Yorum 1 Kim Taehyung ile hayal et ~ Sokak serserileri tarafından bıçaklandığında hastanede doktor eşin seni tanımaz. Taehyung Yn ~ℍ𝕚𝕜𝕒𝕪𝕖~ Yn 'den Şuanda arkadaşım Namjoon' un evinde doğum günü partisindeydim. Bugün doğum günüydü. Çocukluktan beri arkadaşımdı o. Ve doğum gününe katılmak olmazdı. Bi de kocam var, Taehyung. Kendisi Kore' de çok tanınan doktorlardan. Kendisiyle 2 yıl önce evlenmiştik. Lisede tanışmıştık Taehyung ile. Üniversiteyi de beraber okumuştuk. O doktor olmak istiyordu küçüklüğünden beri. Çünkü geçmişi pek iyi değildi. Annesi ve babasını evindeki yangında kaybetmişti. Bu olayda Taehyung 5 yaşındaydı. Yani pek bilmezdi anne baba sevgisini. O küçükken olgunlaşmıştı. Çocuk yaşlarını tam bi yetişkin gibi davranırdı. 14 yaşına gelene kadar abisi bakmıştı ona. Sonra abisi trafik kazası geçirmişti ve o da annesi babası gibi hayatını kaybetmişti. Ondan sonra Taehyung ile lisede ben karşılaştım. Karşılaşmamız pek iyi olmasa bile şuanda onunla evliydim ve çok mutluydum. Ben ise küçüklüğümden beri avukat olma hayalim vardı. Ve çalışıp uğraşlarım sonucunda olmuştum. Yani geçmişim Taehyung kadar fazla kötü olmasa bile yine dayanılacak gibi değildi. Babam, o her gün eve içip içip gelir annemi döverdi. Tabi yine içtiği günlerden biri bu olay. Çok sarhoştu adını hatırlamayacak kadar hemde. Bu olayları pek bende hatırlamıyordum küçüktüm çünkü. O gün annemi bıçaklamıştı ve çok kan kaybettiği için hayatını kaybetmişti. O sırada ben kapının arasından olanları izliyordum. Belki beni de aklına getirseydi bende şuan burda, hayatta olmazdım. Çünkü o yerinde olmayan kafasıyla beni de öldürebilirdi. İşte annemi bıçakladığında evden kaçmıştı ve belli bi süre bulunamamıştı. Bulunduktan sonra mahkeme olmuştu ve tutuklanmamıştı. Cidden birisini öldürüp tutuklanmamıştı. İşte olmayan adalete ne diyeyim ki ben şimdi. 18 yaşına kadar teyzem bakmıştı bana. 18 yaşından sonra Taehyung ile beraber kafelerde çalışıp ev almıştık. Üniversiteye gitmiştik ve mesleğimizi sonunda elimize almıştık. İşte bizim de hayat hikayemiz böyleydi. Aslında bu doğum günü partisine gitmeme izin vermemişti. Neden mi? Çünkü arkadaşlarıma güvenmiyordu. Bana yanlış bi şey yapıcaklarından korkuyordu ama ben onlara güvendiğim sürece, yanlış bi hareketlerini görmediğim sürece ben onlarla arkadaş kalmaya devam edicektim. Tabi ısrarlarım sonucunda kabul etmişti. Baya bi kavga etmiştik de bunun yüzünden. İzin verdiği için pek kavgamızı umursamamıştım. Evde gönlünü bi şekilde alırdım artık. Bi bakışımla affediliyordum. Hiç küs kalmaya dayanamaz direkt barışmak isterdi. Ama sanki bu seferki öyle değildi. Biraz fazla sinirlenmişti. Ama ben onun arkadaşlarıyla buluşmasına bi sorun çıkarmıyordum o zaman o da bi şey dememesi gerekirdi. Parti bittiğinde yavaş yavaş herkes evlerine dağılmaya başladı. Bense biraz daha oyalanıp gitmeyi planlıyordum. Arabamı yanımda götürememiştim Namjoon beni evden aldığı için. Artık geri eve taksiyle giderdim. Nm: Eee sen kaldın? Taehyung gelmiyor mu seni almaya? - Yok onun hastanede işleri var, zaten biraz daha durup gitmeyi düşünüyordum. Nm: O zaman seni bırakayım mı prenses? - Sağol Namjoon da sana zahmet olacak hem ben taksi bulurum giderim merak etme. Nm: Ne zahmeti ya. Bak saat 23.50 seni bu saatte asla yanlız bırakamam. - Ama ben kendim gi- Nm: Hadi yn hadi, eşyalarını al gel. - Tamam tamam geliyorum. Çantamı koltuğun üzerinden elime alıp Namjoon' a yetişmeye çalışıyordum. Arabanın içinde beni bekliyordu. Ben binince de direkt arabayı çalıştırdı ... Nm: Hadi görüşürüz prenses, iyi geceler. - Sağol namjoon beni evime kadar bıraktığın için. Sana da iyi geceler. Başıyla onaylayıp ayrılmıştı evimin önünden. Bende o sıra doğum günü partisinde Taehyung'u defalarca arayıp, bi sürü mesaj atmıştım. Bana hiç dönmüş mü diye telefonuma bakıyordum. Ama ne aramış ne de mesaj atmıştı öküz. İnsan bi cevap verir. Tamam işi olduğunu biliyordum ama bi mesaj atamayacak kadar mı? Belki de benle küs olduğu için de bakmayabilirdi. Off Taehyung alt tarafı doğum düğününe gittim neden bu kadar sinirlisin ki!! Telefondan gözlerimi ayıran şey ise adım sesleriydi. Pek umursamamış telefona Tae'ye tekrar mesaj atmakla meşguldüm. Telefonuma bakarken alttan iki çift ayağın benim yakınımında durduğunu gördüm. Kafamı onlara kaldırdığımda bana bakarak sırıttıklarını gördüm. Ve ayakta zor duruyorlardı. Sanırım içmişlerdi zaten alkol kokuyolardı. Biraz korktum sanırım yok gerçekten korkmuştum onlardan. Önce telefonumu çantama atıp sonra da bulunduğum ortamdan ayrılmak için arkamı dönüp bahçe kapısını itmek için uzanıyordum ki ikisinden birisi eliyle kolumu tutmuş kendine döndürmüştü. Bende boş durmamış kolumu hızlıca ondan geri çekmiştim. X¹: Ooo güzellik nereye böyle? X²: Hemde ne işin bu saatte bebeğim. - Ne istiyorsunuz benden?! İşinize baksanıza!! X¹: Sen... - Ben mi? X²: Evet sen güzelim. X¹: seni istiyoruz bebeğim.. - Bakın, gidin ya da bağırmak zorunda kalıcam. O yüzden sorun çıkarmadan uzaklaşın. X¹: Hahah cidden mi? Bu saatte kim sana