Dün sevdigim çocuk bu şiiri bana hediye etti defalarca dinledim beni anla dedi onu en iyi anlatan bu şiir oldu bana ben onu çok seviyorum bu yorumu gören arkadaşlar sizce oda bana bu şiiri atmakla neyi anlatmak istemiş
O kadar güzel okuyorsun ki şiir ben okurken kazanamadığı anlamı kazanıyor. Bazı şiirlerin ne kadar güzel olduğunu sen onu okuyana kadar fark edemiyorum.
Hayır hayır hayır hayır Gökyüzünde bir çapak gibi duruyorken güneş Evlerde oturmak bana göre değil Elimde pergeller, gönyeler, iletkiler Bir gülün hacmini ölçmeye kalktım Yanıldığım kesin Yenildiğim belli değil Hayır hayır hayır hayır Bütün şiirlerimi odanın duvarına astım Ağzım kurudu tükürmekten Ömrümü cm2'lere böldüm de bir türlü anılarımı yazamadım Sarı peruka takmış bir acı Sokaklarda sürtüyor boyuna, barlarda benim adıma beş tek bir duble konuşuyor Ancak ölümle diyor, ancak ölümle sağalır yara Cebimde jeton var, uluslararası Sylvia Plath'ı arıyorum, mezarında buluyorum konyağını yudumlarken Bana daha bir incelmiş, ne bileyim daha bir güzelleşmiş gibi geliyor Thank you very much! diyorum ve jetonumun soluğu tükeniyor Cüzdanımda mor bir biletten başka bir şey yok Gecenin son otobüsü çoktan gitti Durdum ardından baktım Güneşi sabah sabah burnunu karıştırırken yakaladım Ay ağlıyordu ve bilmem kaç milyonuncu kez öldüğünü sanıyordu Parkta çükünden su fışkıran o tuhaf melek heykelinin önünde yüzümü yıkadım Kar yağıyordu usul usul Hayır hayır hayır hayır Paltomun yakasını bir daha kaldırdım, atgözlüğü gibi Yalnızca önümü görmek istiyorum artık Kızılay'dan Ulus'a doğru yürürken yolda Pink Floyd için üç şarkı sözü yazdım Küllerini suyla yoğurup bir hamur yapmak istedimse de boşuna Doymadı karnım Radikal takılıyorum son günlerde Ultra-yalnızlık sokağından geçtiğimden beri Dün annemin aynasına bir boyunbağı astım Ve üstüne yapıştırdım on yıl önceki resmimi Bu kadar bendeki nostalji Hayır hayır hayır hayır İpsizin biriyim, doğru Kendime oniki formalık kara bir defter aldım Oturdum sarı şiirler yazdım Artık bana kim inanır Güneş ve ay yerli yerinde duruyorken Ve ben sonsuza dek kova burcunun çocuğu Sanki bir yağmur yağsa oluklardan gök boşanır Yüzüme öyle dönüp dönüp bakma Bana artık herşey yakışır Terzim dünya çünkü, o ki kimlere neleri yakıştırdı günlerini ölüme teğelledi ölümlerini unutuşa kopçaladı Hayır hayır hayır hayır Duymak istemiyorum artık tek sözcük bile Niye ben, neden, böyle mi olmalıydı Aklımı her hafta temizleyiciye vermek Aç karnına yuvarlamak binlerce birayı Niye ellerim ceplerimde hala Niye bir yumruk durumunda değil Dünyada bir tek insanın bile Kuracağı bir şeyler vardır Hayır yaşam hayır ölüm hayır su hayır toprak Hayır hayır hayır hayır Çok mürekkep yaladım ama tükürüyorum burada hepsini Bütün sözcüklerini Okuduğum kitapların Yazdıklarımınsa arasından bilmem ne kalır Aynalarda her sabah her sabah O cam kırıklarından oluşmuş yüzü görmekten bıktım Hiç değilse elişi kağıtlarım olsaydı İpsiz uçurtmalarım