00:00 Bastım 01:30 Barbenheimer konuşulmadan önce okunması geren 10 kitap (!) 02:12 Yatay Bakış nedir? Bir takım istatistikler 06:54 Barbenheimer muhabbeti. 10:52 Paribu Cineverse'ye sesleniş 14:00 iki filmi aynı gün izleyenlerden yorum isteği 15:14 Tenet sonrası Nolan 19:00 spoilersiz Oppenheimer (2023) 21:00 Oppenheimer (2023) 01:22:27 ihtiyaç molası 01:24:41 Barbie (2023) 02:17:00 kapanış
Sonlara doğru bir yerde Can abi "Ken aynı ben" gibisinden bir cümle kurdu ben orada koptum, Ryan Gosling is literally me memelerinden beynim çürümüş. He birde Oppenheimer'da Haluk Bilginer'i görmeyi hiç beklemiyordum ne diyeyim çok büyük süpriz oldu
venomlu ilk yatay bakışı ilk haftasında yakalamış; hiç kaçırmadan tüm programları izlemiş, son bir yılda da "bu akşam benim dizim var" diye televizyon başına koşan babaanne gibi pazartesi akşamlarını boş bırakmaya çalışan biri olarak en baştaki yatay bakış tarihi muhabbetine ithafen bir teşekkür etmek istedim naçizane. hatta dünyaya "yatay bakış"ı kazandırdığı için venom filmine bile teşekkür edesim var.
Barbie filmi bence 2. yarı itibariyle fazla dağılıyor, birçok konuya değinmeye çalışan bir film olmuş ama bu mevzu filmin güçlü bir ana mesaja sahip olmasını engellemiş. Filmden hangi mesajı almak istersen onu al gibi bir olaya dönmüş. Böyle şundan da bahsedelim bundan da bahsedelim yerine ayakları yere sağlam basan bir altyapı ile çok daha güçlü bir mesaj verilebilirdi filmin sonunda. 0 beklenti ile gittiğim filmden çok daha iyisi olabilirmiş diyerek hayıflanarak çıktım ki böyle hissedeceğimi hiç tahmin etmiyordum. Filmin ilk yarım saatindeki Barbie'nin Barbieland'deki hayatını anlattıkları sahneler filmin en iyi noktalarıydı diye düşünüyorum, bir oyuncak bebeğin oynanılışını ancak bu kadar iyi hissetirebilirlerdi, o kısımlarda takdir edilesi bir emek var.
Barbie'nin "biri gelse bizi kurtarsa." Diyip yere devrildiği an daha çok gerçek hayatta bu tavrı benimsememize bir eleştiri bence. Ancak bir "oyuncak bebek" böyle yapardı diyerekten. İradesiz, cansız kansız, elleri armut toplayan
Geçen yıl bu iki filmin aynı dönemde çıkacağını duyduğum andan beri filmlerden sonra en çok beklediğim içerik geldi. Ağzınıza sağlık 10 numara içerik olmuş yine. Benim naçizane yorumum da barbie ile alakalı film gerçekten yıldızları hedef alıp gezegenleri vurmuş .Bu başlı başına saygı duyulması gereken bir karar gerçekten. O yüzden hayli takdir ettim. Ancak şöyle bir hisse çok kapıldım: Film patriarchy, feminizm ve alt dalları, erkek sorunu, kadın sorunu, düşünceyi ortaya çıkarırken nerede hata yapıyoruz, asıl hedef neydi gibi konuların hepsine dalmış, hepsine cevap aramış ve bu filmi darboğaza sokmuş. Yani filmin en oturmuş kurgusu erkek problemiydi bence. Onu temeline alan ve diğer konulara da ufak bir göz kırpan derli toplu mizahlı bir iş sinema eseri olarak beni daha çok tatmin ederdi. Film genelde komik olmasına rağmen zorlama esprilerin olması, bazı sahnelerin bittikten sonra hikayeyi bir yere götürmemesi, biraz olgunlaşmamış kurgu problemi mevcut gibi geldi. Seviliyorsunuz.
41:30 10.sınıfta tıp isterken beni temel bilimlere iten Interstellar olmuştu :) Tabii ''aaa Interstellar izledim hemen temel bilim okuyayım'' demedim ama 2 yıl sonunda en son fizik okumaya karar vermiştim.Şimdi ise Fizik tercihlerimi yapmış biçimde bu filmi izlemek benim için o kadar önemliydi ki anlatamam.Öncelikle Manhattan projesi bilimsel etik tartışmaları açısından çok kritik.Genellikle Oppenheimer günah keçisi yapılsa da projedeki çoğu bilim insanları bu olayın vicdani yükünü ve suçluluk duygusunu hem paylaşmakta hem de çekmektedir.Günümüzde yaşıyor olsalar daha net ve ağır biçimde bunu hissedeceklerini düşünüyorum.Bu yüzden filmin benim için en güzel kısımları Oppenheimer'ın konuşma yaptığı salon ve trinity bombasının geri sayımıydı.Japonyadaki diğer patlamaların gösterilmemesine üzüldüm.Çünkü tam bu kısımlarda filmin bir felaket filmine dönmesini çok isterdim.Yani filmin bir kısmının tamamen bombanın dehşetine ayrılması çok iyi olurdu. Size katılmadığım bir nokta var.Bence filmi takip etmesi çok kolay değildi.Film zaten tonla ünlü oyuncu barındırıyor bir de bu oyuncuların ünü üstünde bilim insanlarının ünü var.Bohr'u Kennet Branagh'ın canlandırdığını görünce odağım ona gitti.Aynı şekilde Feynman'i de bonobo çalarken her gördüğümde direkt olarak oraya odaklandım.Müzik kullanımı da çok yoğundu ve filmin sonunda gerçekten deli gibi başım ağrıyordu ve yorulmuştum. Son olarak da bana kalırsa hiçbir eser Oppenheimer'ı veya Manhattan projesini aklayamaz.Filmin amacının bu olduğunu söylemiyorum.Demek istediğim projede çalışan her bir elemanın , bu projenin vicdani sorumluluğunu sonsuza dek tarihlerinde kara bir leke olarak taşıyacaklarıdır.
Abi bence Barbie incelemesinde atladığınız çok püf bir nokta var. Bence Ken'in başından geçen çoğu şey aslında kadın POV'undan. Mesela filmin sonunda hakim olma hakkı kazanıyorlar ama baş hakim olamazsınız diyorlar. Kadınların hak kazanma sürecini gösteriyor direkt. Ya da Kenlerin hep görmezden gelinmesi falan feminizm hareketleri başlamadan önce kadınların tek yetilerinin evlenmek ve çocuk doğurmak olması vs. Keza bence Ken'in barbie olmadan da kendini değerli görmesi de kadınlar üzerinden bir düşünce. Erkekler hep egoist olmuşlardı tarih boyunca zaten bu problem çok da erkek problemi değil. Daha çok tarih boyunca kadınların hedefinin evlilik olarak düşünülmesi ve kendi başlarına pek bir değer taşımadıkları üzerine bir eleştiri gibi daha çok. Ya da kenin abartılı patriarki düşüncesi 3. Dalga feminizmin bazı abartılı kısımları ve bazı bireylerin feminizmi düz sex yapmak ile ilişkilendirmesi ile ilgili de olabilir ama o kısım bir tık spekülasyon.
Ben de böyle okudum. Ken’in hem kendisiyle hem içerisine doğduğu sistemle savaşırken saçmalaması, Barbie’lerin güç ellerinden gidince panik yapıp geri almak için ellerinden geleni yapmaları ama kendileri Ken’lerle aynı yerden geçtikten sonra tamamen eskisi gibi olmak istememeleri. Bir de iki tane patriarki kitabı okuyup sistemi değiştirebilmek ancak hayal dünyasında olurdu, gerçek dünyada da iki tane feminist kitabı okuyup “kadınlığımı sahipleniyorum ve sonuna kadar kadınsılaşacağım, erkeklere ölüm” tavırlarının sorunu çözmemesi gibi tatlı bir detay da var. İki taraf da diğerinin yaşadığını gördükten sonra “güç kadınlarda olsun” veya “güç erkeklerde olsun” demek yerine herkes hak ettiği yere çıksın ama ne istiyosa da onu yapsın milleti bir rahat bırakalım kafasına giriyorlar. Buna rağmen yerleşmiş düzen tam aşılamıyor ve Ken’ler en yüksek mertebelere çıkamıyor. Yani bence harika işliyor ya bu cinsiyetçilikte bir tarafı aşırı savunma ve tutma hareketinin iki taraf için de geçerli olmasını.
Vay be Geekyapar'dan tanıdığım Can sungurun bireysel olarak giriştiği sonrada Tancan reisle olan mükemmel kimyasıyla geldiği bu noktayı görmekten mutlu oldum. 200.Bölüme özel bir hazırlık olur mu acaba ? Bazen yorumlarda Allah arka sokaklar ömrü versin derken şaka yapmıyorlarmış :D :D
Ben önce Barbie hemen ardından direkt Oppi'yi izledim. Açıkçası Barbie'nin sinema dili özellikle dünyalar arası geçiş sahnelerini biraz Coen Kardeşlerin sinema diline de benzettiğim için Barbie'yi Oppenheimer'dan daha bir keyifle izledim, film daha yeni demeyim ama sinema dili olarak daha taze ve değişik geldi. Belki bu benim ikisini ard arda izlememin getirdiği yorgunluk ama iki filmde biraz daha kısa olabilirdi diye düşündüm Barbenheimer'dan çıktıktan sonra. İki tane kaliteli film, orjinal film. Varlıkları birbirlerine madden manen güzel iltifat etti, destekledi. Zaman geçtikçe Oppi'yi bir kez daha sakin kafayla Imax'den izleyesim gelmiyor değil ama günün sonunda sinemaya doyduğum bir cumartesi olduğu için benim için senenin en keyifli, deşarj olduğum günlerinden biriydi. Warner Bros'un da bir Nolan filmi olmayan filmle eninde sonunda Nolan filminden baya fazla gişe yapan bir blockbusterı olması WB için ilginç bir enstantane.
