Ya ilknur. Şirk falan gibi fetvaları nasıl boyle kolay veriyorsun ya? 28 yerde.bahsedilen bir konu hakkinda arastirma.yapmadan tek.ayetten hüküm cikarmak olur mu?
@@z-freezy3505 Hükmü kuranda açık olmayan konularda alimler deliller toparlayarak fetva çıkarırlar.Ama hükmu açık olan bir şeye fetvaya gerek yoktur.Hırsızın elini kesin.Bittiii.Fetvalık bir durum yok.Şirkle ilgili de ayetler var. Ayette bahsedilen o adamların yaptığı şeylerden birisini yaptınmı bittiii.Fetvaya gerek yok.
@@haruncoban4594 kardeşim kuran kendini tefsir etmektedir. O yüzden bir konu hakkında hüküm çıkartmak için tek bir ayete başvuramayız. Ustelik şefaati şahıstan istemiyor ki kimse. Allahtan istiyoruz şefaati ki, izin verdikleri kullari araciyla ahirette bizi mağfiret etsin. Şefaati bunca ulemadan kimse reddetmedi. Ben ilahiyat okuyorum. Yıllardır islami ilimlerle meşgulum. Bir tane kaynakta inkarına dair delile rastlamadım. Şefaate inanmamak çok tehlikeli bir durumdur efendi kardeşim. Hadislerde şefaat konusu çokca gecmistir. Ben yine de ayetler paylaşayım. Konu tartışmaya açık değil kardeşim. Şefaat haktır. Allah’ın izni olmadan huzurunda şefaat edecek olan kimdir? (Bakara 255) O’nun izni olması müstesna, şefaat edecek yoktur. (Yunus 3) Onlar, Allah’ın razı olduğu kimseden başkasına şefaat etmezler. (Enbiya 28) O gün, Rahman’ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimselerden başkasına şefaat fayda vermez. (Taha 109) (O gün) Rahman (olan Allah)’ın katında bir ahd almış olan kimseden başkaları şefaat etme hakkına sahip olamayacaklardır. (Meryem 87) Allah’ın huzurunda şefaat fayda vermez. Ancak izin verdiği kimseninki müstesna! (Sebe 23) Onların Allah’ı bırakıp da taptıkları putlar, şefaat hakkına sahip değillerdir. Ancak bilerek hakka şahitlik edenler şefaat edebilir. (Zuhruf 86)
@@z-freezy3505 Güzeeel.Şimdi anlaştııık.Çok doğru söyledin ve senin bu yorumuna da katılıyorum delil olarak getirdiğin bütün ayetlere de canı gönülden iman ediyorum.İnsanları ve cinleri yalnızca ibadet etsinler diye yarattım ayetini de bu saydığın eyetlere ekleyelim şimdi.Sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar barınma ve meta'lanma vardır ayetini de ekleyelim.Bir de dünyada bizi unuttukları gibi biz de onları unutup yüz üstü bırakacağız ayetini ekleyelim.Bir de helallerin ve haramların yazılı olduğu ayetleri ekleyelim.Sonuç ne çıktı şimdi? İnsan sadece yemeden içmeden sadece ibadet etsin çıkmadı mesela.Şu çıktı: İnsan helalinden yesin içsin fakat asıl yaşama nedeni ibadettir bunu unutmasın.Sen ibadetini yap ecrini benden bekle zaten ben senin imanını kabul etmişsem terazide kurtulursun ve zorlandığın yerde şefaati falan da vesile eder gene de kurtarırım seni ama sen asıl görevini yap yoksa...Diye anlamak lazım.Şefaat yok demedik.Şefaat ya filaaaan diye dilenmek yok dedik.Çünkü şefaat ya falan ya filan demek ibadet değildir veya imanı arttıracak birşey değildir.Sen ibadetinle imanınla takvanla yine de hesap vakti zorlanırsan Allah bir vesile ile seni kurtarır.Burada ki marifet vesileyi kullananda değil vesileyi verendedir ve vermesi için senin bunu hak etmen lazım.Hak etmek de dünyadayken şefaat dilenmekle değil ibadet ve iman etmenle olur
Vehhabiler de aynı sizin gibi düşünüyor.. Şefaat ya resulullah demek niye yanlış olsun ki.. ALLAH cc Hz MUHAMMED sas efendimize bu hakk-ı vermiş ise. Ki vermiş. Ve bizler bu hakk-ı,onu kullanacak peygamber efendimiz 'den istememiz neden yanlış olsun ki. Öyle olmasa peygambere imanın ne anlamı kalır ki..
Allahin dini birdir Allah başka peygamber başka söylemez şaşırıyoruz ayet başka diyor hadis başka bizim bir tek kitabımız dinimiz var oda kuranikerim onda Allah ne diyorsa odur başka hiç kimse hiç bir şey söyleyemez peygamber dahi Rabbim diyorki sefaatin hepsi bana aittir bitti bizim inancimiz bu olmalı din gününün tek sahibi ve sefaatin tek sahibi Allah'tır.
Meryem suresi, 87. Rahmân’ın katında bir ahd edinmiş (söz ve izin almış) kimselerden başkaları şefaate mâlik olamazlar. (Âyet-i kerîme şefaat edene de, edilene de delâlet etmektedir. Şöyle ki: Başkalarına şefaat edecek olanlar, kişilerin kendilerince şefaatçi kabul ettikleri kimseler olmayıp, ancak Rahmân olan Allah’ın izin verdiği kimseler olacaktır. Şefaat edilecek olanlar ise Rahmân’dan izin alabilen yani dünyada iken Allah’a inanan, O’nun emir ve yasaklarını açıkta veya gizlide dışlamayan kimseler olacaktır.)
Hadisle kuran çelişmez ikisi de vahiy kaynaklıdır. Senin ilmin yetmemiştir ondan çelişti sanırsın. Allah hidayet etsin sana. Böyle sözler söyleme dinden saparsın. Hadis reddedenlerin imanı elden gider haberin olsun
@@redneckpower135 Bu çelişki ne o zaman ayetlerde apaçık kimse kimseye şefaat edemez diyor. Hadislerde size göre edilir diyor. Madem 2 vahiy var hangi vahye uyacağız. Benim bildiğim Kuran kerim var vahiy olarak ve onu insanlara kelime kelimesine ileten teblig eden bir Resul Muhammed As. Senin bahsettiğin vahiy hangisi aciklarmisin.
