Çıraks serisi kanalın pratikle öğrenmeyi birleştirdiği efsane serilerden biri. Ortaya çıkan ürün üzerinden İlker hocanın yorumlaması müthiş öğretici oluyor.
Bundan yaklaşık 3 hafta önce Duygu Aptal Herifler'de Çıraks'ın kurgusunu Cefri'ye verdik iki haftaya anca izlersiniz demişti ve herkes gülmüştü. Üç haftadan fazla oldu anca izleyebileceğiz
Müzik teorisi bilmeden bir enstrüman çalabilirsiniz, iyi de olabilirsiniz ama bir orkestraya dahil olduğunuzda diğer üyelerle iletişim kuramazsınız. Geoffrey'nin durumu tam olarak bu.
müzik icrası ile ilgim yok ama baya netleşti şu an tablo. çok güzelmiş örnekmiş 👍 Yazılım dünyasında da benzer bir durum var. Sanırım birçok çalışma alanında görülebilen bir şey bu.
Cefrinin demek istediğini anladım hani Anadolu’yu gezen ve oranını geleneksel yemeklerini tadan gurmeler vardırya (burada o İlker hoca oluyor ) biryere gider ve bir aşçı görür (buda cefriciğim oluyor) bu aşçı genellikle gastronomi okumamış işin mutfağında çıraklık yaparak öğrenmiştir sonra gurmeye bir yemek sunar gurme derki işte bu yemekte şu teknik kullanılmıştır bu asidik dengesi vardır falan filan ardından aşçıya bunu nasıl yaptığını sorar aşçıda deneyerek elde ettiği deneyim sonucunda sezgisiyle yaptığı şeyi anlatamaz ve ele alınacak pek bişey söyleyemez çünkü eğitimini almamıştır ve terminolojisini bilmiyordu he işte tam bu 14üncü dakikada olan şeyle aynı
Yorumlarda Caferin desteklenmesinin sebebi, İlker Hocanın niye Caferin üzerine gittiğini anlamamak kaynaklı... Cafer ve Duygu, ikisi de kendi özelinde Türkiye'nin temel yanlışlarını yapıyorlar. Cafer, salt deneme yanılma ile, yetenek ile ilerleyebileceğini düşünüyor. Duygu ise teknik bilgi ile ilerleyeceğini düşünüyor. Cafer, teknikleri sistematik bilmediği için zaman kaybettiğinin farkında değil. Devamlı tekerleği icad ediyor. Duygu (Yeteneğini bilmiyorum ama görece zeki bi kız gene, hakkını yemeyeyim) ise yaratıcı düşünmeye gerek duymuyor. İsteneni veriyor. Profesyonel hayatta başarılı olur. Ama ikisi de mimar olsalar, ikisinden de Gaudi çıkmaz. Lakin eğer Cafer kafayı değiştirebilirse, buna Duygudan daha yakın. Fakat arkaplandaki yetişme tarzı, disiplinsizliği buna engel. İlker bey de onu kırmaya çalışıyor. Güzel ikililer ama Duygu ile. Güzel seri.
Cafer kasıtlı yapmış ama tekniğini bilerek yapmamış diyelim gönüller hoş olsun. İlker hoca tekniğini bilmediğini, referanslardan esinlenerek yapmış olduğunu "bilmeden" yaptığı şeklinde frame edince, Cafer'de hani uğraştım etkileyeceğini düşündüğüm iş için, benim denklem dışı kalmamam lazım şeklinde alındı. İlk bölümleri düşününce, sadece çizgi içeren fotoğraf ödevinde sokaktaki çocuğu çekip koyan Cefriden iyi yol kat ettik bence :D Bir iki bölüme örtüşecek teslimler gibi.
cafer'in durum saf yetek gibi durdu. içinden geliyor ama anlatamıyor kendisininde dediği gibi. ilker bey demeden bi girişimi olaydı daha inandırıcı olacaktı ama :) dikkatimi çeken başka bişey var. birisi durmaksızın saldırıyor ama hiç çizgisini bozmadan tartışmaya devam ediyor (cafer) . doğru kelimeleri bulamasa da kendisini kendisini geliştirdiği aşikar. aynı şekilde duygu'nun da sıfır kıskançlıkla ve açık yüreklilikle rakibini takdir ve tebrik etmesi kişilikleri anlayabilmemiz için çok aydınlatıcı. teşekkürler.
Tarantino'nun "Sinema okuluna gitmedim. Sinemaya gittim." sözüyle aynı şeyi anlatmaya çalışıyor aslında Cafer. İnsan konuşmayı bile taklit ederek öğrenir. En doğal öğrenme metodu budur. İlker hoca da "Sen babana baba dedin ama bunu neden dediğini bilmiyorsun. Sen kendini doğal yetenek olarak mı görüyorsun?" gibi bir yere taşımaya çalışıyor konuyu. Cafer zaten sosyal anlamda dışa dönük bir yapıya sahip olmadığı en baştan beri ifade ediyordu. Bir de İlker hocanın ataklarına maruz kalarak kendini ifade etmeye çalışması (ki bu çabada başarılı da oldu) gayet iyiydi. (YÜRÜ BE GEOF!!!)
cafer kaba tabiriyle bakarsak alaylı diyebiliriz aslında , olayların içinde bulunmamasına rağmen izlediği film-video örneklemi çok geniş olduğu için doğal olarak bazı şeyler kalıp halinde yer etmiş kafasında ve onları uyguluyor, fakat okullu olmadığı için uyguladığı şeyin teknik isimlerini veya teorilerini açıklayamıyor, bence olabilir yanındayız CAFER!! devam
Hocam, bence cafer; benim öncelikli öğrenme yötemim okumak değil izlemek ve gözlemlemek demeye çalıştı ama başaramadı. Ben bunu çıkardım konuşmalarından.
Gözlerim İlker Hocanın bu projeye bakış açısını aradı. Keşke daha önceki ödevlerde olduğu gibi, hocanın da hazırladığı bir teaserı görmek çok iyi olurdu bu projede.
İlker hocaya biraz sakinleştirici versin şu gelen psikolog yaw, bırakmıyor insan iki kelime laf etsin. Cefri ne diyecekti merak ettim, şöylesin böylesin dedi çocuğun ağzına tıktı lafı.
Cafer seni çok iyi anlıyorum. Ben de yapabildiklerimi çevremdeki insanlara asla anlatamıyorum. Birileri bir şey sorduğunda "siz bana yollayın ben hallederim" diyip yapmak anlatmaktan daha kolay geliyo.
17:13 editte heyecanlandım yerine heycanlandım yazmasından cefrinin pek kitap okumadığını daha iyi anlıyoruz😂 şaka maka her şeye rağmen seviyoruz cefriyi yalan yok şeytan tüyü mü vardır nedir😄
"Eğer tekniğiniz yanlışsa, çok çalışsanız bile, en iyi olasılıkla 'yanlış şut atmayı çok iyi başaran' bir oyuncu olursunuz" m.jordan Geoffrey yi dinleyince bu aklıma geldi. pratik yapmak ve ardarda ritimle gelen iyi işler sizi iyi yapabilir, ama hangi iş olursa olsu teknik bilginiz yeterli değilse bir eşikte duvara toslama kaçınılmaz olur gibi....
Günün sonunda toslamaz neden mi çünki beklentisi seninle aynı değil adam başka bişeyin peşinden koşuyor ona farklı bir yoldan ulaşıyor sonuç önemli değil Yolun kendisi zevkli Oyüzden o hep kazanıyor sonuç odaklı düşünen %50oranla ya başarılı oluyor yada başarısız. Oyun geliştirici olarak şunu söyliyim film sektörü ile çok yakın yanları var istediğin kadar teknik bil ruhu olan proje kazanır. Görselliği kötü olabilir mekanik bozukta olabilir sorunluda olabilir ama sonuç ruhu varsa başarılı oluyor ki birçok 3A stüdyo artık iğrenç oyunlar çıkartmaya başladı nedenmi herşey formül haline taslak haline gelmiş başarıyı teknikte arıyorlar 5senedir aynı oyunu kakalıyolar aslında bi bakıyosun günün sonunda 4kişinin yaptıgı indie oyun daha çok konuşuluyor neden Hissederek yapıldığından hiçbiri profesyonel olmuyor bunu yapanların çoğu cefri gibi genç çocuklar başrıdan bekletileri ubisoft kadar çok kazanmak değil hissettiklerini yapmak .J.depp in dediği gibi”Oscar kazanmaktansa bir çocuğun J.sparrowu seviyorum demesi daha önemli”
@@thatguywithstarionpassion Ben düşünce olarak Erhan Bey'in görüşüne daha yakın olmakla beraber sizin bu görüşünüze de saygı duyuyorum tek bir şartla... Yolun sonunda kirayı ödeyemediklerinde göz yaşı dökmek yerine suratlarındaki o gülüşü koruyorlarsa.
