Cambly'yi bu kodla ücretsiz deneyebilir, 1 aylıktaki en büyük indirim de dahil tüm aboneliklerden indirimli yararlanabilirsiniz. Kod: 15flu İncelemek için: bit.ly/15flucambly *İndirim sınırlı sayıda kişi için geçerlidir.
Hocam planınızı çözdüm sizin videolarınızın amacı tüm gençleri manipüle edip sinema televizyona yönlendirdikten sonra flu tv de düşük maaş ve yaşam standartlarında stajyer (köle) olarak kullanacaksınız. Cok akıllıca bir plan, sizi destekliyorum.
cafer dedi ki yönetmenlik artık benim ilgimi çekmiyor. zaten uzmanlaşmanın kötü yanı bu. hedefe yaklaştıkça o hedef eskisi gibi büyülü gelmiyor. bu da o konuda bilgi artışının sonucu. esg de diyordu ya tarihçi olmak benim için hiç de romantik bir şey değil. işini iyi yapan, o işte uzman olan kişiye yaptığı iş artık romantik, büyülü gelmez. ancak bir dalda az bilgiye sahip olanlar o alanı romantik olarak görebiliyor. adam kitap okumuyorsa kitap kokusu cazip geliyor diyordu. bir dalda ilerledikçe yeni bir şey öğrenmenin marjinal maliyeti sürekli artar. bu da öğrendikçe mutlu olan insanların gittikçe daha seyrek olarak mutlu olmasına neden olur. bu da insanı sürekli alan değiştirmeye iter.
@@sababet çözümü bence bu eğilimin ve getirdiği yanılgının farkına varmak ve halihazırda ilerlediğimiz alanda ilerlemeye devam etmek. eğer alan değiştirmek ve kendi alanımızdaki birikimi yakmak için gerçekten oyun değiştirici sebepler yoksa seçtiğimiz alanda yürümeye devam etmek. tabi seçtiğimiz alanda acemilik zamanlarımız kadar heyecanlanmayacağız ama ürün ürettikçe yine de keyif alabiliriz.
@@tehirlitren3540 ünlü bir yazar çizer iki şey yapabilirdim diyordu. Ya tek işte iyice uzmanlaşacaktım ya da bir kaç alanda biraz bilgi birikim sahibi olacaktım. Ama hayat tek işle, tek ilgi alanıyla geçirilemeyecek kadar kısa ve değerli. Yani aslında 20 küsür yaşından itibaren bir şeyler yapmaya çalışmaya başladığımızı düşünürsek önümüzde çokça bir ömür kalmamış gibi görünmüyor mu? Sadece bir işte mi ve alanda mı harcayalım bu sınırlı ve kıymetli zamanı?
6 yıl tıp okudum. Üstüne 5 yıl ihtisas yaptım. 3 yıl uzman hekim olarak çalıştım. Dün artık bıkıp ne yapacağımı bilmez bir şekilde istifa ettim. Şuan kanepede uzanıp işsiz bir şekilde bu videoyu izliyorum.
Hacettepede Ftr okudum, 3 yıl yüksek lisans yapıp bitirmeden bıraktım. 3 aydır evde oturup napsam diyorum. İşsiz ve depresyon hastasıyım. Flu tv izleyicisiyim. Son olarak da Yalın Alpay'ın ayrılmış olmasına üzüldüğümü eklemek isterim.
İçlerinde en tuzu Kuru duygu belli. Umutlu ve heyecanlilar üçünün de filmini izleyip karşılaştırmak isterdim. Diğer giden tayfayla aranda ne oldu kim haklı kim haksız belli olmaz ama bu çocuklara yardımcı ol İlker canikligil. Çok tatlilar
Cefri adeta bir haftalık dizi gibi, fakat devamlılığı olan bir senaryonun aksine daha çok skeçlerden oluşan bir projeyi andırıyor. Adamı ne zaman dinlesem farklı bir durumun içinde ve sürekli tutum ve meslek değiştiriyor. Bir bölüm açıyorsun, flu tv'de stajyer, iki bölüm sonraya gidiyorsun Mustafa Se7en ve İlker hoca kovmuşlar. Bazen farklı sezonlardan cefri örnekleri izliyorum, bir bakıyorum ki Tony Stark'a neden düğün fotoğrafçılığına yatırım yapması gerektiğine dair açıklamalarda bulunuyor. Doctor who gibi adam.
Aileler, çocuklarının her seferinde özgüvenini kırarlar. Ve aç kalma korkusunu küçüklüklerinden itibaren onlara verirler. Bu nedenle çocuklar da aslında büyüdüklerinde bu korku ile savaşmak zorunda kalırlar. Bu korkuyu yenecek özgüvenleri de olmadığı için korkuya bazıları boyun eğer, bazıları ise yenmeye çalışır. Durumun en özet haliyle gözlemlediğim sınırlı çevre itibarıyla bu şekilde olduğunu düşünüyorum.
Annemle babam dr. Tıbba hiç ilgi duymadım, zaten beceremezdim, sayısal kafam yok. Mimar Sinan'da resim okumak en büyük hayalimdi. İlk girişte kazanmanın çok zor olduğu söyleniyordu ve kazanamamaktan aşırı korkuyordum. Hayalimi ve korkularımı annemle babama söylediğimde bana şöyle dediler, "İlk sene kazanamayabilirsin, olabilir. İkinci, üçüncü senede de kazanamayabilirsin. Kazanamadığın yıllara kaybedilmiş yıllar olarak bakma. Neticede istediğin yerden mezun olduktan sonra hayatının geri kalanını kazanmış olacaksın. Sevmediğin bir okulu ve bölümü ilk senede kazanıp hayatının geri kalanını kaybetmek yerine, birkaç sene kaybet ama hayatının kalanını kazan." Kazanamamaktan aşırı korktuğumdan, çok çalıştım. Çok derken, cidden çok! Neticede bölümü 1.likle kazandım ve aynı derece ile mezun oldum. Üstüne aynı bölümde yüksek lisans yaptım. Akademik kariyer yapmayı hiç düşünmediğimden, yüksek lisans yapmak öğrenciliğin uzatmalarını oynamaktı aslında. Mezuniyetten beri yağlıboya, akrilik falan çalışmış değilim. Yan dallardan birine kaydım ve çok mutluyum. Ama belirtmeliyim, ilk on sene son derece zor geçti, maddi olarak da manevi olarak da zorlandım. Yaptığım işte tutunmam yıllarımı aldı. Resim eğitimi, el ve göz koordinasyonu sağlamak açısından bence şahane ve "eğer kendinizi geliştirirseniz" görsel sanatların (ve mesleklerin) hemen hemen her alanına kaymaya açık. Çünkü temelinizde sağlam bir ışık, renk, biçim, form, kompozisyon, kadraj bilginiz oluyor. Herkesin sevdiği işi bulmasını ve orada başarılı/mutlu olmasını diliyorum.
Uzun metraj hiçbir film bu videolardaki eğlenceyi, duyguyu ve bilgiyi veremez bence. Tarantino bedava en son filmini yollasa ben ilker canikligil in muhabbetine vakit ayırırım ☺️
15 yıl uçak bakımcı astsubaylık yaptıktan sonra her şeyi bırakıp freelance illüstratör oldum. herkes istediği zaman gerçekten istiyorsa her şey olabilir.
Sinan Kurmuş'la bir ara bu konuları konuşmuştuk. Çocuk sahibi olmanın ayrıca o çocuğa istediği hayatı seçebilmesi için bir kaynak oluşturma sorumluluğunu da beraberinde getirdiğini söylemişti. Yani çocuğun ressam olucam diyorsa çocuğunun ressamlık yapabilmesi için bugün ne yerim diye düşünmeme rahatlığı. Bunun birilerinin resimlerini satın alma şartına bağlanmaması. Çünkü çocuk yaptıysan, onun istediği şeyi yaparak en azından yaşamını idame ettirebilmesi de sorumluluğun. Belki daha sosyal devletlerde bu dert ebeveynin üzerinden kalkıyordur, ama ülkemizde öyle değil. Onu da bir ara çağırın da daha geniş geniş bir de o konuları konuşun, süper olur.
yalnız olmadığımı bilmek iyi hissettirdi, bencilce olsa da. cafer'in de, duygu'nun da, gülsema'nın da kafası çok karışık. sürekli karar değiştiriyorlar. zaten aynı kuşağız. hepimiz böyleyiz. kapana kısılmışız.
@nnv Tamamı değil bence. Ben "üniversite okumaması gereken vasat insanlar" kısmına katılmıyorum çünkü gerçekten layıkıyla okuyan insanlar bile ya iş bulamıyor ya da çok düşük ücretlerle iş bulabiliyor. Herkesin bir yerlerde tanıdığı olduğu için liyakat diye bir kavramın varlığını bile unuttuk. Diğer yandan üniversite kontenjanları kısmında maalesef haklı. Eğitim bir plan işidir. Her yere üniversite açınca kalite de ister istemez azalıyor. Basiretsiz eften püften üniversitelerde master yapmış kişiler öğretim üyesi, öğretim görevlisi oluyor. Bölüm başkanımızın anlattığına göre kendisi her sene 40 kişilik kontenjan yazmasına YÖK 60 kişi gönderiyormuş. Bunun amacı da öğrencilere kredi verip kazanç sağlamak işte. Boşuna demiyorlar eğitim ticaret işine döndü diye napalım biz de bu çağa denk geldik.
Sizin jenerasyondan olmama rağmen şartlar gereği bi bölüm okudum ama ne meslek sahibi oldum nede olmak istediğimi buldum sonuç işsizim Çıkarılacak ders ilgi alanlarını bul kendini geliştir dene.
6:52 Meslek nedir? Ben alçıpan asma tavan ve boya işleri yapıyorum. Birgün sıvacı arkadaşım "alçıpanda ne var bende yaparım" dedi. Ben galiba farkında olmadan sıvacı arkadaşa mesleğin tanımını yaparak cevabını vermişim. Evet belki yaparsın. Ama para etmez. Ustaya para ödememek için kendi evine belki yaparsın. Ama geçimini alçıpan yaparak sağlayamazsın.
bu tür videolarda benim en çok dikkatimi çeken şey şu, hoca ile gençler arasında ciddi yaş farkı olmasına rağmen sanki arkadaşları gibi konuşabiliyorlar ve hoca da onlara katılıyor. hatta baya hoca da onlarla arkadaş olmuş. ilker hocanın bu tarzı çok hoşuma gidiyor.
“Mühendislik okuyan arkadaşım bankacı olmuş, bankacılık okuyan arkadaşım polis olmuş, polis olan arkadaşım satış temsilcisi olmuş, hiçbirşey okumayan arkadaşım zengin olmuş teknesinden attığı hikayeyi izledim” alıntıdır ama buraya çok yakıştı.
Arkadaşlar devir değişti . Artık eskisi gibi tek bir meslek seçip ömrünün sonuna kadar aynı mesleği yapma devri kapandı . 2-3 senede meslek değiştirebilmeye adapte olmanız gerek , özellikle 4.sanayi devrimi ile şu an olan mesleklerin çoğu yok olacak orta vadede . Avrupaya nazaran ülkemizde meslek değiştirmek gerçekten zor . Artık Üniversitelerin tek görevi sosyal beceri , kültür ve en önemlisi okuduğunuz bölümün mantığını öğretiyor . Bilgi derseniz günümüzde tüm dersler Ingilizce olarak kralı var en ince detayına kadar .
ben tıp 6.sınıf öğrencisiyim ve bahsettiğiniz " bir şey olmak" haline yeni geldim. ilk 5000'e girip, o öğrencilik "comfort zone"undan çıkıp, aylık 350 liraya her gün çalışıp, ayda 5-6 gün nöbet tutup, yaşlılara idrar katateri takıp, gece boyu gebelerden kan örneği alıp, üstüne bir de asistanından profuna, hemşiresinden hasta bakıcısına köpek gibi muamele görüp, ayak işlerine koşturulmak sureti ile yavaş yavaş acilde günde 350 hasta bakan bir "türk doktoru" olmaya başladım. bence türkiye gibi bir memleket için doğumhanelerde "welcome to the jungle" ile bebekleri karşılayalım da ufaktan hazırlansılar nasıl bir belaya doğduklarını.
Bu dediğinizi o kadar iyi anlıyorum ki... Samimi olduğum bir doktor var, müsait değilim yazmaya bile vakti olmuyor. Emoji veya nokta atıyor, müsait değilim demek için bile... Türkiye'de en rahat olması beklenen meslek sahipleri bile müsait değilim diyecek kadar vakte sahip değil. O yüzden gerçekten, "Welcome the Jungle."
İlker sen ve tayfanı kulaklıkla cepten izliyorum,eşim ve ablam iki de bir “NE GÜLÜYORSUN”deye seslenip duruyor...dilerim bu pozitifliğiniz hiiiçççç azalmaz. ☺️😊👏🏼
Her ne kadar belirli noktalarda katılıyor olsam da Duygu'nun sosyoekonomik düzeyinde Duygu gibi konuşmanın normal olduğunu anlayabiliyorum . Öte yandan onun sahip olduğu konfora sahip olmayan ve içinde bulunduğu sosyoekonomik sınıftan öteye geçmeyi sadece eğitim, iyi bir üniversite ve bölümle yapmak haricinde hiç bir şansı olmayan milyonlarda var. Bu noktadan da bakılması gerektiğini düşünüyorum. İnsanların aç kalmaktan bu derece korkması da elbetteki iş arayan pazarı bu düzey korkunç genişliğe sahipken, işin oldukça dar olması. Yani bence çok da salmayın gençler hayatta aileniz olmadığında cebinizde 5kuruş olmayacaksa ve ülkede genç işsizlik %30 üstünde ise o saçma sapan üniversite sınavına da çalışın, mantıklı bölüm seçimi de yapın. Elbette bunları yaptığınızda hiç bir şey güllük gülistanlık olmayacak ama en azından şansınızı bu şekilde artırırsınız. edit:Duyguya karşı hiç bir şekilde offence belirtmiyorum kendisini severek takip ettiğimi belirtiyim. Sadece bir konuya değinmek istedim.
Çetin Altan türk insanın mesleksiz yığınlar olduğunu söylemişti.Meslek evrensel bir iştir,dünyanın herhangi bir ülkesinde mesleğinizle ilgili çalışabiliyorsanız bir mesleğiniz var demektir.
