği gibi, belki ondan da yakındı.
Necm, 10.. Ayet: Böylece vahyetti kuluna vahyettiğini. (Oku)
Necm, 11.. Ayet: Kalp yalanlamadı gördüğünü.
Necm, 12.. Ayet: Onun gördüğü şey hakkında kuşkuya düşüp onunla çekişiyor musunuz?
Necm, 13.. Ayet: Yemin olsun ki onu bir başka inişte de görmüştü.
Necm, 14.. Ayet: Son sınır ağacı, Sidretül Münteha yanında.
Necm, 15.. Ayet: O ağacın yanındadır sığınılacak bahçe.
Necm, 16.. Ayet: O vakit kuşatıp sarıyordu Sidre'yi kuşatıp saran,
Necm, 17.. Ayet: Göz ne kayıp şaştı ne azıp haddi aştı.
Necm, 18.. Ayet: Yemin olsun ki Rabbinin en büyük ayetlerinden bir kısmını gördü.
(Cibriil)
Allah'ın ayetlerini herbirimiz görmüyormuyuz yeryüzünde
Allah demiyorum ayetlerimizi herkese gösteriyoruz demiyorum Kuran'da
Neden kafa karisikl8klar yapiyonuz
Kuran size yetmiyormu ayetini neyapacagiz
eksik çokta neyse
Hocam Mustafa hocam çok teşekkür ederim
Mustafa hocayı 2024 yılında izliyorum,bayağı yıpranmis hocam ,açikcası yıpratmışlar kendisine sağlikli uzun ömür diliyorum
Sn.Pelin Çift hanım,Programınızı Yeni izledim,ve yapılan yorumlara bende bir kaç söz katkıda bulunmak istiyorum,ve ileriki programlarınızda ,bu konuyuda işlemenizi rica ediyorum.
Hadisler peygamer sözü mü ,yoksa vahyi gayri metlüv mü olup olmadığını,yüce Allah Hakka suresinde zaten ayırmış.Sünnetler gayri metlüv olamaz,
Hakka Suresi
44 - Peygamber bize isnâden bazı sözler uydurmaya kalkışsaydı,
45 - Elbette biz onu bundan dolayı kuvvetle yakalardık.
46 - Sonra da onun şah damarını keser atardık.
47 - O vakit sizden hiçbiriniz ona siper de olamazdınız.
Demekki peygamberimizin sözü ayrıdır,
vahiy ayrıdır nitekim tarihi kaynaklar,
İlk zamanlar Hadislerin de ayet gibi yazmaya kalkan bazı sahabeler olduğundan,bunu Resülüllah görünce yada duyunca yasaklaması,işte bu ayetin ikazıylan olduğunu düşünüyorum.
Vahiy ile Hadislerin birbirine jarışmaması için ,Öyle ise hiçbir hadisi kurana bir tutamayız bu ayet ikazına binaen.
İslam aleminin en çok yanlış yorumladığı ayet bu necm suresinin 3-4 ayetleridir.
"O, kendi heva ve hevesinden(kendi kafasından ) hiçbir şey konuşmaz,
Onun konuşması ancak, bildirilen bir vahy iledir."
Bu ayetten anlayacağımız gerçek anlam şudur;
Allah resülü,İnsanlara dini anlatırken,Vahyi okur ve onu anlatır,onun anlattıkları vahiydir, veya onun tefsiridir.
Ona ilave yapamaz ondan birşeyde gizleyemez,eğer gizlese yada kendi hevasından bir söz katcak olsa Allah celle şanuhu onun candamarını koparıp alırım buyurarak ,
İlahi ikazda bulunuyor, ve bu ikaza muhatap olan bir Resul nasıl kendi hevasından ,Allah adına konuşabilsin ki,
asla konuşmaz ve konuşmamıştır da,
Şimdi bu iki suredeki ayetlerden şu dersi çıkarıyorum ,
Resülüllah hayatta iken ,onun konuşmasından bahsediyor allah,Reülüllah hayata gözlerini yumduktan sonraki aradan en az 60-70 yılgeçen hadislerin resülüllahınbşrebir ağzından çıkmış gibi değerlendirmek,Hem akla hem bilime hem de Kurana terstir.
İsteyen bir hadis metnini. Bir günde telefonlar sıraylan on kişi birbirine aktarsın bakalım sonuncunda nasıl bir anlam kayması veya sapması yaşandığını görsünler.
Bir de bu kadar kopuk olan hadisleri siz vahyi gayri metlüv sayacaksınız ve ayet gibi yorumlayacaksınız,Bir de kuran eksiktir,iması doğuracaksınız,bunu da kılıfına uydurmak için vahyi gayri metlüv gibi bir anlam yükliyeceğiz.
Necm suresindeki ayeti de yanlış delil sayarak.
Reülüllahın hayatta iken vahiy harici konuşmalar,hemen yazıya geçirildi mi ağzından çıkarçıkmaz !Hayır,
Resülüllah hayatta iken 23 yıl boyunca ufak tefek hadisler hariç,(mütevatir uygulama,Namazın rekatı,kılınış şekli,zekatın kaçta kaç olacağı ,bunları peygamberimizi uygulamış,4 büyük sahabe uygulamış ,bunlarda asla problem yok, asıl problem kütübü sittede geçen tüm hadisler ,Resülüllah zamanında kayda gerilmemiş,
Hz.Ebubekir zamanında,Hz.Ömer, Hz.Osman ve Hz.Ali Zamanında kayda yazıya deftere geçirilmemiş,
Yaklaşıj 4 halife dönemi 27-28 yıl sürmüş,yazıya geçirrilmemiş,ama bazı sahaberler ağızdan ağıza söylerek amel etmişler,güvendiklerinden dolayı,bu sahabeler daha sonra hicret etmiş,vefat etmiş ve ,en az 60 yıl gibi bir kayıp var hadislerin resmi kayda geçişinde,
İşte biz necm suresindeki bu ayete bakarak,Asıl eleme yapmamız gereken hadislerin süzgecini bu ayete göre yapmalıyız yani,
Temel kaynak,Anayasa Kuranı Kerim se,Resülüllah sav de ona aykırı bir cümle hayatta söylememişse,Öyle ise Diyanet yada islam alimleri,ilahiyatçılar bir araya gelerek,Kuranı temel referans alarak,Kuranla örüşen hadisleri, bir araya toplanmalı ve bastırılmalı,Kuranda geçmiyrn hadisleri de ayrıca değelendirilerek,ahlaki yönden,Akla ve bilime aykırı olmamak yönünden tasnif edilerek yeniden hadis kitapları güncellenmeli ve "Cumhurbaşkanımızın da bir konferansta dile getirip benide topa koyacaklar ama Allah cc beni topakoymasın dediği " bir toplantıda söylediği gibi,1400 yıllık fıkhi görüşler de güncellenip yeniden gelecek nesillere doğru islam anlaşılır islamı anlatırsak,inanın,Tüm dünya bu çalışmadan sonra ,Hrisitiyanlar başta olmak üzere oluk oluk islama girecek ve Nasr suresinin mucizesi tecelli bulacağına inanıyorum,buna sizde bizde öncülük edersek,ahirette bizi kurtarcak yegane amelimiz bu olacağına inancım tamdır.
Selamlar.
Yeni bir İznik konsülü olmasın :))
Ekrem kardeş yorumunuz iyi . Katılıyorum. KESİN ihtiyaç var.Lakin Yukarıdaki arkadaşın yazdığı gibi İznik Konsulü gibi anlaşılır. 👆🏻😁Radikal İslamcılar El Kaide DEAŞ IŞİD EL NUSRA BOKO HARAM TALİBAN vb. Terör örgütleri YOK EDİLMEDEN BU DEDİĞİNİZİ YAPMAK İMKANSIZ.
Hz Ademden günümüze her insan MÜSLÜMANL
DIR iddiası SAÇMADIR.
