Kilitli Kaldığın Soğuk Hava Deposu Astımini Tetikler ✿ Park Jimin ✿Mi Sun Mi Su 'dan: Bugün Jiminin iş arkadaşları bize akşam yemeğine davetli olduğundan sabah erkenden başlamıştım hazırlıklara. Çalışanlar bir taraftan temizlik yapıp yemeği yetiştirmeye çalışırken ben de bir taraftan başlarında, eksik olan şeyleri yapmalarını söylüyordum. Jimin arayınca salona geçip telefonu kulağıma doğru götürdüm. "Efendim aşkım?" "Güzelim her şey yolunda mı diye aradım." "Evet evet her şey yolunda sen hiç merak etme" "Tamam güzelim. Kendini çok yorma olur mu sonuçta iki canlisin. Ne sana ne de bebeğimize bir zarar gelsin istemiyorum " Gülümseyip karnımı okşadım. "Sen hiç merak etme babası biz çok iyiyiz. Akşam görüşürüz kolay gelsin " "Bay bay" ~~~ Gün batmak üzereydi. Tüm hazırlıklar nerdeyse bitmişti. Odaya çıkıp dolabın kapağını açarak askıda duran siyah, bacak yırtmacı olan kiyafetimi aldım. Vakit kaybetmeden giyinip boydan aynanın karşısına dikildim. Karnımın büyüdüğünü kıyafet üzerime tam oturmayınca anladım. Göbeğim çıkmıştı ve bu beni duygusal olarak etkilemişti. Aniden nefes almakta zorluk çektiğimi anladigimda masada duran spreyi elime alıp ağzıma sıktım. Kısa sürede soluk alış verişlerim eski halini aldı. Son dokunuşlardan sonra aşağı inip mutfağa geçtim. Aşçıya her şeyin hazır olup olmadığını sorduğumda "hazır efendim" diye cevap verdi. Kolumdaki saate baktığımda gelmelerine 30 dk vardı. Etrafa şöyle bir göz gezdirince içeceklerin olmadığını fark ettim. Aşçıya yönelip "içecekler nerde?" diye sorduğumda "bayan Park içecekleri tamamen unutmuşum. Özür dilerim" diye cevap verdi. "Tamam ben marketten alıp gelirim. Hem zaten biraz hava almaya ihtiyacım var bugün evden hiç çıkmadım" Kapalı alanda çok kaldığım için astımım devamlı rahatsız ediyordu beni. Zaten gelmelerine daha 30 dk vardı. Mutfaktan çıkıp çıkış kapısına yoneldigimde yerimde durdum. Sanirim soğuk hava deposunda vardı içecekler. Alt kata inip deponun zorla açılan kapısını açıp içeri girdim. İçeceklerin bulunduğu reyona yoneldigimde kapı aniden kapandı. İyi de kapanmazdı ki bu kapı. Çok ağır olduğu için kapanmiycagini düşündüğüm için önüne bir şey birakmamistim kapanmasin diye. Burda kilitli kalma düşüncesi aklıma gelince düzensiz bir şekilde nefes almaya başladım. Hayır hayır kötü dusunmemeliydim. İllaki biri buraya gelicek. Ya da gelmiycek mi? Tanrım napicam şimdi? Eğer burda fazla kalırsam bebeğime de zarar vericem. Şuan tek yapacağım şey Tanriya Jiminin eve erken gelmesi için dua etmekti. ~~~ Yazardan: 30 dakikanın ardından nihayet jimin ve -ikisi erkek biri kadın olmak üzere- üç arkadaşı gelmişti. Kapıyı açan hizmetli her birinin mantosunu alırken jimin arkadaşlarından içeri geçmelerini istedi. Mantolari askıya asan hizmetliye yönelip "Mi Su nerde?" diye sorunca hizmetli "bayan Park içecek almak için markete gideceğini söyledi" dedi. Jimin açıkçası Mi Su'nun yaptığı bu şeyi garipsemisti. Yani o kadar çalışan varken onun gitmesi... Jimin "Umarım erken gelirsin Mi Su" diye söylenerek içeri geçti. Gülümseyip koltukta oturan arkadaşlarına Mi Su'nun acil bir işinin çıktığını birazdan geleceğini söyleyerek yanlarına oturdu. ~~~ Mi Su'dan: Dizlerimi vücuduma çekmiş bir köşede