Kanalınızı yeni keşfettim. Konuşmalarınız ufkumu açtı. İnanın not alarak dinliyorum. Ağzınıza sağlık. insanın yaptıklarının takdir edilmesi de oldukça motive edici: o yüzden kanalınızı çok beğendiğimi ve Sabırsızlıkla yeni videolarınız beklediğimi özellikle belirtmek isterim. Hocam şimdi sizi internetten araştırdım; bu kanalı hayata geçirdiğiniz için kendimizi çok daha şanslı buldum.. videoları tek tek izlemek ve anlamak oldukça zamanımı alacak ama yapacağım. Saygılar :)
Bu tarz filmlere hep mesel olarak bakmamızı söylerdiniz. Bu film de baştan sona mesellerle dolu bir anlatıma sahip. Aşağıdakiler, yukarıdakiler.... Her alanda ortak paydalarını yitiren insancıkların kendini gerceklestirmek için var gücüyle çalışirken başkalarının yemeklerinin üzerine kakalarini yapacak kadar her şeye yabancilasmalarini anlatan sahneler tüyler urperticiydi..Ağzınıza sağlık hocam..👏👏👏👏
Hocam yorumlarınız için çok teşekkür ederim. İki noktayı eklemek ve fikrinizi almak isterim. 1- Goreng karakteri filmde bir İsa parodisi olarak karşımıza çıkıyor bana kalırsa. Hem büyük acıları üstleniyor hem de kendi "ahlak" anlayışını uzun müddet sürdürüyor. Ama bir türlü "göğe yükselememesi" onun gerçekte de "olmayan bir karakter" oluşuna bir işaret ediyor olabilir. 2- Goreng'in bulunduğu kat numaraları, öyle sanıyorum ki, Yeni Ahit'ten pasajlara işaret ediyor. Her bir katta, o numaralı pasajda geçen bir hikaye anlatılıyor. İçeriği ve mesajı gerçekten ilgi çekici olsa da ben filmin -sinemasal açıdan- son derece başarısız olduğunu düşünüyorum. Başarısız yönetmenlik, filmin hikayesini değil grotesk sahnelerini öne çıkartmış. Dahası karakterlerin hikayeleri filmde hiç işlenmemiş ve seyircinin yorumuna bırakılmış. Mesela Goreng'in neden hapishaneye gönüllü girdiği meselesi bile oldukça muallak. Muhtemelen kanser hastası eski çalışan hariç, hapishane öncesi hikayesini anladığımız hiç kimse yok. Keşke bu harika senaryoyu sizin de övdüğünüz Aster, Eggert, Lanthimos vb yönetmenler çekmiş olsaydı. Tekrar teşekkürler.
Platform "un Mitolojik İncelemesi: Modern Toplumun Bir Alegorisi Yakın tarihli bir konferansta, "The Platform" filmi, mitolojik ve felsefi temellerini ortaya çıkarmak için incelendi. Çok sayıda kata sahip dikey bir küp şeklinde yapılandırılmış distopik bir toplum sunan film, mevcut dünya düzeninin post-modern bir alegorisi olarak hizmet ediyor. Bu analiz, filmin kurgusu ile mitolojik Büyülü Dağ arasında bir paralellik kurarak, filmin yapısının Olimpos Dağı'ndaki tanrıların hiyerarşisini ve Nietzscheci felsefeye dayanan toplumun tabakalaşmasını yansıttığını öne sürüyor. Filmin merkezinde, psikolojik ve toplumsal bozulmanın farklı aşamalarını simgeleyen platformun çeşitli seviyeleri aracılığıyla tasvir edilen Freudyen Regresyon kavramı yer alıyor. Filoloji ve Mitoloji profesörü olan konuşmacı, filmin, klasik müzik ve estetik güzelliğin hüküm sürdüğü en üst seviyelerde örneklenen medeni davranışın doruklarından, alt seviyelerdeki ilkel hayatta kalma içgüdülerine doğru bir yolculuğu temsil ettiğini savunuyor. Kahramanın deneyimleri Yunan mitolojisinin trajik unsurlarını yansıtmaktadır; burada kahramanlar genellikle gözden