Değerli arkadaşlarım, videonun altına yapılan (saygı sınırlanırı aşan bir kaç yorum haricinde) destek ve eleştirileri okudum, tüm samimiyetimle hepinize teşşekkür ediyorum. Burada yanlış anlaşılan bir kaç konuyu açıklamak istiyorum. Bazı arkadaşlar, Dücane beyin anlattıklarını anlamadığımızı yazmış ve günümüzün dilinin değil 7. asır dilinin yetersiz olduğunu belirtiyor yazmışlar. Öncelikle, şunu ifade edeyim, ben bir teolog olarak Dücane beyin Kur'an dili yetersizdir yorumunu eleştiriyorum. Yorumunda kullandığı sözcüklerin yetersiz dediği dilden olduğunu söylerken, Kur'an dilinden, yani 7. asır dilinden bahsediyorum. Dünya, Haber, Kelime şeklinde verdiğim örnekler, Kur'anda geçen sözcüklerdir. Bu konuyla ilgili birkaç arkadaş soruya cevap vermektense demogoji yapmışınız yazmış, Allah aşkına biraz insaflı olun, Kur'an dili yetersiz derken Kur'an dilini kullanmış mı, kullanmamış mı? Yanlış anlaşılan diğer bir konu da, ben Dücane beye ateist demedim, Ahmet Arslan beye ateist dedim, bunu zaten kendisi de ifade ediyor. Üçüncü mesele, Kur'an'da beyin ifadesinin geçmemesi. Arapçası olanlar bilirler, ayetlerde 'beyin' sözcüğü isim olarak geçmese de, fiil olarak geçer. Enbiya suresi 18'e bakabilirsiniz. فَيَدْمَغُهُ ifadesi beyini parçalamak fiilidir. Dimağ kökünden gelir, modern Arapçada bile dimağ, beyin, cerebral gibi manalar taşır. İlaveten hadis literatüründe dimağ kelimesinin geçtiği onlarca hadis vardır. Değerli arkadaşlar, yukarıda belirttiğim gibi, her türlü eleştiriye açığız, yeter ki saygı sınırlarını aşmadan, bilimsel verilerle ifade yapılsın. Yanlış anlaşılan ifadelerimiz oluyorsa, biz de insanız, elbette hatalarımız da olacaktır. Her türlü öneriye, tashihe ve düzeltmeye de açığız. Saygılar, Ömer Atilla Ergi
Bu video aslında güzel bir fırsat: Çok hayırlara vesile olacak iA. Dücane yakın çevresine inancını yitirmiş olduğunu söylüyor zaten. Öyle deseydiniz de bir şey olmazdı! Mesele şu ki bu tür videolara cevab verirken daha iyi bir hazırlık yapmak gerekiyor. Qur’an’da, Aql hep fiil olarak geçiyor; isim olarak Aql anlamında 10’dan fazla kelime var. Bununla ilgili daha uzun yazacağım iA.
@@bilimveitikat150 Türkçe’de Arapça kelimeler olması Arapça’nın zengin olduğunu göstermez. Türkçe’de Fransızca kelimeler daha çok mesela baraj, asansör, pantolon, ceket ve yüzlercesi… bu o dilin zengin olduğunu değil, bizim o dillerden aşırdığımızı gösterir. İkincisi, Kuran’an’ın hiç bir yerinde aklın beyinde olduğu belirtilmez, çünkü Kur’an’ın Allah’ı aklın beyinde olduğunu bilmiyor. O bahsettiğiniz ayette geçen kelime, aklı temsil eden beyin değil, kafadır. Dücane bey 7. Yy sonrasından itibaren Arapça’nın değil, Kur’an’ın dilinin yeterli olmadığını söyledi. Ayrıca Dücane beyi konu alan bir söyleşide ateist kelimesini kullandınız. Başka birinin orada adı anılsa bile, konu Dücane beydi ve siz sanki ateistler derken onu da dahil etmiş gibi oldunuz. Burada kelime oyunları yapmayın, kimseyi aptal yerine koymayın. İşiniz gücünüz vahiy olmadığı ispatlı olan bir kitabı din diye savunup topluma dayatmak. Şunu bilinki, yeni nesil de, yaşlı nesil de, sizin bu palavralarınıza kanmıyor. Ancak kendi kendinizi, kelime oyunları ile kandırırsınız. Arap çöllerinin ilkel inancı İslamı Türk milletinden temizleyeceğiz, artık dinden çıkanlar çoğaldı. Çocuklarımıza ve torunlarımıza da İslamın vahiy olmadığını gösteriyoruz. Matbaa Hristiyanlığın sonu oldu, İnternet de islamın sonu olacak.
Düvane beyi dinledim çocuklarımla beraber çok videosunu izledik sabırla dinledik çok istifade ettik. Konu ile ilgili tüm videoları dinledim. Ömer beyi tebrik ederim. Ömer beyin tüm videolarını dilicem, çok etkilendim. Kendini çok iyi yetiştirmiş. Teşekkür ederim program için
Enteresan birsey. Ömer Atilla Ergi bey burada. Ducane bey vb. dusunenler gelsin tartissin. Bizde izleyelim. Hatirladigim kadariyla Ömer bey ve Aydoğan bey isim vererek bagzi kisileri davet etmisti. Dücane bey bu videoya 2 saatlik reddiye videosu cekecegine Ömer beyi kendi programina konuk edip tartışsaydi.
Gündemi çok hızlı takip edişiniz ve mükemmel örneklerle açıklamalarınız bizleri bazen hayret bazen de hayranlıkla izlemeye teşvik ediyor çok teşekkür ediyorum
Kur'anda imana yürüyebilmede başlangıcı itibarıyla -istidlali iman dediğimiz 'bir iğne ustasız olmaz, bir köy muhtarsız olmaz' ile basitçe ifade edilen -iz'andır. Bu şahane alemde muhteşem sanatlı eserlerin yaratıcısını kabule insanı mecbur kılan tefekkürle akletmeye insan önce istidlali imanla adım atar, sonraki tahkik aşamaları ise vicdanın büyümesiyle velayete ve asfiyalığa kadar giden bir seyr-u süluktur ki kalp denilen vicdan merkezli latife-i Rabbaniye/manevi ruhi duyu/organların inkişafıyla idrak edilir. Yani imanı ilk kabul aşamasında beyin ve aklın varlığı sadece imanla sorumlu tutulmak için bir ilk sınırdır yani barajdır ve aklen yeterlilik sınırını aşmışsan imanla mükellefsin az zekalı da olsan dahi de olsan fark etmez. Dolayısıyla az akıllı az imanlı ya da imansız ve çok akıllı çok imanlı diye bir kavram yoktur. Zaten aklın miktarı üzerine imanın ve derecesi bağlansa zekaca geri olan kimseler görece olarak daima adaletsizliğe uğramış olurlardı. Yani dahiler çok imanlı akıllılar çok faziletli değildir. Konu iman olunca Kuran takva kavramıyla esasen insani öz olan vicdana atıfta bulunur. Yani imanınızın derecesi takvanız/VİCDANINIZ kadardır. Vicdan bir kaptır ve iman da o kap kadardır. Evet işte bu noktada fincan kadar kapasiteniz varsa o kadar imanınız denizler kadar vicdanınız varsa da o kadar imanınız. Akıl ve tefekkürle anlaşılacak işler akletme ve tefekküri fiillere anlatılırken vicdana(takva) vabeste fiiller Kur'anda (ülülelbab denilen ehl_i vidan ve insafı anlatan) tezekkür fiiliyle anlatılır. Onun için insanlar tartışırlarken akıl yarışması yaptıklarını zannederler ve sabahlara kadar tartışırlar ve ikna adına yol alamazlar. Kalbe gelince insanın gizemli 5 iç latifesinin ilk ve alt duyusu olarak anlatılmıştır erbabınca tasavvufta. Anatomimizdeki et değildir o. Bu latifeler şunlardır: Kalb ruh sır hafi ve ahfa. Kalbin, ruhun, Sırrın ve Hafinin bir latifei Rabbaniye olduğu, nasıl bir duyu ve idrak şekli ifade ettiğini kişi o idrake açılmadan anlayamaz. İdrak edenler de anlatamazlar ve anlatamamışlardır onun için de kalp gözü vs denmişir. Mesela kulağı olmayan bir insana 1000 sene sesi anlatsanız anlamaz ancak duyduğu zaman tanımlayabilir. Bunun gibi. Özetle Kur'anda bir vicdani inkişaf ve insan-ı kamil inşa projesi takibi için temel vurgu takva ve kalbedir. Allah'ı inkar vicdan tefessühe uğramadan bu kadar muhteşem bir varlık tablosu karşısında hiç bir şuur sahibinin tercih edebileceği bir yol değildir. Mekkeliler için bile şirkleri esas alınmış ateistlikleri değil. Bu gökleri ve yeri kim yaratmış dendiğinde Allah derler diyor o toplum için bile. Aslından Mücadele ve müzahedenin aslı şirkten sıyrılma tam tevhide muvaffak olarak deve kuşu gibi ikirciklilikden, taklidden, septizmden ve ibadetsizlik ve mükellefiyetsizlik sorumsuzluk ve zahmetsizlik gölgesine kendini attıran deizmden zalimleşmelerden azgınlıklardan baği ve tağiliklerden kurtulmasını ve tahkike yürümesini sağlamak ve kamil bir hazreti insan inşa etmektir.
