Hocam; Sizi sosyal medyadan ve tv den takip etmeye çalışıyorum.Olguları ve olayları çok iyi analiz ettiğinizi ve konuları halkın anlayacağı dilde aktardığınızı görüyor ve çok takdir ediyorum.Bu bağlamda, sizin anadolu da bir üniversite de , kısıtlı bir çevrede sesinizi yeterince duyuramadığınızı düşünüyorum.Sesinizi kitlelere duyurmanız için daha fazla aktif olmanızı öneriyorum.Bu hem ülkemiz , hem milletimiz için çok önemli. Lütfen çeşitli kişilerle bağlantı kurup, daha çok tv ye çıkmaya çalışın.Başarılarınız devamını dilerim.
Eleştirinizle bağlı sorum olacaktı hocam. Peki eğer dönemin gözüyle yaklaşırsak da kurana bu sefer evrensellik çöp oluyor. Yani o din bir coğrafiyanın, bir dönemin içine sıkışıp kalıyor. Kuranın da iddia etdiği gibi sonsuz güçlü sonsuz akıllı bir tanrının kitabı bu şekilde göndermesi çelişki olmuyor mu? Ve ayrıca bütün dinlere tarihinin şartları altında baka biliriz, o zaman bütün dinler tarihine , coğrafiyasına göre haklı olmuş oiur. O zaman da bizim islamda kalma nedenimiz müslüman bir toplum içinde doğup, çocukluktan beri bize bu dinin dayatılması olmuyor mu? Sorularımı cevaplarsanız çok sevinirim. Saygılar.
Bir metin evrensel demekle, onu Tanrı'ya iliştirmekle evrensel olmuyor. Kuran 7. yüzyıl Araplarının, dili, kültürü, bilişsel yetileri, bilgi birikimleri, üretim ilişkileri ve değerleri ekseninde konuşan bir metin. Bu apaçık. Burdan ötesi kişiye kalıyor. Kişi kararını kendisi verir. Bunu görüp hala inanan da var, bundan dolayı reddeden de. Bizim inanma isteğimiz realiteyi maalesef değiştirmiyor. Metni teville modernize edenler de var, ama onlar Kuranı yeniden yazıyorlar, varolanı değil olması gerektiğini hayal ettiklerini metne yansıtıyorlar. İslamda kalıp kalmamak bireysel bir karar. Ama kalsak bile, islamın pek çok yargısını tarihte bırakmak zorunlu görünüyor. Bırakmak istemeyenler, İslamın ilkel bir görünümde kalmasına hizmet etmiş oluyorlar. İŞİD, HİZBULLAH, EL KAİDE, SELEFİLER vb. gibi. Sonuç İslamofobia.
Çok teşekkür ederim hocam, cevaplandırdığınız için. Biz her ne kadar ilkel desek de gümümüzde islam şeriatının en iyi yönetim şekli olduğunu, toplumdal düzeni en iyi sağlayan şey olduğunu söyleyenler var. Anlayamıyorum böyle söyleyenleri, sizce günümüzün yönetim şekli, ceza sistemi falan islam şeriatı ilə karşılaştırla bilir mi? Umarım yormadım, bezdirmedim sizi tekrar teşekkürler
TEİST VE ATEİST BAKIŞ AÇILARININ ARKAPLANI ÜZERİNE DİL VARLIK İLİŞKİSİNDE 3 TANE TEMEL ÖĞE VARDIR: 1- ÖZNE OLAN İNSAN VAR. 2- İNSANIN DIŞINDA BİR VARLIK VAR. 3- İNSAN, KENDİ DIŞINDAKİ GERÇEKLİĞİ ANLAMAYA ÇALIŞIR. BU ANLAMA ÇABASINDAKİ İRTİBATI KURAN DİL, YANİ KELİMELER VAR. İNSAN ZİHNİNDEKİ ŞEY, YANİ DIŞ DÜNYADAKİ VARLIĞI NE ÖLÇÜDE İFADE EDEBİLİYOR? EĞER BİZ DIŞ DÜNYADAKİ VARLIĞI, DUYU ORGANLARIMIZLA GÖRÜYORSAK, HİSSEDİYORSAK ONU KEŞFETMİŞ OLUYORUZ. KEŞFEDİLEN VARLIĞI DENEYİMLEYEREK ZAMAN, MEKAN İÇERİSİNDE KAVRAMLAŞTIRMA SÜRECİNE GİRİYORUZ. İNSANLARIN VARLIĞA BAKIŞLARI, VARLIĞI YORUMLAYIŞLARI, DÜNYAYI EVRENİ AÇIKLAMA TARZLARI İNSANI EN SON OLARAK İNANIYORUM YADA İNANMIYORUM NOKTASINA GETİRİYOR. HER ŞEY BURADAN İBARET YADA BURADAN İBARET DEĞİL NOKTASINA GETİRİYOR. BU FARKLILIKLAR VE KARŞITLIKLAR BUNLARDAN OLUŞUYOR. ÖRNEĞİN HAYAT NEDİR, BİZ NASIL VAROLDUK DİYE SORDUĞUNUZDA; HERKES KENDİSİ GİBİ BAKMAYABİLİR DÜNYAYA YADA VARLIĞA. İNANAN İNSAN “YARATILIŞ” OLARAK AÇIKLIYOR. TANRININ YARATILIMI OLARAK AÇIKLIYOR. BİZ KENDİ KENDİMİZE VAROLAMAZDIK. KENDİ KENDİMİZE BU ŞEKLE GELEMEZDİK. HAYATIN BİZE TANRI TARAFINDAN BAHŞEDİLDİĞİNİ SÖYLEYEREK BİR ANLAM YÜKLER. SOMUT BİR YARATICI GÖREMESEDE VARLIK OLARAK İÇTİĞİ SUDA,YEDİĞİ EKMEKTE, SOLUDUĞU HAVADA BAKTIĞI HER ŞEYDE ONU HATIRLAYACAK, ONU GÖRECEK. İNANMAYAN İNSANIN “YARATILIŞ” DİYE BİR DÜŞÜNCESİ YOK. VARLIĞIN YARATILIŞ DÜŞÜNCESİNE SAHİP DEĞİL, ONU KABULLENMİYOR, ONA KARŞI. KAFASINDA YOKTAN YARATMA DİYE BİR KONSEPT YOK. OLAN BİTENİN KENDİ İÇİNDE, KENDİ KOŞULLARIYLA BU HALE GELDİĞİNİ SÖYLÜYOR. BİR ŞEKİLDE VAR OLDUK, BİR ŞEKİLDE CANLILIK MEYDANA GELDİ. BUNA FİZİK ÖTESİ, DOĞA ÜSTÜ BİR ANLAM YÜKLEMENİN BİR ANLAMI YOK. VARLIĞI, DÜNYAYI VE YAŞAMI TAMAMEN DOĞAL BİR SÜREÇ OLRAK DÜŞÜNÜYORSANIZ, KUTSAL BİR ANLAM YÜKLEMİYORSANIZ BAMBAŞKA BİR AÇIYLA DEĞERLENDİRECEKSİNİZ. İŞ BURDA BAŞLIYOR. ÇOK KESKİN BİR BAKIŞ AÇISI FARKLILIĞI VAR. EĞER BİRİSİ BİR YARATICI VAR DİYORSA, HAYATA O GÖZLE BAKIYORSA “YAŞAMIN BÜTÜN DETAYLARINI” ONUNLA AÇIKLAR. YARATICI YOK DİYORSA, DOĞAYI KENDİSİYLE AÇIKLAMA YOLUNA GİDECEK. BU İKİ DURUŞUN, FARKLILIĞIN ARKA PLANI BÖYLEDİR. BU İKİ DURUŞU DEĞERLENDİRİRKEN, BUNLARIN ARKASINDAKİ DERİN DÜŞÜNCEYİ YAKALAMAK LAZIM. AKSİ TAKDİRDE BU YARGILAMAYI VE TARTIŞMAYI BİR YERE VARDIRAMAYIZ. BU İKİ BAKIŞ AÇISININ BİR ARAYA YAN YANA GELDİĞİ ANDA BİRBİRİNİ İKNA ETMESİ ÇOK ZOR GÖRÜNÜYOR. OLANDA BU. BU İKİ TARAF, BU İKİ DURUŞ BİR İLETİŞİM SORUNU YAŞIYOR. DAYATMALAR, TARTIŞMALAR, SORUNLAR BU İLETİŞİM SORUNUNDAN KAYNAKLANIYOR. ATEİST KONUŞACAK BİR ŞEY YOK DERKEN, TEİST TARAF NİÇİN BAKMIYORSUN, NİÇİN GÖRMÜYORSUN DİYEREK KONUŞMAYA, TARTIŞMAYA GİRİYOR. TEİST AÇISINDAN, ÖTEKİNİN GÖRMESİ GEREKEN BİR YARATILIŞ VAR, TANRISAL (İNSAN ÜSTÜ) YARATILIŞLAR VAR. ATEİST TARAFINDAN, GÖRÜLECEK HİÇ BİR ŞEY YOK. BUNLARA FİZİK ÖTESİ, DOĞA ÜSTÜ BİR ANLAM YÜKLEMENİN BİR ANLAMI YOK. OLAN BİTEN KENDİ İÇİNDE, KENDİ KOŞULLARIYLA BU HALE GELDİĞİNİ SÖYLEYECEK. PEKİ FARK NE? EĞER BİR İNSAN DOĞAYA, VARLIĞA, KENDİNE VEYA HERHANGİ BİR ŞEYE BAKTIĞINDA ONU AŞIP, ÖTESİNE GEÇİP GÖRDÜĞÜMÜZ GERÇEKLİĞİN BİR ÜST GERÇEKLİĞİNİ DÜŞÜNEBİLİYORSA (GAYP ALEMİNİ) BURADAN BİR YARATICIYA GİDEBİLİYORSA GÖRDÜĞÜYLE, BAKTIĞIYLA YETİNMİYOR DEMEKTİR. TEİST, GÖRDÜĞÜYLE,BAKTIĞIYLA YETİNMİYOR ÖTESİNE GEÇİYOR. (BUNA DİNİMİZDE İMAN DENİYOR) ATEİST, GÖRDÜĞÜYLE, BAKTIĞIYLA YETİNİYOR. GÖRÜNENLERİN ÖTESİNE GEÇME DUYGUSU, DÜŞÜNCESİ, HAMLESİ HİÇTE KÜÇÜMSENMEMELİ. (TEİST, ATEİSTE NİÇİN BENİM GİBİ GÖRMÜYORSUN, BENİM GİBİ HİSSETMİYORSUNDA DİYEMEZ.) HER İKİ BAKIŞIN BİR DURUŞU VAR. BU DURUŞUN ALTINDA BİR DÜŞÜNCE VAR. Göklerde ve yerde nice AYETLER (Allah'ı birliğini ve gücünü gösteren kanıtlar, işaretler ve belgeler) var ki yanından dikkatsizce geçerler. YUSUF 105 GÖRÜP GÖRMEME ÖZGÜRLÜĞÜ VERİLMİŞ. İNSAN NEDİR? TEİST: TANRININ; AKIL, MANTIK, VİCDAN VERDİĞİ YARATIĞIDIR. BEDENSEL OLARAK ÖLÜMLÜ OLAN TANRISAL ALANDAN GELEN RUHU ÖLÜMSÜZ OLAN BİR CANLI. ATEİST: DOĞAL SÜREÇLERLE KENDİ KENDİNE OLUŞMUŞ DOĞAL BİR VARLIK. ÖLÜM NEDİR? TEİST: ÖLÜM SONSUZ HAYATA GEÇİŞ. ATEİST: ÖLÜM SONDUR. İKİ İNSAN VAR. BİRİ İNANIYOR, BİRİ İNANMIYOR. İNANIP YADA İNANMAMANIN ALTINDA DERİN BİR FELSEFE YATIYOR.
