Taehyung, sessizliği bozarak Esha’ya döndü. "Esha, bize ne olduğunu anlat. Nasıl bu hale geldiniz?" diye sordu, yüzünde ciddi bir ifade vardı. Esha, Taehyung'un sorusuyla gözyaşlarını daha fazla tutamadı. Hıçkırarak konuşmaya başladı. "Jungkook'u aradıktan sonra kaçmaya çalıştık. Başardık da... Ama o kırık dökük evden çıktıktan sonra bizi birkaç adam kovaladı. Mia’yı sırtından vurdular." Sesi titriyor, gözyaşları yanaklarından aşağı süzülüyordu. "Ben... Ben onu öylece bıraktım ve kaçtım," dedi, suçluluk duygusuyla dolu bir sesle. Jungkook hemen araya girdi, Esha’nın omzunu sıkıca tutarak. "Yardım çağırmak için oradan uzaklaştın, Esha. Bu yanlış değil, ağlama. Mia'yı kurtarmak için yapman gerekeni yaptın." Esha, Jungkook’un sözleriyle biraz olsun rahatladı ama hala acı içindeydi. Herşey onun yüzündenmiş gibi hissediyordu. Taehyung, bir anda hışımla elini duvara vurdu. "Onu buraya hiç getirmemeliydim! Amcamın işlerini bile bile, onu ateşe attım. Daha ilk günden o pezevenklerin ne yapacaklarını tahmin etmem gerekirdi." diye öfkeyle bağırdı. Jungkook, Taehyung’un öfkesini sakinleştirmeye çalışarak, "Bu senin suçun değil, Taehyung. Hiçbirimiz böyle olacağını tahmin edemezdik," dedi, sesi sakin ve yatıştırıcıydı. Dediğinde, Taehyung, bir anda öfkeyle dönerek Jungkook’u göğsünden itti. "Onlarla gitmen gerekirdi! Belki de gitseydin Mia şu an bu halde olmazdı, lanet olsun!" diye bağırdı. Jungkook, bir adım geri sendeleyip gözlerini Taehyung’dan ayırmadı. "İşimin başındaydım ve patronumla beraberdim, Bay Kim. Onun emirlerine uymak zorundaydım," diye cevap verdi, sesi artık otoriter ve ciddi çıkıyordu. Taehyung sinirli bir şekilde güldü. "Ne yani, işin onları güvende tutmak değil mi? Bunu mu inkâr ediyorsun, ukala herif?" dedi, sesi keskin bir şekilde yükseliyordu. Jungkook, Taehyung’un sözlerine sinirle karşılık vermek üzere bir adım attı, gözleri öfkeyle doluydu. "Ne diyorsunuz, Bay Kim? Ben görevimin başındaydım!" dedi, sesinde yükselen bir gerginlikle. Tam bu sırada Esha, öfkesini daha fazla tutamayarak araya girdi. "Ya yeter! Mia içeride canıyla cebelleşirken siz burada neyin savunmasını ve tartışmasını yapıyorsunuz? Susun artık!" diye bağırdı. Esha’nın sözleri odada yankılandı ve bir anlık sessizlik oluştu. Jungkook ve Taehyung birbirlerine baktıktan sonra, sessizce geri çekildiler. İkisi de farklı yerlere oturarak düşüncelere daldılar. Hastane odasında sessiz bir bekleyiş hakim oldu. Herkes, Mia’nın iyileşmesini ve bu zor günlerin geride kalmasını umut ederek bekliyordu. Doktor, yüzünde yorgun ama ciddi bir ifadeyle konuşmaya başladı. "Mia'nın durumu şu an stabil, ama önümüzdeki 24 saat içinde ne olacağını bilemeyiz. Bu yüzden dikkatle beklemek zorundayız." Esha hemen atıldı, gözlerinde hem endişe hem de umut vardı. "Onu görebilir miyiz?" diye sordu. Doktor üzgün bir şekilde başını salladı. "Maalesef, hastayı şu an yoramayız. Dinlenmesi ve bu anları çok titizlikle atlatması gerekiyor." Esha ısrarla baktı, sesinde biraz daha yalvarma vardı. "Lütfen, sadece birkaç dakika. Onu görmem çok önemli."dedi Esha üzgün bir ses tonuyla. Doktor bir an düşündükten sonra iç çekerek kabul etti. "Peki, ama sadece birkaç dakika ve onun bu anları kritik."diyerek ordan ayrıldı. Esha derin bir nefes alarak teşekkür