Aylardır sefaat olayını arastırıyorum valla cocugu hoca kıvırıyor ne diyor anlamıyorsun ama benim kalbimin mutmain oldugu bı nokta var sefaat hak ve bu hakka sahip olan insanlar Allah ıstedıgı vakitte sefaat edecekler ama kimi nekadar kurtaracak onu yine Allah bilecek
Meryem güvenir, bu dünyada insanlar birbirlerine şefaat edebilirler ama hesap günü hiç bir şekilde şefaat yoktur. Ancak hesaptan sonra Allahu Teâlânın söz verdiği, razı olduğu kimseler şefaatten yararlanmaya hak kazanacaklar. Yani şefaat etmek değil, yararlanmak var. "..şefaatin tümü Allahındır.." ayetini hatırlatırım.
şefaat cennete girdikten sonra ödül olarak bazı insanlara verilecek...mahşerde şefaat kesinlikle yok ayetler söylüyor.cennete veya cehenneme girecek olana ALLAHTAN başka kimse mudahale edemez hakkıda yetkiside yoktur....
kim kalpten Allaha ulasmayi dilerse.Allah onu mursidine gonderir.tovbesini mursidinden alinca aninda sefaat gerceklesir..mursidi önünde tövbe ettigi icin Allah onu bagisliyarak sefaat gerceklesmistir..
Şefaat ve Şirk − Evet, Bayram hediyesi ver de mutlu olalım.. − Bedenin yaşı vardır ama şuurun yaşı yoktur!.. Şuur yaşı, ilim yaşıdır!.. İlim yaşının ilerlemesi de ancak, Dünya’da sağlıklı yaşayabildiğin ve tefekkür edebildiğin kadardır... Öyle ise ilim yaşımızı, en kısa sürede en azamiye çıkartıp da ayrılmak Dünya’dan, en akıllıca iş olur gibime geliyor!.. “Dün dünde kaldı cancağızım” diyordu... Bugün yeniden başlamak lazım... Dün bana sordular sohbette... “Rasûlullâh’ın şefaati, ehli kebaire imiş; ne demek bu?” diye... “Ehli kebair” kimdir?.. Bu açıklamada iki şeyi iyi anlamak lazım, dedik... Bir, “ŞEFAAT” nedir?.. Nasıl olur?.. İki, “Kebair” nedir?.. Şefaat, sanılıyor ki, biri gelip koluna girip seni sürükleyecek; bir yere sokacak!.. Birisi koluna girip de, seni bir yere mi götürecek!?. Şefaat, Dünya’da var; âhirette var... Mahşerde var, cehennemde var... Rasûlullâh (aleyhisselâm)’ın şefaati var; evliyanın şefaati var; âlimlerin şefaati var... Nedir bu şefaat?.. Neye dönük bir şefaattir?.. Yalnızca cehennemden çıkmaya dönük bir şefaat mi?.. Günahların en büyüğü nedir?.. “İnneş şirke le zulmün azıym” (31.Lukmân: 13) “Kesinlikle şirk çok büyük bir zulümdür!” diyor âyet... Yani, “Allâh”ı, tanrı mesabesine koymak!.. Şirk budur!.. “Sizin için korktuğum gizli şirktir, artık açık şirk olmaz ümmetimde” diyor... Öyle ise Tanrıya tapmak “kebair”in ta kendisidir!.. Büyük günahların en başında gelen ve hepsinin kökenidir!.. Bütün günahların kökeninde de “Şirki hafî” yani “tanrıya inanmak” yatar!.. “Ey iman edenler... Allâh’a iman edin”; âyetindeki uyarı, Hz. Muhammed ve Kurân’a iman edip, henüz Tanrı anlayışından kurtulmamış olan SAHABEYE gelmişti... “Sahabe”, yani Allâh Rasûlü’nü gören(!)ler böyle olursa... Ya bizler?!. Allâh’a imanın yolu da, cehennemden kurtuluşun yolu da hep şirki hafîden kurtulmak için ŞEFAATE NAİL OLMAKTAN GEÇER!.. “Allâh izin vermedikçe ŞEFAAT edemez kimse...” (2.Bakara: 255) Âyetini; “TANRI izin vermedikçe ŞEFAAT edemez kimse” diye anlarsak... Cehennem ateşimiz kolay kolay sönmez bizim!.. Yanarız da yanarız! “Tanrı izin vermedikçe ŞEFAAT edemez kimse” cümlesi ile; “ALLÂH izin vermedikçe şefaat edemez kimse” cümlesi arasındaki fark nedir?.. Evimizdeki nesneyi, biz, Topkapı Sarayı’nın hazine dairesinde bile arasak bulamayız!.. Çünkü evimizde!.. Biz, “şefaati reddederken”; “şefaat nasıl ulaşır” bize?.. Basîretimizi örten perde örtülü olduğu sürece, biz nasıl şefaati görüp, şefaate ulaşabiliriz?.. “Tanrı”ya inanırken... “Tanrı”nın büyükelçi(!)sine ve “Arapça bilen Tanrı”nın “Arapça yazılı gönderilmiş” bir kitaptaki emirnamesine iman ederken!.. Türlü kerâmetleriyle âdeta bir sihirbaz gibi değneği ile bizi cehennemden kurtaracak “Tanrının Evliyası”na inanırken... Nasıl, ŞEFAAT bize ulaşır?.. Allâh (özümüzden), izin vermezken; içindeki, şefaati reddederken; kim şefaat edebilir ki!.. Basîretimizi örten perde nasıl kalkar da, şefaate ulaşırız biz!.. Ve böylece de, nasıl şirki hafîden arınıp; her şeyin hakikati ve varlığımızın kaynağı olan “ALLÂH İsmiyle İşaret Edilen”e iman edip; “Kur’ân”ı “OKU”ruz?.. “(Şirkten) arınmamışlar el sürmesin!” dendiği hâlde... Bize kalırsa... Önce, Allâh’tan (yani