Peygambere NAMAZ REKAT SAYISI-- VEYA ZEKAT MİKTARI AYET OLARAK GELMİŞ AMA KURANA GEÇİRİLMEMİŞ HADİS OLARAK Saklanmıştır. Diye İDDİA ETMEK ŞİRKTİR.👆🏻👆🏻🤔😡😡😡 ZİRA CUMA namazı dünyanın HER TARAFINDAKİ MÜSLÜMAN ÜLKELERDE 2 REKAT OLARAK KABUL EDİLİP KILINIRKEN. BİZDE 2+4+4+2+4 = 16 HALİNE GETİRİLMİŞTİR . BU İLAVELERİ YAPANLAR ŞİRKTEDİR. 👆🏻👆🏻🤔😡
Kıymetli bir fikir belki bir gün
Mustafa Öztürk hocam,Mustafa Akgül hocam harikasınız..❤🙏
fevkalade doyurucu saygılı bir tartısma tebrikler
Allah razı olsun saygı içerisinde hakikatleri açiga cikarmak
Bir bilim adami olarak bu konuyu irdelemek sakincali demek, bana cok abes geliyor. Bir konuya aciklik getiremeyen bilim adami: bilmiyorum diyebilmeli! Bilim adami her soruya cevap bilen degil, her soruyu arastirandir!
Kuran okuyan bilir ki ,Allah namazın kılınış şeklini hac suresi 26 ayette açıkça bildirmiştir:Hatırla o zamanı ki biz Beytin yerini İbrâhîme: «Bana hiç bir şey'i eş tutma, Beytini tavaaf edenler, kıyam edenler, rükû' ve sücûd edenler için iyice temizle» diye merci' yapmışdık.
Bakın kıyam,rüku, secde diyor ayette.
Mustafa Hoca gercekleri söylüyor.Öze yolculuk, metafizik alemleri idrak etmek...
Saygılar sevgiler Mustafa hocam.
sağol Mustafa hocam .. bu ilimsizligime rağmen ilmi almış sizden destek aldim.. bu yalnızlığı azaltiyor inanin
Mustafa hocayı tebrik ediyorum
Nereden tutarsan tut elinde kalıyor...
Inanmiyormusunuz yoksa suphedemisiniz..
Yersen...
Aynen öyle
Tutmayın o halde bırakın gitsin. Memlekette inanç özgürlüğü var.
Mustafa öztürk bu çekişkileri eskiden iyi savunuyormuş, şimdi saldı yokuş aşşa, bi tekme de o vuruyo 😂
İlk önce seviyeli ve saygılı tartıştıkları icin hocalarımı kutlarım.
Bu arada neden bu sohbetin tamamını yüklemediniz yanlış yanlış yorumlamalara sebebiyet veriyorsunuz
Hocam bir soru.Kuran da tövbe edilmesi gerektiğinden bahsediliyor.Rasulullah S.A.V günde 70 defa tövbe ettiği söyleniyor fakat günde en az 70 defa tövbe etmek müslümanlara farz kılınmamış.Hikmeti nedir acaba?
Mustafa Haocanın her anlattığı ders resmen
Namaz niyaz, git gel hicaz!
Yahu, bu video burada bitmemeliydi. Yayımlayanlar nerede bittiğiyle ilgilenmiyor mu?
bu gün ki namaz şekli a raf 55 56 zümer 9 zahiyat 16 19 bakara 45 46 bakara 186 al i imran15 17 ayetlerine uygundur ayrıca cuma namazı yani haftalık toplantı ve sonrasında namaz bakara 238 ayetine uygundur.
Vahyi ayırırsan metlug ve gayri metlug diye zuhruf 44 ü nereye koyacaz
İsr@ildeki ilahiyat fakültesinden veya isræiliyat medreselerinden hoca kılığında😵💫 mezun olanlar
-nerelerde görev alıyor?
-görevleri ne oluyor?
-hangi yöntemleri kullanıyor?
-en çok kimleri kandırıyor?
-aslında kimin,hangi projesine hizmet(!) ediyor?😵💫
-bunlara kim makam veriyor?
Şekilcilik ibadeti bozar ibadet olmaktan çıkar önemli olan yüreğin ile içinden kalbinden ağlayarak ürpererek allahtan af ve mağfiret dilenmek tir
Hangi kaynağa dayanarak böyle kesin olarak soyluyorsun
@@alpaslanv5306 Adam doğruları yazmış Daha ne olsun
Sekilcilik yok mu yani. Şekil demek hareket ivme demek... Sen bunu nereden uydurdun... İhlâslı şekilden bahsediyoruz biz de zaten. Yoksa ihlahsız olan sekili şükuli biz ve ya Allah ne yapacak....
@@serhatduman67 Sen şekilciliği lugat manada bi oku gel hadi canım hadi anam
@@davidnyman1036 merak etme bir öğretmen olarak hatta din Kültürü öğretmeni ve bir TM çıkışlı bir eğitmen olduğum için sıkıntı etme bildiğimi tekrar bilmeme gerek Yok sen adamı hiç sorgulamadan irdelemeden yazdığı yoruma okey diyorsun onaylıyorsun.
Ben ona itiraz ediyorum sende. Adam bak orada kendi kendine bir inanış din tarzı üretti iki dakikada sende onay çekiyorsun yani adam hümanizmi bir dakikada İslam'la eşitledi. Hiç mi şekil yok namazı orucu bilmem nesi... Biz şekile itiraz etmiyoruz şekilde ihlassiz samimiyetsiz olmaya itiraz ediyoruz her cümleye okey çekecek halimiz Yok
4:34 Gizli kalmış vahiy olur mu?Olamaz bence.
1. B
• Nisa Suresi, 7. ayet: Anne ve
baba ile akrabaların bıraktıklarından erkekler için bir pay vardır; anne ve baba ile akrabanın bıraktıklarından kadınlar için de bir pay vardır. Bunun azından ve çoğundan farz kılınmış bir pay vardır.
• Nisa Suresi, 11. ayet: Çocuklarınız konusunda Allah, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder. Eğer onlar ikiden çok kadın ise (ölünün) geride bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Kadın (veya kız) bir tek ise, bu durumda yarısı onundur. (Ölenin) Bir çocuğu varsa, geriye bıraktığından anne ve babadan her biri için altıda bir, çocuğu olmayıp da anne ve baba ona mirasçı ise, bu durumda annesi için üçte bir vardır. Onun kardeşleri varsa o zaman annesi için altıda bir'dir. (Ancak bu hükümler, ölenin) Ettiği vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden sonradır. Babalarınız, oğullarınız, siz onların hangilerinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. (Bunlar) Allah'tan bir farzdır. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır.
• Nisa Suresi, 12. ayet: Eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, geride bıraktıklarının yarısı sizindir. Şayet çocukları varsa, -onunla yapacakları vasiyetten ya da (ayıracakları) borçtan sonra- bu durumda bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Sizin çocuğunuz yoksa, geriye bıraktıklarınızdan dörtte biri onların (kadınlarınızın)dır. Eğer sizin çocuğunuz varsa geriye bıraktıklarınızdan sekizde biri onların (kadınlarınızın)dır. (Yine bu hükümler,) Edeceğiniz vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden sonradır. Mirası aranan erkek ya da kadın, çocuğu ve babası olmayan bir kimse olup erkek veya kız kardeşi bulunursa onlardan her biri için altıda bir vardır. Eğer bundan fazla iseler, bu durumda -kendisiyle yapılan vasiyette ya da (varsa) borçtan sonra- üçte bir'de -zarara uğratılmaksızın onlara ortaktırlar. (Bu size) Allah'tan bir vasiyettir, Allah, bilendir, (kullara) yumuşak olandır.
• Nisa Suresi, 15. ayet: Kadınlarınızdan fuhuş yapanların aleyhinde olmak üzere içinizden dört şahid tutun. Eğer şehadet ederlerse, onları, ölüm alıp götürünceye veya Allah onlara bir yol kılıncaya kadar evlerde alıkoyun.
• Nisa Suresi, 19. ayet: Ey iman edenler, kadınlara zorla mirasçı olmaya kalkışmanız helal değildir. Apaçık olan 'çirkin bir hayasızlık' yapmadıkları sürece, onlara verdiklerinizin bir kısmını gidermeniz (kendinize almanız) için onlara baskı yapmanız da (helal değildir.) Onlarla güzellikle geçinin. Şayet onlardan hoşlanmadınızsa, belki, bir şey hoşunuza gitmez, ama Allah onda çok hayır kılar.
• Nisa Suresi, 20. ayet: Bir eşi bırakıp yerine bir başka eşi almak isterseniz, onlardan birine (öncekine) yüklerle (mal ve para) vermişseniz bile ondan hiçbir şey almayın. Ona iftira ederek ve apaçık bir günaha girerek verdiğinizi alacak mısınız?