etti. Jungkook ise kapının önünde bekleyeceğini belirtti, "Siz girin, ben burada bekleyeceğim," dedi. Esha ve Taehyung, Mia’nın yanında sessizce otururken, odanın sakin atmosferi içinde her şey yavaşça ilerliyordu. Taehyung, Mia’nın elini dikkatlice tuttu ve parmaklarına odaklandı. O anda, Mia'nın baş parmağının hafifçe hareket ettiğini fark etti. Gözleri doldu, önce şaşkınlıkla baka kaldı. Taehyung, Mia’nın baş parmağının hareketini görünce ağlamaya başladı ama yüzünde küçük bir gülümseme de belirdi. Gözyaşları yanaklarından süzülürken, yüzünde karışık bir mutluluk ifadesi vardı. "Mia, seninle gurur duyuyorum güzelim pes etmeyip hala hayatta olduğun için sana defalarca kez teşekkür ederim." diye fısıldadı, sesi titrek ama sevinçle doluydu. Esha, Taehyung’un bu anı yaşadığını görünce yavaşça başını çevirdi ve Mia’nın baş parmağının hareketini fark etti. "O çok güçlü, Taehyung," dedi, sesinde umut ve sevinç vardı. "Mia’a ayağa kalkacak ve yine ikimizi azarladıktan sonra gönlümüzü almaya çalışacak." Taehyung, Esha’ya başını sallayarak onay verdi ve Mia’nın elini nazikçe tuttu. O anda, Mia’nın iyileşme yolunda bir adım daha attığını hissettiler. Bu küçük ama umut dolu işaret, onların bu zorlu süreçte biraz olsun rahatlamalarını sağladı. Bölüm sonu~🌛 Evet arkadaşlar umarım beğenirsiniz bildiğiniz üzere bölümleri sınır geçince atıyorum lütfen bana ne zaman gelecek şekilde sorular sormayın çünkü sınır geçmeden atmayacağım. Sınır~ Like:200 Abone;5,600
Taehyung, sessizliği bozarak Esha’ya döndü.
"Esha, bize ne olduğunu anlat. Nasıl bu hale geldiniz?" diye sordu, yüzünde ciddi bir ifade vardı.
Esha, Taehyung'un sorusuyla gözyaşlarını daha fazla tutamadı. Hıçkırarak konuşmaya başladı.
"Jungkook'u aradıktan sonra kaçmaya çalıştık. Başardık da... Ama o kırık dökük evden çıktıktan sonra bizi birkaç adam kovaladı. Mia’yı sırtından vurdular." Sesi titriyor, gözyaşları yanaklarından aşağı süzülüyordu.
"Ben... Ben onu öylece bıraktım ve kaçtım," dedi, suçluluk duygusuyla dolu bir sesle.
Jungkook hemen araya girdi, Esha’nın omzunu sıkıca tutarak.
"Yardım çağırmak için oradan uzaklaştın, Esha. Bu yanlış değil, ağlama. Mia'yı kurtarmak için yapman gerekeni yaptın."
Esha, Jungkook’un sözleriyle biraz olsun rahatladı ama hala acı içindeydi. Herşey onun yüzündenmiş gibi hissediyordu.
Taehyung, bir anda hışımla elini duvara vurdu.
"Onu buraya hiç getirmemeliydim! Amcamın işlerini bile bile, onu ateşe attım. Daha ilk günden o pezevenklerin ne yapacaklarını tahmin etmem gerekirdi." diye öfkeyle bağırdı.
Jungkook, Taehyung’un öfkesini sakinleştirmeye çalışarak,
"Bu senin suçun değil, Taehyung. Hiçbirimiz böyle olacağını tahmin edemezdik," dedi, sesi sakin ve yatıştırıcıydı.
Dediğinde, Taehyung, bir anda öfkeyle dönerek Jungkook’u göğsünden itti.
"Onlarla gitmen gerekirdi! Belki de gitseydin Mia şu an bu halde olmazdı, lanet olsun!" diye bağırdı.
Jungkook, bir adım geri sendeleyip gözlerini Taehyung’dan ayırmadı.
"İşimin başındaydım ve patronumla beraberdim, Bay Kim. Onun emirlerine uymak zorundaydım," diye cevap verdi, sesi artık otoriter ve ciddi çıkıyordu.
Taehyung sinirli bir şekilde güldü.
"Ne yani, işin onları güvende tutmak değil mi? Bunu mu inkâr ediyorsun, ukala herif?" dedi, sesi keskin bir şekilde yükseliyordu.
