Tapınak Şövalyelerinin Hazinesi

Поделиться
HTML-код
  • Опубликовано: 3 окт 2022
  • Tapınak Şövalyelerinin Hazinesi, 1150 yılından itibaren Tapınak şövalyeleri artık Kudüs yollarını korumuyordu. Bu güzergahtaki yolcuların güvenliğini sağlamanın daha iyi bir yolunu bulmuşlardı. Yolcuları hedef haline getirmeden, üstlerinde para ya da değerli eşyaları olmadan taşımanın sistemini kurmuşlardı. Herhangi biri haçlı yolcu ya da soylu veya kral olsun tapularını, kontratlarını, mücevherlerini, aile yadigarlarını, değerli nesnelerini, benzeri eşyalarını, kendilerine en yakın tapınak şövalyesi kumandanlığına bırakıyordu. Mallarını emanet ediyor, bunun yerine yazılı ve şifreli bir not alıyordu. Yolda ne zaman bir şey için para ödenmesi gerekse tapınak şövalyesi kumandanına gidiyorlardı. Makbuz güncelleniliyor ve devam ediliyordu. Eve dönüldüğünde de makbuzlar merkeze götürülüp son hesaplamalar yapılıyordu. Banka kartı gibi bir sistemdi. Soyulsanız ya da makbuz yabancı biri tarafından ele geçirilse bile hiç bir değeri yoktu. Parayı almanın tek yolu şifreyi kırmak olabilirdi. Gizlilikleri ile ünlenmiş tapınak şövalyeleri şifrelerini düşmana teslim etmeme konusunda oldukça sağlamdılar. Tapınak şövalyelerinin kullandığı bu sistem bugünkü bankacılık sistemine ilham vermiştir. Para transferleri, kredi ve denetleme, güvenli emanet kasaları, emeklilik planları ve en tartışılır hizmet yüksek profilli borç vermeleriydi. Oldukça büyük hesaplar ile bankacı olmuşlardı. İmparatorlara, papazlara, psikopozlara ve krallara borç veriyorlardı. Faiz ile ilgili bir dini yasak vardı, bu yüzden faiz almazlardı, kira bedeli alırlardı. Bu iş için gayet temiz bir kılıftı bu. Tefecilikle ilgili katı kurallarına rağmen kilisede onlara göz yumuyordu. Bu tapınak şövalyelerine verilen tavizlerin ilklerindendi. 1139 yılındada tapınak şövalyelerin destekçisi Aziz Bernard’ın eski koruyucularından Papa 2. Innocent Papa Çağrısı adı verilen bir bildiri yayınladı. Tapınak şövalyelerini eşi görülmemiş bir ayrıcalığa tabii tutuyordu. Tapınak şövalyeleri Katolik kilisesinden inanılmaz bir ek ödenek aldılar. Sınır dışına çıkma izinleri vardı ki bu o zamanlar çok önemliydi. Vergilerden muaf tutuldular. Artık Papa’dan başka hiçbir otoriteye bağlı değildiler. Bu da o zamanlar için olağanüstü bir uygulamaydı. Peki kiliseyi bu sınırsız yetkiyi vermeye iten şey neydi? Bunun en mantıklı açıklaması yolcuları korudukları için bir teşekkür göstergesi olması görünüyor. Fakat gerçek niyetlerinin bu olduğundan şüphe edilmektedir. Tapınak şövalyelerine verilen bu ödülün bir sus payı olduğunu düşünenler var. Böyle büyük ayrıcalıkların verilmesini pek çok sebebi olabilir. Mesela kilisenin dışarı bilgi sızmasını istememesi gibi. Bununla ilgili akla gelen ilk teori Tapınak Şövalyelerinin Süleyman Mabedinin altında buldukları kutsal emanetler ve parşömenler gibi sıra dışı nesneler üzerinedir. Bulunan parşömenler Katolik inancını destekler nitelikte değildi. O zaman için İsa ve Mecdelli Meryem ve Havariler arasındaki ilişki o bulgularda çok daha farklı bir açıdan görülüyor olabilirdi. Ya da İncil’de geçen herhangi bir kurala ters düşen herhangi bir şey olabilir. Yeni özel haklarının sebebi ne olursa olsun. Şövalyeler bu ayrıcalıkları daha da güçlenmek ve Orta çağ dünyasını her açıdan etkilemek için kullandılar. Kiliseler ve kaleler inşa ettiler. Çiftlikler ve üzüm bağları satın aldılar. Artık imalat, ithalat ve ihracat ile ilgileniyorlardı. Özel bir hiyerarşi oluşmuştu. Her ülkede tapınak şövalyeleri karargahını denetleyen bir usta şövalye ya da komutan vardı. Ancak hepsinin üstünde hayat boyu görevlendirilmiş, en doğudaki askeri hareketleri denetleyen ve batıdaki hisselerini kontrol eden büyük usta bulunuyordu. Aslında sahip oldukları şeyler, doğudaki güçlerine destek olan idari işlerdi. Yani tapınak şövalyelerini Avrupa’da tarlalar, üzüm bağları, imalathaneler işletirken görebilirdiniz. Para kazandıran her şeyin içindeydiler. Şövalyelerin yalnızca %5’inin savaşların olduğu bölgelerde bulunduğu söyleniyordu. Yani oldukça küçük bir kısımları Müslümanlar ile savaşıyordu. Tapınak şövalyelerin çok geniş bir kısmı savaşan şövalyeleri destekleyen alt yapıyı yönetiyorlardı. Tapınak Şövalyeleri savaşçıydı. Dini nefer topluluğu, inşaa ettikleri kilisleri onların kaleleri ve bankalarıydı. Modern bankacılığı tapınakçılar icat ettiler. Avrupalı asilzadelerin altınları ile yolculuk etmeleri tehlikeliydi. Altınlarını en yakın Mabet kilisesine emanet ederler ve makbuz karşılığında gittikleri yerlerde paralarını çekerlerdi. Tabii ki, küçük bir komisyon karşılığı, ilk para transfer uygulamasıdır. Başlangıçta Süleyman Mabedinin Yoksul şövalyelerinin serveti yoktu. Ama kolektif olarak tarikat bütün krallardan zengin oldu. Tarikat vergi ödemezdi. Tapınak Şövalyelerinin Hazinesi hakkında sizler için detaylı bir içerik hazırladım. İyi seyirler dilerim.
    "Morgana Rides " Kevin MacLeod (incompetech.com)
    Licensed under Creative Commons: By Attribution 4.0 License
    creativecommons.org/licenses/b...
  • РазвлеченияРазвлечения

Комментарии • 3

  • @gitmedengez
    @gitmedengez Год назад +1

    Eline sağlık kardeşim 👍

  • @_emreyl3138
    @_emreyl3138 Год назад +1

    Pek yorum yazan birisi değilim ancak uzun süredir tarih seven biri olarak takip ediyorum ve gercekten güzel bir anlatım başarılarının devamını diliyorum

  • @yusufkyc8077
    @yusufkyc8077 Год назад +2

    Hatta bu bankacılık sistemini birebir İsviçrede uygulanıp bütün ülkelere örnek oldu