26:14 dakikadaki ''si' düşünmek özlemek şeklindeki kullanım bu gün Türkçede ''susamak '' kelimesindeki sa eki ile aynı . Türkçede çok kullanılmasa da biz arkadaşlar arasında 'çaysamak ' diye bir kelime uydurmuştuk çay içesim geldi anlamında . Şimdi düşününce görmek fiiline ek olarak gelen si ile göre_si gelmek özlemek anlamında tam uyuyor
17:30 da ''denk'' deng kelimesinde ki ve tengri deki ''ng'' sesi bilindiği gibi eski Türk alfabesinde tek tamga ile gösteriliyor bu nedenle kelime içinde n ve g harflerinin yan yana bitişik kullanıldığını gördüğümüzde kelimenin kökeninin Türkçe olduğuna dair bir işaret verebilir . Mısır firavunu TUTANGAMON veya TUTANKAMON ( Amonu koruyan Amonu tutan anlamında ) kelimesinde bir arada olan NG sesi ile telafuzu tam bilinmediği için farklı yazılan amca/babası AKENATON veya AHENATON ( ATON = güneş tanrı , AHEN/AKEN = elçi peygamber) kelimesindeki H/K sesi ( gırtlaktan geldiği için H, K , G karışımı ses ) Türkçe emaresi olabilir
@@turgaytileturkdilivetarihi Teşekkür ederim. Bilgi kırıntılarım sayenizde oldu .Kazım Mirşan kitapları için tekrar teşekkür ederim.Kitapların çok işe yaradığının göstergesi ,dil ile hiç ilgisi olmayan birini bile fikir yürütmeye sevkedebiliyor.
Türkçedeki TANRI sözü öntürkçede burun "ñ" si ile söylenir. TEÑRİ. Hocamız da Uygurcada TEÑRİ olarak geçtiğini söyledi. Kendisi Uygur Türkü olduğundan bariz bir biçimde burundan çıkan Ñ sesini duydum. Hocamız asla Tengri demedi. Birleşik (ng) damgası eski zamanlarda sadece Ñ sesi için kullanılmış. Bu damgaya NG sesini kim vermiş? Tengri diye bir söz yok. Doğrusu Teñri olmalı
Çinde 52 dil konuşuluyor.Kubilay han zamanınfa 300 büyük Türk ailesi boyu çinde kalıp zamanla çinlişeşmişlerdir. Karışmamışlarsa Irken belirgin çinlilerden uzun boyludurlar.
Kuzeyden Hunlar ovalardan fındık gibi çinli kadınların şeyine gelip çinde kalıp haliyle çocuklarda ana lisanını öğrenip çinlileşmiştir, ama çinlilerden uzun boyludurlar. Ku bil ay han . Örnrktir.
Ka=(Qua)= which Ön=(eun)=(fore/ first one ) (Ka-eun) = which one (quê un) (Ka-ön) = (Qæn/qên) = (ğan/ ğen ) Gel = come (Gel-qa-êun)=gel-gên =gelen = which one is coming /(what or who comes) (Get-gên) =giden= which (one)’s going / what or who goes (Yan-gên) =yanan = which (one)’s burning / what/ who burns (on fire) (Yak-mã-gên) =yakmayan = which (one) is not burning it / what/ who doesn't burn it (Bak-gên) =bakan =which (one)’s looking > onlooking (Gör-mã-gên) =görmeyen =which (someone) is not seeing / who doesn't see (that) Kak-mak= to direct Kaktırmak= to steer Kakılmak> to get being oriented/ to get being fixed =kağılmak >kalmak= to stay /~to remain Kakılmak>to be directed any side >kalıkmak>kalkmak =to stand up / to get up Kakıldırmak>kağıldırmak> to get being steered away = kaldırmak = to remove / ~to lift up (Yukarı Kak)>Yukarı Kalk = (direct yourself up) =stand up / get up Kak-ak = which thing to direct it = what to steer it Kakak= Gagak=Gaga (All of them are the same meaning) (Kuş'uŋ Gagağı) Kuşun Gagası = ( the router of bird ) the beak of bird=(it's not bird's mouth or nose) Uç-ak=which thing to fly (uçak=airplane) Bür-ek= what to wring by twisting (börek=patty) (mantı=pasty) Ka=(Qua)= which Ön=(eun)=fore/ first-one Kakğan= Kak-kan=(kak-ka-eun)= ( which one leads )= Who's directing Kakğan=Kağan=Hakan=Hahan=Khan=Han (All of them are the same meaning) Han = director- manager-leader Kohen = religious leader Kãhin= who directs regarding the future (Mu-eun)=men/man= this one Kak-man=Kağman= kaoman=kaman=Xaman=Haman=Amon=the manager is this one Çün=(chun)=factor ( Jiŋ= intermediary factor /the agent of) Ka=(Qua)= (which) U=(ou)= it (that) (Ka-u)= Ki=(Qui)=which that (Çün-ka-u) =Çünki =(parce que/ c'est-pour-quoi)=(that's why))=(therefore)= Because (U-çün)= İçün=için= (that factor..)