0:14 "Kime hikmet verilmişse, işte ona pek çok hayır verilmiştir." Bakara Sûresi, 2:269. Bütün yazılan Sözler bu ayetin sırrına mazhardır. (Bk: 4. Mektup) 31:00 “Hikmet-i Kur'âniye ile hikmet-i fenniyenin farklarına şu gelecek hikâye-i temsiliye dürbünüyle bak.” Kur’an’ın varlığa bakış açısı ile genel olarak felsefenin, özel olarak materyalist felsefenin varlığa bakış açısının kıyası yapılacak. 32:23 Varlıktaki hareket, tekellümdür. Varlık ise kelimâttır. Hem mucizedir. (“kelimâtındaki i'câz”) 33:11 “maânîsindeki kudsiyet”: esmâya ve ondaki kudsiyete işarettir. {Hakikat-i eşya, esmâ-i İlâhiye’dir.} 34:29 “mücessem hurufat” (varlığın kelimât olmasından kinayedir) 36:06 “okumayı bilen ve bilmeyen”; yani mü’min ve kâfir. (İkra’) 38:40 “Hattâ o müzeyyen Kur'ân'ı, bilmiyor ki bir kitaptır ve mânâyı ifade eden yazıdır.” Hiç kitap görmediğini düşün, sonra eline resimli-şekilli bir kitap verseler, onun bir anlam ifade ettiğini anlamayabilirsin. Ondaki sanata hayran olsan dahi, manasız sanabilirsin. Varlığın bir anlamı vardır, bilinebilir, bildirilebilir, öğrenilebilir, öğretilebilir. Nübüvvet öğretir. Sen de anlayacak bir donanımdasın. 41:36 “Müslüman âlim ise, ona baktığı vakit anladı ki, o, Kitâb-ı Mübîndir.” Apaçık bir kitaptır. Manasına doğrudan intikal edebilirsin. 43:25 Varlığın tek bir gayesi var: Allah’ın bilinmesi. Zarf, mazruftan dolayı kıymetli. Varlık ile meşgul olmak, Allah’ı düşündürürse kıymetli. Aksi halde, varlığa bakıp O’na ait mânâları anlamamak; varlığa karşı hürmetsizlik, edebsizlik etmektir. “(…) hiçbir mânâsını anlamamış (…) ona karşı hürmetsizlik, belki edepsizlik etmiş.” 52:23 “Kur'ân-ı Hakîm, şu Kur'ân-ı Azîm-i Kâinatın en âli bir müfessiridir ve en beliğ bir tercümanıdır.” Asıl metin kâinat. Yani varlık. Kur’an ve peygamber gelmese dahi, Cenâb-ı Allah varlık ile kendini bildirmiş oluyor. Varlık bilgisi, Kur’an; varlık bilgisinin bildirilmesi ise nübüvvettir. Kur’an’da eşya ve hadiseler ile Allah kendini anlatıyor. 59:24 Bir hadiste “ilk yaratılan kalemdir”, başka bir hadiste “ilk yaratılan benim nurumdur” der. Üstad der ki: “Nur-u Muhammedî (aleyhissalâtü vesselam) o kitabın kâtibinin kaleminin mürekkebidir.” Zâhiren tezat görünen iki hadisi tek cümlede birleştirip hem tefsir hem telif ediyor. 1:01:09 Bir yere işaret eden bir parmağa bakarsan bu bakış mânâ-yı ismî ile bakmaktır, işaret ettiği yere bakarsan mânâ-yı harfî ile bakmaktır. “Şu kitab-ı kebirin hurufatına "mânâ-yı harfî" ile, yani Allah hesabına bakmak lâzım gelirken, öyle etmeyip "mânâ-yı ismî" ile, yani mevcudata mevcudat hesabına bakar öyle bahseder. "Ne güzel yapılmış"a bedel "Ne güzeldir" der, çirkinleştirir.” 1:12:38 İnsanın kibirlenmesi, aslında acziyetini gösteriyor. 1:13:54 “Cennet gibi âzam-ı menfaat olan bir şeyi gaye-i ibadet kabul etmez bir abd-i azizdir.” Çünkü mü’min hilkatinin gayesini arıyor. Cennet hilkatin gayesi olamaz.
Hocam, Kalbim Rabbimin arşıdır demekle Alemlerin Rabbi'nin arşıdır demek arasındaki farkı izah edebilir misiniz? Hangi cihetten bir fark var? Benim Rabbim Alemlerin de Rabbidir, Alemlerin Rabbi benim de Rabbimdir. Burdaki fark bizim Allah ile munsebet derecemiz açısından mı?
Abi gene nazarimizi ters cevirdiniz hayalden uyandik😊Allah razi olsun❤
Değerli hocama Saygı ve sevgiler 🍁🌈
Allah razı olsun hocam
Allah razi olsun hocam
❤
Allah ebeden razi olsun
Bilmukabele kardeşim
Selamlar seyid hocam iyi'ki varsınız
Çok selamlar
❤❤❤
💚🤲
Allah razı olsun hocam.
Tamam alıyorum
🤲🤲🤲
Keşke hesaba hergün ders yüklense.
❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍
🤲💚
0:14 "Kime hikmet verilmişse, işte ona pek çok hayır verilmiştir." Bakara Sûresi, 2:269.