donmamak için avucumun içine nefesimi veriyordum. Yanağımı ıslatan gözyaşlarım bir süre sonra kurumadan donuyordu. Hala düzensiz nefes alıp veriyordum. Telefonumu da mutfakta unutmuştum. Şimdiye kadar gelmiş olmaları gerekiyordu. Elimi sol gogsumun üstüne koyunca kalbimin çok yavaş attığını hissettim. Soğuk hava astimimi tetikliyordu. Spreyim de yanımda değildi. Ve ben donmak uzereydim. Ayağı kalkıp kapının yanına adimladim. Şansımı son kez deneyip belki birileri duyar diye bağırdım ama olmadı ses tellerim hassas olduğu için sesim kisilmisti. Sessizce ağlayarak köşeme çekildim. Öksürüklerim başlamıştı. Durmadan üst üste oksuruyordum. Bu öksürüklerim nefes almamı daha çok zorlastiriyordu. Buğulanan gözlerimle bebeğime baktım. "Lütfen biraz daha dayan, yalvarırım hayata tutun. Baba bizi kurtaricak" Boguluyormus gibi hissediyordum. Nefes... Nefes artık almiyordum. Dizlerimi kendimi çektiğim için daha çok boğuluyordum. Ayağı kalkmaya çalıştım ama olmadı. Doğru düzgün önümü bile goremiyordum. Kirpiklerim islandigi için buz tutmuştu. Göz kapaklarım agirlasinca yere yığılıp kesik kesik nefes almaya başladım. Uykum çok geliyordu. Biliyordum... Gözlerim kapansa uzun bir uykuya kapanacaktı bu yüzden göz kapaklarımla savaş içindeydim. ~~~ Yazardan: Zaman geçtikçe jimin panik olmaya başlamıştı. Başına bir şey geldi korkusuyla telefonla Mi Su'yu arayınca mutfaktan çıkan aşçı elindeki çalan telefonla Jiminin yanına geldi. "Bay Park, Bayan Mi Su telefonunu mutfakta unutmuş" "Ne demek telefonunu mutfakta unutmuş, neden tek başına çıktı bu kız? Madem çıktı telefonunu neden almadı?" "Bayan Park, tüm gün boyunca evdeydi bu yüzden nefes almaya ihtiyacı olduğunu söyleyip tek başına gitmek istediğini söyledi" "Offf aklımı kaciricam" Jimin misafirlere masaya geçmelerini söyleyip bahçeye şoförün yanına gitti. Kulübesinde oturan şoför jimini görünce ayağı kalkıp ceketinin düğmelerini ilikledi. "Minho Mi Su'yu markete sen mi bıraktın?" "Hayır efendim bayan Mi Su tüm gün boyunca evdeydi dışarı çıksa emrettiginiz gibi size haber verirdim" Jimin duydukları karşısında daha çok panik olmuştu. "Emin misin?" Diye sorunca, şoför "evet efendim isterseniz kamera kayıtlarina da bakabilirsiniz " diye cevap verdi. Jimin sinirle eve geri döndü. Arkadaşlarından uzun boylu siyah saçlı olanı Jiminin endişeli bir şekilde içeri girdiğini görünce "jimin her şey yolunda mı?" diye sordu. Jimin artık saklayamazdi onlardan zaten fark etmişlerdi. "Mi Su... Mi Su yok ortalıkta" Jiminin dediği şeyden sonra herkes sandalyesini geri itip ayağı kalkmıştı. Jimin saçını karıştırarak cildirmiscasina "Başına bir şey geldi... Basına bir şey geldi. Koruyamadim onları, sorumsuzun tekiyim" diye durmadan sovuyordu kendini. Arkadaşları yanına gelip onu sakinleştirmeye calistilarsa da bir türlü sakinlesemiyordu. Böyle bir durumda kim sakin kalabilirdi ki? Alt katta gelen çığlık sesiyle herkes koşarak aşağı inmişti. Çığlık sesi soğuk hava deposunun bulunduğu yerden geliyordu ve bu çığlık aşçıya aitti. Jimin önden koşarak deponun önünde hareketsizce karşıya bakan aşçının yanına gidip "ne-" demekle yetindi.Cümlesini tamamlayamasinin nedeni yerde hareketsizce yatan Mi Su'yu gormesiydi. "Mi Su?" Yanına gidip yere çömelerek başını kucağına aldı ve soğuğa maruz kalan yüzünü okşadı. "Sevgilim? Hadi aç gözünü, aç gözünü noldu sana böyle?" Gözlerini aralayan Mi Su karşısında jimini görünce moraran dudakları tebessüm etti. "Geldin sonunda" arkadaşları gördüğü manzara karşısında sadece şaşkınlıklarını elleriyle kapatmakla yetinmislerdi. Devamı altta