Oppenheimer'i, Londra'nin 2. buyuk IMAX ekraninda izledim. IMAX'te izlenmeli yorumuna kesinlikle katiliyorum. Aksiyon filmi olmadigi icin Nolan'i IMAX'i pazarlamakla suclayan oluyor, ancak ses ve dramatik sahneler IMAX'te inanilmaz etkileyici hale gelmis. Patlama sonrasi insanlarin sokunu resmen ses ile anlatmis. Cok guzel bir muhabbet olmus. Sevgiler.
hamile barbieyle çok alakalı olmasa da alakalı bir şey yazmak istiyorum: Tancan bir ara "Bebekleri çocuk gibi büyütmeye ebeveynler okay ama hamile barbieye değiller, ilginç" diye bir yorumda bulundu. Küçükken hatırladığım bir anım var, çok kısaltayım, annemle "annecilik" oynardık, bebeklere yedirir içirir eğlenirdik ve kendisi de bu konuya hiçbir şey demezdi ama bir gün kuzenlerimle onlar yokken "hamilecilik" oynamak istedik, karnımızın altına yastık sokup doktora gidiyoruz, bir problem var mı diyoruz, oyun bu şekilde ilerliyor, annem ne yapıyoruz diye bakmaya gelip manzarayı görünce feci kızmıştı açıklama yapmadan, beni çekiştire çekiştire arabaya götürüp kitlemişti ve "sen böyle yap diye mi seni yetiştirdim.", iyice terbiyesiz bir çocuk oldun" falan demişti, (yorumu düzenleyip bu kısmı çıkarttım baya grafik ölüm tehditleri etmişti kısacası) Şu an evde değil, eve geldiğinde yorumu güncellerim, bu olayın üzerinden 20 yıla yakın zaman geçti, hiçbir zaman o kadar hiddetlenen bir kadın değil o yüzden aklıma kazınmış. Neyi onaylayıp neyi onaylamadığından hareketle yaptığım bir tahmin var, Sungurunkine çok benzer, hamilelik direkt olarak annelik gibi kutsal bir konumda değil, çünkü henüz bebek yok, yani ana odak bebek değil kadının karnının şiş olması, neden karnı şiş=çünkü seks yapmış. Bu şekilde bir mantık kurmuş olma ihtimali olası, çünkü sosyal medyada benzer örnekler gördüm, yerli/yabancı. Instagram feed'e mesela gezerken "hamile birine bakarken onun nasıl hamile kaldığını düşünmemeye çalışıyorum." tarzı postlar vardı, bu tüm insanlara yayılmış bir şeyse, hamile barbieyle ilgili problem ebeveynlerin seks yapmış bir barbie ile çocuğunu oynatmak istememeleri olmuştur.
İnsanlık çok ilginç rasyonel olmayan fikir örgülerine sahip gerçekten. Bebeği olan barbie de bir zamanlar hamileydi değil mi? Veya ben bebek bakarken “annecilik” oynarken bir zamanlar hamile olmuş olmalıyım. Fakat bu kadar basit nedenselliği bile unutmaya alışmışız.
Bu video 2. kez önüme düştü ve sonunda açtım, ardından bi 15 dakka izleyip Oppenheimer'ı açıp izledim 2. defa iyi ki de izlemişim ya gerçekten muazzam bir film şimdi tekrar videodayım senin yorumlarınla her şey daha güzel cs
42:52 bir fizikçi olarak yaptığınız yorum için çok teşekkür ediyorum Tancan hocam. Çok haklısınız. Dünden bugüne temel bilimlerin ülkemizdeki kaderi araştırmaya teşvik ve yatırımın olmaması.
Filmde bir sahne vardı, Mattel Barbie yi kovalarken, Barbie binadan çıkıyordu, bunlarda kart olmadığı için binadan çıkamıyorlardı. Orda Mattel'in dış dünyadan kopukluğunu mu vermeye çalıştılar diye düşünmedim değil ya da sadece komik bir sahnedir. Zaten fimin başından sonuda Mattel eleştirileriyle doluydu.
Oppenheimer'ın bombayı yapma süreci bence şöyle ilerlemiş: 1- Biz yapmazsak Almanlar yapar 2- Almanlar çekildi ama Sovyetler yapabilir en iyisi biz yapalım 3- Yaptık ama kullanmayalım elimiz güçlü olsun 4- Sonra Amerika'nın başka nükleer bombalar yapma peşinde koştuğunu görüyor. Diğer nükleer bombanın geliştirilmesi fikri atom bombasının yapımı sırasında gerçekleşiyor, Yapalım ama kullanmayalım fikri de yapımı sırasında aklını kemiriyor. Sürekli bir şüphesi var ama kumar oynuyor ve sonucunda pişman oluyor. Son sahnede Einstein'la arasında geçen konuşmada da uyanmıyor duruma. Biraz polyanacalığından mı kaybetti diyelim ne diyelim bilemedim.
Barbie filminde ken odaklı kısımları galiba erkekler beğendi sadece naçizane gözlemim budur öncelikle 😅 Greta ablamızın çekeceği söylendiğinde beklentim çok fazlaydı zaten ataerkiye geçireceğini tahmin ediyordum ama beklentimin aşağısında kaldı çok fazla şey anlatmaya çalışan ama anlatamayan bir film olmuş bence. En son Gora’da arifin gelip uzaylı da olsa insan insandır tadında bitmesi bi tık üzdü beni.
barbenheimer'ı tam gününde barbie oppenheimer sırası ile izledim. barbieye 11.00de, oppenheimera 16.30da girdim. aralarında 3 saat boşluk temel ihtiyaçlarım için yeterli bir süreçti ama eve anca 9da girebildim ve girer girmez bayılmışım. 4 gibi uyanıp hayatıma kaldığı yerden devam ettim. böyle bir şey yapmak çok güzeldi ama oppenheimer yordu.
Kız arkadaşımla Oppenheimer sonrası barbie'ye gittik tam cs'nin dediği gibi fren muhabbeti oldu oppenheimerın etkisi azaldı gibi. Bide saatleri imaxe denk getirmek için aceleci olduk gece çıktığımız için dışarda sabahlamak zorunda kaldık garipti fkmwqakmfqwfkm
Filmle ilgili meraklısına 1-2 ufak bilgi vermek isterim. Richard Feynman’ın kendi ağzından anılarını anlattığı “Eminim şaka yapıyorsunuz Bay Feynman” kitabında manhattan projesinden uzunca bahsediyor. Film boyunca Los Alamos’ta alınan yüksek güvenlik önlemlerinden (ve açıklarından) çokça bahsediliyor fakat Feynman’ın aktardığına göre vardiya sırasında sigara içmeleri yasak olduğundan işçiler ve bazı rütbesiz askerler üssün çelik tellerinde bulunan açıktan çıkıp sigara molası veriyorlarmış. Ayrıca bütün gizli belgeler asma kilitlerle saklanıyormuş ve Feynman kilit açmayla çok ilgili olduğundan bunların kolayca açılabileceğini askerlere iletmiş ama çok takmamışlar zaten çölün ortasındayız kim ne yapabilir diye. Trinity testindeki ilk denemeden sonra Feynman’ın arabanın tepesine çıkıp bongo çaldığı kısım ise yanlış. Kendi aktarımına göre gördüğü yıkımdan çok etkilendiğinden arabadan sessizce çıkıp düşünceli bir şekilde oradan uzaklaşıyor. Ayrıca Feynman bongo çalmayı çok sonra Brezilya’ya ziyaretçi öğretim görevlisi olarak gittiğinde öğreniyor. Bu detaylar filmin anlatmak istediklerini çok etkilemiyor tabii ki. Bu arada bilime meraklı olsun olmasın okumayan herkese Feynman’ın anılarını öneririm. Çok görmüş geçirmiş biri olmasının yanısıra çok renkli bir kişilik :)
Oppenheimer'ın sonunda gerçek ropörtajı koymasını bende çok bekledim, arkadaşlarımda hiç gerek yoktu falan demişti, aklın yolu bir ya, nefis bir yemek üstüne güzel bir tatlı olurdu ya
Benjamin labatut'un bir kitabi var: "when we cease to understand the world". Bu filmde anlatilan buyuk fizikçilerin, kuantum mekaniklerini çözümlemeye çalıştığı donemi anlatiyor. O kitabı okuyup bu filme gitmis olduguma çok memnunum, siz de bu filmden sonra ya bu adamlar nedir necidir diye merak ederseniz, inceleyebilirsiniz. Sevgiler.
abi matrix özel yatay bakış videosu benim de favorim, canım sıkıldıkça açıp dinlerim. peak yatay bakış bölümüydü benim için matrix incelemesi, onun dışında lightouse incelediğiniz bölüm de güzeldi
+2 milyar dolar versek bomba yapar mısın? -tabe layn! 2. dk sonra.. -HIımmsss Gomutan! patlatcaaanız mı lan? bomba ya hani? +patlatcaz tabi!!? -Puuff hansskkmm :( :D :D abi bayıldım bu noktada yerlere yattım :D gözümde canlandı ya, keşke böyle olsa kara-komik bir film :D
Oppenheimer izledikten sonra araştırma yaparken, benzer birkaç filme rastladım. 1947 yapımı "The Beginning or the End" bunlardan biriydi. Hafif belgesel tadında, ortaya karışık güzel bir iş çıkarmışlar. Merak edenler filme RUclips'dan erişebilirler. Oppenheimer'da filme benzer çok diyalog yakaladım. Nolan buralara bayağı göz atmış gibi :D. Merak eden herkese tavsiye ederim.
