XECE SİYABEND HİKAYESİ Süphan dağı'nın kuş uçmaz kervan geçmez yamaçlarında avcı bir genç gezinirdi. Adı Siyabend’di. Aslen Silivi köyündendi. Bu yüzden her kes ona Silivi’li Siyabend derdi.Avcıların içinde en cesaretli en atılgan en yakışıklı olan Siyabend’in gönlü Xecê’de idi. Xecê de oldukça güzel bir kızdı.Güzelliği bölgede herkesin dilinde idi. Görenler ondan başka bir şey konuşmaz,tüm sohbetlerin tek konusu idi.. Yakışıklı olması Siyabendin Xecê’yi istemesine yetmiyor,fukaralık boynunu büküyordu.Bu nedenle Xecê’yi isteyemiyor, aşkı ile için için yanıyordu. Çünkü Xecê’nin başlığı dönemin en yüksek bedeli idi ve bu da Siyabend’in gücünün çok ötesinde idi. Her şeye rağmen Xecê de Siyabend’i seviyordu.Ne babasının serveti ne de siyabendle olduğu zaman, baba evinde bulamayacağı rahatlık, xecê’nin umurunda değildi.O’nun da gözü Siyabend’den başkasını görmüyor, Siyabend olsun da varsın yerde yatayım diyordu. Aslında Xece'nin babası da Siyabend’i beğeniyor fakat çevrenin dilinden kurtulmak için Xecê’yi şanına yakışır bir başlıkla vermeyi düşünüyordu. Siyabend’in yiğitliğine, mertliğine ve saygısına doyum olmazdı. Ama ne yazıkki fakirdi. Ne Xecê’nin babasının isteyeceği başlığı verebilir ne de bu konuda adım atabilirdi. İkisi de dengbêj idiler.Gizli gizli buluşur yüreklerindeki yangını bir nebze olsun söndürürlerdi. Siyabend buluşmalarında,başını Xecê’nin dizine yatırır,karşılıklı stran söylerdi. bazen söz Xecê’nin başlığından açılınca da, Xecê ağlardı. Siyabend xecênin ellerine sarılır,gönlünü alırdı. Çünkü Xecê’nin her damla göz yaşı Siyabend için bir azap oluyordu. Xecê’nin ağlamasına tahammül edemiyordu. her seferinde Xecê’ye “Ne olursa olsun seni alacağım. İster iyilikle, ister kötülükle. Hatta ister sonunda ölüm bile olsa senden olmam” diyordu. Bir gün aşiretin delikanlıları ve genç kızları bındaruka (Aşıkların buluştukları yer , Bazen bu yer pınar başı, bazen de bir samanlık olabilirdi. Kürt ananevisinde alanen gizli olmadan yapılırdı) giderler.Sonradan Siyabend ve Xecê de onlara katılır. Siyabend ile Xecê’yi görenler şaşkınlıklarını gizleyemezler. Çünkü ne bındaruk ve ne de Binlerce sevdaya şahit olan Süphan dağı o zamana kadar böylesine birbirine yakışan bir başka çifte daha şahit olmamışlardı. Bındaruktaki gençler şaşkınlıkarını gizleyemiyor, ağzı açık onlara bakmaktan kendilerini alamıyorlardı. Xecê’nin güzelliğini duyan nice mirlerin,ağaların,beylerin oğulları onu istemeye gelir, fakat Xecê hiç birini kabul etmiyordu. Aradan bir kaç yıl geçer. Xecê’nin başlığını ödeyemeyecek durumda olan Siyabend, babası Xecêyi bir bey oğluna verir endişesi ile kaçırmaya karar verir. Süphan dağının derin vadilerinin kendilerini koruyup kollayacağını bildiklerinden, O’na sığınırlar. Üç gün hiç bir sorun yaşamadan herkesten uzak kavuşmanın tadını çıkarırlar. Dördüncü gün öğle vakti çiceklerle bezenmiş yem yeşil