Jungkook, Taehyung’un sözlerine sinirle karşılık vermek üzere bir adım attı, gözleri öfkeyle doluydu. "Ne diyorsunuz, Bay Kim? Ben görevimin başındaydım!" dedi, sesinde yükselen bir gerginlikle.
Tam bu sırada Esha, öfkesini daha fazla tutamayarak araya girdi.
"Ya yeter! Mia içeride canıyla cebelleşirken siz burada neyin savunmasını ve tartışmasını yapıyorsunuz? Susun artık!" diye bağırdı.
Esha’nın sözleri odada yankılandı ve bir anlık sessizlik oluştu. Jungkook ve Taehyung birbirlerine baktıktan sonra, sessizce geri çekildiler. İkisi de farklı yerlere oturarak düşüncelere daldılar.
Hastane odasında sessiz bir bekleyiş hakim oldu. Herkes, Mia’nın iyileşmesini ve bu zor günlerin geride kalmasını umut ederek bekliyordu.
Doktor, yüzünde yorgun ama ciddi bir ifadeyle konuşmaya başladı. "Mia'nın durumu şu an stabil, ama önümüzdeki 24 saat içinde ne olacağını bilemeyiz. Bu yüzden dikkatle beklemek zorundayız."
Esha hemen atıldı, gözlerinde hem endişe hem de umut vardı.
"Onu görebilir miyiz?" diye sordu.
Doktor üzgün bir şekilde başını salladı.
"Maalesef, hastayı şu an yoramayız. Dinlenmesi ve bu anları çok titizlikle atlatması gerekiyor."
Esha ısrarla baktı, sesinde biraz daha yalvarma vardı.
"Lütfen, sadece birkaç dakika. Onu görmem çok önemli."dedi Esha üzgün bir ses tonuyla.
Doktor bir an düşündükten sonra iç çekerek kabul etti.
"Peki, ama sadece birkaç dakika ve onun bu anları kritik."diyerek ordan ayrıldı.
Esha derin bir nefes alarak teşekkür etti. Jungkook ise kapının önünde bekleyeceğini belirtti,
"Siz girin, ben burada bekleyeceğim," dedi.
Esha ve Taehyung, Mia’nın yanında sessizce otururken, odanın sakin atmosferi içinde her şey yavaşça ilerliyordu. Taehyung, Mia’nın elini dikkatlice tuttu ve parmaklarına odaklandı. O anda, Mia'nın baş parmağının hafifçe hareket ettiğini fark etti. Gözleri doldu, önce şaşkınlıkla baka kaldı.
Taehyung, Mia’nın baş parmağının hareketini görünce ağlamaya başladı ama yüzünde küçük bir gülümseme de belirdi. Gözyaşları yanaklarından süzülürken, yüzünde karışık bir mutluluk ifadesi vardı.
"Mia, seninle gurur duyuyorum güzelim pes etmeyip hala hayatta olduğun için sana defalarca kez teşekkür ederim." diye fısıldadı, sesi titrek ama sevinçle doluydu.
Esha, Taehyung’un bu anı yaşadığını görünce yavaşça başını çevirdi ve Mia’nın baş parmağının hareketini fark etti.
"O çok güçlü, Taehyung," dedi, sesinde umut ve sevinç vardı. "Mia’a ayağa kalkacak ve yine ikimizi azarladıktan sonra gönlümüzü almaya çalışacak."
Taehyung, Esha’ya başını sallayarak onay verdi ve Mia’nın elini nazikçe tuttu. O anda, Mia’nın iyileşme yolunda bir adım daha attığını hissettiler. Bu küçük ama umut dolu işaret, onların bu zorlu süreçte biraz olsun rahatlamalarını sağladı.
Bölüm sonu~🌛
Evet arkadaşlar umarım beğenirsiniz bildiğiniz üzere bölümleri sınır geçince atıyorum lütfen bana ne zaman gelecek şekilde sorular sormayın çünkü sınır geçmeden atmayacağım.
Sınır~
Like:200
Abone;5,600
Bi dolmadı şu sınırrr
Topluluğu gördügum gibi uctum
Hoşgeldinnn
En sonunda atdınn
Ehehe biraz geç geldi ama olsun😂
@@edaiste97 😂😂
Yenisi ne zaman ayolll
SÜPERRR🤩🤩
Teşekkür askoo
Sınır çok fazla degilmi? Çok güzel olmus bu arada💋
5bin kişiyiz bence fazla değil ve teşekkür ederim
@@edaiste97 rica ederim
Ohaaaaaaaaaaa sonunda gelmiş🥳🥳🥹🤩
Evet evet geldi sonunda😂