Hocam selamlar. Dücane Cündioğlu ile tanışık mısınız? Kendisiyle fikir teatisi yaptığınız oldu mu? Zira benzer konulara benzer yaklaşımlarınız var. Son olarak bu videonuzda ülkemiz ateizmlerine de benzer şekilde eleştiri getirdiğinizi gördüm.
Videolarin cogunu izledim. Bukadar uzun konusmalar icerisinde neredeyse hic kendini tekrarlamadan surekli yeni bilgi verebilmek profosor olmayi gerektiriyor heralde :)
Ben menzildeyken oda arkadaşım duş alırken paçalı don ve atletle duş aliyordu bu arada duş kapalı kimse görmüyor en son sordum neden böyle yapiyorsun günah dedi melekler görüyor falan diye ...
Ateist olmak için neden donanımlı olmak gerekir ? Sorusu için subjektif bir yorum yapıcam kişi daha önceden dindarsa özellikle sonradan ateist olduysa bir boşluk ve eksiklik hisseder onun için çok sancılı bi süreç olabilir ve kişi bu boşluğu doldurmayıp hayatın anlamını kendisi için bulamazsa depresiyon bunalım belki intihara kadar gider yani uzun lafın kısası öyle ben inanmıyorum demekle bunlar masal demekle bitmiyor olay insan kendini yeniden yapılandırıyor hayatı köklü bir şekilde değişiyor fakat bir dine inanmak için iman yeterli tek yapman gereken dinini iyi bilip bunu benimsemen ibadetleri kalpten gelerek yapman yeterli
İslamı bilmek Ateizmin yoluna çıkmayı başlatır. İslamcıların iktidarda olduğu hangi ülke geri kalmış ve yoksul değil ki! Yöneticileri Müslüman halkı Müslüman olan gelişmiş bir tane ülke var mı? Peki bir Müslümanın insanca yaşamak için Avrupa’dan başka şansı var mı? Yok.. Bu böyle devam edemez. Müslümanlar Allah varsa bu da nedir? Diye sormaya çoktan başladı. Bir batılı Hristiyan’ın daha iyi güzel ve mutlu yaşarım diye gidebileceği bir İslam ülkesi var mı? Hayır. Müslümanlar bile İslam ülkesinde yaşamak istemiyor.
@@oguzhan4925 Atatürk zamanındaki gibi devlet,Bilim ve Sekülerizm yolunda ilerleyecek ve halkın inancına karışılmayacaksa,kimin neye inandığı benim için farketmez.Yeter ki radikal dindarlar olmasın,inanan inanmayana ve inanmayan da inanana saygı duysun. Ben isterim ki herşey John Lennon 'un "Imagine" şarkısı gibi olsun.Fakat kimse bilmiyor ki herşeyden önce insan, insan olarak tanınsın ve sevilsin. Umarım bir gün her çeşit düşünce ve inanışa sahip bütün insanlar(zararlı olmayan), ülkemde huzur içinde bir arada yaşarlar.Benim ülkemden gitmek gibi bir şansım yok. Fakat gideni de yargılayacak değilim.
@@ayguneyup47 Radikal dindar diye bir şey yok İslamı bilen ve Müslüman olanla, İslamı bilmeyenler var. Bilmeyenler tehlike yaratmıyor sanılsa da, Yıllardır ülkenin ayağından dibe asılıyorlar. ABD ve Batı İslamı destekliyor çünkü sayesinde bizi kolay yönetiyorlar ve İslam sayesinde çoğrafya onlara rakip olamıyor.
inançlı biri olarak diyorum, bana göre inanmak çaba gerektirir inanmamak değil. bu yüzden inançsız, ateist insanların donanımlı olmaları gerektiği varsayımını mantıklı bulmuyorum. peygamberlik kavramı bile zaten toplumlarda bir şeylerin reddi, inkarı üzerine ortaya çıkmadı mı? demek ki kolay olan kabul etmemek, inanmamak.
Tam tersi . Çünkü yeni gelen bir öğretiyi kabul edebilmeniz için eskisini reddetmeniz gerekir...Not: Peygamber ateist topluma seslenmedi dindar bir topluma seslendi.
Hocam merhaba birkac sey sorabilirmiyim.? Kurani yeniden okuyanlar neden modernizmle yaftalaniyor?? Yani hem o cagin adamlarina bilgi birikimi kıt sınırli akillari dar ikna ve kandirilma olanaklari cok kolay cahil adamlar vs diye isnatlarda bulunulup (tabi genel gorus boyle) hemde bizim gibi sonraki nesilleri ayni zamanda o alim denilen adamlarin yorumlarina goruslerine kriterlerine mahkum etmek bak alimleriniz boyle soyluyor sizinki yeni bir din icat etmek demek ne kadar dogru?? Ayrica eger bu Alla h in kitabi ise burda kolay kolay anlasilacak (hukum ahkam emir yasaklardan bahsetmiyorum daha cok mitolojiye cevrilen daha soyut ayetleri kastediyorum) seylerin olmamasi gerekmez mi? Neden atalarina bagli kalmayanlar belkide yanlis anlasildi diye silbastan okuyanlar bir caba icerisinde olanlar modernist kivirma vs ile suclaniyor?? Burdaki eskiye bagli kalacaksiniz onlar ne demisse odur kivirmayin kabul edin dusuncesinin delili ayeti nedir?? Tam tersine atalariniz ya yaniliyorsa ayetleri varken bunlari sorgulayin ayetleri varken hemde .lutfen cevaplarsaniz sevinirim.tesekkurler sayin hocam
EKEV AKADEMİ DERCİSİ Yıl: 10 Sayı: 27 (Bahar 2006)------ 37 İSLAM MODERNİZMİ: TÜRKİYE'DEKi YANSIMALARI VE İŞLEVLERi Hasan AYDIN(*) adlı yazımı okumanızı öneririm. Orada bu sorun tartışılıyor. Makaleye googleda arayarak ulaşabilirsiniz. slm.
Varsayılan olarak çoğu insanda nihilizm hakimdir. Herhangi bir şey olmak için çaba vermekten ve entelektüel bilgi edinmekten kaçış mümkün değildir. Nihilizm ise tembel insanın dayanağı, ben nihilistim demese bile nihilisttir çoğu insan. Müslümanların %99'u bile nihilist yaşıyor, adam inandığı tanrının kitabını okumuyor ancak kültürüne alıyor, değerler listesine alıyor. Hal böyle olunca gerçek değeri tartışılmamış bir dinin milyonlarca inananı oluyor. Haliyle bu iş bir yön işidir, böyle bir topluma neyin startını verirsen o şeyi alır büyütür ama yeter ki onun tembel yanına dokunma, nihilistçe yaşasın gitsin
Yaşamı biz seçmedik ona maruz kaldık. Şaşkınız. Bu yaşama kendi isteğimizle gelmedik, kendimizi burda bulduk. (Cinsiyetini, aileni, ırkını, vatanını zamanını seçmiyorsun) Bu sorulara verilen cevaplardan dolayı İnsanın bizzat kendisi yaratıcının kendisi olmadığının kanıtıdır, babası, dedesi, atalarıda KENDİLERİNİ YARATMAMIŞLARDIR. Hiç bir bitki veya ağaç yahut hayvan kendi kendilerini var etmemiştir. VARLIĞIMIZ KENDİMİZDEN DEĞİLSE VARLIĞIMIZIN KAYNAĞI NEDİR? (Doğa, Şans eseri, insanüstü- doğaüstü güç) Bütün bu delillere bakıldığında sonsuzlukta var olan İLK NEDENE, Tabiatta bilebildiğimiz görünebilir varlıklardan tamamen farklı olan ve tüm varlıkların varlık nedeni olan yani onları yaratan bir İLK VARLIĞA inanmak zorunlu olmaktadır. Ne olduğunu anlamaya çalışırken yıllar geçti ve gidiyoruz. Neden burdayız? Bilmiyorum. Bir şey biliyorum Gayemiz sefa sürmek değil. Dünyada olmamın bir amacı olması gerekir diye düşünüyorum. Bu amacın dünyayla sınırlı olmadığına, dünyaya ait olmadığına inanıyorum. (Bir amacımızın olduğunu düşünmek mantıklımıdır? Neden bir amacımız olduğunu varsayalım? Hangi amaç için hayatta kalmaya çalışıyoruz?) YAŞAMA MARUZ KALDIK YADA KENDİMİZİ BURDA BULDUK: Kendimizi ve Kendimizi bulduğumuz yada maruz kaldığımız yeri nasıl tanımlayabiliriz? (İnsan nedir? Dünya nasıl bir yerdir?) İnsan kendini tanımlayabilirmi yoksa dışardan bir göze tanımlamak için bir göze ihtiyaç varmıdır? İnsanın kendini tanımlayabilirse bu tanımlamasını sınırı neresidir? İnsanın kendini bulduğu, yaşama maruz kaldığı yer ile ilişkisi nasıldır? İnsanın kendinde olan özellikleri ile kendini bulduğu, maruz kaldığı yeri tanımaya başladıkça, keşfetmeye başladıkça görmediği, tanımlayamadığı şeylere ulaşabilirmi? İNSANI ve MARUZ KALDIĞI, KENDİNİ BULDUĞU YASAMI SİZCE EN İYİ AÇIKLAYAN AÇIKLAMA NEDİR?
