Sensiz bir ramazan ayı daha qeciyor sahurda senin sohbetini dinlemek icin uyumaz heyecanla senin sohbetini beklerdim yine burda buldum kendimi ama bu sefer sensiz ölüm kötü birşey deqil biliyorum ama sensizlik zor be hocam sanki öz babamı kaybetmiş qibi üzülüyorum senin sohbetin kalbime ferahlık veriyordu şimdi kalbim buruk Allah seni peyqamber efendimize komsu eylesin bütün sahabileri komsu eylesin Allahın rahmeti üzerine olsun hocam
Peygamberin yanındaki ashab gibi, sizin de bu devirde yaşamanız tesadüf değildi hocam, böyle kıymetli sohbetleri bize anlatan yüreğinizden dilinizden rabbim razı olsun.
Rabbim merhameti ile muamele eylesin çok kıymetli bir hocamızdı bende bir hediyesi var hep Rahmetle yadederim Rabbim Peygamber efendimize hz Muhammed' e s.a.v komşu eylesin.
Kuran birkaç kez yazılmıştır; gerçeği yoktur. Arap yazısı, ancak Muhammed’in ölümünden yaklaşık 80 yıl sonra, Abdülmelik bin Mervan zamanında noktaların eklenmesiyle standartlaştırılmış, metni önceden bilmeyen bir insanın okuyup doğru okuyacağı biçime kavuşturulmuştur. İslam öncesi dönemde bu yazıyla Arapça herhangi bir dinî veya edebî bir metnin kaleme alındığına dair bir belirti yoktur. Aslına bakarsanız, Yahudi ve Hıristiyan cemaatleri dışında, henüz yazılı metin gerektiren bir edebî veya idari veya dini kültür yoktur. [Muhtemel itirazlara karşı hemen belirtelim ki, İslamöncesi döneme ait şiirlerden oluşan Muallakat, 8. yy ortalarında Şam’da Hammad el-Raviye tarafından yazıya aktarılmıştır. Hammad’ın, alfabenin her harfi için ezbere yüz kaside söyleyebildiği rivayet edilir, ki bu rivayet de, eğer doğruysa, Muallakat’ın bu tarihten önce yazılı olmadığına delildir.] Basit bir gerçeğe değinelim: “İncil” ve “Tevrat” adı verilen Kutsal Kitap’ın 8. yy’dan önce kısmen veya tamamen Arapçaya çevrildiğine dair hiçbir belirti yoktur. Kaldı ki böyle bir şey mümkün değildir, çünkü ne buna izin verecek bir Arapça yazı dili vardır, ne böyle bir çeviriyi gereksinecek bir kurumsal altyapı mevcuttur. [Oysa güçlü bir Hıristiyan krallığının hüküm sürdüğü Habeşistan’da, İncil İslamdan yaklaşık yüz yıl önce Habeşçeye çevirilmiştir.] Dolandırıcı pedofil tüccar Muhammet’in Aramice yazı diline vakıf olduğuna dair bir bilgiye sahip değiliz. Aksi yöndeki deliller güçlüdür. Mesela, peygamberin ilk eşinin amcaoğlu olan Waraka b. Nawfal’in “Allah’ın izin verdiği ölçüde Hıristiyan yazısı yazmayı öğrendiğini” hadis kaynaklarından öğreniyoruz. Bunun sıra dışı bir başarı olarak takdim edilmesi, Muhammed’in çevresinde bu yazıyı bilenlerin ender olduğunu gösterir. Aynı şekilde, yaşamının son yıllarında peygamberin “Yahudi yazısını bilen (veya öğrenen)” Zeyd b. Sabit’i yazman olarak görevlendirdiğini ve Zeyd’in bu sayede seçkin bir konuma geldiğini öğreniyoruz. Yazman olarak görevlendirilen kişinin Yahudi (diğer kaynaklara göre Süryani) yazısını bilen biri olduğunun vurgulanması yeterince ilginçtir. Bu bilgiye sahip kişilerin, erken İslam toplumunda parmakla gösterilecek sayıda olduğu anlaşılıyor. Bu söylediklerimden çıkarılabilecek ana sonuç, Muhammed’in Kutsal Kitap’a ve diğer Yahudi ve Hıristiyan dinî metinlerine birinci elden vakıf olamayacağıdır. Faraza Muhammed’in ilkel Arap yazısını bildiğini düşünsek bile, bu dilde okuyabileceği bir literatür mevcut değildir. İbrahim, Musa, İsa ve diğer Kutsal Kitap karakterlerine ilişkin edinmiş olduğu bilgiler, kendisine ancak sözlü aktarım yoluyla ulaşmış olabilir. Sözlü aktarım kaynaklarının ise bol ve kolay ulaşılır nitelikte olduğunu önceki bölümde gördük. Kuran’ın “Tevrat” ve “İncil” adını verdiği kitaplar hakkında kullandığı ifadeleri veya bu kitaplardan eksik, yanlış veya yüzeysel olarak aktardığı masalları bu açıdan değerlendirmek bize ilginç ve gerçekçi bir bakış açısı kazandıracaktır.