Baştaki ışıklar atom matom bir yerden sonra kesiliyor. Ve bu kesildiği nokta bilim adamı değil siyasetçi veya manupulator olmaya başladığından itibaren bilimle iletişimi kopuyor benim fikrimce. Nolan sanki bunu vurgulamak için filmin başından siyasetçi olduğu noktaya gelene kadar kullanıyor ve sonrasında bir daha kullanmıyor.
Abi lütfen önümüzdeki Yatay Bakışlardan birinde The Nice Guys'ı da konuşun da şöyle bir ağız dolusu Ryan Gosling övün dinleyelim. Muhteşem suç komedi filmiydi. Ryan Gosling ve Russel Crowe süper ikili olmuşlar.
Kişi başı 15 sinema eleştirmeninin düştüğü canım ülkemde "IMAX e gerek yok zaten TV filmi" diyen 30000 bin sosyal medya maymununa inat "Bu filmi IMAX izleyin hatta keşke 70mm izleyebilsek" diyen 2 baba yiğit... Boşuna sevmedik sizi Tancan ve CS ✌️✌️✌️✌️
10:52 doritos gibi cipsler zaten yasak, biz çantada kaçak getiriyoruz. openheimer, end game gibi filmlerde yemiyorum ama black panther 2 tarzı top tier olmayan filmlere kfc ,bira ile gittiğim olmuştu.
Sabah 9 seansında Oppenheimer, 14:00'da Barbie izledik, beynim yanmadı ama inanılmaz yorgun hissettim, iki sürükleyici kitabı ard arda okumuş gibi, benim için kardeşimle aklımda kalacak güzel bir anı oldu ancak daha iyi sindirmek için ayrı ayrı izlemeyi de düşünüyorum özellikle Oppenheimer'ı
Can abi Barbie nasıl oscar adayı değil ya? I'm Just Ken şarkısı best original song almalı net :D Bu arada Matrix üçlemesi konuşmuş olmanız ve sonlara doğru açılan minik Godfather muhabbetine ithafen 5 saatlik bi Godfather 1-2-3 incelemesi gelse tadından yenmez diye belirteyim. Ayrıca Barbie ve Oppenheimer'a aynı gün gittim. 14:00 Barbie seansına girdik Oppenheimer ise 20:30 seansıydı arada baya zaman farkı olmasından dolayı kafam rahattı. Tek sorun kız arkadaşım Barbie'de Earring Magic Ken görmeyi bekliyordu onu göremediği için üzüldü onun dışında her şey iyiydi keşke bir daha yaşasam aynı günü. (Earring Magic Ken muhabbetine lütfen bakın vikipediden falan)
barbie ve oppenheimer ı çıktığı gün bir arkadaşımla beraber arka arkaya izledik hatta seanslar arası 30 dakika vardı. önce barbieyi izlemeyi seçtim ben özellikle daha light bir komedi olur işte feminizm falan greta ablam bir şeyler yapmıştır dedim. ama öyle olmadı. barbiede özellikle sonlara doğru insan olmayı istediği kısımlarda baya bir ağladım bilmiyorum bir kadın olarak bana daha çok dokundu açıkçası. sonu güldürse de yine de bir hüzünlü çıktım filmden. genel olarak çok güldüm ama özellikle goslinge okadar güldüm ki gözümden yaşlar geldi. sonra oppenheimer ı izledim. ona da bayıldım. ilk yarı bende de düşük kaldı tancan a katılıyorum ama sonrası muazzamdı. yalnız son 40. dakikaya doğru göz seyirmesi ve yanması başladı lens kullandığım için :D sonra da fena bir baş ağrısı girdi. eve gelip ilaç aldım yattım skgşdkgş iki farklı gün gitmeye üşenirdim o yüzden pişman değilimmmm.
Bugün bu videoya bir konu için tekrar bakıyordum, sinemada cips paketi isyanına denk gelince yazmak istedim. Hafta sonu Dune filmini izlemeye gittik, heyecanlıyız, güzel bir film olmuştur diye umuyoruz. Film başladı, bazı arkadaşlarımız ilk defa cips yiyormuş gibi daldılar paketlere. Hakikaten şu cips işine bir çözüm bulmaları gerek, çok haklı bir sesleniş...
Arkadaşlar sinemada yemek için fiyat performans ürünü tavsiyesi veriyorum "Kızartılmış Fıstık" fiyat uygun, tadı güzel, ve asla ses olmuyor yerken; ee daha ne olsun(bütün marketlerde bulabilirsiniz, marka olarak migrostaki list flavours favorimdir)
@@denizarslan674 Vay ustam sen hep izliyorsun herhalde boyle sahneler Bir grup insan sevinc yasarken icine inanilmaz bir huzursuzluk katan tezatligin zirve noktasini yasatan sahneler
@@denizarslan674 10 senedir böylesine ekşici bir yorum görmemiştim tüylerim diken diken oldu bir de ş yerine $ yazsan kendimden geçerdim sanırım sübhanallah
@@denizarslan674 ekşi de zaten muhtemelen aynı platform değildir ama ekşici diye tabir ettiğimiz türün bütün özelliklerini bünyende toplamışsın, ya da sadece 12 yaşındasın ha benim paşama
Oppenheimer'ı ben beğenemedim. Bu kadar politik bir ortamda geçipte net birşey söyleyememesine takıldım. İki tarafında gönlü olsun der gibi Japonya'ya atılan bombaya eleştiri kadar aklama da getiren sahneler, diyaloglar vardı. Sürekli "Biz yapmazsak naziler yapar, naziler şu kadar ilerlediler, savaşı bitirmek için bu şart, japonlar pes etmezler" vb. diyalogları duymak, her ne kadar tarihi açıdan doğru olsa da, bana bombanın yapılmasına ve atılmasına doğrudan karşı çıkmamaya çalışmışlar galiba dedirtti. Güvenlik ikilemi, silahlanma yarışı, caydırma vb. birçok kavramı işlemeye çalışmış ama bu kavramlar havada kalmış çünkü film 3 saate sığamayacak kadar çok şey anlatmaya çalışmış. Bombanın öncesine bu kadar zaman ayırıp sonrasını son yarım saate sıkıştırmak yerine, bana göre Oppenheimer'ın hayatının daha ilginç olan bomba sonrası kısma ağırlık verilebilirdi. Lincoln ve First Man gibi benzer biyografik filmlere göre tempo çok hızlıydı ve biyografi filmi için bu tempoyu anlamsız buldum. Özellikle ilk yarım saat seyirciye hiç nefes aldırmıyor film. Amaç Oppenheimer'ı en iyi şekilde anlatmak mı yoksa son ses müzik dayayıp seyirciyi coşturmak mı bu ikisinin arasında denge olmadığı düşünüyorum. Çünkü sürekli müzikle gerilim oluşturma çabası vardı, o sahne gerilimli olsun yada olmasın bu teknik kullanılmış. Nolan'ın etkileyici film çekebildiğini ancak iyi hikaye anlatamadığını düşünüyorum. Bu söylediğim her sahne için geçerli değil iyi yazılmış sahneler var ancak bütüne bakınca odak problemi var gibi geldi. Hem dönemi anlatayım hem Oppenheimer'ın kişiliğine gireyim derken ikisinide tam olarak anlatamamış. Son olarak filmin Prometheus 'u anlatarak başlaması çok komik geldi. Sen bunu filmde anlat Oppenheimer ile Prometheus'u bağdaştıran bunu zaten kendisi yapabilir daha film başlar başlamaz ekranda yazması anlamsızdı. Bunun tam tersi olarak sizin dediğiniz gibi kapanış sahnesini çok beğendim.
ben ikisini aynı gün izledim ilk önce 13.30 Barbie seansına girdim sonra 16.30 oppenheimer seansına girdim eve 8 gibi ulaştım o gün boyunca çok bir şey konuşup düşünemedim AMA İYİ Kİ ÖNCE BARBIEYE GİTMİŞİM YOKSA OPPIEDEN SONRA KAFA KALMAZDI. ikisini de beğendim çok güzeldi ve süper bi tecrübeydi
Josh Hartnett'in yillar once Pearl Harbor'da japonlar tarafindan oldurulup yillar sonra Oppenheimer'da Ernest Lawrence olarak geri donup intikam almasi :D
Münih'te iki filmi aynı gün izledim. Barbie'ye Pazar sabahı 9.45'te gittik, salon ağzına kadar pembe kıyafetli insanlarla doluydu. Buralarda sinema genel olarak Türkiye'deki gibi bomboş olmuyor ama yine de salon alışık olmadığım kadar doluydu her iki filmde de. Barbieüzerine Oppenheimer çok zor olmadı ama tersini yapsaydım çok keyifli ayrılır mıydım emin olamadım.