özünden gelen bir yolla) izin çıkıp, ŞEFAATE nail olmak gerek... Sonra şefaati değerlendirip, diğer âfakî perdelerden arınmak... Sonra da, nefsine bilincine-şuuruna-gerçek “Ben”ine zulmetmeyi terk etmek!.. Sen, nefsine sürekli zulmetmektesin; nefsinin, hakikatini yaşamasına engel olduğun sürece... Üstelik bu gerçeği bildiğin hâlde, çevrenle paylaşmıyorsan, o “en yakınım” dediklerine de zulmün en büyüğünü yapıyorsun! Ama ben istiyorum da olmuyor!.. Niye olmuyor?.. Muslukçuda pasta satılmaz!.. Bilgisayarcıda ayakkabı aranmaz!.. Şeytan, zâhirine bakıp Âdem’in, “İblis” oldu!.. Âdem’in, ilmine ve hakikatine bakıp Onu değerlendirebilseydi, bu sahnelenen oyun oynanmayacaktı zaten!.. Biz, yalnızca ilim için yaratıldık!.. İlmi de, ateşin arkasına koydu ki Allâh, korkaklar o ateşe “Nefsim yanmasın, yanarak arınmasın” diyerek yaklaşamasın da; böylece, yanma korkusuyla da lâyık olmadıklarını ele geçiremesinler diye... Ateşte benliğini yakma korkusunu atıp, içine dalabilenler; Deccal’in sağ yanındaki ateş “cehennemi”nden geçip, ilim ve irfan “cenneti”ne girebilirler!.. Korkuyu atamayanlar ise, ateşten geçemezler ve ilme irfana ulaşamazlar... Korkuyu atmak gerek!.. Yunus Emre’nin dediği “Ödünü sıdır “Şirki hafî”den kurtulduk mu?.. Vicdanımız cevap versin!.. “ALLÂH İsmiyle İşaret Edilen”in, bir “Tanrı” olmayıp; ne olduğunu fark edip; hiç olmazsa iman edebildik mi?.. O’nu her an ve her yerde görüp, dinleyebiliyor muyuz?.. Her dem O’nunla konuştuğumuzun farkında ve bilincinde miyiz?.. Şefaatin ulaşması için, önce uzatılanı geri çevirmemek gerek! Şefaat, cehennemden kurtulmak içindir; ki bu cehennemin Dünya bölümünde de olur, Âhiret bölümünde de!.. Şefaat, Allâh’a da ermek içindir!.. Ki bu da ancak Dünya’da iken ilmullâhın zâhir olduğu kişiyi bulmak ve onu değerlendirmekle mümkündür!.. Şefaat, kişinin yanlışlarda ısrarına yol açan, yanlışlarından dönmesine engel olan bilgi yetersizliğini ortadan kaldırıp, kişiyi o konuda bilgilendirmektir!.. Nebi ve Rasûllerin de, evliyanın da şefaati hep bu yoldadır... Kişi o bilgilerle kendinde arınmayı oluşturur ve yanmaktan kurtulur!.. Gereğini de yaşayarak (hem enfüsünde hem âfakında) bilinç boyutunda “Allâh”a erer!.. Öyle ise... Önce, “ötendeki TANRI” değil, özündeki “ALLÂH” izin verecek ki; sen o şefaate açık hâle geleceksin!.. Şefaati, def etmeyeceksin... Sonra o ŞEFAAT olan bilgiyi değerlendirecek, ilim doğrultusunda yaşayarak arınacaksın... Sonra da “şirki hafî” sona erip “ALLÂH”a ereceksin... Kısaca dünkü sorunun cevabı böyle idi... Bu konuyu etraflı düşünmek, tartışmak ve anlamak, “şefaat” kapısının açılması demektir, umarım!.. Hakkınızı helal edin bir kusur ettiysek bilmeyerek!.. Vicdanınızla başbaşasınız... “...Bilincin bu aşamada, yaptıklarının sonucunun ne olduğunu görmeye yeterlidir.”(17.İsra’: 14) − İnşâallâh, bunlar bizim yitiğimizdi; yeniden buldurdunuz!.. Malımız olarak kullanırız; kullanmada da devamlılık için dua bekleriz... Bir de bu aciden bakin..
İsra Suresi'nin 79. Ayeti şöyledir: "Umulur ki Rabbin seni Makam-ı Mahmud'a eriştirir." Gelecekte Hz. Peygamber'e verileceği vaat edilen bu makam nedir? Hz. Peygamberimiz'e (s.a.v.) bu ayette vaat edilen bu makam soruluyor: Kendisi: Ümmetimden günah işleyenlere yapacağım şefaat makamıdır buyuruyor.
İSRA 79 DA SANA HAS OLMAK ÜZERE GECE NAMAZI KIL EMRİNDEN SONRA GELEN MAKAM I MAHMUT SULTANLIK MAKAMIDIR. PEYGAMBERİMİZ MEDİNE DE KURULAN DEVLETİN BAŞINA BAŞKAN OLARAK GEÇMİŞ VE RABİMİN VAAT ETTİĞİ MAKAMI MAHMUT MÜŞDESİ GERÇEKLEŞMİŞTİR. ŞEFAT MAKAMI DEĞİLDİR.
ama rasulullah(s.a.v) ogle namazinin ilk sunnetini kilana,azan arkasindan Allahumme Rabbe... duasini okuyana ve.s sefatim vacib olur anlamindaki hadisleri nasil anliyalim?tam dogrusunu bilmedigim icin yazdim
kardeşim hadislerin onbinlercesi uydurulmuştur..şıhlar yani tarikat seyhleri müritlerine şefaat edeceklerini söylerler.hepsi söyler bunu..ayetlerde kesinlikle reddedildiği için uydurma hadisler yayarak,birde onu arapça söyleyerek gerçekmiş gibi göstermeye çalışırlar..en kesin ve en net ifadesi zümer 43 ve 44 ayetlerdedir ve kesinlikle şefaatin tamamı sadece allaha aittir demektedir.zümer43 te yoksa onlar allahtan başka şefaatçilermi edindiler..ayet aynen böyle.
