"Gönüller yanarak kavuşacaktı" Elindeki kan kırmızı gülün kokusunu uzun uzun içine çeken sonra canânının toprağına bırakan bir adamın öncesinde okuduğu bu mektubu hangi cümle şerh eder inanın bilmiyorum. Kitabı elinde tutarken avuçları yanıyor insanın, gözleri yağıyor sayfalara. Bir öyküde okumuştum: "Yorulmak nedir bilmem ben. Vakti gelince ölürüm ama yorulmam." diyordu yazar. İçinizde sancıyan, dönüp dolaşıp kalbinizi acıtan neyse onu yerleştiriyorsunuz bu cümledeki tüm olası boşluklara. Belki en çok yankılananı şudur içinizin hoyrat kayalıklarında: "seni sevmekten", seni sevmekten yorulmak nedir bilmem ben. Hangi âşık usanmış ki canânını içinde taşımaktan, hayaline tutunup yokluğunu bile sevmekten? Gazâli'den okuyoruz asırlar evvelini: "Mecnuna sorarlar: - İsmin nedir? - Leylâ! Bir gün derler ki: - Leylâ ölmedi mi? - Hayır, Leylâ benim kalbimdedir, ölmedi. Ben Leylâyım. Mecnun bir gün Leylâsının evinin önüne gider ve semâya doğru bakar. Kendisine derler ki: - Ey Mecnun, semâya bakma! Leylâ'nın penceresine bak. Belki O'nu görürsün!... - Gölgesi Leylâ'nın evine düşen Yıldız bana kâfidir!!" Değişen belki zaman, belki mekân şimdi. Hâlâ, hep aynı o uzun hikâye oysa; hâli bin türlü olsa da. Ya senin gönlün nicedir şu âlemde?
Biliyorum uzun bir metin, ben hazırlarken yoruldum siz de dinlerken yorulabilirsiniz :) videoyu açmışsanız ve burayı okuyorsanız beğenip WhatsApp'ta son konuştuğunuz kişiye gönderirseniz mutlu oluruz :)
Dalga mi geçiyon sen hala ayıp değilmi her geçen saniyeler bile canim her saniyede atmakta nerdesin yar dediğim hatun sevdam gel yada geleyim ne diyorsun bileyim
Hazırlarken hışın çıkmış, biz de huzurla dinleyelim. Allah razı olsun sizin gibi insanlardan ya. Ruhsuz dünyaya bir nebze olsun şifa oluyosunuz...Selam olsun 'ben bu çağın insanı değilim' diyenlere...
"... Umarım sabırla dinlersiniz çünkü hazırlarken hışım çıktı..." Estağfirullah...😊👏👏👏 Fakat o da bir şey mi, biz dinlerken çıkmasın deyu, Cân'ımıza kaç kilit vuruyoruz... :)
Daha uzun olsa yine bıkmadan usanmadan çok büyük bir zevkle dinlerdim. Zira 'Cânân' geçiyor içinde ve adı 'Cânân'.😔Keşfedeli belki 1 ay belki 2 ay oldu bu eseri ama inanın hergün ama hergün günde belki 10 kez belki daha fazla dinliyorum.
Niye bunu yapiyon onümüzde yarim da olsa bir ömür ben gözlerinde kaybolur ken anlatsan sabahlara kadar seni dinlesem anlasam seni anlayarak Sevsem güzel Sevsem Gelsen artık Gelsen
Son cümleye kadar kadar gülümseyerek dinledim. Bu sonu beklemiyordum.. "Elindeki kan kırmızı gülün kokusunu uzun uzun içine çekti. Sonra toprağın üzerine bıraktı gitti."
Dilaver cebecinin sitare şiiri ve tarık tufanın seni seviyorum şiiri benim kalbimin bi köşesinde yer edinmişti. O köşeye işte bir yenisi daha eklendi.Dinledigimde götürdü beni yine bir yerlere.Bittiginde ise dönmek istemedim.Cok güzel okumuşsunuz şiiri.Hisseder olduk...
Bu devirde kimse kimseye aklın başındamı Kalbin yerinde mi senin insanlığını başkalarından ayıran bir ruhun var mı diye sormuyorlar bir ömür başkasının varlığında geçiriyorsun da senin aslın nerede diye Soran olmuyor mevzu yaşamaksa bu devir kötü bir devir. 🤕🤕
Bu kadar sevildigini bilseydi Canan...Sevda kaybolmakti. Yanmakti, erimekti sevda. Bir nefesle hayat bulmak, digerinde ölmekti. Sevda kendine ihanet, ona sadakatti. CG
Uyurken dinleyeyim dedim. 2'dir dinliyorum uyurken dinlenemiyormuş meğer.🍁 yüreğinize, sesinize sağlık ne denir ki.. Uzaktan sevmelerin en güzelini yaşıyorum şu an. Şarkıda da dendiği gibi, Aynı şehirde nefes alıyoruz sadece, bu bile yetiyor. Iyiki geldin bak. Istanbul seninle anlam kazandı 🍁
İki gündür az insanlı çok gönüllü bi deniz kenarına ulaşmayı bekledim dinlemek için. İyi ki de beklemişim, Gökhan beyin her okuduğumda gönlümde derin mezar açan cümlelerine sesiniz toprak oldu Furkan bey. Cümleler orda mıhlandı artık, gömülense benim diyemediklerim/demek istediklerim/ses edemediklerim.. Biriniz yazıvermiş, deyivermiş; biriniz bağırmış sessizce şu güzel müzikle. Teşekkürler.. Ben de bir köprü kurdum, dilerim tüm gönüllülerin bir arada olacağı o güne eriştirir bu aciz gönlümü o köprü.
Ankara-İzmir yolculuklarımın yoldaşı şiirleriniz oluyor Furkan kardeşim. Tevafuk oluyor, şiir paylaşıyorsunuz ve yolculuk daha güzel geçiyor. Yine çok güzel olmuş. Mona Rosa, Mihriban, Rüveyda ve Canan..İsimler farklı ama yaralar hep aynı..
Hem yaramazca gülümsetip hemen ardından acıyla tebessüm ettiren güzel kalem yorumunuzla bir başka güzel olmuş.Gökhan Özcan'ın kalemine doyulmaz açıp açıp tekrar okunur yüreğinize sağlık.🍁
İnsanla insan arasında da bir frekans var kesin. Bu kanalda nefes almak diye bir şey olmazdı yoksa. Kalabalıklar yetmiyorken insana, sığamıyorken yere göğe, şurada soluklanmak... Allah sizden razı olsun... 🌼
Değiştiğini kabullenmişsin sevindim öğrenmenin yaşı yok yaşın sorumluluğu şuuru da yok... geç kalınmış kararın ,Final in patladı final bole finali kim kime etti ..kim hakketti on ca sene yaşananlar hayat deriz biz ona , Sonunda herkez Ölüyor biliyon demi ....öde hesabi ödeye bilir misin Allah c.c affetsin Yarabbi af,eyle Yarabbi af,eyle Yarabbi af,eyle nasip etmediğinden kaldı aklim mevlam aşkına nail kalp eyle bizlere inşAllah
Kalbimde biriktirdiklerimi dilime dökemediğimi dökmüşsünüz.. 🍁 ne benim felsefe yapacak bir lisanım var, ne senden başkasına ayıracak vaktim, lafı uzatmaya değil, seni sevdiğimi söylemeye geldim ..🍁
ben bu mektuba şimdi denk geldim. 21 dk yı görünce dinlenemez gibi geliyor ama ben ona gönderene kadar daha kaç defa dinleyecem bilmiyorum.:D Yazanın da yorumlayanın da yüreğine, emeğine sağlık.