• Nisa Suresi, 21. ayet: Onu nasıl alırsınız ki, birbirinize katılmış (birleşerek içli-dışlı olmuş)tınız. Onlar sizden kesin bir güvence (kuvvetli bir ahid) de almışlardı.
• Nisa Suresi, 22. ayet: Kadınlardan babalarınızın nikahladıklarını nikahlamayın. Ancak (cahiliyede) geçen geçmiştir. Çünkü bu, 'çirkin bir hayasızlık' ve 'öfke duyulan bir iğrençliktir.' Ne kötü bir yoldu o!..
Ben çöplüğunden çıkip kuranla aydinlanmasaydim coktan ateist olmustum. Allaha şükuŕ bu amcanin anlatiigi çopten kendimi sıyirdım.
Bu nasıl kesit ya! Tam konuya girdi, video bitti. :(
Biriniz benim kanatim söyle diyor
Biriniz ben böyle düşünüyorum diyor
Bizde kendinize göre kanaat mi oluşturalım
Necm suresinin meali bana da çok farklı gelmişti. diğer surelerden bağımsız gibi. Konusu , içeriği diğerlerine göre çok farklı. Arapça okunuşu bile bana diğer surelerden zor gelmişti.
Bu programın tam linki var mıdır ?
Safsatanın üniversitede bölümü mü olur yahu
Kuran'da kadın tanımının temelde yanlış anlaşıldığını ispat eden vahiy dışı ayetler - 2 -
• Nur Suresi, 31. ayet: Mü'min kadınlara da söyle: "Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Baş örtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar. Süslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Hep birlikte Allah'a tevbe edin ey mü'minler, umulur ki felah bulursunuz."
• Nur Suresi, 32. ayet: İçinizde evli olmayanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden salih olanları evlendirin. Eğer fakir iseler Allah, Kendi fazlından onları zengin eder. Allah geniş (nimet sahibi)dir, bilendir.
• Nur Suresi, 33. ayet: Nikah (imkanı) bulamayanlar, Allah onları Kendi fazlından zenginleştirinceye kadar iffetli davransınlar. Sağ ellerinizin malik olduğu (köle ve cariyelerden) mükatebe isteyenlere -eğer onlarda bir hayır görüyorsanız- mükatebe yapın. Ve Allah'ın size verdiği malından onlara verin. Dünya hayatının geçici metaını elde etmek için -ırzlarını korumak istiyorlarsa- cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları (fuhşa) zorlarsa, şüphesiz, onların (fuhşa) zorlanmalarından sonra Allah (onları) bağışlayandır, esirgeyendir.
• Nur Suresi, 60. ayet: Kadınlardan evliliği ummayıp da oturmakta olanlar, süslerini açığa vurmaksızın (dış) elbiselerini çıkarmalarında kendileri için bir sakınca yoktur. Yine de iffetli davranmaları kendileri için daha hayırlıdır. Allah, işitendir, bilendir.
• Ahzab Suresi, 49. ayet: Ey iman edenler, mü'min kadınları nikahlayıp sonra onlara dokunmadan boşarsanız, bu durumda sizin için üzerlerine sayacağınız bir iddet yoktur. Artık (hemen) onları yararlandırın (onlara yetecek bir miktar verin) ve güzel bir salma tarzıyla onları salıverin.
• Ahzab Suresi, 50. ayet: Ey Peygamber, gerçekten Biz sana ücretlerini (mehirlerini) verdiğin eşlerini ve Allah'ın sana ganimet olarak verdikleri (savaş esirleri)nden sağ elinin malik olduğu (cariyeler) ile seninle birlikte hicret eden amcanın kızlarını, halanın kızlarını, dayının kızlarını ve teyzenin kızlarını helal kıldık; bir de, kendisini peygambere hibe eden ve peygamberin kendisini almak istediği mü'min bir kadını da, -mü'minler için olmaksızın yalnızca sana has olmak üzere- (senin için helal kıldık). Biz, kendi eşleri ve sağ ellerinin malik olduğu (cariyeleri) konusunda onlar (mü'minler) üzerine neyi farz kıldığımızı bildik (size bildirdik). Böylelikle senin için hiçbir güçlük olmasın. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
• Ahzab Suresi, 51. ayet: Onlardan dilediğini geri bırakır, dilediğini de yanına alıp-barındırabilirsin; ayrıldıklarından, istek duyduklarına (dönmende) senin için bir sakınca yoktur. Onların gözlerinin aydınlanıp hüzne kapılmamalarına ve kendilerine verdiğinle hepsinin hoşnut olmalarına en yakın (en uygun) olan budur. Allah, kalplerinizde olanı bilir. Allah bilendir, halimdir.
• Ahzab Suresi, 52. ayet: Bundan sonra (başka) kadınlar ve bunları başka eşlerle değiştirmek -güzellikleri senin hoşuna gitse bile- sana helal olmaz; ancak sağ elinin malik olduğu (cariyeler) başka. Allah herşeyi gözetleyip denetleyendir.
• Ahzab Suresi, 55. ayet: Onlar için babaları, oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kadınları ve sağ ellerinin malik olduğu (cariyeleri) hakkında bir sakınca yoktur. (Ey Müslüman kadınlar) Allah'tan sakının. Şüphesiz Allah, herşeye şahid olandır.
• Mümtehine Suresi, 11. ayet: Ve eğer eşlerinizden (kafirlere kaçmalarından dolayı) herhangi bir şey kafirlere geçer, böylece siz de (savaşta onları yenip) ganimete kavuşursanız, eşleri (kaçıp) gidenlere (mehir olarak) harcama yaptıklarının bir mislini verin. Kendisi'ne iman ettiğiniz Allah'tan sakının.
• Talak Suresi, 1. ayet: Ey Peygamber, kadınları boşadığınız zaman, iddetleri süresinde (temizlendiklerinde) boşayın ve iddeti sayın. Rabbiniz Allah'tan korkun. Onları evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar; ancak açık 'çirkin bir hayasızlık' göstermeleri durumu başka. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını çiğnerse, gerçekte o, kendi nefsine zulmetmiş olur. Sen bilmezsin; olabilir ki Allah, bunun arkasından bir iş (durum) oluşturur.
• Talak Suresi, 2. ayet: Sonra (üç iddet bekleme) sürelerine ulaştıkları zaman, artık onları maruf (bilinen güzel bir tarz) üzere tutun, ya da maruf üzere onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahid tutun. Şahidliği Allah için dosdoğru yerine getirin. İşte bununla, Allah'a ve ahiret gününe iman edenlere öğüt verilir. Kim Allah'tan korkup-sakınırsa, (Allah) ona bir çıkış yolu gösterir;
• Talak Suresi, 4. ayet: Kadınlarınızdan artık adetten kesilmiş olanlarla henüz adet görmemiş bulunanların iddet (bekleme süre)leri, -eğer şüpheye düşecek olursanız (bilin ki- |üç aydır. Hamile kadınların bekleme-süresi ise, yüklerini bırakmaları (ile biter). Kim Allah'tan korkup-sakınırsa (Allah) ona işinde bir kolaylık gösterir.
• Talak Suresi, 6. ayet: (Boşadığınız) Kadınları, gücünüz oranında oturmakta olduğunuz yerin bir yanında oturtun, onlara 'darlık ve sıkıntıya düşürmek amacıyla' zarar vermeyin. Eğer onlar hamile iseler, yüklerini bırakıncaya (doğumlarını yapıncaya) kadar onlara nafaka verin. Şayet sizler için (çocuğu) emzirirlerse, onlara ücretlerini ödeyin. (Durum ve ilişkilerinizi) Kendi aranızda maruf (güzellikle ve İslam'a uygun bir tarz) üzere görüşüp-konuşun. Eğer güçlük içine girerseniz, bu durumda (çocuğu) onun (babası) için bir başkası emzirebilir.
• Talak Suresi, 7. ayet: Geniş-imkanları olan, nafakayı geniş imkanlarına göre versin. Rızkı kısıtlı tutulan da, artık Allah'ın kendisine verdiği kadarıyla versin. Allah, hiçbir nefse ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz. Allah, bir güçlüğün ardından bir kolaylığı kılıp-verecektir.