Göğe fırlatılan bir naylon tabak gibiyim Ve kendi kollarıma atılıyorum her keresinde Hayır yalnızlık hayır kimsesizlik hayır sıla hayır gurbet Hayır hayır hayır hayır Gezinip dururum yıllardır Koltuğumun altında Radarlardan kurtulmuş üç beş kitap İyi demlenmemiş bir çay gibi kaldım Kırdım dolduğum tüm fincanları Bana iyilik edenlerin yüzüne tükürdüm Ve sevdim düşmanlarımı (Atılan güller solar, geride hep taşlar kalır) Hayır hayır hayır hayır Ne saptan yanayım şimdi ne de baltadan Kırdığım ceviz sayısı kırkı geçmedi daha Ama hiç değilse az kaldı Hele bir geçsin Olurum iyi bir aile babası Hayır akşam hayır yol hayır otobüs hayır ev Hayır hayır hayır hayır Ölüm ki ancak bir başka ölümle yıkanır Teneşirler bu yüzden hep beyaz kalır Kandan, pıhtılaşmış kandan bir anıt yükseliyor önümde Gece artık bütün günü içeriyor Ve ben umutsuzluk hakkımı elimde tutmak için Bir sürü saçmalık yapıyorum Bay garson, sizden özür diliyorum Dmek saat 0.2, demek ki servis çoktan kapandı Bahşişin güneş olsun iyi mi Hayır hayır hayır hayır Toprakta yaralar açıyor her damla yağmur Kovulacak bir kapı daha bulmak için Yangın merdivenlerine tırmanıyorum ben Annem niye böyle uzakta oturuyor Ve otobüsler niye bu kadar erken Geçip gidiyorlar ufkumdan Şöförleri ölü, yolcuları uykusuz Her gece oniki kilometre yürüyorum Köstekli saatimi rehin bıraktığım için Hayır hayır hayır hayır Kardeşler, bu dünya bana göre değil Kötü basılmış bir kitap gibiyim Çamur duygusu veriyorum okuyana Elimde bir gümüş zincir Alnımda bir derin leke Kar mı yağmur mu ne yağdığını bilmediğim bir gecede Ey hayat, seni sevdiğim için özür diliyorum Duruyorum önünde, düğmelerim ilikli, aklımın ipleri çözük Hayır hayır hayır hayır Yazmak umurumda bile değil Okumak da bir rastlantıdır artık Annem üzümlü kek yapıyor mutfağında Karım akvaryumdaki balıklarla oynuyor Okul-aile birliğinden gelen bir yazıyı okuyorum bense Çiçekler bile sulanmaktan bıktılar Ellerim titriyor, neden bilmem Belanı mı arıyorsun be adam! Böyle diyor kimi görsem Ne yapsam yağmurdan kaçırılmış bir şemsiye kadar saçma kalıyorum şu dünyada Bütün insanlar tutuklanır sanıyorum Ellerimi göğsümde kavştursam Güneşi masturbasyon yaparken yakalıyorum o an Hayır hayır hayır hayır Ey hayat Başımda lacivert berem Önümde konyak durur Beni oğlum, beni oğlum diye Saracaksın ne zaman Radikal bir çiçeğim ancak kendi saksısında açan Annesini seven Oğlunun okul taksitlerini ödemeye hazırlanan Karısını ancak barışırken görebilen Böyleyim, sulak toprakta gövermeyen tek ekin Bilmem bir yerde durur muyum, durulur muyum Alnıma dövülürse kara bir yalnızlık gibi ölüm Arkamdan üç kulfallahi bir enam okunsun Sonra naaşım Tekel kibritiyle yakılsın Nasılsa gözyaşları söndürür Hayır hayır hayır hayır Bırakmayın, beni ölüm götürür...
En sevdiğim şairlerden biri olan Ahmet Erhan'ın, en sevdiğim şiiri. Ve şiir dinlemeyi en çok sevdiğim sesten bu şiiri işitmek. Bana bu kıyağın için sonsuz teşekkürler Mehmet Abi.
