Şanlıurfa'da Bakırcılık ve Kalaycılık mesleğinin son temsilcileri.

Поделиться
HTML-код
  • Опубликовано: 29 фев 2024
  • Ev eşyası olarak üretimi azalmış olup süs eşyası şeklinde yapılmaktadır. Kazan, testi, leğen, tas, tencere, tava, sahan, bakraç, mangal, ibrik, tepsi, saksılık ürünleri dövme ve sıvama tekniği ile yapılmaktadır. Sıvamacılık, sıvama makinelerinde yapılır. Kaplara şekil ve motif işlenmesinde kabartma yöntemi uygulanır. Bu işlemde keski kalemi ve darbe kalemi kullanılmaktadır. (da geleneksel el sanatları bakır işlemeciliği )birçok yörede hala sürmektedir. Bulunması tarih öncesine uzanan bakırın, alet ve silah yapımında kullanılan ilk maden olduğu bilinmektedir. İlk örneklerin Kaldea'da MÖ 4000'lerde yapıldığı sanılmakla birlikte bu tarihin daha da geriye gittiği bir gerçektir.
    Anadolu günlük yaşamında kullanılan en eski malzemelerden biri olarak tanıdığımız ve aynı zamanda bir kimya terimi olan kalay; gümüş renginde, bakır kapları kalaylama işinde kullanılan yumuşak bir maden. MTA (Maden Tetkik ve Arama) Genel Müdürlüğü araştırmalarınca ortaya konulan verilere göre ilk kalay ihtiva eden alaşımlar, M.Ö 3200-2500 yıllarında Mezopotamya’da kullanılmıştır. Oldukça yumuşak bir metal olan kalay, sanayi ve endüstride lehimlerde; çelik levhaların kaplanmasından kimya sektörüne, uçak ve gemi sanayiinden elektroniğe kadar geniş bir kullanım alanına sahip.
    Kalayın en çok bildiğimiz yönü ise Türk mutfağıyla özdeşleşmiş olan bakır kaplarla ayrı düşünülemez oluşudur. Özellikle pişirme için kullanılan bakır gereçlerin havayla teması neticesinde oluşan zararları önleyerek sağlıklı bir alaşım sağlayan kalay; hem bakırı, hem içinde pişirilen yemeği hem de insanı korumasıyla bilinmektedir. Bakır kaplara kalay işlemini yapan kişiye kalaycı denilir. Kalaycılık Anadolu’da günlük yaşamla iç içe geçmiş olup bir meslek halini almıştı. Öyle ki sabit dükkânları haricinde kalaycılar, sokak sokak dolaşarak insanların mutfaklarında kullandıkları bakır eşyaları kalaylamak için emek verirlerdi…
    Şimdi ise kaybolmaya yüz tutmuş meslekler arasında sayılıyor kalaycılık… İlerleyen yaşlarına rağmen emeğini, atasından gördüklerini, insanların gündelik ihtiyacı olan kap kacak kalaylamayı alın teriyle sürdürmeye çalışan kalaycılar, artık çırak bulamamaktan ve bu geleneksel mesleğin yitip gitmesinden endişeli. Öyle ki gündelik hayatları için gerekli ihtiyaçlarını el becerileriyle karşılayan ve bu el becerileri adeta birer sanata, zanaate ve mesleğe dönüşmüş olan Türkler için bakır ve kalay günlük yaşamın ayrılmaz birer parçasıydı. Havayla ve ateşle teması sonucu içinde pişen yemeğe zararlı madde yayan bakırın, kalaylandığı taktirde bir şifa kaynağına dönüşeceğini bilecek ve asırlarca uygulayacak kadar hakimlerdi bakır ve kalaya. Böylelikle bakırın kullanıldığı her yerde kalay ve kalaycılar da olmak zorundaydı.
    Bu durum, bakırın günlük yaşamda yaygın kullanımı ve kalaylanmasının mecburi oluşuyla alakalıydı. Bu aynı zamanda kadîm bir kültürün ve alışkanlıkların devamıydı; sağlıklı, sağlam ve el emeği olanı tercihti… Günümüze geldiğimizde eskisi kadar yaygın kullanılmasa da bakırın hâlâ o ayrıcalığını koruduğunu ve vazgeçilemez olduğunu görmekteyiz. Kalaycılık zanaati de buna göre şekillenmekte. Ülkemizde kaybolan meslekler arasına dahil edilse de kalaycılık, aslında hali hazırda ustaları tarafından devam ettirilmeye çalışılan bir el emeği olarak içinde bulunduğumuz çağa direniyor.

Комментарии • 1