Devamı: Bir anda Mi Su'nun yüzündeki tebessüm yok oluverdi. Karnını tutup "Bebeğim... Bebeğimi hissetmiyorum jimin. Onu kaybetmek istemiyorum yalvarırım... Yalvarırım bir şeyler yap" deyince jimin gözyaşlarına hakim olmakta güçlük çekti. "Bir şey olmiycak ikinize de! bak ben burdayim, yaninizdayim" Mi Su gözlerini yumunca jimin onu kucağına almaya çalıştı ama elini bacağının altına koyunca elbisesinin kan içinde kaldığını gördü. Elbise siyah olduğu için pek görünmüyordu ama kan Jiminin eline de bulasmisti. Kanaması olmuştu ve jiminin eli titremeye başlamıştı. Çocuğunun kanı olduğunu düşününce deliye döndü. İkisine de zarar gelmişti ve yanlarında olup onları koruyamamisti. ~~~ Odadan çıkan doktor Jiminin yanına adimlayip elini ceketinin cebine koydu. "Bayan Parkın ciddi bir kanaması olmuş neyseki bu kanamayı durdurduk" Jimin arkadaslariyla kısa bir bakistiktan sonra doktora tekrar yöneldi. "Peki Be-bebek? Bebeğim nasıl yaşıyor mu?" ... ~~~ Jimin odaya girip Mi Su'ya sulanan gözleriyle baktı. Masum masum yatıyordu. Yatağın kenarına oturup serumlu elini öptü. Gozlerini yavaşça aralayan Mi Su nerde olduğunu idrak edince yaşadığı şeyler aklına geldi ve elini karnına götürdü. "Be-bebegim?" "Jimin bebeğimi hissetmiyorum... Aldılar mi onu benden? Bebeğimi benden kopardılar mi bir şey söyle" Jimin "Hayır bebeğimiz hala burda sakin ol" diyerek Mi Su'nun karnını okşadı. Mi Su başını hayır dercesine sallayıp "ben uzulmiyeyim diye yalan söylüyorsun" diyerek durmadan gözyaşı dökünce nefes almakta yine güçlük çekti. Jimin hemen cebindeki spreyi alıp ağzına doğru sıktı. Ve saçını okşayarak "benim yalan söylemediğimi çok iyi biliyorsun bebeğimiz hala bizimle" Mi Su Jiminin asla yalan soylemiyecegini bildiği için derin bir oh çekmişti. Oturur pozisyon alıp Jiminin boynuna sarılıp yüzünü boyun girintisine gömdü ve boğuk sesle ağlamaya başladı. "Kapı bir anda üzerime kapanınca çok korktum. Bebeğimize bir şey olacak diye çok korktum jimin" Jimin Mi Su'nun sırtını okşayıp saçına buseler kondurdu. "Geçti... Korkma artık bak ben yanındayım." Jimin Mi Su'nun sessizlestigini duyunca halsizlikten uyuyakaladigini fark edip onu tekrar yatırdı ve yanağına buse kondurdu. aklına az önce doktorun, sorusuna cevap verdiği zaman gelmişti. "Peki Be-bebek? Bebeğim nasıl yaşıyor mu?" "Üzgünüm bay park, fetüs (bebek) rahime tutunamamis idrar yoluyla bebeği aldık. Bunu eşinizden bir süre saklamalisiniz aksi takdirde bu haldeyken hastalığı ileri bir boyuta geçebilir" Doktorun cümlesi Jiminin kulaklarında çinliyordu. Hıçkırıklara boğulmaya başlayınca eliyle ağzını kapatip yataktan kalktı. Duvara başını dayayıp yumruk yaptığı elini sertçe duvara vurdu. Acısını böyle dindirmeye çalışıyordu. Mi Su'ya nasıl bebeğini kaybettiğini anlatacaktı? Anlattığı zaman ne tepki verecekti? Zaten bebeğini kaybetmişti bir de canından çok sevdiği kadını kaybetmek istemiyordu. Bu yüzden bir süre daha sakliycakti ondan. [Bitti] Askolar diğer hesabım 1k olmuş hepinize teşekkür ederim 🤗
