1950'liler Türkiye'si ve O Yıllardan İstanbul'un Harika Görüntüleri!
HTML-код
- Опубликовано: 11 мар 2024
- 1950'liler Türkiye'si ve O Yıllardan İstanbul'un Harika Görüntüleri! #eskitürkiye #eskiistanbul
1950 döneminde izlenen kültür ve sanat politikalarının, bazı yönleriyle Atatürk ve İnönü dönemlerinde izlenen politikalardan farklı olduğu gibi benzeyen yönleri olduğunu söylemek de mümkündür. Bu benzeşme, hedeflenen çağdaş devletler seviyesine çıkma idealidir. Dolayısıyla kültür/sanat alanındaki formlar da Batı kaynaklı olacaktır.
Atatürk döneminin yapısal özellikleri olarak; kültür/sanat alanında Batılı formların kullanımındaki ısrarlı tutumla birlikte içeriğin Türk kültürü üzerinden üretilmesine önem verilirken, İnönü döneminde hümanist ve evrensellik vurgusuyla farklı bir yapısal durum oluşmuştur. Ayrıca iki dönemde de karşımıza çıkan yapısal bir olgu da siyasi iktidarın ideolojisinin toplumsal yaşamda yaygınlaştırılması için kültür/sanat ürünlerinin araçsallaştırılmasıdır .
Bu dönem, Türkiye’de kültürel açıdan ‘Amerikanlaşma’nın yoğun olarak yaşandığı, modernleşme ya da Batılılaşma doğrultusunda toplumun giyim kuşamının dönüşüme uğradığı bir dönemdir. Amaç çağdaş bir tüketim toplumu yaratmaktır ve bu konudada moda sektörü belirleyici olmuştur .
Söz konusu dönemin modası incelendiğinde; tıpkı Amerika ve Avrupa’daki gibi Türkiye’deki kadınların da bedenlerini seksi ve olgun gösterdiğini düşündükleri ,korse ve dar kalem etekler giydiklerine, türlü türlü şapkalar ve eldivenler kullandıklarına, kolay ve ütü gerektirmeyen kumaşları seçtiklerine tanık olurken, erkeklerde ise canlı ve rahat bir stil benimsenmiştir.
Modada renklilik ve canlılık baskındır, dolayısıyla rengârenk egzotik bitki desenler, limuzinler, Tahiti günbatımları, rodeo yarışları ve güzel kızlar gibi “Amerikan rüyası”na kapı aralayan, kısa kollu Havaii gömlekler ve kravatların kumaş desenleri aracılığıyla verilir. Bu dönemde blucin pantolonlar da
gözde kıyafetlerden biri haline gelmiştir.
Önceleri sadece kovboy filmlerinde görülen blucin pantolonlar, 1950’li yıllarda toplumda aşırı derecede ilgi uyandırmış, Türkiye’de ilk kez 1955 yılında imal edilmeye başlanmıştır. Öyle ki, 1958 yılında düzenlenen İzmir Fuarı’nın Amerikan alanında ,Singer dikiş makinelerine bir bölümün ayrıldığı, burada günde 350 projenin üretildiği bilinmektedir.
Ayrıca, toplumda bir başka yenilik olarak naylon çorap da yine aynı yıllarda yaygınlaşmıştır. Söz konusu dönemin modasını belirleyen bir başka etken de, terzisi Kemal Milaslı’nın kendisine özel diktiği takım elbiselerle, Menderes Modası’nın oluşmasına neden olan Başbakan Adnan Menderes’in giyim tarzıdır .