= For.. (it's for) (Ne-u-çün)=Niçün=Niçin=(what-that-factor)= Why.. (what-for) for deriving new adjectives from nouns and adjectives Çün=factor ( Jin= intermediary factor /the agent of) suffixes.. (Cı-ci-cu-cü) or (Çı-çi-çu-çü) = (jui / tchui ) (ish-jin)>İşçi= work-er (Kapuğ-jın) Kapıcı=doorman Temür=Demir= Iron /ferrum (Temür-jin) Demirci=ironsmith (Temouchin/ mongolian) gemici=sailor Tengiz=Deŋiz= Sea (Tchenggis/mongolian)> Genghis (Tengiz-jin) Deŋizci=seaman Yaban =faraway/ out of center =Jaban (Jaban-jin) Yabancı = (outsider)=foreign-er (Yaban Halk)=Japon halkı=Japan People=off-center people (just by us) but (2.hun=ni-fun)Nippon people for the Japanese
1. Der-mek= ~to set the layout & to provide =ter'kib & ter'tib etmek 2. Et-mek = to make 3. Al/ El = Al-mak =~ to get / to have (by somebody/something) EL = bearer / carrier 4. En = own diameter ( about oneself) 5. Eş = partner ( each other / together with /all together or altogether) Ko-mak / koymak = yerleştirmek (to place) Ko-der-mak= Kotarmak= yerli yerine yerleşmesini sağlamak / hale yola koymak /halletmek (Ko-y-der-mak)= Koydurmak= yerine yerleştirilmesini sağlamak (Ko-y-et-mak)= Kayıtmak= geri yerleştirmek , tekrar geri getirmek (to replace) Ko-al-mak= (Koyulmak)/ Konulmak = yerleşim elde etmek/ biri veya birşey tarafından yerleştirilmek.. Ko-eş-mak = Koşmak = tamamen yerine yerleştirmek/ tümüyle (yanına) katmak ( atı arabaya koşmak/ öküzü sabana koşmak /.. eş, ortak koşmak..) Ko-en-mak = Konmak = (özünü) kendini yerleştirmek Kon-eş-mak = Konuşmak= özünü sözünü tümüyle ortaya koymak / kendini ifade etmek Konuş > speak= put forth/reveal altogether your thoughts Yap-mak =üzerine veya yanına ekleyerek oluşturmak (to do / to make) Yap-der-mak= yaptırmak = bir şeyin yapılmasını ../ birinin yapmasını sağlamak Yap-al-mak = yapılmak = biri veya bir şey tarafından oluşum elde etmek Yap-en-mak= yapınmak /yapılanmak =kendine bir şey ekleyerek bir bütünlük oluşturmak- elde etmek Yap-eş-mak = yapışmak = üzerine veya yanına tümüyle eklenmiş olmak Yapış-der-mak = yapıştırmak = tümüyle üzerine veya yanına eklenmesini sağlamak İç > ~in-side (inner) İç-mek = içeriye dahil etmek ( to drink /include inside) İç-der-mek = içtermek> İçermek = içerisinde bulundurmak /içinde barındırmak İç-der-mek = İçtirmek> içirmek = biri veya bir şeyin içmesini sağlamak İç-al-mek = içilmek = biri veya bir şey tarafından içmişlik elde etmek Dış> ~out-side Dış-a-aş-mak = Taşmak = Sınırın dışına geçmek =~overflow Taş = the stone Taşı-mak =bir şeyin yerini değiştirmek (~to move it to a different place) Taşı-et-mak =Taşıtmak> birinin birşeyi taşımasını sağlamak Taşı-en-mak =Taşınmak> kendini taşımak (ikamet adresini değiştirmek) (~to move ownself to a different place) Ay = Aydınlık veren, dünyamızın uydusu Ay-mak = farkına varmak , aydınlanarak bir