İnsanoğlunun beyninin yetemediği kadar bilgiyi işleyen yapiya yapay zeka diyoruz. İste size insandan bir yapay zeka, hatta daha fazlasi. Varol güzel insan. ( hayatımda ilk defa bir videoya yorum yazdirdin, helal olsun)
Dücane hocam düşünce dünyamı o kadar çok etkiliyorsunuz ki; Size olan hayranlığım neredeyse Aristoteles’ e olan hayranlığıma erişecek. İyi ki varsınız. İyi ki tanımışım sizi. ( Not: Selçuk Üniversitesi Felsefe 1. Sınıf öğrencisiyim)
Harikulade hocam, Aronofsky gerçekten üzerine konuşulabilecek eserler ortaya koyuyor. Sizin filmler üzerine olan perspektifinizden Pi filmini dinlemek ve oradan yola çıkarak yaptığınız bu sohbet de diğerleri gibi çok güzeldi, teşekkür ediyorum.
@@tekmusti :))) Sizin sormuş oldugunuz kanaati oluşmuştu bende oysa ki, onlar da keyifle izleyebilir yarginizdan haraketle:)) Şaka bir tarafa, iyi geceler diliyorum size,sevgiler:))
Dücane hoca (liseden alışkanlık "hoca" 😊 ) Bahsedilen kötücül duygularla oluşan ahlaksızlık (öncelikli sebep o duygular, bu benim fikrim) çözülmedikçe, "din problemi" ya da başka "büyük problemler" çözülemez. İstenirse babilin kulelerini yapsınlar ya da "yaratan yok, kanıtladık" desinler; ne yaratanı geçerler (rekabet ya!) ne de insan olabilirler. Saygılar
Mağaradan çıkan insan en son güneşe bakıyordu. Bu yüzden güneş bilme tutkusunu temsil ediyor olabilir mi? Bilme tutkusu gözü kör ediyor yani onun dışında herhangi bir şey görmesine izin vermiyor.
KOHEN’İN AKSİYOMLARI ÜZERİNE İlk aksiyom “matematiğin doğanın dili olduğunu”, ikincisi ise “çevremizdeki her şeyin sayıların dili ile anlaşılır ve anlatılır” olduğunu söylüyor. İkinci aksiyomun birincisini içerdiği görülüyor. Çevremizdeki (doğal ve doğal olmayan) her şeyin sayıların dili anlaşılabilir ve anlatılabilir olması; bunun bir parçası için de geçerlidir, yani doğa için. Bu ise sayıların dilinin (matematiğin) doğanın dili olmasını gerektirir. Dolayısı ile birinci aksiyom gereksiz görünüyor. Üçüncü aksiyom “bu dilin grafik ifadesinin örüntüleri oluşturduğunu” bildiriyor. Burada matematiğin (sayıların) ve geometrinin (şekillerin) apayrı şeyler olarak düşünüldüğünü anlıyoruz. Aksiyom sayılarla şekiller arasında eşbiçimlilik olduğunu ve bu eşbiçimliliğin geometri tarafındaki adının örüntü olduğunu söylüyor. Geometri tarafındaki örüntü; sayılar ve şekillerin eşbiçimliliğinden doğmuştur ve eşbiçimliliğin doğası gereği, matematik tarafında da bir örüntüyü gerektirir. Dilin grafik ifadesi dediğine göre bu dildeki her önermenin geometri tarafında bir karşılığı (örüntüsü) vardır. Örüntüler geometrinin tamamı değilse eğer (ki bu ima ediliyor gibi görünüyor) geometri matematiği kapsar anlamı çıkıyor. Üçüncü aksiyomun ikinci aksiyomdan çıkarılamayacak şekilde bildirdiği şey geometri tarafındaki elemanlarının bir kısmını “örüntü” olarak isimlendirmektir sadece. İsimlendirme aksiyom olarak görülemez. Çünkü isimlendirme; aksiyomlardan hareketle hipoteze ulaşma yolunda oluşturulacak bir kanıtlamada kullanılabilir bir malzeme değildir. Üçüncü aksiyomda ifade edilen bildiri sistemin tanımlar kısmında kullanılmalıdır, aksiyomları içinde değil. Birinci ve üçüncü aksiyomlar ikinci aksiyomdan çıkartılabildiğine göre ikinci aksiyom, bu aksiyomatik sistemi tanımlamak için yeterli görünmektedir.
Program Notları-NİCELİĞİN EGEMENLİĞİ: pi Bu derste, "dünyanın matematikleştirilmesi" sorununu oldukça güncel biçimiyle ve dramatik tarzda ele alan Darren Aronofsky'nin kült filmi "Pi" (1998) çözümleniyor. Matematiksel dünyagörüşünün üç ilkesi vardır: 1. Matematik doğanın dilidir. (Galileo) 2. Her şeyi sayılar aracılığıyla anlatabilir ve anlayabiliriz. (Pythagoras) 3. Tüm görünüşler birtakım örüntüler üzerinde yükselir. (Descartes) Yeniçağla birlikte doğanın ve evrenin matematikleştirilmesi olanaklı hale gelmiş, yani biliminsanları onyedinci yüzyılda artık her şeyi hesaplayabileceklerine, yani tüm tüm nesneler dünyasının sayılabilir veya ölçülebilir olduğuna inanmaya başlamışlardı. Evren bir nicelikler yumağı ise, onu anlamanın "yöntemi" de matematik'ten başkası olamazdı. Böylelikle matematik neredeyse tüm felsefe'nin yerini almış, bütün anlam dünyamız niceliklerden ibaret hale gelmişti: rating'ler, anket'ler, istatistikler... hesaplama çağında önümüzü aydınlatmak (öngörmek) için kullanacağımız biricik metodoloji işte bu ince teknikler aracılığıyla her şeyi ölçüp biçmekti, ama her şeyi. Kısaca, insanlığın 'düşünmek' ile 'hesaplamak' arasındaki farkı unutuşunun öyküsü. *Felsefe ve bilim tarihinin en temel sorunlarından biri dünyanın evrenin matematikleştirilmesi sorunudur. *Pisagorcu yaklaşım:Her şeyin temeli sayıdır.Bütün doğa sayılardan oluşmuştur.Peki burda ki şey ne? *Pi'nin temel sorunu:Matematiğin felsefenin yerini alması sorunudur. *Film şöyle başlar,'Ben küçük bir çocukken annem bana güneşe bakma demişti ama ben 6 yaşındayken baktım.' bu 6 yaşındaki çocuk yalnızlığın içinde korkuyordum der aslında görme duyusunu kaybetmiştir çünkü güneşe bakmıştır.Ve sonra bandajların arasından güneş sızmaya başlar ve tekrar görür ama daha sonraki yaşamında bu günahın cezasını hep ödeyecektir.Güneşe bakma günahı *Filmin üstünde yükseldiği 3 ilke(aksiyom,postula) vardır: 1.Matematik doğanın dilidir.-Galileo 2.Çevrenizdeki her şey sayılarla temsil edebilir,ifade edilebilir ve anlaşılabilir.-Pisagor 3.Bu sistemi grafikle göstermeye denersem ortaya örüntüler çıkar./Doğanın her yerinde örüntüler vardır.