Aşkım devamını şimdi senin için özet şeklinde yazayım: kız çok geçmeden artık hamile olmadığını anlıyor ve jimin söylemek zorunda kalıyor. Hastalığı ileri boyuta geçmesin diye jimin her seferinde destekliyor onu hatta tekrardan anne olmayı teklif ediyor ona. Kız, bunu istemiyor çünkü devamlı ölen bebeği gözlerinin önünde canlanıyor. Aradan bir yıl geçiyor ve kız hamile olduğunu öğreniyor. Bu zaman diliminde psikolojik destekte alıyor. Sonra işte 9 ayın sonunda ikiz bebekleri oluyor. Bu şekilde:) umarım bu özet merakını tatmin etmiştir 😊
Kilitli Kaldığın Soğuk Hava Deposu Astımini Tetikler
✿ Park Jimin
✿Mi Sun
Mi Su 'dan:
Bugün Jiminin iş arkadaşları bize akşam yemeğine davetli olduğundan sabah erkenden başlamıştım hazırlıklara. Çalışanlar bir taraftan temizlik yapıp yemeği yetiştirmeye çalışırken ben de bir taraftan başlarında, eksik olan şeyleri yapmalarını söylüyordum.
Jimin arayınca salona geçip telefonu kulağıma doğru götürdüm.
"Efendim aşkım?"
"Güzelim her şey yolunda mı diye aradım."
"Evet evet her şey yolunda sen hiç merak etme"
"Tamam güzelim. Kendini çok yorma olur mu sonuçta iki canlisin. Ne sana ne de bebeğimize bir zarar gelsin istemiyorum "
Gülümseyip karnımı okşadım. "Sen hiç merak etme babası biz çok iyiyiz. Akşam görüşürüz kolay gelsin "
"Bay bay"
~~~
Gün batmak üzereydi. Tüm hazırlıklar nerdeyse bitmişti. Odaya çıkıp dolabın kapağını açarak askıda duran siyah, bacak yırtmacı olan kiyafetimi aldım. Vakit kaybetmeden giyinip boydan aynanın karşısına dikildim. Karnımın büyüdüğünü kıyafet üzerime tam oturmayınca anladım.
Göbeğim çıkmıştı ve bu beni duygusal olarak etkilemişti. Aniden nefes almakta zorluk çektiğimi anladigimda masada duran spreyi elime alıp ağzıma sıktım. Kısa sürede soluk alış verişlerim eski halini aldı.
Son dokunuşlardan sonra aşağı inip mutfağa geçtim. Aşçıya her şeyin hazır olup olmadığını sorduğumda "hazır efendim" diye cevap verdi. Kolumdaki saate baktığımda gelmelerine 30 dk vardı.
Etrafa şöyle bir göz gezdirince içeceklerin olmadığını fark ettim. Aşçıya yönelip "içecekler nerde?" diye sorduğumda "bayan Park içecekleri tamamen unutmuşum. Özür dilerim" diye cevap verdi.
"Tamam ben marketten alıp gelirim. Hem zaten biraz hava almaya ihtiyacım var bugün evden hiç çıkmadım"
Kapalı alanda çok kaldığım için astımım devamlı rahatsız ediyordu beni. Zaten gelmelerine daha 30 dk vardı. Mutfaktan çıkıp çıkış kapısına yoneldigimde yerimde durdum. Sanirim soğuk hava deposunda vardı içecekler.
Alt kata inip deponun zorla açılan kapısını açıp içeri girdim. İçeceklerin bulunduğu reyona yoneldigimde kapı aniden kapandı. İyi de kapanmazdı ki bu kapı. Çok ağır olduğu için kapanmiycagini düşündüğüm için önüne bir şey birakmamistim kapanmasin diye.
Burda kilitli kalma düşüncesi aklıma gelince düzensiz bir şekilde nefes almaya başladım. Hayır hayır kötü dusunmemeliydim. İllaki biri buraya gelicek. Ya da gelmiycek mi? Tanrım napicam şimdi?
Eğer burda fazla kalırsam bebeğime de zarar vericem. Şuan tek yapacağım şey Tanriya Jiminin eve erken gelmesi için dua etmekti.