şeyleri fark etmek Ay-et-mak > Aytmak = birinin konu hakkında aydınlanmasını sağlamak , açıklamak, (halk dilinde söz söylemek) Ay-al-mak = Ayılmak Ayık = herşeyin farkında olan , ayılmış, uyanık Ayık-mak = uyanmak , fark etmek Ayık-der-mak> Ayıktırmak = birinin birşeyi farketmesini sağlamak. Bat-mak = to get/dive downward slowly over (anywhere or anything / to sink) (batı=west) Bas-mak =to make it stand on/get stopped on, to tread on , (to dive forward-onward) Baz = base (standing on the groundwork) , Baş= head (standing on the body) Bit-mek= losing own current layout/form and/or transforming into another form Biç-mek= to cut neatly/throughly/from the root (biç-ek> bıçak=knife) Bar-mak =to exist there/ to be in front of/ to be standing by (Var-mak= to arrive) Ber-bir-per-pre-pri-fre =fore / fir-st Ber-mek = to present forward (Ver-mek = to give ) Bak-mak = to look
çok teşekkür ediyoruz hocalarımız sağolsunlar inşallah Türk artıl kendini tanıyacak sayenizde. ne kadar teşekkür etsek az.
Sayın hocamız çok doğru bir yol üzerinde . Kendisine çalışmalarında başarılar dilerim .
26:14 dakikadaki ''si' düşünmek özlemek şeklindeki kullanım bu gün Türkçede ''susamak '' kelimesindeki sa eki ile aynı . Türkçede çok kullanılmasa da biz arkadaşlar arasında 'çaysamak ' diye bir kelime uydurmuştuk çay içesim geldi anlamında . Şimdi düşününce görmek fiiline ek olarak gelen si ile göre_si gelmek özlemek anlamında tam uyuyor
Sayın hocam, yorumunuz için teşekkür ederim. Sağolun.
17:30 da ''denk'' deng kelimesinde ki ve tengri deki ''ng'' sesi bilindiği gibi eski Türk alfabesinde tek tamga ile gösteriliyor bu nedenle kelime içinde n ve g harflerinin yan yana bitişik kullanıldığını gördüğümüzde kelimenin kökeninin Türkçe olduğuna dair bir işaret verebilir . Mısır firavunu TUTANGAMON veya TUTANKAMON ( Amonu koruyan Amonu tutan anlamında ) kelimesinde bir arada olan NG sesi ile telafuzu tam bilinmediği için farklı yazılan amca/babası AKENATON veya AHENATON ( ATON = güneş tanrı , AHEN/AKEN = elçi peygamber) kelimesindeki H/K sesi ( gırtlaktan geldiği için H, K , G karışımı ses ) Türkçe emaresi olabilir
Salih Bey, bilgi dolu yorumlarınızı Alimcan Beyede ilettim oda memnun oldu. İlginiz için teşekkür ederim. Esen kalınız. Turgay Tüfekçioğlu
@@turgaytileturkdilivetarihi Teşekkür ederim. Bilgi kırıntılarım sayenizde oldu .Kazım Mirşan kitapları için tekrar teşekkür ederim.Kitapların çok işe yaradığının göstergesi ,dil ile hiç ilgisi olmayan birini bile fikir yürütmeye sevkedebiliyor.
𐰭
Sayın hocam, derin yorumunuz için teşekkür ederim. Elbette çeşitli olasılıkları düşünmek zorundayız. Saygılarımla
Kenger - Güneşin çocukları
Kenger - Ken + Ger
Ken - Qin - Çin
Ken - güneş
Qin - güneş
Çin - güneş
Türkçedeki TANRI sözü öntürkçede burun "ñ" si ile söylenir. TEÑRİ. Hocamız da Uygurcada TEÑRİ olarak geçtiğini söyledi. Kendisi Uygur Türkü olduğundan bariz bir biçimde burundan çıkan Ñ sesini duydum. Hocamız asla Tengri demedi. Birleşik (ng) damgası eski zamanlarda sadece Ñ sesi için kullanılmış. Bu damgaya NG sesini kim vermiş? Tengri diye bir söz yok. Doğrusu Teñri olmalı
Gariz kelimesi bizim koyde kullanilir
Çinde 52 dil konuşuluyor.Kubilay han zamanınfa 300 büyük Türk ailesi boyu çinde kalıp zamanla çinlişeşmişlerdir. Karışmamışlarsa Irken belirgin çinlilerden uzun boyludurlar.
