Tarih mezunu olarak girişteki arkadaşın Osmanlıca konusundaki sözlerine katılıyorum gerçekten bulmaca gibidir Osmanlıca metinlerini okumak. Sesli harf çok sınırlı olduğu için bazı kelimeleri ancak metne göre tahmin etmek zorunda kalırsınız. Türkçe ile uyumsuzluguna girmiyorum bile.
21:42 bu konuda 2 örnek yaşadım. Birincisi klasikleşmiş mektep ve okul farkı. Bu farklı anlamda kullanılan kısmı. Arkaik olan kısmı da reklam kelimesi. Fransız bir eleman reklam kelimesi artık kullanılmıyor bizde burada duyunca zaman makinesinde yüz yıl öncesine gitmiş gibi oluyorum demişti
Bir zaman sonra bunun 2. kısmı da gelsin lütfen. Hem dil devrimi ile ilgili yeterince konuşulmamış hem de belli ki daha çok söylenecek söz varken kısa kesilmiş. Fakat her türlü teşekkürler, güzel bir video olmuş.
Bahadır Bey merhaba, yabancı dilden Türkçe'ye geçen sözcüklerde Fransızcanın daha uygun olduğunu okumuştum. Television sözcüğü Fransızcada televizyon şeklinde telafuz ediliyor. Benzer bir durum istasyon kelimesinde de mevcut. Durumu Türkçenin mayasını kaybetmesi ile acikladiniz ancak doğrudan bu örnek üzerinden bu kanıya varmak tam olarak doğru gelmedi bana. Benzer batı kökenli kelimelerde okunuşlar genelde Fransizcaya benziyor sanırım. Saygılar.
Videoda dil devrimine dair pek bir şeyden söz edilmiyor arkadaşlar, boşuna izlemeyin diye söylüyorum. Ahmet Bican Ercilasun'un derinine anlattığı bir dizi videosu var, onlara bakabilirsiniz.
Aslında Latin alfabesine geçen ilk Türk devleti/bölgesi biz değiliz. Sanırım ilk Yakut Türkleri geçiyor. TR'nin Latin Alfabesi'ne geçtiği dönemde (1920'lerin ortaları, sonları) bir araba Türk devleti de Latin alfabesine geçiyor. Tabi Sovyetler sonra bunları Kiril Alfabesine döndürüyor. Bağımsızlığını kazanan devletler Latin Alfabesine dönüyor yine
1926 bakü türkoloji kurultayında azerbaycan, kazakistan, türkmenistan gibi birçok türk devleti arap alfabesinden latin alfabesine geçti. biz bu kurultayda heyet olarak vardık ve 2 yıl sonra da biz geçtik (1928).
Konu tavsiyesi, Eğer olursa avrupa EU gibi bir Turan birliği, ortak dil oluşturmak gerekir mi ? Bur birliğin bağlarını artırmak için, dil iletişim, ticaret, spor, endüstri vb alanlarda ne gibi çalışmalar yapılabilir? Sanırım bunlardan bir video çıkar :)
Kullandığımız bazı sözleri eski Türkçedekileriyle değiştirmemiz lazım. Mesela "hançer" yerine "bükte" demeliyiz veya "aptal" yerine "munduz" demeliyiz yada "çorba" yerine "mün" demeliyiz.
Bahadır beyin söylediklerinin çoğuna katılırım ama buna hiç katılmadım. Öncelikle airfry sözcüğünü söylendiği gibi aldık çünkü İngilizce diğer televizyon vs gibi sözcükler ya Fransızca ya Almanca söylenisleri. Çok da Türkçelesmediler. Özbekle, Azeri ile anlaşmaya gelince... Gereksiz yere çokça Farsça ve Arapça sözcüklerle dolu dilleri. Hiç gerek yok. Ben onunla anlaşmak için o sözcükleri öğreneceğime gelsin o adam gibi Türkçe öğrensin. Son olarak bir sözcüğün eski Türkçede bir karşılığı varsa Arapçasını kullanmak ezikliktir. O kadar " kahramanlık" öykülerine "iye:)" ulus tutuyor batur , alp yerine kahraman diyor. Onu da geçtim askeri geçmişimize karşın Arapça asker sözcüğünü kullanıyoruz. Beni rahatsız ediyor. Dünyanın ilk ansiklopedisi aydınlanma çağında Fransa'da Dalambert, Diderot tarafından hazırlanıyor. Yeni düşünceler, buluşlar vs için Fransızca kökenli sözcükler türetiyorlar. Bu gün İngilizcenin çoğu Fransızca. Sözcük türetmek ayıp değil tersine çok çok gerekli bir olay. Şu Farsça Arapça olayından da nefret ederim. Her alanda her sözcüğün Türkçesi kullanılmalı. Karahanlı döneminde İslami terimler için kullanılan öz Türkçe sözcüklere bakın. Altında muhteşem bir etimolojik bağlantı var ama biz o sözcükleri bıraktık Farsçasini Arapçasıni aldık. Halt ettik.