Hocam kuran apaçık diyoruz ama herkes farklı yorumluyor
❤..eninde sonunda dediklerim olacak..hiristiyanlikla muslumanlik karisimi yeni bir yorum..anadolu islami..
kardeşler, bu programları neye göre kesiyorsunuz? mevzunun daha başında klip bitti. devamı nerede? tamamı nerede?
Peki hac suresi 52.ayette ne anlatıyor ?
Yahu niye girmesin şekli, sayısı, nasıl yapıldığı? Allah Kur'an'a koymadıysa bu kadar da önemli değildir.
Yine kuran okuyanlar iyi bilir ler ki namazın rekatları da ayetle sabittir nisa 102: İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, Seninle birlikte dursun ve silahlarını alsınlar; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip Seninle namaz kılsınlar, onlar da ’korunma araçlarını’ ve silahlarını yanlarına alsınlar. Çünkü kâfirler , size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve eşyanızdan ayrılmış olmanızı isteyip (fırsat kollarlar. eğer yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma ve savunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz Allah, kâfirler için aşağılatıcı bir azap hazırlamıştır.
Burda savaş ortamı olduğu için bir kısaltma ruhsatı da verilmiş ,lakin cemaate veriliyor kısaltma imam yani o anda peygamber tam kılıyor.
Mustafa öztürk hocamin hatrina videoya begeni atiyorum HT
Asıl önemli yerinde video kesilmiş, editor neye göre kesmiş anlamadık.
Pasaj derken.
Cüz, sure, ayet varken pasaj ne demek?
🇹🇷 24-6-2024
Teşekkürler .. Hocalarım...
////// S .... İ ..../////////
İncil de varmı? Namaz
﴾Ahzab 53﴿
Ey iman edenler! Size izin verilmedikçe Peygamberin evlerine girip de yemeğin hazırlanmasını beklemeyin; fakat yemeye çağırıldığınızda girin; yemeğinizi yiyince de hemen dağılın, söze dalıp oturmayın. Bu davranışınız peygamberi rahatsız ediyor, size söylemeye çekiniyor, oysa Allah hak olanı açıklamaktan çekinmez. Peygamber hanımlarından bir şey istediğinizde, onlar perde arkasında iken isteyin; bu sizin kalplerinizin de onların kalplerinin de temiz kalması için en uygunudur. Resûlullah’ı üzmeye hakkınız yoktur, kendisinden sonra ebedî olarak eşleriyle de evlenemezsiniz, sizin bunu yapmanız Allah katında büyük bir günahtır.
İşte kuran mucizesi, bundan daha iyi kim ayet yazabilirki. Bu ayeti duyguğumda hep burnumu karıştırırım.Birde işemek gelir içimden
2 uzun yorum yayınlanmasada Kuran'da kadınla ilgili diğer ayetler var zaten, oradan okunabilir. Evlilik, miras, Boşanma ile ilgili konular çoğunlukla
Mustafa Öztürk'e bir soru daha soracam ! Prygamber Aleyhisselam Efendimiz Sahabilerden Abdullah İbn Amr İbn Âs’'a “Yaz! Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki, buradan haktan başka bir şey çıkmaz...” buyurmuştur. Bu Hadis-i Şerifi de Necm Suresi 3. ayeti celilesi de adeta teyid eder : ."""O, nefis arzusu ile konuşmaz.""" Bu hakikatler bağlamında Kuran-ı Kerim'in haricinde neden "Vahy-i gayr-ımetluv" olmasın ? Ve böyle bir durum nasıl oluyor da KAOS oluyor ? Hele bi açıkla bize ! Asıl, kaos ne biliyor musun ? Sizin kendi bumyenizde yaşadığınız Hadis Munkerliği kaos'tur ! Kaosu başka yerde aramayın !
Bu ilahiyatçıları dinlemeyin, he dinleyecekseniz de önce 5 vakit namazınızı kılın hatta cemaatle kılın, gece namazınızı kılın, zikrinizi yapın, gözünüzü haramdan koruyun, işlerinizde dosdoğru müslüman olun, k. kerimi açıp önce arapça sonra meal sonrada çeşitli tefsir kitaplarından açın bakın anlamaya çalışın, bir müddet sonra fikir üçgeniniz oturuyor. Rahmet yağmurlarını haleti ruhiyenizi huzurunuzu kalp inşirahınızı zevki görüyorsunuz rüyalarınız bile farklılaşıyor mutlu oluyorsunuz mutluuu. Bu koca koca laflar eden isminin önünde şu bu yazanlara takılmayın hiç dinlemeyin bile size sadece vakit israfı yaptırırlar. O yok bu var derken kısacık vaktiniz biter anlamassınız, rahmetsiz kalır, amelsiz gidersiniz. Allah muhafaza birde örnekleri var, hadisleri ayıklamayla başlayıp bugün o yok bu yok şu yok haşa peygamber sadece bi postacıydı dicek kadar aptallaşan biri de olabilir, en sonun kuran ayetlerini haşa peygamber uydurdu bu ayet yok bu ayet vara kadar gidip iki cihanınıza da s.çarsınız. Oryantalistler küresel şeytan şebekesi islamın yaşanılmaz hale gelmesi için harıl harıl fitne üretiyor koca koca pro doço bilmem ne önümüze koyuyor çünkü islam yaşanmazsa işleri kolaylaşacak insanları istedikleri gibi güdecekler, kendileri dışında herkes goyim olacak.
Hocam madem böyle dediniz. Beni en zayıf yerimden vurdunuz.
Lütuf gösterip cevap verirseniz sevinirim.
Birinci sualim; Fiili Cihat kapısı peygamber ve devamında 4 Halife, Emevi, Abbasi, Memlük son olarak Osmanlı’dan sonra kapanmış mıdır?
Yok kapanmadıysa; ganimet olarak kölelik; kanuni olarak değil de gerçekten uygulamalarla Osmanlı’da ne zaman son buldu? Hangi tarihlere kadar Sultanahmet pazarında kadın köle satıldı? Ya da şöyle sorayım. İstanbul İngiliz işgaline girmeden önce köle pazarı kapatıldı mı? Yoksa İngiliz postalı geldi de anca mı artık o devir bitti, tarihe karıştı?
Tarihe karışmışsa da nolmuş, öyle bir gaza durumunda tekrar uygulanacaktır diye düşünüyorum. Sonuçta Allah Resulünün yasaklamadığı sadece sınırlarını çizdiği bir uygulamayı kim ne cüret le kaldırabilir diye de düşünmeden edemiyorum.
Böyle bir durumda biz ne gibi bir sünnete uymalıyız değerli hocam?
Hanefi mezhebine göre; pazara kadın köle almak için çıktıysam, avret yerleri dışında kalan bölgelere özellikle de göğüslere hileli mal mı yoksa değil mi diye şöyle bir test babından dokunmam, yumuşaklığını test etmem mıncıklamam caiz midir?
Bi de hocam şeyi soracam; misal gaza sonra ganimet olarak hisseme kocası savaşta ölen bir kadın köle düştü, ben de iddet süresi sonuna kadar el sürmedim bekledim. Sonrasında ise Onun aslında (eski) kocasından hamile olduğunu gördüm. Bir kız çocuk doğdu. Doğan bu kız çocuğunun statüsü nedir? Annesi ve kızının (bluğ sonrası) bedeni üzerinde benim ne derece hakkım vardır? Ne kadar ileriye gidebilirim. Misal sünnet sınırları dahilinde ne kadar yakınlaşabilirim?
Hani sünnet dairesi keyfe kafi, o bakımdan soruyorum, siz de konunun uzmanısınız.
Affınıza sığınarak bi de son olarak şu suali soracağım;
Mondros antlaşması ile 1. Dünya savaşında yenildiğimizi Halifemiz efendimiz de imza ederek tasdik ettikten sonra; Anadolu’nun işgali keyfiyet kazanınca, vatanımın bağrına doğru ilerleyen galip taraf kuvvetlerinden Yunan küffarının ninelerimizi ganimet olarak değerlendirmesi, karşı çıkan erkekleri de öldürmesi kısas ve anlaşmaya riayet ilkeleri gereğince dedelerimizin yaptığı bir yanlış ve haksız kalkışma mıdır?