İnsan büyük konusmamaliymis. Hayatta Ne yapmam dediysem onu yaptım. Heybemden cikardiklarim ve onun yerine koyduklarimla memleketime dönüyorum. Affettim kendimi, insanlari, ve zamanı, yaşananları. Bu yolculuk bana ne kadar iyi geldi... Dünyayanin anlamını kavradım. Rabbim şaşırtmasın insanın kıyametinin ne zaman kopacağı hiç bellli değil. Demekkki zamanı var kavusmamamiza bizim payimizada sabretmek düştü cananimm. Ve inan ölüm bir bitiş değil yeni bir başlangıç..... 18.02.2023 23.13
kanalı severek takip ediyorum, yorum yazıyorum çünkü kendimden birşeyler buluyorum. Hissen hissemdir hisseyâb🌹 :)🌹 Emeğine sağlık 👏👏.. Ve Kitaplığıma bir kitap/bir yazar daha eklendi.
Merhaba Canan, rahatsız etmediğimi ümit ediyorum, yanına geldim çünkü söyleyeceklerim var sana, bugün senelerdir bir türlü bitiremediğim bir meseleyi burada nihayet başlatmaya geldim, lafı uzatmayacağım, biliyorum ki uzatırsam sadede hiç gelemeyeceğim, ben seni seviyorum Canan, öyle böyle değil çok seviyorum, hani derler ya "gördüğüm ilk günden beri" diye işte öyle, seni gördükten sonra kalbimi bekletme imkânım zaten yoktu, o dakika, o an, o saniye başladım hemen seni sevmeye, bana öyle geliyor ki hâlâ da aynı yerdeyim, yani hâlâ mukaddimesinde dolanıyorum sana olan aşkımın Canan, bu öyle bir kompozisyon ki ben giriş kısmında çakıldım kaldım, muhtemel ki benim kendimi senden koparamadığım zaman içinde epeyce gelişti bu mevzu, ama öyle zannediyorum ki bir sonuç kısmı hi olmayacak, her başlayan şey bir gün biter biliyorum, ama benim ömrüm henüz bitmemişken senin bende sona ermen mümkün olabilir mi hiç Canan, her şeyin bir tabiatı varsa bu da benim kalbimin tabiatı, buna sayılsın geçilsin o zaman, sayılmasa ve geçilmese de yapabileceğim bir şey yok, ben seni gördüğüm o ilk günden beri hesabı kitabı bir yana bıraktım tamamen, denesem de hesap tutmuyor zaten, dört işlemin dördü de sadece sana çıkıyor çünkü topluyorum sayıları, çıkarıyorum, çarpıyorum, bölüyorum, bakıyorum 'eşittir'in ardında hep senin adın yazıyor, daha sayılar kâğıda düşmeden senin ismin orada yazılı oluyor hatta kurduğum cümleler için de durum farklı değil, yüklem ne olursa olsun özne daima sensin, sadece benim bir anlam verebildiğim cümleler oluyor konuştuklarım, çoktan bıraktı insanlar beni anlama denemeleri yapmayı, kendi halimdeyim ben uzun zamandır, kendi dediysem inanma, hiç kendimde değilim ben aslında Canan, sendeyim daima, bedenim başka yerlerde dolaşsa da kalbim, ruhum, aklım hep sende, seni ilk gördüğüm gün pılılanm pırtılarını toplayıp sana taşındılar, bedenimi orada burada biçare dolaşsın diye ortada bıraktılar, bu sebeple ki ben hiç göründüğüm yerlerde olamadım Canan, kimsenin hatırını soramadım, kimseyi uzun zaman dinleyemedim, sorduklarıma cevap veremedim, laf aramızda kimsenin kim olduğunu da bilemedim, onlara ayıracak aklım mı vardı benim, kimseyi görecek gözüm mü vardı, ben sana kilitlenip kalmıştım o ilk gün, hep orada kalakaldım, hiç başka bir yerde olamadım, hiç başka bir şey düşünemedim, tuhaf şey Canan, bir zaman göremeyince sevdiğinin yüzünü unutayazıyor insan, kaşın gözünün üstüne koyamaz hale geliyor, yüzünün ifadesini bulamaz hale geliyor ama biliyor musun kalbinden hiçbir şey eksiltmiyor bu körleşme, aksine kalbinde tuttuğu yeri daha da derinleştiriyor, daha da genişletiyor, daha da büyütüyor Canan, aşkın kaşla gözle ne ilgisi var ki zaten, mesele bundan çok daha büyük, kalp kalbi görüyor, kalp kalbi seviyor, "seni ilk gördüğüm an" dediğim şey mesela, bir günün içinde miydi, her günün içinde miydi, kim bilebilir, belki "seni ilk bildiğim an" demeliyim ben ona, seni ilk bildiğim ân, böyle deyince bunun bir hayat anlamına geleceği sır değil elbet, benim bütün ânlarımı, dakikalarımı, saatlerimi, günlerimi, benim bütün yaşadıklarımı getirip onun içine sığdırmalı, Ah mümkün Canan, zaman bir andan ibarettir diyenler haksız mı bu durumda, hayat bir ân, bir can, bir de Canan, hayır sadece Canan, yine de zamanın ötesine berisine uzanan bir hikayesi var elbet o anın, biz bir zaman aynı mektepte okumuşuz mesela, yıllıkta ikimizin de resmi var, iki sayfa arayla, o iki sayfanın arası gün gelir bir nefeslik mesafe olur bana, gün gelir kırk yıllık yol, koşan dururum iki arada, kendi resmimden senin resmine, senin resminden kendi resmime, benim resmimin ne ehemmiyeti var ki sana vardıktan sonra, geriye dönüyorum, bunu ben de merak ettim, ben de sordum kendime, cevap o ki ben köprü kuruyorum, senden bana uzanan, benden sana uzanan, bir nefeste kapansın aramızdaki mesafe diye, kırk yıl sürsün bitmesin ikimizin arasındaki yolculuk diye, o resim var ya Canan yokluğunda varlığını doğrulayan tek delil benim için, o resim beni delilikten azade kılıyor, sana dair bir delilim olmasa ben halimin ne olduğunu nereden bileceğim, sen olmasan ve ben de kendimde olmasam, delilik olmaz mı bunun adı, hoş aklımın yerinde olmasının bana ne faydası var, o da ayrı konu, akıl başta durmasa da oluyor Canan, boş bir beden öyle ya da böyle bu dünyanın yükünü taşıyor, bu devirde kimse kimseye aklın başında mı, kalbin yerinde mi, senin insanlığını başkalarından ayıran bir ruhun var mı diye sormuyor, bir ömrü başkasının varlığında geçiriyorsun da "senin aslın nerede?" diye