Hocam katılmıyorum size Dücane Cündioğlu da ateist olmak zor iş diyor, daha doğrusu basitçe ateist olanları değersiz görüyor düşünerek araştırarak olmalı diyor. Ama katılamıyorum. Dinler o kadar yamalı ki bir delik bulmak çok kolay ve hemen deist sonrasında agnostik olmak mümkün. Çoğu insan bu delikleri görünce tevil ediyor vesvese diyor cesaret edemiyor oradan çıkmaya. Sosyal çevresi uygunsa çok rahat agnostik olabilir. Bu kişiye aydınlanma katmayabilir gider başka yerde ırkçılık yapar, ideolojisi olur, komplo teorilerine inanır, medya tarafından kolayca manipüle edilir, bilimsel araştırmayı bilmez iki tarih kitabını okuyunca atlar hemen falan yani başka dogmalar bulur kendine. Yıllar sonra dinlerin sahte olduğu gerçeğini bulanlar 16 yaşındaki çocukların aynı gerçeği hemencecik bulmasını küçümsüyor ama çok okuma yada zeka gerektiren bir şey değil bu. Bazı gençler Bugün agnostik olup yarın ikna edilip dine girebilir tabi, kölelik mevzusunda anakronik bakış bu argümanı fln diyince, tarihsel bu fln diyip ikna ediyor tarikat ve cemaatler rahatça
TEİST VE ATEİST BAKIŞ AÇILARININ ARKAPLANI ÜZERİNE DİL VARLIK İLİŞKİSİNDE 3 TANE TEMEL ÖĞE VARDIR: 1- ÖZNE OLAN İNSAN VAR. 2- İNSANIN DIŞINDA BİR VARLIK VAR. 3- İNSAN, KENDİ DIŞINDAKİ GERÇEKLİĞİ ANLAMAYA ÇALIŞIR. BU ANLAMA ÇABASINDAKİ İRTİBATI KURAN DİL, YANİ KELİMELER VAR. İNSAN ZİHNİNDEKİ ŞEY, YANİ DIŞ DÜNYADAKİ VARLIĞI NE ÖLÇÜDE İFADE EDEBİLİYOR? EĞER BİZ DIŞ DÜNYADAKİ VARLIĞI, DUYU ORGANLARIMIZLA GÖRÜYORSAK, HİSSEDİYORSAK ONU KEŞFETMİŞ OLUYORUZ. KEŞFEDİLEN VARLIĞI DENEYİMLEYEREK ZAMAN, MEKAN İÇERİSİNDE KAVRAMLAŞTIRMA SÜRECİNE GİRİYORUZ. İNSANLARIN VARLIĞA BAKIŞLARI, VARLIĞI YORUMLAYIŞLARI, DÜNYAYI EVRENİ AÇIKLAMA TARZLARI İNSANI EN SON OLARAK İNANIYORUM YADA İNANMIYORUM NOKTASINA GETİRİYOR. HER ŞEY BURADAN İBARET YADA BURADAN İBARET DEĞİL NOKTASINA GETİRİYOR. BU FARKLILIKLAR VE KARŞITLIKLAR BUNLARDAN OLUŞUYOR. ÖRNEĞİN HAYAT NEDİR, BİZ NASIL VAROLDUK DİYE SORDUĞUNUZDA; HERKES KENDİSİ GİBİ BAKMAYABİLİR DÜNYAYA YADA VARLIĞA. İNANAN İNSAN “YARATILIŞ” OLARAK AÇIKLIYOR. TANRININ YARATILIMI OLARAK AÇIKLIYOR. BİZ KENDİ KENDİMİZE VAROLAMAZDIK. KENDİ KENDİMİZE BU ŞEKLE GELEMEZDİK. HAYATIN BİZE TANRI TARAFINDAN BAHŞEDİLDİĞİNİ SÖYLEYEREK BİR ANLAM YÜKLER. SOMUT BİR YARATICI GÖREMESEDE VARLIK OLARAK İÇTİĞİ SUDA,YEDİĞİ EKMEKTE, SOLUDUĞU HAVADA BAKTIĞI HER ŞEYDE ONU HATIRLAYACAK, ONU GÖRECEK. İNANMAYAN İNSANIN “YARATILIŞ” DİYE BİR DÜŞÜNCESİ YOK. VARLIĞIN YARATILIŞ DÜŞÜNCESİNE SAHİP DEĞİL, ONU KABULLENMİYOR, ONA KARŞI. KAFASINDA YOKTAN YARATMA DİYE BİR KONSEPT YOK. OLAN BİTENİN KENDİ İÇİNDE, KENDİ KOŞULLARIYLA BU HALE GELDİĞİNİ SÖYLÜYOR. BİR ŞEKİLDE VAR OLDUK, BİR ŞEKİLDE CANLILIK MEYDANA GELDİ. BUNA FİZİK ÖTESİ, DOĞA ÜSTÜ BİR ANLAM YÜKLEMENİN BİR ANLAMI YOK. VARLIĞI, DÜNYAYI VE YAŞAMI TAMAMEN DOĞAL BİR SÜREÇ OLRAK DÜŞÜNÜYORSANIZ, KUTSAL BİR ANLAM YÜKLEMİYORSANIZ BAMBAŞKA BİR AÇIYLA DEĞERLENDİRECEKSİNİZ. İŞ BURDA BAŞLIYOR. ÇOK KESKİN BİR BAKIŞ AÇISI FARKLILIĞI VAR. EĞER BİRİSİ BİR YARATICI VAR DİYORSA, HAYATA O GÖZLE BAKIYORSA “YAŞAMIN BÜTÜN DETAYLARINI” ONUNLA AÇIKLAR. YARATICI YOK DİYORSA, DOĞAYI KENDİSİYLE AÇIKLAMA YOLUNA GİDECEK. BU İKİ DURUŞUN, FARKLILIĞIN ARKA PLANI BÖYLEDİR. BU İKİ DURUŞU DEĞERLENDİRİRKEN, BUNLARIN ARKASINDAKİ DERİN DÜŞÜNCEYİ YAKALAMAK LAZIM. AKSİ TAKDİRDE BU YARGILAMAYI VE TARTIŞMAYI BİR YERE VARDIRAMAYIZ. BU İKİ BAKIŞ AÇISININ BİR ARAYA YAN YANA GELDİĞİ ANDA BİRBİRİNİ İKNA ETMESİ ÇOK ZOR GÖRÜNÜYOR. OLANDA BU. BU İKİ TARAF, BU İKİ DURUŞ BİR İLETİŞİM SORUNU YAŞIYOR. DAYATMALAR, TARTIŞMALAR, SORUNLAR BU İLETİŞİM SORUNUNDAN KAYNAKLANIYOR. ATEİST KONUŞACAK BİR ŞEY YOK DERKEN, TEİST TARAF NİÇİN BAKMIYORSUN, NİÇİN GÖRMÜYORSUN DİYEREK KONUŞMAYA, TARTIŞMAYA GİRİYOR. TEİST AÇISINDAN, ÖTEKİNİN GÖRMESİ GEREKEN BİR YARATILIŞ VAR, TANRISAL (İNSAN ÜSTÜ) YARATILIŞLAR VAR. ATEİST TARAFINDAN, GÖRÜLECEK HİÇ BİR ŞEY YOK. BUNLARA FİZİK ÖTESİ, DOĞA ÜSTÜ BİR ANLAM YÜKLEMENİN BİR ANLAMI YOK. OLAN BİTEN KENDİ İÇİNDE, KENDİ KOŞULLARIYLA BU HALE GELDİĞİNİ SÖYLEYECEK. PEKİ FARK NE? EĞER BİR İNSAN DOĞAYA, VARLIĞA, KENDİNE VEYA HERHANGİ BİR ŞEYE BAKTIĞINDA ONU AŞIP, ÖTESİNE GEÇİP GÖRDÜĞÜMÜZ GERÇEKLİĞİN BİR ÜST GERÇEKLİĞİNİ DÜŞÜNEBİLİYORSA (GAYP ALEMİNİ) BURADAN BİR YARATICIYA GİDEBİLİYORSA GÖRDÜĞÜYLE, BAKTIĞIYLA YETİNMİYOR DEMEKTİR. TEİST, GÖRDÜĞÜYLE,BAKTIĞIYLA YETİNMİYOR ÖTESİNE GEÇİYOR. (BUNA DİNİMİZDE İMAN DENİYOR) ATEİST, GÖRDÜĞÜYLE, BAKTIĞIYLA YETİNİYOR. GÖRÜNENLERİN ÖTESİNE GEÇME DUYGUSU, DÜŞÜNCESİ, HAMLESİ HİÇTE KÜÇÜMSENMEMELİ. (TEİST, ATEİSTE NİÇİN BENİM GİBİ GÖRMÜYORSUN, BENİM GİBİ HİSSETMİYORSUNDA DİYEMEZ.) HER İKİ BAKIŞIN BİR DURUŞU VAR. BU DURUŞUN ALTINDA BİR DÜŞÜNCE VAR. Göklerde ve yerde nice AYETLER (Allah'ı birliğini ve gücünü gösteren kanıtlar, işaretler ve belgeler) var ki yanından dikkatsizce geçerler. YUSUF 105 GÖRÜP GÖRMEME ÖZGÜRLÜĞÜ VERİLMİŞ. İNSAN NEDİR? TEİST: TANRININ; AKIL, MANTIK, VİCDAN VERDİĞİ YARATIĞIDIR. BEDENSEL OLARAK ÖLÜMLÜ OLAN TANRISAL ALANDAN GELEN RUHU ÖLÜMSÜZ OLAN BİR CANLI. ATEİST: DOĞAL SÜREÇLERLE KENDİ KENDİNE OLUŞMUŞ DOĞAL BİR VARLIK. ÖLÜM NEDİR? TEİST: ÖLÜM SONSUZ HAYATA GEÇİŞ. ATEİST: ÖLÜM SONDUR. İKİ İNSAN VAR. BİRİ İNANIYOR, BİRİ İNANMIYOR. İNANIP YADA İNANMAMANIN ALTINDA DERİN BİR FELSEFE YATIYOR.
