Видео

90 yilari bilen biri olarak prestij muzik acilmadan önce adi zaten nokta di ve aslinda mustafa topaloglu acmisti kardesine zaten bunlari es gecmisler ama ben cok bu filme degil de sizin bu videonuza ve film hakkinda konusmaniza acikcasi bir analiz cekmek isterim 25 senedir bir mahsuncu hayrani olarak

Ama Tatlises in hakkini biryerde yemeyelim. Yillar evvel kliplere masraf yapilmaya degmez deyip bunu aciklamisti. O yillarda kliplere cok önem verirlirken Tatlises kliplerin capuk unutup gidigini söylemisti.

Bu filmin bir özelligide Ilyas Salman olmus bence. Salman o yillara kadar ünlü filmlerinde hep saf namuslu karakterleri canlandirmis ve insanlarin aklinda Bilo karakteri olarak sevilmistir. Bu filmde o karakterinde pek masum olmadigini gercek hayatdaki oldugu gibi göstermistir. Yesilcam belkide cikarcilik yapip yillarca yoksul insanlari hep apartili iyi göstermistir cogunluk olarak filmlerinde. Belkide tek senaryo yazari Umur Bugay bu konuya farkli bakmis ve filmlerinde ve dizilerinde yoksullari daha gercekti göstermistir. Bu yapimlar komedi yani insanlari güldürmek amaciyla yapilmis olmasina ragmen ben örnegin Bizimkiler deki karakterleri gercekti bulurum. Köylü fakir karakterler ve hatta arabesk türkücüler yesilcam filmlerinde cogunlukla hep iyi gösterildiginden dolayi böyle bir film insanlari zaminda sok etmis ola bilir. Salman gerci bazi video filmlerindede kötü cikarci karakterler canlandirmistir ama bu film gercekti oldugundan daha etkili olmustur bence.

Kardesim bu filmin en büyük özellige bence ortak yapim olmasi. Yesilcam imkanlariyla bu filmdeki bazi sahneleri cekmeye imkan yoktu. Hele ki bir yol filmini cekmek zor bir is olurdu. Cekilseydi bile cok kaliteli olmazdi o sahneler bence. Filmin konusuda iyi ama sonuc olarak para olmayinca iyi bir film yapmak zor bir is bence. Cüneyt Arkin in Battal Gazi veya Kara Murat filmleri mesela ortak yapimlar olsaydi yani sadece yesilcam filmi olarak degilde fransiz veya almanlarla ortak yapimlar olarak yapilsaydi onlarda cok büyük ilgi görürdü ve yillarca üzerine konusalan filmleri olururdu. Sergio Leone bile en iyi filmlerini ortak yapimlar olarak yapa bildi. Ayrica Yilmaz Güney in senaryolarini yazdigi örnegin Yol filmi bile yesilcam kalitesinden yüksek diye bu kadar önemsendi. Senaryo Yönetmen elbette önemli ama sonuc olarak para olmayinca filmler ne kadar iyi yapilirsa yapilsin pek ciddiye alinmiyor. Tunc Okan bu filmi yesilcam imkanlariyla yapsaydi mesela bence fazla konusalan bir film olmazdi. Ama bu film icinde galiba para yetmemis ve film anca birkac yil sonra gösterile bilinmis.

Videoyu baştan sona izleyemedim ama benim için gibi, sınıfsal veda ve diğer bölümler olmak üzere ikiye ayrılıyor. Keşle bu seçtiğiniz bölümleri video Text olarak timeline ile gitseydiniz

Kendi kişisel top 10 listem; 10. Orta Yaş Krizi 9. Şadan 8. Defter 7. Gülnuray 6. Sınıfsal Veda 5. Kuki 4. Vücutçu Yalvaç 3. Atın Bulunuşu 2. Sokak Röportajı 1. İkinci Yol

Her noktaya değinen mükemmel bir incelemeydi bunun için teşekkürlerr :))