Bu noktada dedelerimiz de Beni Kureyza ile aynı yanlışa düşüp padişahımız efendimizin imzaladığı akte riayet etmeyerek ne derece günaha girmişlerdir, fıkhen katilleri vacib olmuş mudur?
Hürmetlerimi sunar, cevaplarınızı dört gözle beklerim saygı değer hocam.
Hocam bir numara işi çözmüş gerçek Alim
"Zahiri hududu na riayet , batini hukuku na riayet "
Hadisler sünnetse, sünnetleride yapmamak günah değilse. Hadislerde yasak kılınan şeyleri yapmassak günah olmaz diye anladım. Doğru mu?
Tüm kitaplar ait olduğu peyg.vefat ettikten sonra yazılmış diyor hasan
Bu Pelin de habire en kritik noktalarda araya girmiyor mu deli eder bunlar adamı
Kuran'da kadınla ilgili ayetlerden... Allah'ın kadın-erkek-çocuk terimlerini ne manada kullandığını açıklayan ayetlerden bir kısmı, hepsini yazarak uzatmıyoruz
• Bakara Suresi, 35. ayet: Ve dedik ki: "Ey Adem, sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz."
• Bakara Suresi, 49. ayet: Sizi, dayanılmaz işkencelere uğrattıklarında, Firavun ailesinin elinden kurtardığımızı hatırlayın. Onlar, kadınlarınızı diri bırakıp, erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir imtihan vardı.
• Al-i İmran Suresi, 35. ayet: Hani İmran'ın karısı: "Rabbim, karnımda olanı, 'her türlü bağımlılıktan özgürlüğe kavuşturulmuş olarak' Sana adadım, benden kabul et. Şüphesiz işiten bilen Sensin Sen" demişti.
• Al-i İmran Suresi, 36. ayet: Fakat onu doğurduğunda -Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bilirken- dedi ki: "Rabbim, doğrusu bir kız (çocuğu) doğurdum. Erkek ise, kız gibi değildir. Ona Meryem adını koydum. Ben onu ve soyunu o taşa tutulmuş (kovulmuş) şeytandan Sana sığındırırım."
• Al-i İmran Suresi, 37. ayet: Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi. Zekeriya'yı ondan sorumlu kıldı. Zekeriya her ne zaman mihraba girdiyse, yanında bir yiyecek buldu: "Meryem, bu sana nereden geldi?" deyince, "Bu, Allah Katındandır. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verendir" dedi.
• Al-i İmran Suresi, 42. ayet: Hani melekler: "Meryem, şüphesiz Allah seni seçti, seni arındırdı ve alemlerin kadınlarına üstün kıldı," demişti.
• Al-i İmran Suresi, 43. ayet: "Meryem, Rabbine gönülden itaatte bulun, secde et ve rüku edenlerle birlikte rüku et."
• Al-i İmran Suresi, 44. ayet: Bunlar, gayb haberlerindendir; bunları sana vahyediyoruz. Onlardan hangisi Meryem'i sorumluluğuna alacak diye kalemleriyle kur'a atarlarken sen yanlarında değildin; çekişirlerken de yanlarında değildin.
• Al-i İmran Suresi, 47. ayet: "Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken, nasıl bir çocuğum olabilir?" dedi. (Fakat) Allah neyi dilerse yaratır. Bir işin olmasına karar verirse, yalnızca ona "ol" der, o da hemen oluverir."
• Al-i İmran Suresi, 61. ayet: Artık sana gelen bunca ilimden sonra, onun hakkında seninle 'çekişip-tartışmalara girişirlerse' de ki: "Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım; sonra karşılıklı lanetleşelim de Allah'ın lanetini yalan söyleyenlerin üstüne kılalım."
• Nisa Suresi, 1. ayet: Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup-sakının. Ve (yine) kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Allah'tan ve akrabalık (bağlarını koparmak)tan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir.
• Nisa Suresi, 124. ayet: Erkek olsun, kadın olsun inanmış olarak kim salih bir amelde bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir 'çekirdeğin sırtındaki tomurcuk kadar' bile haksızlığa uğramayacaklardır.
• En'am Suresi, 100. ayet: Cinleri Allah'a ortak koştular. Oysa onları O yaratmıştır. Bir de hiçbir bilgiye dayanmaksızın O'na oğullar ve kızlar yakıştırıp-uydurdular. O ise nitelendiregeldikleri şeylerden Yücedir, uzaktır.
• En'am Suresi, 101. ayet: Gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin yaratandır. O'nun nasıl bir çocuğu olabilir? O'nun bir eşi (zevcesi) yoktur. O, herşeyi yaratmıştır. O, herşeyi bilendir.
• Araf Suresi, 81. ayet: "Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz, ölçüyü aşan (azgın) bir kavimsiniz."
• Araf Suresi, 189. ayet: O, sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup-yatışması için ondan eşini var etti. Onu (eşini) örtüp-bürüyünce, o da bir yük yüklendi de bununla (bir süre) gezindi. Nitekim ağırlaşınca, ikisi Rableri olan Allah'a dua ettiler: "Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız."
• Tevbe Suresi, 71. ayet: Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
• Hud Suresi, 72. ayet: "Vay bana" dedi (kadın). "Ben kocamış bir kadın iken ve şu kocam da bir ihtiyar iken doğuracak mıyım? Gerçekten bu, şaşırtıcı bir şey!.."
• Yusuf Suresi, 23. ayet: Evinde kalmakta olduğu kadın, ondan murad almak istedi ve kapıları sımsıkı kapatarak: "İsteklerim senin içindir, gelsene" dedi. (Yusuf) Dedi ki: "Allah'a sığınırım. Çünkü o benim Efendimdir, yerimi güzel tutmuştur. Gerçek şu ki, zalimler kurtuluşa ermez."
• Nahl Suresi, 57. ayet: Ve Allah'a kızlar isnad ediyorlar, (haşa) O Yücedir. Hoşlandıkları (erkek çocuklar) da kendilerinindir.
• Nahl Suresi, 58. ayet: Onlardan birine kız (çocuk) müjdelendiği zaman içi öfkeyle-taşarak yüzü simsiyah kesilir.
• Nahl Suresi, 72. ayet: Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı ve size eşlerinizden çocuklar ve torunlar yarattı ve sizi güzel şeylerden rızıklandırdı. Şimdi onlar, batıla mı inanıyorlar ve Allah'ın nimetini inkar mı ediyorlar?
• Meryem Suresi, 19. ayet: Demişti ki: "Ben, yalnızca Rabbinden (gelen) bir elçiyim; sana tertemiz bir erkek çocuk armağan etmek için (buradayım)."
• Meryem Suresi, 20. ayet: O: "Benim nasıl bir erkek çocuğum olabilir? Bana hiçbir beşer dokunmamışken ve ben azgın utanmaz (bir kadın) değilken" dedi.
• Taha Suresi, 117. ayet: Bunun üzerine dedik ki: "Ey Adem, bu gerçekten sana ve eşine düşmandır; sakın sizi cennetten sürüp çıkarmasın, sonra mutsuz olursun."
• Taha Suresi, 121. ayet: Böylece ikisi ondan yediler, hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açılıverdi, üzerlerini cennet yapraklarından yamayıp-örtmeye başladılar. Adem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp-kaldı.
Mustafa hoca bu konuda haklı
Kuran'da kadınla ilgili ayetlerden... Allah'ın kadın-erkek-çocuk terimlerini gerçekte ne manada kullandığını açıklayan ayetlerden bir kısmı, hepsini yazarak uzatmıyoruz
• Bakara Suresi, 35. ayet: Ve dedik ki: "Ey Adem, sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz."
• Bakara Suresi, 49. ayet: Sizi, dayanılmaz işkencelere uğrattıklarında, Firavun ailesinin elinden kurtardığımızı hatırlayın. Onlar, kadınlarınızı diri bırakıp, erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir imtihan vardı.
• Al-i İmran Suresi, 35. ayet: Hani İmran'ın karısı: "Rabbim, karnımda olanı, 'her türlü bağımlılıktan özgürlüğe kavuşturulmuş olarak' Sana adadım, benden kabul et. Şüphesiz işiten bilen Sensin Sen" demişti.