BOYUK YANLIS DAKIA 4:29 - 4:50 O OKUDUGUN DENILEN HADIS TUMMU YALAN , PAYGEMBERIMIZE IFTIRA VE ALLAH VE KURAANINA BIR TEKZIBTIR! * BAK ALLAH C.C. PAYGEMBERE O SEFAAT HAKKI VERMIYUR VE ONDAN MENEDIYU:- سُوۡرَةُ آل عِمرَان إِنَّ ٱلدِّينَ عِندَ ٱللَّهِ ٱلۡإِسۡلَـٰمُۗ وَمَا ٱخۡتَلَفَ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡكِتَـٰبَ إِلَّا مِنۢ بَعۡدِ مَا جَآءَهُمُ ٱلۡعِلۡمُ بَغۡيَۢا بَيۡنَهُمۡۗ وَمَن يَكۡفُرۡ بِـَٔايَـٰتِ ٱللَّهِ فَإِنَّ ٱللَّهَ سَرِيعُ ٱلۡحِسَابِ (١٩) Surah Al-E-Imran Allah nezdinde hak din İslâm`dır. Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah`ın âyetlerini inkar edenler bilmelidirler ki Allah`ın hesabı çok çabuktur. (19 * BU HALDE PAYGEMBER NASIL VE HANGI CURETTE ALLAH KARSI GELEBILIR VE SEFAAT HAKKI ISTEYE BILIR?! ----------------- BASKA TORLU INANIRSINIZ FASIK VE ZINDIK OLURSUNUZ! SIZI IHTAR EDIYURUM! ALLAH C.C. ANCAK BAZI MELEKLERE O SEFAAT HAKKI VERECEK BOYURURUR KURAANDA. SELAM
Hayatınızda torpil kullanmadığınz alan yok bir işiniz rast gitsin diye yapamayacağnz dalkavukluk yok İnsanlar Allahın en sevgili kulunu duasında onün yüzü suyu hürmetine duasına aracı kılıp daha iyi bir yoldan Allahtan birşeyler dilemesi neden biryerinize batıyor
İlahiyatın kapıları dibine kadar açık puanını tutturan şeytanın dölümü yahudimi hristiyan mı rafızi mi farketmez sonuçta aha böyle toplumun karşısına çıkacak mallar olur.....
Allah'ın azabından peygamber bile kurtaramaz (Zümer19) Allah'tan başka şefaatçi yoktur (Enam51,70,Secde4)Şefaat kabul edilmez(Bakara48,123,254) Şefaat fayda vermez (Sebe23) O gün kimse kimseye yardım edemez (İnfitar19) Allah hükümde ortağı bulunmayandır (Kehf26) Şefaat hakka şahitliktir(Zuhruf86)güzel sözdür(Taha109) Doğruyu söylemektir (Sebe23) İsa Nebinin Allah'ın birligine tanıklık etmesi,Muhammed Nebinin benim halkım kuranı terk etti (Furkan33) demesi birer şefaattir. hakka şahitliktir.
Tevhid Adalet: COK YASA MUSLIMAN KARDES! YAZDIGIN TAM DURUDUR! KURAAN 39 ( (Zümer19) ALLAH C.C ACIKCA O SEFAAT HIKI PAYGEMBERIMIZDEN MENEDIYUR! * ANCAK MUSLIMANLARIN %99 YALAN VE IFTIRA DENILEN HADISLERI INANIYURLAR VE KURAANDAN O YALANLARI TERCIH EDERLER! BUHARI VE MUSLIM ALLAHTAN FAZLA INANIYURLAR VE ONLARIN KITABI KURAANDAN COK DEHA FAZLA INANIYURLAR YAZIKKI! SEN ILK DEFAA SEFAATI ANLAYAN BIR TURK MUSLIMAN YASLIYURUM! ALLAHA DUA EDERIM IKIMIZ CENNETTE BOLUSALIK KARDES! SELAM SANA
Yine de sanki Allah tan daha çok merhametli ariyormuş gibi kpnuşuyorsunuz buda yaman bir çelişki değilmi? Lütfen bu insanlara daha açik ve berrak konuşun üzerinizde çoook büyük veballer var neden hoca olarak konuşuyorsunuz ,Peygamber sa in kizina söylediği çoook açik ve nett daha ne ariyorsunuz Sadece Allah a dayanip güvenelim. Peygamberi n ahlakiyla da ahlaklanim inşaAllah
Allah Allah ula sersem ulan sersem peygamber efendimiz bana verildi şefaat yetkisi diyor kaç hadiste sen yok diyorsun kime inanalım bu dini niye saptiriyorsun
Bu adam kabir azabı na inan mıyor hadislere inanmıyor peyğan ber efendimiz in şefaat edemez diyor Allah cc şehitlere bile şefaat hakı vermiş peyğan ber efendimiz niye vermesin
Hoca Sen kendinde dedinki PEYGAMBER EFENDİMİZ dünyadaki duasını o güne saklamışki ümmeti icin ALLAH'tan Şefaat dileyecek ve ALLAH onun dileğini kabul edecek . Peki nasıl oluyorda Şefaat ya RASULLALLAH Dememiz şike giriyor . O halde Mahşerde de ona gidip Şefaat isteyemeyecez cunki senin tabiriyle öylede şirk olmuyormu?
ALLAHLA KUL ARASIN HEÇ KİMSEYİ KOYMAK OLMAZ ALLAH BİZE ŞAH DAMARIMIZDAN YAKIN BİZE BİZDENDE YAKIN ARCI BİZİM NEYİMİZE GEREK AYIP BÖYÜK ŞİRK
Gardaşım Allah sana şah damarından daha yakın ama sen ona o kadar yakınmısın
Allahtan başkasından şefaat istemek şirk tir.
Deki ::::Şefaat yetkisi tümüyle Allah’ın elindedir ( Zümer39/44)
Ya ilknur. Şirk falan gibi fetvaları nasıl boyle kolay veriyorsun ya? 28 yerde.bahsedilen bir konu hakkinda arastirma.yapmadan tek.ayetten hüküm cikarmak olur mu?
@@z-freezy3505 Hükmü kuranda açık olmayan konularda alimler deliller toparlayarak fetva çıkarırlar.Ama hükmu açık olan bir şeye fetvaya gerek yoktur.Hırsızın elini kesin.Bittiii.Fetvalık bir durum yok.Şirkle ilgili de ayetler var. Ayette bahsedilen o adamların yaptığı şeylerden birisini yaptınmı bittiii.Fetvaya gerek yok.