Filmi izlerken canım i-na-nıl-maz civ çekti ddffbhjj Özellikle civde atomic eradaki o gerginliği hatırlattı. Ah be, biz de az atom bombası atmadık milletin kafasına
Popüler bilim okuyan ve filmdeki isimlere hakim olan insanların, filmin aslında en sönük kaldığı noktalarda bile bu bahsettiğim kitleyi içerisine çekiyor olması gerçekten de BİLİM PORNOSU lafının hakkını veriyor. Filmin en iyi yerinin son perde olduğunu düşünsem de atom bombasından öncesini de çok beğendim. American prometheus kitabını da okumaya başladım, kaynaklar gerçekten çok sağlam ama muhtemelen nolan da kendi ekibiyle birlikte bu konu hakkında araştırmalar yapmıştır.
Bu filmi cidden aktif olarak populer bilimi takip eden biri olarak izlemeye gittim ve einstein gorunce dahi heyecanlandim asiri hosuma giden bir fiilm oldu cidden
Abi bu arada bir fikir olarak atom bombası atılması aslında sayısal olarak baktığında daha mantıklı idi çünkü olası bir anakara operasyonu iki taraftan da milyonlar ölümü ile sonuçlanacaktı bunun ile alakalı bir sürü rapor var japonların bu işi kendileri başlatması ve süreçte 20 milyon insanı katletmeleri dahilinde ben hala ucuz kurtulduklarını düşünüyorum
Bana geçmedi Oppenheimer. İnternette eleştirileri okuyup tam olarak neyden keyif alamadığımı çözmeye çalıştım. Ama herkes övüyor filmi😅 o yüzden bana geçmedi heralde deyip öyle bıraktım. Bu arada hiç sıkılmadan izledim, onun hakkını vereyim ama sonunda “eee yani” oldum. Sanırım o sondaki twist yapmaya çalışma kısmı özellikle düşürdü beni. Dümdüz anlatsaymış da yok aslında o öyle değil de böyleymişe hiç girmeseymiş belki daha mı iyi olurmuş. Bir de ilk kısımdaki yani bomba öncesi de böyle bir sürü şeyi seri anlatması da çok geçmedi sanırım. Belki ben biyografi sevmiyorum ya da böyle geniş zamana yayılmış biyografi sevmiyorum. Openheimer’ın bir günü filan gibi tek bir şeye odaklı olsaymış (ki aslında ikinci yarı daha öyle gibi paralel dava sahneleriyle) daha belki hoşuma giderdi.
Kutsal Motor'un film yorumuna bakabilirsin bu konuda. Ben de Oppenheimer'ı izleyince bir şeyler eksik geldi. Bence sahneler birbirine bağlanmamıştı, yani birçok şey gördük ama bu gördüğümüz şey hikayeyi nereye götürdü pek anlayamadık. Hele bu Strauss'ın twisti falan bana hiç ilgi çekici gelmedi "banane Strauss'dan" dedim şahsen.
@@mrsilent3918 teşekkürler, bir bakarım. Evet sahne bağlantılarını yakalamak bence biraz problemdi. Burda güzel bağlandığı ve hani telefonuna bakmadan izlersen anlayacağımız söylenmiş:D ama ben yurtdışında izleyen bir insan olarak, ekstradan altyazıya ihtiyaç duydum şahsen, pür dikkat izlesem de.
2:05:44 bunu isekai ojisan animesinde işliyorlar isekai dünyasında tüm anime kızı erkekleri mükemmel güzelliğe sahip oldukları için dünyadan çarpılıp gelmiş ortalama güzellikteki ana karakteri goblin sanıp dövüp kaçırıyorlar
İkisine aynı gün gitmiştim. 6 saat oturmaktan bir yerlerim kırıldı. Ama değdi. Açılış opeheimer ile kapanışı da barbie ile yaptım. Ana yemek ve ardından tatlı.
5 gün geriden geliyorum iki filmi de aynı gün izledim. barbie sonra openheimer olacak şekilde. üst üste iki film izlemek için bütün gün bir avm de bulunmak tuhaftı bunu diyebilirim.
Bomba patladıktan sonra olan kısımlar siyah beyazdı, öncesi ise normal. ilk sahne geçişinde anladım ve tadı çok güzel çıktı, better call saul'dan kapmış bir şeyler Nolan :)
Maalesef Oppenheimer'den istediğim kadar zevk alamadım ve filmi fazla beğenemedim. Fazla beğenmemenin sebebi şurası olmamış burası olmamış diyebileceğim şekilde değil. Sanırım en büyük neden filmin biopic şeklinde olması. Müziğiyle sesiyle falan harika bir film evet oyunculuklar da iyi ama filmi izlerken "eee?" demekten kendimi alamadım. Nedense film bana geçmedi. Vay be demek bu yüzden böyle bir film çekmişler dediğim hiçbir yeri olmadı.
Ben imax'te yer bulamayınca normal salonda izledim. Filmden çıkınca "ulan hani Robert Downey oynuyordu filmde" diyip Google'a baktım. Filmin ikinci yarısında full oynamış tanıyamadım adamı.
Selamlar. Kanımca Tenet e haddinden fazla giydiriyorsunuz. Filmi çok beğenen sinemaya gönül sevmiş yerli ve yabancı bir çok kişi tanıyorum. New York da 70mm IMax salonu bir tane var. Film geldiğinden beri bakıyorum hala bilet bulamadım. Sanırım daha fazla sabredemeyeceğim ve normal bir IMax salonda izleyeceğim filmi.
00:00 Bastım
01:30 Barbenheimer konuşulmadan önce okunması geren 10 kitap (!)
02:12 Yatay Bakış nedir? Bir takım istatistikler
06:54 Barbenheimer muhabbeti.
10:52 Paribu Cineverse'ye sesleniş
14:00 iki filmi aynı gün izleyenlerden yorum isteği
15:14 Tenet sonrası Nolan
19:00 spoilersiz Oppenheimer (2023)
21:00 Oppenheimer (2023)
01:22:27 ihtiyaç molası
01:24:41 Barbie (2023)
02:17:00 kapanış
*
Ay harika birisin
"Bastım"🤣
🙏🙏🙏🙏
Sonlara doğru bir yerde Can abi "Ken aynı ben" gibisinden bir cümle kurdu ben orada koptum, Ryan Gosling is literally me memelerinden beynim çürümüş. He birde Oppenheimer'da Haluk Bilginer'i görmeyi hiç beklemiyordum ne diyeyim çok büyük süpriz oldu
Evet evet bomba rolüne çok iyi girmiş gerçekten
2:13:47
Levent kırca Einstein'ı çok iyi oynamıştı
1:59:10 Can abi kadın gözünden söylüyorum depression barbienin pride and prejudice izlemesi bile aşırı etkileyici bir sahneydi
venomlu ilk yatay bakışı ilk haftasında yakalamış; hiç kaçırmadan tüm programları izlemiş, son bir yılda da "bu akşam benim dizim var" diye televizyon başına koşan babaanne gibi pazartesi akşamlarını boş bırakmaya çalışan biri olarak en baştaki yatay bakış tarihi muhabbetine ithafen bir teşekkür etmek istedim naçizane. hatta dünyaya "yatay bakış"ı kazandırdığı için venom filmine bile teşekkür edesim var.
3 yıldır bende iş yerinde dinliyorum eski bölümleri bile o yıldan beri bir sürü iş değiştirdim ama kulaklıklarımda yatay bakış değişmedi 😇
Dizimi aç
Barbie filmi bence 2. yarı itibariyle fazla dağılıyor, birçok konuya değinmeye çalışan bir film olmuş ama bu mevzu filmin güçlü bir ana mesaja sahip olmasını engellemiş. Filmden hangi mesajı almak istersen onu al gibi bir olaya dönmüş. Böyle şundan da bahsedelim bundan da bahsedelim yerine ayakları yere sağlam basan bir altyapı ile çok daha güçlü bir mesaj verilebilirdi filmin sonunda. 0 beklenti ile gittiğim filmden çok daha iyisi olabilirmiş diyerek hayıflanarak çıktım ki böyle hissedeceğimi hiç tahmin etmiyordum. Filmin ilk yarım saatindeki Barbie'nin Barbieland'deki hayatını anlattıkları sahneler filmin en iyi noktalarıydı diye düşünüyorum, bir oyuncak bebeğin oynanılışını ancak bu kadar iyi hissetirebilirlerdi, o kısımlarda takdir edilesi bir emek var.
İki filmi de aynı gün izledim. İlk Barbie'yi felsefesi için sonra Oppenheimer'ı gülmek ve eğlenmek için izledim.