Ya çok komik Lise 2’de NDS’deyim ve yıllardır karakalem resim çiziyorum. Resim Hocam da NDS ve Sorbonne mezunu muhteşem bir hanımefendi Nur içinde yatsın beni destekliyordu. Acayip heveslendim resim okuyacağım diye. Rahmetli Babamla aramızda geçen konuşma aynen şuydu… Baba ben Mimar Sinan Ünv. Güzel Sanatlar resim okumak istiyorum, kursa yazılacağım. Bu arada babam devlet memuru 😂 Kızım şarapçı mı olacaksın! En fazla öğretmen, akademisyen olursun o da aç kalmamak için… Ben sana bakamam hayatın boyunca. Git ağabeyin gibi İktisat oku kendi paranı kazan kimseye muhtaç olma yine hobi olarak resim yaparsın 😂 Sonuçta dinledim tabii babamı, iktisat okudum ancak İngilizce ve Fransızca bilmesem yine para kazanamazdım bence?! Üniversite meslek kazandırmaz, kesinlikle buna inanıyorum. İmza X kuşağı teyze 😂🤗
Her zamanki gibi mükemmel bi video, farkli perspektifleri gözümüzün önüne sunan ve hem keyifli hem de beyin minciklayan türden olmus. Videoyu izlerken farkettim. Neredeyse her türden meslekte uzmanlari cagirip sohbet ediyosunuz, ama bu meslek türleri arasinda bilgisayar bilimcisi yok. Bence Flu TV'ye cok yakisir böyle bir seri.
İlker hoca da değinmiş ama "ne olacağım" konusuna bir ufak da ben dokunmak isterim. “Ne olacağım, ne olmak istiyorum” çok sıkıntılı ve yanlış bir sorgulama yöntemi. Toplum bize hep böyle yöneltiyor soruyu, çünkü yapbozun eksik parçası olarak bakıyor bize, biz de bu bakış açısını kabul edince yapbozun eksik parçasına benzemediğimiz için mutsuz oluyoruz. Oysa doğru sorgulamalar “ben ne yapıyorum, ne yapmak istiyorum, ne yapmak beni huzurlu hissettiriyor, belirli aralıklarla tekrarladığımda ne beni mutsuz ve bezgin hale getirmez” şeklinde olmalı. Çünkü biz, örneğin, insanlar doktor olduğu için hastalara bakıyor gibi kabul ediyoruz durumu. Aslında durum tam tersi. İnsanlara bakmaktan, onlara faydalı olmaktan mutlu olan, başkalarının yaralarını iyileştirmek isteyen insanlar tıp okuyup hastanelerde karşımıza geliyorlar. Ve onlara doktor deniyor. Eğer bir doktor, tüm bu saydıklarım için, yani içten gelen motivasyonuyla bizlere yardım ediyorsa zaten mesleğinden mutsuz olmaz. Ama sıralama yer değiştirdiyse ve artık doktor olduğu için bana bakmak zorundaysa; o da kendi hayatından mutsuz olduğu için bizi de mutsuz eden doktorlara dönüşür. Bir meslek seçip onu içine girmeye çalışmak genelde faydalı olmuyor. Bir eylem seçip onu en verimli şekilde uygulayabileceğimiz mesleğe yönelmek daha faydalı sonuçlar doğuruyor. Burada da ikincil bir sorgulama devreye giriyor: “Hangi eylem için, ne kadar çile çekebilirim?” Örneğin insanları mutlu etmekten, ortamdaki gözde kişi olmaktan ve gitar çalmaktan hoşlanıyor olabilirsiniz. O zaman en doğru tercih sizin için sahne müzisyenliği oluyor. Ancak İlker hocanın dediği gibi, siz bu alandaki riskleri göze almak istiyor musunuz? Pekala müzikten keyif alıp müzisyen olmak istemeyebilirsiniz, çünkü eksiler bazen artılardan daha ağır gelebilir. Bu bazen korkaklık gibi geliyor insana ama dürüstlük her zaman iyidir. Ben bu yükü alamam demek kadar rahatlatıcı bir şey yoktur. Müzisyenlik uzun vadede size yaramayacak bir meslek olarak göründüyse bir sonraki en sevdiğiniz eyleme geçebilirsiniz ve elbet çile/huzur dengesini bulduğunuz bir mesleği fark edersiniz. Uzunca yazdım ama program sayesinde YKS dönemi olduğunu fark etmiş oldum, bir sürü öğrenci mesajı da gördüm burada. Maksat genç dimağlara fayda olsun, biraz streslerini alsın, daha kolay bir 5 yıl geçirmelerini sağlasın. :) Çünkü kararsız ve gergin geçen bir 5 yıl çok yorucu oluyor. Cesaretli, kendinize karşı dürüst ve huzurunuzu önceleyen tercihler yapmanızı dilerim. Sevgiler.
30'uma geliyorum hala stajyerim. Sanırım benim mesleğim stajyerlik. Sadece geliri az ama karton kutuda yaşamama yetiyor. Hala doktorluk ve madencilik için dünyanın en zor mesleği diyorlar. Bence 8 yıl boyunca stajyer olmayı denemeliler. Çok keyifli.
Ömrümün sonuna kadar üniversite öğrencisi olarak kalıp farklı farklı bölümler okumak istiyorum. Keşke öğrencilik meslek olsa da memur maaşıyla okul okusam sürekli
3 года назад+18
İ.Ü de Devrim adında bir arkadaş vardı tam olarak bunu yapıyordu. Çok okurdu, ama bilerek okulu 7 yıla uzatır sonra üniversite sınavına girer başka okula giderdi. Geçimini 2. El kitap satarak sağlardı .
Böyle yaparak aslında hayatta bazı yurtdışı, askerlik muafı gibi avatnajlardan yararlanıp yine de para kazanılabilir, düşünsene her yıl wat yapıyorsun her yaz amerikadasın dtpdşdşdfşd
Videoyu izlerken aklıma Foucault' un konuşması geldi "Biliyorsunuz ki diploma, bilgiye ticari bir değer kazandırmaktan başka bir işe yaramaz. Ayrıca, diploması olmayanları kendilerinin bilme hakkı ya da buna yönelik yetenekleri olmadığına inandırma işini görür. Diploması olan herkes bunun bir anlamı olmadığını bilir. Diploma, asıl olarak diploması olmayanlar içindir." Şuan hala sistemin içinde bir lise son sınıf öğrencisi olarak yakinen çok fazla gözlemlediğimi düşünüyorum ve bu konuda çok doluyum sizinle de bir canlı yayında konuşmayı çok isterim, umarım değerlendirisiniz. Sevgiler
2 sene önce doktorayı bıraktım ve serbest çevirmenlik yapmaya başladım. Yaklaşık 10 yıllık emeğim vardı ama o alanda kendime bir gelecek göremeyince yeni bir alana yönelmenin daha mantıklı olduğu sonucuna vardım ve tekrardan üniversite sınavına girip İngilizce öğretmenliği okumaya başladım. İlker Hoca'nın kariyer değiştirmek için hiçbir zaman geç değildir sözü çok doğru. Yeter ki yapabilecek becereniz ve asgari maddi koşullarınız olsun.
Daha dün annemle bu konu hakkında uzun uzun konuştuk. Çocukların daha küçüklükten ne istediklerini bilmeleri için bir şeyler yapılmalı falan diye. Aynı konuyu görünce şaşırdım :))) Gerçi siz o konunun pek üstünde durmamışsınız. Tutkunun peşinden gitmekten farklı bence bu. Sadece sevdiğin işi yap eğlen kafasından ziyade kapasiteyle alakalı. Sonuçta yapamamak ve yapabilmek. İnsan gerçekten en iyi yapabildiği şeyi belki üniversiteye kadar hiç tatmadığından bilmiyor. Çok fazla şey deneyimleyip görmek lazım o yüzden.
Üniversite sınavına girerken tek tercihim, vaktimi çok almayacak ve zorlamayacak bir bölüm olmasıydı. Kendime vakit ayırmak ve ilgi alanlarımda kendimi geliştirmek istiyordum. Ülkemizdeki eğitim sisteminin durumuna rağmen canla başla üniversiteye tutunan insanlar olması hep garip gelirdi. Şu an yazarlık konusunda ilerlemeye çalışıyorum, gelecekte ne olur bilmiyorum ama yaptığım şeylerden mutluyum. Ne okuduğumun bir önemi yok, kendime vakit ayırabiliyorum.
Yazarlık konusunda platformlar kurmak ve bunlar üzerinden reklam /sponsorluk temelinde para kazanmak konusunda muhtemelen en çok çaba harcayan birkaç kişiden biri de benim. Size tavsiyem kendinizi uyanık tutmanız çünkü pek çok platform oluşturuldu artık. Fırsat havuzunu takip edin güzelce. Reklam gelirleri ve sponsorluk ile dönmeye çalışan sitelerin yanı sıra freelancer olarak da iş imkanları var. Ben genelde aylık bazlı maaş veya okunan sayfa başına gelir üzerinden teklif alıyorum. Genel olarak da bu iş bu şekilde yürüyor. Şansınız bol olsun.
İlker Hoca çok güzel konuşmuş, bölümden bir özet çıkarmasam eksikliği çok hissederdim, bunu bir görev bilip sunmak isterim: 500 bin meslek var, ama her zaman bazı meslekler biter, iler tutar meslekler: arz ve talebe göre belirleniyor, hangi bölüme daha çok talep varsa o bölüm daha yüksek puanlı olur, mesleğin ne kadar ciddi olması: resmi meslek örgütü var mesela ve bunlar tarafından kontrol ediliyorlar Meslek dünyanın her yerinde yapabildiğin iş Duruma göre ortaya çıkan bazı pozisyonlar var ve meslekle pozisyonu karıştırma: örn influencer Günümüzde her şeyden anlayıp bir şeyi de çok iyi yapman gerekiyor, becerilerin olmalı, onları kazanmalısın, yani yeteneği unut; çalış çalış çalış Üniversiteden sen bir şeyler öğrenirsin, üniversite sana öğretmez, diploma (kağıt parçası) sahibi olmak sana her zaman meslek garantisi vermez, eğer yaşamın içinde ihtiyacın olacağını düşündüğün şeyler varsa bunu üniversitede deneyimleyebilirsin, bir nevi simülasyondur çünkü, hayat gibi hata demezsin, deneyimlerin en çok olduğu yer de öğrenci kulüpleridir (ben pandemi mezunlarındanım, en büyük keşkelerimden biri de kulübe gidememek) Ne olmak istiyorsun, ne yapmak istiyorsun, ne hoşuna gidiyor?: Tutkunu bul, çok sevdiğin bir işi yaparsan hiç çalışmasın =D Meslek seçimi açlık kriterine göre yapılmamalı Üniversiteye girerken ya da üniversitede okurken bulunduğunuz meslek grubunun duayenlerini tanımalısın Hayatının her noktasında yeni bir yola/ kariyere/ alana girmek/ başlamak isteyip adım atabilirsiniz (herkes her zaman her şeyi olmaya talip olabilir) ama hayatınıza bunu yerleştirmeniz için bi' 5 yılı gözden çıkarmalısınız, istediğiniz bir şey için bu uzun bir süre değil, boşa geçen zamanlarınızı toplasanız pişmanlıktan zaten ölürsünüz =D
İngilizce çağımızın eğitim dilidir. Dolayısı ile eğitmek ve eğitilmek isteyenler İngilizce öğrenmek zorundadır. Ben yıllar yıllar (10 yıldan fazla oldu) önce bir oyun için harita tasarlarken Türkçe kaynaklar kısıtlı ve ingilizce kaynakları kullanamadığım için kendimi geliştiremedim ve olduğum yerde kaldım maalesef.
İş ilanı vermek istiyorum: "Suyu dalgalandıracak adam" ihtiyacımız bulunmaktadır. Çince, Urduca, Tibetçe, Arapça bilmesi aynı zamanda Autocad, Photoshop, 3d Max, Katia bilmesi yeterlidir. Çalışma saatleri: esnek.
İngilizce öğrenmek, gözlerinizi dünyaya açmanızı sağlayacaktır. Ülkemizdeki sınırlı bilgi dolaşımı maalesef bir vizyon oluşturmak için yeterli değil. İlker Hocamızın "zorundasınız" lafı bile bu kanalın kalitesini ortaya koyuyor.
Meslek secimi konusunda değinilmesi gereken bir kaynak Nicholas Taleb'in Black Swan kitabı bence. Bazı teknolojik dönüşümlerden önce bugün hayatın kazanılmasının zor olduğunu düşündüğümüz bazı zanaatlar aslında muhtemelen daha güvenliydi. Ortalama şarkıcı iş bulabiliyordu, çünkü kayıt edilmiş müzik yoktu, daha fazla insan daha çok ortalama ressama ihtiyaç duyuyordu çünkü fotoğraf yoktu vb. Bu dönüşümle ama bu meslekler ölçeklenebilir hale geldi. Güzel gibi çünkü artık sonsuz kere aynı şarkının kaydından para kazanabilirsiniz. ama fark yaratan şey bu kadar çok seçenek varken becerinizden daha çok muhtemelen kendinizi pazarlama yeteneğiniz. Pazarlama bir iş mi değil mi? Sıkıntı yaratan soru bu.
ilker canikligilin gençlerle direkt aklındakileri anlatmasını çok seviyorum akıllı ve bilgili bir insanın fikirleri kafamı çok açıyor sohbet edebilmek isterdim. Ayrıca keşke yalın alpay ayrılmadan önce bu formatta bir kaç video çekilseydi onun da sohbeti mükemmel olurdu.
David Lynch gençliğinde denediği işlerden söz etmiş. Bunların arasında en sevdiği rahat işlerden birisinin "Wall Street Journal" gazetesinibir mahalledeki evlere dağıtmak olduğunu söylüyor. Gece işi ve kısa zamanda bu işi en kısa zamanda en efektif bir şekilde yapabilmeyi başardığını söylüyor. Şimdilerde gene kendisine bir iş edindi. Hava raporu veriyor ve günün numarası çekilişi yapıyor. Bence harika bir direktör olmasının sebepleri hakkında pek çok ipucu veriyor.
Lisede radyo ve tv okuyup kurgu 3dmax kameramanlık fotoğrafçılık yaptım en son kısa film çekip üniversitede pr okudum şimdi işsizim ama mesleksiz değilim. Sanırım psikolojiye yöneleceğim.