düşme ya da daha temel bir duruma gerileme ile karşı karşıya kalırlar. Filmin anlatısı, aşk, yaşam ve kaynak mücadelesi için merkezi bir metafor haline gelen yemek gibi antropolojik öneme sahip sembollerle örülmüştür. Maslow'un İhtiyaçlar Hiyerarşisi'nden yola çıkan profesör, platform alçaldıkça temel ihtiyaçların daha ön plana çıktığını ve estetik ve kendini gerçekleştirme gibi daha yüksek amaçların önemsiz hale geldiğini belirtiyor. Bu durum, filmde yemek hazırlamanın neredeyse dini bir hürmetle ele alındığı üst katların tasviriyle tezat oluşturmakta ve Nietzsche'nin Übermensch ya da üstün birey fikrinin toplumsal hiyerarşinin en tepesinde yer aldığını düşündürmektedir. Dünyadaki eşitsizliklerin çarpıcı bir temsilini sunan film, dünyanın zenginlik ve kaynaklarının orantısız bir şekilde nüfusun küçük bir yüzdesinin elinde olduğu, çoğunluğun ise arta kalanlara erişmek için mücadele ettiği trajik gerçeğine de değiniyor. Bu kavram, platformun başlangıçta en üstte bol miktarda bulunan yiyeceğin aşağıya indikçe kıtlaştığı ve alttakileri artıklar için savaşmak zorunda bıraktığı mekanizması aracılığıyla ele alınıyor. Derste ayrıca filmin bir başka Nietzscheci tema olan güç istenci kavramıyla ilişkisi de ele alınıyor ve yaşamın en ilkel haliyle hayatta kalma ve güç iddiasıyla ilgili olduğu öne sürülüyor. Bu, karakterlerin eylemleri ve platformun, bireyleri en temel içgüdüleriyle yüzleşmeye zorlayan amansız inişi aracılığıyla tasvir ediliyor. Sonuç olarak, profesörün "The Platform" analizi, bu karmaşık filmin katmanlarını sıyırarak mitolojik ve felsefi referanslardan oluşan zengin bir dokuyu ortaya çıkarıyor. Film sadece distopik bir topluma dair bir hikaye değil, aynı zamanda kendi dünyamızın güç, kaynak tahsisi ve insanlık durumuyla mücadelesini yansıtan bir ayna. Film, alegorik anlatımı aracılığıyla izleyicileri kendi gerçekliklerinin doğasını ve toplumsal hiyerarşi içindeki yerlerini sorgulamaya davet ediyor.
Düşündüm başka sonuçları da düşündüm Müslüman mahallesinde Salyangoz satar gibi hissettim :) ama genede yazmak istedim (kova burcu) hocam film ters açıdan yükseliş-kurtuluşun formülünü veriyor olabilir mi ? Yükselmek için yükseğe çıkmak istememiz doğru değil (yanındaki adam ilkin iple tırmanıyor kötü bir şekilde boşa çıkıyor),bir birinizi yiyerek de (hatta İsa'nın Eti dahil) yukarı çıkamazsınız,Yukarıya kendinden bir mesaj vermekle de (platformda tutulmak istenen de tatlı) yukarı çıkamazsınız , yukarıdakiler gibi davranarak da yukarı çıkamazsınız (en son donkişot'un kitabındaki sayfaları yiyor) ,aşağıdakiler gibi olarak da yukarı çıkamazsınız ( başrol oyuncusu insan eti yiyor ancak yemek için insan öldürmüyor intikam için öldürüyor ,sonrasında zaten ilk olarak platformdaki yeteri kadar yemek fikri -ideali köpekli kadın vasıtasıyla doğuyor) sonunda esrarengiz kadından da esinlenerek aşağı inerek yukarı çıkabileceklerini düşünüyorlar ancak daha başta o kadın gibi herkesi öldürerek değil ilk 50 kattakilere oruç sonrakilere yeteri kadar yemek vererek (gene aşağıdakiler gibi değil) yetmiyor bilge bu sefer insanları aynı zamanda ikna etmeniz gerekir diyor (bu şekilde yukarı çıkış formülünü