Barbie'nin "biri gelse bizi kurtarsa." Diyip yere devrildiği an daha çok gerçek hayatta bu tavrı benimsememize bir eleştiri bence. Ancak bir "oyuncak bebek" böyle yapardı diyerekten. İradesiz, cansız kansız, elleri armut toplayan
Geçen yıl bu iki filmin aynı dönemde çıkacağını duyduğum andan beri filmlerden sonra en çok beklediğim içerik geldi. Ağzınıza sağlık 10 numara içerik olmuş yine. Benim naçizane yorumum da barbie ile alakalı film gerçekten yıldızları hedef alıp gezegenleri vurmuş .Bu başlı başına saygı duyulması gereken bir karar gerçekten. O yüzden hayli takdir ettim. Ancak şöyle bir hisse çok kapıldım: Film patriarchy, feminizm ve alt dalları, erkek sorunu, kadın sorunu, düşünceyi ortaya çıkarırken nerede hata yapıyoruz, asıl hedef neydi gibi konuların hepsine dalmış, hepsine cevap aramış ve bu filmi darboğaza sokmuş. Yani filmin en oturmuş kurgusu erkek problemiydi bence. Onu temeline alan ve diğer konulara da ufak bir göz kırpan derli toplu mizahlı bir iş sinema eseri olarak beni daha çok tatmin ederdi. Film genelde komik olmasına rağmen zorlama esprilerin olması, bazı sahnelerin bittikten sonra hikayeyi bir yere götürmemesi, biraz olgunlaşmamış kurgu problemi mevcut gibi geldi. Seviliyorsunuz.
"Bilim pornosu yapıyor Nolan."
-Can Sungur, 2023
41:30 10.sınıfta tıp isterken beni temel bilimlere iten Interstellar olmuştu :) Tabii ''aaa Interstellar izledim hemen temel bilim okuyayım'' demedim ama 2 yıl sonunda en son fizik okumaya karar vermiştim.Şimdi ise Fizik tercihlerimi yapmış biçimde bu filmi izlemek benim için o kadar önemliydi ki anlatamam.Öncelikle Manhattan projesi bilimsel etik tartışmaları açısından çok kritik.Genellikle Oppenheimer günah keçisi yapılsa da projedeki çoğu bilim insanları bu olayın vicdani yükünü ve suçluluk duygusunu hem paylaşmakta hem de çekmektedir.Günümüzde yaşıyor olsalar daha net ve ağır biçimde bunu hissedeceklerini düşünüyorum.Bu yüzden filmin benim için en güzel kısımları Oppenheimer'ın konuşma yaptığı salon ve trinity bombasının geri sayımıydı.Japonyadaki diğer patlamaların gösterilmemesine üzüldüm.Çünkü tam bu kısımlarda filmin bir felaket filmine dönmesini çok isterdim.Yani filmin bir kısmının tamamen bombanın dehşetine ayrılması çok iyi olurdu.
Size katılmadığım bir nokta var.Bence filmi takip etmesi çok kolay değildi.Film zaten tonla ünlü oyuncu barındırıyor bir de bu oyuncuların ünü üstünde bilim insanlarının ünü var.Bohr'u Kennet Branagh'ın canlandırdığını görünce odağım ona gitti.Aynı şekilde Feynman'i de bonobo çalarken her gördüğümde direkt olarak oraya odaklandım.Müzik kullanımı da çok yoğundu ve filmin sonunda gerçekten deli gibi başım ağrıyordu ve yorulmuştum.
Son olarak da bana kalırsa hiçbir eser Oppenheimer'ı veya Manhattan projesini aklayamaz.Filmin amacının bu olduğunu söylemiyorum.Demek istediğim projede çalışan her bir elemanın , bu projenin vicdani sorumluluğunu sonsuza dek tarihlerinde kara bir leke olarak taşıyacaklarıdır.
Abi bence Barbie incelemesinde atladığınız çok püf bir nokta var. Bence Ken'in başından geçen çoğu şey aslında kadın POV'undan. Mesela filmin sonunda hakim olma hakkı kazanıyorlar ama baş hakim olamazsınız diyorlar. Kadınların hak kazanma sürecini gösteriyor direkt. Ya da Kenlerin hep görmezden gelinmesi falan feminizm hareketleri başlamadan önce kadınların tek yetilerinin evlenmek ve çocuk doğurmak olması vs. Keza bence Ken'in barbie olmadan da kendini değerli görmesi de kadınlar üzerinden bir düşünce. Erkekler hep egoist olmuşlardı tarih boyunca zaten bu problem çok da erkek problemi değil. Daha çok tarih boyunca kadınların hedefinin evlilik olarak düşünülmesi ve kendi başlarına pek bir değer taşımadıkları üzerine bir eleştiri gibi daha çok. Ya da kenin abartılı patriarki düşüncesi 3. Dalga feminizmin bazı abartılı kısımları ve bazı bireylerin feminizmi düz sex yapmak ile ilişkilendirmesi ile ilgili de olabilir ama o kısım bir tık spekülasyon.
Ben de böyle okudum. Ken’in hem kendisiyle hem içerisine doğduğu sistemle savaşırken saçmalaması, Barbie’lerin güç ellerinden gidince panik yapıp geri almak için ellerinden geleni yapmaları ama kendileri Ken’lerle aynı yerden geçtikten sonra tamamen eskisi gibi olmak istememeleri. Bir de iki tane patriarki kitabı okuyup sistemi değiştirebilmek ancak hayal dünyasında olurdu, gerçek dünyada da iki tane feminist kitabı okuyup “kadınlığımı sahipleniyorum ve sonuna kadar kadınsılaşacağım, erkeklere ölüm” tavırlarının sorunu çözmemesi gibi tatlı bir detay da var. İki taraf da diğerinin yaşadığını gördükten sonra “güç kadınlarda olsun” veya “güç erkeklerde olsun” demek yerine herkes hak ettiği yere çıksın ama ne istiyosa da onu yapsın milleti bir rahat bırakalım kafasına giriyorlar. Buna rağmen yerleşmiş düzen tam aşılamıyor ve Ken’ler en yüksek mertebelere çıkamıyor. Yani bence harika işliyor ya bu cinsiyetçilikte bir tarafı aşırı savunma ve tutma hareketinin iki taraf için de geçerli olmasını.
@@universe1.0 feminizm osmanli döneminde bile vardi
Vay be Geekyapar'dan tanıdığım Can sungurun bireysel olarak giriştiği sonrada Tancan reisle olan mükemmel kimyasıyla geldiği bu noktayı görmekten mutlu oldum. 200.Bölüme özel bir hazırlık olur mu acaba ? Bazen yorumlarda Allah arka sokaklar ömrü versin derken şaka yapmıyorlarmış :D :D
Ben önce Barbie hemen ardından direkt Oppi'yi izledim. Açıkçası Barbie'nin sinema dili özellikle dünyalar arası geçiş sahnelerini biraz Coen Kardeşlerin sinema diline de benzettiğim için Barbie'yi Oppenheimer'dan daha bir keyifle izledim, film daha yeni demeyim ama sinema dili olarak daha taze ve değişik geldi. Belki bu benim ikisini ard arda izlememin getirdiği yorgunluk ama iki filmde biraz daha kısa olabilirdi diye düşündüm Barbenheimer'dan çıktıktan sonra. İki tane kaliteli film, orjinal film. Varlıkları birbirlerine madden manen güzel iltifat etti, destekledi. Zaman geçtikçe Oppi'yi bir kez daha sakin kafayla Imax'den izleyesim gelmiyor değil ama günün sonunda sinemaya doyduğum bir cumartesi olduğu için benim için senenin en keyifli, deşarj olduğum günlerinden biriydi. Warner Bros'un da bir Nolan filmi olmayan filmle eninde sonunda Nolan filminden baya fazla gişe yapan bir blockbusterı olması WB için ilginç bir enstantane.
Oppenheimer'i, Londra'nin 2. buyuk IMAX ekraninda izledim. IMAX'te izlenmeli yorumuna kesinlikle katiliyorum. Aksiyon filmi olmadigi icin Nolan'i IMAX'i pazarlamakla suclayan oluyor, ancak ses ve dramatik sahneler IMAX'te inanilmaz etkileyici hale gelmis. Patlama sonrasi insanlarin sokunu resmen ses ile anlatmis. Cok guzel bir muhabbet olmus. Sevgiler.
Ben de Waterloo BFI Imax de izleyecektim ama yer yoktu.. Leicester square cineworld imax de izledim ve muazzamdı.. 70mm de hayal edemiyorum 🥲
@@mrkifoo ayni yerde izlemisiz :)
hamile barbieyle çok alakalı olmasa da alakalı bir şey yazmak istiyorum:
Tancan bir ara "Bebekleri çocuk gibi büyütmeye ebeveynler okay ama hamile barbieye değiller, ilginç" diye bir yorumda bulundu. Küçükken hatırladığım bir anım var, çok kısaltayım, annemle "annecilik" oynardık, bebeklere yedirir içirir eğlenirdik ve kendisi de bu konuya hiçbir şey demezdi ama bir gün kuzenlerimle onlar yokken "hamilecilik" oynamak istedik, karnımızın altına yastık sokup doktora gidiyoruz, bir problem var mı diyoruz, oyun bu şekilde ilerliyor, annem ne yapıyoruz diye bakmaya gelip manzarayı görünce feci kızmıştı açıklama yapmadan, beni çekiştire çekiştire arabaya götürüp kitlemişti ve "sen böyle yap diye mi seni yetiştirdim.", iyice terbiyesiz bir çocuk oldun" falan demişti, (yorumu düzenleyip bu kısmı çıkarttım baya grafik ölüm tehditleri etmişti kısacası)
Şu an evde değil, eve geldiğinde yorumu güncellerim, bu olayın üzerinden 20 yıla yakın zaman geçti, hiçbir zaman o kadar hiddetlenen bir kadın değil o yüzden aklıma kazınmış. Neyi onaylayıp neyi onaylamadığından hareketle yaptığım bir tahmin var, Sungurunkine çok benzer, hamilelik direkt olarak annelik gibi kutsal bir konumda değil, çünkü henüz bebek yok, yani ana odak bebek değil kadının karnının şiş olması, neden karnı şiş=çünkü seks yapmış. Bu şekilde bir mantık kurmuş olma ihtimali olası, çünkü sosyal medyada benzer örnekler gördüm, yerli/yabancı. Instagram feed'e mesela gezerken "hamile birine bakarken onun nasıl hamile kaldığını düşünmemeye çalışıyorum." tarzı postlar vardı, bu tüm insanlara yayılmış bir şeyse, hamile barbieyle ilgili problem ebeveynlerin seks yapmış bir barbie ile çocuğunu oynatmak istememeleri olmuştur.