Bu seriye lütfen devam ediniz. Kendim adına değil görsel anlatı, sanat, değerlendirme yönüyle gençlere öğrenme açısından çok önemliydi. Kâr üretmese de yayıncılığının zekatı olarak değerlendirilebilir.
Cafer‘in durumunu bu bölümde cok iyi anlayabildik. Egitimli olmamasina ragmen uzun yillar bu alanda gördükleri ve duyduklari ile bir görsel dünyasi olusmus. Kelimelere döküp, edebi bir sekilde ifade edemiyor sadece yaptiklarini. Piyasadaki dogru isleri görüp, bir nevi onlari taklit ettigi icin dogru sonuclar elde ediyor ama icsel olarak kendisininde aslinda anlamadigi ve dile getiremedigi bir anlam kazanmasini sagliyor. Bu konuda kendisini teorik olarakda gelistirmesini isterim :) saf bir yetenek bu cocuk
Yapa yapa öğrenilecek bir işte ilerleme basamaklarına tanık olmak çok öğretici, hem yapan hem de izleyen için öyle... Flu'nun açık ara en ilginç konsepti Çıraks bence.
O kadar tatlı, samimi ve altı dolu bir diyalog ki... Şu sıra okuduğum Scythe romanındaki gibi... Sanki İlker Canikligil, usta Scythe Faraday; Cefri ile Duygu ise romandaki çırak karakterler Rowan ile Citra :)
bence ilker bey cefri'yi eğer gerçekten bu kadar yetenekli ve sinemaya yatkın görmese 5.günün şafağında kovmuştu çünkü her programda tembel olduğunu belirtiyor aljdsalk
@@saahimi3982 Orada espriyle karışık kibarlık yapıyorlar. Hangi bölümdü tam hatırlayamıyorum, aptal heriflerde de olabilir, İlker hoca bu konuya değiniyor. Kovulmak tabii çok doğru bir terim değil, karşılıklı bu şekilde (Verilen işlerin zamanında yetişmemesi nedeniyle) beraber çalışamayacaklarını belirtmişler. Anlaşmalı ayrılma diyelim :)
Cefri de bir "yapma" isteği ve kendi çabalarıyla edindiği yamalı bir tecrübe birikimi var. İlker Canikligil'in bunu sürekli cehalete bağlaması bana yetenek örselemenin en yerli örneği gibi görünüyor. Umarım gerçek diyalogları videoda gördüğümüzden ibaret değildir, istekli insanların köreltilmesi, öz güvenlerine saldırılması her gördüğümde beni yaralıyor.
@@gundogankazanc9241 sanırım farklı düşüncem bakış açısının farklılığından kaynaklanıyor. Benim bu konudaki aykırı fikrim size aşırı empati gibi görünebilir ama bence öğrenci öğretmenden çok daha değerlidir. Öğrencisinin kendisinden daha değerli olduğunu fark edemeyen öğretmen ona göre esneyemez, sonucunda da ancak kendisinin kopyalarını yetiştirir. Eğer sizden sonra gelen nesilin sizi aşabilmesini istiyorsanız, sabırı öğrencilerden değil öğretmenlerden beklemelisiniz. Alışılmışın dışına çıkabilmiş, tarihe adını yazdırmış kişilerin hayatlarında hocaları tarafından aynı muamelelere maruz kaldıklarını sıklıkla görebilirsiniz. Gerçekten işini severek yapacak bir kişinin bile küstürülmesi lieratürde yazanın kopyasını üretecek öğrenciler yetiştirmek adına alınmaması gereken bir risktir. Aksi durumda bir mastardan kopya üzerine kopya edilip zaman içinde faydasızlaşmış ve dejenere olmuş bir eğitiminiz olur. Belki burada gördüğümüz şey hukuk ya da tıp eğitimi olsaydı sizin düşünceniz daha geçerli olurdu diye düşünüyuorum.
@@gundogankazanc9241 Yanlış anlaşılma olmasın, cefri nin aşırı tepkiselliğinin farkındayım, ama bu tarz tepkiler emredilenin dışında şeyler yapmaya alışkın insanların koruma mekanizmalarıdır. Bu kişilere aptal, cahil diyerek onları yönlendiremezsiniz, ancak küstürürsünüz. Ama onlara da ulaşacak eğitim teknikleri mevcuttur. Eğer öğrencinin kendi bildiğinde diretmesi cahillikse öğretmenin kendi taktiğinde diretmesi, aradaki eğitim farkı kadar, daha büyük bir cahilliktir.
Okunarak edinilen bilgiler alanda kısırlaşmanıza yol açabiliyor. Alaylı şekilde öğrenmek ise daha açık olmanıza sebep oluyor. Jefri'de bunun güzel bir yansıması olmuş.
Cafer kitap okuma vs meselesinde bir şeyler demek istiyor lakin yeterince kitap okumadığı için kendini ifade edemiyor. Konuşabilse belki elle tutulur bir iki kelam edecek. Bir de düşündüğü şeyleri sanki sadece kendisi düşünüyormuş sanıyor ve insanlara otomatikman tavır alıyor (onlar ve ben). Edit: ben de liseden mezun olur olmaz medya işine girdim. Evet erkenden tecrübe kazandım, Üniversite'de 4 senede öğreneceğimi 1 senede öğrendim lakin üniversite sadece ham bilgi yeri değildir. Orda insan ilişkilerini, senin gibi olanları, senin gibi olmayanları, mesleki entelektüel bilgiyi, bilgili insanlarla konuşmayı, tartışmayı ve sayamadığım daha bir çok şeyi öğrenirsin. Sırf bu yüzden çalışmaya başladıktan 5 6 sonra üniversite sınavina girdim ve Ankara Üniversitesi'nde Radyo Televizyon ve Sinema (uzaktan eğitim) bölümünde okuyorum. Caferle yaşlarımız aynı galiba, kafa yapımız da az çok benziyor. Kendine benziyen biriyle konuşmak istersen bana ulaş yiğidim.
Öyle bir şey yok ya ben üni okuyorum algı seviyesi yerlerde kitap desen okuyan eden yok tartışma kültürü yok 4 sene boş beleş bir yere gideceksiniz gidecek olanlar. Bu arada mühendislik okuyorum sözel bölümler de de 5-6 kişiyle baya samimiyim oralar da öyle istanbulda değilseniz veya odtü de çok da farklı olmuyor durum nerden biliyon dersen öğrenci evlerinde büyüdüm istanbulda sürekli gidip gelirdim abilerin yanına ordan
bu çocuğu niye üzüyorsunuz ya cefrinin demek istediği şey şu: Bilerek yaptım fakat var olan bilgilerin faşizmini işime yansıtmadım. Anlatamadığı sürece ben burada bağırarak söylemek istedim.
Hocam, aslında nasıl olması gerektiğini açıkladıktan sonra, yeni görüntü kaydetmelerine izin vermeden, açıklamanız ışığında aynı görüntüleri tekrar kurgulamalarını isterseniz hem anladıklarını nasıl uygulayabildiklerini görürüz hem de bu kadar üzülmemiş olurlar.
Geoffrey'nin yalnızca sesini duyduğumuz videolarda sorduğu komik sorularla dahi dikkat çeken zekası ve samimiyeti bu videoda tavan yapmış. İlker Canikligil de Geoffrey'nin bu potansiyeli çarçur etmesini istemediği için ona bu kadar yükleniyor olsa gerek. (Bu seri çok iyi bence de:))
Cafer'in savunduğu şeyi destekliyorum ama İlker hocanın dediği daha doğru. Cafer'de yetenek var, doğru olanı hissediyor ama bu hissetmeyi bilgiyle taçlandıramaz isen yarım bir iş olur. Neyi niçin yaptığını bilirsen onu daha da iyi bir noktaya taşıyacak tool'lara sahip olursun. En iyi örnek Vampir konusunun aristokrasiyi eleştirmek üzerine kurulduğunu öğrenme anı gibi. Bu bilgiyi bilmeden istediğin kadar "hisset" ortaya yüzeysel bir iş çıkarırsın. O yüzden teaser'ın beat noktalarını bilmek, hislerinle birleşince asıl etkiyi yaratır.
ilker hoca, tam bir hoca, dolayısıyla cefriyi de çözmüş. cefrinin arabası gaz verince gidebilecek bir araba değil. bu nedenle ilker hoca farklı taktikler deniyor.