Netflix'te 3-5 yıl önce izlediğim HUMAN belgeseli vardı.. Vücutta en kalın sinir hattının Kalp ile beyin arasında bulunduğunun keşfedildiğini.. Bunun esas karar merkezinin Kalp mi- Beyin mi.? diye bilim adamları arasında tartışma konusu olduğundan bahsediliyor.. Sinirler bölümünde..
@@POLITURCO Hocam Kur'an'ı anlamada veya yorumlamada ne tür bir metodoloji uyguluyorsunuz ? Varsa bilgilenmek isterim ? Yoksa metodolojisiz size sorun teşkil eden parçaları sorun teşkil etmeyen bir kılıfa sokmaya mı çalışıyorsunuz ? geleneklerden
Hocam saygısızlık olmasın ama verdiğiniz cevaplarda karşı tarafı yargılamadan ve de net olmayan hususlarda itham etmeden cevap vermeniz gerektiğini düşünüyorum. Öyle olsalar bile bunlar ateist olduğu için böyle konuşuyorlar şeklinde yaklaşmak taraftarlık hissiyatını tetiklemiyor mu? Arada kalıp düşünenler bu taraftarlık mevzuundan etkilenir diye düşünüyorum. Mesela fal örneği. “Allah’ı inkar ediyor ama fala inanıyorlar” deyince iş farklı boyuta taşınıyor. Sadece “şunları şunları söylemişler ama işin aslı şudur ve delili de budur” dense daha iyi olmaz mı? Polemik diline kaymıyor mu bazen anlatılanlar? Çok mu naif bakıyorum? Ortada kalmış ama meselenin aslını akıl ve mantık çerçevesinde değerlendirmek isteyenleri de ürkütmemek lazım. Bununla beraber ben çok istifade ediyorum ve bu programlar için çok teşekkür ediyorum
Değerli kardeşim, yorumuzun için teşekkür ediyorum. Aslında haklısınız, biraz daha dikkatli olmamız gerekiyor, fakat biz de insanız, gece gündüz karşımıza çıkan hakaretler, değerlerimize yapılan saldırılar ve saygısızlıklar bizleri de psikojik olarak etkiliyor. Bütün bunlara karşılık, benim şimdiye kadar kullandığım en ağır ifade "cahil" oldu. Onu da, alanları olmadığı halde İslam teolojisi, tefsir ve hadis bilimleri hakkında fütursuzca yorum yapanlar için kullandım. Ateisler ifadesine gelince, ben bu ifadeyi kullanmakta bir sakınca görmüyorum, çünkü ateistler zaten kendileri için bu ifadeyi kullanıyorlar. Yani, iddialarını izah ederken ne demeliyim? Yine de, hatırlatma için teşekkürler, ARO. Ömer Atilla Ergi
İnanan biri olarak Dücane hocayı dinliyorum. "Bu arkadaşlar" dediğiniz insanlar felsefe ile uğraşan, insanları düşünmeye yönlendiren insanlar olarak görüyorum. Ayrıca islami bir çok eserde yunan felsefesinin etkileri görülüyor.
1) Kur'an ve Hadislerde Kalp Kur'an-ı Kerim'de ve hadislerde "kalp", sıkça insanın düşünme, anlama, kavrama ve akletme yeteneğiyle ilişkilendirilir. Kalp, sadece duyguların merkezi değil, aynı zamanda insanın hakikati kavrama ve akıl yürütme yetisinin de merkezi olarak değerlendirilir. Örneğin: Hac Suresi 46. Ayet: "Çünkü gözler kör olmaz, fakat göğüslerdeki kalpler kör olur." Bu ayette kalbin düşünme ve anlama kapasitesine atıf vardır. A'râf Suresi 179. Ayet: "Onların kalpleri vardır, ama anlamazlar." Bu ayette de kalbin düşünmeyle bağlantılı olduğu açıkça vurgulanır. Bu ifadelerden kalbin, insana gerçek anlamda rehberlik eden ve doğruyu yanlıştan ayıran zihinsel bir kapasiteye sahip olduğu sonucuna varılabilir. 2) Kalp ve Zihin İlişkisi İslam felsefesi ve tasavvuf geleneğinde kalp, aklın fonksiyonlarını yerine getiren bir merkez olarak kabul edilir. Örneğin: İmam Gazali ve diğer İslam düşünürleri, aklın insanı bilgiye ve hikmete ulaştıran bir araç olduğunu, ancak bu bilgiyi doğru bir şekilde kullanmanın kalbin temizliği ve saflığına bağlı olduğunu belirtir. Bu yaklaşımda, düşünce ve idrak sadece akılla değil, kalbin manevi durumu ile de bağlantılıdır. Tasavvufi öğretilerde kalp, Allah'a yakınlık sağlamak için arınması gereken en önemli yerdir. Çünkü kalp arındıkça, insan hakikatleri daha iyi anlar ve doğru düşünceye ulaşır. 3) Modern Bilimsel Perspektif Modern bilimsel açıdan, kalp biyolojik olarak düşünme işlevine sahip bir organ değil, ancak beyindeki zihinsel süreçlerle doğrudan bağlantılıdır. Özellikle sinir sistemi üzerinden kalp ve beyin arasında sürekli bir iletişim vardır. Araştırmalar, kalbin beyine sinyaller gönderdiğini ve bu sinyallerin beyindeki duygusal ve düşünsel süreçleri etkilediğini göstermektedir. Ayrıca, stres, sevgi, huzur gibi duyguların kalp atış hızını değiştirdiği ve bunun da zihinsel durumu etkilediği bilinmektedir. 4) Kalbin Sembolik ve Manevi Rolü Kültürel ve manevi açıdan kalp, her zaman içsel bilgeliğin, sezginin ve doğruyu yanlıştan ayırt etmenin merkezi olarak görülmüştür. Batı felsefesinde de kalp, duyguların ve insan doğasının derinliğini sembolize ederken, akıl soyut düşüncenin sembolü olmuştur. Ancak bu iki alan arasında bir denge kurma fikri yaygındır. Sonuç Kalp ve düşünme arasında, manevi, felsefi ve sembolik açıdan güçlü bir ilişki vardır. Kalp, düşüncenin merkezi olarak hem zihinsel hem de manevi kapasitemizi temsil eder. Kur'an'da ve İslam düşüncesinde bu ilişki, kalbin arınmış olmasıyla doğru düşünceye ulaşmanın mümkün olduğu şeklinde açıklanır.
Hocam hepimiz biliyoruzki herkesin bir fikri olablir . Farkli olmasi da normaldir. Ancak benim karşı yayında dikkatimi en cok çeken konudan ziyade sizi elestirdikleri hususlarda eleştirdiği yöntemi veya bakış açısını bizzat kendisi yapmasıdır.
Bu konuları derinlikli şekilde anlayabilmek için sanatçı zihin ve ruhlarla analoji kurabilecek derin filozofik sezgi ve derin hislere sahip olmak gerekiyor. Aksi takdirde sözü edilen kişi ve kişilerin durumuna düşersiniz… ortak duyumlara sahip olduğumuz değerli insan Ömer Ergi beyle bu konuları konuşmayı çek isterdim…
Hocam maalesef tahrip kolay yapmak zor. Bulumduğum yerde bir dil uzmanıyla tanıştım. Arapçanın çok geniş bir kelime yapısına sahip olduğunu söylemişti çok iyi açıkladı. Sizde onu destekliyorsunuz. Emeklerinize sağlık Allah razı olsun. Maalesef gençlerimizi böyle zehirliyorlar.
