Seyyid Muhammed Saki Elhüseyni Hazretlerinin (k.s) Gündeme Dair Açıklamaları

Поделиться
HTML-код
  • Опубликовано: 7 окт 2024
  • Gündem Özel Programında Serhendi Vakfı Türkiye Sorumlusu Şemseddin Bektaşoğlu Hocamız, Seyyid Muhammed Saki Elhüseyni Hz.'ne (k.s) gündeme dair sorular yöneltiyor, zâtı alîlerinin müsadeleriyle aldığı cevapları bizlerle paylaşıyor.
    Programda başlıca şunlar konuşuldu:
    1-) Efendim Kasrik’te neler oluyor?
    Kasrik köyü dedemiz Şeyh Seyyid Abdülhakim Elhüseyni hazretlerinin irşadının önemli bir kısmını sürdürdüğü yerdir. Bundan dolayı kendisi oraya nispetle Gavs-ı Kasrevî lakabıyla tanınmıştır. Ahir ömründe Menzil köyüne taşınmıştır.
    Babam da dedemiz Gavs-ı Kasrevî hazretlerinin hatırasını yâd etmek için burada bir külliye inşasını ve bu şekilde ilmî faaliyetlerle köyün ihyasını irade etmiş ve bunu gerçekleştirmiştir. Kasrik Külliyesi; Cami ve müştemilatı, Medrese, Kur’an Kursu ve görevli hocalarla çalışanların barınması için inşa edilen konutlardan müteşekkildir. Ayrıca ailemizin mensupları için meskenler de vardır, bunlar Külliyeye dahil değildir.
    Babamın ahirete irtihalini müteakip bu Külliyedeki talebeler, hocalar ve çalışanlar çoğunlukla bizimle gönül bağı kurmuşlardır. Ne olduysa bu tercihten sonra başladı!
    Önce Seyyid Mübarek Elhüseyni’nin yönetimindeki Halidi Maarif Kurumlarının Kasrik Külliyesindeki hoca ve talebe demografik yapısını değiştirme çalışmalarına şahit olduk. Mevcut hocaların sayısı kadar ihtiyaç olmadığı halde yeni hoca tayinleri yapıldı. Bizi seven talebeler başka kurslara gönderilip yerine kendi talebeleri yerleştirildi. Böylece babamın ahirete irtihalinden sonra ortaya çıkan tercih nispetini kendi lehlerine suni bir şekilde değiştirme gayreti içerisine girdiler. Daha sonra kendi aramızda o günün şartlarına göre ‘’bir tahsis mutabakatı’’ yaptık. Medresenin toplam talebe kapasitesinin 5’te 1’ini bizim kullanmamız, bakiyesini de onların talebelerinin kullanması hususunda anlaşıldı. Ben o zaman kendilerine kapasite kullanımında bir boşluk meydana gelirse yeni talebe göndereceğimi, kendilerinin de aynen bu hakka sahip olduklarını söyledim. Maksadım müessesenin tam kapasiteyle hizmet vermesiydi. Ancak, bu bir miras taksimi değildi. Çünkü babamın varisleri şerî hukuka göre 6 hisse, merî hukuka göre 7 hisseydi. Bu yalnızca o günün şartlarında kapasite kullanımıyla ilgili bir tahsis mutabakatıydı.
    Zaten Kasrik Külliyesinin, babamın terekesi olarak varisler arasında taksimi mümkün değildi. Çünkü bu külliyenin inşasında Kasrik köyünden, bütün Türkiye’den ve Avrupa’dan olmak üzere halktan yardım toplanmıştı. Bu mahiyetteki yerlerin vakıf olduğuna dair görüş, müşterek tayin ettiğimiz hocaların fıkhî kaynaklardan derleyip zabıt altına aldığı bir husustu ve bütün kardeşler tarafından da bu görüş kabul edilmişti. Dolayısıyla ailenin şahsi kullanımı için yapılan meskenler hariç, geride kalan külliyeye ait bütün binalar vakıf mahiyetindeydi ve miras taksimine konu olamazlardı. Bizim aramızda yaptığımız mutabakat ise ‘’taksim değil, tahsis’’ amaçlıydı. Şartı da tamamen kapasitenin doldurulmasıydı.
    Bir zaman sonra gördük ki 100 talebe kapasitesi olan medresede bize tahsis edilen kısım tamamen kullanılmaktadır, fakat onların kullanımına tahsis edilen 80 kişilik kapasite fiilen 40 talebeye inmiş. Ortaya çıkan boşluğu doldurmak için biz oraya belirli sayıda talebe yönlendirdik. Bunu yapacağımızı zaten baştan da söylemiştik. Bizim talebe göndermemizi müteakip planlı bir kışkırtma faaliyeti başlatıldı. Bir cuma günü talebelerimiz cuma namazlarını eda ederken medresenin kapılarını tadilat yapacağız bahanesiyle kapattılar ve talebeleri medresenin içine almadılar. Hadiseyi tahkik için gönderdiğimiz iki görevli avukata linç teşebbüsünde bulundular. Bizim oranın hizmetleriyle ilgili vazifelendirdiğimiz kimseleri darp ettiler. Bütün bu çirkinlikleri, haksızlıkları ve zorbalıkları yapan kişilerin planlı ve organize hareket ettikleri de görüldü. Daha acı ve garip olanıysa bütün bu kötülüklerin kardeşim Seyyid M. Fettah Elhüseyni’nin orada olduğu, cuma namazı kıldırdığı ve ziyaret verdiği saatlerde bizzat kendisinin gözleri önünde vuku bulmasıydı.
    Böylece Kasrik Medresesinin kapısına kilit vurdular!
    Bu kargaşadan sonra Molla Abdurrahman’ın divanında Kasrik meselesinin fıkha dayalı olarak çözümü için bir toplantı tertip edildi. Biz de bazı hocalarımızı temsilci olarak gönderdik. Toplantıda Kasrik meselesinin fıkhî çözümü yerine aramızdaki bütün meselelerin gündem yapılmasını talep ettiler; biz de kabul etmedik. Çünkü: Birincisi bu toplantının gündemi Kasrik meselesiydi, davet o şekilde yapılmıştı. İkincisi; ...

Комментарии •