Listeye katılıyorum buraya eklemek istediğim bölümler Alt metin olarak: Yanlış Mentor Karanlık Güç Komedi unsuru olarak: Keskin Nişancı (ilk sahensi bence gibi tarihinin en komik sahnesi) İrade Gelin Başı

ekşiden geldim, sarı mersededes'in benim için olan anlamından bahsedeceğim. 15 yaşımdan beri amerikaya gitme hayalleri kuruyorum, yaşım şu an 30, 3 yıl önce bi kızla tanışmıştım ve ilk tanıştığımız gün bu hayalimden bahsetmiştim, hep destekleyici oldu sağolsun gitmem için gitmemiz için. arkadaşlar nasıl diyim ben ise aşk meşk işlerine mesafe koymaya çalışan hayatımın merkezine işini ve hayallerini koymaya çalışan biriyim, işim iyi yazılımcıyım ancak burada 3bin dolar kazanıyorsam amerikada 10bin dolar kazanacağımın da farkındayım. işte bu zaman zarfında kendimi amerikaya hazırlıyor sevgilimin ise evlenmeden amerikaya gitmesine ailesinin izin vermeyeceğini bile bile onu zorluyordum. kafamdaki düşünce 'seviyorsa gelir' di.hem en kötü ben durumları düzeltince onu yanıma aldırırdım, yeterince paran varsa her şeyi yapabilirdin ya, zamanı durduramayacağımı unutmuş gibiydim. neyse önce avrupa vizesi sonra amerika turist vizesini aldım planım amerikaya gidip iltica etmekti. amerikaya gitmeye yakın ordakilerle konuşuyorum işte adam iltica etmiş sıfırdan bi hayat kurmuş evini tutmuş 1 yıl gibi kısa bir sürede mustang'ini almış filan, bana diyor ki sen 6 ayda yaparsın çünkü yazılımcısın girişkensin filan. yanlış olmasın amerikaya gitmeden önce daha önceden izlediğim 'sarı mersedes' filmi karşıma çıktı, izledim. göz yaşlarımı tutamadığımı söylemem lazım, duygusal bi adam değilim, hatta o zamanki sevgilim şimdiki nişanlım sık sık söylerdi duygusal zekan zayıf diye. her neyse filmin bana bıraktığı etki inanılmazdı, yine amerikaya gittim 10gün kaldım geldim, benim sarı mersedesim amerikaydı, uğrunda herkesi her şeyi ezebileceğim bir hedefti. bayramın davranışlarında o çıkarcı köylü kurnazı, dostunu, ailesini, sevdiğini tanımayan karakterinde kendimi gördüm. şimdi ise amerikaya gitme olayını evlilik sonrasına belki 3-4 sene sonraya atmış biriyim. Halimden hiç de mutsuz değilim, doğru kararı vermiş olduğumu nişanlımın gözlerine her baktığımda anlıyorum. bizi böyle büyüttüler, para kazanacaktık en güçlü olacaktık kimseye eyvallahımız olmayacaktı bense 30 yaşında anladım ki sevdiğine, sevgine boyun eğmek en büyük güçtür.

Sözlükte görünce benim de favori filmlerimden olan bu filmin ele alınmasına çok sevinmiştim ama karşımda bir gurbetçinin “Bayram sempatisi”ni izleyerek geçirdiğim bir 10 dakika buldum. Bayram daha ilk sahnede şimdiki moda adıyla toksik yani şerefsiz onursuz bir adam olduğunu Solmaz’ı kandırarak gösteriyor. Almanya’ya gidiş şekli, nişanlısına bir çay bile ısmarlamaması… Seyircide empati sempatiye dönüşmüyor direkt nefret ediyorsun ve küfrederek filmi bitiriyorsun. Kusura bakmayın ama karakter tahlilleri üzerine çalışmalısınız.

İlyas Salman'ın oyunculuğunda zirveye çıktığı bir filmdir. Türk sinemasının ilk 10 filmi arasına sokarım.