soran olmuyor, mevzu yaşamaksa bu devir kötü bir devir Canan ama işte her işte bir hayır var, bu insanlık eksikliği benim akılsız, kalpsiz, ruhsuz bir kabuk olarak dolaşan bedenimi kalabalıkların arasına gizliyor, her neyse işte, felsefe yaparak kafanı şişirecek değilim Canan, ne benim felsefe yapacak bir lisanım var, ne senden başkasına ayıracak vaktim, lafi uzatmaya değil, seni sevdiğimi söylemeye geldim ama işte görüyorsun, insan hissiyatının kapağını bir açınca laf kendiliğinden uzayıp gidiyor, tabii yılların tazyiki var dilimin ucunda, o kadar çok defa oracığa kadar gelip geri dönmüş ki bu itiraf, şimdi ilk defa cesaret bulup kanatlanınca, tut da küçült bakalım o koskoca gökyüzünü, kır bakalım elin yetiyorsa kalbinin kanatlarını, seni sevmekten bahsediyorum Canan, seni sevmekten ilk defa bahsediyorum, içimdeki bu koca heyulayı nasıl bir tek cümleye indirebilirim, çarpıntılara gark olmuş kalbimi nasıl yatıştırabilirim, bu kalp gevezeliğidir olsa olsa, mazur görürsün sen bunu, kolay değil bir ömür sürmüş bir kekemelikten kurtuluyorum şu an ve bil ki dil kekemeliği değildir bunun aslı, kalp kekemeliğidir de dile vurmuştur aksi, hepi topu bir ânın içinde sevdim ben seni, bir çırpıda sevdim, ama o kadar derin sevdim ki kalbim kalp olmaktan çıktı, öyle sevdim ki ben seni, bu aşkın yükü kalbime ağır geldi, bir kalbim daha olsa inan ona da ağır gelirdi, bugüne kadar kurtulamadı kalbim o kekemelikten, bugün birdenbire açılan dilim değil kalbimdir Canan, odur uyanan asırlık uykusundan, neden bu kadar gecikti bu itiraf dersen, sana söyleyebileceğim bir şey yok, kader bu, her şeyin yazılı olduğu bir kitap var, her şeyin bir vakti saati var, seni senin yanında yaşamak benim için de çok daha kolay olabilirdi, seni sensizlikte yaşamak yordu kalbimi ama helali hoş olsun, seni bilmese kanımın vücudumun her bir yanına devridaimini sağlamaktan başka ne işe yarayacaktı bu kalp, gördü-gün gibi vücut kendi işini görüyor Allah'ın izniyle, kalbimi bütün bütün sana hasretsem de hayatın devridaimi kendi halinde sürüyor, şükürler olsun ki benim her halükârda sana ayıracak vaktim oluyor, yakınmalarıma bakma, ben aslında hiç sensiz kalmıyorum Canan, sen benim yanımda olmasan da ben bir şekilde senin yanında oluyorum, yorulduğumda seninle dinleniyorum, üşüdüğümde seninle ısınıyorum, mehtaba bakıp seni seyrediyorum, bir kitap açıp seni okuyorum, bütün notalarda senin şarkım dinliyorum, ben galiba senden başka pek bir şey bilmiyorum ama dersen ki senin yanında olsaydım her zaman, güzel olurdu bu tabii, bildiğim kelimelerle anlamını denkleştiremeyeceğim kadar güzel ama böyle olmadı diye de isyan etmedim hiçbir zaman, ben seni idareli kullanmayı öğrendim zamanla Canan, eskiden, daha genç ve toyken, daha delifişekken kalbim, seni görmek için deli olurdum elbet, seni görebilmek için az mı dolaştım evinizin önünde günler geceler boyu, az mı pusuya yattım kapınızın karşısındaki caminin bahçesinde, kapıdan bir an almadan gözümü, çıkarsın da bir anını kaçırırım diye görünüşünün, kaç kalp krizi atlattım kim bilir genç yaşımda, kapıda ya da pencerede görünüverdiğin bütün o anlarda, pek bir şey gördüğüm de yoktu aslında, senin içinde olduğun anda bütün görüntüler kamaştırıyordu gözlerimi çünkü o kamaşmanın sona ermesinden anlıyordum gözlerden kaybolduğunu, şimdi camları bu kadar kalın bir gözlük takıyorsam bunun sebebi biraz da sensin, tamam irsi bir tarafi var ama olmasa da yine de arızalanırdı sana bakmaktan gözlerim, kalbim içimin en içine kaçıp taşınmaz bir helecanla adeta yaralı bir kuş gibi çırpınırken, gözlerim nasıl tahammül etsin seninle bu yalunlığa, varlığımın her bir zerresinde ayrı ayrı zelzeleler koparan bir facia yaşıyordum ben seni gördüğümde, ne muhteşemdi bu yılum bilemezsin, daha sık yaşayabilmek için minik numaralar çevirdiğim de oldu itiraf ederim, zilinize basar kaçardım mesela, odanın camına minik taşlar atardım, bütün mahalleyi sokağa döken bomba ihbarı vardı ya hani, o ihbarı da ben yaptım, herkesle birlikte çıkarsın evinden diye, senin canının tedbiri benim canıma da bir tedbir olsun diye, ne sonuç aldın dersen pek bir şey değil, çoğunda ya sen ortada görünmedin ya ben gözlerimi açık tutmaya cesaret edemedim, yine de anlatmaya başladığımda içimi bir uçtan diğerine titreten hatıralar bunlar, senin haberin yok ama başka hatıraların da var bende, mesela evimin bahçesindeki erik ağacı, rahmetli babam bahçeye dikerken elinden alıp besmeleyle toprağa emanet etmiştim cılız gövdesini, "bu ağaç Canan için" diye mırıldanarak içimden, şimdi büyüdü, kocaman erik ağacı oldu biliyor musun, herkes can eriği diyor ona, ben Canan eriği diyorum, bir kutu yara bandı var sonra evde bir dolabın içinde, üstünde tarihleri yazılı, seni düşünürken aldığım Canan yaralarından hatıra hepsi bana, seni düşünürken çarptığım ağaçların, elektrik direklerinin, kapıların, duvarların yüzümün her köşesinde bıraktığı sayısız yaraya yapıştırılmış yara bantları, insanlar yaraları mikrop kapmasın diye yapıştırır biliyorsun o bantları, ben hep yaralanma zarar görmesin diye yapıştırdım Canan, iyileşmeleri uzun sürsün diye hiç merhem sürmedim o yaralara, her yara aldığımda hemen bir fotoğrafçıya koşardım, her yaranın bir fotoğrafi var bende, bir albüm aldım, hepsini kronolojik bir sıra ile o albümün içine yapıştırdım, "Canan Tarihi" yazıyor italik harflerle albümün kapağında, keşke yanımda getirseydim de gösterseydim şimdi sana, ama önemli değil işte kalın camlı gözlüklerim yanımda, fazla kilolarım da benimle birlikte, bu fazla kilolar var ya bu fazla kilolar, hepsi senin eserin bunu da bilesin, benim hayatımın seninle paylaşmadığım tek bir ânı olmadı ki Canan, seni de yanımda götürmediğim tek bir yere gitmedim ki ben, bir yere otursam sen de benimle birlikte oturuyordun, kendime bir çay söylesem bir tane de sana söylüyordum, bir simit alsam bir tane de sana ~ordum, tavaya bir yumurta kırsam bir tane de sana kırıyordum, ekmekten bir parça koparsam bir parça da sana, kendime şöyle mükellef bir yemek ısmarlasam bir tane de sana, sonra kıyabilir miyim, yiyordum tabii hepsini, senindi o simit, o yumurta, o ekmek, o yemek Canan, orada bırakıp nasıl arkamı dönebilirdim, bizim yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyordu anlayacağın, ben yersem senin karnın doyar, senin yüzüne kan gelir, senin için ısınır diye düşünüyordum, benim içim kavrulunca bu çöl gelir seni de bulur diye bardak bardak su içiyordum, ben aramıza ayrılık gayrılık sokmadım hiç Canan, seni kendim bildim, kendimi sen bildim, hatta kendimi hiç bilmedim hep seni bildim, bu da bana yetti, hiç eksiklik hissetmedim, şimdi bu fazla kilolar senin eserin demem bundan, "biraz hareketlen, bu fazla kilolardan kurtul" diye sataşanlar oluyor etraftan, gülüp geçiyorum, "bana bu kilolar Canan hatırası, bir gramını vermem" diye geçiriyorum içimden, bunu onlara söylesem elbette anlamazlar, bu sadece benim anladığım bir hikaye Canan, işte şimdi sana da anlatıyorum, biliyorum ki sen de anlayacaksın bu hikayenin ne anlattığını, gücüm yetseydi de keşke daha önce anlatabilseydim, bir yolunu bulabilseydim keşke, eminim o zaman da anlardın, ben seni hiç kendimden ayrı düşünmedim, senin kalbinden başka bir şey geçebileceğine de hiç ihtimal vermedim, denesem de başaramam bunu, çünkü bu ihtimal bensiz bir sen cümlesi kurmamı gerektiriyor ki, yok benim böyle bir yeteneğim Canan, yok böyle bir hürriyetim, sanki sen usulca salınan engin bir denizsin de ben de kıyısında çürümeye terk edilmiş bir sandalım, böyle bir hikâye bizim bendeki hikâyemiz, yazamam bundan başkasını, senin kendini içine sığdırabildiğin bir başka hikayen varsa, lütfen hiç söyleme onu bana, ben seni gördüğüm ilk andan beri bu hikâyenin içinde yaşıyorum bir şekilde, yine yaşar giderim, hikaye dediysem hepsi üç kelime: seni seviyorum Canan, hepsini söyledim işte, artık bana müsaade...
"Gönüller yanarak kavuşacaktı"
Elindeki kan kırmızı gülün kokusunu uzun uzun içine çeken sonra canânının toprağına bırakan bir adamın öncesinde okuduğu bu mektubu hangi cümle şerh eder inanın bilmiyorum. Kitabı elinde tutarken avuçları yanıyor insanın, gözleri yağıyor sayfalara. Bir öyküde okumuştum: "Yorulmak nedir bilmem ben. Vakti gelince ölürüm ama yorulmam." diyordu yazar. İçinizde sancıyan, dönüp dolaşıp kalbinizi acıtan neyse onu yerleştiriyorsunuz bu cümledeki tüm olası boşluklara. Belki en çok yankılananı şudur içinizin hoyrat kayalıklarında: "seni sevmekten", seni sevmekten yorulmak nedir bilmem ben. Hangi âşık usanmış ki canânını içinde taşımaktan, hayaline tutunup yokluğunu bile sevmekten? Gazâli'den okuyoruz asırlar evvelini:
"Mecnuna sorarlar:
- İsmin nedir?
- Leylâ!
Bir gün derler ki:
- Leylâ ölmedi mi?
- Hayır, Leylâ benim kalbimdedir, ölmedi. Ben Leylâyım.
Mecnun bir gün Leylâsının evinin önüne gider ve semâya doğru bakar. Kendisine derler ki:
- Ey Mecnun, semâya bakma! Leylâ'nın penceresine bak. Belki O'nu görürsün!...
- Gölgesi Leylâ'nın evine düşen Yıldız bana kâfidir!!"
Değişen belki zaman, belki mekân şimdi. Hâlâ, hep aynı o uzun hikâye oysa; hâli bin türlü olsa da. Ya senin gönlün nicedir şu âlemde?
Mükemmel hayran kalmamak mümkün değil 👏👏👏
Kitap da seslendirme de tek kelimeyle muazzam olmuş. Allah razı olsun Furkan
Benim gönlüm ah benim gönlüm!!!
Sanırım canan ölmüş 😐
Cananlar heryerde... Rooberoo... Cananlar için.
Biliyorum uzun bir metin, ben hazırlarken yoruldum siz de dinlerken yorulabilirsiniz :) videoyu açmışsanız ve burayı okuyorsanız beğenip WhatsApp'ta son konuştuğunuz kişiye gönderirseniz mutlu oluruz :)
Gönderdikten sonra yorumunuza denk geldim hoş oldu 🌸
Yormaktan ziyade, yara açıyor. Sevgi ile.
Keşke gönderebilceğim biri olsa...
Gönderdim Furkan Bey:)
Çok teşekkürler.
@@enesklc2140 ♾
Canan ben seni çok sevdim, yanında iken de, değilkende kalbimde nefesimde ruhumda aklımda ömrümde senindir ölene kadar da öyle kalacak canan
"Bu devirde kimse kimseye aklın başında mı, kalbin yerinde mi, senin insanlığını başkalarından ayıran ruhun var mı diye sormuyor."
Teşekkürler.
"Der misin ki bir gün,
İnşallah çok bekletmedim seni..."
|Cahit Zarifoğlu
Dalga mi geçiyon sen hala ayıp değilmi her geçen saniyeler bile canim her saniyede atmakta nerdesin yar dediğim hatun sevdam gel yada geleyim ne diyorsun bileyim
Bu şiiri hep en zor zamanlarimda dinledim .Benim icin bir nefes alma yeri oldu.Ilerdeki nice guzel , nadide , ferah gunlerde dinlemek notuyla ..
canan isminde birini sevdik kalbimizi kırdı kendimizi burada bulduk.
Güzelmiş..
Hayaller güzeldir..,
Altının doldurulması
SAGLIKLIDIR.🌺😊
Hazırlarken hışın çıkmış, biz de huzurla dinleyelim. Allah razı olsun sizin gibi insanlardan ya. Ruhsuz dünyaya bir nebze olsun şifa oluyosunuz...Selam olsun 'ben bu çağın insanı değilim' diyenlere...
Şükürler olsun Yarabbi Şükür bana 🌹 elhamdülillah 🌹🌒🌹
"... Umarım sabırla dinlersiniz çünkü hazırlarken hışım çıktı..." Estağfirullah...😊👏👏👏 Fakat o da bir şey mi, biz dinlerken çıkmasın deyu, Cân'ımıza kaç kilit vuruyoruz... :)
Daha uzun olsa yine bıkmadan usanmadan çok büyük bir zevkle dinlerdim. Zira 'Cânân' geçiyor içinde ve adı 'Cânân'.😔Keşfedeli belki 1 ay belki 2 ay oldu bu eseri ama inanın hergün ama hergün günde belki 10 kez belki daha fazla dinliyorum.
Böyle seven insanlar var mı gerçekten? 😢
Var o bu şiiri bana dinlettiren var kardeşim bir kişi kaldı dünyada o da işte o
Aşk sadeliktir. Sadeliğin bu zamandaki mecnunu/muallimi bence Gökhan Özcan'dır.