Kuzeyden Hunlar ovalardan fındık gibi çinli kadınların şeyine gelip çinde kalıp haliyle çocuklarda ana lisanını öğrenip çinlileşmiştir, ama çinlilerden uzun boyludurlar. Ku bil ay han . Örnrktir.
Alimcan bilgeye selamlar
Han çinlileri yani çin duvarının batısındaki halklar ırken Türk müdür ?
Merhaba sayın Tan Han hocam , Çin seddinin dışındaki halklar genellikle Altay dil ailesine mensup milletlerdir. Saygılarımla
Ka=(Qua)= which
Ön=(eun)=(fore/ first one )
(Ka-eun) = which one (quê un)
(Ka-ön) = (Qæn/qên) = (ğan/ ğen )
Gel = come
(Gel-qa-êun)=gel-gên =gelen = which one is coming /(what or who comes)
(Get-gên) =giden= which (one)’s going / what or who goes
(Yan-gên) =yanan = which (one)’s burning / what/ who burns (on fire)
(Yak-mã-gên) =yakmayan = which (one) is not burning it / what/ who doesn't burn it
(Bak-gên) =bakan =which (one)’s looking > onlooking
(Gör-mã-gên) =görmeyen =which (someone) is not seeing / who doesn't see (that)
Kak-mak= to direct
Kaktırmak= to steer
Kakılmak> to get being oriented/ to get being fixed =kağılmak >kalmak= to stay /~to remain
Kakılmak>to be directed any side >kalıkmak>kalkmak =to stand up / to get up
Kakıldırmak>kağıldırmak> to get being steered away = kaldırmak = to remove / ~to lift up
(Yukarı Kak)>Yukarı Kalk = (direct yourself up) =stand up / get up
Kak-ak = which thing to direct it = what to steer it
Kakak= Gagak=Gaga (All of them are the same meaning)
(Kuş'uŋ Gagağı) Kuşun Gagası = ( the router of bird ) the beak of bird=(it's not bird's mouth or nose)
Uç-ak=which thing to fly (uçak=airplane)
Bür-ek= what to wring by twisting (börek=patty) (mantı=pasty)
Ka=(Qua)= which
Ön=(eun)=fore/ first-one
Kakğan= Kak-kan=(kak-ka-eun)= ( which one leads )= Who's directing
Kakğan=Kağan=Hakan=Hahan=Khan=Han (All of them are the same meaning)
Han = director- manager-leader
Kohen = religious leader
Kãhin= who directs regarding the future
(Mu-eun)=men/man= this one
Kak-man=Kağman= kaoman=kaman=Xaman=Haman=Amon=the manager is this one
Çün=(chun)=factor ( Jiŋ= intermediary factor /the agent of)
Ka=(Qua)= (which)
U=(ou)= it (that)
(Ka-u)= Ki=(Qui)=which that
(Çün-ka-u) =Çünki =(parce que/ c'est-pour-quoi)=(that's why))=(therefore)= Because
(U-çün)= İçün=için= (that factor..)= For.. (it's for)
(Ne-u-çün)=Niçün=Niçin=(what-that-factor)= Why.. (what-for)
for deriving new adjectives from nouns and adjectives
Çün=factor ( Jin= intermediary factor /the agent of)
suffixes.. (Cı-ci-cu-cü) or (Çı-çi-çu-çü) = (jui / tchui )
(ish-jin)>İşçi= work-er
(Kapuğ-jın) Kapıcı=doorman
Temür=Demir= Iron /ferrum
(Temür-jin) Demirci=ironsmith (Temouchin/ mongolian)
gemici=sailor
Tengiz=Deŋiz= Sea (Tchenggis/mongolian)> Genghis
(Tengiz-jin) Deŋizci=seaman
Yaban =faraway/ out of center =Jaban
(Jaban-jin) Yabancı = (outsider)=foreign-er
(Yaban Halk)=Japon halkı=Japan People=off-center people (just by us) but (2.hun=ni-fun)Nippon people for the Japanese
1. Der-mek= ~to set the layout & to provide =ter'kib & ter'tib etmek
2. Et-mek = to make
3. Al/ El = Al-mak =~ to get / to have (by somebody/something) EL = bearer / carrier
4. En = own diameter ( about oneself)
5. Eş = partner ( each other / together with /all together or altogether)
Ko-mak / koymak = yerleştirmek (to place)
Ko-der-mak= Kotarmak= yerli yerine yerleşmesini sağlamak / hale yola koymak /halletmek
(Ko-y-der-mak)= Koydurmak= yerine yerleştirilmesini sağlamak
(Ko-y-et-mak)= Kayıtmak= geri yerleştirmek , tekrar geri getirmek (to replace)
Ko-al-mak= (Koyulmak)/ Konulmak = yerleşim elde etmek/ biri veya birşey tarafından yerleştirilmek..