@@haruncoban4594 kardeşim kuran kendini tefsir etmektedir. O yüzden bir konu hakkında hüküm çıkartmak için tek bir ayete başvuramayız. Ustelik şefaati şahıstan istemiyor ki kimse. Allahtan istiyoruz şefaati ki, izin verdikleri kullari araciyla ahirette bizi mağfiret etsin. Şefaati bunca ulemadan kimse reddetmedi. Ben ilahiyat okuyorum. Yıllardır islami ilimlerle meşgulum. Bir tane kaynakta inkarına dair delile rastlamadım. Şefaate inanmamak çok tehlikeli bir durumdur efendi kardeşim. Hadislerde şefaat konusu çokca gecmistir.
Ben yine de ayetler paylaşayım.
Konu tartışmaya açık değil kardeşim. Şefaat haktır.
Allah’ın izni olmadan huzurunda şefaat edecek olan kimdir? (Bakara 255)
O’nun izni olması müstesna, şefaat edecek yoktur. (Yunus 3)
Onlar, Allah’ın razı olduğu kimseden başkasına şefaat etmezler. (Enbiya 28)
O gün, Rahman’ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimselerden başkasına şefaat fayda vermez. (Taha 109)
(O gün) Rahman (olan Allah)’ın katında bir ahd almış olan kimseden başkaları şefaat etme hakkına sahip olamayacaklardır. (Meryem 87)
Allah’ın huzurunda şefaat fayda vermez. Ancak izin verdiği kimseninki müstesna! (Sebe 23)
Onların Allah’ı bırakıp da taptıkları putlar, şefaat hakkına sahip değillerdir. Ancak bilerek hakka şahitlik edenler şefaat edebilir. (Zuhruf 86)
@@z-freezy3505 Güzeeel.Şimdi anlaştııık.Çok doğru söyledin ve senin bu yorumuna da katılıyorum delil olarak getirdiğin bütün ayetlere de canı gönülden iman ediyorum.İnsanları ve cinleri yalnızca ibadet etsinler diye yarattım ayetini de bu saydığın eyetlere ekleyelim şimdi.Sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar barınma ve meta'lanma vardır ayetini de ekleyelim.Bir de dünyada bizi unuttukları gibi biz de onları unutup yüz üstü bırakacağız ayetini ekleyelim.Bir de helallerin ve haramların yazılı olduğu ayetleri ekleyelim.Sonuç ne çıktı şimdi? İnsan sadece yemeden içmeden sadece ibadet etsin çıkmadı mesela.Şu çıktı: İnsan helalinden yesin içsin fakat asıl yaşama nedeni ibadettir bunu unutmasın.Sen ibadetini yap ecrini benden bekle zaten ben senin imanını kabul etmişsem terazide kurtulursun ve zorlandığın yerde şefaati falan da vesile eder gene de kurtarırım seni ama sen asıl görevini yap yoksa...Diye anlamak lazım.Şefaat yok demedik.Şefaat ya filaaaan diye dilenmek yok dedik.Çünkü şefaat ya falan ya filan demek ibadet değildir veya imanı arttıracak birşey değildir.Sen ibadetinle imanınla takvanla yine de hesap vakti zorlanırsan Allah bir vesile ile seni kurtarır.Burada ki marifet vesileyi kullananda değil vesileyi verendedir ve vermesi için senin bunu hak etmen lazım.Hak etmek de dünyadayken şefaat dilenmekle değil ibadet ve iman etmenle olur
@@haruncoban4594 evet kardeşim Allah razı olsun
Vehhabiler de aynı sizin gibi düşünüyor..
Şefaat ya resulullah demek niye yanlış olsun ki..
ALLAH cc Hz MUHAMMED sas efendimize bu hakk-ı vermiş ise. Ki vermiş. Ve bizler bu hakk-ı,onu kullanacak peygamber efendimiz 'den istememiz neden yanlış olsun ki.
Öyle olmasa peygambere imanın ne anlamı kalır ki..
Vahabi ne demek kardeş?
Kafirlere şefaat yoktur.Fakat müminlere şefaat vardır. Bunu ayırt etmek zorundayız.
Allahin dini birdir Allah başka peygamber başka söylemez şaşırıyoruz ayet başka diyor hadis başka bizim bir tek kitabımız dinimiz var oda kuranikerim onda Allah ne diyorsa odur başka hiç kimse hiç bir şey söyleyemez peygamber dahi Rabbim diyorki sefaatin hepsi bana aittir bitti bizim inancimiz bu olmalı din gününün tek sahibi ve sefaatin tek sahibi Allah'tır.
Meryem suresi,
87. Rahmân’ın katında bir ahd edinmiş (söz ve izin almış) kimselerden başkaları şefaate mâlik olamazlar.
(Âyet-i kerîme şefaat edene de, edilene de delâlet etmektedir. Şöyle ki: Başkalarına şefaat edecek olanlar, kişilerin kendilerince şefaatçi kabul ettikleri kimseler olmayıp, ancak Rahmân olan Allah’ın izin verdiği kimseler olacaktır. Şefaat edilecek olanlar ise Rahmân’dan izin alabilen yani dünyada iken Allah’a inanan, O’nun emir ve yasaklarını açıkta veya gizlide dışlamayan kimseler olacaktır.)
Hadisle kuran çelişmez ikisi de vahiy kaynaklıdır. Senin ilmin yetmemiştir ondan çelişti sanırsın. Allah hidayet etsin sana. Böyle sözler söyleme dinden saparsın. Hadis reddedenlerin imanı elden gider haberin olsun
@@redneckpower135 Bu çelişki ne o zaman ayetlerde apaçık kimse kimseye şefaat edemez diyor.
Hadislerde size göre edilir diyor. Madem 2 vahiy var hangi vahye uyacağız.
Benim bildiğim Kuran kerim var vahiy olarak ve onu insanlara kelime kelimesine ileten teblig eden bir Resul Muhammed As.
Senin bahsettiğin vahiy hangisi aciklarmisin.