Kur'an, Allah'ın insanlara yönelik sözleridir. O bir insanın sözü olamayacak niteliklere sahiptir. Kur'an, üslubu ve içeriği bakımından akıllara durgunluk veren, hayrette bırakan büyük ve ebedi bir mucizedir. Diğer peygamberlerin mucizeleri, dönemleri geçince bittiği, onları yalnız o dönemde yaşayanlar gördüğü halde, Kur'an mucizesi kıyamete kadar sürecektir. Kur'an-ı Kerim hem söz hem de mana yönünden mucizedir ve eşsizdir. Onun söz yönünden mucize oluşu, Arap edebiyatının en üst noktada olduğu bir dönemde inmesine rağmen, Araplara kendisinin bir benzerini getirmeleri için meydan okumuş olması, onları bu konuda aciz bırakmasıdır: “De ki: Andolsun, bu Kur'an'ın bir benzerini ortaya koymak üzere insanlar ve cinler bir araya gelseler, birbirlerine destek de olsalar, onun benzerini ortaya getiremezler.” (İsra, 17/88) "Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun benzeri bir sure getirin. Eğer iddianızda doğru iseniz Allah'tan başka şahitlerinizi (yardımcılarınızı) çağırın. Bunu yapamazsanız -ki elbette yapamayacaksınız- yakıtı, insan ve taş olan cehennem ateşinden sakının...” (Bakara: 2/23-24; ayrıca bk. Hud: 11/13; Tur: 52/33-34) Kur'an-ı Kerim mana yönüyle de mucizedir. Hz. Muhammed (asm)'in okuma yazma bilmeyen bir kimse iken, Allah'tan aldığı vahiy ile insanlara bildirdiği Kur'an, en yüksek gerçekleri de kapsamaktadır, İster pozitif ister sosyal bilimler alanında, insanlığın asırlar sonra ulaştığı gerçekler, asırlar önce Kur'an tarafından haber verilmiş, hiçbir buluş, onun getirdiklerinin aksini ortaya koyamamıştır. Aksine bilimsel gelişmeler, Kur'an'ın anlaşılmasını kolaylaştırmıştır.
Hayatın anlamlandırılması için din uydurmak ya da açıkça yalan söylemek, üstelik bu yalanı bilerek insanların kendilerine söylemeleri "anlamlandırmak" ifadesi ile söylenemez. Hayatın anlamını insanlar ölüm karşısında ararlar ve bu noktada kendilerine yalan söyleyecek veya yalan olabilecek şeyleri de elerler. Ölüm sonrası hayatın yok olduğu, yaşamın yalnızca bu kısa dünya hayatına ait olduğu düşüncesi de insanlar tarafından hayat gerçekliğinin kuşatıcılığı ve insan doğasında mevcut olan güçlü ebedilik arzusu ve bir kere açığa çıkan varlığın yok olması düşüncesinin akıldan uzak oluşu gibi faktörlerle elenmiştir. Tam anlamıyla bir düzen ve harmoniye sahip alemin tesadüfî ve sahipsiz olduğu düşüncesi de akıl tarafından anlamlandırma işlemi sırasında doğal yollardan elenmiştir. Peygamberler ise, insan doğasının bu makul yapısı üzerine akla dayalı bir teklifle gelmişler ve elenmiş anlamsız tesadüf ya da pek çok ilahlar gibi saçmalıkların yerine aklın, duyguların ve evrensel gerçekliklerin birbiri ile uyum içinde olduğu tevhit hakikatinin hayatın gerçek anlamı olarak sunmuşlardır. Bu, kişinin kabulü ile onun için hayatı boşluktan ve gerçeğe ait bilinçsizlikten kurtaracak bir süreç olduğu için de özgür iradeye ve akla dayalı bir teklif olmuştur. Doğadan gittikçe ayrışarak sanal dünyalarda ve ego girdaplarında kaybolan kişilerin bu tür ateist kuruntuları, hakikat karşıtı psikoz ve sanrılar olarak yaşamı değersizleştiren ve anlamsızlaştıran etkilere sahiptir.
Kur’ân vasıtasıyla, onun gerek fert gerekse, Ad, Semud ve İrem kavimleri gibi geçmiş toplumlara ait verdiği haber ve bilgilerin hiçbiri, on dört asırdır yapılan ilmî araştırmalar ve arkeolojik kazılarla yalanlanamamış; hatta, tam tersine her geçen gün yeni buluş ve gelişmelerle doğrulanmıştır. Ayrıca o, anlattıklarını, sadece tarihte kalmış hikâyeler olarak değil, yaşanmış bu hadiseleri ders çıkarılması gereken birer ibret sahnesi olarak takdim etmiştir. Acaba, okuma yazması olmayan Peygamber Efendimiz’in (aleyhissalatu vesselâm), -hem kendi zamanındaki hem de gelecekteki ilim adamları ve mahfilleri karşısında- Tevrat ve İncil gibi ilahî kaynaklı mukaddes kitapları kendinden emin bir şekilde kritiğe tâbi tutup, doğrularını tasdik, yanlış ve muharref yanlarını tashih etmesi, O’nun bir peygamber olmasından başka ne ile izah edilebilir? 2. Onun -Kur’ân’da bildirilenler hariç- ileride vuku bulacağını söylediği gaybî haberlerden birkaçını burada zikredebiliriz: Bedirde Peygamber Efendimizin (aleyhissalatu vesselâm) savaş öncesinde -Ebu Cehil, Utbe, Şeybe ve Velid gibi- inkârcıların ileri gelenlerinin öleceklerini yerleriyle birlikte haber vermesi ve bu durumun aynen gerçekleşmesi; vefatından sonra ailesi içinde kendisine ilk kavuşacak olanın Fatıma (r.a.) olacağının haber verilmesi ve altı ay sonra kızının babasına kavuşması; Hz. Hasan daha küçük bir yaşta iken, ona işaretle “Bu benim evladım Hasan, o seyyiddir, Allah onunla iki azim topluluğu birbiriyle sulh ettirecektir.” (Buhari, Fiten 20, Sulh 9, Menakib 25) buyurması ve bu durumun ileride aynıyla tahakkuk etmesi; Ammar b. Yasir’in vuku bulacak bir fitne içinde şehid edileceğinin haber verilmesi; annesi tarafından akrabası olan Ümmü Haram’ın ileride bir sefere iştirak edeceğini haber vermesi ve bu haberin Kıbrıs seferiyle gerçekleşmesi… Peygamber Efendimizin (aleyhissalatu vesselâm) uzak istikbale ait verdiği haberler de söz konusudur ki, bu haberler yorum isteyen haberler olması yönüyle bu çalışmanın hacmini aşmaktadır. Hasılı, kendisinden asırlar önce vuku bulmuş ve bulacak olan olayları tam bir doğruluk ve mükemmel bir üslup ile nakleden bu ümmî Zat’ın önünde bir kere daha eğilip "Sen Allah’ın Rasûlüsün." demekten öte, önümüzde başka bir yol kalmıyor.
yanlış hatırlamıyorsam bu adam ölmeden önce bütün yazdıklarının yanlış olduğunu, Allah'ın var ve 1 olduğunu bulduğunu yazıyordu. Kaynak bulamadım . Bulursam ekleyeceğim ia.
''Bilgi umudu ortadan kaldırıyor da korkuyu ortadan kaldırmıyor'' katılıyorum bu ifadeye
Hocam; Sizi sosyal medyadan ve tv den takip etmeye çalışıyorum.Olguları ve olayları çok iyi analiz ettiğinizi ve konuları halkın anlayacağı dilde aktardığınızı görüyor ve çok takdir ediyorum.Bu bağlamda, sizin anadolu da bir üniversite de , kısıtlı bir çevrede sesinizi yeterince duyuramadığınızı düşünüyorum.Sesinizi kitlelere duyurmanız için daha fazla aktif olmanızı öneriyorum.Bu hem ülkemiz , hem milletimiz için çok önemli. Lütfen çeşitli kişilerle bağlantı kurup, daha çok tv ye çıkmaya çalışın.Başarılarınız devamını dilerim.
hocam🤙🌈👏
Eleştirinizle bağlı sorum olacaktı hocam. Peki eğer dönemin gözüyle yaklaşırsak da kurana bu sefer evrensellik çöp oluyor. Yani o din bir coğrafiyanın, bir dönemin içine sıkışıp kalıyor. Kuranın da iddia etdiği gibi sonsuz güçlü sonsuz akıllı bir tanrının kitabı bu şekilde göndermesi çelişki olmuyor mu? Ve ayrıca bütün dinlere tarihinin şartları altında baka biliriz, o zaman bütün dinler tarihine , coğrafiyasına göre haklı olmuş oiur. O zaman da bizim islamda kalma nedenimiz müslüman bir toplum içinde doğup, çocukluktan beri bize bu dinin dayatılması olmuyor mu? Sorularımı cevaplarsanız çok sevinirim. Saygılar.