İnsanlık çok ilginç rasyonel olmayan fikir örgülerine sahip gerçekten. Bebeği olan barbie de bir zamanlar hamileydi değil mi? Veya ben bebek bakarken “annecilik” oynarken bir zamanlar hamile olmuş olmalıyım. Fakat bu kadar basit nedenselliği bile unutmaya alışmışız.
tam olarak aynısını yaşadım abi hamilecilik niye bu kadar tabu. seks falan bilmiyorsun bir de o yaşta neden azar yediğini bile anlamıyorsun
Geekyapar zamanından ilk videolara çıktığı zamandan beri Can abiyi takip ediyorum. Yatay bakış haftalık terapi gibi oluyor benim için
İki filmin kalitesine denk güzel bir sohbet olmuş ağzınıza sağlık.
Üniversite sınavından çıkmış Yatay Bakış izliyordum. Bu sene de mezun oldum. Elimden tutup beni büyüten bir seri oldu. Duygulandık be ❤
Bu video 2. kez önüme düştü ve sonunda açtım, ardından bi 15 dakka izleyip Oppenheimer'ı açıp izledim 2. defa iyi ki de izlemişim ya gerçekten muazzam bir film şimdi tekrar videodayım senin yorumlarınla her şey daha güzel cs
Sevdiğin Ken başkasına varmış. Dayanabilirsen dayan Barbie Cabbar.
42:52 bir fizikçi olarak yaptığınız yorum için çok teşekkür ediyorum Tancan hocam. Çok haklısınız. Dünden bugüne temel bilimlerin ülkemizdeki kaderi araştırmaya teşvik ve yatırımın olmaması.
Bende fizikçiyim iş olanağı çok az çalışman gereken yerlerde başka meslekler çalışıyor
aga izafiyetle kuantumu birleştiremedim ben ya
Filmde bir sahne vardı, Mattel Barbie yi kovalarken, Barbie binadan çıkıyordu, bunlarda kart olmadığı için binadan çıkamıyorlardı. Orda Mattel'in dış dünyadan kopukluğunu mu vermeye çalıştılar diye düşünmedim değil ya da sadece komik bir sahnedir. Zaten fimin başından sonuda Mattel eleştirileriyle doluydu.
Oppenheimer'ın bombayı yapma süreci bence şöyle ilerlemiş:
1- Biz yapmazsak Almanlar yapar
2- Almanlar çekildi ama Sovyetler yapabilir en iyisi biz yapalım
3- Yaptık ama kullanmayalım elimiz güçlü olsun
4- Sonra Amerika'nın başka nükleer bombalar yapma peşinde koştuğunu görüyor.
Diğer nükleer bombanın geliştirilmesi fikri atom bombasının yapımı sırasında gerçekleşiyor, Yapalım ama kullanmayalım fikri de yapımı sırasında aklını kemiriyor. Sürekli bir şüphesi var ama kumar oynuyor ve sonucunda pişman oluyor.
Son sahnede Einstein'la arasında geçen konuşmada da uyanmıyor duruma. Biraz polyanacalığından mı kaybetti diyelim ne diyelim bilemedim.
Barbie filminde ken odaklı kısımları galiba erkekler beğendi sadece naçizane gözlemim budur öncelikle 😅 Greta ablamızın çekeceği söylendiğinde beklentim çok fazlaydı zaten ataerkiye geçireceğini tahmin ediyordum ama beklentimin aşağısında kaldı çok fazla şey anlatmaya çalışan ama anlatamayan bir film olmuş bence. En son Gora’da arifin gelip uzaylı da olsa insan insandır tadında bitmesi bi tık üzdü beni.
Ryan Gosling'in kariyer ve rol tercihleri ne kadar iyi ya. Sadece bunu belirtmek istedim.
barbenheimer'ı tam gününde barbie oppenheimer sırası ile izledim. barbieye 11.00de, oppenheimera 16.30da girdim. aralarında 3 saat boşluk temel ihtiyaçlarım için yeterli bir süreçti ama eve anca 9da girebildim ve girer girmez bayılmışım. 4 gibi uyanıp hayatıma kaldığı yerden devam ettim. böyle bir şey yapmak çok güzeldi ama oppenheimer yordu.
Kız arkadaşımla Oppenheimer sonrası barbie'ye gittik tam cs'nin dediği gibi fren muhabbeti oldu oppenheimerın etkisi azaldı gibi. Bide saatleri imaxe denk getirmek için aceleci olduk gece çıktığımız için dışarda sabahlamak zorunda kaldık garipti fkmwqakmfqwfkm
tişörtlerin pembe siyah olması ☠
😮
14:40 normalde birden fazla filmi üst üste izlemeyi hiç sevmem ama oppenheimer üstüne barbie çok keyifliydi
oppenheimerin finalinde haluk bilgineri gormek beni cok mutlu etti.Nolanin boylesine buyuk bir filmde bir Türkle calismasi ne buyuk gurur🇹🇷
Can kelimesinin ingilizce okunuşu "Ken" şeklinde. Herkese iyi forumlar
Filmle ilgili meraklısına 1-2 ufak bilgi vermek isterim. Richard Feynman’ın kendi ağzından anılarını anlattığı “Eminim şaka yapıyorsunuz Bay Feynman” kitabında manhattan projesinden uzunca bahsediyor. Film boyunca Los Alamos’ta alınan yüksek güvenlik önlemlerinden (ve açıklarından) çokça bahsediliyor fakat Feynman’ın aktardığına göre vardiya sırasında sigara içmeleri yasak olduğundan işçiler ve bazı rütbesiz askerler üssün çelik tellerinde bulunan açıktan çıkıp sigara molası veriyorlarmış. Ayrıca bütün gizli belgeler asma kilitlerle saklanıyormuş ve Feynman kilit açmayla çok ilgili olduğundan bunların kolayca açılabileceğini askerlere iletmiş ama çok takmamışlar zaten çölün ortasındayız kim ne yapabilir diye. Trinity testindeki ilk denemeden sonra Feynman’ın arabanın tepesine çıkıp bongo çaldığı kısım ise yanlış. Kendi aktarımına göre gördüğü yıkımdan çok etkilendiğinden arabadan sessizce çıkıp düşünceli bir şekilde oradan uzaklaşıyor. Ayrıca Feynman bongo çalmayı çok sonra Brezilya’ya ziyaretçi öğretim görevlisi olarak gittiğinde öğreniyor. Bu detaylar filmin anlatmak istediklerini çok etkilemiyor tabii ki. Bu arada bilime meraklı olsun olmasın okumayan herkese Feynman’ın anılarını öneririm. Çok görmüş geçirmiş biri olmasının yanısıra çok renkli bir kişilik :)
Oppenheimer'ın sonunda gerçek ropörtajı koymasını bende çok bekledim, arkadaşlarımda hiç gerek yoktu falan demişti, aklın yolu bir ya, nefis bir yemek üstüne güzel bir tatlı olurdu ya
Ayla ve müslüm ün yapımcısı yapmış gibi olurdu. Gerek yok o kadar parlatmaya diye düşünüyorum
Uzun zaman sonra kaliteli bir filmin gelmesi ve fikirlerine değer verdiğim insanların bu filmi 1 saat övmesi.
Tancan abi barbie can abi Oppenheimer uyumlu giyinmiş çok tatlı 🥰
sevdik, sevgiyi hissettik, sevgimizi hissettirdik, sevgiyle
Benjamin labatut'un bir kitabi var: "when we cease to understand the world". Bu filmde anlatilan buyuk fizikçilerin, kuantum mekaniklerini çözümlemeye çalıştığı donemi anlatiyor. O kitabı okuyup bu filme gitmis olduguma çok memnunum, siz de bu filmden sonra ya bu adamlar nedir necidir diye merak ederseniz, inceleyebilirsiniz. Sevgiler.
abi matrix özel yatay bakış videosu benim de favorim, canım sıkıldıkça açıp dinlerim.
peak yatay bakış bölümüydü benim için matrix incelemesi, onun dışında lightouse incelediğiniz bölüm de güzeldi
Matrix i izlemiştim çok sonra o videoyu keşfettim. Gittim baştan matrix izledim. Yetmedi gidip baştan videoya dönücem şimdi de , loop’a soktu cs beni
Ağzına sağlık be Cs. Oppenheimer'ı hak ettiği şekilde öven nadir insanlardansın.
+2 milyar dolar versek bomba yapar mısın?