Aylardır sefaat olayını arastırıyorum valla cocugu hoca kıvırıyor ne diyor anlamıyorsun ama benim kalbimin mutmain oldugu bı nokta var sefaat hak ve bu hakka sahip olan insanlar Allah ıstedıgı vakitte sefaat edecekler ama kimi nekadar kurtaracak onu yine Allah bilecek
Meryem güvenir, bu dünyada insanlar birbirlerine şefaat edebilirler ama hesap günü hiç bir şekilde şefaat yoktur. Ancak hesaptan sonra Allahu Teâlânın söz verdiği, razı olduğu kimseler şefaatten yararlanmaya hak kazanacaklar. Yani şefaat etmek değil, yararlanmak var. "..şefaatin tümü Allahındır.." ayetini hatırlatırım.
HOCANIN DEDİĞİNİ ANLAMAK İÇİN AZDA OLSA İLM LAZIM.
şefaat cennete girdikten sonra ödül olarak bazı insanlara verilecek...mahşerde şefaat kesinlikle yok ayetler söylüyor.cennete veya cehenneme girecek olana ALLAHTAN başka kimse mudahale edemez hakkıda yetkiside yoktur....
Nerde geçiyor bu. Şefaat cennete girdikten sonra ödül olarak verileceği?
kim kalpten Allaha ulasmayi dilerse.Allah onu mursidine gonderir.tovbesini mursidinden alinca aninda sefaat gerceklesir..mursidi önünde tövbe ettigi icin Allah onu bagisliyarak sefaat gerceklesmistir..
hoca yanlisi düzelteyim derken.yankisi anlatiyorsun.fatiha suresindeki istiane mürsidimizi istemektir.hacet namaziyla mursidinizi Alahtan isteyin buyuruyor.sefaat murside insan arasindaki tövbedir.biat etmektir.dogrusuda budur..
Şefaat ve Şirk
− Evet, Bayram hediyesi ver de mutlu olalım..
− Bedenin yaşı vardır ama şuurun yaşı yoktur!.. Şuur yaşı, ilim yaşıdır!.. İlim yaşının ilerlemesi de ancak, Dünya’da sağlıklı yaşayabildiğin ve tefekkür edebildiğin kadardır...
Öyle ise ilim yaşımızı, en kısa sürede en azamiye çıkartıp da ayrılmak Dünya’dan, en akıllıca iş olur gibime geliyor!.. “Dün dünde kaldı cancağızım” diyordu... Bugün yeniden başlamak lazım...
Dün bana sordular sohbette... “Rasûlullâh’ın şefaati, ehli kebaire imiş; ne demek bu?” diye...
“Ehli kebair” kimdir?..
Bu açıklamada iki şeyi iyi anlamak lazım, dedik...
Bir, “ŞEFAAT” nedir?.. Nasıl olur?..
İki, “Kebair” nedir?..
Şefaat, sanılıyor ki, biri gelip koluna girip seni sürükleyecek; bir yere sokacak!..
Birisi koluna girip de, seni bir yere mi götürecek!?.
Şefaat, Dünya’da var; âhirette var... Mahşerde var, cehennemde var...
Rasûlullâh (aleyhisselâm)’ın şefaati var; evliyanın şefaati var; âlimlerin şefaati var...
Nedir bu şefaat?.. Neye dönük bir şefaattir?.. Yalnızca cehennemden çıkmaya dönük bir şefaat mi?..
Günahların en büyüğü nedir?..
“İnneş şirke le zulmün azıym” (31.Lukmân: 13)
“Kesinlikle şirk çok büyük bir zulümdür!” diyor âyet...
Yani, “Allâh”ı, tanrı mesabesine koymak!.. Şirk budur!..
“Sizin için korktuğum gizli şirktir, artık açık şirk olmaz ümmetimde” diyor...
Öyle ise Tanrıya tapmak “kebair”in ta kendisidir!.. Büyük günahların en başında gelen ve hepsinin kökenidir!..
Bütün günahların kökeninde de “Şirki hafî” yani “tanrıya inanmak” yatar!..
“Ey iman edenler... Allâh’a iman edin”; âyetindeki uyarı, Hz. Muhammed ve Kurân’a iman edip, henüz Tanrı anlayışından kurtulmamış olan SAHABEYE gelmişti... “Sahabe”, yani Allâh Rasûlü’nü gören(!)ler böyle olursa... Ya bizler?!.
Allâh’a imanın yolu da, cehennemden kurtuluşun yolu da hep şirki hafîden kurtulmak için ŞEFAATE NAİL OLMAKTAN GEÇER!..
“Allâh izin vermedikçe ŞEFAAT edemez kimse...” (2.Bakara: 255)
Âyetini; “TANRI izin vermedikçe ŞEFAAT edemez kimse” diye anlarsak... Cehennem ateşimiz kolay kolay sönmez bizim!.. Yanarız da yanarız!
“Tanrı izin vermedikçe ŞEFAAT edemez kimse” cümlesi ile; “ALLÂH izin vermedikçe şefaat edemez kimse” cümlesi arasındaki fark nedir?..
Evimizdeki nesneyi, biz, Topkapı Sarayı’nın hazine dairesinde bile arasak bulamayız!.. Çünkü evimizde!..
Biz, “şefaati reddederken”; “şefaat nasıl ulaşır” bize?..
Basîretimizi örten perde örtülü olduğu sürece, biz nasıl şefaati görüp, şefaate ulaşabiliriz?..
“Tanrı”ya inanırken... “Tanrı”nın büyükelçi(!)sine ve “Arapça bilen Tanrı”nın “Arapça yazılı gönderilmiş” bir kitaptaki emirnamesine iman ederken!.. Türlü kerâmetleriyle âdeta bir sihirbaz gibi değneği ile bizi cehennemden kurtaracak “Tanrının Evliyası”na inanırken... Nasıl, ŞEFAAT bize ulaşır?..
Allâh (özümüzden), izin vermezken; içindeki, şefaati reddederken; kim şefaat edebilir ki!.. Basîretimizi örten perde nasıl kalkar da, şefaate ulaşırız biz!.. Ve böylece de, nasıl şirki hafîden arınıp; her şeyin hakikati ve varlığımızın kaynağı olan “ALLÂH İsmiyle İşaret Edilen”e iman edip; “Kur’ân”ı “OKU”ruz?.. “(Şirkten) arınmamışlar el sürmesin!” dendiği hâlde...