Bütün yazılan Sözler bu ayetin sırrına mazhardır. (Bk: 4. Mektup)
31:00 “Hikmet-i Kur'âniye ile hikmet-i fenniyenin farklarına şu gelecek hikâye-i temsiliye dürbünüyle bak.”
Kur’an’ın varlığa bakış açısı ile genel olarak felsefenin, özel olarak materyalist felsefenin varlığa bakış açısının kıyası yapılacak.
32:23 Varlıktaki hareket, tekellümdür. Varlık ise kelimâttır. Hem mucizedir. (“kelimâtındaki i'câz”)
33:11 “maânîsindeki kudsiyet”: esmâya ve ondaki kudsiyete işarettir. {Hakikat-i eşya, esmâ-i İlâhiye’dir.}
34:29 “mücessem hurufat” (varlığın kelimât olmasından kinayedir)
36:06 “okumayı bilen ve bilmeyen”; yani mü’min ve kâfir. (İkra’)
38:40 “Hattâ o müzeyyen Kur'ân'ı, bilmiyor ki bir kitaptır ve mânâyı ifade eden yazıdır.”
Hiç kitap görmediğini düşün, sonra eline resimli-şekilli bir kitap verseler, onun bir anlam ifade ettiğini anlamayabilirsin. Ondaki sanata hayran olsan dahi, manasız sanabilirsin.
Varlığın bir anlamı vardır, bilinebilir, bildirilebilir, öğrenilebilir, öğretilebilir. Nübüvvet öğretir. Sen de anlayacak bir donanımdasın.
41:36 “Müslüman âlim ise, ona baktığı vakit anladı ki, o, Kitâb-ı Mübîndir.” Apaçık bir kitaptır. Manasına doğrudan intikal edebilirsin.
43:25 Varlığın tek bir gayesi var: Allah’ın bilinmesi. Zarf, mazruftan dolayı kıymetli. Varlık ile meşgul olmak, Allah’ı düşündürürse kıymetli. Aksi halde, varlığa bakıp O’na ait mânâları anlamamak; varlığa karşı hürmetsizlik, edebsizlik etmektir. “(…) hiçbir mânâsını anlamamış (…) ona karşı hürmetsizlik, belki edepsizlik etmiş.”
52:23 “Kur'ân-ı Hakîm, şu Kur'ân-ı Azîm-i Kâinatın en âli bir müfessiridir ve en beliğ bir tercümanıdır.” Asıl metin kâinat. Yani varlık. Kur’an ve peygamber gelmese dahi, Cenâb-ı Allah varlık ile kendini bildirmiş oluyor. Varlık bilgisi, Kur’an; varlık bilgisinin bildirilmesi ise nübüvvettir. Kur’an’da eşya ve hadiseler ile Allah kendini anlatıyor.
59:24 Bir hadiste “ilk yaratılan kalemdir”, başka bir hadiste “ilk yaratılan benim nurumdur” der. Üstad der ki: “Nur-u Muhammedî (aleyhissalâtü vesselam) o kitabın kâtibinin kaleminin mürekkebidir.” Zâhiren tezat görünen iki hadisi tek cümlede birleştirip hem tefsir hem telif ediyor.
1:01:09 Bir yere işaret eden bir parmağa bakarsan bu bakış mânâ-yı ismî ile bakmaktır, işaret ettiği yere bakarsan mânâ-yı harfî ile bakmaktır.
“Şu kitab-ı kebirin hurufatına "mânâ-yı harfî" ile, yani Allah hesabına bakmak lâzım gelirken, öyle etmeyip "mânâ-yı ismî" ile, yani mevcudata mevcudat hesabına bakar öyle bahseder. "Ne güzel yapılmış"a bedel "Ne güzeldir" der, çirkinleştirir.”
1:12:38 İnsanın kibirlenmesi, aslında acziyetini gösteriyor.
1:13:54 “Cennet gibi âzam-ı menfaat olan bir şeyi gaye-i ibadet kabul etmez bir abd-i azizdir.” Çünkü mü’min hilkatinin gayesini arıyor. Cennet hilkatin gayesi olamaz.
Zihninize sağlık kardeşim
@@SeyidNurFethiErkal Sağolun abim. Hürmetler
Abi Çarşamba günkü dersi çok merka ettim. Katilma sansimiz var mi? Ve yahut yayinlayacak misiniz?
Kayıt alınmış ise yayınlayacağım inşallah.
Ders bugün mu abi? Bugunse katilma sansimiz var mi
Ben de çok merak ettim. Kayıt varsa bekleriz, yoksa da siz ayrı bir ders yaparsınız inşallah.
Çarşamba günü yapılan mutalalari dinlemek mümkün mü ki, youtube'da var mi
Kayıt alınmış olanları paylaşıyorum. Ama Kayıt olmayan hayli ders oluyor.
Hocam derslere katılım saglayabiliyor muyuz?
Maalesef şu sıralar canlı dersim yok. Ama inşallah başlayacağız.
Hocam, Kalbim Rabbimin arşıdır demekle Alemlerin Rabbi'nin arşıdır demek arasındaki farkı izah edebilir misiniz? Hangi cihetten bir fark var? Benim Rabbim Alemlerin de Rabbidir, Alemlerin Rabbi benim de Rabbimdir. Burdaki fark bizim Allah ile munsebet derecemiz açısından mı?
Cemal abi kimdir ?Cahilliğime verin lütfen.
Cemal Türk