~~~
Yazardan:
30 dakikanın ardından nihayet jimin ve -ikisi erkek biri kadın olmak üzere- üç arkadaşı gelmişti. Kapıyı açan hizmetli her birinin mantosunu alırken jimin arkadaşlarından içeri geçmelerini istedi.
Mantolari askıya asan hizmetliye yönelip "Mi Su nerde?" diye sorunca hizmetli "bayan Park içecek almak için markete gideceğini söyledi" dedi. Jimin açıkçası Mi Su'nun yaptığı bu şeyi garipsemisti. Yani o kadar çalışan varken onun gitmesi...
Jimin "Umarım erken gelirsin Mi Su" diye söylenerek içeri geçti. Gülümseyip koltukta oturan arkadaşlarına Mi Su'nun acil bir işinin çıktığını birazdan geleceğini söyleyerek yanlarına oturdu.
~~~
Mi Su'dan:
Dizlerimi vücuduma çekmiş bir köşede donmamak için avucumun içine nefesimi veriyordum. Yanağımı ıslatan gözyaşlarım bir süre sonra kurumadan donuyordu. Hala düzensiz nefes alıp veriyordum.
Telefonumu da mutfakta unutmuştum. Şimdiye kadar gelmiş olmaları gerekiyordu. Elimi sol gogsumun üstüne koyunca kalbimin çok yavaş attığını hissettim. Soğuk hava astimimi tetikliyordu. Spreyim de yanımda değildi. Ve ben donmak uzereydim.
Ayağı kalkıp kapının yanına adimladim. Şansımı son kez deneyip belki birileri duyar diye bağırdım ama olmadı ses tellerim hassas olduğu için sesim kisilmisti.
Sessizce ağlayarak köşeme çekildim. Öksürüklerim başlamıştı. Durmadan üst üste oksuruyordum. Bu öksürüklerim nefes almamı daha çok zorlastiriyordu. Buğulanan gözlerimle bebeğime baktım.
"Lütfen biraz daha dayan, yalvarırım hayata tutun. Baba bizi kurtaricak"
Boguluyormus gibi hissediyordum. Nefes... Nefes artık almiyordum. Dizlerimi kendimi çektiğim için daha çok boğuluyordum. Ayağı kalkmaya çalıştım ama olmadı. Doğru düzgün önümü bile goremiyordum. Kirpiklerim islandigi için buz tutmuştu.
Göz kapaklarım agirlasinca yere yığılıp kesik kesik nefes almaya başladım. Uykum çok geliyordu. Biliyordum... Gözlerim kapansa uzun bir uykuya kapanacaktı bu yüzden göz kapaklarımla savaş içindeydim.
~~~
Yazardan:
Zaman geçtikçe jimin panik olmaya başlamıştı. Başına bir şey geldi korkusuyla telefonla Mi Su'yu arayınca mutfaktan çıkan aşçı elindeki çalan telefonla Jiminin yanına geldi.
"Bay Park, Bayan Mi Su telefonunu mutfakta unutmuş"
"Ne demek telefonunu mutfakta unutmuş, neden tek başına çıktı bu kız? Madem çıktı telefonunu neden almadı?"
"Bayan Park, tüm gün boyunca evdeydi bu yüzden nefes almaya ihtiyacı olduğunu söyleyip tek başına gitmek istediğini söyledi"
"Offf aklımı kaciricam"
Jimin misafirlere masaya geçmelerini söyleyip bahçeye şoförün yanına gitti. Kulübesinde oturan şoför jimini görünce ayağı kalkıp ceketinin düğmelerini ilikledi.
"Minho Mi Su'yu markete sen mi bıraktın?"
"Hayır efendim bayan Mi Su tüm gün boyunca evdeydi dışarı çıksa emrettiginiz gibi size haber verirdim"
Jimin duydukları karşısında daha çok panik olmuştu. "Emin misin?" Diye sorunca, şoför "evet efendim isterseniz kamera kayıtlarina da bakabilirsiniz " diye cevap verdi.
Jimin sinirle eve geri döndü. Arkadaşlarından uzun boylu siyah saçlı olanı Jiminin endişeli bir şekilde içeri girdiğini görünce "jimin her şey yolunda mı?" diye sordu. Jimin artık saklayamazdi onlardan zaten fark etmişlerdi.