artık herkes öğreniyor) ve aşağı katta yanındaki adam mesaj muhafaza ettikleri tatlı değil küçük kız yani korunmasız ve en alt katta olup yenilmeden yukarı çıkabilen birisi en iyi mesaj olacağı düşünülüyor.Yüksekten gelen lüks yemek ama salyangoz (bahsettiğiniz sümüksü ,su ,ana tanrıca) ,donkişot ama şuursuzca aşağıda (avam) savaşıp şövalye olmak istiyor .Burada sanki sizin bahsettiğiniz Hermes var hem yukarıyı biliyor hem aşağı şekil değiştiriyor (filimde ki köpekli kadında cinsiyet değiştirmiş gibi ayrıca kadın platformun yönetiminde olmasına rağmen gene sizin önceden bahsettiğiniz gibi hastalık sonrası bir çeşit aydınlanarak sistemi değiştirmek için aşağı iniyor).Sanki kurtuluş için bir sadece yukarıyı bilen ve aşağıdan bir haber sadece kendini kurban eden etini kanını veren İsa değil Hermes lazım deniliyor. ,Hermes olduklarından filmin kahramanları platformla artık yukarı çıkma ihtiyacı da hissetmiyor .(Deveye sormuşlar boynun neden eğri o da eğri olmayan yerim mi var demiş çok eğri geldiyse hocam hiç cevap yazmayın silebilirsiniz mecburen uzunda oldu zaten hayırlı günler dilerim)
İlla olumlu bişeyler görmek istiyorsanız bulursunuz tabii ki. Ama filmin bütünüyle uyuşmaz. Baharat aşağa indi ne oldu? Öldü. Kendisi cehennemin dibinde kaldı. Çocuğun yukarı çıkması neyi değiştirecek?
Kanalınızı yeni keşfettim. Konuşmalarınız ufkumu açtı. İnanın not alarak dinliyorum. Ağzınıza sağlık. insanın yaptıklarının takdir edilmesi de oldukça motive edici: o yüzden kanalınızı çok beğendiğimi ve Sabırsızlıkla yeni videolarınız beklediğimi özellikle belirtmek isterim. Hocam şimdi sizi internetten araştırdım; bu kanalı hayata geçirdiğiniz için kendimizi çok daha şanslı buldum.. videoları tek tek izlemek ve anlamak oldukça zamanımı alacak ama yapacağım. Saygılar :)
Gerçekten çok teşekkür ederim. Tam idealimdeki dinleyici/seyircisiniz! Sağolun varolun.
Hocam ne kadar teşekkür etsem az. Kendimi şu an çok şanslı hissediyorum. Thomas Mann üzerine konuşabilen insan sayısı o kadar az ki !
Bu tarz filmlere hep mesel olarak bakmamızı söylerdiniz. Bu film de baştan sona mesellerle dolu bir anlatıma sahip. Aşağıdakiler, yukarıdakiler.... Her alanda ortak paydalarını yitiren insancıkların kendini gerceklestirmek için var gücüyle çalışirken başkalarının yemeklerinin üzerine kakalarini yapacak kadar her şeye yabancilasmalarini anlatan sahneler tüyler urperticiydi..Ağzınıza sağlık hocam..👏👏👏👏
Enfes bir anlatımdı, çok teșekkürler. Biçim yönünden Denis Villeneuve ün Next Floor kısa filmini hatırlattı.
Hocam, Don Kişot kitabıyla ilgili olarak da bir değerlendirme videosu çekmeyi düşünüyor musunuz?
Hocam yorumlarınız için çok teşekkür ederim. İki noktayı eklemek ve fikrinizi almak isterim.
1- Goreng karakteri filmde bir İsa parodisi olarak karşımıza çıkıyor bana kalırsa. Hem büyük acıları üstleniyor hem de kendi "ahlak" anlayışını uzun müddet sürdürüyor. Ama bir türlü "göğe yükselememesi" onun gerçekte de "olmayan bir karakter" oluşuna bir işaret ediyor olabilir.
2- Goreng'in bulunduğu kat numaraları, öyle sanıyorum ki, Yeni Ahit'ten pasajlara işaret ediyor. Her bir katta, o numaralı pasajda geçen bir hikaye anlatılıyor.