Ben 9. Sınıfım. Doğduğumdan beri filmlere çok özel bir ilgim var. 5 yaşında okuma yazma öğrendiğimde ise hemen hikayeler yazmaya başladım. O zamanlar ,senaryo nedir ve nasıl yazılır, bilmiyorum tabi ki. Bu yüzden elime bir zımba, bir kalem ve bir kağıt alarak kitap yazıyordum. Ama bunlar elbette derinlikten oldukça uzak şeylerdi. Daha ilkokula bile gitmemiş hallerim zaten. Sonrasında ilerleyen dönemlerde bazen komple bir günümü yazmaya harcadığım dönemler oldu. Git gide sevgim daha fazla artıyordu. Okulda da zaten arkadaşım olmadığı için filmlere, kitaplara, oyunlara daha fazla tutundum. Onlardı artık benim dostlarım ( Bugün de değişmedi bu durum. ). Sonrasında ise çocukluktan beri izlediğim şeylerin saçma olduğunu fark ederek ( Marvel vs. ) sinemacıları keşfetmeye başladım. Bu konuda sizin ben de emeğiniz çok büyük. Sayenizde 7 ya da 8. sınıfa gidiyorken Stanley Kubrick ' i öğrendim. Sonra ise " Diğer alanlarda da bu kadar kaliteli insanlar olmalı. " diyerek edebiyatı da keşfettim ve daha az önce " Suç Ve Ceza " nın 307. sayfasındaydım. Sinema hakkında 5 yaşından beri hep yazdım ama şu son dönemlerde yazdıklarıma bakınca ben bile şok geçiriyorum. Aynı zamanda konu ile alakalı çok fazla teknik kitap okumaya başladım ( Kahramanın Sonsuz Yolculuğu vs. ). Ve bu benim işimi de kolaylaştırdı. Mesela artık senaryolarımın ana hatlarını bir panoya kağıtlar halinde yapıştırarak senaryomu çok daha iyi bir şekilde gözden geçirebiliyorum. Ama gerçeklikten de kopmuş değilim. Aksine yine sayenizde bu işlerin öyle sandığım kadar basit olmadığını öğrendim ve bu yüzden kendime şimdilik geçerli olan bir kariyer planı yaptım. Benim filmlerle ilgili olduğumu görünce bana sizi öneren o yüce insana buradan teşekkür ediyorum. Benim gibi sinemaya fazlaca ilgisi olanlara tavsiyem, o işi ne yapıp edip yapmalarıdır. Eğer zor diyerek vazgeçerseniz belki de bir ömrü pişmanlıkla geçirebilirsiniz ( Burada size " aç kalın " demiyorum. Eğer iyi bir şekilde planınızı yaparsanız zaten aç kalma olasılığınız oldukça düşük olacaktır. Ama size plan tavsiyesi de yapamam. Bu tamamen size bağlı bir durum. X kişisinin yapıp başarılı olduğu şey siz de geri tepebilir. )
@@alpwes6732önce başa tutturuldum sonra stajer olacağım. Daha evvelden sayın Canikligil benim tweetimi de beğenmişti. Sektöre adım adım FluTv vs 2000 kuşağı
gazeteciliği bitirip, göreceli olarak yüksek satışları olan bir gazetede çalışırken masada öyle avel avel havaya bakarken "anasını satayım ya bu hayat ne kadar sıkıcı bir şey, aksiyon lazım" diyip 3D Artist oldum... Bütün günüm çizim, tasarım ve kahve ile geçiyor ama hayat hala gerçekten çok sıkıcı
Çok güzel bir bölüm olmuş, hem gerçekçi bakış açısını, hem gençlerin düşüncelerini anlayabildiğimiz. 22 yıldır kamu çalışanıyım, zamanında kazancından ve geleceğinden emin olamadığım için müzisyenliği tercih etmedim. Ama müzik öğretmenliği okuyabilirdim, hobi olarak yapmak da güzel, her şeyde var bir hayır.
Ben de mühendislik okudum. Şirketlerdeki çekişmelerden, yaranmak, kendini göstermek zorunda olmak vb. durumlardan hoşnut olmadım. Daha iyi iş kovalamayı bıraktım ve şoförlük yapmaya başladım. Bu arada birçok hobiyle birçok beceri kazandım. Şimdi bazen mobilya yapıyorum, bazen tarım yapıyorum, bazen insaat işleri yapıyorum. Arada sırada uzun yola vuruyorum kendimi. Biraz yersiz yurtsuz bir yaşam ama denildiği gibi aç kalmak yok, keyfi yerinde olmalı insanın. Seçeneksiz kalmak kapana kısılmış hissettiriyor insanı...
Vay be gecen ay yorum yazmistim, gencler bir sey yazmis mi diye gelip bakayim dedim yorumum silinmis. Cok ayip sevgili Flu TV, sasirdim gercekten. "Bolum degil universite secin" ve "universite okumasanizda olabilir" demesine katilmadigimi yazmistim Canikligil'in.
Ressam olmayı düşünenler aslında concept artist olabilirler. Bu gün bütün video oyunu şirketlerinde, büyük film şirketlerinde veya benzeri projelerde concept artistlere ihtiyaç var. Biraz yanlış bilgi vermişsiniz ressamlık tarihe karışmadı yerine bunlara evrildi.
Üniversite sadece adınızı koyuyor gibi bir şey; tasarımcı olmak istiyorsanız tasarım okuyorsunuz ve insanlar size tasarımcı diyor ama altını yine siz kendiniz dolduruyorsunuz
Keyfine duskun kendince takilmayi seven bir tembel olarak en iyi motivasyonum vasati iyi meslek secmekti cunku kendimi biliyorum ne is yaparsam yapayim o isin iyi bir vasati olacaktim (is gorur kotu degil)
Yapmak için bir eğitim almanız gerekiyorsa o bir meslektir. örneğin diploma almadan kalp cerrahı olamazsınız. Yapmak için eğitim almanız gerekmiyorsa, diploma lazım değilse, nasıl yapılacağını bildiğini düşünen herkes yapmaya girişebiliyorsa, o bir iştir.
'Suyu Dalgalandırma Olayı'nın yaşandığı benzer ortamlardaki sorun, ortaya çıkan/çıkması olası değerin alınan sorumluluk ölçeğince paylaşılmayacağının bilincinde olunmasının ortaya çıkardığı mutsuzluktur. '"Ben üniversite bitirdim. O işi yapmam!" Yaklaşımı'nı eleştirmek gerçekçi bir tutum olsa da sorunu çözmek açısından verimsiz. Örneği uca götürelim: Ben, çözülmesi bir topluluğun çıkarına olduğu söylenen bir sorunu silahla çözmek işini yapan biriysem, benim, sözü edilen sorun çözüldüğünde ortaya çıkacak değerin sözü edilen topluluktaki bireylere sorumlulukları ölçüsünce eşit paylaştırılacağını kesin bilmem gerekir. Söz konusu değer yazdığım biçimde paylaştırılmazsa, ortaya çıkacak değerden benim payıma yalnızca 'cennet' düşecektir ki bu cennetin yansıması 'Suyu Dalgalandırma Olayı'nın yaşandığı ortamda '"3-5 yıla sen de çekersin olm." Beklentisi' olacaktır. Bir sorun iki türlü çözülür: 1- Odağından. 2- Odağın, odağa gitmemizi engelleyen uzantılarını yok ederek (Odağın neden olduğu sorunlarla boğuşup onları düzeltmeye uğraşmakla değil). Devrim yapamazsınız(bana inanın, yapamazsınız. (: Orada da, sonuçların sorumluluk ölçüsünce üstlenilmeyeceği korkusu var. O bağ bir kez kırıldı. Onarması çok zor. Uğraş, kopmamasına yönelik olmalı.) Bu nedenle 'büyük sorun'u doğru saptayıp(ki bu sorun dünyanın bir yerinde bile yalnızca bir insan olamaz. Erdoğan da o odağın, odağa uzaklığı ölçüsünce, bir sonucudur. Odak; bir kavrayış, gerçekliği algılama ve deneyimleme biçimidir.) kendi gerçekliğimizdeki yansımalarını yok etmek zorundayız. Böylece, doğrudan ya da dolaylı, beslediğimiz odağı güçsüz düşürecek ve adım adım onu yok etmeye yaklaşacağız. (: 'Suyu Dalgalandırma İşi'nin sonucunda eşit bir paylaşım olmayacaksa suyu dalgalandıracak başkalarını aramak, suyu dalgalandıracak başka ortamlar başka yollar yaratmak zorundayız. Kesinlikle, "Lan bi kez dalgalandıriim. Nolacak amk!" dememeliyiz. (: İlker'in, 'Flu TV Yolu'ndaki ilk adımını benzer düşüncelerle attığını düşündüğümden, 'Suyu Dalgalandırma Olayı'nı yeniden düşünmesini ve '"Çayınızı getiriim ağbi." İsteği'ni göz önünde bulundurarak doğru yolda olduğunu, söz konusu ortamlardan birini yaratmaya çok yakın olduğunu görmesini öneriyorum. Uğraşlarınızın sonuç vermesi, yayınlarınızın sürmesi dileklerimle Sevgiler (:
00:29 15 senelik bilgisayar mühendisi olarak şimdiye kadar gördüğüm çoğu mühendisten daha fazla analitik düşünceye ve teknik bilgiye sahipsiniz, mühendis olunmaz mühendis doğulur hocam 😉
Merhaba iyi günler ben yeni 12.sınıfa geçmiş bir yks öğrencisiyim hedefim bilgisayar mühendisliği. Sektör hakkında açıkçası nerdeyse hiç bilgim yok dilim olduğu ve önü açık bir meslek denildiği için bu mesleği tercih ettim. Önerebileceğiniz kitap site vs var mı? Sektör hakkında tecrübeleriniz neler? İyi bir üniversiteyi kazanamazsam nasıl bir yol izlemeyelim? Kafamda bir çok soru var ama en çok merak ettiklerim bunlar.Cevaplarsanız çok sevinirim.
@@umutsahin8444 selam umut, bir yazılım mühendisi olarak ben cevap vereyim. ihtiyacın olan iki şey internet ve sağlam bir ingilizce. internette kaliteli kaynaklar bolca var . ayrıca ilker hocanın tavsiyeleride gayet doğru.
Lise ve sonrası direk mesleki eğitim olmalı hatta belirli meslek seçimlerinde belirli diller zorunlu olmalı.Örn: bir şey tasarlanacak tüm dokümanlar ing-alm vs.. kısacası uni geçen yıllar gereksiz ve insanın en verimli dönemini işgal eden bir süreç mesleki eğitim ve boşa kalan zamanlarda dil öğrenmeli veya farklı hobilerle kafa dinlemeli
3 года назад+2
Öğretmen maaşı ocakta 5100 martta 5000 temmuzda 4900 ekim ve sonrasında 4300 civarında. Olmak isterdim derken bu bilgiyi bir kenarda bulundurun.
Gerçekten çok verimli bir program olmuş. Bende kendimce sınava girmiş, üniversite tercihi yapacak arkadaşlara tavsiye vereyim. Eğer sizi belirgin bir meslek sahibi yapmayacaksa, tutkulu olduğunuz işi okumayın. Dönemi ve yaşamış olduğunuz ülkeyi göz önünde bulundurarak size para kazanabilecek işler seçmeniz, tutkulu olduğunuz konudaysa kendi kendinizi geliştirmeniz sizin için daha hayırlı olacaktır. Örneğin sinema ehliyet isteyen bir iş olmadığı için okumanız çokta gerekli değildir, gidip setlerde çalışmaya yarında başlayabilirsiniz. (Büyük yönetmenlerin azımsanmayacak bir kısmı sinema üzerine akademik bir eğitim almamıştır.) Aldığınız eğitim sizleri kalıplara sokar ve tabi özellikle ülkemizde tutkulu olduğunuz işten soğutadabilir. "Yahu üniversiteye bir gideyimde sonrasına bakarız" demeyin, bu dönemleriniz malesef hayatınızın ilk büyük kırılma anı olacak ama tek kırılma anıda değil. Karamsarda olmayın ama fazla polyanacıda bakmayın hayata...
31:39 eğer ailesinin durumu iyiyse zaten sorun yok ister ressam olsun ister heykeltraş ama eğer ailesinin durumu yoksa salt sanat sanat içindir diyerek karın doyması pahasına ressam olabilir (göze alması lazım)
Orta okulda çalışmak istemediğime karar verdim. Ama param olmadığı için çalışmam gerektiğini anladım. Bari sanatla uzaktan yakından alakalı bir meslek yapayım dedim. Garson olup masada da sildim, radyoda asistanlık da yaptım. Geçen ay grafikerdim, bu ay otomotiv sektöründe, adını bilmediğim bir iş yapıyorum. Patronum iyi bir karakterin var, ama bu işi yapamıyorsun, seni başka bir departmana alalım önümüzdeki ay dedi. Büyük ihtimalle sonraki ay işten atılırım. Hocam eğer simit almak için eleman lazımsa adayım. Kedi de olabilirim. Hatta aldığınız paranın 3/1'ini verirseniz İlker Canikligil bile olabilirim. :D Bence Türkiye gibi bir ülkede bir gün var, o da bu gün. Refah seviyesi yükseldikçe ileriyi düşünebilirsiniz. Yoksa o günü kurtarabilirsiniz. Ülkenin durumu malum.
İlker hocaya katılıyorum.Üniversite sadece hayata seni hazırlamak için bir süreç olmalı.Sabit bir meslek edindirmemeli.Ben mühendisim ama Türkiye şartlarından dolayı iş bulamadım.Üniversite donanımım ile başka bir alternatif aradım.Ve buldum.İş güvenliği uzmanlığı yapıyorum.3,5 yıl vasat firmalarda ve düşük ücrete çalıştım.Ama inat ettim şuan Türkiye de herkesin bildiği bir projede iş güvenliği uzmanlığı yapıyorum.Bundan sonrada hedefim var , yurt dışında uluslararası standartta iyi bir uzman olmak istiyorum.Ve bu ülkeye bağımlı olmak istemiyorum.Umarım herkes zevk aldığı işi yapar.Denemekten vazgeçmeyin yaşınız kaç olursa olsun.