yardıma gelir hemde böyle ıssız bi yerde. X²: Şimdi zorluk çıkarma da bizimle gel. İhtiyacımızı giderdiğinde gidersin zaten. X¹:Gel buraya küçük hanım.. Dediğinde koluma girmiş götürüyordu beni. - Bırak beni!! X²: Merak etme işimiz o kadar uzun sürmez. - Bırakın beni dedim size!! Önce arkama baktığımda adam sırıtarak ve sallana sallana geliyordu. Kafamı geri çevirdiğimde de yan tarafımdaki adama dönmüştüm. Dalgın görünüyordu. Bu fırsatı değerlendirip karnına dirseğimi geçirmiştim. O kadar sert vurmuştum ki eliyle karnını tutup kendini duvara yasladı ve dişlerini sıkarak konuştu. X¹: AHH!! Yakala şunu çabuk! Diğer adama döndüğümde o adamdan gözlerini ayırmış bana çevirmişti. Hızlıca üzerime yürüdüğünde dizimle erkekleğine vurmuştum. Kendini yere atıp acıyla bağırıyordu. X²: Ahh seni sürtük... Gel buraya!! Kalksana gerizekalı sende yerden. Duvara kendini yaslamış adam karnını tutarak zorda olsa ayağa kalkabilmişti. Geri geri yürüyüp ardından adamı beni yakalayabileceği aklıma gelip şaşırmış halimi bırakmış önüme dönüp koşmaya başlamıştım yani koşmaya çalışıyordum. Çünkü az daha çok kötü şeyler olacaktı ben onlara vurmasaydım. Bacaklarım istemsizce titriyordu korkudan. İlk başta arkamı dönüp kimsenin olmadığını görünce boş bi ara sokağa girdim. Bedenimi duvara yaslayıp başımı yukarı kaldırıp düzgün nefesler almaya çalışıyordum fakat olmuyordu. O kadar çok korkmuştum ki anlatamam. Titreyerek çantamdan telefonumu çıkartıp Taehyung'u aramaya çalışıyordum. Aishh!!! Bu adam niye telefonlarıma cevap vermiyor ki. Reddetmişti. Cidden resmen reddetmişti beni. Ya alt tarafı arkdaşımın doğum gününe gittim niye bu kadar büyüttü ki olayı!! Bu sefer mesajlar kısmına girdiğimde klavyenin üstüne parmaklarımı koyarak yazıyordum. Ama bi anda elimden telefonumun çekilmesiyle şaşırmış kafamı yukarıya doğru kaldırmıştım. Olamaz!! Bu karnına yumruğu geçirdiğim adamdı. En son kalkmıştı ve daha koştuğu bile görmemiştim. Nasıl beni bulabildi ki? Arkamdan geldiğini bile görmedim hatta geldiğinin sesini bile duymadım. Şaşırmış hemde fazlasıyla korkmuş bi şekilde geri geri giderken ayağım bi şeye takılmış olmalı ki yere yapışmıştım. Elindeki telefonumu uzak bi yerlere fırlatmıştı umursamadan. - Sen.... Nasıl?? X¹: Aynen ben güzelim. Beklemiyordun beni değil mi bebeğim? Üstüme üstüme gelmeye başlayıp, eğilmişti benim yüzüme doğru. X¹: Seni şurada hemencecik becerirdim ama o yumruğu atmayacaktın bana güzellik. O yüzden başka şeyler yapmayı düşünüyorum. Elini saçlarıma götürüp okşayarak tekrar ağzını araladı. Bense hale olayın etkisine gelememiş duruyordum olduğum yerde. X¹: Şimdi güzelliğine de yazık olacak. Ne yapsam acaba sana? Son anda kendime gelmiş sürünerek geri gidiyordum. Ondan uzaklaştığımda ayağa kalkmıştım. Ahhh!! Sağ ayağım acıyordu herhalde düşerken ayağımı burkmuştum. Lanet olsun ki tam şuana denk geldi. Topallayarak hızlıca yürüyordum arada arkama bakıyordum. Adam pis kahkahasını sunmuş ardından bana doğru yürümeye başlamıştı. Önüme dönüp daha hızlı olmaya çalışıyordum. X¹: Hahahha. Cidden benden kaçabileceğini mi sanıyorsun bebeğim, bi de bu haldeyken. Bana yetişmesiyle saçımdan tutup kendi yüzüne yakınlaştırmıştı. X¹: Sen bana yumruk atmıştım karnıma öyle mi? Aynısını ben sana deneyeyim olur mu? Beni duvara atmasıyla sırtım acımış, dayanamamış kendimi yere atıyordum ki tekrar beni tutarak karnıma yumruğu geçirmişti. İşte bu çok kötüydü. Acıya dayanamamış gözlerim doluyordu. Sol eliyle omzumu tutuyordu düşmemem, ayakta durabilmem için. Ve diğer eliyle bi tane daha geçirmişti yumruğu karnıma ve bende ağlıyordum ve bi yanda da konuşmak için ağzımı açtığımda sesimin çıkması için güç gerekiyordu. Ama o güç bende tamamen bitmişti sanırım. Zor da olsa ağzımı aralayıp konuştum. - Nolur bırak beni. Gerçekten kimseye söylemem seni yeter ki bırak. Vurma daha fazla. Devamı aşağıda
Yorum 2 X¹: Asla güzelim. Bana bunu yapmayacaktın, arkadaşıma da. Hem ben seni bu hale getirmişim sen de kimseye söylemeyeceksin öyle mi? Şu suratına baktığımda benden hemen kaçıp polise gidiceğin bi tip var. Ve zaten telefonunu elinden almasaydım kim bilir ne yapardın? Birisini arıyordun o belli de. - Bak bırak beni yemin ederim kimseye söylemem. Sol yanağımda hissettiğim acıyla kafam otomatik olarak sağa dönmüştü. O kadar sert atmıştı ki tokatı. Yanağımın kızarıp ya da morardığına emindim ki. Hemde ağzımda metalik bi tat hissediyordum. Yani normaldi çok sert atmıştı. X¹: Seninle baya bi uğraştım. Başkası olsa çoktan işi bitirmiştim. Ama sen o kadar kaşındın ki biraz kaşıyasım geldi be güzelim. Ama senin sonunda buraya kadarmış bebeğim. - Ne?! Ne yapaca- Beklemediğim bi anda tekrardan karnıma bi acı girmişti. Ama bu diğerlerinden farklıydı. Başımı aşağı eğdiğimde karnıma bıçağı sapladığını gördüm ve gözlerim yerinden çıkacakmış gibi büyüdü. Kendimi yere bırakmıştım acıdan ayakta duramıyordum çünkü. Ağlıyordum hemde çok fena. Bıçağı karnımdan çekmiş olacak ki bağırmıştım. Sanki tekrar batırmış gibi gelmişti bana. Arkasını dönerek sokağın sol tarafına