İçeriği ve mesajı gerçekten ilgi çekici olsa da ben filmin -sinemasal açıdan- son derece başarısız olduğunu düşünüyorum. Başarısız yönetmenlik, filmin hikayesini değil grotesk sahnelerini öne çıkartmış. Dahası karakterlerin hikayeleri filmde hiç işlenmemiş ve seyircinin yorumuna bırakılmış. Mesela Goreng'in neden hapishaneye gönüllü girdiği meselesi bile oldukça muallak. Muhtemelen kanser hastası eski çalışan hariç, hapishane öncesi hikayesini anladığımız hiç kimse yok. Keşke bu harika senaryoyu sizin de övdüğünüz Aster, Eggert, Lanthimos vb yönetmenler çekmiş olsaydı. Tekrar teşekkürler.
Platform "un Mitolojik İncelemesi: Modern Toplumun Bir Alegorisi
Yakın tarihli bir konferansta, "The Platform" filmi, mitolojik ve felsefi temellerini ortaya çıkarmak için incelendi. Çok sayıda kata sahip dikey bir küp şeklinde yapılandırılmış distopik bir toplum sunan film, mevcut dünya düzeninin post-modern bir alegorisi olarak hizmet ediyor. Bu analiz, filmin kurgusu ile mitolojik Büyülü Dağ arasında bir paralellik kurarak, filmin yapısının Olimpos Dağı'ndaki tanrıların hiyerarşisini ve Nietzscheci felsefeye dayanan toplumun tabakalaşmasını yansıttığını öne sürüyor.
Filmin merkezinde, psikolojik ve toplumsal bozulmanın farklı aşamalarını simgeleyen platformun çeşitli seviyeleri aracılığıyla tasvir edilen Freudyen Regresyon kavramı yer alıyor. Filoloji ve Mitoloji profesörü olan konuşmacı, filmin, klasik müzik ve estetik güzelliğin hüküm sürdüğü en üst seviyelerde örneklenen medeni davranışın doruklarından, alt seviyelerdeki ilkel hayatta kalma içgüdülerine doğru bir yolculuğu temsil ettiğini savunuyor.
Kahramanın deneyimleri Yunan mitolojisinin trajik unsurlarını yansıtmaktadır; burada kahramanlar genellikle gözden düşme ya da daha temel bir duruma gerileme ile karşı karşıya kalırlar. Filmin anlatısı, aşk, yaşam ve kaynak mücadelesi için merkezi bir metafor haline gelen yemek gibi antropolojik öneme sahip sembollerle örülmüştür.
Maslow'un İhtiyaçlar Hiyerarşisi'nden yola çıkan profesör, platform alçaldıkça temel ihtiyaçların daha ön plana çıktığını ve estetik ve kendini gerçekleştirme gibi daha yüksek amaçların önemsiz hale geldiğini belirtiyor. Bu durum, filmde yemek hazırlamanın neredeyse dini bir hürmetle ele alındığı üst katların tasviriyle tezat oluşturmakta ve Nietzsche'nin Übermensch ya da üstün birey fikrinin toplumsal hiyerarşinin en tepesinde yer aldığını düşündürmektedir.
Dünyadaki eşitsizliklerin çarpıcı bir temsilini sunan film, dünyanın zenginlik ve kaynaklarının orantısız bir şekilde nüfusun küçük bir yüzdesinin elinde olduğu, çoğunluğun ise arta kalanlara erişmek için mücadele ettiği trajik gerçeğine de değiniyor. Bu kavram, platformun başlangıçta en üstte bol miktarda bulunan yiyeceğin aşağıya indikçe kıtlaştığı ve alttakileri artıklar için savaşmak zorunda bıraktığı mekanizması aracılığıyla ele alınıyor.
Derste ayrıca filmin bir başka Nietzscheci tema olan güç istenci kavramıyla ilişkisi de ele alınıyor ve yaşamın en ilkel haliyle hayatta kalma ve güç iddiasıyla ilgili olduğu öne sürülüyor. Bu, karakterlerin eylemleri ve platformun, bireyleri en temel içgüdüleriyle yüzleşmeye zorlayan amansız inişi aracılığıyla tasvir ediliyor.