Bu kadar, okumuyor gibi yapıp okuyamayan birini görmemiştim :))

4:31 O sözün rüşvetle uzaktan yakından ilgisi yok. Ucuz gazeteciliğin ve mal bulmuş mağribi sendromuna yakalanmış halkımızın desteksiz bir hezeyanı sadece.

Izleyelim. Ancak tek yorum gelmemiş olması da ilginc... Edit. İlk 3 dakikada bıraktım

hocam yanlış anlamayın ama kimsenin oturup 18 dakika boyunca bu videoyu izleyeceğini sanmam. böyle bi videonun izlenmesi için ya hızlı akıp giden bi diksiyonunuzun olması lazım ya da oğuzhan uğur gibi konuşmadığınız kısımları kesmeniz lazım. dizinin telif hakkına girmeden kısa kısa kesitlerde kullanabilirsiniz. keyfine video çekiyorsanız bir şey diyemem ama internette her şeyin hıphızlı tüketildiği zamanda bu tarz videolar ilgi çekici olmuyor. film ve oyun inceleme kanallarına bakarak biraz feyz alabilirsiniz. kamera ve mikrofonu değiştirmişsiniz sanırım çok iyi olmuş emeğinize sağlık k.gelsin

Her bölüm en iyi kalitede olup, en iyi 10 bölümü seçemedim yok böyle gibi'si diye video'n olsa nolur?! Kıvanç Kılınç'ın vizyonsuz kin dolu, farklı konuları aynıy-mış gibi öfke kustuğu paylaşımla arkasındaki kitleyi, toplumu kin ve nefrete sürükleme suçu unutulmayanlar listesinde yeri garanti. Şüphesiz, unutmadık anıldıkça da hatırlanacak bu tavrı. Doğru-yanlış tartışılmalı fakat artık herkes bilgiye ulaşabiliyor. İstisnalar, ilkel kalmada inatçı olanlar dışında genç, orta yaşlı jenerasyon büyüklerinin aksine tek taraflı anlatıma değil iki tarafı dinleyip, anlama eğilimindeler. Sosyal medyada sayısını bilmediğim kadar çok doğru bilgiye ulaşmak için teyit hesap ve topluluklarının bu jenerasyondan çıkması şaşırtıcı değil, destekleyici. Kıvanç gibi düşünenlerin bu akımda dahi taraflı, uydurma tarih gibi uydurma teyit bilgiler de yok değil. Dünya durur da bunların Türk düşmanlığı durmaz. Vizyonsuz misyonerlikle bu kadar. Bununla beraber arşivlerle vahşetin gerçek katilleri zafer işaretiyle kendini ifşalarken dahi bol keseden attıkları hikayelerle ezik mağdur edebiyatı günleri sona erdi. Ya biri bunu Kıvanç'a söylemeyi unutmuş olmalı ya da o toplumdaki değişikliği gör(e)medi. Mutlaka işine devam eder. Tabi izleyici portföyündeki radikal değişikliklere tepkisini yakın zamanda beklemiyorum. Görünen o ki kendisi olayları rötarlı algılıyo -ki bu konuda halâ tam algılayamadı bence. Gittiği ayrıştırıcı yol, yolumuz değil artık. Yanı sıra bi araya gelmek isteyen, alevilere taziyelerini ileten, acılarını anlayan ve paylaşmak isteyenlerin samimiyetini sorgulayarak, bu olaydan nemalanmak için inşa ettikleri kağıttan köprülerin bir bir yıkıldığını görmesinden kaynaklanan basit vatandaş cinnetiydi. Basit vatandaşlık adının aksine zordur. Dil ve Tarih-Coğrafya fakültesinde tiyatro okusan bile öne atar kendini böyle. Yaşarken yıldızlar nasıl kayar, görmedik demeyiz.

Konu itibarı ile çok güzel video yalnız lütfen tekrar hazırlayın çünkü diksyonu bozan ses,arkadaki müziğin desibeli gerçekten çok karışmış. Videolarınızı beğeniyorum ama bunu çok zor bitirdim. Diğer videolarınızda olmayan kekelemeler var. Nefes sesleri hem diksyonu bozmuş hem dinlemeyi zorlaştırıyor. Kulağım felç oldu diyebilirim. Dediğim gibi videolarınızı yararlı ve güzel buluyorum bu sebeple uyarmak istedim.