Hayır hayır hayır hayır Gökyüzünde bir çapak gibi duruyorken güneş Evlerde oturmak bana göre değil Elimde pergeller, gönyeler, iletkiler Bir gülün hacmini ölçmeye kalktım Yanıldığım kesin Yenildiğim belli değil Hayır hayır hayır hayır Bütün şiirlerimi odanın duvarına astım Ağzım kurudu tükürmekten Ömrümü cm2'lere böldüm de bir türlü anılarımı yazamadım Sarı peruka takmış bir acı Sokaklarda sürtüyor boyuna, barlarda benim adıma beş tek bir duble konuşuyor Ancak ölümle diyor, ancak ölümle sağalır yara Cebimde jeton var, uluslararası Sylvia Plath'ı arıyorum, mezarında buluyorum konyağını yudumlarken Bana daha bir incelmiş, ne bileyim daha bir güzelleşmiş gibi geliyor Thank you very much! diyorum ve jetonumun soluğu tükeniyor Cüzdanımda mor bir biletten başka bir şey yok Gecenin son otobüsü çoktan gitti Durdum ardından baktım Güneşi sabah sabah burnunu karıştırırken yakaladım Ay ağlıyordu ve bilmem kaç milyonuncu kez öldüğünü sanıyordu Parkta çükünden su fışkıran o tuhaf melek heykelinin önünde yüzümü yıkadım Kar yağıyordu usul usul Hayır hayır hayır hayır Paltomun yakasını bir daha kaldırdım, atgözlüğü gibi Yalnızca önümü görmek istiyorum artık Kızılay'dan Ulus'a doğru yürürken yolda Pink Floyd için üç şarkı sözü yazdım Küllerini suyla yoğurup bir hamur yapmak istedimse de boşuna Doymadı karnım Radikal takılıyorum son günlerde Ultra-yalnızlık sokağından geçtiğimden beri Dün annemin aynasına bir boyunbağı astım Ve üstüne yapıştırdım on yıl önceki resmimi Bu kadar bendeki nostalji Hayır hayır hayır hayır İpsizin biriyim, doğru Kendime oniki formalık kara bir defter aldım Oturdum sarı şiirler yazdım Artık bana kim inanır Güneş ve ay yerli yerinde duruyorken Ve ben sonsuza dek kova burcunun çocuğu Sanki bir yağmur yağsa oluklardan gök boşanır Yüzüme öyle dönüp dönüp bakma Bana artık herşey yakışır Terzim dünya çünkü, o ki kimlere neleri yakıştırdı günlerini ölüme teğelledi ölümlerini unutuşa kopçaladı Hayır hayır hayır hayır Duymak istemiyorum artık tek sözcük bile Niye ben, neden, böyle mi olmalıydı Aklımı her hafta temizleyiciye vermek Aç karnına yuvarlamak binlerce birayı Niye ellerim ceplerimde hala Niye bir yumruk durumunda değil Dünyada bir tek insanın bile Kuracağı bir şeyler vardır Hayır yaşam hayır ölüm hayır su hayır toprak Hayır hayır hayır hayır Çok mürekkep yaladım ama tükürüyorum burada hepsini Bütün sözcüklerini Okuduğum kitapların Yazdıklarımınsa arasından bilmem ne kalır Aynalarda her sabah her sabah O cam kırıklarından oluşmuş yüzü görmekten bıktım Hiç değilse elişi kağıtlarım olsaydı İpsiz uçurtmalarım Göğe fırlatılan bir naylon tabak gibiyim Ve kendi kollarıma atılıyorum her keresinde Hayır yalnızlık hayır kimsesizlik hayır sıla hayır gurbet Hayır hayır hayır hayır Gezinip dururum yıllardır Koltuğumun altında Radarlardan kurtulmuş üç beş kitap İyi demlenmemiş bir çay gibi kaldım Kırdım dolduğum tüm fincanları Bana iyilik edenlerin yüzüne tükürdüm Ve sevdim düşmanlarımı (Atılan güller