-Descartes/aritmetik ve geometriyi birleştiren kişidir. Analitik Geometri *Sayı->Aritmetiğin temelidir./Geometri->Şeklin temelidir. *Ren geyiği nüfusu-Nil Nehri'nin yükselip alçalması-Salgın hastalıkları döngüleri-Güneşin evreleri Bunların hepsinin döngüsel düzenlilik olarak görür ve üstüne şunu sorar peki ya borsa? *Varsayımım şudur der:Borsa da sayıların arkasında saklanan bir örüntü bulunmaktadır. *Deha en çok Matematik de karşılaşan bir terimdir.Matematik de keşif çoktur ve nedensellik ilkesine göre bu buluşlar açıklanmaz.Daha çok içgörü ile keşifler gerçekleştirilir. *Kaşifimiz keşfini gerçekleştirdiği anda 2 sınıf buna çokça ilgi duyar: 1.Büyük şirketler:Maddi gücün sırrını ele geçirmek isteyenler 2.Kabalacılar:Tanrısal sırrı evrenin sırrını bilmek isteyenler *Kaşifimizin soyadı Cohen'dir.Cohen de kahin kelimesinden gelir. *Filmin ana idesi:Dünyanın matematikleştirilmesidir./Kartezyen felsefenin yeniçağla(17.yy) birlikte başını çektiği(Galileo,Spinoza,Descartes) ana idedir. *Deha uçlara doğru savrulur ve akıl hoacası olan Sol ise onu çok uçlardasın o kadar gitme tarzı şeyler söyleyerek onu uyarır. *Zihnin evren karşısında olan çaresizliği/Çipin yanması *Sol:'Bilimde ki sertliği bir kenara bıraktığın takdirde bir Matematikçi değil bir Nümerolojist olursun.' *Bilimsel olanla olmayan arasında ne gibi bir fark var.Bir şeyi bilimsel kılan şey nedir?Bilimde ki sertliği bırakmak ne anlama gelir? *Tıbbın temeli nedir büyüdür.Tıp şifacılığın otacılığın üzerinde yükselmiştir. *Astronomi ise Astroloji'nin üzerinde yükselmiştir. *Newton son büyücü denir çünkü simyacıydı. *Matematik Nümeroloji ayrımı nedir *Pisagor sadece bir yaşam biçimi olarak Felsefenin değil aynı zamanda bir düşünme biçimi olarak da Felsefenin başlangıcıdır. *Pisagor:'Her şeyin temelinde sayı vardır doğa sayılardan oluşmuştur.' Platon ise bunu revize edip sayı kavramı yerine ide kavramını kullanmıştır. Daha sonra ise Aristoteles bu fikirleri ciddi eleştiriye tabi tutmuştur fakat o bile günümüzde felsefe matematik oldu diye feryat etmekten kendini alamaz.Burdaki temel sorun ne der isek hiç tartışmasız başta dediğimiz şey nedir,nesne nedir,cisim nedir sorularıdır. *Cisim en,boy ve derinliktir.->Platoncu-Pisagorcu Cisim en,boy ve derinliğe sahip olan şeydir.->Aristocu kullanım yaparsınız. *Eğer doğa uzanımsa ve en,boy ve derinlikten ibaretse onu bilmek için özel bir yönteme ihtiyaç duyulur bu yöntemde Aritmetik ve Geometri'den başka bir şey değildir. *Evren Matematikleşince evreni anlamanın yolu da Matematik'den başkası olamaz./Asıl devrim buydu *Spinoza:'Kuşkusuz insanların kusurlarını ve budalalıklarını geometrik yöntemle açıklamaya çalışmam ve akla aykırı şeyler insanların boş,saçma ve ürkütücü bulup bas bas bağırdıkları şeyleri yine akılsal çıkarımlarla kanıtlamak istemem söz konusu kişilere şaşırtıcı gelecektir.Bu yüzden duyguların doğasını,gücünü ve zihnin bu duygular üzerindeki hakimiyetini incelediğim bu bölümde de tanrı ve zihni incelediğim önceki bölümlerde kullandığım yönteme başvuracağım ve insanın eylemlerine,aksiyonlarına ve isteklerine sanki Geometrik çizgilerden,yüzeylerden ve cisimlerden söz ediyormuşum gibi yaklaşacağım.' *Bu konu 17. ve 18.yy'lerde büyük tartışmalara yol açmış ve en sonunda günümüzde bilimin matematikleşmesinin ve evreni niceliklerde oluşmuş birer örüntü olarak görmesinin temelinde yer almıştır.
Yorumum bi önceki bilim ve din söyleşiniz hakkında olacak .öyle bir kesimi karşınıza almışsınızkiii diycem ama çok farklı kulvarlardasınız anlarlarsa Allah yardım etsin tanrı enerji versin vede kolay gelsin
Hocam zeka ve bilinç konusunu da işlermisimiz, bir de iç sesin yönlendirmesi nin , yapay zeka algoritması karşısındaki durumunu da değinirseniz sevinirim.
Merhaba. Sizi dinlerken kendimi sık sık "bu adam düşünüyor ise ben ne yapıyorum" derken buluyorum. Belki daha önce yapılmıştır veya proje olarak düşünülmüştür ama önerim şu olabilir kendi küçük penceremden. Düşünmeyi öğrenmekle alakalı bir online ortak okuma ve yorumlama programı yapsanız sanıyorum çok talibi olur. Örneğin 500-1000 kişiyi ağırlayabilen bi platformda sadece sırasıyla önerilen kitapları okuyan insanlarla katılım sağlanan bir "düşünmeyi öğrenme" okuma programı. Sizi youtube da görmek ne kadar mutlu ettiyse, böyle bir programa katılmak en az o kadar mutlu eder beni. Yeni ve genç platformlarda yer alma tevazunuz ve cömertliğiniz için ayrıca içtenlikle teşekkür ederim. muhabbetler.
Sayılar, bu sayıların, sadece matematiksel değil, aynı zamanda boyut ve form anlamında geometrik ilişkileri yada örüntüleri, bu örüntülerin genişleyen ve dolaysıyla çeşitliliğini ( örüntülerini de) artıran iç içe geçmiş evrenleri epey ilginç. Tüm bunların sahneye, gerçekliğe yada gündelik pratiğe kısa ve ölçülebilir sekanslar şeklinde de olsa bilimsel uygulama pratikleri. Bilim ve düşün tarihinin mantığını anlatıyorsunuz sanki. Zaman ve senkronizasyon da önemli kavramlar olsa gerek. Sizi dinleme hızını %50 artırınca ( eğer %50sini kaçırmıyorsam )daha iyi oluyor gibi. Sizi ilgiyle ve beğeniyle dinliyorum. Zahmetleriize teşekkür ederim.
Hegel aslında bu sayılarla oynama işine çocuk işi demesine rağmen(ben de öyle düşünüyorum) kendisi de simetri ve kendini bulma kavramlarını adeta fetişist şekilde kullanıp bana kalırsa saçmalıyor.Diyalektik üzerine o kadar düşününce herşeyi atomuna kadar diyalektikle düşünmeye başlıyor.
Niceliğin egemenliği seçim sandıklarına yansıdığında dramatik bir sonuç veriyor, cahilliğin egemenliği ile sonuçlanıyor. Teşekkürler 3 yıl önce yaptığınız bu yayın güncelliğini her daim koruyacak ve bazen malesef.
Filmin referrans verdiği her şeyi tek tek sayıp filmin asıl anlatmak istediği meseleyi anlamamak ve hiç bahsedememek ne kadar acı. Film rasyonel aklı övmüyor tam tersi bunun ne kadar boş bir uğraş ve takıntı olduğuna dair bir dolu gönderme ve son içeriyor. Çok daha Jung çu bir perspektiften bakılınca Max Cohen, aslında hem hayattan,dış dünyadan hem de kadınlardan korkuyor. Öngörülemez olan her şeyi hesaplama, ön görme isteği de temelde kişiliğindeki bu kusurlardan kaynaklı. Bazen sanat anlayışıi estetik birikim ve duygusal zeka olmayınca çok okumak da bir işe yaramıyor gibi maalesef.Bu filmin ana konusu çok net bir şekilde filozofi değil,tıpkı bundan sonra Darren Arronofsky'nin çekmiş olduğu Requiem for a Dream filminin ana temasının aslında uyuşturucuyla ilgili olmaması gibi. Filmin her sahnesinde uyuşturucu ve rahatsız edici sahneler olmasına karşın asıl mesele sevgi ve sevgisizlik üzerinedir tıpkı öbür filmlerde de olduğu gibi. Bu içerik filmde bu kadar barizken onu göremeyecek kadar körseniz ve yalnızca filmin estetiği için araç olarak kullanılan matematik ve felsefe kısımlarına takıldıysanız bu film gerçekten de sizin için. Çünkü siz de tıpkı Max gibi kadınlardan ve hayattan korkan,soyut tinsel dünyasına kapalı, ödipal karmaşalı yıkılmış erkeklik sahibi kişiler olabilirsiniz. O kadar çok korkuyorsunuz ki kendinize tanımlardan ve sayılardan oluşan duvarlar inşaa ediyorsunuz ve tıpkı Max gibi gözünüzün önünde öylesine salınan ağaç yapraklarını dahi göremiyorsunuz. Herkese bir matkap lazım gibi gerçekten.