Bir metin evrensel demekle, onu Tanrı'ya iliştirmekle evrensel olmuyor. Kuran 7. yüzyıl Araplarının, dili, kültürü, bilişsel yetileri, bilgi birikimleri, üretim ilişkileri ve değerleri ekseninde konuşan bir metin. Bu apaçık. Burdan ötesi kişiye kalıyor. Kişi kararını kendisi verir. Bunu görüp hala inanan da var, bundan dolayı reddeden de. Bizim inanma isteğimiz realiteyi maalesef değiştirmiyor. Metni teville modernize edenler de var, ama onlar Kuranı yeniden yazıyorlar, varolanı değil olması gerektiğini hayal ettiklerini metne yansıtıyorlar. İslamda kalıp kalmamak bireysel bir karar. Ama kalsak bile, islamın pek çok yargısını tarihte bırakmak zorunlu görünüyor. Bırakmak istemeyenler, İslamın ilkel bir görünümde kalmasına hizmet etmiş oluyorlar. İŞİD, HİZBULLAH, EL KAİDE, SELEFİLER vb. gibi. Sonuç İslamofobia.
Çok teşekkür ederim hocam, cevaplandırdığınız için. Biz her ne kadar ilkel desek de gümümüzde islam şeriatının en iyi yönetim şekli olduğunu, toplumdal düzeni en iyi sağlayan şey olduğunu söyleyenler var. Anlayamıyorum böyle söyleyenleri, sizce günümüzün yönetim şekli, ceza sistemi falan islam şeriatı ilə karşılaştırla bilir mi? Umarım yormadım, bezdirmedim sizi tekrar teşekkürler
7. yüzyıl ananeleriyle modern yasaları karşılaştımak mümkün mü?
@@Hasan_Aydin_55 Bence kesinlikle hayır. O yüzden biri öyle bir şey söylediğinde garipsiyorum, nasıl böyle düşüne biliyorlar diye.
TEİST VE ATEİST BAKIŞ AÇILARININ ARKAPLANI ÜZERİNE
DİL VARLIK İLİŞKİSİNDE 3 TANE TEMEL ÖĞE VARDIR:
1- ÖZNE OLAN İNSAN VAR.
2- İNSANIN DIŞINDA BİR VARLIK VAR.
3- İNSAN, KENDİ DIŞINDAKİ GERÇEKLİĞİ ANLAMAYA ÇALIŞIR. BU ANLAMA ÇABASINDAKİ İRTİBATI KURAN DİL, YANİ KELİMELER VAR.
İNSAN ZİHNİNDEKİ ŞEY, YANİ DIŞ DÜNYADAKİ VARLIĞI NE ÖLÇÜDE İFADE EDEBİLİYOR?
EĞER BİZ DIŞ DÜNYADAKİ VARLIĞI, DUYU ORGANLARIMIZLA GÖRÜYORSAK, HİSSEDİYORSAK ONU KEŞFETMİŞ OLUYORUZ. KEŞFEDİLEN VARLIĞI DENEYİMLEYEREK ZAMAN, MEKAN İÇERİSİNDE KAVRAMLAŞTIRMA SÜRECİNE GİRİYORUZ.
İNSANLARIN VARLIĞA BAKIŞLARI, VARLIĞI YORUMLAYIŞLARI, DÜNYAYI EVRENİ AÇIKLAMA TARZLARI İNSANI EN SON OLARAK İNANIYORUM YADA İNANMIYORUM NOKTASINA GETİRİYOR.
HER ŞEY BURADAN İBARET YADA BURADAN İBARET DEĞİL NOKTASINA GETİRİYOR.
BU FARKLILIKLAR VE KARŞITLIKLAR BUNLARDAN OLUŞUYOR.
ÖRNEĞİN HAYAT NEDİR, BİZ NASIL VAROLDUK DİYE SORDUĞUNUZDA;
HERKES KENDİSİ GİBİ BAKMAYABİLİR DÜNYAYA YADA VARLIĞA.
İNANAN İNSAN “YARATILIŞ” OLARAK AÇIKLIYOR. TANRININ YARATILIMI OLARAK AÇIKLIYOR.
BİZ KENDİ KENDİMİZE VAROLAMAZDIK. KENDİ KENDİMİZE BU ŞEKLE GELEMEZDİK.
HAYATIN BİZE TANRI TARAFINDAN BAHŞEDİLDİĞİNİ SÖYLEYEREK BİR ANLAM YÜKLER.
SOMUT BİR YARATICI GÖREMESEDE VARLIK OLARAK İÇTİĞİ SUDA,YEDİĞİ EKMEKTE, SOLUDUĞU HAVADA BAKTIĞI HER ŞEYDE ONU HATIRLAYACAK, ONU GÖRECEK.
İNANMAYAN İNSANIN “YARATILIŞ” DİYE BİR DÜŞÜNCESİ YOK. VARLIĞIN YARATILIŞ DÜŞÜNCESİNE SAHİP DEĞİL, ONU KABULLENMİYOR, ONA KARŞI. KAFASINDA YOKTAN YARATMA DİYE BİR KONSEPT YOK.
OLAN BİTENİN KENDİ İÇİNDE, KENDİ KOŞULLARIYLA BU HALE GELDİĞİNİ SÖYLÜYOR.
BİR ŞEKİLDE VAR OLDUK, BİR ŞEKİLDE CANLILIK MEYDANA GELDİ.
BUNA FİZİK ÖTESİ, DOĞA ÜSTÜ BİR ANLAM YÜKLEMENİN BİR ANLAMI YOK.
VARLIĞI, DÜNYAYI VE YAŞAMI TAMAMEN DOĞAL BİR SÜREÇ OLRAK DÜŞÜNÜYORSANIZ, KUTSAL BİR ANLAM YÜKLEMİYORSANIZ BAMBAŞKA BİR AÇIYLA DEĞERLENDİRECEKSİNİZ.
İŞ BURDA BAŞLIYOR.
ÇOK KESKİN BİR BAKIŞ AÇISI FARKLILIĞI VAR.
EĞER BİRİSİ BİR YARATICI VAR DİYORSA, HAYATA O GÖZLE BAKIYORSA “YAŞAMIN BÜTÜN DETAYLARINI” ONUNLA AÇIKLAR.
YARATICI YOK DİYORSA, DOĞAYI KENDİSİYLE AÇIKLAMA YOLUNA GİDECEK.
BU İKİ DURUŞUN, FARKLILIĞIN ARKA PLANI BÖYLEDİR.
BU İKİ DURUŞU DEĞERLENDİRİRKEN, BUNLARIN ARKASINDAKİ DERİN DÜŞÜNCEYİ YAKALAMAK LAZIM.
AKSİ TAKDİRDE BU YARGILAMAYI VE TARTIŞMAYI BİR YERE VARDIRAMAYIZ.
BU İKİ BAKIŞ AÇISININ BİR ARAYA YAN YANA GELDİĞİ ANDA BİRBİRİNİ İKNA ETMESİ ÇOK ZOR GÖRÜNÜYOR. OLANDA BU.
BU İKİ TARAF, BU İKİ DURUŞ BİR İLETİŞİM SORUNU YAŞIYOR.
DAYATMALAR, TARTIŞMALAR, SORUNLAR BU İLETİŞİM SORUNUNDAN KAYNAKLANIYOR.
ATEİST KONUŞACAK BİR ŞEY YOK DERKEN, TEİST TARAF NİÇİN BAKMIYORSUN, NİÇİN GÖRMÜYORSUN DİYEREK KONUŞMAYA, TARTIŞMAYA GİRİYOR.
TEİST AÇISINDAN, ÖTEKİNİN GÖRMESİ GEREKEN BİR YARATILIŞ VAR, TANRISAL (İNSAN ÜSTÜ) YARATILIŞLAR VAR.
ATEİST TARAFINDAN, GÖRÜLECEK HİÇ BİR ŞEY YOK.
BUNLARA FİZİK ÖTESİ, DOĞA ÜSTÜ BİR ANLAM YÜKLEMENİN BİR ANLAMI YOK.
OLAN BİTEN KENDİ İÇİNDE, KENDİ KOŞULLARIYLA BU HALE GELDİĞİNİ SÖYLEYECEK.
PEKİ FARK NE?
EĞER BİR İNSAN DOĞAYA, VARLIĞA, KENDİNE VEYA HERHANGİ BİR ŞEYE BAKTIĞINDA ONU AŞIP, ÖTESİNE GEÇİP GÖRDÜĞÜMÜZ GERÇEKLİĞİN BİR ÜST GERÇEKLİĞİNİ DÜŞÜNEBİLİYORSA (GAYP ALEMİNİ) BURADAN BİR YARATICIYA GİDEBİLİYORSA GÖRDÜĞÜYLE, BAKTIĞIYLA YETİNMİYOR DEMEKTİR.
TEİST, GÖRDÜĞÜYLE,BAKTIĞIYLA YETİNMİYOR ÖTESİNE GEÇİYOR. (BUNA DİNİMİZDE İMAN DENİYOR)
ATEİST, GÖRDÜĞÜYLE, BAKTIĞIYLA YETİNİYOR.
GÖRÜNENLERİN ÖTESİNE GEÇME DUYGUSU, DÜŞÜNCESİ, HAMLESİ HİÇTE KÜÇÜMSENMEMELİ.
(TEİST, ATEİSTE NİÇİN BENİM GİBİ GÖRMÜYORSUN, BENİM GİBİ HİSSETMİYORSUNDA DİYEMEZ.)