"Mi Su... Mi Su yok ortalıkta"
Jiminin dediği şeyden sonra herkes sandalyesini geri itip ayağı kalkmıştı. Jimin saçını karıştırarak cildirmiscasina "Başına bir şey geldi... Basına bir şey geldi. Koruyamadim onları, sorumsuzun tekiyim" diye durmadan sovuyordu kendini.
Arkadaşları yanına gelip onu sakinleştirmeye calistilarsa da bir türlü sakinlesemiyordu. Böyle bir durumda kim sakin kalabilirdi ki?
Alt katta gelen çığlık sesiyle herkes koşarak aşağı inmişti.
Çığlık sesi soğuk hava deposunun bulunduğu yerden geliyordu ve bu çığlık aşçıya aitti. Jimin önden koşarak deponun önünde hareketsizce karşıya bakan aşçının yanına gidip "ne-" demekle yetindi.Cümlesini tamamlayamasinin nedeni yerde hareketsizce yatan Mi Su'yu gormesiydi.
"Mi Su?"
Yanına gidip yere çömelerek başını kucağına aldı ve soğuğa maruz kalan yüzünü okşadı.
"Sevgilim? Hadi aç gözünü, aç gözünü noldu sana böyle?"
Gözlerini aralayan Mi Su karşısında jimini görünce moraran dudakları tebessüm etti. "Geldin sonunda" arkadaşları gördüğü manzara karşısında sadece şaşkınlıklarını elleriyle kapatmakla yetinmislerdi.
Devamı altta
Devamı:
Bir anda Mi Su'nun yüzündeki tebessüm yok oluverdi. Karnını tutup "Bebeğim... Bebeğimi hissetmiyorum jimin. Onu kaybetmek istemiyorum yalvarırım... Yalvarırım bir şeyler yap" deyince jimin gözyaşlarına hakim olmakta güçlük çekti.
"Bir şey olmiycak ikinize de! bak ben burdayim, yaninizdayim"
Mi Su gözlerini yumunca jimin onu kucağına almaya çalıştı ama elini bacağının altına koyunca elbisesinin kan içinde kaldığını gördü. Elbise siyah olduğu için pek görünmüyordu ama kan Jiminin eline de bulasmisti.
Kanaması olmuştu ve jiminin eli titremeye başlamıştı. Çocuğunun kanı olduğunu düşününce deliye döndü. İkisine de zarar gelmişti ve yanlarında olup onları koruyamamisti.
~~~
Odadan çıkan doktor Jiminin yanına adimlayip elini ceketinin cebine koydu.
"Bayan Parkın ciddi bir kanaması olmuş neyseki bu kanamayı durdurduk"
Jimin arkadaslariyla kısa bir bakistiktan sonra doktora tekrar yöneldi.
"Peki Be-bebek? Bebeğim nasıl yaşıyor mu?"
...
~~~
Jimin odaya girip Mi Su'ya sulanan gözleriyle baktı. Masum masum yatıyordu. Yatağın kenarına oturup serumlu elini öptü.
Gozlerini yavaşça aralayan Mi Su nerde olduğunu idrak edince yaşadığı şeyler aklına geldi ve elini karnına götürdü.
"Be-bebegim?"
"Jimin bebeğimi hissetmiyorum... Aldılar mi onu benden? Bebeğimi benden kopardılar mi bir şey söyle"
Jimin "Hayır bebeğimiz hala burda sakin ol" diyerek Mi Su'nun karnını okşadı. Mi Su başını hayır dercesine sallayıp "ben uzulmiyeyim diye yalan söylüyorsun" diyerek durmadan gözyaşı dökünce nefes almakta yine güçlük çekti.
Jimin hemen cebindeki spreyi alıp ağzına doğru sıktı. Ve saçını okşayarak "benim yalan söylemediğimi çok iyi biliyorsun bebeğimiz hala bizimle"
Mi Su Jiminin asla yalan soylemiyecegini bildiği için derin bir oh çekmişti. Oturur pozisyon alıp Jiminin boynuna sarılıp yüzünü boyun girintisine gömdü ve boğuk sesle ağlamaya başladı.
"Kapı bir anda üzerime kapanınca çok korktum. Bebeğimize bir şey olacak diye çok korktum jimin"
Jimin Mi Su'nun sırtını okşayıp saçına buseler kondurdu. "Geçti... Korkma artık bak ben yanındayım."