Konservatuvara girme hayalleri ailesi tarafından baltalanmış biri olarak ben de hikayemi anlatayım Z kuşağı arkadaşlara. Belki meslek ile üniversite arasındaki ilişkisizliği anlatmaya bir faydam olur. Uyarıyorum yazı beklediğimden uzun oldu ama kimilerine ilginç gelecektir sanıyorum. Hepsini okuyana çokomel. Lisedeki klasik müzik bestecisi ve piyanisti olma hayalim müzik öğretmeni mi olacaksın manyak mısın denilerek baltalandıktan sonra babamın izinden gidip kendimi ODTÜ mimarlıkta buldum. O sene bi de hazırlık atlayıp bizimkileri yeterince "gururlandırdıktan" sonra okulu 7 senede bitirerek aslında çok da ümitlenmemeleri gerektiğinin sinyallerini vermiştim. Bu 7 senede başta jonglörlük olmak üzere bi dünya hobi edindim. Hatta kurucusu olarak yer aldığım jonglörler topluluğu sayesinde birçok ülke gezdim, çok değişik insanlarla tanıştım. Yabancı dillerimi geliştirdim. Girip çıkmadığım ortam, kulüp kalmadı. RUclips'un daha yeni yeni hayatımıza girdiği o günlerde müzik konusunda kendi kendimi geliştirmeye hep devam ettim. Mezun olduğumda Ankara barlarında haftada birkaç gün, geceliği 50 liraya yabancı pop/funk/rock çalan gruplarla beraber keyboard çalıyordum. Kiramı zor ödüyordum yani... Bizimkilerin zoruyla 2.5 ay mimarlık yaptıysam da bir şekilde müzikten para kazanacağıma ikna edip mimarlık kariyerimi daha başında rafa kaldırdım. İnsanlar manyak mısın dedi. Bu 1. kariyer değişikliğinden bir süre sonra hazırladığım bir iki tane enteresan müzikli video yurtdışında önemli müzik çevrelerinde oldukça ses getirdiyse de bazı talihsizlikler sonucu buralardan gidemedim. Halbuki dönemin meşhur dergisi Keyboard Magazine videolarımı paylaşmış, Michael Jackson'ın müzik direktöründen tutun, TOTO'nun kurucularına bir sürü kişiden övgü dolu yorumlar almıştım(Evet toto kim dediğinizi duyar gibiyim, ok boomer.) Sonuç olarak gidemedim, ama bu videolar bir şekilde burada işime yaradı. Kenan Doğulu'yla kısmen şans eseri tanışmamla 2. kariyerim başlamış oldu. O zamanki tek hayali o videoların devamını getirip yurtdışına gitmek olan, hayatında pop konserine gitmemiş ben, hiç alakam yokken kendimi Türkçe pop dünyasında buldum. Benden daha iyi çalan bir sürü insan varken benim işin içine kattığım teknolojik farklılıklar dikkat çekiyordu, aradan sıyrılmamı sağlıyordu. Kenan, ozan, ajda vs bir çok isimle çalışmaya başladım klavyeci veya orkestra şefi olarak. Mimarlıkta bir ayda kazandığım parayı bir günde kazanıyordum artık ve bizimkilerin keyfi de birden yerine gelmişti tekrardan. Yurtiçi yurtdışı konserler, güzel oteller, güzel yemekler.. hızlı geçiyordu yani. Küçükken televizyonda gördüğüm insanların evlerine davet ediliyordum, telefon rehberimde oyuncular, sunucular birikmeye başlamıştı; arkadaşlar arasında da havamdan da geçilmiyordu açıkçası. Mimarlıkta okurken hocalarım tarafından pek de ciddiye alınmazken şimdi Bilkent gibi bazı üniversitelere mimarlık ve müzik üzerine konuşmacı olarak davet ediliyordum. Bi süre böyle geçtikten sonra yaptığım bu işten de bir şekilde soğumaya başladım. Boş gelmeye başladı, kendim bir şeyler üretmek istiyordum ama zaman kalmıyordu ve kimseden bu konuda destek göremiyordum hem de ne için? Dolar artıyor, hayat pahlılaşıyordu ama müzisyene verilen değer ve para düşüyordu üstelik sanatçıların payı artarken. Üretmeyi seven birisi olarak sektörün üretimle aslında ne kadar alakasız şeyler olduğunu farketmem başta olmak üzere; rahatsız edici çıkar ilişkileri, o "hayat standartları"nı korumak için kazandığın paranın olduğu gibi gitmesi vs gibi bir çok sebeple artık kendimi tıkanmış ve de tükenmiş hissederek napıyorum ben dedim ve kendi projelerime odaklanmak üzere artık sahneye çıkmama kararı aldım. Bu kararı alırken çok güveneceğim bir birikimim de yoktu açıkçası. Birkaç ay idare edecek kadar para ve ileride nakite çevrilecek değerli ekipmanlarım, enstrumanlarım. Ama haklarını yemeyim ailemin de özellikle manevi desteği bu dönemde büyüktü. Böylelikle 2. kariyerimi de yine kendi isteğimle üstelik ülkede kendi sektörümde gelinebilecek en iyi yerlerden birindeyken bitirmiş oldum. İnsanlar yine manyak mısın dedi. Kendimi geliştirme isteğimse hiç olmadığı kadardı. O güne kadar mimarlık ve de müzikte öğrendiklerimin ve tecrübelerimin ortak noktası olan tasarım 3. kariyerimin odağı olsun istiyordum. Ama kafamdaki görselleştirmek istediğim şeyleri yapmak için gerekli teknik bilgim azdı. Bu arada yaş olmuştu 31. Sosyal medyayı da hayatımdan iyice uzaklaştırmamla beraber zamanı nasıl boş geçirdiğimizi farkettim. Günde 12-15 saat bilgisayar başında geçen aylar, 3X-4X hızda izlenen yüzlerce tutorial sonunda sıfırdan Cinema 4D öğrenmeye başladım. Artık 3D animasyonlar yapabilecektim. Enstrumanlarımın bazılarını satıp kamera, bilgisayar vs gibi yatırımlar yaptım, bir videonun üretimindeki tüm aşamalar ile ilgili bulabildiğim her kaynağı araştırmaya çalıştım. Hatta bu sırada İlker Hoca'nın ifa videolarına denk geldim... Bi yandan orkestrasyon çalıştım film müzikleri yapmaya başladım, music production'ın her aşamasında kendimi geliştirmeye devam ettim. Baktım bu işlerin yarısı bilgisayar başında geçen amelelik, ben de kodlama öğrendim, yaptığım işleri hızlandıracak yüzlerce script ve makro yazdım, elektronik öğrenip kendi kontrol devrelerimi yaptım. Bir kısmını yayınladığım bir çok proje ürettim, bazılarını ise hiç bitirmedim. Hatta bir projeyi 1.5 sene boyunca her gün deli gibi hazırladıktan sonra rafa kaldırmak zorunda kaldım sağlık ve maddi sebeplerle... Çok eksik olduğumu farkettiğim siyaset, psikoloji, tarih, felsefe gibi konularda kendimi geliştirmeye çalıştım. Arkadaş çevremi ve sosyalliğimi kendim gibi öğrenmeyi seven, merak duygusu yüksek, hayatı sorgulayabilen ve de multidisipliner insanlarla sınırlamaya gayret gösterdim. Bu sırada hala sahne teklifleri geliyordu ama ben hepsini reddetmeye devam ettim, hatta defalarca maddi zorluk yaşamama rağmen 2 kere ajda teklifini geri çevirdim insanlar yine manyak mısın dedi. Ama artık para, kariyer vs gibi şeylerin konumu çoktan değişmişti kafamda ve hala bugün de öyle. Sonuç? Huzur ve bitmeyen merak duygusuyla gelen hayattan sıkılmama keyfi. Eee para? derseniz de bazen çok iyi, bazen idare eder. Bu süreçte edindiğim bilgilerle yurtdışına freelance işler yaparak yanında başka dijital pasif gelirlerle ayın 4te birinde çalışıp yetecek kadar para kazanıp geri kalan kısmında ya üretiyorum ya da yeni bir şey öğreniyorum ilerideki projelerimde kullanmak üzere... Benim mesleğim nedir artık onu bilmiyorum. Ama bir önemi de yok =) Hayat beni nereye götürecek hiç bir fikrim yok ama her zaman bir fikrim olmasına da gerek yok. Götüreceği herhangi bir yer için yeterince hazırlığım var çünkü. Para kazanmak zor ama aslında bir o kadar da kolay; bunu söylerkenki tek güvencem ise öğrenmeyi öğrenmeyi biliyorum. İşte geriye dönüp bakınca üniversitenin bana kattığı en büyük şey de bu oldu sanırım. Zamanında o 7 yıl vakit kaybı gibi gelmişti ama bugünden bakınca jonglörlükten geriye hataların üzerine gidip sorunlu kısımları bulabilmek kaldı; mimarlıktan geriye tasarım, estetik, kafada senaryo kurabilme yetisi kaldı, kampüs hayatından geriye birey olabilmeyi öğrenmek, hakkımı savunabilmek, sosyal beceriler ve kafası çalışan arkadaşlar kar kaldı, Aslında ben okuldaki o 7 senede kendimi mesleğe değil hayata hazırlamışım ve hala o zamanın meyvelerini yiyorum. İyi bir okulun vermesi gereken de tam olarak budur bence sevgili Z kuşağı. Fazlaca uzattığımın farkındayım ama hikayem belki birilerine ibret olur kötü bir örnek olarak, belki de birilerini gaza getirir bir mücadele öyküsü olarak. Seçmesi size kalmış... Son olarak bu sene tercih yapacak arkadaşlar; meslek seçmek için yeterince zamanınız olacak, dünya görüşü edinebileceğiniz güzel bir kampüs okulu kestirin gözünüze ve sürekli merak edin... Hep manyak mısın diyen birileri çıkacaktır, herkesi dinlemeyin=)
Cambly'yi bu kodla ücretsiz deneyebilir, 1 aylıktaki en büyük indirim de dahil tüm aboneliklerden indirimli yararlanabilirsiniz. Kod: 15flu
İncelemek için: bit.ly/15flucambly
*İndirim sınırlı sayıda kişi için geçerlidir.
Bu yorumu buraya bırakıyorum. 5 yıl sonra görüşmek üzere...
60 yaşında influencer ins: g.krabbenhoft
İşsiz
Güçsüzsünüz
Türkiye
Ilker hoca ,
Neden böyle bi şey yapıyorsunuz ki ?
@@kaynagbilinmeyenmadde2093 Farkındayım. Merak etme hala hesabın aktif olursa cevaplarım.
Hocam planınızı çözdüm sizin videolarınızın amacı tüm gençleri manipüle edip sinema televizyona yönlendirdikten sonra flu tv de düşük maaş ve yaşam standartlarında stajyer (köle) olarak kullanacaksınız. Cok akıllıca bir plan, sizi destekliyorum.
xddd
İlker Canikligil: demek ki ailen senden ümidi kesmiş
Geoffrey: hiç olmadı ki
cafer dedi ki yönetmenlik artık benim ilgimi çekmiyor. zaten uzmanlaşmanın kötü yanı bu. hedefe yaklaştıkça o hedef eskisi gibi büyülü gelmiyor. bu da o konuda bilgi artışının sonucu. esg de diyordu ya tarihçi olmak benim için hiç de romantik bir şey değil. işini iyi yapan, o işte uzman olan kişiye yaptığı iş artık romantik, büyülü gelmez. ancak bir dalda az bilgiye sahip olanlar o alanı romantik olarak görebiliyor. adam kitap okumuyorsa kitap kokusu cazip geliyor diyordu. bir dalda ilerledikçe yeni bir şey öğrenmenin marjinal maliyeti sürekli artar. bu da öğrendikçe mutlu olan insanların gittikçe daha seyrek olarak mutlu olmasına neden olur. bu da insanı sürekli alan değiştirmeye iter.
eee çözümü nedir peki :D
@@sababet çözümü bence bu eğilimin ve getirdiği yanılgının farkına varmak ve halihazırda ilerlediğimiz alanda ilerlemeye devam etmek. eğer alan değiştirmek ve kendi alanımızdaki birikimi yakmak için gerçekten oyun değiştirici sebepler yoksa seçtiğimiz alanda yürümeye devam etmek. tabi seçtiğimiz alanda acemilik zamanlarımız kadar heyecanlanmayacağız ama ürün ürettikçe yine de keyif alabiliriz.
Marjinal maliyetten kastınız nedir?
@@tehirlitren3540 ünlü bir yazar çizer iki şey yapabilirdim diyordu. Ya tek işte iyice uzmanlaşacaktım ya da bir kaç alanda biraz bilgi birikim sahibi olacaktım. Ama hayat tek işle, tek ilgi alanıyla geçirilemeyecek kadar kısa ve değerli. Yani aslında 20 küsür yaşından itibaren bir şeyler yapmaya çalışmaya başladığımızı düşünürsek önümüzde çokça bir ömür kalmamış gibi görünmüyor mu? Sadece bir işte mi ve alanda mı harcayalım bu sınırlı ve kıymetli zamanı?
A. Windbreaker marjinal maliyet bir iktisat terimi. Bir birim ilerleme için harcanması gereken çabayı ifade ediyor.
6 yıl tıp okudum. Üstüne 5 yıl ihtisas yaptım. 3 yıl uzman hekim olarak çalıştım. Dün artık bıkıp ne yapacağımı bilmez bir şekilde istifa ettim. Şuan kanepede uzanıp işsiz bir şekilde bu videoyu izliyorum.
Hacettepede Ftr okudum, 3 yıl yüksek lisans yapıp bitirmeden bıraktım. 3 aydır evde oturup napsam diyorum. İşsiz ve depresyon hastasıyım. Flu tv izleyicisiyim. Son olarak da Yalın Alpay'ın ayrılmış olmasına üzüldüğümü eklemek isterim.
Ben de tıp okumak için 2 senemi verdim, çok çalıştım ve bu iğrenç sistemden dolayı kazanamayabilirim diye iki gün ağladım.
Senle ben aynı kişi olabilirdik hekimlik okuduğunu yazmasan :)
ben tıp okumak istiyordum şu an vazgeçtim
Wha..
İçlerinde en tuzu Kuru duygu belli. Umutlu ve heyecanlilar üçünün de filmini izleyip karşılaştırmak isterdim. Diğer giden tayfayla aranda ne oldu kim haklı kim haksız belli olmaz ama bu çocuklara yardımcı ol İlker canikligil. Çok tatlilar
Ya hakikaten ne oldu onlara .Ben onları daha beğeniyordum.Ayrılmalarının sebebi ne ola ki?
