Prof. Dr. Şener Dilek - İşârât-ül İ'caz Tefsiri Mütalâaları 6 - Fatiha Suresi - Elhamdülillah..

Поделиться
HTML-код
  • Опубликовано: 10 сен 2024
  • Kaynak: • Elhamdülillahi Rabbil ...
    ‪@ProfDrSenerDilek‬
    Elhamdülillahi Rabbil Alemin | Fatiha Suresi | İşaratü'l-İ'caz Tefsiri Mütalâaları - 6 | @Prof. Dr. Şener Dilek - Marifet Nurları
    📕Risale-i Nur Külliyatından :
    ---- İşaratü'l-İ'caz ----
    🖋️Müellifi:
    Bedîüzzaman Said Nursî
    _________________________
    اَلْحَمْدُ
    Evvela: Bu kelimeyi mâkabline bağlattıran cihet-i münasebet "Rahman" "Rahîm"in delâlet ettikleri nimetlerin hamd ve şükür ile karşılanması lüzumundan ibarettir.
    Sâniyen: Şu ‎ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ‎ cümlesi, her biri niam-ı esasiyeden birine işaret olmak üzere, Kur'an'ın dört suresinde tekerrür etmiştir. O nimetler de "neş'e-i ûlâ ile neş'e-i ûlâda beka, neş'e-i uhra ile neş'e-i uhrada beka" nimetlerinden ibarettir.
    Sâlisen: Bu cümlenin Kur'an'ın başlangıcı olan Fatiha Suresi'ne "fatiha" yani başlangıç yapılması neye binaendir?
    Cevap: Kâinatın ve dolayısıyla insanların hilkatindeki hikmet ve gaye
    وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ
    ferman-ı celilince ibadettir. Hamd ise ibadetin icmalî bir sureti ve küçük bir nüshasıdır. ‎ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ‎ ın bu makamda zikri, hilkatin gayesini tasavvur etmeye işarettir.
    Râbian: Hamdin en meşhur manası, sıfât-ı kemaliyeyi izhar etmektir. Şöyle ki: Cenab-ı Hak, insanı kâinata câmi' bir nüsha ve on sekiz bin âlemi hâvi şu büyük âlemin kitabına bir fihrist olarak yaratmıştır. Ve esma-i hüsnadan her birisinin tecelligâhı olan her bir âlemden bir örnek bir numune, insanın cevherinde vedia bırakmıştır.
    Eğer insan maddî ve manevî her bir uzvunu Allah'ın emrettiği yere sarf etmekle hamdin şubelerinden olan şükr‑ü örfîyi îfa ve şeriata imtisal ederse insanın cevherinde vedia bırakılan o örneklerin her birisi, kendi âlemine bir pencere olur. İnsan, o pencereden o âleme bakar. Ve o âleme tecelli eden sıfatla, o âlemden tezahür eden isme bir mir'at ve bir âyine olur. O vakit insan ruhuyla, cismiyle âlem-i şehadet ve âlem-i gayba bir hülâsa olur. Ve her iki âleme tecelli eden, insana da tecelli eder. İşte bu cihetle insan, sıfât-ı kemaliye-i İlahiyeye hem mazhar olur hem müzhir olur.
    Nitekim Muhyiddin-i Arabî
    كُنْتُ كَنْزًا مَخْفِيًّا فَخَلَقْتُ الْخَلْقَ لِيَعْرِفُونٖى
    hadîs-i şerifinin beyanında "Mahlukatı yarattım ki bana bir âyine olsun ve o âyinede cemalimi göreyim." demiştir.
    لِلّٰهِ
    ‎ ل:‎ Burada ihtisas içindir. Hamdin Zat-ı Akdes'e has ve münhasır olduğunu ifade eder. Bu ‎ ل‎ ın müteallakı olan ihtisas hazfolduktan sonra ona intikal etmiştir ki ihlas ve tevhidi ifade etsin.
    İhtar: Müşahhas olan bir şeyin umumî bir mefhum ile mülahaza edildiğine binaen; Zat-ı Akdes de müşahhas olduğu halde, Vâcibü'l-vücud mefhumuyla tasavvur edilebilir.
    رَبِّ
    Yani her bir cüzü bir âlem mesabesinde bulunan şu âlemi, bütün eczasıyla terbiye ve yıldızlar hükmünde olan o cüzlerin zerratını kemal-i intizamla tahrik eder.
    Evet Cenab-ı Hak, her şey için bir nokta-i kemal tayin etmiştir. Ve o noktayı elde etmek için o şeye bir meyil vermiştir. Her şey o nokta-i kemale doğru hareket etmek üzere, sanki manevî bir emir almış gibi muntazaman o noktaya müteveccihen hareket etmektedir. Esna-yı harekette onlara yardım eden ve manilerini def'eden, şüphesiz Cenab-ı Hakk'ın terbiyesidir.
    Evet, kâinata dikkatle bakıldığı zaman, insanların taife ve kabileleri gibi kâinatın zerratı münferiden ve müctemian Hâlıklarının kanununa imtisalen, muayyen olan vazifelerine koşmakta oldukları hissedilir. Yalnız bedbaht insanlar müstesna!
    اَلْعَالَمٖينَ
    Bu kelimenin sonundaki ‎ ينَ‎ yalnız i'rab alâmetidir, ‎ عِشْرٖينَ ، ثَلَاثٖينَ‎ gibi. Veya cem' alâmetidir. Çünkü âlemin ihtiva ettiği cüzlerin her birisi bir âlemdir. Veyahut yalnız manzume-i şemsiyeye münhasır değildir. Cenab-ı Hakk'ın şu gayr-ı mütenahî fezada çok âlemleri vardır. Evet
    اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ كَمْ لِلّٰهِ مِنْ فَلَكٍ
    تَجْرِى النُّجُومُ بِهٖ وَالشَّمْسُ وَالْقَمَرُ
    ‎ رَاَيْتُهُمْ لٖى سَاجِدٖينَ‎ de olduğu gibi burada da ukalâya mahsus cem' sîgasıyla gayr-ı ukalâ cem'lendirilmiştir. Bu ise kavaide muhaliftir?
    Evet, âlemin ihtiva ettiği uzuvların birer âkıl, birer mütekellim suretinde tasavvur edilmesi, belâgatın en makbul bir prensibidir. Zira kâinatın "âlem" ile tesmiyesi, kâinatın Sâni'ine olan delâleti, şehadeti, işareti içindir. Binaenaleyh kâinatın uzuvları da Sâni'e olan delâletleri, şehadetleri için birer âlem olmaları icab eder. Öyle ise Sâni'in o uzuvları terbiyesinden ve o uzuvların da Sâni'i i'lam etmelerinden anlaşılır ki o uzuvlar birer hay, birer âkıl, birer mütekellim suretinde tasavvur edilmiştir. Binaenaleyh bu cem'de, kavaide muhalefet yoktur.
    Said Nursî
    * * *
    Risale-i Nur - İşârât-ül İ'caz/ 19 - 21
    Prof. Dr. Şener Dilek İnternet Sayfası ve Sosyal Medya Adresleri
    www.senerdilek.com
    www.senerdilek.com.tr
    RUclips : / profdrŞenerdilek
    Facebook : / profsenerdilek
    #şenerdilek #risale #risaledersleri #sohbet #risaleinur

Комментарии •