Bize kalırsa... Önce, Allâh’tan (yani özünden gelen bir yolla) izin çıkıp, ŞEFAATE nail olmak gerek... Sonra şefaati değerlendirip, diğer âfakî perdelerden arınmak... Sonra da, nefsine bilincine-şuuruna-gerçek “Ben”ine zulmetmeyi terk etmek!..
Sen, nefsine sürekli zulmetmektesin; nefsinin, hakikatini yaşamasına engel olduğun sürece...
Üstelik bu gerçeği bildiğin hâlde, çevrenle paylaşmıyorsan, o “en yakınım” dediklerine de zulmün en büyüğünü yapıyorsun!
Ama ben istiyorum da olmuyor!..
Niye olmuyor?..
Muslukçuda pasta satılmaz!.. Bilgisayarcıda ayakkabı aranmaz!..
Şeytan, zâhirine bakıp Âdem’in, “İblis” oldu!.. Âdem’in, ilmine ve hakikatine bakıp Onu değerlendirebilseydi, bu sahnelenen oyun oynanmayacaktı zaten!..
Biz, yalnızca ilim için yaratıldık!..
İlmi de, ateşin arkasına koydu ki Allâh, korkaklar o ateşe “Nefsim yanmasın, yanarak arınmasın” diyerek yaklaşamasın da; böylece, yanma korkusuyla da lâyık olmadıklarını ele geçiremesinler diye...
Ateşte benliğini yakma korkusunu atıp, içine dalabilenler; Deccal’in sağ yanındaki ateş “cehennemi”nden geçip, ilim ve irfan “cenneti”ne girebilirler!.. Korkuyu atamayanlar ise, ateşten geçemezler ve ilme irfana ulaşamazlar... Korkuyu atmak gerek!..
Yunus Emre’nin dediği “Ödünü sıdır
“Şirki hafî”den kurtulduk mu?.. Vicdanımız cevap versin!..
“ALLÂH İsmiyle İşaret Edilen”in, bir “Tanrı” olmayıp; ne olduğunu fark edip; hiç olmazsa iman edebildik mi?.. O’nu her an ve her yerde görüp, dinleyebiliyor muyuz?.. Her dem O’nunla konuştuğumuzun farkında ve bilincinde miyiz?..
Şefaatin ulaşması için, önce uzatılanı geri çevirmemek gerek!
Şefaat, cehennemden kurtulmak içindir; ki bu cehennemin Dünya bölümünde de olur, Âhiret bölümünde de!..
Şefaat, Allâh’a da ermek içindir!.. Ki bu da ancak Dünya’da iken ilmullâhın zâhir olduğu kişiyi bulmak ve onu değerlendirmekle mümkündür!..
Şefaat, kişinin yanlışlarda ısrarına yol açan, yanlışlarından dönmesine engel olan bilgi yetersizliğini ortadan kaldırıp, kişiyi o konuda bilgilendirmektir!..
Nebi ve Rasûllerin de, evliyanın da şefaati hep bu yoldadır...
Kişi o bilgilerle kendinde arınmayı oluşturur ve yanmaktan kurtulur!.. Gereğini de yaşayarak (hem enfüsünde hem âfakında) bilinç boyutunda “Allâh”a erer!..
Öyle ise...
Önce, “ötendeki TANRI” değil, özündeki “ALLÂH” izin verecek ki; sen o şefaate açık hâle geleceksin!.. Şefaati, def etmeyeceksin...
Sonra o ŞEFAAT olan bilgiyi değerlendirecek, ilim doğrultusunda yaşayarak arınacaksın...
Sonra da “şirki hafî” sona erip “ALLÂH”a ereceksin...
Kısaca dünkü sorunun cevabı böyle idi... Bu konuyu etraflı düşünmek, tartışmak ve anlamak, “şefaat” kapısının açılması demektir, umarım!..
Hakkınızı helal edin bir kusur ettiysek bilmeyerek!..
Vicdanınızla başbaşasınız...
“...Bilincin bu aşamada, yaptıklarının sonucunun ne olduğunu görmeye yeterlidir.”(17.İsra’: 14)
− İnşâallâh, bunlar bizim yitiğimizdi; yeniden buldurdunuz!.. Malımız olarak kullanırız; kullanmada da devamlılık için dua bekleriz...
Bir de bu aciden bakin..
İsra Suresi'nin 79. Ayeti şöyledir: "Umulur ki Rabbin seni Makam-ı Mahmud'a eriştirir."
Gelecekte Hz. Peygamber'e verileceği vaat edilen bu makam nedir?
Hz. Peygamberimiz'e (s.a.v.) bu ayette vaat edilen bu makam soruluyor:
Kendisi: Ümmetimden günah işleyenlere yapacağım şefaat makamıdır buyuruyor.
İSRA 79 DA SANA HAS OLMAK ÜZERE GECE NAMAZI KIL EMRİNDEN SONRA GELEN MAKAM I MAHMUT SULTANLIK MAKAMIDIR. PEYGAMBERİMİZ MEDİNE DE KURULAN DEVLETİN BAŞINA BAŞKAN OLARAK GEÇMİŞ VE RABİMİN VAAT ETTİĞİ MAKAMI MAHMUT MÜŞDESİ GERÇEKLEŞMİŞTİR. ŞEFAT MAKAMI DEĞİLDİR.
ama rasulullah(s.a.v) ogle namazinin ilk sunnetini kilana,azan arkasindan Allahumme Rabbe... duasini okuyana ve.s sefatim vacib olur anlamindaki hadisleri nasil anliyalim?tam dogrusunu bilmedigim icin yazdim
kardeşim hadislerin onbinlercesi uydurulmuştur..şıhlar yani tarikat seyhleri müritlerine şefaat edeceklerini söylerler.hepsi söyler bunu..ayetlerde kesinlikle reddedildiği için uydurma hadisler yayarak,birde onu arapça söyleyerek gerçekmiş gibi göstermeye çalışırlar..en kesin ve en net ifadesi zümer 43 ve 44 ayetlerdedir ve kesinlikle şefaatin tamamı sadece allaha aittir demektedir.zümer43 te yoksa onlar allahtan başka şefaatçilermi edindiler..ayet aynen böyle.