Bu filmi izledim. Spiral teorisini ben de bulmuştum. Sonra “s” harfine odaklandım. Spiral, sağ,sol,sıhhat,sanal,sevgi,saygı,Sex,sanat,siyaset, sağlık,Samanyolu,sun,spor sıfır,sonsuzluk, sekiz, sayı, sekizin sistemdeki sayı değeri,yarısının asla kesişmeyen paralelliği ve s harfi ile ilgili uzayıp giden anlamlar,kuyruğuna eklenen bir çizgi ş olması ve sertleşmesi,sert,sıcak,soğuk,görünüş itibari ile tam tersi Z harfine ulaşılması ve tüm alfabelerin son harfi olması,son, bilumum kavramlar dizisi, s harfinin sesli yada sessiz harf kabul oluşu ile ilgili diğer alfabeler, ses, s harfinin simgeler değeri, kimyadaki ve simyadaki yeri vs,,,, hastamıyım ki 🤔
Dürcane bey, ben yaratılışa inanan bir insanım. İnanmayan ahlaklı insanlara saygım var, sizin daha genç yaşlarda "solcularda" farkettiğiniz insanlığa benzer, ben zaten öyle bir anlayışla büyüdüm. Oldum olası din, ırk, cins, sağcı solcu vs ayırmayan bir insanım. Bu gibi konuları mazeret edenlerin yaptıkları haltlarla ilgili genelleme yapılıyor bazen, günlük konuşmada, o ayrı. Kadere inanırım. Ancak halkın yönlendirildiği kullanılır biçimde değil. İndanlara doğuştan yaratılışta verilen özelliklerin %50 etkili olduğuna inanırım (aşağı yukarı). Sayılar kutsal kitaplarda da yer alıyor. Elbette bu konu bilimsel çalışma yöntemlerini etkilememeli. Bilimin, sanatın, üretimin ancak ahlaki bazlarda felsefi olarak hayat bulacağını, ahlak olmadığı ortamlarda ise bunların tümünün zalimce yok edileceğine inanırım. Bahsettiğiniz sayılar, olasılıklar, borsada bile geçerli olabilir, doğrudur. Varlıkların yapılarında da, olaylarda da vardır, buna inanıyorum. Ancak, hiçbir "bilimsel çalışma" benim yaratan inamcımı yok edemez. Sebeplerinden birine örnek vereyim (pi sayısı ile ilgili de yazacağım devamında): Sizin bu youtube programlarınızda reklamlar yer alıyor biliyorsunuz. Ben genelde reklamları geçerim. Birkaç sefer geçmedim, yayına daha fazla gelir olması içün sonuna kadar izledim. Şimdi bir yesadüf oranından bahsedeceğim. Ne zaman reklamlar çıksa, izlesem, sonra dışarı alışveriş ya da dolaşmak içün çıktığımda, o program şirketlerinin araçları ile trafikte büyük tehlikeler oluyor. Bu konu tamamen tesadüf. Ben karmaya, yüzleşmeye inanmam. Kadere inanırım. Bu trafik sorunsallarının da kader olduğunu düşünmüyorum. Ancak bu tehlikeler tesadüfi olarak, yüksek oranda gerçekleşiyorsa çözüm olarak programlarınızı izlememem gerekir. Şu an başka bir çözüm bulamıyorum. Bu konu sizinle ilgili değil, ben bir insanla ilgili birşey düşünürsem %90- 95 söylerim (bu sebepten başım dertte olur). Sizi izleyeli kısa zaman oldu, saygım var, "nasıl kaçırmışım bu insanı. Şu konuları da içrica edeyim" diyorum, bir yandan da bazı sıkıntılara çözüm bulmaya çalışıyorum. Programların bir masrafı var, biliyorum. Reklam almak zorundasınız. Hani desem ki "yahu karma hakkatten var mı? Başka bir paralelde bu reklamların karşılığı mı bu sıkıntılar?", böyle desem... Bu sıkıntıların paralel de olsa, kime nasıl faydası olur? Düşünüyoruuuum, düşünüyorum, o faydayı bulamıyorum. "O halde tesadüf, bu daha mantıklı" diyorum. Söylediğim gibi zaten karma yüzleşme gibi konuların genelde sömürü amaçlı kullanıldığını düşünürüm (karma ekonomiden bahsetmiyorum. Karma ekonomiyi faydalı bulurum, mevcut ahlaki ortamda). Durumun vehametini şöyle izah etmeye çalışayım: trafiğe çıkıyorum daha adım adım bismillah, bööyle bir sorunsallar sinsile halinde üstüme eser gibi geliyor, sanki su dalgası (metaforik anlatım). Su dalgasında zehirli balon balıkları ya da zehirli başka balıklar, zehirli ahtapotlar filan gibi (metaforik anlatıma uydu mu tam bilmiyorum). Hayır "günümüz gençliği" bu durumlarla eğleniyor üstüne üstlük, toplum ahlakı içün üzülüyorum. "Bunlar toplumu nelere zorlamaz mazallah" diyorum kendi kendime. Elbette trafikte gayet düzgün insanlar var, hatta sizin gibi bunlara üzülenler de var. Öncelikle ben çoğunun karışmasını istemiyorum. Kendi hallerinde insanlar. Trafikteki kötü niyetlilere karşı (bu kadar trafik probleminde bana karşı değilse bile kötü niyetler vardır) düzgün insanların zararını istemem. Ben sizi dinleyemesem bile, onlar dinler izler. Kaçarak yürümeye çalışırken bozulan sinirlerimle onları anlatmayı unutmuşum, özür diliyorum. Pi sayısının bu konularla ilgisini ya da pi ile ilgili düşüncemi biraz sonra yazacağım. Saygılar,
Hocam müthişti ama son kısım Spinoza'nın duyguları geometrik figürler gibi inceleyeceğim kısmını bence açmak gerekir. Aslında can alıcı noktalardan birisi de burası bu yapılabilir mi? Yapıldı mı? Yapılmaya mı çalışılıyor?
Madde enerji dönüşümü bağlamında cisme, evrim bağlamında da çok şey ifade eden, değişmez olan, tüm soruların cevabını arayıp bu cevapları içerdiği düşünülen bir insan kabulüne dayanan her türlü düşünce çok temellendirilebilir değil sanki. Ama sayılar yalnız başına neyin cevabı olabilir? Arazlar tutunacak cisim arıyordu sayılar da tutunacak şemalar arıyor. Aynı yerde dönüyoruz sadece madde hakkında bilgimiz biraz artmış gibi.
Sizden yeni kitabinizi bekliyorum. Bizim toplumumuza ozel acilimlar olacak mi? Tum dunyadan farkli olarak bu toplumdan etkilesim halindeki dusunce dunyaniz nasil acilimlar olusturuyor acaba?
merhaba hocam pi filimindeki son sahnalerinde yaratıcının garcek ismin sayılarda gizemli oldugundan bah edilyor film tam olarak ne demek istiyor acaba teşekürlar hocam
Sanattaki kavramların matematiksel tanımları yapılabilir mi? Sanattaki kavramlar derken Düzen, uyum, oran, ahenk, ritim Matematiksel tanım derken Bütün, parça, ilişki, işlem gibi kavramların şeysel yani örnek vermem gerekirse Her şey, bazı şey ve bir şey gibi ifadeler kullanarak soyutlamanın en üst mertebesinde gezinmeyi, sürekli(geometrik) ve süreksiz(aritmetik) niceliksel tanımları kast ediyorum. Bu konu hakkındaki düşününcelerinizi merak ediyorum.