Caefrinin çok üstüne gidiyorlar videoyu izleyince çevriyle kendimin aynı olduğunu fark etim komik olduğu için insanlar ona sataşıyor çünkü çok takmadığını zannediyorlar fakat içten içe üzülüyor Veya ben çok romantiğim
Cafer / Geoffrey,heralde ben kitap okumuyorum; bu sayede yaraticiligim belli kaliplarin,şekillerin icine hapis olmuyor falan demek istedi galiba. Dostojewski kendi yaraticiligi etkilenir diye diger yazarlarin kitaplarini okumazmis diye birsey okumustum bana onu hatirlatti.
Cafer alaylı olduğunu yani sadece deneme yanılmayla öğrenip daha sonra da bu edinimlerini benzer durumlara genelleyerek düşünüp problemleri çözmeye çalıştığını anlatamadığı için beş dakika tam beş dakika azar yedi çok üzüldüm. Biz senden razıyız Cafer :))
Cefri nin algıları çok açık. Farkındalık seviyesi yüksek. Sadece uzmanlık gerektiren bir işte değil kendini ve başkalarını tanirken de sezgisel sanki. Koffman videosunda da geçmişti bu durumun bahsi. Bu değersiz bir şey değildir. Tembelliğine güvenme demiş ilker canikligil ama o halde bazıları için de şöyle demek gerekir: çalışkanlığına güvenme. Zaten sanırsam hem çok yüksek algılama potansiyeli olan hem de çok çalışkan biri dahi diye tanımlanabilir. Cefri ye dahi değil diye kızılamaz ki. Kendini dahi sanarsa kızılır. Öyle bir şey yok diye de defalarca söylemeye çalıştı. Bana çok samimi geldi. Duygu da öyle. Kısaca çok içten bir icerikti.
Cafer'in bahsettiği daha post-modernist bi kafa bayılıyorum. Ve Caferle aynı sorunları yaşayan biri olarak I'm with you Cafer yalnız değilsin aslansın kaplansın.
Sadece "Saf yetenek" ile "Okuma, teknik bilgi edinme" tartisilmis ama. Gorsel bir egitim de soz konusu olabilir. Sonucta Cafer de bir suru icerik izliyor, izlediklerinden bazi cikarimlar yapip onu uyguluyor. Ogrenmenin tek sekli okumak degil, Cafer'in belki dogal bir yetenegi olabilir ama bence izlediklerinden yaptigi cikarimlari ortaya koymus gibi.
3 года назад+1
Bu seriyi beğenerek takip ediyorum. Haftada bir gelmesi beni mutlu eder. Söylemek istedim. İyi günler, sevgiler...
İlker Hoca’nın Cefri’ye anlatmak istediği bence şu: Yetenek&İçgüdü vs Çalışma&Teknik konusu tavla oynamak gibidir. Eğer bir şeyi niye yaptığını bilmezsen, ne zaman kapı alacağını, rakibi nerede kırıp nerede kırmayacağını bilmeden sadece içgüdülerine güvenerek oynarsan, oyunu kazanıp kazanamayacağını şans belirlemiş olur. Üst üste iyi zarlar atarsın. Kazanırsın. Fakat oyunu bilmiyorsundur henüz. İyi zar atıyor olmayı yetenek, şansının yaver gitmesini içgüdü sanarsın. Bir videoyu çok iyi yaparsın. Belki bir sonrakini de... Peki ya ondan sonraki? Ya ondan da sonraki? Sence sadece iyi zar atarak kaç kez üst üste kazanabilirsin? Fakat oyunu öğrenirsen, neyi niye yaptığını bilirsen, işte o zaman kazanmak için her defasında iyi zar atmaya ihtiyacın kalmaz. Zar tabii ki önemlidir, zar olmadan oyunu oynayamazsın, yeteneğin olmadan yola çıkamazsın. Fakat zar sadece bir araçtır. Büyük bir yanılgının aksine, her şeyin bittiği yer değil, tam tersine başladığı yerdir. Oyunda daha iyi olmanın, şans eseri değil, düzenli bir şekilde kazanmanın yolu, zar atmak değil, attığın zarı nasıl oynayacağını bilmektir. İlker Hoca da Cefri’ye bunu göstermeye çalışıyor. Cefricim diyor. Tamam çok güzel zar atıyorsun. Yetenekli bir bileğin var. Ama neyi niye yaptığını bil ki, bu oyunu her defasında belli bir standardın üzerinde oyna. Kötü zar attığın günlerde, ki mutlaka olacak, tavlayı koltuk altına alma. İyi zar attığın günlerde de, o zarla yetinme, yapabileceğinin en iyisini yap. Ve herkesi mars et! PS. Cefri’nin videosu müthiş olmuş. Bu seride yapılan en iyi ödev. Tebriks.
Bir gün eğitiminde tıp gibi kişiye özel olduğunu anlayacağız. Öğrenmek duyularla ilgilidir. Duymak görmek dokunmak tatmak hatta koklamakla bile öğrenilebilir. Kitap cağımızın en güzel öğrenme aracı kabul edilsede birkaç 10 yıl sonra insanlar yazıya ulaşmak için belki kağıttan tamamen vazgeçmiş olacaklar.
Bana göre cefri, ben şu mantıkta çalıştım demek istedi. Elimde belirlenen bir konu ve varmak istenilen bir yer var. Sizlerin kitaplardan yada başka şekillerde edindiğiniz bilgileri, ben bu zamana kadar yaptığım gözlem ve şartlara uyum sağlayarak ( bi yönden doğaçlama gibi ama zaten doğaçlarken de isteğim şeyin bu oluşu ) üzerinde çalıştığım şeylere ve amaca hizmet ederek kendimi şekillendirmeye çalıştım. Sanki biraz kervan yolda güdülürcülük var gibi ama bunun da sebebini kendisi söylüyo gibi, kitap okumadığını belirterek. Konuya uygun mantıklı davranmaya çalışıyo denene bilir. Konu ve üzerinde çalıştığı şeyler hakkında fikri ve bilgisi olsa da olmasa da.
İlker Bey, "Sadece o kitabın içindeki harflerin yakın çekimlerini kullanabilirsiniz veya kitabın dıştan yakın çekimlerini kullanabilirsiniz." dedikten sonra videoyu durdurup ne yapılabilineceğini düşündüm. Pek bir şey bulamadığım için acaba nasıl yaptılar diye acayip merak etmiştim. Z kuşağının kuralları bükme becerisini unutmuşum.
Üzülme cafer, ilker hoca kendi desteklediği şeyi haklı çıkarmak için bager hocanın bile lafları ağzına tıkıyor, başaramadığında ise espri ile kişiye oynayarak, gevrek fakat babacanca gülerek yırtmaya çalışıyor. Dayan çocuğum.
Cafer'in anlatmak istediği şu; ben bir kitaplar kompozisyonu okudum, sen bir kitaplar kompozisyonu okudun. Senin okuduğun kitaplara bakarak sen bir şeyi bildiğini söylüyorsun, ben okuduğum kitaplara bakarak (Ya da okumadığımın idrakine vararak) bir şeyleri bildiğimi söylüyorum. Üçüncü bir bilen olmalı ki ya da bir üstakıl olmalı ki (yine de bir sonuca varmayacak bir şekilde) benim neyi ne kadar bildiğim ile senin neyi ne kadar bildiğini çözsün ve bu konuda sonuçta bana da, sana da hak versin. Öğrenmek bazen karşılaştırma analoji, bazen de sıfırdan yada çıkarım ile olduğundan ikimizde de aynı bilgi olsa bile bunu ifade edip edemememiz, bunu kullanım şeklimiz, bunu geliştirebilme yeteneğimiz açısından çok fazla farklılık olacaktır.
cafer çok zeki bir çocuk. sadece çalışmayla olmacak bazı yetenek gerektiren işleri kolayca yapabilir. ben de kendi alanımda çalışırken cafer gibi anlaşılmıyorum. bu hem bizim çalışma yoğunluğu eksikliğimizden(tecrübe değil yoğunluk eksikliği) hem de bizim yeteneğimizi, zekamızı bir şekilde kolayca olaylara uyguluyor oluşumuzdan.