dönmüştü. Gerçekten hiç bi şey olmamış gibi ayrıldı yanımdan, sanki beni bıçaklamamış gibi. Acıdan kıvranıyordum. Acilen bi şey yapmam gerekiyordu. Böyle oturup durursam kesin ölebilirdim. Önce kıyafetimin bi tarafını yırtıp bıçaklanan yere sımsıkı bastırıyordum çünkü çok kan kaybediyordum. Ardından duvardan destek alarak kalkmıştım yerden. Sokaktan çıkmayı planlayıp evimin önüne gitmeyi düşünüyordum. Oraya kadar gidemezdim biliyordum. Zar zor yürüyordum zaten. Hem ayağım hemde karnım. Bu ıssız bi yerde kimse beni bulamayacağından ana caddeye gitmeyi planlıyordum. Yani herkesin geçtiği bi yere. Son olarak da şurdan döndüysem kalabalık bi yere vardığımdan emindim. Bu halde buralara bile gelmem bile şaşırtıcıydı. Bu saatte insanların yoldan geçme ihtimali fazla olmasa da arabaların vardı. O yüzden kaldırama oturup kendimi sokak lambasına yaslamıştım. Ardından karnıma bakmıştım. Kan durmak bilmiyordu. Ağzımdan akan kan kurumuştu yani öyle hissediyorum elledikçe. Ayağıma baktığımda morarmıştı aynı yanağım gibi. Yani adam o sert tokattan sonra morarması olmazdı. Yolda hiç araba görünmüyordu. Ama sanki uzaktan bi ışık görmüştüm. Belki de bi arabaydı. Bu son şansım olabilirdi. Olduğum yerden kalkarak yola biraz daha yaklaşmıştım Doğru bilmiştim bu arabaydı. Beni görmesi için kolumu kaldırarak sallamaya başladım. Ama imkansızdı bu belki de, bu karanlıkta beni nasıl görsün? Hızlıca sürmüş gitmişti, beni görmemişti. Bende artık pes edip kendimi yere bıraktım. Uykudan zor açık tuttuğum gözlerimi kapatmıştım dinlendirmek için. Tekrar bi araba sesi. Umursamadım beni görmeyecekti sonuçta. Ardından bi kapı açılma sesi. X³: Hanımefendi duyuyor musunuz beni?? Bana sesleniyordu galiba yani ses dibimden geldiğine göre. - Hm.. X³: İyi misiniz? 'İyiye benzer halim var mı gerizekalı?!' demek isterdim ama belki hayatımı bu adam değiştirebilirdi. O yüzden ters davranmak istemedim. Kafamı hayır dercesine sallamıştım. Ardından havalanmamla kucağına aldığını anlamıştım. X³: Merak etmeyin sizi hastaneye götüreceğim. Gözlerimi hafif bi şekilde açmıştım. Beni arabanın arka koltuğuna koyduğunda kendisi de öne binmiş arabayı çalıştırmış. - Teşekkür ederim gerçekten yardımınız için.. X³: Sizi yolda öyle bırakmam doğru olmazdı. Zaten ilk başta karanlıkta sizi görememiştim. Dikiz aynadan baktığımda birisi olduğunu farkettim. Geri döndüm sizin bu halde olduğunuzu gördüm. ... X³: Hastaneye geldik biraz daha dayanın. Beni arabadan kucağına alarak indirdiğinde gözlerimi aralamıştım istemesemde. Bu hastane.. bu hastane Taehyung'un çalıştığı hastane. Zaten olduğumuz yerden en yakın bu hastane olması gerekiyordu. Taehyung'tan Sabahtan beri bi oraya bu buraya koştuyordum. Bi dinlenme zamanım bile olmamıştı. Bugün 5 ameliyat yapmıştım ve gerçekten hepsi çok zordu. Normalde akşam eve dönmem gerekiyordu fakat arkadaşım acil işi olduğundan dolayı nöbetini bana devretmişti. Yani sabaha kadar burdaydım. Kendi odama çekildiğimde en az 1 saat dinleme kararı aldım kendi kendime ve beni kimse rahatsız etmesin diye de odamın kapısını kitlemiştim. Gerçekten uyumaya o kadar ihtiyacım vardı ki... Sandalyeme oturduğumda kafamı geriye atıp, ellerimle başımı masaj yapıyordum. Biraz sonra telefonumu çekmecenin içinden çıkarttım. Yn arıyordu. Biraz düşünüp reddetmiştim. Sonuçta gitme dediğim yere gitmişti. Kendi kafasına göre hareket ediyordu. Hiç benim ne dediğimi ne de düşündüğümü unursamıyordu. Tamam erkek arkadaşınım doğum gününe gidebilir buna bi şey diyemem. Ama diğer erkekler peki, onların ne yapacağı belli değil. Dediğim gibi o sadece kendi kafasına göre hareket ediyordu. Şimdi de beni arıyor. Kusura bakmasın ama arkadaşı için benimle kavga etmesi gerçekten kırmıştı beni. Biraz daha telefonla oyalandıktan sonra masanın köşesine bırakıp uyumaya karar verdim. Başımı masaya koydum ve uyumaya çalıştım. Yani o kadar ameliyata girmişim biraz dinlenmek benim de hakkım. ... Uykumun açılmasına kapıdaki sesti. Bi de uykumun en güzel yerinde. Oflayarak kapının kilidini açtım ve ardından da kapıyı. D¹: Tae bey acilen gelmeniz lazım. Karnından bıçaklanmış bi kadın var hemde çok kan kaybetmiş. Ameliyatı siz yapın lütfen. - Bu hastanede bi sürü doktor var niye beni çağırıyorsunuz?? D¹: Tae bey biliyorsunuz ki bu hastanede en iyi doktorlardan birisiniz ve hastanın yarası çok derin... Sizin yapmanız lazım. - Başka bi doktor bulun ameliyat için. Biraz dinlenmek gerek eğer ben girersem ameliyata yanlış şeyler yapabilirim bu uykulu halimle. O yüzden dediğim gibi başka birini bulun. Kapıyı üzerine kapatmıştım. Tekrardsn sandalyeme geçip kafamı koymuştum masaya. Normalde her ameliyata girmeye çalışırdım ama şuan hiç halim yoktu. Yanlış bi hatayla hastaya zarar verebilirdim yani hayatına sona ererdi benim yüzümden. Bunları düşündükçe kendimden geçmeye başlamış uykuya dalmıştım. ... Hareket ede ede uyanmıştım. Dikleştiğimde sırtımın tutulduğunu farketmiştim. Ayağa kalkıp gerildim. Telefonumunu açıp saate baktım. 