-tabe layn!
2. dk sonra..
-HIımmsss Gomutan! patlatcaaanız mı lan? bomba ya hani?
+patlatcaz tabi!!?
-Puuff hansskkmm :(
:D :D abi bayıldım bu noktada yerlere yattım :D gözümde canlandı ya, keşke böyle olsa kara-komik bir film :D
Oppenheimer izledikten sonra araştırma yaparken, benzer birkaç filme rastladım. 1947 yapımı "The Beginning or the End" bunlardan biriydi. Hafif belgesel tadında, ortaya karışık güzel bir iş çıkarmışlar. Merak edenler filme RUclips'dan erişebilirler. Oppenheimer'da filme benzer çok diyalog yakaladım. Nolan buralara bayağı göz atmış gibi :D. Merak eden herkese tavsiye ederim.
2.20 ye rağmen güzel muhabbet :)
Baştaki ışıklar atom matom bir yerden sonra kesiliyor. Ve bu kesildiği nokta bilim adamı değil siyasetçi veya manupulator olmaya başladığından itibaren bilimle iletişimi kopuyor benim fikrimce. Nolan sanki bunu vurgulamak için filmin başından siyasetçi olduğu noktaya gelene kadar kullanıyor ve sonrasında bir daha kullanmıyor.
Abi lütfen önümüzdeki Yatay Bakışlardan birinde The Nice Guys'ı da konuşun da şöyle bir ağız dolusu Ryan Gosling övün dinleyelim. Muhteşem suç komedi filmiydi. Ryan Gosling ve Russel Crowe süper ikili olmuşlar.
Hele ki oppenheimerdan sonra en bekledigim incelemeydi ve cok tatmin oldum yine çok teşekkürler
Kişi başı 15 sinema eleştirmeninin düştüğü canım ülkemde "IMAX e gerek yok zaten TV filmi" diyen 30000 bin sosyal medya maymununa inat "Bu filmi IMAX izleyin hatta keşke 70mm izleyebilsek" diyen 2 baba yiğit... Boşuna sevmedik sizi Tancan ve CS ✌️✌️✌️✌️
10:52 doritos gibi cipsler zaten yasak, biz çantada kaçak getiriyoruz. openheimer, end game gibi filmlerde yemiyorum ama black panther 2 tarzı top tier olmayan filmlere kfc ,bira ile gittiğim olmuştu.
Sabah 9 seansında Oppenheimer, 14:00'da Barbie izledik, beynim yanmadı ama inanılmaz yorgun hissettim, iki sürükleyici kitabı ard arda okumuş gibi, benim için kardeşimle aklımda kalacak güzel bir anı oldu ancak daha iyi sindirmek için ayrı ayrı izlemeyi de düşünüyorum özellikle Oppenheimer'ı
Can abi Barbie nasıl oscar adayı değil ya? I'm Just Ken şarkısı best original song almalı net :D Bu arada Matrix üçlemesi konuşmuş olmanız ve sonlara doğru açılan minik Godfather muhabbetine ithafen 5 saatlik bi Godfather 1-2-3 incelemesi gelse tadından yenmez diye belirteyim.
Ayrıca Barbie ve Oppenheimer'a aynı gün gittim. 14:00 Barbie seansına girdik Oppenheimer ise 20:30 seansıydı arada baya zaman farkı olmasından dolayı kafam rahattı. Tek sorun kız arkadaşım Barbie'de Earring Magic Ken görmeyi bekliyordu onu göremediği için üzüldü onun dışında her şey iyiydi keşke bir daha yaşasam aynı günü. (Earring Magic Ken muhabbetine lütfen bakın vikipediden falan)
Haluk Bilginer'in Oppenheimer'a tokat attığı sahneyi konuşmamışsınız abi. Filmin en gergin sahnelerinden biriydi.
ımax de izlemesi çok keyifliydi, lütfen üstümüze bu tarz filmler atın sayın yönetmenler
barbie ve oppenheimer ı çıktığı gün bir arkadaşımla beraber arka arkaya izledik hatta seanslar arası 30 dakika vardı. önce barbieyi izlemeyi seçtim ben özellikle daha light bir komedi olur işte feminizm falan greta ablam bir şeyler yapmıştır dedim. ama öyle olmadı. barbiede özellikle sonlara doğru insan olmayı istediği kısımlarda baya bir ağladım bilmiyorum bir kadın olarak bana daha çok dokundu açıkçası. sonu güldürse de yine de bir hüzünlü çıktım filmden. genel olarak çok güldüm ama özellikle goslinge okadar güldüm ki gözümden yaşlar geldi.
sonra oppenheimer ı izledim. ona da bayıldım. ilk yarı bende de düşük kaldı tancan a katılıyorum ama sonrası muazzamdı. yalnız son 40. dakikaya doğru göz seyirmesi ve yanması başladı lens kullandığım için :D sonra da fena bir baş ağrısı girdi. eve gelip ilaç aldım yattım skgşdkgş iki farklı gün gitmeye üşenirdim o yüzden pişman değilimmmm.
Tancan beyin arkaplanindaki ayakkabilar dikkatimi cekti onceden yoktu sanki. Cok takip etmem ayakkabilari ama pencere yakinindakiler Kobe sanirim. Basket ayakkabilari, motor, bebek yoda, cizgi romanlar, kitaplar filan cok tatli olmus. Boyle bi yorum.
Bugün bu videoya bir konu için tekrar bakıyordum, sinemada cips paketi isyanına denk gelince yazmak istedim. Hafta sonu Dune filmini izlemeye gittik, heyecanlıyız, güzel bir film olmuştur diye umuyoruz. Film başladı, bazı arkadaşlarımız ilk defa cips yiyormuş gibi daldılar paketlere. Hakikaten şu cips işine bir çözüm bulmaları gerek, çok haklı bir sesleniş...
Arkadaşlar sinemada yemek için fiyat performans ürünü tavsiyesi veriyorum "Kızartılmış Fıstık" fiyat uygun, tadı güzel, ve asla ses olmuyor yerken; ee daha ne olsun(bütün marketlerde bulabilirsiniz, marka olarak migrostaki list flavours favorimdir)
Bombanin patlamasindan sonra yaptigi konusma sahnesi, hayatimda izledigim en iyi film sahnelerinden
Kesinlikle
@@denizarslan674
Vay ustam sen hep izliyorsun herhalde boyle sahneler
Bir grup insan sevinc yasarken icine inanilmaz bir huzursuzluk katan tezatligin zirve noktasini yasatan sahneler
@@denizarslan674 10 senedir böylesine ekşici bir yorum görmemiştim tüylerim diken diken oldu bir de ş yerine $ yazsan kendimden geçerdim sanırım sübhanallah
ak$i takdirinde
@@denizarslan674 ekşi de zaten muhtemelen aynı platform değildir ama ekşici diye tabir ettiğimiz türün bütün özelliklerini bünyende toplamışsın, ya da sadece 12 yaşındasın ha benim paşama
47:00 Oppenheimer'ın alıklığını hakikaten özeti bu canlandırma yahu :D
"İleride anlatacaklar mı be abi?"
"Full çektireceğim o IMAX'leri abi full 70mm çekicem!""
Oppenheimer'ı ben beğenemedim. Bu kadar politik bir ortamda geçipte net birşey söyleyememesine takıldım. İki tarafında gönlü olsun der gibi Japonya'ya atılan bombaya eleştiri kadar aklama da getiren sahneler, diyaloglar vardı. Sürekli "Biz yapmazsak naziler yapar, naziler şu kadar ilerlediler, savaşı bitirmek için bu şart, japonlar pes etmezler" vb. diyalogları duymak, her ne kadar tarihi açıdan doğru olsa da, bana bombanın yapılmasına ve atılmasına doğrudan karşı çıkmamaya çalışmışlar galiba dedirtti. Güvenlik ikilemi, silahlanma yarışı, caydırma vb. birçok kavramı işlemeye çalışmış ama bu kavramlar havada kalmış çünkü film 3 saate sığamayacak kadar çok şey anlatmaya çalışmış. Bombanın öncesine bu kadar zaman ayırıp sonrasını son yarım saate sıkıştırmak yerine, bana göre Oppenheimer'ın hayatının daha ilginç olan bomba sonrası kısma ağırlık verilebilirdi.
Lincoln ve First Man gibi benzer biyografik filmlere göre tempo çok hızlıydı ve biyografi filmi için bu tempoyu anlamsız buldum. Özellikle ilk yarım saat seyirciye hiç nefes aldırmıyor film. Amaç Oppenheimer'ı en iyi şekilde anlatmak mı yoksa son ses müzik dayayıp seyirciyi coşturmak mı bu ikisinin arasında denge olmadığı düşünüyorum. Çünkü sürekli müzikle gerilim oluşturma çabası vardı, o sahne gerilimli olsun yada olmasın bu teknik kullanılmış. Nolan'ın etkileyici film çekebildiğini ancak iyi hikaye anlatamadığını düşünüyorum. Bu söylediğim her sahne için geçerli değil iyi yazılmış sahneler var ancak bütüne bakınca odak problemi var gibi geldi. Hem dönemi anlatayım hem Oppenheimer'ın kişiliğine gireyim derken ikisinide tam olarak anlatamamış.