benim bütün videolardan anladığım şey: ''benim istediğim konuyu, benim ölçeklendirdiğim şekilde yapın. Dışına çıkmayın.'' İlker hoca 4 bölüm aynı şeyi anlattı. Hatta ne dört bölümü, olmaz öyle saçma şey konseptinin başından beri aynı şeyi anlattı. Güzellik ve estetik kavramları aşırı görecelidir. Yapılmak isteneni aktarma ve temel noktada minimalist davranma ise öğreticilikte ana unsurdur. Aslında bakarsanız bu konsept sadece sanat için değil neredeyse bütün alanlar için geçerlidir. İkiyle ikiyi toplamadan integral sorusu çözmeye girişmeyin demektir. Örnek vermek gerekirse ben tarihçiyim. Nasıl ki herkes sanat bilgini, sinema yorumcusu ve hesapta konsept tasarımcısı olarak piyasada takılıyorsa aynı mevzunun elli katını tarih dalı için yapıyorlar. Bu memlekette herkes tarih uzmanı. Hele ki es kaza birkaç tarih kitabı okuduysa vay halimize. Dinde fetva verir gibi tarihi olaylarda haklı/haksız çıkarmaya çalışan insanlar bunlar. Halbuki haklı nedir?, haksız nedir? iyilik nedir? devletlerin iyisi olur mu? devletler insan mıdır? Olaylar üzerinden yorum yapmanın kime ne faydası olmuştur? Bunların hiçbir önemi yok. Hissiyatla tarihçilik yapılmaz. Temel okumaları yapmak gereklidir. Siyaset felsefesi, devlet felsefesi, sosyoloji, felsefe alanlarında en az bir iki kitap okumadan Osmanlı şöyleydi, Rusya böyleydi, Habsburglar hedeydi, Atatürk hödöydü, Abdülhamit bilmem neydi diye ahkam kesmenin bir mantığı yok. Zaten belli başlı okumalar yaptıktan ve bazı vizyonları harekete geçirdikten sonra olayları damgalamanın da pek bir mantığı kalmıyor. Velhasıl kelam ülkenin bu atmosferinde takıla takıla buna mı takıldın diyebilirsiniz. Evet, haklısınız buna takıldım. Bu bok gibi atmosferden anca böyle kaçılıyor başka türlü hep dert keder. Buradan da sadece Cafer'e değil, kim bu yazıyı okuyorsa onlara naçizane bir abi/kardeş nasihatim olacak. (nasihati pek sevmem ama neyse) Bilginin faşizmi düşüncesi yanlış bir düşüncedir. Bilginin kalıplığından kaçabilmenin tek yolu bilmekten geçer. Bilmediğin şeyden ''bilgi faşizmi'' deyip kaçamazsın. Önce neyi bilmediğini ya da kabul etmediğini anlaman için bilmen gerek.
Aslında bu bölüm kendi içinde bir formatı doğurabilir. Zamanında bloomberg'te mi ne dragons Den vardı, asansör sunum yapmaları istenirdi, başarısız bir formattı, ancak fikir olarak güzeldi. Onun gibi farklı disiplinlerden gelen 4-5 genç verilen görevleri tamamlayıp asgari ücretli çalışan olmaya nasıl hak kazanır onu görmüş oluruz.
İlker hoca ve cefri arasındaki temel sorun tümellerle ve tikellerle ilgili bence. İlker hoca aslında konseptlere ve genel kural ve işleyişe hakim yani aslında belli bi sistem içerisinde yapılıyor her şey ve ilker hoca da sistemin tikel örneklerden bağımsız haline hakim (tabi ki fazlasıyla somut örnek de görmüştür ama temel hareket noktası farklı gibi )ama cefri fazlasıyla tekil örnek görmüş ve o tekil örneklerden alıp değiştirdiği yahut birebir kopyaladığı referanslar ile hareket ediyor ama o referans aldığı tekil örnekler de baştaki tümel sistemin somut bi örneği olduğu için yine de anlamlı bir şey ortaya koyabiliyor. Cefrinin yaratıcılığını küçümsemek istemem elbette ancak tepeden bi bakış ve genel bi kavrayış olmadığı sürece geniş çaplı ve özgün bi üretimin mümkün olması zor gibi geliyor bana. Zaten ilker hocanın bahsettiği formel eğitim mevzusu da bununla ilgili sanırım. Tabi ki ikisini de tanımıyorum ancak aralarındaki kısa diyalogdan anladığım bu.
Duygu ve İlker teorik modellemeleri, Geoffrey de yapay zeka öğrenmesini savunuyor gibi bir program olmuş :D İlker'in temel kuralları ortaya koyup çıkardığı sonucu; Geoffrey sadece gördükleriyle oluşturup, benzer bi çıktı ortaya koymuş. Tebrikss
Konuyu yanlış ama çok farklı ele almışlar, duygu tam sözelci. Yakarssa dünyayı cefri yakar. Hiç ilgim olmasada İlker hocanın açıklamarını dinlemekte çok hoşuma gidiyor. Cefri+1 Teşekkürler
İlker Hoca'nın Cafer'e yaklaşım tarzı, tatlı tatlı yüklenmeleri gizli hayranlık belirtisi gibi... Belki Cafer'in yaşına ya da yeteneklerine hatta bazı konularda rahatlıklarına istinaden olabilir. Ama var bir şey...
Jefrey nin anlatmak istedigi seyi ben anladım galiba. Bir şeyi kitap okuyarak degil yaparak ogreniyorum demek istiyor. Aslinda ifa dan beri Ilker hoca da bunu söylüyordu. Bir sey yaparak ogrenilir
eğer ilgini çekerse bildiğini sandığın şeyleri yazmaya çalışabilirsin cefri. zaman kaybı olarak görmezsen, kendini ifade etme becerine katkı sunabilecek bir faaliyet bence. tabi bu bilgi bir tek benim bildiğim ve seninle paylaşıyor olduğum bir bilgi değil de. yine de yazayım dedim.
Çıraks serisi kanalın pratikle öğrenmeyi birleştirdiği efsane serilerden biri. Ortaya çıkan ürün üzerinden İlker hocanın yorumlaması müthiş öğretici oluyor.
Bundan yaklaşık 3 hafta önce Duygu Aptal Herifler'de Çıraks'ın kurgusunu Cefri'ye verdik iki haftaya anca izlersiniz demişti ve herkes gülmüştü. Üç haftadan fazla oldu anca izleyebileceğiz
Cafer tam bir wonderkid, Fener'e gidip yeteneğini ve kariyerini bitirmez umarım
... Fener nire? (n'evet, "nire"...) şu an Kombassan Konya'da mı?
Kitap okumayan Cahiller olarak Caferin yanındayız. Caferi üç beş kendini bilmez entelektüel ve kültürlü insana yedirmeyiz!
Çok kitap okuyanlara göre az kitap okuyan cahiller*
Çok haklısın
Sonda Cefri' nin canının sıkılmasına canım sıkıldı ya. Üstüne gitmeyin çocuğun :0
cefrili videoların tadı ayrı oluyor nedense
Müzik teorisi bilmeden bir enstrüman çalabilirsiniz, iyi de olabilirsiniz ama bir orkestraya dahil olduğunuzda diğer üyelerle iletişim kuramazsınız. Geoffrey'nin durumu tam olarak bu.
müzik icrası ile ilgim yok ama baya netleşti şu an tablo. çok güzelmiş örnekmiş 👍
Yazılım dünyasında da benzer bir durum var. Sanırım birçok çalışma alanında görülebilen bir şey bu.
Cefrinin demek istediğini anladım hani Anadolu’yu gezen ve oranını geleneksel yemeklerini tadan gurmeler vardırya (burada o İlker hoca oluyor ) biryere gider ve bir aşçı görür (buda cefriciğim oluyor) bu aşçı genellikle gastronomi okumamış işin mutfağında çıraklık yaparak öğrenmiştir sonra gurmeye bir yemek sunar gurme derki işte bu yemekte şu teknik kullanılmıştır bu asidik dengesi vardır falan filan ardından aşçıya bunu nasıl yaptığını sorar aşçıda deneyerek elde ettiği deneyim sonucunda sezgisiyle yaptığı şeyi anlatamaz ve ele alınacak pek bişey söyleyemez çünkü eğitimini almamıştır ve terminolojisini bilmiyordu he işte tam bu 14üncü dakikada olan şeyle aynı
Yorumlarda Caferin desteklenmesinin sebebi, İlker Hocanın niye Caferin üzerine gittiğini anlamamak kaynaklı...
Cafer ve Duygu, ikisi de kendi özelinde Türkiye'nin temel yanlışlarını yapıyorlar. Cafer, salt deneme yanılma ile, yetenek ile ilerleyebileceğini düşünüyor. Duygu ise teknik bilgi ile ilerleyeceğini düşünüyor.
Cafer, teknikleri sistematik bilmediği için zaman kaybettiğinin farkında değil. Devamlı tekerleği icad ediyor. Duygu (Yeteneğini bilmiyorum ama görece zeki bi kız gene, hakkını yemeyeyim) ise yaratıcı düşünmeye gerek duymuyor. İsteneni veriyor. Profesyonel hayatta başarılı olur.
Ama ikisi de mimar olsalar, ikisinden de Gaudi çıkmaz. Lakin eğer Cafer kafayı değiştirebilirse, buna Duygudan daha yakın. Fakat arkaplandaki yetişme tarzı, disiplinsizliği buna engel.