4.50 idi. Baya bi uyumuşum demek ki. Şunu da farkettim en son aradığından sonra ne aramış ne de mesaj atmıştı yn Telefonumu doktor önlüğümün cebine atıp kapıya yürüyüp kilidi açtım ve çıktım. Etrafta doktor ve hemşireler koşuşturuyordu. Biraz uyuyalım dedik noldu iki dakikada. Aralarından doktor arkadaşımı durdurup endişeli bi şekilde sormuştum "Ne oluyor diye?". D²: Yeni gelen hasta yoğum bakımda şiddetli iç kanama geçiriyormuş. Ameliyata alıcaz. Yorgun değilsen sen yap ameliyatı. Başımı evet dercesine sallamış, hızlıca yoğun bakıma doğru yöne ilerlediğinde bende peşinden gittim. Hastayı sedyeyle beraber önüme getirdiklerinde bende kenarından tutup ameliyathaneye doğru sürmeye başladık. Hastaya baktığımda bi yanağı tamamen morarmıştı. Hafif gözleri açık gibiydi. Arada acıdan bağırıyordu. Heralde bu gece getirilen hastaydı. Kısık sesiyle "Taehyung" demişti. Yok ya ben öyle sandım. Tekrar seslenmesiyle yüzümü eğdim ona. Yn: T- tae benim yn Dikkatlice yüzünü incelediğimde onun olduğunu farkettim. Nasıl o yn olabilir? Nasıl bu hale geldi bi gecede? Kim yapmıştı? Kim yapabildi ona bunları? Nasıl hale getirmişler de tanıyamadım Yn'mi? - Durun!!... Yn? Sen...Nasıl?? Yanına eğilip elini tutmuş yüzüne bakmıştım. Yn: ahh! (acısı olduğu için) T- Tae seni aradım açmadın (ahh!). Çok canım yanıyor. Ölmeyeceğim dimi ben? (Aaa!) - Hayır güzelim ölmeyeceksin. Seni kurtarıcam söz veriyorum sen yeter ki gözlerini kapatma. Yn: Ama dayanamıyorum ahh! - Güzelim iyi olacaksın bak ben yanındayım. Nolur dayan bitanem nolur benim için dayan.. Yn: Tae çok özür dilerim.. Diyip gözlerini kapatmıştı. - Hayır, hayır!! Yn gözlerini aç, kapatma hadi... Ameliyathaneyi hazırlayın çabuk!! Tekrar yn'e döndüğümde gözlerini açmıştı ağlıyordu, bende ağlıyordum onu kaybetme korkusundan. Keşke önceden ben yapsaydım şu ameliyatı. Ahh kafama ne diyeyim şimdi, ne diye uyumak istiyorsam.. - Yn bana bak. Nolur şu kurban olduğum gözlerini kapatma. Benim için. Şimdi ameliyatını ben yapıcam tamam mı iyi olacaksın. Yn: Tae (hıck) ölecekmişim gibi (hıck) hissediyorum. - Saçmalama. Hem ağlama seni böyle görmeye dayanamıyorum. Yapma, bize bunu yapma dayanmaya çalış nolur bizim için... Söz ver. Sen verdiğin sözlerini hep tutarsın. Beni bırakmayacağına söz ver? Yn: Söz. (hıck)Bana güven senin (hıck) için dayanmaya çalışacağım. D³: Ameliyathane hazır. Yn' yi içeri sürdüklerinde bende sedyeyi arkasından itiyordum. Doktor arkadaşım beni durmuş, diğer doktorlar ise ameliyata almıştı yn'i. D²: Tae sen iyi görünmüyorsun otur şuraya. - Bak şuanda ben önemli değilim. Yn önemli, o yüzden çekil şimdi. Bu haldeyken onu yalnız bırakamam. D²: Olmaz Tae bu haldeyken yapamazsın ameliyatı, iyi değilsin sen. Hem beni oyalarsan sonuçlar iyi olmaz. O yüzden gitmem gerek hemen. Devamı diğer yorumda
Yorum 3 Kenara çekilip oturmuştum sandalyeye. Arkadaşım da içeri girmişti. Kafamı eğip bağırarak ağlıyordum. Bütün her şey benim yüzümdendi. Belki o telefonu açsaydım, belki ilk geldiğinde ameliyatı ben yapsaydım olmazdı bunlar. Hepsi benim suçum. Yn' ye kim, neden yapsın ki? Onu ailem gibi kaybedemezdim. Bu hayatta tek varlığım o benim. O giderse ben yaşayamam, yapamam. Beni bu dünyada tek bi başıma bırakmaz biliyorum. Ameliyattan iyi bi şekilde çıkıcağına da eminim. Söz verdi bana. O hep sözlerini tutar yaşacağına eminim. Ama ya doktorun "şiddetli iç kanama geçiriyormuş" demesi. Ama hâlâ nedense içimde bi umut var. Yn bu zamana kadar dayanabildiyse buna da dayanır, inanıyorum buna. Doktorların ne dediklerini umrunda değil, yn bana söz verdi mi sözünü tutar. Bana güven dedi. Ona sonuna kadar güveniyorum benim için dayanacak. ~doktor ameliyattan çıkar - Ameliyat nasıl geçti? Eşimin durumu nasıl? İyi değil mi? D²: Tae önce sakin ol tamam mı? Eşinin durumu gayet iyi. Bi sorun olacağını daha düşünmüyorum. Zaten iç kanamayı olmasını bekliyorduk. Nolur nolmaz diye de yoğun bakımda tutucaz gözlem için. Geçmiş olsun Giderken kafasını bana çevirip konuştu. D²: Eşin çok güçlüymüş Tae. Başka birisi olsa bu kadar dayanamazdı. Çok şanslısın. Böyle eşin olduğu için. Tekrardan geçmiş olsun Tae Şuan ağlıyordum ama mutluluktan. Evet çok şanslıyım yn'e sahip olabildiğim için. Yoğun bakımının önüne geldiğimde kafamı cama yaslamış gözlerimle onu süzdüm. Gözleri hafif açık, bana bakıyordu, gözlerimin içine doğru. Elini olduğu yerde azıcık kaldırmış, elini sallamıştı bana. Hem ağlarken hemde gülmüştüm. Bende karşılık olarak el sallamıştım. Biliyordum Yn' nin beni bırakmayacağını. Bana güven demişti dayanıcam demişti. İşte dayandı benim sevgilim. Bizim için dayandı. 𝐒𝐨𝐧 Normalde mutsuz son yapacaktım istek olduğu için. Ama yazarken kaldıramadım yapamadım yani. Umarım beğenirsiniz. Beğenmeyi, abone olmayı ve düşüncelerinizi yorumda belirtmeyi unutmayın.❤️❤️
Yorum 1
Kim Taehyung ile hayal et ~ Sokak serserileri tarafından bıçaklandığında hastanede doktor eşin seni tanımaz.
Taehyung
Yn
~ℍ𝕚𝕜𝕒𝕪𝕖~
Yn 'den
Şuanda arkadaşım Namjoon' un evinde doğum günü partisindeydim. Bugün doğum günüydü. Çocukluktan beri arkadaşımdı o. Ve doğum gününe katılmak olmazdı.