Su deyyessu ovup durmayin film guzel olabilir ama canlandiridigi osmanliyi arablarla birbirinine kirdiran pic

Omu insancil ingiliz acani muslumani muslumana kirdiran deyyus

Nasıl ölmüştü bu lavrıns

Evet , ilkten parça parça izlemiştim , ama en son bütün olarak izledim. Anlatıcının hayranlığı bence yerinde . 1962 filmi diye biliyorum . Şahane bir film , Peter O'toole hem başarılı bir sanatçı , hem de çok yakışıklı bir oyuncu... yine yayımlansa , zevkle seyrederim.

Şu filmi hiç oturup baştan sona izleyemedim. Bir türlü bitirmek kısmet olmadı.

Igrenc ya midem bulandı, ağız sapirdatmasi, burun cekmesi, igrenc nefes sesleri. Cus ya bi sumkurmedigin kalmis. hayatinda hiç mi podcast ceken birini dinlemedin. Bi de film elestiriyosun.

Acı gerçek sizin dünyanızın ve bakış açınızın kısırlığı. Bir şey üretememeyenlerin oturduğu yerden üretkenleri eleştirmesi entelektüellik sanılıyor.

Rakipsiz Gazetesi: İyi günler, iyi yayınlar dileriz.

Bu kılıp tam tamına 1 hafta çekimleri sürdü.canisi dizisi 26 bölüm 90 dk canısı film,i çekildi sırılsıklam dizisi 32 bölüm sürdü rahmetli İBRAHİM ERKAL Tatlıses mahsun Kırmızıgül Azer bülbül Alişan gibi sanatçılar dan farklı tarzı olmasindan dolayı hiç bir kategori,ye giremedi 1996 yılında 5 dalda aday gözüktü ve 2 ödül aldı kral TV müzik ödüllerinde🎉🎉🎉🎉

1996 yılında İstanbul Balat da çekildi bu kılıp Haliç denizi bu kılıp çekilirken CANISI film ve CANISI dizisi çekilmemiş di.mekanin cennet olsun CANISI 😥 seninle büyümek bir ayrıcalıktır İBRAHİM ERKAL 😥

Boku ağzına dolsunn

Züriyetini anlarsınya iprahim canın leblebi istemişş

Evinde oturmuşsun 120 milyonluk filme çamur atıyorsun ne güzel iş ya sen neyi başardın buram buram kıskançlık kokuyor hiçbir üretmeden üretenlere daha konuşmayı bilmiyorsun ımm ee deyip durdun 22 dakika çok ucuz bir video

Bu ne saçma video böyle mq?

Gercek annesi degil

İbo'nun Allah'ım neydi günahım klibini değerlendirin 😂

Şadan bölümü analiz bekleniyor 😂

Zorlama Hitchcook u hatırlamayan bi adamadan yönetmen olmaz

İyi bir inceleme videosu olmuş.Ellerinize sağlık.

cok keyifli bir inceleme olmus, emeginize saglik :)

En çok güldüğüm bölüm oldu, iş hayatında beyaz yakalı olarak çalışan ve team building adına katılmış olduğum, yanımda çömlekte haşlanmış et kırarak tepsiye et dökmesiyle meşhur sözde fenomen şefin gösterisini izlediğim deneyimi anımsadım. İş hayatına dair mükemmel tespitlerle dolu bir bölüm olduğunu ve işyerlerinde sigara sohbetinde mutlaka izle önerisinde bulunabileceğim bir bölüm olduğunu düşünüyorum. Bizim kulislerde ve dertleşmelerde kullandığımız " bir kulağımın arkası kaldı " temasını çok güzel işlemişler. İlkan eldiven takıp mutfaktan gelseydi sinirli bir şekilde ve domuz kostümüyle Ersoy masanın üzerine çıksaydı eminim gülmekten ağlardım. İş ortamlarında birilerine yaranmak için o kostümü giyip eğlendirecek insanlar da var, onları anımsamış olurdum. Tuvaletlerdeki ışık atmosferleri, oraya müzik vererek kanun melodilerini çalmaları da bu tarz mekanlarda olan insanların sık rastladığı bir durumdur, oraya bir müzisyen koyarak olayı abartma fikri çok ama çok iyi bir tespit. Size gelecek olursam, sanırım sinema eleştirmeni, yazar /çizer senarist vs. olmalısınız. Tespitleriniz doğru ya da yanlış bilgim yok, ancak başından sonuna aktarılmak isteneni çok iyi anladığımı, harika vakit geçirdiğimi düşünüyorum.