Konu Türkler ve Türkçe olunca ortaya çokça kavram karmaşası çıkıyor. Çünkü Türklerin en batıda olanları bile çok geç ve yarım yamalak modernleşmiş, bunun eksikliği her alana yansımıştır. Linguistik denen bilimin literatürü de buna dahil elbette. Mesela Türkiyede yaşayan halk kendine Türk der, konuştukları dile de Türkçe der, oysa bu bir İspanyol'un kendi ülkesine İspanya yerine "Hint-Avrupa" ya da konuştuğu dile "Hint-Avrupaca" demesi gibi birşey. Tarih anlatımında da aynı durum sözkonusu. Türkiye'deki milli eğitim müfredatı Türk tarihini Hunlarla başlatıyor. Oysa bu bir Kürdün Kürt tarihini Roma İmparatorluğu'na dayandırması gibi birşey. Hatta daha da absürt. Çünkü Kürtlerin Roma'yı kuran Latin halklarıyla köken olarak bir oldukları kesin. (Hint-Avrupa dil ailesi malum.) Fakat Türklerin Hunlarla aynı kökenden geldiklerine dair hiçbir delil yok. At üstünde ok atmaları, konar-göçer yaşamaları falan delil değildir çünkü coğrafya ve iklim şartları öyle gerektirdiği için bozkırdaki her halk aşağı yukarı aynı şekilde yaşıyor. Yaşam tarzlarına bakarak "demek ki bunlar da Türkmüş" denilemez. Dile dair veri lazım ama konar-göçer oldukları için onu bulmak da neredeyse imkansız. Türkler kendilerini en erken Gök Türk Kağanlığı'na dayandırabilirler o da Hazar'ın doğusundakiler, batısındakiler değil. Elbette arada bir takım bağlar mevcut ama Kürtlerle Roma arasında da var bağın o kadarı.
eskiden fransizca kelimeler girerken, neredeyse kimse onun fransizcada nasil yazildigini bilmiyordu. bir de once sozlu olarak dolasima giriyordu. simdi internet kullanan insanlarin cogu kelimelerin yazili ve sozlu hallerine ayni anda maruz kaliyorlar. bir de ingilizceyi az ya da cok biliyorlar. eskiden turkce olarak yazmak dogal geliyorken, simdi ingilizce olarak yazmak dogal ve de kolay geliyor. hava atmak kismi zayif bir aciklama bence.
Ali Şir Nevayi ile Nedim arasında o kadar asır farkı yoktu. Şimdi baktım Ali Şir Nevayi 15. asırda doğmuş, yaşamış. gelib-geldi meselesine bir ek olarak dört beş sene önce bir haber okumuştum. Güney Azerbaycan'da G. Azerbaycanlı bir Türk anne, Türkiye Türkçesindeki çizgi filmlerinin etkisiyle çocuğunun aq-qara yerine siyah-beyaz demeye başladığını fark etmiş. Kuzey Azerbaycan'da bir devlet ve kurum var, gelib'in geldi'ye dönüşmesi orada daha yavaş olur zannımca ama G. Azerbaycan'da bu etkinin hızının kuzeydekine göre daha hızlı olacağı kesin.
Emrah hocanın bir lafı var diyor ki , "Ben neden senin seviyene inecem, öğretmen olan benim . Sen benim sevmeyene cikmalisin " dil öğrenmek tam olarak böyle
Çiçek gibi bölüm olmuş, emeğinize sağlık. Teşekkürler.
Tarih mezunu olarak girişteki arkadaşın Osmanlıca konusundaki sözlerine katılıyorum gerçekten bulmaca gibidir Osmanlıca metinlerini okumak. Sesli harf çok sınırlı olduğu için bazı kelimeleri ancak metne göre tahmin etmek zorunda kalırsınız. Türkçe ile uyumsuzluguna girmiyorum bile.
21:42 bu konuda 2 örnek yaşadım. Birincisi klasikleşmiş mektep ve okul farkı. Bu farklı anlamda kullanılan kısmı. Arkaik olan kısmı da reklam kelimesi. Fransız bir eleman reklam kelimesi artık kullanılmıyor bizde burada duyunca zaman makinesinde yüz yıl öncesine gitmiş gibi oluyorum demişti
Bahadır Bey, twitterdan takip ediyordum sizi ama youtubeda henüz izleyebildim. Muhtemelen bir daha videolarınızı kaçırmayacağım.
Bir zaman sonra bunun 2. kısmı da gelsin lütfen. Hem dil devrimi ile ilgili yeterince konuşulmamış hem de belli ki daha çok söylenecek söz varken kısa kesilmiş. Fakat her türlü teşekkürler, güzel bir video olmuş.