HER İKİ BAKIŞIN BİR DURUŞU VAR. BU DURUŞUN ALTINDA BİR DÜŞÜNCE VAR.
Göklerde ve yerde nice AYETLER (Allah'ı birliğini ve gücünü gösteren kanıtlar, işaretler ve belgeler) var ki yanından dikkatsizce geçerler.
YUSUF 105
GÖRÜP GÖRMEME ÖZGÜRLÜĞÜ VERİLMİŞ.
İNSAN NEDİR?
TEİST: TANRININ; AKIL, MANTIK, VİCDAN VERDİĞİ YARATIĞIDIR.
BEDENSEL OLARAK ÖLÜMLÜ OLAN TANRISAL ALANDAN GELEN RUHU ÖLÜMSÜZ OLAN BİR CANLI.
ATEİST: DOĞAL SÜREÇLERLE KENDİ KENDİNE OLUŞMUŞ DOĞAL BİR VARLIK.
ÖLÜM NEDİR?
TEİST: ÖLÜM SONSUZ HAYATA GEÇİŞ.
ATEİST: ÖLÜM SONDUR.
İKİ İNSAN VAR. BİRİ İNANIYOR, BİRİ İNANMIYOR.
İNANIP YADA İNANMAMANIN ALTINDA DERİN BİR FELSEFE YATIYOR.
Hocam selamlar. Dücane Cündioğlu ile tanışık mısınız? Kendisiyle fikir teatisi yaptığınız oldu mu? Zira benzer konulara benzer yaklaşımlarınız var. Son olarak bu videonuzda ülkemiz ateizmlerine de benzer şekilde eleştiri getirdiğinizi gördüm.
Videolarin cogunu izledim. Bukadar uzun konusmalar icerisinde neredeyse hic kendini tekrarlamadan surekli yeni bilgi verebilmek profosor olmayi gerektiriyor heralde :)
Tesekkurler guzel bir programdi.Şunu söylemek isterim Din insanileştirildiği kadar anlaşilir ve bir okadarda tahrif edilir...
Ben menzildeyken oda arkadaşım duş alırken paçalı don ve atletle duş aliyordu bu arada duş kapalı kimse görmüyor en son sordum neden böyle yapiyorsun günah dedi melekler görüyor falan diye ...
Peki sorsaydın sıçtığı zaman görmüyorlar mı?
@@mezopotamya8917 :D hiç güleceğim yoktu yav haline üzüldüm için hiçbirşey demedim
Ateist olmak için neden donanımlı olmak gerekir ? Sorusu için subjektif bir yorum yapıcam kişi daha önceden dindarsa özellikle sonradan ateist olduysa bir boşluk ve eksiklik hisseder onun için çok sancılı bi süreç olabilir ve kişi bu boşluğu doldurmayıp hayatın anlamını kendisi için bulamazsa depresiyon bunalım belki intihara kadar gider yani uzun lafın kısası öyle ben inanmıyorum demekle bunlar masal demekle bitmiyor olay insan kendini yeniden yapılandırıyor hayatı köklü bir şekilde değişiyor fakat bir dine inanmak için iman yeterli tek yapman gereken dinini iyi bilip bunu benimsemen ibadetleri kalpten gelerek yapman yeterli
peki siz müslüman mısınız
İslamı bilmek Ateizmin yoluna çıkmayı başlatır. İslamcıların iktidarda olduğu hangi ülke geri kalmış ve yoksul değil ki! Yöneticileri Müslüman halkı Müslüman olan gelişmiş bir tane ülke var mı?
Peki bir Müslümanın insanca yaşamak için Avrupa’dan başka şansı var mı? Yok.. Bu böyle devam edemez. Müslümanlar Allah varsa bu da nedir? Diye sormaya çoktan başladı.
Bir batılı Hristiyan’ın daha iyi güzel ve mutlu yaşarım diye gidebileceği bir İslam ülkesi var mı? Hayır. Müslümanlar bile İslam ülkesinde yaşamak istemiyor.
@@oguzhan4925 Atatürk zamanındaki gibi devlet,Bilim ve Sekülerizm yolunda ilerleyecek ve halkın inancına karışılmayacaksa,kimin neye inandığı benim için farketmez.Yeter ki radikal dindarlar olmasın,inanan inanmayana ve inanmayan da inanana saygı duysun. Ben isterim ki herşey John Lennon 'un "Imagine" şarkısı gibi olsun.Fakat kimse bilmiyor ki herşeyden önce insan, insan olarak tanınsın ve sevilsin. Umarım bir gün her çeşit düşünce ve inanışa sahip bütün insanlar(zararlı olmayan), ülkemde huzur içinde bir arada yaşarlar.Benim ülkemden gitmek gibi bir şansım yok. Fakat gideni de yargılayacak değilim.
@@ayguneyup47 Radikal dindar diye bir şey yok İslamı bilen ve Müslüman olanla, İslamı bilmeyenler var. Bilmeyenler tehlike yaratmıyor sanılsa da, Yıllardır ülkenin ayağından dibe asılıyorlar. ABD ve Batı İslamı destekliyor çünkü sayesinde bizi kolay yönetiyorlar ve İslam sayesinde çoğrafya onlara rakip olamıyor.
@@oguzhan4925 Peki siz nasıl bir çözüm öneriyorsunuz bu konuda?
Hocam bu günkü fabrika o günkü kölenin acı ve işkencesini çekiyor mu ????
Saygılar...
35:29 Ölüm korkusu, tüm olayların başlangıcıdır.
Hasan Bey söylediklerinize tamamen katılıyorum. Kimse düşünceleri yüzünden öldürülmemeli. Teşekkürler
abla tam önemli noktalarda sözünüzü kesip ses ses üstüne bindiriyor hiç bi'şey anlaşılmıyor bazı yerlerde
inançlı biri olarak diyorum, bana göre inanmak çaba gerektirir inanmamak değil. bu yüzden inançsız, ateist insanların donanımlı olmaları gerektiği varsayımını mantıklı bulmuyorum. peygamberlik kavramı bile zaten toplumlarda bir şeylerin reddi, inkarı üzerine ortaya çıkmadı mı? demek ki kolay olan kabul etmemek, inanmamak.
Tam tersi . Çünkü yeni gelen bir öğretiyi kabul edebilmeniz için eskisini reddetmeniz gerekir...Not: Peygamber ateist topluma seslenmedi dindar bir topluma seslendi.
Ölüm beni korkutuyor.......
Hocam klasik ateistlere saglam gol attiniz
Antony Flew " Yanılmışım Tanrı Varmış"
Hocam merhaba birkac sey sorabilirmiyim.?
Kurani yeniden okuyanlar neden modernizmle yaftalaniyor??
Yani hem o cagin adamlarina bilgi birikimi kıt sınırli akillari dar ikna ve kandirilma olanaklari cok kolay cahil adamlar vs diye isnatlarda bulunulup (tabi genel gorus boyle) hemde bizim gibi sonraki nesilleri ayni zamanda o alim denilen adamlarin yorumlarina goruslerine kriterlerine mahkum etmek bak alimleriniz boyle soyluyor sizinki yeni bir din icat etmek demek ne kadar dogru??
Ayrica eger bu Alla h in kitabi ise burda kolay kolay anlasilacak (hukum ahkam emir yasaklardan bahsetmiyorum daha cok mitolojiye cevrilen daha soyut ayetleri kastediyorum) seylerin olmamasi gerekmez mi?
Neden atalarina bagli kalmayanlar belkide yanlis anlasildi diye silbastan okuyanlar bir caba icerisinde olanlar modernist kivirma vs ile suclaniyor??
Burdaki eskiye bagli kalacaksiniz onlar ne demisse odur kivirmayin kabul edin dusuncesinin delili ayeti nedir??
Tam tersine atalariniz ya yaniliyorsa ayetleri varken bunlari sorgulayin ayetleri varken hemde .lutfen cevaplarsaniz sevinirim.tesekkurler sayin hocam
EKEV AKADEMİ DERCİSİ Yıl: 10 Sayı: 27 (Bahar 2006)------ 37
İSLAM MODERNİZMİ:
TÜRKİYE'DEKi YANSIMALARI VE İŞLEVLERi
Hasan AYDIN(*) adlı yazımı okumanızı öneririm. Orada bu sorun tartışılıyor. Makaleye googleda arayarak ulaşabilirsiniz. slm.
Teşekkur ederim hocam bu aksam okuyacagim
👏
Dindar olmak için hiçbir entellektüel bilgi olması gerekmezken ateist olmak için neden entellektüel bilgi gerekir .
Varsayılan olarak çoğu insanda nihilizm hakimdir. Herhangi bir şey olmak için çaba vermekten ve entelektüel bilgi edinmekten kaçış mümkün değildir. Nihilizm ise tembel insanın dayanağı, ben nihilistim demese bile nihilisttir çoğu insan. Müslümanların %99'u bile nihilist yaşıyor, adam inandığı tanrının kitabını okumuyor ancak kültürüne alıyor, değerler listesine alıyor. Hal böyle olunca gerçek değeri tartışılmamış bir dinin milyonlarca inananı oluyor. Haliyle bu iş bir yön işidir, böyle bir topluma neyin startını verirsen o şeyi alır büyütür ama yeter ki onun tembel yanına dokunma, nihilistçe yaşasın gitsin
Yaşamı biz seçmedik ona maruz kaldık.
Şaşkınız.
Bu yaşama kendi isteğimizle gelmedik, kendimizi burda bulduk.
(Cinsiyetini, aileni, ırkını, vatanını zamanını seçmiyorsun)
Bu sorulara verilen cevaplardan dolayı İnsanın bizzat kendisi yaratıcının kendisi olmadığının kanıtıdır, babası, dedesi, atalarıda KENDİLERİNİ YARATMAMIŞLARDIR.
Hiç bir bitki veya ağaç yahut hayvan kendi kendilerini var etmemiştir.