Ko-eş-mak = Koşmak = tamamen yerine yerleştirmek/ tümüyle (yanına) katmak ( atı arabaya koşmak/ öküzü sabana koşmak /.. eş, ortak koşmak..)
Ko-en-mak = Konmak = (özünü) kendini yerleştirmek
Kon-eş-mak = Konuşmak= özünü sözünü tümüyle ortaya koymak / kendini ifade etmek
Konuş > speak= put forth/reveal altogether your thoughts
Yap-mak =üzerine veya yanına ekleyerek oluşturmak (to do / to make)
Yap-der-mak= yaptırmak = bir şeyin yapılmasını ../ birinin yapmasını sağlamak
Yap-al-mak = yapılmak = biri veya bir şey tarafından oluşum elde etmek
Yap-en-mak= yapınmak /yapılanmak =kendine bir şey ekleyerek bir bütünlük oluşturmak- elde etmek
Yap-eş-mak = yapışmak = üzerine veya yanına tümüyle eklenmiş olmak
Yapış-der-mak = yapıştırmak = tümüyle üzerine veya yanına eklenmesini sağlamak
İç > ~in-side (inner)
İç-mek = içeriye dahil etmek ( to drink /include inside)
İç-der-mek = içtermek> İçermek = içerisinde bulundurmak /içinde barındırmak
İç-der-mek = İçtirmek> içirmek = biri veya bir şeyin içmesini sağlamak
İç-al-mek = içilmek = biri veya bir şey tarafından içmişlik elde etmek
Dış> ~out-side
Dış-a-aş-mak = Taşmak = Sınırın dışına geçmek =~overflow
Taş = the stone
Taşı-mak =bir şeyin yerini değiştirmek (~to move it to a different place)
Taşı-et-mak =Taşıtmak> birinin birşeyi taşımasını sağlamak
Taşı-en-mak =Taşınmak> kendini taşımak (ikamet adresini değiştirmek) (~to move ownself to a different place)
Ay = Aydınlık veren, dünyamızın uydusu
Ay-mak = farkına varmak , aydınlanarak bir şeyleri fark etmek
Ay-et-mak > Aytmak = birinin konu hakkında aydınlanmasını sağlamak , açıklamak, (halk dilinde söz söylemek)
Ay-al-mak = Ayılmak
Ayık = herşeyin farkında olan , ayılmış, uyanık
Ayık-mak = uyanmak , fark etmek
Ayık-der-mak> Ayıktırmak = birinin birşeyi farketmesini sağlamak.
Bat-mak = to get/dive downward slowly over (anywhere or anything / to sink) (batı=west)
Bas-mak =to make it stand on/get stopped on, to tread on , (to dive forward-onward)
Baz = base (standing on the groundwork) , Baş= head (standing on the body)
Bit-mek= losing own current layout/form and/or transforming into another form
Biç-mek= to cut neatly/throughly/from the root (biç-ek> bıçak=knife)
Bar-mak =to exist there/ to be in front of/ to be standing by (Var-mak= to arrive)
Ber-bir-per-pre-pri-fre =fore / fir-st
Ber-mek = to present forward (Ver-mek = to give )
Bak-mak = to look
@@Abeturk kırım, nogay, karaçay cada bu kelimeler veya geçiş halleri kullanılmakta
İnanılmaz keyifli bir yayındı hocamızı ileriki bir tarihte yine yayına alırsanız sevinirim Turgay Tüfekçioğlu bilgem. Esenlikler dilerim !!!
Halil Bey, cesaret veren yorumlarınız için teşekkür ederim. Esen kalınız. Turgay tüfekçioğlu
@@turgaytileturkdilivetarihi sağolun bizler cesaretimizi sizin gibi bilgelerimizden alıyoruz...
mao-tun batur- bahadır demekmiş iyi mi....