O kadar mutlu, heyecanlı ve şaşkınım ki nereden nasıl başlasam anlatmaya bilmiyorum. Çok aradım bu şiiri. Eski telefonumla birlikte giden bu siirin videosu degilde bir hastanın antidepresan ilacıydı benim için. İnternetin altını üstüne getirdim, size twitterdan sordum ama bulamadım. Bir yere şiir yazma alışkanlığım yokken Allahtan bu şiiri not etmişim aklıma zamk gibi yapışmasını istediğim önemli notları tuttuğum defterime. Siiri ezberlemeye çalıştım olaki defterimi de kaybedersem diye. Düştü yine aklıma. Girişini bile hatırlıyorum eski videonun. “Gidenlere en çok da Ona’ yazıyordu. Umut işte, dedim belki vardır bir yerlerde ama ben görmemişimdir küçük bir ihtimal. Yine bir umutla yazdım şiirin adini RUclips’a. Zannediyorum mübarek Ramazanın bereketi. Daha iki hafta olmuş buralara geleli hayatimin şiiri. Çocuk gibi sevindim. 25 yaşındaydım. Elimde bir bavul, sırtımda bir çanta bir derdin müptelası olup bir başıma kendimi yollara vurmuştum. Bir ışığın peşine düşüp dilini bilmediğim ülkede bir başıma bir evde yalnızlığın çıldırtıcılığıyla baş etmeye çalışıyordum. Diyordum Rabbim yoluna canım kurban ama ben karanlığı boğmak isterken yalnız başıma bu düzlükte kaybolacağım sanki. Basıyordum ‘yeniden oynat’ tuşuna. Ah ne güzel su gibi mısra ferahlatıyordu diyor ki “Âdem’in yalnızlığına vurur yalnızlığını Ne zaman ki anlamazlar seni Yıldızları say” Diyordum Rabbim geceler hep mi böyle zifiri karanlıktı yoksa ben mi farketmedim şimdiye kadar. Karanlıkta ışık bulmak lazımdı. Hemen bir doz şiir daha. Yetişiyordu bir dize imdada. “Gece olunca balığın karnı kadar karanlık değil ya Yunus’u da unutma” Gündüzleri ağlayabilecek kadar cesur değildim. Geceleri yastığa başımı gömdüğümde gözyaşlarım daha korkmadan akıyordu. Sakinleşmek gerekti. Bir doz şiir daha alıyordum. O ne güzel dizedir. “Direniyorsa gözyaşların Çaresizlik değildir elbet Hayat verecektir kupkuru çöllerin su bekleyen umutlarına” Bitmesi istenmeyen telefon konuşmaları. Telefonun ucundan dinlediğim ana duaları, baba tesellileri. Sarılmak lazımdı bir şeylere. Bir doz şiir daha. “Geride kalan ana dualarında seyrederken rüzgârları Süleyman’a da bir selam gönderip giderken Yollar azalıp hasretler artarken Yıldızları say” Ah tükeniyor insan. Her şey tüketiyor. Doldurmak lazımdı bazen. Bir doz şiir daha. Konuşuyordum dizelerle “Dilini bilmediğin suların üstüne okunmuş dualar Rengini bilmediğin çiçekleri kurutacağın kitaplar taşınmışsın Ne zaman ki tükendiğinde Yıldızları say” Kaç sene gecti. Yollar daha da uzadı, okyanus daha da derinleşti. Artık geceler mi daha yoksa gündüzler mi bilmiyorum. Yıldızları hep sayıyorum. Güneşi görene kadar saymaya devam edeceğiz. Bu şiir ise hala ilk günkü gibi her okuduğumda ferahlatmaya devam ediyor beni. İyi ki yazmışsınız, iyi ki okumuşsunuz. Ne desem az kalır. Allah ebeden binlerce kez razı olsun.
gönlümüze dokunan her şeyi ne de çok özledik... biri de sizsiniz. şükür ki buralardaymışsınız. yıldızları göremediğimizde gözlerimizden düşen damlaları da sayabiliyor muyuz? özlem böyle taşıyor da bazen...
O kadar mutlu, heyecanlı ve şaşkınım ki nereden nasıl başlasam anlatmaya bilmiyorum. Çok aradım bu şiiri.
Eski telefonumla birlikte giden bu siirin videosu degilde bir hastanın antidepresan ilacıydı benim için.
İnternetin altını üstüne getirdim, size twitterdan sordum ama bulamadım.
Bir yere şiir yazma alışkanlığım yokken Allahtan bu şiiri not etmişim aklıma zamk gibi yapışmasını istediğim önemli notları tuttuğum defterime. Siiri ezberlemeye çalıştım olaki defterimi de kaybedersem diye.
Düştü yine aklıma. Girişini bile hatırlıyorum eski videonun. “Gidenlere en çok da Ona’ yazıyordu. Umut işte, dedim belki vardır bir yerlerde ama ben görmemişimdir küçük bir ihtimal. Yine bir umutla yazdım şiirin adini RUclips’a. Zannediyorum mübarek Ramazanın bereketi. Daha iki hafta olmuş buralara geleli hayatimin şiiri. Çocuk gibi sevindim.