Bi de kocam var, Taehyung. Kendisi Kore' de çok tanınan doktorlardan. Kendisiyle 2 yıl önce evlenmiştik. Lisede tanışmıştık Taehyung ile. Üniversiteyi de beraber okumuştuk. O doktor olmak istiyordu küçüklüğünden beri. Çünkü geçmişi pek iyi değildi. Annesi ve babasını evindeki yangında kaybetmişti. Bu olayda Taehyung 5 yaşındaydı. Yani pek bilmezdi anne baba sevgisini. O küçükken olgunlaşmıştı. Çocuk yaşlarını tam bi yetişkin gibi davranırdı. 14 yaşına gelene kadar abisi bakmıştı ona. Sonra abisi trafik kazası geçirmişti ve o da annesi babası gibi hayatını kaybetmişti. Ondan sonra Taehyung ile lisede ben karşılaştım. Karşılaşmamız pek iyi olmasa bile şuanda onunla evliydim ve çok mutluydum.
Ben ise küçüklüğümden beri avukat olma hayalim vardı. Ve çalışıp uğraşlarım sonucunda olmuştum. Yani geçmişim Taehyung kadar fazla kötü olmasa bile yine dayanılacak gibi değildi. Babam, o her gün eve içip içip gelir annemi döverdi. Tabi yine içtiği günlerden biri bu olay. Çok sarhoştu adını hatırlamayacak kadar hemde. Bu olayları pek bende hatırlamıyordum küçüktüm çünkü. O gün annemi bıçaklamıştı ve çok kan kaybettiği için hayatını kaybetmişti. O sırada ben kapının arasından olanları izliyordum. Belki beni de aklına getirseydi bende şuan burda, hayatta olmazdım. Çünkü o yerinde olmayan kafasıyla beni de öldürebilirdi. İşte annemi bıçakladığında evden kaçmıştı ve belli bi süre bulunamamıştı. Bulunduktan sonra mahkeme olmuştu ve tutuklanmamıştı. Cidden birisini öldürüp tutuklanmamıştı. İşte olmayan adalete ne diyeyim ki ben şimdi.
18 yaşına kadar teyzem bakmıştı bana. 18 yaşından sonra Taehyung ile beraber kafelerde çalışıp ev almıştık. Üniversiteye gitmiştik ve mesleğimizi sonunda elimize almıştık. İşte bizim de hayat hikayemiz böyleydi.
Aslında bu doğum günü partisine gitmeme izin vermemişti. Neden mi? Çünkü arkadaşlarıma güvenmiyordu. Bana yanlış bi şey yapıcaklarından korkuyordu ama ben onlara güvendiğim sürece, yanlış bi hareketlerini görmediğim sürece ben onlarla arkadaş kalmaya devam edicektim.
Tabi ısrarlarım sonucunda kabul etmişti. Baya bi kavga etmiştik de bunun yüzünden. İzin verdiği için pek kavgamızı umursamamıştım. Evde gönlünü bi şekilde alırdım artık. Bi bakışımla affediliyordum. Hiç küs kalmaya dayanamaz direkt barışmak isterdi. Ama sanki bu seferki öyle değildi. Biraz fazla sinirlenmişti. Ama ben onun arkadaşlarıyla buluşmasına bi sorun çıkarmıyordum o zaman o da bi şey dememesi gerekirdi.
Parti bittiğinde yavaş yavaş herkes evlerine dağılmaya başladı. Bense biraz daha oyalanıp gitmeyi planlıyordum. Arabamı yanımda götürememiştim Namjoon beni evden aldığı için. Artık geri eve taksiyle giderdim.
Nm: Eee sen kaldın? Taehyung gelmiyor mu seni almaya?
- Yok onun hastanede işleri var, zaten biraz daha durup gitmeyi düşünüyordum.
Nm: O zaman seni bırakayım mı prenses?
- Sağol Namjoon da sana zahmet olacak hem ben taksi bulurum giderim merak etme.
Nm: Ne zahmeti ya. Bak saat 23.50 seni bu saatte asla yanlız bırakamam.
- Ama ben kendim gi-
Nm: Hadi yn hadi, eşyalarını al gel.
- Tamam tamam geliyorum.
Çantamı koltuğun üzerinden elime alıp Namjoon' a yetişmeye çalışıyordum. Arabanın içinde beni bekliyordu. Ben binince de direkt arabayı çalıştırdı
...
Nm: Hadi görüşürüz prenses, iyi geceler.
- Sağol namjoon beni evime kadar bıraktığın için. Sana da iyi geceler.
Başıyla onaylayıp ayrılmıştı evimin önünden. Bende o sıra doğum günü partisinde Taehyung'u defalarca arayıp, bi sürü mesaj atmıştım. Bana hiç dönmüş mü diye telefonuma bakıyordum. Ama ne aramış ne de mesaj atmıştı öküz. İnsan bi cevap verir. Tamam işi olduğunu biliyordum ama bi mesaj atamayacak kadar mı? Belki de benle küs olduğu için de bakmayabilirdi. Off Taehyung alt tarafı doğum düğününe gittim neden bu kadar sinirlisin ki!!
Telefondan gözlerimi ayıran şey ise adım sesleriydi. Pek umursamamış telefona Tae'ye tekrar mesaj atmakla meşguldüm.
Telefonuma bakarken alttan iki çift ayağın benim yakınımında durduğunu gördüm. Kafamı onlara kaldırdığımda bana bakarak sırıttıklarını gördüm. Ve ayakta zor duruyorlardı. Sanırım içmişlerdi zaten alkol kokuyolardı. Biraz korktum sanırım yok gerçekten korkmuştum onlardan. Önce telefonumu çantama atıp sonra da bulunduğum ortamdan ayrılmak için arkamı dönüp bahçe kapısını itmek için uzanıyordum ki ikisinden birisi eliyle kolumu tutmuş kendine döndürmüştü. Bende boş durmamış kolumu hızlıca ondan geri çekmiştim.
X¹: Ooo güzellik nereye böyle?
X²: Hemde ne işin bu saatte bebeğim.
- Ne istiyorsunuz benden?! İşinize baksanıza!!
X¹: Sen...
- Ben mi?
X²: Evet sen güzelim.
X¹: seni istiyoruz bebeğim..
- Bakın, gidin ya da bağırmak zorunda kalıcam. O yüzden sorun çıkarmadan uzaklaşın.
X¹: Hahah cidden mi? Bu saatte kim sana yardıma gelir hemde böyle ıssız bi yerde.
X²: Şimdi zorluk çıkarma da bizimle gel. İhtiyacımızı giderdiğinde gidersin zaten.
X¹:Gel buraya küçük hanım..
Dediğinde koluma girmiş götürüyordu beni.
- Bırak beni!!
X²: Merak etme işimiz o kadar uzun sürmez.
- Bırakın beni dedim size!!