Kalbim, kalbini ararken, kalbin başkasını alır, başkasına kalır.
Gökhan Özcan naifliği inceliği başkadır. Ne doğal ne içten bi yazar subhanallah. Rabbim yazana, okuyana sevenlerine sağlık sıhhat huzur ihsan etsin
Niye bunu yapiyon onümüzde yarim da olsa bir ömür ben gözlerinde kaybolur ken anlatsan sabahlara kadar seni dinlesem anlasam seni anlayarak Sevsem güzel Sevsem Gelsen artık Gelsen
Emeğine yüreğine sağlık üstadım 🌹🌒🌹 allah daim etsin inşallah 🌹
Herseyin zamanı...
yüreğin öğrenmesi gereken..
Zormuş😊
Ah be cananım,bugün seni başkasıyla gördüm cananım..Senin kim olduğunuda bilemedim cananım çok düşündüm cananım,çok tuhaf birşey cananım keşke içimin acısını bilsen cananım…
Öyle temiz öylesine saf sevdim ki o bile anlayamadı..
Son cümleye kadar kadar gülümseyerek dinledim. Bu sonu beklemiyordum..
"Elindeki kan kırmızı gülün kokusunu uzun uzun içine çekti. Sonra toprağın üzerine bıraktı gitti."
Sesiniz hecelere sözlere hayat veriyo can sesli insan...
'Canınla süpür..
Dilaver cebecinin sitare şiiri ve tarık tufanın seni seviyorum şiiri benim kalbimin bi köşesinde yer edinmişti. O köşeye işte bir yenisi daha eklendi.Dinledigimde götürdü beni yine bir yerlere.Bittiginde ise dönmek istemedim.Cok güzel okumuşsunuz şiiri.Hisseder olduk...
Ben acicaktim senin isteneni bekledim
Bunu ben onu sen aç istedim
Allah im kendi aşkınla yandır kalbimizi.
Ne kadar guzel bir anlatim bence harika
Bu devirde kimse kimseye aklın başındamı Kalbin yerinde mi senin insanlığını başkalarından ayıran bir ruhun var mı diye sormuyorlar bir ömür başkasının varlığında geçiriyorsun da senin aslın nerede diye Soran olmuyor mevzu yaşamaksa bu devir kötü bir devir. 🤕🤕
Bu kadar sevildigini bilseydi Canan...Sevda kaybolmakti. Yanmakti, erimekti sevda. Bir nefesle hayat bulmak, digerinde ölmekti. Sevda kendine ihanet, ona sadakatti. CG
Agziniza saglik agziniza saglik hayran oldum
İçimizdeki "heyula" anlatılmış vesselam...
@abc4661 "Bırak kalbinde öyle tatlı kavuşulamaz bir heyûla olarak kalsın..."
Allahin selamı olsun hepinize 🌹🌒🌹
Aleykümselam Her hüzünlü şiirin altındasın be kardeşim.
Uyurken dinleyeyim dedim. 2'dir dinliyorum uyurken dinlenemiyormuş meğer.🍁 yüreğinize, sesinize sağlık ne denir ki..
Uzaktan sevmelerin en güzelini yaşıyorum şu an.
Şarkıda da dendiği gibi,
Aynı şehirde nefes alıyoruz sadece, bu bile yetiyor.
Iyiki geldin bak.
Istanbul seninle anlam kazandı 🍁
Teşekkürler üstat güzeldi
Ağlamamak elde değil..
Bu ciddi bir emektir.Allah razı olsun.Emeğinize,alnınızın terine,kalabalıklarda kaybolmayan yüreğinize sağlık
O Canan dır ki
Kiminin Leyla'sı
Kiminin Aysel'i
Kiminin Lavinya'sı
Kiminin de Rüveyda'sı
ve daha niceleri...
Bunu onlara söylesem elbette anlamazlar , bu sadece benim anladığım bir hikaye Canan
Hislerimizin en güzel tarifi onun kaleminde, artık anladım...
Âllâhûmme sâlli âlâ seyyidina Muhammed 🤲🌎🤲
Hazırlarken hışınızın çıktığına değmiş gerçekten, maşallah.
Ahh Canan, Dört işlemin sonu hep sana çıkıyor...🌼
Allah i için sevmek Sen öğrettin Sultanım ⚘🌹🌹🌹💚🌹🌹🌹⚘
Hikayesini öğrendikten sonra , içim ezile ezile dinliyorum .
@sevimliokur şiirin sonunda anlıyorsun hikayeyi
Çok güzel bir şiirin
Cananı olsaydım
Harika muhteşem 🤩🤩🤩
Bir kalbim daha olsa ona da ağır gelirdi...
16.10.2021 🌿
Gökhan abiye göre Canan;okuyana dinleyene de gönlündeki Canan🌸
Sizin sesinize, emeğinize Gökhan abinin de yüreğine sağlık 🌸🎈
Çok çok fena bir şey olmuş çok güzel
Sevmek neden bu kadar can yakıcı dostlar?
Bu şiire yazılan Canan olmak isterdim
ben de çok isterdim
keşke biraz da cânân'ı seven olmaya talip olsak.
İki gündür az insanlı çok gönüllü bi deniz kenarına ulaşmayı bekledim dinlemek için. İyi ki de beklemişim, Gökhan beyin her okuduğumda gönlümde derin mezar açan cümlelerine sesiniz toprak oldu Furkan bey. Cümleler orda mıhlandı artık, gömülense benim diyemediklerim/demek istediklerim/ses edemediklerim.. Biriniz yazıvermiş, deyivermiş; biriniz bağırmış sessizce şu güzel müzikle. Teşekkürler.. Ben de bir köprü kurdum, dilerim tüm gönüllülerin bir arada olacağı o güne eriştirir bu aciz gönlümü o köprü.
Ankara-İzmir yolculuklarımın yoldaşı şiirleriniz oluyor Furkan kardeşim. Tevafuk oluyor, şiir paylaşıyorsunuz ve yolculuk daha güzel geçiyor. Yine çok güzel olmuş. Mona Rosa, Mihriban, Rüveyda ve Canan..İsimler farklı ama yaralar hep aynı..
İzmir-Balıkesir yolculuklarına gelsin artık bu şiir :)
Mehmet ÇAKAR Şiir, yolunu ve yolcusunu buldu dostum :)
İstanbul-Elazığ yolcularına da gelebilir mi?❤
Sonra senin sevdiğin şu demiş herkes ve ona gark olmuşuz👏
Hem yaramazca gülümsetip hemen ardından acıyla tebessüm ettiren güzel kalem yorumunuzla bir başka güzel olmuş.Gökhan Özcan'ın kalemine doyulmaz açıp açıp tekrar okunur yüreğinize sağlık.🍁
Dinlerken hissettiğimiz hissiyâtın tarifi yok, âh ne de iyi yaptınız böylesine dinlenilesi bir şiiri bizlere okuyup gönüllerimizin pasını sildiğiniz için.. emeğinize sağlık..
Belki bu şiire bir gün rastlarsın..
Bir ses nasıl şifa olur🌹
Kitabın en son ve en can alıcı bölümü..
İnsanla insan arasında da bir frekans var kesin. Bu kanalda nefes almak diye bir şey olmazdı yoksa. Kalabalıklar yetmiyorken insana, sığamıyorken yere göğe, şurada soluklanmak...