Boyle guzel programlar yaptiginiz icin tesekkur ederiz. Medenilere galebe ikna ile prensibince, herseyi mantikli bicimde anlamaya ve anlatmaya devam etmek lazim
Bakalım göreceğiz aga. Yeni bir detaylı video geliyormuş. Gerçi siz Dücanenin hakaret videosunu kalibre olarak görüyorsanız, izlemenize gerek yok, baştan karırımızı vermişiniz zaten.
Acaba Rabbimize hayranlık duyacak yeni bilimle ilgili,yada Efendimize yeniden Muhammedunresulullah dedirtecek yeni keşifler ilgili bi program.Bu art niyetli insanların sorgulaması,düşmanlığı bitmez,bitmeyecek,bizlere bazen yeni bilimle ilimle dinimizin mükemmelliği programları heyecanla beklesek😮
Here’s a short list of languages ranked from most to least words: English - 1,000,000+ words Japanese - 500,000+ words Arabic - 500,000+ words German - 300,000+ words Russian - 150,000+ words Hindi - 120,000+ words Turkish - 111,000+ words Spanish - 100,000+ words French - 100,000+ words Portuguese - 100,000+ words
Chatgbt ye ufak bir cümleyle sordum, verdiği cevap “1.Arapça: Arapça, kök temelli yapısı ve türetme kuralları sayesinde çok zengin ve kendi içinden kelime türetebilen bir dildir. Kök harf sistemiyle tek bir kökten onlarca farklı kelime üretilebilir ve bu kelimeler farklı anlamlar kazanabilir. “ Kolay araştırmalarla edinebileceğiniz yanıtlar için Ömer Hocamı yormayın vesselam…
Değerli bilgilendirmeleriniz için teşekkürler Hocam. "Kötülük Problemini" de islam ve Kuranı Kerim e göre açıklar mısınız. Dinimizin dünyadaki masum çocukların eziyet görmesi, öldürülmesi, dünyadaki adaletsizlikler konusunda yaklaşımı nedir? Neden azgınlar ve zalimler bu dünyada sefa sürüyorlar. Ergenlik çağına gelmeyen, 10 yaşına bile gelmeyen çocuklar ölünce, öldürülünce nasıl bir sınava tabi tutulmuş olacak. Küçücük yaşta olan çocuklar ahirette hangi amele göre değerlendirilip, cennet veya cehennemdeki yerleri nasıl belirlenecek. Allah küçük çocukların öldürülmesine, zulüm görmesine neden engel olmuyor. Allah neden o çocuklara da iyi bir müslüman olmak yolunda, cennetin en üst mertebesine yükselmeyi hak etmek yolunda kendilerini ispat etmeleri için bir fırsat vermiyor. Bu konuları da açıklarsanız size duacı oluruz.
Hocam ayet bu: "اَفَلَمْ يَسٖيرُوا فِي الْاَرْضِ فَتَكُونَ لَهُمْ قُلُوبٌ يَعْقِلُونَ بِهَٓا اَوْ اٰذَانٌ يَسْمَعُونَ بِهَاۚ فَاِنَّهَا لَا تَعْمَى الْاَبْصَارُ وَلٰكِنْ تَعْمَى الْقُلُوبُ الَّتٖي فِي الصُّدُورِ" "Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki, bu sayede akledecek kalpleri veya işitecek kulakları olsun? Çünkü gerçek şu ki, gözler kör olmaz, fakat göğüslerdeki kalpler kör olur." (Hac Suresi, 46. ayet) "Akledecek kalpleri" ifadesi, Arapça cümlede geçen يَعْقِلُونَ بِهَا قُلُوبٌ (ya'qilūna bihā qulūb) yapısından çevrilmiştir. 1. قُلُوبٌ (Qulūb) -Kalpler - قُلُوبٌ kelimesi "kalpler" anlamına gelir ve bu, çoğul bir isimdir. Tekili قَلْبٌ (qalb)'dir. Kur'an'da kalp, sadece duygusal bir organ değil, akletme, düşünme ve anlama gibi zihinsel fonksiyonların da merkezi olarak kabul edilir. 2. يَعْقِلُونَ (Ya'qilūna) - Aklederler / Anlarlar - يَعْقِلُونَ, "akletmek, anlamak, kavramak" anlamına gelen عقل (aql) kökünden türemiştir ve çoğul bir fiildir. Anlamı "aklederler" ya da "anlarlar" şeklindedir. - Fiilin kullanıldığı cümlede "kalpler" ile birlikte geçtiği için, akledecek olan organın kalp olduğu ima edilir. 3. Tamlamanın Anlamı - Akledecek kalpleri ifadesi, kalplerin sadece duygusal yönünün değil, aynı zamanda akletme, yani düşünme, anlama ve idrak etme fonksiyonlarına da sahip olduğunu belirtir. Kur'an'da kalbin zihinsel fonksiyonlara atıfta bulunulması, insanın düşünsel ve manevi algısını bir bütün olarak değerlendirir.
Bu tamlama, insanın kalbiyle düşünme kapasitesine sahip olması gerektiğini, ancak bazı insanların bu kapasiteyi kullanmadığını vurgular. Burada neden akletmek için beyin yerine kalp kullanılmış. Akledecek kalp kullanımı var burada. Kalp düşünme merkezi mi? Ayeti açıklarsanız sevinirim.
sırayla gitmen gerek öncelikle ilk etapta bizim duyulur aleme entegre ettiğimiz güncel akıl algısını anlamamız gerekiyor , yani var olan paradigmada duyulur alemi akılla açıkladığımız gibi aklı da duyulur alem üzerinden açıklıyoruz , fanatizmi alışkanlık haline getiren akademisyenlerin, dindarların özelikle anlamak istemediği konu burası... Beyin Aklı Temsil Ederse Mantığın Merkezi de Haliyle Beyin olması Gerekir... Böyle olduğunu varsayalım o zaman kendi ölçülerimize göre kıyafet biçtiğimiz mantıkla neleri kavrayabiliriz ... peki o kendi gerekçelerimizle sınırlarını çizdiğimiz mantık alanına gelmeyen kavramları ne yapacağız çözümü es geçmek mi ? iyi de bu refleks bizi somut evrede hapsolmuş çocukların algı seviyesine götürmez mi .... '' bu kavrama, diktiğim mantık elbisesi uymadı o zaman o kavram yoktur, içi boştur, safsatadır, retoriktir...'' mi demeliyiz...bu tamamen işine geldiği gibi davranıp kolaya kaçmaktan başka bir şey olmaz... Neden İlahi Kitap altını çize çize insani görüşü, algıyı kalp alanına çekmeye çalışıyor ? gerçekte böyle bir alan olamaz mı, bu alanı kabul ettiğimizde bizim hangi sorunlarımızı çözüyor, çarprazlama düşünmek gerekmez mi.....Buna vasat bir yeterlilikle yapabileceğimiz '' O zamanlarda arab literatüründe olmadığından dolayı beyin ifadesi veya onun alternatifi olan başka bir kelime İlahi Kitap ta geçmemiştir'' yorumu yeterli midir ? yoksa Kitap ta kasıtlı bir yönlendiriş, algısal tasarım mı var... Şimdi uzun bir meselenin kısa izahını yapmaya çalışayım literatürde ki aklın ne olduğunu ve kapsamını holigan dindarlar anlayamasa da Aklın, sözcüğün ve duyulur alemin girift kolektif işleyişlerini , evirilişlerini göz önüne aldığımızda , fiziksel alemi dayattığımız akla, gerçekten de metafizik alemin kavramları hakkında bir şeyler söylemesini bekleyemeyiz, sonuçta şunu biliyoruz ki ben deneyimlediğim alemde ki objeye masa dediğim anda onu diğer her şeyden koparıp madde ve suret olarak kavradığımı yani kuşattığımı iddia etmiş oluyorum yani ciddi ciddi sahip olduğum akılla onun tüm bilgisine ulaşmış olduğuma inanıyorum ve gerçekten bu inanç pratikte de çok işe yarıyor bilimde böyle ilerliyoruz, zamanında bazı sivri zekalı felsefeciler '' yok aslında biz varlıkları anlayamayız varlıklar arasında ki etkileşimleri, olayları anlıyoruz'' demiş, fark etmiyor bunda da usul aynıdır bir olguya fokuslanıp onun hakkında yargı ve hükümde bulunduğum anda o olayı kavrarken aynı varlığa uyguladığım yöntemi uyguluyor değilleme yaparak o olayı diğer olaylardan çekip koparıp tanecik haline getiriyorum ... İşte tam da buna aklın krallığı demekte beis görmüyorum ,her ne oluyorsa hepsini akıl kendi üzerine alıyor...........dominat aklın karşısında diğer her şeyin rolünü anlamak çok önemli, akıl burada aktör mü faktör mü veya bunu abartırsak bir senarist mi....bu denli öz güvene sahip bir akla, metafiziksel alana dair hükümde bulunma yetkisi verdiğimizde ne demiş oluyoruz, burayı düşünmekten nasibi olmayanlar inatla anlamak istemiyorlar? Kavramlarla duyulur alemde yönünü bulmaya çalışan, Organon olarak çerçevesi çizilmiş, dizayn edilmiş bir akla alışık olmadığı metafiziksel zeminde yürüyebileceğini iddia etmek, rastgele birini seçip ipte yürüyebilir demeye benziyor, işte bu literatürdeki aklın ne olduğunu bilmemekten ileri geliyor... Az da olsa bunu anlayan akıl vicdan tutulması yaşamayan duyarlı aklı selim müslimanlara söylemek gerekirse bu açmazın zor olsa da çok iyi bir çözüm yolu var ... ama akıl vicdan haricinde ciddi özveri ve zaman gerektiriyor...özveri zaman derken gözünün yaşına bakmadan bir süre tereddüt etmeden ömürlerin harcanmasından bahsediyorum....