Jimin Mi Su'nun sessizlestigini duyunca halsizlikten uyuyakaladigini fark edip onu tekrar yatırdı ve yanağına buse kondurdu. aklına az önce doktorun, sorusuna cevap verdiği zaman gelmişti.
"Peki Be-bebek? Bebeğim nasıl yaşıyor mu?"
"Üzgünüm bay park, fetüs (bebek) rahime tutunamamis idrar yoluyla bebeği aldık. Bunu eşinizden bir süre saklamalisiniz aksi takdirde bu haldeyken hastalığı ileri bir boyuta geçebilir"
Doktorun cümlesi Jiminin kulaklarında çinliyordu. Hıçkırıklara boğulmaya başlayınca eliyle ağzını kapatip yataktan kalktı. Duvara başını dayayıp yumruk yaptığı elini sertçe duvara vurdu. Acısını böyle dindirmeye çalışıyordu. Mi Su'ya nasıl bebeğini kaybettiğini anlatacaktı? Anlattığı zaman ne tepki verecekti? Zaten bebeğini kaybetmişti bir de canından çok sevdiği kadını kaybetmek istemiyordu. Bu yüzden bir süre daha sakliycakti ondan.
[Bitti]
Askolar diğer hesabım 1k olmuş hepinize teşekkür ederim 🤗
Mükemmel aşk devamı yokmu? Olsaydı mükemmel olurdu❤
@@semqxa valla bu kadardı aşkım aklıma daha fazla gelmedi
@@mrboss22366 sorun degil bebegim❤️💗
Hayır hayır kabul etmiyorum o bebek yaşamalı o yaşamalıydı
Lütfen bunun devamı olsun yoksa ciddi anlamda merakdan ağlicam ben devamını ne düşüne biliyorum ne hayal edebiliyorum
Aşkım devamını şimdi senin için özet şeklinde yazayım: kız çok geçmeden artık hamile olmadığını anlıyor ve jimin söylemek zorunda kalıyor. Hastalığı ileri boyuta geçmesin diye jimin her seferinde destekliyor onu hatta tekrardan anne olmayı teklif ediyor ona. Kız, bunu istemiyor çünkü devamlı ölen bebeği gözlerinin önünde canlanıyor. Aradan bir yıl geçiyor ve kız hamile olduğunu öğreniyor. Bu zaman diliminde psikolojik destekte alıyor. Sonra işte 9 ayın sonunda ikiz bebekleri oluyor. Bu şekilde:) umarım bu özet merakını tatmin etmiştir 😊
@@mrboss22366 Çok teşekkür ederim cidden yardımcı oldun💜
@@Dark_Queen7 buna sevindim ❤️
Peki bu durumu yaşamam....
Aaa kilitli mi kaldın soğuk hava deposunda?
@@mrboss22366 hmm hmm bu arada hikayen aşıri ii yeni abonen benimmmmm
@@jeonjungkookkkkkk yiaa hoş geldin o zaman ❤️
Daha okumadım fakat eminim çok güzeldir ❤
Yiaaa teşekkür ederim 🤗
Off yaa ciddenn mutsuz sonlu hikayeleri sevemiyorum ama yine de guzeldi. Ellerinne sağlık
Aslında ben de pek sevmem mutsuz sonlu hikayeleri ama o gün çok melenkoli bir haldeydim böyle oldu hikaye☺️
@@mrboss22366 anladım o zaman yapacak bir şey yok ama neyse ki bir daha çocuk sahibi olmalarını engelleyecek bir durum oluşmadı..🙃
@@gamzehelli350 ayn öyle:))
@@mrboss22366 💜💜
mutsuz son mu? yapmayın hocam dayanamam
Ağğğ
@@mrboss22366 ahhhh
İlkkk
hocam nerelerdesiniz hikayeleriniz özlendi
Aşkım bu sene yks'ye çalışıyorum ya çok yoğun geçiyor tatilim
@@mrboss22366 hay Allah ya olsun sen çalışmana bak ben beklerım hocam
@@Yume-666 :))
Abi peki bunu yapan kim çok merak ettim. Yani kızın üstüne kapı kapandı ya
Kapı zaten zor açılıyormuş, kendi kendine kapanmış yani
şarkı ismi ne
Shootout x yes to heaven