Filmi nereden izleyebiliriz bulamiyorum

Gelmis gecmis en iyi gibi bolumleri arasinda olabilir ya.Her dakika gittikce mistiklesiyor artik ilkkanin ustunde dans etmeye baslayinca sinirim bozuldu ya hangi sizofren yazdi bu bolumu 😂

gencolar, like comment ve subscribe yapıyorum. ben de rahmete ermeden bi güzel duanızı alayım. bayramınız mübarek olsun.

Tgrt’de izledikten sonra hayatımın filmi olmuştu. Emeğinize sağlık.

Merhaba.... Öncelikle bu videoya verdiğiniz emek için teşekkür ederim.... Yorumlarınızın hemen hemen hiç birine katılmasam da, bu filmin incelemesini "kalbi türkiyede" olan ve muhtemelen Avusturyada doğmayıp oraya çok daha sonradan yerleşmiş ve yine muhtemelen iyi eğitimli birinin gözünden dinlemek keyifliydi. Bence yorumunuz/incelemeniz çok fazla çelişki barındırıyor... Örneğin başlarda film hırsızın kesinlikle kim olduğunu açıkladığını belirtiyor daha sonra videonuzun sonuna doğru filmin hırsızın kim olduğunu söylemesi gerekirdi eleştirisini yapıyorsunuz. Birden aklıma gelmeyen birkaç çelişkiniz daha vardı fakat onları şu an hatırlayamadım. Fakat benim bu incelemenizden anladığım kadarıyla edindiğim kanaat. Bu filmi ve dolayısıyla ilker beyin ve onun gibi burda doğan fakat kökü başka yerlerde olanların iç dünyasını ve onların almanya/avrupa ve hatta bi noktada komple batıya olan bakış açılarını tam anlamıyla anlayabilmek için 22:25 şu sözlerde ki ruh halini bir ömür yaşayarak çekmiş olmak gerektiğini düşünüyorum. Dipnot : ben bu filmi ilginç ve konuşmaya değer buluyorum fakat yer yer fazla didaktik (aslında ana temasına uysa bile) veya gösterdiği örnekleri çok klişe ve haddinden fazla eskimiş buluyorum. Örneğin sizin de değindiğiniz töhmet altında olan türk çoğunun ailesi ve özellikle babası çok fazla 90'larda kalmış bir "Gastarbeiterfamilie tablosu". Giyim kuşamlarından, konuşma ve hareketlerine kadar çok 50 sene öncesi bi klişe kullanılmış. Sanırsın o aile memlekette bindikleri gurbet treninden yenice inip elindeki bavulları bi tarafa bırakıp öyle gelmişler öğretmenle görüşmeye.

Yorumlarınıza katılıyorum. Sanırım klasik sendromu yaşıyoruz. Tutan bir yapımı uzatmak için zorlanıyor gibi geliyor. Hala umudumu yitirmedim sezondan fakat bölüm özelinde acele ve zorlama bir iş olduğunu düşünüyorum. Emeğinize sağlık.

Keyifle dinledim 👍

Güzel bir video olmuş emeğinize sağlık

listenizi begendim hocam 👍

cok doğru bir tespit yapmişsınız yine

gibi gibisi yok 🫶🏼

cok iyi bir reklam olmuş bravo