Bahadır Bey merhaba, yabancı dilden Türkçe'ye geçen sözcüklerde Fransızcanın daha uygun olduğunu okumuştum. Television sözcüğü Fransızcada televizyon şeklinde telafuz ediliyor. Benzer bir durum istasyon kelimesinde de mevcut. Durumu Türkçenin mayasını kaybetmesi ile acikladiniz ancak doğrudan bu örnek üzerinden bu kanıya varmak tam olarak doğru gelmedi bana. Benzer batı kökenli kelimelerde okunuşlar genelde Fransizcaya benziyor sanırım. Saygılar.
Videoda dil devrimine dair pek bir şeyden söz edilmiyor arkadaşlar, boşuna izlemeyin diye söylüyorum. Ahmet Bican Ercilasun'un derinine anlattığı bir dizi videosu var, onlara bakabilirsiniz.
20:22 e Tanzimat yarı aydınlarından farkımız yok o halde. O kadar yol gitmişiz yine 150 sene gerideyiz :)
Aslında Latin alfabesine geçen ilk Türk devleti/bölgesi biz değiliz. Sanırım ilk Yakut Türkleri geçiyor.
TR'nin Latin Alfabesi'ne geçtiği dönemde (1920'lerin ortaları, sonları) bir araba Türk devleti de Latin alfabesine geçiyor. Tabi Sovyetler sonra bunları Kiril Alfabesine döndürüyor.
Bağımsızlığını kazanan devletler Latin Alfabesine dönüyor yine
1926 bakü türkoloji kurultayında azerbaycan, kazakistan, türkmenistan gibi birçok türk devleti arap alfabesinden latin alfabesine geçti. biz bu kurultayda heyet olarak vardık ve 2 yıl sonra da biz geçtik (1928).
Konu tavsiyesi, Eğer olursa avrupa EU gibi bir Turan birliği, ortak dil oluşturmak gerekir mi ? Bur birliğin bağlarını artırmak için, dil iletişim, ticaret, spor, endüstri vb alanlarda ne gibi çalışmalar yapılabilir? Sanırım bunlardan bir video çıkar :)
İntrodaki çekik gözlü büstün adı nedir acep bilen var mı?
Kırgızcadaki -гыла ekini nereden biliyor yandaki arkadaş :D Biraz daha uzun olsaydı keşke video, konu dağılmış biraz.
Kullandığımız bazı sözleri eski Türkçedekileriyle değiştirmemiz lazım. Mesela "hançer" yerine "bükte" demeliyiz veya "aptal" yerine "munduz" demeliyiz yada "çorba" yerine "mün" demeliyiz.
Hele bi çoktan Türkçe'si olanları kullanmak gerekir. Örneğin "bazı" yerine "kimi", "lazım" yerine "gerek", "mesela" yerine "örneğin"i kullanmalıyız.
Bahadır beyin söylediklerinin çoğuna katılırım ama buna hiç katılmadım. Öncelikle airfry sözcüğünü söylendiği gibi aldık çünkü İngilizce diğer televizyon vs gibi sözcükler ya Fransızca ya Almanca söylenisleri. Çok da Türkçelesmediler.
Özbekle, Azeri ile anlaşmaya gelince... Gereksiz yere çokça Farsça ve Arapça sözcüklerle dolu dilleri. Hiç gerek yok. Ben onunla anlaşmak için o sözcükleri öğreneceğime gelsin o adam gibi Türkçe öğrensin.
Son olarak bir sözcüğün eski Türkçede bir karşılığı varsa Arapçasını kullanmak ezikliktir. O kadar " kahramanlık" öykülerine "iye:)" ulus tutuyor batur , alp yerine kahraman diyor. Onu da geçtim askeri geçmişimize karşın Arapça asker sözcüğünü kullanıyoruz. Beni rahatsız ediyor.
Dünyanın ilk ansiklopedisi aydınlanma çağında Fransa'da Dalambert, Diderot tarafından hazırlanıyor. Yeni düşünceler, buluşlar vs için Fransızca kökenli sözcükler türetiyorlar. Bu gün İngilizcenin çoğu Fransızca. Sözcük türetmek ayıp değil tersine çok çok gerekli bir olay. Şu Farsça Arapça olayından da nefret ederim.
Her alanda her sözcüğün Türkçesi kullanılmalı. Karahanlı döneminde İslami terimler için kullanılan öz Türkçe sözcüklere bakın. Altında muhteşem bir etimolojik bağlantı var ama biz o sözcükleri bıraktık Farsçasini Arapçasıni aldık. Halt ettik.