solar, geride hep taşlar kalır) Hayır hayır hayır hayır Ne saptan yanayım şimdi ne de baltadan Kırdığım ceviz sayısı kırkı geçmedi daha Ama hiç değilse az kaldı Hele bir geçsin Olurum iyi bir aile babası Hayır akşam hayır yol hayır otobüs hayır ev Hayır hayır hayır hayır Ölüm ki ancak bir başka ölümle yıkanır Teneşirler bu yüzden hep beyaz kalır Kandan, pıhtılaşmış kandan bir anıt yükseliyor önümde Gece artık bütün günü içeriyor Ve ben umutsuzluk hakkımı elimde tutmak için Bir sürü saçmalık yapıyorum Bay garson, sizden özür diliyorum Dmek saat 0.2, demek ki servis çoktan kapandı Bahşişin güneş olsun iyi mi Hayır hayır hayır hayır Toprakta yaralar açıyor her damla yağmur Kovulacak bir kapı daha bulmak için Yangın merdivenlerine tırmanıyorum ben Annem niye böyle uzakta oturuyor Ve otobüsler niye bu kadar erken Geçip gidiyorlar ufkumdan Şöförleri ölü, yolcuları uykusuz Her gece oniki kilometre yürüyorum Köstekli saatimi rehin bıraktığım için Hayır hayır hayır hayır Kardeşler, bu dünya bana göre değil Kötü basılmış bir kitap gibiyim Çamur duygusu veriyorum okuyana Elimde bir gümüş zincir Alnımda bir derin leke Kar mı yağmur mu ne yağdığını bilmediğim bir gecede Ey hayat, seni sevdiğim için özür diliyorum Duruyorum önünde, düğmelerim ilikli, aklımın ipleri çözük Hayır hayır hayır hayır Yazmak umurumda bile değil Okumak da bir rastlantıdır artık Annem üzümlü kek yapıyor mutfağında Karım akvaryumdaki balıklarla oynuyor Okul-aile birliğinden gelen bir yazıyı okuyorum bense Çiçekler bile sulanmaktan bıktılar Ellerim titriyor, neden bilmem Belanı mı arıyorsun be adam! Böyle diyor kimi görsem Ne yapsam yağmurdan kaçırılmış bir şemsiye kadar saçma kalıyorum şu dünyada Bütün insanlar tutuklanır sanıyorum Ellerimi göğsümde kavştursam Güneşi masturbasyon yaparken yakalıyorum o an Hayır hayır hayır hayır Ey hayat Başımda lacivert berem Önümde konyak durur Beni oğlum, beni oğlum diye Saracaksın ne zaman Radikal bir çiçeğim ancak kendi saksısında açan Annesini seven Oğlunun okul taksitlerini ödemeye hazırlanan Karısını ancak barışırken görebilen Böyleyim, sulak toprakta gövermeyen tek ekin Bilmem bir yerde durur muyum, durulur muyum Alnıma dövülürse kara bir yalnızlık gibi ölüm Arkamdan üç kulfallahi bir enam okunsun Sonra naaşım Tekel kibritiyle yakılsın Nasılsa gözyaşları söndürür Hayır hayır hayır hayır Bırakmayın, beni ölüm götürür...
Dün sevdigim çocuk bu şiiri bana hediye etti defalarca dinledim beni anla dedi onu en iyi anlatan bu şiir oldu bana ben onu çok seviyorum bu yorumu gören arkadaşlar sizce oda bana bu şiiri atmakla neyi anlatmak istemiş
O kadar güzel okuyorsun ki şiir ben okurken kazanamadığı anlamı kazanıyor. Bazı şiirlerin ne kadar güzel olduğunu sen onu okuyana kadar fark edemiyorum.
Nasıl da anlamlı bu tekrarlayan kelimeler .."hayır,hayır,hayır,hayır....
Siire can verenlerden 👏👏👏
Şiir güzel ama Mehmet Yıldırım’ın sesi de müthiş! Diksiyonu da özlediğimiz gibi...Şiiri daha da güzelleştiriyor..