VARLIĞIMIZ KENDİMİZDEN DEĞİLSE VARLIĞIMIZIN KAYNAĞI NEDİR?
(Doğa, Şans eseri, insanüstü- doğaüstü güç)
Bütün bu delillere bakıldığında sonsuzlukta var olan İLK NEDENE, Tabiatta bilebildiğimiz görünebilir varlıklardan tamamen farklı olan ve tüm varlıkların varlık nedeni olan yani onları yaratan bir İLK VARLIĞA inanmak zorunlu olmaktadır.
Ne olduğunu anlamaya çalışırken yıllar geçti ve gidiyoruz.
Neden burdayız?
Bilmiyorum.
Bir şey biliyorum Gayemiz sefa sürmek değil.
Dünyada olmamın bir amacı olması gerekir diye düşünüyorum.
Bu amacın dünyayla sınırlı olmadığına, dünyaya ait olmadığına inanıyorum.
(Bir amacımızın olduğunu düşünmek mantıklımıdır?
Neden bir amacımız olduğunu varsayalım?
Hangi amaç için hayatta kalmaya çalışıyoruz?)
YAŞAMA MARUZ KALDIK YADA KENDİMİZİ BURDA BULDUK:
Kendimizi ve Kendimizi bulduğumuz yada maruz kaldığımız yeri nasıl tanımlayabiliriz?
(İnsan nedir?
Dünya nasıl bir yerdir?)
İnsan kendini tanımlayabilirmi yoksa dışardan bir göze tanımlamak için bir göze ihtiyaç varmıdır?
İnsanın kendini tanımlayabilirse bu tanımlamasını sınırı neresidir?
İnsanın kendini bulduğu, yaşama maruz kaldığı yer ile ilişkisi nasıldır?
İnsanın kendinde olan özellikleri ile kendini bulduğu, maruz kaldığı yeri tanımaya başladıkça, keşfetmeye başladıkça görmediği, tanımlayamadığı şeylere ulaşabilirmi?
İNSANI ve MARUZ KALDIĞI, KENDİNİ BULDUĞU YASAMI SİZCE EN İYİ AÇIKLAYAN AÇIKLAMA NEDİR?
🤙👏🌈
Hocam katılmıyorum size Dücane Cündioğlu da ateist olmak zor iş diyor, daha doğrusu basitçe ateist olanları değersiz görüyor düşünerek araştırarak olmalı diyor. Ama katılamıyorum. Dinler o kadar yamalı ki bir delik bulmak çok kolay ve hemen deist sonrasında agnostik olmak mümkün. Çoğu insan bu delikleri görünce tevil ediyor vesvese diyor cesaret edemiyor oradan çıkmaya. Sosyal çevresi uygunsa çok rahat agnostik olabilir. Bu kişiye aydınlanma katmayabilir gider başka yerde ırkçılık yapar, ideolojisi olur, komplo teorilerine inanır, medya tarafından kolayca manipüle edilir, bilimsel araştırmayı bilmez iki tarih kitabını okuyunca atlar hemen falan yani başka dogmalar bulur kendine. Yıllar sonra dinlerin sahte olduğu gerçeğini bulanlar 16 yaşındaki çocukların aynı gerçeği hemencecik bulmasını küçümsüyor ama çok okuma yada zeka gerektiren bir şey değil bu. Bazı gençler Bugün agnostik olup yarın ikna edilip dine girebilir tabi, kölelik mevzusunda anakronik bakış bu argümanı fln diyince, tarihsel bu fln diyip ikna ediyor tarikat ve cemaatler rahatça
TEİST VE ATEİST BAKIŞ AÇILARININ ARKAPLANI ÜZERİNE
DİL VARLIK İLİŞKİSİNDE 3 TANE TEMEL ÖĞE VARDIR:
1- ÖZNE OLAN İNSAN VAR.
2- İNSANIN DIŞINDA BİR VARLIK VAR.
3- İNSAN, KENDİ DIŞINDAKİ GERÇEKLİĞİ ANLAMAYA ÇALIŞIR. BU ANLAMA ÇABASINDAKİ İRTİBATI KURAN DİL, YANİ KELİMELER VAR.
İNSAN ZİHNİNDEKİ ŞEY, YANİ DIŞ DÜNYADAKİ VARLIĞI NE ÖLÇÜDE İFADE EDEBİLİYOR?
EĞER BİZ DIŞ DÜNYADAKİ VARLIĞI, DUYU ORGANLARIMIZLA GÖRÜYORSAK, HİSSEDİYORSAK ONU KEŞFETMİŞ OLUYORUZ. KEŞFEDİLEN VARLIĞI DENEYİMLEYEREK ZAMAN, MEKAN İÇERİSİNDE KAVRAMLAŞTIRMA SÜRECİNE GİRİYORUZ.
İNSANLARIN VARLIĞA BAKIŞLARI, VARLIĞI YORUMLAYIŞLARI, DÜNYAYI EVRENİ AÇIKLAMA TARZLARI İNSANI EN SON OLARAK İNANIYORUM YADA İNANMIYORUM NOKTASINA GETİRİYOR.
HER ŞEY BURADAN İBARET YADA BURADAN İBARET DEĞİL NOKTASINA GETİRİYOR.
BU FARKLILIKLAR VE KARŞITLIKLAR BUNLARDAN OLUŞUYOR.
ÖRNEĞİN HAYAT NEDİR, BİZ NASIL VAROLDUK DİYE SORDUĞUNUZDA;
HERKES KENDİSİ GİBİ BAKMAYABİLİR DÜNYAYA YADA VARLIĞA.
İNANAN İNSAN “YARATILIŞ” OLARAK AÇIKLIYOR. TANRININ YARATILIMI OLARAK AÇIKLIYOR.
BİZ KENDİ KENDİMİZE VAROLAMAZDIK. KENDİ KENDİMİZE BU ŞEKLE GELEMEZDİK.
HAYATIN BİZE TANRI TARAFINDAN BAHŞEDİLDİĞİNİ SÖYLEYEREK BİR ANLAM YÜKLER.
SOMUT BİR YARATICI GÖREMESEDE VARLIK OLARAK İÇTİĞİ SUDA,YEDİĞİ EKMEKTE, SOLUDUĞU HAVADA BAKTIĞI HER ŞEYDE ONU HATIRLAYACAK, ONU GÖRECEK.
İNANMAYAN İNSANIN “YARATILIŞ” DİYE BİR DÜŞÜNCESİ YOK. VARLIĞIN YARATILIŞ DÜŞÜNCESİNE SAHİP DEĞİL, ONU KABULLENMİYOR, ONA KARŞI. KAFASINDA YOKTAN YARATMA DİYE BİR KONSEPT YOK.
OLAN BİTENİN KENDİ İÇİNDE, KENDİ KOŞULLARIYLA BU HALE GELDİĞİNİ SÖYLÜYOR.
BİR ŞEKİLDE VAR OLDUK, BİR ŞEKİLDE CANLILIK MEYDANA GELDİ.
BUNA FİZİK ÖTESİ, DOĞA ÜSTÜ BİR ANLAM YÜKLEMENİN BİR ANLAMI YOK.
VARLIĞI, DÜNYAYI VE YAŞAMI TAMAMEN DOĞAL BİR SÜREÇ OLRAK DÜŞÜNÜYORSANIZ, KUTSAL BİR ANLAM YÜKLEMİYORSANIZ BAMBAŞKA BİR AÇIYLA DEĞERLENDİRECEKSİNİZ.
İŞ BURDA BAŞLIYOR.
ÇOK KESKİN BİR BAKIŞ AÇISI FARKLILIĞI VAR.
EĞER BİRİSİ BİR YARATICI VAR DİYORSA, HAYATA O GÖZLE BAKIYORSA “YAŞAMIN BÜTÜN DETAYLARINI” ONUNLA AÇIKLAR.
YARATICI YOK DİYORSA, DOĞAYI KENDİSİYLE AÇIKLAMA YOLUNA GİDECEK.
BU İKİ DURUŞUN, FARKLILIĞIN ARKA PLANI BÖYLEDİR.
BU İKİ DURUŞU DEĞERLENDİRİRKEN, BUNLARIN ARKASINDAKİ DERİN DÜŞÜNCEYİ YAKALAMAK LAZIM.
AKSİ TAKDİRDE BU YARGILAMAYI VE TARTIŞMAYI BİR YERE VARDIRAMAYIZ.
BU İKİ BAKIŞ AÇISININ BİR ARAYA YAN YANA GELDİĞİ ANDA BİRBİRİNİ İKNA ETMESİ ÇOK ZOR GÖRÜNÜYOR. OLANDA BU.
BU İKİ TARAF, BU İKİ DURUŞ BİR İLETİŞİM SORUNU YAŞIYOR.
DAYATMALAR, TARTIŞMALAR, SORUNLAR BU İLETİŞİM SORUNUNDAN KAYNAKLANIYOR.
ATEİST KONUŞACAK BİR ŞEY YOK DERKEN, TEİST TARAF NİÇİN BAKMIYORSUN, NİÇİN GÖRMÜYORSUN DİYEREK KONUŞMAYA, TARTIŞMAYA GİRİYOR.
TEİST AÇISINDAN, ÖTEKİNİN GÖRMESİ GEREKEN BİR YARATILIŞ VAR, TANRISAL (İNSAN ÜSTÜ) YARATILIŞLAR VAR.
ATEİST TARAFINDAN, GÖRÜLECEK HİÇ BİR ŞEY YOK.
BUNLARA FİZİK ÖTESİ, DOĞA ÜSTÜ BİR ANLAM YÜKLEMENİN BİR ANLAMI YOK.
OLAN BİTEN KENDİ İÇİNDE, KENDİ KOŞULLARIYLA BU HALE GELDİĞİNİ SÖYLEYECEK.
PEKİ FARK NE?