Sınav sonrası ne iyi geldi.Gerçi gözyaşlarımdan mıdır nedir İlker Hoca flu biraz...
@Amenemhat okullar özelleştirilmelidir zeki olan insanlar okumalıdır diğerleri napıyorsa yapsın bana ne amk
ya :')
@@vecihihurkus8743 O zaman sen nasıl okuyacaksın?
@@fragstja3231 değil mi? arkadaş neye göre kendini o zeki insanlar arasına sıkıştırdı ben de anlayamadım
@@ibrahimbeg Ergenlikte olur böyle şeyler
Bu bölümü nedense çok beğendim, bi hayli samimi ve içten diyaloglarınız olmuş. İlker hocanın doğal tavırları da bölümü sıcaklaştıran etkenlerden.
İlker Bey'in hayata bakışını dinlemek çok hoşuma gidiyor.Ara ara kendinizin ön planda olduğu programları izlemek isterim
Kesinlikle!
Adamı tüm gün izleyebilirim. Rustem BATUM gibi o da yapsın 30+ bölüm otobiyografi tadında videolar. ✨
Cefri adeta bir haftalık dizi gibi, fakat devamlılığı olan bir senaryonun aksine daha çok skeçlerden oluşan bir projeyi andırıyor.
Adamı ne zaman dinlesem farklı bir durumun içinde ve sürekli tutum ve meslek değiştiriyor.
Bir bölüm açıyorsun, flu tv'de stajyer, iki bölüm sonraya gidiyorsun Mustafa Se7en ve İlker hoca kovmuşlar.
Bazen farklı sezonlardan cefri örnekleri izliyorum, bir bakıyorum ki Tony Stark'a neden düğün fotoğrafçılığına yatırım yapması gerektiğine dair açıklamalarda bulunuyor.
Doctor who gibi adam.
Aileler, çocuklarının her seferinde özgüvenini kırarlar. Ve aç kalma korkusunu küçüklüklerinden itibaren onlara verirler. Bu nedenle çocuklar da aslında büyüdüklerinde bu korku ile savaşmak zorunda kalırlar. Bu korkuyu yenecek özgüvenleri de olmadığı için korkuya bazıları boyun eğer, bazıları ise yenmeye çalışır. Durumun en özet haliyle gözlemlediğim sınırlı çevre itibarıyla bu şekilde olduğunu düşünüyorum.
Annemle babam dr. Tıbba hiç ilgi duymadım, zaten beceremezdim, sayısal kafam yok. Mimar Sinan'da resim okumak en büyük hayalimdi. İlk girişte kazanmanın çok zor olduğu söyleniyordu ve kazanamamaktan aşırı korkuyordum. Hayalimi ve korkularımı annemle babama söylediğimde bana şöyle dediler, "İlk sene kazanamayabilirsin, olabilir. İkinci, üçüncü senede de kazanamayabilirsin. Kazanamadığın yıllara kaybedilmiş yıllar olarak bakma. Neticede istediğin yerden mezun olduktan sonra hayatının geri kalanını kazanmış olacaksın. Sevmediğin bir okulu ve bölümü ilk senede kazanıp hayatının geri kalanını kaybetmek yerine, birkaç sene kaybet ama hayatının kalanını kazan." Kazanamamaktan aşırı korktuğumdan, çok çalıştım. Çok derken, cidden çok! Neticede bölümü 1.likle kazandım ve aynı derece ile mezun oldum. Üstüne aynı bölümde yüksek lisans yaptım. Akademik kariyer yapmayı hiç düşünmediğimden, yüksek lisans yapmak öğrenciliğin uzatmalarını oynamaktı aslında. Mezuniyetten beri yağlıboya, akrilik falan çalışmış değilim. Yan dallardan birine kaydım ve çok mutluyum. Ama belirtmeliyim, ilk on sene son derece zor geçti, maddi olarak da manevi olarak da zorlandım. Yaptığım işte tutunmam yıllarımı aldı. Resim eğitimi, el ve göz koordinasyonu sağlamak açısından bence şahane ve "eğer kendinizi geliştirirseniz" görsel sanatların (ve mesleklerin) hemen hemen her alanına kaymaya açık. Çünkü temelinizde sağlam bir ışık, renk, biçim, form, kompozisyon, kadraj bilginiz oluyor. Herkesin sevdiği işi bulmasını ve orada başarılı/mutlu olmasını diliyorum.
Olmaz öyle saçma mimarlık devamını istiyoruz. Ebru Tabak C. çok tatlı
Uzun metraj hiçbir film bu videolardaki eğlenceyi, duyguyu ve bilgiyi veremez bence. Tarantino bedava en son filmini yollasa ben ilker canikligil in muhabbetine vakit ayırırım ☺️
15 yıl uçak bakımcı astsubaylık yaptıktan sonra her şeyi bırakıp freelance illüstratör oldum. herkes istediği zaman gerçekten istiyorsa her şey olabilir.
Sinan Kurmuş'la bir ara bu konuları konuşmuştuk. Çocuk sahibi olmanın ayrıca o çocuğa istediği hayatı seçebilmesi için bir kaynak oluşturma sorumluluğunu da beraberinde getirdiğini söylemişti. Yani çocuğun ressam olucam diyorsa çocuğunun ressamlık yapabilmesi için bugün ne yerim diye düşünmeme rahatlığı. Bunun birilerinin resimlerini satın alma şartına bağlanmaması. Çünkü çocuk yaptıysan, onun istediği şeyi yaparak en azından yaşamını idame ettirebilmesi de sorumluluğun. Belki daha sosyal devletlerde bu dert ebeveynin üzerinden kalkıyordur, ama ülkemizde öyle değil.
Onu da bir ara çağırın da daha geniş geniş bir de o konuları konuşun, süper olur.
Öyle ilginç bir hava var ki: sanki okuldayım, sınıfta hoca ile meslek muhabbeti yapıyoruz.
Hep hayallerini suya düşüren hocada İlker Canikligil gibi.
Oo feynman hoca
ahmet eğitim kanalları izleyerek maaş almak istiyor her yerdesin :)
yalnız olmadığımı bilmek iyi hissettirdi, bencilce olsa da. cafer'in de, duygu'nun da, gülsema'nın da kafası çok karışık. sürekli karar değiştiriyorlar. zaten aynı kuşağız. hepimiz böyleyiz. kapana kısılmışız.
Kısılmışız*
@nnv Tamamı değil bence. Ben "üniversite okumaması gereken vasat insanlar" kısmına katılmıyorum çünkü gerçekten layıkıyla okuyan insanlar bile ya iş bulamıyor ya da çok düşük ücretlerle iş bulabiliyor. Herkesin bir yerlerde tanıdığı olduğu için liyakat diye bir kavramın varlığını bile unuttuk. Diğer yandan üniversite kontenjanları kısmında maalesef haklı. Eğitim bir plan işidir. Her yere üniversite açınca kalite de ister istemez azalıyor. Basiretsiz eften püften üniversitelerde master yapmış kişiler öğretim üyesi, öğretim görevlisi oluyor. Bölüm başkanımızın anlattığına göre kendisi her sene 40 kişilik kontenjan yazmasına YÖK 60 kişi gönderiyormuş. Bunun amacı da öğrencilere kredi verip kazanç sağlamak işte. Boşuna demiyorlar eğitim ticaret işine döndü diye napalım biz de bu çağa denk geldik.
@@ipektugcevural7559 teşekkürler, ben de diyorum bir yanlışlık yaptım ama nerede?
Sizin jenerasyondan olmama rağmen şartlar gereği bi bölüm okudum ama ne meslek sahibi oldum nede olmak istediğimi buldum
sonuç işsizim
Çıkarılacak ders ilgi alanlarını bul kendini geliştir dene.
kek im naber
6:52
Meslek nedir?
Ben alçıpan asma tavan ve boya işleri yapıyorum. Birgün sıvacı arkadaşım "alçıpanda ne var bende yaparım" dedi. Ben galiba farkında olmadan sıvacı arkadaşa mesleğin tanımını yaparak cevabını vermişim. Evet belki yaparsın. Ama para etmez. Ustaya para ödememek için kendi evine belki yaparsın. Ama geçimini alçıpan yaparak sağlayamazsın.
Çok doğru
bu tür videolarda benim en çok dikkatimi çeken şey şu, hoca ile gençler arasında ciddi yaş farkı olmasına rağmen sanki arkadaşları gibi konuşabiliyorlar ve hoca da onlara katılıyor. hatta baya hoca da onlarla arkadaş olmuş. ilker hocanın bu tarzı çok hoşuma gidiyor.
“Mühendislik okuyan arkadaşım bankacı olmuş, bankacılık okuyan arkadaşım polis olmuş, polis olan arkadaşım satış temsilcisi olmuş, hiçbirşey okumayan arkadaşım zengin olmuş teknesinden attığı hikayeyi izledim” alıntıdır ama buraya çok yakıştı.
güzel
Türkiye'nin güncel durumu.
@@zeynep1149 dünyan geneli böyledir okul kolay kolay para getirmez.
Ticari akılla ve sermaye ile olur
Abi kapaktaki isviçre mi
@@GamerFatih Almanya dostum :)
Arkadaşlar devir değişti . Artık eskisi gibi tek bir meslek seçip ömrünün sonuna kadar aynı mesleği yapma devri kapandı . 2-3 senede meslek değiştirebilmeye adapte olmanız gerek , özellikle 4.sanayi devrimi ile şu an olan mesleklerin çoğu yok olacak orta vadede . Avrupaya nazaran ülkemizde meslek değiştirmek gerçekten zor .
Artık Üniversitelerin tek görevi sosyal beceri , kültür ve en önemlisi okuduğunuz bölümün mantığını öğretiyor . Bilgi derseniz günümüzde tüm dersler Ingilizce olarak kralı var en ince detayına kadar .
ben tıp 6.sınıf öğrencisiyim ve bahsettiğiniz " bir şey olmak" haline yeni geldim. ilk 5000'e girip, o öğrencilik "comfort zone"undan çıkıp, aylık 350 liraya her gün çalışıp, ayda 5-6 gün nöbet tutup, yaşlılara idrar katateri takıp, gece boyu gebelerden kan örneği alıp, üstüne bir de asistanından profuna, hemşiresinden hasta bakıcısına köpek gibi muamele görüp, ayak işlerine koşturulmak sureti ile yavaş yavaş acilde günde 350 hasta bakan bir "türk doktoru" olmaya başladım.
bence türkiye gibi bir memleket için doğumhanelerde "welcome to the jungle" ile bebekleri karşılayalım da ufaktan hazırlansılar nasıl bir belaya doğduklarını.
Bu dediğinizi o kadar iyi anlıyorum ki... Samimi olduğum bir doktor var, müsait değilim yazmaya bile vakti olmuyor. Emoji veya nokta atıyor, müsait değilim demek için bile... Türkiye'de en rahat olması beklenen meslek sahipleri bile müsait değilim diyecek kadar vakte sahip değil. O yüzden gerçekten, "Welcome the Jungle."
İlker sen ve tayfanı kulaklıkla cepten izliyorum,eşim ve ablam iki de bir “NE GÜLÜYORSUN”deye seslenip duruyor...dilerim bu pozitifliğiniz hiiiçççç azalmaz. ☺️😊👏🏼
Herkes birşey OLMAK istiyor.
Ünlü olmak, zengin olmak, meşhur olmak.
Kimse birşey YAPMAK istemiyor.
Güzel yemek yapmak, sağlam bina yapmak vs..
Her ne kadar belirli noktalarda katılıyor olsam da Duygu'nun sosyoekonomik düzeyinde Duygu gibi konuşmanın normal olduğunu anlayabiliyorum . Öte yandan onun sahip olduğu konfora sahip olmayan ve içinde bulunduğu sosyoekonomik sınıftan öteye geçmeyi sadece eğitim, iyi bir üniversite ve bölümle yapmak haricinde hiç bir şansı olmayan milyonlarda var. Bu noktadan da bakılması gerektiğini düşünüyorum. İnsanların aç kalmaktan bu derece korkması da elbetteki iş arayan pazarı bu düzey korkunç genişliğe sahipken, işin oldukça dar olması. Yani bence çok da salmayın gençler hayatta aileniz olmadığında cebinizde 5kuruş olmayacaksa ve ülkede genç işsizlik %30 üstünde ise o saçma sapan üniversite sınavına da çalışın, mantıklı bölüm seçimi de yapın. Elbette bunları yaptığınızda hiç bir şey güllük gülistanlık olmayacak ama en azından şansınızı bu şekilde artırırsınız.
edit:Duyguya karşı hiç bir şekilde offence belirtmiyorum kendisini severek takip ettiğimi belirtiyim. Sadece bir konuya değinmek istedim.
Bugun populer olan bir meslek/bolum, 4-5 yil sonra yani mezun olundugunda populerligini yitirmis olabiliyor. Arz/talep dengesi vs bir cok faktor var.
Çetin Altan türk insanın mesleksiz yığınlar olduğunu söylemişti.Meslek evrensel bir iştir,dünyanın herhangi bir ülkesinde mesleğinizle ilgili çalışabiliyorsanız bir mesleğiniz var demektir.
YKS'den yeni çıktık hocam, çok iyi geldi.
cefri çok denyoca sözlerin ardından çok mantıklı şeyler de söylediği için zeki mi değil mi asla anlayamıyorum
çocuk çok zeki de harcanıyo işte
Ya çok komik Lise 2’de NDS’deyim ve yıllardır karakalem resim çiziyorum. Resim Hocam da NDS ve Sorbonne mezunu muhteşem bir hanımefendi Nur içinde yatsın beni destekliyordu. Acayip heveslendim resim okuyacağım diye.
Rahmetli Babamla aramızda geçen konuşma aynen şuydu… Baba ben Mimar Sinan Ünv. Güzel Sanatlar resim okumak istiyorum, kursa yazılacağım. Bu arada babam devlet memuru 😂 Kızım şarapçı mı olacaksın! En fazla öğretmen, akademisyen olursun o da aç kalmamak için… Ben sana bakamam hayatın boyunca. Git ağabeyin gibi İktisat oku kendi paranı kazan kimseye muhtaç olma yine hobi olarak resim yaparsın 😂 Sonuçta dinledim tabii babamı, iktisat okudum ancak İngilizce ve Fransızca bilmesem yine para kazanamazdım bence?! Üniversite meslek kazandırmaz, kesinlikle buna inanıyorum. İmza X kuşağı teyze 😂🤗
Hikayedeki tek fark benim makine bitirmiş olmam. Görünce yazmadan duramadım :D
Resim yapmaya devam ediyor musun X kuşağı teyze?