Hayır hayır hayır hayır Gökyüzünde bir çapak gibi duruyorken güneş Evlerde oturmak bana göre değil Elimde pergeller, gönyeler, iletkiler Bir gülün hacmini ölçmeye kalktım Yanıldığım kesin Yenildiğim belli değil Hayır hayır hayır hayır Bütün şiirlerimi odanın duvarına astım Ağzım kurudu tükürmekten Ömrümü cm2'lere böldüm de bir türlü anılarımı yazamadım Sarı peruka takmış bir acı Sokaklarda sürtüyor boyuna, barlarda benim adıma beş tek bir duble konuşuyor Ancak ölümle diyor, ancak ölümle sağalır yara Cebimde jeton var, uluslararası Sylvia Plath'ı arıyorum, mezarında buluyorum konyağını yudumlarken Bana daha bir incelmiş, ne bileyim daha bir güzelleşmiş gibi geliyor Thank you very much! diyorum ve jetonumun soluğu tükeniyor Cüzdanımda mor bir biletten başka bir şey yok Gecenin son otobüsü çoktan gitti Durdum ardından baktım Güneşi sabah sabah burnunu karıştırırken yakaladım Ay ağlıyordu ve bilmem kaç milyonuncu kez öldüğünü sanıyordu Parkta çükünden su fışkıran o tuhaf melek heykelinin önünde yüzümü yıkadım Kar yağıyordu usul usul Hayır hayır hayır hayır Paltomun yakasını bir daha kaldırdım, atgözlüğü gibi Yalnızca önümü görmek istiyorum artık Kızılay'dan Ulus'a doğru yürürken yolda Pink Floyd için üç şarkı sözü yazdım Küllerini suyla yoğurup bir hamur yapmak istedimse de boşuna Doymadı karnım Radikal takılıyorum son günlerde Ultra-yalnızlık sokağından geçtiğimden beri Dün annemin aynasına bir boyunbağı astım Ve üstüne yapıştırdım on yıl önceki resmimi Bu kadar bendeki nostalji Hayır hayır hayır hayır İpsizin biriyim, doğru Kendime oniki formalık kara bir defter aldım Oturdum sarı şiirler yazdım Artık bana kim inanır Güneş ve ay yerli yerinde duruyorken Ve ben sonsuza dek kova burcunun çocuğu Sanki bir yağmur yağsa oluklardan gök boşanır Yüzüme öyle dönüp dönüp bakma Bana artık herşey yakışır Terzim dünya çünkü, o ki kimlere neleri yakıştırdı günlerini ölüme teğelledi ölümlerini unutuşa kopçaladı Hayır hayır hayır hayır Duymak istemiyorum artık tek sözcük bile Niye ben, neden, böyle mi olmalıydı Aklımı her hafta temizleyiciye vermek Aç karnına yuvarlamak binlerce birayı Niye ellerim ceplerimde hala Niye bir yumruk durumunda değil Dünyada bir tek insanın bile Kuracağı bir şeyler vardır Hayır yaşam hayır ölüm hayır su hayır toprak Hayır hayır hayır hayır Çok mürekkep yaladım ama tükürüyorum burada hepsini Bütün sözcüklerini Okuduğum kitapların Yazdıklarımınsa arasından bilmem ne kalır Aynalarda her sabah her sabah O cam kırıklarından oluşmuş yüzü görmekten bıktım Hiç değilse elişi kağıtlarım olsaydı İpsiz uçurtmalarım Göğe fırlatılan bir naylon tabak gibiyim Ve kendi kollarıma atılıyorum her keresinde Hayır yalnızlık hayır kimsesizlik hayır sıla hayır gurbet Hayır hayır hayır hayır Gezinip dururum yıllardır Koltuğumun altında Radarlardan kurtulmuş üç beş kitap İyi demlenmemiş bir çay gibi kaldım Kırdım dolduğum tüm fincanları Bana iyilik edenlerin yüzüne tükürdüm Ve sevdim düşmanlarımı (Atılan güller solar, geride hep taşlar kalır) Hayır hayır hayır hayır Ne saptan yanayım şimdi ne de baltadan Kırdığım ceviz sayısı kırkı geçmedi daha Ama hiç değilse az kaldı Hele bir geçsin Olurum iyi bir aile babası Hayır akşam hayır yol hayır otobüs hayır ev Hayır hayır hayır hayır Ölüm ki ancak bir başka ölümle yıkanır Teneşirler bu yüzden hep beyaz kalır Kandan, pıhtılaşmış kandan bir anıt yükseliyor önümde Gece artık bütün günü içeriyor Ve ben umutsuzluk