Önce arkama baktığımda adam sırıtarak ve sallana sallana geliyordu. Kafamı geri çevirdiğimde de yan tarafımdaki adama dönmüştüm. Dalgın görünüyordu. Bu fırsatı değerlendirip karnına dirseğimi geçirmiştim. O kadar sert vurmuştum ki eliyle karnını tutup kendini duvara yasladı ve dişlerini sıkarak konuştu.
X¹: AHH!! Yakala şunu çabuk!
Diğer adama döndüğümde o adamdan gözlerini ayırmış bana çevirmişti. Hızlıca üzerime yürüdüğünde dizimle erkekleğine vurmuştum. Kendini yere atıp acıyla bağırıyordu.
X²: Ahh seni sürtük... Gel buraya!! Kalksana gerizekalı sende yerden.
Duvara kendini yaslamış adam karnını tutarak zorda olsa ayağa kalkabilmişti.
Geri geri yürüyüp ardından adamı beni yakalayabileceği aklıma gelip şaşırmış halimi bırakmış önüme dönüp koşmaya başlamıştım yani koşmaya çalışıyordum. Çünkü az daha çok kötü şeyler olacaktı ben onlara vurmasaydım. Bacaklarım istemsizce titriyordu korkudan.
İlk başta arkamı dönüp kimsenin olmadığını görünce boş bi ara sokağa girdim. Bedenimi duvara yaslayıp başımı yukarı kaldırıp düzgün nefesler almaya çalışıyordum fakat olmuyordu. O kadar çok korkmuştum ki anlatamam.
Titreyerek çantamdan telefonumu çıkartıp Taehyung'u aramaya çalışıyordum. Aishh!!! Bu adam niye telefonlarıma cevap vermiyor ki. Reddetmişti. Cidden resmen reddetmişti beni. Ya alt tarafı arkdaşımın doğum gününe gittim niye bu kadar büyüttü ki olayı!!
Bu sefer mesajlar kısmına girdiğimde klavyenin üstüne parmaklarımı koyarak yazıyordum. Ama bi anda elimden telefonumun çekilmesiyle şaşırmış kafamı yukarıya doğru kaldırmıştım.
Olamaz!! Bu karnına yumruğu geçirdiğim adamdı. En son kalkmıştı ve daha koştuğu bile görmemiştim. Nasıl beni bulabildi ki? Arkamdan geldiğini bile görmedim hatta geldiğinin sesini bile duymadım.
Şaşırmış hemde fazlasıyla korkmuş bi şekilde geri geri giderken ayağım bi şeye takılmış olmalı ki yere yapışmıştım. Elindeki telefonumu uzak bi yerlere fırlatmıştı umursamadan.
- Sen.... Nasıl??
X¹: Aynen ben güzelim. Beklemiyordun beni değil mi bebeğim?
Üstüme üstüme gelmeye başlayıp, eğilmişti benim yüzüme doğru.
X¹: Seni şurada hemencecik becerirdim ama o yumruğu atmayacaktın bana güzellik. O yüzden başka şeyler yapmayı düşünüyorum.
Elini saçlarıma götürüp okşayarak tekrar ağzını araladı. Bense hale olayın etkisine gelememiş duruyordum olduğum yerde.
X¹: Şimdi güzelliğine de yazık olacak. Ne yapsam acaba sana?
Son anda kendime gelmiş sürünerek geri gidiyordum. Ondan uzaklaştığımda ayağa kalkmıştım.
Ahhh!! Sağ ayağım acıyordu herhalde düşerken ayağımı burkmuştum. Lanet olsun ki tam şuana denk geldi. Topallayarak hızlıca yürüyordum arada arkama bakıyordum. Adam pis kahkahasını sunmuş ardından bana doğru yürümeye başlamıştı. Önüme dönüp daha hızlı olmaya çalışıyordum.
X¹: Hahahha. Cidden benden kaçabileceğini mi sanıyorsun bebeğim, bi de bu haldeyken.
Bana yetişmesiyle saçımdan tutup kendi yüzüne yakınlaştırmıştı.
X¹: Sen bana yumruk atmıştım karnıma öyle mi? Aynısını ben sana deneyeyim olur mu?
Beni duvara atmasıyla sırtım acımış, dayanamamış kendimi yere atıyordum ki tekrar beni tutarak karnıma yumruğu geçirmişti. İşte bu çok kötüydü.
Acıya dayanamamış gözlerim doluyordu.
Sol eliyle omzumu tutuyordu düşmemem, ayakta durabilmem için. Ve diğer eliyle bi tane daha geçirmişti yumruğu karnıma ve bende ağlıyordum ve bi yanda da konuşmak için ağzımı açtığımda sesimin çıkması için güç gerekiyordu. Ama o güç bende tamamen bitmişti sanırım. Zor da olsa ağzımı aralayıp konuştum.
- Nolur bırak beni. Gerçekten kimseye söylemem seni yeter ki bırak. Vurma daha fazla.
Devamı aşağıda
Yorum 2
X¹: Asla güzelim. Bana bunu yapmayacaktın, arkadaşıma da. Hem ben seni bu hale getirmişim sen de kimseye söylemeyeceksin öyle mi? Şu suratına baktığımda benden hemen kaçıp polise gidiceğin bi tip var. Ve zaten telefonunu elinden almasaydım kim bilir ne yapardın? Birisini arıyordun o belli de.
- Bak bırak beni yemin ederim kimseye söylemem.
Sol yanağımda hissettiğim acıyla kafam otomatik olarak sağa dönmüştü. O kadar sert atmıştı ki tokatı. Yanağımın kızarıp ya da morardığına emindim ki. Hemde ağzımda metalik bi tat hissediyordum. Yani normaldi çok sert atmıştı.
X¹: Seninle baya bi uğraştım. Başkası olsa çoktan işi bitirmiştim. Ama sen o kadar kaşındın ki biraz kaşıyasım geldi be güzelim. Ama senin sonunda buraya kadarmış bebeğim.
- Ne?! Ne yapaca-
Beklemediğim bi anda tekrardan karnıma bi acı girmişti. Ama bu diğerlerinden farklıydı. Başımı aşağı eğdiğimde karnıma bıçağı sapladığını gördüm ve gözlerim yerinden çıkacakmış gibi büyüdü.
Kendimi yere bırakmıştım acıdan ayakta duramıyordum çünkü. Ağlıyordum hemde çok fena.
Bıçağı karnımdan çekmiş olacak ki bağırmıştım. Sanki tekrar batırmış gibi gelmişti bana. Arkasını dönerek sokağın sol tarafına dönmüştü. Gerçekten hiç bi şey olmamış gibi ayrıldı yanımdan, sanki beni bıçaklamamış gibi.
Acıdan kıvranıyordum. Acilen bi şey yapmam gerekiyordu. Böyle oturup durursam kesin ölebilirdim.