@@abdulkadirtosun2154 İş yoğunluğu sebebiyle zaman zaman ara versem de evet devam ediyorum. 👍🏻🤗 Hala hayatımda en sevdiğim uğraş resim yapmak ☺️
@@ihracatkocu Senin adına sevindim X kuşağı teyzem ☺️
@@ihracatkocu resimlerşnizş paylaştığınız bir yer var mı
Her zamanki gibi mükemmel bi video, farkli perspektifleri gözümüzün önüne sunan ve hem keyifli hem de beyin minciklayan türden olmus.
Videoyu izlerken farkettim. Neredeyse her türden meslekte uzmanlari cagirip sohbet ediyosunuz, ama bu meslek türleri arasinda bilgisayar bilimcisi yok. Bence Flu TV'ye cok yakisir böyle bir seri.
Üniversite sınavından 2 senedir baraj altı kalmaya yakın net yapıyorum babama bu videoyu izleticem inşallah beni dövmez.
10:10 pozisyonlar doğaları gereği geçicidir çok doğru bir tanım. Ben hiç misyoner görmüyorum örneğin...
Truly masterpiece! Her Türk genci erken yaşlarda bu videoyu izlemeli, anlamalı ve bu video üzerine uzun uzun düşünmeli ..
Programı sonuna kadar izlemenizi tavsiye ederim Sanki konuşmanın içindesiniz sohbet o derece keyifli
İlker hoca da değinmiş ama "ne olacağım" konusuna bir ufak da ben dokunmak isterim.
“Ne olacağım, ne olmak istiyorum” çok sıkıntılı ve yanlış bir sorgulama yöntemi. Toplum bize hep böyle yöneltiyor soruyu, çünkü yapbozun eksik parçası olarak bakıyor bize, biz de bu bakış açısını kabul edince yapbozun eksik parçasına benzemediğimiz için mutsuz oluyoruz.
Oysa doğru sorgulamalar “ben ne yapıyorum, ne yapmak istiyorum, ne yapmak beni huzurlu hissettiriyor, belirli aralıklarla tekrarladığımda ne beni mutsuz ve bezgin hale getirmez” şeklinde olmalı. Çünkü biz, örneğin, insanlar doktor olduğu için hastalara bakıyor gibi kabul ediyoruz durumu. Aslında durum tam tersi. İnsanlara bakmaktan, onlara faydalı olmaktan mutlu olan, başkalarının yaralarını iyileştirmek isteyen insanlar tıp okuyup hastanelerde karşımıza geliyorlar. Ve onlara doktor deniyor. Eğer bir doktor, tüm bu saydıklarım için, yani içten gelen motivasyonuyla bizlere yardım ediyorsa zaten mesleğinden mutsuz olmaz. Ama sıralama yer değiştirdiyse ve artık doktor olduğu için bana bakmak zorundaysa; o da kendi hayatından mutsuz olduğu için bizi de mutsuz eden doktorlara dönüşür.
Bir meslek seçip onu içine girmeye çalışmak genelde faydalı olmuyor. Bir eylem seçip onu en verimli şekilde uygulayabileceğimiz mesleğe yönelmek daha faydalı sonuçlar doğuruyor. Burada da ikincil bir sorgulama devreye giriyor: “Hangi eylem için, ne kadar çile çekebilirim?” Örneğin insanları mutlu etmekten, ortamdaki gözde kişi olmaktan ve gitar çalmaktan hoşlanıyor olabilirsiniz. O zaman en doğru tercih sizin için sahne müzisyenliği oluyor. Ancak İlker hocanın dediği gibi, siz bu alandaki riskleri göze almak istiyor musunuz? Pekala müzikten keyif alıp müzisyen olmak istemeyebilirsiniz, çünkü eksiler bazen artılardan daha ağır gelebilir. Bu bazen korkaklık gibi geliyor insana ama dürüstlük her zaman iyidir. Ben bu yükü alamam demek kadar rahatlatıcı bir şey yoktur. Müzisyenlik uzun vadede size yaramayacak bir meslek olarak göründüyse bir sonraki en sevdiğiniz eyleme geçebilirsiniz ve elbet çile/huzur dengesini bulduğunuz bir mesleği fark edersiniz.
Uzunca yazdım ama program sayesinde YKS dönemi olduğunu fark etmiş oldum, bir sürü öğrenci mesajı da gördüm burada. Maksat genç dimağlara fayda olsun, biraz streslerini alsın, daha kolay bir 5 yıl geçirmelerini sağlasın. :) Çünkü kararsız ve gergin geçen bir 5 yıl çok yorucu oluyor. Cesaretli, kendinize karşı dürüst ve huzurunuzu önceleyen tercihler yapmanızı dilerim. Sevgiler.
+
30'uma geliyorum hala stajyerim. Sanırım benim mesleğim stajyerlik. Sadece geliri az ama karton kutuda yaşamama yetiyor. Hala doktorluk ve madencilik için dünyanın en zor mesleği diyorlar. Bence 8 yıl boyunca stajyer olmayı denemeliler. Çok keyifli.
Bir sohbet bu kadar mı keyifli olur....😊
Ömrümün sonuna kadar üniversite öğrencisi olarak kalıp farklı farklı bölümler okumak istiyorum. Keşke öğrencilik meslek olsa da memur maaşıyla okul okusam sürekli
İ.Ü de Devrim adında bir arkadaş vardı tam olarak bunu yapıyordu. Çok okurdu, ama bilerek okulu 7 yıla uzatır sonra üniversite sınavına girer başka okula giderdi. Geçimini 2. El kitap satarak sağlardı .
ruclips.net/video/q5O7mQ957TY/видео.html bu arkadaş da senin kafada galiba
Böyle yaparak aslında hayatta bazı yurtdışı, askerlik muafı gibi avatnajlardan yararlanıp yine de para kazanılabilir, düşünsene her yıl wat yapıyorsun her yaz amerikadasın dtpdşdşdfşd
@@GamerFatih wat olmasına gerek yok ya. sadece öğrenciliği meslek olarak yapıp bir şeyler öğrenerek para kazansam ve yaşamama yetse yeter
@@1kiselim kral mk
Bayılıyorum Z Kuşağına 👏🏻👏🏻👏🏻 İlker Hocam, Duygu, Cafer, Gülsema yüreğinize sağlık 🙏🏻🥰 Harikasınız
Videoyu izlerken aklıma Foucault' un konuşması geldi
"Biliyorsunuz ki diploma, bilgiye ticari bir değer kazandırmaktan başka bir işe yaramaz. Ayrıca, diploması olmayanları kendilerinin bilme hakkı ya da buna yönelik yetenekleri olmadığına inandırma işini görür. Diploması olan herkes bunun bir anlamı olmadığını bilir. Diploma, asıl olarak diploması olmayanlar içindir."
Şuan hala sistemin içinde bir lise son sınıf öğrencisi olarak yakinen çok fazla gözlemlediğimi düşünüyorum ve bu konuda çok doluyum sizinle de bir canlı yayında konuşmayı çok isterim, umarım değerlendirisiniz. Sevgiler
2 sene önce doktorayı bıraktım ve serbest çevirmenlik yapmaya başladım. Yaklaşık 10 yıllık emeğim vardı ama o alanda kendime bir gelecek göremeyince yeni bir alana yönelmenin daha mantıklı olduğu sonucuna vardım ve tekrardan üniversite sınavına girip İngilizce öğretmenliği okumaya başladım. İlker Hoca'nın kariyer değiştirmek için hiçbir zaman geç değildir sözü çok doğru. Yeter ki yapabilecek becereniz ve asgari maddi koşullarınız olsun.
Cambly size sponsor olmayı bırakmasın diye kayıt oldum sizin için dil öğrendim, böyle bir şey olabilir mi ya:)
En sevdiğim Flu TV programı Olmaz Öyle Saçma Şey Z - İlker Canikligil
Daha dün annemle bu konu hakkında uzun uzun konuştuk. Çocukların daha küçüklükten ne istediklerini bilmeleri için bir şeyler yapılmalı falan diye. Aynı konuyu görünce şaşırdım :)))
Gerçi siz o konunun pek üstünde durmamışsınız. Tutkunun peşinden gitmekten farklı bence bu. Sadece sevdiğin işi yap eğlen kafasından ziyade kapasiteyle alakalı. Sonuçta yapamamak ve yapabilmek. İnsan gerçekten en iyi yapabildiği şeyi belki üniversiteye kadar hiç tatmadığından bilmiyor. Çok fazla şey deneyimleyip görmek lazım o yüzden.
Gelecek kaygım arttı çok teşekkürler Flu Tv :D
Üniversite sınavına girerken tek tercihim, vaktimi çok almayacak ve zorlamayacak bir bölüm olmasıydı. Kendime vakit ayırmak ve ilgi alanlarımda kendimi geliştirmek istiyordum. Ülkemizdeki eğitim sisteminin durumuna rağmen canla başla üniversiteye tutunan insanlar olması hep garip gelirdi. Şu an yazarlık konusunda ilerlemeye çalışıyorum, gelecekte ne olur bilmiyorum ama yaptığım şeylerden mutluyum. Ne okuduğumun bir önemi yok, kendime vakit ayırabiliyorum.
Yazarlık konusunda platformlar kurmak ve bunlar üzerinden reklam /sponsorluk temelinde para kazanmak konusunda muhtemelen en çok çaba harcayan birkaç kişiden biri de benim. Size tavsiyem kendinizi uyanık tutmanız çünkü pek çok platform oluşturuldu artık. Fırsat havuzunu takip edin güzelce. Reklam gelirleri ve sponsorluk ile dönmeye çalışan sitelerin yanı sıra freelancer olarak da iş imkanları var. Ben genelde aylık bazlı maaş veya okunan sayfa başına gelir üzerinden teklif alıyorum. Genel olarak da bu iş bu şekilde yürüyor. Şansınız bol olsun.
İlker Hoca çok güzel konuşmuş, bölümden bir özet çıkarmasam eksikliği çok hissederdim, bunu bir görev bilip sunmak isterim:
500 bin meslek var, ama her zaman bazı meslekler biter, iler tutar meslekler: arz ve talebe göre belirleniyor, hangi bölüme daha çok talep varsa o bölüm daha yüksek puanlı olur, mesleğin ne kadar ciddi olması: resmi meslek örgütü var mesela ve bunlar tarafından kontrol ediliyorlar
Meslek dünyanın her yerinde yapabildiğin iş
Duruma göre ortaya çıkan bazı pozisyonlar var ve meslekle pozisyonu karıştırma: örn influencer
Günümüzde her şeyden anlayıp bir şeyi de çok iyi yapman gerekiyor, becerilerin olmalı, onları kazanmalısın, yani yeteneği unut; çalış çalış çalış
Üniversiteden sen bir şeyler öğrenirsin, üniversite sana öğretmez, diploma (kağıt parçası) sahibi olmak sana her zaman meslek garantisi vermez, eğer yaşamın içinde ihtiyacın olacağını düşündüğün şeyler varsa bunu üniversitede deneyimleyebilirsin, bir nevi simülasyondur çünkü, hayat gibi hata demezsin, deneyimlerin en çok olduğu yer de öğrenci kulüpleridir (ben pandemi mezunlarındanım, en büyük keşkelerimden biri de kulübe gidememek)
Ne olmak istiyorsun, ne yapmak istiyorsun, ne hoşuna gidiyor?: Tutkunu bul, çok sevdiğin bir işi yaparsan hiç çalışmasın =D
Meslek seçimi açlık kriterine göre yapılmamalı
Üniversiteye girerken ya da üniversitede okurken bulunduğunuz meslek grubunun duayenlerini tanımalısın
Hayatının her noktasında yeni bir yola/ kariyere/ alana girmek/ başlamak isteyip adım atabilirsiniz (herkes her zaman her şeyi olmaya talip olabilir) ama hayatınıza bunu yerleştirmeniz için bi' 5 yılı gözden çıkarmalısınız, istediğiniz bir şey için bu uzun bir süre değil, boşa geçen zamanlarınızı toplasanız pişmanlıktan zaten ölürsünüz =D
Geoffrey en sonunda da olsa hak ettiği övgüyü ve sevgiyi kapmış! ✊🏻👏🏻✊🏻👏🏻☺️☺️
İngilizce çağımızın eğitim dilidir. Dolayısı ile eğitmek ve eğitilmek isteyenler İngilizce öğrenmek zorundadır. Ben yıllar yıllar (10 yıldan fazla oldu) önce bir oyun için harita tasarlarken Türkçe kaynaklar kısıtlı ve ingilizce kaynakları kullanamadığım için kendimi geliştiremedim ve olduğum yerde kaldım maalesef.
Muhteşemsiniz gençler,ne mutlu ki İlker gibi bir öğretmeniniz var.
İş ilanı vermek istiyorum: "Suyu dalgalandıracak adam" ihtiyacımız bulunmaktadır. Çince, Urduca, Tibetçe, Arapça bilmesi aynı zamanda Autocad, Photoshop, 3d Max, Katia bilmesi yeterlidir. Çalışma saatleri: esnek.
Tamam asgari ücrete olur. Yol,yemek senden gel yarın çalış. Kaptın yine asgariyi köfte seni.
@eşşek sfsfsfssfsfs. Iste aradigimiz genclik! Millet is begenmiyor yegenim. Yoksa gul gibi kolelik sartlari iste.
İngilizce öğrenmek, gözlerinizi dünyaya açmanızı sağlayacaktır. Ülkemizdeki sınırlı bilgi dolaşımı maalesef bir vizyon oluşturmak için yeterli değil. İlker Hocamızın "zorundasınız" lafı bile bu kanalın kalitesini ortaya koyuyor.
Meslek secimi konusunda değinilmesi gereken bir kaynak Nicholas Taleb'in Black Swan kitabı bence. Bazı teknolojik dönüşümlerden önce bugün hayatın kazanılmasının zor olduğunu düşündüğümüz bazı zanaatlar aslında muhtemelen daha güvenliydi.