Vicdanlarınızla düşünün diyor olmaz mı çünkü kalp gören de bir organ değil ama kalpleri kör de diyor ya da kalp ile tasdik gerektiğinden olamaz mı yani edebi bir dille söylemiş değil midir ? O günkü toplum beyni bilmiyor diyelim o zaman da zaten mantıklı olan anlayacakları dilde anlatmak olacaktır.Burdan malzeme çıkmaz yani.
"Kalbiniz yok mu, düşünmüyor musunuz?" dan düşünmenin kalp ile olduğunu düşünmek yoldan çıkmak için direksiyonu zorlamaktır. Hissiz misiniz, düşünmüyor musunuz vurgusu olarak anlamamak için mantığı keyfince işletmiş dündioğlu.
Kıymetli hazirun Arabi lisan adına, Alman ve ingilizler bile Arabiceye hürmeten arabic demekteler, umarız fars p harfi dahil eylemeden hitab nasıl bulunur ve dilin derinliğine dalabiliriz!
Kuranı Kerim de tüm meyve sebze isimleri hayvan isimleri olsa kaaç cilt olurdu ve herkese gerekir mi? Kur'an hayat ile bir bütün, hayatı nasıl algılamalıyız hayatı nasıl yaşamalıyız bunu algılayamayan garip bir bakış tarzı inkarcılık.
Hocam çok güzel açıklayıp izah ediyosunuz ama Kör birine renklerden Ay ve Yıldız'dan bahsetmek ne kadar anlamsızsa ateis'te de hakikatten bahsetmek o kadar boş.
Kıymetli hazirun Arabi lisan adına, Alman ve ingilizler bile Arabiceye hürmeten arabic demekteler, umarız fars p harfi dahil eylemeden hitab nasıl bulunur ve dilin derinliğine müsebbibül esbabı buluş namına dalabiliriz! Esenlikler
Karşınıza aldığınız insanı karşınıza alarak konuşabilirseniz daha iyi olur… hakikatı arayan insan bunu yapar…düşünme melekesi bunu yapmayı gerektirmez mi?
Mesele Kalp ya da Beyin değil Asıl mesele dil dir İnsan dilin sınırları içindedir Neden öyledir? Kültürel nedenlerle mi? Dilin kökenini araştıran Ve de Bilgi Felsefesi okuyan her insan asla asla ve işkembeden konuşmaya devam etmez. Bakın Bilinç nedir Ruh nedir Beyin nedir Sağlık nedir Zengin kimdir İşte bunların hepsi birer muammadır Din de Bilim de kesinlikle sanmalardan sanrılardan oluşur Bilgi nedir?
Değerli arkadaşlarım, videonun altına yapılan (saygı sınırlanırı aşan bir kaç yorum haricinde) destek ve eleştirileri okudum, tüm samimiyetimle hepinize teşşekkür ediyorum. Burada yanlış anlaşılan bir kaç konuyu açıklamak istiyorum.
Bazı arkadaşlar, Dücane beyin anlattıklarını anlamadığımızı yazmış ve günümüzün dilinin değil 7. asır dilinin yetersiz olduğunu belirtiyor yazmışlar. Öncelikle, şunu ifade edeyim, ben bir teolog olarak Dücane beyin Kur'an dili yetersizdir yorumunu eleştiriyorum. Yorumunda kullandığı sözcüklerin yetersiz dediği dilden olduğunu söylerken, Kur'an dilinden, yani 7. asır dilinden bahsediyorum. Dünya, Haber, Kelime şeklinde verdiğim örnekler, Kur'anda geçen sözcüklerdir.
Bu konuyla ilgili birkaç arkadaş soruya cevap vermektense demogoji yapmışınız yazmış, Allah aşkına biraz insaflı olun, Kur'an dili yetersiz derken Kur'an dilini kullanmış mı, kullanmamış mı?
Yanlış anlaşılan diğer bir konu da, ben Dücane beye ateist demedim, Ahmet Arslan beye ateist dedim, bunu zaten kendisi de ifade ediyor.
Üçüncü mesele, Kur'an'da beyin ifadesinin geçmemesi. Arapçası olanlar bilirler, ayetlerde 'beyin' sözcüğü isim olarak geçmese de, fiil olarak geçer. Enbiya suresi 18'e bakabilirsiniz. فَيَدْمَغُهُ ifadesi beyini parçalamak fiilidir. Dimağ kökünden gelir, modern Arapçada bile dimağ, beyin, cerebral gibi manalar taşır. İlaveten hadis literatüründe dimağ kelimesinin geçtiği onlarca hadis vardır.
Değerli arkadaşlar, yukarıda belirttiğim gibi, her türlü eleştiriye açığız, yeter ki saygı sınırlarını aşmadan, bilimsel verilerle ifade yapılsın. Yanlış anlaşılan ifadelerimiz oluyorsa, biz de insanız, elbette hatalarımız da olacaktır. Her türlü öneriye, tashihe ve düzeltmeye de açığız.
Saygılar,
Ömer Atilla Ergi
Adamı resmen gömmüşsünüz, nasıl koyduysa delirmiş gibi yayın yapıyor, ya da hükümete yalakalık için bi fırsatı değerlendiriyor😊
Bu video aslında güzel bir fırsat: Çok hayırlara vesile olacak iA.
Dücane yakın çevresine inancını yitirmiş olduğunu söylüyor zaten. Öyle deseydiniz de bir şey olmazdı!
Mesele şu ki bu tür videolara cevab verirken daha iyi bir hazırlık yapmak gerekiyor.
Qur’an’da, Aql hep fiil olarak geçiyor; isim olarak Aql anlamında 10’dan fazla kelime var. Bununla ilgili daha uzun yazacağım iA.