1. Kült film ne yahu, tapacak mıyız filme? 2. Kohen niye gözlük takmıyor? Güneşe bakmışsa gözlük takmalıydı. 3. Altın oran, spiral konusunu biraz fraktallar ve Mandelbro'yla zenginleştirebilirdi. 4. Borsacılar ve Kabalacılar irdelenmemiş hiç. 4.a. Kohen zaten borsa alanında çalışmıyor muydu? Bir takım değerleri izliyor ve entıra basıyor, demek alım veya satım gibi birşeyler yapıyor olmalı, bunu da kendi portföyü için yapmıyor olsa gerek ki hizbe bir dairede oturuyor, zaten parasını yönettiği birileri var ve onları kazandırıyor olmalı, o zaman da para kazandırdıkları, öbürlerine yedirmezler Kohen'i. Borsada örüntü olmaz, bulsan bir örüntü de kullansan, örüntü bozulur, müdahele etmiş olursun yeni bir örüntü çıkar ortaya. Daha üç cisim problemi çözülmemiş, binlerce senetli milyonlarca oyunculu borsayı mı çözeceksiniz tılsımlı bir sayıyla? 4.b. Kabalacılar ise 216 harfli Tanrı adına takmış, o kadar büyük bir sır ki kimse bilmiyor. Ulan 216 harf ad olmaz cümle olur, bilsen ne olacak, Tanrı'ya istediğini yaptıracak tılsımlı bir söz mü arıyorsun? On emrin bulunduğu tabletleri ne yapacaksın? On emri uygulasana, bütün inanç sistemlerinde ortak şeyler bunlar. 5. 2'nin karekökü de yok, pi sayısı yok ki şablonu ola. Daire yok ki pi ola hesapla dur, ömrün yetmez, denizler mürekkep olsa yetmez, evrendeki tüm atomları kullansan, pi'nin dibine varamazsın, tüm evren daire olsa, pi'si yine quanta kalır, gelir Plank'a toslarsın. Daire, hipotenüs birer ideal, ülküsel, varsayımsal, postüla, sanrı. Bunları zihnimizde var ediyoruz, ideal, ülküsel, varsayımsal. Gerçek ise quantasal, tanesel, cisimsel, nesneldir. 6. Arşimet'in bulduğu da eksiktir, suyun giremeyeceği hacimler var, lotus çiçeği veya nilüfer gibi. Yaklaşık bir hacim ölçebiliriz ancak. 7. Öklit postülalarının hepsi varsayımsal, öyle bir doğa yok, düzlem de yok. Doğada Öklit uzayının karşılığı da yok. Osmanlı'da topçu subaylarının yetiştirilmesi için Baron dö Tot'un getirdiği hocalardan biri öğrenciye sormuş, üçgenin iç açılarının toplamı kaç diye. Öğrenci de demiş, üçgenine göre değişir, haklıymış. 8. Matematik mi geometriyi döver, matematik mi geometriyi? Geometri matematiğin bir dalıdır, cebir gibi, kalkülüs gibi, topoloji gibi, olasılık - istatistik gibi, küme kuramı gibi. 9. Matematik ne kadar var? Çin konsolosunun, 8000 kişinin öldüğünü soran gazeteciye onlar sayı değil insan demesi gibi, sayılar da kiminin zihinde var, kimininkinde temsil ettikleri var. Matematik de geometri gibi zihinde var ancak. 10. Mayi içreler mayiyi bilmezler demiş Rumi Celalettin, biz ne kadar biliyoruz neden içreyiz? Esir içre mi, üç boyutlu mu, dört boyutlu mu, onbir boyutlu uzay mı, başka mı? Uzay boş mu? Uzayın kumaşı var mı ki bükülüyor, ışığı da çekiyor? Yoksa herşey dalgalardan mı ibaret, Tanrı bizle dalga mı geçiyor? Üç cisim kaosa gidiyor, başlangıç koşullarından geliyor, başlangıç koşulları büyük patlama mı yoksa plazma evren mi var hep yenilenen? 11. Ölçme problemimiz var bir de, uzaklığı, zamanı, sıcaklığı... Ölçmenin dayandığı şeyler de kaypak, başka şeylerden etkileniyor, ölçmekten etkileniyor, gözlemciden bile etkileniyor her şey, gözlerken bile değiştiriyoruz doğayı. 12. Otacılar, astrologlar, simyacılar ve hekimler, astronomlar, kimyacılar. Yarın bir gün timya diye bir şey çıkacak da bizimle dalga mı geçecekler? O zamanki bilgi oydu, onlar da hekim, astronom, kimyacıydı. Ateşi bilmeden onbinlerce yıl kullandık, bugün ne kadar biliyoruz? Yarından daha az. Gerçeğe yaklaşıyoruz ama tutamıyoruz. 13. Doğadan zihnimize yansıyanlardan sinir bağları - sinapslar, örüntüler oluştururuz. Bu yaklaşık bir bilgi, basitleştirme, modeldir, ideal, düşünseldir, doğal, reel, gerçel değildir. Dil ve sözcükler bile imgelerdir, örüntülerdir, çağrışımlardır.
@@kenannyavuz Bilinen bilinmeyeni artırıyor, doğru, ama bilmek için de başka seçeneğimiz yok, gerisi spekülasyon. Bilim de bir tür spekülasyon ama bilim haddini bilir, yanlışlanabilecek şeyler söyler.
Erdal bey, doğru duyuyorsunuz. Aslı Pythagoras'dır. Türkçeye, Pytagor/pitagor veya Fisagor şeklinde girmesi girekir. Pisagor tamamen yanlış bir ifadedir.
Wir können Ihnen gar nicht genug danken! Wir werden Ihnen sehr vieles schuldig bleiben. Herzlichen Dank. Türkce yazmiyorum cünki hatalarimdan dolayi kizmayin diye.
Dinle bilimi ayirma cabasina karsin yine de bilimden herseye niceliksel anlam yükleyen bir inancin dogmasi oyküsü ilginc. Din bir anlam verme cabasi ise, ratingler anketler vs ritülleri oluyor galiba? O halde bilimin dogmatize edilmesiyle gelisen bir teknoloji dünyasinin gelelcekte ne getireceini bilmek endise verici mi? Felsefe ile Sinema Mimarlik ve Sanat üzerine yazdiniz, lütfen Matematige de daha cok degin ve deginin. Merak ve heyecan ile bekliyoruz
İnsanoğlunun beyninin yetemediği kadar bilgiyi işleyen yapiya yapay zeka diyoruz. İste size insandan bir yapay zeka, hatta daha fazlasi. Varol güzel insan. ( hayatımda ilk defa bir videoya yorum yazdirdin, helal olsun)
Dücane hocam düşünce dünyamı o kadar çok etkiliyorsunuz ki; Size olan hayranlığım neredeyse Aristoteles’ e olan hayranlığıma erişecek. İyi ki varsınız. İyi ki tanımışım sizi. ( Not: Selçuk Üniversitesi Felsefe 1. Sınıf öğrencisiyim)
Felsefeyi sevdiren güzel insan, bu yüzyılın son filozofu engin bilgilerinizden faydalandırdığınız için müteşekkirim.
Hocam mantık üzerine özel bi video yaparsanız bi ara mantık külliyatı oluşturma düşünceniz vardı ..ö
KATIL BUTONUnu lütfen açın hocam üzerimizde hakkınız çok büyük bu kanala destek olmayı borç olarak görüyorum kendim adına.
Ne kadar teşekkür etsem azdır, ömrünüze sağlık 🌷🐞
Harikulade hocam, Aronofsky gerçekten üzerine konuşulabilecek eserler ortaya koyuyor. Sizin filmler üzerine olan perspektifinizden Pi filmini dinlemek ve oradan yola çıkarak yaptığınız bu sohbet de diğerleri gibi çok güzeldi, teşekkür ediyorum.
Lütfen ses kalitesini yükseltin görüntü önemli değil
Bir matematikçi olarak keyifle izledim.Zihninize sağlık sevgili hocam, var olun:))
@@tekmusti Ne kadar güzel o halde:))
@@tekmusti :))) Sizin sormuş oldugunuz kanaati oluşmuştu bende oysa ki, onlar da keyifle izleyebilir yarginizdan haraketle:)) Şaka bir tarafa, iyi geceler diliyorum size,sevgiler:))
@@tekmusti böylece sadece oduncu olmayıp ayni zamanda oyuncu oldugunuzu da anlamiş olduk,iyi geceler..