Sonuç olarak, profesörün "The Platform" analizi, bu karmaşık filmin katmanlarını sıyırarak mitolojik ve felsefi referanslardan oluşan zengin bir dokuyu ortaya çıkarıyor. Film sadece distopik bir topluma dair bir hikaye değil, aynı zamanda kendi dünyamızın güç, kaynak tahsisi ve insanlık durumuyla mücadelesini yansıtan bir ayna. Film, alegorik anlatımı aracılığıyla izleyicileri kendi gerçekliklerinin doğasını ve toplumsal hiyerarşi içindeki yerlerini sorgulamaya davet ediyor.
Snowpiercer filmi de anlattıklarınız açısından çok daha çarpıcı. Anlatımınız için teşekkür ederim.
Valla Erol Mütercimler değilim sürekli çarpıp durayım... :))))))))
Büyülü dag kitapını önerirmisiniz
Düşündüm başka sonuçları da düşündüm Müslüman mahallesinde Salyangoz satar gibi hissettim :) ama genede yazmak istedim (kova burcu) hocam film ters açıdan yükseliş-kurtuluşun formülünü veriyor olabilir mi ? Yükselmek için yükseğe çıkmak istememiz doğru değil (yanındaki adam ilkin iple tırmanıyor kötü bir şekilde boşa çıkıyor),bir birinizi yiyerek de (hatta İsa'nın Eti dahil) yukarı çıkamazsınız,Yukarıya kendinden bir mesaj vermekle de (platformda tutulmak istenen de tatlı) yukarı çıkamazsınız , yukarıdakiler gibi davranarak da yukarı çıkamazsınız (en son donkişot'un kitabındaki sayfaları yiyor) ,aşağıdakiler gibi olarak da yukarı çıkamazsınız ( başrol oyuncusu insan eti yiyor ancak yemek için insan öldürmüyor intikam için öldürüyor ,sonrasında zaten ilk olarak platformdaki yeteri kadar yemek fikri -ideali köpekli kadın vasıtasıyla doğuyor) sonunda esrarengiz kadından da esinlenerek aşağı inerek yukarı çıkabileceklerini düşünüyorlar ancak daha başta o kadın gibi herkesi öldürerek değil ilk 50 kattakilere oruç sonrakilere yeteri kadar yemek vererek (gene aşağıdakiler gibi değil) yetmiyor bilge bu sefer insanları aynı zamanda ikna etmeniz gerekir diyor (bu şekilde yukarı çıkış formülünü artık herkes öğreniyor) ve aşağı katta yanındaki adam mesaj muhafaza ettikleri tatlı değil küçük kız yani korunmasız ve en alt katta olup yenilmeden yukarı çıkabilen birisi en iyi mesaj olacağı düşünülüyor.Yüksekten gelen lüks yemek ama salyangoz (bahsettiğiniz sümüksü ,su ,ana tanrıca) ,donkişot ama şuursuzca aşağıda (avam) savaşıp şövalye olmak istiyor .Burada sanki sizin bahsettiğiniz Hermes var hem yukarıyı biliyor hem aşağı şekil değiştiriyor (filimde ki köpekli kadında cinsiyet değiştirmiş gibi ayrıca kadın platformun yönetiminde olmasına rağmen gene sizin önceden bahsettiğiniz gibi hastalık sonrası bir çeşit aydınlanarak sistemi değiştirmek için aşağı iniyor).Sanki kurtuluş için bir sadece yukarıyı bilen ve aşağıdan bir haber sadece kendini kurban eden etini kanını veren İsa değil Hermes lazım deniliyor. ,Hermes olduklarından filmin kahramanları platformla artık yukarı çıkma ihtiyacı da hissetmiyor .(Deveye sormuşlar boynun neden eğri o da eğri olmayan yerim mi var demiş çok eğri geldiyse hocam hiç cevap yazmayın silebilirsiniz mecburen uzunda oldu zaten hayırlı günler dilerim)
İlla olumlu bişeyler görmek istiyorsanız bulursunuz tabii ki. Ama filmin bütünüyle uyuşmaz. Baharat aşağa indi ne oldu? Öldü. Kendisi cehennemin dibinde kaldı. Çocuğun yukarı çıkması neyi değiştirecek?
Türkiye'de ne eksikliği var hocam? Kültür üçyüzotuzüçüncü katta olduğu için merak ediyorum.
Hocam elinizi gördüm de; nereye yumruk attınız? :)