@@bilimveitikat150 Türkçe’de Arapça kelimeler olması Arapça’nın zengin olduğunu göstermez. Türkçe’de Fransızca kelimeler daha çok mesela baraj, asansör, pantolon, ceket ve yüzlercesi… bu o dilin zengin olduğunu değil, bizim o dillerden aşırdığımızı gösterir. İkincisi, Kuran’an’ın hiç bir yerinde aklın beyinde olduğu belirtilmez, çünkü Kur’an’ın Allah’ı aklın beyinde olduğunu bilmiyor. O bahsettiğiniz ayette geçen kelime, aklı temsil eden beyin değil, kafadır. Dücane bey 7. Yy sonrasından itibaren Arapça’nın değil, Kur’an’ın dilinin yeterli olmadığını söyledi. Ayrıca Dücane beyi konu alan bir söyleşide ateist kelimesini kullandınız. Başka birinin orada adı anılsa bile, konu Dücane beydi ve siz sanki ateistler derken onu da dahil etmiş gibi oldunuz. Burada kelime oyunları yapmayın, kimseyi aptal yerine koymayın. İşiniz gücünüz vahiy olmadığı ispatlı olan bir kitabı din diye savunup topluma dayatmak. Şunu bilinki, yeni nesil de, yaşlı nesil de, sizin bu palavralarınıza kanmıyor. Ancak kendi kendinizi, kelime oyunları ile kandırırsınız. Arap çöllerinin ilkel inancı İslamı Türk milletinden temizleyeceğiz, artık dinden çıkanlar çoğaldı. Çocuklarımıza ve torunlarımıza da İslamın vahiy olmadığını gösteriyoruz. Matbaa Hristiyanlığın sonu oldu, İnternet de islamın sonu olacak.
@@bilimveitikat150 Tekrardan teşekkür ederiz kıymetli Ömer Hocam
Ducana muslumanligini soyluyor mu ki?
Düvane beyi dinledim çocuklarımla beraber çok videosunu izledik sabırla dinledik çok istifade ettik. Konu ile ilgili tüm videoları dinledim. Ömer beyi tebrik ederim. Ömer beyin tüm videolarını dilicem, çok etkilendim. Kendini çok iyi yetiştirmiş. Teşekkür ederim program için
Enteresan birsey. Ömer Atilla Ergi bey burada. Ducane bey vb. dusunenler gelsin tartissin. Bizde izleyelim. Hatirladigim kadariyla Ömer bey ve Aydoğan bey isim vererek bagzi kisileri davet etmisti. Dücane bey bu videoya 2 saatlik reddiye videosu cekecegine Ömer beyi kendi programina konuk edip tartışsaydi.
Kur'an-i Kerim'i anlamayanlara verdiginiz bu guzel CEVAPLAR insaAllah ışık olur
Gündemi çok hızlı takip edişiniz ve mükemmel örneklerle açıklamalarınız bizleri bazen hayret bazen de hayranlıkla izlemeye teşvik ediyor çok teşekkür ediyorum
cevabın cevap verme kaygısı gütmüyor olması ne kadar güzel ..beyinle kalp arasındaki fark sanıyorum böyle bir şey .. kalbinize sağlık 🍀
Kur'anda imana yürüyebilmede başlangıcı itibarıyla -istidlali iman dediğimiz 'bir iğne ustasız olmaz, bir köy muhtarsız olmaz' ile basitçe ifade edilen -iz'andır. Bu şahane alemde muhteşem sanatlı eserlerin yaratıcısını kabule insanı mecbur kılan tefekkürle akletmeye insan önce istidlali imanla adım atar, sonraki tahkik aşamaları ise vicdanın büyümesiyle velayete ve asfiyalığa kadar giden bir seyr-u süluktur ki kalp denilen vicdan merkezli latife-i Rabbaniye/manevi ruhi duyu/organların inkişafıyla idrak edilir. Yani imanı ilk kabul aşamasında beyin ve aklın varlığı sadece imanla sorumlu tutulmak için bir ilk sınırdır yani barajdır ve aklen yeterlilik sınırını aşmışsan imanla mükellefsin az zekalı da olsan dahi de olsan fark etmez. Dolayısıyla az akıllı az imanlı ya da imansız ve çok akıllı çok imanlı diye bir kavram yoktur. Zaten aklın miktarı üzerine imanın ve derecesi bağlansa zekaca geri olan kimseler görece olarak daima adaletsizliğe uğramış olurlardı. Yani dahiler çok imanlı akıllılar çok faziletli değildir. Konu iman olunca Kuran takva kavramıyla esasen insani öz olan vicdana atıfta bulunur. Yani imanınızın derecesi takvanız/VİCDANINIZ kadardır. Vicdan bir kaptır ve iman da o kap kadardır. Evet işte bu noktada fincan kadar kapasiteniz varsa o kadar imanınız denizler kadar vicdanınız varsa da o kadar imanınız. Akıl ve tefekkürle anlaşılacak işler akletme ve tefekküri fiillere anlatılırken vicdana(takva) vabeste fiiller Kur'anda (ülülelbab denilen ehl_i vidan ve insafı anlatan) tezekkür fiiliyle anlatılır. Onun için insanlar tartışırlarken akıl yarışması yaptıklarını zannederler ve sabahlara kadar tartışırlar ve ikna adına yol alamazlar. Kalbe gelince insanın gizemli 5 iç latifesinin ilk ve alt duyusu olarak anlatılmıştır erbabınca tasavvufta. Anatomimizdeki et değildir o. Bu latifeler şunlardır: Kalb ruh sır hafi ve ahfa. Kalbin, ruhun, Sırrın ve Hafinin bir latifei Rabbaniye olduğu, nasıl bir duyu ve idrak şekli ifade ettiğini kişi o idrake açılmadan anlayamaz. İdrak edenler de anlatamazlar ve anlatamamışlardır onun için de kalp gözü vs denmişir. Mesela kulağı olmayan bir insana 1000 sene sesi anlatsanız anlamaz ancak duyduğu zaman tanımlayabilir. Bunun gibi. Özetle Kur'anda bir vicdani inkişaf ve insan-ı kamil inşa projesi takibi için temel vurgu takva ve kalbedir. Allah'ı inkar vicdan tefessühe uğramadan bu kadar muhteşem bir varlık tablosu karşısında hiç bir şuur sahibinin tercih edebileceği bir yol değildir. Mekkeliler için bile şirkleri esas alınmış ateistlikleri değil. Bu gökleri ve yeri kim yaratmış dendiğinde Allah derler diyor o toplum için bile. Aslından Mücadele ve müzahedenin aslı şirkten sıyrılma tam tevhide muvaffak olarak deve kuşu gibi ikirciklilikden, taklidden, septizmden ve ibadetsizlik ve mükellefiyetsizlik sorumsuzluk ve zahmetsizlik gölgesine kendini attıran deizmden zalimleşmelerden azgınlıklardan baği ve tağiliklerden kurtulmasını ve tahkike yürümesini sağlamak ve kamil bir hazreti insan inşa etmektir.
Ömer hocam ilk raundu bile beklemeden nakavt ediyor, maşaAllah
Netflix'te 3-5 yıl önce izlediğim HUMAN belgeseli vardı.. Vücutta en kalın sinir hattının Kalp ile beyin arasında bulunduğunun keşfedildiğini.. Bunun esas karar merkezinin Kalp mi- Beyin mi.? diye bilim adamları arasında tartışma konusu olduğundan bahsediliyor.. Sinirler bölümünde..
İzlediğini anlamamışsın.
Dogru anlamissin kardesim. Bu konuda cok sayida calisma var.
Öyle bir tartışma yok
@@POLITURCO Hocam Kur'an'ı anlamada veya yorumlamada ne tür bir metodoloji uyguluyorsunuz ? Varsa bilgilenmek isterim ? Yoksa metodolojisiz size sorun teşkil eden parçaları sorun teşkil etmeyen bir kılıfa sokmaya mı çalışıyorsunuz ? geleneklerden
@@bilalbeyazit7240 Kur'an'ı en iyi Kur'an tefsir eder. Sonra hadisler. Sonra sırasıyla sahabe, tabiin ve tebei tabiin. Sonra sırasıyla büyükler.
Hocam saygısızlık olmasın ama verdiğiniz cevaplarda karşı tarafı yargılamadan ve de net olmayan hususlarda itham etmeden cevap vermeniz gerektiğini düşünüyorum. Öyle olsalar bile bunlar ateist olduğu için böyle konuşuyorlar şeklinde yaklaşmak taraftarlık hissiyatını tetiklemiyor mu? Arada kalıp düşünenler bu taraftarlık mevzuundan etkilenir diye düşünüyorum. Mesela fal örneği. “Allah’ı inkar ediyor ama fala inanıyorlar” deyince iş farklı boyuta taşınıyor. Sadece “şunları şunları söylemişler ama işin aslı şudur ve delili de budur” dense daha iyi olmaz mı? Polemik diline kaymıyor mu bazen anlatılanlar? Çok mu naif bakıyorum?