@@tekmusti estağfirullah, niye kötü etmiş olasınız..aksine,muhabbet etmis olduk ne güzel:))
Yaşasın yeni video,hocam ağzınıza,bilginize sağlık,iyiki varsınız
Ne guzel bir calışma ve ugraş. Bravo.
Dücane hoca (liseden alışkanlık "hoca" 😊 )
Bahsedilen kötücül duygularla oluşan ahlaksızlık (öncelikli sebep o duygular, bu benim fikrim) çözülmedikçe, "din problemi" ya da başka "büyük problemler" çözülemez. İstenirse babilin kulelerini yapsınlar ya da "yaratan yok, kanıtladık" desinler; ne yaratanı geçerler (rekabet ya!) ne de insan olabilirler.
Saygılar
Emeğinize ve ağzınıza sağlık. Çok teşekkür ederim.
Mağaradan çıkan insan en son güneşe bakıyordu. Bu yüzden güneş bilme tutkusunu temsil ediyor olabilir mi? Bilme tutkusu gözü kör ediyor yani onun dışında herhangi bir şey görmesine izin vermiyor.
Hic boyle dusunmemistim. Muhtesem bir yorum.
KOHEN’İN AKSİYOMLARI ÜZERİNE
İlk aksiyom “matematiğin doğanın dili olduğunu”, ikincisi ise “çevremizdeki her şeyin sayıların dili ile anlaşılır ve anlatılır” olduğunu söylüyor. İkinci aksiyomun birincisini içerdiği görülüyor. Çevremizdeki (doğal ve doğal olmayan) her şeyin sayıların dili anlaşılabilir ve anlatılabilir olması; bunun bir parçası için de geçerlidir, yani doğa için. Bu ise sayıların dilinin (matematiğin) doğanın dili olmasını gerektirir. Dolayısı ile birinci aksiyom gereksiz görünüyor.
Üçüncü aksiyom “bu dilin grafik ifadesinin örüntüleri oluşturduğunu” bildiriyor. Burada matematiğin (sayıların) ve geometrinin (şekillerin) apayrı şeyler olarak düşünüldüğünü anlıyoruz. Aksiyom sayılarla şekiller arasında eşbiçimlilik olduğunu ve bu eşbiçimliliğin geometri tarafındaki adının örüntü olduğunu söylüyor. Geometri tarafındaki örüntü; sayılar ve şekillerin eşbiçimliliğinden doğmuştur ve eşbiçimliliğin doğası gereği, matematik tarafında da bir örüntüyü gerektirir. Dilin grafik ifadesi dediğine göre bu dildeki her önermenin geometri tarafında bir karşılığı (örüntüsü) vardır. Örüntüler geometrinin tamamı değilse eğer (ki bu ima ediliyor gibi görünüyor) geometri matematiği kapsar anlamı çıkıyor. Üçüncü aksiyomun ikinci aksiyomdan çıkarılamayacak şekilde bildirdiği şey geometri tarafındaki elemanlarının bir kısmını “örüntü” olarak isimlendirmektir sadece. İsimlendirme aksiyom olarak görülemez. Çünkü isimlendirme; aksiyomlardan hareketle hipoteze ulaşma yolunda oluşturulacak bir kanıtlamada kullanılabilir bir malzeme değildir. Üçüncü aksiyomda ifade edilen bildiri sistemin tanımlar kısmında kullanılmalıdır, aksiyomları içinde değil.
Birinci ve üçüncü aksiyomlar ikinci aksiyomdan çıkartılabildiğine göre ikinci aksiyom, bu aksiyomatik sistemi tanımlamak için yeterli görünmektedir.
iyiki varsınız... ruhu doyurucu söyleşiler bunlar... teşekkürler
Pazar günleri de burdayım, iş hayatı kafamızı döndürdü, tek düşündüğüm anlar.. 🙏🏻🌷
Bu kıymetli paylaşımınız için teşekkür ederim.
Sizi her dinlediğimde hayranlığım artmakta...
Hocam teşekkürler yine çok doyurucu bir konuşma olmuş.
Bize düşen de Pı yi yuvarlamadan işlemleri yapmak!
Nede olsa hakikat ayrıntıda mahfuz.
Dibin dibi tespitler.. Varolun..
Program Notları-NİCELİĞİN EGEMENLİĞİ: pi
Bu derste, "dünyanın matematikleştirilmesi" sorununu oldukça güncel biçimiyle ve dramatik tarzda ele alan Darren Aronofsky'nin kült filmi "Pi" (1998) çözümleniyor.
Matematiksel dünyagörüşünün üç ilkesi vardır:
1. Matematik doğanın dilidir. (Galileo)
2. Her şeyi sayılar aracılığıyla anlatabilir ve anlayabiliriz. (Pythagoras)
3. Tüm görünüşler birtakım örüntüler üzerinde yükselir. (Descartes)
Yeniçağla birlikte doğanın ve evrenin matematikleştirilmesi olanaklı hale gelmiş, yani biliminsanları onyedinci yüzyılda artık her şeyi hesaplayabileceklerine, yani tüm tüm nesneler dünyasının sayılabilir veya ölçülebilir olduğuna inanmaya başlamışlardı. Evren bir nicelikler yumağı ise, onu anlamanın "yöntemi" de matematik'ten başkası olamazdı. Böylelikle matematik neredeyse tüm felsefe'nin yerini almış, bütün anlam dünyamız niceliklerden ibaret hale gelmişti: rating'ler, anket'ler, istatistikler... hesaplama çağında önümüzü aydınlatmak (öngörmek) için kullanacağımız biricik metodoloji işte bu ince teknikler aracılığıyla her şeyi ölçüp biçmekti, ama her şeyi.
Kısaca, insanlığın 'düşünmek' ile 'hesaplamak' arasındaki farkı unutuşunun öyküsü.
*Felsefe ve bilim tarihinin en temel sorunlarından biri dünyanın evrenin matematikleştirilmesi sorunudur.
*Pisagorcu yaklaşım:Her şeyin temeli sayıdır.Bütün doğa sayılardan oluşmuştur.Peki burda ki şey ne?
*Pi'nin temel sorunu:Matematiğin felsefenin yerini alması sorunudur.
*Film şöyle başlar,'Ben küçük bir çocukken annem bana güneşe bakma demişti ama ben 6 yaşındayken baktım.' bu 6 yaşındaki çocuk yalnızlığın içinde korkuyordum der aslında görme duyusunu kaybetmiştir çünkü güneşe bakmıştır.Ve sonra bandajların arasından güneş sızmaya başlar ve tekrar görür ama daha sonraki yaşamında bu günahın cezasını hep ödeyecektir.Güneşe bakma günahı
*Filmin üstünde yükseldiği 3 ilke(aksiyom,postula) vardır:
1.Matematik doğanın dilidir.-Galileo
2.Çevrenizdeki her şey sayılarla temsil edebilir,ifade edilebilir ve anlaşılabilir.-Pisagor
3.Bu sistemi grafikle göstermeye denersem ortaya örüntüler çıkar./Doğanın her yerinde örüntüler vardır.-Descartes/aritmetik ve geometriyi birleştiren kişidir. Analitik Geometri
*Sayı->Aritmetiğin temelidir./Geometri->Şeklin temelidir.
*Ren geyiği nüfusu-Nil Nehri'nin yükselip alçalması-Salgın hastalıkları döngüleri-Güneşin evreleri
Bunların hepsinin döngüsel düzenlilik olarak görür ve üstüne şunu sorar peki ya borsa?
*Varsayımım şudur der:Borsa da sayıların arkasında saklanan bir örüntü bulunmaktadır.
*Deha en çok Matematik de karşılaşan bir terimdir.Matematik de keşif çoktur ve nedensellik ilkesine göre bu buluşlar açıklanmaz.Daha çok içgörü ile keşifler gerçekleştirilir.