hakkımı elimde tutmak için Bir sürü saçmalık yapıyorum Bay garson, sizden özür diliyorum Dmek saat 0.2, demek ki servis çoktan kapandı Bahşişin güneş olsun iyi mi Hayır hayır hayır hayır Toprakta yaralar açıyor her damla yağmur Kovulacak bir kapı daha bulmak için Yangın merdivenlerine tırmanıyorum ben Annem niye böyle uzakta oturuyor Ve otobüsler niye bu kadar erken Geçip gidiyorlar ufkumdan Şöförleri ölü, yolcuları uykusuz Her gece oniki kilometre yürüyorum Köstekli saatimi rehin bıraktığım için Hayır hayır hayır hayır Kardeşler, bu dünya bana göre değil Kötü basılmış bir kitap gibiyim Çamur duygusu veriyorum okuyana Elimde bir gümüş zincir Alnımda bir derin leke Kar mı yağmur mu ne yağdığını bilmediğim bir gecede Ey hayat, seni sevdiğim için özür diliyorum Duruyorum önünde, düğmelerim ilikli, aklımın ipleri çözük Hayır hayır hayır hayır Yazmak umurumda bile değil Okumak da bir rastlantıdır artık Annem üzümlü kek yapıyor mutfağında Karım akvaryumdaki balıklarla oynuyor Okul-aile birliğinden gelen bir yazıyı okuyorum bense Çiçekler bile sulanmaktan bıktılar Ellerim titriyor, neden bilmem Belanı mı arıyorsun be adam! Böyle diyor kimi görsem Ne yapsam yağmurdan kaçırılmış bir şemsiye kadar saçma kalıyorum şu dünyada Bütün insanlar tutuklanır sanıyorum Ellerimi göğsümde kavştursam Güneşi masturbasyon yaparken yakalıyorum o an Hayır hayır hayır hayır Ey hayat Başımda lacivert berem Önümde konyak durur Beni oğlum, beni oğlum diye Saracaksın ne zaman Radikal bir çiçeğim ancak kendi saksısında açan Annesini seven Oğlunun okul taksitlerini ödemeye hazırlanan Karısını ancak barışırken görebilen Böyleyim, sulak toprakta gövermeyen tek ekin Bilmem bir yerde durur muyum, durulur muyum Alnıma dövülürse kara bir yalnızlık gibi ölüm Arkamdan üç kulfallahi bir enam okunsun Sonra naaşım Tekel kibritiyle yakılsın Nasılsa gözyaşları söndürür Hayır hayır hayır hayır Bırakmayın, beni ölüm götürür...
Teşekkürler
Ne güzel bir sestir bu , ne güzel bir ahenk .
Sema Y. Teşekkür ederim 👍
En sevdiğim şairlerden biri olan Ahmet Erhan'ın, en sevdiğim şiiri. Ve şiir dinlemeyi en çok sevdiğim sesten bu şiiri işitmek. Bana bu kıyağın için sonsuz teşekkürler Mehmet Abi.
Berk Yolcu eyvallah kardeşim 👍
Abi,Nurullah Genç "Siyah gözlerine beni de götür" şiirini bekliyoruz,
sesine yüreğine sağlık.
Ses tonu sakinleştiriyor resmen❣
Müthiş bir yorum ve ses. Teşekkürler .
Emeginize saglik fon muzigi cok uyumlu ses muhtesem siir anca bukadar guzel okunur
Üstad senin videonu izlemeden beğeniyorum neden mi burda emek var hemde öyle böyle değil hakkaten Allah vergisi var emeğine sesine sağlık
süleyman gthb40 teşekkür ederim sevgili Süleyman 👍
Ağzına, yüreğine sağlık kardeşim. Ahmet Erhan çok severim, senin seslendirmenle ayrı bir güzelliğe bürünmüş şiir.. 🌼🕊️👌
Bu ne güzel okumadır Mehmet bey iyiki varsınız.. Teşekkürler..
Abi eskiden daha çok şiir koyuyordun daha çok koy daha çok dinleyelim okuyalım yüreğine sağlık sesine sağlık ...
Ne kadar naif bir şiir bir okadar da esprili okumuşsunuz çok keyifli...
Oğuz Atay kitap serisi tekrar yüklensin lütfen:/
Sesi dinlemekten sözlere odaklanamıyorum ki 👍👍❤❤
Yine mi çok güzel 🌺💜🌸
Çelik Çelik eyvallah🙏
💜🌞
bize bir ciğer borçlusun abi!
Kadir Qwrty varol kardeşim 👍☺️
Nurullah Genç yağmur şiirini bekliyoruz MEHMET BEY....
LÜTFEN 🙏
Sesinize emeğinize sağlık
Tarık eyvallah teşekkür ederim 👍
Hayır hayır hayır hayır bu ses ise bizim diğer duyduklarımız ne?