Şéfatai inakar edene şéfaat yoktur .şefaat haktır ve ALLAH C.C BAŞTA Hz peygamber efendimiz olmakla beraber dilediğini şéfatai vereçektir.
BOYUK YANLIS DAKIA 4:29 - 4:50
O OKUDUGUN DENILEN HADIS TUMMU YALAN , PAYGEMBERIMIZE IFTIRA VE ALLAH VE KURAANINA BIR TEKZIBTIR!
* BAK ALLAH C.C. PAYGEMBERE O SEFAAT HAKKI VERMIYUR VE ONDAN MENEDIYU:-
سُوۡرَةُ آل عِمرَان
إِنَّ ٱلدِّينَ عِندَ ٱللَّهِ ٱلۡإِسۡلَـٰمُۗ وَمَا ٱخۡتَلَفَ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡكِتَـٰبَ إِلَّا مِنۢ بَعۡدِ مَا جَآءَهُمُ ٱلۡعِلۡمُ بَغۡيَۢا بَيۡنَهُمۡۗ وَمَن يَكۡفُرۡ بِـَٔايَـٰتِ ٱللَّهِ فَإِنَّ ٱللَّهَ سَرِيعُ ٱلۡحِسَابِ (١٩)
Surah Al-E-Imran
Allah nezdinde hak din İslâm`dır. Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah`ın âyetlerini inkar edenler bilmelidirler ki Allah`ın hesabı çok çabuktur. (19
* BU HALDE PAYGEMBER NASIL VE HANGI CURETTE ALLAH KARSI GELEBILIR VE SEFAAT HAKKI ISTEYE BILIR?!
-----------------
BASKA TORLU INANIRSINIZ FASIK VE ZINDIK OLURSUNUZ!
SIZI IHTAR EDIYURUM!
ALLAH C.C. ANCAK BAZI MELEKLERE O SEFAAT HAKKI VERECEK BOYURURUR KURAANDA.
SELAM
Hayatınızda torpil kullanmadığınz alan yok bir işiniz rast gitsin diye yapamayacağnz dalkavukluk yok İnsanlar Allahın en sevgili kulunu duasında onün yüzü suyu hürmetine duasına aracı kılıp daha iyi bir yoldan Allahtan birşeyler dilemesi neden biryerinize batıyor
İlahiyatın kapıları dibine kadar açık puanını tutturan şeytanın dölümü yahudimi hristiyan mı rafızi mi farketmez sonuçta aha böyle toplumun karşısına çıkacak mallar olur.....
Allah'ın azabından peygamber bile kurtaramaz (Zümer19) Allah'tan başka şefaatçi yoktur (Enam51,70,Secde4)Şefaat kabul edilmez(Bakara48,123,254) Şefaat fayda vermez (Sebe23) O gün kimse kimseye yardım edemez (İnfitar19) Allah hükümde ortağı bulunmayandır (Kehf26) Şefaat hakka şahitliktir(Zuhruf86)güzel sözdür(Taha109) Doğruyu söylemektir (Sebe23) İsa Nebinin Allah'ın birligine tanıklık etmesi,Muhammed Nebinin benim halkım kuranı terk etti (Furkan33) demesi birer şefaattir. hakka şahitliktir.
Tevhid Adalet: COK YASA MUSLIMAN KARDES!
YAZDIGIN TAM DURUDUR!
KURAAN 39 ( (Zümer19) ALLAH C.C ACIKCA O SEFAAT HIKI PAYGEMBERIMIZDEN MENEDIYUR!
* ANCAK MUSLIMANLARIN %99 YALAN VE IFTIRA DENILEN HADISLERI INANIYURLAR VE KURAANDAN O YALANLARI TERCIH EDERLER!
BUHARI VE MUSLIM ALLAHTAN FAZLA INANIYURLAR VE ONLARIN KITABI KURAANDAN COK DEHA FAZLA INANIYURLAR YAZIKKI!
SEN ILK DEFAA SEFAATI ANLAYAN BIR TURK MUSLIMAN YASLIYURUM!
ALLAHA DUA EDERIM IKIMIZ CENNETTE BOLUSALIK KARDES!
SELAM SANA
agzina saglik hocam
Yine de sanki Allah tan daha çok merhametli ariyormuş gibi kpnuşuyorsunuz buda yaman bir çelişki değilmi? Lütfen bu insanlara daha açik ve berrak konuşun üzerinizde çoook büyük veballer var neden hoca olarak konuşuyorsunuz ,Peygamber sa in kizina söylediği çoook açik ve nett daha ne ariyorsunuz Sadece Allah a dayanip güvenelim. Peygamberi n ahlakiyla da ahlaklanim inşaAllah
Bu dediğine göre Allahtan başkasına güvenmek şirktir. Annene babana eşine vs
Git işine ya!
Şafağın tek yetkilisi Allahtır.
Yüzünden gurur ve kibir akıyor
Allah Allah ula sersem ulan sersem peygamber efendimiz bana verildi şefaat yetkisi diyor kaç hadiste sen yok diyorsun kime inanalım bu dini niye saptiriyorsun
Yarın öbür gün kabir azabınıda inkar edersiniz
Ediyorlar zaten şehitler bile şefaatçi dir bunlar inkar ediyor
Memo Merco aynen öyle doğru söylüyorsun
Bu adam kabir azabı na inan mıyor hadislere inanmıyor peyğan ber efendimiz in şefaat edemez diyor Allah cc şehitlere bile şefaat hakı vermiş peyğan ber efendimiz niye vermesin
Bunlar bunun ğibiler dini kendine ğöre yorumluyor
Eh
sefaat tamamen sirktir.allah ile kul araya araci koymaktir....
Fetoyu özledin mi...?😀
Sen de diğerleri gibi boş beleşsin
Hoca
Sen kendinde dedinki
PEYGAMBER EFENDİMİZ dünyadaki duasını o güne saklamışki ümmeti icin ALLAH'tan Şefaat dileyecek ve ALLAH onun dileğini kabul edecek . Peki nasıl oluyorda Şefaat ya RASULLALLAH Dememiz şike giriyor .
O halde Mahşerde de ona gidip Şefaat isteyemeyecez cunki senin tabiriyle öylede şirk olmuyormu?