Önce kıyafetimin bi tarafını yırtıp bıçaklanan yere sımsıkı bastırıyordum çünkü çok kan kaybediyordum. Ardından duvardan destek alarak kalkmıştım yerden. Sokaktan çıkmayı planlayıp evimin önüne gitmeyi düşünüyordum. Oraya kadar gidemezdim biliyordum. Zar zor yürüyordum zaten. Hem ayağım hemde karnım.
Bu ıssız bi yerde kimse beni bulamayacağından ana caddeye gitmeyi planlıyordum. Yani herkesin geçtiği bi yere.
Son olarak da şurdan döndüysem kalabalık bi yere vardığımdan emindim. Bu halde buralara bile gelmem bile şaşırtıcıydı.
Bu saatte insanların yoldan geçme ihtimali fazla olmasa da arabaların vardı. O yüzden kaldırama oturup kendimi sokak lambasına yaslamıştım.
Ardından karnıma bakmıştım. Kan durmak bilmiyordu. Ağzımdan akan kan kurumuştu yani öyle hissediyorum elledikçe. Ayağıma baktığımda morarmıştı aynı yanağım gibi. Yani adam o sert tokattan sonra morarması olmazdı.
Yolda hiç araba görünmüyordu. Ama sanki uzaktan bi ışık görmüştüm. Belki de bi arabaydı. Bu son şansım olabilirdi. Olduğum yerden kalkarak yola biraz daha yaklaşmıştım Doğru bilmiştim bu arabaydı.
Beni görmesi için kolumu kaldırarak sallamaya başladım. Ama imkansızdı bu belki de, bu karanlıkta beni nasıl görsün?
Hızlıca sürmüş gitmişti, beni görmemişti. Bende artık pes edip kendimi yere bıraktım. Uykudan zor açık tuttuğum gözlerimi kapatmıştım dinlendirmek için.
Tekrar bi araba sesi. Umursamadım beni görmeyecekti sonuçta. Ardından bi kapı açılma sesi.
X³: Hanımefendi duyuyor musunuz beni??
Bana sesleniyordu galiba yani ses dibimden geldiğine göre.
- Hm..
X³: İyi misiniz?
'İyiye benzer halim var mı gerizekalı?!' demek isterdim ama belki hayatımı bu adam değiştirebilirdi. O yüzden ters davranmak istemedim.
Kafamı hayır dercesine sallamıştım. Ardından havalanmamla kucağına aldığını anlamıştım.
X³: Merak etmeyin sizi hastaneye götüreceğim.
Gözlerimi hafif bi şekilde açmıştım. Beni arabanın arka koltuğuna koyduğunda kendisi de öne binmiş arabayı çalıştırmış.
- Teşekkür ederim gerçekten yardımınız için..
X³: Sizi yolda öyle bırakmam doğru olmazdı. Zaten ilk başta karanlıkta sizi görememiştim. Dikiz aynadan baktığımda birisi olduğunu farkettim. Geri döndüm sizin bu halde olduğunuzu gördüm.
...
X³: Hastaneye geldik biraz daha dayanın.
Beni arabadan kucağına alarak indirdiğinde gözlerimi aralamıştım istemesemde.
Bu hastane.. bu hastane Taehyung'un çalıştığı hastane. Zaten olduğumuz yerden en yakın bu hastane olması gerekiyordu.
Taehyung'tan
Sabahtan beri bi oraya bu buraya koştuyordum. Bi dinlenme zamanım bile olmamıştı. Bugün 5 ameliyat yapmıştım ve gerçekten hepsi çok zordu.
Normalde akşam eve dönmem gerekiyordu fakat arkadaşım acil işi olduğundan dolayı nöbetini bana devretmişti. Yani sabaha kadar burdaydım.
Kendi odama çekildiğimde en az 1 saat dinleme kararı aldım kendi kendime ve beni kimse rahatsız etmesin diye de odamın kapısını kitlemiştim. Gerçekten uyumaya o kadar ihtiyacım vardı ki...
Sandalyeme oturduğumda kafamı geriye atıp, ellerimle başımı masaj yapıyordum.
Biraz sonra telefonumu çekmecenin içinden çıkarttım. Yn arıyordu. Biraz düşünüp reddetmiştim. Sonuçta gitme dediğim yere gitmişti. Kendi kafasına göre hareket ediyordu. Hiç benim ne dediğimi ne de düşündüğümü unursamıyordu. Tamam erkek arkadaşınım doğum gününe gidebilir buna bi şey diyemem. Ama diğer erkekler peki, onların ne yapacağı belli değil. Dediğim gibi o sadece kendi kafasına göre hareket ediyordu. Şimdi de beni arıyor. Kusura bakmasın ama arkadaşı için benimle kavga etmesi gerçekten kırmıştı beni.
Biraz daha telefonla oyalandıktan sonra masanın köşesine bırakıp uyumaya karar verdim. Başımı masaya koydum ve uyumaya çalıştım. Yani o kadar ameliyata girmişim biraz dinlenmek benim de hakkım.
...
Uykumun açılmasına kapıdaki sesti. Bi de uykumun en güzel yerinde. Oflayarak kapının kilidini açtım ve ardından da kapıyı.
D¹: Tae bey acilen gelmeniz lazım. Karnından bıçaklanmış bi kadın var hemde çok kan kaybetmiş. Ameliyatı siz yapın lütfen.
- Bu hastanede bi sürü doktor var niye beni çağırıyorsunuz??
D¹: Tae bey biliyorsunuz ki bu hastanede en iyi doktorlardan birisiniz ve hastanın yarası çok derin... Sizin yapmanız lazım.
- Başka bi doktor bulun ameliyat için. Biraz dinlenmek gerek eğer ben girersem ameliyata yanlış şeyler yapabilirim bu uykulu halimle. O yüzden dediğim gibi başka birini bulun.
Kapıyı üzerine kapatmıştım. Tekrardsn sandalyeme geçip kafamı koymuştum masaya. Normalde her ameliyata girmeye çalışırdım ama şuan hiç halim yoktu. Yanlış bi hatayla hastaya zarar verebilirdim yani hayatına sona ererdi benim yüzümden.
Bunları düşündükçe kendimden geçmeye başlamış uykuya dalmıştım.
...
Hareket ede ede uyanmıştım. Dikleştiğimde sırtımın tutulduğunu farketmiştim. Ayağa kalkıp gerildim. Telefonumunu açıp saate baktım. 4.50 idi. Baya bi uyumuşum demek ki. Şunu da farkettim en son aradığından sonra ne aramış ne de mesaj atmıştı yn
Telefonumu doktor önlüğümün cebine atıp kapıya yürüyüp kilidi açtım ve çıktım. Etrafta doktor ve hemşireler koşuşturuyordu. Biraz uyuyalım dedik noldu iki dakikada.
Aralarından doktor arkadaşımı durdurup endişeli bi şekilde sormuştum "Ne oluyor diye?".
D²: Yeni gelen hasta yoğum bakımda şiddetli iç kanama geçiriyormuş. Ameliyata alıcaz. Yorgun değilsen sen yap ameliyatı.