• Al-i İmran Suresi, 36. ayet: Fakat onu doğurduğunda -Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bilirken- dedi ki: "Rabbim, doğrusu bir kız (çocuğu) doğurdum. Erkek ise, kız gibi değildir. Ona Meryem adını koydum. Ben onu ve soyunu o taşa tutulmuş (kovulmuş) şeytandan Sana sığındırırım."
• Al-i İmran Suresi, 37. ayet: Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi. Zekeriya'yı ondan sorumlu kıldı. Zekeriya her ne zaman mihraba girdiyse, yanında bir yiyecek buldu: "Meryem, bu sana nereden geldi?" deyince, "Bu, Allah Katındandır. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verendir" dedi.
• Al-i İmran Suresi, 42. ayet: Hani melekler: "Meryem, şüphesiz Allah seni seçti, seni arındırdı ve alemlerin kadınlarına üstün kıldı," demişti.
• Al-i İmran Suresi, 43. ayet: "Meryem, Rabbine gönülden itaatte bulun, secde et ve rüku edenlerle birlikte rüku et."
• Al-i İmran Suresi, 44. ayet: Bunlar, gayb haberlerindendir; bunları sana vahyediyoruz. Onlardan hangisi Meryem'i sorumluluğuna alacak diye kalemleriyle kur'a atarlarken sen yanlarında değildin; çekişirlerken de yanlarında değildin.
• Al-i İmran Suresi, 47. ayet: "Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken, nasıl bir çocuğum olabilir?" dedi. (Fakat) Allah neyi dilerse yaratır. Bir işin olmasına karar verirse, yalnızca ona "ol" der, o da hemen oluverir."
• Al-i İmran Suresi, 61. ayet: Artık sana gelen bunca ilimden sonra, onun hakkında seninle 'çekişip-tartışmalara girişirlerse' de ki: "Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım; sonra karşılıklı lanetleşelim de Allah'ın lanetini yalan söyleyenlerin üstüne kılalım."
• Nisa Suresi, 1. ayet: Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup-sakının. Ve (yine) kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Allah'tan ve akrabalık (bağlarını koparmak)tan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir.
• Nisa Suresi, 124. ayet: Erkek olsun, kadın olsun inanmış olarak kim salih bir amelde bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir 'çekirdeğin sırtındaki tomurcuk kadar' bile haksızlığa uğramayacaklardır.
• En'am Suresi, 100. ayet: Cinleri Allah'a ortak koştular. Oysa onları O yaratmıştır. Bir de hiçbir bilgiye dayanmaksızın O'na oğullar ve kızlar yakıştırıp-uydurdular. O ise nitelendiregeldikleri şeylerden Yücedir, uzaktır.
• En'am Suresi, 101. ayet: Gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin yaratandır. O'nun nasıl bir çocuğu olabilir? O'nun bir eşi (zevcesi) yoktur. O, herşeyi yaratmıştır. O, herşeyi bilendir.
• Araf Suresi, 81. ayet: "Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz, ölçüyü aşan (azgın) bir kavimsiniz."
• Araf Suresi, 189. ayet: O, sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup-yatışması için ondan eşini var etti. Onu (eşini) örtüp-bürüyünce, o da bir yük yüklendi de bununla (bir süre) gezindi. Nitekim ağırlaşınca, ikisi Rableri olan Allah'a dua ettiler: "Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız."
• Tevbe Suresi, 71. ayet: Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
• Hud Suresi, 72. ayet: "Vay bana" dedi (kadın). "Ben kocamış bir kadın iken ve şu kocam da bir ihtiyar iken doğuracak mıyım? Gerçekten bu, şaşırtıcı bir şey!.."
• Yusuf Suresi, 23. ayet: Evinde kalmakta olduğu kadın, ondan murad almak istedi ve kapıları sımsıkı kapatarak: "İsteklerim senin içindir, gelsene" dedi. (Yusuf) Dedi ki: "Allah'a sığınırım. Çünkü o benim Efendimdir, yerimi güzel tutmuştur. Gerçek şu ki, zalimler kurtuluşa ermez."
• Nahl Suresi, 57. ayet: Ve Allah'a kızlar isnad ediyorlar, (haşa) O Yücedir. Hoşlandıkları (erkek çocuklar) da kendilerinindir.
• Nahl Suresi, 58. ayet: Onlardan birine kız (çocuk) müjdelendiği zaman içi öfkeyle-taşarak yüzü simsiyah kesilir.
• Nahl Suresi, 72. ayet: Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı ve size eşlerinizden çocuklar ve torunlar yarattı ve sizi güzel şeylerden rızıklandırdı. Şimdi onlar, batıla mı inanıyorlar ve Allah'ın nimetini inkar mı ediyorlar?
• Meryem Suresi, 19. ayet: Demişti ki: "Ben, yalnızca Rabbinden (gelen) bir elçiyim; sana tertemiz bir erkek çocuk armağan etmek için (buradayım)."
• Meryem Suresi, 20. ayet: O: "Benim nasıl bir erkek çocuğum olabilir? Bana hiçbir beşer dokunmamışken ve ben azgın utanmaz (bir kadın) değilken" dedi.
• Taha Suresi, 117. ayet: Bunun üzerine dedik ki: "Ey Adem, bu gerçekten sana ve eşine düşmandır; sakın sizi cennetten sürüp çıkarmasın, sonra mutsuz olursun."
• Taha Suresi, 121. ayet: Böylece ikisi ondan yediler, hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açılıverdi, üzerlerini cennet yapraklarından yamayıp-örtmeye başladılar. Adem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp-kaldı.
Tanrı zamandan ve mekandan münezzeh ise namazı güneşin hareketlerine göre ayarlamak niye çünkü namaz ibadetinin güneşe tapınma kültünden geldiği söyleniyor
Önce başlikta yazan pasaj kelimesini düzeleltirmininiz kur anín ayetleri vardır tahrif edilmiş İncil Tevrat için kulan pasajı
Pasaj nedemek o nerden çıktı
Rahmetli kaynanam zaman zaman Allah ile konuştuğunu anlatırdı (Ailede şizofreni var), dikkatimi çekmezdi... Bir zamanlar Fetö de Allah ile irtibata geçtiğini söylemiş, Allahtan bu sözleri Recebimden Tayyibimden Erdoğanımdan henüz duymadım 😊. Yaşım ilerledikçe Hz. Muhammedin Allah ile irtibata geçtiğini uzun uzun düşünür oldum ... 😅😅😅😅
peygamberler neden aynı bölgelerden seçilmiş
Biz buna psikolojide halüsinasyon diyoruz...
Böyle devam et MAHŞER'de KARŞILAŞIRSAK BEN DE SANA '' BUNA DA ACI GERÇEK ''' DENİR DİYECEĞİM...
@@Kultiginkhan sen fantastik hikayelere inanmaya devam et, millete karışma bence
@@Terkedis
İLLET (!) BANA KARIŞMADIKTAN SONRA BEN KİMSEYE KARIŞMAM....!!!!
PEYGAMBER BİLE BİR İNSANIN KALBİNE İMAN YERLEŞTİRME GÜCÜNE SAHİP DEĞİLKEN SÜZME KEFERELERİ BEN NASIL MÜSLÜMAN EDEYİM...??? NASIL OLSA AK DÖT KARA DÖT BELLİ OLACAK .. O ZAMAN SANA DA BİR ORTA PARMAK GÖSTERMEK BOYNUMA BORÇ OLSUN....!!!
@@Terkedis
BİR ŞİKAYETİMİZ YOK....!!!
BİRİLERİNE KENDİMİZİ BEĞENDİRMEK İÇİN
1400 YILLIK LİTERATÜRÜN DİBİNE ASİT DÖKEN VE BUNU MODERNİST İSLAM ANLAYIŞI DİYE KAKALAMAYA ÇALIŞAN MÜNAFIKLARLA ELBETTE BİR FARKIMIZ OLACAK....
@@Terkedis sen niye millete karışıyorsun
Ne zaman bir din adamı çıkar, vala vala demeden Türkçesi ile anlatır. Allah ondan razı olsun. Niye kardeşim şu sure şu ayet de anlat bizde öğrenelim.
Bu yayın hangi yıl , ne zaman ??..açıklama kısmına yazman gerekir admin..
2014
Yarasanın, baykuşun, yılanın, örümceğin faydalarından bahsetmek Dünya için daha yararlıdır diye düşünüyorum. İlk okul birinci sınıf kitabı okuyun daha net bilgiler bulursunuz.