bir bayıra otururlar. Siyabendin uykusu gelir. Göz kapakları ağırlaşır. Başını huzur bulduğu tek yer Xecê’nin dizine bırakır ve uyur. Siyabend şirin uykuda iken Xece onun saçlarını okşayarak ileriye yönelik umutlu hayaller kurar. Tam o sırada bir sesle irkilir. Sesin geldiği yöne baktığında üç geyiğin bir dişi geyiği kovaladığını görür. Çiftleşme dönemi. Normaldir diye düşünürken, uzaktan çok güzel bir erkek geyiği farkeder.baştaki Çirkin geyik kocaman cüssesi ile o güzel erkek geyiği dişiye yaklaştırmıyor, sürekli uzaklaştırıyorlardı. Bu durumu gören Xecê: çirkin zulmünün hayvanlarda da egemen olduğunu düşünür. Ağlar. Göz yaşları al yanaklarından çenesine süzülür.Siyabend’i uyandırmamak için sesini çıkarmaz. İçten ağlamaya devam eder.Yalnız bir damla siyabend’in alnına düşer.Siyabend sıçrayarak uykusundan uyanuır. Xecê’nin ağladığını görünce sorar. “Xecê, neden ağlıyorsun.Yoksa benimle kaçtığına pişman mısın? Eğer öyle ise, Allah şahit ve eski yiğitlerin kavli olsun ki,şu ana kadar sana elimi sürmedim. Kardeş ve bacı gibi birlikte kaldık. Pişmanlık duyuyorsan seni hemen baba evine geri götüreyim.” Xecê : “Nasıl böyle bir söz söylersin siyabend. Ben azrailin sineme çöktüğü güne kadar seninleyim.Ne pişmanlığı? Bunu da nereden çıkardın? Siyabend : - Öyleyse neden ağlıyorsun? Xecê : -Biraz önce çirkin bir geyik çok güzel bir geyiği önüne katmış götürüyordu. O kadar güzel geyikler vardiki ardında ama o çirkin geyik hiç birini o güzel geyiğe yaklaştırmıyordu. Diğer güzel geyikler korkularından yanaşamıyorlardı bile. Hele içinde bir vardı ki tıpkı sana benzettim.Bu yüzden tutamayıp kendimi ağladım. Siyabend : - Söyle bakayım hangi tarafa gittiler ? Xecê parmağı ile işaret eder : - İşte şu tarafa gittiler Siyabend hemen doğrulur. kılıcını kalkanını kuşanır. Ok ve yayını alır ve Xecê’ye dönüp: Süphan dağı’nda benden daha yiğit kimse olamaz. Ben bölgenin en usta avcısıyım, geyikler gelip yanımdan geçer de nasıl haberim olmaz? Siyabend bunu söyler ve geyiklerin gittiği yöne koşarak uzaklaşır çok gitmeden geyiklere yetişir.Yayını hazırlar,okunu sürüp fırlatacakken Geyik anlamış gibi Siyabende yanaşır. Boynuzunu Siyabend’in böğrüne saplayarak onu uçurumdan aşağıya fırlatır. Uzun süre Siyabend dönmeyince Xecê meraklanır. O’nu aramaya başlar. Geyiklerin yanında göremez. Sağa bakar yok. Sola bakar yok. Endişelenir. Siyabend’in başına bir hal geldiğini anlar.derenin dibine doğru aramalarını sürdürürken derinlerden bir inilti duyar. İniltiye doğru koştuğunda da,acı manzara ie karşılaşır. Siyabend’in düştüğü yerde kocaman bir dal parçası sırtından girip göğsünden çıkmıştır. Xecê bu acı manzara karşısında söyler: Süphan dağının başı sislidir Süphan dağının altı sislidir Kim görmüş, Kim işitmiş Av avcıyı öldürsün Geyiğin boynuzu uzun tıpkı boyum gibi Nasıl ayırdın iki sevgilinin ellerini Sukê ağacı gibi uzun boynuzlu Nasıl