Başımı evet dercesine sallamış, hızlıca yoğun bakıma doğru yöne ilerlediğinde bende peşinden gittim. Hastayı sedyeyle beraber önüme getirdiklerinde bende kenarından tutup ameliyathaneye doğru sürmeye başladık. Hastaya baktığımda bi yanağı tamamen morarmıştı. Hafif gözleri açık gibiydi. Arada acıdan bağırıyordu. Heralde bu gece getirilen hastaydı.
Kısık sesiyle "Taehyung" demişti. Yok ya ben öyle sandım. Tekrar seslenmesiyle yüzümü eğdim ona.
Yn: T- tae benim yn
Dikkatlice yüzünü incelediğimde onun olduğunu farkettim. Nasıl o yn olabilir? Nasıl bu hale geldi bi gecede? Kim yapmıştı? Kim yapabildi ona bunları? Nasıl hale getirmişler de tanıyamadım Yn'mi?
- Durun!!... Yn? Sen...Nasıl??
Yanına eğilip elini tutmuş yüzüne bakmıştım.
Yn: ahh! (acısı olduğu için) T- Tae seni aradım açmadın (ahh!). Çok canım yanıyor. Ölmeyeceğim dimi ben? (Aaa!)
- Hayır güzelim ölmeyeceksin. Seni kurtarıcam söz veriyorum sen yeter ki gözlerini kapatma.
Yn: Ama dayanamıyorum ahh!
- Güzelim iyi olacaksın bak ben yanındayım. Nolur dayan bitanem nolur benim için dayan..
Yn: Tae çok özür dilerim..
Diyip gözlerini kapatmıştı.
- Hayır, hayır!! Yn gözlerini aç, kapatma hadi... Ameliyathaneyi hazırlayın çabuk!!
Tekrar yn'e döndüğümde gözlerini açmıştı ağlıyordu, bende ağlıyordum onu kaybetme korkusundan. Keşke önceden ben yapsaydım şu ameliyatı. Ahh kafama ne diyeyim şimdi, ne diye uyumak istiyorsam..
- Yn bana bak. Nolur şu kurban olduğum gözlerini kapatma. Benim için. Şimdi ameliyatını ben yapıcam tamam mı iyi olacaksın.
Yn: Tae (hıck) ölecekmişim gibi (hıck) hissediyorum.
- Saçmalama. Hem ağlama seni böyle görmeye dayanamıyorum. Yapma, bize bunu yapma dayanmaya çalış nolur bizim için... Söz ver. Sen verdiğin sözlerini hep tutarsın. Beni bırakmayacağına söz ver?
Yn: Söz. (hıck)Bana güven senin (hıck) için dayanmaya çalışacağım.
D³: Ameliyathane hazır.
Yn' yi içeri sürdüklerinde bende sedyeyi arkasından itiyordum. Doktor arkadaşım beni durmuş, diğer doktorlar ise ameliyata almıştı yn'i.
D²: Tae sen iyi görünmüyorsun otur şuraya.
- Bak şuanda ben önemli değilim. Yn önemli, o yüzden çekil şimdi. Bu haldeyken onu yalnız bırakamam.
D²: Olmaz Tae bu haldeyken yapamazsın ameliyatı, iyi değilsin sen. Hem beni oyalarsan sonuçlar iyi olmaz. O yüzden gitmem gerek hemen.
Devamı diğer yorumda
Yorum 3
Kenara çekilip oturmuştum sandalyeye. Arkadaşım da içeri girmişti. Kafamı eğip bağırarak ağlıyordum.
Bütün her şey benim yüzümdendi. Belki o telefonu açsaydım, belki ilk geldiğinde ameliyatı ben yapsaydım olmazdı bunlar. Hepsi benim suçum. Yn' ye kim, neden yapsın ki?
Onu ailem gibi kaybedemezdim. Bu hayatta tek varlığım o benim. O giderse ben yaşayamam, yapamam. Beni bu dünyada tek bi başıma bırakmaz biliyorum. Ameliyattan iyi bi şekilde çıkıcağına da eminim. Söz verdi bana. O hep sözlerini tutar yaşacağına eminim. Ama ya doktorun "şiddetli iç kanama geçiriyormuş" demesi. Ama hâlâ nedense içimde bi umut var. Yn bu zamana kadar dayanabildiyse buna da dayanır, inanıyorum buna. Doktorların ne dediklerini umrunda değil, yn bana söz verdi mi sözünü tutar. Bana güven dedi. Ona sonuna kadar güveniyorum benim için dayanacak.
~doktor ameliyattan çıkar
- Ameliyat nasıl geçti? Eşimin durumu nasıl? İyi değil mi?
D²: Tae önce sakin ol tamam mı? Eşinin durumu gayet iyi. Bi sorun olacağını daha düşünmüyorum. Zaten iç kanamayı olmasını bekliyorduk. Nolur nolmaz diye de yoğun bakımda tutucaz gözlem için. Geçmiş olsun
Giderken kafasını bana çevirip konuştu.
D²: Eşin çok güçlüymüş Tae. Başka birisi olsa bu kadar dayanamazdı. Çok şanslısın. Böyle eşin olduğu için. Tekrardan geçmiş olsun Tae
Şuan ağlıyordum ama mutluluktan. Evet çok şanslıyım yn'e sahip olabildiğim için.
Yoğun bakımının önüne geldiğimde kafamı cama yaslamış gözlerimle onu süzdüm. Gözleri hafif açık, bana bakıyordu, gözlerimin içine doğru. Elini olduğu yerde azıcık kaldırmış, elini sallamıştı bana. Hem ağlarken hemde gülmüştüm. Bende karşılık olarak el sallamıştım.
Biliyordum Yn' nin beni bırakmayacağını. Bana güven demişti dayanıcam demişti. İşte dayandı benim sevgilim. Bizim için dayandı.
𝐒𝐨𝐧
Normalde mutsuz son yapacaktım istek olduğu için. Ama yazarken kaldıramadım yapamadım yani. Umarım beğenirsiniz. Beğenmeyi, abone olmayı ve düşüncelerinizi yorumda belirtmeyi unutmayın.❤️❤️
@@Taekook_yoonmin. ben istemişyim çoook teşekkürler
@@Btstaegirica ❤️
Iyikide mutlu son bu gün en ardard-arda en sevdiğim yazarlar kötü sonlu hikayeler atdı,)
Hikayeyi ben istemiştim çoook teşekür ederim.Sonu üzücü bitmemiş diye de ayrı mutlu oldum.
Bende bir saat'dir mutsuz son olucak diye kendimi ağlamaya hazırlıyorum.
Efsane olmuş ,ellerine sağlık :)
Teşekkürlerrr
Mutlu sonla bitti benim hala gözlerim yaşardı ya
Üçüncüü❤❤
ilk
Tebrikler 🎉🎉
Geldim 🎉
❤❤
ne zaman gelir