Allah sizden razı olsun... 🌼
Şuleriz ettin yine evvelce yanmış gönlümü
Aşka mecbur ettin sevdadan usanmış gönlümü
Tahir-ül Mevlevi
BU ŞİİRİ SESLENDİRMENİZİ MERAKLA BEKLİYORUZ
Değiştiğini kabullenmişsin sevindim öğrenmenin yaşı yok yaşın sorumluluğu şuuru da yok... geç kalınmış kararın ,Final in patladı final bole finali kim kime etti ..kim hakketti on ca sene yaşananlar hayat deriz biz ona , Sonunda herkez Ölüyor biliyon demi ....öde hesabi ödeye bilir misin
Allah c.c affetsin
Yarabbi af,eyle
Yarabbi af,eyle
Yarabbi af,eyle nasip etmediğinden kaldı aklim mevlam aşkına nail kalp eyle bizlere inşAllah
Çok güzel 🌼
Her mektup ulaşmasa da sevgiliye varlık alemi elbet birgün ulaştırır duası ile yazarız . Gökhan abi de duamıza kalem, sizde tercüman oldunuz.
Yüklemi ne olursa olsun öznesi daima sensin🐥
Merhaba Canan,
Yanına geldim çünkü söyleyeceklerim var sana,yine yeniden..
Binlerce kere beğenmek istiyorum
Çok güzel çok ♥️
Ahh Canan..🌹
Kalbimde biriktirdiklerimi dilime dökemediğimi dökmüşsünüz.. 🍁 ne benim felsefe yapacak bir lisanım var, ne senden başkasına ayıracak vaktim, lafı uzatmaya değil, seni sevdiğimi söylemeye geldim ..🍁
Bir de bizler o gökyüzünü buyütebilsek...de boğazdaki düğümler çözülse...dile yol acsa😊
Canan, aşkın kaşla gözle ne ilgisi var ki zaten, mesele bundan çok daha büyük, kalp kalbi görüyor, kalp kalbi seviyor...
Burdayım. 🌹
Pardon biz kimiz neyiz
Siz bana yürüyormusunuZz
@@gkhn4192 biz dıye birşey mi oldu hatırlayamıyırum 😊Görkem bey benim tek aradığım Aşk tır bunu nerede bulabılırım? 🍁🌿🌸
@@cananelceoglu9324 Tam yerindesiniz tazelik aşk kokuyor fırından yeni çıktı ağzına layık bakarsın tadına pişman olmayacağına eminim
@@gkhn4192 diyorsunuz 🌿
@@cananelceoglu9324 dedim ama pismanligimi yüzüme yansıyor görebiliyorsunuz kusura bakmayın fırına haciz gelmiş muhürlemisler
Uzunca bir süre buradayım.
Olsaydı bir "Can"ımız emanet ederdik "Canan"ı O'na
Can ÖZüm var ..
Sizin Canan Özünden mi..
Emeğinize sağlık Furkan Bey...🌱
Gökhan kardeşimizde Allah razı olsun .:) sanki içimizden gelenleri söyleyemediklerimiz bir bir dökülmüş,Furkan kardeş seninde yüreğine sağlık :)
Mükemmel 🏵️ sesinize sağlık 🌺
Ahde vefada kendimizi bulduk. eyvallah ✋
Sonu... 🌹
ben bu mektuba şimdi denk geldim. 21 dk yı görünce dinlenemez gibi geliyor ama ben ona gönderene kadar daha kaç defa dinleyecem bilmiyorum.:D Yazanın da yorumlayanın da yüreğine, emeğine sağlık.
İnsan büyük konusmamaliymis. Hayatta Ne yapmam dediysem onu yaptım. Heybemden cikardiklarim ve onun yerine koyduklarimla memleketime dönüyorum. Affettim kendimi, insanlari, ve zamanı, yaşananları.
Bu yolculuk bana ne kadar iyi geldi...
Dünyayanin anlamını kavradım.
Rabbim şaşırtmasın insanın kıyametinin ne zaman kopacağı hiç bellli değil.
Demekkki zamanı var kavusmamamiza bizim payimizada sabretmek düştü cananimm.
Ve inan ölüm bir bitiş değil yeni bir başlangıç.....
18.02.2023
23.13
Afiyettesin Babam Şaşkınım Babam aklım sende
İnsan Canan olmak istiyor
Bu kadar etkileneçeğimi hiç düşünmemiştim çok güzel olmuş ağzınıza emeğinize yüreğinize sağlık...
böyle aşklar yok muş artık
🌱🌹🌱
selam ile..
kıymetli Kardeşim.. yazıp yazıp sildim.. söyleyecek ne çok şey var, yetemedim.. eyvallah.
(hamd ve bereket, el-Hakîm..)
Bab'Aziz .. / Hû.
Eline emeğine sesinize sağlık furkan özdemir
Bu başlangıç hiç bitmese olmaz mı? 🌱
Ahh bee...
Emeğinize yüreğinize sağlık 🎶🌻🍁💙🌙⏳♥️☀️🌼👁️🖤🦋🙏 gördüğüm o ilk günden beri👌
Çok güzel 🥰🥰🥰 ağzınıza sağlık😊🙏🏻🙏🏻
Mükemmel ❤️
Bu cânım eserler Google podcaste yüklenmiş olsa daha çok maruz kalabilirdim 🥰
Öyle güzel ki sanki Leylâ olup göklere ağacağım. Ama ne leylâyız ne canân..
Kitabın bu bölümünü sizden dinleyince çok sevmiştim 2 yıl sonra kavuştuk kitapla yazarla..🍃🌸
Kitabın ismi ney
Keşke bu şiirin yazıldığı Canan olsaydım
kanalı severek takip ediyorum, yorum yazıyorum çünkü kendimden birşeyler buluyorum.
Hissen hissemdir hisseyâb🌹 :)🌹
Emeğine sağlık 👏👏..
Ve Kitaplığıma bir kitap/bir yazar daha eklendi.
🍀
🥀🥀
Küçük bir demlik çay bitti mektubu dinlerken
Psördek'in canlı yayınından geliyorum. Ciğer bırakmadınız. Bir de tam en güzel yerinde çıkan reklamlar olmasa...