Son olarak filmin Prometheus 'u anlatarak başlaması çok komik geldi. Sen bunu filmde anlat Oppenheimer ile Prometheus'u bağdaştıran bunu zaten kendisi yapabilir daha film başlar başlamaz ekranda yazması anlamsızdı. Bunun tam tersi olarak sizin dediğiniz gibi kapanış sahnesini çok beğendim.
Morbius'un dikeylemesine çakışını izlesek ne güzel olurdu ya
oppenheimer’a gitmeye karar verdim, hazırlanıyorum 🙌🏼
Oppenheimer'da hiç sıkılmadım hatta hiç 3 saat gibide gelmedi. Harika bir filmdi.
1:35:54 onlar bratz kızları göndermesi bu arada jsjddkfk
Malesef mısır 80 lira olduğu için marketten doritos almak zorundaydık 😅
ben ikisini aynı gün izledim ilk önce 13.30 Barbie seansına girdim sonra 16.30 oppenheimer seansına girdim eve 8 gibi ulaştım o gün boyunca çok bir şey konuşup düşünemedim AMA İYİ Kİ ÖNCE BARBIEYE GİTMİŞİM YOKSA OPPIEDEN SONRA KAFA KALMAZDI. ikisini de beğendim çok güzeldi ve süper bi tecrübeydi
Josh Hartnett'in yillar once Pearl Harbor'da japonlar tarafindan oldurulup yillar sonra Oppenheimer'da Ernest Lawrence olarak geri donup intikam almasi :D
Can abi Tancan abi ile bir Yatay Bakış bölümünde The Last of Us dizisini ve Sweet Tooth’un 2. Sezonunu konuşur musunuz lütfen ?
Haftaya hangi filmler?
Cast away inceleme gelse ne güzel olur yaa
Aynı gün 2 filmi de izledim 1 saatlik arayla. Önce Oppenheimer izledim sonra Barbie, o tayfadanım ben yani abiler selam olsun
YETİŞ DAKİKA KİŞİ!
dakika birey🥰
Barbie'ni korsan izleyip, Oppenheimer'a gittim. Çok zorluk çekmedim Oppie
Münih'te iki filmi aynı gün izledim. Barbie'ye Pazar sabahı 9.45'te gittik, salon ağzına kadar pembe kıyafetli insanlarla doluydu. Buralarda sinema genel olarak Türkiye'deki gibi bomboş olmuyor ama yine de salon alışık olmadığım kadar doluydu her iki filmde de. Barbieüzerine Oppenheimer çok zor olmadı ama tersini yapsaydım çok keyifli ayrılır mıydım emin olamadım.
Filmi izlerken canım i-na-nıl-maz civ çekti ddffbhjj
Özellikle civde atomic eradaki o gerginliği hatırlattı. Ah be, biz de az atom bombası atmadık milletin kafasına
19:40 Kedi sesleniyor.
Sabah 09.00 oppenheimer, saat 14.45 barbie ye gittim. Barbie daha hafif olduğu için yormadı. Keyifliydi
Popüler bilim okuyan ve filmdeki isimlere hakim olan insanların, filmin aslında en sönük kaldığı noktalarda bile bu bahsettiğim kitleyi içerisine çekiyor olması gerçekten de BİLİM PORNOSU lafının hakkını veriyor. Filmin en iyi yerinin son perde olduğunu düşünsem de atom bombasından öncesini de çok beğendim. American prometheus kitabını da okumaya başladım, kaynaklar gerçekten çok sağlam ama muhtemelen nolan da kendi ekibiyle birlikte bu konu hakkında araştırmalar yapmıştır.
Keyifli bi 2 saat 20 dakika idi
Oppenheimer barbie yi Türkiye de gişe sayısı olarak geçmiş 🫡
Şuan Moskovada kuantum mekaniği görüyorum.Filmin başındaki o ışıklı sahneler sicim teorisinden
Bu filmi cidden aktif olarak populer bilimi takip eden biri olarak izlemeye gittim ve einstein gorunce dahi heyecanlandim asiri hosuma giden bir fiilm oldu cidden
Abi bu arada bir fikir olarak atom bombası atılması aslında sayısal olarak baktığında daha mantıklı idi çünkü olası bir anakara operasyonu iki taraftan da milyonlar ölümü ile sonuçlanacaktı bunun ile alakalı bir sürü rapor var japonların bu işi kendileri başlatması ve süreçte 20 milyon insanı katletmeleri dahilinde ben hala ucuz kurtulduklarını düşünüyorum
Bana geçmedi Oppenheimer. İnternette eleştirileri okuyup tam olarak neyden keyif alamadığımı çözmeye çalıştım. Ama herkes övüyor filmi😅 o yüzden bana geçmedi heralde deyip öyle bıraktım. Bu arada hiç sıkılmadan izledim, onun hakkını vereyim ama sonunda “eee yani” oldum. Sanırım o sondaki twist yapmaya çalışma kısmı özellikle düşürdü beni. Dümdüz anlatsaymış da yok aslında o öyle değil de böyleymişe hiç girmeseymiş belki daha mı iyi olurmuş.
Bir de ilk kısımdaki yani bomba öncesi de böyle bir sürü şeyi seri anlatması da çok geçmedi sanırım. Belki ben biyografi sevmiyorum ya da böyle geniş zamana yayılmış biyografi sevmiyorum. Openheimer’ın bir günü filan gibi tek bir şeye odaklı olsaymış (ki aslında ikinci yarı daha öyle gibi paralel dava sahneleriyle) daha belki hoşuma giderdi.
Kutsal Motor'un film yorumuna bakabilirsin bu konuda. Ben de Oppenheimer'ı izleyince bir şeyler eksik geldi. Bence sahneler birbirine bağlanmamıştı, yani birçok şey gördük ama bu gördüğümüz şey hikayeyi nereye götürdü pek anlayamadık. Hele bu Strauss'ın twisti falan bana hiç ilgi çekici gelmedi "banane Strauss'dan" dedim şahsen.
@@mrsilent3918 teşekkürler, bir bakarım. Evet sahne bağlantılarını yakalamak bence biraz problemdi. Burda güzel bağlandığı ve hani telefonuna bakmadan izlersen anlayacağımız söylenmiş:D ama ben yurtdışında izleyen bir insan olarak, ekstradan altyazıya ihtiyaç duydum şahsen, pür dikkat izlesem de.
2:05:44 bunu isekai ojisan animesinde işliyorlar isekai dünyasında tüm anime kızı erkekleri mükemmel güzelliğe sahip oldukları için dünyadan çarpılıp gelmiş ortalama güzellikteki ana karakteri goblin sanıp dövüp kaçırıyorlar
İkisine aynı gün gitmiştim. 6 saat oturmaktan bir yerlerim kırıldı. Ama değdi. Açılış opeheimer ile kapanışı da barbie ile yaptım. Ana yemek ve ardından tatlı.
Ataerki ve at şakası türkçe daha komik gibi
194 bölüm için tekrar teşekkürler. Sadece Matrix bölümünü 3 defa izlemişimdir
5 gün geriden geliyorum iki filmi de aynı gün izledim. barbie sonra openheimer olacak şekilde. üst üste iki film izlemek için bütün gün bir avm de bulunmak tuhaftı bunu diyebilirim.
Bomba patladıktan sonra olan kısımlar siyah beyazdı, öncesi ise normal. ilk sahne geçişinde anladım ve tadı çok güzel çıktı, better call saul'dan kapmış bir şeyler Nolan :)
Herkes sayısalcı galiba. TM draması okumak için yorumları taradım ama bulamadım :(
Maalesef Oppenheimer'den istediğim kadar zevk alamadım ve filmi fazla beğenemedim. Fazla beğenmemenin sebebi şurası olmamış burası olmamış diyebileceğim şekilde değil. Sanırım en büyük neden filmin biopic şeklinde olması. Müziğiyle sesiyle falan harika bir film evet oyunculuklar da iyi ama filmi izlerken "eee?" demekten kendimi alamadım. Nedense film bana geçmedi. Vay be demek bu yüzden böyle bir film çekmişler dediğim hiçbir yeri olmadı.
Ben imax'te yer bulamayınca normal salonda izledim. Filmden çıkınca "ulan hani Robert Downey oynuyordu filmde" diyip Google'a baktım. Filmin ikinci yarısında full oynamış tanıyamadım adamı.
Yan rol olarak Casey Affleck de mükemmeldi o kısa süresine rağmen bence. Adamın farklı bir aurası var.
Bir sonraki bölümde hangi filmler konuşulacak?
Selamlar. Kanımca Tenet e haddinden fazla giydiriyorsunuz. Filmi çok beğenen sinemaya gönül sevmiş yerli ve yabancı bir çok kişi tanıyorum.
New York da 70mm IMax salonu bir tane var. Film geldiğinden beri bakıyorum hala bilet bulamadım. Sanırım daha fazla sabredemeyeceğim ve normal bir IMax salonda izleyeceğim filmi.
47:13 😃
Anlattığınız kadarıyla Barbie bir nevi Last Action Hero.Slam Dunk Hanemachi Sakuragi, Kade Rekova'lı 90'lar animesinin mi sinema filmi?
Polat alemdarcı kitlenin, interstaller izlemesi falan fena düşünce. adam 100 yıl atlamış olur :)
Asıl soru: Barbie ve Oppenheimer'ı hangi sıra ile izleyeceğiz?
1:57 abi they/them'ler donemi var onu kacirmissiniz ben bayilirim, orasi onemli