Ortada kalmış ama meselenin aslını akıl ve mantık çerçevesinde değerlendirmek isteyenleri de ürkütmemek lazım.
Bununla beraber ben çok istifade ediyorum ve bu programlar için çok teşekkür ediyorum
Değerli kardeşim, yorumuzun için teşekkür ediyorum. Aslında haklısınız, biraz daha dikkatli olmamız gerekiyor, fakat biz de insanız, gece gündüz karşımıza çıkan hakaretler, değerlerimize yapılan saldırılar ve saygısızlıklar bizleri de psikojik olarak etkiliyor. Bütün bunlara karşılık, benim şimdiye kadar kullandığım en ağır ifade "cahil" oldu. Onu da, alanları olmadığı halde İslam teolojisi, tefsir ve hadis bilimleri hakkında fütursuzca yorum yapanlar için kullandım.
Ateisler ifadesine gelince, ben bu ifadeyi kullanmakta bir sakınca görmüyorum, çünkü ateistler zaten kendileri için bu ifadeyi kullanıyorlar. Yani, iddialarını izah ederken ne demeliyim?
Yine de, hatırlatma için teşekkürler, ARO.
Ömer Atilla Ergi
@@bilimveitikat150 vakit ayırıp cevap verdiğiniz için teşekkür ederim
@@mmtalii Ducanenin musluman olduguna dair bir deliniz var mi?
İnanan biri olarak Dücane hocayı dinliyorum. "Bu arkadaşlar" dediğiniz insanlar felsefe ile uğraşan, insanları düşünmeye yönlendiren insanlar olarak görüyorum. Ayrıca islami bir çok eserde yunan felsefesinin etkileri görülüyor.
Dinimize her fırsatta küfür edenlere bu itham az.
Allah sizden razı olsun güzel insanlar ⚘️
İyi ki varsınız, kıymetli bilgiler için çok teşekkür ederim.
Selametle
Çok teşekkür ediyorum şahsen. Çok faydalı programlar.
1) Kur'an ve Hadislerde Kalp
Kur'an-ı Kerim'de ve hadislerde "kalp", sıkça insanın düşünme, anlama, kavrama ve akletme yeteneğiyle ilişkilendirilir. Kalp, sadece duyguların merkezi değil, aynı zamanda insanın hakikati kavrama ve akıl yürütme yetisinin de merkezi olarak değerlendirilir. Örneğin:
Hac Suresi 46. Ayet: "Çünkü gözler kör olmaz, fakat göğüslerdeki kalpler kör olur." Bu ayette kalbin düşünme ve anlama kapasitesine atıf vardır.
A'râf Suresi 179. Ayet: "Onların kalpleri vardır, ama anlamazlar." Bu ayette de kalbin düşünmeyle bağlantılı olduğu açıkça vurgulanır.
Bu ifadelerden kalbin, insana gerçek anlamda rehberlik eden ve doğruyu yanlıştan ayıran zihinsel bir kapasiteye sahip olduğu sonucuna varılabilir.
2) Kalp ve Zihin İlişkisi
İslam felsefesi ve tasavvuf geleneğinde kalp, aklın fonksiyonlarını yerine getiren bir merkez olarak kabul edilir. Örneğin:
İmam Gazali ve diğer İslam düşünürleri, aklın insanı bilgiye ve hikmete ulaştıran bir araç olduğunu, ancak bu bilgiyi doğru bir şekilde kullanmanın kalbin temizliği ve saflığına bağlı olduğunu belirtir. Bu yaklaşımda, düşünce ve idrak sadece akılla değil, kalbin manevi durumu ile de bağlantılıdır.
Tasavvufi öğretilerde kalp, Allah'a yakınlık sağlamak için arınması gereken en önemli yerdir. Çünkü kalp arındıkça, insan hakikatleri daha iyi anlar ve doğru düşünceye ulaşır.
3) Modern Bilimsel Perspektif
Modern bilimsel açıdan, kalp biyolojik olarak düşünme işlevine sahip bir organ değil, ancak beyindeki zihinsel süreçlerle doğrudan bağlantılıdır. Özellikle sinir sistemi üzerinden kalp ve beyin arasında sürekli bir iletişim vardır. Araştırmalar, kalbin beyine sinyaller gönderdiğini ve bu sinyallerin beyindeki duygusal ve düşünsel süreçleri etkilediğini göstermektedir. Ayrıca, stres, sevgi, huzur gibi duyguların kalp atış hızını değiştirdiği ve bunun da zihinsel durumu etkilediği bilinmektedir.
4) Kalbin Sembolik ve Manevi Rolü
Kültürel ve manevi açıdan kalp, her zaman içsel bilgeliğin, sezginin ve doğruyu yanlıştan ayırt etmenin merkezi olarak görülmüştür. Batı felsefesinde de kalp, duyguların ve insan doğasının derinliğini sembolize ederken, akıl soyut düşüncenin sembolü olmuştur. Ancak bu iki alan arasında bir denge kurma fikri yaygındır.
Sonuç
Kalp ve düşünme arasında, manevi, felsefi ve sembolik açıdan güçlü bir ilişki vardır. Kalp, düşüncenin merkezi olarak hem zihinsel hem de manevi kapasitemizi temsil eder. Kur'an'da ve İslam düşüncesinde bu ilişki, kalbin arınmış olmasıyla doğru düşünceye ulaşmanın mümkün olduğu şeklinde açıklanır.
Anlatılanları gayet makul ve anlaşılır buldum.
Üslubunuz zaten muhataplarınızdan farkınızı ortaya koyuyor.
Allah razı olsun.
Videolarınız çok önemli konuları ele alıyor. Lütfen devam ediniz. Allah razı olsun ikinizden de.
Yayınlarınızda seçtiğiniz konular çok isabetli ve iyi bir düzeyde ele alıyorsunuz tebrikler..
Tesekkur ederim program için, iyi ki bu program var.
Hocam hepimiz biliyoruzki herkesin bir fikri olablir . Farkli olmasi da normaldir. Ancak benim karşı yayında dikkatimi en cok çeken konudan ziyade sizi elestirdikleri hususlarda eleştirdiği yöntemi veya bakış açısını bizzat kendisi yapmasıdır.
Bu konuları derinlikli şekilde anlayabilmek için sanatçı zihin ve ruhlarla analoji kurabilecek derin filozofik sezgi ve derin hislere sahip olmak gerekiyor. Aksi takdirde sözü edilen kişi ve kişilerin durumuna düşersiniz… ortak duyumlara sahip olduğumuz değerli insan Ömer Ergi beyle bu konuları konuşmayı çek isterdim…
Programlarınız çok faydalı. Hem cevap veriyorsunuz aynı zamanda yeni pencereler açıyorsunuz
Hocam maalesef tahrip kolay yapmak zor. Bulumduğum yerde bir dil uzmanıyla tanıştım. Arapçanın çok geniş bir kelime yapısına sahip olduğunu söylemişti çok iyi açıkladı. Sizde onu destekliyorsunuz. Emeklerinize sağlık Allah razı olsun. Maalesef gençlerimizi böyle zehirliyorlar.
Hay Allah razı olsun yine bizi aydınlattınız emeğinize ilminize sağlık
Boyle guzel programlar yaptiginiz icin tesekkur ederiz. Medenilere galebe ikna ile prensibince, herseyi mantikli bicimde anlamaya ve anlatmaya devam etmek lazim
Bakalım göreceğiz aga. Yeni bir detaylı video geliyormuş. Gerçi siz Dücanenin hakaret videosunu kalibre olarak görüyorsanız, izlemenize gerek yok, baştan karırımızı vermişiniz zaten.
Acaba Rabbimize hayranlık duyacak yeni bilimle ilgili,yada Efendimize yeniden Muhammedunresulullah dedirtecek yeni keşifler ilgili bi program.Bu art niyetli insanların sorgulaması,düşmanlığı bitmez,bitmeyecek,bizlere bazen yeni bilimle ilimle dinimizin mükemmelliği programları heyecanla beklesek😮
Allah razı olsun kıymetli Ömer Hocam ve Aydoğan Bey
Allah razı olsun çok değerli hocalarım❤❤
Teşekkürler çok değerli yorum ve değerlendirmeler…
Sohbetleriniz o kadar güzel ki kimi görsem sizi tavsiye ediyorum iyi ki varsınız
İnsan olanın kişiliği üslubunda saklıdır. Bu seviyeli muhabbetleriniz için çok teşekkürler.