İlker bey de onu kırmaya çalışıyor.
Güzel ikililer ama Duygu ile. Güzel seri.
Daha iyi özetlenemezdi doğrusu mükemmel yorum mükemmel tespit👌🏼
Hat off,
Cafer kasıtlı yapmış ama tekniğini bilerek yapmamış diyelim gönüller hoş olsun. İlker hoca tekniğini bilmediğini, referanslardan esinlenerek yapmış olduğunu "bilmeden" yaptığı şeklinde frame edince, Cafer'de hani uğraştım etkileyeceğini düşündüğüm iş için, benim denklem dışı kalmamam lazım şeklinde alındı. İlk bölümleri düşününce, sadece çizgi içeren fotoğraf ödevinde sokaktaki çocuğu çekip koyan Cefriden iyi yol kat ettik bence :D Bir iki bölüme örtüşecek teslimler gibi.
cafer'in durum saf yetek gibi durdu. içinden geliyor ama anlatamıyor kendisininde dediği gibi. ilker bey demeden bi girişimi olaydı daha inandırıcı olacaktı ama :) dikkatimi çeken başka bişey var. birisi durmaksızın saldırıyor ama hiç çizgisini bozmadan tartışmaya devam ediyor (cafer) . doğru kelimeleri bulamasa da kendisini kendisini geliştirdiği aşikar. aynı şekilde duygu'nun da sıfır kıskançlıkla ve açık yüreklilikle rakibini takdir ve tebrik etmesi kişilikleri anlayabilmemiz için çok aydınlatıcı. teşekkürler.
Tarantino'nun "Sinema okuluna gitmedim. Sinemaya gittim." sözüyle aynı şeyi anlatmaya çalışıyor aslında Cafer. İnsan konuşmayı bile taklit ederek öğrenir. En doğal öğrenme metodu budur. İlker hoca da "Sen babana baba dedin ama bunu neden dediğini bilmiyorsun. Sen kendini doğal yetenek olarak mı görüyorsun?" gibi bir yere taşımaya çalışıyor konuyu. Cafer zaten sosyal anlamda dışa dönük bir yapıya sahip olmadığı en baştan beri ifade ediyordu. Bir de İlker hocanın ataklarına maruz kalarak kendini ifade etmeye çalışması (ki bu çabada başarılı da oldu) gayet iyiydi. (YÜRÜ BE GEOF!!!)
cafer kaba tabiriyle bakarsak alaylı diyebiliriz aslında , olayların içinde bulunmamasına rağmen izlediği film-video örneklemi çok geniş olduğu için doğal olarak bazı şeyler kalıp halinde yer etmiş kafasında ve onları uyguluyor, fakat okullu olmadığı için uyguladığı şeyin teknik isimlerini veya teorilerini açıklayamıyor, bence olabilir yanındayız CAFER!! devam
cafer sinema tv mi ne okuyordu olm almış işte bir eğitim, duygu edebiyat mezunuydu.
@@vahsibatljohnny6682 Cafer bir şey okumuyordu direk yönetmenlik yapıyordu diye hatırlıyorum ben. Aslında ikisi de alaylı.
Gözlüklü sunucu müthüş bir öğretici yaw.
Cefrininki sonda vampir çocuk yazmasaydı notum perfecte yakındı püü
Cefri süper yapmış harbiden
Nobody:
İlker Canikligil: Aptal oğlum benim
Hocam, bence cafer; benim öncelikli öğrenme yötemim okumak değil izlemek ve gözlemlemek demeye çalıştı ama başaramadı. Ben bunu çıkardım konuşmalarından.
Gözlerim İlker Hocanın bu projeye bakış açısını aradı. Keşke daha önceki ödevlerde olduğu gibi, hocanın da hazırladığı bir teaserı görmek çok iyi olurdu bu projede.
Cafer her geçen gün akıllanıyor valla :) İlker abi gibi hocanız olunca işler farklı oluyor demek ki. Bu arada cidden güzel olmuş Cafer tebrikler !!!
İlker hocaya biraz sakinleştirici versin şu gelen psikolog yaw, bırakmıyor insan iki kelime laf etsin. Cefri ne diyecekti merak ettim, şöylesin böylesin dedi çocuğun ağzına tıktı lafı.
Cafer seni çok iyi anlıyorum. Ben de yapabildiklerimi çevremdeki insanlara asla anlatamıyorum. Birileri bir şey sorduğunda "siz bana yollayın ben hallederim" diyip yapmak anlatmaktan daha kolay geliyo.
Bu seriyi o kadar uzun süredir bekliyorum ki kanala girip girip bakıyordum konuldu mu diye şimdi de bildirimi görünce bir şok oldum :))
Bager hocam cafere destek atın lütfen!
Cefri'ye izin verin de anlatmaya çalışsın yav. Oturduğum yerde sinir oldum konuşturmayışına İlker hocam :D
17:13 editte heyecanlandım yerine heycanlandım yazmasından cefrinin pek kitap okumadığını daha iyi anlıyoruz😂 şaka maka her şeye rağmen seviyoruz cefriyi yalan yok şeytan tüyü mü vardır nedir😄
"Eğer tekniğiniz yanlışsa, çok çalışsanız bile, en iyi olasılıkla 'yanlış şut atmayı çok iyi başaran' bir oyuncu olursunuz" m.jordan Geoffrey yi dinleyince bu aklıma geldi. pratik yapmak ve ardarda ritimle gelen iyi işler sizi iyi yapabilir, ama hangi iş olursa olsu teknik bilginiz yeterli değilse bir eşikte duvara toslama kaçınılmaz olur gibi....
Günün sonunda toslamaz neden mi çünki beklentisi seninle aynı değil adam başka bişeyin peşinden koşuyor ona farklı bir yoldan ulaşıyor sonuç önemli değil Yolun kendisi zevkli Oyüzden o hep kazanıyor sonuç odaklı düşünen %50oranla ya başarılı oluyor yada başarısız. Oyun geliştirici olarak şunu söyliyim film sektörü ile çok yakın yanları var istediğin kadar teknik bil ruhu olan proje kazanır. Görselliği kötü olabilir mekanik bozukta olabilir sorunluda olabilir ama sonuç ruhu varsa başarılı oluyor ki birçok 3A stüdyo artık iğrenç oyunlar çıkartmaya başladı nedenmi herşey formül haline taslak haline gelmiş başarıyı teknikte arıyorlar 5senedir aynı oyunu kakalıyolar aslında bi bakıyosun günün sonunda 4kişinin yaptıgı indie oyun daha çok konuşuluyor neden Hissederek yapıldığından hiçbiri profesyonel olmuyor bunu yapanların çoğu cefri gibi genç çocuklar başrıdan bekletileri ubisoft kadar çok kazanmak değil hissettiklerini yapmak .J.depp in dediği gibi”Oscar kazanmaktansa bir çocuğun J.sparrowu seviyorum demesi daha önemli”
@@thatguywithstarionpassion Disco elysium hades gibi oyunlar buna örnek.
@@thatguywithstarionpassion Ben düşünce olarak Erhan Bey'in görüşüne daha yakın olmakla beraber sizin bu görüşünüze de saygı duyuyorum tek bir şartla... Yolun sonunda kirayı ödeyemediklerinde göz yaşı dökmek yerine suratlarındaki o gülüşü koruyorlarsa.
Cafer senin videolar sarıyor be
Bu seriye lütfen devam ediniz. Kendim adına değil görsel anlatı, sanat, değerlendirme yönüyle gençlere öğrenme açısından çok önemliydi. Kâr üretmese de yayıncılığının zekatı olarak değerlendirilebilir.
13:09 Geoffrey yine bilmeden modernizmi yıkıyor, postmodernizmi kuruyor.
17:43 iste gerçek bir konyalı , cefri artık hep seni tutacağım bu program boyunca.
Cafer‘in durumunu bu bölümde cok iyi anlayabildik. Egitimli olmamasina ragmen uzun yillar bu alanda gördükleri ve duyduklari ile bir görsel dünyasi olusmus. Kelimelere döküp, edebi bir sekilde ifade edemiyor sadece yaptiklarini. Piyasadaki dogru isleri görüp, bir nevi onlari taklit ettigi icin dogru sonuclar elde ediyor ama icsel olarak kendisininde aslinda anlamadigi ve dile getiremedigi bir anlam kazanmasini sagliyor. Bu konuda kendisini teorik olarakda gelistirmesini isterim :) saf bir yetenek bu cocuk
Yapa yapa öğrenilecek bir işte ilerleme basamaklarına tanık olmak çok öğretici, hem yapan hem de izleyen için öyle... Flu'nun açık ara en ilginç konsepti Çıraks bence.
