Erk Acarer'le Ufuk Turu: Sedat Peker’in ifşaatları

Поделиться
HTML-код
  • Опубликовано: 3 окт 2024
  • Sedat Peker’in ifşaatları 2021 Mayıs’ından beri Türkiye’nin gündeminde.
    Uzun yıllar kontrgerillanın uzantısı olarak çok kirli işler yapmış olan bu mafya şefi, devletteki çürümeyi, çeteleşmeyi, buna paralel olarak yürüyen uyuşturucu kaçakçılığından kara para trafiğine, Suriye’deki savaşa nasıl benzin döküldüğünden dudak uçuklatan rakamların döndüğü vurgun ve gasp olaylarına kadar bir dizi pisliği belgeleriyle döktü ortalığa.
    Peker’in ifşaatları, burjuva devlet ve faşizmin ne olduğunu bilen devrimcileri ve Marksistleri hiç şaşırtmadı elbette ama kamuoyunda büyük ilgi uyandırdı. Fakat bu ilgi bir süre sonra işin magazin yönüne kaydı, çekirdek çitlenerek izlenen dizi merakına dönüştü.
    Lakin yargının, medyanın ve muhalefetin tutumu çok daha ilginç ve ibretlikti. Peker’in ifşa ettiği her olay normalde res’en soruşturulması gereken yani savcıların herhangi birinin itirafını veya kanıt getirmesini beklemeden duyar duymaz harekete geçip soruşturmaları gereken ağır cezalık suçlar olduğu halde yargısı da medyası da hatta Tayyip karşıtı burjuva muhalefet de üç maymunu oynamayı seçti.
    Sadece bu kayıtsızlık bile ifşaatların doğruluğu yanında ipin ucunun Saray’a ve Saray’dan da ötesine uzanıp ne kadar derinlere ve gerilere gittiğinin göstergesi.
    Alınteri yazarı H. Selim Açan konuyu gazeteci Erk Acarer'le konuştu.
    Erk Acarer, Peker’in ifşaatlarının kamuoyuna yansıması konusunda öne çıkan gazetecilerden biri. Bu yüzden bazı bedeller ödedi. Evinin önünde saldırıya uğradı, daha önce çalıştığı BirGün gazetesiyle yolları bu yüzden ayrıldı. Bu arada “haber kaynağıyla arasına gerekli mesafeyi koymadığı” temelinde eleştirilere hedef oldu.
    'Devlet' denilen mekanizmanın doğasından kaynaklanan bu çürümenin önce 12 Eylül askeri faşist cunta döneminde, ardından Kürdistan'da yürütülen kirli savaşa paralel olarak 1990'lar sonrasında ivmelendiği görüşünde birleşen yazarımız ve konuğu arasındaki sohbet, aşağıdaki sorular ekseninde gelişti:
    1) Yeraltı dünyasının devletle en içli dışlı isimlerinden biri olarak bilinen Sedat Peker iki yıldan beri ifşaatlarıyla gündemde. Devletteki çürümeyi, yozlaşmayı, çeteleşmeyi, buna paralel gelişen uyuşturucu kaçakçılığı, soygun ve gasp süreçlerini somut olay ve belgeler temelinde sergilemeye başladı. Görünen o ki elinde çok daha fazlası var. Bu yönüyle ucunu göstererek ilerlediği bir şantaj siyaseti izliyor.
    Fakat şu soru yanıtını hâlâ bulmuş değil: Ne oldu da Peker konuşmaya başladı? Sansasyon peşinde koşmadığı açık da neyin peşinde koşuyor? Senin yorumun ne bu konuda?
    2) Peker, başlangıçta “Bir kamera-Bir tripod” sloganıyla doğrudan yayın yapıyordu. Sonra belli ki perde arkasında yapılan bazı pazarlıklar sonucu BAE bu yolu kapattı. Bunun üzerine bir süre sonra farklı isimlerle açtığı hesaplar ya da 3. şahıslar üzerinden verdi mesajlarını. Fakat şimdi sesi iyice kısılmış görünüyor. Bu arada etrafındaki çemberin daraldığını düşündüren gelişmeler var. Peker’i ortadan kaldırmaları için uluslararası bir mafya çetesine 25 milyon dolar gibi çok yüksek bir fiyat teklif edildiği dile getirildi, hakkındaki İnterpol araması önceleri “ifadesinin alınması” ile sınırlıyken şimdi “bulunduğu yerde iade amaçlı yakalanmasına” çevrildi, bir süreden beri “Basın danışmanı” kimliğiyle boy gösteren bir adamı çok ilginç bir sınır dışı edilme süreci sonunda “adrese teslim” Türkiye verildi. Diğer yandan Peker, seçime iki ay kala çok daha sarsıcı dosyaların kapağını açacağını iddia etmişti.
    Sen bu gelişmeleri nasıl yorumluyorsun? Süreç hangi olasılıklara gebe, muhtemelen nasıl bir seyir izler sence?
    3) Peker’in ifşaatlarının kamuoyuna yansıması konusunda öne çıkan gazetecilerden biri oldun. Bu yüzden hem evinin önünde saldırıya uğradın hem de BirGün gazetesiyle yolun ayrıldı. Gazeteciliğin temel ilkelerinden biri olan “haber kaynağıyla aradaki mesafeyi koruma” noktasında gereken özeni göstermemekle eleştiriliyorsun. Bu konuda ne diyorsun?

Комментарии •