yıktın gelinle damadın bahtını Siyabend Xecê’ye cevap verir: Xecê, benim güzel Xecê'm Nasıl da olmadı ikimizin muradı Biz de Süphan dağına Kursaydık güzel bir çadır Xecê yapma, ağıt yakma Al yanaktan, yaş akıtma git gönlüne göre birini bul evlen giderken bu dal ciğerimi acıtıyor çıkar da öyle git diyor xece de kurban olduğum benim 7 kardeşim var keşke şimdi hepsi ölseydi yeterki sen yanımda olsaydın siyabend de xece ağlama göz yaşların benim ciğerimi daha çok acıtıyor al yazmanı çıkar atımın boynuna dola Adilcevaz ahlat Erciş patnos ta sana layık temiz birini bul evlen diyor xece diyor ben senin olmadığın bir dünya istemem sen olmasan hayat bana haramdir siyaben ölüyor xece siyabendin düştüğü uçuruma çıkıyor kelimeyi şahadet getirip aynı istikametten kendini atıyor siyabendin sırtından girip göğsünden çıkan dalın üzerine doğru atlıyor aynı dalın üzerine düşüyor göğsünden girip sırtından çıkıyor ikisinde de aynı yara oluyor yüz yüze ikiside can veriyor Allah hiç bir seveni ayırmasın Lütfen bir yorum bir beğeniyi eksik etmeyin teşekkürler sağlıcakla kalın...❤
XECE SİYABEND HİKAYESİ
Süphan dağı'nın kuş uçmaz kervan geçmez yamaçlarında avcı bir genç gezinirdi. Adı Siyabend’di. Aslen Silivi köyündendi. Bu yüzden her kes ona Silivi’li Siyabend derdi.Avcıların içinde en cesaretli en atılgan en yakışıklı olan Siyabend’in gönlü Xecê’de idi. Xecê de oldukça güzel bir kızdı.Güzelliği bölgede herkesin dilinde idi. Görenler ondan başka bir şey konuşmaz,tüm sohbetlerin tek konusu idi.. Yakışıklı olması Siyabendin Xecê’yi istemesine yetmiyor,fukaralık boynunu büküyordu.Bu nedenle Xecê’yi isteyemiyor, aşkı ile için için yanıyordu. Çünkü Xecê’nin başlığı dönemin en yüksek bedeli idi ve bu da Siyabend’in gücünün çok ötesinde idi.
Her şeye rağmen Xecê de Siyabend’i seviyordu.Ne babasının serveti ne de siyabendle olduğu zaman, baba evinde bulamayacağı rahatlık, xecê’nin umurunda değildi.O’nun da gözü Siyabend’den başkasını görmüyor, Siyabend olsun da varsın yerde yatayım diyordu. Aslında Xece'nin babası da Siyabend’i beğeniyor fakat çevrenin dilinden kurtulmak için Xecê’yi şanına yakışır bir başlıkla vermeyi düşünüyordu.
Siyabend’in yiğitliğine, mertliğine ve saygısına doyum olmazdı. Ama ne yazıkki fakirdi. Ne Xecê’nin babasının isteyeceği başlığı verebilir ne de bu konuda adım atabilirdi. İkisi de dengbêj idiler.Gizli gizli buluşur yüreklerindeki yangını bir nebze olsun söndürürlerdi. Siyabend buluşmalarında,başını Xecê’nin dizine yatırır,karşılıklı stran söylerdi. bazen söz Xecê’nin başlığından açılınca da, Xecê ağlardı. Siyabend xecênin ellerine sarılır,gönlünü alırdı. Çünkü Xecê’nin her damla göz yaşı Siyabend için bir azap oluyordu. Xecê’nin ağlamasına tahammül edemiyordu. her seferinde Xecê’ye “Ne olursa olsun seni alacağım. İster iyilikle, ister kötülükle. Hatta ister sonunda ölüm bile olsa senden olmam” diyordu.