Adam son derece haklı, ifade edememek bilmemek değildir, doğru söylüyor.
14:35 aynen hocam informal öğrenme ile öğrenmiş. formal öğrenmeye karşı. Cefri için illa zopa, kan, ter, eziyet lazım. (gözlemleyerek ve deneyimlerek öğrenme)
Cafer alaylı, ilker mektepli. Cafer usta, duygu tekniker, ilker mühendis. Cafer Cino, İlker antep fıstıklı Damak. Cafer tornet, İlker Lambo... Bilmem anlatabildim mi
O kadar tatlı, samimi ve altı dolu bir diyalog ki... Şu sıra okuduğum Scythe romanındaki gibi... Sanki İlker Canikligil, usta Scythe Faraday; Cefri ile Duygu ise romandaki çırak karakterler Rowan ile Citra :)
bence ilker bey cefri'yi eğer gerçekten bu kadar yetenekli ve sinemaya yatkın görmese 5.günün şafağında kovmuştu çünkü her programda tembel olduğunu belirtiyor aljdsalk
Kesinlikle
Zaten kovuldu, dışarıdan iş veriyorlar. Seviyorlar yani adamı ama şirkette çalışan biri değil.
@@mersinkervanclar2532 hmm bilmiyordum
@@mersinkervanclar2532 kovulmadı, freelancer çalışmak için ayrıldı. Daha çok kazanmak için ayrıldığını Beyaz yakanın 50 tonu bölümünde anlatıyor
@@saahimi3982 Orada espriyle karışık kibarlık yapıyorlar. Hangi bölümdü tam hatırlayamıyorum, aptal heriflerde de olabilir, İlker hoca bu konuya değiniyor. Kovulmak tabii çok doğru bir terim değil, karşılıklı bu şekilde (Verilen işlerin zamanında yetişmemesi nedeniyle) beraber çalışamayacaklarını belirtmişler. Anlaşmalı ayrılma diyelim :)
Cefri de bir "yapma" isteği ve kendi çabalarıyla edindiği yamalı bir tecrübe birikimi var. İlker Canikligil'in bunu sürekli cehalete bağlaması bana yetenek örselemenin en yerli örneği gibi görünüyor. Umarım gerçek diyalogları videoda gördüğümüzden ibaret değildir, istekli insanların köreltilmesi, öz güvenlerine saldırılması her gördüğümde beni yaralıyor.
@@gundogankazanc9241 sanırım farklı düşüncem bakış açısının farklılığından kaynaklanıyor. Benim bu konudaki aykırı fikrim size aşırı empati gibi görünebilir ama bence öğrenci öğretmenden çok daha değerlidir. Öğrencisinin kendisinden daha değerli olduğunu fark edemeyen öğretmen ona göre esneyemez, sonucunda da ancak kendisinin kopyalarını yetiştirir. Eğer sizden sonra gelen nesilin sizi aşabilmesini istiyorsanız, sabırı öğrencilerden değil öğretmenlerden beklemelisiniz. Alışılmışın dışına çıkabilmiş, tarihe adını yazdırmış kişilerin hayatlarında hocaları tarafından aynı muamelelere maruz kaldıklarını sıklıkla görebilirsiniz. Gerçekten işini severek yapacak bir kişinin bile küstürülmesi lieratürde yazanın kopyasını üretecek öğrenciler yetiştirmek adına alınmaması gereken bir risktir. Aksi durumda bir mastardan kopya üzerine kopya edilip zaman içinde faydasızlaşmış ve dejenere olmuş bir eğitiminiz olur. Belki burada gördüğümüz şey hukuk ya da tıp eğitimi olsaydı sizin düşünceniz daha geçerli olurdu diye düşünüyuorum.
@@gundogankazanc9241 Yanlış anlaşılma olmasın, cefri nin aşırı tepkiselliğinin farkındayım, ama bu tarz tepkiler emredilenin dışında şeyler yapmaya alışkın insanların koruma mekanizmalarıdır. Bu kişilere aptal, cahil diyerek onları yönlendiremezsiniz, ancak küstürürsünüz. Ama onlara da ulaşacak eğitim teknikleri mevcuttur. Eğer öğrencinin kendi bildiğinde diretmesi cahillikse öğretmenin kendi taktiğinde diretmesi, aradaki eğitim farkı kadar, daha büyük bir cahilliktir.
Bence Geoffrey'in yaptığı edit dabbe vs. filmlerinden bin kat daha iyi.
@Fatih Çifci sen hiç dabbe fragmanı izlememişsin
Okunarak edinilen bilgiler alanda kısırlaşmanıza yol açabiliyor. Alaylı şekilde öğrenmek ise daha açık olmanıza sebep oluyor. Jefri'de bunun güzel bir yansıması olmuş.
Cafer kitap okuma vs meselesinde bir şeyler demek istiyor lakin yeterince kitap okumadığı için kendini ifade edemiyor. Konuşabilse belki elle tutulur bir iki kelam edecek. Bir de düşündüğü şeyleri sanki sadece kendisi düşünüyormuş sanıyor ve insanlara otomatikman tavır alıyor (onlar ve ben).
Edit: ben de liseden mezun olur olmaz medya işine girdim. Evet erkenden tecrübe kazandım, Üniversite'de 4 senede öğreneceğimi 1 senede öğrendim lakin üniversite sadece ham bilgi yeri değildir. Orda insan ilişkilerini, senin gibi olanları, senin gibi olmayanları, mesleki entelektüel bilgiyi, bilgili insanlarla konuşmayı, tartışmayı ve sayamadığım daha bir çok şeyi öğrenirsin. Sırf bu yüzden çalışmaya başladıktan 5 6 sonra üniversite sınavina girdim ve Ankara Üniversitesi'nde Radyo Televizyon ve Sinema (uzaktan eğitim) bölümünde okuyorum. Caferle yaşlarımız aynı galiba, kafa yapımız da az çok benziyor. Kendine benziyen biriyle konuşmak istersen bana ulaş yiğidim.
Öyle bir şey yok ya ben üni okuyorum algı seviyesi yerlerde kitap desen okuyan eden yok tartışma kültürü yok 4 sene boş beleş bir yere gideceksiniz gidecek olanlar. Bu arada mühendislik okuyorum sözel bölümler de de 5-6 kişiyle baya samimiyim oralar da öyle istanbulda değilseniz veya odtü de çok da farklı olmuyor durum nerden biliyon dersen öğrenci evlerinde büyüdüm istanbulda sürekli gidip gelirdim abilerin yanına ordan
bu çocuğu niye üzüyorsunuz ya cefrinin demek istediği şey şu: Bilerek yaptım fakat var olan bilgilerin faşizmini işime yansıtmadım. Anlatamadığı sürece ben burada bağırarak söylemek istedim.
Bu seri aşırı iyi ya 👍
En guzel icerik bu ya. Tekrar tekrar izliyorum.
Hocam, aslında nasıl olması gerektiğini açıkladıktan sonra, yeni görüntü kaydetmelerine izin vermeden, açıklamanız ışığında aynı görüntüleri tekrar kurgulamalarını isterseniz hem anladıklarını nasıl uygulayabildiklerini görürüz hem de bu kadar üzülmemiş olurlar.
Kesinlikle eksik bu.
Geoffrey'nin yalnızca sesini duyduğumuz videolarda sorduğu komik sorularla dahi dikkat çeken zekası ve samimiyeti bu videoda tavan yapmış. İlker Canikligil de Geoffrey'nin bu potansiyeli çarçur etmesini istemediği için ona bu kadar yükleniyor olsa gerek. (Bu seri çok iyi bence de:))
Güzel bir yorum 😊
cafer’de iyi insan yüzü var ya.. tatlı çocuk
Cafer'in savunduğu şeyi destekliyorum ama İlker hocanın dediği daha doğru. Cafer'de yetenek var, doğru olanı hissediyor ama bu hissetmeyi bilgiyle taçlandıramaz isen yarım bir iş olur. Neyi niçin yaptığını bilirsen onu daha da iyi bir noktaya taşıyacak tool'lara sahip olursun. En iyi örnek Vampir konusunun aristokrasiyi eleştirmek üzerine kurulduğunu öğrenme anı gibi. Bu bilgiyi bilmeden istediğin kadar "hisset" ortaya yüzeysel bir iş çıkarırsın. O yüzden teaser'ın beat noktalarını bilmek, hislerinle birleşince asıl etkiyi yaratır.
ilker hoca, tam bir hoca, dolayısıyla cefriyi de çözmüş. cefrinin arabası gaz verince gidebilecek bir araba değil. bu nedenle ilker hoca farklı taktikler deniyor.