Allah (CC) sizden ve sizi bize ulaştıran, herkezden razı olsun. Hoş sohbetinizle yüreğimizi serinlettiniz.
Sensiz bir ramazan ayı daha qeciyor sahurda senin sohbetini dinlemek icin uyumaz heyecanla senin sohbetini beklerdim yine burda buldum kendimi ama bu sefer sensiz ölüm kötü birşey deqil biliyorum ama sensizlik zor be hocam sanki öz babamı kaybetmiş qibi üzülüyorum senin sohbetin kalbime ferahlık veriyordu şimdi kalbim buruk Allah seni peyqamber efendimize komsu eylesin bütün sahabileri komsu eylesin Allahın rahmeti üzerine olsun hocam
Peygamberin yanındaki ashab gibi, sizin de bu devirde yaşamanız tesadüf değildi hocam, böyle kıymetli sohbetleri bize anlatan yüreğinizden dilinizden rabbim razı olsun.
ALLAH(C.C.) RAHMET ETSİN
BİR DAVA ADAMI...
BİR ALİMİN ÖLÜMÜ BİR ALEMİN ÖLÜMÜDÜR
Rabbim rahmet eylesin şefaatine nail etsin
ömer hocam efendimize komşu ol inşaallah.
Rabbim merhameti ile muamele eylesin çok kıymetli bir hocamızdı bende bir hediyesi var hep Rahmetle yadederim Rabbim Peygamber efendimize hz Muhammed' e s.a.v komşu eylesin.
Allah razi olsun. Mekanin cennet olsun hocam. Bizim için büyük bir kayıpsınız.Rabbim sizin gibi daha nice hocalar yetiştirmeyi nasip etsin bu millete
Allah'ın rahmeti üzerine olsun güzel adam
.nm
@qqqqqq1111
çok muhterem bir insandı ömer hoca. Hele hele siyer ve ashabı anlatması ayrı bir güzeldi. Allah rahmet etsin. Allah razı olsun.
Mekânın Firdevs olsun ey güzel adam!
Allah'ım bütün ümmeti Muhammed kullarıyla beraber sen sorgusuz cennetine girmeyi nasip eyle Allah'ım amin amin amin amin amin amin amin inşallah 🤲🌹
Allah siza Rahmet etsin,mekaniniz Jannat olsun Amin,Allah sizdan razi olsun Amin
Mekânın Cennet olsun inşallah güzel insan .
Allah rahmet eylesin Rabbim sizi o rasulullaha sabesine arkadaş eyleye
ALLAH Rahmet eylesin Mekanı Cennet olsun Amin
Allah sizden ebeden razı olsun
Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun hocam 🤲 amin inşallah
Allah ebeden Razı olsun
Allah gani gani rahmet etsin ömer hocamıza
Amin amin aminnn allah rahmet eylesin omer hocam
Allah'ım sorgusuz cennete gitmeni nasip eylesin Allah'ım amin inşallah
Allah rahmet eylesin. Allah razı olsun hocam.
Allah rahmet eylesin canım hocam ..