Ortalama şarkıcı iş bulabiliyordu, çünkü kayıt edilmiş müzik yoktu, daha fazla insan daha çok ortalama ressama ihtiyaç duyuyordu çünkü fotoğraf yoktu vb.
Bu dönüşümle ama bu meslekler ölçeklenebilir hale geldi. Güzel gibi çünkü artık sonsuz kere aynı şarkının kaydından para kazanabilirsiniz. ama fark yaratan şey bu kadar çok seçenek varken becerinizden daha çok muhtemelen kendinizi pazarlama yeteneğiniz.
Pazarlama bir iş mi değil mi? Sıkıntı yaratan soru bu.
ilker canikligilin gençlerle direkt aklındakileri anlatmasını çok seviyorum akıllı ve bilgili bir insanın fikirleri kafamı çok açıyor sohbet edebilmek isterdim. Ayrıca keşke yalın alpay ayrılmadan önce bu formatta bir kaç video çekilseydi onun da sohbeti mükemmel olurdu.
Bu programın devamı gelmesi lazımmmmm
Sizi seviyorum flu tv ailesi💛 konunun ne olduğunun hiç önemi yok siz konuşun ben dinlerim😅🥲
David Lynch gençliğinde denediği işlerden söz etmiş. Bunların arasında en sevdiği rahat işlerden birisinin "Wall Street Journal" gazetesinibir mahalledeki evlere dağıtmak olduğunu söylüyor. Gece işi ve kısa zamanda bu işi en kısa zamanda en efektif bir şekilde yapabilmeyi başardığını söylüyor. Şimdilerde gene kendisine bir iş edindi. Hava raporu veriyor ve günün numarası çekilişi yapıyor. Bence harika bir direktör olmasının sebepleri hakkında pek çok ipucu veriyor.
Lisede radyo ve tv okuyup kurgu 3dmax kameramanlık fotoğrafçılık yaptım en son kısa film çekip üniversitede pr okudum şimdi işsizim ama mesleksiz değilim. Sanırım psikolojiye yöneleceğim.
Biz de izliyoruz Z kuşağı farklı diye. Geldik 32'ye hâlâ aynı tavsiyeler 😁
marmara boğaziçi ayrımı çok doğru ilker abiye katılıyorum. Her iki okulu tecrübe eden biri olarak söylüyorum: inanılmaz fark var.
Ben 9. Sınıfım. Doğduğumdan beri filmlere çok özel bir ilgim var. 5 yaşında okuma yazma öğrendiğimde ise hemen hikayeler yazmaya başladım. O zamanlar ,senaryo nedir ve nasıl yazılır, bilmiyorum tabi ki. Bu yüzden elime bir zımba, bir kalem ve bir kağıt alarak kitap yazıyordum. Ama bunlar elbette derinlikten oldukça uzak şeylerdi. Daha ilkokula bile gitmemiş hallerim zaten. Sonrasında ilerleyen dönemlerde bazen komple bir günümü yazmaya harcadığım dönemler oldu. Git gide sevgim daha fazla artıyordu. Okulda da zaten arkadaşım olmadığı için filmlere, kitaplara, oyunlara daha fazla tutundum. Onlardı artık benim dostlarım ( Bugün de değişmedi bu durum. ). Sonrasında ise çocukluktan beri izlediğim şeylerin saçma olduğunu fark ederek ( Marvel vs. ) sinemacıları keşfetmeye başladım. Bu konuda sizin ben de emeğiniz çok büyük. Sayenizde 7 ya da 8. sınıfa gidiyorken Stanley Kubrick ' i öğrendim. Sonra ise " Diğer alanlarda da bu kadar kaliteli insanlar olmalı. " diyerek edebiyatı da keşfettim ve daha az önce " Suç Ve Ceza " nın 307. sayfasındaydım. Sinema hakkında 5 yaşından beri hep yazdım ama şu son dönemlerde yazdıklarıma bakınca ben bile şok geçiriyorum. Aynı zamanda konu ile alakalı çok fazla teknik kitap okumaya başladım ( Kahramanın Sonsuz Yolculuğu vs. ). Ve bu benim işimi de kolaylaştırdı. Mesela artık senaryolarımın ana hatlarını bir panoya kağıtlar halinde yapıştırarak senaryomu çok daha iyi bir şekilde gözden geçirebiliyorum. Ama gerçeklikten de kopmuş değilim. Aksine yine sayenizde bu işlerin öyle sandığım kadar basit olmadığını öğrendim ve bu yüzden kendime şimdilik geçerli olan bir kariyer planı yaptım. Benim filmlerle ilgili olduğumu görünce bana sizi öneren o yüce insana buradan teşekkür ediyorum. Benim gibi sinemaya fazlaca ilgisi olanlara tavsiyem, o işi ne yapıp edip yapmalarıdır. Eğer zor diyerek vazgeçerseniz belki de bir ömrü pişmanlıkla geçirebilirsiniz ( Burada size " aç kalın " demiyorum. Eğer iyi bir şekilde planınızı yaparsanız zaten aç kalma olasılığınız oldukça düşük olacaktır. Ama size plan tavsiyesi de yapamam. Bu tamamen size bağlı bir durum. X kişisinin yapıp başarılı olduğu şey siz de geri tepebilir. )
Bütün gece rüyamda İlker Canikligil'in uzun metraj filminde asistanlık yapıyordum. Sanırım mesleğimi buldum.
yüklen o halde :D
@@alpwes6732önce başa tutturuldum sonra stajer olacağım. Daha evvelden sayın Canikligil benim tweetimi de beğenmişti. Sektöre adım adım FluTv vs 2000 kuşağı
İlker bey sizi geç fark ettim. Ve görüşlerinizi beğeniyorum.gosteris yapmayan, bir entellektuelsiniz.
gazeteciliği bitirip, göreceli olarak yüksek satışları olan bir gazetede çalışırken masada öyle avel avel havaya bakarken "anasını satayım ya bu hayat ne kadar sıkıcı bir şey, aksiyon lazım" diyip 3D Artist oldum... Bütün günüm çizim, tasarım ve kahve ile geçiyor ama hayat hala gerçekten çok sıkıcı
45 yaşında işsizim. Bu yaşta ne iş bulmak mümkün ne de yeni bir meslek öğrenmek. Beni başvursam FLU TV bile kabul etmez. Ordaki gençler çok şanslı..
annem 40 yasından sonra yazılımı ogrendi ve web tasarım yapıyor profesyonel olarak hiçbir sey icin gec değildir.
9:57 "Kompütür Uzmanlığı" mesleği ile ilgili video serileri de gelir mi İlker Hocam?
Van Gogh zamanında resimleri satılmadığı için acılar çekdi. O acıyı resme aktardığı için yıllar sonra deha dediler. Van Gogh oldükten sonra
Çok güzel bir bölüm olmuş, hem gerçekçi bakış açısını, hem gençlerin düşüncelerini anlayabildiğimiz. 22 yıldır kamu çalışanıyım, zamanında kazancından ve geleceğinden emin olamadığım için müzisyenliği tercih etmedim. Ama müzik öğretmenliği okuyabilirdim, hobi olarak yapmak da güzel, her şeyde var bir hayır.
yine çok tatlı bir programdı. hepinizin emeğine sağlık. seviyorum sizleri...
harikaydı bu video.
hiç sevmediğim mesleğimi yıllardır yapmak zorundayım ki allahtan flu tv videoları var izliyoz biraz moral oluyor 🙂
Ben de mühendislik okudum. Şirketlerdeki çekişmelerden, yaranmak, kendini göstermek zorunda olmak vb. durumlardan hoşnut olmadım. Daha iyi iş kovalamayı bıraktım ve şoförlük yapmaya başladım. Bu arada birçok hobiyle birçok beceri kazandım. Şimdi bazen mobilya yapıyorum, bazen tarım yapıyorum, bazen insaat işleri yapıyorum. Arada sırada uzun yola vuruyorum kendimi. Biraz yersiz yurtsuz bir yaşam ama denildiği gibi aç kalmak yok, keyfi yerinde olmalı insanın. Seçeneksiz kalmak kapana kısılmış hissettiriyor insanı...
Vay be gecen ay yorum yazmistim, gencler bir sey yazmis mi diye gelip bakayim dedim yorumum silinmis.
Cok ayip sevgili Flu TV, sasirdim gercekten.
"Bolum degil universite secin" ve "universite okumasanizda olabilir" demesine katilmadigimi yazmistim Canikligil'in.
@Can valla olabilir ben de şaşırdım
Ressam olmayı düşünenler aslında concept artist olabilirler. Bu gün bütün video oyunu şirketlerinde, büyük film şirketlerinde veya benzeri projelerde concept artistlere ihtiyaç var. Biraz yanlış bilgi vermişsiniz ressamlık tarihe karışmadı yerine bunlara evrildi.
Üniversite sadece adınızı koyuyor gibi bir şey; tasarımcı olmak istiyorsanız tasarım okuyorsunuz ve insanlar size tasarımcı diyor ama altını yine siz kendiniz dolduruyorsunuz
Flu tv yaz tatilinde mi İlker bey canlı yayınlarınızı özledik.
şöyle bir kanal iyi ki de var
Keyfine duskun kendince takilmayi seven bir tembel olarak en iyi motivasyonum vasati iyi meslek secmekti cunku kendimi biliyorum ne is yaparsam yapayim o isin iyi bir vasati olacaktim (is gorur kotu degil)
Beklenen program geldi 😊🤘
Çok güzeldi video teşekkürler, hem sinema hem böyle konular İlker Hoca hep konuşsun sabaha kadar dinlerim.
Bende radyo tv okudum şimdi kuyumcuyum.
Nrkdnddkbrdkbe
herşey 06:30 arkaplan sesini duyana kadar çok güzeldi. Kahkaha diyemem hocam, bu başka birşey di.
Yapmak için bir eğitim almanız gerekiyorsa o bir meslektir. örneğin diploma almadan kalp cerrahı olamazsınız. Yapmak için eğitim almanız gerekmiyorsa, diploma lazım değilse, nasıl yapılacağını bildiğini düşünen herkes yapmaya girişebiliyorsa, o bir iştir.
'Suyu Dalgalandırma Olayı'nın yaşandığı benzer ortamlardaki sorun, ortaya çıkan/çıkması olası değerin alınan sorumluluk ölçeğince paylaşılmayacağının bilincinde olunmasının ortaya çıkardığı mutsuzluktur. '"Ben üniversite bitirdim. O işi yapmam!" Yaklaşımı'nı eleştirmek gerçekçi bir tutum olsa da sorunu çözmek açısından verimsiz.
Örneği uca götürelim:
Ben, çözülmesi bir topluluğun çıkarına olduğu söylenen bir sorunu silahla çözmek işini yapan biriysem, benim, sözü edilen sorun çözüldüğünde ortaya çıkacak değerin sözü edilen topluluktaki bireylere sorumlulukları ölçüsünce eşit paylaştırılacağını kesin bilmem gerekir. Söz konusu değer yazdığım biçimde paylaştırılmazsa, ortaya çıkacak değerden benim payıma yalnızca 'cennet' düşecektir ki bu cennetin yansıması 'Suyu Dalgalandırma Olayı'nın yaşandığı ortamda '"3-5 yıla sen de çekersin olm." Beklentisi' olacaktır.
Bir sorun iki türlü çözülür:
1- Odağından.
2- Odağın, odağa gitmemizi engelleyen uzantılarını yok ederek
(Odağın neden olduğu sorunlarla boğuşup onları düzeltmeye uğraşmakla değil).
Devrim yapamazsınız(bana inanın, yapamazsınız. (: Orada da, sonuçların sorumluluk ölçüsünce üstlenilmeyeceği korkusu var. O bağ bir kez kırıldı. Onarması çok zor. Uğraş, kopmamasına yönelik olmalı.) Bu nedenle 'büyük sorun'u doğru saptayıp(ki bu sorun dünyanın bir yerinde bile yalnızca bir insan olamaz. Erdoğan da o odağın, odağa uzaklığı ölçüsünce, bir sonucudur. Odak; bir kavrayış, gerçekliği algılama ve deneyimleme biçimidir.) kendi gerçekliğimizdeki yansımalarını yok etmek zorundayız. Böylece, doğrudan ya da dolaylı, beslediğimiz odağı güçsüz düşürecek ve adım adım onu yok etmeye yaklaşacağız.
(:
'Suyu Dalgalandırma İşi'nin sonucunda eşit bir paylaşım olmayacaksa suyu dalgalandıracak başkalarını aramak, suyu dalgalandıracak başka ortamlar başka yollar yaratmak zorundayız. Kesinlikle, "Lan bi kez dalgalandıriim. Nolacak amk!" dememeliyiz.
(:
İlker'in, 'Flu TV Yolu'ndaki ilk adımını benzer düşüncelerle attığını düşündüğümden, 'Suyu Dalgalandırma Olayı'nı yeniden düşünmesini ve '"Çayınızı getiriim ağbi." İsteği'ni göz önünde bulundurarak doğru yolda olduğunu, söz konusu ortamlardan birini yaratmaya çok yakın olduğunu görmesini öneriyorum.
Uğraşlarınızın sonuç vermesi, yayınlarınızın sürmesi dileklerimle
Sevgiler
(:
''Havuzu dalgalandırmak ciddi bir iştir'' Bu söz > all of motivation videos
james cameron hakkında da bir video yapsanız güzel olurdu
00:29 15 senelik bilgisayar mühendisi olarak şimdiye kadar gördüğüm çoğu mühendisten daha fazla analitik düşünceye ve teknik bilgiye sahipsiniz, mühendis olunmaz mühendis doğulur hocam 😉
Merhaba iyi günler ben yeni 12.sınıfa geçmiş bir yks öğrencisiyim hedefim bilgisayar mühendisliği. Sektör hakkında açıkçası nerdeyse hiç bilgim yok dilim olduğu ve önü açık bir meslek denildiği için bu mesleği tercih ettim. Önerebileceğiniz kitap site vs var mı? Sektör hakkında tecrübeleriniz neler? İyi bir üniversiteyi kazanamazsam nasıl bir yol izlemeyelim? Kafamda bir çok soru var ama en çok merak ettiklerim bunlar.Cevaplarsanız çok sevinirim.
@@umutsahin8444 selam umut, bir yazılım mühendisi olarak ben cevap vereyim. ihtiyacın olan iki şey internet ve sağlam bir ingilizce. internette kaliteli kaynaklar bolca var . ayrıca ilker hocanın tavsiyeleride gayet doğru.