Bu konuda mustafa ozturk gayet hakli...
Aklın Gözü!
Mustafa ozturk,e kadar doğru dürüst hoca bulamadınmi..
sen söyle bakalım bilelim
@@Ekocoşkun-i6n peygamberimize mana geliyormuş, oda manaları kalıplara koyuyormuş. Böyle saçmalayan birini adam yerine koyan adam olamaz.
İstişare meşveret şura olmak,yapmak gerek yoksa hep dinlersen mürit olursun
BU KADAR ÇOK SAYIDA MEZHEP VE TARİKATIN BULUNMASI İSLAM'IN ANLAŞILAMADIĞININ İSPATIDIR. 👆🏻İSLAMDA GÜNCELLEME ŞARTTIR. LAKİN 👆🏻😁Radikal İslamcılar El Kaide DEAŞ IŞİD EL NUSRA BOKO HARAM TALİBAN vb. Terör örgütleri YOK EDİLMEDEN BUNU YAPMAK İMKANSIZ.
Hz Ademden günümüze her insan MÜSLÜMANL
DIR iddiası SAÇMADIR.
Peygambere NAMAZ REKAT SAYISI-- VEYA ZEKAT MİKTARI AYET OLARAK GELMİŞ AMA KURANA GEÇİRİLMEMİŞ HADİS OLARAK Saklanmıştır. Diye İDDİA ETMEK ŞİRKTİR.👆🏻👆🏻🤔😡😡😡 ZİRA CUMA namazı dünyanın HER TARAFINDAKİ MÜSLÜMAN ÜLKELERDE 2 REKAT OLARAK KABUL EDİLİP KILINIRKEN. BİZDE 2+4+4+2+4 = 16 HALİNE GETİRİLMİŞTİR . BU İLAVELERİ YAPANLAR ŞİRKTEDİR. 👆🏻👆🏻🤔😡
İhtilaf rahmettir💯
Ihtilaf seytanin işidir
Kim bu dini parca parca bolum bolum yaparsa , onun işi allaha kalmiştir : kuran
😂😂😂😂😂
Cebrail namazmı kılıyormuş
Mustafa Öztürk,
Sonradan mı önceden mi bilmiyorum,
Kuranı kerimi peygamber efendimizin sözü olduğunu
Allah kelamı olmayacağını , zira içerisinde müşriklere küfür ifade eden ifadeler olduğunu
Söylüyor
Dilini çıkmis köpekler gibi, kütükler gibi, domuzlar gibi, falan diyor doğru
Muhammedin şahiti Cebrail,
Cebrailin şahiti Muhammed,
Allah'ın şahiti Kur'an,
Hepsi birbirinin şahiti.
Muhammedin söyledikleri doğrumu?
Kuran ile baslayan bir islam anlayisina sahip isek mevzulari aciklamak icin bir dunya seyler uydururuz.
Mustafa hocam gerçekten alim, fakat gel gelelim konuya, yaa arkadaş bu kuranda namazdan başka bir şey yok mu, oysa ben biraz araştırdım bölüşüm paylaşım daha çok geçiyor, namaz 30-60 yerde başörtüsü 2 yerde içki 1 yerde zina bir kaç yerde, oruç tam 4 yerde, eee topu topu 1 sayfa, oysa kuranda sayfalar dolusu din adamlarından, yığma yapanlar hak yiyenler, lütfen asıl konuyu konuşalım, din bumu ayrıca kuran sosyal adalet kitabı yerin yüzüyle alakalı yerin altı için fazla bahsetmez 6032 ayet hep yeryüzü ile alakalı, teşekkür ederim.
Kitab malesef senin menfi beklentilerine göre ayarlanmadi dünyalık menfaatin için değil Allah rızası ile donatılmış bir bakış açın olsun... Heryeri her konusu önemli öyle hafifletme ..
@@serhatduman67 Hocam madem böyle dediniz. Beni en zayıf yerimden vurdunuz.
Lütuf gösterip cevap verirseniz sevinirim.
Birinci sualim; Fiili Cihat kapısı peygamber ve devamında 4 Halife, Emevi, Abbasi, Memlük son olarak Osmanlı’dan sonra kapanmış mıdır?
Yok kapanmadıysa; ganimet olarak kölelik; kanuni olarak değil de gerçekten uygulamalarla Osmanlı’da ne zaman son buldu? Hangi tarihlere kadar Sultanahmet pazarında kadın köle satıldı? Ya da şöyle sorayım. İstanbul İngiliz işgaline girmeden önce köle pazarı kapatıldı mı? Yoksa İngiliz postalı geldi de anca mı artık o devir bitti, tarihe karıştı?
Tarihe karışmışsa da nolmuş, öyle bir gaza durumunda tekrar uygulanacaktır diye düşünüyorum. Sonuçta Allah Resulünün yasaklamadığı sadece sınırlarını çizdiği bir uygulamayı kim ne cüret le kaldırabilir diye de düşünmeden edemiyorum.
Böyle bir durumda biz ne gibi bir sünnete uymalıyız değerli hocam?
Hanefi mezhebine göre; pazara kadın köle almak için çıktıysam, avret yerleri dışında kalan bölgelere özellikle de göğüslere hileli mal mı yoksa değil mi diye şöyle bir test babından dokunmam, yumuşaklığını test etmem mıncıklamam caiz midir?
Bi de hocam şeyi soracam; misal gaza sonra ganimet olarak hisseme kocası savaşta ölen bir kadın köle düştü, ben de iddet süresi sonuna kadar el sürmedim bekledim. Sonrasında ise Onun aslında (eski) kocasından hamile olduğunu gördüm. Bir kız çocuk doğdu. Doğan bu kız çocuğunun statüsü nedir? Annesi ve kızının (bluğ sonrası) bedeni üzerinde benim ne derece hakkım vardır? Ne kadar ileriye gidebilirim. Misal sünnet sınırları dahilinde ne kadar yakınlaşabilirim?
Hani sünnet dairesi keyfe kafi, o bakımdan soruyorum, siz de konunun uzmanısınız.
Affınıza sığınarak bi de son olarak şu suali soracağım;
Mondros antlaşması ile 1. Dünya savaşında yenildiğimizi Halifemiz efendimiz de imza ederek tasdik ettikten sonra; Anadolu’nun işgali keyfiyet kazanınca, vatanımın bağrına doğru ilerleyen galip taraf kuvvetlerinden Yunan küffarının ninelerimizi ganimet olarak değerlendirmesi, karşı çıkan erkekleri de öldürmesi kısas ve anlaşmaya riayet ilkeleri gereğince dedelerimizin yaptığı bir yanlış ve haksız kalkışma mıdır?
Bu noktada dedelerimiz de Beni Kureyza ile aynı yanlışa düşüp padişahımız efendimizin imzaladığı akte riayet etmeyerek ne derece günaha girmişlerdir, fıkhen katilleri vacib olmuş mudur?
Hürmetlerimi sunar, cevaplarınızı dört gözle beklerim saygı değer hocam
muhteşem bir tartışma
Yorumların hepsi maalesef yayınlanmıyor. Konunun özü; Kuran'da kadınla ilgili ayetleri aradığımızda, evlilik, miras, boşanma gibi dünyevi konuları alakadar eden konularla ilgili ayetlerin Kuran'da Allah'ın anlattığı kadının gerçek manasının anlaşılmadığı, yanlış anlaşıldığı ve vahiydışı olduklarını ispat ederken, Adem Havva ile ilgili kıssalar, Firavun ile ilgili, Meryem ve Hz Yusuf ile ilgili kıssalarda kadının gerçek manada anlamı açığa çıkıyor, Allah'tan gelen vahiylerle
Kıvır Allah kıvır...
Namazın kuranda detaylı anlatılmama sebebi müşriklerin de namaz kılması. Yani o dönemde o toplumdaki herkes namazın ne olduğunu nasıl kılındığını biliyordu. Ebu Cehil de namaz kılardı Ebu Lehep de
Onların namazı ıslıktır buyuruyor Kuranda,İslamdaki namazla alakası yok
@@karamigfer sen öyle san. Cahiliye adetlerinin %80'i islama olduğu gibi geçmiştir, bunlardan biri de namazdır
Sallama laaa
Hz. Adem bir tek kişi değildir. Bu konuda birçok din araştırmacısı hemfikir.