Allah razi olsun hocam iyi ki varsiniz
Çok teşekkür ederim yaptığınız videolardan dolayı İzmir'den selamlar 🎉
Müthiş olmuş teşekkür ederiz
Allah sizlerden razı olsun 🍀
Affedersiniz, Dücane Cündioğlu ateist mi demek istediniz? Çünkü onu da aynı güruha kattınız Hocayı. Bu, Hocaya yapılacak en büyük bühtandır.
Anladığım kadarıyla Ahmet Arslan için demişler.
Dücane hoca Nihilist olduğunu söylüyor.
Dücane ateist değil kibirist götlekist
@@tanerserdarne farkeder, adamların inancından kime ne? Onların yaptıklarının da dine saldırı olduğunu düşünmüyorum.
@@tanerserdar Dücane Hocanın ne söylediğine bakan ve anlayan veya anlamak isteyen var mı acaba? Ne söylendiği gayet açık. Herkes anladı.
Demogojiden başka ne yapıyor ki Dücane. Kimsenin de anladığı falan yok merak etmeyin.
Yüreğinize sağlık güzel insanlar
Değerli tespitleriniz için çok teşekkürler.
Yüce Allah sizden razı olsun!
Teşekkürler... Ağzınıza yüreğinize sağlık 👏👏👏
Şeytanın en büyük desisesi kendisini kendine tabi olanlara inkar ettirmesidir.
Here’s a short list of languages ranked from most to least words:
English - 1,000,000+ words
Japanese - 500,000+ words
Arabic - 500,000+ words
German - 300,000+ words
Russian - 150,000+ words
Hindi - 120,000+ words
Turkish - 111,000+ words
Spanish - 100,000+ words
French - 100,000+ words
Portuguese - 100,000+ words
Microsoft copilot a sordum 6 ila 12 milyon arasında kelime var Arapçada.
Allah razı olsun
Ağzınıza sağlık
Allah razı olsun , ömer bey, Aydoğan bey, 🙏
Chatgbt ye ufak bir cümleyle sordum, verdiği cevap “1.Arapça: Arapça, kök temelli yapısı ve türetme kuralları sayesinde çok zengin ve kendi içinden kelime türetebilen bir dildir. Kök harf sistemiyle tek bir kökten onlarca farklı kelime üretilebilir ve bu kelimeler farklı anlamlar kazanabilir. “
Kolay araştırmalarla edinebileceğiniz yanıtlar için Ömer Hocamı yormayın vesselam…
Microsoft copilot a sordum 6 ila 12 milyon arasında kelime var Arapçada.
Hollanda Laheyden Selamlar guzel kardeslerim iyi ki varsiniz. Sizi gormeden ne ise ne de uykuya dalabiliyorum.
Emeğinize sağlık hocam
Değerli bilgilendirmeleriniz için teşekkürler Hocam. "Kötülük Problemini" de islam ve Kuranı Kerim e göre açıklar mısınız. Dinimizin dünyadaki masum çocukların eziyet görmesi, öldürülmesi, dünyadaki adaletsizlikler konusunda yaklaşımı nedir? Neden azgınlar ve zalimler bu dünyada sefa sürüyorlar. Ergenlik çağına gelmeyen, 10 yaşına bile gelmeyen çocuklar ölünce, öldürülünce nasıl bir sınava tabi tutulmuş olacak. Küçücük yaşta olan çocuklar ahirette hangi amele göre değerlendirilip, cennet veya cehennemdeki yerleri nasıl belirlenecek. Allah küçük çocukların öldürülmesine, zulüm görmesine neden engel olmuyor. Allah neden o çocuklara da iyi bir müslüman olmak yolunda, cennetin en üst mertebesine yükselmeyi hak etmek yolunda kendilerini ispat etmeleri için bir fırsat vermiyor. Bu konuları da açıklarsanız size duacı oluruz.
Teşekürler Ömer hocam,Aydoğan bey bu şekilde gençlerin zihinlerinin zehirlenmesinin önüne geçiyorsunuz
Hürmetler sayın hocam ❤❤
Ağzınıza sağlık hocam
Iyi yayinlar hocam
Akıl(beyin) ve vicdan(kalp) sahipleri için şu kainat kitab ı kebiri büyük bir delildir…!
Hocam ayet bu:
"اَفَلَمْ يَسٖيرُوا فِي الْاَرْضِ فَتَكُونَ لَهُمْ قُلُوبٌ يَعْقِلُونَ بِهَٓا اَوْ اٰذَانٌ يَسْمَعُونَ بِهَاۚ فَاِنَّهَا لَا تَعْمَى الْاَبْصَارُ وَلٰكِنْ تَعْمَى الْقُلُوبُ الَّتٖي فِي الصُّدُورِ"
"Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki, bu sayede akledecek kalpleri veya işitecek kulakları olsun? Çünkü gerçek şu ki, gözler kör olmaz, fakat göğüslerdeki kalpler kör olur." (Hac Suresi, 46. ayet)
"Akledecek kalpleri" ifadesi, Arapça cümlede geçen يَعْقِلُونَ بِهَا قُلُوبٌ (ya'qilūna bihā qulūb) yapısından çevrilmiştir.
1. قُلُوبٌ (Qulūb) -Kalpler
- قُلُوبٌ kelimesi "kalpler" anlamına gelir ve bu, çoğul bir isimdir. Tekili قَلْبٌ (qalb)'dir. Kur'an'da kalp, sadece duygusal bir organ değil, akletme, düşünme ve anlama gibi zihinsel fonksiyonların da merkezi olarak kabul edilir.
2. يَعْقِلُونَ (Ya'qilūna) - Aklederler / Anlarlar
- يَعْقِلُونَ, "akletmek, anlamak, kavramak" anlamına gelen عقل (aql) kökünden türemiştir ve çoğul bir fiildir. Anlamı "aklederler" ya da "anlarlar" şeklindedir.
- Fiilin kullanıldığı cümlede "kalpler" ile birlikte geçtiği için, akledecek olan organın kalp olduğu ima edilir.
3. Tamlamanın Anlamı
- Akledecek kalpleri ifadesi, kalplerin sadece duygusal yönünün değil, aynı zamanda akletme, yani düşünme, anlama ve idrak etme fonksiyonlarına da sahip olduğunu belirtir. Kur'an'da kalbin zihinsel fonksiyonlara atıfta bulunulması, insanın düşünsel ve manevi algısını bir bütün olarak değerlendirir.
Bu tamlama, insanın kalbiyle düşünme kapasitesine sahip olması gerektiğini, ancak bazı insanların bu kapasiteyi kullanmadığını vurgular.
Burada neden akletmek için beyin yerine kalp kullanılmış. Akledecek kalp kullanımı var burada. Kalp düşünme merkezi mi? Ayeti açıklarsanız sevinirim.
sırayla gitmen gerek öncelikle ilk etapta bizim duyulur aleme entegre ettiğimiz güncel akıl algısını anlamamız gerekiyor , yani var olan paradigmada duyulur alemi
akılla açıkladığımız gibi aklı da duyulur alem üzerinden açıklıyoruz , fanatizmi alışkanlık haline getiren akademisyenlerin, dindarların özelikle anlamak istemediği konu burası...
Beyin Aklı Temsil Ederse Mantığın Merkezi de Haliyle Beyin olması Gerekir...
Böyle olduğunu varsayalım o zaman kendi ölçülerimize göre kıyafet biçtiğimiz mantıkla neleri kavrayabiliriz ... peki o kendi gerekçelerimizle sınırlarını çizdiğimiz mantık alanına gelmeyen kavramları ne yapacağız çözümü es geçmek mi ? iyi de bu refleks bizi somut evrede hapsolmuş çocukların algı seviyesine götürmez mi .... '' bu kavrama, diktiğim mantık elbisesi uymadı o zaman o kavram yoktur, içi boştur, safsatadır, retoriktir...'' mi demeliyiz...bu tamamen işine geldiği gibi davranıp kolaya kaçmaktan başka bir şey olmaz...