Woody Allen bölümü gelsin artık ya
Lise ve sonrası direk mesleki eğitim olmalı hatta belirli meslek seçimlerinde belirli diller zorunlu olmalı.Örn: bir şey tasarlanacak tüm dokümanlar ing-alm vs.. kısacası uni geçen yıllar gereksiz ve insanın en verimli dönemini işgal eden bir süreç mesleki eğitim ve boşa kalan zamanlarda dil öğrenmeli veya farklı hobilerle kafa dinlemeli
Öğretmen maaşı ocakta 5100 martta 5000 temmuzda 4900 ekim ve sonrasında 4300 civarında. Olmak isterdim derken bu bilgiyi bir kenarda bulundurun.
Asker veya polis olup emeklilikte kafayı yemenin sebebi meslek olmamaları
YKS'den sonra tam aradığım videolar...
Gerçekten çok verimli bir program olmuş. Bende kendimce sınava girmiş, üniversite tercihi yapacak arkadaşlara tavsiye vereyim. Eğer sizi belirgin bir meslek sahibi yapmayacaksa, tutkulu olduğunuz işi okumayın. Dönemi ve yaşamış olduğunuz ülkeyi göz önünde bulundurarak size para kazanabilecek işler seçmeniz, tutkulu olduğunuz konudaysa kendi kendinizi geliştirmeniz sizin için daha hayırlı olacaktır. Örneğin sinema ehliyet isteyen bir iş olmadığı için okumanız çokta gerekli değildir, gidip setlerde çalışmaya yarında başlayabilirsiniz. (Büyük yönetmenlerin azımsanmayacak bir kısmı sinema üzerine akademik bir eğitim almamıştır.) Aldığınız eğitim sizleri kalıplara sokar ve tabi özellikle ülkemizde tutkulu olduğunuz işten soğutadabilir. "Yahu üniversiteye bir gideyimde sonrasına bakarız" demeyin, bu dönemleriniz malesef hayatınızın ilk büyük kırılma anı olacak ama tek kırılma anıda değil. Karamsarda olmayın ama fazla polyanacıda bakmayın hayata...
31:39 eğer ailesinin durumu iyiyse zaten sorun yok ister ressam olsun ister heykeltraş ama eğer ailesinin durumu yoksa salt sanat sanat içindir diyerek karın doyması pahasına ressam olabilir (göze alması lazım)
Cefri ! çiftçiye her zamankinden çok ihtiyaç var, burda yükselen meslek. Fransa’dan sevgiler. 😳
Orta okulda çalışmak istemediğime karar verdim. Ama param olmadığı için çalışmam gerektiğini anladım. Bari sanatla uzaktan yakından alakalı bir meslek yapayım dedim. Garson olup masada da sildim, radyoda asistanlık da yaptım. Geçen ay grafikerdim, bu ay otomotiv sektöründe, adını bilmediğim bir iş yapıyorum. Patronum iyi bir karakterin var, ama bu işi yapamıyorsun, seni başka bir departmana alalım önümüzdeki ay dedi. Büyük ihtimalle sonraki ay işten atılırım. Hocam eğer simit almak için eleman lazımsa adayım. Kedi de olabilirim. Hatta aldığınız paranın 3/1'ini verirseniz İlker Canikligil bile olabilirim. :D Bence Türkiye gibi bir ülkede bir gün var, o da bu gün. Refah seviyesi yükseldikçe ileriyi düşünebilirsiniz. Yoksa o günü kurtarabilirsiniz. Ülkenin durumu malum.
Bu kanalı çok seviyorum ❤️
İlker hocaya katılıyorum.Üniversite sadece hayata seni hazırlamak için bir süreç olmalı.Sabit bir meslek edindirmemeli.Ben mühendisim ama Türkiye şartlarından dolayı iş bulamadım.Üniversite donanımım ile başka bir alternatif aradım.Ve buldum.İş güvenliği uzmanlığı yapıyorum.3,5 yıl vasat firmalarda ve düşük ücrete çalıştım.Ama inat ettim şuan Türkiye de herkesin bildiği bir projede iş güvenliği uzmanlığı yapıyorum.Bundan sonrada hedefim var , yurt dışında uluslararası standartta iyi bir uzman olmak istiyorum.Ve bu ülkeye bağımlı olmak istemiyorum.Umarım herkes zevk aldığı işi yapar.Denemekten vazgeçmeyin yaşınız kaç olursa olsun.
Konservatuvara girme hayalleri ailesi tarafından baltalanmış biri olarak ben de hikayemi anlatayım Z kuşağı arkadaşlara. Belki meslek ile üniversite arasındaki ilişkisizliği anlatmaya bir faydam olur. Uyarıyorum yazı beklediğimden uzun oldu ama kimilerine ilginç gelecektir sanıyorum. Hepsini okuyana çokomel.
Lisedeki klasik müzik bestecisi ve piyanisti olma hayalim müzik öğretmeni mi olacaksın manyak mısın denilerek baltalandıktan sonra babamın izinden gidip kendimi ODTÜ mimarlıkta buldum. O sene bi de hazırlık atlayıp bizimkileri yeterince "gururlandırdıktan" sonra okulu 7 senede bitirerek aslında çok da ümitlenmemeleri gerektiğinin sinyallerini vermiştim. Bu 7 senede başta jonglörlük olmak üzere bi dünya hobi edindim. Hatta kurucusu olarak yer aldığım jonglörler topluluğu sayesinde birçok ülke gezdim, çok değişik insanlarla tanıştım. Yabancı dillerimi geliştirdim. Girip çıkmadığım ortam, kulüp kalmadı. RUclips'un daha yeni yeni hayatımıza girdiği o günlerde müzik konusunda kendi kendimi geliştirmeye hep devam ettim. Mezun olduğumda Ankara barlarında haftada birkaç gün, geceliği 50 liraya yabancı pop/funk/rock çalan gruplarla beraber keyboard çalıyordum. Kiramı zor ödüyordum yani... Bizimkilerin zoruyla 2.5 ay mimarlık yaptıysam da bir şekilde müzikten para kazanacağıma ikna edip mimarlık kariyerimi daha başında rafa kaldırdım. İnsanlar manyak mısın dedi.
Bu 1. kariyer değişikliğinden bir süre sonra hazırladığım bir iki tane enteresan müzikli video yurtdışında önemli müzik çevrelerinde oldukça ses getirdiyse de bazı talihsizlikler sonucu buralardan gidemedim. Halbuki dönemin meşhur dergisi Keyboard Magazine videolarımı paylaşmış, Michael Jackson'ın müzik direktöründen tutun, TOTO'nun kurucularına bir sürü kişiden övgü dolu yorumlar almıştım(Evet toto kim dediğinizi duyar gibiyim, ok boomer.) Sonuç olarak gidemedim, ama bu videolar bir şekilde burada işime yaradı. Kenan Doğulu'yla kısmen şans eseri tanışmamla 2. kariyerim başlamış oldu. O zamanki tek hayali o videoların devamını getirip yurtdışına gitmek olan, hayatında pop konserine gitmemiş ben, hiç alakam yokken kendimi Türkçe pop dünyasında buldum. Benden daha iyi çalan bir sürü insan varken benim işin içine kattığım teknolojik farklılıklar dikkat çekiyordu, aradan sıyrılmamı sağlıyordu. Kenan, ozan, ajda vs bir çok isimle çalışmaya başladım klavyeci veya orkestra şefi olarak. Mimarlıkta bir ayda kazandığım parayı bir günde kazanıyordum artık ve bizimkilerin keyfi de birden yerine gelmişti tekrardan. Yurtiçi yurtdışı konserler, güzel oteller, güzel yemekler.. hızlı geçiyordu yani. Küçükken televizyonda gördüğüm insanların evlerine davet ediliyordum, telefon rehberimde oyuncular, sunucular birikmeye başlamıştı; arkadaşlar arasında da havamdan da geçilmiyordu açıkçası. Mimarlıkta okurken hocalarım tarafından pek de ciddiye alınmazken şimdi Bilkent gibi bazı üniversitelere mimarlık ve müzik üzerine konuşmacı olarak davet ediliyordum. Bi süre böyle geçtikten sonra yaptığım bu işten de bir şekilde soğumaya başladım. Boş gelmeye başladı, kendim bir şeyler üretmek istiyordum ama zaman kalmıyordu ve kimseden bu konuda destek göremiyordum hem de ne için? Dolar artıyor, hayat pahlılaşıyordu ama müzisyene verilen değer ve para düşüyordu üstelik sanatçıların payı artarken. Üretmeyi seven birisi olarak sektörün üretimle aslında ne kadar alakasız şeyler olduğunu farketmem başta olmak üzere; rahatsız edici çıkar ilişkileri, o "hayat standartları"nı korumak için kazandığın paranın olduğu gibi gitmesi vs gibi bir çok sebeple artık kendimi tıkanmış ve de tükenmiş hissederek napıyorum ben dedim ve kendi projelerime odaklanmak üzere artık sahneye çıkmama kararı aldım. Bu kararı alırken çok güveneceğim bir birikimim de yoktu açıkçası. Birkaç ay idare edecek kadar para ve ileride nakite çevrilecek değerli ekipmanlarım, enstrumanlarım. Ama haklarını yemeyim ailemin de özellikle manevi desteği bu dönemde büyüktü. Böylelikle 2. kariyerimi de yine kendi isteğimle üstelik ülkede kendi sektörümde gelinebilecek en iyi yerlerden birindeyken bitirmiş oldum. İnsanlar yine manyak mısın dedi.
Kendimi geliştirme isteğimse hiç olmadığı kadardı. O güne kadar mimarlık ve de müzikte öğrendiklerimin ve tecrübelerimin ortak noktası olan tasarım 3. kariyerimin odağı olsun istiyordum. Ama kafamdaki görselleştirmek istediğim şeyleri yapmak için gerekli teknik bilgim azdı. Bu arada yaş olmuştu 31. Sosyal medyayı da hayatımdan iyice uzaklaştırmamla beraber zamanı nasıl boş geçirdiğimizi farkettim. Günde 12-15 saat bilgisayar başında geçen aylar, 3X-4X hızda izlenen yüzlerce tutorial sonunda sıfırdan Cinema 4D öğrenmeye başladım. Artık 3D animasyonlar yapabilecektim. Enstrumanlarımın bazılarını satıp kamera, bilgisayar vs gibi yatırımlar yaptım, bir videonun üretimindeki tüm aşamalar ile ilgili bulabildiğim her kaynağı araştırmaya çalıştım. Hatta bu sırada İlker Hoca'nın ifa videolarına denk geldim... Bi yandan orkestrasyon çalıştım film müzikleri yapmaya başladım, music production'ın her aşamasında kendimi geliştirmeye devam ettim. Baktım bu işlerin yarısı bilgisayar başında geçen amelelik, ben de kodlama öğrendim, yaptığım işleri hızlandıracak yüzlerce script ve makro yazdım, elektronik öğrenip kendi kontrol devrelerimi yaptım. Bir kısmını yayınladığım bir çok proje ürettim, bazılarını ise hiç bitirmedim. Hatta bir projeyi 1.5 sene boyunca her gün deli gibi hazırladıktan sonra rafa kaldırmak zorunda kaldım sağlık ve maddi sebeplerle... Çok eksik olduğumu farkettiğim siyaset, psikoloji, tarih, felsefe gibi konularda kendimi geliştirmeye çalıştım. Arkadaş çevremi ve sosyalliğimi kendim gibi öğrenmeyi seven, merak duygusu yüksek, hayatı sorgulayabilen ve de multidisipliner insanlarla sınırlamaya gayret gösterdim. Bu sırada hala sahne teklifleri geliyordu ama ben hepsini reddetmeye devam ettim, hatta defalarca maddi zorluk yaşamama rağmen 2 kere ajda teklifini geri çevirdim insanlar yine manyak mısın dedi. Ama artık para, kariyer vs gibi şeylerin konumu çoktan değişmişti kafamda ve hala bugün de öyle. Sonuç? Huzur ve bitmeyen merak duygusuyla gelen hayattan sıkılmama keyfi. Eee para? derseniz de bazen çok iyi, bazen idare eder. Bu süreçte edindiğim bilgilerle yurtdışına freelance işler yaparak yanında başka dijital pasif gelirlerle ayın 4te birinde çalışıp yetecek kadar para kazanıp geri kalan kısmında ya üretiyorum ya da yeni bir şey öğreniyorum ilerideki projelerimde kullanmak üzere...
Benim mesleğim nedir artık onu bilmiyorum. Ama bir önemi de yok =) Hayat beni nereye götürecek hiç bir fikrim yok ama her zaman bir fikrim olmasına da gerek yok. Götüreceği herhangi bir yer için yeterince hazırlığım var çünkü. Para kazanmak zor ama aslında bir o kadar da kolay; bunu söylerkenki tek güvencem ise öğrenmeyi öğrenmeyi biliyorum. İşte geriye dönüp bakınca üniversitenin bana kattığı en büyük şey de bu oldu sanırım. Zamanında o 7 yıl vakit kaybı gibi gelmişti ama bugünden bakınca jonglörlükten geriye hataların üzerine gidip sorunlu kısımları bulabilmek kaldı; mimarlıktan geriye tasarım, estetik, kafada senaryo kurabilme yetisi kaldı, kampüs hayatından geriye birey olabilmeyi öğrenmek, hakkımı savunabilmek, sosyal beceriler ve kafası çalışan arkadaşlar kar kaldı, Aslında ben okuldaki o 7 senede kendimi mesleğe değil hayata hazırlamışım ve hala o zamanın meyvelerini yiyorum. İyi bir okulun vermesi gereken de tam olarak budur bence sevgili Z kuşağı. Fazlaca uzattığımın farkındayım ama hikayem belki birilerine ibret olur kötü bir örnek olarak, belki de birilerini gaza getirir bir mücadele öyküsü olarak. Seçmesi size kalmış... Son olarak bu sene tercih yapacak arkadaşlar; meslek seçmek için yeterince zamanınız olacak, dünya görüşü edinebileceğiniz güzel bir kampüs okulu kestirin gözünüze ve sürekli merak edin... Hep manyak mısın diyen birileri çıkacaktır, herkesi dinlemeyin=)
ODTÜ mimarlığa 1 sene dayanabilen birisi olarak sizi tebrik ederim.