*Kaşifimiz keşfini gerçekleştirdiği anda 2 sınıf buna çokça ilgi duyar:
1.Büyük şirketler:Maddi gücün sırrını ele geçirmek isteyenler
2.Kabalacılar:Tanrısal sırrı evrenin sırrını bilmek isteyenler
*Kaşifimizin soyadı Cohen'dir.Cohen de kahin kelimesinden gelir.
*Filmin ana idesi:Dünyanın matematikleştirilmesidir./Kartezyen felsefenin yeniçağla(17.yy) birlikte başını çektiği(Galileo,Spinoza,Descartes) ana idedir.
*Deha uçlara doğru savrulur ve akıl hoacası olan Sol ise onu çok uçlardasın o kadar gitme tarzı şeyler söyleyerek onu uyarır.
*Zihnin evren karşısında olan çaresizliği/Çipin yanması
*Sol:'Bilimde ki sertliği bir kenara bıraktığın takdirde bir Matematikçi değil bir Nümerolojist olursun.'
*Bilimsel olanla olmayan arasında ne gibi bir fark var.Bir şeyi bilimsel kılan şey nedir?Bilimde ki sertliği bırakmak ne anlama gelir?
*Tıbbın temeli nedir büyüdür.Tıp şifacılığın otacılığın üzerinde yükselmiştir.
*Astronomi ise Astroloji'nin üzerinde yükselmiştir.
*Newton son büyücü denir çünkü simyacıydı.
*Matematik Nümeroloji ayrımı nedir
*Pisagor sadece bir yaşam biçimi olarak Felsefenin değil aynı zamanda bir düşünme biçimi olarak da Felsefenin başlangıcıdır.
*Pisagor:'Her şeyin temelinde sayı vardır doğa sayılardan oluşmuştur.'
Platon ise bunu revize edip sayı kavramı yerine ide kavramını kullanmıştır.
Daha sonra ise Aristoteles bu fikirleri ciddi eleştiriye tabi tutmuştur fakat o bile günümüzde felsefe matematik oldu diye feryat etmekten kendini alamaz.Burdaki temel sorun ne der isek hiç tartışmasız başta dediğimiz şey nedir,nesne nedir,cisim nedir sorularıdır.
*Cisim en,boy ve derinliktir.->Platoncu-Pisagorcu
Cisim en,boy ve derinliğe sahip olan şeydir.->Aristocu
kullanım yaparsınız.
*Eğer doğa uzanımsa ve en,boy ve derinlikten ibaretse onu bilmek için özel bir yönteme ihtiyaç duyulur bu yöntemde Aritmetik ve Geometri'den başka bir şey değildir.
*Evren Matematikleşince evreni anlamanın yolu da Matematik'den başkası olamaz./Asıl devrim buydu
*Spinoza:'Kuşkusuz insanların kusurlarını ve budalalıklarını geometrik yöntemle açıklamaya çalışmam ve akla aykırı şeyler insanların boş,saçma ve ürkütücü bulup bas bas bağırdıkları şeyleri yine akılsal çıkarımlarla kanıtlamak istemem söz konusu kişilere şaşırtıcı gelecektir.Bu yüzden duyguların doğasını,gücünü ve zihnin bu duygular üzerindeki hakimiyetini incelediğim bu bölümde de tanrı ve zihni incelediğim önceki bölümlerde kullandığım yönteme başvuracağım ve insanın eylemlerine,aksiyonlarına ve isteklerine sanki Geometrik çizgilerden,yüzeylerden ve cisimlerden söz ediyormuşum gibi yaklaşacağım.'
*Bu konu 17. ve 18.yy'lerde büyük tartışmalara yol açmış ve en sonunda günümüzde bilimin matematikleşmesinin ve evreni niceliklerde oluşmuş birer örüntü olarak görmesinin temelinde yer almıştır.
Yorumum bi önceki bilim ve din söyleşiniz hakkında olacak .öyle bir kesimi karşınıza almışsınızkiii diycem ama çok farklı kulvarlardasınız anlarlarsa Allah yardım etsin tanrı enerji versin vede kolay gelsin
Hocam zeka ve bilinç konusunu da işlermisimiz, bir de iç sesin yönlendirmesi nin , yapay zeka algoritması karşısındaki durumunu da değinirseniz sevinirim.
Mantık üzerine çalışmalar bekliyoruz...efendim...
Merhaba. Sizi dinlerken kendimi sık sık "bu adam düşünüyor ise ben ne yapıyorum" derken buluyorum. Belki daha önce yapılmıştır veya proje olarak düşünülmüştür ama önerim şu olabilir kendi küçük penceremden. Düşünmeyi öğrenmekle alakalı bir online ortak okuma ve yorumlama programı yapsanız sanıyorum çok talibi olur. Örneğin 500-1000 kişiyi ağırlayabilen bi platformda sadece sırasıyla önerilen kitapları okuyan insanlarla katılım sağlanan bir "düşünmeyi öğrenme" okuma programı. Sizi youtube da görmek ne kadar mutlu ettiyse, böyle bir programa katılmak en az o kadar mutlu eder beni. Yeni ve genç platformlarda yer alma tevazunuz ve cömertliğiniz için ayrıca içtenlikle teşekkür ederim. muhabbetler.
Hocam sizinle aynı çagı yaşamak benim için fevkalede mutluluktur.
Sayılar, bu sayıların, sadece matematiksel değil, aynı zamanda boyut ve form anlamında geometrik ilişkileri yada örüntüleri, bu örüntülerin genişleyen ve dolaysıyla çeşitliliğini ( örüntülerini de) artıran iç içe geçmiş evrenleri epey ilginç. Tüm bunların sahneye, gerçekliğe yada gündelik pratiğe kısa ve ölçülebilir sekanslar şeklinde de olsa bilimsel uygulama pratikleri. Bilim ve düşün tarihinin mantığını anlatıyorsunuz sanki. Zaman ve senkronizasyon da önemli kavramlar olsa gerek. Sizi dinleme hızını %50 artırınca ( eğer %50sini kaçırmıyorsam )daha iyi oluyor gibi. Sizi ilgiyle ve beğeniyle dinliyorum. Zahmetleriize teşekkür ederim.
Tek kelimeyle mükemmel.
@@tekmusti senin için değil.
Teşekkürler hocam, çok yaşayın, çok aydınlatın.
Hegel aslında bu sayılarla oynama işine çocuk işi demesine rağmen(ben de öyle düşünüyorum) kendisi de simetri ve kendini bulma kavramlarını adeta fetişist şekilde kullanıp bana kalırsa saçmalıyor.Diyalektik üzerine o kadar düşününce herşeyi atomuna kadar diyalektikle düşünmeye başlıyor.
Niceliğin egemenliği seçim sandıklarına yansıdığında dramatik bir sonuç veriyor, cahilliğin egemenliği ile sonuçlanıyor. Teşekkürler 3 yıl önce yaptığınız bu yayın güncelliğini her daim koruyacak ve bazen malesef.
Filmin referrans verdiği her şeyi tek tek sayıp filmin asıl anlatmak istediği meseleyi anlamamak ve hiç bahsedememek ne kadar acı. Film rasyonel aklı övmüyor tam tersi bunun ne kadar boş bir uğraş ve takıntı olduğuna dair bir dolu gönderme ve son içeriyor. Çok daha Jung çu bir perspektiften bakılınca Max Cohen, aslında hem hayattan,dış dünyadan hem de kadınlardan korkuyor. Öngörülemez olan her şeyi hesaplama, ön görme isteği de temelde kişiliğindeki bu kusurlardan kaynaklı.
Bazen sanat anlayışıi estetik birikim ve duygusal zeka olmayınca çok okumak da bir işe yaramıyor gibi maalesef.Bu filmin ana konusu çok net bir şekilde filozofi değil,tıpkı bundan sonra Darren Arronofsky'nin çekmiş olduğu Requiem for a Dream filminin ana temasının aslında uyuşturucuyla ilgili olmaması gibi. Filmin her sahnesinde uyuşturucu ve rahatsız edici sahneler olmasına karşın asıl mesele sevgi ve sevgisizlik üzerinedir tıpkı öbür filmlerde de olduğu gibi.