Elhamdülillahi rabbil alemin sen beni ve sevdiklerimi Peygamberimiz sallallahü aleyhi veselleme layık ümmet olmayı naip et ya Rabbim
Allah sana rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah amin
Allah razı olsun Rabbim Rahmet etsin
Allah razı olsun hocam mekanın cennet olsun
Allah rahmet eylesin inşallah rabbim cennetinde buluşmayı tanışmayı nasip etsin😔
Allah razı olsun
allah rahmet eylesin o kadar ağlarınki sen vefat edince hala istifade ediyoruz efendimize sahabelere seni komsu etsin insaalah
Rabbim rahmet etsen hocam Ramazan sensiz buruk geciyo😢😢
Allah ğani ğani rahmet eylesin mekanı cennet olsun Nur içinde yat Ömer hocam
Amin
🌹
❤️
Kuran birkaç kez yazılmıştır; gerçeği yoktur. Arap yazısı, ancak Muhammed’in ölümünden yaklaşık 80 yıl sonra, Abdülmelik bin Mervan zamanında noktaların eklenmesiyle standartlaştırılmış, metni önceden bilmeyen bir insanın okuyup doğru okuyacağı biçime kavuşturulmuştur. İslam öncesi dönemde bu yazıyla Arapça herhangi bir dinî veya edebî bir metnin kaleme alındığına dair bir belirti yoktur. Aslına bakarsanız, Yahudi ve Hıristiyan cemaatleri dışında, henüz yazılı metin gerektiren bir edebî veya idari veya dini kültür yoktur. [Muhtemel itirazlara karşı hemen belirtelim ki, İslamöncesi döneme ait şiirlerden oluşan Muallakat, 8. yy ortalarında Şam’da Hammad el-Raviye tarafından yazıya aktarılmıştır. Hammad’ın, alfabenin her harfi için ezbere yüz kaside söyleyebildiği rivayet edilir, ki bu rivayet de, eğer doğruysa, Muallakat’ın bu tarihten önce yazılı olmadığına delildir.]
Basit bir gerçeğe değinelim: “İncil” ve “Tevrat” adı verilen Kutsal Kitap’ın 8. yy’dan önce kısmen veya tamamen Arapçaya çevrildiğine dair hiçbir belirti yoktur. Kaldı ki böyle bir şey mümkün değildir, çünkü ne buna izin verecek bir Arapça yazı dili vardır, ne böyle bir çeviriyi gereksinecek bir kurumsal altyapı mevcuttur. [Oysa güçlü bir Hıristiyan krallığının hüküm sürdüğü Habeşistan’da, İncil İslamdan yaklaşık yüz yıl önce Habeşçeye çevirilmiştir.]
Dolandırıcı pedofil tüccar Muhammet’in Aramice yazı diline vakıf olduğuna dair bir bilgiye sahip değiliz. Aksi yöndeki deliller güçlüdür. Mesela, peygamberin ilk eşinin amcaoğlu olan Waraka b. Nawfal’in “Allah’ın izin verdiği ölçüde Hıristiyan yazısı yazmayı öğrendiğini” hadis kaynaklarından öğreniyoruz. Bunun sıra dışı bir başarı olarak takdim edilmesi, Muhammed’in çevresinde bu yazıyı bilenlerin ender olduğunu gösterir. Aynı şekilde, yaşamının son yıllarında peygamberin “Yahudi yazısını bilen (veya öğrenen)” Zeyd b. Sabit’i yazman olarak görevlendirdiğini ve Zeyd’in bu sayede seçkin bir konuma geldiğini öğreniyoruz. Yazman olarak görevlendirilen kişinin Yahudi (diğer kaynaklara göre Süryani) yazısını bilen biri olduğunun vurgulanması yeterince ilginçtir. Bu bilgiye sahip kişilerin, erken İslam toplumunda parmakla gösterilecek sayıda olduğu anlaşılıyor.
Bu söylediklerimden çıkarılabilecek ana sonuç, Muhammed’in Kutsal Kitap’a ve diğer Yahudi ve Hıristiyan dinî metinlerine birinci elden vakıf olamayacağıdır. Faraza Muhammed’in ilkel Arap yazısını bildiğini düşünsek bile, bu dilde okuyabileceği bir literatür mevcut değildir. İbrahim, Musa, İsa ve diğer Kutsal Kitap karakterlerine ilişkin edinmiş olduğu bilgiler, kendisine ancak sözlü aktarım yoluyla ulaşmış olabilir. Sözlü aktarım kaynaklarının ise bol ve kolay ulaşılır nitelikte olduğunu önceki bölümde gördük.
Kuran’ın “Tevrat” ve “İncil” adını verdiği kitaplar hakkında kullandığı ifadeleri veya bu kitaplardan eksik, yanlış veya yüzeysel olarak aktardığı masalları bu açıdan değerlendirmek bize ilginç ve gerçekçi bir bakış açısı kazandıracaktır.
Ne diyorsun sen peygamberimize hakaret ediyorsun şerefsiz
§
^lo amkkpplll
Ne yazdınız buraya ne demek bu yorum
6123456