Bir gün aşiretin delikanlıları ve genç kızları bındaruka (Aşıkların buluştukları yer , Bazen bu yer pınar başı, bazen de bir samanlık olabilirdi. Kürt ananevisinde alanen gizli olmadan yapılırdı) giderler.Sonradan Siyabend ve Xecê de onlara katılır. Siyabend ile Xecê’yi görenler şaşkınlıklarını gizleyemezler. Çünkü ne bındaruk ve ne de Binlerce sevdaya şahit olan Süphan dağı o zamana kadar böylesine birbirine yakışan bir başka çifte daha şahit olmamışlardı. Bındaruktaki gençler şaşkınlıkarını gizleyemiyor, ağzı açık onlara bakmaktan kendilerini alamıyorlardı.
Xecê’nin güzelliğini duyan nice mirlerin,ağaların,beylerin oğulları onu istemeye gelir, fakat Xecê hiç birini kabul etmiyordu.
Aradan bir kaç yıl geçer. Xecê’nin başlığını ödeyemeyecek durumda olan Siyabend, babası Xecêyi bir bey oğluna verir endişesi ile kaçırmaya karar verir. Süphan dağının derin vadilerinin kendilerini koruyup kollayacağını bildiklerinden, O’na sığınırlar. Üç gün hiç bir sorun yaşamadan herkesten uzak kavuşmanın tadını çıkarırlar. Dördüncü gün öğle vakti çiceklerle bezenmiş yem yeşil bir bayıra otururlar. Siyabendin uykusu gelir. Göz kapakları ağırlaşır. Başını huzur bulduğu tek yer Xecê’nin dizine bırakır ve uyur. Siyabend şirin uykuda iken Xece onun saçlarını okşayarak ileriye yönelik umutlu hayaller kurar.
Tam o sırada bir sesle irkilir. Sesin geldiği yöne baktığında üç geyiğin bir dişi geyiği kovaladığını görür. Çiftleşme dönemi. Normaldir diye düşünürken, uzaktan çok güzel bir erkek geyiği farkeder.baştaki Çirkin geyik kocaman cüssesi ile o güzel erkek geyiği dişiye yaklaştırmıyor, sürekli uzaklaştırıyorlardı.
Bu durumu gören Xecê: çirkin zulmünün hayvanlarda da egemen olduğunu düşünür. Ağlar. Göz yaşları al yanaklarından çenesine süzülür.Siyabend’i uyandırmamak için sesini çıkarmaz. İçten ağlamaya devam eder.Yalnız bir damla siyabend’in alnına düşer.Siyabend sıçrayarak uykusundan uyanuır. Xecê’nin ağladığını görünce sorar.
“Xecê, neden ağlıyorsun.Yoksa benimle kaçtığına pişman mısın? Eğer öyle ise, Allah şahit ve eski yiğitlerin kavli olsun ki,şu ana kadar sana elimi sürmedim. Kardeş ve bacı gibi birlikte kaldık. Pişmanlık duyuyorsan seni hemen baba evine geri götüreyim.”
Xecê :
“Nasıl böyle bir söz söylersin siyabend. Ben azrailin sineme çöktüğü güne kadar seninleyim.Ne pişmanlığı? Bunu da nereden çıkardın?
Siyabend :
- Öyleyse neden ağlıyorsun?
Xecê :
-Biraz önce çirkin bir geyik çok güzel bir geyiği önüne katmış götürüyordu. O kadar güzel geyikler vardiki ardında ama o çirkin geyik hiç birini o güzel geyiğe yaklaştırmıyordu. Diğer güzel geyikler korkularından yanaşamıyorlardı bile. Hele içinde bir vardı ki tıpkı sana benzettim.Bu yüzden tutamayıp kendimi ağladım.