⚘⚘❤
Ahmet Erhan’dan çok çok okumalısın Yıldırım.Sesinden mahrum kalmamalı güzelim dizeler...
1-Yarasanın 21 Şiiri
2-Dönüşün Senfonisi
3-Buluşma
4-
...
✌🏽
Şiir arası reklam, olmadı be Mehmet Bey.
Mehmet Gülşiir' i de seslendirir misin? Ahmet Erhan' ın şiirini seslendireceğin aklıma gelmezdi.
İbrahim Geven eyvallah en kısa zamanda bakalım🙏
Açıklama kısmına sözleri yazarmısın ? Ellerine diline emeğine sağlık bu arada
Hayır hayır hayır hayır
Gökyüzünde bir çapak gibi duruyorken güneş
Evlerde oturmak bana göre değil
Elimde pergeller, gönyeler, iletkiler
Bir gülün hacmini ölçmeye kalktım
Yanıldığım kesin
Yenildiğim belli değil
Hayır hayır hayır hayır
Bütün şiirlerimi odanın duvarına astım
Ağzım kurudu tükürmekten
Ömrümü cm2'lere böldüm de bir türlü anılarımı yazamadım
Sarı peruka takmış bir acı
Sokaklarda sürtüyor boyuna, barlarda benim adıma beş tek bir duble konuşuyor
Ancak ölümle diyor, ancak ölümle sağalır yara
Cebimde jeton var, uluslararası
Sylvia Plath'ı arıyorum, mezarında buluyorum konyağını yudumlarken
Bana daha bir incelmiş, ne bileyim daha bir güzelleşmiş gibi geliyor
Thank you very much! diyorum ve jetonumun soluğu tükeniyor
Cüzdanımda mor bir biletten başka bir şey yok
Gecenin son otobüsü çoktan gitti
Durdum ardından baktım
Güneşi sabah sabah burnunu karıştırırken yakaladım
Ay ağlıyordu ve bilmem kaç milyonuncu kez öldüğünü sanıyordu
Parkta çükünden su fışkıran o tuhaf melek heykelinin önünde yüzümü yıkadım
Kar yağıyordu usul usul
Hayır hayır hayır hayır
Paltomun yakasını bir daha kaldırdım, atgözlüğü gibi
Yalnızca önümü görmek istiyorum artık
Kızılay'dan Ulus'a doğru yürürken yolda Pink Floyd için üç şarkı sözü yazdım
Küllerini suyla yoğurup bir hamur yapmak istedimse de boşuna
Doymadı karnım
Radikal takılıyorum son günlerde
Ultra-yalnızlık sokağından geçtiğimden beri
Dün annemin aynasına bir boyunbağı astım
Ve üstüne yapıştırdım on yıl önceki resmimi
Bu kadar bendeki nostalji
Hayır hayır hayır hayır
İpsizin biriyim, doğru
Kendime oniki formalık kara bir defter aldım
Oturdum sarı şiirler yazdım
Artık bana kim inanır
Güneş ve ay yerli yerinde duruyorken
Ve ben sonsuza dek kova burcunun çocuğu
Sanki bir yağmur yağsa oluklardan gök boşanır
Yüzüme öyle dönüp dönüp bakma
Bana artık herşey yakışır
Terzim dünya çünkü, o ki kimlere neleri yakıştırdı
günlerini ölüme teğelledi
ölümlerini unutuşa kopçaladı
Hayır hayır hayır hayır
Duymak istemiyorum artık tek sözcük bile
Niye ben, neden, böyle mi olmalıydı
Aklımı her hafta temizleyiciye vermek
Aç karnına yuvarlamak binlerce birayı
Niye ellerim ceplerimde hala
Niye bir yumruk durumunda değil
Dünyada bir tek insanın bile
Kuracağı bir şeyler vardır
Hayır yaşam hayır ölüm hayır su hayır toprak
Hayır hayır hayır hayır
Çok mürekkep yaladım
ama tükürüyorum burada hepsini
Bütün sözcüklerini
Okuduğum kitapların
Yazdıklarımınsa arasından bilmem ne kalır
Aynalarda her sabah her sabah
O cam kırıklarından oluşmuş yüzü görmekten bıktım