Merhaba Canan, rahatsız etmediğimi ümit ediyorum, yanına geldim çünkü söyleyeceklerim var sana, bugün senelerdir bir türlü bitiremediğim bir meseleyi burada nihayet başlatmaya geldim, lafı uzatmayacağım, biliyorum ki uzatırsam sadede hiç gelemeyeceğim, ben seni seviyorum Canan, öyle böyle değil çok seviyorum, hani derler ya "gördüğüm ilk günden beri" diye işte öyle, seni gördükten sonra kalbimi bekletme imkânım zaten yoktu, o dakika, o an, o saniye başladım hemen seni sevmeye, bana öyle geliyor ki hâlâ da aynı yerdeyim, yani hâlâ mukaddimesinde dolanıyorum sana olan aşkımın Canan, bu öyle bir kompozisyon ki ben giriş kısmında çakıldım kaldım, muhtemel ki benim kendimi senden koparamadığım zaman içinde epeyce gelişti bu mevzu, ama öyle zannediyorum ki bir sonuç kısmı hi olmayacak, her başlayan şey bir gün biter biliyorum, ama benim ömrüm henüz bitmemişken senin bende sona ermen mümkün olabilir mi hiç Canan, her şeyin bir tabiatı varsa bu da benim kalbimin tabiatı, buna sayılsın geçilsin o zaman, sayılmasa ve geçilmese de yapabileceğim bir şey yok, ben seni gördüğüm o ilk günden beri hesabı kitabı bir yana bıraktım tamamen, denesem de hesap tutmuyor zaten, dört işlemin dördü de sadece sana çıkıyor çünkü topluyorum sayıları, çıkarıyorum, çarpıyorum, bölüyorum, bakıyorum 'eşittir'in ardında hep senin adın yazıyor, daha sayılar kâğıda düşmeden senin ismin orada yazılı oluyor hatta kurduğum cümleler için de durum farklı değil, yüklem ne olursa olsun özne daima sensin, sadece benim bir anlam verebildiğim cümleler oluyor konuştuklarım, çoktan bıraktı insanlar beni anlama denemeleri yapmayı, kendi halimdeyim ben uzun zamandır, kendi dediysem inanma, hiç kendimde değilim ben aslında Canan, sendeyim daima, bedenim başka yerlerde dolaşsa da kalbim, ruhum, aklım hep sende, seni ilk gördüğüm gün pılılanm pırtılarını toplayıp sana taşındılar, bedenimi orada burada biçare dolaşsın diye ortada bıraktılar, bu sebeple ki ben hiç göründüğüm yerlerde olamadım Canan, kimsenin hatırını soramadım, kimseyi uzun zaman dinleyemedim, sorduklarıma cevap veremedim, laf aramızda kimsenin kim olduğunu da bilemedim, onlara ayıracak aklım mı vardı benim, kimseyi görecek gözüm mü vardı, ben sana kilitlenip kalmıştım o ilk gün, hep orada kalakaldım, hiç başka bir yerde olamadım, hiç başka bir şey düşünemedim, tuhaf şey Canan, bir zaman göremeyince sevdiğinin yüzünü unutayazıyor insan, kaşın gözünün üstüne koyamaz hale geliyor, yüzünün ifadesini bulamaz hale geliyor ama biliyor musun kalbinden hiçbir şey eksiltmiyor bu körleşme, aksine kalbinde tuttuğu yeri daha da derinleştiriyor, daha da genişletiyor, daha da büyütüyor Canan, aşkın kaşla gözle ne ilgisi var ki zaten, mesele bundan çok daha büyük, kalp kalbi görüyor, kalp kalbi seviyor, "seni ilk gördüğüm an" dediğim şey mesela, bir günün içinde miydi, her günün içinde miydi, kim bilebilir, belki "seni ilk bildiğim an" demeliyim ben ona, seni ilk bildiğim ân, böyle deyince bunun bir hayat anlamına geleceği sır değil elbet, benim bütün ânlarımı, dakikalarımı, saatlerimi, günlerimi, benim bütün yaşadıklarımı getirip onun içine sığdırmalı, Ah mümkün Canan, zaman bir andan ibarettir diyenler haksız mı bu durumda, hayat bir ân, bir can, bir de Canan, hayır sadece Canan, yine de zamanın ötesine berisine uzanan bir hikayesi var elbet o anın, biz bir zaman aynı mektepte okumuşuz mesela, yıllıkta ikimizin de resmi var, iki sayfa arayla, o iki sayfanın arası gün gelir bir nefeslik mesafe olur bana, gün gelir kırk yıllık yol, koşan dururum iki arada, kendi resmimden senin resmine, senin resminden kendi resmime, benim resmimin ne ehemmiyeti var ki sana vardıktan sonra, geriye dönüyorum, bunu ben de merak ettim, ben de sordum kendime, cevap o ki ben köprü kuruyorum, senden bana uzanan, benden sana uzanan, bir nefeste kapansın aramızdaki mesafe diye, kırk yıl sürsün bitmesin ikimizin arasındaki yolculuk diye, o resim var ya Canan yokluğunda varlığını doğrulayan tek delil benim için, o resim beni delilikten azade kılıyor, sana dair bir delilim olmasa ben halimin ne olduğunu nereden bileceğim, sen olmasan ve ben de kendimde olmasam, delilik olmaz mı bunun adı, hoş aklımın yerinde olmasının bana ne faydası var, o da ayrı konu, akıl başta durmasa da oluyor Canan, boş bir beden öyle ya da böyle bu dünyanın yükünü taşıyor, bu devirde kimse kimseye aklın başında mı, kalbin yerinde mi, senin insanlığını başkalarından ayıran bir ruhun var mı diye sormuyor, bir ömrü başkasının
varlığında geçiriyorsun da "senin aslın nerede?" diye
soran olmuyor, mevzu yaşamaksa bu devir kötü bir devir Canan ama işte her işte bir hayır var, bu insanlık eksikliği benim akılsız, kalpsiz, ruhsuz bir kabuk olarak dolaşan bedenimi kalabalıkların arasına gizliyor, her neyse işte, felsefe yaparak kafanı şişirecek değilim Canan, ne benim felsefe yapacak bir lisanım var, ne senden başkasına ayıracak vaktim, lafi uzatmaya değil, seni sevdiğimi söylemeye geldim ama işte görüyorsun, insan hissiyatının kapağını bir açınca laf kendiliğinden uzayıp gidiyor, tabii yılların tazyiki var dilimin ucunda, o kadar çok defa oracığa kadar gelip geri dönmüş ki bu itiraf, şimdi ilk defa cesaret bulup kanatlanınca, tut da küçült bakalım o koskoca gökyüzünü, kır bakalım elin yetiyorsa kalbinin kanatlarını, seni sevmekten bahsediyorum Canan, seni sevmekten ilk defa bahsediyorum, içimdeki bu koca heyulayı nasıl bir tek cümleye indirebilirim, çarpıntılara gark olmuş kalbimi nasıl yatıştırabilirim, bu kalp gevezeliğidir olsa olsa, mazur görürsün sen bunu, kolay değil bir ömür sürmüş bir kekemelikten kurtuluyorum şu an ve bil ki dil kekemeliği değildir bunun aslı, kalp kekemeliğidir de dile vurmuştur aksi, hepi topu bir ânın içinde sevdim ben seni, bir çırpıda sevdim, ama o kadar derin sevdim ki kalbim kalp olmaktan çıktı, öyle sevdim ki ben seni, bu aşkın yükü kalbime ağır geldi, bir kalbim daha olsa inan ona da ağır gelirdi, bugüne kadar kurtulamadı kalbim o kekemelikten, bugün birdenbire açılan dilim değil kalbimdir Canan, odur uyanan asırlık uykusundan, neden bu kadar gecikti bu itiraf dersen, sana söyleyebileceğim bir şey yok, kader bu, her şeyin yazılı olduğu bir kitap var, her şeyin bir vakti saati