Neden İlahi Kitap altını çize çize insani görüşü, algıyı kalp alanına çekmeye çalışıyor ? gerçekte böyle bir alan olamaz mı, bu alanı kabul ettiğimizde bizim hangi sorunlarımızı çözüyor, çarprazlama düşünmek gerekmez mi.....Buna vasat bir yeterlilikle yapabileceğimiz '' O zamanlarda arab literatüründe olmadığından dolayı beyin ifadesi veya onun alternatifi olan başka bir kelime İlahi Kitap ta geçmemiştir'' yorumu yeterli midir ? yoksa Kitap ta kasıtlı bir yönlendiriş, algısal tasarım mı var...
Şimdi uzun bir meselenin kısa izahını yapmaya çalışayım literatürde ki aklın ne olduğunu ve kapsamını holigan dindarlar anlayamasa da Aklın, sözcüğün ve duyulur alemin girift kolektif işleyişlerini , evirilişlerini göz önüne aldığımızda , fiziksel alemi dayattığımız akla, gerçekten de metafizik alemin kavramları hakkında bir şeyler söylemesini bekleyemeyiz, sonuçta şunu biliyoruz ki ben deneyimlediğim alemde ki objeye masa dediğim anda onu diğer her şeyden koparıp madde ve suret olarak kavradığımı yani kuşattığımı iddia etmiş oluyorum yani ciddi ciddi sahip olduğum akılla onun tüm bilgisine ulaşmış olduğuma inanıyorum ve gerçekten bu inanç pratikte de çok işe yarıyor bilimde böyle ilerliyoruz, zamanında bazı sivri zekalı felsefeciler '' yok aslında biz varlıkları anlayamayız varlıklar arasında ki etkileşimleri, olayları anlıyoruz'' demiş, fark etmiyor bunda da usul aynıdır bir olguya fokuslanıp onun hakkında yargı ve hükümde bulunduğum anda o olayı kavrarken aynı varlığa uyguladığım yöntemi uyguluyor değilleme yaparak o olayı diğer olaylardan çekip koparıp tanecik haline getiriyorum ... İşte tam da buna aklın krallığı demekte beis görmüyorum ,her ne oluyorsa hepsini akıl kendi üzerine alıyor...........dominat aklın karşısında diğer her şeyin rolünü anlamak çok önemli, akıl burada aktör mü faktör mü veya bunu abartırsak bir senarist mi....bu denli öz güvene sahip bir akla, metafiziksel alana dair hükümde bulunma yetkisi verdiğimizde ne demiş oluyoruz, burayı düşünmekten nasibi olmayanlar inatla anlamak istemiyorlar? Kavramlarla duyulur alemde yönünü bulmaya çalışan, Organon olarak çerçevesi çizilmiş, dizayn edilmiş bir akla alışık olmadığı metafiziksel zeminde yürüyebileceğini iddia etmek, rastgele birini seçip ipte yürüyebilir demeye benziyor, işte bu literatürdeki aklın ne olduğunu bilmemekten ileri geliyor... Az da olsa bunu anlayan akıl vicdan tutulması yaşamayan duyarlı aklı selim müslimanlara söylemek gerekirse bu açmazın zor olsa da çok iyi bir çözüm yolu var ... ama akıl vicdan haricinde ciddi özveri ve zaman gerektiriyor...özveri zaman derken gözünün yaşına bakmadan bir süre tereddüt etmeden ömürlerin harcanmasından bahsediyorum....
Vicdanlarınızla düşünün diyor olmaz mı çünkü kalp gören de bir organ değil ama kalpleri kör de diyor ya da kalp ile tasdik gerektiğinden olamaz mı yani edebi bir dille söylemiş değil midir ? O günkü toplum beyni bilmiyor diyelim o zaman da zaten mantıklı olan anlayacakları dilde anlatmak olacaktır.Burdan malzeme çıkmaz yani.
Allah razı olsun ebeden amin
Allah razı olsun
Emeğinize sağlık çok teşekkür ederim
Çok kaliteli bir program ❤
Teşekkürler ❤
Samimi bir hal hatır sormak ne güzel
"Kalbiniz yok mu, düşünmüyor musunuz?" dan düşünmenin kalp ile olduğunu düşünmek yoldan çıkmak için direksiyonu zorlamaktır. Hissiz misiniz, düşünmüyor musunuz vurgusu olarak anlamamak için mantığı keyfince işletmiş dündioğlu.
İyi yayınlar,kolay gelsin..
Kıymetli hazirun Arabi lisan adına, Alman ve ingilizler bile Arabiceye hürmeten arabic demekteler, umarız fars p harfi dahil eylemeden hitab nasıl bulunur ve dilin derinliğine dalabiliriz!
Teşekkürler güzel insanlar
kısa ve net.. teşekkürler
Ortalığı boş bırakmadığınız için teşekkür ederiz hocalarım...
Ömer hocam harikasınız
🦄🦄🦄🦄yUnicorn' ları yedirmeyiz Hocam.. Onlar sucuk olmayacak 😂😂😂😂
Allahım emeğinizi mükafatlandırsın
Tesekkurler...
Kuranı Kerim de tüm meyve sebze isimleri hayvan isimleri olsa kaaç cilt olurdu ve herkese gerekir mi? Kur'an hayat ile bir bütün, hayatı nasıl algılamalıyız hayatı nasıl yaşamalıyız bunu algılayamayan garip bir bakış tarzı inkarcılık.
Dinlediğinizi hiç anlamamışsınız. Dücane Bey’i bir kaç kez dinlemeniz gerektiği açık.
🌹🌹🌹🌹🌹
Teşekkürler
Hocam çok güzel açıklayıp izah ediyosunuz ama Kör birine renklerden Ay ve Yıldız'dan bahsetmek ne kadar anlamsızsa ateis'te de hakikatten bahsetmek o kadar boş.
Eeeee. Siz şimdi karşı tarafa cevap mı vermiş oldunuz?
Teşekkürler🎉🎉
Ağzınıza sağlık
Iyi yayınlar
"Haşeriye"😊
Kıymetli hazirun Arabi lisan adına, Alman ve ingilizler bile Arabiceye hürmeten arabic demekteler, umarız fars p harfi dahil eylemeden hitab nasıl bulunur ve dilin derinliğine müsebbibül esbabı buluş namına dalabiliriz! Esenlikler
Bir Müslüman 'ın imanı o kadar kuvvetli ve sarsılmaz hadsiz hüccetlere dayanıyor ki, inkarda hiçbir özür kalmıyor. Adeta akıl, kabulde mecbur oluyor .
Dilinize yüreğinize sağlık
İyi yayınlar
Teşekkürler.
❤❤❤
👍🤲
🕋🌹
Karşınıza aldığınız insanı karşınıza alarak konuşabilirseniz daha iyi olur… hakikatı arayan insan bunu yapar…düşünme melekesi bunu yapmayı gerektirmez mi?
👏🏼👏
Birde aslında dikkate alınip cevap verilecek kişiler değiller de ilginç bı şekilde takip eden kafası karışık insanlar var.
Zaten Gazali bunu Bin yıl önce tarif bile etmiş.. Kalp PADİŞAH, Akıl ( beyin..) VEZİR diye..Son Karar merci Padişahtır..
allah razi olsun. kendisini her seyi bilir zanneden kendisini bilmeze gereken cevabi vermişsiniz
Tebrikler 🎉🎉🎉
Teşekkürler kardeşlerim
Helal olsun👏👏👏👏
👍👏👏🤲❤️
bahse konu olan zat bir tv programında kendinisi anlamak isteyenlerin Google da nihilizme bakmalarını söylemişti.
🎉🎉❤❤🎉
Mesele
Kalp ya da Beyin değil
Asıl mesele dil dir
İnsan dilin sınırları içindedir
Neden öyledir?
Kültürel nedenlerle mi?
Dilin kökenini araştıran
Ve de Bilgi Felsefesi okuyan her insan asla asla ve işkembeden konuşmaya devam etmez.
Bakın
Bilinç nedir
Ruh nedir
Beyin nedir
Sağlık nedir
Zengin kimdir
İşte bunların hepsi birer muammadır
Din de
Bilim de kesinlikle sanmalardan sanrılardan oluşur
Bilgi nedir?
❤ var olun sağ olun