1950’li yıllarda değişen kültür/sanat alanı; yaşam tarzı ve ortaya çıkan yeni tür müziklerle birlikte birçok ulusal ve uluslararası müzikal faaliyetleri de beraberinde getirmiştir . festivaller dışında gerçekleşen resitaller, konçertolar ve konserler de önemli müzik faaliyetleri arasında yer almıştır. Bütün bu etkinliklere davetler yalnızca Türk sanatçılar ve bestekârlarla sınırlı kalmamış, ülke dışından çağrılan sanatçılarda bu etkinliklerde yer almıştır
Bu durum popüler kültürün ülkemizde yaygınlaşmasını hızlandırmıştır. Caz, rock’nroll, piyano ve
keman konçertoları bu konserlerin başında gelmektedir . Diğer yandan Muzaffer Sarıözen’in Anadolu’dan derlediği türküler, “Yurttan Sesler” programıyla yayın yapmıştır .Türk müziğinin radyoya girmesiyle, konservatuarda olmayan Türk müziği için radyo, bir okul işlevi görmüştür.
Cumhuriyet tarihinde 1950-1959 yılları arası çoğunlukla “Sinemacılar Dönemi” olarak nitelendirilir. 1950 yılı Türk sineması için bir kırılma noktasıdır; gelişme göstermeye başlayan sinemanın, tiyatronun etki alanından sıyrılarak kendine özgü bir dil oluşturma çabası içine girdiğini, sinema terimleriyle düşünmeye ve sinema diliyle anlatmaya başladığını, bunun ilk örneklerini verdiğini görürüz.
Bu dönem sinemasında Lütfi Ömer Akad’ın Vurun Kahpeye ve Kanun Namına filmlerini çektiğine, Osman Seden’in çok sayıda yerli film çevirdiğine tanık olunurken, Amerikan ve Fransız sinemasından tercümeler yapıldığı da görülmektedir . Bilhassa sinema yazarlığı, dergi ve günlüklerde film eleştirilerinin yapılmasına da aynı dönemde başlanmıştır.
Türkiye’de sinema sektörünün 1950’den itibaren gelişiminde birden çok faktör bulunmaktadır ve elbette ki bunların en başında, Türk filmlerinden alınan verginin %25’e çekilmesi sayesinde yerli film üretimindeki artıştır.
Bununla birlikte sinema, bu dönemde toplumun gündelik yaşamının ‘Amerikanlaşması’nın da müsebbiplerinden biridir. Çünkü 1950’li yıllar, Türkiye’deki kültürel normların ve değerler sisteminin modern dünyaya açılmasında başlıca araçlarından biri olan sinemanın, kitlelere ulaşımının alabildiğine kolaylaştığı yıllardır.
Seslendiren: Kadir Tanrıkulu
İçerik Hazırlama, düzenleme: AkifTanrıkulu
Sevgili dostlar, Muzaffer Sarısözen ismi sehven Muzaffer Sarıözen olarak söylenmiştir! Düzeltir, affınıza sığınırız. Selamlar, saygılar. AkifTanrıkulu
İnsanlarımız ne kadar çağdaş ahlaklı modern güzel giyinşyor konuşuyor davranıyormuş şimdi öyle kimse yok ney yazık ki İstanbul bir gökdelen şehri olmuş insanlar kaba..
Vay be eskiden insanimiz nasil cagdas giyimli imis istanbul cennet gibiymis
taşralı yamyam göçü başlamadan önce....
Osmanlı zamanında çekilmiş video görüntülerinde ülkenin Afganistan'dan bile daha geride,içler acısı halde olduğu görülüyor,G.M.Kemal Atatürk ve silah arkadaşları sayesinde,gerici,yobaz ve bağnaz zihniyetten kurtulup,modern,gelişebilen,çağdaş ülke olma yolunda ilerleyen Cumhuriyete kavuştuk,ruhları şad,mekanları cennet olsun...🙏🙏🙏❤❤❤
tam tersi körsünüz hemde fena100 yıldır bişey degişmemiş aynı son 100 yıldır geriye gidiyoruz manda yönetimi şaşırmamak lazım sözde cumhuriyet medeniyet 100 yıldır evet yersen
çok başarılı bir renklendirme ve netleştırme sağlanmış.tebrıkler.
