(84) 27.Söz/7, Sh 167 | 3.Vecih | Sahabelere fazîlet-i a‘mâl ve sevâb-ı ef‘âl cihetinde yetişilmez
HTML-код
- Опубликовано: 8 фев 2025
- Üçüncü Vecih: Fazîlet-i a‘mâlve sevâb-ı ef‘âlve fazîlet-i uhreviye cihetinde Sahâbelere yetişilmez. Çünkü nasıl bir asker bazı şerâit dâhilinde, mühim ve mahûfbir mevki‘de, bir saat nöbette bir sene ibâdet kadar bir fazîlet kazanabilir. Ve bir dakikada bir kurşunu yemekle, en ekall kırk günde ancak kazanılacak velâyet derecesi gibi bir makama çıkıyor. Öyle de, Sahâbelerin te’sîs-i İslâmiyette ve neşr-i ahkâm-ı Kur’âniyede hizmetleri ve İslâmiyet için bütün dünyaya i‘lân-ı harb etmeleri o kadar yüksektir ki, bir dakikasına başkaları bir senede yetişemez. Hatta denilebilir ki, bütün dakikaları, o hizmet-i kudsiyede, o şehîd olan neferin dakikası gibidir. Bütün saatleri, müdhiş bir makamda bir saat nöbet tutan fedâkâr bir neferin nöbeti gibidir ki, amel az, ücreti çok, kıymeti yüksektir. Evet Sahâbeler, madem İslâmiyet’in te’sîsinde ve envâr-ı Kur’âniyenin neşrinde saff-ı evvel teşkîl ediyorlar. اَلسَّبَبُ كَالْفَاعِلِ sırrınca bütün ümmetin hasenâtından onlara hisse çıkar. Ümmetin اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰي سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلٰٓي اٰلِه۪ وَاَصْحَابِه۪ demesiyle, Sahâbelerin, bütün ümmetinin hasenâtından hissedarlıklarını gösteriyor. Hem nasıl ki, bir ağacın kökündeki küçük bir meziyet, ağacın dallarında büyük bir sûret alır. Büyük bir daldan daha büyüktür. Hem nasıl ki, mebde’de küçük bir irtifâ‘, gittikçe bir yekün teşkîl eder.
Sayfa 168
Hem nasıl ki, nokta-i merkeziyeye yakın bir iğne ucu kadar bir ziyâdelik, dâire-i muhîtada bazen bir metre kadar ziyâdeye mukābil geliyor. Aynen şu dört misâl gibi, Sahâbeler İslâmiyet’in şecere-i nûrâniyesinin köklerinden esaslarından oldukları, hem binâ-yı İslâmiyetin hutût-u nûrâniyesinin mebdeinde, hem cemâat-i İslâmiyenin imamlarından ve adedlerinin evvellerinden, hem Şems-i Nübüvvetve Sirâc-ı Hakîkat’ın merkezine yakın olduklarından, az amelleri çoktur. Küçük hizmetleri büyüktür. Onlara yetişmek için hakîkî Sahâbe olmak lâzım geliyor.
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰي سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ الَّذ۪ي قَالَ (اَصْحَاب۪ي كَالنُّجُومِ بِاَيِّهِمْ اِقْتَدَيْتُمْ اِهْتَدَيْتُمْ)
وَ (خَيْرُ الْقُرُونِ قَرْن۪ي) وَعَلٰٓي اٰلِه۪ وَصَحْبِه۪ وَسَلِّمْ
سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ
Yâ İlâhenâ!Kalblerin tabîbi ve devâsı, bedenlerin âfiyeti ve şifâsı, gözlerin nûru ve ziyâsı olan Efendimiz Muhammed’e, Ve onun bütün mübârek nesline, ehl-i beytine ve ashâbına salât ve selâm eyle.
Amin binlerle amin inşaAllahürRahman ❤️🤲😍
Allah❤ razı olsun senden bu güzel hakikatları bu kadar harika ve güzel anlatımınız için Ali Bey Kardeşim 🌹🕋📖🤍🌷
Rabbim hayırlı ömürler versin size değerli ağabey 🌹👏❤
Allah cc razı olsun.🎉
ماشاء الله
Maşallah barekallah
Hocam ben sizinle görüşmeyi çok isterdim Allah sizden razı olsun sağolun varolun ❤🇹🇷
❤❤❤ selamünaleyküm maşallah barekallah ALLAH razı olsun Rabbım ilminizi arttırsın sağlıklı uzun ömürler versin inşallah bizlere de azami.istifade etmeyi.cümle.ümmeti.muhammede.nasip etsin inşallah ❤❤❤
Allah razı olsun 🤲