Siyabend :
- Söyle bakayım hangi tarafa gittiler ?
Xecê parmağı ile işaret eder :
- İşte şu tarafa gittiler
Siyabend hemen doğrulur. kılıcını kalkanını kuşanır. Ok ve yayını alır ve Xecê’ye dönüp:
Süphan dağı’nda benden daha yiğit kimse olamaz. Ben bölgenin en usta avcısıyım, geyikler gelip yanımdan geçer de nasıl haberim olmaz?
Siyabend bunu söyler ve geyiklerin gittiği yöne koşarak uzaklaşır çok gitmeden geyiklere yetişir.Yayını hazırlar,okunu sürüp fırlatacakken Geyik anlamış gibi Siyabende yanaşır. Boynuzunu Siyabend’in böğrüne saplayarak onu uçurumdan aşağıya fırlatır.
Uzun süre Siyabend dönmeyince Xecê meraklanır. O’nu aramaya başlar. Geyiklerin yanında göremez. Sağa bakar yok. Sola bakar yok. Endişelenir. Siyabend’in başına bir hal geldiğini anlar.derenin dibine doğru aramalarını sürdürürken derinlerden bir inilti duyar. İniltiye doğru koştuğunda da,acı manzara ie karşılaşır. Siyabend’in düştüğü yerde kocaman bir dal parçası sırtından girip göğsünden çıkmıştır.
Xecê bu acı manzara karşısında söyler:
Süphan dağının başı sislidir
Süphan dağının altı sislidir
Kim görmüş, Kim işitmiş
Av avcıyı öldürsün
Geyiğin boynuzu uzun tıpkı boyum gibi
Nasıl ayırdın iki sevgilinin ellerini
Sukê ağacı gibi uzun boynuzlu
Nasıl yıktın gelinle damadın bahtını
Siyabend Xecê’ye cevap verir:
Xecê, benim güzel Xecê'm
Nasıl da olmadı ikimizin muradı
Biz de Süphan dağına
Kursaydık güzel bir çadır
Xecê yapma, ağıt yakma
Al yanaktan, yaş akıtma git gönlüne göre birini bul evlen giderken bu dal ciğerimi acıtıyor çıkar da öyle git diyor xece de kurban olduğum benim 7 kardeşim var keşke şimdi hepsi ölseydi yeterki sen yanımda olsaydın siyabend de xece ağlama göz yaşların benim ciğerimi daha çok acıtıyor al yazmanı çıkar atımın boynuna dola Adilcevaz ahlat Erciş patnos ta sana layık temiz birini bul evlen diyor xece diyor ben senin olmadığın bir dünya istemem sen olmasan hayat bana haramdir siyaben ölüyor xece siyabendin düştüğü uçuruma çıkıyor kelimeyi şahadet getirip aynı istikametten kendini atıyor siyabendin sırtından girip göğsünden çıkan dalın üzerine doğru atlıyor aynı dalın üzerine düşüyor göğsünden girip sırtından çıkıyor ikisinde de aynı yara oluyor yüz yüze ikiside can veriyor Allah hiç bir seveni ayırmasın
Lütfen bir yorum bir beğeniyi eksik etmeyin teşekkürler sağlıcakla kalın...❤
Q
❤
😊😊😊😊😊😊😊😊
Emeğine sağlık sadık akkoyun
Teşekkürler iyi seyirler abim
Allah rahmet etsin.Bu kadar güzel bir anlatım ve söylemle daha büyük bir insan kitlesinin izlemesini ve dinlemesini hak etmesi gerekmez mi ?
Amin
👏👏👏👏
Allah rahmet eylesin
Amin
Can Can
Wey can wey can
Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun mamoste
Ciyete cennetbe bavo 😢
Amin
👏👏👏👏
Hezar rehmet lebe
Can can seğet ğaş
😮😅
İiıiııııiñnıı889
Allah rahmet eylesin
Amin
Can can