25 yaşındaydım. Elimde bir bavul, sırtımda bir çanta bir derdin müptelası olup bir başıma kendimi yollara vurmuştum. Bir ışığın peşine düşüp dilini bilmediğim ülkede bir başıma bir evde yalnızlığın çıldırtıcılığıyla baş etmeye çalışıyordum.
Diyordum Rabbim yoluna canım kurban ama ben karanlığı boğmak isterken yalnız başıma bu düzlükte kaybolacağım sanki.
Basıyordum ‘yeniden oynat’ tuşuna. Ah ne güzel su gibi mısra ferahlatıyordu diyor ki
“Âdem’in yalnızlığına vurur yalnızlığını
Ne zaman ki anlamazlar seni
Yıldızları say”
Diyordum Rabbim geceler hep mi böyle zifiri karanlıktı yoksa ben mi farketmedim şimdiye kadar. Karanlıkta ışık bulmak lazımdı. Hemen bir doz şiir daha. Yetişiyordu bir dize imdada.
“Gece olunca balığın karnı kadar karanlık değil ya Yunus’u da unutma”
Gündüzleri ağlayabilecek kadar cesur değildim. Geceleri yastığa başımı gömdüğümde gözyaşlarım daha korkmadan akıyordu. Sakinleşmek gerekti. Bir doz şiir daha alıyordum. O ne güzel dizedir.
“Direniyorsa gözyaşların
Çaresizlik değildir elbet
Hayat verecektir kupkuru çöllerin su bekleyen umutlarına”
Bitmesi istenmeyen telefon konuşmaları. Telefonun ucundan dinlediğim ana duaları, baba tesellileri. Sarılmak lazımdı bir şeylere. Bir doz şiir daha.
“Geride kalan ana dualarında seyrederken rüzgârları Süleyman’a da bir selam gönderip giderken
Yollar azalıp hasretler artarken
Yıldızları say”
Ah tükeniyor insan. Her şey tüketiyor. Doldurmak lazımdı bazen. Bir doz şiir daha. Konuşuyordum dizelerle
“Dilini bilmediğin suların üstüne okunmuş dualar
Rengini bilmediğin çiçekleri kurutacağın kitaplar taşınmışsın
Ne zaman ki tükendiğinde
Yıldızları say”
Kaç sene gecti. Yollar daha da uzadı, okyanus daha da derinleşti. Artık geceler mi daha yoksa gündüzler mi bilmiyorum. Yıldızları hep sayıyorum. Güneşi görene kadar saymaya devam edeceğiz. Bu şiir ise hala ilk günkü gibi her okuduğumda ferahlatmaya devam ediyor beni.
İyi ki yazmışsınız, iyi ki okumuşsunuz. Ne desem az kalır. Allah ebeden binlerce kez razı olsun.
Yorumunuz da ayrı bir şiir. Teşekkür ederim.
Üzülmek yok, yildizlari koruyan sizi de bizi de koruyor, Muthis 👌🌻
gönlümüze dokunan her şeyi ne de çok özledik... biri de sizsiniz. şükür ki buralardaymışsınız.
yıldızları göremediğimizde gözlerimizden düşen damlaları da sayabiliyor muyuz? özlem böyle taşıyor da bazen...
Ne zaman içim sıkılsa kendimi bu şiiri dinlerken buluyorum🌱
Beni en cok duygulandiran siirlerden biridir. cok tesekkur ederim.
Beni de...
Yaylanın ciğerlerini oksijenle doldurduğu havada, dere kenarında akan suyun sesini dinlerken yıldızları say...
Bu kadar güzel söyleri başka hiç bi siir de bulamadım ben
(Bizi sorarsaniz, yildizlari saymaya gidiyoruz.) Enfes olmus. Emeginize saglik. Serinin devamini bekliyorz, insallah. 👏
Ceziretü'-l-Arab'tan çıkıp, gecesi zifiri uçsuz çölleri aşıp, içindeki nuru Endülüs'e ulaştırmaya namzet Tarık b.Ziyad'ın Herkül burcuna dayanması misali... kadim değerlerimize ne de susamışız...
Sesinize yüreğinize sağlık Burak abi .
beni cok dinlendiren, sinemi genisleten bir siir ve okuyus, keske daha cok seslendirseniz
Muhteşem! Devamını mutlaka bekliyoruz şiirlerin. 🤘🏼
En sevdiğim şiirlerden, uzun zaman olmuştu dinlemeyeli.
🤚🏻
Abi mahfettin yaa:(( boğazım düğüm düğüm.. ne diyim yüreğinize sağlık
Çogüsel ❤
Yüreğinize sağlık...
Harika...
Otobüsü kaçırdım. Elime kazmayı aldım vurdum bir iki sonra elmas buldum.
Çok teşekkürler:)
BA-YIL-DIM 👌🏻
Harika bir şiir
Abim fon muziginin ismini ogrenebilir miyim?
Lisanslı müzik. Yani piyasada yok.