var, seni senin yanında yaşamak benim için de çok daha kolay olabilirdi, seni sensizlikte yaşamak yordu kalbimi ama helali hoş olsun, seni bilmese kanımın vücudumun her bir yanına devridaimini sağlamaktan başka ne işe yarayacaktı bu kalp, gördü-gün gibi vücut kendi işini görüyor Allah'ın izniyle, kalbimi bütün bütün sana hasretsem de hayatın devridaimi kendi halinde sürüyor, şükürler olsun ki benim her halükârda sana ayıracak vaktim oluyor, yakınmalarıma bakma, ben aslında hiç sensiz kalmıyorum Canan, sen benim yanımda olmasan da ben bir şekilde senin yanında oluyorum, yorulduğumda seninle dinleniyorum, üşüdüğümde seninle ısınıyorum, mehtaba bakıp seni seyrediyorum, bir kitap açıp seni okuyorum, bütün notalarda senin şarkım dinliyorum, ben galiba senden başka pek bir şey bilmiyorum ama dersen ki senin yanında olsaydım her zaman, güzel olurdu bu tabii, bildiğim kelimelerle anlamını denkleştiremeyeceğim kadar güzel ama böyle olmadı diye de isyan etmedim hiçbir zaman, ben seni idareli kullanmayı öğrendim zamanla Canan, eskiden, daha genç ve toyken, daha delifişekken kalbim, seni görmek için deli olurdum elbet, seni görebilmek için az mı dolaştım evinizin önünde günler geceler boyu, az mı pusuya yattım kapınızın karşısındaki caminin bahçesinde, kapıdan bir an almadan gözümü, çıkarsın da bir anını kaçırırım diye görünüşünün, kaç kalp krizi atlattım kim bilir genç yaşımda, kapıda ya da pencerede görünüverdiğin bütün o anlarda, pek bir şey gördüğüm de yoktu aslında, senin içinde olduğun anda bütün görüntüler kamaştırıyordu gözlerimi çünkü o kamaşmanın sona ermesinden anlıyordum gözlerden kaybolduğunu, şimdi camları bu kadar kalın bir gözlük takıyorsam bunun sebebi biraz da sensin, tamam irsi bir tarafi var ama olmasa da yine de arızalanırdı sana bakmaktan gözlerim, kalbim içimin en içine kaçıp taşınmaz bir helecanla adeta yaralı bir kuş gibi çırpınırken, gözlerim nasıl tahammül etsin seninle bu yalunlığa, varlığımın her bir zerresinde ayrı ayrı zelzeleler koparan bir facia yaşıyordum ben seni gördüğümde, ne muhteşemdi bu yılum bilemezsin, daha sık yaşayabilmek için minik numaralar çevirdiğim de oldu itiraf ederim, zilinize basar kaçardım mesela, odanın camına minik taşlar atardım, bütün mahalleyi sokağa döken bomba ihbarı vardı ya hani, o ihbarı da ben yaptım, herkesle birlikte çıkarsın evinden diye, senin canının tedbiri benim canıma da bir tedbir olsun diye, ne sonuç aldın dersen pek bir şey değil, çoğunda ya sen ortada görünmedin ya ben gözlerimi açık tutmaya cesaret edemedim, yine de anlatmaya başladığımda içimi bir uçtan diğerine titreten hatıralar bunlar, senin haberin yok ama başka hatıraların da var bende, mesela evimin bahçesindeki erik ağacı, rahmetli babam bahçeye dikerken elinden alıp besmeleyle toprağa emanet etmiştim cılız gövdesini, "bu ağaç Canan için" diye mırıldanarak içimden, şimdi büyüdü, kocaman erik ağacı oldu biliyor musun, herkes can eriği diyor ona, ben Canan eriği diyorum, bir kutu yara bandı var sonra evde bir dolabın içinde, üstünde tarihleri yazılı, seni düşünürken aldığım Canan yaralarından hatıra hepsi bana, seni düşünürken çarptığım ağaçların, elektrik direklerinin, kapıların, duvarların yüzümün her köşesinde bıraktığı sayısız yaraya yapıştırılmış yara bantları, insanlar yaraları mikrop kapmasın diye yapıştırır biliyorsun o bantları, ben hep yaralanma zarar görmesin diye yapıştırdım Canan, iyileşmeleri uzun sürsün diye hiç merhem sürmedim o yaralara, her yara aldığımda hemen bir fotoğrafçıya koşardım, her yaranın bir fotoğrafi var bende, bir albüm aldım, hepsini kronolojik bir sıra ile o albümün içine yapıştırdım, "Canan Tarihi" yazıyor italik harflerle albümün kapağında, keşke yanımda getirseydim de gösterseydim şimdi sana, ama önemli değil işte kalın camlı gözlüklerim yanımda, fazla kilolarım da benimle birlikte, bu fazla kilolar var ya bu fazla kilolar, hepsi senin eserin bunu da bilesin, benim hayatımın seninle paylaşmadığım tek bir ânı olmadı ki Canan, seni de yanımda götürmediğim tek bir yere gitmedim ki ben, bir yere otursam sen de benimle birlikte oturuyordun, kendime bir çay söylesem bir tane de sana söylüyordum, bir simit alsam bir tane de sana ~ordum, tavaya bir yumurta kırsam bir tane de sana kırıyordum, ekmekten bir parça koparsam bir parça da sana, kendime şöyle mükellef bir yemek ısmarlasam bir tane de sana, sonra kıyabilir miyim, yiyordum tabii hepsini, senindi o simit, o yumurta, o ekmek, o yemek Canan, orada bırakıp nasıl arkamı dönebilirdim, bizim yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyordu anlayacağın, ben yersem senin karnın doyar, senin yüzüne kan gelir, senin için ısınır diye düşünüyordum, benim içim kavrulunca bu çöl gelir seni de bulur diye bardak bardak su içiyordum, ben aramıza ayrılık gayrılık sokmadım hiç Canan, seni kendim bildim, kendimi sen bildim, hatta kendimi hiç bilmedim hep seni bildim, bu da bana yetti, hiç eksiklik hissetmedim, şimdi bu fazla kilolar senin eserin demem bundan, "biraz hareketlen, bu fazla kilolardan kurtul" diye sataşanlar oluyor etraftan, gülüp geçiyorum, "bana bu kilolar Canan hatırası, bir gramını vermem" diye geçiriyorum içimden, bunu onlara söylesem elbette anlamazlar, bu sadece benim anladığım bir hikaye Canan, işte şimdi sana da anlatıyorum, biliyorum ki sen de anlayacaksın bu hikayenin ne anlattığını, gücüm yetseydi de keşke daha önce anlatabilseydim, bir yolunu bulabilseydim keşke, eminim o zaman da anlardın, ben seni hiç kendimden ayrı düşünmedim, senin kalbinden başka bir şey geçebileceğine de hiç ihtimal vermedim, denesem de başaramam bunu, çünkü bu ihtimal bensiz bir sen cümlesi kurmamı gerektiriyor ki, yok benim böyle bir yeteneğim Canan, yok böyle bir hürriyetim, sanki sen usulca salınan engin bir denizsin de ben de kıyısında çürümeye terk edilmiş bir sandalım, böyle bir hikâye bizim bendeki hikâyemiz, yazamam bundan başkasını, senin kendini içine sığdırabildiğin bir başka hikayen varsa, lütfen hiç söyleme onu bana, ben seni gördüğüm ilk andan beri bu hikâyenin içinde yaşıyorum bir şekilde, yine yaşar giderim, hikaye dediysem hepsi üç kelime: seni seviyorum Canan, hepsini söyledim işte, artık bana müsaade...
Bende Seni Çoooooooooook Sevdicegim..