4.15 deki Muzaffer Sarısözen yanlış telaffuz edilecek bir isim değildir.Orta yaşlı her Türk Vatandaşının hayatı boyunca yüzlerce kere ismini duyduğu bir isim saygı ve dikkati hak ediyor.
Haklısınız, çoğu kişi bilmez, bugün Türk Halk Müziğindeki eserlerin unutulmamasında onları köy köy gezip toplayan ve arşivleyen Muzaffer Sarisözen'in büyük etkisi, hizmetleri inkar edilemez.
Sağolun.
Anlatim olmayan videolar daha keyifli. Dinlerken bu muhteşem görüntülerin tadina varamadiğimi fark ettim.
Bir memleket kültürel olarak nasıl bu kadar geriye gider, utanç verici.
Hayranlıkla izliyorum videolarınızı emeğiniz çok büyük .Teşekkürler binlerce kez teşekkürler 💐
Moda ile ilgili ve sosyal hayatla ilgili videolar bekliyoruz
Hadi hadi bunları seyrettik çe ağlıyorum güzelim Türkiyem ne hale geldi.
Çok teşekkürler güzel görüntüler için ...
Şık ve modern dönemler. Gayet muntazam insan profilleri..... Bu sokaklar şimdi arabik zevklerle dolu .refah düzeyi yerlerde..
O eski modern ve donanımlı Türkiye 😔🇹🇷
❤❤❤❤ mukemmel😊
74 yıl sonra ne kadar geri gittiğimizi bir kez daha anladım yazık İSTANBUL zaten İSTANBUL olmaktan çıkmış en acısıda bu 😩
Emeğinize sağlık
Ne Güzel Görünüyor
❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤
Anlatımın bazı yerlerinde özellikle başlarda, yapılan çağdaşlaşmayı iğneleyen sözler var. Sanki batılılaşmayıp hala şalvar, sarık giyseydik iyi olacakmış gibi anlatıyor. Niyeti o olmasa da çıkan anlam o.
Keşke o hızla devam edebilseyfik.
1950
Moda sektörü dünyada ve Türkiye’de kimlerin elimdeydi ??.
100 yıldır bişey degişmemiş aynı son 100 yıldır geriye gidiyoruz manda yönetimi şaşırmamak lazım sözde cumhuriyet medeniyet 100 yıldır evet yersen
geri ülke...
Bu ne biçim uyum, ne biçim kompoze? Video başlığı ile konuşma metni alâkasız. Görüntüden ziyade, bol bol ahkâm kesiliyor.
Ne zaman köy kültürü şehirlere akti türkiye bitti...
Dostum sadece modernlik değil 1950-1960larda Asya kıtasında alım gücü ve yaşam kalitesi endeksinde İsrail’in hemen arkasında 2. Sıradaydık Atatürk yaşamı boyunca fabrikaları hep Anadolu’nun potansiyelli şehirlerine açarak hem İstanbulu hafifletmiş hemde Osmanlı’nın en parlak dönemlerinde bile devleti hissetmeyen kırsaldaki yoksul ve yörük olarak yaşayan Anadolu halkının kalkınması hedeflenmişti. Ancak tüm ekonomi İstanbul’a kaydı ve köy enstitüleri asla umursanmadı köylere, kırsala hiç hatırım yapmayarak insanları şehirlere göç ettirdik. şehirlerde çarpık yerleşme gecekondulaşma başladı betonlaşma başladı ve günümüze gelene kadar diploma bile tamamen değersizleşti. Eğitim seviyesinin ne kadar düştüğünden veya berbst ekonomi politikalarımızdan bahsetmiyorum bile.
Bitane türbanlı yok ya ne kadar güzel.
sen istemesende bu topraklarda her zaman kapalılar olucak bu ülke biz müslümanlara ait ve öyle kalıcak görmek istemiyorsan farklı ülkeler mevcut buyur git 😃😃😃