Videoyu izlerken: Ses gelmiyor az açayım.
O sıra gülme olur ve orta kulak iltihabı olurum.
Cefri mükemmel ya çok samimi ve içten biri aynı şekilde duygu da öyle
16:35 paha biçilemez
Caefrinin çok üstüne gidiyorlar videoyu izleyince çevriyle kendimin aynı olduğunu fark etim komik olduğu için insanlar ona sataşıyor çünkü çok takmadığını zannediyorlar fakat içten içe üzülüyor
Veya ben çok romantiğim
Duygu tatlı kız ama nedense böyle arkasından koşup ensesine vurup kaçasım geliyo
Cefri sen nasıl kayserilisin ya çok tatlı dhdh
Cafer'in İlker ve Duyguyla olan Argüman çatışmaları keyif verici.
Cafer / Geoffrey,heralde ben kitap okumuyorum; bu sayede yaraticiligim belli kaliplarin,şekillerin icine hapis olmuyor falan demek istedi galiba.
Dostojewski kendi yaraticiligi etkilenir diye diger yazarlarin kitaplarini okumazmis diye birsey okumustum bana onu hatirlatti.
Cafer alaylı olduğunu yani sadece deneme yanılmayla öğrenip daha sonra da bu edinimlerini benzer durumlara genelleyerek düşünüp problemleri çözmeye çalıştığını anlatamadığı için beş dakika tam beş dakika azar yedi çok üzüldüm. Biz senden razıyız Cafer :))
En sevdiğim program gelmiş
Cefri nin algıları çok açık. Farkındalık seviyesi yüksek. Sadece uzmanlık gerektiren bir işte değil kendini ve başkalarını tanirken de sezgisel sanki. Koffman videosunda da geçmişti bu durumun bahsi. Bu değersiz bir şey değildir. Tembelliğine güvenme demiş ilker canikligil ama o halde bazıları için de şöyle demek gerekir: çalışkanlığına güvenme.
Zaten sanırsam hem çok yüksek algılama potansiyeli olan hem de çok çalışkan biri dahi diye tanımlanabilir. Cefri ye dahi değil diye kızılamaz ki. Kendini dahi sanarsa kızılır. Öyle bir şey yok diye de defalarca söylemeye çalıştı. Bana çok samimi geldi. Duygu da öyle. Kısaca çok içten bir icerikti.
13:10 - 13:20 arasını kesip gündelik hayatta ses efekti olarak kullanmak lazım ya. Hayatımda bu kadar haklı ve yerinde bir tepki görmedim.
Cafer'in bahsettiği daha post-modernist bi kafa bayılıyorum. Ve Caferle aynı sorunları yaşayan biri olarak I'm with you Cafer yalnız değilsin aslansın kaplansın.
Sadece "Saf yetenek" ile "Okuma, teknik bilgi edinme" tartisilmis ama. Gorsel bir egitim de soz konusu olabilir. Sonucta Cafer de bir suru icerik izliyor, izlediklerinden bazi cikarimlar yapip onu uyguluyor. Ogrenmenin tek sekli okumak degil, Cafer'in belki dogal bir yetenegi olabilir ama bence izlediklerinden yaptigi cikarimlari ortaya koymus gibi.
Bu seriyi beğenerek takip ediyorum. Haftada bir gelmesi beni mutlu eder. Söylemek istedim. İyi günler, sevgiler...
"Fikirlerim için ölmeyi göze alamam çünkü yaniliyor olabilirim" rasıl emmi
iyi de, bu da bir fikir
peki ölmeyi göze alamadığımız fikirler bizi cidden yaşatır mı
@@St_atac peki gerçekten yaşıyor muyuz?
@@ikarus5785 peki gerçek nedir? :D
@@allienmecaca peki nedir?
cefri, bi arkadaşım der ki "kendini ifade edemiyorsan, başına gelmiş tüm kötülükleri haketmişsindir muhtemelen"
Ikisini de cok begendim ama Cafer gercekten yetenekli
lütfen Cefri'yi daha çok görelim. lütfen!
en güzel içerik her bölümü sabırsızlıkla bekliyorum :)
İlker Hoca’nın Cefri’ye anlatmak istediği bence şu: Yetenek&İçgüdü vs Çalışma&Teknik konusu tavla oynamak gibidir. Eğer bir şeyi niye yaptığını bilmezsen, ne zaman kapı alacağını, rakibi nerede kırıp nerede kırmayacağını bilmeden sadece içgüdülerine güvenerek oynarsan, oyunu kazanıp kazanamayacağını şans belirlemiş olur. Üst üste iyi zarlar atarsın. Kazanırsın. Fakat oyunu bilmiyorsundur henüz. İyi zar atıyor olmayı yetenek, şansının yaver gitmesini içgüdü sanarsın. Bir videoyu çok iyi yaparsın. Belki bir sonrakini de... Peki ya ondan sonraki? Ya ondan da sonraki? Sence sadece iyi zar atarak kaç kez üst üste kazanabilirsin?
Fakat oyunu öğrenirsen, neyi niye yaptığını bilirsen, işte o zaman kazanmak için her defasında iyi zar atmaya ihtiyacın kalmaz. Zar tabii ki önemlidir, zar olmadan oyunu oynayamazsın, yeteneğin olmadan yola çıkamazsın. Fakat zar sadece bir araçtır. Büyük bir yanılgının aksine, her şeyin bittiği yer değil, tam tersine başladığı yerdir. Oyunda daha iyi olmanın, şans eseri değil, düzenli bir şekilde kazanmanın yolu, zar atmak değil, attığın zarı nasıl oynayacağını bilmektir.
İlker Hoca da Cefri’ye bunu göstermeye çalışıyor. Cefricim diyor. Tamam çok güzel zar atıyorsun. Yetenekli bir bileğin var. Ama neyi niye yaptığını bil ki, bu oyunu her defasında belli bir standardın üzerinde oyna. Kötü zar attığın günlerde, ki mutlaka olacak, tavlayı koltuk altına alma. İyi zar attığın günlerde de, o zarla yetinme, yapabileceğinin en iyisini yap. Ve herkesi mars et!
PS. Cefri’nin videosu müthiş olmuş. Bu seride yapılan en iyi ödev. Tebriks.
Bir gün eğitiminde tıp gibi kişiye özel olduğunu anlayacağız. Öğrenmek duyularla ilgilidir. Duymak görmek dokunmak tatmak hatta koklamakla bile öğrenilebilir. Kitap cağımızın en güzel öğrenme aracı kabul edilsede birkaç 10 yıl sonra insanlar yazıya ulaşmak için belki kağıttan tamamen vazgeçmiş olacaklar.
Bana göre cefri, ben şu mantıkta çalıştım demek istedi. Elimde belirlenen bir konu ve varmak istenilen bir yer var. Sizlerin kitaplardan yada başka şekillerde edindiğiniz bilgileri, ben bu zamana kadar yaptığım gözlem ve şartlara uyum sağlayarak ( bi yönden doğaçlama gibi ama zaten doğaçlarken de isteğim şeyin bu oluşu ) üzerinde çalıştığım şeylere ve amaca hizmet ederek kendimi şekillendirmeye çalıştım. Sanki biraz kervan yolda güdülürcülük var gibi ama bunun da sebebini kendisi söylüyo gibi, kitap okumadığını belirterek. Konuya uygun mantıklı davranmaya çalışıyo denene bilir. Konu ve üzerinde çalıştığı şeyler hakkında fikri ve bilgisi olsa da olmasa da.
İlker Bey, "Sadece o kitabın içindeki harflerin yakın çekimlerini kullanabilirsiniz veya kitabın dıştan yakın çekimlerini kullanabilirsiniz." dedikten sonra videoyu durdurup ne yapılabilineceğini düşündüm. Pek bir şey bulamadığım için acaba nasıl yaptılar diye acayip merak etmiştim. Z kuşağının kuralları bükme becerisini unutmuşum.
cafer’in üzerine bu kadar yüklenmeniz taktiksel mi umarım öyledir
Geoffrey'nin mukemmel bir kamera onu potansiyeli var. Umarim daha fazla gorebiliriz.
Bu deneyden çıkardığım: Güzelin güzel olması için hangi kriterlere sahip olduğunu bilmeyen biride güzel olanı seçebilir yada oluşturabilirmiş.
Ya en sonda bir de İlker hocadan görseydik keşke . Sadece bir kitap kullanılarak en fazla ne yapılabilir .
Online eğitimin özeti bence ona gönderme yapmış olabilirler 🤣
Geoffrey yetenegini gostermis sonunda! Cok mutlu oldum cocuk hep kakalaniyordu 🙃
Hoca yetenekli olanı zorlayarak geliştirmeye çalışıyor. Çok fazla şey etmeyin.