Hiç değilse elişi kağıtlarım olsaydı
İpsiz uçurtmalarım
Göğe fırlatılan bir naylon tabak gibiyim
Ve kendi kollarıma atılıyorum her keresinde
Hayır yalnızlık hayır kimsesizlik hayır sıla hayır gurbet
Hayır hayır hayır hayır
Gezinip dururum yıllardır
Koltuğumun altında
Radarlardan kurtulmuş üç beş kitap
İyi demlenmemiş bir çay gibi kaldım
Kırdım dolduğum tüm fincanları
Bana iyilik edenlerin yüzüne tükürdüm
Ve sevdim düşmanlarımı
(Atılan güller solar, geride hep taşlar kalır)
Hayır hayır hayır hayır
Ne saptan yanayım şimdi ne de baltadan
Kırdığım ceviz sayısı kırkı geçmedi daha
Ama hiç değilse az kaldı
Hele bir geçsin
Olurum iyi bir aile babası
Hayır akşam hayır yol hayır otobüs hayır ev
Hayır hayır hayır hayır
Ölüm ki ancak bir başka ölümle yıkanır
Teneşirler bu yüzden hep beyaz kalır
Kandan, pıhtılaşmış kandan bir anıt yükseliyor önümde
Gece artık bütün günü içeriyor
Ve ben umutsuzluk hakkımı elimde tutmak için
Bir sürü saçmalık yapıyorum
Bay garson, sizden özür diliyorum
Dmek saat 0.2, demek ki servis çoktan kapandı
Bahşişin güneş olsun iyi mi
Hayır hayır hayır hayır
Toprakta yaralar açıyor her damla yağmur
Kovulacak bir kapı daha bulmak için
Yangın merdivenlerine tırmanıyorum ben
Annem niye böyle uzakta oturuyor
Ve otobüsler niye bu kadar erken
Geçip gidiyorlar ufkumdan
Şöförleri ölü, yolcuları uykusuz
Her gece oniki kilometre yürüyorum
Köstekli saatimi rehin bıraktığım için
Hayır hayır hayır hayır
Kardeşler, bu dünya bana göre değil
Kötü basılmış bir kitap gibiyim
Çamur duygusu veriyorum okuyana
Elimde bir gümüş zincir
Alnımda bir derin leke
Kar mı yağmur mu ne yağdığını bilmediğim bir gecede
Ey hayat, seni sevdiğim için özür diliyorum
Duruyorum önünde, düğmelerim ilikli, aklımın ipleri çözük
Hayır hayır hayır hayır
Yazmak umurumda bile değil
Okumak da bir rastlantıdır artık
Annem üzümlü kek yapıyor mutfağında
Karım akvaryumdaki balıklarla oynuyor
Okul-aile birliğinden gelen bir yazıyı okuyorum bense
Çiçekler bile sulanmaktan bıktılar
Ellerim titriyor, neden bilmem
Belanı mı arıyorsun be adam!
Böyle diyor kimi görsem
Ne yapsam yağmurdan kaçırılmış bir şemsiye kadar saçma kalıyorum şu dünyada
Bütün insanlar tutuklanır sanıyorum
Ellerimi göğsümde kavştursam
Güneşi masturbasyon yaparken yakalıyorum o an
Hayır hayır hayır hayır
Ey hayat
Başımda lacivert berem
Önümde konyak durur
Beni oğlum, beni oğlum diye
Saracaksın ne zaman
Radikal bir çiçeğim ancak kendi saksısında açan
Annesini seven
Oğlunun okul taksitlerini ödemeye hazırlanan
Karısını ancak barışırken görebilen
Böyleyim, sulak toprakta gövermeyen tek ekin
Bilmem bir yerde durur muyum, durulur muyum
Alnıma dövülürse kara bir yalnızlık gibi ölüm
Arkamdan üç kulfallahi bir enam okunsun
Sonra naaşım Tekel kibritiyle yakılsın
Nasılsa gözyaşları söndürür
Hayır hayır hayır hayır
Bırakmayın, beni ölüm götürür...
Ahmet Çakmak eyvallah
Kova burcu degil de ikizler burcu yazmis gibi bu siiiri kararsizliyla
Kovalar çok kararsızdır aslında aksi sanılsa da