EĞER BİR İNSAN DOĞAYA, VARLIĞA, KENDİNE VEYA HERHANGİ BİR ŞEYE BAKTIĞINDA ONU AŞIP, ÖTESİNE GEÇİP GÖRDÜĞÜMÜZ GERÇEKLİĞİN BİR ÜST GERÇEKLİĞİNİ DÜŞÜNEBİLİYORSA (GAYP ALEMİNİ) BURADAN BİR YARATICIYA GİDEBİLİYORSA GÖRDÜĞÜYLE, BAKTIĞIYLA YETİNMİYOR DEMEKTİR.
TEİST, GÖRDÜĞÜYLE,BAKTIĞIYLA YETİNMİYOR ÖTESİNE GEÇİYOR. (BUNA DİNİMİZDE İMAN DENİYOR)
ATEİST, GÖRDÜĞÜYLE, BAKTIĞIYLA YETİNİYOR.
GÖRÜNENLERİN ÖTESİNE GEÇME DUYGUSU, DÜŞÜNCESİ, HAMLESİ HİÇTE KÜÇÜMSENMEMELİ.
(TEİST, ATEİSTE NİÇİN BENİM GİBİ GÖRMÜYORSUN, BENİM GİBİ HİSSETMİYORSUNDA DİYEMEZ.)
HER İKİ BAKIŞIN BİR DURUŞU VAR. BU DURUŞUN ALTINDA BİR DÜŞÜNCE VAR.
Göklerde ve yerde nice AYETLER (Allah'ı birliğini ve gücünü gösteren kanıtlar, işaretler ve belgeler) var ki yanından dikkatsizce geçerler.
YUSUF 105
GÖRÜP GÖRMEME ÖZGÜRLÜĞÜ VERİLMİŞ.
İNSAN NEDİR?
TEİST: TANRININ; AKIL, MANTIK, VİCDAN VERDİĞİ YARATIĞIDIR.
BEDENSEL OLARAK ÖLÜMLÜ OLAN TANRISAL ALANDAN GELEN RUHU ÖLÜMSÜZ OLAN BİR CANLI.
ATEİST: DOĞAL SÜREÇLERLE KENDİ KENDİNE OLUŞMUŞ DOĞAL BİR VARLIK.
ÖLÜM NEDİR?
TEİST: ÖLÜM SONSUZ HAYATA GEÇİŞ.
ATEİST: ÖLÜM SONDUR.
İKİ İNSAN VAR. BİRİ İNANIYOR, BİRİ İNANMIYOR.
İNANIP YADA İNANMAMANIN ALTINDA DERİN BİR FELSEFE YATIYOR.
Kur'an, Allah'ın insanlara yönelik sözleridir. O bir insanın sözü olamayacak niteliklere sahiptir. Kur'an, üslubu ve içeriği bakımından akıllara durgunluk veren, hayrette bırakan büyük ve ebedi bir mucizedir.
Diğer peygamberlerin mucizeleri, dönemleri geçince bittiği, onları yalnız o dönemde yaşayanlar gördüğü halde, Kur'an mucizesi kıyamete kadar sürecektir.
Kur'an-ı Kerim hem söz hem de mana yönünden mucizedir ve eşsizdir.
Onun söz yönünden mucize oluşu, Arap edebiyatının en üst noktada olduğu bir dönemde inmesine rağmen, Araplara kendisinin bir benzerini getirmeleri için meydan okumuş olması, onları bu konuda aciz bırakmasıdır:
“De ki: Andolsun, bu Kur'an'ın bir benzerini ortaya koymak üzere insanlar ve cinler bir araya gelseler, birbirlerine destek de olsalar, onun benzerini ortaya getiremezler.” (İsra, 17/88)
"Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun benzeri bir sure getirin. Eğer iddianızda doğru iseniz Allah'tan başka şahitlerinizi (yardımcılarınızı) çağırın. Bunu yapamazsanız -ki elbette yapamayacaksınız- yakıtı, insan ve taş olan cehennem ateşinden sakının...” (Bakara: 2/23-24; ayrıca bk. Hud: 11/13; Tur: 52/33-34)
Kur'an-ı Kerim mana yönüyle de mucizedir. Hz. Muhammed (asm)'in okuma yazma bilmeyen bir kimse iken, Allah'tan aldığı vahiy ile insanlara bildirdiği Kur'an, en yüksek gerçekleri de kapsamaktadır, İster pozitif ister sosyal bilimler alanında, insanlığın asırlar sonra ulaştığı gerçekler, asırlar önce Kur'an tarafından haber verilmiş, hiçbir buluş, onun getirdiklerinin aksini ortaya koyamamıştır. Aksine bilimsel gelişmeler, Kur'an'ın anlaşılmasını kolaylaştırmıştır.
Hayatın anlamlandırılması için din uydurmak ya da açıkça yalan söylemek, üstelik bu yalanı bilerek insanların kendilerine söylemeleri "anlamlandırmak" ifadesi ile söylenemez.
Hayatın anlamını insanlar ölüm karşısında ararlar ve bu noktada kendilerine yalan söyleyecek veya yalan olabilecek şeyleri de elerler.
Ölüm sonrası hayatın yok olduğu, yaşamın yalnızca bu kısa dünya hayatına ait olduğu düşüncesi de insanlar tarafından hayat gerçekliğinin kuşatıcılığı ve insan doğasında mevcut olan güçlü ebedilik arzusu ve bir kere açığa çıkan varlığın yok olması düşüncesinin akıldan uzak oluşu gibi faktörlerle elenmiştir.
Tam anlamıyla bir düzen ve harmoniye sahip alemin tesadüfî ve sahipsiz olduğu düşüncesi de akıl tarafından anlamlandırma işlemi sırasında doğal yollardan elenmiştir.
Peygamberler ise, insan doğasının bu makul yapısı üzerine akla dayalı bir teklifle gelmişler ve elenmiş anlamsız tesadüf ya da pek çok ilahlar gibi saçmalıkların yerine aklın, duyguların ve evrensel gerçekliklerin birbiri ile uyum içinde olduğu tevhit hakikatinin hayatın gerçek anlamı olarak sunmuşlardır.
Bu, kişinin kabulü ile onun için hayatı boşluktan ve gerçeğe ait bilinçsizlikten kurtaracak bir süreç olduğu için de özgür iradeye ve akla dayalı bir teklif olmuştur.
Doğadan gittikçe ayrışarak sanal dünyalarda ve ego girdaplarında kaybolan kişilerin bu tür ateist kuruntuları, hakikat karşıtı psikoz ve sanrılar olarak yaşamı değersizleştiren ve anlamsızlaştıran etkilere sahiptir.
Kur’ân vasıtasıyla, onun gerek fert gerekse, Ad, Semud ve İrem kavimleri gibi geçmiş toplumlara ait verdiği haber ve bilgilerin hiçbiri, on dört asırdır yapılan ilmî araştırmalar ve arkeolojik kazılarla yalanlanamamış; hatta, tam tersine her geçen gün yeni buluş ve gelişmelerle doğrulanmıştır. Ayrıca o, anlattıklarını, sadece tarihte kalmış hikâyeler olarak değil, yaşanmış bu hadiseleri ders çıkarılması gereken birer ibret sahnesi olarak takdim etmiştir. Acaba, okuma yazması olmayan Peygamber Efendimiz’in (aleyhissalatu vesselâm), -hem kendi zamanındaki hem de gelecekteki ilim adamları ve mahfilleri karşısında- Tevrat ve İncil gibi ilahî kaynaklı mukaddes kitapları kendinden emin bir şekilde kritiğe tâbi tutup, doğrularını tasdik, yanlış ve muharref yanlarını tashih etmesi, O’nun bir peygamber olmasından başka ne ile izah edilebilir?
2. Onun -Kur’ân’da bildirilenler hariç- ileride vuku bulacağını söylediği gaybî haberlerden birkaçını burada zikredebiliriz: Bedirde Peygamber Efendimizin (aleyhissalatu vesselâm) savaş öncesinde -Ebu Cehil, Utbe, Şeybe ve Velid gibi- inkârcıların ileri gelenlerinin öleceklerini yerleriyle birlikte haber vermesi ve bu durumun aynen gerçekleşmesi; vefatından sonra ailesi içinde kendisine ilk kavuşacak olanın Fatıma (r.a.) olacağının haber verilmesi ve altı ay sonra kızının babasına kavuşması; Hz. Hasan daha küçük bir yaşta iken, ona işaretle
“Bu benim evladım Hasan, o seyyiddir, Allah onunla iki azim topluluğu birbiriyle sulh ettirecektir.” (Buhari, Fiten 20, Sulh 9, Menakib 25)
buyurması ve bu durumun ileride aynıyla tahakkuk etmesi; Ammar b. Yasir’in vuku bulacak bir fitne içinde şehid edileceğinin haber verilmesi; annesi tarafından akrabası olan Ümmü Haram’ın ileride bir sefere iştirak edeceğini haber vermesi ve bu haberin Kıbrıs seferiyle gerçekleşmesi…
Peygamber Efendimizin (aleyhissalatu vesselâm) uzak istikbale ait verdiği haberler de söz konusudur ki, bu haberler yorum isteyen haberler olması yönüyle bu çalışmanın hacmini aşmaktadır.
Hasılı, kendisinden asırlar önce vuku bulmuş ve bulacak olan olayları tam bir doğruluk ve mükemmel bir üslup ile nakleden bu ümmî Zat’ın önünde bir kere daha eğilip "Sen Allah’ın Rasûlüsün." demekten öte, önümüzde başka bir yol kalmıyor.
yanlış hatırlamıyorsam bu adam ölmeden önce bütün yazdıklarının yanlış olduğunu, Allah'ın var ve 1 olduğunu bulduğunu yazıyordu. Kaynak bulamadım . Bulursam ekleyeceğim ia.
Yanlış hatırlıyorsunuz. Öldüğü güne kadar yazdıklarında hiç böyle bir şey olmadı. Vasiyeti gereği dini tören yapılmadan gömüldü.