Konu Türkler ve Türkçe olunca ortaya çokça kavram karmaşası çıkıyor. Çünkü Türklerin en batıda olanları bile çok geç ve yarım yamalak modernleşmiş, bunun eksikliği her alana yansımıştır. Linguistik denen bilimin literatürü de buna dahil elbette. Mesela Türkiyede yaşayan halk kendine Türk der, konuştukları dile de Türkçe der, oysa bu bir İspanyol'un kendi ülkesine İspanya yerine "Hint-Avrupa" ya da konuştuğu dile "Hint-Avrupaca" demesi gibi birşey.
Tarih anlatımında da aynı durum sözkonusu. Türkiye'deki milli eğitim müfredatı Türk tarihini Hunlarla başlatıyor. Oysa bu bir Kürdün Kürt tarihini Roma İmparatorluğu'na dayandırması gibi birşey. Hatta daha da absürt. Çünkü Kürtlerin Roma'yı kuran Latin halklarıyla köken olarak bir oldukları kesin. (Hint-Avrupa dil ailesi malum.) Fakat Türklerin Hunlarla aynı kökenden geldiklerine dair hiçbir delil yok. At üstünde ok atmaları, konar-göçer yaşamaları falan delil değildir çünkü coğrafya ve iklim şartları öyle gerektirdiği için bozkırdaki her halk aşağı yukarı aynı şekilde yaşıyor. Yaşam tarzlarına bakarak "demek ki bunlar da Türkmüş" denilemez. Dile dair veri lazım ama konar-göçer oldukları için onu bulmak da neredeyse imkansız.
Türkler kendilerini en erken Gök Türk Kağanlığı'na dayandırabilirler o da Hazar'ın doğusundakiler, batısındakiler değil. Elbette arada bir takım bağlar mevcut ama Kürtlerle Roma arasında da var bağın o kadarı.
Yazdığın her şeye noktasına virgülüne kadar katılıyorum.
31.13'de bahsedilen makalenin adı nedir?
Serinin adı Ecce Homo ama Ecco Homo yazılmış.
Türkçe'ciyiz, dünyanın en güzel kelimeleri de olsa yabancı kelime istemezük!!!
Bu durumda "kelime" yerine "sözcük"ü kullanman lazım.
@@tugayturkylmaz2200 olur kullanmayız
Teşekkürler.
Konuyla ilgili önemli bir kitap önerisi; Refik Halid Karay'ın Türkçenin Tadı ve Ahengi.
İşin acısı "ve" ve "ahenk" sözleri Türkçe değil
hocam yalnız alnıma yazılmış bu kara yazı erzincan türküsü bildiğim kadarıyla
Bir Samsunlu olarak gücendim
Neden eellibeş 😅
11.dakikadayım, mevzu ne zaman dil devrimine gelecek bekliyorum
eskiden fransizca kelimeler girerken, neredeyse kimse onun fransizcada nasil yazildigini bilmiyordu. bir de once sozlu olarak dolasima giriyordu. simdi internet kullanan insanlarin cogu kelimelerin yazili ve sozlu hallerine ayni anda maruz kaliyorlar. bir de ingilizceyi az ya da cok biliyorlar. eskiden turkce olarak yazmak dogal geliyorken, simdi ingilizce olarak yazmak dogal ve de kolay geliyor. hava atmak kismi zayif bir aciklama bence.
Ali Şir Nevayi ile Nedim arasında o kadar asır farkı yoktu. Şimdi baktım Ali Şir Nevayi 15. asırda doğmuş, yaşamış.
gelib-geldi meselesine bir ek olarak dört beş sene önce bir haber okumuştum. Güney Azerbaycan'da G. Azerbaycanlı bir Türk anne, Türkiye Türkçesindeki çizgi filmlerinin etkisiyle çocuğunun aq-qara yerine siyah-beyaz demeye başladığını fark etmiş. Kuzey Azerbaycan'da bir devlet ve kurum var, gelib'in geldi'ye dönüşmesi orada daha yavaş olur zannımca ama G. Azerbaycan'da bu etkinin hızının kuzeydekine göre daha hızlı olacağı kesin.
"....etkinin hızının kuzeydekine göre daha hızlı olacağı..." ahenk öldü bebeğim...
Doğru, hata etmişim. Çok teşekkürler!
bu arada azerbaycan dilinde "bəyaz" ve "siyah" sözleri var.
@@uurrcann Olabilir ama benim bildiğim ak-kara daha çok kullanılıyor. Yanlış mı biliyorum?
Abi dil devrimi hariç her şeyden bahsetmişsin
Dil Devriminin savunulacak bir tarafı yok.Tümüyle yanlış
Emrah hocanın bir lafı var diyor ki , "Ben neden senin seviyene inecem, öğretmen olan benim . Sen benim sevmeyene cikmalisin " dil öğrenmek tam olarak böyle
Atatürkün de benzer bir lafı var.
Türkçe
yeni flu tv'm bu
Biraz para toplayıp konuşan diğer arkadaşın da dediğini anlaşılır hale getirelim.