Cafoyu bitirmeye calistilar ama adam king çıktı 😂 👏 bu okumamış kafaysa ...👏👏
Üzülme cafer, ilker hoca kendi desteklediği şeyi haklı çıkarmak için bager hocanın bile lafları ağzına tıkıyor, başaramadığında ise espri ile kişiye oynayarak, gevrek fakat babacanca gülerek yırtmaya çalışıyor. Dayan çocuğum.
Cafer'in anlatmak istediği şu; ben bir kitaplar kompozisyonu okudum, sen bir kitaplar kompozisyonu okudun. Senin okuduğun kitaplara bakarak sen bir şeyi bildiğini söylüyorsun, ben okuduğum kitaplara bakarak (Ya da okumadığımın idrakine vararak) bir şeyleri bildiğimi söylüyorum. Üçüncü bir bilen olmalı ki ya da bir üstakıl olmalı ki (yine de bir sonuca varmayacak bir şekilde) benim neyi ne kadar bildiğim ile senin neyi ne kadar bildiğini çözsün ve bu konuda sonuçta bana da, sana da hak versin. Öğrenmek bazen karşılaştırma analoji, bazen de sıfırdan yada çıkarım ile olduğundan ikimizde de aynı bilgi olsa bile bunu ifade edip edemememiz, bunu kullanım şeklimiz, bunu geliştirebilme yeteneğimiz açısından çok fazla farklılık olacaktır.
cafer çok zeki bir çocuk. sadece çalışmayla olmacak bazı yetenek gerektiren işleri kolayca yapabilir. ben de kendi alanımda çalışırken cafer gibi anlaşılmıyorum. bu hem bizim çalışma yoğunluğu eksikliğimizden(tecrübe değil yoğunluk eksikliği) hem de bizim yeteneğimizi, zekamızı bir şekilde kolayca olaylara uyguluyor oluşumuzdan.
benim bütün videolardan anladığım şey: ''benim istediğim konuyu, benim ölçeklendirdiğim şekilde yapın. Dışına çıkmayın.''
İlker hoca 4 bölüm aynı şeyi anlattı. Hatta ne dört bölümü, olmaz öyle saçma şey konseptinin başından beri aynı şeyi anlattı. Güzellik ve estetik kavramları aşırı görecelidir. Yapılmak isteneni aktarma ve temel noktada minimalist davranma ise öğreticilikte ana unsurdur.
Aslında bakarsanız bu konsept sadece sanat için değil neredeyse bütün alanlar için geçerlidir. İkiyle ikiyi toplamadan integral sorusu çözmeye girişmeyin demektir.
Örnek vermek gerekirse ben tarihçiyim. Nasıl ki herkes sanat bilgini, sinema yorumcusu ve hesapta konsept tasarımcısı olarak piyasada takılıyorsa aynı mevzunun elli katını tarih dalı için yapıyorlar. Bu memlekette herkes tarih uzmanı. Hele ki es kaza birkaç tarih kitabı okuduysa vay halimize. Dinde fetva verir gibi tarihi olaylarda haklı/haksız çıkarmaya çalışan insanlar bunlar. Halbuki haklı nedir?, haksız nedir? iyilik nedir? devletlerin iyisi olur mu? devletler insan mıdır? Olaylar üzerinden yorum yapmanın kime ne faydası olmuştur? Bunların hiçbir önemi yok. Hissiyatla tarihçilik yapılmaz. Temel okumaları yapmak gereklidir. Siyaset felsefesi, devlet felsefesi, sosyoloji, felsefe alanlarında en az bir iki kitap okumadan Osmanlı şöyleydi, Rusya böyleydi, Habsburglar hedeydi, Atatürk hödöydü, Abdülhamit bilmem neydi diye ahkam kesmenin bir mantığı yok. Zaten belli başlı okumalar yaptıktan ve bazı vizyonları harekete geçirdikten sonra olayları damgalamanın da pek bir mantığı kalmıyor.
Velhasıl kelam ülkenin bu atmosferinde takıla takıla buna mı takıldın diyebilirsiniz. Evet, haklısınız buna takıldım. Bu bok gibi atmosferden anca böyle kaçılıyor başka türlü hep dert keder.
Buradan da sadece Cafer'e değil, kim bu yazıyı okuyorsa onlara naçizane bir abi/kardeş nasihatim olacak. (nasihati pek sevmem ama neyse) Bilginin faşizmi düşüncesi yanlış bir düşüncedir. Bilginin kalıplığından kaçabilmenin tek yolu bilmekten geçer. Bilmediğin şeyden ''bilgi faşizmi'' deyip kaçamazsın. Önce neyi bilmediğini ya da kabul etmediğini anlaman için bilmen gerek.
en sevdiğin ikili gelmiştir ama sınav vardır izleyemezsin tür dram imdb 8.2
Çefri ninki açık ara çok etkileyici idi...
Aslında bu bölüm kendi içinde bir formatı doğurabilir. Zamanında bloomberg'te mi ne dragons Den vardı, asansör sunum yapmaları istenirdi, başarısız bir formattı, ancak fikir olarak güzeldi. Onun gibi farklı disiplinlerden gelen 4-5 genç verilen görevleri tamamlayıp asgari ücretli çalışan olmaya nasıl hak kazanır onu görmüş oluruz.
İlker hoca ve cefri arasındaki temel sorun tümellerle ve tikellerle ilgili bence. İlker hoca aslında konseptlere ve genel kural ve işleyişe hakim yani aslında belli bi sistem içerisinde yapılıyor her şey ve ilker hoca da sistemin tikel örneklerden bağımsız haline hakim (tabi ki fazlasıyla somut örnek de görmüştür ama temel hareket noktası farklı gibi )ama cefri fazlasıyla tekil örnek görmüş ve o tekil örneklerden alıp değiştirdiği yahut birebir kopyaladığı referanslar ile hareket ediyor ama o referans aldığı tekil örnekler de baştaki tümel sistemin somut bi örneği olduğu için yine de anlamlı bir şey ortaya koyabiliyor. Cefrinin yaratıcılığını küçümsemek istemem elbette ancak tepeden bi bakış ve genel bi kavrayış olmadığı sürece geniş çaplı ve özgün bi üretimin mümkün olması zor gibi geliyor bana. Zaten ilker hocanın bahsettiği formel eğitim mevzusu da bununla ilgili sanırım. Tabi ki ikisini de tanımıyorum ancak aralarındaki kısa diyalogdan anladığım bu.
Ben Caferi anlıyorum belli bir mebla karşılığında size anlatabilirim Sir İlker Canikligil.
Yetenekli gençler bravo!
Duygu ve İlker teorik modellemeleri, Geoffrey de yapay zeka öğrenmesini savunuyor gibi bir program olmuş :D
İlker'in temel kuralları ortaya koyup çıkardığı sonucu; Geoffrey sadece gördükleriyle oluşturup, benzer bi çıktı ortaya koymuş. Tebrikss
Bir konudan genel olarak bilgi sahibi olmak hızlı gerçekleşirken konu hakkında uzmanlaşmanın artarak zorlaşması fenomeni
Cefri tebrikler! İlker Hoca güzel anlattı.
Harikasınız.
Konuyu yanlış ama çok farklı ele almışlar, duygu tam sözelci. Yakarssa dünyayı cefri yakar. Hiç ilgim olmasada İlker hocanın açıklamarını dinlemekte çok hoşuma gidiyor. Cefri+1
Teşekkürler
İlker Hoca'nın Cafer'e yaklaşım tarzı, tatlı tatlı yüklenmeleri gizli hayranlık belirtisi gibi... Belki Cafer'in yaşına ya da yeteneklerine hatta bazı konularda rahatlıklarına istinaden olabilir. Ama var bir şey...
gizli oyunu çözmüşsün, vay be
Adamda bir işık var,çaba var
Bu ne lan üç gündür flu tv izliyorum ❤️😃
Jefrey nin anlatmak istedigi seyi ben anladım galiba. Bir şeyi kitap okuyarak degil yaparak ogreniyorum demek istiyor. Aslinda ifa dan beri Ilker hoca da bunu söylüyordu. Bir sey yaparak ogrenilir
eğer ilgini çekerse bildiğini sandığın şeyleri yazmaya çalışabilirsin cefri. zaman kaybı olarak görmezsen, kendini ifade etme becerine katkı sunabilecek bir faaliyet bence. tabi bu bilgi bir tek benim bildiğim ve seninle paylaşıyor olduğum bir bilgi değil de. yine de yazayım dedim.
Kendini ifade edememek çok acıklı bir durum.
lütfen daha çok gelsin çıraks ve stajyer
Sonunda çekebildiniz