Bu içerik filmde bu kadar barizken onu göremeyecek kadar körseniz ve yalnızca filmin estetiği için araç olarak kullanılan matematik ve felsefe kısımlarına takıldıysanız bu film gerçekten de sizin için. Çünkü siz de tıpkı Max gibi kadınlardan ve hayattan korkan,soyut tinsel dünyasına kapalı, ödipal karmaşalı yıkılmış erkeklik sahibi kişiler olabilirsiniz.
O kadar çok korkuyorsunuz ki kendinize tanımlardan ve sayılardan oluşan duvarlar inşaa ediyorsunuz ve tıpkı Max gibi gözünüzün önünde öylesine salınan ağaç yapraklarını dahi göremiyorsunuz. Herkese bir matkap lazım gibi gerçekten.
Bu filmi izledim. Spiral teorisini ben de bulmuştum. Sonra “s” harfine odaklandım. Spiral, sağ,sol,sıhhat,sanal,sevgi,saygı,Sex,sanat,siyaset, sağlık,Samanyolu,sun,spor sıfır,sonsuzluk, sekiz, sayı, sekizin sistemdeki sayı değeri,yarısının asla kesişmeyen paralelliği ve s harfi ile ilgili uzayıp giden anlamlar,kuyruğuna eklenen bir çizgi ş olması ve sertleşmesi,sert,sıcak,soğuk,görünüş itibari ile tam tersi Z harfine ulaşılması ve tüm alfabelerin son harfi olması,son, bilumum kavramlar dizisi, s harfinin sesli yada sessiz harf kabul oluşu ile ilgili diğer alfabeler, ses, s harfinin simgeler değeri, kimyadaki ve simyadaki yeri vs,,,, hastamıyım ki 🤔
Teşekkür ediyorum.
Çok teşekkür ederiz 🌹
♥️ teşekkürler
Dürcane bey, ben yaratılışa inanan bir insanım. İnanmayan ahlaklı insanlara saygım var, sizin daha genç yaşlarda "solcularda" farkettiğiniz insanlığa benzer, ben zaten öyle bir anlayışla büyüdüm. Oldum olası din, ırk, cins, sağcı solcu vs ayırmayan bir insanım. Bu gibi konuları mazeret edenlerin yaptıkları haltlarla ilgili genelleme yapılıyor bazen, günlük konuşmada, o ayrı.
Kadere inanırım. Ancak halkın yönlendirildiği kullanılır biçimde değil. İndanlara doğuştan yaratılışta verilen özelliklerin %50 etkili olduğuna inanırım (aşağı yukarı). Sayılar kutsal kitaplarda da yer alıyor. Elbette bu konu bilimsel çalışma yöntemlerini etkilememeli. Bilimin, sanatın, üretimin ancak ahlaki bazlarda felsefi olarak hayat bulacağını, ahlak olmadığı ortamlarda ise bunların tümünün zalimce yok edileceğine inanırım.
Bahsettiğiniz sayılar, olasılıklar, borsada bile geçerli olabilir, doğrudur. Varlıkların yapılarında da, olaylarda da vardır, buna inanıyorum.
Ancak, hiçbir "bilimsel çalışma" benim yaratan inamcımı yok edemez. Sebeplerinden birine örnek vereyim (pi sayısı ile ilgili de yazacağım devamında):
Sizin bu youtube programlarınızda reklamlar yer alıyor biliyorsunuz. Ben genelde reklamları geçerim. Birkaç sefer geçmedim, yayına daha fazla gelir olması içün sonuna kadar izledim. Şimdi bir yesadüf oranından bahsedeceğim. Ne zaman reklamlar çıksa, izlesem, sonra dışarı alışveriş ya da dolaşmak içün çıktığımda, o program şirketlerinin araçları ile trafikte büyük tehlikeler oluyor. Bu konu tamamen tesadüf. Ben karmaya, yüzleşmeye inanmam. Kadere inanırım. Bu trafik sorunsallarının da kader olduğunu düşünmüyorum. Ancak bu tehlikeler tesadüfi olarak, yüksek oranda gerçekleşiyorsa çözüm olarak programlarınızı izlememem gerekir. Şu an başka bir çözüm bulamıyorum. Bu konu sizinle ilgili değil, ben bir insanla ilgili birşey düşünürsem %90- 95 söylerim (bu sebepten başım dertte olur). Sizi izleyeli kısa zaman oldu, saygım var, "nasıl kaçırmışım bu insanı. Şu konuları da içrica edeyim" diyorum, bir yandan da bazı sıkıntılara çözüm bulmaya çalışıyorum.
Programların bir masrafı var, biliyorum. Reklam almak zorundasınız. Hani desem ki "yahu karma hakkatten var mı? Başka bir paralelde bu reklamların karşılığı mı bu sıkıntılar?", böyle desem... Bu sıkıntıların paralel de olsa, kime nasıl faydası olur? Düşünüyoruuuum, düşünüyorum, o faydayı bulamıyorum. "O halde tesadüf, bu daha mantıklı" diyorum. Söylediğim gibi zaten karma yüzleşme gibi konuların genelde sömürü amaçlı kullanıldığını düşünürüm (karma ekonomiden bahsetmiyorum. Karma ekonomiyi faydalı bulurum, mevcut ahlaki ortamda). Durumun vehametini şöyle izah etmeye çalışayım: trafiğe çıkıyorum daha adım adım bismillah, bööyle bir sorunsallar sinsile halinde üstüme eser gibi geliyor, sanki su dalgası (metaforik anlatım). Su dalgasında zehirli balon balıkları ya da zehirli başka balıklar, zehirli ahtapotlar filan gibi (metaforik anlatıma uydu mu tam bilmiyorum). Hayır "günümüz gençliği" bu durumlarla eğleniyor üstüne üstlük, toplum ahlakı içün üzülüyorum. "Bunlar toplumu nelere zorlamaz mazallah" diyorum kendi kendime.
Elbette trafikte gayet düzgün insanlar var, hatta sizin gibi bunlara üzülenler de var. Öncelikle ben çoğunun karışmasını istemiyorum. Kendi hallerinde insanlar. Trafikteki kötü niyetlilere karşı (bu kadar trafik probleminde bana karşı değilse bile kötü niyetler vardır) düzgün insanların zararını istemem. Ben sizi dinleyemesem bile, onlar dinler izler. Kaçarak yürümeye çalışırken bozulan sinirlerimle onları anlatmayı unutmuşum, özür diliyorum.
Pi sayısının bu konularla ilgisini ya da pi ile ilgili düşüncemi biraz sonra yazacağım.
Saygılar,
Hocam 🌸🌸🌸🌸🐦 tesekkur ederim ❤️
Hocam müthişti ama son kısım Spinoza'nın duyguları geometrik figürler gibi inceleyeceğim kısmını bence açmak gerekir. Aslında can alıcı noktalardan birisi de burası bu yapılabilir mi? Yapıldı mı? Yapılmaya mı çalışılıyor?
Teşekkür ederim
Madde enerji dönüşümü bağlamında cisme, evrim bağlamında da çok şey ifade eden, değişmez olan, tüm soruların cevabını arayıp bu cevapları içerdiği düşünülen bir insan kabulüne dayanan her türlü düşünce çok temellendirilebilir değil sanki. Ama sayılar yalnız başına neyin cevabı olabilir? Arazlar tutunacak cisim arıyordu sayılar da tutunacak şemalar arıyor. Aynı yerde dönüyoruz sadece madde hakkında bilgimiz biraz artmış gibi.
Mantık derslerine ihtiyacımız var.
💛
Çok güzel bir dersti.
Sizden yeni kitabinizi bekliyorum. Bizim toplumumuza ozel acilimlar olacak mi? Tum dunyadan farkli olarak bu toplumdan etkilesim halindeki dusunce dunyaniz nasil acilimlar olusturuyor acaba?
teşekkürler hocam
merhaba hocam pi filimindeki son sahnalerinde yaratıcının garcek ismin sayılarda gizemli oldugundan bah edilyor film tam olarak ne demek istiyor acaba teşekürlar hocam
Güzel
Sanattaki kavramların matematiksel tanımları yapılabilir mi?