En başından beri bu proje Adem ile insanlara iletilen İslam ise ve bunca peygamber yeryüzüne dağıldı ise neden ortadoğu dışında hiçbir yerde bunun izi yok?
Arzetmeye çalışacakmış
Vicdanın varsa, iyi ahlak sahibi isen bu masalları dinlemene gerek yok.
Pelin hanım Mustafa Öztürkü bu programa davet etmeniz çok yanlış
Sebebini de söylemeniz lazımdı
Çok doğru soru
Ayrıca kuran da Necm süresine göre, göğe çıkma değil, gökten yeryüzüne eğilen melek ifadesi geçer:5,6,7. (Kur'an'ı) ona, üstün güçlere sahip, muhteşem görünümlü (Cebrail) öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken doğruldu.
8. Sonra (ona) yaklaştı derken sarkıp daha da yakın oldu.
9. (Peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar, yahut daha az oldu.
10. Böylece Allah kuluna vahyedeceğini vahyetti.
11. Kalp, (gözün) gördüğünü yalanlamadı.
12. (Şimdi siz) gördüğü şey hakkında onunla tartışıyor musunuz?
13. Andolsun ki, o, Cebrail'i bir başka inişte daha (aslî suretiyle) görmüştü.
Çok net olarak belirtilmiş ki, peygamber göğe çıkma mış,Cebrail yeryüzüne inmiş.
Hocam madem böyle dediniz. Beni en zayıf yerimden vurdunuz.
Lütuf gösterip cevap verirseniz sevinirim.
Birinci sualim; Fiili Cihat kapısı peygamber ve devamında 4 Halife, Emevi, Abbasi, Memlük son olarak Osmanlı’dan sonra kapanmış mıdır?
Yok kapanmadıysa; ganimet olarak kölelik; kanuni olarak değil de gerçekten uygulamalarla Osmanlı’da ne zaman son buldu? Hangi tarihlere kadar Sultanahmet pazarında kadın köle satıldı? Ya da şöyle sorayım. İstanbul İngiliz işgaline girmeden önce köle pazarı kapatıldı mı? Yoksa İngiliz postalı geldi de anca mı artık o devir bitti, tarihe karıştı?
Tarihe karışmışsa da nolmuş, öyle bir gaza durumunda tekrar uygulanacaktır diye düşünüyorum. Sonuçta Allah Resulünün yasaklamadığı sadece sınırlarını çizdiği bir uygulamayı kim ne cüret le kaldırabilir diye de düşünmeden edemiyorum.
Böyle bir durumda biz ne gibi bir sünnete uymalıyız değerli hocam?
Hanefi mezhebine göre; pazara kadın köle almak için çıktıysam, avret yerleri dışında kalan bölgelere özellikle de göğüslere hileli mal mı yoksa değil mi diye şöyle bir test babından dokunmam, yumuşaklığını test etmem mıncıklamam caiz midir?
Bi de hocam şeyi soracam; misal gaza sonra ganimet olarak hisseme kocası savaşta ölen bir kadın köle düştü, ben de iddet süresi sonuna kadar el sürmedim bekledim. Sonrasında ise Onun aslında (eski) kocasından hamile olduğunu gördüm. Bir kız çocuk doğdu. Doğan bu kız çocuğunun statüsü nedir? Annesi ve kızının (bluğ sonrası) bedeni üzerinde benim ne derece hakkım vardır? Ne kadar ileriye gidebilirim. Misal sünnet sınırları dahilinde ne kadar yakınlaşabilirim?
Hani sünnet dairesi keyfe kafi, o bakımdan soruyorum, siz de konunun uzmanısınız.
Affınıza sığınarak bi de son olarak şu suali soracağım;
Mondros antlaşması ile 1. Dünya savaşında yenildiğimizi Halifemiz efendimiz de imza ederek tasdik ettikten sonra; Anadolu’nun işgali keyfiyet kazanınca, vatanımın bağrına doğru ilerleyen galip taraf kuvvetlerinden Yunan küffarının ninelerimizi ganimet olarak değerlendirmesi, karşı çıkan erkekleri de öldürmesi kısas ve anlaşmaya riayet ilkeleri gereğince dedelerimizin yaptığı bir yanlış ve haksız kalkışma mıdır?
Bu noktada dedelerimiz de Beni Kureyza ile aynı yanlışa düşüp padişahımız efendimizin imzaladığı akte riayet etmeyerek ne derece günaha girmişlerdir, fıkhen katilleri vacib olmuş mudur?
Hürmetlerimi sunar, cevaplarınızı dört gözle beklerim saygı değer hocam
Hocam madem böyle dediniz. Beni en zayıf yerimden vurdunuz.
Lütuf gösterip cevap verirseniz sevinirim.
Birinci sualim; Fiili Cihat kapısı peygamber ve devamında 4 Halife, Emevi, Abbasi, Memlük son olarak Osmanlı’dan sonra kapanmış mıdır?
Yok kapanmadıysa; ganimet olarak kölelik; kanuni olarak değil de gerçekten uygulamalarla Osmanlı’da ne zaman son buldu? Hangi tarihlere kadar Sultanahmet pazarında kadın köle satıldı? Ya da şöyle sorayım. İstanbul İngiliz işgaline girmeden önce köle pazarı kapatıldı mı? Yoksa İngiliz postalı geldi de anca mı artık o devir bitti, tarihe karıştı?
Tarihe karışmışsa da nolmuş, öyle bir gaza durumunda tekrar uygulanacaktır diye düşünüyorum. Sonuçta Allah Resulünün yasaklamadığı sadece sınırlarını çizdiği bir uygulamayı kim ne cüret le kaldırabilir diye de düşünmeden edemiyorum.
Böyle bir durumda biz ne gibi bir sünnete uymalıyız değerli hocam?
Hanefi mezhebine göre; pazara kadın köle almak için çıktıysam, avret yerleri dışında kalan bölgelere özellikle de göğüslere hileli mal mı yoksa değil mi diye şöyle bir test babından dokunmam, yumuşaklığını test etmem mıncıklamam caiz midir?
Bi de hocam şeyi soracam; misal gaza sonra ganimet olarak hisseme kocası savaşta ölen bir kadın köle düştü, ben de iddet süresi sonuna kadar el sürmedim bekledim. Sonrasında ise Onun aslında (eski) kocasından hamile olduğunu gördüm. Bir kız çocuk doğdu. Doğan bu kız çocuğunun statüsü nedir? Annesi ve kızının (bluğ sonrası) bedeni üzerinde benim ne derece hakkım vardır? Ne kadar ileriye gidebilirim. Misal sünnet sınırları dahilinde ne kadar yakınlaşabilirim?
Hani sünnet dairesi keyfe kafi, o bakımdan soruyorum, siz de konunun uzmanısınız.
Affınıza sığınarak bi de son olarak şu suali soracağım;
Mondros antlaşması ile 1. Dünya savaşında yenildiğimizi Halifemiz efendimiz de imza ederek tasdik ettikten sonra; Anadolu’nun işgali keyfiyet kazanınca, vatanımın bağrına doğru ilerleyen galip taraf kuvvetlerinden Yunan küffarının ninelerimizi ganimet olarak değerlendirmesi, karşı çıkan erkekleri de öldürmesi kısas ve anlaşmaya riayet ilkeleri gereğince dedelerimizin yaptığı bir yanlış ve haksız kalkışma mıdır?
Bu noktada dedelerimiz de Beni Kureyza ile aynı yanlışa düşüp padişahımız efendimizin imzaladığı akte riayet etmeyerek ne derece günaha girmişlerdir, fıkhen katilleri vacib olmuş mudur?
Hürmetlerimi sunar, cevaplarınızı dört gözle beklerim saygı değer hocam
İlim basite alınabilecek bir konu değil
Sayın Msutafa Öztrük'e soruyorum...Kuran-ı Kerimde 14 veya 15 ayet- celilede Peygamberimize itaatten bahsediliyor ! Madema ki siz hadis-i şeriflere şüphe ile yaklaşıyor ve tereddüt hali yaşıyorsunuz şu halde peygambere nasıl itaat edeceksiniz ? Buyrun söyleyin de istifade edelim!
Mustafa Akgül hocam adamsin hem de en koyu yerinden...