Sanattaki kavramlar derken
Düzen, uyum, oran, ahenk, ritim
Matematiksel tanım derken
Bütün, parça, ilişki, işlem gibi kavramların şeysel yani örnek vermem gerekirse
Her şey, bazı şey ve bir şey gibi ifadeler kullanarak soyutlamanın en üst mertebesinde gezinmeyi, sürekli(geometrik) ve süreksiz(aritmetik) niceliksel tanımları kast ediyorum.
Bu konu hakkındaki düşününcelerinizi merak ediyorum.
müthiş.19. yorum bu da mı tesadüf 😀
Seni E.Y(T)'in cenahına 3 yıldızla uğurluyorum
Sanki bitmeden kesilmiş gibi...
1. Kült film ne yahu, tapacak mıyız filme?
2. Kohen niye gözlük takmıyor? Güneşe bakmışsa gözlük takmalıydı.
3. Altın oran, spiral konusunu biraz fraktallar ve Mandelbro'yla zenginleştirebilirdi.
4. Borsacılar ve Kabalacılar irdelenmemiş hiç.
4.a. Kohen zaten borsa alanında çalışmıyor muydu? Bir takım değerleri izliyor ve entıra basıyor, demek alım veya satım gibi birşeyler yapıyor olmalı, bunu da kendi portföyü için yapmıyor olsa gerek ki hizbe bir dairede oturuyor, zaten parasını yönettiği birileri var ve onları kazandırıyor olmalı, o zaman da para kazandırdıkları, öbürlerine yedirmezler Kohen'i. Borsada örüntü olmaz, bulsan bir örüntü de kullansan, örüntü bozulur, müdahele etmiş olursun yeni bir örüntü çıkar ortaya. Daha üç cisim problemi çözülmemiş, binlerce senetli milyonlarca oyunculu borsayı mı çözeceksiniz tılsımlı bir sayıyla?
4.b. Kabalacılar ise 216 harfli Tanrı adına takmış, o kadar büyük bir sır ki kimse bilmiyor. Ulan 216 harf ad olmaz cümle olur, bilsen ne olacak, Tanrı'ya istediğini yaptıracak tılsımlı bir söz mü arıyorsun? On emrin bulunduğu tabletleri ne yapacaksın? On emri uygulasana, bütün inanç sistemlerinde ortak şeyler bunlar.
5. 2'nin karekökü de yok, pi sayısı yok ki şablonu ola. Daire yok ki pi ola hesapla dur, ömrün yetmez, denizler mürekkep olsa yetmez, evrendeki tüm atomları kullansan, pi'nin dibine varamazsın, tüm evren daire olsa, pi'si yine quanta kalır, gelir Plank'a toslarsın. Daire, hipotenüs birer ideal, ülküsel, varsayımsal, postüla, sanrı. Bunları zihnimizde var ediyoruz, ideal, ülküsel, varsayımsal. Gerçek ise quantasal, tanesel, cisimsel, nesneldir.
6. Arşimet'in bulduğu da eksiktir, suyun giremeyeceği hacimler var, lotus çiçeği veya nilüfer gibi. Yaklaşık bir hacim ölçebiliriz ancak.
7. Öklit postülalarının hepsi varsayımsal, öyle bir doğa yok, düzlem de yok. Doğada Öklit uzayının karşılığı da yok. Osmanlı'da topçu subaylarının yetiştirilmesi için Baron dö Tot'un getirdiği hocalardan biri öğrenciye sormuş, üçgenin iç açılarının toplamı kaç diye. Öğrenci de demiş, üçgenine göre değişir, haklıymış.
8. Matematik mi geometriyi döver, matematik mi geometriyi? Geometri matematiğin bir dalıdır, cebir gibi, kalkülüs gibi, topoloji gibi, olasılık - istatistik gibi, küme kuramı gibi.
9. Matematik ne kadar var? Çin konsolosunun, 8000 kişinin öldüğünü soran gazeteciye onlar sayı değil insan demesi gibi, sayılar da kiminin zihinde var, kimininkinde temsil ettikleri var. Matematik de geometri gibi zihinde var ancak.
10. Mayi içreler mayiyi bilmezler demiş Rumi Celalettin, biz ne kadar biliyoruz neden içreyiz? Esir içre mi, üç boyutlu mu, dört boyutlu mu, onbir boyutlu uzay mı, başka mı? Uzay boş mu? Uzayın kumaşı var mı ki bükülüyor, ışığı da çekiyor? Yoksa herşey dalgalardan mı ibaret, Tanrı bizle dalga mı geçiyor? Üç cisim kaosa gidiyor, başlangıç koşullarından geliyor, başlangıç koşulları büyük patlama mı yoksa plazma evren mi var hep yenilenen?
11. Ölçme problemimiz var bir de, uzaklığı, zamanı, sıcaklığı... Ölçmenin dayandığı şeyler de kaypak, başka şeylerden etkileniyor, ölçmekten etkileniyor, gözlemciden bile etkileniyor her şey, gözlerken bile değiştiriyoruz doğayı.
12. Otacılar, astrologlar, simyacılar ve hekimler, astronomlar, kimyacılar. Yarın bir gün timya diye bir şey çıkacak da bizimle dalga mı geçecekler? O zamanki bilgi oydu, onlar da hekim, astronom, kimyacıydı. Ateşi bilmeden onbinlerce yıl kullandık, bugün ne kadar biliyoruz? Yarından daha az. Gerçeğe yaklaşıyoruz ama tutamıyoruz.
13. Doğadan zihnimize yansıyanlardan sinir bağları - sinapslar, örüntüler oluştururuz. Bu yaklaşık bir bilgi, basitleştirme, modeldir, ideal, düşünseldir, doğal, reel, gerçel değildir. Dil ve sözcükler bile imgelerdir, örüntülerdir, çağrışımlardır.
@@kenannyavuz Bilinen bilinmeyeni artırıyor, doğru, ama bilmek için de başka seçeneğimiz yok, gerisi spekülasyon. Bilim de bir tür spekülasyon ama bilim haddini bilir, yanlışlanabilecek şeyler söyler.
Çevremizdeki her şeyi sayıların dili ile ifade edebiliriz..
Pisagor..
dersin tadı damağımızda kaldı :(
Mantık isterük.
Ducane bey lutfen Diyarbakır li Ramazan ı timarhaneden kurtar
Beynim şükranlarını sunuyor
Hocam fizik kurallari tek basina kanit degil mi ?
40:15
Senaryo yazmayı denediniz mi ?
Laplace'ın Şeytanı.
hocam oldukça yarım kalmış sizin yaklaşımınızı da duymak isterdik bugün için konuya yaklaşımınızın farklı olduğunu düşünüyorum
Hoca fisagor mu diyor pisagor mu? Ben mi yanlış duyuyorum?
Erdal bey, doğru duyuyorsunuz. Aslı Pythagoras'dır. Türkçeye, Pytagor/pitagor veya Fisagor şeklinde girmesi girekir. Pisagor tamamen yanlış bir ifadedir.
@@mahmutmehmet4560 Teşekkürler.
@@ozyuer Rica ederim
Wir können Ihnen gar nicht genug danken! Wir werden Ihnen sehr vieles schuldig bleiben. Herzlichen Dank. Türkce yazmiyorum cünki hatalarimdan dolayi kizmayin diye.
Wir schulden ihm viel zu veil
Son ana kadar topyekûn küfür etmesini bekledim, öyle lanetli bir düşünceden bahseder gibiydi ki :)
Dinle bilimi ayirma cabasina karsin yine de bilimden herseye niceliksel anlam yükleyen bir inancin dogmasi oyküsü ilginc. Din bir anlam verme cabasi ise, ratingler anketler vs ritülleri oluyor galiba? O halde bilimin dogmatize edilmesiyle gelisen bir teknoloji dünyasinin gelelcekte ne getireceini bilmek endise verici mi? Felsefe ile Sinema Mimarlik ve Sanat üzerine yazdiniz, lütfen Matematige de daha cok degin ve deginin. Merak ve heyecan ile bekliyoruz